Bilgi felsefesi, 16.YY.da Descartes,la başlayıp Locke, Hume ve Kant ın doğrudan bilgi üzerine sistemli düşünceleriyle bir disiplin olmuştur. Descartes Locke Hume Kant
Bilgi Kuramının Konusu Bilginin kavramları Bilginin değeri Bilginin sınırı Bilginin oluşumu Bilginin kaynağı
Bilgi Kuramının Temel Kavramları SUJE (Bilen-Özne), Bilgide aktif olan OBJE (Bilinen-Nesne), bilgide pasif olan BİLGİ suje ile obje arasında kurulan ilişkiden elde edilen ürün
Bilgi Kuramının Temel Kavramları GERÇEKLİK (REALİTE) Bir varoluş şeklidir. Bilinçten bağımsız olarak var olana verilen addır. Gerçeklik, hakikat ve doğruluk kavramlarıyla aynı şey değildir.
Bilgi Kuramının Temel Kavramları DOĞRULUK Bilginin işaret edilen varlıkla uyuşmasıdır. Algılar, kavramlar veya bilimsel kuramlarla gerçekliğin örtüşmesidir.
Bilgi Kuramının Temel Kavramları İKİ TÜR DOĞRULUK - Mantık Doğrusu: Mantığın ilke ve kurallarına uygun doğruluk -Bilgi Doğrusu: Deneyle doğrulabilen olgusal doğruluk
Bilgi Kuramının Temel Kavramları TEMELLENDİRME İleri sürülen bir iddia ya da görüşe bir Kanıt dayanak gösterme işidir. Bir tür doğrulamadır.
Bilgi Kuramının Temel Soruları Bilginin Değeri Bilginin Kaynağı
Bilgi Kuramının Temel Soruları Bilginin Kaynağı Bilgimiz nasıl oluşuyor? Bilgilerimizin oluşumunda rol oynayan etmenler nelerdir? Bilgilerimiz hangi kaynaktan gelmektedir?
Bilginin Kaynağı Problemi (Dogmatik Yaklaşımlar) Rasyonalizm (Akılcılık) Empirizm (Deneycilik) Kritisizm (Eleştiricilik) Pozitivizm (Olguculuk) Analitik Felsefe (Çözümleyici felsefe) Pragmatizm (Yararcılık) Entüisyonizm (Sezgicilik) Fenomenoloji (Görüngü bilim)
Akla dayanan bilgi doğru bilgidir. (Rasyonalizm) Deneye, tecrübeye dayanan bilgi doğrudur. (Empirizm) Fayda ve başarı sağlayan bilgi doğrudur. (Pragmatizm) Olgulara dayanan bilgi doğrudur. (Pozitivizm) Duyulara dayanan bilgi doğrudur. (Sensüalizm)
Sezgiye dayanan bilgi doğrudur. (Entüisyonizm) İnsanın iç tecrübesinden elde ettiği bilgi doğrudur. (Egzistansiyalizm) Vahye ve İmana dayanan bilgi doğrudur. (Fideizm) Saf fenomenlere dayanan bilgi doğrudur. (Fenomenoloji)
Bilgi Kuramının Temel Soruları Bilginin Değeri İnsan varlığı, nesneleri gerçekten bilebilir mi? Bilgi objeyi doğru olarak yansıtabilir mi? Bilgi kesin olarak bilinebilir mi? Bilgimizin sınırı nedir?
Bilginin Değeri Problemi Doğru (genel-geçer) bilgiye ulaşmak mümkün müdür? Kuşkucu Yaklaşımlar Doğru bilgiye ulaşılamaz. Dogmatik Yaklaşımlar Doğru bilgiye ulaşılabilir.
