Verimlilik. üzerine yazılar. H. Gürak.

Benzer belgeler

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Ekonomi. Doç.Dr.Tufan BAL. 3.Bölüm: Fiyat Mekanizması: Talep, Arz ve Fiyat

DR. Caner Ekizceleroğlu

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

Üretim/İşlemler Yönetimi 4. Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN

İçindekiler kısa tablosu

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

TOS 408 EKONOMİ İnşaat Mühendisliği Bölümü

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 4.Bölüm: Esneklikler. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Dersin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır)

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ

Faktör Donatımı Teorisi (Heckscher Ohlin) Karşılaştırmalı Üstünlüklere Eleştiri. Heckscher Ohlin Modelinden Çıkartılan Teoremler

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II



İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Mikroiktisat Final Sorularý

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI

Ekonomi I FĐRMA TEORĐSĐ. Piyasa Çeşitleri. Tam Rekabet Piyasası. Piyasa yapılarının çeşitli türleri; Bir uçta tam rekabet piyasası (fiyat alıcı),

Sürdürülebilir Gelecek İçin Sürdürülebilir Enerji: Kısa ve Orta Vadeli Öneriler Rapordan Önemli Satır Başları

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi

Ekonomi II. 24.Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma. Doç.Dr.Tufan BAL

BİT Büyüme Dalgasının Türkiye Ekonomisine Etkileri

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

Ar-Ge ve İnovasyon. Doç.Dr. Semra HASANÇEBİ Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

2 almak gerekir. Teknoloji seçimi üzerinde hassasiyetle durulması gereken çok önemli bir adımdır. Teknolojik yetersizlik: Teknolojik gelişmelere zaman


ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

Dış Ticaret Politikasının Amaçları

MİLLİ GELİR VE MARJİNAL TÜKETİM EĞİLİMİ

KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ( ) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman)

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları.

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

EĞİTİMİN EKONOMİKTEMELLERİ. 6. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

İktisadi Analiz Ders Notu: Doğrusal Üretim Modelleri ve Sraffa Sistemi

Yeni Dış Ticaret Teorileri. Leontief Paradoksu

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Klasik ve Neo-klasik Dış Ticaret Teorileri

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

Finansal Yatırım ve Portföy Yönetimi. Ders 5

1. GENEL EKONOMİK GÖSTERGELER

SORU SETİ 10 MALİYET TEORİSİ - UZUN DÖNEM MALİYETLER VE TAM REKABET PİYASASINDA ÇIKTI KARARLARI - TEKEL

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T + U Saat Kredi AKTS. ECON 606: İleri Makroiktisadi Analiz I. Ön Koşul Dersleri

Bölüm 8: TAM REKABET PİYASASI. Firmaların piyasalarda nasıl davranacağı, piyasa yapısı ile yakından ilişkilidir.

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

İktisadi Büyüme (ECON 409) Ders Detayları

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

11/10/14. Yeni ürün geliştirme stratejisi Yeni ürün geliştirme süreci Yeni ürün geliştirme yönetimi Ürün yaşam döngüsü stratejileri

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

9. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

TARIM EKONOMİSİ. Prof. Dr. Göksel Armağan 2017

TARIM EKONOMİSİ ve İŞLETMECİLİĞİ. Dr. Osman Orkan Özer

İktisat Nedir? En genel haliyle İktisat bir tercihler bilimidir.

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii. KİTABIN KULLANIMINA İLİŞKİN BAZI NOTLAR ve KURUM SINAVLARINA İLİŞKİN UYARILAR... 1 BİRİNCİ BÖLÜM İKTİSATIN TEMELLERİ

ONBĠRĠNCĠ BÖLÜM BÜYÜME, KALKINMA VE YOKSULLUKLA MÜCADELE

KYM363 Mühendislik Ekonomisi

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ II

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

[AI= Aggregate Income (Toplam Gelir); AE: Aggregate Expenditure (Toplam Harcama)]

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı Ekonomide Kıtlık ve Tercih

İKTİSAT BİLİMİ VE İKTİSATTAKİ TEMEL KAVRAMLAR

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Yasin ÇOBAN İŞLETME İKTİSADI

İşletmelerin Büyüme Şekilleri

Türkiye de Özel Sağlık Sigortası

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

EKO 205 Mikroiktisat. Kar Maksimizasyonu Profit Maximization

Yeni Dış Ticaret Teorileri

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası

IKT Kasım, 2008 Gazi Üniversitesi, İktisat Bölümü. DERS NOTU 5 (Bölüm 7-8) ÜRETİCİ TEORİSİ

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

meydana gelen değişmedir. d. Ek bir işçi çalıştırıldığında sabit maliyetlerde e. Üretim ek bir birim arttığında toplam

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

SAY 203 MİKRO İKTİSAT

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ekim 2014

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi GENEL ÇEVRE ANALİZİ

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

Transkript:

Verimlilik üzerine yazılar H. Gürak hasmendi@gmail.com www.hasmendi.net Mart-2008

ii

iii ÖNSÖZ Bu kitapda daha önce dergilerde veya www.hasmendi.net sitesinde yayınlanmış verimlilik konusu ile ilgili bazı yazılar yer almaktadır. Böyle bir derleme yapmanın amacı verimlilik konusu ile ilgilenen kişilere konuyla ilgili yazarın görüşlerini toplu halde sunma arzusudur. Yazılar ilk kez yazıldığında Türkiye de Milli Prodüktivite Kurumu (MPM) olarak bilinen ve verimlilik ile ilgili çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuş Ankara merkezli bir kurum vardı. Bu kurum günümüzde Bilgi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Verimlilik Genel Müdürlüğü olarak görevini sürdürüyor. MPM nin yayınlarında en dikkatimi çeken şey kurumun uzun dönem verimlilik artışı ile ilgili çalışmalarının olmamasıydı. Bu konu çok öenmliydi çünkü verimlilik statik durumla ilgiliyken verimlilik artışı dinamik bir süreç, yani uzun dönem büyüme ile ilgilidir ve çok önemli bir konudur. Uzun dönem verimlilik artışının önemi iyi algılanmadığı için MPM nin ne çalışmalarında ne de yayınlarında teknolojik yenilik ile bağlantılı verimlilik artışı analizleri yer almıyordu. Başka bir deyişle, MPM nin çalışmaları kısa dönem verimlilik artışı veya durağan verimlilik analizlerine yönelikti. Oysa uzun dönem verimlilik artışı kısa dönem verimlilik analizinden çok daha önemli bir konuydu. Konuyla ilgili görüşleriminin bir bölümünü 2008 tarihinde verimlilik başlıklı bir sanal kitapta derleyip, www.hasmendi.net sitesinde okuyucuların takdirie sundum. Zaman içinde MPM Kurumu Verimlilik Genel Müdürlüğü adı altında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın bünyesine alınmış. Çok doğru bir karar verilmiş. Ancak yeni kurumun kullandığı tanımlar ve Kurum un faaliyetleri büyük oranda eskisinin aynıydı. Göze çarpan en önemli yenilik artık verimlilik artışı kavramının kullanılıyor olmasıydı. Ancak bu konudaki görüşler sanki öylesine yerleştirilmiş gibi bir izlenim bıraktı. Sanki teknolojik yeniliklere dayalı uzun dönem verimlilik artışının önemi tam olarak algılanamamış gibi. Bu durumda 2008 yılında sanal kitap olarak yayınlanan Verimlilik hakkındaki çalışmaları 2013 yılında gözden geçirip, tekrar yayınlamak yararlı olabilir diye düşündüm ve böylece Verimlilik başlıklı sanal kitabın şu an okuduğunuz güncellenmiş hali ortaya çıktı. Kitabın içerdiği yazılar hakkında: Bilgi-Zihinsel Emek-Verimlilik Artışı ilişkisi hakkındaki birinci çalışmada verimliliği ilgilendiren bazı anahtar kavramların üzerinde durulacak ve "üretim için bilginin", yani teknolojinin ve bilginin kaynağı olan "zihinsel emeğin", veya bazılarının dediği gibi beşeri sermayenin "verimlilik artışlarında" (büyümede) nasıl bir etkisi olduğu incelenecektir. Diğer bölümlerdeki görüşleri daha iyi algılamak için bu bölümün dikkatle okunması gerekir.

