İdeaAyrıntı Dizisi Ayrıntı Yayınları
Ayrıntı: 582 İdeaAyrıntı Dizisi: 1 Kurtuluş Teolojisi Ed.: Christopher Rowland Kitabın Orjinal Adı The Cambridge Companion to Liberation Theology İdeaAyrıntı Dizi Editörü ve Yayıma Hazırlayan Burhan Sönmez İngilizce den Çevirenler M. Fatih Karakaya & Sevinç Altınçekiç Düzelti Mehmet Celep Cambridge Unversity Press 2007 Bu kitabın Türkçe yayım hakları Ayrıntı Yayınları na aittir. Kapak Resmi Cortesia / AFP / Getty Images Turkey Frida Kahlo-Moses Kapak Tasarımı Gökçe Alper Dizgi Hediye Gümen Baskı Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No.:244 Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) 612 31 85 Birinci Basım: 2011 Baskı Adedi: 2000 ISBN 978-975-539-599-9 Sertifika No.: 10704 AYRINTI YAYINLARI Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.:3 Cağaloğlu İstanbul Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr
Kurtuluş Teolojisi Editör: Christopher Rowland İngilizce den Çevirenler: M. Fatih Karakaya & Sevinç Altınçekiç
İçindekiler Türkçe Baskıya Önsöz... 7 İngilizce İkinci Baskıya Not: Kurtuluş Teolojisi... 10 İngilizce İkinci Baskıya Önsöz... 11 İngilizce Birinci Baskıya Önsöz... 14 Kısaltmalar... 17 Giriş: Kurtuluş Teolojisi... 19 Christopher Rowland 1 Kurtuluş Teolojisinin Kapsamı ve Görevi... 35 Gustavo Gutierrez 2 Asya da Kurtuluş Teolojisi... 56 Bastiaan Wielenga 3 Siyahi Teoloji... 81 Edward Antonio 4 Feminist Teoloji: Eleştirel Bir Kurtuluş Teolojisi...107 Mary Grey 5 İslami Kurtuluş Teolojisi...126 Shadaab Rahemtulla 6 İncil ve Yoksullar: Teolojiyi Uygulamanın Yeni Yolu...154 Gerald West
7 Dini Taban Cemaatlerinin Kökeni ve Yapısı: Brezilya Deneyimi...180 Andrew Dawson 8 Kurtuluş Teolojisi ve Roma Katolik Kilisesi...199 Peter Hebblethwaite 9 Marksizm, Kurtuluş Teolojisi ve Olumsuzlama Tarzı...221 Denys Turner 10 Eylem Herkesin Hayatıdır : Kurtuluş Teolojisinin Pratiğe Dayalı Epistemolojisi...241 Zoe Bennett 11 Kurtuluş Teolojisi Ekonomisi...259 Valpy Fitzgerald 12 Kurtuluş Teolojisini Mitlerden Arındırmak: İktidar, Yoksulluk ve Cinsellik Üzerine Düşünceler...277 Marcella Maria Althaus-Reid 13 Kurtuluş ve Yeniden Yapılanma: Tamamlanmamış Program...290 Charles Villa-Vicencio 14 Politik Teoloji, Gelenek ve Modernite...316 Oliver O Donovan 15 Küreselleşen Kurtuluş Teolojisi: Amerika Bağlamı ve Sonuç Bölümü...331 Ivan Petrella Sonsöz: Kurtuluş Teolojisinin Geleceği...360 Christopher Rowland Terimler Sözlüğü...365 Makale Yazarları...367 Seçme Bibliyografya...371 6
Türkçe Baskıya Önsöz Yaygın dini gelenekler, bir yandan yoksulları ezen sistemlerle kol kola giderken, diğer yandan dinin bir ideoloji olmadığını ve sadece Tanrı dan gelen sese kulak verildiğini iddia eder. Buna karşı gelişen itirazlar Perulu bir rahibin sözlerinde vücut bulur: Kim ki ideolojiden azadedir, ilk taşı o atsın! Dini inanç ile toplumsal pratik arasındaki ilişki, ister doğrudan ister dolaylı olsun, her çağda ve dünyanın her yerinde tartışma konusu olmuştur. Latin Amerika daki diktatörlükler döneminde resmi Kilisenin aldığı tavır, Güney Asya da Hinduizmin sınıfsal konumu, İslami otoritelerin insanlığı uçuruma sürükleyen küresel ekonominin parçası haline gelmesi ve Nazi soykırımında mağdur olanların bugün Filistin de yeni mağduriyetler yaratması