Þizofreni birçok davranýþ ve düþünce bozukluðuna;

Benzer belgeler
Antipsikotik ilaçlar

PSİKOFARMAKOLOJİ 3. Antipsikotikler Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

Dirençli Depresyonlarýn Tedavisi

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

Çocukluk ve Ergenlik Dönemi Þizofrenisinde Tedavi

Ýntiharýn Nörobiyolojisi #

Klozapin ve Þizofreni Saðaltýmýndaki Yeri

Duloksetin: Klinik Kullanýmý

Nöroleptik ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI

Araştırmacı olarak: 2008: Janssen Cilag 2009: Janssen Cilag 2010: Janssen Cilag Danışmanlık: 2008: 2009: 2010: Konuşmacı olarak: 2008: 2009: 2010:

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo

SUNUM PLANI. Genel değerlendirme EKT TMU tdcs

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Bugüne kadar, duygudurum bozukluðunda hiçbir

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi

Bilindiði gibi genel toplumda depresyonun görülme

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN

Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi. Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD

Bir Psikiyatri Kliniðinde Yatarak Tedavi Gören Geç Baþlangýçlý Þizofreni Hastalarýnýn Klinik ve Sosyodemografik Özellikleri

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

Zor Durumlarda Tedavi Yaklaşımı (Psikotik Bozukluklar) Prof.Dr.Aslı SARANDÖL Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

(trankilizan ilaçlar)

Antidepresanlar. Duygu durumu dengeleyici ilaçlar. Timoleptik ilaçlar

Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným

Þizofreni ve Cinsiyet: Baþlangýç Yaþý ve Sosyodemografik Özellikler

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT

Atipik Antipsikotiklere Genel Bakýþ

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Bilindiði gibi ilk atipik antipsikotik ilaç olan

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

ANTİDEPRESAN ve ANTİMANİK İLAÇLAR

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Tıpta Doktora Farmakoloji Marmara Üniversitesi 1989

Þizofreni Tedavisine Genel Bir Bakýþ

YATARAK TEDAVİ GÖREN ŞİZOFRENİK HASTALARDA OLANZAPİNLE RİSPERİDONUN KARŞILAŞTIRILMASI

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN

Antipsikotik ilaçların gelişim öyküsü, klorpromazinin

Psikiyatrik Bozukluklarda Valproat Kullanýmý

Sosyal Fobi. Özet. Taný ve Sýnýflandýrma

Þizofrenik Hastalarda Olanzapin ve Haloperidolün Serum Prolaktin Düzeyleri Üzerine Etkileri

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım. Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Demans, Multipl Skleroz, Parkinson Hastalýðý ve Edinsel Baðýþýklýk Yetmezliði Sendromunda Ýzlenen Nöropsikiyatrik Belirtiler

Duloksetin: Farmakolojisi

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI


m3/saat AISI

Þizofrenideki belirtiler genel olarak pozitif ve

PSİKOFARMAKOLOJİ-5. ANTİDEPRESANLAR Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

TEDAVİYE DİRENÇLİ ŞİZOFRENİDE ZUKLOPENTİKSOL'UN

Antidepresan Güçlendirme Tedavileri


ARAÞTIRMA ÖZET SUMMARY

Depresyonda taný ve ayýrýcý taný sorununu ele. Depresyonda Taný ve Ayýrýcý Taný. Özet. Bunun yanýsýra aþaðýdaki belirtilerden en az 5 i bulunmalýdýr.

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

TOKSİDROMLAR. Dr. Hasan KILIÇ Malatya Devlet Hastanesi. 18. Acil Tıp Sempozyumu, Klinik Toksikoloji Kahramanmaraş, 2015

Deliryum genel týbbi uygulamada, ayýrýcý tanýda. Deliryum. Özet

Bir týbbi durumun ayýrýcý tanýsýnýn iyi yapýlabilmesi,

Eþ hastalanma bir kiþide farklý bozukluklarýn

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Þizofreninin Erken Döneminde Klinik Özellikler ve Tedavi Ýlkeleri

Bipolar bozukluk idame tedavisi: duygudurum düzenleyiciler mi atipik antipsikotikler mi? Prof. Dr. Cengiz AKKAYA

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Depresyonda biyolojik tedaviler, farmakoterapi, Depresyonun Biyolojik Tedavileri. Özet

Paroksetinin Nörofizyolojik Etkileri ve Klinik Farmakolojisi

Antipsikotik tedaviler ve şizofrenide tedaviye uyum

Dopamin tirozinden sentez edilir (Kayaalp

Yüzyýlýn baþlarýnda E. Bleuler ve Kraepelin

Agomelatinin Klinik Kullanýmý: Major Depresyon

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Þizofrenide Cinsel Ýþlev Bozukluklarý: Kesitsel Bir Deðerlendirme

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte

Dopaminerjik Reseptör Aþýrý Duyarlýlýðý, Aþýrý Duyarlýlýk Psikozu ve Antipsikotiklerle Tedavide Etkinlik Kaybý

Şizofreni Tedavisinde Tedavi Kılavuzları ve Güncel Tedaviler. Uzm. Dr. Ömer Faruk Demirel İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Þizofreni: Klinik Özellikler, Taný, Ayýrýcý Taný

AÇIKLAMA Araştırmacı:Abdi İbrahim Otsuka. Konuşmacı: - Danışman: -

T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI. Tez Yöneticisi Doç. Dr. Erdal VARDAR

Demans bir çok biliþsel defektin bir arada bulunmasýna. Demans ve Komorbid Durumlar. Özet

Yeni Nesil Antipsikotikler ve Cinsel Ýþlev Bozukluðu

pecya Atipik Nöroleptikler

Alzheimer Hastalýðýnýn Ýlaçla Tedavisi

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Anksiyete, yaþlýlarda oldukça sýk olarak ortaya

Az sayıda ilaç. Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması. Hastayı bilgilendirme İzleme