iv Verimlilik Artışları başlıklı ikinci çalışmanın amacı, uzun dönem ekonomik büyümenin teknolojik yeniliklerden kaynaklanan verimlilik artışları olduğunu göstermektir. Teknolojik yenilikler olmasaydı kaçınılmaz olarak bir müddet sonra Neoklasik modellerin öngördüğü denge ye ulaşılacak ve büyüme sona erecekti. Ama ne büyüme duruyor ne de kâr oranı sıfıra doğru düşüyor. Bunun nedeni yaratıcı zihinsel emeğin ürünü olan teknolojik yenilikler dir. Üçüncü çalışmanın başlığı MPM (VGM) Verimli mi? Amaç öncelikle "üretim için bilginin" (teknolojinin) uzun dönem büyümeye nasıl bir etkisi olduğunu göstermektir. Ardından bu amaca yönelik MPM nin çalışmalarının ne kadar doğru olduğuı incelenecektir. Hatırlatmakta yarar var, MPM nin çalışmaları genel itibarıyla veri teknoloji ile verimlilik artışlarını hedeflemektedir ki bu yaklaşım MPM nin uzun dönem verimlilik artışına yapabileceği katkıyı sınırlamaktadır. Verimlilik ve MPM (VGM) başlıklı dördüncü ve son çalışma, MPM Verimli mi? başlıklı üçüncü çalışmanın devamı niteliğindedir ve amacı MPM nin kullandığı verimlilik ile ilgili temel kavramların tanımına ve çalışmalarının kapsamına yönelik eleştiriler yapmaktır. Savunulan görüşe göre, MPM verimlik ve verimlilik artışı arasındaki önemli farkın farkında değil. Dolayısıyla, MPM nin çalışmalarının teknolojik yenilikleri de kapsayacak biçimde yeniden yapılandırılması öneriliyor. Hasan Gürak 2013-09-27

v İçindekiler Önsöz... iii 1- BİLGİ -VERİMLİLİK ARTIŞI İLİŞKİSİ... 1 Giriş... 1 Bilgi mi? Enformasyon mu?... 1 Bilgi Toplumu Bilgi Çağı... 3 Verimlilik... 5 Verimlilik Artışı (Büyüme)... 6 Büyüme 1: Etkinlik (mikro verimlilik) artışı - Kısa dönem... 7 Büyüme 2: Teknolojik (Makro) Verimlilik Artışı-Uzun Dönem... 9 Üretken Bilgi - Büyüme İlişkisi... 12 Özetle... 12 KAYNAKLAR... 13 2- VERİMLİLİK ARTIŞLARI... 15 Giriş... 15 Yeni Teknolojilerin önemi... 15 Büyüme olgusu... 16 Hangi Ölçüte Göre Büyüme?... 17 Tarihsel Perspektif... 18 Makro Verimlilik Artışı Kavramı... 19 Verimlilik Artışı Neden Amaçlanır?... 20 Verimlilik Artışı Ölçümü... 21 Yeni Ürünler ve Değer Ölçümü... 23 Ürün, Mal ve Hizmet... 25 Verimlilik Nasıl Artar?... 26 1- Yeni üretim yöntemi (Yeni Teknoloji)...27 2- Yeni Ürünler ve Üretim Yöntemleri (Yeni Teknoloji)...29 3- Teknoloji Transferi (Veri Teknoloji)...30 4- Yeniden Yapılanma Üretimin Reorganizasyonu (Veri Teknoloji)... 31 5- Kapasite Kullanımını Arttırmak (Veri Teknoloji)... 31 6 - Vardiyalı Çalışma (Veri Teknoloji)...32 7- Kaynakların Yeniden Dağılımı (Veri Teknoloji)...32 8- Eğitim Ve Beceri Düzeyini Arttırmak (Veri Teknoloji)...33 9- İşyerinde Mesleki Eğitim ve Deneyim (Veri Teknoloji)...34 10- İşyeri Sağlık Güvenlik Koşullarının İyileştirilmesi (Veri Teknoloji)...35

vi 11- İşletmede Demokrasi (Veri Teknoloji)...35 Sonuç... 36 3- MPM VERİMLİ Mİ?... 41 Giriş... 41 Verimlilik-Etkinlik... 42 Makro Verimlilik ve MPM... 45 Diğer İktisadi Alanlarda VERİMLİLİK ARTIŞI... 46 Sonsözler... 48 4- VERİMLİLİK HAKKINDA... 49 GİRİŞ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. MPM ve Verimlilik... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Tanımlar ve Ölçümler... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Verim... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Verimin ölçümü... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Verimlilik... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Verimlilik artışı (büyüme)... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Hizmetler sektöründe verimlilik... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Hizmet Üretiminde Verim, Verimlilik ve Verimlilik ArtışıHata! Yer işareti tanımlanmamış. Hizmet üretiminde verim... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Hizmet üretiminde verimlilik... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Hizmet üretiminde verimlilik artışı (büyüme)... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Kalite ve verimlilik... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Sonuç... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Ek:1... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Ek:2... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Solow modeli ve Toplam Faktör Verimliliği. Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Uzun dönem büyüme... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Solow, TFP ve kısa dönem büyüme... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. TÜRKİYE'DE TFP VE BÜYÜME... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

1 1- BİLGİ -VERİMLİLİK ARTIŞI İLİŞKİSİ 1 GİRİŞ Son 20-30 yıldır üretim için gerekli bilgi (teknoloji) ve bilgili işgücü (bazılarına göre beşeri sermaye) kavramları ile ulusların gönenci arasındaki ilişki iktisatçılar tarafından çok yakın ilgi görmekte bu konuda çalışmalar giderek artmaktadır. Özellikle "teknoloji" daha doğrusu teknolojik yenilik kavramı artık büyüme kuramlarının veya verimliliği artırmaya (büyümeye) yönelik analizlerin ayrılmaz bir parçası oldu. Hatta bazı araştırmacılar (Romer;1990: Gürak;2011-a) "teknolojik yenilikleri" içsel (endojen) bir faktör olarak iktisadi kurama entegre etmeye çalıştılar. Ancak Türkçe'de bilgi ve enformasyon (malumat) gibi anahtar kavramlar yabancı dildeki orijinal anlamlarına uygun biçimde doğru kullanılmadıklarından, bilgi ve bilgi ile bağlantılı konular çoğu zaman yanlış anlaşılmakta ve yorumlanmaktadır. Bu makalede önce bu anahtar kavramların üzerinde durulacak ve daha sonra "üretim için gerekli bilginin" (teknolojinin) ve bilginin kaynağı olan "bilgili insanın" veya beşeri sermayenin, "verimlilik artışlarında" (büyümede) nasıl bir etkisi olduğu incelenecektir. Bu nedenle "bilgi" sözcüğünün doğru tanımı çok önem kazanmaktadır. BİLGİ Mİ? ENFORMASYON MU? Her alanda olduğu gibi verimlilik açısından da çok önemli bir kavram olmasına karşın "BİLGİ" sözcüğünü maalesef Türkiye de pek çok kişi yanlış anlamda kullanıyor. Başta eğitimli kişiler bilgi (knowledge) ve enformasyon (information) sözcüklerini eşanlamlıymış gibi kullandıkları için bilgi toplumu (knowledge society) ile enformasyon toplumu (information society) kavramları da birbirine karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır. Oysa arada çok önemli farklar vardır. Sokaktaki vatandaşın kavramlar konusunda böyle bir yanılgıya düşmesi anlayışla karşılanabilir. Ama bilimsel açıklamalar yapan ve halkı etkileyebilecek konumda sosyal statüye sahip kişilerin böyle bir lükse sahip olmaması gerekir. Eğer 1 Bu yazının ilk versiyonu Verimlilik Dergisi nin 2001-1 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