Resim şu anda görüntülenemiyor. Kuşkucu Yaklaşımlar Sofistler Sofistlere göre duyu verileri insanlara göre değiştiğinden kesin bilgilere ulaşmak olanaksızdır. Bu yüzden bilgi görelidir (relatiftir). İnsan her şeyin ölçüsüdür. Protagoras
Kuşkucu Yaklaşımlar Sofistler Gorgias
Kuşkucu Yaklaşımlar Septikler Septisizm hiçbir konuda yargıya varmadan her konuda şüphe ederek yaşamayı savunan uç bir görüştür. Bilimde şüphe araç, septisizmde şüphe amaçtır. Bilim, doğru bilgiye ulaşana dek her şeyden şüphe eder. Oysa septikler yaşam boyu her şeyden şüphe etmeyi savunmuşlardır. Elealı Pirrhon (M.Ö 365-275) kuşkuculuğun kurucusudur. Pyrrhon
Kuşkucu Yaklaşımlar Septikler Nesneler nasıldır? -Kavranamaz Nesneler karşısında tavrımız ne olmalıdır? Timon a göre algılarımız ve bilgilerimiz ne doğru ne de yanlıştır. Öyleyse ne duyularımıza ne de aklımıza güvenmeli, her hangi bir yargıda bulunmadan yargıyı askıya almalıyız. -Yargıdan kaçınmalıyız. Nesneler karşısında doğru tavır ne olmalıdır? -Sarsılmazlık. TİMON
Kuşkucu Yaklaşımlar Yöntemsel (Metodik) Kuşkuculuk Kesin açık-seçik bilgiye ulaşmada kuşku yalnızca araç görevi görür. Rene Decartes
RASYONALİZM (Akılcılık) Bilgi, aklın ve aklın bir fonksiyonu olan düşünme gücü ile oluşur. Doğru bilginin kaynağında duyular değil akıl yer alır. İnsan aklı çeşitli yetilerle donatılmıştır. Önemli Temsilcileri: Sokrates,Platon,Aristoteles,Farabi, Descartes,Hegel
RASYONALİZM SOKRATES Sokrates e göre; insan bilgisi doğuştan gelir. Atina sokaklarında dolaşarak, her konuyu tartışır, Halka değer yargılarına körü körüne inanmanın yanlışlığını göstermeye çalışır. Bunu yaparken diyalektik yöntemini kullanmıştır. Bu yöntem diyalog esasına dayanır.iki aşaması vardır:
RASYONALİZM SOKRATES Önerdiğim yöntemdiyalektiktir. Bilmeyenin çok şey bildiğini, Çok şey bildiğini sananın hiç bir şey bilmediğini göstermektir.
RASYONALİZM SOKRATES Bütün bilgilerimiz doğuştan gelmektedir. Bilgi anımsanıp bilinç düzeyine çıkartılmalıdır. Bilgi iki aşamada doğurtulur. İRONİ-MAİOTİK
RASYONALİZM SOKRATES 1-İroni (alay): Sorular sorarak çok şey bildiğini zanneden kişinin hiçbir şey bilmediğini ortaya çıkarır.onunla alay ederek yeni cevaplar aramaya yöneltir.
RASYONALİZM SOKRATES 2-Maiotik (düşünce doğurtma): Hiçbir şey bilmediğine inanmaya başlayan kişinin bulduğu cevaplarla aslında çok şey bildiğini kanıtlar.
RASYONALİZM (Örneğin bu yöntemle bir çobana geometri problemi çözdürdüğü söylenir.) SOKRATES O na göre;bilgilerimiz doğuştandır ve doğuştan olan bu bilgilerimiz genel-geçerdir. Bu anlamda Sokrates e göre öğretmen aslında öğrencisine yeni bir şey öğretmez sadece doğuştan onun aklında var olan bilgiyi açığa çıkarır.
RASYONALİZM PLATON 1. -İDEALAR DÜNYASI (Aklın bilgisi-episteme) 2.-FENOMENLER DÜNYASI (Duyu bilgisi- doksa)
RASYONALİZM PLATON -İDEALAR DÜNYASI İdealar evreni; doğmadan önce içinde bulunduğumuz ve her şeyin gerçeğinin bulunduğu evrendir. Ancak akılla kavranır.
RASYONALİZM PLATON -FENOMENLER DÜNYASI Görünenler (fenomenler) evreni; halen içinde yaşadığımız nesneler evrenidir. Görünenler evreni idealar evreninin bir kopyası,gölgesi (yansımasıdır.) Görünüşler dünyası olan bu evrenin bilgisi duyu organları ile elde edildiği için doxa (sanı) dır, aldatıcıdır. Çünkü duyu verileri kişiden kişiye değişen aldatıcı, göreceli bilgilerdir. Bu nedenle doğru bilginin kaynağı duyular olamaz.
