ddyyt/ll t~,.1 ~~ b tı mı BiLL )YJYtIHllI ı d' şü ce i



Benzer belgeler
philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Temel Kavramlar Bilgi :

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay s.40-46

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ


İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS


Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir.

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

@BaltasBilgievi

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Felsefece Düşünmenin Yolları

Ontolojik Yaklaşım (*)

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

İçindekiler. İndeks. İKTİSADÎ DÜŞÜNCE TARİHİ 1. Giriş 1-19

PoliGazette Türkiye nin gerçek problemine bir göz atar. O,

DEMANS. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder?

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

MEB Okul Öncesi Yeni Programına Uygun MAYIS AYLIK PLAN. 11 Eylül eğiten kitap

YILDIZLARIN HAREKETLERİ

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR?

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 5.ÜNİTE :DÜNYA, GÜNEŞ VE AY KONU ÖZETİ

Şu davranışçılar da sadist midir, anlamadım gitti yahu!!! Biri zavallı köpekleri et,et diye inletir, biri de kedileri kafese kapatır.

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

TEMEİ, ESER II II II

Değerler Ekim Page 2

KAZAN KAZAN FELSEFESİ CRM

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

Eğitim Bilimlerine Giriş

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

1- Matematik ve Geometri

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

ÖN SÖZ fel- sefe tarihi süreklilikte süreci fel- sefe geleneği işidir

A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

Saf Stratejilerde Evrimsel Kararlılık Bilgi Notu Ben Polak, Econ 159a/MGT 522a Ekim 9, 2007

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

BİLİM İLE BİLİMSEL YÖNTEM İLİŞKİSİ

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

OBJEKTİF TARİHİ YORUM METODU İLE OBJEKTİF ZAMANA UYGUN YORUM METODU ARASINDAKİ İLİŞKİ

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Metin Edebi Metin nedir?

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş

ald tanımı "hürriyet" kavramının bir tanımını yapmam tanım denemesine içindedir. Bu içinde, insan, birtakım * "-

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED

Tanrının bize kendinin her. hkla. gun. kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya

KONSTRÜKSİYON SİSTEMATİĞİ

Lion Leo İletişiminde Yetişkin Boyutu

HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Örnek Tarot Okuması

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Psİkolojİde Kavramların Değerİ ve Bİr Örnek Olarak Normalİn Ölçüsü ve Çeşİtlerİ. Osman Sezgİn Marmara Üniversitesi

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, Haberleri, ).

KOÇLUK NEDİR? İNCİ TOKATLIOĞLU Profesyonel Koç-Uzman Eğitimci

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Cumhuriyet Halk Partisi

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

DEMANS NEDİR? ?????????????? ????????????

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Matematik Ve Felsefe

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Resimde kompozisyon, sınırlı bir alanda (resim kağıdı) biçimleri (forme) düzenleme sanatıdır.

Transkript:

ddyyt/ll t~,.1 ~~ b tı mı BiLL )YJYtIHllI ı d' şü ce i

FEI.~EFE. YE GİRİŞ Z(arl Jaspers

Dergah Yayınları: 79 Batı düşüncesi 1 ı Felsefeııe giriş'in -yayın hakları Dergah Yayınları'na aittir.

Karl Jaspers Türkçesi: Mehmet Akalın FELSEFEYE GİRİS tltp/}.. -7L batı. düşüncesı DERGAH YAYINLARI P.K.1240-İsTANBUL

BİRİNCİ BASKı: MAYIS 1971 İKİNCİ BASKı. : ŞUBAT 1981 Felsefeııe giri, Emek Matbaacı.lık tesislerinde hazırlanmıştır

İçi!ldekiler Egzistans felsefesi ve Jarpers (M. Bochenski) /7,Felsefe nedir/27 Felsefenin menşe'leri/35 Çepeçevre kaplayan/44 Tanrı fikri! 53 Kayıtsız :;;artsız talep/65 İnsanı" 'r Dünya/85 İnanç vc aydınlanma/g5 İnsanlık tarihi/ 105, Felsefe yapan insanın Ji'elsefi hayat si.irrne/126 Felsefe tarihi! 136 bağımsız1ığı/l17

Egzistans felsefesi ve J aspers *. Egzistal1s feısefesi"'ı~e değildir Egzi~tansiyalizm İkin i Dünya Savaşı'ndan. sonra, bir çok memleketlerde modf haline geldi. Sadece iyi yetişmiş uzmanların anlayabileceği, temelli felsefe tarihi bilgisi gerektiren, Sartre'ın L'Etre et le Neant (1) adlı eseri, kısa zamanda herbiri binlerce sayıdan ibaret sekiz baskı yaptı ve hepsi de kapışıldı. Fransız egzistans filozofları, bilhassa Sartre,. roman ve tiyatrolarıyla da hall{a yaklaşt}lar. Bu yüzden de felsefi egzistansiyalizm, pek çok yanlış anlaşılmalara sehep oldu. Bundan do~yı felsefi egzistansiyalizmin ne, olmadığını tesbit ediyoruz önce. 'Gerçi egzistansiya1izm, insanın olduğu kadar, haya-. tın,.öıümün, ıztırabın v.b. manası gibi, bugün egzistc',~siyel adı verilenproblemleriyle uğraşır. Fakat sadece bunları değil, aynı zamanda, her çağda tartışılmış meseleleri de ele alır. Bundan dolayı, Angustinus veya Pascal'a egzistansiyalist demek, bir yanlış anlama olur. ~ynı sebeplerden, İspanyol yazan Miguel de Unamuno (1864-1937), büyük Rus rpmancısı Fyedor M. Dostoyevski (18'21-ı881) yahut Alman şairi Rainer Maria Rilke (1875- * Bu yazı, 1. M. Bochenski'nin, Europaische Philosophie der Gegenwart (Çağdaş Avrupa Felsefesi), Francke Verlag Bern und München,.adlı eserinin 1954 tarihli ikinci baskısından alınmıştır. 1. Varlık ve hiçlik. 7

