Depresyonlu Hastalarda Kemik Mineral Yoğunluğunda Değişiklik Var mı?

Benzer belgeler
Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI

K 2 vitamini takviyesi postmenopozal kadınlarda kalça kemik geometrisi ve kemik gücü endekslerini geliştiriyor

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI: Doğrular Ve Yanlışlar

K 2 Vitamini, Osteoporozda Kemik Kırılmalarını Önler ve Lomber Kemik Mineral Yoğunluğunu Korur

KEMİK VE MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ (KMY) Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı 6 Ekim 2013

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

19-40 YAŞ ARASıNDAKi SEDANTER VE DÜZENli SPOR YAPAN BAYANLARıN KEMiK MiNERAL YOGUNLUKLARI ile FiziKSEL AKTiViTE SEViYELERi

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

İBH da osteoporoz. Dr. Ahmet TEZEL Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi İBH Okulu Mayıs 2013

Tükürük kreatinin ve üre değerleri kullanılarak çocuklarda kronik böbrek hastalığı tanısı konulabilir mi? Dr. Rahime Renda

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Major Depresif Bozukluğu Olan Hastalarda Elektrokonvulsif Tedavinin Nöroak f Steroidler Üzerine Akut ve Uzun Süreli Etkisi

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği En İyi Genç Araştırıcı Ödülü-2011

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu.

Dr. Semih Demir. Tez Danışmanı. Doç.Dr.Barış Önder Pamuk

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

OSTEOPOROZ Düşük Kemik Yoğunluğu (Kemik Erimesi)

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

OBEZİTE VE DEPRESYON. Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD.


Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

Obsesif kompulsif bozukluk tanısı konan bir grup hastada deksametazon supresyon testi 1

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Postmenopozal Osteoporozda Depresyonun Demografik Özellikleri Kemik Mineral Yo unlu u ve Yaflam Kalitesi Aras ndaki liflkinin ncelenmesi

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

DİYABETTEN KORUNMADA CİNSİYET İLİŞKİLİ FARKLILIKLAR. Dr. İlhan TARKUN Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix

Osteoporozda doğrular, yanlışlar İZLEM. Prof. Dr. Sevinç ERASLAN DEÜTF, İzmir

HEMODİYALİZ HASTALARINDA KORONER ARTER KALSİFİKASYON PROGRESYONU VE OSTEOPROTEGERIN / RANKL

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir?

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir

ERKEK OSTEOPOROZU Prof Dr Dilek Gogas Yavuz

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

AEROBiK VE ANAEROBiK EGZERSiZ

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

International Osteoporosis Foundation (IOF) Find an event near you:

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı

Yaşlı Kadınlarda Kemik Fraktürü ile Kemik Mineral Yoğunluğu İlişkisi

ÇOCUKLUK VE ERGENLİK BAŞLANGIÇLI BİPOLAR BOZUKLUKTA NÖTROFİL/ LENFOSİT VE TROMBOSİT/ LENFOSİT ORANLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

WiNGATE ANAEROBiK PERFORMANS PROFiLi VE CiNSiYET FARKLıLıKLARı

Diyabet ve Kemik. Prof. Dr. Erdinç Ertürk Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

Nöroloji servisine yatan hastalarda yüksek oranda psikiyatrik hastalıklar görülür. Prevalans %39-64 arasındadır.

Osteoporozlu Hastalarda Antihipertansif İlaç Olarak Perindoprilin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

GENÇ BADMiNTON OYUNCULARıNIN MÜSABAKA ORTAMINDA GÖZLENEN LAKTATVE KALP ATIM HIZI DEGERLERi

TIR ŞOFÖRLERİNDE KAS KISALIKLARININ VE BEL AĞRISININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Fzt. Abdullah Mustafa Dokumacı

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır.

