1
2
3
Bir iş modeli olarak kitlesel üretimde, standartlaştırılmış ürünlerin çok yüksek adetlerde üretilmesi üretim maliyetlerini düşürmektedir ve bu da müşterilerinlehine olacak şekilde fiyatların azalmasına neden olmaktadır. Ürünlerin fiyatının azalması talepleri ve satışları artırmaktadır. 4
1909-1914 yılları arasında arabayı üreten işçilerin maaşları 2.5 kat artarken arabanın fiyatları ise yarıya düşmüştür. Bu değişim, Ford un kitlesel üretimde uyguladığı stratejiler sayesinde yaşanmıştır. 5
6
Birbiriyle değiştirilebilir parça: Parçaların standartlaşması sonucunda, bir ürüne ait parçaların aynı türdeki başka ürünlerde de kullanılabilmesi anlamına gelmektedir. Yani üründe kullanılmak üzere üretilmiş bir parçadan kaç adet üretilmiş olursa olsun bunların hepsi birbirinin tıpatıp aynısıdır. Böylelikle zanaat üretimi ile her seferinde birbirinden az da olsa farklı olarak üretilen parçaların yaratacağı uyumsuzluklardan kurtulmak ve seriüretim yapabilmek mümkünhale gelmiştir. 7
8
1908-1911 yılları arasındamontajişlerinibasitçe sırayakoymak bile üretim miktarını artımıştı. Bu sistemde arabalar sabitti ve bir grup işçi arabanın üzerindeki montaj işlerini birlikte yaptıktan sonra bir diğer arabaya geçiyorlardı. Sonra diğer işleri yapmak üzere yeni bir grup işçi arabanın yanına geliyordu. Bu şekilde sadece montaj işlem sıralarını düzenleyip gruplayarak bile 6000 üretimden 40000 üretime ulaşılmıştı. Yürüyen montaj bantlarının dahil edilmesiyle birlikte artık arabalarsabit değil işçiler sabit şekilde duruyordu ve arabalarmontaj hattı boyunca bir istasyondandiğerine yürüyen bantlar ile taşınıyordu. Yürüyen bantlarla birlikte bir işçininbir arabada harcadığı işçilik süresi 2.3 dakikadan 1.2 dakikaya inmiştir. 9
Kitlesel üretim sistemi az çeşitteki standartlaştırılmış ürünlere göre tasarlanır ve makineler buna göre görevlendirilir. Yani makineler, az çeşitteki ürünlerin üretimine adanmıştır. Dolayısıyla, bu sistemde ürünlerde veya süreçlerde değişimler çok yavaş bir hızda gerçekleşir. 10
Ford un kitlesel üretim sisteminde birbiri ile tamamen aynı olan tek çeşitte arabalar üretiliyordu. Siyah olduğu sürece istediğiniz renkte arabayı alabilirsiniz. sözü sunulan arabanınsınırlı çeşitte olduğunuvurgulamaktadır. O dönemde tüketici talebi fazla ve araba üretimi talebe göre daha az olduğundan Ford un fazla seçenek sunmasa bile ürettiği arabaları satması mümkündü. 11
12
Kitlesel üretim sistemi ölçek ekonomisine dayanır. Buna göre üretim hacminin iki katına çıkması değişken üretim maliyetlerini %15-25 oranında düşürmektedir. 13
14
Kitlesel üretim stratejisindeki yürüyen montaj hattı gibi uygulamalar verimliliği artırmış ve arz-talep eşitliğini Q noktasından Q1 noktasına taşımıştır. Ardından tüketicilerin satın alma gücü artmış ve bu da Q2 noktasının gerçekleşmesini sağlamıştır. 15
Kitlesel üretim modeliikişartıngerçekleşmesi ile uygulanabilir: 1. Ürün sadece az sayıdaki tedarikçi tarafından sağlanabilir. 2. Tüketicilerin farklı talepleri yoktur, tek çeşit ürün satılabilir. 16
Kitlesel üretimde ürünün satış fiyatı, katlanılan maliyetlere belirli bir kar tutarı eklenerek belirlenir. Kitlesel üretim döneminde rekabet daha az olduğuiçinve az çeşitteki ürünü çok sayıda üreterek maliyetlerazaltılabildiği içinbu fiyatlama stratejisini uygulamak mümkündür. Ancak günümüz koşullarında fiyatları rekabet koşulları belirlemektedir. Bu nedenle, yalın üretim felsefesini göz önüne alarak, maliyet yaratan unsurların mümkünolduğunca elimine edilmesi karlılığı artıracaktır. 17
18
1960 larda Toyota liderliğinde Japon firmaları zaman ve malzeme israflarını önlemeye odaklanan daha verimli üretim sistemleri kurmaya başladılar. Bu yeni sistemlerde hem maliyetler azaldı hem de kalite arttı. Bu yeni sistem yalın üretim felsefesi olarak adlandırılmaktadır. 19
20
