Mikroalbüminürik ve Normoalbüminürik İnsüline Bağımlı Olmayan Diyabeti (NIDDM) Olan Hastaların Sessiz İskemi Mevcudiyeti Açısından Karşılaştırılması

Benzer belgeler
Yurdumuzda erişkinlerde diyabet sıklığı %13.7 (TURDEP-II)

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı

Yakınması: Efor sonrası nefes darlığı, sabahları şiddetli olan ense ağrısı, yorgunluk

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

JNC 8 göre Hipertansif Hastanın Tedavide Kan Basıncı Hedefi Ne Olmalı

Bir ARB Olarak Olmesartan. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetik Nefropati Tanı ve Tedavide Güncelleme. Dr. Gültekin Süleymanlar Dr. Alper Sönmez

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

Hipertansiyonda ACEİ KKB Tedavisi

24 Ekim 2014/Antalya 1

Farklı Psikiyatrik Tanılı Hastalarda Glisemik Kontrol ile Serum Lipid Profili Arasındaki İlişki: HbA1c, dislipidemi'yi mi öngörüyor?

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur.

LİTERATÜR GÜNCELLEMESİ KLİNİK NEFROLOJİ. Dr. İzzet Hakkı Arıkan Marmara Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı

Basın bülteni sanofi-aventis

Oral Çinko Alımının Kan Basıncı ve Karbonhidrat Metabolizması Üzerindeki Etkisi

HEMODİYALİZ HASTALARINDA KORONER ARTER KALSİFİKASYON PROGRESYONU VE OSTEOPROTEGERIN / RANKL

Hipertansiyon Tedavisi Dr Ömer Kozan DEÜTF İzmir

Hipertansiyon ve akut hipertansif atakta ne yapmalı? Prof. Dr. Zeki Öngen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

ri ve Renal Korumada

Prof. Dr. Ramazan Sarı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden :

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Birinci Basamakta Böbrek Hasarının Değerlendirilmesi Proteinüri; Kimde, Nasıl Bakılmalı, Nasıl Değerlendirilmeli?

Hipertansiyonda Güncel Tedaviler

Serum Sialik Asit Düzeylerinin Diabetin Komplikasyonlar ile İlişkisi

Metabolik Sendrom ve Diyabette Akılcı İlaç Kullanımı. Dr Miraç Vural Keskinler

STEROİDE DİRENÇLİ NEFROTİK SENDROM OLGULARINDA SİKLOSPORİN TEDAVİSİ: 12 AYLIK TAKİP

TİP 2 DİYABETES MELLİTUS TA AGRESİF TEDAVİ GEREKLİ DEĞİLDİR ANTALYA

Dr. Gökhan AKSAN Şişli Hamidiye Etfal E.A.H Kardiyoloji Kliniği 22/04/16

Stabil koroner arter hastalığında doğrular ve yanlışlar:

Normoalbuminürik diyabetik nefropati. Prof.Dr.Murat YILMAZ Özel Çorlu REYAP hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıklarında Aldosteron Antagonistlerinin Kullanımı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Tip 2 Diyabetli Hastalarda Metabolik Sendrom Prevalansı

Antianjinal ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer

Diyabetik Hasta Takibi. Dr. Hasan Onat PHD Diyabet Çalışma Grubu İnece ASM, Kırklareli

Dr. Semih Demir. Tez Danışmanı. Doç.Dr.Barış Önder Pamuk

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

Glisemik kontrolün ölçütleri ve prognozla ilişkisi. Dr. Gülay Aşcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı İzmir

DİYABETTEN KORUNMADA CİNSİYET İLİŞKİLİ FARKLILIKLAR. Dr. İlhan TARKUN Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı

STATİN FOBİSİ Prof. Dr. Mehmet Uzunlulu

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay

Diabetes mellituslu hemodiyaliz hastalarında HbA1c ile kan glukozu düzeyleri arasındaki ilişki

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

KARBOHİDRAT METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI DİYABET

Mental sağlığın korunmasında etkili faktörler. Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Hangi İlaç Renin Anjiyotensin Aldosteron Sistemini Daha İyi Bloke Eder?

