Makro İktisat 1 N.K.Ekinci, 2017 I. ÜNİTE: MİLLİ GELİR HESAPLARI. Örneğin buğday üretiminde kullanılan tipik girdileri (basitleştirerek)

Benzer belgeler
I. ÜNİTE Milli Gelir Hesapları

GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) GSYH (Gayri Safi Yutiçi Hasıla) GSMH = GSYH ± NDAFG

Dolaysız ölçme. Dolaylı ölçme. Toplam üretim yaklaşımı. Toplam harcama yaklaşımı Toplam gelir yaklaşımı

ORTA VADELİ PROGRAM

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI 2014 YILI PROGRAMI GENEL EKONOMİK HEDEFLER VE YATIRIMLAR

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

BALIKESİR SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI 2015 YILI PROGRAMI GENEL EKONOMİK HEDEFLER VE YATIRIMLAR

GSYH

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017)

Ders içeriği (11. Hafta)

GAYRİSAFİ YURTİÇİ HASILA

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE HAFTALIK GELİŞMELER ve GENEL GÖRÜNÜM

MAKROEKONOMİ - 2. HAFTA

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI GENEL EKONOMİK HEDEFLER VE YATIRIMLAR 2012

Erzurum Bölge Müdürlüğü. Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası. Sayılarla Erzurum

Ekonomi II. 14.Bölüm:Milli Gelir. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

İthalat 5 birim olduğuna göre, toplam talep kaç birimdir?

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI 2016 YILI PROGRAMI GENEL EKONOMİK HEDEFLER VE YATIRIMLAR

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı PERAKENDE. nerden, nereye? Sarp Kalkan. 20 Kasım 2013

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DEVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 04/10/2018

AYDIN TİCARET BORSASI

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 06/11/2018

EKONOMİK GELİŞMELER Mart 2016

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER

AYDIN TİCARET BORSASI

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

Bölüm 10.Tarım İşletmelerinde Performans Analizi

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI

İşgücü İstatistikleri 2018 Ağustos İşsizlik oranı %11,1 Genç nüfus işsizlik oranı %20,8 İstihdam oranı %48,3 İşgücüne katılma oranı %54,3 Kayıt dışı

Milli Gelir Tanımları ve Hesaplama Yöntemleri

AYDIN TİCARET BORSASI

BÖLÜM-2 Makro-ekonomide Veri

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2014

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2014

AYDIN TİCARET BORSASI

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2013

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2013

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI

Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE HAFTALIK GELİŞMELER

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık 2013

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

TEMEL MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLER

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

AYDIN TİCARET BORSASI

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI GENEL EKONOMİK HEDEFLER VE YATIRIMLAR 2006

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

AYDIN TİCARET BORSASI

TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR

BÖLGESEL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ METAVERİ

AYDIN TİCARET BORSASI

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

AYDIN COMMODITY EXCHANGE ARALIK 2013 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ.

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül

Bir ülkenin sınırları içinde belirli bir yılda üretilen nihai malların ve hizmetlerin, üretildikleri yılın piyasa fiyatları üzerinden değerine

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

AYDIN TİCARET BORSASI

İktisada Giriş Öğr. Gör. Mustafa Erbir Bozok Üniversitesi SHMYO Yönetim ve Organizasyon Bölümü

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2013

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE HAFTALIK GELİŞMELER

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Mart 2013

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜ ANALİZİ

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz 2013

AYDIN TİCARET BORSASI

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat

Araştırma Notu 17/217

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim 2013

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Ağustos 2015)

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs

KAHRAMANMARAŞ TİCARET VE SANAYİ ODASI

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Transkript:

Makro İktisat 1 N.K.Ekinci, 2017 I.1 Katma Değer I. ÜNİTE: MİLLİ GELİR HESAPLARI Üretimde genel olarak iki tür girdi kullanılır: ara girdiler (ya da ara mallar) ve faktör girdileri. Ara malları üretim sürecinde tamamen kullanılarak değeri üretilen ürüne geçen girdilerdir. Faktör girdileri işgücü, sermaye malları (makineler, fabrikalar, kamyonlar ), arazi gibi üretim sürecinde hizmetleri kullanılan, bu hizmetler karşılığında kendilerine bir kira bedeli ödenen girdilerdir. Örneğin buğday üretiminde kullanılan tipik girdileri (basitleştirerek) Faktör Girdileri Ara Mallar İşgücü Tohumluk Buğday Tarla Gübre Traktör ve Ekipmanları Mazot Kredi İlaç biçiminde sınıflandırabiliriz. Ara mallarına bunların edinme değeri olan piyasa fiyatı ödenirken, faktör girdilerine kira bedelleri ödenir. Bir üretim sürecinde üretilen malın değeri kullanılan girdilere yapılan ödemelere eşit olur. Buna göre üretilen malın miktarı X, fiyatı p x ise üretilen malın değeri p xx olur ve p xx = X kadar mal üretmek için kullanılan ara malların toplam değeri + süreçte kullanılan faktör girdilerine yapılan toplam ödeme (bu girdilerin kira bedelleri) olarak ifade edebiliriz. Öyleyse faktör girdilerine yapılan toplam ödeme üretilen malın değeri ile ara mallarına yapılan toplam ödemenin farkıdır ki biz buna katma değer diyoruz: Katma Değer = p xx X kadar mal üretmek için kullanılan ara malların toplam değeri = süreçte kullanılan faktör girdilerine yapılan toplam ödeme. Örneğin 100 dönüm tarlada bir yılda 2 ton tohum (fiyatı 900 TL/ton), 2 ton gübre (fiyatı 600 TL/ton) 10 kutu ilaç (fiyatı 50 TL/kutu), 4 ton mazot (fiyatı 400 TL/ton) kullanılarak X = 25 ton buğday üretildiğini ve buğdayın satış fiyatının p x = 600 TL/ton olduğunu varsayalım. Bu dönemde Katma değer = 600*25 (900*2 + 600*2 + 50*10 + 400*4) = 9900 TL olur. Buna göre 100 dönüm tarlanın kirası, tarlayı işlemek için kullanılan traktör ve ekipmanın kirası, varsa faiz ödemeleri ile yıl boyunca çalışan işçilerin kirası yani onlara yapılan ücret ödemelerini toplamı 9900 TL olacaktır. Genel olarak katma değer gelirin türlerine göre Katma Değer = ücret + rant + faiz + kâr

