ÖĞRETMEN ADAYLARININ KADINA UYGULANAN ŞİDDET OLGUSUNA DRAMA YÖNTEMİ İLE BAKIŞI



Benzer belgeler
ANAOKULU 4 YAŞ GRUBU 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

İsyanım. Suskunluğumda. Şiddetin. Başucumda ŞİDDET VERİLERİ

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM DRAMA İLE İLGİLİ TERİMLER VE ÇOCUKLARLA DRAMANIN TARİHÇESİ

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ

Üniversitede Sanat Eğitimi Alan Gençlerle Yapılabilecek. yaratıcı drama programı


O Drama, temel kuralları önceden belirlenmiş, bir grupta yaşanan, yetişkin bir lider (örneğin bir öğretmen) tarafından yönlendirilen ya da en azından

Kadına Yönelik Şiddet

HAZIRLIK SINIFLARI 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

ANAFİKİR: Kendimizi tanımamız, sorumluluklarımızı yerine getirmemizde

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

O Oyunların vazgeçilmez öğeleri olan oyuncaklar çocuğun bilişsel, bedensel ve psikososyal gelişimlerini destekleyen, hayal gücünü ve yaratıcılığını

ANAOKULU 4 YAŞ GRUBU 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

TABLOLAR ŞEKİLLER KISALTMALAR ÖN SÖZ SUNUŞ BÖLGELER VE İLLER HARİTASI 27

YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARI. Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ

ÖĞRETMENLER İÇİN YARATICI DRAMA

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Aralık Şubat 2018)

KADINA YÖNELİK ŞİDDET RAPORU

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI

ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ II

1. Çocukları Tanıma Çocukların fiziksel özelliklerini tanıma Çocukların sosyo-ekonomik özelliklerini tanıma

NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

ANAOKULU 5 YAŞ 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

- Dünya'da aile içi şiddet: - Yanlış İnanış: "Aile içi şiddet sanıldığı kadar yaygın değildir."

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

E T I. Essen Travma Envanter. Ad: Iklad: Tarih: Kaç yaşındasınız?:

Kadına Yönelik. Siddete Karsı. Uluslararası. Dayanısma Günü 25KASIM. Av. Selcen BAYÜN Stj. Av. Narin Ceren DİNÇER. 110 Hukuk Gündemi 2013/2

4. SINIF - 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

3. SINIF 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

Okul Öncesi Eğitim Seti

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI ALANI DRAMA KURS PROGRAMI

Toplumsal cinsiyet ve şiddet

4. SINIF - 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

1. SINIF - 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME FORMU Öğretim Yılı

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Medyada Riskler. Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin?

3.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (10 EYLÜL-19 EKİM 2012)

ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEK BİLGİSİ DERSLERİ ÜZERİNE BAKIŞ AÇILARI

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU

Milli Eğitim Bakanlığı Okullarda Şiddet Olayları ve Riskli Durum Eylem Planı by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İnönü Üniversitesi / Fırat Üniversitesi / Ardahan Üniversitesi / Siirt Üniversitesi

Eğitim, bireyin gelişmesi, hayatındaki rol ve görevleri en iyi şekilde yerine getirmesi için ihtiyacı olan tutum ve davranışları kazandırma

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Sorgulama Hatları: Değerli Velilerimiz,

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

2.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

PDR ÇALIŞMALARIMIZ. 3. Sayı / Şubat - Mart 2016 ŞUBAT AYI ANA SINIFI ETKİNLİKLERİMİZ ŞUBAT AYI. sayfa 2. SINIF ETKİNLİKLERİMİZ. 2 de. sayfa.

TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1

T.C. ANTALYA MÜFTÜLÜĞÜ Aile İrşad ve Rehberlik Bürosu HUZUR AİLEDE BAŞLAR AİLE HUZURU, KADINA ŞİDDET

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1

4. SINIF - 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

BÖLÜM 5 SONUÇ VE ÖNERİLER. Bu bölümde araştırmanın bulgularına dayalı olarak ulaşılan sonuçlara ve geliştirilen önerilere yer verilmiştir.

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

Çocuğunuz ne kadar zeki?

VEGA ANAOKULU 4 YAŞ GÖKKUŞAĞI SINIFI KUKLALAR NELER SÖYLÜYOR SORGULAMA ÜNİTESİ BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Tek düze düşünmek yerine çok boyutlu düşünebilme.

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

EK-1 BEDEN EGİTİMİ DERSİNDE ÖĞRENCİ BAŞARISININ DEĞERLENDİRİLMESİ

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

İçindekiler Teşekkür 7 Tablolar ve Grafikler Listesi 15 GİRİŞ 19 BİRİNCİ BÖLÜM SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ KAVRAMLARI I. SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ

Proje. Yardım Operasyonları Proje Ortakları: Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Fonu (UNFPA), Ankara İl Halk Sağlığı Müdürlüğü

BİLİM VE SANAT MERKEZLERİNİN PROGRAMI. Page 3

AKRAN DOSTU OKUL MODELİ PROJESİ

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

Zorbalık Türleri Nelerdir?

YAKIN İLİŞKİDE ŞİDDETİN BEYAZ YAKALI ÇALIŞANLARA ve İŞLETMEYE ETKİSİ

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

ŞİDDET NEDİR? ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK SERVİSİ

Değerli Velilerimiz, Ana Fikir: Yaratıcılığımızı kullanmak, gelişmemize yardımcı olur.

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

ÇOCUKLARDA ÖZGÜVEN GELİŞİMİ

KADINLARIN TEMEL ÖZELLİKLERİ VE STATÜLERİ 3

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

Tam Öğrenme Kuramı -2-

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

Transkript:

ÖĞRETMEN ADAYLARININ KADINA UYGULANAN ŞİDDET OLGUSUNA DRAMA YÖNTEMİ İLE BAKIŞI Öğr. Gör. Gülşen Yegen Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Özet Şiddet toplumun her kesiminde karşımıza çıkmakla birlikte, kadına yönelik şiddet ve bu olguya yüklenen anlam bir çok açıdan önem taşımaktadır. Şiddetin yaygınlığı şiddete karşı toplumu duyarsızlığa itmekle birlikte, uzun süreli şiddete maruz kalanlar da bir süre sonra şiddeti problem çözme aracı olarak kabul etmekte ve kendileri de şiddete başvurmaktadır. Bu düşünceden hareketle bu çalışmada çocuklarımızı eğitecek olan öğretmen adaylarının şiddet olgusuna nasıl baktıkları irdelenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği anabilim dalı son sınıf öğrencileri ile, ilköğretimde drama dersinde şiddet olgusu farklı boyutlarıyla ele alınmış, gençlerin bireysel bakış açılarını sorgulamaları sağlanmıştır. Bu ders kapsamında ayrı gruplarda kadına yönelik ve kadının uyguladığı şiddet olgusu doğaçlama tekniği ile incelenmiştir. Bu çalışmaların sonunda katılımcıların geçirdikleri yaşantıya ilişkin duygu ve düşünceleri yazılı olarak alınmış ve içerik analizi yoluyla çözümlenmiştir. Şiddeti uygulayan, şiddete maruz kalan ve şiddete tanık olan 3 grup belirlenmiştir. Şiddete maruz kalan grup kadına yönelik şiddetin yaygın ve kötü bir şey olduğunu önceden bilmelerine rağmen, kendi başlarına geldiğinde yaşanan korku ve çaresizliğin dayanılmaz olduğunu, ayrıca önlemek adına kendilerini çaresiz hissettiklerini ifade etmişlerdir. Şiddeti uygulayan kişi rolündekiler ise, şiddete başvurduklarından rahatsız olduklarını bildirmelerine rağmen başka çözüm yolu olmadığını bildirmişlerdir. Tanık olan grup ise, en çok önlemek adına bir şey yapamadıklarını vurgulamışlardır. Bulgular ilgili alan yazını ışığında tartışılmıştır. Giriş Şiddet kin, nefret gibi duyguların dışa yansıtılmasıdır. Uzmanlar şiddetin kaynağını farklı nedenler etrafında toplarlar. Bazıları şiddeti içgüdüsel olarak, bazıları ise şiddetin niteliğini toplumsal olarak kabul ederler(dermen, 2006). Polat (2000), sosyolojik yaklaşıma göre şiddetin etkenlerinin dört grupta incelenmesi gerektiğini belirtmektedir. Kültürel, yapısal, ilişkisel ve ekonomik nedenler. 1.Kültürel nedenlere göre, şiddetin toplumda kimi durumlarda ve belli kişilere karşı kullanımının kabul gördüğünü ve yapının sonraki kuşaklara aktarıldığı savunulmaktadır. Bazı ata sözlerimize baktığımız zaman bunun örneklerini görebiliriz. Örnek olması adına aşağıda bazı ata sözlerinden örnekler verilmiştir. Kızını dövmeyen dizini döver Dayak cennetten çıkmadır Vurulan yerde gül biter Hem döverim hem severim 1

Kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etme. 2.Yapısal nedenler, yoksulluğun ve olanaksızlıkların insanları yasal olmayan yollardan isteklerine ulaşmaya ittiğini öne sürmektedir. 3.İlişkisel yaklaşımda ise, şiddetin bir dizi tahriksel davranış sonucu ortaya çıktığı ileri sürülmektedir. Buna örnek olarak 25 Ağustos 2005 tarihli Manisa Yarın gazetesindeki bir haberi verelim. Haberde, kadınların yüzde 39'u, kadının yemeği yakması, kadının kocasına karşılık vermesi, kadının parayı lüzumsuz yere harcaması, kadının çocuklarını ihmal etmesi, kocasına para ya da arkadaşları hakkında sorular sorması, kocasından izin almadan bir yere gitmesi gibi durumlardan en az birinin kocanın karısını dövmesi için haklı bir neden olduğu belirtilmiştir. 4.Ekonomik yaklaşım, kişilerin şiddet sonucunda elde edeceklerinin kâr-zarar hesabını yaparak, bu tür davranışlara yöneldiklerini ileri sürmektedir. Kadına Karşı Şiddet Birleşmiş Milletler in 1993 te yayımlanan kadına yönelik şiddetin yok edilmesi bildirisi bu şiddet biçimini, cinsiyete dayalı ve kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran veya bu sonucu doğurmaya yönelik özel yaşamda veya kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüğün keyfi biçimde engellenmesidir diye tanımlamaktadır. Ancak hemen ardından şiddet biçimlerinin bu tanımla sınırlı olmadığını, sayılanların yanında kadına zarar veren her türlü geleneksel ve göreneksel uygulamaların da bu kavrama girdiğine işaret etmiştir(arın, 2002, 305). Kadına uygulanan şiddet biçimleri fiziksel şiddetin yanı sıra tecavüz, cinsel, sözel, ekonomik, psikolojik ve daha başka şekillerde görülebilir. Kadını herhangi bir biçimde davranmak veya davranmamak baskısı altında tutan her türlü davranış biçimi de şiddet kapsamına alınmaktadır. Uluslararası düzeyde kurumsal olarak yaşanan şiddet insan hakları çerçevesinde değerlendirilirken, aile içi şiddet özel alanda yaşanan ve eşler arasında çözümlenmesi gereken bir sorun olarak görülmektedir. Bu nedenle yüzyıllardır kadının aile içinde yaşadığı şiddet tabu olarak tartışmalardan uzak tutulmuştur(demren, 2006). Kadına karşı şiddet dünyada her ülkede karşılaşılan bir olgudur ve cinsiyete dayalı" şiddet olarak bilinir. Çünkü bu kavram kısmen kadının toplumdaki edilgen statüsünden ortaya çıkmıştır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik bağımsızlığını kazanamayan kadınlarda bu tip olguların sıklıkla yaşandığı görülmektedir. Pek çok kültürde, kadına karşı şiddeti haklı gösteren ve dolayısıyla da daimi hale getiren inançlar, normlar ve sosyal kurumlar vardır. Bir patrona, komşuya ya da tanıdığa yönelttiğinde cezalandırılabilecek aynı davranışlar erkekler tarafından kadınlara, özellikle de aile içinde kadına yönelik olarak uygulandığında çoğunlukla karşılıksız kalmaktadır (Polat,2000; 70). 9 Kasım 2005 tarihli Radikal gazetesinde şu haber yer almaktadır. Jandarmanın sorumluluk bölgesinde son 5 yıl içinde meydana gelen şiddet olaylarında mağdur olan 61 bin 241 kadın veya çocuktan 1230 u ölürken, 32 bin 267 si yaralandı. Töre ve namus cinayetlerini araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu 2

