KANT ETİGİNDEN HAREKETLE İSLAM'DA "AHLAKLILIGIN EN YÜKSEK ilkesinin BULUNMASI"



Benzer belgeler
ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı

Tanrının bize kendinin her. hkla. gun. kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği. Dr. Harun TEPE

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

T.C. YALOVA ÜNİVERSİTESİ Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı. İÇ KONTROL ve RİSK YÖNETİMİ 1 İÇ İÇ KONTROL

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Matematik Ve Felsefe

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

B A. A = B [(A B) (B A)] (2)

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH

Cebir II 2008 Bahar

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

T.C. YALOVA ÜNİVERSİTESİ Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı. İÇ KONTROL ve RİSK YÖNETİMİ 2 İÇ RİSK YÖNETİMİ

KİMLİK, İDEOLOJİ VE ETİK Sevcan Yılmaz

BKİ farkı Standart Sapması (kg/m 2 ) A B BKİ farkı Ortalaması (kg/m 2 )

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

GENÇLİK EĞİTİM PROGRAMLARI

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

HUKUK VE HUKUK BİLİMİ ÜZERİNE

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 4 Aralık Dr. K. Ahmet Sevimli Yardımcı Doçent Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

(i) (0,2], (ii) (0,1], (iii) [1,2), (iv) (1,2]

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

17 AĞUSTOS ETKİNLİKLERİ VE YAPILAN ANKET ÇALIŞMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Abdullah İNCİR İnşaat Mühendisi

KATILIM BANKALARI Tespitler, Tenkitler, Teklifler

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

Öğretmenlik Meslek Etiği. Test-1

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

Doç. Dr. Tülin ŞENER

İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

Psikoloji, Din ve Eğitim Yönüyle İNSANÎ DEĞERLER

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

Simülasyon Modellemesi

HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

1. Ceza Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Temel İlkeleri. 2. Suçun Yapısal Unsurları. 3. Hukuka Aykırılık Unsuru

Öğretmenlik Meslek Etiği. Test-1

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

f 1 (H ) T f 1 (H ) = T

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

Düşünce Özellikleri Ölçeği

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ONKOLOJİ HEMŞİRELİĞİ VE ETİK. Prof. Dr. Nermin Ersoy Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek?

HUKUK FELSEFESİ AÇISINDAN YARARCILIK TEORİSİNİN ELEŞTİRİSİ

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

[Kudemâ-i hukemâdan aktaran, Tûsî, AN, s. 58/78(58)]

Transkript:

KANT ETİGİNDEN HAREKETLE İSLAM'DA "AHLAKLILIGIN EN YÜKSEK ilkesinin BULUNMASI" Prof. Dr. Cafer Sadk YARAN ÖZET Daha önceki bir çalşmamzda İslam Ahlakna, Aristotelesci Erdem Etiği açsndan bakmş ve onun en temel erdemlerini arayp, bunlann dört temel toplumsal erdem olarak, "adalet, muavenet, iffet, merhamet" olabileceklerini, dinilmanevi erdemler olarak da, "ihlas, ihsan, mehafetullah, -muhabbetullah" olabileceğini savunmuştuk. O çalşmann bir devam olarak, bu çalşmada da İslam Ahlakna Kant etiği ve ilkeleri açsndan baktk ve onun en genel ilkelerini bulmay denedik. Bize göre İslam ahlaknn uç formel, dört tane de içerikli temel ilkesinden bahsetmek mümkündür. içerikli olanlar, srasyla; "hak ilkesi", "iyilik ilkesi", "sevgi ilkesi" ve "ölçillillilk ilkesi" denilebilecek ilkelerdir. Allaltar Ketim eler: Kant, Ahlaki ilke, islam allak. ABSTRACT Universal Principles in Kantian Ethics and 'Finding of the Highest Principle of Morality' in Islam In an earlier work of us, we looked at Islamic ethics from the perspective of Aristoteliean and contemporary Ethics of Virtue, and argued that four cardinal virtues of Islamic social ethics are justice, benevolence, modesty, and mercy; and that four cardinal religious virtues of it are sincerity, ilsan, God's respect, God's love. In this work, we looked at the Islamic ethics from the point of view of Kanian deontological ethics, and looked for its most general principles. W e found out that the most general four principles of Islamic ethics are principles of right, goodness, love, and moderateness. Keywords: Ka m, Etlical principle, İslamic et/ i es and Morality

52 Cafer Sadk YARAN -. - l 1 Giriş Etik ve epistemoloji ya da daha basit ve belki daha doğru bir ifadeyle ahlakllk veya erdem ile bilgi arasndan ne tür bir ilişki olduğuna dair felsefi açdan düşüniiirnek istense, belki akla her şeyden önce Sokrates'in "erdem bilgidir" dediğine ilişkin özdeyiş gelir. Fakat bu özdeyişin doğru olup olmadğ tartşmaya açddğnda, felsefe ve felsefe tarihi ile yeni karşlaşan ve henüz Aristoteles ve İslam ahlak filozoflannn, alşkanlğa, irade eğitimine ve karakter gelişimine vurgusundan haberdar olmayan öğrencilerin bile kolayca itiraz seslerinin yükseldiği görülür. Erdemin bilgiye indirgenemeyeceği, bilginin erdemliliği sağlamak ve sürdürmek için yeterli olamayacağ, sigarann sağlğa zarann bilmenin doktorlann sigara içmesini engellemeye yetmediği gibi erdemler ve erdemsizliklerin bilgisine. sahip olmann da insanlan ahlakl yapmaya yetmeyeceği gibi sağduyuya day!ih ve gerçekten makul itirazlar doğal olarak öne sürülür. Ne var ki, bu itirazlarm hakllğ, Sokrates'in hakszlğn göstermez. Olsa olsa, Sokrates'in erdemlilikte bilgi faktörünün rolünü biraz abarttğ söylenebilir ama tamamen yanlmş olduğunu kimse söyleyemez. Erdemde bilginin rolünün ne kadar, bilgi ve farkndalk olmakszn kazanlan alşkanlk ve toplumsal yaptrmlarn ve bunlarn da ötesinde dini ve uhrevi müeyyidelerin rolünün ne kadar olduğu meselesi tartşmaya açktr. Aristoteles ekolündeki büyük filozoflarn başka faktörlere dikkat çekmeleri bir yana, bilgi lehindeliğin içinde bulunduğumuz son dönemlerin yahut çağn ruhuna pek u ymadğnn farknda olmamza rağmen 1, bize göre, Sokrates'in önermesinde büyük bir hakikat pay vardr. Erdemlilikte bilgi, elbette her şey değildir, ama hiçbir şey de değildir; aksine, bir hayli etkin bir faktördür. Çünkü alşkanlk eğitimini verecek olanlar yahut çocuğu ahlakl yetiştirecek olan cemaat veya toplum da öncelikle öğreteceği ve salk vereceği erdemierin neler olup neler olmadğn bilmek durumundadr. Aynca bilgiye dayanmakszn toplumsal cemaat içinde yetişmişlikle kazanlan ahlakllk, sağlamlk ve sürdürülebilirlik açsndan.da daha büyük bir risk altnda olacaktr. Bu tür ahlakllğ, Kelam dilinden ödünç alnan bir tabirle 'taklidi ahlak' diye nitelendirebiliriz. Böyle bir Bkz. Zygmunt Bauman, Postmodem Etik, çev. Alev Türker, İstanbul: Aynnt Yaynlar, 9-26. Maclntyre, Alasdair, Erdem Peşinde, çev. Muttalip Özcan, İstanbul: Aynnt Yaynlar, 2001, s. 388-407. Ahmet Cevizci, Etiğe Giriş, İstanbul: Paradigma, 2002, s. 218 vd. lstabul Onil'ersitesi ila/ iyat Fakiiiresi Dergisi Say: 20, Yl: 2009..,

