Sefalosporinler geniş spekturumlu Beta Laktam antibiyotik gurubudur. Bakteri hücre duvarının sentezini bozarak bakterisidal etki gösterirler.

Benzer belgeler
XIII. POLİMORFİK ENFEKSİYONLAR

Ribozomun 50s bölgesine bağlanıp protein sentezini bozarak etki eden bakteriyostatik geniş spekturumlu antibiyotiklerdir.

BRUCELLA AGLÜTİNASYON TESTLERİ

BRUCELLA AGLÜTİNASYON TESTLERİ

XV. PERİFERİK NÖROPATİ VE MYELİTLİ HASTALARA YAKLAŞIM:

XIII. POLİMORFİK ENFEKSİYONLAR

XIII. POLİMORFİK ENFEKSİYONLAR

XIII. POLİMORFİK ENFEKSİYONLAR

Demiyelizan nörolojik hastalıklar ve Nöroborelyoz: Dr.Meltem I ıkgöz TA BAKAN

XIII. POLİMORFİK ENFEKSİYONLAR

Ribozomun 50s bölgesine bağlanıp protein sentezini bozarak etki eden bakteriyostatik geniş spekturumlu antibiyotiklerdir.

Nörosifiliz: çok merkezli çalışma sonuçları

Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

Olgu:KJS. Yrd. Doç. Dr. Kaya Süer. Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

XIV. POST ENFEKSİYÖZ NÖROLOJİK SENDROMLAR:

BRUSELLA ENFEKSİYONU. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

Çocukluk çağı santral sinir sistemi demiyelinizan hastalıkları. Prof.Dr. Sebahattin VURUCU

Sefalosporinler geniş spekturumlu Beta Laktam antibiyotik gurubudur. Bakteri hücre duvarının sentezini bozarak bakterisidal etki gösterirler.

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Sefalosporinler geniş spekturumlu Beta Laktam antibiyotik gurubudur. Bakteri hücre duvarının sentezini bozarak bakterisidal etki gösterirler.

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.

KISITLI BİLDİRİM. ADTS grubunun hazırladığı Kısıtlı Bİldirim Tabloları ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken konular.

Hazırlayanlar: Doç. Dr. Yasemin ZER Mikrobiyoloji AD Öğrt. Üyesi

6 Mart 1993 tarihinde, ani başlayan akut deri. Bu yakınması bir hafta önce sol kolun üst tarafında. Lezyon, kısa süre içinde büyümüş, kontakt dermatit

BOS DA PLEOSİTOZ. Dr. Bülent Güven SB Ankara Dışkapı Araştırma ve Eğitim Hastanesi Nöroloji Kliniği

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan

PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLARI (ENFEKSİYÖZ NEVRİTLER) Nevrit; Nevritis; Nörit; Nöritis; Nevralji; Neurit; Neuritis;

Hasta kişi ile cinsel temas, Gebelerde anneden bebeğe geçiş ( konjenital Sifilis ), Kan teması ile bulaşır.

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

Santral Sinir Sistemi Enfeksiyonlarında Acile Başvuru Şikayetleri ve Gözümüzden Kaçanlar. Doç. Dr. Evvah Karakılıç MD, PhD.

Gebelik ve Enfeksiyonlar. Prof.Dr. Levent GÖRENEK

XVI. MSS ENFEKSİYONLARINI TAKLİT EDEN DURUMLAR

Beta-laktam antibiyotikler dersine ilişkin öğrenim hedefleri

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

Bruselloz: Klinik Özellikler

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

Miyelit: enfeksiyöz veya inflamatuar sebeplerle ortaya çıkan medüllospinalisin fonksiyon bozuklukları halidir.

KABAKULAK. Dr. Halil ÖZDEMİR

Duyu sendromları ve duyu muayenesi. Yrd.Doç.Dr. Adalet ARIKANOĞLU Dicle üni. nöroloji

Fungal Etkenler. Toplantı sunumları Dr.AyşeKalkancı. Santral Sinir Sistemi Enfeksiyonlarında Tanı. Ege Mikrobiyoloji Günleri-3

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi

BOTULİNUM ANTİTOKSİN. Uzm. Dr. Ş Ömür Hıncal SBÜ Bağcılar EAH Acil Tıp Kliniği

Referans: e-tus İpucu Serisi K.Stajlar Ders Notları Sayfa:353

ANTİBİYOTİKLER. Antibiyotikler, bakterileri öldüren veya onların üremelerini durduran maddelerdir. Bakterileri öldüren antibiyotiklere bakterisidal,

GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE TIP FAKÜLTESİ DÖNEM 3 DERSLERİ

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

VASKÜLİTİK NÖROPATİ TEDAVİ REHBERİ Hazırlayanlar: Dr. Can Ebru Kurt, Dr. Yeşim Parman, Dr. Ersin Tan

İnfektif Endokarditin Antibiyotik Tedavisinde Antimikrobiyal Direnç Bir Sorun mu? Penisilin

Pnömonilerde Ak lc Antibiyotik Kullan m

Sunum Planı. Hayatı Tehdit Eden. Enfeksiyon. Kimler Risk Altında? Nasıl Sınıflanıyor MSS Enfeksiyonları

Erkeklerde Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur.

Pnömonide Etkene Yönelik Antimikrobiyal Tedavi

Ae- MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARI İÇ KALİTE KONTROL VE DÖF TALİMATI

AMİNOGLİKOZİD ANTİBİYOTİKLER Aminoglikozid antibiyotikler Streptomyces veya Micromonospora türü mikroorganizmalardan elde edilirler.

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

Sepsisde Klinik, Tanı ve Tedavi

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

SSS Enfeksiyonlarının Radyolojik Tanısı. Dr. Ömer Kitiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Nöroradyoji

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

II. SANTRAL SİNİR SİSTEMİNİN ANATOMİSİ

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

BOS GLUKOZ DÜġÜKLÜĞÜ ĠLE SEYREDEN TÜBERKÜLOZ MENENJĠT ÖN TANILI VARİCELLA ZOSTER MENENJİTİ OLGUSU

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu

Aerobik Gram negatif basillerin PBP lerine bağlanarak etki eder. 1- Aerobik Gram negatif enfeksiyonlar ( pyelonefrit vs.)

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14

Küçük Damar Hastalığı; Semptomatoloji. Kürşad Kutluk Dokuz Eylül Üniversitesi 27 Mayıs 2017, İzmir

Omurga-Omurilik Cerrahisi

GİEMSA BOYAMA NASIL YAPILIR

Tetanoz Acil Serviste Tanı Yaralanmalarda Profilaksi. Uzm.Dr.İlhan UZ

Motor Nöron ve Kas Hastalıkları. Uzm Dr Pınar Gelener

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD


NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

KAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu;

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

KRİSTASİL İ.Ü. ENJEKTABL FLAKON I.M./I.V.

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir.

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

KEMOTERAPİNİN SİNİR SİSTEMİ VE PSİKOLOJİK GEÇ YAN ETKİLERİ DR. FİLİZ ÇAY ŞENLER A.Ü.T.F. TIBBİ ONKOLOJİ B.D.

PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLARI (ENFEKSİYÖZ NEVRİTLER) Nevrit; Nevritis; Nörit; Nöritis; Nevralji; Neurit; Neuritis;

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

Akılcı Antibiyotik Kullanımı. Prof.Dr.Ayşe Willke Topcu 25 Nisan 2014, Muğla

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

XVI. MSS ENFEKSİYONLARINI TAKLİT EDEN DURUMLAR

KR0NİK MENENJİTLER KLİNİK LABORATUVAR TANI. Prof. Dr. Neşe Saltoğlu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

EUCAST tarafından önerilen rutin iç kalite kontrol Sürüm 3.1, geçerlilik tarihi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi

Transkript:

SEFALOSPORİNLER Sefalosporinler geniş spekturumlu Beta Laktam antibiyotik gurubudur. Bakteri hücre duvarının sentezini bozarak bakterisidal etki gösterirler. I. JENERASYON SEFALOSPORINLER SPEKTRUM SEFAZOLIN- İV SEFALOTİN-İV SEFAPRİN-İV SEFALEKSIN-PO SEFADROKSİL-PO SEFRADİN-PO S. aureus Streptokoklar ( Grup A, B, Viridans, bazı Pneumokoklar ) E. coli Klebsiella pneumoniae Proteus mirabilis aşagıdakilere bakterilere etkisizdir: Enterokoklar Listeria MRSA KLİNİK KULLANIM: S. Aureus ve Grup A strep. ın neden olduğu deri ve yumuşak doku enfeksiyonları. Birçok cerrahi girişim öncesi profılakside kullanılır. II- JENERASYON SEFALOSPORINLER GRUP A SEFAMANDOL- İV