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda;

SALTurk Çalışması. Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı Çalışması. 22 Mayıs Antalya

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Okul Öncesi (5-6 Yaş) Cimnastik Çalışmasının Esneklik, Denge Ve Koordinasyon Üzerine Etkisi

Canan Albayrak, Davut Albayrak Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Hematoloji Bölümü, Samsun

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

TIR ŞOFÖRLERİNDE KAS KISALIKLARININ VE BEL AĞRISININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Abdullah Mustafa Dokumacı

AĞRIİLE HUZUR EVİ OLUR MU? DR. FİLİZ ŞÜKRÜ DURUSOY

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

Postmenopozal Sağlıklı Kadınlarda Kemik Mineral Yoğunluğu Tiroid Stimülan Hormon İlişkisi

Geriatri ve akılcı ilaç kullanımı: Vitamin D. Doç.Dr. İlker TAŞÇI GATA İç Hastalıkları BD, Ankara İç Hastalıkları & Geriatri Uzmanı

GELECEĞİN TIBBINA HOŞ GELDİNİZ

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

EŞIK-ALTI DEPRESYON VE DEPRESİF BOZUKLUK: GENEL MEDİKAL VE MENTAL SAĞLIĞA ÖZGÜ HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ*

Femur boyun kırığı olan osteopenik ve osteoporotik hastalarda kemik mikromimarisi farklı mıdır?

50 YAŞ VE ÜZERİ KALÇA KIRIKLI HASTALARDA OSTEOPOROZ ŞİDDETİNİN KIRIK TİPİ VE YERİNE ETKİSİ

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

FİZİKSEL AKTİVİTE RİSKLER & YARARLAR. Prof.Dr.Gülfem ERSÖZ

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

Açıklama Araştırmacı: Danışman: Konuşmacı:

Transkript:

Türk Psikiyatri Dergisi 2005; 16(2):77-82 Depresyonlu Hastalarda Kemik Mineral Yoğunluğunda Değişiklik Var mı? Dr. Saliha ÖZSOY 1, Dr. Ertuğrul EŞEL 2, Dr. M. Tayfun TURAN 2, Dr. Mustafa KULA 3, Dr. Hüseyin DEMİR 4, Dr. Şükrü KARTALCI 5, Dr. Zaliha KÖKBUDAK 1 ÖZET Amaç: Depresyon, azalmış kemik mineral yoğunluğu (KMY) için risk faktörü olabilecek bazı davranış ve hipotalamo-pitüiter-adrenal eksen işlev değişiklikleri ile giden bir hastalıktır. Depresyonlu hastalarda gerçekten azalmış KMY olup olmadığı konusunda literatürde belirgin bir tutarsızlık vardır. Bazı çalışmalarda majör depresyonu olan hastalarda azalmış KMY bildirilmiş, fakat diğer çalışmalar bunu doğrulamamıştır. Ayrıca erkek depresif hastalarda KMY yi araştıran çok az sayıda çalışma vardır. Bu çalışmanın amacı, majör depresyonlu hastalarda KMY yi, erkekleri de dahil ederek araştırmaktır. Yöntem: DSM-IV e göre majör depresif bozukluk tanısı alan kırk iki yatan hastada (21 kadın, 21 erkek; ortalama yaş±sd: 37.57±8.70) KMY