KANT ET}G}NDE EVRENSEL ilkeler... 53 ahlakta, sağlam bir bilgisel temel olmadğ gibi, kişinin ahlaki davranşlannda bir özgürlük, özgünlük ve yaratclk da pek fazla olmayacaktr. Oysa bilgi temeli sağlam olan ahlak, ahlaki ilkeler ve normlarn kolayca sorgulanmasna imkan tanyacak ve dolaysyla, ayn Kelami terminolojiyi ahlaka uyarlamay sürdürecek olursak, 'tahkiki ahlak' olacaktr. Bize göre, genel olarak tahkiki imann taklidi imandan üstün sayldğ gibi, 'tahk.iki ahlak' da 'taklidi ahlak'tan daha üstün saylmaldr. Bundan başka, ahiakn bilgi temelinin sağlamlğ ve açk-seçikliğinin asl önemi, belki de gündelik yaşarnn sradan akş içindeki olağan olaylar karşsnda değil, bir karar vermek ve iki taraftan birini seçmekten kaçnamadğmz ama her iki seçeneği destekleyen güçlü deliller olduğu için seçim yapmann hiç de kolay olmadğ ahlaki ikilemlerle karşlaştğmz durumlarda ortaya çkar. Ahlaki ikilemlerimizi neye göre çözecek, hangi kriteriere göre karar verecek ve hangi ilkelere göre verdiğimiz kararlan kendi vicdamrruzda değerlendirecek ve başkalan önünde savunabileceğiz? Önemli iki lenler ve bunlar karşsnda seçimler söz konusu olduğunda, kişisel tercihlerimiz ve toplum içindeki yaygnlğa dayal yüzeysel açklamalar tatmin edici olmayacaktr. Dolaysyla, bilhassa zorlu ve fakat hayati önem taşyan ikilemler karşsnda kaldğmzda, ahlakllğrruzn temellerini, temel ilke, erdem, kriter ve gerekçelerini çok iyi bilmemizde büyük yarar vardr. Bu, bilgiyi abartmak ve mutlaklaştrmak değil; günümüzün modas yahut trendinin aksine, klasik ve değişmez önemini vurgulamaktr. Genel olarak olduğu gibi ahlakllkta da şu soru ve z rnni cevab her zaman geçerlidir: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer/39: 9) Bu durumda, ahiakn en temel erdemleri ve/veya en genel ilkeleri sadece işin uzmanlan değil, mümkün olduğunca herkes tarafndan bilinmelidir. Bunun için de bunlar uzmanlannca tespit edilmiş olmal, en temel ve en genel olanlar hatrda kalacak sayy geçmeyecek şekilde belirlenmeli, ikincil derecede olanlar bunlarn altnda yer almal, ayrca bunlarn kendi arasnda da, öncelik sonralğa ve öneme dayal bir iç hiyerarşik düzen belirlenmeli, böylece kendi aralarnda çatşma olduğunda önceliğin hangisinde olduğu bilinmeli, ksa formüllere benzeyecek bu erdemler ve ilkeler de mümkün mertebe her insana belletilmeye çalşlmald r. Bu şekilde sadeleştiriimiş erdemler veya ilkeler, Kant'n, biraz aşağda göreceğimiz, çok yerinde metaforik bir ifadesiyle herkesin elindeki bir İstanbul Universilesi flaliyal Fakiiliesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009

J. 54 Cafer Sadk YARAN "pusula"ya benzeyecektir. Bu pusula ile insanlar yönlerini ve yollarn daha kolay ve daha doğru bir biçimde bulup takip edebileceklerdir. Ahlakllkta sadeleştiriimiş temel bilgilerin hatrda olmasnn hem pedagojik hem de problem çözme açsndan önemine olan kuvvetli bir inançla, daha önceki bir çalşmamzda, Platon ve Aristoteles'ten klasik dönem İslam ahlakçlarna ve günümüzde Macintyre ve öteki savunucularna kadar gelen erdem etiğin i dikkate alarak ve dolaysyla erdem kavramn merkeze alarak!asa ve deneme mahiyetinde bir çalşma yapmştk. Bu çalşmada, temel erdemler açsndan normatif İslam ahlak kuramianna baktğmzda, dini yahut geleneksel denilen ahlakn, İslami ama sade ve sistematik olmadğn (fazilet ve reziletler bir tasnif ve düzen içinde olmadğ gibi bunlar arasnda bir önem ve öncelik suas da belli değildir); tasavvufi ahlakn, sistematik ama sade ve kapsayc olmadğn (örn. Melametiliğin 45, Nakşiliğin ll, vb. sistematik erdemleri vardr ama bunlar sade, sosyal ve tüm Müslümanlar kapsayacak nitelikte de değildir); felsefi ahiakn ise, sade ve sistematik ama esas itibanyla İslam kaynakl olmadğn (çünkü 4 temel Eflatun'cu erdemi esas alr) öne sürmüş; ve bu durumda, özellikle pedagojik kayglar başta olmak üzere, birçok nedenden ötürü, İslam'n kendi ana/temel erdemlerinin belirlenmesine çalşmştk. Bu, ya Kur'an'da en sk kullanlma istatistiğine göre yaplabilirdi ya da belli bir ayet dikkate alnarak ve genel yap gözetilerek. Sk kullanlma istatistiğinin öne çkardğ. 4 erdem şunlard: Sabr, Doğruluk/dürüstlük, Affedicilik, Yardmseverlik. Biz bundan ziyade ikinci yolu tercih edip, Nahl suresi 90. ayeti ("Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmay, yaknlara bakmay emreder; hayaszlğ, fenal ğ ve haddi aşmay yasak eder.") esas almay önermiş, bundan hareketle dört erdem belirlemiş ve bunlar hatrda kolay kalc ve her dilden Müslümann anlayacağ Arapça kökenli kelimelerle ifade etmeyi önermiştik. Bu dört temel erdem olarak şunlar ortaya çkmşt: l. Adalet, 2. Muavenet (İh:san), 3. İffet, 4. Merhamet. 2 Sadeliği bozulmayacak olsa bunlann bireysel ve toplumsal yönleri daha belirgin çiftler halinde söylennesi de mümkün ve belki daha kuşatc olurdu: doğruluk ve adalet, çalşkanlk ve muavenet, ölçülüh.ik ve iffet, sevgi ve merhamet. İstanbul Üniversitesi İ/al iyat Fakültesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009

KANT ETiGlNDE EVRENSEL ilkeler... 55 O çalşmada sadece 4 toplumsal denilen erdem türü belirlemekle kalmamş, Batllarn teolojik dediği (ve Hristiyanlk için, 'iman, umut, sevgi' olarak belirlediği) dinilmanevi erdemierin de İslam'da en temel gözüken 4 tanesinin şunlar olabileceğini öne sürmüştük:. İhlas, 2. İhsan, 3. Mehafetullah, 4. Muhabbetullah. 3 Bilindiği üzere, Bat ahlak felsefesi genellikle üç büyük ve karşt kurarn saylan Erdem Etiği, Ödev Etiği ve Faydac E~ik olarak tasnif edilir. İslam ahlak felsefesi, Platon ve Aristoteles'ten gelen Erdem Etiğinin etkilerini yanstr. 4 Ama aslnda bu cümledeki 'İslam ahlak felsefesi" ifadesinin tarihsel olarak ikiye ayrlmas ve belki "klasik (dönem) İslam ahlak felsefesi" ve "modern (dönem) İslam ahlak felsefesi" denmesi daha uygun olur. Bu knlmay sağlayan da, Kant'tr. ilerde göreceğimiz üzere, Kant-sonras veya post-kantian Müslüman ahlakçlarn artk erdem kavrarnndan ziyade vazife, ödev, ilke, yasa, emir, yükümlülük vb. Kant'ç kavramlar ve konular daha fazla öne çkardklar görülmektedir. Erdem ah lak ile ödev ahlak yaklaşmlar arasnda birçok fark vardr. Ancak bizi bu yazda ilgilendiren sadece erdem ve ilke arasndaki farkllğa ksaca değindikten sonra, Kant'ç ilke ahlakn irdeleyerek, daha önce erdem merkezli olarak yaptğmz ve yukarda özetiediğimize benzer biçimde, bu kez de İslam ahlaknn evrensel yahut en genel bir veya birkaç ilkesini belirlemeye çalşmakta:. 'Erdem ve ilke arasnda ne fark var ki?' denebilir. Daha doğrusu, Bat'da değil ama Türkiye'de böyle denebilir. Bat'da da tam tersine belki 'Erdem ve ilke arasnda ne ilişki var ki?' denebilir. Çünkü görebildiğimiz kadaryla, asimda belki ayr bir çalşmay gerektirdiği için burada çok ayrntya gir(e)meyeceğimiz erdem ve ilke meselesi, Bat'da da bizde de normalde olmas gerektiğinden biraz farkl alglanyor ve farkl yanstlyor gibi gözükmektedir. Bizde erdem ve ilke neredeyse ayn anlamda kullanlyor. İslam ahlak ile ilgili genel içerikli kitaplar içinde esas itibariyle klasik erdemleri işliyorlar; ama bu çalşmalanna ilke 3 Cafer Sadk Yaran, islam'da Allakm Şart Kaç?: Dört Temel islami Erdem, istanbul: Elif Yaynl ar, 2005. ~ Bkz. Macid Fahri, islam Alfak Teorileri, çev. Muammer İskenderoğlu, Atilla Arkan, İstanbul: Litera Yaynclk, 2004. s. 93-143. Mustafa Çağnc, Islam Diişii11cesinde Al/ak, istanbul: Birleşik Yaynclk, 2000, s. 76-80, vd. lrrab11l Oni ersiresi llaliyar Fakiiiresi Dergisi Say: 20, Yl: 2009