SEFONİSİD-İV SEFUROKSİM-İV SEFORANİD-İV SEFAKLOR-PO SEFUROKSİM AKSETİL-PO SEFPROZİL-PO LORAKARBEF-PO SEFPODOKSİM-PO GRUP B (SEFEMİSİNLER) SEFOKSİTİN SEFOTETAN SEFMETAZOL SPEKTRUM: GRUP A: 1. Jenerasyon sefalosporinlere benzer fakat beta laktamaz pozitif H.Influenza ve Moraksellaya da etkilidir. GRUP B: Gram (+) etkisi 1. Jenerasyondan azdır fakat anaerob etkileri en yüksek sefalosporinlerdir (B. fragilis dahil ). KLİNİK KULLANIM: GRUP A: Sefuroksim ve sefuroksim aksetil toplumdan kazanılmış pnemoniler, bronşit, sinüzit, otit tedavisinde. GRUP B: sefoksitin, sefotetan ve sefmetazol orta ağırlıkta intra abdominal ve pelvik enfeksiyonların monoterapisinde, diyabetik ayak ve dekübit ülserleri gibi mikst enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. III- JENERASYON SEFALOSPORINLER SEFOPERAZON-İV SEFTAZİDİM-İV SEFTRİAKSON-İV SEFOTAKSİM-İV SEFTİZOKSİM-İV

SPEKTRUM: SEFİKSİM-PO GRAM BASİLLER (E. Coli, Proteus spp., Klebsiella spp., Providencia, Serratia spp.) Streptokoklar: S. Pneumonia ( orta dereceli penisilin direnci olanlar dahil) ve diğer streptokoklar. Stafılokoklar: S. Aureus (MRSA hariç) ve diğer stafılokoklar. H. influenza, N. menengitidis, Moraksella cataırtıalis ve N. gonorea. Bu gurupta Sefoperazon ve Seftazidim antipseudomonaldir. Anaerob etkileri zayıftır fakat Seftizoksim B. Fragilise etkilidir. Aşağıdaki bakterilere etkisizdir: Enterokoklar M RSA Listeria S. pneumonia ( yüksek penisilin direnci olanlar ) KLİNİK KULLANIM: Seftriakson: toplumdan kazanılmış pnemoni, Lyme ve S. Viridans endokarditinde kullanılır. Nosokomial pnemonilerde Nosokomial enfeksiyonlar ( komplike uriner sistem enfeksiyonları, gram negatif bakterilerle gelişen yara enfeksiyonları ) Menenjitler: H. Influenza, N. menenjitidis ve S. Pneumonia ile meydana gelen menenjitlerde Seftriakson veya Sefotaksim. Febril nötropeni tedavisinde: Sefoperazon veya Seftazidim bir aminoglikozidle kombine edilerek kullanılır.

Anogenital gonorede Seftriakson veya Sefıksim kullanılır. En uzun yarı ömrü olan Seftriakson dur ve günde tek doz verilir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda Seftriakson ve Sefoperazon için doz ayarlamaya gerek yoktur. SEFALOSPORİNLERİN YAN ETKİLERİ Diare ( özellikle Seftriakson ) Safra çamuru oluşumu ( Seftriakson ) Psedomembranöz enterokolit Hipersensitivite reaksiyonları penisilin allerjisi olanların % 5-10 unda sefalosporinlere karşı çapraz reaksiyon görülebilir. Hipoprotrombinemi: Methythiotetrazol ( MTT) yan zinciri olanlar hipoprotrombinemi yapabilirler; Sefamandol, Sefoperazon, Sefotetan. SEFALOSPORİNLERE DİRENÇ PBP ( Penisilin Bağlayıcı Protein )değişimi Betalaktamaz oluşumu Permeabilite de azalma IV- JENERASYON SEFALOSPORINLER SEFEPİM-IV, IM SPEKTRUM: GENİŞ GRAM + VE GRAM AKTİVİTE Streptokoklar: S.pneumonia dahil Stafılokoklar : S. Aureus dahil ( MRSA hariç ) Pseudomonas aureginosa ( seftazidime dirençli suşlar dahil )

Gram basiller : E. Coli, Enterobakter, Providencia, Proteus, H.influenza, Serratia. Aşağıdaki bakterilere etkisizdir. Enterokoklar MRSA Anaeroblar Xantomonas maltophilia KLINIK KULLANIM: Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları. Pseudomonas aureginosa enfeksiyonları. Nosocomial pneumonia. komplike üriner sistem enfeksiyonları. Sefepimin Gram negatiflere penetrasyonu diğer sefalosporinlerden daha hızlıdır, Betalaktamazlara daha dirençlidir, birçok PBP e yüksek affınite gösterir. PENİSİLİNLER Penisilinler 1928 Yılında İngiliz bilim adamı Alexander Fleming tarafından Penicillium Notatum küf mantarından elde edilen antibiyotiktir. Penisilinin klinik kullanımı 1945 yılından itibaren başlamıştır. A- DOĞAL PENISILINLER PENİSİLİN G -IV PENİSİLİN V -PO BENZATİN PENİSİLİN -IM

SPEKTRUM : GRAM + Strep. pyogenes Grup B Strep S. Viridans S. Bovis S.Pneumonia ( bazıları Enterokoklar ( bazıları Listeria B. anthracis Erisipelotrix rhusiopathiae GRAM N. Meningitidis Strep. Moniliformis ve Spirillum minus ( fare ısırığı hastalığı) Pastorella Multicoda ANAEROBLAR Peptostreptokoklar Actinomyces israeli Fusobakterium Clostridia SPİROKETLER : T. Pallidum Leptospira Borrelia spp. KLİNİK KULLANIM: Streptokokal enfeksiyonlar ( boğaz, deri vs.) Sifıliz Oral anaerobik enfeksiyonlar Meningokokkal enfeksiyonlar

Aktinomikozlar Leptospiroz Antrax Fare ısırığı hastalığı ( Sprillum minus, Streptobasillus moniliformis ) B PENISILINAZA DIRENCLI PENISILINLER OKSASİLİN IV NAFSİLİN IV METİSİLİN IV KLOKSASİLİN PO DİKLOKSASİLİN PO SPEKTRUM: Staf. aureus ( MRSA hariç ) Staf. epidermidis ( dirençli suşlar hariç ) Grup A Streptokoklar aşağıdaki bakterilere etkisizdir: Enterokoklar Meningokoklar Anaeroblar KLİNİK KULLANIM: Stafılokokal enfeksiyonlar C AMlNOPENISILINLER AMPİSİLİN IV, PO AMOKSİSİLİN PO BAKAMPİSİLİN PO SPEKTRUM: DOĞAL PENİSİLİNLERE BENZER + ek olarak H. Influenza (Betal laktamaz negatif olanlar) Salmonella spp.

Shigella Enterokoklar ( bir aminoglikozidle beraber ) E. coli Proteus mirabilis Listeria monositogenes e de etkilidir KLİNİK KULLANIM; Enterokokal enfeksiyonlar Listeriosis Akut sinüzit, otit, bronşit, Endokardit profılaksisinde (Amoksisilin) kullanılırlar. D KARBOKSI PENISILINLER (Antipseudomonal Penisilinler) KARBENİSİLİN -IV TİKARSİLİN IV MEZLOSİLİN -IV PİPERASİLİN -IV SPEKTRUM: Pseudomonas aeruginosa Enterobakteriaceae ( Proteus, Enterobakter, Morganella, Providencia ) Bakteroides spp KLİNİK KULLANIM: Pseudomonas enfeksiyonlarında kullanılırdı fakat karboksipenisilinlerin yerini üreidopenisilinler almıştır. E UREIDOPENISILINLER MEZLOSİLİN PİPERASİLİN

SPEKTRUM: GENİŞ SPEKTRUMLU GRAM (-) AKTİVİTE: (P. aureginosa ve Enterobakteria dahil) ANAEROBLAR B. fragilis Fusobakterium Clostridia STREPTOKOKLAR VE ENTEROKOKLAR aşağıdaki bakterilere etkisizdir: Stafılokoklar Klebsiella ( %50 ) KLİNİK KULLANIM: Pseudomonas enfeksiyonları Diğer gram (-) basiler enfeksiyonlar Nosocomial enfeksiyonlar dirençli Pseudomonas gelişimini önlemek için genellikle aminoglikozidlerle kombine edilirler. PENİSİLİNLERİN YAN ETKİLERİ 1- HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI: Anafılaksi, ürtiker, wheezing, bronkospazm. 2- HEPATİT: Oksasilin, Nafsilin 3- INTERSTISYEL NEFRİT. 4- MYOKLONİK EPİLEPTİK ATAKLAR: Böbrek yetmezliği olan hastalara yüksek doz verilirse. 5- DİARE. 6- DÖKÜNTÜ: Infeksiyoz mononükleozisli hastaya Ampisilin verilirse ortaya çıkar. PENİSİLİNLERE KARŞI DİRENÇ MEKANİZMALARI 1- BETALAKTAMAZ YAPIMI: Özellikle H. Influenza ve N. gonorea da 2- PENİSİLİN BAĞLAYICI PROTEİNDE ( PBP ) DEĞİŞİM : PBP nin

penisilin afınitesi azalır özellikle Pnemokoklarda görülür. 3- HÜCRE ZARININ ANTİBİYOTİKLERE GEÇİRGENLİĞİNİN AZALMASI: Özellikle Gram (-) lerde görülür. XIII. POLİMORFİK ENFEKSİYONLAR Mikroorganizmalar sinir sisteminin birçok bölümünde aynı anda değişik derecelerde enfeksiyonlara neden olabilirler. Periferik sinirler, medüllospinalis ve beyin olarak kabaca üçe bölünebilen sinir sistemi içinde iki veya daha fazla sistemi etkileyen enfeksiyonlara polimorfik enfeksiyonlar adı verilir. Bunlar içinde en iyi bilineni Borrelia burgdorferi ve Treponema pallidum enfeksiyonlarıdır. Ayrıca Chlamidia, tifus, HSV, VZV ve immünosüpressif hastalardaki oportunistik enfeksiyonlar polimorfik karakter alabilirler ( tablo 63 ). TABLO 63: PERİFERİK NÖROPATİ VE MYELİT ETKENLERİ PATOJEN KLİNİK TANI Lepra Mikobacterium leprae Lepromatöz nörit veya Tüberküloid nörit Deri veya sinir biopsisis Periferik nöropati, Whipple hastalığı Aktinomicesler Tropheryma whippelii Demans, Yüz ve kollarda myoklonuslar, Oftalmopleji, Jejunal biopside makrofajlar içinde PAS positif cisimler. nistagmus ve ataksiler.