Makro İktisat 2 Milli Hesaplar olarak bölüşülür. Burada ücret emek geliri; rant, üretimde kullanılan gayrimenkullerin (tarla, bina) kira gelirlerini; faiz, üretimin finansmanında kullanılan finansal varlıklar için yapılan kira yani faiz ödemelerini; kâr ise üretimde kullanılan sabit sermaye (traktör ve ekipmanları gibi) girdi sahiplerine yapılan ödemelerdir. Eğer bir çiftçi kendi tarlasını, kendi traktörüyle kendisi işliyor ve faiz ödemesi yapmıyorsa, yaratılan katma değer çiftçinin o yılki geliridir. Genel olarak katma değer faktör girdilerinin üretim dönemi içindeki geliridir. İktisatta gelir deyince katma değer anlamında gelir anlaşılır. Dikkat edileceği gibi üretim bir dönem üzerinden tanımlıdır yani bir akım değişkendir. Akım değişkenler birim/dönem olarak tanımlıdır: 25 ton/yıl buğday gibi. Öyleyse katma değer de bir akım değişkendir ve veri bir dönem üzerinden ölçülür. Örneğimizdeki işletmenini katma değeri 9900 TL/yıl olarak ifade edilir. Şimdi yukarıdaki örnekte işletmenin traktör ve donanımlarının sahibi olduğunu; ama tarlayı kiralayarak ücretli işçi çalıştırdığını, işletme sermayesi ve donanım alımı için kredi kullandığını düşünelim. Burada 100 dönüm tarlanın yıllık kira (icar) bedeli = 3000 TL/yıl 100 dönüm tarlayı işlemek için çalıştırılan işçilerin ücreti = 1000 TL/yıl İşletme kredisi faizi = 400 TL/yıl Traktör kredisi faiz bileşeni = 500 TL/yıl olduğunu düşünelim. Buna göre işletmenini yıllık kârı 9900 3000 1000 400 500 = 5000 TL olacaktır. Kâr olarak tahakkuk eden bu ödemenin işletmenin sahip olduğu sermaye mallarının (zımni) kiraları ile işletme sahiplerinin kendi emeklerinin karşılığı olduğunu düşünebiliriz. Dikkat edilirse kredi borç servisinin (anapara ve faiz ödemesi) sadece gelir saydığımız faiz bölümü bu hesaplamada yer alır. Traktör kredisinin yıllık geri ödemesi, diyelim, 5500 TL olabilir. Ama bunun 5000 TL si anapara ödemesidir ve sermaye hesaplarında görünecektir. Fiyatlar Buraya kadarki açıklamada hesaplamalarda hangi fiyatların kullanılacağı konusunda özenli davranmadık. Bilindiği gibi piyasadan aldığımız malların fiyatları dolaylı vergileri içerir. Bazı mallara ise sübvansiyon nedeniyle daha az ödeme yaparız. Örneğin tarımsal hibe programı çerçevesinde bir alet alan çiftçi KDV hariç ürün bedelinin yarısını öder. Bir mal/hizmetin alıcı (ya da piyasa) fiyatı mal/hizmetin bir birimine alıcı tarafından ödenen miktardır. Bu fiyata mal/hizmet üzerindeki her türlü vergi ve ulaştırma bedeli dâhil, her türlü sübvansiyon ise hariçtir. Buna göre piyasa fiyatı (alıcı fiyatı) = mal/hizmetin temel fiyatı + dolaylı vergiler sübvansiyon