Örn. bkz. Celil Kiraz, Kur'an'da Alfak İlkeleri, Bursa: Emin Yaynlan, 2007. Bkz. Aristoteles, Nikomaklos'a Etik, çev. Saffet Babür, Ankara: Ayraç Yaynevi, 1998, s. 31-39. Bkz. Kant, Immanuel Alfak Metafiziğinin Temellendirilmesi, çev. Ionna Kuçuradi, Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu, 2002, s. 9, 53. -l! 56 Cafer Sadk YARAN sahip olduğu kavramn kullanan isimler veriyorlar. Oysa erdemler, insanlarn ahlaken övülen nitelikler iken; ilkeler, temel davranş kurauann belirten önermelerdir. İlke, belki biraz ilk kavram ile de bağlantl görülebilir; o, bir kurallar dizininin ilk başta gelen bir veya birkaç ana öğesi, en genel kapsaml özüdür. Klasik mantk tabiriyle, ilke cins gibi, kurallar tür gibidir. Onlarca belirsiz unsurun hepsine birden ilke dendiğinde kavrarnn anlam terimsel snnndan çkanlrnş ve gündelik kullanrnn serbestliği ve anlam genişliği içinde dile getirilmiş olur. Türk ahlak literatüründe durum biraz böyle gibi gözükmektedir. 5 Bat'da ise bir taraftan erdem ve ilke birbirinden kopuk şeyler olarak görulüp hangisinin önemli olduğu tartşlrken, diğer taraftan da erdem ahlakçs saylan Aristoteles'de ilkenin, ilke merkezli sistem kuran Kant'n ahlak kuramnda da erde~n hiç yeri yokmuş gibi keskin bir aynma gidildiği görülü;. Oysa, bize göre, durum sadece yüzeysel bakldğnda ve öne çkarlan vurgular dikkate alndğnda böyledir; yoksa gerçekte, erdem merkezli ko;:uşan Aristoteles bu erdemleri, öyle bir ad vermese de, 'aşrlğa düşmernek ve hep orta yolda olmak' ilkesine göre tespit etmekte ve temellendirmektedir. 6 Benzer şekilde, Kant da, ilkeleri tespit edip vurguladğ kitabnn başnda da sonlannda da iyi isteme/istenç yahut iyi niyetlilik erdemini vurgulamaktadr. 7 Doğru olan da bu büyük filozoflann yaptğdr; yani erdem ve ilke vurgu olarak, öncelik ve önem olarak ayrlabiise de, birbirinden tamamen kapamaz ve biri olmadan diğeri gerçek varlk ve işlevini.sürdüremez unsurlardr. Onlar, birbirini dşlayan ve tek başna var olabilen cevherler değildir; ama doğal olarak, daha önce de belirttiğimiz farklar vardr ve bunlardan dolay bazlar önceliği erdeme verirken, Kant gibi bazlan da ilkeye verir. Biz de bu yazda, Kant' izleyerek ilke üzerinde durmaya çalşacağz. Çünkü bize göre, erdem daha önemli ise de, ilke daha önceliklidir. Başka bir deyişle, ilke olmadan, erdem oluşturmak zordur; erdem haline dönüşmeyen ilkenin de fazla bir işlevi ve anlam yoktur. Dolaysyla, erdem kadar ilke de önemlidir. Biz de şimdi, Kant'tan yola çkarak, İslam ahlak nn ilkelerini, yahut birkaç en genel kuralm, en evrensel 5 6 7 istanbul Üniversitesi ila/ iyat Fakültesi Dergi.1 i Say: 20, Yl: 2009 l _L

KANT ETlGlNDE EVRENSELlLKELER... buyruğunu, daha teknik anlamda söylemek gerekirse, kategorik imperatiflerini bulmaya çalşacağz. 8 1. Kant'm Ahlak Metafiziğinde İlkelerin Önemi ve Kesin Buyruklar Kant, Ahlak Metafiziğinin Yemellendirilmesi adl ldtabnn önsözünde, elinizdeld temellendirme, "a h 1 a k 1 l ğ n e n y ü k s e k i l k e s i nin aranp bulunmasndan ve saptanmasndan öte bir şey değildir" der. 9 (Bizim başlğrnzdald trnak içi ifade de buradan gelmektedir.) O, tüm ldtab boyunca bu ilkeyi arar ve bir tanesi en önemlisi veya yükseği _olmakla birlikte üç ilke bulur. Kendi ilke arayşmza geçmeden önce bunlarn irdelenmesinde ve Kant, çok kolay anlaşlr bir düşünür olmadğ için, biraz adm adm gitmekte yarar vardr. İyi isteme: Kant ahlaknn başlangç noktas, bilinçli bir ahiald seçim yaparken sarfettiğimiz toplam çabaya işaret eden bir nitelik olarak iyi niyetlilik, iyi iradelilik ya da çevirmenlerin tercih ettiği ifadeyle iyi isteme veya iyi i stençtir. 10 Kant' a göre, ahlaki açdan en önemli ve en değerli şey, iyi istemed ir; hatta "Dünyada, dünyann dşnda bile, i y i b i r i s t e m e d e n başka kaytsz şartsz iyi saylabilecek hiçbir şey düşünülemez." Ayrca bu "İyi isteme, etldlerinden ve başardklarndan değil, konan herhangi bir amaca ulaşnağa uygunluğundan da değil, isteme olarak, yani kendi başna iyidir." 11 Aklrnzn var olmasnn sebebi de baz insanlarn zannettiği gibi bize mutluluğun youarn göstermek değil, "k e n d i b a ş n a i y i bir isterneyi ortaya çkarmak olma l "dr. 12 Doğal sağduyumuzda zaten bulunduğunu öne sürdüğü iyi isteme kavramn geliştirebilmek için Kant, iyi isteme kavramn da içeren ö d e v İslam ahlak bağlamnda kaegorik, kesin yahut koşulsuz abirini kullandğmz zaman, bunu orijinal anlamna oldukça yakn ama yine de Kant kadar mutlak anlamda değil, zorunlu istisnaiara izin verebilen anlarnda kullanacağz; keza, buyruk tabirini de yine Kant kadar bağlayc yasa şeklinden ziyade güçlü tavsiye anlamn da içerecek şekilde kullanacağz. 9 Kant. Alfak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 7. 10 Bizim yararlandğmz çevirilerde "iyi isteme" tabiri kullanlyor. Ancak, istemeyi, "istenç diye çevirenler de var. Örn. bkz. Immanuel Kant, Pratik Usm Eleştirisi, çev. İsmet Zeki Eyubuğlu, İstanbul: Say Yaynlar, 1989, s. 42. Kant, Alfak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 9. 11 Kant, Altak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 11. istanbul Oniversitesi i/al iyat Fakiiilesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009 ----- --- - -------------- ---- -------

1 _.::! 58 Cafer Sadk YARAN kavram üzerinde durulmas gerektiğini savunur. Bilindiği üzere ödev kavram, bu ahlak sisteminin belkemiğini oluşturmaktadr. Ödev: Kant'a göre, ahlaken değerli saylmas gereken eylemler, her şeyden önce, öde vd e n d olay yaplmş olan eylemlerdir. Burada öde v e u y g u n olmak bile yeterli değildir, ö d e v d e n d o 1 a y olmak önemlidir. Bir eylem hiçbir eğilim duymadan veya hiçbir bask altnda hissedilmeden, yalnz ve yalnz ödevden dolay yaplrsa ancak o zaman halis ahlaksal bir değer taşr. 13 "Eylemlerin bütün ahlaksal değeri için esas olan, ahlak yasasnn dolaysz olarak isterneyi belirlemesidir. istemenin belirlenmesi, ahlak yasasna uygun olmakla birlikte, ne türden olursa olsun yalnzca bir duygu -ahlak yasas istemenin yeterli bir belirleome nedeni olabilsin diye, varsaylmas zorunlu olan bir duygu- araclğyla oluyorsa, yani yasa uğruna olmuyorsa, o zaman eylem gerçi yasallk içerecek, ama ahlakllk içermeyecektir." 14 İkinci olarak, "ödevden dolay yaplan bir eylem, ahlaksal değerini, onunla ulaşlacak a m a ç t a b u 1 m a z, o n u y a p m a ğ a k a r a r v e r d i r t e n m a k s i m d e bulur; dolaysyla bu değer, eylemin nesnesinin gerçekleşmesine değil, arzulama yetisinin bütün nesneleri ne olursa olsun, eylemi oluşturan i s t e m e n i n yalnzca i 1 k e s i n e bağldr.'' 15 Zaten ahlak yasas da, "önceden varsaylamayacak ve varsaylmamas gereken bir olumlu önyargdan dolay değil, ödevden dolay ona boyun eğilmesini ister." 6 Üçüncü olarak sra, bunca vurgulanan ödevin tanmlanmasna gelmiştir: "öde v, ya s aya s ay g d a n d o 1 a y y a p 1 a n ey 1 e m i n z o r u n l u 1 u ğ u d u r.'' 17 Ahlak yasas kesin olarak buytiran bir buyruktur, çünkü yasa koşulsuzdur. İsternenin yasayla ilgisi, yükümlülük ad altnda bağmllktr; bu da yalnzca akl ve onun nesnel yasas tarafndan da olsa, bir eyleme zorlanmay belirtir. İşte yasaya göre olan bu eyleme ödev denir. 18 Sonuç olarak, "ödevden dolay olan bir eylem, 13 14 15 16 17 18 Kan, Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 12-14. 25. Krş. Immanuel Kant, Pratik Aklm Eleştirisi, çev. lonna Kuçuradi. Ülker Gökberk, FUsun Akatl, Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu. 1999, s. 89-90. Kant, Pratik Akim Eleştirisi, s. 79-80. Kan, Alfak Metafiziğinin Temeliendi rilmesi, s. 15. 23. Kan, Pr.atik Akim Eleştirisi, s. 170. Kan, Al/ak Metafiziğinin Temeliendi rilmesi, s. 15. Kan, Pratik Akim Eleştirisi, s. 37, 89. lsaubu/ Üuil'ersiesi İlaliyar Fakiilte.~i Dergisi Say: 20, Yl: 2009