gibi olgularda din, devlet ve politika iç içe geçer. Tanrı yı göğe çıkarıp, inananları bu dünyada zalimlerle ve dini otoritelerle baş başa bırakan yorumlara karşı ilk ciddi tepki, yirminci yüzyılın ikinci yarısında Latin Amerika da ortaya çıktı. Aşırı yoksulluğa ve sömürgeci siyasetlere boyun eğmemeye karar veren din adamları iki ayrı güçle boğuşmak zorunda kaldılar. Birincisi siyasi iktidar, ikincisi dinsel kurumlardaki egemen söylemdi. El Salvador daki Başpiskopos Oscar Romero olayı, bunun en iyi örneklerinden biriydi. İnsanların ölüm mangaları tarafından sokak ortasında öldürüldüğü günlerde Oscar Romero askerlere seslenmiş ve Üstleriniz size öldürme emri verdiğinde, siz Tanrı nın öldürmeyeceksin sözünü hatırlayın demişti. Ertesi gün kendisi öldürüldü ve bu cinayette ABD nin parmağı olduğu yıllar sonra Birleşmiş Milletler raporlarıyla açığa çıktı. Oscar Romero ve benzeri din adamlarının iktidar karşısındaki net tutumu, hem devlet siyasetçilerini hem de dini hiyerarşiyi rahatsız etti. Kurtuluş teolojisi Latin Amerika da yoksulluk, dışlanma ve baskı koşullarında filizlendi. İnsanın manevi kurtuluşunun ancak onun sınıfsal, ekonomik ve toplumsal kurtuluşuyla birlikte mümkün olabileceği fikrine dayandı. Kurtuluş teologları, bu kitapta belirtildiği gibi, Marksist nitelikteki, ağırbaşlı bir bilimsel-ideolojik analize başvurma ihtiyacı duydular. Onların kapitalizme yönelik uzlaşmaz eleştirileri ve mazlumların sesine hakikatin sesi olarak değer vermeleri, Latin Amerika toplumunu ve devrimlerini olduğu kadar, dinin kendi iç dünyasını da etkiledi. Kurtuluş teologları, insanları inananlar ve inanmayanlar diye ayıran 7
resmi din anlayışını tersyüz ettiler, bunun yerine insanların ezenler ve ezilenler olarak ikiye ayrıldığını söylediler. Kurtuluş teologlarına yöneltilen eleştirilerin özünde, sınıfsal bir tercih yapmış olmaları yatar. Bu tercih, dinin kendi iç mantığını da değişikliğe uğratır veya en azından buna niyet eder. Kurtuluş teologlarının susturulmaları bu nedenle herkesin işine gelir. Oscar Romero yu ölüm mangaları sustururken, Leonardo Boff gibi muhalif din adamlarını Vatikan konuşmama cezasına mahkûm eder. (Leonardo Boff a bir yıl konuşmama cezası veren heyetin başkanı Kardinal Ratzinger sonradan yükselerek papalık koltuğuna oturdu ve Benedict adını aldı.) Hıristiyan din adamlarındaki sınıfsal yönelim ve sosyalizm vurgusu, aynı dönemde dünyanın farklı yerlerinde de ortaya çıktı. Afika da, Asya da, Ortadoğu da. Her yerde aynı güce ulaşmadı belki, ama egemen söylemin dışında bir hakikat olduğuna dair vurgu, tarihin sayfalarına not edildi. Dünyanın bir yanında Hıristiyan din adamları, kapitalizm en büyük kötülük ve kökleri çürüten bir günahlar toplamıdır derken, diğer yanında Ali Şeriati şöyle diyordu: Ekonomik sistem öyle bir sistem olmalı ki haddini aşan ve aşmak isteyen adama kanuni ve pratik fırsat ve imkân tanınmamalı. Ona bu imkânı verip de sonra ahlaki açıdan onu kontrol etmeye çalışmak değil. Yani altyapısı kapitalizm, istismar ve sömürü; üstyapısı ahlak, adalet ve takva olan bir yapıyı kurmak doğru olmaz. (Ali Şeriati, İslam ve Sınıfsal Yapı, Fecr Yayınları, Nisan 2008, s. 50) Gündemde önemli yer tutan dini kavramlar ve tartışmalar, sosyolojik ve felsefi yeni yaklaşımları gerekli