Yavaş Koroner Akımlı Hastalarda Dipridamol ün Akım Aracılı Dilatasyon Üzerine Etkisi

Benzer belgeler
PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

Yavaş Koroner Akım; Hastalık mı, Değil mi?

Koroner Mikrosirkülasyonun Fonksiyonel Açıdan Değerlendirilmesinde Kullanılan İnvazif Yöntemler. Dr. Murat Sezer İstanbul Tıp Fakültesi

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Yavaş Koroner Ak ml Hastalarda Diyastolik Fonksiyonlar n Değerlendirilmesi

Koroner Anjiyografi Darlık Derecesinin Değerlendirilmesi

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA KORONER AKIM REZERVİ VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIK İLİŞKİSİ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA REZİDÜEL RENAL FONKSİYON VE İNVAZİF OLMAYAN ATEROSKLEROZ BELİRTEÇLERİ İLİŞKİSİ

Bir ARB Olarak Olmesartan. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

Yavafl Koroner Ak ml Hastalarda Plazma nsülin, Glükoz, Lipid Düzeyleri ve Düzeltilmifl TIMI Kare Say s ile liflkisi

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi

Doç.Dr.Namık Özmen GATA H.Paşa Eğt.Hast. Kardiyoloji Servisi. İstanbul

Koroner yavaş akımın zirve sistolik gerilim (strain) süresi ile ilişkisi

ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ

Oral Çinko Alımının Kan Basıncı ve Karbonhidrat Metabolizması Üzerindeki Etkisi

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

STATİN FOBİSİ Prof. Dr. Mehmet Uzunlulu

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ

Düşüğe Neden Olan Bir Hipertansif Fibromusküler Displazi Vakası. A Case of Hypertensive Fibromuscular Dysplasia Leading To Abortus

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

Akut Koroner Sendromlar ve Güncel Yaklaşım. Yrd.Doç.Dr. Hasan Büyükaslan Harran üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D.

SOL ANA KORONER HASTALIÐININ GENÇ VE YAÞLI HASTALAR- DA KLÝNÝK ÖZELLÝKLER VE RÝSK FAKTÖRLERÝ AÇISINDAN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

Her kronik tam tıkalı lezyon açılmalı mı? Prof. Dr. Murat ÇAYLI Özel Adana Medline Hastanesi

Kadınlarda Koroner Bypass Operasyonunun Özellikleri ve Sonuçları

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ

Prof.Dr. Oktay Ergene. Kardiyoloji Kliniği

Uzm.Dr. KÜBRANUR ÜNAL ANKARA POLATLI DEVLET HASTANESİ TBD BİYOKİMYA GÜNLERİ, SİVAS KASIM

Demografik Özelliklerin Koroner Arter Hastalığına Etkisinin Analizi

DERLEME. Koroner Yavaş Akım. F.Ü.Sağ.Bil.Tıp Derg. 2016; 30 (3): Mücahid YILMAZ 1 Mustafa Necati DAĞLI 2

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden :

Tip 2 Diyabetli Hastalarda Metabolik Sendrom Prevalansı

Hipertansiyon ve akut hipertansif atakta ne yapmalı? Prof. Dr. Zeki Öngen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR?

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik AD, Bursa. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji AD, Bursa

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi

KTO'da antiplatelet seçimi nasıl olmalı? DAPT süresi daha mı uzun olmalı? Prof.Dr.Oğuz Yavuzgil Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Abd, İzmir

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Parkinson hastalığında Uyku yapısı Eşlik eden uyku bozuklukları Gündüz uykululuk Bektaş Korkmaz, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz

Beyin Omurilik Sıvısında Myelin Basic Protein Testi; CSF myelin basic protein; BOS da myelin basic protein;

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

Kronik Böbrek Hastalığında Retinol Bağlayıcı Protein-4 Düzeyindeki Artış Endotel Disfonksiyonun Yeni Bir Göstergesi mi?

AKUT KORONER SENDROMLARDA OLASILIK SKORLARI VE STRES TESTLERİNİN KULLANIMI

Klinik Araştırma. Abstract

NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi HAZİRAN 2010

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Endotel disfonksiyonuna genel bir bakış

ÖZGEÇMİŞ EGİTİM İŞDENEYİMİ MESLEKİ ÜYELİKLER. Uzm. Dr. Özgür Kaplan Doğum yeri: Elazığ Doğum tarihi: 9 Haziran drozgurkaplan@yahoo.