Makro İktisat 3 N.K.Ekinci, 2017 olur. Yani bir mal/hizmetin temel fiyatı (daha eski terminoloji ile faktör fiyatı) alıcının ödediği fiyattan mal/hizmet üzerindeki her türlü dolaylı verginin düşülmesi ve mal/hizmete verilen sübvansiyonun eklenmesi ile hesaplanır. Dolayısı ile katma değer hesaplanırken piyasa fiyatları kullanılırsa elde edilen katma değer dolaylı vergileri içerir, sübvansiyonları dışlar. Milli gelir hesaplarında işletmelerin katma değeri TÜİK in de yaptığı gibi üretimin temel fiyatlarla değerinden ara tüketimin(girdilerin) piyasa fiyatlarıyla değerinin düşülmesi yoluyla hesaplanır. Çünkü işletmenin eline geçen fiyat sattığı malın temel fiyatıdır; ama girdileri piyasa fiyatlarıyla satın alır. Baştaki örneğimize dönerek buğdayın satış fiyatının %18 KDV içerdiğini varsayalım. Buna göre 1 ton buğdayın piyasa fiyatı = 600 TL/ton = 508.5 (temel fiyat) + 91.5 KDV olur. Örneğimizde: Üretimin değeri (temel fiyatla) = 508.5*25 = 12712.5 TL Ara girdilere yapılan ödemeler = 900*2 + 600*2 + 50*10 + 400*4 = 5100 olur ki buradan Katma Değer (temel fiyatla) = 7612.5 TL olarak hesaplanır. Daha önceki hesaplamamızla bunun arasındaki fark 9900 7612.5 = 2287.5 TL dir ki bu da 25 ton buğdayın satışına tahakkuk ettirilen KDV dir. Bu durumda faktörlere yapılacak ödemeler sadece 7612.5 TL olur. Dolayısı ile dolaylı vergileme yoluyla devlet katma değerde pay sahibi olmaktadır. Eğer buğdayın piyasa fiyatı sübvansiyon içerseydi buğdayın temel fiyatına piyasa fiyatından dolaylı vergileri düşüp, sübvansiyonu ekleyerek ulaşırdık. Genel olarak Faktörlere yapılan ödemeler = Katma Değer (piyasa fiyatlarıyla) Dolaylı Vergiler + Sübvansiyon Katma Değer (piyasa fiyatlarıyla) = Katma Değer (temel fiyatla) + Dolaylı Vergiler Sübvansiyon I.2. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) GSYH (piyasa fiyatlarıyla) bir ekonomide yerleşikler tarafından bir dönem içinde üretilen (piyasa fiyatlarıyla) toplam katma değerdir. Bu tanımda ekonomi bir ülke, bölge ya da şehir gibi üretim yapılan alanı, yerleşik ise bu alanda bir yıldan fazla bir süre için iktisadi faaliyette bulunan (özel ya da tüzel) birimi ifade eder. Örneğin GSYH Türkiye, Türkiye de Marmara bölgesi ya da Erzurum şehri için hesaplanabilir. Yerleşiklik vatandaşlıktan farklıdır. Almanya daki TC vatandaşları Almanya da yerleşiktir ve bunların yarattığı katma değer Alman GSYH sinde hesaplanır. TC Ziraat Bankasının Londra şubesi İngiltere de, City Bank ın Türkiye bölümü ise Türkiye de yerleşik tüzel kişiliklerdir. GSYH katma değer gibi bir dönem için hesaplanan akım değişkendir. Dolayısı ile veri dönem için ekonomide GSYH (piyasa fiyatlarıyla) = Toplam Ücret + Toplam Rant + Toplam Faiz + Toplam Kâr + (Toplam) Dolaylı Vergiler Sübvansiyonlar olacaktır.

Makro İktisat 4 Milli Hesaplar Tablo 1.1 Gayrisafi yurtiçi hasıla, üretim yoluyla, cari fiyatlarla, milyar TL. 2011 2015 A. Tarım 114.8 161.1 B. Madencilik ve Taş ocakçılığı 15.7 19.3 C. İmalat Sanayi 229.8 390.6 D. Elektrik, Gaz 17.7 29.9 E. Su temini; kanalizasyon, atık yönetimi. 12.4 22.1 F. İnşaat 100.0 190.6 G. Toptan ve perakende ticaret 161.6 268.5 H. Ulaştırma, depolama 102.9 183.9 I. Konaklama hizmetleri 35.9 66.1 J. Bilgi ve İletişim 32.3 56.1 K. Finans ve sigorta 37.8 69.6 L. Gayrimenkul Faaliyetleri 125.0 180.7 M. Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler 28.8 55.2 N. İdari destek hizmetleri 31.1 66.2 O. Kamu yönetimi ve savunma; zorunlu sosyal güvenlik 63.2 101.5 P. Eğitim 53.1 96.1 Q. İnsan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri 37.5 57.2 R. Kültür, sanat, eğlence, dinlence ve spor 11.5 21.8 S. Diğer hizmet faaliyetleri 14.9 22.2 T. Hanehalklarının işverenler olarak faaliyetleri 0.7 1.1 I. Sektörler Toplamı = Gayrisafi katma değer 1226.7 2059.8 II. Ürün üzerindeki vergi eksi sübvansiyon 167.8 277.8 GSYH (I+II) 1394.5 2337.5 Kaynak: TÜİK TÜİK in ana yöntemi sektörler itibariyle gayrisafi katma değerleri hesaplamaktır. Tablo 1.1 de TÜİK in 20 sektör için temel fiyatlarla hesapladığı sektörel katma değerler gösterilmiştir. Tablonun başlığında yer alan cari fiyatlarla açıklaması hesaplamanın her yıl için o yılın fiyatları kullanılarak yapıldığını belirtmektedir. Sektörel katma değerlerin toplamı temel fiyatlarla toplam katma değeri verir. Buna (dolaylı vergi sübvansiyon) kalemi eklenerek alıcı (ya da piyasa) fiyatlarıyla GSYH tahmin edilmiş olur. Buna üretim yoluyla hesaplama denilir. Burada akılda tutulması gereken husus yapılan işin bir tahmin olduğudur. Şöyle ki diyelim ülkenin tamamında faaliyet gösteren yüz binlerce çiftçinin buğday üretimini ve katma değerini işletme bazında tek tek hesaplamak mümkün değildir. Bunun yerine TÜİK toplam buğday ekilen alanı il ve ilçe tarım müdürlüklerinden topladığı veriler ve diğer yöntemlerle tahmin edip gene bu kaynaklardan elde ettiği veriler temelinde o yıl için ortalama üretim miktarları tahmin ederek toplam üretimi tahmin eder. Sonrasında buğday üretimi için daha önce oluşturulmuş katsayılar ile kullanılmış olması gereken girdi miktarlarını ve bunların o yıla ait fiyatları (ki bunlar için de istatistik derlenerek o dönem için bir ortalama fiyat seti oluşturulmalıdır) kullanarak buğday üretiminde toplam katma değeri tahmin eder. Bu işlem tabloda yer alan sektörlerin her birinde ayrı ayrı tekrarlanarak sektörler toplamına ulaşılır. Eğer faktör gelirleri bağımsız olarak tahmin edilebilseydi bunları toplayarak gelir yöntemiyle GSYH elde edilirdi. TÜİK in gelir yöntemiyle hesaplamaları Tablo 1.2 de gösterilmiştir.

