Birincil Yazı Başlığı Bu yazı 175-225 sözcükten oluşabilir. Bültenin amacı, hedeflenen okuyucu kitlesine özelleştirilmiş bilgi sağlamaktır. Bültenler, ürününüzü veya hizmetinizi pazarlamak, ayrıca üyeler, müşteriler ve satıcılar arasında güvenilirlik sağlamak ve kuruluşunuzun kimliğini yapılandırmak için çok kullanışlı bir araç olabilir. Resmi veya grafiği açık- Önce, layan alt bülteninizin yazı. okuyucu kitlesini belirleyin. Bu kitle, bültenin içerdiği bilgilerden yararlanabilecek herkesi kapsayabilir. Örneğin bunlar, çalışanlar veya ürün satın almak ya da hizmetinizden yararlanmak isteyen kişiler olabilir. İş yanıtı kartlarından, müşteri bilgisi sayfalarından, ticari gösterilerde toplanan kartvizitlerden veya üyelik listelerinden bir posta listesi derleyebilirsiniz. Bir şirketten posta listesi de satın alabilirsiniz. Publisher kataloğunu incelerseniz, bülteninizin stiline uyan birçok yayın bulursunuz. Daha sonra, bülteniniz için ne kadar zaman ve para harcayabileceğinizi belirleyin. Bu etmenler, bültenin ne sıklıkta yayınlanacağını ve uzunluğunu belirlemenize yardımcı olur. Bülteni en az üç ayda bir yayınlamanız önerilir. Böylece tutarlı bir bilgi kaynağı olduğu düşünülür. Müşterileriniz veya çalışanlarınız bültenin gelişini beklerler. İlgi çeken özel konular: Burada ilginizi çeken konuyu kısaca vurgulayın. Burada ilginizi çeken konuyu kısaca vurgulayın. Burada ilginizi çeken konuyu kısaca vurgulayın. Burada ilginizi çeken konuyu kısaca vurgulayın. İkincil Yazı Başlığı Bu sayıda: Bu yazı 75-125 sözcükten oluşabilir. Başlığınız bültenin önemli bir parçasıdır ve özenle seçilmelidir. Birkaç sözcükle yazının içeriğini tam olarak yansıtmalı ve okuyucunun merakını uyandırmalıdır. Yazıyı yazmadan önce başlığı bulun. Bu şekilde başlık, konuyu dağıtmadan tek bir noktada yoğunlaşmanıza yardımcı olur. Olası başlıklara birkaç örnek: Ürün Yılın Endüstri Ödülünü Kazandı, Yeni Ürün Size Zaman Kazandırır!, Yeni Ofis Şimdi Size Daha Yakın. İç Yazı 2 İç Yazı 2 VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Hazırlayan: Ayşen ERAYDIN TİMUR Rehber ve Psikolojik Danışman İç Yazı 2 İç Yazı 3 İç Yazı 4 İç Yazı 5 İç Yazı 6
R REHBERLİK NEDİR E H B E R L İ K Rehberlik, bireyin kendini anlaması, problemlerini çözmesi, gerçekçi kararlar alması, kapasitelerini geliştirmesi, çevresine dengeli ve sağlıklı bir uyum yapması ve böylece kendini gerçekleştirmesi için, uzman kişilerce bireye yapılan psikolojik yardımlardır. Eğitim süreci içinde rehberlik hizmetleri, öğrencinin gelişmesine ve uyumuna yardım etmeye yöneliktir. Rehberlik çalışmalarımızda Öğrenci odaklı bir anlayış sergilenmektedir. Öğrenci sürekli değişmekte ve gelişmektedir. Öğrencinin kendine özgü yeteneklerini ilgi ve ihtiyaçlarına göre sosyal, duygusal ve akademik yönden geliştirilmesi için aileler, öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle çalışmalar sürdürülmektedir. Rehberlik hizmetleri yoluyla öğrencinin kendini daha iyi tanıması, olumlu ve güçlü yönlerini görmesi ve geliştirmesi, yaşam boyu karşılaşacağı problemlere çözüm yolları bulma yetisi kazanması ve kendi kendine yeterli hale gelmesine olanak sağlanır. Öğrencilerimizin normal