RASYONALİZM İdealar evreninin bilgisi akılla elde edildiği için doğru genel-geçer bilgidir. Akılla idealar evreni hakkında kesin bilgi elde edilebilir. Bu nedenle doğru bilginin kaynağı akıldır. Platon a göre bilmek ideaları hatırlamaktır.
RASYONALİZM PLATON Asıl gerçeklik idealardadır. Fenomenler yanıltıcıdır.
RASYONALİZM ARİSTOTELES Hocası Platon un birbirinden ayırdığı, biri duyularla diğeri akılla(düşünceyle) kavranan iki evreni bir araya getirmek ister.
RASYONALİZM ARİSTOTELES İdealar nesnelerden bağımsız değildir, idealar tek tek nesnelerin özünde tümel kavramlar olarak vardır. Bilginin amacı tekil yani bireysel olanı bilmektir. Ancak tekilin bilgisine genelin ( tümel)in bilgisinden hareketle ulaşılır. Aristoteles e göre gerçekte var olanlar tek tek şeylerdir.
İNSAN (İDEA)-TÜMEL- ALİ EMİNE ATİYE AYŞE TEK TEK İNSANLAR
RASYONALİZM Tümel önermeler içinde tekiller (tek tek nesne ve olaylar) olduğundan, yapılacak iş tekilleri tümellerden üretmektir. Örneğin: Bütün insanlar ölümlüdür. Aristo da insandır. O halde Aristo da ölümlüdür.
RASYONALİZM O nu kendisinden önceki rasyonalistlerden ayıran en önemli özellik bilgilerimizin doğuştan olmadığını savunmasıdır. O na göre bilgilerimiz duyu organlarınca elde edilir (pasif akıl)ve işlenerek (aktif akıl) tümel kavramlar oluşturulur. Akıl bilgi üretme gücüne sahiptir.
RASYONALİZM ARİSTOTELES Örneğin:Bir armut tohumu armudu çekirdeğin içinde güç halinde bulundurmaktadır. Buğday tanesi unu,ekmeği güç halinde taşımaktadır. İşte bu güç tecrübeyle temas haline gelince fiile dönüşür ve buğday ekmek haline gelir.
RASYONALİZM ARİSTOTELES Duyu da bilgi verir ancak değişmez olanın (tümelin) bilgisini akıl verir.
RASYONALİZM ARİSTOTELES İnsan doğuştan bilgiye değil, bilgiyi üretme gücüne sahiptir. İkinci bir dünyanın varlığından söz edilemez.
RASYONALİZM FARABİ Bilginin üç kaynağı vardır. DUYULAR, AKIL, NAZAR
RASYONALİZM FARABİ Duyularla edinilen tekil bilgiler akılla düzene sokulur ve genel yargılara ulaşılır. Nazar(derinliğine düşünme), doğuştan getirilen bilgilerdir. Sezgi gücüyle kavranır
RASYONALİZM Duyusal bilgiler, tekil olan bilgilerdir. Bilimsel değildir. Bilimsel bilginin maddesini oluşturarak bilimsel bilgiye imkan sağlarlar. Akıl da bu tekil(duyusal) bilgileri biçimlendirerek ve bir takım kalıplara sokarak genel kavramlara ve yargılara dönüştürür. Böylece genel-geçer bilgilere ulaşır.
FARABİ RASYONALİZM Yani Allah ın (c.c.) bilgisine
RASYONALİZM DESCARTES Descartes e göre üç türlü bilgi vardır: 1-Doğuştan gelen 2-Yapma 3-Arızi bilgiler Allah fikri, ruh,uzay ve tüm matematiksel düşünceler doğuştandır. Aklın kavradığı doğuştan olan bu bilgilerin dışındaki bütün bilgilerimiz duyularla kavranmış niteliktedir, arızi geçici bilgilerdir.
RASYONALİZM DESCARTES Doğru bilgiye ulaşmanın yöntemi şüphe etmektir. Şüphe edilemeyecek doğruları akıl verir.