Makro İktisat 5 N.K.Ekinci, 2017 TÜİK önce (bizim yukarıda ücret dediğimiz) işgücüne yapılan ödemeleri doğrudan tahmin eder. Buna göre dönem boyunca ücret gelirlerinin GSYH içinde payı %27-30 aralığındadır. Sonra üretim yoluyla elde edilen gayrisafi katma değerden ücret ödemeleri çıkarılarak ücret dışı katma değer (işletme artığı) elde edilir. Ancak Tablo 1.2 de görüldüğü gibi bu aşamada üretim üzerindeki vergiler düşülüp, sübvansiyonlar eklenerek düzeltme yapılır. 1 Son olarak brüt işletme artığından sabit sermaye tüketimi kalemi düşülerek net işletme artığına ulaşılır. İşletmelerin sahip oldukları sabit sermaye malları (makine, teçhizat, bina, araç v.b.) bir üretim dönemi boyunca fiziksel yıpranma, normal kullanım dışı olma (kullanım ömrünün dolması) veya normal kaza zararı sonucu olarak değer kaybederler. Sabit sermaye tüketimi bu değer kaybının ölçülmesidir. 2 Sabit sermaye tüketimini GSYH dan düşersek net (safi) YİH elde ederiz. Burada gösterilmemekle birlikte TÜİK artık bu hesaplamayı sektörel olarak da yayınlamaktadır. Tablo 1.2 Gayrisafi yurtiçi hasıla, gelir yöntemiyle, cari fiyatlarla, milyar TL. 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 A. GSYİH 999.2 1160.0 1394.5 1569.7 1809.7 2044.5 2337.5 (-) Ürün üzerinde vergi eksi sübv. 108.1 140.1 167.8 184.3 224.4 236.3 277.8 B. Gayrisafi katma değer 891.1 1019.9 1226.7 1385.4 1585.3 1808.2 2059.8 B1. İşgücüne yapılan ödemeler 269.0 314.2 371.5 438.6 506.4 590.6 683.7 C1. Üretim üzerindeki vergiler 6.0 8.3 9.2 10.6 12.3 14.2 15.9 C2. Üretim üzerindeki sübvansiyonlar 5.0 4.4 5.2 5.7 7.1 17.0 19.1 B2. İşletme artığı/karma gelir; brüt 621.1 701.8 851.2 941.9 1073.8 1220.5 1379.3 D. Sabit sermaye tüketimi 162.1 174.0 200.1 227.7 255.1 297.3 342.8 B3. İşletme artığı/karma gelir; net 458.9 527.8 651.2 714.3 818.7 923.2 1036.5 Kaynak: TÜİK B2 = B - C1 + C2 - B1 B3 = B2 - D I.3 Harcamalar Yoluyla Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Katma değer mal ve hizmet üretimi sonucunda oluştuğuna göre GSYH nin karşılığı olarak ekonomide çeşitli mal ve hizmetler üretilir. GSYH faktör gelirleri olarak ilgili birimlere ödenir ve bu birimler de elde ettikleri geliri üretilen mal ve hizmetleri almak için harcarlar. Faktör geliri elde eden birimler nihai kullanıcılardır ve bunların satın aldıkları mallara da nihai mallar denir. Üretilen bir mal ya işletmeler tarafından ara malı olarak kullanılır ya da nihai kullanıcılar tarafından nihai mal olarak kullanılır. Buna göre bir malın toplam üretimi = nihai kullanımı + ara malı olarak kullanımı 1 Bunları ürün üzerinde satış aşamasında oluşan vergi-sübvansiyon ile karıştırmamak gerekir. Üretim üzerindeki vergiler milli hesap sisteminde istihdam ve üretimde kullanılan arazi, bina v.b. üzerinden kâr edilip edilmediğinden bağımsız olarak alınan vergiler olarak tanımlanır. 2 Genel muhasebede buna amortisman denir.