FELSEFEYE GİRİş 1926) gibi belirli modern yazarlara da egzistansiyalist denemez. Gerçi bu yazarlar, çeşitli insan problemlerini ed~bi olarak tartıştılar veya şair olarak ortaya koydular, fakat bunu yaptılar diye, onlara egzistansiyalist denemez. Klasik mana-ia, egzistans veya egziste edenvarlıkla meşgulolan filozoflara da egzistansiyalist denemez. Bundan dolayı, bazı thomistlerin Thomas von Aqliin'i egzistaneiyalist olarak göstermeye çalişmaları da tamamiyle yaniışttr. Husserl'i egzistansiyalistlere büyük tesiri oldu diye. egzistansiyalist sayn1ak da büyük hatadır. Çünkü bizzat kendisi egzistansı parantez dışı bırakır. Nihayet egzistans felsefesi, herhangi bir filozofun, mesela Sartre'ın öğretisiyle de bir değildir. Çünkü bu filozofların herbiri ayrı bir yöne sahiptir. Bütün bu yanlış anlamaların yanında, egzistans felsefesi, çağımızda teşekkül eden, en çok Kierkegaard'a kadar götürülebilen, çeşitli öğretılerden ibaret oluıasına rağmen. temelde birleşik çizgileri olan, bir felsefi tu.tum ve yöndür. Temsilcileri. Bu yazı çerçevesinde, önce bu okula giren filozofları tesbi,t etmek, sonra da müşterek noktalarını göstermek' yerinde olacak. En azından çağımızın dört filozofu, tartışmasız, «egzistansiyalist» olarak gösterilebilir: GAB RİEL MAReEL, MARTİN HEİDEGGER,. KARL JAS PERS ve JEAN PAUL SARTRE. Hepsi de büyük zaman ( aralığına rağmen, halabugün tesirini devam ettiren Kierkegaard'a dayanırlar. Yukarıda adı geçen dört filozofun dışında, birçok filoz~fun egzlstansiyalizmin tesiri altında kalmasına ve onunla ilgilenn1esine rağmen, pek fazla g~rçek egzistansiya1ist filozof yoktur. Yukarıdakilerin ara- 8

EGZİSTANS FELSEFESİ VE JASPERS sında Sartre'ın çalışma arkadaşı SİMONE de BEAU- voir, fakat her şeyden önce çağdaş Fransız felsefesinin belirli kafalarından MARLEAU-PONTY sayılabilirdi. Fransızca yazılmış eser leriy le tanınan iki Rus yazarı NİKOLAİ B~RDJ AJEV (1874-1948) ve LEO SCHES-- TOV da anılabilir burada. Ayrıca Kierkegaard'ın tesiri altında ~almış protestan teolog KARL BARTH (1886) da buraya katılabilir. Mükemmel bir varlık filozofu olan L. LA VELLE'i egzistansiyalist saymak, büyük bir hata olur. Burada biz, sadece yukarıda anılan beş filozofun 'müşterek yanları üzerinde duracağız., Egzistansiyalizmin belli ba lı basamakları Kierkegaard'ın ölümü: 1885 Karl J aspers'in. Psychologie der. Veltanscha ungen (Dünya görüşlerinin psikolojisi) nin neşri 1919. Gabriel Marcel'in Journal Metaphysique (Metafizik günlük) ve Heidegger'in Sein und Zeit (Varlık ve zaman) ının neşri 1927. J asperş'in Philosophie (Felsefe) si 1932. Jean Paul Sartre'ın L'etre et le Neant (Varlık ve Hiçlik) i 1934. Şuna dikkatedilmelidir: Egzistansiyalizm, Alman-. ya'da daha 1930 larda kuvvetli tesirini gösterirken, latin memleketlerinde bilhassa, İtalya ve Fransa'da yakın zamanlarda anlam kş.zanır. Kaynaklar Egzistansiyalistler ı~ın Sören Kierkegaard'ın eserlerinin büyük öneminden bahsetmiştik. Danimarkah filozof yaşarken, hiçbir tesire sahip değildi. Yirminci asırda yeniden keşfinin sebebini, trajik ve sübjektif düşüncesile~ 9