ASEMPTOMATİK HİPERÜRİSEMİYİ TEDAVİ EDELİM Mİ? Dr. Elif Arı Bakır Dr. Lütfi Kırdar Kartal EAH Nefroloji Kliniği

Kronik Böbrek Hastalığında Retinol Bağlayıcı Protein-4 Düzeyindeki Artış Endotel Disfonksiyonun Yeni Bir Göstergesi mi?

Diyabetik Nefropatinin Fizyopatolojisi

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği En İyi Genç Araştırıcı Ödülü-2011

Yeni Çalışmalar Hipertansiyon Kılavuzlarında Tedavi Hedeflerini Değiştirecek mi?

HIV ile İlişkili Komorbiditeler Simpozyumu: Multidisipliner Bakım Ağı Oluşturma 4 Kasım 2016,(İstanbul)

TIP 2 DIABETES MELLITUSLU HASTALARDA DIABET REGULASYONU (HBAıC), DIABET SÜRESI VE KAN BASıNCıNıN NEFROPATI ILE ILIŞKISI

DİYABET TEDAVİSİNDE HEDEF KAN BASINCI:

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Türk Hipertansiyon Prevalans Çalışması (PatenT) 2003 Türk Hipertansiyon İnsidans Çalışması (HinT) 2007 Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA REZİDÜEL RENAL FONKSİYON VE İNVAZİF OLMAYAN ATEROSKLEROZ BELİRTEÇLERİ İLİŞKİSİ

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır.

GERİATRİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA KOMORBİDİTE VE PERFORMANS SKORLAMALARININ PROGNOSTİK ÖNEMİ; TEK MERKEZ DENEYİMİ

Hipertansiyon Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar. Prof. Dr. Tekin Akpolat Prof. Dr. Tevfik Ecder

JNC 8; HiPERTANSİF HASTANIN AKILCI YÖNETİMİ

ÜÇLÜ ORAL ANTİDİYABETİK TEDAVİSİ. Derun Taner Ertuğrul KEAH Endokrinoloji

Hikmet Demir 53 Yaşında 2 Çocuk babası Emekli devlet memuru İstanbul da yaşıyor

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU

2,095 X 1000 ) 1,065

PREDİYABET EPİDEMİYOLOJİ VE TANISI. Prof. Dr. Engin GÜNEY

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hipertansiyon yönetiminde yapılan hatalar Nurol Arık

Polikistik Böbrek Hastalığında Yeni Tedavi Yaklaşımları

Türk Hipertansiyon İnsidans Çalışması

ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ

Polikistik Böbrek Hastalığının Tedavisinde Yenilikler

Tam revaskülarizasyonda CABG standart tedavidir

Diyabette kardiyovasküler risk yönetimi Antihipertansifler, Aspirin ve Diğerleri

Diabetik Ayaklı Hastalarımızda Amputasyon Oranları ve Demografik Veriler

Tip II Diabetes Mellitus ve Esansiyel Hipertansif Hastalarda Losartan Potasyum'un Mikroalbuminüri Üzerine Etkisi

Çocuklarda Hipertansiyon Tedavisi

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

NIDDM ve Hipertansiyon. Prof. Dr. H. Hüsrev Hatemi

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği

Antihipertansif ilaçlar sabah alınmalı

Bireyselleştirilmiş tip 2 diyabet tedavisinde yaklaşım

TND Böbrek Sağlığı Otobüsü

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım?