Diyabetik bireylerde kardiyovasküler hastalık tanısında güncel yaklaşımlar

Koroner yavaş akımı olan hastalarda sol ventrikül diyastolik fonksiyonunun konvansiyonel ve doku Doppler ekokardiyografi ile değerlendirilmesi

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT

KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI

Periferik Arter Hastalıklarına Yaklaşım. Dr. Murat İKİZLER Eskişehir, 201 3

ÇOCUK YOĞUN BAKIMDA ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE SANTRAL KATETER UYGULAMALARI

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar

Dr. Gökhan AKSAN Şişli Hamidiye Etfal E.A.H Kardiyoloji Kliniği 22/04/16

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Dr. Semih Demir. Tez Danışmanı. Doç.Dr.Barış Önder Pamuk

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir.

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

TRANSRADİAL KORONER GİRİŞİM. Dr.Suat Altınmakas

KORELASYON VE REGRESYON ANALİZİ. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı

İntrakoroner Tanısal Yöntemler Gelecekten Ne Bekliyor? Prof Dr. Ertan Ural İnvazif Kardiyoloji Araştırma Uygulama Birimi

Farklı Psikiyatrik Tanılı Hastalarda Glisemik Kontrol ile Serum Lipid Profili Arasındaki İlişki: HbA1c, dislipidemi'yi mi öngörüyor?

Trakea Rüptürü. Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu. Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011

Tam revaskülarizasyonda CABG standart tedavidir

Dr. Figen HANAĞASI Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Nöroloji Bölümü

Konjenital Kalp Cerrahisinde Periferik Venöz Basınç Santral Venöz Basınca Alterna=f Olabilir Mi?

Tükürük kreatinin ve üre değerleri kullanılarak çocuklarda kronik böbrek hastalığı tanısı konulabilir mi? Dr. Rahime Renda

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

JNC 8 göre Hipertansif Hastanın Tedavide Kan Basıncı Hedefi Ne Olmalı

Dr Ş. Rahmi Yılmaz Hacettepe Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

GERİATRİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA KOMORBİDİTE VE PERFORMANS SKORLAMALARININ PROGNOSTİK ÖNEMİ; TEK MERKEZ DENEYİMİ

PERİTON DİYALİZİ YAPAN HASTALARDA İKODEXTRİN KULLANIMININ METABOLİK SENDROM VE DİĞER KARDİOVASKÜLER RİSK FAKTÖRLERİ İLE İLİŞKİSİ

SERVİKAL YETMEZİĞİNDE MCDONALDS VE MODDIFIYE ŞIRODKAR SERKLAJ YÖNTEMLERININ KARŞILAŞTIRILMASI

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

AKUT KORONER SENDROMDA ANTİPLATELET SEÇİMİ; NE, NE ZAMAN? DOÇ. DR. AYHAN SARITAŞ DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP AD

Pulmoner hipertansiyon hastalarının takibinde fraksiyone ekshale nitrik oksitin yeri

Prof. Dr. Ramazan Sarı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı

Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri

İatrojenik Bilateral İliak Arter Komplikasyonunda Başarılı Hibrit Tedavi

Transkript:

ARAŞTIRMA / RESEARCH REPORT İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 17 (1) 27-31 (2010) Yavaş Koroner Akımlı Hastalarda Dipridamol ün Akım Aracılı Dilatasyon Üzerine Etkisi Necip Ermiş*, Erdal Aktürk**, İsa Sincer***, Ramazan Özdemir*, Şengül Çehreli**** *İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, Malatya **Malatya Devlet Hastanesi Kardiyoloji Kliniği, Malatya ***Sivas Numune Hastanesi Kardiyoloji Kliniği, Sivas ****Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, Ankara Amaç: Yavaş koroner akım (YKA), anjiyografik olarak belirgin koroner arter hastalığı yokluğunda, Thrombolysis in Myocardial Infarction (TIMI)-2 akımın izlendiği farklı bir anjiyografik bulgu olup patofizyolojisi ile ilgili olarak endotel ve mikrovasküler disfonksiyon üzerinde durulmaktadır. Önceki çalışmalarda oral başlanan dipridamolün anjiyografik olarak YKA ı düzelttiği gösterilmiştir. Bu çalışmanın amacı;fizyopatolojisinde endotel disfonksiyonunun düşünüldüğü YKA da, dipridamolün endotel fonksiyonları üzerine olan etkisini değerlendirmektir. Gereç ve yöntem: Çalışmaya anjiyografik olarak bir veya daha fazla koroner arterinde yavaş akımın tespit edildiği, 28 hasta (ortalama yaşları 50 ± 8.0 olan 22 erkek 6 kadın) alındı. Çalışmaya katılan hastalarda endotel fonksiyonlarını etkileyebilecek olan ilaçlar 15 gün öncesinden kesildi. 15. gün sonunda bazal brakiyal arter Doppler incelemesi yapıldıktan sonra hastalara 1 ay süre ile 75 mg dipridamol günde 3 defa verildi ve 1. ay sonunda brakiyal arter Doppler incelemesi tekrarlandı. Bulgular: Hastaların dipridamol öncesi ve sonrası değerleri karşılaştırıldığında bazal akım aracılı vazodilatasyon (AAD) % değerine göre dipridamol sonrası bakılan % AAD değerinde anlamlı artış izlendi (AAD dipridamol öncesi: %2.7±1.9, AAD dipridamol sonrası: %3.1±1.8, p=0.001). Nitrogliserin (NTG), yani endotel bağımsız dilatasyonda dipridamol öncesi ve sonrası açısından farklılık tespit edilmedi (NTG dipiridamol öncesi: %13.1±3.3, NTG dipiridamol sonrası: %13.0±3.0, p=0.9). Ortalama düzeltilmiş TIMI frame sayısının bazal AAD yüzdesi ile güçlü fakat ters bir ilişki gösterdiği belirlendi. (r=-0.26, p<0.05) Sonuç: YKA lı hastalarda dipridamol, endotel disfonksiyonuna bağlı olarak gelişen bozulmuş AAD üzerine olumlu etki gösterir. Anahtar Kelimeler: Yavaş Koroner Akım, Akım Aracılı Vazodilatasyon, Endotel Disfonksiyonu The Effect of Diprydamole on Flow-Mediated Dilatation in Patients with Slow Coronary Flow Aim: The slow coronary flow (SCF), a distinct angiographic finding characterized by presence of Thrombolysis in Myocardial Infarction (TIMI) 2 flow in the absence of coronary disease, pathophysiologically related to endothelial and microvascular dysfunction. Previous studies, it has been shown that oral diprydamole could correct the SCF angiographically. The aim of this study is to evaluate the effect of diprydamole on endothelial functions tested from the forearm, SCF which is physiopathologically related to endothelial dysfunction. Material and methods: 28 patients (22 male, 6 female, mean age 50±8.0) with angiographically-proven slow coronary flow at one or more coronary arterieswere included in study. All drugs that may interact with endothelial functions were stopped 15 days before the study. At the end of 15 days, baseline brachial artery Doppler examinations were performed and diprydamole 75 mg tid. was given to all patients during the nex tone month, and at the end of one month, brachial artery Doppler examinations were reperformed. Results: When the results of the patients before and after use of diprydamole were compared, it was observed that post-diprydamole flow mediated vasodilatation (FMD) value was significantly higher than the basal FMD value (FMD-prediprydamole: 2.7%±1.9, FMD-postdiprydamole: 3.1%±1.8, p=0.001). Nitroglyserine (NTG), thus shows endothelium-independent vasodilatation, showed no significant difference in prediprydamole and postdiprydamole period (NTG-prediprydamole: 13.1%±3.3, NTG-postdiprydamole: 13.0%±3.0, p=0.9). It was also noted that mean corrected TIMI frame count showed strong but inverse relationship with baseline FMD percent (r=-0.26, p<0.05). Conclusion: In patients with SCF, diprydamole improves FMD related to endothelial dysfunction. Key Words: Slow Coronary Flow, Flow-Mediated Vasodilatation, Endothelial Dysfunction Yavaş koroner akım (YKA), epikardiyal koroner Başvuru Tarihi: 16.02.2010, Kabul Tarihi: 01.03.2010 arterlerlerin açık olduğu ancak opak maddenin damar lümenini doldurma ve boşalma hızının yavaş olmasıyla karakterize anjiyografik bir bulgudur. Fizyopatolojisi ile 27