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Akut ve Geçici Psikotik Bozukluk Ýzleminde Taný Stabilitesi: Bir Ön Çalýþma

Prospektüs. Seroquel 100 mg Film Tablet

Transkript:

Dirençli Þizofreni Tedavisi Prof. Dr. Nevzat YÜKSEL* Þizofreni birçok davranýþ ve düþünce bozukluðuna; beyin yapýsý, fizyoloji ve kimyasýnda önemli deðiþikliklere neden olan çok sistemli psikiyatrik bozukluklardan biridir. Erken yaþlarda baþlayarak hayat boyu süren, prognozu kötü olan bir hastalýktýr. Biyokimyasal, anatomik ve genetik alanlardaki ilerlemelere karþýn þizofreni kendine özgü yaþantýlarý ve davranýþsal belirtileri olan ve ancak bu belirtilerin gözlenmesi ile taný konabilen bir hastalýk olarak kalmaya devam etmektedir. Algýlama, düþünme, konuþma, dil, sosyal etkileþim, motor davranýþ, dikkat, istem, dürtü denetimi, duygusal ifadeler ve çevreye yanýt alanlarýnda önemli belirtileri vardýr. Taný koydurucu bir belirtisi bulunmamaktadýr. Hastalýða eþlik eden özgül biyokimyasal, nöroradyolojik, fizyolojik ve psikolojik test olmadýðýndan bu taný hala bir dýþlama tanýsý olarak kalmaktadýr. Þizofreniye özgü bir laboratuvar testi de yoktur. Ýþlevselliði önemli ölçüde bozar ve olgular toplumdan dýþlanýrlar. Dýþlanmalarýnda hastalýk hakkýndaki bilgi eksikliði önem taþýr. Þizofreninin ayrý bir klinik durum olarak deðil de etiyolojisi bilinmeyen, benzer belirtiler verebilen bir grup hastalýk (spektrum) olarak ele alýnma eðilimi vardýr. Þizofreninin genel toplumda görülme sýklýðý %1-1.2 kadardýr. Ýnsidansý ise 0.11/1000-0.25/1000 * Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ANKARA (ortalama 0.18/1000) arasýndadýr. Bu oranlar deðiþik toplumlarda önemli ölçüde deðiþiklik göstermemektedir. Þizofreninin geç adolesan veya erken eriþkinlik döneminde baþladýðý hayat boyu alevlenmeler ve ataklarla gittiði düþünülürse topluma maliyeti kolayca tahmin edilebilir. Topluma ekonomik maliyetinin yanýnda bu hastalýðýn önemli psikososyal sonuçlarý da vardýr. Bu olgular bir çok kez hastaneye yatarak ve normal yaþamýnda iþlevselliði bozularak acý çekmekte, ayný anda çevresi için de önemli bir sorun oluþturmaktadýr (Daniel ve Whitcomb 1998). Prognoz her olguda ayný ölçüde kötü deðildir. %30-50 olgu iyi veya çok iyi sayýlacak düzeyde prognoz gösterirler. Akut ataklar arasýndaki düzelme düzeyleri ise büyük ölçüde deðiþkenlik gösterir. %40 olgu tek akut atak gösterir. %40 kadarý ise süregen ve aðýr yeti kaybý ile gider. %10-13 kadar olgu da intihar ile ölmektedir. Klasik antipsikotik ilaçlar þizofreni belirtilerinin tamamýnda etkin deðildir. Akut psikotik belirtileri düzeltmekte, ancak negatif belirtileri ya etkilememekte ya da çok az etkilemektedirler. Klasik antipsikotiklerin yan etkilerini tolere edememe küçümsenemeyecek orandadýr. Bu açýdan bakýldýðýnda tedaviye dirençli olgularýn tanýmlanmasý ve tedavisi büyük önem taþýmaktadýr. Tanýmlamalar da hekimler arasýnda farklýlýk göstermektedir. Genel olarak kabul edilen 64