2 "information" bilgi ise, "knowledge" nedir? sorusuna acaba bu yanlışın içine düşenler nasıl yanıt vereceklerdir. İngilizcesi information olan enformasyon veya malumat sözcüğü herhangi bir konu ile ilgili bir bilinmeyeni (belirsizliği) açıklığa kavuşturma konusunda yardımcı olan veriler ve betimlemelerdir. Enformasyonun altı çizilmesi gereken en önemli özelliği açıklayıcı değil, betimleyici olmasıdır. Örneğin, masanın ne renk olduğu, sinemada gösterilen filmin adı, havanın nasıl olduğu veya aradığımız bir kitabın hangi kütüphanede veya kitapçıda olduğu, bilgi değil, enformasyondur? "Paparazzi" veya "televole" programlarından öğrenilenler de "enformasyondur", bilgi değil. Oysa bazen haber sunucuları cinayet yerinden son bilgileri aktarıyoruz gibi çok yanlış, hatta çok saçma cümleler kuruyorlar. Cinayet yerinden ne bilgisi aktarılabilir? Cinayetin nasıl işleneceğine veya işlenmesi gerektiğine dair bilimsel nitelikli bilgi mi? Cinayet yerinden haber verilir, bilgi değil. Anlam olarak karşılığı "malumat" veya yerine göre "haber" olan enformasyon sözcüğünün Türkçe'deki yaygın kullanım şekli göz önüne alınarak mutlaka "bilgi" sözcüğü ile bağlantısı kurulmak istenirse herhalde enformasyonu "sıradan bilgi" olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Ama kaç kişi böyle bir ayrımın farkında olacaktır? Dolayısıyla, en doğru yaklaşım bilgi kavramını doğru kullanmaya çalışmak olmalıdır. Bilgi (knowledge), olguları ve olayları algılama, anlama ve açıklamaya yönelik, eğitim, gözlem, araştırma veya deneyim yoluyla elde edilen ve bütün bunların insanın zihinsel değerlendirmesi neticesinde ortaya çıkan nitelikli ifadeler veya fikirlerdir. Bilgiye, bir çeşit işlenmiş enformasyon da diyebiliriz. Örneğin, kredi kartlarının sağladığı enformasyon kullanılarak kredi kart sahiplerinin haklarında cinsiyet, yaş ve gelir durumlarına göre harcama alışkanlıklarını açıklayıcı bilgi sahibi olabiliriz veya gelecekteki davranışları hakkında öngörüde bulunabiliriz. Görüldüğü gibi enformasyon ve bilgi sözcükleri arasında çok önemli anlam farkı vardır. Bilim (science), bilgi sözcüğü ile çok yakından ilişkilidir; doğayı ve toplumu sistematik olarak inceleyen, gözlemler, deneyler yoluyla açıklamaya yönelik zihinsel çalışmaların genel adıdır, demek yanlış olmaz. İnsanlar binlerce hatta milyonlarca yıldır yaşadıkları çevreyi daha iyi anlamak için fiziksel, biyolojik ve sosyal anlamda yaptıkları araştırmaların bulguları (öğrendikleri) bilim havuzunun içinde toplar. Ve insanoğlu sürekli olarak bu bilgi havuzuna katkıda bulunmaktadır. İçinde yaşadığımız "enformasyon toplumunun" en önemli özelliği ise elde edilen

3 "yeni bilgilerin" iletişim kanalları sayesinde bilim havuzuna daha da hızlı akışını ve dağılımını sağlamak olmuştur. Bilimsel çalışmaların amacı, genellikle, ticari çıkar gözetmeksizin bir konu hakkında "daha fazla" bilgi sahibi olmak diye tanımlanabilir. Örneğin başka gezegenlerde yaşam olup olmadığı, örümceğin ağını hangi teknikle ördüğü gibi konular bilim insanlarının merak ettikleri için araştırdıkları konulardır. Kendini tatmin ve meslektaşları tarafından takdir edilme bilim insanlarının temel beklentileri ve ödülleridir. Teknoloji: Bilimle arasındaki çizginin tam olarak nerede başladığının belirlenmesi bazen çok zor olan "teknoloji" ise özet olarak insanların çevrelerini değiştirmek ve denetlemek için ürettikleri "bilgi" şeklinde tanımlanabilir. İktisadi bağlamda kullandığımızda, elde edilen veya oluşturulan bilginin kullanım amacı kâr etmektir. Eğer yeni bilgi ticari amaçla (kâr elde etmek için) kullanılmıyorlarsa buna bilimsel bilgi demek gerekir. İçinde yaşadığımız toplumlarda teknolojiler genel olarak ticari (kâr) amaçlı üretilirler. Dolayısıyla, teknolojiyi kısaca üretim için gerekli bilgi veya üretken bilgi, şeklinde de tanımlayabiliriz. Yeni teknolojiler dinamik bir süreç içinde temel araştırma (research), icat (invention) ve geliştirme (innovation) safhalarından sonra ortaya "yeni" bir ürün ve/veya yeni bir üretim yöntemi koyar. İktisadi bağlamda, özellikle de ilgi alanımız olan verimlilik artışı veya uzun dönem ekonomik büyüme ile ilgili en önemli unsur teknolojik yeniliklerdir. Bu sayede piyasa ortalamasının çok üstünde tekel kârı elde etmek mümkün olur. Zaman içeresinde "yeni" ürün veya yeni üretim yöntemi başkaları tarafından da üretilerek standart ürün haline gelir ve kâr oranları da ortalama oranlara doğru düşüş gösterir. Ancak "daha yeni" ürünlerin sunulmasıyla eğilimler gene değişim gösterir ve teknolojik yenilikler devam ettiği sürece kâr oranının sıfıra düşmediği görülür. Dolayısıyla, teknolojik yenilikler veya yeni teknolojiler uzun dönem verimlilik artışlarının en önemli unsuru olarak çok önemlidir. BİLGİ TOPLUMU BİLGİ ÇAĞI Ne yazık ki Bilgi Toplumu (Çağı) ve Enformasyon Toplumu (Çağı) kavramları da sıkça birbirine karıştırılmakta ve bu iki farklı kavram da eşanlamlıymış gibi kullanılmaktadır. Bunun sonucu olarak da bazı şeyler yanlış anlatılmakta ve/veya yanlış anlaşılmaktadır. Örneğin, sanayi sonrası toplumdan söz ederken Batılılar normal olarak iletişim olanaklarının gelişmesiyle ilgili enformasyon toplumu

4 kavramını kullanırlar. Türkçe'de ise bu kavram genellikle Bilgi Toplumu şeklinde kullanılır (Çoban;1996;Erkan;1994). Hatta Erkan bir adım daha atarak bilginin (enformasyonun) klasik üretim faktörleri olan emek, doğa ve sermayeyi ikame edebileceğini (!) bile iddia ediyor (1994;96) ki bu çok büyük bir yanlıştır. Çünkü bilgi de enformasyon da zaten insan emeğinin ürünüdürler. Zihinsel emek olmadan bilgi de olmaz enformasyon da; dolayısıyla ne bilgi ne de enformasyon emeği ikame etmez, edemez. Bilginin diğer geleneksel tanıma göre üretim faktörleri olan doğa ve sermaye mallarını ikame edebileceği görüşü de temelden yanlıştır. Çünkü geçmişte olduğu gibi günümüzde de yeni veya eski ürünler üretebilmek için de doğanın sunduğu hammaddelere gereksinim vardır. Doğanın hammaddesi olmadan üretim yapılamaz. Her türlü üretimin gerçekleşebilmesi için doğanın girdileri mutlaka gereklidir. Sermaye mallarına gelince: Doğada, dolayısıyla yaşadığımız çevrede, "hiçbir şey yoktan var olmaz, varken de yok olmaz, sadece değişime uğrar". Bu herkes tarafından bilinen temel bir fizik kuralıdır. Bu nedenle sermaye malları denen fiziksel üretim araç-gereçleri veya aletler de da doğanın sağladığı hammaddelerin insan emeği ile değişime-dönüşüme uğramış yeni biçimlerinden başka bir şeyler değildirler. Yani üretken olan insan tarafından üretilmiş ürünlerdir. Kendi başlarına hiçbir şey üretemezler. Dolayısıyla sermaye mallarının verimliliği de olamaz, ideolojik düşünce dışında. Yeni teknolojiler sayesinde üreticiler daha az girdi (hammadde veya sermaye malı) kullanarak daha fazla çeşit ve miktarda veya kalitede ürün elde edebilir. Ancak bu doğa ve sermaye mallarının bilgi ile ikame edilebilir olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla, BİLGİ'nin diğer (klasik) üretim faktörlerinin yerini aldığı" görüşü çok yanlış bir anlayış biçimidir ve bize tek katkısı iktisadi olayların veya olguların yanlış anlaşılmasına neden olmaktır. Enformasyon sözcüğünün yanlış kullanımı sonucu birçok kişi, örneğin öğrenciler, sanki daha önceleri bilgi yokmuş veya önemsiz bir rolü varmış gibi yanlış bir kanıya varabiliyorlar. Hâlbuki bilgi üretimi insanların hayvanlardan en önemli ve belirgin farkı olarak hep var olmuş ve olmaya devam etmektedir. Örneğin ilk av aletlerinin veya tuzaklarının yapımı, ateşin bulunması, tekerleğin icadı çok uzun aralıklarla gerçekleşmelerine karşın insanın aklını (zihinsel emeğini) kullanarak ürettiği devrimsel nitelikte bilgilerdir. Hayvanların ehlileştirilmesi, toprağın işlenmesi, buhar makinesi, bilgisayarlar tarih boyunca hep aklımızın ürettiği bilgiler sayesinde mümkün olmuştur. Dolayısıyla insanlar hep bilgi ile birlikte olmuşlar, bilgi ve bilgili insanlar sayesinde bugünlere gelebilmişlerdir.