FELSEFEYE GİRİş çağın ruhunun iç ahenginde /~ramak lazımdır. Mareel,. Kierkegaard'ınkine benzeyen düşüncelerini, Danimarkah filozofu tanımadığı bir çağda geliştirdi. Kierkegaard herhangi bir sistem ortaya koymadı. Hegelfelsefesine karşıdır. Tez ve antitezden daha yüksek bir basamağa, senteze yükselme imkanını reddeder. Egzistansın önceliği ni iddia eder ve egzistans kelimesine, egzistansiyalist bir anlam.veren ilk kişidir. Radikal antientelektü~listtir: tanrıya düşünce yoluyla ulaşılamaz, Hıristiyan inancı çelişkilerle doludur ve onu her aklileştirme tecrübesi küfürdür. Kierkegaqrd, bir korku teorisiyle tanrı karşısında insanın tamamen çaresizliği ve insan kaderinin trajikliğini birleştirir. O,. zamanla ebediyetin, onda sentezini görür. Kierkegaard'ın yanında Husserı, fenomenolojisiyle egzistansiyalizm için önemlidir. Heidegger, Mareel ve Sartre, ~usserl'in temel düşünc~lerini almasalar da, fenomenolojik metodu kullanırlar. Gerçekte HusserI, egzistansiyalizmin tamamiyle dışındadır. Egzistansiyalizm, hayat felsefesinin de tesiri a1tı~da kaldı, çünkü onun aktüalizm:ini, akılcılığı ve ekseriya da tabiat bilimlerini tenkidini sürdürdü; Nihayet metafizik de egzistans felsefesi üzerinde büyük tesirde bulundu: Kendi kendine var olaııa ulaşmak için,egzistansiyalistler, idealizmi de yenmeyi dene~ diler. Buna rağmen bazıları, her şeyden önce J as2.,er's, idealizmin tesiri. altındadır. Mü terek yönler a) Çeşitli egzistansiyalist filozofların ortak yanı, hepsinin de, herbirinde ayrı olan, ve tarifi güç egzist~n.. siyalist bir yaşantıdan hareket etmelerindedir. Bu, Jas- 10

EGZİSTANS FELSEFESİ VE JASPERS pers'te varlığın kırık dökük oluşunun anlaşılması, Heidegger'de «ölüme koşuş» un tecrübesi, Sartre'da bulantı (Nausee) dır. Egzistansiyalistler, felsefelerinin böyle bir yaşantıdap. -yola çıktığını hiçbir zaman inkar etmezler. Bundan dolayı egzistans felsefesi çok şahsi bir yaşantının damgasını taşır.. b) Egzistansiyalistler' için araştırmanın belli başlı konusu «egzistans» denen şeydir. Bu kelimeye verdikleri manayı izah etmek çok güçtür. Fakat her ne halolursa olsun, burada bahis, insani olı.ş-şekilieridir. Sadece in ~an (gerçi n~diren böyle denir. çok kere var-oluş, egzistans, ben, kendisi için olmakta-olan denir) egzistansa sahiptir. Doğru söylenmek gerekirse, '0, egzistansa sahip değil, egzistanstır. Eğer herhangi bir varlığa sahipse, bu varlık onun egzistansı~~r yahut egzistansını takip eder. c) Egzistans aktüelolarak kavranır.. Hiçbir zaman olup bitmemiştir, kendisini hürriyeti içinde yapar, olur 0, bir plandır. Her an olduğündan az veya çoktur. Tez, egzistansiyalistlerce,.egzistansın zaman içinde var oluşuy la kuvvetlendirildi. d) Haya~ felsefecilerinin aktüa1izmiyle egzistansiyalistlerinkinin arasındaki fark, 'egzistansiyalistlerin insanı. cliğer bir kozınik hayat dalgasının ortaya çıkışıyla değil, tamamiyle sübjektif olarak müşahede etmelerindedir. Sübjektiflik de yaratıcı manada anlaşılmıştır. İnsan kendini hürriyet içinde yapar, 0, kendi hürriyetidir. e) Bütün bunlardan, egzistansiyalist1ere göre, insa-, nın kendi kendine olduğu, kendi içine kapa1ı1ığı nejce-' sini çıkarmak yanlış olur. 9lup bitmemiş, açık bir gerçek olarak, sıkı'.. ıkıya dünya ile, bilhassa diğer insanlar ile bağlıdır. Bu i "'.li bağımlılık, egzistansiyalistlerin hepsi tarafından kabul edilmiştir. Bir tarafta dünyaya ilave 11

F~LSEFEYE GİRİş edilmiş bir duruma sahip, daha doğrusu kendi durumu olan insan, diğer tarafta da insanlarla teması olan bu durum, egzistansın esas varlığını teşkil eder. Heidegger'in «Mitdaseinlt - birlikte varoluş -, Jaspers'in komünikasyonu, Marcel'in «Sen» i bu manadadır. f) Bütün egzistansiyalistler suje ve obje arasındaki ayırımı reddederler ve felsefede entelektüel bilgiyi değersiz bulurlar. Onlara göre gerçek bilgi, akılla kazanılmaz; gerçek, yaşanmak zorundadır. Fakat bu yaşantı insanın kendi sonluluğunun ve ölünie mahkum oluşunun (Heidegger) farkına varmasından doğan korkuyla ortaya çıkar. '. Daha da bazı ilaveler yapılabilecek bu müşterek. noktaların yanında, egzistansiyalistlerin arasında derin farklar vardır. Mesela, Kierkegaard ve Mareel, tanrıya inanırlar. Jaspers transandansı kabul eder, tanrıya inanır, fakat bunun ne oldugunu açıkça anlatmaz. Heidegger başlangıçta tanrı ya inanır görünmez, fakat sonradan gelen izahlar, bunu teyid eder görünür. Sartre, açıkça bir tanrı-tanımazlığı inkişaf ettirmenin yollarını arar. Egzistansiyalistlerin g~ye ve metodları da ayrıayrı~ dır. Heidegge~, Aristo manasında bir ontoloji geliştirmf:k ister ve Sartre gibi sıkı metod kullanır. J aspers, bu ontolojiyi egzistansı aydınlatmak için.reddeder, metafizik yapar. KARL JASPERS Karakteristik ve tesirler Karl Jaspers, egzıstansiyalist olarak ortaya çıkan filozofiatı!l ilkierindendir. Fakat onların metafiziğe en ya- 12