DÝRENÇLÝ ÞÝZOFRENÝ TEDAVÝSÝ dirençli tanýmý uygun süre ve uygun dozda kullanýlan en az iki ilaca yanýtsýzlýk þeklindedir. Þizofrenide refrakter olgularýn oraný %20-25 olarak verilmektedir. Klasik ilaçlarýn yan etkilerini tolere edememe ise %5-25 arasýndadýr. Dirençli olgularýn hastanede kalma süreleri uzundur. Ayrýca tüm harcamalar ve üretim kaybý düþünüldüðünde dirençli olgularýn topluma maliyetleri daha yüksektir. Þizofreninin topluma maliyetini etkileyen etkenler þu þekilde sýralanabilir: Eþ zamanlý týbbi hastalýk, Erken baþlamasý, Süregen seyir, ayaktan tedavi süresi, Tedaviyi reddetme, Sýk hastaneye yatma, Çevresel desteðe gerek duyulmasý, Tedaviye uyum sorunlarý. Tedaviye uyumu etkileyen nedenleri de þöyle sýralayabiliriz: Karmaþýk tedavi þemasý, Yan etkiler, Olumlu etkilerin geç ortaya çýkýþý, Ýlacý kesmenin geç çýkan olumsuz etkileri, Çeþitli psikopatolojik durumlarýn hastalýða eþlik etmesi, Organik mental durumlar, Zeka sorunlarý, Görme ve iþitme azlýðý, Sanrýlar, Çaresizlik ve umutsuzluk duygularý, Ambivalans, Eksik bilgi verme, Birçok hekime ayný anda gitme, Hastanýn izlenmesi, Hasta-hekim iliþkisi ile ilgili sorunlar, Psikoz sonrasý depresyon. DÝRENÇ KAVRAMI Tedaviye dirençli olgularda dirence karar vermeden önce aþaðýdaki olasýlýklar ayrýntýlý olarak deðerlendirilmelidir: Yanlýþ tedavi, Komorbidite, Klinik özellikler, Pozitif belirtiler, Negatif belirtiler, Ýþlevsellik kaybý, Ajitasyon, insomnia, Tedaviyi tolere edememe (deðiþik yan etkiler), Ýçgörü eksikliði. Direnç tanýmýnda görüþ birliði bulunmamakla birlikte aþaðýdaki ölçütler genel kabul görmektedir: En az 3 dönem 2 farklý kimyasal gruptan 1000 mg/gün klorpromazin veya eþdeðeri bir ilacý 6 haftalýk süre kullanmaya karþýn yeterli yanýt alýnmamasý, Ýlaca karþýn 5 yýlda iþlevselliðin bozuk oluþu, BPRS ve CGI'ye göre aðýr patoloji gösterme, 60 mg veya daha çok haloperidole yanýt vermeme ölçütlerini taþýrlar, Klasik ilaçlarýn yan etkilerini tolere edememe gibi ölçütlere göre deðerlendirilmektedir. Bu ölçütler tedaviye dirençli olgular için oldukça homojen bir tanýmlama saðlarlar. Gerçekte tedaviye dirençli olgularý ayrý bir grup olarak ele almak yerine dirençlilik ve tedaviye yanýtý bir süreklilik olarak ele almak daha doðrudur. Gerçekte olgular yanýt verenler veya vermeyenler diye kesin biçimde ayrýlmazlar. Antipsikotiklere hemen tüm olgular sýnýrlý ölçüde de olsa yanýt verirler. Bu durum ilaç kesilince daha belirginleþir. Antipsikotik ilaçla kötü olan veya yanýt vermeyen bir olgu ilaç kesildiðinde daha kötü olabilir. Bu yaklaþýma uygun olarak tedaviye direnç Brenner ve arkadaþlarý tarafýndan aþaðýdaki þekilde derecelendirilmiþtir. Bu model aþaðýda verilmiþtir: Klinik remisyon: Antipsikotik tedavinin ardýndan hýzlý ve önemli ölçüde düzelmenin olmasý. CGI normal. BPRS'de psikotik belirti 2. 65

YÜKSEL N. Kýsmi remisyon: Þizofrenik belirtilerde hýzlý düzelme, hafif kalýntý psikotik belirtiler. CGI=2, BPRS 3, sýnýrda ruhsal hasta. Hafif direnç: Belirtilerde yavaþ ve tam olmayan azalma. Kalýntý pozitif ve negatif belirtiler. Bireysel ve sosyal açýdan iki veya daha fazla alanda sorunlar. Bazen denetim gerektirir. CGI puaný =3, hafif ruhsal hasta. BPRS'de psikotik belirti puaný 4. Orta düzeyde direnç: Belirtilerde bir miktar azalma, açýk ve kalýcý belirtiler vardýr. Bireysel ve sosyal uyum dört veya daha fazla alanda etkilenir. Sýk olarak denetim gerektirir. CGI puaný=4, orta derecede hasta, BPRS 2 psikotik baþlýkta 4 puan, 18 baþlýklý listede en az 45 puan, 24 baþlýklýda 60 puan. Aðýr direnç: Belirtilerde bir miktar azalma, kalýcý belirtiler, bireysel ve sosyal uyumda 6 veya daha fazla alanda bozulma. CGI=5, belirgin hasta, 1 BPRS psikotik baþlýk puaný 5, veya 3 maddede 4'er puan. 18 baþlýklý listede en az 50, 24 baþlýklý listede 67 puan. Refrakter: Belirtilerde hafif azalma veya açýk bir düzelme olmamasý. Belirtiler bireysel ve sosyal alanlarýn tamamýný bozar. CGI=6, aðýr hasta. Bir BPRS psikotik baþlýk puaný 6 veya 2 baþlýkta 5 veya üzeri. BPRS puaný aðýr direnç gibidir. Aðýr refrakter: Belirtilerde azalma olmaz. Yoðun pozitif ve negatif belirtiler vardýr. Olgu, çevreyi rahatsýz edici ve tehlikelidir. Bireysel ve sosyal uyum tüm alanlarda bozuktur. CGI=7, çok aðýr hasta. En az bir psikotik baþlýkta BPRS puaný=7, Toplam BPRS puaný aðýr direnç kadardýr. Þizofreni olgularýnýn %25-50 kadarý taburculuktan sonra 6-12 ay içinde ilaçlarýný býrakmaktadýrlar. Bu da hastalýðýn yinelemesinin önemli bir nedenidir. Negatif belirtiler Negatif belirtilerin ön planda olduðu olgular klasik antipsikotik tedaviye daha az yanýt vermektedir. Bu belirtiler bazen kullanýlan ilaca baðlý yan etkiler de olabilmektedir. Klinik tabloda negatif belirtiler ön planda ise öncelikle kullanýlan antipsikotiðe ait yan etkiler tedavi edilmelidir. Antipsikotik dozunun azaltýlmasý bazen bu belirtileri etkin biçimde kontrol edebilmektedir. Þizofrenide depresyon belirtileri sýk olarak izlenir. Bu belirtilerin gerek fenomenolojisi gerekse patofizyolojisi yeterince açýk deðildir. Bu belirtilerin tedavisinde trisiklik antidepresanlar ve özgül serotonin geri alým engelleyicileri kullanýlmakla birlikte konunun yeterince araþtýrýldýðý ve yeterince bilindiði söylenemez. Özgül serotonin geri alým engelleyicileri ve antipsikotik kombinasyonunda motor yan etkiler artabilir. Bunun nedeni bu kombinasyona baðlý olarak antipsikotik kan düzeyinin artmasý ve serotonerjik etkiye baðlý dopaminerjik tonus azalmasýdýr. Buna ek olarak farmakodinamik etkileþmeler dopaminerjik iletimi azaltabilir. Bunun da katkýsý olabilir. Bazý þizofrenik olgularda dopaminerjik, noradrenerjik ilaçlar ve uyarýcýlar prefrontal kan akýmý deðiþikliklerini düzeltebilmektedir. Buna koþut olarak biliþsel bozukluklar ve negatif belirtiler de düzelebilmektedir. Ancak bu tedavilerde dopaminerjik ve noradrenerjik iletimin artmasý psikotik belirtileri arttýrabilmektedir. Bu tür tedavilerde olgular yakýndan izlenmelidir. TEDAVÝYE YANIT VERMEYEN OLGULAR- DA TEDAVÝ YAKLAÞIMLARI Lityum Lityum temelde bipolar bozukluðun tedavi ve korunmasýnda kullanýlan bir ilaçtýr. Þizofrenik olgularda duygulaným bozukluðu belirtilerinden baðýmsýz olarak bazý olgular tedaviye lityum eklenmesinden veya tek baþýna lityum kullanýlmasýndan yararlanmaktadýr. Tek baþýna lityum antipsikotiklerden daha az etkindir. Bazý þizofrenikler ve þizoaffektif olgular için uygun bir seçenek olabilir. Lityum özellikle kooperasyon, sosyal iliþkiler, kendine bakým, huzursuzluk ve eksitasyon üzerinde etkin olmaktadýr. Tek baþýna saldýrgan davranýþýn önlenmesinde de etkinliði bilinmektedir. Bu alandaki etkilerinin neye baðlý olduðu tam olarak bilinmemektedir. Serotonerjik ve dopaminerjik sistem üzerindeki etkileri bundan sorumlu olabilir. Uzun süreli lityum kullanýmý tuberoinfundibular yolda dopamin düzeyini ve dönüþümünü arttýrýr. Striatum, pons, medulla ve orta beyin alanlarýnda ise deðiþim olmaz. Dopamin reseptör aþýrý duyarlýlýðýný azaltýr. Bu etki maninin katekolamin reseptörlerinde aþýrý duyarlýlýk olduðu görüþü ile 66