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Pediatri, Ankara, Türkiye 2. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Endokrinoloji, Ankara, Türkiye 3

HİPERTANSİYONUN GÜNCEL TEDAVİSİ. Prof Dr Sümeyye GÜLLÜLÜ Uludağ Üniversitesi Tıp Fak. Kardiyoloji AD Tabipler Odası

PURE Türkiye Sağlık Çalışması 3. Yıl Analiz sonuçları. PURE Türkiye

Demografik Özelliklerin Koroner Arter Hastalığına Etkisinin Analizi

Çağın Salgını. Aile Hekimliğinde Diabetes Mellitus Yönetimi

Transkript:

Dicle Tıp Dergisi 2004 Cilt:31, Sayı:2, (56-61) Mikroalbüminürik ve Normoalbüminürik İnsüline Bağımlı Olmayan Diyabeti (NIDDM) Olan Hastaların Sessiz İskemi Mevcudiyeti Açısından Karşılaştırılması Aziz Karabulut*, Kenan İltümür*, Nizamettin Toprak* ÖZET Mikroalbüminüri diyabetik nefropatinin 3. evresi olup, diyabetik hastalarda tüm sebeplere bağlı olumsuz sonlanımın da erken bir göstergesidir. Çalışmamızda mikroalbüminüri ile koroner arter hastalığı (K.A.H.) ve diyabetik hastalarda sıkça rastlanan sessiz iskemi arasında bir korelasyon olup olmadığını araştırdık. DÜTF endokrinoloji ve kardiyoloji birimlerine başvuran 31 i kadın,29 u erkek, toplam 60 hasta (31 hasta mikroalbüminürik 29 hasta ise normoalbüminürik) çalışmaya alındı, Hastaların yaş ortalaması 50.9± 8.72 idi. Hastalar albümin atılım miktarlarına göre iki ana gruba ayrıldıktan sonra, klinik, laboratuvar ve egzersiz testi sonuçları ve değerlendirilerek iki grup karşılaştırıldı. Çalışmamızda mikroalbüminürik gruptaki hastalarda daha önceden herhangi bir anginal ağrı veya semptom olmamasına rağmen, yüksek oranda egzersiz testi pozitifliği (+) saptandı. Mikroalbüminürik grupta egzersiz testi pozitif olan hastaların oranı %65, normoalbüminürik grupta ise %34 idi (P<0.02). İki grup arasında egzersiz ile ortaya çıkan maksimum ST segment depresyonu, egzersizle ulaşılan MET değerleri ve egzersiz süreleri arasında da anlamlı istatistiksel farklılıklar saptandı. Yine iki grup arasında diyabetteki glisemik kontrolün bir göstergesi olan HbA1c değerleri, diyabet süreleri ve diyabetik retinopati açısından da anlamlı farklılıklar saptandı. Sonuç olarak, mikroalbüminüri ile koroner iskemi sıklıkla bir arada bulunmaktadır. Bu nedenle diyabetik hastalarda mikroalbüminüri saptandıktan sonra tedavi planlanırken KAH mevcudiyetinin de araştırılması uygun bir yaklaşım olacaktır. Anahtar Kelimeler: Mikroalbüminüri, sessiz iskemi, diyabetes mellitus Comparision of Microalbuminuric and Normoalbuminuric Non-insulin-dependent-diabetesmellitus (NIDDM) Patients in Respect to the Presence of Silent Ischemia SUMMARY * Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji A.D. 56 Microalbuminuria, which is the third stage of diabetic nephropathy, is an early predictor of both morbidity and mortality in diabetic patients. The aim of the study was to investigate any correlation between microalbuminuria and both CAD and silent ischemia, which frequently occurs in diabetic patients. On the purpose, 60 patients who admitted to endocrinology and cardiology departments of Dicle University Faculty of Medicine. The study population was consisted of 31 female and 29 male patients, and 31 of them were microalbuminuric whereas 29 of them were normoalbuminuric. Following separation of the patients into two match groups according to albümin excretion rates, were compared between these groups from the points of clinical, labaratory and exersize test result. In our study, in microalbuminuric group exercise test was found positive in a higher ratio although none of the patients had given an anamnesis of anginal pain or any other symptoms; compared to the positive exercise test value of normoalbüminuric group (65% vs 34%, p<0.02). Indeed, maximum ST segment depression, MET values and exercise test were significantly different in both groups. Moreover comparisons of HbA1c as a function of glisemic control in diabetes mellitus, diabetic disease duration and diabetic retinopathy were significantly different. Conclusively, microalbuminuria and silent ischemia are frequently found together. Therefore dedection of silent ischemia would be suitable in the management of diabetic patient with microalbuminuria. Key word: Microalbuminuria, silent ischemia, diabetes mellitus