5 VERİMLİLİK Verimlilik Verimlilik (V) statik bir kavramdır ve üretken olmak, yani yapılan bir işten olumlu sonuç almak anlamına gelir. Ancak verimliliğin küresel kabul görmüş tek bir tanımı olmadığı için bazen sözcüğün farklı anlamlarda kullanıldığını görürüz. İşletme bazında verimlilik denince işadamının ilk aklına gelen üretimde kullanılan girdiler ile çıktı arasındaki ilişkidir, daha doğrusu kâr oranı. Bir işletme sadece ve sadece kâr, daha doğrusu mümkün olan en yüksek kâr miktarını, elde etmek amacıyla kurulur. İşletmenin varlığını sürdürebilmesi ancak kâr edildiği sürece mümkündür. Dolayısıyla bir işletme için verimli olmak veya kârlı olmak genellikle aynı anlama gelir. Verimli (kârlı) olmayan bir işletme rekabetçi bir piyasada tutunamaz, silinmeye mahkûmdur. Ülke ekonomisinin büyüme analizinde kâr oranı yerine üretilen katma-değer (VA) kavramı daha uygun bir ölçüttür (kriterdir). Çünkü VA hem çalışana ödenen ücreti (W) hem de kâr miktarını kapsar (π); (VA=W+π) ve makro-ekonomik analizler için daha uygun bir ölçüttür. Bu nedenle, üretilen VA miktarı veya oranı makroekonomik büyümenin göstergesi olarak ele alınacaktır. Bir başka deyişle, ülke ekonomisi için verimli olmak, iktisadi anlamda katma-değer üretmek anlamına gelmektedir. Verimli olabilmenin, (VA yaratabilmenin) önkoşulu üretim esnasında mutlaka belli bir miktar emeğin kullanılmasıdır. Emekçinin emeği olmadan ne üretim yapılabilir, ne de VA üretilir. Birbirine yakın anlamlar içeren verimlilik, ekonomik etkinlik, teknik etkinlik ve kârlılık kavramlarının arasındaki anlam farklarına dikkat etmek gerekir. Olası bir tanım hatası sonuçların doğru algılanması ve çözüm bulunmasında önemli bir engel oluşturabilir. Söz konusu kavramlar ile ilgili kısaca aşağıdaki tanımlamalar yapılabilir: Kâr (π) : Toplam gelir Toplam maliyet Kâr oranı (r) : Kâr/toplam maliyet [π/(p*q+w*l)] (işletme için) Verimlilik (V) Verimlilik-MPM (V-MPM) : Çıktı/Girdi : VA üretmek (ülke ekonomisi açısından) (Miktar? Değer?) Ekonomik Etkinlik (EE): Geliri maksimize, gideri minimize etmek. Teknik Etkinlik (TE) : Veri teknoloji ile en az fiziksel girdi kullanarak en yüksek fiziksel çıktı miktarını elde etmek.

6 π" kâr miktarını, p fiyatı, q üretilen miktarı, w ücreti ve L çalışan kişi sayısını gösteriyor. Bilindiği gibi doğa kendiliğinden insanların kullanımı için meyveler, sebzeler, ağaçlar, balıklar, madenler gibi birçok ürün sunar. İşgücünün emeğinin katkısı olsa da olmasa da doğa bu ürünleri üretir; çünkü doğa verimlidir. Ancak üretken doğanın ürünleri bir kullanım değeri içermelerine karşın kendi başlarına bir değişim-değeri içermezler. Değişim değerinin olması için işgücünün devreye girmesi ve var olan değere bir katkıda bulunması, yani katma-değer (VA) eklemesi gerekir. Bir başka deyişle, işgücü (zihinsel ve bedensel) emeğini kullanarak doğanın sunduğu nimetleri faydalı ürünlere dönüştürür ve bunu yaparken emek harcar. İşveren ise emekçinin verimliliğini arttırmak için üretim araç-gereçlerini satın alıp, emekçinin hizmetine sunar ve üretim faaliyetinin sonucunda kâr elde etmeyi bekler. Bu tür üretim faaliyetleri sayesinde insanlar refah düzeylerini sürekli olarak arttırmayı başarmışlardır; yani verimli olmuşlar ve verimliliklerini sürekli olarak artırmayı başarabilmişlerdir. Verimlilikte işgücünün emeğinden kaynaklanan sürekli verimlilik artışları olmasaydı insanların yaşam biçimi diğer canlı türlerin yaşam biçiminden pek farklı olmazdı. Bu nedenle verimli olmak ve verimlilikte sürekli artış sağlamak yaşam standartları ile ilgili çok önemli kavramlar ve olgulardır. Verimlilik Artışı (Büyüme) Ülke ekonomisi bağlamında g ile simgelenen verimlilik artışı (büyüme) oranı dinamik bir kavram olup zaman içinde belli bir ölçüte göre üretilen katma değerdeki reel artışı gösterir. Teknolojik yeniliklere dayanan verimlilik artışı önemlidir çünkü bir yandan mikro düzeyde firmanın rekabet gücünü ve kârlılığını arttırırken diğer yandan da üretilen toplam katma değerin artmasına, dolayısıyla hem bireysel hem de toplumsal ekonomik gönenç artışına neden olmaktadır. Katma değer üretimini arttıran her türlü eylem, verimlilik artışını da beraberinde getirecektir. Uzun dönem büyümenin temel etkeni yeni bilgiler (teknolojik yenilikler) olduğu için verimlilik artışlarını kısa ve uzun dönem olarak ikiye ayırarak incelemek daha yararlı olacaktır. Bu nedenle verimlilik artışları aşağıda olduğu gibi üç ayrı başlık altında incelenecektir. 1. Etkinlik (mikro verimlilik) artışı, (teknolojik yenilik olmadan kaynakların daha etkin kullanımı); ve 2. Teknolojik (makro) verimlilik artışı, (yeni teknolojilere dayalı büyüme veya verimlilik artışı).

7 3. Yatay yatırımlar (veri teknoloji ile büyüme). Büyüme 1: Etkinlik (mikro verimlilik) artışı - Kısa dönem Teknolojik yenilik olmadan da, veri teknoloji ile verimliliği arttırmak, yani iktisadi anlamda büyümek olasıdır. Veri teknolojilerin ve üretim girdilerinin daha etkin kullanımından kaynaklanan verimlilik artışlarını etkinlik (mikro verimlilik) artışı olarak tanımlıyoruz. Bir başka deyişle, kısa dönem için mikro verimlilik veya etkinlik artışı sağlanabilir (bkz. Çizelge:1). Çizelge:1 Mikro verimlilik artışı ve teknolojinin niteliği 1- Ekonomik etkinlik (EE) 2- Teknik etkinlik (TE) Kısa dönem Veri teknoloji 1. Ekonomik etkinlik (EE) artışı: Parasal bir olgudur ve teknolojik yenilik boyutu yoktur. Amaç üretimin toplam maliyetini en düşük seviyeye indirirken parasal geliri, dolayısıyla kârı, en üst seviyeye çıkarmaktır. MPM nin değer açısından verimlilik tanımına benzeyen ekonomik etkinliği (EE) aşağıdaki biçimde tanımlayabiliriz. EE = TR TC = P S Q S wl+p i X i p i girdilerin, p s çıktıların fiyatını, Q s çıktı miktarını, X i girdi miktarını, w ücret düzeyini, L ise çalışan sayısını simgelemektedir. EE artışı değer bazında olumlu yönde bir değişim olduğunu gösterir. EE artışı = ΔTR > ΔTC veya ΔVA > ΔTC Örneğin, girdileri daha ucuza satın alabilmek, daha ucuza kredi kullanmak veya satış fiyatının artması gibi nedenler ekonomik etkinliğin artmasına neden olacaktır. Eğer Veya TC cet. par. VA π ve EE p s ve TR cet. par. VA π ve EE