DÝRENÇLÝ ÞÝZOFRENÝ TEDAVÝSÝ uyumludur. Lityum bu özelliði nedeni ile geç diskinezi tedavisinde de önerilmiþtir. Bazý beyin bölgelerinde (örneðin hippokampus) serotonin salýnýmýný arttýrabilir. Bunu büyük olasýlýkla triptofan geri emilimini ve postsinaptik serotonin reseptörlerinde etkinliði arttýrarak yapar. Bu etkileri ile bir serotonin agonisti olarak iþlev görür. Bu etkileri hasta ve kontrollerde farklýlýk göstermektedir. Uzun süreli lityum kullanýmý ile serotonin dönüþümü artar. Merkezi sinir sistemi triptofan düzeyi ve primer metaboliti olan 5- HÝAA konsantrasyonu artar. Uzun süreli kullanýmýnda presinaptik reseptörlerin duyarlýlýðý azalýr. Buna baðlý olarak da olumsuz geri bildirim düzeneðinin iþlevi azalýr. Hippokampal 5-HT 1A reseptörlerinin lityum tedavisi ile sayý ve duyarlýlýklarý azalýr. 5-HT 2 reseptörleri ise etkilenmemektedir. Serotonerjik reseptörlerde down regülasyon yapar. Bu gözlemlerden yola çýkarak serotonin agonistlerinin antimanik etkileri olabileceði düþünülmektedir. Þizofrenide lityuma yanýt alýnabilmesinde affektif belirtilerin bulunmasý zorunlu deðildir. Ayrýca yanýt alýnmasý tanýnýn affektif bozukluk olarak deðiþtirilmesini gerektirmez. Affektif belirtilerin olmasý lityum eklenmesine yanýt olasýlýðýný arttýrýr Lityum, yalnýzca süregen belirtilerin düzelmesine neden olmamakta, ayný zamanda þizoaffektif hastalarda yineleme olasýlýðýný da azaltmaktadýr. Nöroleptik tedavisine lityum eklenmesinin nöroleptik malign sendrom (NMS) olasýlýðýný arttýrdýðý ileri sürülmektedir. Ancak antipsikotik ilaçlarla kombinasyonda epilepsi eþiðindeki düþmeye baðlý nöbetler olasýdýr. Organik beyin sendromu olanlarda dikkatli olunmalýdýr. Karbamazepin Özellikle dürtüsel davranma eðilimi olan olgularda ve duygulanýmda oynaklýk gösteren olgularda etkin olabilmektedir. Özellikle manik tip belirtiler, eksitasyon ve kuþkuculuk üzerinde daha etkin olmaktadýr. Yanýt alýnabilmesi için EEG bozukluðu bulunmasý zorunlu deðildir. Literatürde görüþ birliði olmamakla birlikte karbamazepinin antipsikotik tedaviye eklenmesi saldýrganlýk, hareketlilik, davranýþlardaki kontrolsüzlük gibi belirtilerin denetimini kolaylaþtýrmaktadýr (Simhandl ve Meszaros 1992). Karbamazepin antipsikotik kan düzeylerini düþürebilir. Haloperidol de bu düþüþ %6-61 oranýnda bulunmaktadýr. Düþme tedavinin 2-3. haftalarýnda meydana gelmektedir. Olgularda buna baðlý bir bozulma olmamaktadýr (Jann ve ark. 1985). Martin Munoz ve arkadaþlarý (1989) araþtýrmalarýnda araþtýrma taný ölçütlerine göre paranoid þizofreni tanýsý konan 20 olguyu iki gruba ayýrmýþlar, gruplardan birini haloperidol 30 mg/gün ve karbamazepin (kan düzeyi 8-12 mg/l) ile diðerini ise ayný dozda tek haloperidol ile tedavi etmiþlerdir. Klinik ve psikopatolojik deðiþiklikler BPRS ile deðerlendirilmiþtir. Her iki grupta da terapötik etkiler benzer düzeyde bulunmakla birlikte kombine ilaç alan grupta haloperidol ile ilgili nörolojik ikincil etkiler önemli ölçüde daha az bulunmuþtur. Antiepileptik ilaçlarýn genel olarak antipsikotik ilaçlara baðlý aþýrý duyarlýlýðý önleyeceði ileri sürülmektedir. Bu etkinin limbik sistemdeki farmakolojik kindling etkisinin ortadan kaldýrýlmasý ile olduðu ileri sürülmektedir (Sultan ve ark. 1990). Tedavide bu etkiden yararlanýlabilir. Dirençli olgularda karbamazepin birçok ilaçla karþýlaþtýrýlmýþtýr. Llorca ve arkadaþlarý bir çalýþmalarýnda (1993) nöroleptiklere dirençli olduðu kabul edilen 24 süregen þizofrenik olgu haloperidol tedavisine karbamazepin, bromokriptin ve siproheptadin ekleyerek tedavi etmiþlerdir. 5 hafta süre ile olgular BPRS, negatif belirtileri deðerlendirme ölçeði (SANS) ve pozitif belirtileri deðerlendirme ölçeði ile (SAPS) ile deðerlendirilmiþlerdir. Hareket bozýukluklarý ise AIMS ile deðerlendirilmiþtir. Gruplar arasýnda terapötik etki açýsýndan önemli bir fark bulunmamýþtýr. Yazarlar bulgularýný olgularýn dirençli olgular olmasý ile açýklamaktadýrlar. Karbamazepinin 9-30 yýllýk kronik rezidüel þizofrenik olgularda negatif belirtiler üzerindeki etkileri deðerlendirilmiþtir. Karbamazepin olgulara çift kör yöntemle uygulanmýþ, tedavi sonuçlarý SANS ile deðerlendirilmiþtir. Olgular ayný anda BPRS ile de deðerlendirilmiþtir. Negatif belirtiler üzerinde olumlu bir etki bulunmamýþtýr (Nachshoni ve ark. 1994). 67