Yalın üretimde israflar, ürüne değer katacak minimum seviyeden daha fazla olan her türlü şeydir. İsraf olarak değerlendirilen kavramları sekiz başlıkta toplamak mümkündür: 1. Fazla üretim: Pazardaki talepten fazla üretmek, bir sonraki proses tarafından beklenen adetten fazla üretmek veya daha erken üretmek fazla üretim israfıdır. En kötü israf kaynağı budur çünkü hem stokları artırır hem de işçilik ve fabrika maliyetlerini artırır. 2. Hatalı ürün: Hatalı ürün üretmek hem malzeme hem iş gücü israfına neden olur. Ayrıca, hatalı üretimden kaynaklanan teslimat gecikmeleri ve kalite kontrol aktiviteleri gibi katma değeri olmayan aktiviteleri sisteme dahil eder. 3. Stok: Fazladan üretilip bekletilen stok, hem yer hem de iş gücü israfına neden olur. Yalın üretim sisteminde stoklar minimum seviyede olmalıdır. 4. Taşıma: Fabrika yerleşiminin düzgün yapılmamasından kaynaklanan uzun ve karmaşık taşımalar israf kaynağıdır. 5. Gereksiz hareketler: Katma değer yaratmayan tüm hareketlerden kaçınılmalıdır. 6. Bekleme: İşlenmeyi bekleyen parçalar, parça gelmesini bekleyen makineler, makinelerin çalışmasını bekleyen işçiler israf kaynaklarıdır. 7. Kullanılmayan personel: Hem boşta bekleyen personeller hem de bilgi ve becerisi olmasına rağmen etkin şekilde kullanılmayan personeller israf kaynağıdır. 8. Verimsiz prosesler: Bakımları yapılmadığından daha fazla iş gücü gerektiren prosesler, üretimde uygulanan gereksiz proses adımları, gereğinden fazla operasyonel kapasite olması israf kaynağıdır. 21
22
23
1. Değer: Yalın düşüncenin başlangıç noktası değer dir. Değeri üretici yaratır ama değer ancak nihai müşteri tarafından tanımlanabilir. Yalın düşüncenin temelinde müşterinin isteklerini karşılamayan her ürün ve/veya hizmet bir israf (Muda) olarak tanımlanır. Fabrika veya organizasyonu bir sistem olarak tanımlarsak, sistemdeki tüm israflardan arınmayı hedef alan Yalın Düşünce için Değer sadece müşteri nezdinde belirlenir. 2. Değer akışı: Yalın Düşünce nin ikinci adımı değer akışının tanımlanmasıdır. Değer akışı ham maddenin nihai ürüne dönüşme sürecindeki bir üreticiden diğer üreticiye ve son kullanıcıya kadar olan tüm aşamaları içerir ve inanılmaz boyutlarda israf barındırır. Üretimde üç tip aktivite vardır: Müşterinin istediği yönde dönüşümü sağlayan değer yaratan aktiviteler (boyama, montaj, dokuma gibi), Müşteri açısından anlamı olmayan ancak işin yapılabilmesi için gerekli olan değer yaratmayan fakat zorunlu işler (kalıp bağlama, ayar, nakliye gibi), Bekleme, sayma, sıralama, hata, tamir gibi değer yaratmayan ve kaçınılabilir işler. Değer akışları incelendiğinde değer yaratmayan aktivitelerin yani israfın, zamanın ve kaynakların çoğunu tükettiği görülür. Bu israfların yok edilmesi zaman ve maliyet boyutunda radikal iyileşmeleri getirecektir. 3. Sürekli akış: Sistem içinde değer yaratan faaliyetlerin oranı arttırıldıktan sonra değer yaratan bu adımların sistematik bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak, yukarıda tanımlanan değerin akması için gereklidir. Sürekli akış uygulandığında ürün geliştirme, sipariş alma, fiziksel üretim işleri çok kısa sürede tamamlanabilir hale gelecektir. 24
4. Çekme: Yalın Düşünce nin çekme ilkesi değerin müşteri tarafından kaynağından çekilmesini öngörür. Çekme, sonraki aşamalarda yer alan müşteri istemeden önceki aşamalarda hiçbir şekilde ürün ya da hizmet üretilmemesi anlamına gelir. Çekme ilkesi, nihai müşterinin belli bir ürün için yaptığı taleple başlar, ürün müşteriye ulaşana kadar geçen tüm aşamaları geriye doğru izleyip her aşamanın bir öncekinden talep etmesiyle üretimi başlatmak şeklinde uygulanır. Çekme uygulandığında stoklara gerek kalmaz, istenmeyen üretimin yol açtığı hurda ve fireler engellenir, her tezgah için çizelgeleme yapmak gerekmez, prosesin baş tarafına doğru talep dalgalanmaları oluşumu engellenir, tüm ürünlerin her türlü kombinasyonda üretilmesi mümkün olur ve talepteki değişimlere anında uyum sağlanır. Müşteriler beklentilerinin zamanındakarşılanacağından emin oldukları ve stokta kalmış ürünleri elden çıkarmak için kampanyalar gerekmediği için talep de istikrar kazanır. Çekme sisteminin önemi firmalar arası değer akışına uygulandığında daha da artar. 5. Mükemmellik: Organizasyonlar değeri doğru tanımlamaya başlayıp, değer akışının bütününde her adımı sorgulayarak, ürünün değer yaratan aşamalar boyunca sürekli akmasını ve müşterilerin değeri işletmeden çekmelerini sağladıklarında süre, maliyet ve hataları azaltmanın bir alt limiti olmadığını görmeye başlarlar. İyileştirme faaliyeti ne kadar tekrarlanırsa tekrarlansın çalışanlar her defasında israfı daha da azaltacak yeni yollar bulabilmektedirler. Bu Yalın Düşünce nin son ilkesi mükemmelliğin bir hayal olmadığını ifade eder 25