dün, Jandarma Genel Komutanlığı ndan Yüzbaşı Hünkar Keleş i dinledi. Keleş in verdiği bilgiye göre, son 5 yılda jandarma sorumluluk bölgesinde meydana gelen 4 bin 665 kasten öldürme, 897 öldürmeye teşebbüs olmak üzere toplam 5 bin 562 olaydan yüzde 7 si namus meselesi gerekçesiyle gerçekleştirildi. Kadın ve çocuklara yönelik 38 bin 135 darp, 5 bin 895 kasten yaralama ve 1502 kasten öldürme veya teşebbüs suçu işlendi. Kadın ve çocuklara yönelik şiddetin yüzde 39 u tartışma, yüzde 23 ü geçimsizlik nedenlerinden kaynaklandı. 15 Kasım 2005 tarihli NTV den Nilgün Balkaç ın haberine göre ise; Türkiye de aile içi şiddet ve kötü muamelede son beş yılda sürekli artış gözleniyor. Buna karşılık yaralama, darp ve öldürme olaylarında azalma eğilimi var. Jandarmanın, töre ve namus cinayetleri ile kadın ve çocuklara yönelik şiddeti araştıran Meclis Komisyonu na sunduğu rapora göre, son 5 yılda kadın ve çocukları hedef alan şiddet sonucu 1230 kişi hayatını kaybetti. Son beş yılın verilerine göre şiddet olaylarında 3 bin 657 olayla İstanbul ilk sırada. İstanbul u İzmir, Antalya, Muğla, Balıkesir, Bursa ve Ankara izliyor. Kadına karşı şiddet genel anlamdaki kişiler arasındaki şiddetten farklıdır. Örneğin, erkeğe karşı şiddetin nitelikleri ve görüntüleri kadına karşı olandan tipik olarak farklılık gösterir. Erkeklerin bir yabancı ya da herhangi bir tanıdık tarafından mağdur edilme olasılığı ile, kadınlardan daha fazla karşı karşıyadır. Kadınlar ise bir aile bireyi ya da tanıdık biri tarafından mağdur edilme olasılığı ile erkeklerden daha fazla karşılaşırlar. Kadınların çoğunlukla kendilerini istismar edenlere duygusal ve finansal olarak bağlı oldukları gerçeği de göz önünde bulundurulmalıdır(polat, 2000; 74). Dünya Sağlık Örgütü nün (WHO) 2005 yılında yayınladığı rapor 10 farklı ülkede 24.000 kadın üzerinde gerçekleştirilen çalışmanın çarpıcı sonuçlarını içermektedir. Bu çalışmaya göre kadının maruz kaldığı şiddet genellikle aile içerisinde, yakın çevresindeki erkekler tarafından gerçekleştirilmektedir. Ciddi bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddet konusunda, ulusal ve uluslar arası çalışmalar yapılmaktadır. 1999 yılında Birleşmiş Milletler nüfus fonu kadına karşı şiddeti bir halk sağlığı önceliği olarak ilan etmiştir. 1998 ABD Ulusal Kadına Yönelik Şiddet Araştırmasına (National Violence Against Women Study NVAW) göre araştırmaya katılan 8000 kadından %52 si çocukluğunda bir yetişkinin fiziksel saldırısına uğramıştır. %12 si ise son bir yıl içinde fiziksel şiddete maruz kalmıştır(akt. Subaşı, 2001). Şiddet ve saldırganlığın psikolojik boyutu üzerine değişik araştırmalar yapılmıştır. Psikolojik kuramlardan bazıları, saldırganlığın öğrenilmesinde, örneklemin önemini vurgular. Genç suçluların çoğunun, çocukluklarında şiddet gördükleri belirlenmiştir. Aile içi şiddette, kadın şiddete uğradığında, genellikle çocuklar da seyirci olarak şiddete maruz kalmaktadır. Şiddetti bire bir yaşamasa da çocukta şiddet kurbanı olur. Polat ın (2000) aktardığına göre bebeklerin yoksun bırakıldıkları süt miktarı ile kızgınlıklarının dereceleri ölçmüştür. J. Dollard ve yardımcıları, bu kuramı toplumsal yaşamın çeşitli yönlerini kapsayacak şekilde geliştirmişlerdir. Buna göre eğitim olanaklarına veya ekonomik ya da cinsel olanaklara ulaşamamanın, bu olanaklardan yoksun kalmanın yarattığı huzursuzluklar, günümüz toplumlarında yaşanan saldırganlıkların bir boyutunu açıklayabilmektedir. 3

Yine Milgram ın ünlü deneyleri de bu görüşü desteklemektedir. Milgram, deneklerini bir bellek deneyi yapma bahanesi ile toplamıştı. Deneyler bir bilim adamının gözetiminde yapılıyordu. Deneklerin, kobay olarak belirlenmiş başka deneklerin öğrenme yeteneklerini sınamaları gerekiyordu. Hata gördükleri taktirde, ceza olarak 15 volttan 300 volta kadar giderek artan şiddetlerde elektrik akımı verme yetkileri vardı. Gerçekte ise bu bir düzendi. Elektrik akımı verilmiyordu. Kobaylar denekler tarafından görülemeyecekleri biçimde yerleştirilmişlerdi ve sözde elektrik akımı verildiğinde, bir ses düzeninden daha önce kaydedilmiş gerçek çığlıklar, denekler tarafından atılıyormuş gibi yükseliyordu. Alınan sonuçlar şaşkınlık vericiydiler. İlk çarpıcı nokta, ceza verme yetkisi ile donanan deneklerin hiçbirinin itiraz etmemesi oldu. Bunlar "işe" başlamadan önce, acı verici ve tehlikeli olabilecek derecede ceza aşamalarında duracaklarını belirtmişken, hepsi de tehlikeli sınırı aşmış, hatta yüzde 60'ı deneyi sonuna kadar sürdürmüştü. Yüzlerini gergin ve üzgün ifadeler kaplamış ve kendilerini bilime hizmet ediyor olmakla savunmaya çalışmışlar fakat gerçek şu ki, karşılarındaki insanlara elektrik vermekten çekinmemişlerdir(polat, 2000). Kadına karşı uygulanan şiddet yalnızca tek bir boyutta kalmamaktadır. Uygulanan fiziksel şiddet beraberinde psikolojik şiddeti, hatta cinsel şiddeti de getirmektedir. Polat ın (2000) aktardığına göre; Japonya'daki 613 istismar yaşamış kadından %57'si üç tip istismarın (fiziksel, psikolojik ve cinsel) hepsine maruz kalmıştır. Sadece %8 oranındaki kadınlar yalnızca fiziksel istismara uğramıştır. Meksika, Monterrey'de fiziksel istismara uğramış kadınların %52'si aynı zamanda cinsel olarak da istismar edilmişlerdir. Nikaragua, Leon'da fiziksel olarak istismar görmüş 188 kadından sadece 5'i aynı zamanda cinsel, psikolojik ya da her ikisine de maruz kalmamıştı. Uygulama boyutu Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK Ve Dünya Bankası Ortak Projesi Olan, Eğitim Fakültelerinin Yeniden Yapılandırılması Projesi ile, Eğitim fakültelerinde, 1998 yılından itibaren sınıf öğretmenliği anabilim dalında zorunlu dersler arasında drama dersi de yer almaktadır. Bu dersi, her yıl 7. dönem öğrencileri uygulama ve teorik boyutu ile almaktadırlar. Bu çalışma, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı öğrencileriyle, 2004-05 yılında yapılan bir drama dersinde, ikili figür oluşturma çalışması sırasında, şiddet içeren figürlerin fazlalığının dikkati çekmesi üzerine planlanmıştır. Gelecek nesilleri yetiştirecek öğretmen adaylarının şiddet olgusuna bakış açılarını ortaya çıkarmak üzere, 2004-05 akademik yılı 7. döneminde, genel olarak şiddet kavramını içeren bir dizi çalışma yapılmıştır. 2005-06 akademik yılında da, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı 7. dönem öğrencileriyle, kadına karşı şiddet olgusunu içeren ve bulguları aşağıda paylaşılacak olan uygulama yapılmıştır. Kadına şiddet konusuna bakış açılarının sorgulanması amacı ile aynı dersi alan öğrencilerden birinci öğretim ve ikinci öğretim gruplarından birer grup seçilmiş, toplam 100 öğrenci uygulamaya katılmıştır. Uygulamanın hemen bitiminde, öğrencilere hangi rolü oynadıkları, rol içindeyken ne hissettikleri, gerçekte böyle bir durumla karşılaşsalar ne yapacakları soruları yöneltilerek yazılı olarak düşünceleri alınmıştır. Nitel araştırmalarda, elde verilen verilerin çözümlenmesinde kullanılan, içerik çözümleme yönergesine göre, sorulara verilen yanıtlar kodlanmıştır. 10 kişi/ öğrenci sorulara net yanıtlar vermediğinden kodlanamamış, veri kaybına neden olmuştur. 4