EGzİSTANS FELSEFESi' VE JASPERS kın olanlarından, kapalılarından biridir. 1919 da neşretmiş olduğu cpsychologie der Weltanschaungen» adlı eseriyle felsefeye g çer. 1932 de neşretmiş olduğu «Philosophie» adlı üç ciltlik eseri de teferruatına ka:!ar işlenmiştir ve sarj.'c.~.-1olu sistemine bir bakış verir. Bunların dışında çeşitli konularda birçok eserleri vardır. Bunlar arasında «Philosophisdıe Logik» i z~kredilmeye değer. J aspers'in düşüncesi diğer egzistansiyalistlere nazaran daha yaygın ve oturaklıdır. İlimle~e, mesela, büyük bir yer verir ve ilim teorileriyle tartışır. Diğer egzistansiyalistler gibieserleri, birtakım yeni kelime ve deyimlerle yüklü değildir, fevkalade tahlillerle doludur. Meslekdaşlarından metafizik ve. bir nevi tabiat teolojisi yapmak isteme gayretiyle ayrılır. Bunun yanında, onda da bütün egzistans filozoflarının temel tutumu ve ortak kanaatları vardır. J aspers'in kuvvetle bağlı olduğu yazar Kant'tır ve gerçekte de Kant'ın İıazariyeleri~i almıştı.r. Bundan baş-' ka Kierkeggard, Nietzsche ve sosyolog Max Web er beğenip, tesiri altında kaldığı ya~ar1ardandır. Ayrıca" sırası geldikçe e'5erlerinde bahsettiği dört isme de dikkat et :'neli: EfUıtun, Bruno, Spinoza, Sehelling. Hiç şüphe yok ~'asper~, sadece Kant'ın tesiri altında kalmış bir dü~ünür değildir. Belki de her şeyden önce bir yeni Efıa.tun'cudur. Varlığı arama Gerçi, Jaspers rasyonel bir ontolojiyi reddeder, fakat tutumu, ontolojik ve metafiziktir. Ona göre felsefe, mahiyeti itibariyle metafiziktir. Varlığın ne olduğ!-, sorusuna cevap arar. Fakat varlık, çok kimselerin sandığı gibi, verilmiş değildir. ır Varlığın herkesin bildiği bir şey olduğunu sanmak, delilik olurdu.» B~ görüşle düşünür. 13

FELSEFEYE GİRİş Kant'ın iki temeldüşüncesini alır ki, Kant, onun için «münakaşasız filozoftur". Bir taraftan şuuru n hükmüııün geçmesini ister: Suje olmadan, obje olamaz, konu olan her şey, şuurla şartlanmıştır. Diğer taraftan Kant'ın ideler Öğretisini alır ve geliştirir: Bütün, hiçbir zaman. verilmemiştir bize, böylece Kant'ın (dünya, ruh ve tanrı) dediği şey, onda üç «çepe-çevre kaplayan» olur. rranıdığımız ve bildiğimiz herşeyi bir 1.: fkun çevresinde tanır ve biliriz. Bütün ufukları çevreleyen, bilinmeyen çepe~çevre kaplayandır. Çepe-çevre. kaplayan önce dünya, sonra bizzat ben, daha sonra da toptan çepe-çevre kaplayan, yani transandanstır. Bütün bunların yanında insanın, 'kendi yaşantısı, yani egzistansiyel yaşantı. vardır, ki belki de Jaspers düşüncesinin çekirdeği budur: Bütün varlığın paramparça olmuşluğu ve kırılmışlığl. Böyle bakı1ı~sa, dünya devamlı bir harabedir. Dur! durağı yoktur. Gerçeklik bir bütüne e rişemez. Egzistans hiçbir zaman gerçekleşmez. İnsan, sadece, tarihi ve mümkün egziste..o.-s olarak n1evcuttur. Varlığın asıl gerçekliğini, transandansta demir atıncaya kadar yakalamak imkansızdır. Fakat transandans oöjektif bir şekilde yoktur ortada. Ancşk... var-oluşun parçalanmasıyla gerçekleşir. O ~alde h~rşey iflasa giderse, varlığa erişiriz. «İflas sonuncu olan şey» dir. Varlıktan üçlü bir manada bahsedebiliriz. Önce varlığı, var-oluş olarak buluruz..sonra kökte, şeylerin varlığından farklı ve egzistansın işaretini taşıyan kendisi için olanı tanırız. Nihayet ne var-oluştan, ne de ben'den hareket ederek kavranması mümkün olana, kendi başına var-olana, transandans'a erişiriz. Bu üç varlık şekli, içinde bulunduğum varlığ1n üç kutbudur. Onun için felsefe aşmaktır (transandieren). Aşma, üç şekilde vukubulur:. 14