YÜKSEL N. Valproat Valproat kullanýmý özellikle dürtüsel davranma eðilimi olan olgularda ve duygulanýmda oynaklýk gösteren olgularda etkin olabilmektedir. Þizofrenide karbamazepinden sonra üzerinde durulan ikinci antikonvülzandýr. Özellikle eksitasyon gösteren olgularda ve þizoaffektif olgularda daha etkin olmasý beklenir. Benzodiazepinler Antipsikotik tedavide olan olgulara benzodiazepin eklenmesi antipsikotik gereksinimini azaltmaktadýr. Bazý olgular bunaltý belirtisi olup olmamasýndan baðýmsýz olarak benzodiazepinlerden tek baþýna yararlanabilmektedir. Bazý olgularda ise benzodiazepinler davranýþsal disinhibisyona neden olmaktadýr. Dikkatli olunmalýdýr. Bazý çift kör çalýþmalarda benzodiazepinlerin akut ataklarý ve ajitasyonlarý kontrol ettiðine ait veriler vardýr. Ancak deðerlendirme yöntemlerinin standart olmamasý ve araþtýrma sürelerinin kýsalýðý sonuçlarý yeterli bir biçimde deðerlendirip yorumlamamýzý engellemektedir. Klasik ilaçlara yanýt vermeyen aðýr anksiyete ve psikoz belirtisi gösteren bazý olgular benzodiazepinlerden yararlanabilir. Ancak benzodiazepinlerle elde edilen olumlu yanýt anksiyete ve ajitasyonun azalmasýndan farklý bir durumdur. Yani bu grup ilaçlarla alýnan yanýt anksiyete ve ajitasyonun kontrolü ile açýklanamaz. Þizofrenide benzodiazepinlerin farklý birtakým etkilerinin olup olmadýðý yani bazý benzodiazepinlerin diðerlerinden daha etkili olup olmadýðý, yeterince açýk olmamakla birlikte diazepam ve klordiazepoksid bazý araþtýrmalarda alprazolamdan üstün bulunmuþtur. Alprazolam yoksunluðunda daha önceden olmayan psikotik belirtiler ortaya çýkabilmektedir. Benzodiazepin dozlarý konusunda ortak bir görüþ yoktur. Benzodiazepinler dirençli olgularda uygun bir seçenek olabilmekle birlikte klinisyenler kötü kullaným, yoksunluk belirtileri ve konvülziyonlar, sosyal iletiþim bozukluðu, saldýrganlýk, sedasyon ve ataksi konusunda dikkatli olmalýdýrlar. Benzodiazepinler þizofreninin prodromal belirtileri üzerinde de olumlu etki yapmaktadýrlar. Antipsikotik ilaç almak istemeyen olgularda bu özelliði ile bir seçenek olabilir. Benzodiazepinler GABA sisteminde geri bildirim düzeneði ile dopaminerjik iletimi azaltýr. Bu düzenekle antipsikotik etki yapýyor olmasý güçlü bir olasýlýktýr. Atipik antipsikotik ilaçlar Atipik antipsikotikler aþaðýda belirtilen özellikleri gösterirler: Standart antipsikotik ilaçlar kadar etkilidirler. Hayvan deneylerinde apomorfin gibi dopamin agonistlerince oluþturulan stereotipiyi bloke ederler. Katalepsi oluþturmazlar. D 2 reseptörlerinde sayý ve duyarlýlýk artýþýna neden olmazlar. Süregen tedavide dopamin dönüþümünde artma ve dopamin A9 nöronlarýndaki depolarizasyon bloku etkisine karþý tolerans geliþmez. Ekstrapiramidal belirti yapmaz veya bu tür yan etkileri çok azdýr. Geç diskinezi yapmazlar veya bu etki minimal düzeydedir. Prolaktin salgýsýný arttýrmazlar. Mezolimbik seçicilik gösterirler. Güçlü 5-HT 2a blokörü, zayýf D 2 blokörü olan ilaçlar bu özellikleri taþýmaktadýrlar. Örneðin klozapin ve risperidon bu özellikleri taþýrlar. Bu ilaçlarýn etkilerinin bu iki reseptörle sýnýrlý olamayacaðý da düþünülmektedir (Yüksel 1998). Aþaðýda bu ilaçlar özetlenmiþtir. Klozapin Klozapin atipik antipsikotiklerin prototipidir. Klasik ilaçlara refrakter olan, onlarý tolere edemeyen veya negatif belirtilerin ön planda olduðu olgularda etkindir. Bu olgularda diðer ilaçlara göre belirgin olarak üstün bulunmaktadýr. Klozapinin bu üstünlüðü diðer ilaçlara benzemeyen farmakolojik profili ile açýklanmaktadýr. Aþaðýdaki tabloda bazý antipsikotik ilaçlarýn deðiþik reseptör afiniteleri karþýlaþtýrmalý olarak verilmiþtir. Pahalý bir tedavi olmakla birlikte hastaneye yatýþ sýklýðýný, sosyal iþlevleri, yaþam kalitesini ve iþ performansýný olumlu yönde etkiler (Ganguli ve Brar 1998). Karþýlaþtýrmalý çalýþmalarda klozapin risperidon ile karþýlaþtýrýldýðýnda pozitif belirtiler ve parkinsonizm açýsýndan risperidondan üstün bulunmuþ; negatif belirtiler, 68