Kadına Uygulanan Şiddet Konulu Drama Çalışması Drama derslerinde yapılan çalışmalar aracılığıyla bir çok farklı konunun incelemesi yapılabilmektedir. San ın (1991) tanımlamasına göre drama; bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri bir yaşantıyı veya bir olayı; doğaçlama, rol oynama gibi tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanarak, bir grup çalışması içinde oyun veya oyunlar geliştirerek, eski bilişsel örüntülerin yardımıyla yeniden yapılandırmaya yönelik etkinlikler sürecidir. Bir başka yaklaşımla drama, önceden yazılmış bir metin olmaksızın katılımcıların kendi yaratıcı buluşları, özgün düşünceleri, öznel anıları ve bilgilerine dayanarak oluşturdukları eylem durumları ve doğaçlama canlandırmalardır(san,1998). Günümüz eğitim sistemi içinde, dramanın hedeflerinden bir bölümü; yaratıcılık ve estetik gelişimi sağlama, sosyal gelişim ve birlikte çalışma alışkanlığı kazandırma, kendine güven duyma ve karar verme, dil ve iletişim becerileri kazanma, imgelem gücünü, duygularını ve düşüncelerini geliştirme olarak sıralanabilir (Adıgüzel 1993 ve Üstündağ 1995). Yine drama süreci bireylerin empati becerisini ve eleştirel düşünme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur. Olay ya da olgular bireylerin geçmiş yaşantılarından edindikleri bilgiler, bireysel düşünceleri ve bakış açılarından ele alınır. Belirlenen roller yine katılımcılar tarafından oynandığı için, rolleri ile bütünleşme ve duyguları hissetme olanağı elde edilmiş olur. Bu nedenle bireyler, belkide daha önce üstünde hiç düşünmedikleri kişilerin duygularını yaşama olanağı bulurlar. Drama, bireyin kendi kişiselliğini sergilediği bir grup oyunudur. Bütünün parçalarının her birinin önemi vardır. Parçalar birleşince anlamlı ve uyumlu bir grup etkinliği ortaya çıkar. Drama çalışmalarına katılanlar hem oyuncu hem de izleyici durumundadırlar. Birlikte oynayıp, birlikte izlerler. Ele alınan konu o grubu oluşturan kişiler tarafından ilk kez ele alındığı için doğru ya da yanlış olarak değerlendirilmez. Yapılan çalışmalarda kişiler değil, ele aldıkları konuyu gösteriş biçimleri eleştirilir. Bu nedenle katılımcılar rahatlıkla ve içtenlikle çalışmaya katılırlar. Drama yoluyla toplumsal öğrenme gerçekleşir. Bu öğrenme sürecinde eğlenme, sorgulama, iletileri algılama, arınma ya da yücelme gibi boyutlar kendiliğinden oluşur. Bu da katılımcıların bir an için bile olsa konu hakkında düşünmelerini sağlamaktadır. Bu çalışmada yapılan uygulamalarla, öğretmen adaylarının kadına yönelik şiddet olgusunu sorgulamaları, bu konu ile ilgili farkındalıklarını arttırmalarına yardımcı olunmuştur. Drama çalışmalarında gruptaki bireyler kendilerince saptanmış olan genel bir çerçeve (sözgelimi saptanmış olan konunun ya da tartışılması istenen davranış biçiminin getirdiği belli sınırlılıklar) içinde kalırlar, ama bu çerçeve içinde birey, kendi yaratıcılığı, önceki yaşantıları ve bilgileri ışığında, deneyimlerinin ve izlenimlerinin rehberliğinde alabildiğine özgürdür. Yine birey canlandırmalar sürecinde tiyatroda olduğu gibi tipler, roller ve kişilikler yaratıp bunları deneyebilir. Yaratıcı dramayı bilen, tanıyan bir öğretmen, uygun öğrenme ortamları hazırlayarak, öğrencilerinin yeni bilgileri paylaşarak öğrenmelerine yardımcı olur(yegen, 2004). Drama çalışmalarında kullanılan bir çok teknik vardır. Bu çalışmada kadın ve şiddet konusu drama tekniklerinden doğaçlama ve fotoğraf tekniği kullanılarak incelenmeye çalışılmıştır. Konunun belirgin ve çarpıcı noktalarını ortaya çıkartmalarını sağlamak amacı ile fotoğraf tekniği seçilmiş, ele aldıkları konuyu 5