kılıyor. Özellikle küresel ve bölgesel siyasetlerin ekseninde konumlanan dinsel kabullerin tartışılması ve eleştiriye muhatap olması, mevcut politik tavırlardan farklı bir düşünsel kavrayışı ve derinliği gerektiriyor. Din, siyasetten önce, tarihsel ve kültürel dokunun canlı bir parçasıdır. Gündelik hayatın kılcal damarlarında dolanır. Bunların değerlendirmesini yapmak, pratik olduğu kadar entelektüel bir ihtiyaçtır. İdeaAyrıntı kitap dizisinde, bu alanı fikren besleyen kaynaklar yer alıyor. Din meselesi farklı bağlamlarda (sosyalizm, kapitalizm, tarih, modernizm, oryantalizm vs) ele alınıyor. Dizinin başlangıç kitabı olan bu önemli eser Christopher Rowland tarafından hazırlanmış ve Cambridge Üniversitesi yayınları arasında çıkmıştı. İlk baskısındaki eksiklerin giderilmesi amacıyla ikinci baskıya yeni makaleler eklenmiş olmasına rağmen, Türkiye deki din tartışmalarının merkezinde yer alan İslam konusunda bir çalışma bulunmuyordu kitapta. Bu sadece Türkiyeli okurlar açısından değil, diğer ülkelerde- 8
ki okurlar açısından da önemli bir boşluk olarak duruyordu. Biz kitap üzerinde çalışmaya başlarken, Christopher Rowland bu eksiği gidermek için yeni bir makale hazırlattı ve kısa sürede bize ulaştırdı. Elinizdeki kitapta yer alan ve bu tartışmalara sadece bir giriş olarak değerlendirilmesi gereken İslami Kurtuluş Teolojisi başlıklı makale, ilk olarak Türkçe de yayımlanmış oluyor. Burhan Sönmez 9
İngilizce İkinci Baskıya Not: Kurtuluş Teolojisi Kurtuluş teolojisine siyaset ve din tartışmalarında sıkça değinilse de, tam olarak anlaşıldığı söylenemez. Bu kitabın yeni baskısı, hareketin günümüzde de devam eden önemini ve etkisini ortaya koymaktadır. İlk baskıda yer alan makaleleri tamamlayan yeni makaleler cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve önemli bir konu olan epistemolojiyi ele alarak meseleyi derinleştirmektedir. Daha tutucu olan Roma Katolikliğindeki değerler sisteminin ve genel olarak teolojinin gözünden bakıldığında, kurtuluş teolojisi belli bir döneme ve politik teolojiye bağlı bir fikir hareketi olarak görülür. Bu kitapta yer alan makaleler, kurtuluş teolojisinin farklı bağlamlarda süregelen önemine işaret ederken; okurların, buradaki belirgin entelektüel değerleri, teolojinin ve dini çalışmaların değişen bağlamları ve kültürel ilgi alanları içine yerleştirmesine imkân vermektedir. Bu kitap toplum bilimcilerin, siyasi düşünürlerin ve tarihçilerin yanı sıra ilahiyat öğrencilerinin de ilgisini çekecektir. Christopher Rowland 10
İngilizce İkinci Baskıya Önsöz Kurtuluş teolojisi üzerine yazdığım bir kitap hakkında, kitabın komünizmin çöküşünden sonra geçersiz olduğu yorumunu yapan bir eleştirmen geldi aklıma. Bu değerlendirme, kurtuluş teolojisinin Marksizmin Hıristiyan söylemlerle anlatımından ibaret olduğu konusundaki yaygın görüşü yansıtmaktadır. Doğu Bloku nun çöküşünden beri yaşanan radikal değişim süreciyle birlikte, teoloji sanki tarihin çöplüğündeki yerini almış gibi değerlendirildi. Bu görüşle ilgili bir sorun var. Öncelikle, Marksizm olmadan kurtuluş teolojisi mantıksal bir zemine sahip değilmiş gibi görülmektedir. Bu yaygın bir düşüncedir (ayrıca bu varsayıma göre, kurtuluş teolojisinin siyasi sonuçlar elde etmek için şiddet kullanmakla bağı vardır). Önemli