Düşünüyorum o halde varım. RASYONALİZM Descartes,duyulara güvenmedi, duyusal bilgilerin şüpheli olduğunu düşündü. Matematiği ve Fiziği apaçık ve kesin bilginin modeli olarak aldı. Onun dışındaki her şeyden bir kere de olsa şüphe etti. O na göre kesin bilgi bu şüphe edişten çıkmaktadır. Descartes böylece ; Mademki her şeyden şüphe ediyorum,öyleyse düşünüyorum; Madem ki düşünüyorum, öyleyse varım (Cogito Ergo sum) formülüne ulaşır. Bu sonuç O na göre apaçık, kesindir. DESCARTES
RASYONALİZM HEGEL Deneye dayanmadan düşünce ile kesin bilgiye ulaşılabilir. Düşünme, kavramlara gelişigüzel ulaşmak değil, diyalektik yöntemle ulaşmaktır.
RASYONALİZM HEGEL Diyalektik, karşıtların uzlaşmasıyla ilerleyen bir düşünme ve oluş yöntemidir.
RASYONALİZM HEGEL Hegel doğru bilgiye sadece mantık yoluyla ulaşılabilir der. Ancak bu mantık çelişmeyi ilke kabul eden diyalektik mantık yoluyla düşünmedir. Asıl varlık geist (TEZ),kendini düşünerek,kendini yadsıyarak, kendine yabancılaşarak doğaya dönüşür.geist doğa biçiminde (ANTİTEZ), farklılaşmıştır. Doğanın en üstünden geist, bilinç haline dönüşür, yani insan ortaya çıkar (SENTEZ) Hegel e göre bütün gerçeklik böylece, tezantitez-sentez üçlemesinden geçerek ilerler.sentez başka bir diyalektik süreçte tez durumuna gelir ve devam eder.
İde(mutlak varlık) Doğa İnsan (TEZ) (ANTİTEZ) (SENTEZ) İnsan Sürekli kendini Ölüm Yok ediş (TEZ) (ANTİTEZ) (SENTEZ) Bir başka canlı için yaşam
EMPİRİZM (Deneycilik) Bilgi duyu ve algıdan gelmektedir. İnsan zihninde doğuştan gelen hiçbir düşünce veya ilke yoktur. Önemli Temsilcileri: J. Locke, D. Hume
EMPİRZİM J.LOCKE Zihin boş bir levhadır. (Tabula rasa) Akıl ilkeleri deneyimlere bağlı oluşur. Duyular zihne dolar bilgi böylece oluşur.
EMPİRZİM J.LOCKE Bilgi edinmede iki tür deney vardır. DIŞ DENEY: Dışımızdaki nesnel gerçeklik kavranır. Sertlik, yumuşaklık, sıcaklık, uzam ve zaman duyular ile elde edilen dış deney kökenlidir. İÇ DENEY: Bilincimizin etkinlikleri denetlenerek gerçeklik kavranır. Düşünme, irade vb. ruhsal eylemlerimiz de iç deneyin verilerinin birleşmesiyle oluşur.
EMPİRZİM J.LOCKE J.Locke a göre bilgi için şu yetilere ihtiyaç vardır: 1-Zihne gerekli tasarımları sağlayan algı 2-Zihne giren tasarımları saklayan bellek 3-Tasarımları düşünceleri birbirinden açıkça ayırt etme yetisi 4-Birçok tasarım ve düşünceyi birbirleriyle karşılaştırma yetisi 5-Bir çok basit ideyi ve tasarımı birleştirme yetisi 6-Benzer düşüncelerdeki ortak öğeyi bulup çıkarmayı sağlayan soyutlama yetisi.
J.LOCKE EMPİRZİM Locke a göre insan zihni dış dünyadan gelen malzemeyi bu yetileriyle işleyerek bilgiyi sağlar.bu bilgiler de üç çeşittir. a-sezgisel bilgi b-duyusal bilgi c-tanıtlayıcı bilgi Ham bilgiler beynimizde çözümleme, birleştirme, karşılaştırma, soyutlama vb. zihinsel işlemlerden (iç deney) geçirilir. Böylece bilgilere ulaşmış oluruz. İzlenimler olmadan düşünme olamayacağı için bilgi akılsal değil, duyusal kökenlidir.
EMPİRZİM D. HUME Bizim her şeyi algı yoluyla bildiğimizi söyler. Bilginin kaynağında yalnızca izlenimler yer alır. İzlenimsiz düşünce yoktur. Düşünceler izlenimlerin canlılığını yitirmiş halleridir.