gösteren vurgulayıcı imgeler oluşturmaları sağlanmıştır. Doğaçlama tekniği ile de öyküde açıklığa kavuşmayan nokta kalmaması sağlanmıştır. Bu çalışmada, uygulamanın yapılacağı ana gruplarla, önce hazırlık çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmanın oluşma düşüncesini oluşturan karşılıklı iki kişinin oluşturduğu, çeşitli ifadelerin yer aldığı ikili formlar oluşturulduktan sonra, şiddet içeren formlara dikkatleri çekilmiştir. Ardından şiddetin nedenleri ve türleri üstüne düşünceleri alınmış, kimlerin, neden şiddet uyguladığına, şiddete nerelerde rastlandığına yönelik bir tartışma yapılmıştır. Daha sonra ana tema olarak kadına yönelik şiddeti üstüne çalışacakları belirtilmiştir. Bu çalışmanın bir araştırma olduğu, elde edilecek bulguların yazıya dönüştürüleceği, çekilen fotoğrafların yayınlanacağı kendilerine belirtilmiş, konudan haberdar edilmişlerdir. Katılmak istemeyen varsa, anlayış gösterileceği de belirtilmiştir. Büyük grup, random sistemi ile (oluşturulmak istenen grup sayısı kadar sayı verilip -burada 4 grup istendiği için 1-4 arası-, aynı sayıyı alanların bir grubu oluşturması) 4 alt gruba ayrılmışlardır. Gruplar kendilerine verilen ana tema doğrultusunda, hangi kadına-nerede- kim tarafından şiddet uygulandığına yönelik konu başlıklarına karar verdikten sonra; öykülerini, nasıl geliştiğini belirlemişler, oynayacakları rollerin dağılımını kendi içlerinde yapmışlar, öykülerinde gösterecekleri fotoğrafları oluşturmuşlardır. Her öğrenci oynayacağı rolü belirgin duruma getirmek için kostümünü oluşturmuş, mekan tasarımını yapmışlar, sonrasında belirledikleri 3 fotoğraf karesinde duyguları mimiklerini kullanarak göstermişlerdir. Öykülerin nasıl geliştiğinin daha açık gösterilebilmesi/açıklanabilmesi için fotoğrafların öncesi ve sonrasını ileri ve geri gidişlerle göstermeleri istenmiş, toplam 6 fotoğraf oluşturulması sağlanmıştır. Öykünün sonucu doğaçlama tekniği ile oynanmıştır. Doğaçlamada sözler ve sesler kullanarak, duygularını ifade etmişlerdir. Her grup kendi oluşturduğu öyküyü oynadıktan sonra, kağıt ve kalem dağıtılarak aşağıdaki soruların yanıtlarını vermeleri sağlanmıştır. 1. Hangi rolü oynadınız? 2. Rolünüzü oynarken ne hissettiniz? 3. Gerçek yaşamda böyle bir durumda ne yapardınız? Kağıtlar toplandıktan sonra, grupla günün değerlendirmesi yapılmış, oyunlaştırmadan önce ve sonra konuya bakış açılarını sözel olarak ifade etmelerine olanak verilmiştir. Gruplar, kadına uygulanan şiddet temasında birbirinden farklı alt konuları öyküleştirmişlerdir. Öyküler ana tema doğrultusunda oluşturulduğu için, kadınlara toplumun farklı kesimlerinde uygulanan şiddet biçimleri gösterilmiştir. Grupların oluşturdukları öykülerde genellikle alt ve orta sınıf, geleneksel yapıdaki aile içi olaylara değinildiği dikkat çekmiştir. Grupların oluşturdukları öykülerde geleneksel kalabalık ailede evdeki yaşlıların etkisi ile (kayınvalide) şiddet uygulanan ev kadını, hayat kadınları, çıkarlar ve töre gereği istemediği kişi ile evlendirilen genç kız, aldatılan kadın, iş yerinde cinsel tacize uğrayan kadın(3 grup), eşi çalışmadığı için temizliğe giden kadınların yaşadıkları şiddet temaları işlenmiştir. Grupların öykülerinin sonucunda, bir kadın eşini öldürmüş, biri satıcısını öldürmüş, biri ayrılmış, biri kocası tarafından geneleve satılmış, biri evden kaçtığı için ailesi tarafından öldürülmüş(töre cinayeti), biri intihar etmiş, biri iş değiştirmiş, biri ise durumu olduğu gibi sürdürmüştür. Tablo 1 de grupların öykülerinin konuları, uygulanan şiddet türleri ve öykülerini sonucuna yönelik bilgiler verilmiştir. 6

Tablo. 1 Grupların öykülerinin konuları Öykü Öykü Şiddet türü Sonuç no 1 Ev kadını Fiziksel, psikolojik Durum devam etti 2 Hayat kadınları Fiziksel, ekonomik, psikolojik Satıcının öldürülmesi 3 Genç kız Fiziksel, psikolojik Töre cinayeti 4 Aldatılan kadın Fiziksel, psikolojik Boşanma 5 Çalışan kadın Cinsel taciz, psikolojik İş değişikliği 6 Temizlikçi kadın Fiziksel, cinsel taciz,ekonomik Geneleve satıldı 7 Çalışan eğitimli kadın Psikolojik, cinsel taciz İntihar 8 Ev kadını Fiziksel, psikolojik Eşini öldürdü Grupların öykülerinin konuları kısaca şu şekildedir: 1. öykü: Alt gelir grubundan, bir kadın. Evde yaşlılar, çocuklar var. Kayınvalidenin baskısı ile eşi fiziksel ve psikolojik şiddet uyguluyor. Evi terk edip baba evine dönüyor, ancak kendi ailesi yük olacağı için geri gönderiyor, durum devam ediyor. 2. öykü: Hayat kadınları, bir tanesinin çocuğu var. Ona bakmak için bu işi yapıyor. Paraya doymayan bir satıcısı var. Satıcının ve yaşadığı çevredeki diğer insanların baskısına uğruyor. Çocuğu hastayken onu çalışmaya zorlayan satıcısını öldürüyor. 3. öykü: Bir başkasına aşık, ancak ailesi tarafından yüksek başlık parası ve ailelerin çıkarları doğrultusunda, sevmediği ve onu sevmeyen biri ile evlendiriliyor. Dayak yüzünden çocuğunu düşürünce annesinin yardımı ile sevdiği gençle kaçıyor. Yakalanıp öldürülüyorlar. 4. öykü: Orta gelir grubundan, dışarıda bir işte çalışan kadın. Eşi aldatıyor. Evde aile büyükleri ve görümce var. Evde ve işte yoğun bir temposu. Eşinin ve aile büyüklerinin baskısına uğruyor. Boşanıyor. 5. öykü: Bir kurumda çalışan kadın. İş yoğunluğu, evde çocuklar, kocanın baskısı, iş yerinde patronun tacizi, ulaşım araçlarında taciz çok boyutlu şiddete uğruyor. Kariyerinden vaz geçip iş değiştiriyor. 6. Bir başka eve temizlikçi olarak çalışıyor. İşsiz ve alkolik bir koca, çocuklar, kocanın arkadaşlarıyla her gece evde içki masası. Çalıştığı evde evin erkeğinin cinsel tacizi, zengin kadının çocuklarının baskısı. Kocası tarafından para karşılığı geneleve satıldı. 7. öykü: Çalışan kadın. Evde eşin baskısı, iş yerinde patronun, toplu taşıma araçlarında diğer erkeklerin tacizine uğruyor. Bunalıma giriyor. Gittiği psikolog tarafından da taciz edilince intihar ediyor. 8. öykü: Alt gelir grubundan bir kadın. Kayınvalidenin ve eşinin baskısı var. Evini terk edip baba evine dönüyor, ailesi istemiyor. Geri dönünce baskı artıyor, eşi başka bir kadın daha getirince eşini öldürüyor. Drama Uygulaması sonucunda sorulara verilen yanıtlar Öğrencilerden yazılı olarak alınan araştırma bulgularını oluşturan bilgilerin, içerik analizi sonrasında elde edilen dökümü aşağıdaki tablolarda açıklamaları da 7