Ermiş ve ark. ilgili olarak endotel ve mikrovasküler disfonksiyon üzerinde durulmaktadır. 1-3 Tanıda invazif olarak anjiografi sırasında asetilkoline doz bağımlı cevabın değerlendirilmesi dışında, akıma bağlı vazodilatasyonu (AAD) ultrasonografik olarak brakiyal arterden değerlendiren non-invaziv ve uygulanımı kolay bir yöntem de geliştirilmiştir. 4-7 Tedavisi kesinlik kazanmamakla birlikte oral olarak kullanılan dipridamolün koroner yavaş akımı düzelttiği ileri sürülen birkaç çalışma mevcuttur. 2,8-10 Mevcut çalışmalarda dipridamolün bu etkisi küçük damarlarda yaptığı direkt dilatasyon ile açıklanmış, ancak YKA lı hastalarda bozulmuş olan AAD üzerine etkisinin olup olmadığı gösterilmemiştir. Çalışmamızda, antitrombotik ve koroner vazodilatör olarak tıpta uzun süredir kullanılan dipridamolün, tedavisi henüz netlik kazanmamış YKA lı hastalarda AAD, diğer bir deyişle endotel fonksiyonları üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem Hasta Grubu: Çalışmaya Aralık 1999-Haziran 2004 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi nde koroner anjiografi ile YKA tanısı almış yaşları 29 ile 65 (ortalama 50±8.0,) arasında değişen 28 hasta (22 erkek, 6 kadın) dahil edildi. Tüm hastalara arka-ön akciğer filmi, biyokimya, lipid parametreleri, tam kan sayımı, vücut kitle indeksi, EKG, ekokardiyografi ve brakiyal arter renkli doppler ultrasound (BARDU) değerlendirmeleri yapıldı. Endotel fonksiyonlarını etkileyebilecek olan ilaçlar 15 gün öncesinden kesildi. On beş günün sonunda BARDU yapıldı ve hastalara 1 ay süre ile kullanmak üzere dipridamol (75 mg, 3 kez/gün) başlandı. Tedavi bitiminde BARDU incelemesi tekrarlandı. Anjiyografik olarak lümen çapında daralmaya neden olan koroner arter hastalığı olanlar, koroner arter ektazisi olanlar, vaskülit komponenti olan sistemik hastalığı, periferik arter hastalığı, kapak hastalığı, kardiyomiyopatisi olanlar herhangi bir kanama bozukluğu olanlar, hemorajik serebro vasküler hastalık öyküsü ve son 3 ay içerisinde gastrointestinal kanama öyküsü olanlar çalışma dışı bırakıldı. Koroner Anjiografi: Hastaların tümüne, Philips Integris 5000 Netherland markakoroner anjiyografi cihazıyla standart koroner anjiyografi işlemi uygulandı. Sağ femoral yolla girilip intraducer yerleştirildikten sonra 6F Judkins diagnostik kateterle girildi. Ardından 6 F Judkins diagnostik kateter kullanılarak sağ-sol selektif koroner anjiyografi nitrogliserin kullanılmaksızın, noniyonik kontrast ajanın koroner arter içine verilmesi ile yapıldı. Koroner lezyon, plak ve ektazisi olmayan, sabit hızla verilmesine rağmen opak maddenin distale geç ulaştığı ve geç temizlendiği vakalar çalışmaya dahil edildi. TIMI Frame Sayısı: İlk frame olarak arter lümeninin antegrad akımla ilk kolonun tamama yakın veya en az %70 inin dolduğu an, son frame olarak da arterin distal sonlanım noktasına opağın vardığı an kabul edildi. Sol ön inen koroner arteri (LAD) için apexte distal çatallanma noktası, sirkümfleks (Cx) arteri için geniş olduğu ana gövde veya mojör obtus marjinlerin distal ayırım noktası, sağ koroner arter (RCA) için de Cx ın ilk majör dalının başlangıcı veya posterolateral uzanımı değerlendirme için kullanıldı. LAD için normal timi frame sayısı (36.2±2.6) olarak kabul edildi ve LAD frame sayısı hesaplanırken 1.7 ye bölünerek elde edilen değer düzeltilmiş timi frame sayısı olarak ifade edildi. 11 Ortalama timi frame sayısı hesaplanarak Cx için normal frame sayısı (22.2±4.1) ve RCA için (20.4±3.0) olarak kabul edildi. 11 Brakiyal Arter Doppler Ultrasonografi (BARDU): Standart tekniklere göre yapıldı. Teknik ATL-HD 5000- Bothel, Washington marka renkli Doppler ultrasonografi cihazı ile 12 MHz sektör transduser kullanılarak sol brakial arter üzerinde yapıldı. İlk önce dirseğin 4-5 cm. üzerinden longitudinal olarak görüntülenen bazal brakial arter çapı, EKG kaydı eşliğinde diyastol sonuna denk gelecek şekilde lümenintima arayüzü esas alınarak ön-arka çap olarak ölçüldü. Ardından ön kola yerleştirilen sfingomanometrik kaf, sistolik kan basıncının en az 50 mmhg üzerinde olacak şekilde (ortalama 250 mmhg) şişirilerek 5 dakika süreyle bekletildi. Daha sonra kaf indirilerek brakial arter boyunca reaktif hiperemi oluşturuldu. Arterin longitudinal görüntüsü kaf indirilmeden 30 saniye önce ve 2 dakika sonrasına kadar kaydedildi. Reaktif hiperemi safhasında, kaf indirildikten sonraki 15 saniye içinde pulsed wave Doppler ile brakial arterdeki hiperemik hız ölçüldü. Brakial arter ön-arka çapının tekrar ölçümü birinci dakikada tekrarlandı. Hastalarda AAD değerleri belirlendikten sonra damar çapının normale dönmesi için 15 dakika beklendi. Endotel bağımsız vazodilatasyonu değerlendirmek için hastalara 15 dakikalık dinlenme periyodunu takiben 5 mg dilaltı nitrogliserin (NTG, 0.3 mg) verilerek 3-4 dakika beklendi ve nitrogliserin sonrası arter çapı ve akım hızı tekrar kaydedildi. İstatistiksel Analizler: Veriler SPSS 11.0 istatistik paketi kullanılarak değerlendirildi. Nicel veriler ortalama ± standart deviasyon, nitel veriler ise sayı ve yüze olarak ifade edildi. AAD ve NTG dilatasyon yüzdesinin dipridamol öncesi ve sonrası değerlerinin karşılaştırılması için Wilcoxon testi kullanıldı. Ortalama düzeltilmiş timi frame sayısı ile akıma bağlı dilatasyon arasındaki ilişkiyi araştırmak için Pearson korelasyon 28