EGZİST ANS FELSEFESİ VE J ASPERS Dünyaya yönelmede, egzistans aydınlanmasında, metafizikte. ::ier üçünde de obje ve suje çelişkisini yenip, gerçek varlığa ulaşmak bahis konusudur. Jaspers felsefesinde suje ve objenin demir attığı noktayı arar. Burada kavram yoktur. Kelimelerin manası yoktur, artık. Bir şey ifade etmeyen fikirlerle konuşur insan; kelimeler gidilecek yol? gösteren işaretlerden başl'~ bir şey değildirler. Dünyaya yönelme, felsefi yönelme ve amprik yönelmedeki dünyaya kapanıp kalmayı, delip geçmek ister. Zaruri hudutları gösterir önce. Matematikte aksiyomlar, tecrübi ilimierde gerçeklerin teorilere bağlılığı, dünya görüşünde bildirme (anlatma) güçlüğü ve sistematik mükemmelliğin e~sikliği; her yerde meydana gelen Anti. nomielere işaret eder. Bir dünya tasavvuru birliğine ulaşmanın imkansızlığını gösterir. Çünkü dünyada dört gerçeklik sahası vardır: Madde, hayat, ruh ve mana. Dördü de gerçektir. Nesnelliğin heterojen şekilleridir. Fakat aralarında bir sıçrama vardır. B.asamak.düşünceler, dünyayı anlatmak için tabiidir. Fakat ruhu anlatamazlar. Gerçi insanlarda ruhu yahut da tabiatı mutlaklaştırma başka bir gerçeği inkar etme eğilimi mevcuttur, fakat felsefi manada bir yönelme, fiili durumda kalır ve dört gerçeklik sahas'.nın egzistansını tanır. Bunlar bir birljğe getirilemezler - hatta anorganik varoluşlar bile.- Bir birliğin noksanlığı, teknik işlerde, terbiyede ve politikada da görülür; her yerde aşılinaz hudutlarla karşılaşır, insan. Jaspers bunu bir hekimin, bir hastaya karşı hiçbir zaman başanya ulaşmayan çeşitli tutumlarıyla karşılaştırır. Sonra tabii ilimierin mana ve değerini araştıran; onlara karşı yapılan eleştirileri takip eder.' Sonra da manevi ilimieri ve ilimierin: tasnifini imtihana çeker. 15

FELSEFEYE GiRİş Görülüyor, ki her ilim tasnifi nisbidir, ve gerçek bir tasnif olmak iste:rlerse iflas ederler. Dünya kendi içinde kapalı değildir. Çünkü kendi içinde bir temeli yoktur. O halde, ilimierin yardımıyla d\inyada bir yön bulmak imkansızdır. Kendi kendine kapalı felsefi yönelmeler, p.ozitivizm, idealizm için de aynı şeyler geçerlidir. Pozitivizm, mekanik düşüncenin ve zaruri ilmin mutlaklaştırılmasıdır; o kendini anlayamaz. Pozitivist hayat, pozitivist açıdan imkansız olanı mümkün kılmak istediği için, imkansızdır. İdealizm de tek yönlüdür. Her ikisi de var olanın ne olduğu sorusuna cevap verirler; bütün ve genel; Egzistans'ı inkar edip ve ferdi bir nesne gibi ele alıyorlar. Onlar için varlık isbatlanmış veisbat edilirler bir şeydir. Dünyaya yönelme herkes için geçerli bir dünya tasavvurunun imkansızlığını gösterir. Fakat bunların başarısızlığı, egzistansiyel ielsefeye hizmet eder. Başarısızlıklarını görünce, iki yol çıkar önümüze: Ya otorite ve vahye geri dönmek, yahut da felsefi bağımsızlığa doğru ilerlemek. Din ve felsefe arasındaki zıtlık, felsefi ve teolojik düşüncede açık bir gerginliğe ulaşır. Her ikisi de bir inancın izahı olarak hiçbir geçerli bilgi ortaya koyamazlar. Fakat onlardan birini seçmek zorundadır insan: Ya kendisini otoritenin kollarına atacak yahut da var-oluş, tehlikeyi kendi üzerinealacak. Felsefe ve din arasında bir mücadele var. Fakat gerçek felsefe ve gerçek din, birbirini anlamasalar da, birbirine saygı gösterirler. Egzistans Mitoloji dilindeki «ruha-, felsefe dilinde «egzistans" denir. Egzistans, bütün dünya-varlığının karşısında duran bir varlıktır. Var değildir, fakat var olabilirve var 16

EGZİSTANS FELSEFESİ VE JASP~RS, olmalıdır. Bu varlık, benim; kendirnin objesi oln1adığıffi müddetçe. Egzistans dünya-varlığının orta~ından kırılmasıdır ve daima faaliyettedir. İnsan bir kırılmayla hudut durumlarda (ölüm, ıztırap, savaş ve suç), tarihi uurda, hürriyet içinde ve komünikasyonda karşılaşır. Egzistans'ın düşünerek bir kanaata varması, Egzistans aydın-. lanınasıdır. Fakat böyle bir aydınlanmanın 'dü~ünme vasıtası özel bir karaktere sahip olmak gerekir, çünkü egzistans bir konu değildir: Ne olduğunu kendim söyleyemem hiçbir zaman. Düşünce hiçbir zaman egzistans~ı kavrayamaz, çünkü kendi faaliyet halindedir. Düşünce egzistansın bir parçasıdır, onu düşünürken kendini dışa alıyor, bütünlük bozuluyor. Bu bakımdan egzistans, fikir olarak anlatılamaz, farkına varıldığında yaşanır. Egzistans aydınlanmasının metodları şunlardır: Sadece boşluğun kaldığı hududa kadar gitmek, psikolojik, lojik ve metafizik dillerde objektifleşme, nihayet hususi bir genelin düşünülmesi. Sonuncuyla egzistansı sallantıda bırakan bir dil kurulur, ve egzistansın formal bir şeması cizilir... Egzistans böyle şe ma ve kategorilerle de anlatılamaz, ka.ideye sokulamaz, çünkü tarihidir. Menşe'iyle vardır, hürdür; burada olmak, karar vermek, demektir. Egzistans katı bir şey değildir, zaman içinde kendini muhafaza eder. Herhangi bir kavrama tekabül eden gerçek yoktur onda, karar vereceği anda kayıtsız şartsızlık İste":". Şimdi karar verir, fakat istikbaı' için kararı yoktur.' Egzistans; objektif, ölçülebilir, denenebilir ve herkes için geçerli bir şey değildir, kendi menşe'inde hürdür. Her egzistansın kendi zamanı var; sıçramaları ve yeniden ;neydana gelebilme imkanlarını içinde taşır. J aspers'in çeşitli egzistans tarifleri içinde, aşağıdaki 17 F: 2