yapılarak verilmiştir. Yazılı olarak alınan veriler kodlanmış, gruplanmış, bazı ifadelerin duygu olarak karşılıklarının ifadesinde zorlanılmış, bu ifadeler diğer başlığı altında verilmiştir. 1. Hangi rolü oynadınız sorusuna verilen yanıtlar: Oyunlarda çalışan ve çalışmayan kadınlar, evde yaşayan aile büyükleri, hayat kadını ve kadın satıcısı, anne ve babalar, çocuklar, müdahaleci komşular, iş yerinde çalışan diğer elemanlar, toplu taşıma araçlarındaki diğer insan rolleri canlandırılmıştır. Evin dışında bir başka işte çalışmayan kadınlar hem eşlerinden hem de ailedeki diğer kişilerin yanı sıra komşulardan da şiddet görmüşlerdir. Çalışan kadınlar hem iş yerinde, hem toplu taşıma araçlarında, hem de evde eşlerinden şiddete uğramışlardır. Tablo.2 oyunlarda oynanan roller Oynanan rol Kişi sayısı Oynanan rol Kişi sayısı Anne/kayınvalide 8 Müşteri 4 Erkek/koca 7 Kız kardeş/görümce 4 Kadın satıcısı 1 Hayat kadını 4 Baba/kayınpeder 6 Çalışan 8 Komşu kadın 8 Çocuk 18 Tacizci 4 Yolcu 6 Psikolog 1 Şoför 4 Adam/arkadaş 2 Ağabey 2 Zengin kadın/adam 2 sevgili 1 2. Rolünüzü oynarken ne hissettiniz? sorusuna verilen yanıtlar: Bulguların analizi sırasında şiddeti uygulayan, şiddete maruz kalan ve şiddete tanık olan olmak üzere 3 grup oluşmuştur. 2.a.Şiddeti uygulayanlar: Şiddeti uygulayan rolündeki öğrenciler, çoğunlukla olumsuz duygu ifadelerini kullanmışlardır. Şiddeti uygulayanlar içinde yaptıklarından rahatsız olanların yanı sıra, az sayıda da olsa bundan zevk alanlar olduğunu belirtenler de olmuştur. Bazı öğrenciler rol içinde şiddet tavrını gösterirken utanç duygusuna kapılmış, bazıları ise şiddeti kolaylıkla uygulamışlardır. Tablo 2 de şiddeti uygulayan kişi rolünü oynayan öğrencilerin, rollerini oynarken hissettikleri duyguları verilmiştir. Tablo.3 Şiddeti uygulayanların hissettikleri duygular Hissedilen duygular Kişi sayısı Öfke:sinirlendim, bağırdım, kızdım, kin duydum, nefret ettim, 10 kişi acımasızlık hissettim, intikam Üzüntü:üzüldüm, kötü- ihmal edilmiş-beğenilmediğimi hissettim,hoş 11 kişi değildi, suçluluk-utanç duydum, korktum, yadırgadım, zevk almadım Bencillik:suçladım, bencilceydi,gurur duydum, güçlü hissettim, 6 kişi çıkarlarım önemliydi Zevk: hoşuma gitti, zevk aldım, mutlu oldum 4 kişi 2.b.Şiddete maruz kalanlar: Şiddeti yaşayanlarda olumsuz duygular yoğun olarak ifade edilmiştir. Tepki göstermek yerine durumu kabul ettikleri, çözüm üretmek 8

için bir şey yapamadıkları ifade etmişlerdir. Durumu kabullenmişlik ve yaşamak için bir amaçları olmadığı da belirtilen ifadeler arasında yer almaktadır. Tablo 3 de şiddete maruz kalanların hissettikleri duygular verilmiştir. Tablo.4 Şiddete maruz kalanların hissettikleri duygular Hissedilen duygular Korku: korktum, baskı hissettim, kaygılandım Çaresizlik: çaresizlik, yorgunluk, bıkkınlık, aşağılanmışlık, mutsuzluk, burukluk, acizlik, yalnızlık, karamsarlık Diğer: amaçsızlık, kabullenmişlik, acıma, utanç Kişi sayısı 4 kişi 14 kişi 7 kişi 2.c.Şiddete tanık olanlar: Uygulanan şiddete tanık olanların genellikle yaşlılar, çocuklar, yolcular, komşular ve çalışanlar olduğu belirtilmiştir. Tanık oldukları olaylar karşısında tepki göstermedikleri, yalnızca izlediklerini ifade etmişlerdir. Tablo 4 te şiddete tanık olanların yaşadıkları duygular verilmiştir. Tablo.5 Şiddete tanık olanların hissettikleri duygular Hissedilen duygular Kişi sayısı Üzüntü:üzüntü, huzursuzluk, mutsuzluk, acıma, kötü 18 kişi hissettim, sıkıntı duydum, rahatsızlık Utanma: utanç, yadırgama, çaresizlik, 12 kişi Diğer:kızgınlık, sevgisizlik 3 kişi 3. Gerçek yaşamda böyle bir durumda ne yapardınız? sorusuna verilen yanıtlar Canlandırmalar sonrasında gerçekte böyle bir durumda ne yapacakları sorusuna öğretmen adaylarının neredeyse tümü böyle davranmayacaklarını söylemişlerdir. Bazı öğrenciler yapacaklarını net bir şekilde ifade ederken bazıları önerilerde bulunmuşlardır. Tablo 6 da böyle bir durumda gerçek yaşamda ne yapardınız sorusuna verilen yanıtlar verilmiştir. Tablo 6. Gerçek yaşamda ne yapardınız sorusuna verilen yanıtlar Rol Kadın Çocuk Büyükbaba Kadın Baba Erkek Erkek Gerçek yaşamda ne yapardınız Hukuki yollardan hakkımı arardım Sadece ağlamaz kıyameti kopartırdım Yaptıklarının muhakemelerini yapmalarını önerirdim Eşimi bir psikologa götürmeye ikna etmeye çalışırdım Oğlumun isteği doğrultusunda, istedi kişi ile evlendirirdim Kimsenin zarar görmeyeceğini ve suç olmadığını bilsem yapmak isterdim Karşımdaki insan hoşuma gidiyorsa, onu gizlice izlerim ama ötesi sapıkça Toplumdaki şiddet eğilimli insanlara yönelik olarak gelen öneriler Öğrencilerin bir bölümü duygularını belirtirken, toplumsal yaşamdaki şiddete eğilimli insanlara karşı ve şiddeti yaşayanların ne yapabilecekleri konusunda önerilerde bulunmuşlardır. Bazı öğrenciler katı kurallar konulması önerisinde bulunmuş, bazıları gençlerin kendi istedikleri kişilerle evlenmeleri gerektiğini, bazıları eğitim ve devletin iş olanağı sağlaması gerektiğini, bazıları sevgi ve saygı duygularının korunması gerektiğini, bazıları ise kendine güvenin ve ekonomik 9