Bos da ELİSA ile Kranial ve IgM, 2i dönemde Lyme hastalığı (nöroborrelioz) Borrelia burgdorferi periferik nöropatiler, Menenjit, kanda IgG tipi antikor taini, Bakteri kan ve Radikülir. bos dan izole edilebilir. Bos da FTA-ABS veya TPHA ile tarama Sifiliz (nörosfiliz) Treponema pallidum Tabes dorsalis, Sfilitik meningomyelit, Anterior spinal arter sendromu, Meninks ve medüllospinalste gumm lar. konfirmasyon ITPA * IgG indeks le yapılır. ITPA nın >3 olması tanısaldır. Bos da VDRL negatif olabilir. Kanda FTA ABS veya TPHA bakılır, (VDRL negatif olabilir) Bos kültürü % 50 pozitif, Kan kültürü, Menenjit, Bos da antikor Brusella (Nörobruselloz) Brusella spp. radikülit, myelit, kranial taini sensitif değildir, nöropatiler Kanda Wright testi pozitiftir. İzolasyon kesin tanı koydurur. Botulizm Clostridium botulinum İnfantil botulizm, Gıda botulizmi, yara botulizmi. Gıda veya gastro intestinal sistem örneğinden Toksin taini, yaradan anaerobik kültür.

Lokal tetanoz, Tetanoz Clostridium tetani Sefalik tetanoz, Generalize Yaradan anaerobik kültür. tetanoz. Difteri Corynebacterium diphteriae Bulbar paralizi, Sistemik paralizi Yara veya boğaz kültürü. Kompleman fiksasyon testi spesifik değil, Serum antikor Nörolojik Mycoplasma Mycoplasma pneumoniae titresinin 4 kat artması veya 1/ bulgular geç çıktığından düşen 64 üstünde olması antikor titreleride tanıda önemli bir bulgudur. Bos da antikor taini pozitif, Poliomyelit Poliovirus Aseptik menenjit, Bulbar veya spinal paralizi ( poliomyelit ) Serumda tip spesifik antikor titresinde artış anlamlı. Dışkı ve boğazdan virus izole edilebilir.

Bos da antikor taini serumdan önce pozitifleşir. Serumda ELİSA, B virus ( herpes virus B ) Aseptik menenjit, assandan ensefalomyelit. RİA ve western blot ile antikor taini yapılabilir. Yara, mukoz membranlar veya püstülden virus izolasyonu ( tehlikeli ) Herpes viruslar CMV Radikülit, Assandan myelit, Akut transvers myelit, ensefalit. Serumda artan antikor titresi. Kronik dissemine enfeksiyonlarda kandan virus izolasyonu. Radikülit, Assandan myelit, Akut transvers Serumda artan EBV myelit. AİDS li antikor titresi. hastada SSS B. hücreli lenfoma etkenidir Serumda artan Radikülit, antikor titresi. HSV1 ve HSV2 Assandan myelit, Akut transvers Seri lezyonlarından myelit, ensefalit virus izolasyonu, TZANK preparat. Radikülit, Serumda artan assandan myelit, antikor titresi. VZV akut trasvers myelit, Seri lezyonlarından kranial nörit, virus izolasyonu, ensefalit. TZANK preparat.

Erken dönemde bos da p24 antijeni ve viral RNA Retroviruslar HIV 1 Erken dönem: Aseptik menenjit, Kranial nörit, Guillain Barre sendromu. Geç dönem: Sensoryel nöropatiler, Mononöropati multipleks Vakuolar myelopati. tespiti. Kanda viral RNA pozitif ELİSA ve konfirmasyon testleri. Erken dönemde bos da ELİSA ile artan antikor titresi, geç dönemde antikor titresi düşer. Asemptomatik hastalarda bos dan virus izolasyonu yapılabilir. Kanda mononükleer hücrelerden izole HTLV 1 Kronik menenjit, Spastik paraparezi. edilebilir. Bos da oligoklonal bant, ELİSA ve western blot ile antikor taini pozitif. A- NÖROBORRELİOZ (LYME BORRELİOZ): Lyme hastalığı akut ve kronik periferik nöropatilerle ve diğer sinir sistemi enfeksiyonu bulgularıyla seyreden sistemik bir enfeksiyon hastalığıdır.

EPİDEMİOLOJİ: Lyme hastalığı tüm dünyada görülebilen ve ixodes cinsi keneler aracılığıyla kemiricilerden insanlara bulaşan Borrelia burgdorferi nin neden olduğu bir spiroket hastalığıdır. Kuzey Amerika ve Avrupada arthropodlara bağlı enfeksiyonlar içinde en sık görülenlerden biri lyme hastalığıdır. Kuzey Avrupada yapılan incelemelerde birçok kişide asemptomatik enfeksiyon tespit edilmiş, endemik bölgelerde seropozitiflik oranının % 7 ila 29 arasında değiştiği klinik hastalık bulgularının ise bunların % 1 ila 21 inde ortaya çıktığı görülmüştür. Endemik bölgelerde özellikle kırsal kesimde ve park alanlarında koruyucu giyisilerle hastalık bulaşması önlenebilir. İxodes cinsi keneler birkaç milimetre boyundadırlar ve kene ısırığı genellikle farkedilmez, bu nedenle bu tür sahalarda vicut kene infestasyonu açısından sık sık incelenmeli ve yapışan keneler uygun şekilde çıkarılmalıdır. Eritema kronikum migrans ( EKM ) ın görüldüğü erken dönemleredeki uygun tedaviyle nörolojik semptomların ortaya çıkışı engellenir. Eritema kronikum migrans lyme ın erken dönem cilt bulgusudur. Kene ısırığı olan yerden başlar ve dairesel olarak yayılır. Eritema kronikum migrans ile baraber non spesifik viral enfeksiyon bulguları sık görülür. eritema kronikum migrans ile birlikte en sık görülen semptomlar şunlardır: yorgunluk % 54 myaljiler % 44 arthraljiler % 44 başağrısı % 42 ateş ve / veya titreme % 39. Vakaların % 50 sinde seropozitiflik bir ay içinde gelişir. Eritema kronikum migrans klinik olarak sterptokoksik veya stafilokoksik sellülitler, kene ısırığı allerjisi, granüloma annulare ve mantar enfeksiyonlarıyla karışır. Komplike olmamış eritema kronikum migrans tedavisinde doksisiklin ( 100 mg

günde 2 defa ) amoksisiklin ( 500mg günde 3 defa ) kullanılabilir. Alternatif olarak penisilin VK ( 500 mg günde 4 defa ) veya tetrasiklin ( 500 mg günde 4 defa ) verilebilir. Tedaviye 14 28 gün devam edilmelidir. Deri bulguları dışında lyme bulgularının varlığı ( kardiak bloklar, artrit, nörolojik tutulum ) 2 3 haftalık parenteral antibiyoterapiyi gerektirir. PATOGENEZ: Kene ısırığını takiben ısırılan bölgede 1 2 hafta sonra EKM gelişmeye başlar. EKM ı takiben 3. 4. haftalarda serum antikorları ve spiroketemi tespit edilebilir. 1. ayın sonunda santral sinir sistemi invazyonu başlar, BOS proteini artar, pleositoz gelişir ve BOS da spesifik antikorlar belirir. KLİNİK: Lyme ın ilk klinik bulgusu eritema kronikum migrans dır, ısırılma yerinde ve ortalama 7 10 gün içinde ortaya çıkar. Vakaların % 20 sinde birden fazla lezyon görülür. Bu ilk basamağı takiben 1 ay sonra hastalığın 2. basamağı ortaya çıkar, bu dönemde nörolojik ve kardiak tutulumlara bağlı şikayetler belirir. Hastalığın 3. basamağı ise artritlerle karakterizedir. Hastalığın erken dönemlerinde göze invaze olan spiroketler burada dorman halde kalarak geç dönemlerde keratit ve retinitlere neden olur. Lyme nadiren disemine şekilde seyreder, bu formda spiroketler 4 12 haftada hızla yayılarak periferik ve kranial nöropatilere yol açar bu nöropatilere meningoensefalitde eşlik edebilir. Nöroborreliozun en sık görülen klinik bulgusu unilateral veya bilateral fasial paralizidir. Fasial paralizi kronik bazal menenjite bağlıdır ve yapılan bir çalışmada vakaların % 50 sinde görüldüğü bildirilmiştir. Başka bir çalışmada ise lyme hastalığına bağlı en sık görülen nörolojik bulgular şöyle sıralanmıştır:

Aseptik Menenjit % 89 Unilateral Fasial Paralizi % 32 Periferik Nöropatiler % 32 Ensefalit % 29 Bilateral Fasial Paralizi % 18 Abducens Paralizisi % 3 Lyme bağlı periferik nöropatiler tipik olarak asimetriktirler ve genellikle motor nadiren sensoryel veya mikst tipte olurlar. Lyme nöropatileri mononöropati multipleks veya radikülit tarzında ortaya çıkarlar. Brakial radikülit, pleksitis bacak ve kollarda paralizilerle seyreder. Guillain Barre sendromu den farklı olarak lyne nöropatilerine genellikle sensoryel kayıplarda eşlik eder. Enfeksiyonu takiben aylar veya yıllar sonra kronik lyme hastalığına bağlı intermittan distal paresteziler ve radiküler ağrılar ortaya çıkabilir. Fizik muayene bulguları normal olabilir fakat elektrofizyolojik incelemelerde aksonal nöropati varlığı görülür. Lyme hastalığına bağlı nörolojik tutulum genellikle EKM varlığında veya EKM ortadan kalktıktan sonraki 6 hafta içinde ortaya çıkar ( disseminasyon dönemi ). Nadiren nörolojik tutulum dışında hiçbir klinik bulgu görülmez. Nöroborreliozun en sık görülen klinik bulgusu aseptik menenjit, kranial ve periferik nöropatilerdir. Aseptik menenjit: nöroborreliozun en sık klinik bulgusudur. Semptomlar aseptik menenjit bulguları olan başağrısı, hafif ense sertliği ve fotofobidir. Aseptik menenjite fasial paraliziler ve periferik sinir paralizileri eşlik edebilir. BOS da lenfositer pleositoz ( 25 450 lenfosit / mm 3 ) normal glukoz ve normal protein görülür. Kranial nöritler: sık görülen nöroborrelioz bulgusudur. Sıklıkla unilateral nadiren bilateral fasial paralizi nöroborreliozların % 50 sinde görülür. fasial sinir

dışında III. V. ve VIII. Sinir paralizileride görülebilir. Kranial nöropatiler genellikle 6 ayda sekelsiz iyileşirler. Periferik nöropatiler: ekstremitelerde veya gövdede motor veya sensoryel radikülonöritler şeklinde görülürler. Genellikle 1 ay içinde düzelirler. Nadiren lyme a bağlı mononöritis multipleks veya Guillain Barre sendromu ortaya çıkabilir. İleri dönem lyme hastalarında intermittan paresteziler görülebilir. Ensefalit: nöroborreliozun nadir görülen bulgularındandır. Emosyonel labilite, depresyon, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları, serebral ataksiler ve çocuklarda koreatetoik hareketlerle seyreder. Serebral vaskülit: lyme a bağlı serebral vaskülit birkaç hastada bildirilmiştir. Çok nadir görülür. Kronik ensefalopati: lyme ın ileri dönemlerinde görülür. genellikle hafıza ve konsantrasyon bozuklukları, kişilik değişiklikleri, uyku bozuklukları ile kendini gösterir. Prevalansı bilinmemektedir. AYIRICI TANI: Nöroborrelioz erken dönemde Guillain Barre sendromu ile karışır. Klinik bulgular HIV nöropatilerini taklit edebilir. TANI: Nöroborreliozda BOS bulguları aseptik menenjit bulgularına benzer, lenfositer pleositoz, artmış protein ve normal glukoz görülür. Akut lyme enfeksiyonu BOS da artmış T lenfositleri, plazma hücreleri, IgM pozitif B lenfositleri ve borrelialara karşı IgM tipinde antikorların varlığıyla karakterizedir. Antikor indeksi BOS lehine artmıştır ( anti Borrelia IgM BOS / anti Borrelia IgM serum ). Nöroborrelioz tanısında intratekal

olarak üretilen anti borrelia antikorlarının gösterilmesi büyük tanısal değer taşır. Tedavisiz bırakılmış ve kronikleşmiş lyme hastalığında ise BOS da IgG pozitif B lenfositleri ve anti borrelia Ig G antikorları görülür. Nöroborrelioz tanısı klinik ve serolojik bulgular varlığında ve epidemiolojik göstergeler ışığında konabilir. Lyme menenjitinde BOS da borrelia antikorları hemen herzaman pozitif bulunur. BOS bulgularının normal olması lyme menenjiti ve ensefalomyelitinden uzaklaştırır. Erken dönemde ( ilk 4 hafta ) lyme serolojisi negatif olabilir, bu nedenle tekrarlanan serolojik testler daha doğru sonuçlar verir. Dissemine ve kronik lyme da Ig G tipi antikorların varlığı görülür. yüksek antikor titresi tedaviden sonrada uzun süre kalır. Dissemine lyme sırasında anikterik hepatit, splenomegali, artrit, nöropatiler ve myozitler görülebilir. TEDAVİ: Normal BOS bulgularıyla seyreden fasial paraliziler hariç lyme sırasındaki tüm nörolojik tutulumlar parenteral antibiyoterapi gerektirir. Endemik bölgelerdeki fasial paraliziler kene ısırığı öyküsü veya şüphesi varsa ampirik antibiyoterapi gerektirirler. Nöroborrelioz 2 3 haftalık parenteral antibiyoterapi gerektirir, bu amaçla sefalosporinler ( seftriakson 1 gram 2 1, sefotaksim 3 gram 2 x1) veya penisilin G ( 4 milyon ünite 6 x1 ) kullanılabilir. Alternatif olarak oral doksisiklin ( 100 mg 2 1 ) 2 hafta tedavisininde etkili olduğu gösterilmiştir. Tedaviyle semptomatik düzelme haftalar sürebilir. Tedavide başarısızlığın en önemli nedeni tanı hatalarıdır. Genel olarak lyme a bağlı fasial paralizilerin % 86 sı tedaviyle tamamen düzelir. Prognoz elektrofizyolojik incelemelerle tahmin edilebilir. Demyelinizasyonla seyreden nöropatilerde prognoz aksonopatik olanlara göre daha iyidir. Nöroborrelioz tedavisinde kortikosteroidler etkili bulunmamıştır.

B- NÖROBRUSELLOZ: Brusella santral sinir sistemini direk invaze ederek, kranial ve periferik sinirlerde granülomatöz reaksiyonlara neden olarak, vaskülit yaparak veya spondilitin epidural apseye ilerlemesiyle nörolojik tutulumlara yol açabilen bir patojendir. Brusella melitensis, abortus ve suis enfeksiyonları sırasında nörolojik tutulum görülebilir. EPİDEMİOLOJİ: Hastalık özellikle Akdeniz kıyıları, Arap körfezi, Hindistan, ve güney Amerikada sık görülür. Brusella; çiftçiler, mezbaha çalışanları, veterinerler arasında sık görülen bir meslek hastalıktır. Brusella özellikle enfekte süt ürünlerinin tüketilmesiyle bulaşır. Hastalık 2-3 haftalık bir inkübasyon dönemini takiben ortaya çıkar. PATOGENEZ: Brusella sistemik bir enfeksiyon hastalığıdır. Patojen monosit ve makrofajlar içinde replike olur ve tüm retiküloendotelial sisteme yayılır. Özellikle karaciğer, dalak, lenf ganglionları, kemik iliği, eklemler ve epididimde granülomatöz abselere yol açar. inflamasyon patojenin tipine göre değişir. Brusella abortus daha çok sarkoidoz benzeri non kazeifiye epiteloid granülomlara yol açar, B. melitensis daha heterolog enfeksiyöz reaksiyonlar ve daha hafif granülomlara neden olur. B. suis ise daha çok karaciğer ve dalakta abseleşmelerle giden enfeksiyonlara neden olur. Çocuklardaki bruselloz sırasında lökositoklastik vaskülit, trombositopeni ve splenomegali sık görülür. Nörobruselloz birkaç mekanizmayla gelişir:

kranial sinirlerin intratekal köklerinin ve lumbosakral spinal köklerin invazyonu sonucu oluşan granülomatöz reaksiyonlar sonucu radikülopati ve polinöritler. Brusella nın santral sinir sistemi ni direk invazyonu sonucu gelişen ensefalit ve myelitler. Kortikospinal traktın invazyonu sonucu sensoryel tutulum olmadan saf üst motor nöron sendromu şeklinde ortaya çıkan myelopatiler. Vaskülitler sonucu ortaya çıkan mikotik anevrizmalar. Brusellaya bağlı spinal spondilitin epidural abseye doğru ilerlemesi sonucu medüllospinalis basısı. KLİNİK: Brusellozların yaklaşık % 2 ila 5 inde nörolojik tutulum ortaya çıkar. Nörolojik bulgular subakut veya kronik seyirlidirler ve menenjit, myelit, ensefalit ve radikülitler şeklinde ortaya çıkarlar. Nörobruselloz klinikte en çok menenjit şeklinde ortaya çıkar ve kranial sinir felçleri ve vaskülitlerle birliktedir, vaskülit sonucu intrakranial mikotik anevrizmalar inme ve intrakranial kanamalara neden olabilir. TANI: Nörobrusellozda BOS bulguları mikobakteriyel ve fungal menenjitleri andırır. Lenfositer pleositoz, artmış protein ve hipoglikoraji vardır. BOS da antibrusella antikorları gösterilebilir. BOS kültüründe patojeni üretme şansı % 50 den azdır. Serum antikor titresinde artışı göstermek veya BOS da spesifik antikorların varlığını göstermek büyük tanısal değer taşır. Kesin tanı patojenin üretilmesiyle konur. Patojen kan, kemik iliği, karaciğer ve diğer dokulardan izole edilebilir. Rutin yöntemlerle yapılan kültürlerde brusellanın üretilmesi 21 gün sürer, yeni yöntemlerle intrasellüler patojenlerin

açığa çıkarılabilmesi sayesinde kültürde üreme 2 4 gün içinde görülebilir. TEDAVİ: Brusella tedavisinde kombine antibiyoterapi uygulanmalıdır. Tedavide tetrasiklin ( 500 mg 4 1 ) veya doksisikline ( 100 mg 2 1 ) ilave olarak aminoglikozid ( streptomisin 1 gr / gün IM veya gentamisin 1.5 mg / kg 3 1 IV ) veya rifampisin ( 600 900 mg / gün ) verilir. Komplike olmamış bruselloz tedavisi 6 hafta devam ettirilir. Nörobruselloz tedavisinde ise 3 lü antibiyoterapi önerilir ( tetrasiklin + aminoglikozid + rifampisin ) ve tedavi 2 4 ay devam ettirilir. Brusella menenjitinde erken dönemde tedaviye kortikosteroid eklenmesi komplikasyon ve vaskülit riskini azaltır. C- NÖROSİFİLİZ: Treponema pallidum enfeksiyonları sırasında spiroketemi ve disseminasyon erken dönemde ortaya çıkar ve patojen tüm dokulara bu erken dönemde yayılır. Sekonder sifilizde santral sinir sistemi tutulumu % 40 vakada görülür. immünosüpresyonu olan insanlarda treponema pallidum enfeksiyonu daha agressif ve kronik seyreder. Patojen özellikle arteriollere karşı bir afinite göstererek obliteratif endarteritlere neden olur. aort ve serebral damarlardaki obliteratif endarteritler sonucu nöral dokularda mikroskopik ve makroskopik infaktüslerin oluşması patogenezden ve doku hasarından sorumludur. PATOGENENZ: Treponema pallidum enfeksiyonları sonucu 4 tipte

medüllospinalis tutulumu görülür: Tabes dorsalis: posterior köklerdeki inflamasyon sonucu ortaya çıkan kronik meningoradikülit tablosudur. Sfilitik meningomyelit ( Erb spastik paraplejisi ): kronik fibrozan menenjit sonucu bilateral kortikospinal traktusda demyelinizasyona bağlıdır. Anterior spinal arter sendromu: meningovasküler sifilizin bir sonucudur. Medüllospinalis ve spinal meninkslerde Gumm lar. Her tür klinik görünümü taklid ettiğinden sifiliz SSS in tüm enfeksiyon hastalıkalarıyla ayırıcı tanıya girer. KLİNİK: Nörosfiliz klinikte temel olarak üç formda görülür: Asemptomatik nörosifiliz: sadece BOS bulguları anormaldir. Akut sifilitik menenjit: Primer sifiliz enfeksiyonu sırasında T.pallidum un meninkslere yayılması sonucu akut sifilitik menenjit tablosu ortaya çıkar. Meninkslerin lenfositik infiltrasyonuyla beraber endarterite bağlı perivasküler ödem vardır. Klinikte menenjit bulguları ve kranial sinir felçleri görülür. BOS ksantokromik ve bulanık görünümdedir. Lenfositer pleositoz vardır ( 50-2000 lenfosit / ml) protein artmış, glukoz düşmüştür. Sifiliz serolojik testleri kan ve BOS da pozitiftir. Semptomatik nörosifiliz: semptomatik nörosifiliz klinik bulguları kabaca beş tipte görülür: 1. Meningovasküler bulgularla seyredenler: korteks ve medüllospinaliste multipl mikroskobik infaktlara bağlı epileptik ataklar ve fokal nörolojik bulguları görüldüğü nörosifiliz tablosudur.

Kronik bazal menenjit: Sifilizin üçüncü döneminde görülen, bazal meninkslerin granülomatöz enfeksiyonudur. Granülomatöz enfeksiyon meninkslerde fibrozis ve kalınlaşmaya yol açarak, Willis poligonunu, bazilar arterleri ve kranial sinirleri etkiler. Enfeksiyonun 4. ventrikül tabanına yayılması sonucu BOS akımı bozulduğundan hidrosefali gelişir. Klinikte III. VI. kafa çiftlerinin felçleri görülür, bu felçler bazal meninkslerdeki fibrozise bağlıdır. Fibrozisin ilerlemesi optik sinir atrofisiyle sonuçlanabilir. BOS da lenfositik pleositoz, protein ve özellikle gamma globülin fraksiyonunda artış görülür. BOS ve kanda sifiliz serolojisi pozitiftir. Sifilitik arterit: Beyin ve spinal kord damarlarının sifilitik panarteritidir. Kronik inflamasyon damar duvarının tüm katmanlarını içerir. Endotelial proliferasyon sonucu obstrüksiyon ve trombüsler oluşur. Beynin parenkiminde damarlar etrafında perivasküler inflamasyon, bazal meninkslerde kronik inflamasyon sonucu fibrozis gelişir. Sifilitik arterit klinikte kendini genç yaşlarda ortaya çıkan transient iskemik ataklar, serebral infaktüsler şeklinde gösterir. En sık bulgu arteria serebri media dallarındaki obstrüksyonlar sonucu ortaya çıkan infarktlar ve buna bağlı hemiplejilerdir. Beyin sapı infarktları ve vertebro baziler yetmezlik de sık görülen bulgulardır. Frontal arteritler sonucu akut personalite değişiklikleri, deliryum, dellüzyonlar, hallusinasyonlar ve demans ortaya çıkar. Bazal ganglionların arteriti parkinsonizme sebep olabilir. BOS da lenfositer pleositoz, protein artışı (özellikle gamma globülin) ve normal glukoz görülür. Arteriografi ile serebral arterit gösterilebilir. Sifilitik arterit: Beyin ve spinal kord damarlarının sifilitik panarteritidir. Kronik inflamasyon damar duvarının tüm katmanlarını içerir.

Endotelial proliferasyon sonucu obstrüksiyon ve trombüsler oluşur. Beynin parenkiminde damarlar etrafında perivasküler inflamasyon, bazal meninkslerde kronik inflamasyon sonucu fibrozis gelişir. Sifilitik arterit klinikte kendini genç yaşlarda ortaya çıkan transient iskemik ataklar, serebral infaktüsler şeklinde gösterir. En sık bulgu arteria serebri media dallarındaki obstrüksyonlar sonucu ortaya çıkan infarktlar ve buna bağlı hemiplejilerdir. Beyin sapı infarktları ve vertebro baziler yetmezlik de sık görülen bulgulardır. Frontal arteritler sonucu akut personalite değişiklikleri, deliryum, dellüzyonlar, hallusinasyonlar ve demans ortaya çıkar. Bazal ganglionların arteriti parkinsonizme sebep olabilir. BOS da lenfositer pleositoz, protein artışı (özellikle gamma globülin) ve normal glukoz görülür. Arteriografi ile serebral arterit gösterilebilir. 1. Serebral infaktlar ve parenkim invazyonu sonucu davranış bozuklukları demans ve parezi genereal tablosunun görüldüğü nörosifiliz tablosu: Parezi general: T.pallidum un beyin parenkimini enfekte etmesi sonucu ortaya çıkan kronik sifilitik ensefalittir. Motor korteks dahil frontal lobları tutan menengoensefalit sonucu demansla birlikte ekstremitelerde üst motor nöron tipi felçlere yol açar. Ventrikülleri kaplayan ependim enfeksiyonu sonucu granüler ependidimit gelişir. Gri maddede nöron kaybı, astrosit proliferasyonu sonucu kortikal atrofi ve ventriküler genişleme izlenir. Serebral damarlarda diffüz sifilitik arterit vardır. Lezyonlarda bol miktarda sproket bulunur. Klinikte intellektüel kapasitede azalma, davranış bozuklukları, orientasyon bozukluğu, dikkatsizlik, konsantrasyon güçlüğü, retrograd amnezi ve personalite değişiklikleri görülür. İleri dönemde algılama bozulur ve

