ISSN: 2198 4999, Mannheim GERMANY p. 2759-2765 TEACHING SANSKRIT AS A FOREIGN LANGUAGE: LEARNERS` CHARACTERISTICS ÖĞRENEN ÖZELLİKLERİ BAĞLAMINDA SANSKRİT DİLİNİN YABANCI DİL OLARAK ÖĞRETİMİ 1 Yalçın Kayalı 2 ABSTRACT This study was conducted at Ankara University, Faculty of Language and Literatures, Indology Department only where Sanskrit is taught in our country to determine students` attitudes and dispositions regard to learners characteristics. Learners` characteristics are the core for teaching foreign languages studies. Attitude is one of the most outstanding terms. That positive attitudes towards a language supply easiness and success in many learning environments and negative attitudes are related to failure is predicted. In this situation, determining learners` characteristics and their attitudes would be a guide in determining educational objectives. Within this purpose, we prepared an attitude scale consisting of 21 items including 5 points (likert) type questionnaire and yes/no questions. The results were evaluated according to some variables such as sex, high school type that they graduated from and purposes after bachelor`s degree. Results show that the Indology department first year students` awareness and readiness towards Sanskrit language were pretty low at the beginning, however, it was clearly understood that this situation started to change immediately in a positive way. Yet, it is seen that the students faced the `anxiety` and `motivation` obstacles which are often faced during learning a foreign language when the items in the scale were evaluated as a whole. This result affected academic success in a negative way as it happened in other language learning cases. Key Words: Sanskrit language teaching, attitudes, dispositions, learners` characteristics ÖZET Bu çalışma yabancı dil olarak ülkemizde öğretimi sadece Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Hindoloji Anabilim Dalında gerçekleştirilen Sanskrit diline yönelik, öğrenen özellikleri bağlamında tutum ve eğilimleri tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Öyle ki yabancı dil öğretimi araştırmalarının odağını öğrenen özellikleri oluşturmaktadır. Tutum ise bu çerçevede öne çıkan önemli kavramlardan biridir. Öğrenenlerin bir dile yönelik olumlu tutumunun birçok öğrenme ortamında kolaylık ve başarı sağladığı, olumsuz tutumun ise başarısızlıkla ilişkili olduğu öngörülmektedir. Bu durumda öğrenen özelliklerinin saptanması, tutumlarının belirlenmesi, eğitim ve öğretim hedeflerinin belirlenmesinde yol gösterici olmaktadır. Biz de bu amaçla beşli Likert, ikili Evet-Hayır ve açık uçlu olmak üzere üç farklı model kullanılarak toplamlamda yirmi bir maddeden oluşan bir tutum ölçeği hazırladık. Elde edilen veriler cinsiyet, mezun oldukları liseler ve öğrenim hayatı sonrası amaçları gibi değişkenler çerçevesinde değerlendirildi. Sonuç olarak Hindoloji bilimi alanında lisans düzeyinde eğitim alan birinci sınıf öğrencilerinin ilgili bilim dalının kaynak dili olan Sankrit dili öğrenimi konusunda başlangıçta hazır bulunuşluklarının ve farkındalıklarının çok alt düzeyde olduğu ancak dil öğrenimi süreci içerisinde