8 Veya TR > TC cet. par. VA π ve EE 2. Teknik etkinlik (TE) artışı: MPM nin miktar açısından Çıktı/Girdi verimlilik tanımına benzeyen TE fiziksel girdilerin verimli kullanımıyla ilişkili bir kavramdır. Teknolojik açıdan yenilik içermez ve gerçekleşen üretim miktarı ile potansiyel maksimum çıktı miktarı arasındaki oransal ilişkiyi gösterir. Örneğin, bir işyerinin üretim kapasitesini çeşitli nedenlerden dolayı tam istihdam edememesi durumunda teknik etkinlik düşecek, aksi durumda ise artacaktır. TE = Gerçekleşen üretim miktarı Potansiyel üretim miktarı TE oranı bire eşit olduğu zaman (TE=1) veri teknoloji ile elde edilmesi mümkün olan en üst seviyede çıktı elde ediliyor demektir. TE oranının birden küçük olması (TE 1) olması fiziksel kaynakların daha etkin kullanılarak fiziksel üretimin artabileceği anlamına gelir. TE bire doğru arttıkça fiziksel verimlilik artacaktır. İşletme için en önemli gösterge olan kâr oranı mümkün olan en üst düzeye çıktığında hem EE hem de TE en üst düzeye ulaşmış olacaktır. EE ve TE optimum düzeyde değilse, kâr oranı pozitif olsa bile en yüksek düzeyde olmayacaktır. Diğer bir deyişle, max r için max EE ve max TE olması gereklidir. Etkinlik (Mikro-Verimlilik) Artışının Bazı Etkileri Kısa dönemde sınırlı miktarda da olsa teknolojik yenilik içermeyen yöntemlerle büyümek mümkündür. Örneğin, üretimde yeniden yapılanmaya giderek birim maliyetler düşürülebilir ve/veya toplam çıktı miktarı/katma değer arttırılabilir. Böylece veri girdilerin daha etkin kullanılması sayesinde üretimde etkinlik artışı (büyüme) sağlanabilir. Ayrıca, genel eğitim seviyesini yükseltmek, işyerinde mesleki eğitim vermek, kapasite kullanım oranını arttırmak, üretim kaynaklarını daha kârlı alanlara aktarmak, işyeri sağlık ve güvenlik ortamını iyileştirmek ve vardiyalı çalışmak suretiyle de verimliliği arttırmak mümkündür. Çizelge:2 de etkinlik (mikro verimlilik) artışları sonucu üretilen katma değerin (VA) ve kâr oranının (r) arttığını ve kârın katma değer içindeki payı artarken ücretin (w) payının azaldığını görürüz, cet. par. Etkinlik artışı sonucu piyasalar doyuma ulaşıncaya kadar büyüme sürer. Ancak belli bir süre sonra piyasalar doyuma ulaşacağından büyüme sona erecek, ekonomi

9 durağan duruma gelir. Diğer bir deyişle, etkinlik (mikro-verimlilik) artışından kaynaklanan büyümenin bir sınırı vardır. Çizelge:2 Etkinlik artışının etkileri Teknolojik yenilik Yok Yok Yok Yok Yok Yok Yok Yok Verimlilik Artışının Nedeni Üretimi yeniden yapılandırma Kapasite kullanımını arttırmak Vardiyalı çalışma Kaynakların yeniden dağılımı Genel eğitim ve beceri kursları İşyerinde eğitim ve deneyim İşyeri sağlıkgüvenlik ortamı İşletmede demokrasi VA / K VA / L r π / VA w / VA Büyüme 2: Teknolojik (Makro) Verimlilik Artışı 2 -Uzun Dönem Büyüme olgusu yeni bilgiler (teknolojik yenilikler) vasıtasıyla gerçekleştiğinde kısa dönem için geçerli ve veri teknolojiye dayalı büyümeye göre daha farklı özellikler göstermektedir. Bu nedenle ekonominin teknolojik yenilikler içeren yeni ürünler ve/veya üretim yöntemleri sayesinde büyümesini teknolojik verimlilik artışı olarak tanımlıyoruz. Teknolojik verimlilik artışlarının en önemli ve belirgin özelliği daha önce üretilmemiş yeni ürünleri ve/veya üretim yöntemlerini kapsamasıdır. Diğer bir deyişle, makro verimlilik artışının kökeninde teknolojik yenilik vardır. Böylece bir yandan tüketime sunulan toplam ürünlerin çeşidinde artış sağlanırken veya üretim maliyetleri düşerken diğer yandan da toplam çıktının değerinde, dolayısıyla yaşam 2 Yeni teknoloji, teknolojik yenilik, teknolojik gelişme kavramları eşanlamlı olarak kullanılmaktadır.

10 standardında ve harcanabilir gelirlerde artış sağlanmaktadır. Söz konusu olan sadece veri ürünleri yeni üretim yöntemleriyle daha verimli üretmek değildir. Ayrıca ve çok önemli bir özellik olarak yeni ürünleri/üretim yöntemlerini de içeren bir gelişme söz konusudur. Bir şeyin üretilmesi veya nakledilmesi işlerinde... verimlilik son 125 yılda, yıllık yüzde 3-4 kadar bir birleşik oranla - gelişmiş ülkelerdeki toplam verimliliğin 45 katı bir büyüme - artmıştır. Bu ülkelerdeki hem yaşama standardındaki hem de yaşam kalitesindeki bütün artışların temelinde verimlilikteki bu patlama vardır. (Drucker, 1995,13) diyen Drucker verimlilik artışlarını soyut ve genel anlamında kullanmaktadır. Benzer şekilde, bir ülkenin gelecekteki yaşam standardının ana belirleyicisi verimlilikteki artıştır, diyen Baumol-McLennan da (1985;5) soyut ve genel bir verimlilik artışından söz etmektedirler. Teknolojik verimlilikteki sürekli artışlar sonucu tüketime sunulan ürünlerin miktarı, çeşidi ve kalitesi artarken aynı zamanda ortalama kişi başı çalışma saatlerinde azalma olduğunu da görüyoruz. Yüz yıl kadar önce bir kişi üretimde yılda yaklaşık 3,000 saat çalışıyordu. Günümüzde ise yılda yaklaşık 1,500-2,000 saat çalışılmasına karşın tüketiciler yüz yıl öncesine göre tüketebileceklerinden çok daha fazla miktar ve çeşitte ürünlere sahipler. Verimliliği çalışılan saate göre değerlendirecek olursak, günümüzde bir saatte harcanan emekle yüz yıl öncesine göre on kat daha fazla katma değer üretilebilmektedir. Yukarıda da söz ettiğimiz gibi teknolojik (makro) verimlilik artışlarını orta ve uzun dönemdeki özelliklerine göre iki kategoride inceleyebiliriz: 1. Yeni üretim yöntemi fakat veri ürün veya 2. Yeni üretim yöntemi ile yeni ürün. Veri Ürün, Yeni Üretim Yöntemi: Orta Dönem Büyüme Yeniliğin niteliğine göre teknolojik yenilik artışını sınıflandırmak mümkündür. Örneğin, veri ürünü yeni üretim yöntemi ile ürettiğimizde ancak orta dönemde bir büyüme sağlamak mümkündür. Çünkü yeni teknoloji sayesinde başlangıçta daha düşük birim maliyetle üretim sonucu satış fiyatı düşebilir, talep artabilir ve bu durum reel gelirde bir artışa neden olabilir. Ancak, zaman içinde piyasaların yavaş yavaş doyuma ulaşması sonucu aynen etkinlik artışında görüldüğü gibi, büyüme yavaşlayacak ve sonunda ancak nüfus artışı kadar olacaktır.