araştırıldı ve yirmi üç sağlıklı kontrol (11 kadın, 12 erkek; ortalama yaş±sd: 33.73±7.16) ile karşılaştırıldı. Klinik semptomatolojinin şiddeti Montgomery-Asberg Depresyon Skalası (MADRS) ile değerlendirildi. Lumbal vertebra (L1-L4) ve femur boynu KMY, dual enerji X-ray absorpsiometre kullanarak ölçüldü. Bulgular: Depresif kadın ve erkeklerde lumbal vertebra (L1- L4) ve femur boynu KMY değerleri kontrollerinkinden farklı değildi. Ancak, sağlıklı kontrollerde her iki bölgede de erkeklerin KMY leri kadınlarınkinden yüksek bulunurken, hastalarda bu farkın ortadan kalktığı görüldü. Sonuç: Majör depresyon, kadınlarda ya da erkeklerde KMY de bir değişikliğe neden oluyor gibi görünmemektedir. Anahtar Sözcükler: Depresyon, kemik mineral yoğunluğu, cinsiyet SUMMARY: Is There Any Alteration in Bone Mineral Density in Patients with Depression? Objective: Depression is associated with some alterations in behavior and hypothalamic-pituitary-adrenal axis function that may be risk factors for decreased bone mineral density (BMD). There is considerable inconsistency as to whether depressed patients really have decreased BMD or not. Decreased BMD has been reported in patients suffering from major depression in some studies, but not in some others. Moreover, few studies have investigated BMD in male depressed patients. The aim of this study was to investigate BMD in patients with major depression, including male ones. Method: BMD was investigated in forty-two inpatients that fully met the DSM-IV criteria for major depressive disorder (21 women, 21 men; mean age±sd: 37.57±8.70) and compared with that in twenty-three healthy controls (12 women, 11 men; mean age±sd: 33.73±7.16). The severity of clinical symptomatology was assessed by the Montgomery-Asberg Depression Rating Scale (MADRS). BMDs of lumbar vertebrae (L1-L4) and femur neck were measured using dual energy X-ray absorptiometry. Results: We found no difference in the values of BMDs of lumbar vertebra (L1-L4) and femur neck between depressive patients and controls among women or men. However, BMDs of the males in the control group were higher than those of the healthy females for both regions investigated; this gender difference was not observed in the depressive patients. Conclusion: Major depression is not associated with any alteration in BMD either in women or in men. Key Words: Depression, bone mineral density, gender 1 Araş. Gör., 2 Doç., 5 Uzm., Psikiyatri AD., 3 Yrd. Doç., Nükleer Tıp AD., 4 Doç., Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD., Erciyes Ü Tıp Fak., AD., Kayseri. 77