bu durumun hızlıca olumlu yönde değiştiği anlaşılmıştır. Ancak ölçek maddelerine verilen yanıtlar tümüyle değerlendirildiğinde, katılımcıların yabancı dil öğrenim süreçlerinde sıkça karşılaşılan kaygı ve güdülenme ile ilgili engellere takıldıkları anlaşılmıştır. Bu sonuç tıpkı diğer dillerin öğretim süreçlerinde olduğu gibi ilgili dil öğretim sürecindeki akademik başarı yı da olumsuz bir etkilemektedir. Anahtar Kelimeler: Sanskrit Dili Eğitimi, Tutum, Eğilim, Öğrenen Özellikleri 1 Bu çalışma Nevşehir Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi tarafından düzenlenen 1. Uluslararası Dil Eğitimi ve Öğretimi Sempozyumu nda sözlü bildiri olarak sunulmuştur. 2 Arş. Gör., Ankara Üniversitesi, Hindoloji Anabilim Dalı, ykayali@ankara.edu.tr
2760 Yalçın Kayalı 1. GİRİŞ Öğrenen özelliklerinin saptanması, yabancı dil öğretim çalışmalarının önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Öyle ki öğrenenlerin ilgi, yetenek ve hazırbulunuşlukları birbirinden farklıdır. Bazı öğrenicilerin yabancı dil öğrenimine karşı sahip olduğu ilgi ya da hazırbulunuşluluk oldukça üst seviyedeyken bazıları ise tam tersine, olumsuz bir tutum bile geliştirmiş olabilmektedir. Öğrenenlerin bir dile yönelik olumlu tutumunun birçok öğrenme ortamında kolaylık ve başarı sağladığı, olumsuz tutumun ise başarısızlıkla ilişkili olduğu öngörülmektedir (Memduhoğlu ve Kozikoğlu, 2015: 187). Bu durumda öğrenen özelliklerinin saptanması, tutumlarının belirlenmesi eğitim ve öğretim hedeflerinin planlanmasında yol gösterici olmaktadır. Biz de bu çalışmamızda yabancı dil olarak ülkemizde öğretimi sadece Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Hindoloji Anabilim Dalında gerçekleştirilen Sanskrit diline yönelik, öğrenen özellikleri bağlamında tutum ve eğilimleri tespit etmeye çalıştık. Sanskrit dili, Hint-Avrupa dil ailesinin en eski üyesi olarak bilinen ve bugün neredeye hiç konuşulmayan nadir bir dildir. Ancak ilgili dille verilmiş olan eserler, edebiyat ve kültür bilim çalışmaları açısından oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin, Hint-Avrupa dil ailesine ait en eski yazılı eserler olarak kabul edilen Veda İlahileri de Sanskrit diliyle kaleme alınmıştır. Ayrıca Klasik Hint Felsefesi Kaynakları, Klasik Hint Dramları, Hint Masal Koleksiyonları ve eski Hint kültürüne ışık tutan daha birçok eser yine Sanskrit diliyle yazıya aktarılmıştır. Hindoloji biliminin inceleme ve çevirilerini yaptığı bu eserlerin yazın dili olan Sanskrit dilinin eğitimi ve öğretimi de yine ilgili bilim dalı tarafından yürütülmektedir. Ülkemizde Sanskrit dilinin yabancı bir dil olarak öğretimi konusundaki çalışmalara bakıldığında, henüz istenilen düzeyde olmadığı anlaşılmaktadır. Öyle ki bir bilim dalı olarak yabancı dil öğretimi ile ilgili alanyazın incelendiğinde, Sanskrit dilinin öğretimi konusunda öğrenicilerin hazır bulunuşluğu, tutum ve eğilimleri ile ilgili herhangi bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Biz de bu eksiklikten hareketle Hindoloji bölümü öğrencileri için Sanskrit dili öğrenmeye yönelik eğilimleri ile ilgili bir tutum ölçeği geliştirerek 2013-2014 eğitim öğretim yılı bahar yarı döneminde Ankara