A. Karabulut ve ark. Dicle Tıp Dergisi 2004 GİRİŞ Diyabetik hastalarda mortalite ve morbiditenin önde gelen sebebi koroner arter hastalığı (KAH) dır. Diyabetin mevcudiyeti koroner arter hastalığına eşdeğer olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra diyabetin genellikle HT, dislipidemi, obezite gibi diğer risk faktörleri ile birlikteliği de bilinmektedir. Mikroalbüminüri evresi, diyabetin mikrovasküler komplikasyonlarının başında gelen nefropati nin erken bir dönemidir. Microalbüminüri evresinin klinik önemi bu dönemde renal hasarın geri döndürülebilir olmasıdır (1,2,3). Oysa ki; daha ileri evrelerde sadece hastalığın ilerlemesinde yavaşlama sağlanabilir. Prospektif çalışmalarda microalbüminürinin mortalitenin de erken bir habercisi olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmamızda kliniğimize başvuran diyabetik hastalarda, mikrovasküler veya makrovasküler hasara bağlı olarak, gelişebilecek olan koroner iskemi mevcudiyetini egzersiz testi ile araştırmayı ve bunun mikroalbüminüri ile korelasyonunu belirlemeyi amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM Dicle üniversitesi tıp fakültesi endokrinoloji ve kardiyoloji birimlerine başvuran NIDDM lu hastalar öncelikle üriner albümin atılım hızlarına bakılarak çalışmaya alındı. 31 i mikoalbüminürik, 29 u normoalbüminürik olan, yaşları 31-67 arasında değişen 31 i kadın, 29 u erkek toplam 60 hastadan oluşan çalışma grubu oluşturuldu. Tanı konmuş koroner kalp hastalığı olanlar, kontrolsüz hipertansiyonu olanlar, sol dal bloğu olan hastalar, digital veya beta-bloker kullanan hastalar, makroproteinürisi olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastaların üriner albümin atılım hızları Boehringer- Ingelheim firması tarafından üretilen Micral- Test II. kullanılarak saptandı. Her hastanın biriktirilmiş olan 12 saatlik idrar örneklerinde albümin atılım miktarına bakıldı. Daha sonra hastaların dakikalık albümin atılım hızları hesaplandı. Micral-Test II. sonucunda verilen albümin atılım miktarı mcg/ml idi. Bu değer hastaların dakikalık idrar volümü ile çarpılarak dakikalık üriner albümin atılım hızı hesaplandı. Albümin atılım hızı (mcg/dk)=üriner albümin atılım miktarı (mcg/ml)xdakikalık idrar (ml/dk). Albümin atılım hızı 20-200 mcg/dk arasında olanlar mikroalbüminürik, 20 mcg/dk nın altında olanlar normoalbüminürik olarak sınıflandırıldı. Tüm hastalara standart Bruce protokolüne göre, semptomla sınırlı egzersiz testi uygulandı. Egzersiz testi Marquette Electronics Inc.1900 cihazı kullanılarak yapıldı. Söz konusu hastaların hiç birinde daha öncesine ait anjinal yakınma mevcut değildi. Egzersiz testinin sonucunu etkileyebilecek olan ajanlar önceden kesildi. Egzersize cevap olarak oluşan 1mm ve üzeri down-sloping ve horizontal ST segment depresyonu veya J noktasından 80msn sonra 1.5 mm yi bulan yavaş up-sloping ST segment depresyonu olan hastaların egzersiz testi sonucu pozitif (+) olarak kabul edildi. Hasta gruplarının egzersiz süreleri, maksimum ST segment depresyonu ve MET (metabolik equivalent) değerleri karşılaştırıldı. Ayrıca hastaların venöz kan örneklerinden total kolesterol, HDL-C, LDL-C ve HbA1c değerlerine bakıldı. Yine tüm hastaların göz dibi bulguları deneyimli bir göz doktoru tarafından, diyabetik tutulum açısından değerlendirildi. Sınıflama diyabetik göz dibi tutulumu olan (Evre I-II-III-IV) ve olmayan (Evre 0) hastalar şeklinde yapıldı. Hastaların beden/kitle indeksleri hesaplandı. TA değerleri, diyabet süreleri yaş ve cinsiyet gibi bireysel özellikler kaydedildi. Hastaların büyük bir kısmı sülfanilüre grubu oral antidiyabetik ajan kullanmakta idi (50 hasta). Bir kısmı sülfanilüre + biguanid kombinasyonu almakta idi (7 hasta). Üç kişilik hasta grubu ise insülin tedavisi almakta idi. Bu üç hasta tip II diyabet olarak ta adlandırılan NIDDM grubunda olup, oral antidiyabetik ajanlarla yeterli kan şeker kontrolü sağlanamadığı için insülin tedavisine geçilen hastalardı. Mutlak insulin yokluğu veya gereksinimi söz konusu olmadığı için bu hastalar tip II veya NIDDM grubu olarak kabul edildi. Hastaların grup oranları ve medyan değerler Student-T testi, grup karşılaştırmaları Ki-Kare testi kullanılarak hesaplandı. P<0.05 ve üzeri değerler anlamlı olarak kabul edildi. 57