Yavaş Koroner Akımlı Hastalarda Dipridamol ün Akım Aracılı Dilatasyon Üzerine Etkisi analizi kullanıldı. P< 0.05 değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların demografik verileri Tablo 1 de mevcuttur. Hastaların TIMI frame sayıları her üç koroner arter için de normal koroner arterler için belirlenen referans değerlere göre yüksek olup, TIMI frame sayısı LAD arteri için 56.9 ± 9.8 (normal değeri: 36.2 ± 2.6)Cx arteri için 38.4±10.1 (normal değeri:22.2±4.1), RCA için 39.1± 9.4 (normal değeri: 20.4±3.0) olarak bulundu (Tablo 2). Ortalama düzeltilmiş TIMI frame sayısı ile akıma bağlı dilatasyon arasındaki ilişkiyi araştırmak için yapılan korelasyon analizinde ortalama düzeltilmiş TIMI frame sayısının akıma bağlı dilatasyon yüzdesi ile güçlü fakat ters bir ilişki gösterdiği belirlendi (r=-0.26, p<0.05). Hastaların dipridamol öncesi AAD % değerleri ile dipridamol sonrası AAD % değerleri karşılaştırıldığında bazal % AAD değerine göre dipridamol sonrası bakılan % AAD değerinde istatistiksel olarak anlamlı artış izlendi (AAD dipridamol öncesi: %2.7±1.9, AAD dipridamol sonrası: %3.1±1.8, p=0.001). Nitrogliserin, yani endotel bağımsız dilatasyonda dipridamol öncesi ve sonrası % değerleri açısından farklılık tespit edilmedi (NTG dipridamol öncesi: %13.1±3.3, NTG dipridamol sonrası: %13.0±3.0, p=0.9) (Tablo 3). Tablo 1. Hastaların bazal demografik özellikleri ve koroner hastalığı risk faktörleri. Yaş (yıl) 50±8.0 Cinsiyet (Kadın/Erkek) 6/22 Hipertansiyon 4/28 (%14.3) Diabetes Mellitus 1/28 (%3.4) Sigara (10/28) %35.7 Ailede KAH Öyküsü 2/28 (%6.9) Göğüs Ağrısı - Tipik - Atipik Tartışma 27/28 (%96.4) 10/27 (%35.7) 17/28 (%60.7) Açlık Kan şekeri (mg/dl) 93±14 Total Kolesterol (mg/dl) 180±28 LDL Kolesterol (mg/dl) 106±22 Trigliserid (mg/dl) 163±69 HDL Kolesterol (mg/dl) 37±7 Ortalama Kan Basıncı (mmhg) 92±5 Mevcut çalışma ile saptanan en önemli bulgu YKA lı hastalardaki endotel fonksiyonlarını gösterir akım aracılı dilatasyonda oral dipridamolle sağlanan artıştır. Literatürde şimdiye kadar YKA lı hastalarda dipridamolün endotel fonksiyonları üzerine olası etkisinin invazif olmayan yöntemlerle değerlendirildiği başka bir çalışma yoktur. YKA, koroner anjiyografi sırasında major epikardiyal arterlerin açık olarak gözlenmesine rağmen opak maddenin distale ulaşmasının ve temizlenmesinin yavaş olmasıyla karakterize bir sendrom olup etyopatogenezinde hala soru işaretleri vardır. 1 YKA lı hastalardaki histopatolojik bozuklukları ortaya koymak amacıyla yapılan birkaç çalışmada küçük damar hastalığını destekler patolojik bulgular saptanmışsa da, altta yatan patolojini endotelyal disfonksiyon olduğunu destekler kanıtlar oldukça fazladır. 2,3,9-13 Tablo 2. Hastaların sine anjiyografilerine göre tespit edilen TIMI Frame sayıları Koroner arter TIMI frame sayısı Normal TIMI frame sayısı LAD 56.9±9.8 36.2±2.6 Cx 38.4±10.1 22.2±4.1 RCA 39.1±9.4 20.4±3.0 Tablo 3. Hastaların dipridamol öncesi ve sonrası FMD ve Nitrogliserine bağlı dilatasyon değerlerinin % olarak karşılaştırılması. Doppler USG Dipridamolden Bulguları Önce Sonra p FMD (%) %2.7± 1.9 %3.1±1.8 0.001 NBD (%) %13.1±3.3 %13.0±3.0 0.9 FMD: Akıma Bağlı Dilatasyon, NBD: Nitrogliserine Bağlı Dilatasyon Sezgin ve ark.nın yaptığı çalışmada YKA tanısının objektif olarak konulduğu 27 hastadabrakiyal arterdenaad bakılmış, kontrol grubu ile kıyaslandığında YKA lı hastalarda AAD nin oldukça düşük olduğu (%3.48 ± 0.1 e karşı %9.11±0.1, p<0.001) bildirilmiş, YKA ın endotel disfonksiyonu ile ilişkili olduğu rapor edilmiştir. 12 Bizim çalışmamızda da bazal AAD değerleri beklendiği gibi düşük çıktı (%2.7± 1.9). Ayrıca TIMI frame sayıları ile bazal AAD değerleri arasında negatif bir ilişki olduğu gözlendi (r =-0.26, p<0.05). Yani endotel disfonksiyonunun derecesi ile TIMI frame sayısı doğru orantılı olduğu bulundu. Kurtoğlu ve ark.nın yaptığı çalışmada YKA tespit edilen 25 hastaya 1 ay süre ile oral dipridamol tedavisi verildikten sonra tekrar koroner anjiyografi yaptıklarında hastaların TIMI frame sayılarını büyük ölçüde düzeldiği ve bu etkinin çapı 200 µm ninaltındaki damarlarda dipridamolün oluşturduğu vazodilatasyondan kaynaklandığı rapor edilmiştir. 10 Bu çalışmada dipridamolün oluşturduğu etki sadece direkt vazodilatasyona bağlanmış, endotel fonksiyonları 29