Üniversitesi, Hindoloji bölümü 1. sınıfta eğitim gören 30 öğrenciye uyguladık. Yabancı Dil Öğretiminde Tutum Yabancı Dil Öğretimi ve Eğitim Bilimlerine ait bir terim olarak Tutum, bir derse ya da konuya karşı olumlu düşüncelere sahip olma, dersi sevme ya da onunla ilgili olarak olumlu duyuşsal özellikler gösterme hali veya bir derse ve konuya karşı olumsuz düşüncelere sahip olma, dersi sevmeme ya da onunla ilgili olarak olumsuz duyuşsal özellik gösterme haline kadar uzanan iki kutuplu tek bir niteliktir (Bloom, 1979; akt: Demir ve Koç, 2013). Diğer bir tanımla ise tutum, öğrenmeyle kazanılan, bireyin davranışlarına yön veren ve karar verme sürecinde
ÖĞRENEN ÖZELLİKLERİ BAĞLAMINDA SANSKRİT DİLİNİN YABANCI DİL OLARAK ÖĞRETİMİ 2761 yanlılığa neden olabilen bir olgudur. Ya da belirli nesne, durum, kurum, kavram ya da diğer insanlara karşı öğrenilmiş, olumlu ya da olumsuz tepkide bulunma eğilimidir (Tezbaşaran, 1997; Ülgen, 1997: 88; akt. Demir ve Koç, 2013). Öğrenicinin tutumu, ilgili dersteki başarı sının da en önemli faktörü olarak gösterilir. Eğitim açısından başarı kavramı ise öğrencinin müfredat çerçevesinde belirlenmiş hedeflere ulaşması şeklinde tanımlanır. Buna göre, her ders için öğrenicilerin bu hedeflere ulaşmasına yardımcı olacak en iyi eğitim programı oluşturmaya çalışılır. Müfredatı planlama, daha iyi araç-gereç seçme, öğreticileri belirli hizmet içi çalışmalara yönlendirme ve en son çıkan teknolojik araçlardan yararlanma öğrenci başarısını arttırma hedefli etkinlikler arasındadır. Ancak bunlar başarılı bir eğitim için yeterli olmayabilir. Carter ve Good (1973) a göre başarı, okul ortamında belirli bir ders ya da akademik programlardan bireyin ne derece yararlandığının bir göstergesidir. Demirel (2001: 13) e göre ise başarı, program hedefleriyle tutarlı davranışlar bütünüdür. İkinci ve yabancı dil edinimi sosyal ve psikolojik perspektiflere sahiptir. İkinci dil öğrenicisinin başarısı, öğrenicinin hedef dili öğrenmeye ne kadar istekli olduğuna, dolayısıyla tutumuna bağlıdır (Gardner ve Macıntyre, 1993). Bu görüşe paralel olarak Wilkins (1978: 51), öğrenme durumlarında en büyük faktörün öğrencinin kendisi olduğunu öne sürer. Bunun yanı sıra, tutum ve akademik başarının birbiriyle ilişkili olmadığını öne süren çalışmalar da bulunmaktadır (Kazazoğlu, 2013: 296-297). Ancak biz, gerek alanyazında yer alan daha önceki çalışmalar, gerekse bizim bu yaptığımız ilgili çalışmanın sonuçlarından hareketle, öğrenen (duyuşsal) özelliklerinin başarı ile doğru orantılı olduğunu düşünmekteyiz. Bu bağlamda da öğrenicilerin derslerde kazanmaları gereken duyuşsal özellikler; dersi sevme, derse karşı ilgili olma, derse karşı olumlu tutum geliştirme gibi özelliklerdir. Tutum ise sadece bir davranış eğilimi ya da bir duygu değil, bilişduygu-davranış eğilimi bütünleşmesidir (Kağıtçıbaşı, 1999: 103). Öğrencilerin bir dersle ilgili duyuşsal özelliklerinin en önemli göstergelerinden biri tutumlarıdır (Gardner ve Lambert, 1972; Stern, 1983; Brown, 2001; Karasakal ve Saracaloğlu, 2009; Kaya ve diğerleri, 2009; akt. Kazazoğlu, 2013: 295-296). Olumlu tutumlar, öğrenme sürecinde öğrencileri daha başarılı kılarken, olumsuz