11 Teknolojik yenilik sayesinde birim üretim maliyetlerin düştüğünü, dolayısıyla kâr oranının arttığını varsayalım, cet. par. Yeni teknoloji sayesinde aşağıdaki sonuçlardan biri ortaya çıkacaktır: a) Girdiler veridir ama çıktı artar; VA ; TC veri, b) Çıktı, girdilerden daha hızlı artar; ΔVA > ΔTC c) Girdiler azalırken çıktı artar; ΔVA ; ΔTC d) Çıktı aynı kalırken girdiler azalır. ΔVA ; ΔTC Örnek olarak, yeni teknoloji sayesinde piyasada satışı olan bir buzdolabının üretim maliyetinde tasarruf yapıldığını varsayalım. Diğer şeylerin değişmediği varsayımı çerçevesinde kâr oranı artacaktır, cet.par. Ancak bu tür bir teknolojik yeniliğin büyümeye katkısı sınırlı olacaktır. Çünkü fiyatın ucuzlaması sonucu talep biraz canlanabilir ama buzdolabı piyasası er veya geç piyasa doyuma ulaşacak ve sektörün büyümesi sona erecektir. Bu nedenle maliyet düşürücü teknolojik yeniliğin büyümeye katkısı sınırlı olacaktır. Yeni Ürün: Uzun Dönem Büyüme Makro verimlilik artışının ikinci durumunda ise teknolojik yenilik sayesinde artık piyasada yeni bir ürün ve büyük olasılıkla beraberinde gelen yeni bir üretim yöntemi vardır. Dolayısıyla, yeni ürüne reel talebin boyutlarının kesin olarak bilinmesi mümkün olmamakla birlikte, tüketiciler tarafından yeni ürüne, üreticiler tarafından da yeni üretim yöntemine büyük olasılıkla yeni bir talep oluşacaktır. Zaten beklentiler bu yönde olmasaydı, teknolojik yeniliklerin uygulanması pek kolay olmazdı. Yeni ürün kavramından ne anlaşıldığı tartışma konusu olabilir. Bazıları için bir ürünün yeni olabilmesi için daha önce aynı işlevi gören başka bir benzer ürünün olmaması gerekir. Örneğin telefon zaten bilinen bir ürün olduğu için cep telefonu yeni bir ürün değildir, mantığıyla yaklaşılabilinir. Yeniliklere böyle baktığımız zaman örneğin son 50 yılda çok az yeni ürünle tanışmış olduğumuz gibi yanlış bir izlenim oluşur. 50 yıl önce de uçak vardı, tren vardı, otomobil vardı ve bu ürünler hep aynı kaldılar, yani homojen bir mal olarak niteliklerinde hiçbir değişim olmadı, anlamına gelir. Oysa her ikisi de iletişim olanağı sağlamasına karşın cep telefonu klasik telefondan çok farklı niteliklere sahip yeni bir üründür. Aynı şekilde ne trenler ne de uçaklar 50 yıl öncekilerle aynı olan homojen araçlar değildirler. Benzer şekilde geçmişte de bilinen ve hala üretilmekte ve kullanılmakta olan binlerce, hatta on-binlerce ürün vardır; ama bunların büyük

12 çoğunluğu tüketici açısından geçmişteki örneklerinden çok farklı teknolojik yapıya ve niteliklere sahiptirler ve çok farklı üretim yöntemleriyle üretilmişlerdir. Bu nedenle farklı teknolojilerle üretilen farklı niteliklere sahip ürünlerin yeni ürünler olarak değerlendirilmesi gerekir. ÜRETKEN BİLGİ - BÜYÜME İLİŞKİSİ Uzun dönemde verimlilik artışının (büyümenin) kaynağı nedir? diye sorulduğunda doğayı veri olarak alırsak verilebilecek tek yanıt vardır; insanın zihinsel emeği veya "yaratıcı zekâsının ürünü olan teknolojik değişim". Teknolojiyi üretim için gerekli bilgi şeklinde tanımlamıştık. Özellikle çağımızda daha önce görülmemiş bir hızda ve sürekli olarak yeni ürünler (mallar ve hizmetler) ve üretim yöntemlerinin üretildiğine şahit olmaktayız. Eğer teknolojik değişim olmasaydı, sadece aynı türden (homojen) malların üretimine devam edilseydi, günün birinde pazarlar doyuma ulaşır, kâr oranları düşer ve yatırımlar dururdu. Karamsar iktisatçıların görüşlerinin aksine verimlilik artışlarının ve büyümenin sürekli olmasının ve uzun dönemde ortalama kâr oranlarının azalma eğiliminde olmayışının nedeni teknolojik yeniliklerdir. Toffler'in dediği gibi; "... zihin işi olmadan, ekonomide hiçbir katma değer, hiçbir servet yaratılamaz. O halde değer dediğimiz şey toprak, emek ve sermayeden daha fazla bir şeylere dayalıdır... Bu da değer kavramını tümden değiştirmektedir." (Toffler;1992;96). ÖZETLE Özetleyecek olursak, üretim için gerekli bilginin, yani yaratıcı zihinsel emekten kaynaklanan teknolojik yeniliklerin, ülkelerin zenginliğinin asıl nedeni olarak kabul edilmesi klasik sermaye tanımına da yeni bir boyut getirir. Bu değerlendirmeler sonucu ülkeleri refah artışına götüren en önemli girdinin bilgi, daha somut olarak, üretim için gerekli bilgi olduğunu iddia etmek mümkündür. Yeni bilgilerin kaynağı ise insanın yaratıcı zihinsel emeğidir. Ancak üretim için gerekli bilginin kendisi yeterli değildir. Bu bilgiyi kullanacak bilgili ve becerili insan en az bilginin kendisi kadar önemlidir. Çünkü bilgili insan olmazsa insanlığın sahip olduğu bilgileri faydalı ürünlere dönüştüremezsiniz. Dünyanın dört bir köşesindeki patent enstitülerinde, bilimsel kitaplarda, dergilerde kayıtlı üretimle ilgili muazzam bir bilgi hazinesi vardır. Hatta her ürün almasını bilene yeni teknolojik bilgiler sunabilir. Ama elinizde bu verileri ve bilgileri değerlendirebilecek insan kaynakları olması koşuluyla.

13 Sihirli bir değnekle Almanya'da bulunan tüm üretim tesislerini bir gece içinde Türkiye'ye taşımak mümkün olsaydı, ülkemizde gerçekleşen üretimin daha düşük miktar ve kalitede olduğunu gözlemlerdik. Çünkü Türkiye'nin işgücünün nitelik düzeyi henüz Almanya'nın işgücünün bilgi ve beceri düzeyinde değildir. Bu nedenle bilgili insan aslında en önemli üretim girdisi ve ülkelerin refahının birincil kaynağıdır. Toplumsal ve bireysel verimlilik artışları, diğer bir deyişle gönenç artışları için en önemli unsur BİLGİLİ ve YARATICI İNSANdır. KAYNAKLAR Çoban, H. 1996 Bilgi Toplumuna Planlı Geçiş DPT, Ankara. Drucker, P.F. 1981 Toward The Next Economics Harper & Row Publ., New York. 1993 Yeni Gerçekler İş Bankası Kültür Yayınları No: 315 1995 Gelecek İçin Yönetim. (Managing for Future) İş Bankası Kültür Yayınları No: 327 Erkan, H. 1994 Bilgi Toplumu Ve Ekonomik Gelişme. İş Bankası Kültür Yayınları No: 326 Gürak, H. 2011-a İktisat Genesis, Ankara. 2011-b İktisat - 2 Genesis, Ankara. Marshall, A. 1961 Principle of Economics, Vol. 1 & 2 Macmillan And Co., London. Romer, P.M. 1990 "Endogenous Technological Change" Journal Of Political Economy, Vol.98, October. 1993 "Economic Growth" in D.R. Henderson (Ed.) The Fortune (1994) "Beyond Classical And Keynesian

14 Macroeconomic Policy". Policy Options, July-August. Schumpeter, J.A. 1970 Capitalism, Socialism and Democracy. Unwin Uni. Books, London. Smith, Adam. Smith, Anthony Toffler, A. 1976 An Inquiry Into The Nature And Causes Of T The Wealth Of Nations, Vol. 1 & 2 1986 İnsan Beyni ve Yaşamı Inkilap Yayınevi, İstanbul. 1992 Yeni Güçler - Yeni Şoklar (Powershift) Altın Kitaplar, İstanbul

15 2- VERİMLİLİK ARTIŞLARI 3 ve Eğitimli, Yaratıcı Zekâlı İnsan İlişkisi Giriş İnsanların hem bireysel hem de toplumsal refah düzeyleri gün geçtikçe artıyor. Tarihsel süreç içinde incelendiğinde de toplumların yaşam standardının sürekli bir artış eğiliminde olduğunu görürüz. Bu gönenç artışı kimi dönemlerde yavaşlamış, kimi zaman savaşlar gibi tahrip edici etkenlerden olumsuz etkilenmiş, kimi zaman ise, özellikle Sanayi Devrimi nden sonra, hızlı bir artış göstermiştir. Geçmişe dönüp bakacak olursak 1,000 yıl önce yaşamış olan atalarımızın toplumsal ve bireysel gönenç düzeylerinin onlardan 500 ya da 1,000 yıl önce yaşamış olan atalarımızın gönenç düzeyinden çok farklı olmadığını görürüz. Ülkeler arasındaki gönenç farkı günümüzde olduğu gibi büyük değildi. Günümüzde ise maalesef bir yandan bireysel gelir eşitsizlikleri artarken bir yandan da ülkeler arası gönenç farkı gittikçe açılmaktadır. Ülkeler açısından bakıldığında bunun nedeninin toplumların tarihsel süreç içinde farklı verimlilik artış oranları göstermelerinden ve bu farklılıkların devam etmesinden kaynaklandığını görürüz. Toplumların verimlilikleri, dolayısıyla gönenç düzeyleri, neden sürekli bir artış eğilimindedir? Acaba bu verimlilik artışları nasıl olmaktadır? Uzun ve kısa dönem arasında fark var mıdır? Bu yazının ana hipotezi uzun dönem ekonomik büyümenin, diğer bir deyişle yaşam standardındaki iyileşmelerin, teknolojik yeniliklerden kaynaklanan verimlilik artışları olduğudur. Teknolojik yeniliklerin kaynağı ise insanın zihinsel emeğidir. Teknolojik yenilikler olmasaydı kaçınılmaz olarak bir müddet sonra Neoklasik modellerin öngördüğü denge ye ulaşılacak ve büyüme sona erecekti. Yeni Teknolojilerin önemi Teknolojik yenilikler olmadan gelişmiş ülkeler bugünkü gönenç düzeyine erişemezlerdi. Teknolojik yenilikler gelişmiş ülkeler için olduğu kadar gelişmekte olan ülkeler için de önem taşımaktadır. Ancak gelişmekte olan ülkelerdeki durum bazı farklılıklar arz etmektedir. Teknolojik gelişmişlik düzeyindeki farklar 3 Bu yazı ilk kez Verimlilik Dergisi nin 2000-3 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