Makro İktisat 6 Milli Hesaplar olur. Örneğin toplam elektrik üretiminin bir kısmı sanayide ve diğer işyerlerinde ara malı olarak bir kısmı da evlerde, okullarda nihai mal olarak kullanılır. Benzer şekilde bir lokantanın aldığı domates ara malı, bizlerin aldığı domates ise nihai mal olarak kullanılır. Kısaca, bir malın ara ya da nihai mal oluşu jenerik bir özelliği değildir ve kullanan birime bağlı olarak belirlenir. Şimdi ekonomide toplam m tane mal üretiliyor olsun. Bir j malı için katma değer KD j = p jx j p 1X 1j p 2X 2j p 3X 3j.. p jx mj olur. Burada X ij j malının üretiminde bir i malının ara malı olarak kullanılan miktarını gösterir. Birçok j ve i için X ij = 0, yani i malı j malının üretiminde ara malı olarak kullanılmıyor olacaktır. Örneğin elektrik (j) üretiminde buğday (i) için X ij = 0 olur. Şimdi, GSYH = KD 1 + KD 2 +. + KD m olduğuna göre GSYH = KD 1 + KD 2 +. + KD m = (p1x1 p 1X 11 p 2X 21 p 3X 31.. p mx m1) + (p2x2 p 1X 12 p 2X 22 p 3X 32.. p mx m2) + +.. + (pmxm p 1X 1m p 2X 2m p 3X 3m.. p mx mm) olur. Bu toplamda p 1 fiyatı ile çarpılan terimleri ayırırsak p 1(X 1 X 11 X 12 X 13.. X 1m) elde ederiz. Ama burada (X 1 X 11 X 12 X 13.. X 1m) ifadesi 1 malının toplam nihai kullanımını gösterir. Çünkü malın toplam üretimi X 1, kendi ara malı kullanımı X 11 (buğday üretiminde buğday gibi), 2 malının üretiminde ara malı olarak kullanımı X 12, vb olur. Aynı şey diğer mallar için de geçerli olduğuna göre GSYH = KD 1 + KD 2 +. + KD m = Nihai malların toplam değeri olduğu görülür. GSYH (piyasa fiyatlarıyla) bir ekonomide yerleşikler tarafından bir dönem içinde üretilen nihai malların (piyasa fiyatlarıyla) toplam değerdir. Örnek 1.1 Üç mal üreten bir ekonomide X 1 = 50, X 2 = 100, X 3 = 30; p 1 = 5, p 2 = 2, p 3 = 3 olsun. Birinci malın 10 biriminin kendi üretiminde; ikinci malın 20 biriminin birinci malın, 10 birimi üçüncü malın; üçüncü malın tamamının ise birinci malı üretiminde ara malı olarak kullanıldığını varsayalım. Buna göre: X 11 = 10, X 12 = 0, X 13 = 0 X 21 = 20, X 22 = 0, X 23 = 1 X 31 = 30, X 32 = 0, X 33 = 0 olur. Önce sektörel katma değerleri hesaplarsak KD 1 = p 1X 1 p 1X 11 p 2X 21 p 3X 31 = 5*50 5*10 2*20 3*30 = 70 KD 2 = p 2X 2 p 1X 12 p 2X 22 p 3X 32 = 200 KD 3 = p 3X 3 p 1X 13 p 2X 23 p 3X 33 = 70

Makro İktisat 7 N.K.Ekinci, 2017 olur ki Üretim yoluyla GSYH = KD toplamı = 70 + 200 + 70 = 340 bulunur. Öte yandan malların nihai kullanımları 1. malın nihai kullanımı = X 1 X 11 X 12 X 13 = 50 10 = 40 2. malın nihai kullanımı = X 2 X 21 X 22 X 23 = 70 3. malın nihai kullanımı = X 3 X 31 X 32 X 33 = 0 bulunur. Buradan Toplam nihai mal kullanımı (değeri) = p 140 + p 270 = 340 olarak hesaplanır (p 1 = 5, p 2 = 2). Pratikte hangi malın ne kadarının nihai kullanıma gittiğini bulmak pek mümkün değildir. Bu nedenle önce ekonomide nihai kullanım yapan ana guruplar belirlenir ve bunların harcamalarının toplamı GSYH nın harcama yöntemi ile hesaplanması olur. Milli gelir hesaplarında nihai kullanıcılar şu şekilde gruplanır: Nihai Kullanıcı Hanehalkları ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar İşletmeler Devlet Dış Sektör Kullanımına verilen ad Tüketim (C) Yatırım (I) Kamu (nihai mal ve hizmet) harcamaları (G) İhracat (X) Birinci gurupta hepimizi içeren hanehalkları ve Kızılay, yardım kuruluşları STK lar vb. gibi kâr amacı gütmeyen kuruluşlar yer alır ve bunların her türlü nihai mal ve hizmet kullanımına tüketim diyoruz ve bundan sonra C sembolü ile gösteriyoruz. İkinci gurupta kâr amacı güden işletmelerin başka mal ve hizmetlerin kullanımında bir yıldan daha fazla bir süre için kullanmak üzere satın aldıkları mallara yatırım malları ve bunlara yapılan harcamaya da yatırım (ya da sabit sermaye oluşumu) (I) diyoruz. Başka mal ve hizmetlerin kullanımında bir yıldan daha az bir süre için kullanılan mallara ara malı dediğimize göre burada bir yıldan daha fazla bir süre için nitelemesi önemlidir. Örneğin bir lokanta domates alırsa bu üretim döneminde kullanılan bir ara malı; yeni bir masa alırsa bu önümüzdeki birkaç yıl boyunca kullanılacak bir yatırım malıdır. Aynı masayı ben ya da yeni bir şube açan bir STK alırsa bu tüketim harcamasıdır. Üçüncü grupta ise Devletin Nihai Tüketim Harcamaları yer alır. Bunlar devletin hizmetlerini yerine getirebilmek için istihdam ettiği personeline ödenen maaş-ücretler ile bu hizmeti üretmek için diğer sektörlerden satın aldığı mal ve hizmetlere ilişkin harcamalardan oluşmaktadır. Türkiye deki Devlet tanımı için Kutu 1.1'e bakınız. Kamu nihai mal ve hizmet harcamalarının tümünü G ile göstereceğiz. Ama bazı durumlarda G toplamını kamu tüketimi (C g) ve kamu yatırımı (I g) olarak ayırmak faydalı olacaktır.