gelişim süreci içerisinde karşılaşabilecekleri güçlükleri sorun haline gelmeden çözümlemelerine yardımcı olmayı amaçlıyor ve bu doğrultuda çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Sayın Velimiz; İnsan, yaşamı boyunca sürekli bir gelişim ve değişim içindedir. Ergenlik dönemi, belki de bu gelişim sürecinin en önemli evresini oluşturur. Çocukluktan erişkinliğe geçiş olarak kabul edilen ergenlik dönemi, bireyde gözlenebilen sürekli ve hızlı bir gelişim sürecini kapsamaktadır. Bu süreç hem ergen için ve hem de ergenin ailesi için oldukça zor bir dönemdir. Bu dönemde; aile ergeni anlayabilmek için bütün çabasını sarf ederken, ergen ailesi tarafından yeterince anlaşılamadığını düşünür. Bu durum hemen hemen her toplumda ve her ailede az veya çok, belirgin ya da belirsiz bir ergen-aile çatışmasına neden olur. Oysa aile, bu dönemi özelliklerine kadar iyi bilir ve bu süreç içine girmiş olan çocuğunu ne kadar iyi tanırsa, ebeveyn-ergen çatışmaları da o denli az olur ve çocuklarımız bu fırtınalı süreci en az hasarla atlatmış olurlar. Öğrencilerimize ve siz sayın velilerimize yaralı olacağını umuyoruz.
DEĞERLİ ANNE VE BABALAR, Hemen hepimiz çocuklarımızın hayata daha sıkı bağlanmasını, değerlerini, duygu ve düşüncelerini fark edip ifade edebilmesini, iletişim becerileri ile birlikte temel yaşam becerilerini de daha sağlıklı ortamda gözden geçirebilmelerini isteriz. ÇOCUĞUMUN SAĞLIKLI HAYAT SÜRME- SİNİ VE TÜM POTANSİYELİ İLE GELİŞİ- MİNİ SAĞLAMAK İÇİN NASIL YARDIM EDEBİLİRİM? 3* Açık kurallar oluşturmak ve bunlara uymayı sağlamak için tutarlı ve uygun sonuçlar alana kadar çabalamak. 4* Olumlu model olmak. 5* Çocuğa arkadaşlarını akıllıca seçmesini öğretmek. 6* Çocuğun aktivitelerini izlemek. İYİ HABER... Ailelerin desteği ve rehberliği, çocukların psikolojik dayanıklılıklarını artırmakta ve maruz kaldığı bu mesajlarla yara alamadan baş edebilmesinde en önemli katkıyı oluşturmaktadır. Sıklıkla gelen sorulardan biridir bu; Ne yapabilirim? Nasıl yardım edebilirim? Yapılan çalışmalar ailelerin çocukların seçimlerini değiştirebileceğini, mümkün olduğu kadar erken yaşlarda alınan sağlıklı gelişimlerini destekleyici küçük önlemlerin ergenlik ve yetişkinlikte sürdüğünü; kendine güvenen, bağımsız, toplum ve akran baskılarına direnebilen yani sağlıklı uyumlu bireyler olarak yetişmelerini sağladığını göstermiştir. Bizim ana amacımız çocuklarımızın bağımlı olmadan yetişmelerini sağlamaktır. Bu amaçla 6 temel ilkeden hareket edeceğiz; 1* Çocuklarla iyi bir iletişim kurmak ve bunu sürdürmek. 2* Çocuğun hayatı ile ilgilenmek. İletişim önemli çünkü Çocuklarımız için en önemli unsur iletişimdir. Bir problem ortaya çıkmadan normal zamanlarda da sürdüreceğiniz etkili dinleme, önem verdiğinizi gösterme, soru sormasına izin verme, doğru bilgilendirme, hayatı çocuğunuzla paylaştığınızı, onu anla-