16 nedeniyle gelişmiş ülke firmalarınca bilinen ve hala kullanılmakta olan veya bir zamanlar kullanılmış olan bir teknoloji gelişmekte olan bir ülke firması için çoğu zaman yeni teknoloji anlamına gelmektedir. Bu nedenle gelişmiş ülke firmaları için tamamen yeni teknoloji ne anlama geliyorsa, birçok gelişmekte olan ülke firması için de gelişmiş ülkelerde var olan ve kullanılan ama henüz gelişmekte olan ülke firmalarınca tanınmayan teknolojiler o anlama gelmektedir. Örneğin gelişmiş ülke işletmelerinin sahip olduğu iletişim amaçlı uydu üretme teknolojisi birçok gelişmekte olan ülke firması için "yeni" teknoloji gibidir. Çünkü bu tür teknoloji tanınmamaktadır. Bu arada gelişmekte olan ülke firmalarınca hiç teknolojik katkılar yapılmıyor gibi anlaşılmasın. Ancak yapılan bu katkıların küresel anlamda çok marjinal olmaları ve teknolojik yeniliklerin aslan payının gelişmiş ülke firmalarınca gerçekleştirildiği bir gerçektir. Küresel açıdan bakıldığında tüm ekonomiler için uzun dönemde yeni teknolojilerin, daha kısa dönemlerde ise gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferinin küresel ve bölgesel büyümenin en büyük ve güçlü motoru olacağını ileri sürmek sanırım yanlış olmaz. Bu arada yeni teknolojilere gereksinim duymadan, yani veri teknolojilerle üretim yaparken de bazı önlemler alarak verimlilik artışları sağlamak mümkündür. Ama bu tür verimlilik artışlarının bir sınırı vardır. Buna örnek olarak işgücünü daha iyi eğitmek, vardiyalı çalışmak, işyeri sağlık-güvenlik koşullarını iyileştirmek gibi etkenler sayılabilir. Böylece teknolojik değişime gerek kalmadan fakat sınırlı ölçüde de olsa büyüme sağlanabilecektir. Büyüme olgusu Bu yazıda ülke açısından büyüme, üretimden kaynaklanan katma değer artışı olarak ele alınarak üretici firmalar açısından değerlendirilecektir. Bu tür artışlar kısa dönemde de olabilir, uzun dönemde de. Makroekonomik verimlilik artışını hedef alan politikalar ve uygulamalar ancak firma düzeyinde verimlilik artışları sağlandığında başarılı olabilirler; dolayısıyla katkıları dolaylıdır. Bazen, Türkiye örneğinde sıkça görmeye alıştığımız gibi, makroekonomik politikaların verimliliği arttırmak yerine sadece bazı kişi ve grupları zengin ettiğine tanık oluruz. Ama bu durum konumuz kapsamı dışında bir olgudur. Temel varsayımımız enflasyonsuz bir serbest rekabet ortamının, dolayısıyla rekabet edebilecek (katma değer yaratabilecek kapasitede) firmaların var olduğudur. Aynı zamanda kurumsal ve kültürel altyapının çağın gereklerine "uygun" bir seviyede olduğunu da varsayıyoruz.

17 Hangi Ölçüte Göre Büyüme? İşgücü açısından değerlendirildiğinde büyüme bir birim zamanda kişi başına veya çalışan kişi başına gerçekleşen katma değerde (VA) artış demektir. Ancak kişi başı ortalama üretim artışı ölçütü yanıltıcı olabilir. Ülke ekonomisi büyürken nüfus da büyüyorsa kişi başı üretim artışı bundan etkilenecek, genel olarak büyüme gerçekleşenden daha küçük görünecektir. Dönemsel veya ülkeler arası verimliliği kıyaslamada yararlı olan bu kavram yerine çalışan kişi başına bir birim zamanda gerçekleşen verimlilik artışı ölçütü firma düzeyinde büyümeyi incelemede daha yararlı olacaktır. Büyümeyi üretilen katma değerde artışlar çerçevesinde incelediğimize göre verimlilik artışı ölçümlerinde alternatif olarak bir birim zamanda harcanan bir birim sermayenin ürettiği katma değer ölçütü de dikkate alınabilir. Zaten yatırımcı için de önemli olan yatırım olarak harcanan bir birim sermaye (K) karşılığında bir birim zamanda elde ettiği kâr oranıdır (r). Bu birim zamanda elde edilen kâr oranı ne kadar yüksekse yatırımcı da o kadar çok tatmin olacaktır. Dolayısıyla firma açısından önemli olan unsur katma değeri oluşturan unsurlardan biri olan kârın ( ) kendisidir. Üstelik bu yaklaşım konuya ideolojik açıdan yaklaşanların da işine gelecektir. Çünkü bu durumda sermayenin verimliliği ölçülüyor gibi bir görüntü ortaya çıkacaktır. Ama bu yaklaşıma bir kaç açıdan ve çok haklı gerekçelerle itiraz etmek mümkündür. Öncelikle, sermaye malları emek ve doğa gibi üretken değildirler; fakat emekçinin verimliliğini arttırmak amacıyla emek tarafından doğal girdileri yeniden şekillendirmek suretiyle üretilmiş üretim araçlarıdırlar. Ayrıca, ideolojik çerçeve dışında sermaye mallarının verimliliği diye bir olgu yoktur, olamaz da. Üretken olan insan ve doğadır. Verimliliği arttıran unsur ise "zihinsel emektir" (Gürak;2011-a; 2011-b). İkincisi, sermaye sahibini ilgilendiren elde ettiği kâr oranıdır (r), oysa ülke ekonomisi açısından önemli olan hem kâr (π) hem de ücretleri içeren katma değerin (VA=w*L + π) büyüklüğü, daha da önemlisi katma değerin büyüme hızıdır. Üçüncüsü, katma değeri arttıran her tür girişim aynı zamanda çalışan kişi başına üretilen kâr oranını da arttıracaktır, cet. par. Diğer bir deyişle, kısa dönemde ücretler ve diğer girdilerin fiyatları sabit olduğundan (sıfır enflasyon varsayımı ve ücretlerin yeni toplu sözleşmeye kadar sabit olması nedenlerinden), katma değeri arttıran her verimlilik artışı katma değer içindeki kâr oranının artması