Makro İktisat 8 Milli Hesaplar Kutu 1.1 Kamu Kesimi ve Genel Devlet İstatistiklerinin Kapsamı Kamu kesimi istatistikleri; merkezi yönetim bütçesi içerisinde yer alan kurum ve kuruluşlar, mahalli idareler, sosyal güvenlik kuruluşları, genel sağlık sigortası, fonlar, döner sermayeler ve İşsizlik Sigortası Fonu ve KİT leri kapsamaktadır. Bu kapsamdan KİT ler çıkartıldığında ise Genel Devlet tanımına ulaşılmaktadır. Kamu kesimi ve genel devlet kapsamında önemli bir yer tutmakta olan merkezi yönetim bütçesi; genel bütçe kapsamındaki 47 kamu idaresini, içerisinde yükseköğretim kurulu, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri ve özel bütçeli diğer idarelerin bulunduğu özel bütçeli 144 idare ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar kapsamındaki 9 kurul ve kurumu kapsamaktadır. Mahalli idareler dengesi; il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri bağlı idareleri, belediyelerin oluşturduğu birlikler ve İller Bankası hesaplarını kapsamaktadır. Döner sermayeli işletmeler tanımı içinde yer alan kurumlar iki grupta toplanmaktadır. Birinci grupta, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idarelere bağlı olarak faaliyet gösteren işletmeler yer almaktadır. İkinci grupta ise bu işletmelerin dışında kalan ve kendi özel bütçeleri olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Milli Piyango İdaresi ve Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü bulunmaktadır. Sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu ve İşsizlik Sigortası Fonu yer almaktadır. Ancak, sosyal güvenlik kuruluşları gelir-gider dengesine, Türkiye İş Kurumunun sadece yatırımı dâhil edilmekte olup, İşsizlik Sigortası Fonu dengesi ayrıca izlenmektedir. Fon dengesi; Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, Savunma Sanayi Destekleme Fonu ve Özelleştirme Fonunu kapsamaktadır. KİT dengesi 19 tanesi 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi, 8 tanesi ise 4046 sayılı Özelleştirme Kanuna tabi olmak üzere 27 kamu iştirakini kapsamaktadır. Kaynak: Kalkınma Bakanlığı WEB Sitesinden Son olarak yerleşik olmayanların yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlere yaptığı harcamalara da ihracat (X) diyoruz. Bir Alman turistin Antalya da içtiği bira ihracat olarak sınıflandırılır. Çünkü turist burada yerleşik değildir. Aynı Alman Almanya da buradan giden bir bira aldığında da yaptığı harcama X içindedir. Şimdi, yerleşiklerin ürettiği nihai malları yerleşik olmayanların kullandığı gibi yerleşikler de yerleşik olmayanların ürettiği nihai malları kullanır. Bu tür kullanımların toplamına ithalat diyoruz (M). Yani C, I, G içinde ithal mallara yapılan harcamalar da vardır. Örneğin ithal bir arabaya yapılan harcama yapanın kim olduğuna bağlı olarak tüketim, yatırım ya da kamu harcaması olarak ölçülecektir. Dolayısı ile GSYH ya esas olan yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlerin toplamına ulaşmak için yerleşiklerin toplam harcamasından ithalata yapılan harcamayı düşmemiz gerekir. Buna göre: GSYH = Yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlerin toplam değeri = Yerleşikleri yaptığı toplam harcama ithalat + ihracat = C + I + G + X M temel özdeşliğini elde ederiz. TÜİK in harcamalar yoluyla GSYH hesaplaması Tablo 1.3 te gösterilmiştir.