maya gayret gösterdiğinizi, zaman ayırdığınızı gösterecek bir hayat şekliniz olacaktır. Böylece problem durumlarında da çocuğunuz size gelebileceğini, birbirinize sıkı sıkı sarılacağınızı bilecektir. Şimdi çocuğunuzla iyi iletişim kurmanız, ilerde bir problemi olup size geldiğinde onunla iletişiminizi kolaylaştıracaktır. Problemler büyümeden ne kadar erken ele alınabilirse, o kadar kısa sürede ve etkili bir şekilde çözüme ulaşacaktır. Biz çocuğumuzla arkadaş gibiyiz diyerek çok iyi anlaştıklarını ve konuştuklarını belirtmek isteyen anne ve babalar vardır. Unutmayalım ki, pek çok arkadaşı olabilir ve olacaktır. Oysa sadece bir tane anne ve babası vardır. Onlarla etkili iletişim kurmamız için anne-baba rollerimizden sıyrılmamıza gerek yoktur. Çocuklarınızla her gün konuşmayı alışkanlık haline getirin. Umutları, korkuları, sevdikleri, sevmedikleri ve özel ilgileri ile çocuğunuz bir bireydir. Çocuğunuz hakkında ne kadar çok şey bilirseniz, onu olumlu aktivitelere ve arkadaşlık ilişkilerine yönlendirmede o kadar rahat edersiniz. *Öğretmenini seviyor mu? Öğretmeninin adı ne? *En çok kimi taklit ediyor? Büyüyünce kim gibi olmak istiyor? *En çok ne yemekten hoşlanıyor? Sevdiği yemeğin adı ne? *TV de en çok hangi programı seviyor? Sevdiği, izlemekten hoşlandığı bir sanatçı var mı? *Neleri yapmaktan hoşlanıyor? *Gelecekte nasıl bir işi olsun istiyor? İletişim kurarken onu eleştirmemeniz, olduğu gibi kabul ederek anlamaya çalışmanız önemlidir. Olumlu ve yapıcı destek, çocuğunuzun davranışlarını eleştiriden daha fazla olumlu etkiler. O kim biliyor musunuz? *Çocuğunuz en çok hangi rengi seviyor? *En iyi arkadaşının adı ne? Onu tanıyor musunuz? Bu soruların cevaplarını biliyor musunuz? - Bu sorulara sizin verdiğiniz cevaplar ve çocuğunuzun verdiği cevapları karşılaştırarak çocuğunuzu ne kadar tanıdığınız belirlerken daha neler yapabileceğinizi ve çocuğunuzun yaşantısına yeni şeylerin katılmış olduğunu göreceksiniz.
Bu gibi durumlarda hissettiklerini anladığınızı, birlikte olduğunuzu, ona yardımcı olmak istediğinizi belli edin. - Çocuğunuzu tanımaya yönelik bu konuşmaların günlük hayatınız içinde yer alması için her gün vakit ayırın. Duygudaş olun... - Çocukların deneyimleri büyüklerin deneyimlerinden farklıdır. Bu sebeple verdiği bazı tepkileri abartılı veya saçma bulabilirsiniz. Size önemsiz gelen konular, onlara önemli gelebilir. Örneğin, bir gün eve; - Öğretmenim beni sevmiyor, bana fazla ev ödevi veriyor, diyerek gelebilir. - Bu çok gülünç, herkese aynı ev ödevini veriyor, demek yerine, çocuğunuzun duygusunu onaylayın, durumu gözden geçirin ve olayı kendisinin daha iyi anlaması için yok gösterin. BAŞARININ ARTTIRILMASI İÇİN NE- LER YAPILABİLİR? 1-Öğrencilere çalışmalarını verimli hale getirmek için her öğrenci için bir çalışma odasının olması veya gerekli alt yapının oluşturulması. 2-Öğrencilerin gerekli ders araç gerecinin hazır bulundurulması ve gerekli yardımcı kaynaklardan yararlanmasını sağlamak varsa çevresindekilerden yardım alması 3-Çalışma odasının sessiz olması 4-Sandalye çalışma odası için koltuktan daha uygun bir malzemedir. 5-Çalışma odası iyi havalandırılmış olmalıdır. - Öğretmenimin beni sevmediğini hissetseydim, üzülürdüm, bundan hoşlanmazdım. Peki, sınıftaki diğer arkadaşlarına da aynı ödevi vermedi mi? gibi. - Gerçekten sorun olup/olmadığından emin değilseniz, araştırmanız gerekir. Acaba öğretmeni gerçekten farklı ödev veriyor mu? Farklı ödev veriyorsa neden? Gerekirse öğretmenle görüşebilirsiniz.