KANT ETICiN DE EVRENSEL ilkeler... 59 eğilimin etkilemesini, onunla birlikte de istemenin her türlü nesnesini tamamen uzak tutmal; böylece, nesnel olarak y a s a dan, öznel olarak da bu pratik yasaya s a f s a y g dan, yani bütün eğilimlerime zarar verse bile böyle bir yasaya uymak maksiminden" çkmş olmaldr. 19 Anahtar kavramlarn başnda gelen ödevi anladktan sonra, şimdi de, çok skça kullanlan, maksim, yasa, ilke ve buyruk kavramlarnn Kant terminolojisindeki anlarrum açklğa kavuşturmakta yarar vardr. Maksim ve İlke: M a k s i m, istemenin öznel ilkesidir ya da öznenin kendisine göre eylemde bulunduğu ilkedir; yasa ise, her akl sahibi varlk için geçerli olan ve ona göre eylemde bulunmas gereken ilkedir, yani buyruktur. 20. Başka bir ifadeyle, "Pratik ilkeler. altna birçok kuraln girdiği genel bir isteme belirlemesini taşyan önermelerdir. Taşdklan koşul, özne tarafndan yalnz kendi istemesi için geçerli görüldüğünde, özneldirler ya da maksimlerdir; bu koşul, nesnel, yani her akl sahibi varlğn istemesi için geçerli olarak tanndğnda ise, nesneldirler ya da pratik yasalard r. " 11 Kişi her zaman maksimine göre davranmaldr. Zira, örneğin, maksirne bağllktan dolay sözünün eri olmak, korkulan sonuçlardan dolay sözünün eri olmaktan çok farkl bir şeydir. Maksimim de, "ay n z a ma n d a ge n e 1 b i r y as a o l ma s n i st ey e b i I e c eğim ş e k il d e" olmaldr.:n Kendime her zaman adeta şunu sormalym: "maksimim (benim ve başkalar için) genel bir yasa olacak olsa, memnun olur muydum?" Böyle bir soru karşsnda çok geçmeden farkna vanrm ki, belki baz durumlarda yalan söylemeyi isteyebilirim, "ama yalan söyleme konusunda genel bir yasa hiç isteyemem.'m Kant'a göre, "maksimlerin hangi biçiminin onlar genel yasa olarak konmaya uygun kldğn, hangisinin klmadğn en sradan anlama yetisi bile kendisine hiç öğretilmeden ayrt edebilir." Onun bu konudaki örneğine göre, diyelim ki, "servetimi her emin yola başvurarak artrmay maksim edindim." Elimde de bir miktar emanet para var, sahibi ölmüş ve bu parayla ilgili hiçbir yazl belge de 19 Kant, Al/ak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. I 6. zo Kant, Al/ak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 16. 37-38. 21 Kant. Pratik Akim Eleştirisi, s. 21. 22 Kanl. Al/ak \1etafiziğinin Tenellendirilnesi. s. 17. 23 Kant, Alfak Metafiziğinin Temeliendi rilmesi, s. 18. istanbul Ollil'ersitesi ilaliyat Fakiiiresi Dergi.~i Say : 20, Yl: 2009 F-5 1 i L

i. 1 i 60 CaferSadk YARAN brakmamş. Bu paraya el koymak maksimime uygun bir durumdur. Ancak bu maksime göre hareket etmeden önce, bu maksirnin genel bir yasa olarak da geçerli olup olmadğna bakrnalym. "Bunun için maksimimi önümdeki duruma uygular ve onun, bir yasa biçimini alp alamayacağn, dolaysyla da maksimimle ayn zamanda şöyle bir yasay: 'verildiğini hiç kimsenin kantlayamayacağ bir emaneti herkes yadsyabilir' yasasn koyup koyamayacağm sorarm. Sorar sormaz farkna varnn ki, böyle bir ilke bir yasa olarak kendi kendini yok ederdi, çünkü emanet brakma diye bir şeyin ortadan kalkmasna neden olurdu." 24 Bunu anlaynca bu eylemin ödeve veya daha anlaşlr ifadeyle ahlaka uygun olmadğna karar verir ve ondan vazgeçerim. Böylece, ilkem bana ahlaken doğru olan ve olmayan davranş göstermiş olur.. Pusula olarak İlke: İşte ilkenin varlğ ve bilinmesinin önemi de.kendisini burada göstermektedir. Kant'a göre, bir istemenin ve eylemin ahlaksal olarak iyi olmas için ne yapmak gerektiğini merak eden bir kişinin çok keskin ve derinlere ulaşan bir bakşnn olmas gerekmez. Dünyann gidişat konusunda deneyimsiz ve olup bitenleri kavramaktan aciz sradan bir insan bile kendi kendisine yukardaki soruyu sorarak, yani "kendi maksimimin genel bir yasa olmasn isteyebilir miyim?" sorusunu sorarak, ve bunu isteyemeyeceği yerde bu maksimi ve ona dayanan davranş gerçekleştirmeyerek, bunu isteyebileceği yerde de pratik yasaya saf saygdan kaynaklanan ödev bilincinden dolay onu gerçekleştirerek ahla}<l olmay başarabilir. Kant, her zaman göz önünde bulundurulmas ve yarglamalarda ölçüt olarak kullamlmas gereken bu ilkeyi bir pusulaya benzetir. Sradan insan aklnn, "bu pusula elinde, karşlaştğ bütün durumlarda neyin iyi, neyin kötü, ödeve uygun ya da ödeve aykr olduğunu nasl ayrmasn bildiğini; dolaysyla dürüst ve iyi, hatta bilge ve erdemli olmak için ne yapmak gerektiğini bilmek için hiçbir bilime ve felsefeye gereksinim olmadğn" 25 savunur. flkenin Önemi: İ1kenin ahlakllk açsndan önemi çok büyüktür. Kant'a göre, "ahlaksal değer sözkonusu olduğunda, sorun olan, gördüğümüz eylemler F t t! 24 Kant, Pratik Aklm Eleştirisi, s. 31. 25 Kant, Alfak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 19. 1 istanbul Üniversitesi İla/ iyat Fakültesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009