bağımsızlığın olması gerektiğini belirtmişlerdir. Tablo 7 de öğrencilerin toplumsal yaşamda şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalan kişilere ne yapması/ne yapılması gerektiğine yönelik olarak yazdıkları öneriler bulunmaktadır. Tablo 7. Şiddete yönelik olarak gelen öneriler Bu durumun düzeltilmesi insanlar arasındaki saygının düzeltilmesi gerekiyor İnsanların eğitim seviyelerinin yükseltilmesi gerekir Annelik, çocuğunun her zaman iyiliğini istemektir, zorla bir şey yaptırmak değildir İnsan her zorluğa göğüs gerebileceğine inanmalı, kendine güvenmelidir Ben kesinlikle aldatmam, hele seviyorsam, semâya aşkımı yazarım Öfkem insancıllığımdan dolayı asla şiddete dönüşmez Bu tür durumların yaşanmaması için bunlara yönelik katı kurallar konulmalıdır. Ayakları üzerine basan, ekonomik özgürlüğe sahip, güçlü bir kadın olmak gerekir Şiddetin nedenleri Öğrencilerin bir bölümü, şiddetin nedenlerine değinmiş, bu olgunun ortaya çıkış nedenleri hakkında görüşlerini belirtmişlerdir. En sık rastlanan ifade, şiddet uygulayan kişinin bunu kendi acizliği ve güçsüzlüğünden dolayı uyguladığı, bu tür insanların tedavi görmeleri gerektiği ifadesi olduğu görülmüştür. Bazı öğrenciler, kendileri öfkelense bile bu tür bir davranışta bulunmayacaklarını ifade ederken, bazıları şiddet olgusunu çağ dışı olarak nitelendirmiş,şiddeti çözüm olarak görmenin aslında çözümsüzlük olduğunu belirterek, eğitimin önemini vurgulayanlar da olmuştur. Bazı insanların eğitim düzeyi bunu anlamasına yetmemekte Eğitimsizliğin, kendi ayakları üzerinde duramamanın çok zor bir şey olduğunu anladım Şiddet uygulayan adam aslında kendi acizliğinden bunu yapmaktadır Bu davranışı kendilerine nasıl yakıştırdıklarını anlayamadım Bu durum bir insan için onur kırıcı bir durum Kadına değer bireysel erkek mantığıyla çözülemez Kadına dayak tamamen yanlış, çağ dışı bir davranış Küçük bir çocuk için hayatında ömür boyu izi kalacak kötü bir yara Kadınlar için üzülüyorum ama bu bir çözüm olmuyor Bu tür erkekler yoğun psikolojik tedavi altına alınmalılar Araştırmacının gözlemlerine yönelik görüşleri Canlandırmalar sırasında bazı öğrencilerin oynadıkları rol ile bütünleştikleri ve şiddet duygusunu yaşadıkları, bazı öğrencilerin ise rahatsızlık hissettikleri gözlenmiştir. Dikkati çeken bir başka nokta ise kadınlarında (anne kızına/çocuğuna, 10

kayınvalide gelinine, komşu komşuya) şiddeti uygulamasıdır. Bu durumu ortaya koyan birkaç ifade şu şekildedir: Kayınvalide rolündeydim. Öç ve intikam duyguları ile yaklaştım. Çünkü ben de dayak yedim, horlandım. Tacizde bulunan patron rolündeydim. Güzel bir duyguydu. Kimsenin zarar görmeyeceğini ve suç olmadığını anlasam, tacizde bulunmak isterdim. Şiddeti yaşayanların genel olarak tepki göstermedikleri, bunun yerine durumu kabul ettikleri, çözüm üretmek için fazla bir şey yapmadıkları gözlenmiştir. Aile bireylerinin fiziksel ve psikolojik şiddetinin yanı sıra komşuların da psikolojik şiddet uyguladıkları gözlenmiştir. Yine genç kızlar hem aileleri, hem de komşuları tarafından şiddet içeren davranışlara maruz kalmışlardır. Uygulanan şiddete tanık olanların içinde genellikle yaşlılar ve çocuklar olduğu gözlenmiştir. Tanık oldukları olaylar karşısında tepki göstermedikleri, yalnızca izledikleri dikkati çekmiştir. Toplu taşıma araçlarındaki kişilerin, tacize şahit olmak dışında bir şey yapmadıkları ve yalnızca izledikleri gözlenmiştir. Bu durum gerçek yaşamda da genellikle böyle gerçekleşmetedir. Konuların oluşturulması ve rol oynama sırasında yakın çevrelerinden, yaşadıkları toplumsal gruptan ve izledikleri filmlerden yola çıktıkları gözlenmiştir. Güney Doğu Anadolu bölgesinden gelen öğrencilerin, kendi yörelerindeki konuları ele alma ihtiyacı içinde oldukları dikkati çekmiştir. Babaanne rolündeydim. Bana uzak değildi bu rol. Aynı şeyleri annemde yaşadı, şahidim, canlı bir örnekti babaannem. Şiddeti çocukluklarında yaşayanların, yetişkin olduklarında ilk akıllarına gelen çözüm yolu genellikle şiddet olmaktadır. Yapılan doğaçlamalarda ve burada yer verilmeyen bazı yazılı ifadelerde bu durum kolaylıkla gözlenmiştir. Bu ifadeler, şiddetin çocuklukta veya sonraki dönemlerde öğrenilen bir davranış olduğunu belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Drama uygulamaları sırasında da bu durum gözlenmiştir. Öğretmen adayları, kendilerine verilen yönerge doğrultusunda rollerini içtenlikle oynamışlardır. Bir bölümü oynadığı rol içinde bu durumdan rahatsızlık duymalarına rağmen, geleneksel ve beklenen davranışı göstermişlerdir. Farklı bir çözüm arayışına gitmemiş, doğal bir şekilde çözüm olarak şiddeti tercih etmişlerdir. Ben olsam kesinlikle öyle yapmazdım ifadesi bu durumda çok inandırıcı görünmemektedir. Gerçek yaşamda karşılaştıkları takdirde ne yapacakları konusunda kesin yargılarda bulunmak elbette doğru olmayacaktır. Ancak yaşamdan kesitlerin ele alındığı drama oturumlarında yapılan gözlemler (bu araştırmanın yola çıkış noktasını oluşturmaktadır) bilinç altına yerleşmiş bir davranış olarak, şiddetin en kolay çözüm yolu olarak tercih edildiğini göstermektedir. Sayısı az da olsa, özellikle cinsel tacizden zevk aldıklarını ifade etmiş olmaları da gözlemlenen bir başka noktadır. Bu ifade, başka bir kadına dokunmuş olmanın verdiği zevk duygusundan olabileceği gibi, yaptığı çalışmanın bir oyun olduğu düşüncesinden de kaynaklanmış olabilir. Şiddet bir boyutu ile kalmayıp, beraberinde diğer şiddet türlerinden en az birini de getirmektedir. Tablo 1 de de görüldüğü gibi, bütün grupların öykülerinde kadınlar birden fazla şiddet türü ile karşılamışlardır. Bu durumda şiddetin şiddeti 11