tutumlar başarısızlığa neden olabilmektedir. Nitekim çeşitli araştırmalar; öğrenci tutumlarının, dil öğrenmedeki başarı düzeyini ve başarının da öğreniciyi etkilediğini ortaya koymaktadır (Krashen, 1981; Savignon, 1983; Karahan, 2007; akt. Kazazoğlu, 2013: 296). Yabancı dil öğretiminde, dil öğretimini kolaylaştırmak için yabancı dil öğrenmeye ilişkin öğrencilerin güdülenmelerini ve pozitif yönde tutum geliştirmelerini sağlamak gerekir; çünkü öğrenen dili sevmediği, dili öğrenmek istemediği, dili öğrenmenin onun ilerki yaşamında büyük fayda sağlıyacağını içselleştirmediği sürece diğer bileşenlerin en iyi olması durumunda bile başarı sağlanamaz (Gürel, 1986; akt: Memduhoğlu ve Kozikoğlu, 2015: 187-188). Yabancı dil öğreniminde güdülenme ile ilgili olarak bugüne kadar yapılmış olan çalışmalar temelde çıkış noktaları Robert Gardner ve Richard Clement in çalışmalarından almaktadır. Bu araştırmacılar, sosyo-psikolojik bir yaklaşımı benimsemişler ve yabancı dil öğreniminde güdülenme konusunu genelde sosyal içeriklerle açıklamaya çalışmışlardır. Gardner ve
2762 Yalçın Kayalı Lambert (1972) araçsal ve bütünleştirici güdülenme kavramlarını ilk defa ortaya koyan kişiler olmuşlardır (Acat ve Demiral, 2002: 312-329; akt: Okatan, 2014: 29). Genel olarak bakıldığında, öğrenciler yabancı dil öğrenme söz konusu olduğunda bazı psikolojik durumlar yaşamakta ve hedef dille ilgili olarak kendilerine bazı engeller oluşturmaktadırlar. Yabancı dil öğrenme, dil becerilerini, dilin kurallar sistemini ve dil yapısını öğrenmekten daha fazlasıdır. Sonuç olarak bu süreç öğrencilerin sosyal doğasını önemli ölçüde etkilemektedir (Dörnyei, 1998a: 122; akt: Okatan, 2014). Öğrencilerin belli bir derse yönelik tutumları öğrenci başarısında önemli rol oynamakla birlikte, bireyde belli bir objeye yönelik tutum oluşturmak ve var olan tutumu değiştirmek oldukça güçtür. Öğrencilerin tutumlarını değiştirebilmek için öncelikle hedef kitlenin özelliklerinin ve tutumlarının oluşmasına ve gelişmesine neden olan faktörlerin ortaya çıkarılması gerekmektedir (Erden, 1995:99; akt: Demir ve Koç, 2013: 1767). Tutumun oluşmasına ve gelişmesine neden olan faktörlerin belirlenebilmesi için de nitelikli bir tutum ölçeğine ihtiyaç vardır. 2. YÖNTEM Biz de yukarıda teorik olarak değindiğimiz bilgiler ışığında, Sanskri dili öğrenicisinin yabancı dil öğretim sürecindeki tutumunun, öğrenim süreci girdi ve çıktıları üzerindeki etkilerini kendi geliştirdiğimiz ölçek aracılığıyla saptamaya çalıştık. Ölçeğin uygulanmasında sınırlılık olarak, Hindoloji 1. sınıf öğrencilerinden rastgele- 30 kişi seçilmiştir. Bu durum evren ve örneklem olarak değerlendirildiğinde araştırmanın evreni, Ankara Üniversitesi Hindoloji Anabilim Dalı öğrencileridir. Örneklem ise, Hindoloji Anabilim Dalı 1. sınıf II. yarıyılında Sanskrit dili dersi alan öğrencilerdir. Ölçek sınırlılık bakımından değerlendirildiğinde ölçeğin uygulandığı 30 öğrenci, aslında Sanskrit dili eğitimi alan hemen hemen tüm 1. sınıf öğrencileridir. Zira ilgili dersi ilgili yarıyılda alan öğrenci sayısı zaten 37 kişidir. Örneklem olarak 1. sınıf II. yarıyıl öğrencilerinin seçilmesinin nedeni ise öğrenicilerin yaklaşık I. dönem sonrası gerekli farkındalığı kazanmış olması doğrultusundaki beklentimizdir. Ölçeğin uygulandığı kitle olarak II. ve daha üst sınıf öğrencilerinin seçilmemesi ise hazır bulunuşluğu ölçen maddelerde öğrencilerin sadece birkaç ay öncesine ait duygu ve düşüncelerini kolayca hatırlayabileceklerinin düşünülmesidir. 