hasta apatik hale gelir. Fizik muayenede parezi generalin karakteristik bulgusu Argyll- Robertson pupillasıdır. Bunun özelliği; küçük, düzensiz, eşit olmayan ( anizokorik ), ışığa ve midriyatik ilaçlara cevap vermeyen fakat akkomodasyona cevap veren pupilla bulgusudur. Pupilla bulguları dışında gözkapaklarında, dudaklarda, dilde ve ellerdeki tremor dikkat çeker, ses monotonlaşmıştır, ardışık hareketler yapılamaz (dismetri), derin tendon refleksleri simetrik olarak artmıştır, Babinski sıklıkla bilateral patolojiktir. Serolojik testler pozitiftir, BOS da lenfositer pleositoz vardır, protein artmış, glukoz normaldir. Uzun bir zaman süresi içinde çekilen EEG lerde progressif bozulma izlenir: alfa aktivitesinde azalma, teta aktivitesinde artma ve delta dalgalarının ortaya çıktığı görülür. Bu aktivite değişiklikleri heriki hemisferde simetriktir. BT ve MR ile diffüz kortikal atrofi ve ventriküler genişleme gösterilir. Tedavi demans gelişmeden başlanmalıdır, gelişmiş olan demans kalıcıdır. Sifilitik Gum: Sifilitik gum meninksler ve parenkimde tümör benzeri granülomatöz enfeksiyon odaklarıdır. Gum sifilizin üçüncü dönemine özgü granülomatöz enfeksiyon odaklarıdır özellikle deri, kemik, nörolojik sistem, kardiovasküler sistemde görülürler. Nörolojik sistemde gum oluşumu çok nadir görülür, meninksler ve parenkimde görülen gumlar yavaş büyüyen soliter kitleler şeklindedir ve bulundukları bölgeye göre semptom verirler. BOS ve kanda sifiliz serolojisi pozitiftir, BOS da lenfositer pleositoz vardır, protein artmıştır. EEG de lezyonun yerine bağlı olarak değişiklikler görülür. BT ve MR da sifilitik gum yer kaplayan kitle şeklinde görülür. Tedavi eksizyondur.

Konjenital nörosifiliz: Transplasental geçiş sonucu fetusun T. Pallidum ile enfeksiyonudur. Fetus genellikle hamileliğin 4. ayında enfekte olur. 4. aya kadar annenin tedavisi konjenital nörosifilizi önler. Konjenital sifiliz erken doğuma neden olabilir. Konjenital sifilizli çocuklar tedavi edilmezse ileri yaşlarda nörosifiliz ortaya çıkar: sifilitik menenjit, kronik bazal menenjit, sifilitik arterit ve juvenil parezi general en sık görülenleridir. Konjenital nörosifilize bağlı juvenil parezi general yirmili yaşlarda ortaya çıkar ve hızlı seyirlidir. Serolojik testler kan ve BOS da pozitiftir. BOS da lenfositer pleositoz, artmış protein, normal glukoz görülür. 1. Medüllospinalis invazyonu ve inflamasyonu sonucu ortaya çıkan Tabes dorsalis ve myelopatiler. Tabes Dorsalis: Sifilizin 3. döneminde görülür. Medullospinalis posterior kolonunu ve dorsal sinir köklerini içine alan progressif dejenerasyonla karakterize inflamasyondur. Posterior kolonda dejenerasyon ve nöronal harabiyet vardır. Tabes dorsalis özellikle bacaklarda şiddetli, repetitif, bıçak saplanır tarzda ağrılarla karakterizedir. Beraberinde geniş açılı yüksek adımlı yürüme ( sensoryel ataksi ), visceral krizler ( epigastrik ağrı, bulantı, kusma ) ve idrar inkontinansı görülür. Klinikte nörolojik bulguların ortaya çıkmasından yıllar önce hasta bacaklarda paroksismal ağrılardan şikayet eder. Bu ağrılar romatizmal ağrılara benzer ve nadiren yukarı doğru karın ve göğüse yayılır. Ağrıların başlamasından yıllar sonra hastada progressif ataksi başlar. Hasta geniş açılı yürür ve adım atarken ayağını normalden daha fazla yukarı kaldırır, sertçe yere vurur ( yumuşak bir yatak üstünde yürür gibi ) bu ataksi ayaklarda derin duyu kaybı sonucu ortaya çıkar, bacaklarda derin tendon reflekslerinde kayıp, vibrasyon ve pozisyon duyusunun kaybı, romberg pozitifliği vardır. Kas

kitlesi ve gücü normaldir. Propriosepsiyon kaybolduğundan hasta dengesini sağlamak için görsel uyarılara ihtiyaç duyar (hasta az aydınlatılmış yerlerde yürüyemez, karanlık yerlerde düşer, gözünü kaparsa düşer ( =Romberg pozitif ). Paresteziler üst ekstremitelerde, gövdede, ve perioral bölgedede görülebilir. Idrar kesesinde gerilim duyusu kaybolur bu ağrısız taşma inkontinansına yol açar. Idrar kesesi aşırı dilate olabilir ve litrelerce idrar batında distansiyonuna yol açabilir. Genital bölge duyusu kaybolduğundan libido azalır. Tabes dorsalisde paroksismal ağrılar: karın ağrıları (gastrik kriz), pelvik ağrılar (pelvik kriz), rektal ağrılar (rektal kriz), genital ağrılar (genital kriz), paroksismal öksürük nöbetleri (laringeal kriz) şeklinde ortaya çıkar. Bunlar içinde en sık gastrik kriz görülür hasta epigastrik ağrı ve kusma atakları tarif eder. Muayenede karın tahta gibi serttir, perfore peptik ulkusa benzer; detaylı fizik muayenede Argyll Robertson pupillası görülmesi tanı koydurur. Karın cildinde hiperestezi vardır, bu iç organ perforasyonlarında görülmez. Eklemlerde pozisyon duyusu ve derin duyunun kaybolması sonucu özellikle alt ekstremite eklemlerinde dejeneratif artritler gelişir (Charcot eklemi). Eklemlerde destruksiyon, ağrısız hipermobilite ve effüzyona bağlı şişme görülür. Sifilitik optik atrofi tabes dorsaliste sık görülür ve total körlüğe kadar ilerler. Deri duyusunun kaybı basıya maruz kalan yerlerde trofik ülserlerin gelişmesine yol açar; özellikle ayakta birinci metatarsal kemik üstünde ve topukta ülserler görülür. Klinikte tabes dorsalisli hastalarda Argyll- Robertson pupillası, sifilitik optik atrofi ve buna bağlı görme alanında progressif daralma hemen herzaman vardır. Hastalarda tipik yüz şekli : bilateral ptoz, belirgin nazolabial sulkus vardır. Bazal menenjite bağlı kranial sinir felçleri sık görülür. Hastanın genel hipotonik hali, romberg pozitifliği, geniş açılı ataksik yürüyüşü, alt ekstremitelerde pozisyon ve vibrasyon duyusunun kaybı trofik ülserler, Charcot eklemi ve glob vezikal tabes dorsalis tanısında önemli ip uçlarıdır. Serolojik testler sadece %50 hastada pozitiftir. BOS, hafif lenfositer pleositoz ve artmış protein dışında

normaldir. Erken dönemlerde BOS sifiliz serolojisi pozitiftir ileri dönemlerde genellikle negatif olur. Tedavide benzatin penisilin kullanılır. Kriz şeklindeki ağrılar için karbamezapin veya fenitoin kullanılır. Spinal sifiliz: Medullospinalis sifilizi nadir görülür. Anterior spinal arterlerin sifilitik arteriti medullospinalis infarktlarına ve akut sifilitik transvers myelite yol açar. Sifilitik meningomyelit medullospinalisi saran meninkslerin granülomatöz menenjitidir ve progressif paraparezilerle seyreder. Servikal bölgede ortaya çıkarsa motor sinir köklerine bası yapar ve el, üst ekstremite kaslarında atrofilere yol açar. Sifilitik arterite bağlı ön boynuz iskemisi amiyotrofik lateral skleroz benzeri tabloya yol açar. Kan ve BOS da sifiliz serolojisi pozitiftir. Spinal sifiliz subaraknoid bloklara yol açabilir bu lomber ponksiyon da düşük basınç ve Queckenstedt testinin pozitif olmasıyla anlaşılır. Spinal sifilizde BOS ksantokromiktir, lenfositer pleositoz ve artmıs protein görülür. Spinal sifiliz tedaviye iyi cevap verir. 1. İşitme kaybı: VIII. Sinir harabiyeti ne bağlı unilateral işitme kayıplarıdır, beraberinde labirentitde olabilir. 1. Sifilitik oftalmopleji: HIV pozitif hastalarda veya kortikosteroid tedavisi gören insanlardaki nörosifiliz seyri sırasında anterior uveit, posterior uveit, korioretinit veya optik atrofi görülebilir. Sfilitik oftalmoplejinin en sık görülen klinik bulgusu görme bulanıklığıdır.