beraberinde getirdiği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Hatta öyle ki şiddet uygulayanlar da, onu yaşamından edecek şekilde şiddete uğramışlardır(kocasını ve satıcısını öldüren kadın öyküleri). Öğretmen adaylarının şiddetin ortadan kaldırılabilmesi için getirdikleri öneriler arasında eğitim önemli bir yer tutmaktadır. Eğitim verecek olan öğretmenlerden gelen bu öneri anlamlı bulunmuştur. Şiddetin engellenmesi adına, bu ifade umut verici olarak değerlendirilmiştir. Öncelikle bireysel yaşantılarından şiddeti yok etmeleri, daha sonra şiddetten uzak ortamlarda bireyler yetiştirerek toplumsal yaşama katkı sağlamaları umut edilmektedir. Kadının kendi ayakları üzerinde durabilecek durumda olması gerektiğinin belirtilmesi de yine dikkate değer bir noktadır. Özellikle bu önerinin erkekler tarafından getirilmiş olması önem taşımaktadır. Sonuç Ciddi bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddet konusunda, ulusal ve uluslar arası çalışmalar yapılmaktadır.ülkemizde de kadınların eğitilmeleri üzerinde önemle durulmaya başlanmıştır. Kesin ve kalıcı çözümler konusunda devlet, dernekler ve eğitim kurumlarının çabalarına ihtiyaç vardır. Bu araştırmada, ciddi bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddet konusu yaşantısal öğrenmeyi sağladığı için drama yöntemi kullanılarak ele alınmıştır. Davranışsal ve duygusal yaşantılar, öğrenmenin kalıcılığını arttırmaktadır. Kadına yönelik şiddet konusunda, bilgilendirme çalışmaları, eğitim çalışmaları, konferanslar düzenlenmekte, yasal önlemler alınmakta, insanların dikkatleri bu konu üzerine çekilmektedir. Yapılan çalışmalar, gösterilen çabalar anlamlı, önemli ve değerlidir. Ancak bilinen bir gerçektir ki, Duygular aktif hale getirilmeden, kısa süreli, öğrenmeler oluşur. En etkili ve kalıcı öğrenme bire bir yaşantıya dönüştüğünde gerçekleşir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetin öneminin kavranması adına, bu konu ile ilgili eğitim çalışmalarında, eleştirel bakış açısının geliştirilmesinde, duyusal yaşantıların sağlanmasında drama yöntemi etkili bir araç olarak kullanılabilir. Yapılacak olan drama çalışmalarının yalnızca kadınlara yönelik değil, daha geniş bir gruba verilmesi gerektiğine de inanılmaktadır. Ülkemizin farklı köşelerine giderek hizmet edecek olan gelecek nesilleri yetiştirecek öğretmenlere, sağlık personeline, güvenlik güçleri mensuplarına bu konuda önemli görevler düşecektir. Bu beklenti ve umut doğrultusunda kolay ve etkili bir araç olarak şiddetin azaltılması için, drama yönteminin kullanılmasının yararlı olacağına inanılmaktadır. Kaynakça Adıgüzel, Ömer; (1999). Oyun Ve Yaratıcı Drama İlişkisi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Programları Ve Öğretim Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara. Arın, Canan;(2002). Kadına Yönelik Şiddet. Cogito Dergisi, Yapı Kredi Yayınları, 2002, İstanbul. Demren, Şeyda Banu. Şiddet ve Şiddetin Kurbanı Kadınlar. www..sosyalhizmetuzmani.org. 16 Ocak 2006. Polat, Oğuz; (2000). Adli Tıp. Der Yayınevi, Yayın No:290, İstanbul. 12

San, İnci; (1991). Eğitim-Öğretimde Yaşayarak Öğrenme Yöntemi Ve Estetik Süreç Olarak Yaratıcı Drama. Eğitimde Nitelik Geliştirme Sempozyumu. 13-14 Nisan İstanbul, Kültür Koleji Yayınları. Subaşı, Nükhet; (2001). Kadına Yönelik Şiddet Ve Kadın Sağlığı Üzerine Etkileri. Aktüel Tıp Dergisi, Cilt:6 Sayı:1, Ocak-Şubat. Üstündağ, Tülay; (1995). Temel Eğitimde Drama. Eğitim Ve Bilim Dergisi, Cilt 19, Sayı 95, Ankara. Yegen, Gülşen; (2004). Öğrenen Merkezli Öğrenme. Oluşum Drama Enstitüsü İç Bülten. Sayı 28, Ekim 2004. Ankara. Grupların canlandırmaları sırasında çekilen fotoğraflardan örnekler 13