Cilt:31, Sayı:2, (56-61) BULGULAR Hastalar normoalbüminürik ve mikroalbüminürik olmak üzere iki ana gruba ayrıldı. Hastaların 31 i kadın,29 u erkek, yaş ortalaması 50.9± 8.72 idi. Mikroalbüminürik hastaların yaş ortalaması 52.61±9.48, normalbüminürik hastaların yaş ortalaması 49.17± 7.39 idi. Mikroalbüminürik grupta diyabet süresi 9.09±3.97, yıl normoalbüminürik grupta ise 5.55±4.24 yıl idi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (P<0.001). Hastaların egzersiz süreleri ortalama 7.94±2.06 dk, mikroalbüminürik grupta bu süre 7.33±2.11dk iken, normoalbüminürik grupta 8.59±1.82 dk idi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (P<0.02). Hastaların egzersizde ulaştıkları Tablo maksimum MET (metabolik equilaent) değerleri, mikroalbümiürik hastalarda 8.32±1.97, normoalbümiürik hastalarda ise 9.65±1.91 idi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (P<0.001). HbA1c değerleri karşılaştırıldığında mikroalbüminürik hastalarda % 10.94±2.64, normoalbüminürik hastalarda ise % 9.31±2.21 idi. Fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (P<0.001). Mikroalbüminürik 31 hastanın 20 sinde treadmill pozitif (% 64) 11 inde negatif (%36 ), normoalbüminürik 29 hastanın 10 nunda pozitif (%34), 19 unda ise negatif (%66) bulundu. Tüm hastaların yaş ve cinsiyet eşleştirilerek yapılan istatistik sonuçları tablo-1 de gösterilmiştir. Mikroalbuminürik Normoalbuminürik P Cinsiyet E/K 13/18 16/13 Yaş 52,61±9.48 49.17±7.39 >0.05 Diyabet süresi (yıl) 9.09±3.97 5.55±4.24 <0.001 M.A*.Degeri (µg/dk) 108.38±43.30 9.55±3.58 >0.05 Egzersiz süresi (dk) 7.33±2.11 8.59±1.82 <0.02 MET 8.32±1.97 9.65±1.91 <0.01 Treadmil (+) 20 (%64) 10 (%36) <0.02 Max ST depresyonu (mm) 1.19±0.58 0.83±0.54 <0.02 HbA1c (%) 10.94±0.02 9.31±0.02 <0.01 BMİ** (kg/m2) 29.28±5.13 27.87±4.50 >0.05 T.Kolesterol (mg/dl) 198.64±46.0 197.89±35.66 >0.05 Trigliserit (mg/dl) 135.25±57.50 154.96±51.72 >0.05 HDL-Kolesterol (mg/dl) 39.33±7.2 39.17±8.7 >0.05 LDL-Kolesterol (mg/dl) 133.58±41.1 126.2±28.01 >0.05 D.Retinopati (+) 22 5 <0.001 Sistolik KB (mmhg) 140.64±15.47 141.2±15.96 >0.05 Diyastolik KB (mmhg) 84.8±8.6 83.2±9.28 >0.05 *=Microalbüminüri. **= Beden kitle indeksi. TARTIŞMA Yapmış olduğumuz bu çalışmada; öncesine ait KAH veya anginal herhangi bir yakınması olmayan ancak mikroalbüminürisi bulunan NIDDM li hastalarda yapılan egzersiz testlerinin sonucunda sessiz iskemi sıklığının yüksek olduğunu saptadık. Çalışma grubumuzdaki hastalarda mikroalbüminürisi pozitif olan 58 grubun grubun %64 ünde egzersiz testi pozitif iken, normoalbüminürik grupta bu oran %35 tir (P<0.002). Bu değer daha önceki çalışmaları destekler niteliktedir (4). Ancak yine aynı çalışmada hastaların diyabet süreleri ile mikroalbüminüri arasında anlamlı bir korelasyon tespit edilmemiş idi