Sifilitik optik atrofi: Nörosifilitik optik atrofinin iki türü vardır. Primer optik atrofi: optik sinirde inflamasyon sonucu gelişir. Optik sinirin vasa nervosumlarında (arterlerinde) ki sifilitik obliteratif endarterite bağlıdır, demyelinizasyon sonucu periferden merkeze doğru ilerleyen görme kaybı tipiktir. 10 yıl içinde görme tamamen kaybolur. Sekonder optik atrofi: Kronik bazal menenjit sırasında optik sinire bası sonucu veya sifilitik menenjit sırasında gelişen hidrosefali sonucunda optik sinire bası sonucu meydana gelir. Fizik muayenede optik diskte solukluk görülür. Serolojik testler sifilitik optik atrofi ve tabes dorsalisde negatif olabilir. Optik atrofi tedaviye rağmen genellikle körlükle sonlanır. TANI: Nörosfiliz tanısı santral sinir sistemi aktif enfeksiyon bulgularıyla beraber ( pleositoz + BOS da VDRL pozitifliği ) serolojik sifiliz enfeksiyonu bulgularına dayanılarak konur. Nörosifilizde BOS da lenfositer pleositoz, artmış protein ve normal glukoz görülür. BOS da VDRL pozitifliği nörosfiliz için spesifiktir fakat sensitif değildir. İntratekal T. pallidum antikor indeksi ( anti treponemal Ig G BOS / anti teponemal IgG serum ) sıkca kullanılan daha sensitif bir tanı yöntemidir. Meningovasküler sifiliz sırasında parenkim, meninksler ve medüllospinalis tutulumu MR ile görüntülenebilir. TEDAVİ: Nörosfiliz ve sfilitik göz enfeksiyonlar genellikle standart

IV penisilin tedavisine iyi cevap verir. ( 12 24 milyon ünite / gün kristalize penisilin x 10 gün ). IV penisiline alternatif olarak : prokain penisilin G ( 2 4 milyon ünite / gün IM ) + probenecid ( 500 mg po 4 1 ) 10 14 gün. Benzatin penisilin G ( 4.8 milyon ünite / hafta x 3 hafta IM ). Amoksisilin ( 3 gr / gün PO 2 1 ) + probenecid ( 500 mg po 2 1 ) 15 gün. Penisiline allerjik hastalarda Anafilaksi dışı allerjilerde Seftriakson ( 1 gr / gün IV 14 gün ) başarısızlık şansı % 23 dür. Anafilaksi varsa Doksisiklin ( 100 mg po 2 1 21 gün ) verilebilir. Tedaviye cevap serolojik olarak VDRL titresinde 6 12 ayda 4 kattan fazla düşme ve BOS bulgularıyla takip edilir. HIV pozitif hastalarda relaps şansı yüksektir ve BOS bulguları daha geç normale döner. D- MİKOPLAZMA ENFEKSİYONLARINA BAĞLI NÖROLOJİK BULGULAR: Mikoplazma enfeksiyonlarının pulmoner bulgularından sonra en sık klinik bulgusu santral sinir sistemi komplikasyonlarına bağlı nörolojik bulgulardır. Mikoplazma enfeksiyonlarına bağlı en sık nörolojik komplikasyon ensefalittir, bunu menenjit, poliradikülitler ve myelit izler.

PATOGENEZ: Mikoplazma enfeksiyonlarına bağlı nörolojik komplikasyonların patogenezi tam olarak bilinmemektedir. Patogenezden direk invazyon, nörotoksinler, immün kompleksler veya vaskülit sorumlu olabilir. TANI: Geçirilmiş veya halen devam eden solunum sistemi enfeksiyonuyla beraber nörolojik bulguların ortaya çıkması mikoplazma enfeksiyonuna bağlı nörolojik komplikasyonları düşündürür. Mikoplazmanın nörolojik komplikasyonları genellikle çocuklarda veya genç erişkinlerde ortaya çıkar. Mikoplazma enfeksiyonu serolojik olarak antikor titresinin artışıyla veya tek bir antikor titresinin 1 / 64 ün üstünde olmasıyla gösterilir. Mikoplazma enfeksiyonlarına bağlı nörolojik bulgular geç dönemde ortaya çıkabileceğinden düşen antikor titreleride tanıda yardımcıdır. TEDAVİ: Alktif mikoplazma enfeksiyonu varsa antibiyoterapiyle nörolojik komplikasyonlar hızla geriler. Tedavide tetrasiklin veya eritromisin kullanılabilir. Steroid ve plazmaferez hala tartışılan tedavi yöntemleridir. Vakaların % 15 inde nörolojik defisitler gerilemez ve prognoz kötüdür. E- WHİPPLE HASTALIĞI: Whipple hastalığı ateş, generalize lenfadenopatiler, malabsorbsiyon ile baraber değişik derecelerde nörolojik bulgularla karakterizedir. Hastalığın enfeksiyona bağlı olduğu

düşünülmektedir ve antibiyoterapiye cevap verir. Etken patojen laboratuar şartlarında üretilemez, patojenin moleküler incelemelerle Tropheryma whippeli olduğu gösterilmiştir. Whipple hastalığı sırasında ortaya çıkan kranial ve periferik nöropatilerin patogenezi tam olark aydınlatılamamıştır fakat patojen santral sinir sisteminde gösterilebilir. KLİNİK: Whipple hastalığı na çeşitli nörolojik sendromlar eşlik edebilir. Periferik nöropatiler hastalığın ilk bulguları olabilir. Demans, yüz ve kollarda myoklonuslar, oftalmopleji, nistagmus ve ataksi sık görülen nörolojik bulgulardır. Polinöropatiler genellikle malabsorbsiyona bağlı vitamin eksiklikleri sonucu ortaya çıkar. TANI VE TEDAVİ: Whipple hastalığı tanısı diare, kilo kaybı, generalize lenfadenopatiler ve jejunal biopside makrofaj içi PAS pozitif materyallerin gösterilmesiyle konur. Demansla seyreden Whipple hastalığı da gadolinyum MR görüntülemede ak cevherde ve ak gri cevher birleşim yerinde multipl lezyonlar gösterilebilir. Tedavide seftriakson 2 gr 2 1 + streptomisin 1 gr / gün IM 2 haftadaha sonra trimetoprim / sülfometaksazol 1 yıl PO önerilir.

XI. NEVRİT PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLARI (ENFEKSİYÖZ NEVRİTLER) Nevrit; Nevritis; Nörit; Nöritis; Nevralji; Neurit; Neuritis; Nevrit sinir iltihabı demektir. Kafatası ve omurga dışında kalan sinirlerin enfeksiyonlar yada diğer sebeplere bağlı olarak etkilenmesi sonucu Nevrit dediğimiz tablolarla karşılaşırız. Nevrit sırasında yanma, donma, karıncalanma gibi duyu kusurları yada o sinirin beslediği alanda şiddetli ağrılar felçler görülebilir. Sinir sisteminin pia ve araknoid zar dışında kalan kısmı periferik sinir sistemi olarak adlandırılır. I. ve II. Kranial sinirler dışında kalan tüm kranial sinirler, spinal sinirler, ve bunların oluşturduğu pleksuslar ve ganglionlar periferik sinir sistemini oluşturur. Beyin sapı ve medüllo spinalisden çıkan periferik sinirler temel olarak bir çift kökten oluşurlar. Dorsal kökler periferden santral sinir sistemine sensoryel duyuları taşırlar, ventral kökler ise santral sinir sistemi den perifere motor uyarıları taşırlar. Periferik sinirler piamater ve araknoid zardan çıkarken Schwann hücreleriyle sarılır ve myelinli hale gelirler, perinörium ve epinöriumla sarılarak perifere uzanırlar. Enfeksiyöz Nevritler enfeksiyonlar veya inflamasyonlar sonucu ortaya çıkan periferik sinir sistemi disfonksiyonları halidir. PATOGENEZ: Enfeksiyonlar temel olarak aşağıdaki mekanizmalar yoluyla periferik sinir sistemi disfonksiyonlarına yol açarlar:

periferik sinirlerin mikroorganizmalarla invazyonu veya lokal enfeksiyonlar sonucu sinir basısı (tüberküloid lepra, Lyme nöropatisi vb.). enfeksiyonlara bağlı vaskülitler sonucu vasa vasorumların obstruksiyonu ( PAN, granülomatöz arteritler, nörosifiliz vb. ). Enfeksiyonlara bağlı lenfositik invazyon ve inflamasyona bağlı demyelinizasyon ( polinevritler ) veya Schwann hücrelerinin toksik hasarı ( difteri). Periferik sinirlerin direk invazyonu ve sinir kılıfi içinde organizmanın proliferasyonu ( lepramatöz lepra). Kranial ve spinal ganglionların invazyonu ve inflamasyonu ( herpes ). KLİNİK: Periferik sinir sistemi disfonksiyonlarında başlangıçta ortaya çıkan duyu bozuklukları yerini motor fonksiyon bozukluklarına bırakır. Periferik sinir sistemi disfonksiyonu klinik olarak: PARESTEZİLER ( keçeleşme, elektrik çarpmaları, uyuşmalar veya ağrılarla ) ve DİZESTEZİLER ( yanma, hassaslaşma, yanlış algılama ) kendini gösterir. TABLO 55: PERİFERİK NÖROPATİYE YAKLAŞIM Periferik nöropati: polinöropatimotor : değişik derecelerde lokal kas güçsüzlüğü,duyu: parestezileri, lokal duyu kayıpları, Tendon refleksleri: normal veya azalmış BOS da pleositoz ve artmış protein Normal BOS bulguları Lenfositer pleositoz artmış protein