3. BULGULAR VE YORUMLAR 5 li Likert ve 2 li (Evet-Hayır) modelleri kullanılarak oluşturulan ölçek vasıtasıyla elde edilen bulgular, öğrenenlerin cinsiyetleri ve mezun oldukları lise alanları gibi değişkenler bağlamında değerlendirildiğinde, sonuçlarda bir takım farklılıklar gözlemlenmiştir. İlgili tutum ölçeğinde yer alan bazı maddeler ve sonuçları ise şu şekildedir: Katılımcılar tarafından Hindoloji bölümüne gelmeden önce Sanskrit dili adında bir dilin varlığından haberdar mıydınız? maddesine 8 evet, 22 hayır yanıtı verilmişken Hindoloji
ÖĞRENEN ÖZELLİKLERİ BAĞLAMINDA SANSKRİT DİLİNİN YABANCI DİL OLARAK ÖĞRETİMİ 2763 bölümünü kazanmadan önce Sanskrit dilinin farklı bir alfabeyle (Devanagari) yazıldığını biliyor muydunuz? maddesine ise 9 evet, 21 hayır yanıtı verilmiştir. Bu iki madde hakkında verilen cevaplardan, Sanskrit dili öğrenicilerinin diğer popüler dillerin öğretimini alan öğreniciler kadar, hazır bulunuşluk seviyelerinin yüksek olmadığı anlaşılmaktadır. Öyle ki öğrenicilerin büyük bir bölümün ne öğrenimini alacakları dilin adını daha önceden duymuşlar ne de ilgili dilin yazıldığı alfabe hakkında bir ön bilgileri bulunmaktadır. 19 u kız ve 11 i erkek olan toplamda 30 katılımcının, ilgili maddelere verdikleri yanıtlar değerlendirildiğinde ise Hindoloji bölümüne gelmeden önce Sanskrit dili adında bir dilin varlığından haberdar mıydınız? maddesine verilen 8 evet yanıtın 6 sı yani büyük bir bölümü kız öğrenciler tarafından verilmiştir. Hindoloji bölümünü kazanmadan önce Sanskrit dilinin farklı bir alfabeyle (Devanagari) yazıldığını biliyor muydunuz? maddesine verilen 9 evet yanıtının ise 7 si yine kız öğrenciler tarafından verilmiştir. Dolayısıyle ilgili dilin öğrenimine yönelik hazırbulunuşluk oranının kız öğrenciler arasında daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Hindoloji eğitiminde Sanskrit dili eğitiminin yeri ve bu dilin öğrenim zorluğu hakkında öğrencilerin geliştirdikleri tutuma yönelik düşüncelerini ölçmek için hazırladığımız maddelerdeki durum ise şöyledir: Katılımcıların, 25 i Sanskrit dili öğreniminin Hindoloji eğitiminde önemli bir yer tuttuğunu düşünüyor musunuz? maddesine evet yanıtını vermişken 5 i hayır yanıtını vermiştir. Bu durum, ilgili bölümü kazanmadan önce dilin yazıldığı alfabeyi bilmeyen hatta dilin adını bile duymamış olan katılımcı çoğunluğunun, bir dönemlik eğitimin ardından Sanskrit dili öğreniminin Hindoloji bilimi açısından önemini büyük oranla algıladığını görmekteyiz. Diğer taraftan Sanskrit dilinin grameri zordur. maddesine katılımcılardan, 20 katılıyorum, 7 kararsızım, 3 katılmıyorum şeklinde cevap gelmişken; Sanskrit dili zorunlu olmasa almam. maddesine, 14 katılıyorum, 5 kararsızım, 11 katılmıyorum şeklinde cevap gelmiştir. Bu durum katılımcıların büyük bir bölümünün Sanskrit dili öğreniminin önemli bir