bazı noktalarda paralellikleri olmakla birlikte (ilahi amaçları gerçekleştirmedeki epistemolojisi ve insan tarihine adanmışlığında olduğu gibi) kurtuluş teolojisi Marksizmin içinde büyük ölçüde yer almamıştı. Fakat bu paralellikler, ana akım teolojinin izini kaybettiği ancak Hıristiyan hayat tarzının kurtuluş teolojisiyle yeniden açığa çıkan yanlarından daha az aşikârdır. Yine de eleştirmenin haklı olabileceği bir nokta var. Eğer kurtuluş teolojisi 1990 lardan önceki haliyle kalsaydı, böyle eleştiriler haklı olabilirdi. Fakat öyle kalmadı, yeni nesil kurtuluş teologları, değişen koşullara rağmen kurtuluş teolojisinin temel özelliklerini devam ettirmektedirler. Bu değişen durumlar, Roma Katolik Kilisesi ndeki muhalif çevreleri de kapsamaktadır. Şunu hatırlamak yeterlidir: Şu anki Papa 1990 larda Kardinal Josef Ratzinger olarak bilinirken, kurtuluş teolojisi eleştirilerinin ve soruşturmalarının önemli bir figürü olmakla kalmayıp oldukça sert şeyler de yazmış ve kurtuluş teolojisini Ölü Deniz Parşömenleri nde yer aldığı şekilde Tanrı nın Krallığı için yapılan şiddet dolu hazırlıklarda yansıtılan yanılsamalı fanatizm ile kıyaslamıştı 1. Kitabın büyük bölümü ilk baskıdaki haliyle durmaktadır. Marcella Althaus-Reid, Zoe Bennett ve Ivan Petrella nın yazdığı yeni bölümler, kurtuluş teolojisinin devam eden tarihini ve yeni neslin verdiği biçimin örneklerini göstermektedir. Kurtuluş teolojisi, fazlasıyla, bağlamsal teolojinin içine sirayet etmiştir. Bu uğraşının etki-tepki modelleri olağandır. Çağdaş pratik teoloji alanındaki birikimiyle yazan Zoe Bennett, bu etkinin boyutlarını göstermekte ve kurtuluş teolojisinin özüyle karşılaştırma yapmaktadır. Aynı zamanda, önceki baskıdaki bir boşluğu, kurtuluş teolojisinin en önemli bileşeninin ne olabileceğini (pratikteki epis- 11
temolojik temelini) tespit ederek doldurmaktadır. Bunu, önceki nesil kurtuluş teolojisinin önemli bir metni olan ve Clodovis Boff tarafından kaleme alınan Teoloji ve Praksis 2 eserini referans göstererek yapmakta; bu çalışmanın güçlü ve zayıf noktalarını gösterirken, daha yaygın bir teolojik tartışma sorunundan doğan sonuçların kaçınılmaz olduğuna işaret etmektedir. Ivan Petrella ve Marcella Althaus-Reid yeni nesil kurtuluş teologlarının temsilcileridir. Önemli katkıları, başlangıçtaki ilhamın devamlılığını göstermeleri ve son dönemde bazı özgürlükçü tartışmaların temeldeki bu kaynakla bağının koptuğu noktaları ortaya koymalarıdır. Ayrıca, kurtuluş teolojisinin esas destekçilerinin, insani gereksinimin ve baskının kilit noktaları olmaya devam eden cinsiyet ve toplumsal cinsiyetle ilgili olan deneyimlerdeki asıl noktaları görmezden geldiklerini işaret etmektedirler. Ivan Petrella, kurtuluş teolojisinin temel noktasının, tarih boyunca tarihsel değişim projelerine adanmışlık olduğunu belirtmektedir. Kurtuluş teolojisi tarihi projelerdeki adanmışlığını kaybettiği zaman, yaşam ölümle buluşur, yani ruhunu kaybetmiş olur. Bu üç yazar da kurtuluş teolojisinin siyasileşmiş kısmını virüs olarak görerek, Hıristiyan kültürünü bundan arındırmak için dini bürokrasi tarafından atılan bütün adımlara rağmen, Tanrı nın bu yöndeki algılanışının tabanda canlı ve sağlıklı olduğunu göstermektedir. Kurtuluş teolojisinin destekçisi olan kişiler, bu