Difteri (assandan),akut Akut inflamatuar demyelinizan polinöropati (assandan, Botulizm (dessendan)nöromüsküler blok yapan ilaçlar (dessenddan) HIV (assandan)nöroborrelioz (multipleks) dessendan veya bulbar) Kronik inflamatuar Subakut Lepra (mültipleks) demyelinizan Nöropati yapan ilaçlar / Nöroborrelioz (assandan polinöropatiler (assandan) kronik multipleks) (assandan veya dessendan) Tabes dorsalis ve post herpetik nöraljiler gibi dorsal köklerin tutulduğu durumlarda spontan ağrılar ve duyu bozuklukları gelişir. Duyu kayıplarının yayılımı lezyonun yerini tespit etmekte yardımcıdır. Sadece myelin kılıfın etkilendiği enfeksiyon ve inflamasyonlarda ağrı ve ısı duyusu korunurken DTR ve derin duyular bozulur ( basınç, vibrasyon, eklem pozisyonu ve iki nokta ayrımı gibi ). Sadece sinirin invazyonu söz konusu olursa ( lepramatöz lepra gibi ) derin duyu ve DTR normal kalırken yaygın bir kutanöz anestezi görülür. Tabes dorsalis gibi motor fonksiyonların korunduğu duyusal fonksiyonların bozulduğu durumlarda ise senoryel ataksi ortaya çıkar ( asker yürüyüşü, seyirme, yüksek adımlarla yürüme, düşük ayak gibi ). Otonom sinir sisteminin invazyonu sonucu tropik deri değişiklikleri, ( renk, turgor, ısı, tırnak bozuklukları gibi ) ve kutanöz anesteziler ortaya çıkar. Kutanöz anesteziler zedelenme ve enfeksiyonlara zemin hazırlarlar. Periferik sinir sistemi enfeksiyonlarının en önemli bulgularından biride tendon reflekslerinin kaybıdır. Tendon reflekslerinin kaybı genellikle kas gücünün azalmasıyla paralellik göstermez. Lepramatöz Nevritlerde kas innervasyonu bozulmadığından tendon refleksleri normaldir. Motor fonksiyon bozuklukları ve paralizi, arefleksi varlığı genellikle segmental demyelinizasyon, aksonal harabiyet ve motor nöron hasarlarının varlığını gösterir. Nöropatilerle birlikte BOS

bulgularında anormallik Lyme, sifiliz, herpes gibi tedavi edilebilir patolojilerin tanısında klinisyene yardım eder (tablo 55). Etyolojisi ne olursa olsun periferik nöropatiler anatomik olarak şöyle sınıflandırılırlar: fokal nöropatiler ( mononöropatiler) multifokal nöropatiler ( mononevritis multipleks) pleksitisler polinöropatiler 1. assandan 2. dessandan 3. bulbar ayrıca bu nöropatiler kendi içlerinde motor, sensoryel, otonom veya mikst tipler olarak ayrılırlar. Periferik sinir sistemi enfeksiyonlarına yaklaşımda hastalığın tanımı önem taşır. Hikayede şikayetlerin başlangıç şekli ve beraberindeki hastalıklar yol göstericidir. Akut başlangıçlı nöropatiler genellikle inflamatuar, immünolojik, vasküler veya toksik nedenlere bağlıdırlar. Kronik seyirli nöropatiler ise genellikle lepra lyme gibi invaziv patojenlere bağlıdır. Genel olartak akut başlangıçlı nöropatilerde prognoz daha iyidir. A DİREK İNVAZYONA BAĞLI PERİFERİK NÖROPATİLER: LEPRA: ( Hansen hastalığı ) Mikobacterium leprae nin neden olduğu periferik sinirlerin invazyonuyla seyreden kronik granülomatöz Nevrittir. Basil primer olarak periferik sinirleri, sekonder olarak deri ve diğer dokuları invaze eder. Lepranın 3 temel özelliği vardır: anestezik deri lezyonları, kalınlaşmış ve kabalaşmış periferik sinirler, lezyonlardan yapılan preparatlarda görülen aside rezistan boyanan basiller.

EPİDEMYOLOJİ: 1. leprae lepromatöz lepralı hastalardan deri ve mukozalardcan uzun süreli fiziksel tamas yoluyla insandan insana bulaşır. Lepra periferik sinir sistemi nin ensık görülen enfeksiyonlarından biridir. Dünyada toplam 10 12 milyon lepralı olduğu tahmin edilmektedir. Hastalık düşük sosyo ekonomik şartlarla birlikte daha sık görülür. lepramatöz lepra erkeklerde daha sıktır. PATOGENEZ: Konağın immün reaksiyonuna göre hastalık tüberküloid tip ile lepromatöz tip arasında değişik şekillerde ortaya çıkar. Basile karşı dirençte primer rolü hücresel immün cevap üstlenir. Basil zorunlu hücre içi patojenidir, tipik olarak deri histiositleri, endotel hücreleri ve schwann hücreleri içinde replike olur. 2 farklı uçta klinik tabloya yol açar: Tüberküloid lepra: basile karşı hücresel immün cevabın yüksek olduğu kişilerde hücresel immün cevap basilin çoğalmasını sınırlandırır, dev hücrelerle karakterize granülomatöz reaksiyonlara yol açar ve lezyonlarda çok az sayıda basil görülür, lepromin deri testi pozitiftir. Lepromatöz lepra: hücresel immün cevabın çok az olduğu, basile karşı anerjik kişilerde ortaya çıkar. Deri ve mukoza lezyonlarında bolca basil vardır. Lezyonlarda granülasyon dokusu gelişmez, köpüksü dev histiositler ( Virchow hücreleri ) ile karakterizedir. Lepromin deri testi negatiftir. Hangi hastada ne tür reaksiyon gelişeceği kısmen genetik özelliklerle belirlenir. HLA DR 2 taşıyan insanlarda daha çok tüberküloid lepra görülür. KLİNİK: Lepra yıllarca süren bir inkübasyon dönemini takiben ortaya çıkar. Tüberküloid leprada hipopigmente makülar deri lezyonları, periferik sinirlerde kabalaşma ve deride anestezik bölgeler görülür. lepromatöz leprada ise multipl nodüler deri lezyonları sonucu fasies leones gelişir. Leprada disfigürasyon

birçok faktöre bağlıdır. Nevritler sonucu ortaya çıkan anesteziler nedeniyle bölge yanıklar ve travmalara açık hale gelir. Kemik erimeleri burun ve parmak uçlarında deformasyonlara neden olur. Sinir ve derinin invazyonu deride kabalaşma ve katlanmalara yol açar. Lepranın tipik klinik bulgusu anestezik deri lezyonlarıdır. Lepromatöz leprada vicudun soğuk bölgelerinde ( el ayak sırtı ) ve genellikle simetrik olarak dağılmış anestezik deri lezyonları görülür. tüberküloid leprada lezyonlar tipik olarak asimetriktir. Anestezik deri lezyonlarında özellikle dokunma, ağrı ve ısıya karşı duyu kaybı vardır. Bu iki ucun arasındaki vakalarda değişik tipte deri lezyonları görülebilir. Anestezik deri lezyonları herzaman görülmezler. Lepromatöz leprada periferik sinirlerde kabalaşma, motor ve sensoryel disfonksiyonlar görülür. mononevrit ve mononevritis multipleks tarzında erken dönem periferik sinir tutulumları yüzeye yakın ( soğuk ) süperfisial sinirlerde kabalaşmalarla ortaya çıkar. Genellikle boyunda aurikular sinir, supraklavikular sinir, dirsekte ulnar sinir, bilekte median ve radial sinirler, bacakta süperfisial femoral sinir, lateral popliteal sinir ve süperior peroneal sinir tutulumları görülür. lepranın sık rastlanan diğer periferik sinir tutulum formları ise sensoryel polinöropatiler ( lepromatöz leprada sık ) ve nöraljilerdir. Lepraya bağlı 3 tip nöralji görülür: birinci tip nöralji: periferik sinirlerdeki inflamasyon ve şişmeye bağlıdır. İkinci tip nöralji: trigeminal bölgede veya ekstremitelerde künt ağrılar şeklinde ortaya çıkar. Üçüncü tip nöralji: sensoryel nöraljilerdir. Fantom ağrılar olarak bilinirler ve olmayan ekstremitede ağrılar olarak tanımlanırlar, lepraya özgü değildirler. Derinin otonom innervasyonuda bozulduğundan etkilenen bölgede