safhasını oluşturan gramer öğretimine karşı olumsuz bir tutum geliştirdiklerinin göstergesidir. Öyle ki yine aynı katılımcıların, Hindoloji eğitiminde önemli bir yer tuttuğunu düşündükleri Sanskrit dili için (ilgili maddede 25 evet, 5 hayır yanıtını vermişlerdi), dil öğretim sürecindeki zorluklar sebebiyle Sanskrit dili zorunlu olmasa almam. maddesine hemen hemen yarısının evet yanıtını verdiğini görüyoruz. Bu durum zorluğu gerekçesiyle Sanskrit dili öğrenimine karşı duyuşsal-bilişsel süreçte geliştirdikleri olumsuz tutumun sonucu olarak değerlendirilebilinir. Öğrenicilerin geliştirdikleri bu olumsuz tutumun gerçek sebebi konusunda, ölçek maddelerini değelendirdiğimizde; katılımcıların Sanskrit dili derslerinde iyi olmadığımı düşünüyorum. maddesine 15 katılıyorum, 8 kararsızım, 7 katılmıyorum şeklinde yanıt verdiğini; Sanskrit dili sınavlarından önce korku ve heyecan duyarım. maddesine ise 19 katılıyorum, 1 kararsızım, 10 katılmıyorum şeklinde yanıt verdiklerini görmekteyiz. Kısacası, katılımcıların büyük bir bölümünde Sanskrit dili öğrenim sürecine karşı bir öz güven eksikliğinin olduğu anlaşılmaktadır. Zira Sanskrit de öğrendiğim her yeni konu (ilgili dil öğrenim süreciyle ilgili olarak) kendime duyduğum güveni arttırıyır. maddesine 30 katılımcıdan 24 ü katılıyorum, 3 ü Karasızım ve 3 ü Katılmıyorum şeklinde yanıt vermiştir.
2764 Yalçın Kayalı Son olarak kendilerine Sanskrit diliyle ilgili kariyer planları yapması beklenen katılımcıların Gelecekte Sanskrit dilinden Türkçe ye çeviriler yapılan bir kurum/yayınevi ya da enstitüde çalışmak ister misini? maddesine 19 u evet 11 i hayır yanıtını vermiştir. Bu durum da Hindoloji eğitimi alan ve çalışma alanları kısıtlı olan Sanskrit dili öğrenicilerinin, ilgili dili öğrenme sürecinde geliştirdikleri olumsuz tutumun bir sonucu olarak değerlendirilebilinir. 4. SONUÇ İlgili ölçek maddeleri yabancı dil olarak Sanskrit dili öğrenimi gören öğrenicilerin, öğrenen özelliklerini saptamak amacıyla tasarlanmıştır. Uygulama sonrasında elde edilen veriler değerlendirildiğinde ise Sanskrit dili öğrenicilerinden oluşan 30 katılımcıdan (19 kız, 11 erkek) 15 kız katılımcının Sanskrit dili hakkındaki ön bilgi ve hazırbulunuşluk durumlarını ölçen maddelere olumlu yanıt verdiğini görmekteyiz. 11 erkek katılımcıdan ise yalnızca 4 ü hazırbulunuşluk durumlarının yüksek olduğunu gösteren ilgili maddelere olumlu yanıtlar vermişlerdir. Katılımcıların mezun oldukları liseler bakımından değişkenleri incelendiğinde ise 30 katılımcıdan 10 u Normal (Düz) Lise, 5 i Yabancı Dil Ağırlıklı Lise, 4 ü Anadolu Lisesi ve 11 inin Diğer Liselerden mezun oldukları anlaşılmaktadır. İlgili değişken, öğrenicilerin Sanskrit dili öğreniminin Hindoloji eğitimindeki önemiyle ilgili tutumu ölçen maddeler bazında incelendiğinde önemin farkındalığını kavramış oldukları anlaşılan 25 katılımcıdan 10 unun Normal Lise, 5 inin Yabancı Dil Ağırlıklı Lise, 4 ünün Anadolu Lisesi ve 6 sının Diğer Liselerden mezun olduğu anlaşılmıştır. İlgili maddeye 25 olumlu, 5 olumsuz yanıt veren katılımcıların cinsiyet değişkeni açısından durumu değerlendirildiğinde ise, olumlu yanıt verenlerin 18 i kız 7 si erkek; olumsuz