düşünceye entelektüel cazibesi nedeniyle kapılmamakta (sanki akademik pazardaki bir fikirmiş gibi); aksine kurtuluş teolojisi insanlara, acı ve ölüm, kişisel trajedi ve adaletsizlikle dolu bir dünyanın nabzını tutma imkânı vermektedir. Sonuç olarak, muhtaç durumda ve savunmasız olan insanlardaki Mesih anlayışı ve onlara sunulan hizmet, teolojik görüşün hareket merkezidir. Bu nedenle, teolojik anlayış, adanmışlık ve çabayı beraberinde getirmektedir. Bu bir bağlamsal teoloji formudur, dolayısıyla, Hz. İsa nın havarisi olma arayışında bir ilk adım olarak tecrübe ve koşullar temel öneme sahiptir. Christopher Rowland 12
NOTLAR 1. J. Ratzinger, Eschatology and Utopia, Church, Ecumenism and Politics, s. 237 (Slough, St. Paul, 1988). 2. Clodovis Boff, Theology and Praxis: Epistemological Foundations, Robert R. Barr (Maryknoll, NY, Orbis, 1987) 13
İngilizce Birinci Baskıya Önsöz Kurtuluş teolojisi, son otuz yılda Hıristiyan teolojisindeki en önemli hareketlerden biri haline geldi. Kurtuluş teolojisi on yıldan fazla bir süredir dünya genelinde üniversitelerde ve ilahiyat fakültelerinde teologların entelektüel ufkuna hâkim olmaktadır. Yaşanmakta olan düşüş, bu teolojik yaklaşımın günümüzde Kilise üzerindeki büyük etkisini gölgeleyemez. Dünyanın diğer yerlerinde de benzer gelişmeler olmakla birlikte, bu akım Latin Amerika da ortaya çıkmıştır. Muhtaç durumda ve büyük bir yoksulluk içinde olan Üçüncü Dünya ülkeleri teolojiye belirli bir aciliyet vermiş ve ana hatlarını belirlemiştir. Kilisenin insanların durumlarını daha iyiye götürmek için alması gereken önlemler konusundaki görevine, teologlar, Hıristiyan adanmışlığının pratikteki iş ortakları olarak dahil olmuştur. Görev olarak vurgu yapılan şey, Hıristiyan geleneği ve sosyal teori ile yoksulların ve dışlananların durumu arasında bir ortak dil tutturmak ve böylece değişim için harekete geçmektir. Kurtuluş teolojisi sadece teologları değil, günümüzde dinin rolü üzerine çalışan herkesi ilgilendirmektedir. Kilisenin aşırı yoksulluk koşullarındaki görevinin siyasi boyutlarına yapılan vurgu onu yirminci yüzyılın sonlarındaki politik teolojinin en çarpıcı örneği haline getirmiştir. Genel algı açısından kurtuluş teolojisinin belli bir değeri vardır. Yine de bu işin uygulayıcılarının çoğu, kurtuluş teolojisinin köklerini, Hıristiyanlıktaki hayat tarzı ve komşu için fedakârlık duygusunun Tanrı yı anlamadaki gerekliliği içinde bulma konusunda çabuk davrandı. Başlangıçtaki dinamizm Latin Amerika da ortaya çıkmış olabilir; fakat benzer hareketler Afrika, Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika da da görüldü. Bunların hepsi kurtuluş teolojisi olarak adlandırılmamıştır. Bağlamsal teoloji, günümüzde sosyal koşullar ile kutsal metin ve gelenek arasındaki ilişkiyi açık şekilde ele alan teolojik yaklaşımı adlandırmak için kullanılan yaygın bir ifadedir 1. İdeal bir tanım olmasa da, şartların nihai belirleyicilik taşımadığı bir teoloji formunun varlığına işaret etmektedir; bu görüşe, kurtuluş teologları dahil birçok kişi karşı çıkmak isteyecektir. Hıristiyan teolojisinin en iyi örnekleri (Augustine in Tanrı nın Şehri buna bir örnektir) yüzyıllardan beridir belirli tarihi ve toplumsal koşullardan doğmuş ve bu durumlara yönelmiştir. Ortak yönelim niyetiyle geliştirilen bir dizi etkili konferans sonucunda ortaya çıkan iletişimi mümkün kılan Üçüncü Dünya Ülkeleri Evrensel Birliği gibi örgütlerin dışında; Asya, Latin Amerika ve Güney Afrika daki teologları birbirine bağlayacak yeterli derecede ortak noktalar vardır. 14