FELSEFEYE GİRİş en uygun olanı gibi görünüyor; «Egzistans hiçbir zaman obje olmayan şey, kendisiyle düşündüğüm ve faaliyette bulunduğum menşe, ki, onun üzerine konuşurum, gene de kesin bir bilgl edinemem; egzistans kendisi ve transandansıyla münasebett olan şeydir.» Fakat egzistansı bir s'ıbjektiflik olarak almak, tehlikeli bir yanılma olurdu, Gerçekte obje-olma ile ben-ol-_ mn varlık dairesinde kırılmasındadır. Şu, ayrımın öbür yamdır: Felsefe yaparak obj~ktiflik ve sübjektiflik mesel e yapılır. Egzistans iki tarafa doğru yüklenir; objektif olana ve sübjektif olana. Felsefe yapmak, burada, yeni bir objektifliğe ulaşabilmek demektir. Eğer egzistansı daha kesin anlamak istersek, egzistansın da kendisi demek olan komünikasyonu, tarihiliği ve hürriyeti açıklığa kavuşturmak lazım. Komünikasyon Egzistans gerçi kendi kendine oluşur, fakat sadece kendi kendine ve kendiyle değil: Eg~istans kendi şuuruna vakıf komünikasyon olarak vardır, ben daima komünikasyon içindeyim. J aspers, insanın.var-oluş olarak içlerinde egziste ettiği birçok var-oluş komünikasyonları. ortaya koyar. Hepsinin hudutları var, ve bütün bu hudutların ötesinde egzistansiyel komünikasyon bulunur. Bu benin kendisi olarak gerçekleşmesi ve huruc etmesidir. Bu durumda bizzat kendimiz, bizzat ke:..ıdimiz için karşılıklı yaratma halindeyiz. Komünikasyon, sevgi dolu bir Savaştır. Egzistans bu sevgi içinde ta:'..,. bir açıklığa erişmek için savaşır. Fakat bu savaşın hususi bir yanı var: Üstünlük ve galibiyet istenmez; herkes her şeyi karşısındakinin tasarrufuna verir. Sevgi, komünikasyon değil, fakat onun kaynağıdır; egzistansiyel kemünikasyon 18

EGzİSTANS FELSEFESİ VE JASPERS olmadan, sevgi şüphelidir. Komünikasyoh kesintiye uğramadığı müddetçe, koml.l1ikasyonun sevgi dolu savaşı sona ermez. Komünikasyon" hiçlikten ortaya çıkmak demektir.. Komünikasyon, hakimivo-t halinde ve hizmet ederken (sadakat ~e iyilik, a~çak gönüllülük ve sorumluluk) çevremizde, eğer kont ~anlar birbirini dinler lerse taı:,tış :'llada, kendi kendini mutlaklaştırmayan politika çevresinde görülebilir hale gelir. Felsef~de komünikasyon bilhassa mühim bir roloynar. Jaspers, ana eserine girişte, şöy le der: «Yalnızlıktan değil, komünikasyondan hareket ederek felsefe yapıyoruz. Bizim için çıkış noktası şudur: İnsan, insan~n karşısında fert olarak nasıldir ve nasıl hareket eder?» Komünikasyonsuz felsefe yapılamaz. Bir düşünce, felsefe bakımından, düşüncenin gidişi, komünikasyon icab ettirdiği ölçüde hakikattir. Felsefi hakikatin menşe'i ve gerçeği komünikasyondadıl'. Temel aydınlariır. Felsefe yapma, kendi açısından komünikasyona kök salmış egzistansın bir aktıdır. Bu böyle olunca, felsefesisteini olarak, hiçbir kesin hakikat yoktur,. çünkü süreç beyunca kendi kel)dimiz olunca, hakikat, sistemi alteder ve ancak zaman ve sürecin kalktığı günlerin sonunda gerçekleşebilir. Durum ve tarihllik ~gzistans daima bir durum içindedir. Durum deyince, Jaspers, onun içinde onunla ilgilenen bir süjeyi anlar. Durum süre için bir çerçeve: veya oyun sahasıdır. Durumlar değiştirilebilir veya onlara yan çizilebilir, fakat mutlak durumlar da var. Bunlar, değiştirmemize imkan olmayan, kesin, karşılaştığımızda iflasa uğradığımız hudut durumlardır. Bu durumlar bilinemez, hissedilir. 19