DÝRENÇLÝ ÞÝZOFRENÝ TEDAVÝSÝ Tablo 1. Yeni antipsikotik ilaçlarýn reseptör afiniteleri (nm olarak Ki deðeri) D 1 D 2 5-HT 2A α 1 α 2 H 1 M 1 5-HT 2 /D 2 Klozapin 268 78 11 48 37 23 228 7.9 Risperidon 851 3.1 0.16 2 7.54 5 B 5 Olanzapin 31 11 5 19 228 7 1.9 2.2 Ketiapin 1243 329 148 90 270 30 E 2.2 Sertindole 28 4.1 0.39 3.4 350 600 2500 B Ziprasidone 32 48 2.1 11 >1000 528 B 11.4 depresif belirtiler ve BPRS puanlarý açýsýndan gruplar arasýnda belirgin bir fark bulunmamýþtýr. Prolaktini klozapin daha az etkilemektedir. Klozapin 350-420 mg/ml kan düzeyi üzerinde etkin olmaktadýr. Risperidon 5-HT 2 ve D 2 reseptörlerini özgül olarak bloke eder. Merkezi adrenerjik blok yapýcý etkisi vardýr. 5-HT 2 afinitesi kolozapine eþit düzeydedir. D 2 afinitesi ise haloperidol kadardýr. Bazý karþýlaþtýrmalý çalýþmalarda klozapin kadar etkin bulunmaktadýr. Etkisinin de klozapinden daha çabuk baþladýðý ileri sürülmektedir. Klozapine göre daha iyi tolere edilmektedir. Klozapin baþlanmadan önce denenmesi önerilir. Risperidona yanýtta daha önce ilaca tolerans sorunu göstermiþ olmak ve madde kullaným bozukluðunun ayný anda olmasý risperidona yanýtta belirleyici olmaktadýr. Bunlarýn olmamasý olumlu yanýt belirleyicisidir. Risperidon hastanede kalma süresini önemli ölçüde azaltmaktadýr (Finley ve ark. 1998). Kullaným alanlarý da dirençli þizofreniklerle sýnýrlý deðildir (Ganguli ve Brar 1998, Breier ve ark. 1999). Olanzapin Yüksek mezolimbik seçicilik gösteren ve farmakolojik profili de klozapine çok benzeyen antipsikotik bir ilaçtýr. Hayvan deneylerinde düþük dozlarda þartlý kaçýnma yanýtýný önlemektedir. Prolaktin düzeyini hafif olarak etkiler. Ekstrapiramidal belirti olasýlýðý azdýr. α 2 reseptörlerini klozapin ve risperidona göre daha az etkiler. 5-HT 2, D 1, D 2, D 4, muskarinik reseptörlerine afinitesi daha yüksektir. Kan basýncýný ve EKG'yi de etkilememektedir. Etkinliði karþýlaþtýrmalý çalýþmalarda klozapin ve haloperidole benzer düzeyde bulunmaktadýr. Klozapin baþlanmadan önce denenmesi önerilir. Karþýlaþtýrmalý çalýþmalarda klinik etkinlik haloperidole benzer olmakla birlikte yan etkiler açýsýndan olanzapin belirgin olarak üstün bulunmaktadýr. Olgulardaki negatif belirti puaný ile ekstrapiramidal belirtiler arasýnda haloperidol grubunda pozitif iliþki bulunmuþtýur. Regresyon analizi de bu iliþkiyi doðrulamaktadýr (Allan ve ark. 1998, Ganguli ve Brar 1998). Klozapin indikasyonlarýnda bu indikasyon konmadan önce olanzapin ve risperidon kullanmýþ olmak terapötik yanýtý etkilememektedir (Ganguli ve Brar 1998). Refrakter þizofrenikler bazen yüksek doz (50 mg/gün) olanzapine yanýt verebilmektedirler (Reich 1999). Atipik ilaçlarýn ikinci bir antipsikotikle kombine olarak kullanýlmasý Atipik ilaçlarýn kendi aralarýnda ve klasik antipsikotiklerle kombinasyonu konusunda literatürde yeterli bilgi bulunmamaktadýr. Zorunluluk olduðunda denenebilir. Elektroþok tedavisi EKT, katatoni, belirgin affektif belirtiler, kýsa süreli ataklarda önemini korumaktadýr. Süregen psikotik belirtiler üzerinde etkisi ise daha az belirgindir. Tek baþýna psikoterapiden daha iyidir, düþük doz nöroleptikten ise daha kötüdür. Nöroleptikle kombinasyonu tedaviye yanýt olasýlýðýný arttýrmaktadýr. Nöroleptiðe dirençli olgularýn bir bölümü EKT'den yararlanýyor gibi görünmektedir. Bazý olgularda 20 seansa çýkýlmasý gerekli olmakla birlikte ortalama seans sayýsý 13.6'dýr. Baskýn olmayan hemisfere tek yanlý uygulama önerilmektedir. Bu yöntemin klasik yönteme göre üstünlüðü biliþsel yan etkilerinin daha az oluþudur. 69