Ermiş ve ark. üzerine olabilecek muhtemel etkilerden bahsedilmemiştir. Biz, çalışmamızda AAD değerleri belirlenen hastalara 1 ay süre ile oral dipridamol tedavisi verdik ve 1.ayın sonunda tekrar değerlendirdik. Bazal değerler ile karşılaştırıldığında dipridamol sonrası AAD değerlerinin istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde arttığını nitrogliserine bağlı dilatasyon değerlerinin ise değişmediğini gördük. Bu bulgular ışığında, dipridamolün YKA ı düzeltici etkisinin ilginç olarak sadece direkt olarak yaptığı vazodilatasyona bağlı olmadığı, aynı zamanda endotel fonksiyonlarını etkileyerek YKA ı düzelttiği söylenebilir. Brakiyal arterden akıma bağlı dilatasyonun değerlendirilmesi endotel disfonksiyonunun saptanmasında yaygın olarak kullanılan basit ve noninvaziv bir metoddur. Tekniğin non-invaziv olması, uygulama kolaylığı ve intrakoroner asetilkolin uygulaması gibi endotel fonksiyonlarını gösteren invaziv yöntemlerle uyumlu sonuçlar göstermesi testin kullanımını artırmaktadır. Bilindiği üzere akım aracılı dilatasyon primer olarak artan NO salınımına bağlı olarak gelişir. 14,15 Bununla beraberyakın zamanda Sun ve ark.nın yaptığı bir çalışmada, genetik olarak enos enzimi yok edilen kobaylarda kan damarlarının shear strese (akışkanlık stresi) vazodilatör cevap verdikleri saptanmıştır. 9 Bu vazodilatasyonun sebebi, indometazin ile ortadan kaldırılabilen endotel kaynaklı prostaglandinlere bağlanmıştır. Bu bulgu akıma bağlı dilatasyonda NO den başka faktörlerin de rol oynadığını düşündürmektedir. Bu ajanlar adenozin, Endotel kökenli hiperpolarizan faktör (EKHF) ve PGI 2 dir. 16-18 Dipridamol, koroner vazodilatör ve antitrombotik etkili bir ajan olup insanlarda oluşturduğu koroner vazodilatör etki mekanizması net olmamakla beraber adenozinin hücresel geri alımını inhibe ettiği düşünülmektedir. Beraberinde adenozin reseptör antagonisti kullanıldığında dipridamolün vazodilatör etkisinin ortadan kalktığı gösterilmiştir. Adenozinmiyokardiyal metabolik ihtiyaca göre düzenlenen koroner kan akımında önemli yer teşkil etmektedir. 16,19,20 Adenozin hem endotel bağımlı hem de bağımsız dilatör etki gösterir. Düşük dozlarda adenozinin dilatör etkisine NO katkıda bulunurken yüksek konsantrasyonlarda adenozinin endotel-bağımsız etkisi baskındır. 21 Dipridamol ayrıca, PGI 2 sentezini arttırarak ve fosfodiesteraz enzimini inhibe ederek intrasellüler camp düzeylerini de arttırmaktadır. 22 Daha çok antitrombotik etkiden sorumlu tutulan PGI 2 ve intra sellüler camp, adenozin harici yollarla vazodilatör etki oluşturabilir. Akım aracılı dilatasyonda primer olarak NO sorumlu tutulmakla beraber PGI 2, adenozin ve EKHF nin de bu prosesde rol aldığı 16-18 düşünülürse, dipridamolün PGI 2 ve adenozin düzeylerini arttırarak akım aracılı dilatasyona sebep olduğu söylenebilir. Çalışmamızın birden fazla kısıtlayıcı yönü vardır. En önemlisi hasta sayısının az olması ve plasebo kontrollü olmamasıdır. Bir