KANT ETİGİNDE EVRENSEL ilkeler... 61 değil, eylemlerin görmediğimiz o iç ilkeleridir." 26 Erdem etiği gibi baz ahlak geleneklerinde örnek kişilerin, onlardan oluşan cemaatin ve bu örnekleri modelleyerek oluşturulacak ahlakllğn Kant açsndan fazla bir güvenilirliği ve değeri yoktur. Ona göre, "ahlak.llğ örneklerle gösterneyi istemek, ahlakllğa yaplabilecek en büyük kötülüktür. Çünkü bana sunulan her örnek, ilkin kendisi as l örnek, yani model olmaya layk olup olmadğ konusunda, ahlakllk ilkesine göre değerlendirilmelidir." 27 ilke bilinmediğinde, kimin ahlaken örnek alnmaya layk olup olmadğ da bilinemei. ilke bilinmediğinde, örnek alnan kişi, insan olmas hasebiyle doğal olarak ahlaken hatal bir davranş sergilediğinde, örnek alan kişinin onu örnek alnmay hala sürdürmesi ve böylece hataya düşmesi mümkündür. Böyle durumlara düşmernek için ilkenin bilinmesi ve ilkeye uyulmas riski fazla olniayan bir yoldur. İlke ve Buyruk: Kant'n tanmyla, "isteme için zorlayc olduğu ölçüde nesnel bir ilkenin tasarmna emir (akln emri), bu emrin formülüne de b u y r u k denir." 28 Buyruklar nesnel olarak geçerlidirler ve öznel ilkeler olan maksimlerden büsbütün farkldrlar. 29 Buyruklar, k o ş u I 1 u (hipotetik) buyruklar ve k e s i n (koşulsuz) buyruklar (kategorik imperativ) olarak ikiye ayrlr. Koşullu buyruklar, insann ulaşmak istediği başka bir şeye araç olarak bir eylemin zorunluluğunu ortaya koyarlar. Kesin buyruk ise, bir eylemi kendisi için, başka herhangi bir amaçla ilgi kurmadan, zorunlu olarak sunan buyruktur. 30 Mesela mutluluk amacn geliştirmeye arac olacak eylemiere yönelik buyruklar koşullu buyruklardr; eylem mutlak olarak değil, mutluluk amacnn arac olarak buyrulmuştur. Kesin buyruklar ise, eylemin içeriğiy le ya da ondan çkacak sonuçla ilgili değil, onu ortaya çkaran ilkeyle ve iyi niyetle ilgilidir. Kesin buyruklar, öğütlerden farldr ve zorunlu yasalar niteliğindedir. 3 1. Kesin Buyruk: Kant'a göre kesin buyruk aslnda bir tanedir ve o da şudur: "a n c a k, a y n z a m a n d a g e n e 1 b i r y a s a o I m a s n 26 Kant, Alfak Metafiziğinin Temelledirilmesi, s. 23. 27 Kant, Alfak Metafiziğini Temelledirilmesi, s. 24. 28 Kant, Alfak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 29. 29 Kant, Pratik Akl m Eleştirisi, s. 22. 30 Kant, Altak Metafiziğini Temellendirilnesi, s. 30-31. Kant, Pratik Akim Eleştirisi, s. 22. 31 Kant, Al/ak Metafiziğiilin Temelledirilmesi, s. 33-36. Istanbul O niversitesi fiatiyat Fakiiites i Dergisi Say: 20, Yl: 2009 -

62 Cafer Sadk YARAN i st ey e b i e c e ği n ma k s i m e gör e ey I e m d e b u u n." 32 Ayn yerde, "genel ödev buyruğu" da dediği bu buyruğu o şöyle de dile getirmektedir: "e y 1 e m i n i n m a k s i m i s a n k i s e n i n i s t e m e n le genel bir doğa yasas olacakmş gibi eylemde b u 1 u n." Bunun Pratik Aklm Eleştirisi'ndeki ifadesi de şudur: "Öyle eyle ki, senin istemenin maksimi, hep ay'n zamanda genel bir yasamann ilkesi olarak da geçerli olabilsin." 33 Kant, bu ilkeyi kendimize karş ve başkalarna karş ahlaki ödevlerimizi yapmaya yönlendirmekte başarl olduğunu göstermek amacyla baz örneklere uygular. Örneğin, yaşadğ hayattan usanan biri, intihar etmenin kendine karş ödevine ters düşüp düşmediğini sorar. Bu durumda düşünüp karar vermesi gereken şey,. eylemlerinin maksiminin genel bir doğa yasas olup olamayacağdr. Önce onu bu eyl~me sevkedecek maksiminin ne olduğunu bulmal, netleştirmelidir. Maksimi (muhtemelen) şuna benzer bir şeydir: "daha uzun sürdüğünde yaşam, hoş şeyler vaat etmekten çok felaketler getireceğe benziyorsa, ben sevgisinden dolay onu ksaltnay ilke ediniyorum." Bu maksimini tespit ettikten sçmra düşünmesi gereken, ben sevgisin'den çkan bu maksirnin veya öznel "ilkenin genel bir doğa yasas olup olamayacağ "na karar vermektir. Bu açdan düşünüldüğünde ise görülür ki, "yaşamn kendisini yok etmenin yasa olduğu bir doğa, kendi kendisiyle çelişir ve doğa olarak varolamaz; dolaysyla o maksirnin genel bir doğa yasas olabilmesi olanakszdr, sonuç olarak da en üstün ödev ilkesiyle tamamen çatşyor." 34 Bu durumda, intihar düşünen kişi, maksiminin genel bir yasa olamayacağn görür. Genel bir doğa yasas olamayacak maksimlere göre eylemde bulunmamaya da başlangçta karar vermiş olduğundan, bununla çelişen, çatşan bir eylemde bulunmamak için, intihardan vazgeçer. Başkalanna karş ödevlerimizle ilgili bir örnek de şudur: Belli bir zaman sonra ödeyeceğine söz vermezse kendisine borç verilmeyeceğini bilen bir kişi, ödeyemeyeceğini bile bile böyle bir söz vermeli vermemeli diye düşünürken 32 Kant, Alfak Metafiziğinin Temeliendi rilmesi. s. 38. 33 Kant; Prarik Akim Eleştirisi, s. 35. :. Kant, Alfak Metafiziğinin Temelfendi rilmesi, s. 38-39. lstallbul Ollil'lmiesi ltaliya Fakültesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009

KANT ETİGINDE EVRENSEL ilkeler... 63 şöyle bir yol izler. Önce eyleminin maksimini düşünür; bu, "paraya ihtiyacm olduğunu düşündüğüm zaman, borç alnn ve hiç ödeyemeyeceğimi bildiğim halde, onu ödeyeceğime söz veririm." Bundan sonra da kendisine şu soruyu sornaldr: Benim bu maksimim genel bir yasa olabilir miydi, olsayd nasl olurdu? Bu soruya cevap olarak şunu görür: "bu maksim hiçbir zaman genel bir yasa olarak geçerli olamaz ve kendi kendisiyle uyuşamaz, kendiyle zorunlu olarak çelişir." Çünkü zor durumdaki herkes yalan yere söz verir ve bu genel bir yasa olursa, kimse kimsenin söz verdiğine inanmazd. Bu noktaya kadar düşünen kişi, başlangçta aklna gelen eylemin yanlşlğn anlar ve ondan vazgeçer. 35 Kant benzer şekilde, yeteneklerini geliştirmek ve çalşmak istemeyip ömrünü zevk-sefa ile geçirmek isteyen biri örneği ile 'kimseden bir şey istemem ama kimseye yardm da etmem' diye düşünen bir başka kişiyi de örnekler olarak verir. O, bu kişilerin, yukardaki kesin buyruğa uygun tarzda dünürlerse, maksimlerini genel bir yasa haline dönüştürmelerinin kendileriyle "çelişmeye düşme" olduğunu göreceklerini ve dolaysyla bu tür yanlş lan yapamayacaklarn savunur. 36 Öyle anlaşlyor ki., bir eylemi yapp yapmamakta tereddütte kaldğmzda, yukardaki ilkeyi veya kesin buyruğu kabul etmemiz ve sonra da buna göre üç adrnl bir düşünme süreciyle eylernin doğru olup olmadğna karar vermemiz gerekiyor:. Maksimini belirle, 2. Maksirninin, kendinle çelişkiye düşmeden, genelleştirilip genelleştirilemeyeceğini 'düşünüp karar ver, 3. Genelleştirilebiliyorsa onu yap, genelleştirilemiyorsa yapma. İşte bu, yani, eylemimizin bir maksiminin genel bir yasa olmasn isteyebilmemiz hususu, ahlaksal yarglamamzn en genel veya en temel ilkesidir. Zira yukarda alntlanan cümlenin başnda görüldüğü üzere, Alfak 35 36 Kant. Alfak Metafiziğinin Temelle11dirilmesi, s. 39. Kant, Alfak Metajiziğini11 Temellendirilmesi, s. 40. lslanbul Universilesi 1/a/iyal Fakii/ esi Dergisi Say : 20, Yl: 2009