FELSEFE YE GİRİş Bu durumlar On ardır: Ölüm, ıztırap, savaş ve suç. Hudut d:urumlara, bizde mümkün egzistarisın var laşması suretiyle reaksiyon gösterebiliriz. Hudut durumların içine açık gözlerle girdiğimizde, bizzat, biz, oluruz. Egzistansın bütününün gerçekleşmesi ancak bir hudut durumda mümkündür. Başka türlü ifade: edilmek gerekirse, gerçek egzistans konuşmaya son veren tarihi gerçekliktir. Çünkü egzistans, tarihiliktir. Tarihilikte,.şuururnun ikiliği' aydınlığa çıkar: Ancak, zaman var-oluşuyuffi, f-:. kat zamana ait değilim. Fakat bu iki görünüş, egzistansiyel şuurda menşe'ce aynıdır. Tarihilik v~r-oluş ve egzistans, zaruret ve hürriyetin birliğidir (bir oluşudur). Mutlak zaruret olduğu kadar, engelsiz hürriyet de tarihi şuurda ortadan kaldırılmıştır. Var~oluş olarak var olmasaydıir..., egzistans hiçbir şeydi; fakat ben hiçbir şeydim, eğer egzistans olarak var olmasaydım. Bundaı! ~'.01ayı tarihilik zaman ve ebedinin birliğidir. Bu manad~. egzistans ne zamanlılık ve de zamansızlıktır, birbirinin içinde birdir. Egzistansın bu karakteri «anda» zuhur. eder: Bu zamana ait olu Y.n ve zamansızlığin özdeşi, mevcu t anın ebedi şimdiye kök salmasıdır. «Tarihi şuurda hiçbir zaman' genel değil, ferdi varlığın kavranıldığı aydınlanıf. NetLe )larak tarihilik düşünülemez. Fakat bundan dolayı da tarihtlik akıl dışıdır denhemez, çünkü mutlak tarihi olan, tamamiyle pozitif olduğu halde, akıl dışı biraz- negatiftir. Egzistans şuurunun taşıyıcısı, hudut değil, kaynak; kalıntı değil, menşe'dir. Hürriyet ve suç Egzistans hürriyettir. Bu hürriyet determinizm ve en determinizm meselesi olarak çok başka bir sahadadır. 20

EGZİSTANS FELSEFESİ. VE JASPERS Çünkü bu her ikisi de objektif varlığ. ıütün varlığın yerine alıyor ve bu yolla hürriyetle a.. y ediyorlar. Egzistansiyel hürriyet objektif değildir, :.. e isbat ne de inkar edilebilir. Ne bilgi, ne keyfilik, ne de kanunla aynı manadadır; gene de bilgisiz keyfilik olmadan ve kanunsuz hiçbir hürriyet yoktur. Hürriyetimin, egzistansiyel seçimde, yani kendi kendim olma kararımda, farkına vannm. Hürriyet egzistansla özdeş olduğundan, anlaşılması imkansızdır. Her ikisini de düşünerek değil, egziste ederek farkın'.. varırım. Bunun için hürriyet zarfiri oluş ile keyfiliğin zıd bir Iiği olarak ortaya çıkar. Seçmek suretiyle, seçtiğime bağlanırım, yaşarım ve neticelerinden de sorumluyum. Bu tecrübi gerçekiere bakarak bağlan~ mayla.bir değildir, seçim anında kendini yaratarak bağlanmadır. Bundan şu netice çıkar: Nasıl var-oluş olma-o dan hürriyet olmazsa, mutlak hürriyet de yoktur. Kendirnin hür olduğuma kani isem, kendimi suçlu bilirim. Suç hürriyetin.yabancısı değildir: Hürriyetimin içinde ve hür-oluşuin vasıtasiyle vardır. Çünkü bir faaliyet içinde yaşıyoruz, bu faaliyet yegane sebebidir onun. Yaşamak için faaliyet göstermek ve isternek zorundayım. Faaliyetsizlik te bir faaliyettir aslında, seçim ve faaliyetimle bir olanı yani diğer bir imkanı yakalarım. Fakat diğerleri insanlardır. Var-oluşumla, yani egziste eden insanın kararıyla suç işlerim. Bu suç, olmaya devam eden her egzistansın haklı oluşunu yere vurur. Bu menşe'den gelen suç, diğerlerini malıveder. Bu, reddedilemez, bu egzistansın kendisidir. Transandans Var-oluş dayanaksızdır ve paramparçadır; egzistans sonşuz bir kifayetsizliktir. Egzistans ya trasandansa da- 21

FELSEFE YE GİRİş yanarak vardır veya yoktur. Hürriyet olarak "varlık veya mevcut-varlık bir" varlıktır, fakat var~ığın kendisi değildir. Gercek. varlık transandanstır. Transandans mutlak su-.,", rette konu dışıdır ve gizlidir. Ondan bahseden metafizik de sembollerle uğraşır. Düşüncesini mantıki" olarak yanyaria getirir. Varlık ve yoklul~, daima nöb~tleşe ona döner. Metafizik konu... olaraktransandans, birbiriyle durmadan mücadele eden mi.t, teoloj~ ~e felsefede ort.aya çıkar. Fakat metafiziğin gerçek metodu üç yoldan birini takip etmektir: Şekli sıçrama, egzistansiyel ilgiler ve şifre yazılarını okuma yolu. Şekli sıçramada var-oluş ~ategorilert değil, egzistan.:,n kendisi de sıçrar. Gerçi tanııyı kişi olarak düşünmekten kaçınılamaz, fakat tanrı, şüphesiz gizlidir. Transandansa karşı egzistansiyel ilgiler şunlardır: Egzistansın direnme ve teslimiyeti, düşüş ve çıkışı, günün kanunu ve karanlığa tutku, birin 've çoğun zenginliği. İIgiler arasında her iki kanunun öğretisi de meşhur oldu. Varlığımız, var-oluş içinde J.l-:i kuvvete çekilir görünüyor: Günün kanunu tanzim eder, aydınlık ve ~adakat talep eder, dünyada gerçekleşmek ister. Geceye tutku, kendi kendini dünyada harabe ye çevirmek isteyen bir baskıdır; her nizarnı parçalar, karanlık doludur, t~melini dünyaya bağlılıkta, ve ırkta bulur. İfadesi erotiktir. İki dünya birbiriyle temastadır, fakat hiçbir egzistansta icra edilemezler. çoğun ve birin teorisinde, Jaspers yeniden birliğin veya sayı çokluğunun tatbikiyle tanrıya işaret eder. Transandans, bir-olandır. Tanrıya ki iiik atfedilemez, çünkü kişi diğer kişilerle vardır, fakat tanrının benzeri yok. Bu fikirleriyle Jaspers, Eflatun'un sadık bir talebesidir. Tanrısı, gizli, tanınmaz, her kategorinin üstünde bir tektir. Transandanstır, fakat aynı zamanda var-oluşun ve egzis- 22