YÜKSEL N. Sertindol Sertindol geç diskinezi olasýlýðý az olan, hayvan deneylerinde katalepsiye çok az neden olan yeni antipsikotiklerden bir ilaçtýr. Ekstrapiramidal belirtilere de daha az neden olmaktadýr. D 2, 5-HT 2 ve α 1 adrenerjik reseptörleri bloke eder. Dopamin üzerindeki etkisi seçicidir. Limbik sistemdeki dopamin reseptörlerini bloke eder. Nigrostriatal yol bu blokajdan etkilenmez. Bunaltý giderici etkisi vardýr. Sedasyona neden olmaz. Biliþsel bozukluða neden olmaz. Ýlacý tolere etmede önemli bir sorun izlenmemektedir. EKG'de QT aralýðýnda uzamaya neden olur. Bu nedenle tedavi öncesi ve tedavi sýrasýnda EKG kontrolü gereklidir. EKG izlemi tedavinin 1-2., 4-6. haftasýnda, 6. ayda ve daha sonra da yýllýk olarak yapýlmalýdýr. EKG üzerindeki etkileri nedeni ile QT mesafesini uzatan terfenadin, astemizol, tiyoridazin, kinidin, prokainamid, bretilyum, sotalol, trisiklik antidepresan ilaçlar ve tetrasiklik antidepresanlar ile birlikte kullanýmý kontrendikedir. Bunlara ek olarak ciddi kalp sorunu olanlarda, hipokalemisi olanlarda, karaciðer yetmezliðinde ve gebelik ve laktasyon döneminde kontrendikedir. Plasebo kontrollü çalýþmalarda hem pozitif hem de negatif belirtiler üzerinde etkili bulunmaktadýr. Nöroleptiðe yanýt veren, kullandýklarý ilaçlarla stabil olan 282 olguda ilaçlarý 5 hafta içinde kesilerek rastgele örneklem yolu ile olgular iki gruba ayrýlmýþ ve 24 mg/gün sertindol ve 10 mg/gün haloperidol tedavisine alýnmýþtýr. Sertindol tedaviye uyum yönünden haloperidolden belirgin olarak üstün bulunmuþtur (Daniel ve ark. 1998). Bu üstünlük hem pozitif hem de negatif belirtiler için geçerlidir. Tedaviye uyumda ekstrapiramidal belirti olasýlýðýnýn daha az olmasýnýn rolü vardýr. Sedasyon olasýlýðý da daha azdýr. Prolaktin düzeyini de önemli ölçüde etkilemez. Bazý olgularda karaciðer iþlev testlerinde yükselme olabilmektedir. Etkin doz aralýðý 12-20 mg/gün'dür. Doz 4-5 günde bir 4 mg arttýrýlarak istenen doza çýkýlýr. Yaþlýlarda postural hipotansiyon nedeni ile doz daha yavaþ arttýrýlmalýdýr. Sülpirid Seçici dopamin antagonistidir. Antidepresan etkisi olduðu kabul edilmektedir. D 2 için göreceli seçiciliði nedeni ile diðer nöroleptiklerden büyük ölçüde ayrýlmaz. Ekstrapiramidal yan etkileri ve sedasyon önemli yan etkileridir. NMS bildirilmiþtir. Bazý kiþilerde kolestatik sarýlýða neden olabilir. Ekstrapiramidal sendrom olasýlýðý bazý araþtýrmalarda %30 kadar verilmektedir. Ketiapin Ekstrapiramidal etkileri klorpromazine benzer bulunmaktadýr. Haloperidolden belirgin olarak daha azdýr. Hafif olarak prolaktin düzeyini yükseltir. Kilo alýmý haloperidol ve klorpromazinden daha yüksektir. D 1 ve D 2 afinitesi klozapinden daha yüksektir. 5-HT 1A ve 5-HT 2, muskarinik reseptör afiniteleri de klozapinden yüksektir. Karaciðer enzimlerini yükseltebilmektedir. L-dopa L-dopanýn genelde psikotik belirtileri, ajitasyon ve hostiliteyi arttýrdýðý bilinmekle birlikte bazý kontrollü çalýþmalarda yararlý olabildiði görülmektedir. Negatif belirtilerin ön planda olduðu olgularda diðerlerine göre daha fazla etkin olmasý beklenir. Yararlanma oraný bazý çalýþmalarda %10-33 arasýnda verilmektedir. Hastalýk süresi ile yanýt arasýndaki iliþki bilinmemektedir. Bazý çalýþmalarda hastalýk süresinin 5 yýldan az oluþunun yanýt olasýlýðýný arttýrdýðý ileri sürülmüþtür. Günlük ortalama dozu 300 mg - 2 g arasýnda deðiþmektedir. ß blokerler Bu grup ilaçlar arasýnda en çok araþtýrýlaný propranololdur. Özellikle organik kökenli davranýþsal sorunlarda etkin olduðu ileri sürülmektedir. Akatizide belirgin olarak etkindir. Antipsikotik ilaçlara eklenmesi ile oluþan olumlu etkinin akatizinin ve diðer yan etkilerin azalmasýna baðlý olmasý güçlü bir olasýlýktýr. Ýlaç yan etkilerinin psikozun alevlenmesi veya kötüleþmesi ile karýþtýrýlabileceði düþünüldüðünde bu görüþ önem kazanmaktadýr. Kalsiyum kanal blokerleri Üzerinde en çok araþtýrma yapýlan kalsiyum kanal blokeri verapamildir. Bazý olgularda etkin olabilmekle birlikte konunun yeterince araþtýrýldýðý söylenemez. Diðer yöntemlere yanýt vermeyen olgularda denenebilir. 70