Makro İktisat 9 N.K.Ekinci, 2017 Tablo 1.3 Gayrisafi yurtiçi hasıla, harcama yöntemiyle cari fiyatlarla, milyar TL. GSYH 2011 2015 içinde pay, %, 2015 1. Nihai tüketim harcaması (C) 880.9 1411.9 60.4 2a. Gayrisafi sabit sermaye oluşumu 391.4 694.7 29.7 2b. Stok değişmeleri 44.7-32.1-1.4 2. Yatırım (I) = 2a + 2b 436.0 662.6 28.3 3. Devletin nihai tüketim harcamaları (G) 191.1 324.4 13.9 4. Mal ve hizmet ihracatı (X) 310.4 545.4 23.3 5. Mal ve hizmet ithalatı (-) (M) 423.9 606.8 26.0 6. GSYİH = C + I + G + X - M 1394.5 2337.5 100.0 Kaynak: TÜİK Burada yatırım harcamalarına daha detaylı bakmak gerekir. Öncelikle yatırım sermaye stokunda artışı ifade eder. Bir lokanta yeni bir masa aldığında, yeni bir kamyon satın alındığında, yeni bir bina yapıldığında, yeni bir fabrika açıldığında sermaye stokuna ekleme yapılmış olur. Sermaye ya da yatırım malları stoku diğer malların üretiminde bir yıldan uzun süreli kullanılan mallardan oluşan bir stoktur. Bu stoku, diyelim, 2010 yılı sonu itibariyle 500 000 kamyon, 12 milyar m 2 kapalı fabrika alanı, 60 000 dokuma tezgâhı vb. olarak ya da o anki fiyatları kullanarak bir toplam değer olarak ifade edebiliriz. Stok değişkenler veri bir an için ölçülür: 31 Aralık 2010 günü itibariyle gibi. Yatırım akım bir değişkendir ve bu stoka yapılan eklemeleri ifade eder. Milli gelir anlamında yatırım sermaye stokuna yapılan eklemeleri (sermaye oluşumu) ifade eder. Tablodaki 1.3 (2a) kalemi bu artışı gayrisafi olarak verir. Dolayısı ile günlük kullanımda bireysel anlamda yatırım yaptım denildiğinde ima edilen milli gelir anlamında yatırıma karşı gelmeyebilir. İkinci el bir kamyon alan birisi bireysel anlamda yatırım yaptım diyebilir ama bu milli gelir anlamında yatırım değildir çünkü ekonomideki kamyon sayısı ve sermaye stoku artmamıştır. Ama ikinci el kamyon ithal edilmişse bunun edinilmesi yatırımdır çünkü ekonomide kamyon sayısı artar. Gayrisafi sabit sermaye oluşumu yukarıda gördüğümüz sabit sermaye tüketimini içerir. Sermaye stokunu oluşturan mallar zaman içinde kullanıma bağlı olarak eskir ve üretkenlikleri giderek azalarak sonunda üretime katkı yapamaz duruma gelir. Dolayısı ile sermaye stoku arttırılmasa bile mevcut stokun üretkenlik anlamında muhafaza edilmesi için yatırım harcaması yapılması gerekir. Sabit sermaye tüketimi denilen işte bu harcamalardır. Örneğin bir takım kamyon tekeri 18 ay gidiyorsa, her yıl bazı kamyonların tekerleri yenilenir. Yapılan bu harcama sonucunda kamyon sayısı artmaz ama mevcut stokun üretkenliğini korumak anlamında bir katkıdır ve sabit sermaye tüketimi adı altında yatırım harcamalarının bir parçasıdır. Bu kalem daha önce gördüğümüz Tablo 1.2 (D) kalemidir. Buradan Net Yatırım = Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu Sabit Sermaye Tüketimi

Makro İktisat 10 Milli Hesaplar tanımlayabiliriz. Buna göre Net Yatırım sermaye stokuna yapılan yeni eklemeleri (bu sene üretilen bir kamyonun satın alınması, yeni yapılan bir bina) ifade eder. Öte yandan bazı ara malı ve yarı mamul malların stokları üretimin düzgün akışı için gereklidir. Bir araba üreticisi lazım olduğunda ekmek alır gibi ara malı alarak üretimi sürdüremez. Gene aynı üretici sipariş gelince kebap yapar gibi çalışmaz. Sanayide esas olarak belirli bir plan çerçevesinde üretim yapılır ve gelen her talebi anlık üretimle karşılamak söz konusu değildir. Bu nedenle bazı üreticiler bazı ara mallarının ve kendi ürettikleri malların stoklarını taşırlar. Bir yılsonunda diyelim araba fabrikasının stokları 1000 adet araba, 200 ton çelik, 500 yarı mamul gövde olarak verilmiş ve bu stokların değeri o günkü fiyatlarla X o TL olsun. Bir yıl sonra stoklar 900 adet araba, 300 ton çelik, 750 yarı mamul gövde ve değeri de X 1 TL ise firmanın stokları X 1 X o kadar değişmiş olur ki bu değişme de yatırım harcaması sayılır. Çünkü nihai malların başka nihai kullanıcılara atfedilemeyecek kullanımına karşı gelir. Stok değişmeleri çok ciddi değerleme problemi yaratır ve hesaplaması hem firma düzeyinde özellikle de makro düzeyde çok zordur. TÜİK yeni sunumda buna ilişkin tahminleri vermektedir (Tablo 1.3 (2b)). Özetle, I = Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu + Stok Değişmeleri (Tablo 1.3 (2)) = Net Yatırım (sabit sermaye oluşumu) + Sabit Sermaye Tüketimi + Stok Değişmeleri olur. Bu arada konut stokunun sermaye stoku sayıldığını ve yeni yapılan konutlara yapılan harcamaların (yapan hanehalkları bile olsa) yatırım sayıldığını belirtmiş olalım. I.4. Harcanabilir Gelir GSYH yerleşiklerin yurtiçi faaliyetlerinde yarattıkları toplam katma değerdir. Ama yerleşikler yerleşik olmayanlarla da faktör hizmetleri alış verişinde bulunarak faktör geliri yaratırlar. Bir inşaat şirketi Rusya da konut yapıp kazançlarını Türkiye ye getirdiğinde müteahhitlik hizmetleri karşılığında yerleşik olmayanlardan gelir elde etmiştir. Bu tür gelir/giderlere dış alem faktör gelir/giderleri denir. Yerleşik bir bankanın yerleşik olmayan bir bankadan kredi kullanımı karşılığı ödediği faizler dış alem faktör gideridir. Burada önce tanımlarsak NFG = Net Dış Alem Faktör Gelirleri = Dış Alem F. Gelirleri Dış Alem F. Giderleri GSMH = Gayri Safi Milli Hasıla = GSYH + NFG = toplam faktör geliri olmak üzere yerleşiklerin bir dönem içinde yarattıkları toplam faktör gelirlerine ulaşırız. Bunun net değeri = GSMH Sabit sermaye tüketimi = Milli Gelir olarak bilinir.