64 Cafer Sadk YARAN Metafiziğinin Temelfendirilmesi adl eserinde (en) "genel" dediği bu ilkeye Kant, Pratik Akln Eleştirisi adl eserinde (en) "temel" der. Kant'n, Ahlak Metafiziğinin Temeliendirilmesi adl kitabnn önsözünde, elinizdeki temellendirme, "a h I a k I I ğ n e n y ü k s e k i I k e s i nin aranp bulunmasndan ve saptanmasndan öte bir şey değildir" dediğini bu yaznn başnda belirtmiştik. İşte orada sözü edilip aranlan ilke, bu ilkedir; aranp bulunmuş, yukandaki şekilde saptanmştr. Yani hep aklda tutulup bir "pusula" gibi kullanlmas gereken ilke budur. Bununla birlikte, Kant'n bu genel veya temel formülden türettiği iki ilke daha vardr. 2. Kesin Buyruk: Kant'n ikinci ilkesine göre, "insan ve genel olarak her akl sahibi varlk, şu veya bu isteme için rastgele kullanlacak srf bir araç olarak değil, kendisi. amaç.olarak vardr; ve gerek kendine gerekse başka akl sahibi varlklara yönelen bütün eylemlerinde hep ayn zamanda amaç olarak görwmelidir." 37 Bu ikinci ilkenin temeli, "ak I sa h i b i d o ğ a, k e n d i s i a m a ç o I a r a k v a r d r" önermesi, bu ilkeye dayal pratik buyruk şud ur: "H er d efa s n da i n s an ğ a, k e n d i k i ş i n d e o I d u ğu kadar başka herkesin kişisinde de, srf a r aç ola r a k d e ğ i I, a y n z a m a n d a a m a ç o a r a k d a v r a n a c a k b i ç i m d e e y I e m d e b u I u n. " 38 Kant, birinci ilkenin geçerliliğini yahut ahlaken işlerliğini göstermek için verdiği örnekleri bu ilkenin geçefliliğini göstermek için de kullanr. Örneğin, bu ilke dikkate alndğinda, i?tihar etmenin ahlaken yanlş olduğunun, intihar düşünen kişi tarafndan görüleceği ve ilkeye bağl kalndğnda intihar edilemeyeceğini belirtir. Zira, ona göre, kendisini öldürmeyi düşünen kişi, her bir insan ve bunlar arasnda da kendisini bir amaç olarak görürse, ve bununla çelişecek yahut bağdaşmayacak bir eylemde bulunmay da aklen ve ahlaken yanlş sayarsa, bu eylemin bu görüşüyle bağdaşp bağdaşmayacağn kendisine sorabilir. Bu düşünme sonucunda görür ki, skntl bir durumdan kurtulmak için kendisini yok etmek, skntsz bir durumu ömrü huyunca korumak için kendisini araç olarak kullandğ anlarnma gelir. Oysa insann amaç olduğu ve 1 37 38 Kant, Alfak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 45. Kant, Altak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 46. /stanbul Oiversitesi İlaliyat Fakiiilesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009

KANT ETİGİNDE EVRENSEL ilkeler... 65 bir araç olarak kullanlamayacağ benimsenmişti. Böyle düşünen kişi, sonuçta, kendi kendisini sakadayacak veya öldürecek şekilde davranamayacağn anlar. 39 3. Kesin Buyruk: Kant'n üçüncü ilkesi ise, her akl sahibi varlğn istemesinin, genel yasa koyucu bir isteme olarak görülmesidir. Bu ilkeye göre, istemenin genel yasa koymasyla bağdaşmayan bütün maksinler reddedilir. İsterne "kendisi yasay koyan olarak" görülmeli; ya da her alal sahibi varlğn istemesi "genel yasa koyucu isteme olarak" düşünülmelidir. Özlü bir biçimde belirtildiğinde bu ilke "her insann istemesinin bütün maksimleriyle genel yasa koyucu olan bir isteme olmas ilkesi"dir. Onun başka bir ifadesine göre de, "akl sahibi varlk, kendini hep istemenin özgürlüğüyle olanakl bir amaçlar krallğnda -ister üye, ister baş olsun- yasa koyucu olarak görmelidir." 40 Bu ilkenin bir kesin buyruk olarak ifadesi de şu şekilde dile getirilir: "ayn zamanda yasa olarak genel olmasn isteyebileceğin maksime göre hep eylemde bulun", yahut benzer bir ifadeyle, "kendilerini ayn zamanda genel yasalar olarak nesne edinebilecek maksimlere göre eylemde bulun. " 41 Kant burada örnekler üzerinde tekrar dunnayp, daha önceki kesin buyruklarta ilgili örneklerin bu buyruk için de ayn şekilde kullanlabileceğini söyler. Bu ilkede görülmesi gereken bir husus gözden kaçrlmamaldr. Bir kişi kendi yasasn kendisi koyacaktr ama bu kendi kişisel çkarlarna göre koyulan bir yasa olmayacaktr. Aksine, bireysel değil, genel bir yasa olabilme özelliği dikkate alnarak konulmuş bir yasa olacaktr. Bu buyruğun, birinci buyruğa oldukça yakn bir anlam taşdğ söylenebilirse de buradaki vurgunun, maksirnin evrenselleştirilebilirliğinden ziyade, öznenin yasa koyuculuğu üzerinde olduğu görülür. İşte Kant'n her insann kolayca yararlanabileceğini savunduğu ana pusulas ve ondan çkardğ diğer iki pusula bunlardr. Bu noktada akla gelebilecek sorulardan biri, insann bu ilkelere uymasn gerekli klan motivasyonun ne olduğudur. Kant'n kendisi de bunun farkndadr ve bunu açkça ortaya koyar: "eylemin öznel ilkeleri, yani maksimler hep öyle alnmal ki, nesnel olarak da, yani genel ilkeler olarak geçerli olabilsin, 39 40 Kant, Al/ak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 46-47. Kant, Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 49, 51. ~ Kant. Al/ak Metafiziğinin Temellendirilmesi, s. 55. Istanbul Vniversitesi İlahiyar Fakiiliesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009.. :.

66 Cafer Sadk YARAN dolaysyla kendimize genel yasalar koymanuza yarayabilsin. Ama neden ben, hem de genel olarak akl sahibi bir varlk olarak ben, dolaysyla aklla donatlnuş bütün varlklar da ona bağl olalm?"" 2 Onun bu soruyu sorarken ifadelerinde görülen netlik cevabnda ayn oranda gözükmüyor. Bu sorunun en bilinen cevab akl sahibi varlğt salt ödeve veya yasaya saygsndan dolay kendini ona bağl kalmaya mecbur hissedeceğidir. Nitekim ona göre, "eyleme ahlaksal bir değer verebilen şey, ne korku, ne de eğilimdir; yalnzca yasaya sayg güdüsüdür. " 43 Kant'n bu rasyonel bağ, en azndan teorik ve felsefi açdan yeterli görmek istediği anlaşlyor. Bununla birlikte o, çok açkça olmasa da, Tanr ve ölümsüzlük postulatlarna ve ölümsüzlükte karşlaşlmas umulan bir mutluluk ödülünde dolay olmasa da, mutluluğa layk olmaya çalşmann doğal olarak getireceği mutluluk sonucunun ödev ve ilkelere bağllkta rolüne işaret etmektedir. Tanr ve ölümsüzlük koyutlar, teorik dogmalar deyilerse de, "pratik bakmdan zorunlu kabullerdir." 44 Yine de en yüksek iyinin gerçekleştirilmesi için çaba harcamakla Tant ve ölümsüzlük arasnda Kant'n kurmay denediği bağ, çok net olmadğ çeşitli yorum ve eleştirilere de açk olmuştur. Bazlar Kant'n tutumunun ahiakn otonornluğuna ters düştüğünü öne sürerken, bazlan da kurulan bu ilişkinin çok yetersiz olduğunu söylemişlerdir. Mehmet S. Aydn'n Kant'n bu konudaki görüşlerinden çkardğ sonuca göre, "İnsan, Tanrnn varlğna inanmadan da ahlaki ödevin ne olduğunu bilir. Fakat bu ödevi kararllk içinde yerine ~etirebilrnesi, ahlaki ümitsizliğe düşmemesi, her tür fedakarlğr ve tehlikeyi göze alarak ahlak yolunda yürüyebilmesi için en yüksek iyinin gerçekleşebileceğine, bunun için de Tanr'nn varlğna ve ruhun ölümsüzlüğüne inanmas ahlaken gereklidir." 45 Bununla birlikte, Tanr'nn varlğnn, ahlak kanununun genel geçerliği için değil, en yüksek iyinin gerçekleşmesi için şart koşulduğu unutulmamaldr. Dolaysyla, Tanr ve ölümsüzlük postülatlarnn varlğna ve ilkelerin uygulanmasna sağladğ 42 43 44 45 Kant, Alfak Metafc..iğ.init Temeliendi rilmesi, s. 67. Kant, Al/ak Metaf.iğiin Temeliendi rilmesi. s. 58. Kant, Pratik Akim Eleştirisi, s. 144. Mehmet S. Aydn, Ka111 ve Çağdaş lngilic. Felsefesinde Tanr -Ailak Ilişkisi, Ankara: TOrkiye Diyanet Vakf Yaynlan, 1991,49. lsta11bul 011iversite.ri fiatiyat Fakiiiresi Dergisi Say: 20, Yl: 2009