EMPİRZİM D. HUME Akıl ilkeleri deneyden gelen zihinsel alışkanlıklardır
KRİTİSİZM (Eleştiricilik) İki karşıt görüş olan Empirizm ve Rasyonalizmin eleştirisidir. Bilginin imkanı ve sınırları belirlenir. Bilginin deneyle başladığı ancak deneyden doğmadığı savunulur. Temsilcisi: İ.Kant
Rasyonalizm (Akılcılık) Empirizm (Deneycilik) Sentezi Kritisizm (Eleştiricilik)
KRİTİSİZM İ. KANT Bilgilerimizin İki kaynağı Akıl ve deneydir
KRİTİSİZM İ. KANT Nesneler ve olaylar zihnin imkanlarıyla bilinebilir. Deneyin verdikleri bilginin ham maddesidir. Akıl, anlama yetisi (aklın kategorileri-formları) aracılığıyla duyu verilerini bilgiye dönüştürür.
KRİTİSİZM İ. KANT Akıl, anlama yetisiyle varlığa biçim (form) kazandırır. Biçim (form), zihinde doğuştan bulunan (a priori) kategorilerle oluşturulur.
İ. KANT Algısız kavramlar boş, kavramsız algılar kördür.
POZİTİVİZM (Olguculuk) 18. yy.da ortaya çıkan pozitivizm deney dışı bilginin hiçbir değerinin olmadığı iddiasındadır. Bilgiye ait araştırma alanı olgularla sınırlıdır. Metafizik açıklamalar kuramsal açıdan imkansızdır. Temsilcisi: A. Comte
POZİTİVİZM A. COMTE Doğru bilgiye olayların incelenmesiyle ulaşılabilir. Yalnızca deneysel bilimler olayların bilgisini verebilir. Deneyle denetlenemeyen (metafizik) anlamsızdır.
A. COMTE POZİTİVİZM Doğru bilgi; olguların bilgisidir. Ona ulaşmak varlığa, nasıl sorusunu sormak yani deney ve gözlem yapmaktır. Varlığı bilmek demek olgular arasındaki değişmez ilişkileri (doğa yasalarını) bilmek demektir.
POZİTİVİZM A. COMTE Tarihsel gelişim sürecinde toplumlar üç aşamadan geçmişlerdir: -TEOLOJİK evre -METAFİZİK evre -POZİTVİST evre
ANALİTİK FELSEFE
ANALİTİK FELSEFE (Çözümleyici felsefe) Pozitivizmin 20. yy. da almış olduğu biçimdir. Felsefenin görevi, bilim ile bilimsel olmayanı birbirinden ayırmaktır. Metafizik, dildeki yanlış ve sahte kabullerin dünya hakkındaki düşüncelerimizi saptırmasının sonucudur. Başlıca Temsilcisi: L. Witgenstein
WITGENSTEIN ANALİTİK FELSEFE Dilin yapısı gerçekliğin yapısını da belirler. Dilin sınırları dışında kalan dile dökülemeyen saçmadır.
ANALİTİK FELSEFE WITGENSTEIN Dil, gerçekliğin bir resmi ve aynadaki görüntüsü gibidir. Dil çözümlenebilirse varlık anlaşılabilir. Kavramlar nesnelerin, önermeler de olguların tasvirleri, resimleridir.
ANALİTİK FELSEFE WITGENSTEIN Dildeki anlama ve anlatma yetersizliğini kaldırdığımızda felsefedeki bir çok problem ortadan kalkacaktır. Dilin analizi demek gerçekliğin analizi demektir.
PRAGMATİZM (Yararcılık) Pragma Yunanca iş, eylem anlamına gelir. Doğru olan yararlı, yararlı olan doğrudur. Gerçeklik ve doğruluk eylemlerin sonucundaki başarıya(fayda) bağlıdır. Önemli temsilcileri:w.james,j.dewey
W. JAMES PRAGMATİZM Ne ki yararlıdır o doğrudur, ne ki doğrudur, o yararlıdır.
PRAGMATİZM W. JAMES Yararlı olan, işe yarayan bilgi doğrudur. Hayat ve olaylar sürekli değişir.gerçeklik sürekli değişmektedir.