DÝRENÇLÝ ÞÝZOFRENÝ TEDAVÝSÝ Klonidin Bu bir α 2 seçici agonistidir. Bu ilaç presinaptik uyarý ile noradrenerjik iletimi azaltýr. Buna dayanarak antipsikotik etki yapmasý beklenir. Dirençli olgularda yeterli bilgi birikimi olmamakla birlikte denenebilir. Antidepresanlar Þizofrenik olgularda antipsikotik tedaviye antidepresan ilaç eklenmesi depresif ve negatif belirtileri düzeltmektedir. Dirençli olgularda denenmesi önerilir. Diðer ilaçlar Antidepresanlar, apomorfin, baklofen, glisin, ß endorfinler, bromokriptin, kolesistokinin, klonidin, idazoksan (α 2 adrenerjik antagonist), nalokson, naltrekson, TRH, valproik asit, vazopressin diðer seçeneklerdir. N-metil D aspartat (NMDA) reseptörleri ile gerçekleþen glutamaterjik nöral iletimin þizofrenideki negatif belirtilerin oluþumunda önemli olduðu bilinmektedir. Glisin NMDA reseptör kompleksinde NMDA agonisti etki yapmaktadýr. Glisinin bu düzenekle NMDA etkisini arttýrmasý þizofrenideki negatif belirtiler üzerinde olumlu etki yapmasý beklenir. Gerçekte antipsikotik tedaviye 0.8 gr/kg/gün dozunda glisin eklenmesi negatif belirtileri önemli ölçüde azaltmaktadýr. Negatif belirtilerdeki düzelme depresif belirtilerin ve ekstrapiramidal sistem belirtilerinin düzelmesi ile iliþkili bulunmamaktadýr. Bu gözlemler þizofrenideki hipoglutamaterjik görüþü desteklemektedir (Heresco-Levy ve ark. 1999). Klasik antipsikotik tedaviye D-sikloserin (50 mg/gün) eklenmesi negatif belirtileri üzerinde olumlu etki yapmaktadýr. D-sikloserin antitüberküloz bir ilaç olup NMDA reseptör kompleksinde modülatör bölgeye baðlanarak parsiyel glisin agonisti etki yapar (Goff ve ark. 1999). KAYNAKLAR Allan ER, Sison CE, Alpert M ve ark. (1998) The relationship between negative symptoms of schizophrenia and extrapyramidal side effects with haloperidol and olanzapine. Psychopharmacol Bull, 34(1):71-74. Breier AF, Malhotra AK, Su ve T ve ark. (1999) Klozapin and risperidone in chronic schizophrenia: Effects and symptoms, Parkinsonian side effects, and neuroendocrine response. Am J Psychiatry, 156: 294-298. Daniel DG, Whitcomb SR (1998) Treatment of refractory schizophrenic patient. J Clin Psychiatry, 59(Suppl 1): 13-19. Daniel DG, Wozniak P, Mack RJ ve ark. (1998) Psychotic Disorders. Psychopharmacol Bull, 34(1): 61-69. Finley PR, Sommer BR, Corbitt JL ve ark. (1998) Risperidone: Clinical outcome predictors and cost-effectiveness in a naturalistic setting. Psychopharmacol Bull, 34(1): 75-81. Ganguli R, Brar JS (1998) The effects of risperidone and olanzapine on the indications for clozapine. Psychopharmacol Bull, 34(1): 83-87. Goff DC, Tsai G, Levitt J ve ark. (1999) A placebo controlled trial of D-cycloserine added to conventional neuroleptics in paytients with schizophrenia. Arch Gen Psychiatry, 56:21-27. Heresco-Levy U, Javitt DC, Ermilor M ve ark. (1999) Efficacy of high-dose glycine in the treatment of enduring negative symptoms of schizophrenia. Arch Gen Psychiatry, 56: 29-36. Jann MW, Ereshefsky L, Saklad SR ve ark. (1985) Effects of carbamazepine on plasma haloperidol levels. J Clin Psychopharmacol, 5(2):106-109. Llorca PM, Wolf MA, Lancon C ve ark. (1993) Comparative efficacy of bromocriptine, carbamazepine and cyproheptadine with neuroleptics in 24 refractory chronic schizophrenic patients. Encephale, 19(5):565-571. Martin Munoz JC, Morinigo Dominguez AV ve ark. (1989) Carbamazepine: an effective adjuvant treatment in the schizophrenias. Actas Luso Esp Neurol Psiquiatr Cienc Afines, 17(4):245-250. Nachshoni T, Levin Y, Levy A ve ark. (1994) A double-blind trial of carbamazepine in negative symptom schizophrenia. Biol Psychiatry, 35(1):22-26. Reich J (1999) Use of high-dose olanzapine in refractory psychosis. Am J Psychiatry, 156: 661. Simhandl C, Meszaros K (1992) The use of carbamazepine in the treatment of schizophrenic and schizoaffective psychoses: a review. J Psychiatry Neurosci, 17(1):1-14. Sultan S, Chouinard G, Beaudry P (1990) Antiepileptic drugs in the treatment of neuroleptic-induced supersensitivity psychosis. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 14(3):431-438. Yüksel N (1998) Antipsikotik Ýlaçlar. Psikofarmakoloji, Ankara, Bilimsel Týp Yayýnevi. 71