EGZİSTANS FELSEFESi VE JASPERS tansın içindedir. Jaspers'in şifreler teorisi de Eflatun'dan izler tasır.... Şüreleri okumak ve iflas Metafiziğin en mühim metodu, şifrelerin okunmasıdır. Şifre transandansı şimdiye, gözönüne getiren va~l}ktır, böyle olmazsa, transandans obje ve süje varlık olurdu. Şifrede, sembololanla, sembolleştirilmiş olanın ayrılması imkansızdır; çok manalı olarak kalır daima. Şifre olmayan hiçbir şey yoktur. Bütün var-oluş, tabiat ve tarih, başlıbaşına şuur; bizzat insanın kendisi, tabiat ve dünya ile birliği, hürriyeti transandansın şifreleri olabilirler. Şifreleri, okumanın dili, bir sanattır. Felsefi spekülasyon da, bir şifre okumadır. Tanrı isbauarı da spekülatif şifre okumalarıdır, kaynakları egzistansın şuurundadır. Fakat transand:ans, hiçbir zaman isbat edilmez, ondan emin olunur. Transandansın önemli şifresi, varoluşun kaybolmasıdır. İflasta, varlık. Tecrübe bize öğretir: İflas, en son olandır; her şey iflas eder. Fakat insanın durumlarında iflas eden, egzistansın kendisidir. Gerçek ve gerçek olmayan iflas vardır. Eğer insan iflası ve bilhassa her şeyin sonunun gelmesini isterse, bu, gerçek olmayan iflastır. Gerçek iflas, mahvolacağını bile bile, cesaretle, var-oluşta devamını isteyerek, bir dünya kurarken vaki olur. Bu gerçek iflas, ebedileşmedir ve varlığın şifreleri olabilir. İflas zaruridir. Eğer hürriyet varsa, geçerlilik ve devamlılık bir yerde sona erer, kırılabilir. Hürriyet, tabiatla ve tabiata karşı varsa, hürriye,t veya var-oluş olarak kırılmak zorundadır, Şifrenin okunması ancak, her şeyin, her bilgi ve felsefe.nin iflasında mümkündür. Jaspers, her. 23

FELSEFEYE GİRİş.. sonlunun iflasını yegane gerçek varlık olan tanrının tasdiki olarak görmek istiyor. Bu, toptan bir bakışla görülebilir. Onun için de Jaspers felsefesinin esası şudur: «Fel: sefe, ölmeyi öğrenmek demektir». Parola şöyle seslenir: «İflas ederken tanrıyı öğrenmek. I. M. B04:benski 24

FELSEFEYE GİRİS.,.

Felsefe nedir Felsefenin ne olduğu ve değerimünakaşalıdır. Ondan ya fevkalade anahtarlar beklenir, yahut da konusuz düşünce olarak bir tarafa bırakılır; ya nadir insanların değerli gayreti olarak ürkerek bakılır, yahut da hayallerden ibaret lüzumsuz bir dırıltı olarak kücümsenir... J Ya herkesi alakadar eden ve bunun için de esasında basi, ve herkes t.arafından anlaşılmak zorunda olan, yahut da meşgulolunması boşuna olacak kadar zor bir şeyolarak. kabul edilir. Felsefe adı altında ortaya çıkanlar, bize gerçekte :birbirine zıt hij.kümler getirirler. İlme inanan bir insan için en kötüsü, felsefenin insanın bilip sahip olabileceği, herkes için geçerli neticelerinin olmayışıdır. İlimler, sahalarında zaruri, herkes tarafından kabul edilen kat'i neticelere sahip oldukları halde, felsefe binlerce senelik gayretlere rağmen, buna ulaşamadı. Şurası inkar edilemez: Felsefede, herkes tarafından kabul edilmekten doğan bir birlik yok. Zaruri sebep lerden dolayı herkes tarafından kabul edilen şey, ilmi bir bilgi olmuştur, artık felsefenin değil bilinebilenin husus i bir sahasına girer. Felsefi düşüncenin ilimler gibi, bir ilerleme süreci karak~eri de yok. Yunanlı hekim Hipokrates'ten muhakkak i1er~yiz. Fakat Eflatun'a nazaran daha ileride olduğumuzu söyleyemeyiz. Kullandığı bilgilerin materyalinde ileriyiz. Felsefe yapmada ise henüz belki ona ulaşamadık. Felsefenin her şeklinin, bilimlerden farklı olarak, her kes tarafından kabul edilir olmaya ehemmiyet vermeme- 27