PRAGMATİZM W. JAMES Geleneksel felsefeciler dogmalarla, kuramlarla uğraşmakta ormandaki tek tek ağaçları görememişlerdir.
PRAGMATİZM J. DEWEY Eğer bir bilgi doğru ise yararlıdır, değilse doğru değildir.
PRAGMATİZM J. DEWEY Bilgi insanın karşılaştığı problemlerin çözümüne faydalı olmalıdır. Bilgi bir alet işlevi görmelidir. (Enstrümantalizm)
PRAGMATİZM J. DEWEY Düşünce, çevreye uymayı, doğadan yararlanmayı ve mutlu olmayı sağlayan bir alettir.
ENTÜİSYONİZM (Sezgicilik) o Sezgi bilginin temelidir. o Rasyonalizme tepki olarak doğmuştur. o Ve derler ki;sezgi akla üstündür, sezgiyle hiçbir aracı olmadan doğru bilgiye ulaşılabileceğini söylerler. o Önemli temsilcileri:i.gazali,h.bergson
ENTÜİSYONİZM H. BERGSON (1928 NOBEL ÖDÜLLÜ) Sezgi kişiye ait bir kavrayış, insanın öznel yaşantısında hissettiğidir. Varlığı doğrudan kavramaktır. Yakalanan gerçeklik saf ve mutlak bir hareketlilik olup varlığın kendisini oluşturan süre dir.varlik =SÜRE
ENTÜİSYONİZM H. BERGSON Evren ve yaşam süreklidir.an yoktur. Evreni anlamanın yolu içgüdüsel kavrama, yani sezgi dir.
ENTÜİSYONİZM İ. GAZALİ Gerçek ve kesin bilgi, sezgi yolu ile elde edilir.bu bilgi türü insanın Gönlüne yüce ve manevi bir algı olarak iner.
ENTÜİSYONİZM Gâzali ye göre insanda iki göz ya da iki akıl vardır. İ. GAZALİ Birincisi fiziki göz yada akıldır. İnsan bununla maddi dünyaya yönelir ve bir takım bilgilere ulaşır.bu göz bilim ve felsefeyi kuran akıl gözüdür (akıldır) insan için yeterli değildir. İkincisi ise kalp gözüdür. Kalp gözü manevi olduğu için insan kalbin manevi sezgisiyle gerçekleri bütün açıklığıyla kavrar.var olan her şey sezgi yoluyla aracısız ve bütün açıklığıyla aynadaki gibi görünür. İnsanın kalp gözünü gereği gibi kullanabilmesi için onu temizlemesi yani arzularının baskısından kurtulması gerekir. Kalp gözü açılan kimse bilim ve felsefe yoluyla kavrayamadıklarını da açık seçik kavrar.
ENTÜİSYONİZM İ. GAZALİ Duyu ve akıl bilgi verse de bütün konuları kavramada yetersizdir. İnsanı gerçeğe ulaştıran yol, inanç ve sezgi yoludur. Kalp gözü (sezgi) insanı yanılgılardan arındırır.
ENTÜİSYONİZM İ. GAZALİ Duyuların ve aklın veremeyeceği bilgiye gönül gözü yle ulaşılabilir.
FENOMENOLOJİ E.HUSSERL (görüngü bilim) Öz, öznel bilinçle doğrudan ve aracısız olarak kavranabilir. Ancak özün bilgisine ulaşmak için zihin, varlığa ilişkin tüm duyusal verilerden soyutlanmalıdır.buna paranteze alma denir. İkinci aşama, özü algılamadır.varlıktan geriye öz kalmıştır.bilinç, özü doğrudan ve aracısız olarak, doğru bir biçimde bilebilir.
FENOMENOLOJİ E.HUSSERL Özü anlamanın yolu fenomenden geçer. Öz bilinç tarafından doğrudan bilinebilir. Bilincin yöneldiği varlık geleneksel,sosyal,bilimsel vb. önyargılardan arındırıldığında geriye kalan öz dür.
FENOMENOLOJİ E.HUSSERL Görüngübilim (fenomenoloji)deneye Dayanmayan, zorunlu Gerçeklikteki Önermelere dayalı bir bilimdir.