yanıt verenlerin ise 1 kız 4 ü erkek öğrenici olduğu anlaşılmıştır. Sonuçta elde edilen tutum ölçeği verilerinden hareketle, katılımcıların her ne kadar başlangıçta hazırbulunuşluk düzeylerinin oldukça düşük olduğu gözlemlense de bir dönemlik eğitimin sonunda bu engelin aşıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca ilgili dil öğrenicilerinin bu süreçte Sanskrit dili öğrenimine yönelik farkındalıklarının da hızlıca arttığı görülmektedir. Bu durum yabancı dil öğretimi çalışmaları açısından değerlendirildiğinde öğrenicilerin ilgili süreçteki akademik başarıları açısından oldukça gerekli ve istenilen bir durumdur. Ancak katılımcıların Sanskrit dilinin grameri zordur. (20 katılıyorum, 7 kararsızım, 3 katılmıyorum); Sanskrit dili derslerinde iyi olmadığımı düşünüyorum. (15 katılıyorum, 8 kararsızım, 7 katılmıyorum); Sanskrit dili sınavlarından önce korku ve heyecan duyarım. (19 katılıyorum, 1 kararsızım, 10 katılmıyorum) ve Sanskrit de öğrendiğim her yeni konu (ilgili dil öğrenim süreciyle ilgili olarak) kendime duyduğum güveni arttırıyır. (24 ü katılıyorum, 3 ü Karasızım ve 3 ü Katılmıyorum) maddelerine verdikleri cevaplardan öğrenen özellikleri bakımından ilgili dil öğrenim sürecine karşı olumsuz bir tutum geliştirdikleri de anlaşılmaktadır. İlgili maddelerin bağlamsal içeriklerine bakıldığında ise öğrenicilerin yabancı dil öğrenim süreçlerinde sıkça karşılaşılan kaygı ve güdülenme ile ilgili engellere takıldıklarını düşünmekteyiz. Bu sebeple ilgili öğrenicilerin Sanskrit dili öğrenme
ÖĞRENEN ÖZELLİKLERİ BAĞLAMINDA SANSKRİT DİLİNİN YABANCI DİL OLARAK ÖĞRETİMİ 2765 süreçlerindeki bu problemleri ortadan kaldırmak için bir takım çalışmalara gereksinim duyulduğu anlaşılmıştır. Bu durum öğrenen özellikleri bağlamından tutum ve eğilimlerini ölçmeye çalıştığımız katılımcıların, diğer bir çalışma konusu olan yabancı dil öğreniminde kaygı ve güdülenme gibi faktörleri göz önünde bulundurarak yapılacak yeni bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu gösterdiği kanaatindeyiz. KAYNAKÇA Demir, S. B., Koç, H.(2013). Coğrafya Dersi Tutum Ölçeği: Geliştirilmesi, Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması, Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Cilt 8, Sayı 8, Ankara. Demirel, Ö. (2003). Yabancı Dil Öğretimi, (1. bs.). Ankara: Pagem Akademi Yayınları. Kağıtçıbaşı, Ç. (1999). Yeni İnsan ve İnsanlar. (10. Basım). İstanbul: Evrim Yayınevi. Kazazoğlu, S. (2013). Türkçe ve İngilizce Derslerine Yönelik Tutumun Akademik Başarıya Etkisi, Eğitim ve Bilim Dergisi, Cilt 38, Sayı 170, Ankara. Ocak G., Karakuş G. (2014). Öğrencilerin Hazırbulunuşluk Düzeyleri Ve İngilizce Dersine Yönelik Tutumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Ekev Akademi Dergisi, Yıl: 18, Sayı: 58, Ankara. Memduhoğlu, H. B., Kozikoğlu İ. (2015). Üniversite Öğrencilerinin Yabancı Dil Derslerine İlişkin Tutumları, Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 24, Diyarbakır. Okatan, B. (2014). Çağdaş Ve Klasik Yunan Dili Ve Edebiyatı Anabilim Dallarında Öğrenim Gören Öğrencilerin Gereksinim, Güdülenme Ve Tutumlarının Çözümlenmesi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.