GİRİŞ Osteoporoz, tüm iskeleti etkileyen ve özellikle yaşlılarda önemli bir morbidite sebebi olan en yaygın metabolik kemik hastalığıdır. Osteoporozda birim kemik hacminde kütle azalması söz konusudur. Kütle azalması, kemik rezorpsiyonunun kemik oluşumuna oranının artması sonucudur. Etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte pek çok risk faktörü tanımlanmıştır: ileri yaş, kadın cinsiyet, menopoz, sigara, alkol, kalsiyum alımında azalma, hareketsiz yaşam gibi. Osteoporoz, kemik mineral yoğunluğunda (KMY) azalmanın belirlenmesi ile tanınır (Krane ve Holick 1994). Majör depresyonlu hastalarda osteoporozla ilişkili patolojik kırık vakaları bildirildikten sonra (Van Vort ve ark. 1990), bu konuda pek çok araştırma yapılmaya başlanmıştır. Şizofreni, anoreksiya nervoza, majör depresyon gibi psikiyatrik hastalıklarda KMY de azalma olduğu bildirilmiştir (Halbreich ve Palter 1996). KMY deki bu azalmanın sebebi olarak, psikiyatrik hastalıklarda özellikle de depresyonda ortaya çıkan hiperkortizolemi öne sürülmüştür. Depresyonlu hastalarda yapılan araştırmaların bazılarında KMY de azalma (Schweiger ve ark. 1994, Michelson ve ark. 1996, Schweiger ve ark. 2000, Özdemir ve ark. 2002, Yazıcı ve ark. 2003) bulunurken, bazılarında hastalar ve kontrollerin kemik mineral yoğunlukları arasında anlamlı fark olmadığı bulunmuştur (Amsterdam ve Hooper 1998, Whooley ve ark. 1999, Reginster ve ark. 1999, Kavuncu ve ark. 2002). Bu çalışmadaki amacımız; henüz bir fikir birliği sağlanmamış olan bu konuda, majör depresif bozukluğu olan hastaların KMY sini ve kontrollerden farklı olup olmadığını araştırmaktır. Ayrıca daha önceki çalışmaların daha çok kadınlarda yapıldığı göz önüne alınarak, erkekler de çalışma grubuna dahil edilmiştir. YÖNTEM Denekler Majör depresif bozukluk tanısı olan 42 hasta (21 erkek, 21 kadın; ortalama yaş±sd: 37.57±8.70; yaş aralığı: 18-55 yaş) ve 23 sağlıklı kontrol (11 erkek, 12 kadın; ortalama yaş±sd: 33.73±7.16; yaş aralığı: 18-55 yaş) çalışmaya alındı. Majör depresif bozukluk tanısı DSM-IV tanı kriterlerine göre belirlendi (Amerikan Psikiyatri Birliği 1994). Klinik ve laboratuvar incelemeleri yapılarak KMY yi etkileyecek hastalığı olanlar (diyabet, hipertiroidi, Cushing hastalığı, romatizmal hastalıklar, kronik obstrüktif akciğer hastalıkları, karaciğer ve böbrek hastalıkları gibi endokrin ve metabolik hastalıklar), ilaç kullananlar (steroid, oral kontraseptif vb.) ve alkol ve madde bağımlılığı öyküsü olanlar çalışmaya alınmadı. Kadın deneklerin hepsi menopoz öncesi dönemde idi. Eş zamanlı veya daha önceden depresyon dışında ruhsal hastalık öyküsü olanlar çalışmadan dışlandı. Bütün hastalarda kemik mineral yoğunluğunu etkileyebilecek parametreler için rutin biyokimyasal incelemeler yapıldı. Böbrek (kan üre azotu, kreatinin) ve karaciğer fonksiyonları (AST, ALT), serum kalsiyum, fosfor, alkalen fosfataz düzeyleri ve tiroid fonksiyonları (T 3, T 4, TSH) normal sınırlarda idi. Bu ölçümlerde anormal değerleri olanlar çalışmadan dışlandı. Klinik semptomatolojinin şiddeti Montgomery- Asberg Depresyon Skalası (MADRS) (Montgomery ve Asberg, 1979) ile ölçüldü. Henüz antidepresan tedavi başlanmamış olan ve 1-2 haftadır tedavi almakta olmasına rağmen MADRS skorları 25 in üzerinde olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların 26 sı çalışma sırasında bir-iki haftadır standart antidepresan dozunda antidepresan tedavi (13 ü venlafaksin, 4 ü fluoksetin, 3 ü fluvoksamin, 4 ü sertralin, 2 si amitriptilin) almakta idiler. Geri kalan 16 sına henüz tedavi başlanmamıştı. Hastalardan 15 i ilk depresyon ataklarında idiler. 27 si ise daha önceden bir veya daha fazla depresif epizot geçirmişti. Bu hastaların ortalama epizot sayısı 2.78±2.75 idi. Son epizotlarının ortalama süresi 5.94±9.03 ay, toplam hastalık süresi ortalaması 63.60±82.95 ay idi. Kontrol denekleri hastane personelinden seçildi. Kontrol grubuna fiziksel ve psikiyatrik muayene ve biyokimyasal incelemeler yapılarak, fiziksel ve ruhsal hastalığı olmayan, daha önceden herhangi bir ruhsal hastalık ve kemik mineral yoğunluğunu etkileyecek metabolik veya endokrin hastalık geçirmemiş olan sağlıklı gönüllüler alındı. Çalışma Erciyes Üniversitesi Psikiyatri Kliniği nde yatmakta olan hastalarda yürütüldü ve yukarıdaki dışlama kriterlerinden birisine sahip olanlar ve çalışmayı reddedenler dışındaki tüm yatan hastalar dahil edildi. Tüm katılımcılar çalışma hakkında bilgilendirildi ve yazılı onay alındı. Erciyes Üniversitesi etik kurulunun onayı alınarak çalışmaya başlandı. 78