KANT ETİ(jİNDE EVRENSELİLKELER... 67 desteğe rağmen, "Kant'n ahlak felsefesinin merkezinde Tanr değil, pratik akln kumanda ettiği insan bulunmaktadr. " 46 2. Ka nt İlke lerinin Modern İslam Ahlakna Yansma lar Daha önce de belirttiğimiz gibi, Kant sonras İs l am ahlakçlarnn birçoğunda, yer yer onu eleştirmekle birlikte, Kant etkisi açkça görülür. Bizi burada ilgilendiren bu eleştiriler ve etkilenmelerin tamamn irdelemek değildir. Biz son ksmda İslam ahlaknn en genel ilkelerini belirlemeye çalşacağmz için, bu yönde bir çalşmay daha önce yapmş olabilecek baz Müslüman ahlakçlarn ilkelerle ilgili görüşlerini tespit etmek amacyla onlardan bazlannn. bu bağlamdaki düşüncelerini bir araya getirmeye ve varsa ortak tespitlerini belirlemeye çalşacağz. Kant etkisini yanstan modem İslam ahlakçlanndan biri Ahmet Harndi Akseki'dir. Akseki: Akseki'nin kendi ifadeleriyle, "ahlaki meslekler içinde en mükemmel ve ulvi olan meslek, en salim ve isabetli ahlaki nazariye, esasn, 'Vazife'de, diğer bir deyimle; 'Vicdanİ Sorumluluk'da bulan ve vazife esasn yalnz akl üzerine kuran aklclarn mesleğidir. Bunu en mükemmel tefsir eden kişi ve bu mesleğin en büyük temsilcisi Kant'tr." 47 Bu ve benzeri övgülere rağmen, Akseki, "bu mesleğin de noksan olduğunu görmemek mümkün değildir" der ve bunlar maddeler halinde sralar. Bu itirazlar özetle aşağdaki gibidir: 1. Vazifenin kaynağ olarak akl göstermek yeterli değildir. Kant, vazifenin gerçek kaynağn bulamamştr. 2. Ahlak yalnzca kanun kavram üzerine kurmak doğru değildir. Sevgi, şefkat, merhamet gibi hiçbir his ve duyguya yer vermeyip, yalnzca kanuna, emre itaate dayal bir ahlakta, bir lezzet de bir fazilet de yoktur. Kald ki, hisler ve temayüllerden bu kadar bağmsz bir eylem de aslnda bulunamaz. 46 47 Recep Klç, Allakm Dini Temeli, Ankara: Türkiye Diyanet Vakf Yaym l ar, 1992, 51. Ahmet Harndi Akseki, Alfak İ/mi ve hlam Allak: Alfak Dersleri, Sadeleştiren: Ali Arslan Aydn, Ankara: Nur Yaynlar, 1979, s. 55. istanbul Oniversitesi ila/ iyat Fakiiiresi Dergisi Say : 20, Yl: 2009 --- --- -----

68 CaferSadk YARAN 3. Kanuna itaatimiz, Kant'n öngördüğü gibi isteksiz bir baş eğme değil, aksine sonuçta meydana gelecek kynet ve kemalin de dikkate alndğ, akla uygun bir kabulleniş olmaldr. 4. Kant'n kesin emir dediği şey hakikatte şartl bir emirdir. Çünkü herkes öyle davrandğnda bu davranşn yanlşlğn görmemizi sağlayan şey, yalan söylemekten sosyal hayatn zarar görmesi örneğinde olduğu gibi, "belki içtimai menfaattir; hatta ferdi menfaattir." 5. Ödev ahlak, fillerimizi dikkate almakta, niyetlecimizi veya kalbimizdeki iyi yahut kötü fikirleri dikkate almamaktadr. 6. Vazifeyi vazife olduğu için yapmak ahiakn en yüksek mertebesidir; fakat bu mertebeyi çoğu insand_an beklemek doğru değildir. İnsanlan kanuna uymaya sevkedecek faktör, önce, yakn veya uzak menfaatleridir. Emre emir olduğu için uymak mertebesine ancak bu aşamadan sonra ulaşabilirler. 48 Bu eleştirilerle birlikte A.kseki, Kant ahlak ile İslam ahlak arasnda birçok açdan karşlaştrmalar yapyorsa ve kitabnn tamam Kant'ç bir dil ile İslam ahlaknn sunumunu içeriyorsa da, biz bunlara daha fazla değinmeyip, sadece as l aradğmz konu olan kategocik imperatif açsndan meseleye yaklaşmn dikkate alacağz. f.kseki bunu belirgin bir alt başlk altnda ele alyor: "Dini Nassl.ardan Çkarlan Ahlak Kanunu ile Kant'n Meşhur Kaidesi Arasnda Bir Mukayese". Akseki'nin burada esas olarak Kant'm birinci kategocik imperatifni ("Öyle hareket et ki, iradenin tabi olduğu fiiller (genel) kaaide, yani itaat ettiğin kanun, bir genel kanun prensibi suretinde olsun") dikkate aldğ ve İslam'da onun benzeri veya daha iyisinin olup olmadğn ve varsa bunun ne olduğunu araştrdğ anlaşlmaktadr. Akseki öncelikle bizim de bu yazda aramay sürdürdüğümüz hususu gerçekten gayet net bir biçimde ortaya koyar. Yani, "ahlaki vazifemizin tariflerine ve ksmlarna dair dinimizde mevcut emir ve yasaklarn cüz'iyatm bir tarafa brakarak", ve "şer'i nasslardan" 48 Akseki, Alfak İ/mi ve İslam Allak, s 59-63. Kant'n ahlak felsefesine yönelik başka eleştiriler için bkz. Alexis Bertrand, Alfak Felsefesi, çev. Salih Zeki, Sad. Hayrani Altntaş, Ankara: Akça~ Yaynlan, 2001, s. 116-120. Alasdair Maclntyre, Erdem Peşinde, çev. Muttalip Özcan, İstanbul : Aynnt Yaynlan, 2001,390-95. fstallbl Üniversitesi lfaliyat Fakiiliesi Dergisi Say : 20, Yl: 2009 _j

KANT ETlGlNDE EVRENSEL ILKELER... 69 yola çkarak ve onlar içinde kalarak, "asl 'Külli Kanunu' bulmak İstersek görürtiz ki" der ve devarn eder. Ctirnlenin devamna geçmeden bir kez daha vurgulamak gerekir ki, bizim arayşma devarn etmek istediğimiz ve çok önemli bulduğumuz da tam budur: İslam ahlaknn temelindeki asl "Külli Kanunu" yahut en külli kanun ya da kanunlan bulmak. Bunu belirttikten sonra, Akseki'nin yukardaki ifadesine dönüp devarn edersek, ona göre, bu "külli genel kan.un"un ne olduğu daha açk ve anlaşlr bir şekilde Allah tarafndan Peygamberimiz araclğyla insanlğa bildirililiştir. Bu bağlamda, yani külli genel kanunun ifadesi olarak o, arka arkaya 3 hadis verir: "Birr, yani hayr ve iyilik, kalbin mutmain olduğu şeydir. Kötülük de, nefsini tahrik edip azdran şeydir. Buna aykr fetva verseler de aldrna. " "İyilik ve hayr güel ahlaktr; günah ise kalbinde yerleşip de, insanlarn bilmesini istemediğin, yani herkesten gizlediğin şeydir." "Senden sadr olduğunu halkn görmesini istemediğin şeyi yalnz iken de, kendi başna iken de yapma" Akseki'nin yorumuna göre, "biz Müslümanlar, bu hadis-i şeriflerden açk olarak anlarz ki; hrszlk haramdr, hile hararndr, emanete hiyanet haramdr; adam öldürmek hararndr. Çtinkti bunlar işleyen insan, bu fiilini insanlarn öğrenmelerini arzu etmez." Ona göre bu hadisler topluca düşünüldüğünde şöyle bir külli ve genel kanun çkmaktadr: "Halk tarafndan sana yaplmasn i stediğin şeyi sen de onlara yap, başkalan tarafndan sana yaplmasn i stemediğin şeyle halk rahatsz etme." 49 Akseki başka bir ayet veya hadise değinme ihtiyac duymaz. Örneğin, deyim yerindeyse "altn kural hadisi"ne ("Kendi nefsin için arzu ettiğin şeyi, başka insanlar için de arzu et; kendi nefsin için istemediğin şeyi başkalan için de isteme.") bile kitabmn başka yerlerinde değinmekle birlikte (s. 288, 337, 350) burada, bu bağlamda değinmez. Oysa yukardaki üç hadis topluca düşünüldüğünde şöyle bir genel kanun çkyor dediği ilke daha ziyade bu hadisten çkmakta, hatta onun çok benzer bir ifadesini oluşturmaktadr. 49 Akseki, Alfak İlmi ve İslam Allak, s 59-63. İstanbul Üniversitesi llafiyat Fakiiilesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009