diğer kısıtlacı yönüde çalışmaya alınan hastaların retrospektif olarak belirlenmiş olmasıdır. Ayrıca endotel fonksiyonlarının invazif olmayan yöntemlerle değerlendirilmesi, invazif yöntemlere göre daha az özgüllük ve duyarlılık gösterir. Mevcut kısıtlılıklar çalışmanın gücünü düşürmektedir. Dipridamolün YKA lı hastalardaki etkinliğini belirlemek maksadıyla ilerde yapılacak daha geniş sayılı, plasebo kontrollü çalışmalara gereksinim vardır. Sonuç olarak çalışmamız, oral kullanılan dipridamolün YKA lı hastalarda bozulmuş olan AAD üzerinde olumlu etki yaptığını non-invaziv bir yöntemle göstermiştir. Dipridamol, koroner mikrovasküler yatakta oluşturduğu vazodilatör etki ve AAD üzerine olan olumlu etkisi nedeniyle tedavisi kesinlik kazanmamış olan YKA lı hastaların tedavisinde kullanılabilecek bir seçenek olabilir. Kaynaklar 1. Tambe AA, Demany MA, Zimmerman HA, Mascarenhas E. Angina pectoris and slow flow velocity of dye in coronary arteries. A new angiographic finding. Am Heart J 1972; 84: 66-71. 2. Mangieri E, Macchiarelli G, Ciavolella M, Barillà F, Avella A, Martinotti A, Dell'Italia LJ, Scibilia G, Motta P, Campa PP. Slow coronary flow: Clinical and histopathological fetures in patients with otherwise normal epicardial coronary arteries. Cathet and Cardiovasc Diagn 1996; 37: 375-81. 3. Goel PK, Gupta SK, Agarwai A, Kapoor A. Slow coronary flow: A distinct angiographic subgroup in syndrome X. Angiology 2001; 52:507-14. 4. Celermajer DS, Sorensen KE, Gooch VM, Spi egelhalter DJ, Miller OI, Sullivan ID, Lloyd JK, Deanfield JE. Non-invasive detection of endothelial dysfunction in children and adults at risk of atherosclerosis. Lancet 1992; 340: 1111-15. 5. Laurent S, Lacolley P, Brunel P, Laloux B, Pannier B, Safar M. Flow-dependent vasodilation of brachial artery in essential hypertension. Am J Physiol 1990; 258: H100-11. 6. Anderson EA, Mark AL. Flow-mediated and reflex changes in large peripheral artery tone in humans. Circulation 1989; 79: 93-100. 7. Sorensen KE, Celermajer DS, Spiegelhalter DJ, Georgakopoulos D, Robinson J, Thomas O, Deanfield JE. Non-invasive measurement of human endothelium dependent arterial responses: accuracy and reproducibility. Br Heart J 1995; 74: 247-53. 8. Motz W, Vogt M, Rabenau O, Scheler S, Lückhoff A, Strauer BE. Evidence of endothelial dysfunction in coronary resistance vessels in patients with angina pectoris and normal coronary angiograms. Am J Cardiol 1991; 68: 996-03. 9..Sun D, Huang A, Smith CJ, Stackpole CJ, Connetta JA, Shesely EG, Koller A, Kaley G. Enhanced release of prostaglandins contributes to flow-induced arteriolar dilatation in enos knockout mice. Circ Res 1999 ; b85:288 293. 10. KurtogluN, Akcay A, Dindar I. Usefulness of oral dipyridamol theraphy for angiographic slow coronary flow. Am J Cardiol 2001; 87: 777-79. 11. Gibson CM, Cannon CP, Daley WL, Dodge JT, Alexander B, Marble SJ, McCabe CH, Raymond L, Fortin T, Poole WK, 30