TABLO 1. Hasta ve Kontrollerin Demografik ve Klinik Özellikleri. Hastalar (n=42) Kontroller (n=23) Karşılaştırma Yaş (yıl) 37.57±8.70 33.73±7.16 t=1.80; p>0.05 Cinsiyet (E/K) 21/21 11/12 - BKİ (kg/m 2 ) 27.06±3.46 25.25±3.56 t=1.99; p>0.05 MADRS skoru 34.97±5.71 - - Toplam hastalık süresi (ay) 63.60±82.95 - - Epizot sayısı 2.78±2.75 - - Son epizotun süresi (ay) 5.94±9.03 - - E: Erkek, K: Kadın, BKİ: Beden Kitle İndeksi. İşlem Her denekte DEXA (dual energy X-ray absorptiometry) yöntemi (Hologic QDR-4500 DXA cihazı) ile L1-L4 vertebralar ve sol kalça ekleminde femur boynu kemik mineral yoğunluğu ölçüldü. Her iki bölge için, KMY ortalaması ve bu değerin kendi yaş grubu mineral yoğunluğu ortalamasından (Z-skoru) ve genç erişkin grup mineral yoğunluğu ortalamasından (T-skoru) standart sapma ile farkları ayrı ayrı hesaplandı. Beden kitle indeksleri (BKİ) (ağırlık/boy 2 ) (kg/m 2 ) şeklinde hesaplandı. İstatistiksel analiz Hasta ve kontrollerin yaş ve BKİ leri bağımsız gruplar t-testi kullanılarak karşılaştırıldı. Hasta ve kontrollerin KMY ortalamaları, Z ve T skorları karşılaştırması için hastalık durumu ve cinsiyet bağımsız faktörler, yaş ve BKİ eş değişken (kovariate) alınarak iki yönlü ANCOVA testi kullanıldı. Ayrıca kadın ve erkek hastalar ANCOVA testi ile ayrı ayrı olarak da karşılaştırıldı. KMY değerleri ile bazı klinik değişkenler (yaş, BKİ, epizot sayısı, MADRS skorları) arasındaki ilişkiler Pearson korelasyon testi kullanılarak araştırıldı. Sonuçlar ortalama ± standart sapma şeklinde verildi ve anlamlılık düzeyi olarak p<0.05 alındı. BULGULAR Hasta ve kontrol grubunun yaş ve BKİ ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (Tablo 1). Hasta ve kontrollerin hem lumbal vertebra hem de femur boynu KMY leri, T-skorları ve Z-skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Kadın ve erkek hastalar ayrılarak yapılan karşılaştırmada da yine hiçbir alanda hastalarla kontroller arasında anlamlı fark olmadığı bulundu (Tablo 2, Şekil 1). Kontrollerde her iki bölgede de erkeklerin KMY leri ve femur boynunda Z ve T-skorları kadınlarınkinden yüksek iken (lumbal vertebra KMY için; F=4.82, df=1,20, p<0.05, femur boynu KMY, Z ve T-skorları için sırasıyla; F=14.51, df=1,20, p<0.05; F=8.61, df=1,20, p<0.05 ve F=7.32, df=- 1,20, p<0.05) hastalarda bu farkın ortadan kalktığı bulundu (Tablo 2). Hastaların MADRS skorları ile lumbal vertebra Z-skoru ve T-skoru arasında pozitif korelasyon (r=0.510 ve r=0.507; p<0.05) vardı. Hem toplam hastalık süresi hem de son epizodun süresi ile her iki bölgenin de KMY leri ve Z ve T-skorları arasında korelasyon yoktu. Tek epizod depresyonlu hastalar ayrıca değerlendirildiğinde de hastalık süresi ile KMY leri arasında ilişki bulunmadı. Epizod sayısı ile femur boynu Z-skoru ve T-skoru arasında pozitif korelasyon (r=0.534 ve r=0.328; p<0.05) mevcuttu. TARTIŞMA Bu çalışmadan elde ettiğimiz temel bulgu, majör depresif bozukluk tanısı olan hastalar ve sağlıklı kontrollerin KMY leri arasında anlamlı fark olmayışıdır. Bu bulgu, son yıllarda yayımlanan bazı araştırmalarla benzerlik göstermektedir. Kavuncu ve arkadaşları (2002) premenopozal dönemdeki 42 depresyonlu kadın hasta ve 42 kontrolle yaptıkları çalışmada, hasta ve kontrollerin KMY lerinin benzer olduğunu bulmuşlardır. Amsterdam ve Hooper ın (1998) az sayıda hasta ile yaptıkları çalışmada da, hiperkortizolürisi olan ve olmayan 79