Bu kitaptaki makaleler, dünyanın değişik bölgelerinde kurtuluş teolojisi olarak adlandırılan teoloji örneklerinin incelemesini sunmaktadır. Makaleler, yaşadıkları ya da çalışmalarını sürdürdükleri ülkelerin teolojileri üzerinde çalışan yazarlar tarafından kaleme alınmıştır. İlk kısım, okurların Latin Amerika, Asya ve Afrika daki kurtuluş teolojisinin ve bu konuyla ilişkili olan feminist teolojinin temel özellikleri hakkında bilgi edinmesini sağlamaktadır. Kurtuluş teolojisinin Latin Amerika da ortaya çıkışı ve kutsal metinlerin farklı yollardan okunması açısından önem arz eden bir olgu olarak dini taban cemaatlerinin oluşumunu ele alan ikinci kısımda, kurtuluş teolojisiyle ilgili bazı meseleler incelenmiştir. Gustavo Gutierrez in otuz yıl önce yayımlanan A Theology of Liberation (Kurtuluş Teolojisi) adlı çığır açıcı kitabının yayımlanmasından bu yana vuku bulan yeni bir olgu, protestocu teologların barış ve yeniden inşa sürecine dahil olmalarıdır. Bu yeni durum Güney Afrika vakasını inceleyen bölümde ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde yazarlar, kurtuluş teolojisinin bütün yönlerini incelemeye ve bu konuda yapılan belli eleştirilere yöneldiler. Bunun başlangıcı, Peter Hebblethwaite in Vatikan ın kurtuluş teolojisi hakkındaki eleştirilerine dair yazdığı ve ölümünden sonra yayımlanan makalesidir. Peter ın eşi Margaret Hebblethwaite e Peter ın ölümüyle yarım kalan materyalleri temin etme konusundaki yardımından dolayı özellikle minnettarım. Kurtuluş teolojisinin Marksizmle olan bağının boyutu ilk dönemden beri büyük bir tartışma konusu olmuştur, tıpkı belli bir ekonomik teorinin etkisinin boyutu konusunda olduğu gibi. Son olarak, kurtuluş teolojisinin politik teolojideki kendine has duruş noktası, politik teolojinin diğer geleneklerinden farklılık arz etmektedir. Bu kitap, kurtuluş teolojisi üzerine çalışmaya başlayan öğrencilerin bu önemli hareketin belli başlı noktaları hakkında fikir sahibi olmalarını sağlayacak ve kurtuluş teolojisinin değişik yönleri hakkında fikir edinmek isteyenlere bütünlüklü bir bakış sunacaktır. Editör olarak, böyle bir kitapta bulunması gereken diğer konuların farkındayım: Kurtuluş teolojisi ile Evangelizm, Katoliklik ve Protestanlık arasındaki ilişki; Avrupa ve Kuzey Amerika daki yerli ve özgürlükçü geleneğin varlığı; devrim sonrasında Nikaragua daki Hıristiyanlığın hikâyesi ve birçok Hıristiyan kilisesinin dışındaymış gibi görünse de kuzey yarımküredeki Hıristiyan öğretisinin büyük bölümünü kökten değiştiren kurtuluş teolojisindeki yöntemin analizi gibi konular. Kızım Rebekah metni okuyup düzeltme işinde ve içindekiler kısmının hazırlanmasında bana yardım etti. Yardımından ve bu kitap konusundaki bitmeyen ilgisi ve desteğinden dolayı ona minnettarım. 15
NOTLAR 1. Pontifical Biblical Commission ın son belgesinde (Ed. J. L. Houlden, The Interpretation of the Bible in the Church, Londra, 1995), kurtuluşçu ve feminist yaklaşımların ikisi de bağlamsal yaklaşımlar olarak etiketlendi. 16