Yavaş Koroner Akımlı Hastalarda Dipridamol ün Akım Aracılı Dilatasyon Üzerine Etkisi Braunwald E. TIMI frame count. A quantitative method of assessing coronary artery flow. Circulation 1996; 93: 879-88. 12. Mosseri M, Yarom R, Gotsman MS, Hasin Y. Histologic evidence for small-vessel coronary artery disease in patients with angina pectoris and patent large coronary arteries. Circulation 1986; 5: 964-72. 13. Sezgin A.T, Sığırcı A, Barutcu I, Topal E, Sezgin N, Ozdemir R, Yetkin E, Tandogan I, Kosar F, Ermis N, Yologlu S, Bariskaner E, Cehreli S. Vascular endothelial function in patients with slow coronary flow. Coron Arter Disease 2003; 14: 155-61. 14. Pohl U, Holtz J, Busse R, Bassenge E. Crucial role of the endothelium in the vasodilator response to flow in vivo. Hypertension 1985; 8: 37-44. 15. Joannides R, Haefeli WE, Linder L, Richard V, Bakkali EH, Thuillez C, Lüscher TF. Nitric oxide is responsible for flowdependent dilatation of human peripheral conduit arteries in vivo. Circulation 1995; 91: 1314-19. 16. Rossen JD, Oskarsson H, Minor Rl Jr, et Talman CL, Winniford MD. Effect of adenosine antagonism on metabolically mediated coronary vasodilation in humans. J Am Coll Cardiol 1994; 23: 1421-26. 17. Feletou M, Vanhoutte PM. The alternative: EDHF. J Moll Cell Cardiol 1999; 31: 15-22. 18. Baursachs J, Popp R, Fleming I, Busse R. The coronary endothelium-derived hyperpolarizing factor (EDHF) stimulates multiple signalling pathways and proliferation in vascular cells. Pflugers Arch 2001; 442: 511-8. 19. Yada T, Richmond KN, Van Bibber R, Kroll K, Feigl EO. Role of adenozin in local metabolic coronary vasodilation. Am J Physiol 1999; 276: H1425-33. 20. Defily DV, Chilian WM, Coronary microcirculation: autoregulation and metabolic control. Basic Res Cardiol 1995; 90: 112-18. 21. Smits P, Williams SB, Lipson DE, Banitt P, Rongen GA, Creager MA. Endothelial release of nitric oxide contributes to the vasodilator effect of adenosine in humans. Circulation 1995; 92: 2135-41. 22. Lücher TF, Richard V, Tschudi M, Yang ZH, Boulanger C. Endothelial control of vascular tone in large and small coronary arteries. J Am Coll Cardiol 1990; 15: 519-27. İletişim Adresi: Yrd.Doç.Dr. Necip ERMİŞ, İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD, Elazığ yolu, 15.km, 44100, MALATYA / TÜRKİYE Tel: 0422 3410660-4508 Faks: 0422 3410728 E-mail: necipermis@yahoo.com 31