TABLO 2. Hastaların ve Kontrollerin Kemik Mineral Yoğunlukları, Z ve T-Skorları. Hastalar (n=42) Kontroller (n=23) Erkek (n=21) Kadın (n=21) Toplam (n=42) Erkek (n=11) Kadın (n=12) Toplam (n=23) KMY (g/cm 2 ) 0.97±0.15 0.96±0.11 0.96±0.13 1.03 a ±0.07 0.95±0.09 0.99±0.09 Lumbal vertebra Z-skoru -0.94±1.42-0.53±1.07-0.73±1.24-0.11±0.71-0.65±0.66-0.39±0.73 T-skoru -1.10±1.43-0.74±1.04-0.90±1.23-0.29±0.71-0.81±0.83-0.56±0.80 KMY (g/cm 2 ) 0.87±0.13 0.85±0.24 0.86±0.20 0.90 a ±0.11 0.75±0.08 0.82±0.12 Femur boynu Z-skoru -0.32±1.06-0.50±1.08-0.42±1.06 0.23 a ±1.02-1.12±0.96-0.47±1.19 T-skoru -0.97±1.22-0.90±1.06-0.93±1.12-0.30 a ±1.24-1.40±0.82-0.87±1.16 a : İstatistiksel olarak kadın kontrollerinkinden yüksek depresyonlu hastaların KMY leri kontrollerden farklı bulunmamıştır. Çok daha fazla denekle yapılan diğer bir çalışmada (Whooley ve ark. 1999); depresyonu olan yaşlı kadın hastalarda düşme ve kırık oranının anlamlı düzeyde yüksek bulunmasına rağmen, KMY leri depresyonu olmayan gruptan farklı bulunmamıştır. Ayrıca osteoporozlu kadın hastalarda depresif semptomların daha yüksek olduğunu bildiren çalışmalar (Coelho ve ark. 1999) yanında, postmenopozal kadınlarda depresif semptomatoloji ile KMY arasında ilişki olmadığını bulan çalışmalar da (Reginster ve ark. 1999) vardır. Bizim çalışmamızın, benzer şekildeki depresyonlu hastalarda KMY nin farklı olmadığını bulan bu çalışmalardan farkı, erkek hastaları da incelemiş olmasıdır. Öte yandan depresyonlu hastalarda KMY yi düşük bulan çalışmalar da vardır. Michelson ve arkadaşlarının (1996) çalışmasında depresyonlu kadın hastalarda KMY düşük, üriner kortizol atılımı yüksek, serum osteokalsin konsantrasyonu düşük bulunmuş ve KMY deki düşüklük, kortizol yüksekliği, hipoöstrojenizm, büyüme hormonu düşüklüğü ile ilişkilendirilmiştir. Diğer bir çalışmada da yine majör depresif bozukluk tanısı olan premenopozal kadınlarda KMY düşük bulunurken, serum kortizol ve kemik döngüsü (turnover) belirleyicilerinde (osteokalsin gibi) fark olmadığı bulunmuş ve depresyondaki kemik yoğunluğu azalmasına, kemik rezorpsiyonundaki artma ile birlikte kemik yapımında azalmanın sebep olabileceği ileri sürülmüştür (Yazıcı ve ark. 2003). İlk epizot majör depresyonlu kadınlarda kemik yeni yapımı (remodeling) belirleyicilerini inceleyen bir araştırmada da, depresyonlu kadınlardaki osteoporozun nedeninin kemikten kalsiyum salınışı ve parathormon inhibisyonunun neden olduğu kemik yeni yapımındaki azalma olduğu öne sürülmüştür (Herran ve ark. 2000). Yine kemik mineral yoğunluğunu düşük bulan çalışmalar arasında da depresyonlu erkekleri inceleyen azdır. Schweiger ve arkadaşları (2000), depresyonlu hastalarda yaklaşık iki yıl arayla tekrarlayan ölçümler yapmış ve erkeklerde daha fazla olmak üzere kemik yoğunluğunda azalma tespit etmişlerdir. Genelde bu çalışmalarda, depresyonlu hastalarda kemik yoğunluğundaki azalmanın sebebi olarak; hormonal değişiklikler (hiperkortizolemi, büyüme hormonu değişiklikleri, subklinik hipogonadizm, subklinik tiroid anormallikleri), inflamatuar mediatörlerdeki artış (interlökin aktivite artışı gibi), azalmış fiziksel aktivite, kilo kaybı, beslenme bozuklukları ve elektrolit dengesizlikleri gibi faktörler öne sürülmektedir. Bizim çalışmamızda, kemik yoğunluğunun depresyonlu erkek ve kadın hastalarda kontrollerden farklı olmadığı görülmektedir. Bu bulgu, aslında sözü edilen mekanizmaların (örneğin hormonal değişikliklerin) osteoporoz yapıcı etkisini dışlamamakla birlikte, gerçekte bu hormonal değişikliklerin depresyonda olup olmadığı veya ne düzeyde olduğu sorularını akla getirmektedir. Örneğin son yıllardaki çalışmalarda depresyonda bazal kortizol düzeyinde belirgin artış görülmemektedir (Assies ve ark. 2004, Kartalcı 2004). Nitekim Yazıcı ve arkadaşlarının bulgusu da bu yöndedir (2003). Yine Michelson ve arkadaşlarının çalışmasında büyüme hormonu salınışı da kontrollerden farklı bulunmamıştır (1996). 80