18 anlamına gelmektedir. Dolayısıyla katma değerdeki büyüme incelenirken kârlılıktaki büyümeyi de kolaylıkla izleyebiliriz. Dördüncüsü, her türlü ticari üretim insanlar tarafından ve insanların tüketimi için gerçekleştirildiğine göre verimlilik artışlarını da insan gücü ölçütüne göre ölçüp, değerlendirmek kadar doğal bir şey olamaz. Tarihsel Perspektif 1950 lerde Abramowitz, Solow, Denison gibi iktisatçıların yaptıkları araştırmalar sonucu büyümenin (verimlilik artışının) kaynağı yeniden keşfedildi; teknolojik yenilikler. Bu yeniden buluş zaman içinde iktisadi kuramlarda gittikçe artan oranda önem ve ilgi görmeye başladı. Kısa bir zaman sonra teknolojik yenilik artık büyüme teorilerinin vazgeçilemez bir parçasıydı ve araştırmacılar bu etkeni göz ardı edemez olmuşlardı. Ancak, bu kadar önemli olmasına karşın iktisat kuramlarında teknolojik yeniliklerin ayaklarının tam olarak yere basmayan bir yönü vardı; teknolojik değişim dışsal bir etken olarak yer almaktaydı. Tabiri caizse, teknoloji sanki gökten zembille firmalara iniyor ve ekonomiye katkısını yapıyor, verimlilik artıyordu. Bir türlü öngörülen dengeye ulaşılamadığına göre teknolojik yenilik sürekli olarak gökten zembille inmeye devam ediyor ve gönenç artışının sürekli olmasını sağlıyor olmalı; en azından bazı iktisadi modellere göre. Kuramdaki gelişmeler sonucu büyüme modellerinin geleneksel üç üretim faktörüne (emek, doğa ve sermaye) ilaveten iki önemli faktörü daha oluşmuştu; teknolojik yenilik ve beşeri sermaye (aslında zihinsel emek). Ancak tüm bu gelişmelere rağmen hala önemli bir eksiklik vardı. Ne teknolojik yenilik ne de beşeri sermaye kavramları büyüme modellerine içsel bir faktör olarak monte edilememişlerdi ve teknoloji gökten zembille inen bir faktör gibi görünmeye devam ediyordu. Ana akım iktisadın etkisinde olan iktisatçılar (Lucas, Romer gibi) soyut matematiksel modeller çerçevesinde yeni (endojen) modeller üretmeye çalışırken, bir kısmı da bu geleneğin dışında kalarak katkılarda bulunmaya, büyüme surecini açıklamaya çalışıyorlardı (bak. Silverberg-Soete, Eds. 1994). Elbette ki büyüme ile ilgilenen sadece iktisatçılar değiller. Ünlü yönetim felsefecisi Peter Drucker ve Alvin Toffler gibi gelecek bilimciler de konuya ilgi duymaktaydılar. İlginçtir, iktisat kökenli olmayan birçok araştırmacının bazı ekonomik olguları birçok iktisatçıdan daha iyi değerlendirebilme yeteneğine sahip olduğunu görürüz. Drucker bunlardan biridir. Drucker a göre: Refahın kaynağının özellikle beşeri bir şey olduğunu artık biliyoruz: Bilgi. Şayet bilgiyi, nasıl

19 yapılacağını bildiğimiz işlere uygularsak, bunun adına verimlilik deriz. Şayet bilgiyi, yeni ve farklı işlere uygularsak, bunun adına yenilikçilik deriz. (Drucker;1995;30). Diğer bir deyişle, bilgiden kaynaklanan verimlilik artışı veya yenilik getiren teknolojik değişim gönenç artışının kaynağı olarak gösteriliyordu. Bilginin kaynağı da insanın zihni yani beyni olduğuna göre, teknolojik değişimin, dolayısıyla verimlilik artışının kökeni, insanların zihinsel yeteneği ve kapasitesi kısacası bilgili ve yaratıcı insan gücüdür diyebiliriz (Gürak,2011-a; 2011-b). Gelecek bilimci Toffler a göre de ülkelerin gönenç artışlarının kaynağında verimlilik artışları bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin,... hem yaşama standardındaki hem de yaşam kalitesindeki bütün artışların temelinde bu patlama vardır. Harcanabilir gelirler ile satın alma gücündeki büyük artışı sağlayan da budur. (Toffler;1995,99). Ancak, Toffler ın söz ettiği verimlilik artışı, Drucker ınkinden farklı olarak yenilikçiliği de içermektedir. Diğer bir deyişle, Toffler ın verimlilik artışı sadece bilinenin daha ucuza üretimini değil fakat aynı zamanda tamamen yeni ürünler ve üretim araçlarının üretimini de kapsamaktadır. Makro Verimlilik Artışı Kavramı Ülke ekonomisinin yeni ürünler ve üretim yöntemleri sayesinde büyümesine, dolayısıyla yaşam standardında görülen artışlara makro verimlilik artışı da denebilir. Makro verimlilik artışlarının en önemli ve belirgin özelliği sadece firmaların genel üretim kapasitelerindeki genel bir artışı değil, daha önce üretilmemiş yepyeni ürünleri ve üretim yöntemlerini de içermesidir. Böylece bir yandan toplam ürünlerin çeşidinde ve niteliğinde iyileşme sağlanırken bir yandan da toplam çıktının değerinde, dolayısıyla yaşam standardında ve harcanabilir gelirlerde artış sağlanmaktadır. Ülke çapında katma-değer (verimlilik) artışlarının temeli elbette mikro (firma) seviyesinde gerçekleşen verimlilik artışlarına dayanmaktadır. Bir firma üretmekte olduğu bir ürünü daha ucuza üretebilmeyi sağlayan yeni bir teknoloji geliştirdiğinde büyük bir olasılıkla hem üretimde miktar hem de elde edilen gelir açısından bir artış sağlayacaktır. Ancak firmalar bir yandan da sürekli olarak daha önce üretime sunulmamış yepyeni ürünler piyasaya sürmekte ve bu yeni ürünler çoğu zaman yeni üretim yöntemleri ile üretilmektedirler. Bu durumda yeni yatırımlar sayesinde yeni iş alanları yaratılmakta, harcanabilir gelir artmakta ve genel yaşam standardı yükselmektedir.

20 Verimlilik Artışı Neden Amaçlanır? Firmalar neden verimlilik artışı hedeflerler? sorusuna gelince; herkesin bildiği gibi ticari üretim özel sektör firmalarınca gerçekleştirilmektedir. Varsayım olarak siyaset ve siyasetçilerden kolaylıkla etkilenme eğilimimde olan kamu sektörüne ait üretim birimleri ve kâr amacı gütmeyen gönüllü kuruluşlar ile vakıfların faaliyetleri ilgi alanımız dışındadır. Ticari üretimin amacı kâr ( ) elde etmek ve içinde bulunulan koşullara uygun olarak bu kârı en üst seviyeye çıkarmaktır. Durum böyle olunca firma için önemli olan şey bir birim yatırım karşılığı, bir birim zamanda elde edeceği kâr ( ) veya kâr oranıdır (r= /K), yani kârlılık. Firma kâr oranını nasıl arttırır? sorusunun yanıtına gelince; kısa dönemde ücretler yapılan toplu sözleşmeler ile belli bir zaman dilimi için sabit olduğundan, ayrıca tüm üretim girdilerinin ve rakip ürünlerin fiyatlarının sabit kaldığı varsayıldığından, hem kâr oranını arttırmak hem de rakip firmalara karşı avantaj elde edebilmek için yapılması gereken şey kısa ve uzun dönem stratejilerle firmanın verimliliğini yani kârlılığını arttırmaktır. Kısa dönemde yapılacak şeyler kısıtlıdır. Uzun dönemdeki verimlilik artışları (büyüme) ise sadece teknolojik yeniliklerle sağlanabildiğinden rekabet gücünü kaybetmek istemeyen firmaların uzun dönemde mutlaka teknolojik yenilikler kullanmaları gerekir. Aksi halde rakip firmalar teknolojik üstünlüğü ele geçirecek ve firma sistemin özünü oluşturan yaratıcı yok edicilik nedeniyle piyasadan çekilmek, yerini daha rekabetçi firmalara terk etmek zorunda kalacaktır. Ülke ekonomisi açısından bir bütün olarak verimliliği arttırmak ise üretilen katma-değeri (VA) arttırmak anlamına gelir. Yani hem kâr hem de ücret miktarı artmalıdır. Görüldüğü gibi bir firmanın öncelikli hedefi olan kâr maksimizasyonu ile ülkenin öncelikli hedefi olan toplam katma değerin maksimizasyonu farklı şeylerdir. Ancak firmalar verimlilik artışları vasıtasıyla maksimum kâr peşinde koşarken aynı zamanda toplam katma değerin artmasına neden olurlar. Bu artış yeni yatırımlar vasıtasıyla daha fazla istihdam alanları yaratmak suretiyle hem toplam ücretlerin hem de kârların artması şeklinde gerçekleşebilir. Toplam ücretlerin toplam katma değer içindeki payının değişimi ise işçi-işveren arasında yapılan pazarlıklar sonucu belirlendiğini söylemiştik. Bu durumun sonucu olarak ücretler, fiyatlar ve kâr oranları gibi esnek olmadığından verimlilik artışları sonucu kısa dönemde toplam katma değerin sermaye lehine, dolayısıyla ücret aleyhine değiştiğini görürüz. Ücretler aleyhine gibi görünen bu durum reel ücretlerin azaldığı anlamına gelmez, sadece toplam VA içinde ücretin oranının azaldığını gösterir.