A. Karabulut ve ark. Dicle Tıp Dergisi 2004 (4). Bizim yaptığımız çalışmada ise diyabet süresi ile mikroalbüminüri arasında oldukça anlamlı bir istatistiksel oran saptanmıştır (P<0.001). NIDDM ta mikrovasküler komplikasyonlar üzerinde iyi glisemik kontrolün geciktirici etkisi olmakla birlikte, diyabet süresi ve herediter faktörlerin de rolü büyüktür. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, bu konuda anahtar rolü Glikoz transporter (GLUT) leri oynayacaktır (5,6). İnsülin reseptörleri aracılığıyla hücre içine glikoz alımında görev yapan bu taşıyıcı protein grubu ve bu gruptaki yapısal anormallikler sonucu ortaya çıkan bazı konjenital hastalıklar bildirilmiştir (7,8). Diyabetin makrovasküler komplikasyonları ise diyabet regülasyonu ile daha yakından ilişkilidir. Hatta makrovasküler komplikasyonların geciktirilmesi için NIDDM li hastalara, daha iyi glisemik kontrol sağlanabilmesi amacıyla, rutin insülin tedavisi uygulanmasını öneren klinisyenler de vardır. Ancak yüksek insülin seviyelerinin yol açtığı istenmeyen etkiler bilinmektedir (vasküler yatakta hipertrofi, su ve tuz tutulumu, HT gibi). Normoalbüminürik ve mikroalbüminürik hasta grupları arasında egzersiz sırasında oluşan M.E.T. değerleri arasındaki fark ta anlamlı bulunmuştu (P<0.001). Hemoglobinopatisi olmayan sağlıklı bireylerde HbA1c düzeyi total hemoglobin miktarının %4-6 sı kadardır. Bu değer normal kan glikoz seviyelerinde enzimatik yolla glikolize olmuş hemoglobin miktarıdır. Yüksek kan şeker düzeylerinde ise hemoglobinin non enzimatik yolla da glikolize olması sonucu bu oran artar. Diyabetik bir hastada HbA1c düzeyleri %6.5 in altında ise iyi glisemik kontrolden bahsedilir. Bu oran %6.5-7.5 arasında ise sınırda,%7.5 in üzerinde ise kötü glisemik kontrol söz konusudur (9). Bizim çalışmamızda hasta gruplarının her ikisinde de bu değer kötü glisemik kontrol söz konusu idi. (Mikroalbüminürik grupta %10.94±0.2, normoalbüminürik grupta ise % 9.31±0.2.) Her iki grup arasındaki fark ta yine istatistiksel açıdan anlamlı idi (P<0.01). Miroalbüminürik ve normoalbüminürik hastaların göz dibi bulgularının diyabetik retinopati açısından değerlendirilmesi sonrası, yapılan karşılaştırmada da yine istatistiksel açıdan