ŞEKİL 1. Hasta ve Kontrollerde, Kadın ve Erkeklerde Lumbal Vertebra ve Femur Boynu KMY leri. Bunun yanısıra, KMY yi düşük bulan çalışmaların çoğundan farklı olarak çalışmamızdaki hastaların yaş ortalamasının düşük olması da, KMY yi farklı bulmayışımızın nedeni olabilir. Hastalarımızın bir kısmının antidepresan tedavi almakta olmalarının da, bizim sonuçlarımız için karıştırıcı bir faktör olabileceği düşünülebilir. Çünkü antidepresanların depresyonlu hastalarda, depresyonun düzelmesiyle birlikte CRH (Corticotropin-releasing hormone) ve dolayısıyla kortizol düzeylerini azaltıcı etki gösterdikleri bildirilmektedir (Pariante ve ark. 2004). Bu nedenle antidepresan ilaçların kortizol düzeyini azaltmak yoluyla dolaylı yoldan KMY yi düzeltebilecekleri akla gelebilirse de, hastalarımızın çalışma sırasında klinik depresyonlarının olduğu göz önüne alındığında bu etkenin sonuçlar üzerine çok da etkili olmadığı düşünülebilir. Bu çalışmada sağlıklı kadın ve erkeklerin KMY leri arasında, erkeklerinki yüksek olacak şekilde bir fark saptanırken, depresyonlu hasta grubunda bu farkın olmayışı bulgusu, depresyonun - eğer varsa - KMY yi azaltıcı etkisinin kadınlarda değil, erkeklerde belirgin olduğunu düşündürmektedir. Ancak erkek hasta ve kontroller arasında bu açıdan istatistiksel bir fark olmaması bu yorumumuzun çok da geçerli olmadığını göstermektedir. Diğer bir bulgumuz depresyonun şiddeti ile lumbal vertebra Z-skoru ve T-skoru arasında ilişki olması idi. Yani depresyonun şiddeti arttıkça, kontrollerden fark oluşturacak şiddette olmamakla birlikte, kemik mineral yoğunluğu azalmaktaydı. Bunun sebebi de, bu çalışmada HPA ekseni değerlendirmediğimiz için net olarak söylenememekle birlikte, şiddetli depresyonda HPA eksen aktivite artışının daha belirgin olması olabilir. Nitekim şiddetli depresyonlarda deksametazon baskılama testinde kortizolün baskılanmaması oranının yüksek olduğu bilinmektedir (Rush ve ark. 1997, Esel ve ark. 2004). Ancak çalışmamızda depresyonun KMY yi azaltıcı etkisi olmadığını bulduk. Ayrıca depresyonun şiddeti ile KMY arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki yoktu. Bulgularımız depresyon şiddetinin yalnızca sınırlı ve hafif düzeyde bir KMY deki normalden sapma ile ilişkisi olduğunu göstermektedir. Çalışmamızın sınırlılıkları; KMY ölçümünün yanı sıra ilişkili gibi görünen hormon düzeyleri ve kemik döngüsü belirleyicilerinin ölçülmemiş olması ve tedavinin etkisini dışlayabilmek için ilaç başlanmadan önce ve tedaviden sonra ölçüm yapmamış olmamızdır. Sonuç olarak bulgularımız, depresyonda kemik mineral yoğunluğunda değişiklik olmadığını doğrular niteliktedir. Ayrıca çalışmamızda daha önce bu konuda yeterince incelenmemiş olan depresyonlu erkek hastalar da incelenmiş ve daha önceden öne sürülenin aksine erkeklerde de KMY de değişiklik olmadığı gösterilmiştir. Bu alanda özellikle cinsiyet farkını da göz önüne alan daha geniş çalışmalara ihtiyaç vardır. 81