70 Cafer Sadtk YARAN Yukanda onun verdiği üç hadis topluca düşünüldüğünde de gerçekten külli bir kanun çkard ama bu onun verdiğinden biraz farkl olurdu. Örneğin bu, iyilik ve kötülüğün herkesin kendi vicdann ve toplumsal değerlerini dikkate alarak bilebileceği bir tanm da içeren şöyle bir buyruk olurdu: Her zaman ve her yerde (ister toplum içinde ister yalnz iken) iyilik (kalbinin mutmain olduğu şeyi) yap, kötülük (nefsini azdran ve insanlarm bilmesini istemediğin şeyi) yapma! Ama her nedense Akseki buna benzer bir formülleştirmeye gitmiyor. Ona göre, öyle anlaşlyor ki, aranan "külli genel kanun" bulunmuştur; o da yukardaki hadislerden çkardğn söylediği ilkedir. Akseki'ye göre, bu hadislerdeki İslami kaideler ise Kant'n yalnz akldan çkarmş olduğu ahlak kanununa tercih edilir. Çünkü Kant'n ahlak kanunu "öyle bir şekilde - hareket et ki" emriyle başla.mas nedeniyle yalnz fllerimizle snrl olup, kalbimizdeki niyet ve maksatlarmz ihmal etmektedir. Halbuki, İslam'a göre, insann ahlaki değeri, görünen fiilierinden çok niyetleri ile ilgilidir: Ayrca, Akseki'ye göre, Kant'n meşhur kaidesi, hadislerden çkan kanunun cüzünden ibarettir, yani onlarn ifade ettiği mana genelliğine yükselemez. 50 Akseki'nin bu son iki yorumunda ne kadar hakl olduğunun tartşmaya açk olduğunu söylemeden geçmek doğru olmayabilir. Zira, Kant'n, kitabnn başnda da sonunda da iyi niyet yahut iyi isterneyi bir hayli vurguladg görmezden gelinemeyecek bir gerçektir. Genellik-snrllk konusunda, hangisinin daha genel olduğu, ayn şekilde tartşmaya açk gözüküyor. Zira, Kant, tüm insanlğ içine alacak evrensellikten bahsediyor gibi gözükürken, hadisler halktan, kişinin çevresindeki insanlardan bahsetmekle daha toplumsal ölçekte bir genellik arzediyor gibidir. Bu da bir kusur değil, belki daha gerçekçi bir tavrdr. Ama bu çalşma snrlar içinde bu tartşmann ayrntlarna girmek bizi doğrudan ilgilendirmiyor. Draz: Abdullah Draz da Akseki gibi baz yönlerini eleştirmekle birlikte İslam ahlakn Kant' dikkate alarak ve bü~ük ölçüde Kant terminolojisiyle ele alan modern dönem ahlakçlanmzdandr. Bu durum, Akseki'de olduğu gibi, kitabnn ilk ksmlarnda kendince de ifade edilmektedir. Örneğin ona göre, "en basit anlatma indirgenmiş, her çeşit formalist ve transandantalist incelikten '. r j i 1 r i f 50 Akseki, Alfak İ/mi ve İslam Allakt, s 122-24. istanbul Onil'ersitesi ila/ iyat Fakiiiresi Dergisi Say : 20, Yl: 2009

KANT ETİGİNDE EVRENSEL ilkeler... 71 syrlmş ve ayn zamanda radikal bir pesmzm ve belli bir duygusal soğukluktan temizlenmiş bulunan Kant'n doktrini, sadece tartşmasz değildir. Fakat sanyoruz ki o, Kur'an'dan çkan doktrinle de özdeşleşmektedir." 51 Bir başka ifadesine göre, "gayet keskin bir zekann nüfuzu sayesinde Kant, ahlaki kural öteki tüm pratik kaidelerden köklü bir şekilde ayran büyük fark iyice kavramştr... Biz sadece Kant ile birlikte, ödev düşüncesine her çeşit netice mülahazas yabanc olmak üzere, bizatili ahlaki kanww, ernrini hakl çkarabilmek için itibari değere hiçbir ihtiyacnn bulunmadğn savunuyoruz." 52 Kant'a olan bu yaknlğa rağmen, yine Akseki de olduğu gibi, Draz da Kant' eleştirmekten geri durmaz. Akseki'nin, Kant'n sistemini en iyi ahlak sistemi saynakla birlikte baz açlardan noksan bulmas ve İslam ahlakn en mükemmel görmesine benzer şekilde, Draz da, Kant' en önemli ahlak flozofu saynakla birlikte, tek yönlü yahut kutupsal bir aşrlk içinde olmakla eleştirir ve Kur'an ahlaknn daha bütünsel ve birleştirici olmas gibi özellikleriyle Kant ahiakndan çok daha üstün olduğunu savunur. Draz'a göre, ahlaki düşüncenin bir takm antinomileri, çelişkileri, zt yönlere kaymaya zorlayan güçlükleri vardr. Bunlardan en önemli iki tanesi, "birlik ve çeşitlilik" ile "yetki ve hürriyet" güçlükleridir. Baz ahlak sistemleri bu kutuplardan birinci olanlar, yani birlik ve yetkiyi, bazlar da ikincileri, yani çeşitlilik ve hürriyeti seçerler. Draz'a göre, biri evrensel ödevin uzlaşmaz otoritesini temsil eden, diğeri de mantki olann değişmezliğine karş psikolojik alann orjinalitesini savunan iki aşr eğilimin tipik örneklerinden birisi Kant'tr. 53 Kant'n ödev tanm "düstur saçmalk olmakszn evrenselleştirilebilen bir eylem"dir. Buna dayal temel kanun ve koşulsuz buyruk da şudur: "iradenin düsturu ayn zamanda evrensel bir yasamann prensibi olarak kynet taşyacak şekilde hareket et." Draz'n iddia ve eleştirilerine göre, son derece mücerret olan bu kuraldan hareketle Kant, sadece evrenselleştirilebilir olup olmamasna bakarak, her pratik kavramn ahlaki mi yoksa ahlak dş m olduğunu belirleyen somut bir ödevler bilimi ortaya 51 M. Abdullah Draz, Kur'an Allak, çev. Emrullah Ytiksel, Ünver Günay, İstanbul: 2002, İz Yaynclk, s. 35. 51 Dn12, Kur'an Allakti, s. 57. 53 Draz, Kur'an Al/aki, s.79-81. i., tabul Oiversitesi İla/ iyat Fakiiliesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009 ---- ----------- ----~-

' 72 CaferSadk YARAN koyduğunu sanmştr. Oysa bir kanun evrensel olduğu için ona ahlaki olarak hüknolunmaz. Aksine önce o doğru olduğu için genelleştirilmek zorunda olunur. Evrensel ödev kabul edilse bile onu birçok derecelere ayrt etmek ve izaf görmek gerekir. Baba, ana, eş, evlat, başkan, yurttaş vb., bütün bunlara ayn kural meşru olarak atfetmek mümkün müdür? Mutlaktan hareketle izafye erişilebilir mi? "Ahlak bir matematik ve hatta matematikten de fazla bir şey yapmak, ne büyük paradoks! Gerçekten de, bütün geometrik terimleri bir tek prensipten ç karmak imkanszdr. Davranş bitiminde, bu hususta nasl daha iyi başar gösterilebilir?" 54 Draz'n bu son metaforik ifadesi -ki benzerini biraz ilerideki sayfalarda, tek bir ilaçla hekimlik yapmaya benzeterek de dile getirir ve karş çkar- onun ahlakta evrensel veya genel yahut temel ilke bulma çabasn ne ölçüde yanlş _ gördüğünü çok açk bir biçimde ortaya koymaktadr. Draz'n matematikle ilgili bu teşbihi, Kant ilkelilik lehine serdediimiş benzer bir ifadeyi hatra getirmektedir. Kant'a göre, "bir sorunu çözmek için neyin yaplacağn tam olarak belirleyecek ve yanlmaya meydan brakmayacak bir formülün matematikçiye ne ifade ettiğini bilen kişi, ödev konusunda ayn işi görecek bir formülü önemsiz, onsuz edilebilir bir şey saymayacaktr." 55 Biz bu konuda, ilke ve yararn vurgulamakta ve onu bir ölçüde mutlaklaştrmakta aşnlklan varsa da, ilkenin durumu ile ilgili iki metafor arasnda Kant'nkinin doğruya daha yakn olduğunu düşünüyoruz. Bütün geometri terimlerini, 'doğru iki nokta arasndaki en ksa çizgidir' benzeri baz temel ilkelerle irtibatlandrmak hiç de yanlş olmasa gerekir. Benzer husus, doğa bilimlerinde ve hukuk gibi baz sosyal bilimlerde de yok değildir. Örneğin, binlerce yasa, anayasaya dayanr; anayasann onlarca veya yüzlerce maddesi de, onun değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olduğu öngörülen ilk birkaç maddesine dayanr. Dolaysyla, benzer durumun ahlakta da olmasnda şaşlacak bir şey yoktur. Aksine, bunun belirlenmiş olmas öteki alanlara ne yarar sağlyorsa, ahlaka da öyle yarar sağlar. Draz'a göre, yaplmas gereken, tek tarafllk değil, evrensel ideal ile aktüel realitenin sentezidir. Nitekim Kur'an tam da böyle yapmakta, "zincirin iki! d i! 1 1 1 s 4 Draz, Kur'an Allaki, s.82-90. ss Kant, PratikAkim Eleştirisi, s. 8. İslanbul Üniversi/esi İlaliyal Fakiiliesi Dergisi Say: 20, Yl: 2009! j