6-Çalışma odasında dikkati dağıtacak eşyaların olmayışı. 7-Eğer oturulan evde çalışma odasının bulunmayışı ya da imkanların yetersiz oluşundan kaynaklanan nedenleri ortadan kaldırmak için imkanların zorlanması, hafta içi gerekirsemisafir çağırmamak bazı özel durumların hafta sonuna kaydırılması, çalışılan odada tv. vb. elektronik aletlerin kapalı tutulması. 8-Öğrencinin hafta içi ve hafta sonu yatma ve kalkma saatlerinin ayarlanması. 9-Oyun ve tv. İzleme saatinin olması ve bunların sınırlandırılması. 10-Öğrencinin okuldaki durumunun sürekli takip edilmesi bunun için gerek ders öğretmenleri gerekse okul rehberlik servisi ile bilgi alış verişinde bulunulması. 11-Planlı ders çalışma ve mümkün olduğunca plana uygun çalışmaların sürdürülmesi. 12-Boş zamanlarını faydalı bir şekilde değerlendirilmesi. 13-Öğrencilerin sosyal faaliyet alanlarına yönlendirilmesi.(futbol, halk oyunları vs.) sorunların çocukların yanında konuşulmaması veya onlara yansıtılmaması gerekir, biz farkında olmuyoruz ama çocuklar bu durumlardan çok çabuk etkilenmekte ve bu durumun derslerdeki başarısına olumsuz yansıdığı ve ayrıca okulumuzda uygulanan çeşitli ölçme ve değerlendirme çalışmalarında sorun olarak karşımıza çıkmıştır. 15-Mümkün olduğunca ders harici zamanlarda belirli sorumluluklar verilebilir. Bu sorumlulukları eğlence veya oyun haline getirerek yaparsak verilen görevleri yapmada çocuk daha başarılı olacaktır. Burada gönüllülük esastır. 16-Çocuklarımıza dengeli ve düzeli beslenme alışkanlığı kazandırmalıyız. Aksi halde bu durum öğrencilerin başarılarına olumsuz yansıyacaktır. 17- Toplumda uyulması gereken kuralları oyuna dönüştürülerek öğretilmesi. 18-Zararlı alışkanlıklardan ve bu ortamlardan çocuklarımızı uzak tutmak,eğer ebeveynlerin bu tür alışkanlıkları varsa bu alışkanlıkların mümkünse çocukların bulunduğu ortamda yapmamak gerekir. Aksi taktirde bu tür alışkanlıkları kazanmada ebeveynler model oluşturur. 14-Aile içerisinde her türlü konu özellikle
SON SÖZ: Caseret bizi ilerletmeye ve sağlıklı olmaya iterken, kaygı ise gerilemeye ve sağlıksızlığa yölendirir. Ergen, cesaretle ve ailenin desteğiyle gelişimini tamamlar, kaygı nedeni ile de agresif davranışlar sergileyerek, ailesini karşısına alır, yalnızlık yaşar, sorunlarını paylaşamaz ve birçok önemli şeyden en son anne-babanın haberi olur. Bu nedenle, bu dönemde anne-babaların sahip olmaları gereken en önemli iki yetenek: dinlemek ve empati kurmaktır. Cesaret eden ve cesaretlendiren annebabalara...