KAYNAKLAR Amerikan Psikiyatri Birliği (1994) Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, dördüncü baskı (DSM-IV) (Çev. ed.: E Köroğlu) Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 1995. Amsterdam JD, Hooper MB (1998) Bone density measurement in major depression. Prog Neuro-Psychopharmacol & Biol Psychiat, 22: 267-277. Assies J, Visser I, Nicolson NA ve ark. (2004) Elevated salivary dehydroepiandrosterone-sulfate but normal cortisol levels in medicated depressed patients: preliminary findings. Psychiatry Res, 128: 117-22. Coelho R, Silva C, Maia A ve ark. (1999) Bone mineral density and depression: a community study in women. J Psychosom Res, 46: 29-35. Eşel E, Kartalcı S, Tutuş A ve ark. (2004) Effects of antidepressant treatment on thyrotropin-releasing hormone stimulation, growth hormone response to L-DOPA, and dexamethasone suppression tests in major depressive patients. Prog Neuro-Psychopharmacol & Biol Psychiat, 28: 303-309. Halbreich U, Palter S (1996) Accelerated osteoporosis in psychiatric patients: possible pathophysiological processes. Schizophr Bull, 22: 447-454. Herran A, Amado JA, Garcia-Unzueta MT ve ark. (2000) Increased bone remodeling in first-epizode major depressive disorder. Psychosom Med, 62: 779-782. Krane SM, Holick MF (1994) Metabolic bone disease. Harrison s Principles of Internal Medicine, 13. baskı, Isselbacher KJ, Braunwald E, Wilson JD, Martin JB, Fauci AS, Kasper DL (Ed), s. 2172-2174. Kartalcı Ş (2004) Depresyonlu kadınlarda nörosteroidler ile bilişsel işlevler arasındaki ilişki. Uzmanlık tezi, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kayseri. Kavuncu V, Kuloğlu M, Kaya A ve ark. (2002) Bone metabolism and bone mineral density in premenopausal women with mild depression. Yonsei Med J, 43: 101-108. Michelson D, Stratakis C, Hill L ve ark. (1996) Bone mineral density in women with depression. N Engl J Med, 335: 1176-1181. Montgomery SA, Asberg M (1979) A new depression scale designed to be sensitive to change. Br J Psychiatry, 134: 382-389. Özdemir S, Aydemir Ç, Müftüoğlu O (2002) Depresyonu olan premenopozal kadınlarda azalmış kemik mineral dansitesi. Endokrinolojide Yönelişler, 11: 259-261. Pariante CM, Thomas SA, Lovestone S ve ark. (2004) Do antidepressants regulate how cortisol affects the brain? Psychoneuroendocrinology, 29: 423-447. Reginster JY, Deroisy R, Paul I ve ark. (1999) Depressive vulnerability is not an independent risk factor for osteoporosis in postmenopausal women. Maturitas, 33: 133-137. Rush AJ, Giles DE, Schlesser MA ve ark. (1997) Dexamethasone response, thyrotropin-releasing hormone stimulation, rapid eye movement latency, and subtypes of depression. Biol Psychiatry, 41: 915-928. Schweiger U, Deuschle M, Körner A ve ark. (1994) Low lumbar bone mineral density in patients with major depression. Am J Psychiatry, 151: 1691-1693. Schweiger U, Veber B, Deuschle M ve ark. (2000) Lumbar bone mineral density in patients with major depression: evidence of increased bone loss at follow-up. Am J Psychiatry, 157: 118-120. Van Vort WB, Rubenstein M, Rose RP (1990) Osteoporosis with pathologic hip fractures in major depression. J Geriatr Psychiatry Neurol, 3: 10-12. Whooley MA, Kip KE, Cauley JA ve ark. (1999) Depression, falls, and risk of fracture in older women. Arch Intern Med, 159: 484-490. Yazıcı KM, Akıncı A, Sütçü A ve ark. (2003) Bone mineral density in premenopausal women with major depressive disorder. Psychiatry Res, 117: 271-275. 82