anlamlı değerler saptandı (P<0.001). İki ayrı mikrovasküler komplikasyon arasıdaki bu korelasyon zaten beklenen bir bulgu idi. Temel hasta gruplarımız arasındaki sistolik ve diastolik T.A. değerleri, istatistiksel açıdan anlamlı fark taşımıyordu. Oysa ki T.A. değerlerinin diyabetik hastalarda proteinürinin miktarı ve progresyonu üzerinde oldukça etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle non-diyabetik hastalar için tanımlanmış olan yüksek normal (sistolik KB:130-140; diyastolik KB:85-90 mmhg arasında olması) KB değerlerine sahip olan diyabetik hastalara antihipertansif tedavi uygulanması önerilmektedir. Hipertansiyon un kendisi de bir proteinüri sebebi olduğundan, bizim çalışmamızda kontrolsüz hipertansiyonu olan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır. İki grup arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı bulunmamasının sebebi bu olabilir. Gerek bizim yapmış olduğumuz çalışma gerekse daha önceden yapılmış olan çalışmalar, mikroalbüminüri ile KAH arasında bir korelasyon olduğu lehinedir. Çalışmamızda mikroalbüminürik hastalarda sessiz iskemi prevalansının yüksek olduğunu saptadık. Söz konusu koroner iskemi makrovasküler hastalığın bir sonucu olabileceği gibi,epikardiyal koroner arterleri sağlam olan hastalarda da görülebilir (Sendrom X). Bu hastalarda mikrovasküler bir obstrüksiyon veya spazm söz konusudur. Bu durum 1973 ten beri bilinmektedir (10-12). Bu çalışmanın temel sonuçlarından biri olarak gösterebileceğimiz gibi, mikroalbüminüri başta KAH olmak üzere bazı klinik durumlarla içiçedir. Tedavi aşmasına geçildiği zaman bunların göz önünde bulundurulması gerekir. Mikroalbüminürinin tedavisinde farmakolojik ajan olarak kullanılabilecek bir dizi ilaç grubu sayılabilir. Bunların başında ve yararı birçok çalışma ile gösterilmiş olan ACE inhibitörleri gelir. Beta bloker ilaçlar da bu alanda kullanılmışlardır. Nefropatili 43 NIDDM hastasında yürütülen bir çalışmada, lizinopril tedavisindeki hastalarda abüminüri %45 azalırken, atenolol ile tedavi edilenlerde %12 azalma sağlanabilmiştir (13). 29 IDDM li incelendiği kaptopril ve atenolol ile tedavi edilen gruplar arasında ise, albüminüri de ve GFR nda azalmada bir fark olmadığına dair 59

Cilt:31, Sayı:2, (56-61) KAYNAKLAR 1. Mathiesen ER, Hommel E, Giese J, et al. Efficacy of captopril in post poning nephropathy in normotensive insulin dependent diabetic patients with microalbuminuria. BMJ, 1991;303:81-87. 2. Marre M, Chatellier G, Leblanc H, et al : Prevention of diabetic nephropathy with enalapril in normotensive diabetics with microalbuminuria. BMJ,1988; 297:1092-1095. 3. O Donnel MJ, Rowe BR, Lawson N, et al. Placebo- controlled trial of lisinopril normotensive diabetic patients with incipient nephropthy. J Hum Hypertens,1993;7:327-332. 4. Rutter MK, McComb JM, Brady S, et al..silent myocardial ıschemia and microalbuminuria in asymptomatic subject with non-insulin-dependent diabetes mellitus. Am J Cardiol, 1999;83:27-31. 5. DeFronzo RA. Pathogenesis of tyoe 2 diabetes: metabolic and molecular implications for identifying diabetes genes. Diabet Rev,1997;5:117-243. 6. Back-Nielsen H, Groop LC : Metabolic and genetic characterization of prediabetic states.sequences of events leading to noninsulin-dependent diabetes mellitus, J Clin Invest.1994;94:1714-1721. 7. Goodyear LJ, Kahn BB. Exercise, glucose transport, and insulin sensitivity. Annu Rev Med,1998;49:235-261. 60 veriler mevcuttur (14). Kalsiyum antagonistleriyle de birçok izole ve karşılaştırmalı çalışma yapılmıştır. Başlangıç halinde nefropatili olan kırküç diyabetik hastada yapılan bir çalışmada, perindopril ve nifedipin in etkinlikleri karşılaş- tırılmıştır. Gruplar arasında mikroalbüminüri-deki azalmada bir farklılık gözlenmemiştir (15). Bununla birlikte dihidropiridin türevi olmayan kalsiyum antagonistlerinin (diltiazem ve verapamil) dihidropiridin türevi olanlara kıyasla, muhtemelen renal tubuler fonksiyonlar üzerindeki farklı etkileri nedeniyle, daha iyi bir renoprotektif etkiye sahip oldukları düşünülmektedir (16-17). Bilindiği gibi ACE inhibitörleri antiiskemik amaçla kullanılmamaktadır. Hem koroner iskemi hem de mikroalbüminüri üzerinde olumlu etkileri olan ve yukarıdaki iki grubun ortak paydasında yer alan ilaç grubu kalsiyum antagonistleridir. Ayrıca angiotensin II reseptör antagonistleri de son zamanlarda bu alanda kulanım imkanı bulmuş ve oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Sonuç olarak; diyabetik hastalarda mikroalbüminüri taramasının klinik açıdan yaralı olabileceği düşünülmektedir. Bu genel kanının bir sonucu olarak gittikçe artan sayıda klinisyen hastalarından microalbüminüri tayini istemektedir. 8. Hayashi TJ, Wojtaszewski FP, Goodyear LJ : Exercise regulation of glucose transport in skeletal muscle. Am J Physiol,1997;273:E1039-E1051. 9. Karam JH. Diabets Mellitus Perspectives on Therapy: Endocronil Metab Clin North Am,1992; 21: 199-219 10. Kemp HG Jr, Vokonas PS, Cohn PF, at al. The anginal syndrome associated with normal coronary arteriograms. Am J Med, 1973;54:735-742. 11. Bemiller CR, Pepine CJ, Rogers AK. Long -term observantions in patients with angina and normal coronary arteriograms. Circulation,1973;47:36-43. 12. Ockene IS, Shay MJ, Alpert JS, et al. Unexplained chest pain in patients with normal coronary arteries a follow-up study of functional status. N Engl J Med,1980;303:1249-1952. 13. Nielsen F, Rossing P, Gall MA, et al.impact of lisinopril and atenolol on kidney function in hypertensive NIDDM subjects with diabetic nephropathy. Diabetes, 1994;43:1108-1113 14. Elving LD, Wetzels JF, van Lier HR, et al.captopril and atenolol are equally effective in retarding progression of diabetic nephropathy. Results of a 2-year prospective, randomized study. Diabetologia, 1994,37:604-609

A. Karabulut ve ark. Dicle Tıp Dergisi 2004 15. Melbourne Diabetic Nephropathy Study Group:Comparison between perindopril and nifedipine in hypertensive and normotensive diabetic patients with microalbuminuria. BMJ, 1991;302:210-216. 16. Holdaas H, Hartmann A, Lien MG, et al.contrasting effekts of lisinopril and nifedipine on albuminuria and tubuler funktions in insulin dependent diabeics with nephropathy.j Int, Med, 1991;229:163-170. 17. Bakris GL, Barnhill BW, Sadler R: Treatment of arteriel hypertension in diabetic humans:importance of therapeutic selection. Kidney Int, 1992; 41:912-919. 61