Makro İktisat 11 N.K.Ekinci, 2017 Şimdi, Almanya daki oğlundan her ay 500 alan bir yerleşik birimi ele alalım. Bu miktar bir faktör geliri değildir ama birimin elde ettiği faktör geliri gibi istediğinde harcayabileceği bir miktardır. Yani harcanabilir gelirinin bir parçasıdır. Harcanabilir gelir bir birimin istediğinde kullanabileceği hazır imkânı ifade eder. Bu örnekte 500 birimin transfer geliridir. Transfer bir mal/hizmet karşılığı olmadan yapılan karşılıksız ödemedir. Genel olarak bir birim için Harcanabilir Gelir = Faktör Gelirleri + Transfer Gelirleri olur. Aynı şey ekonominin tümü için de geçerlidir. Avrupa daki işçilerin Türkiye deki yakınlarına gönderdikleri paralar bu kapsamdadır. Suriye sınırındaki mülteci kamplarında yapılan harcamalar yerleşiklerin olmayanlara yaptıkları transfer niteliğindedir. Van depreminde dünyanın dört bir yanından gelen nakdi/ayni yardımlar da yerleşiklerin aldıkları transferdir. Burada NTR = Net Karşılıksız Transferler = Yerleşiklerin Aldıkları Transferler Yerleşiklerin Yaptıkları Transferler tanımlarsak Y = GSHG = Gayri Safi Milli Harcanabilir Gelir = GSMH + NTR = GSYH + NFG + NTR elde ederiz. Bu yerleşik birimlerin kullanımına açık olan toplam brüt kaynağı ya da toplam harcanabilir geliri gösterir. Bu toplamdan sabit sermaye tüketimi düşülürse Safi (Net) Harcanabilir Gelir = GSHG Sabit Sermaye Tüketimi 3 elde edilir. Şimdi, safi ya da gayrisafi toplam harcanabilir gelir ekonomide iki ana kesim arasında bölüşülür: kamu kesimi ve kamu kesimi dışındaki bütün yerleşikleri kapsayan özel kesim. Böyle olunca bir kesim için harcanabilir olan diğeri için olmayacaktır: Y = Özel Harcanabilir Gelir (Y d ) + Kamu Harcanabilir Geliri (T). Önce kamuyu ele alalım. Dolaylı vergileme yoluyla kamunun katma değerde nasıl pay sahibi olduğunu gördük. Kamunun katma değer içindeki toplam payı bununla sınırlı değildir. Kamu vergiler (dolaylı, gelir ve diğer), zorunlu sosyal güvenlik kesintileri, ceza ve harçlar, kendi sahip olduğu işletmelerin kârları gibi diğer yollarla da (katma değer anlamında) gelir elde eder. Kamunun toplam gelirlerini KG ile göstereceğiz: KG = Gelir vergileri + Dolaylı Vergiler + SGK Kesintileri + Diğer Gelirler. Öte yandan kamu bu gelirlerin bir bölümünü özel kesime transfer olarak, yani herhangi bir mal ve hizmet karşılığı olmadan, verir. Bu harcamaları Tr olarak göstereceğiz ve en temel kalemleriyle: Tr = SGK ödemeleri + Sübvansiyonlar + İç borç faiz ödemeleri 3 Tablo1.1 (b) de olduğu gibi üretim üzerindeki vergi-sübvansiyon için ayarlama yapıldığını varsayıyoruz.

Makro İktisat 12 Milli Hesaplar olarak düşünebiliriz. 4 Buna göre emekli maaş ödemeleri, SGK üyelerinin sağlık harcamalarının kamu tarafından karşılanan kısmı, tarımsal destekler gibi harcamalar kamu transfer harcamalarıdır. Harcanabilir gelir ilgili kesimin kendi iradesi ile kullanabileceği gelirdir. Kamu transfer harcamaları bu nedenle kamu açısından harcanabilir değildir: kimin ne zaman hasta olacağı belli değildir, emekli maaşları ve faiz ödemeleri geçmişten gelen yükümlülüklerdir ve bugün itibariyle kamu açısından ihtiyari (isteğe bağlı) değildir. Kamu harcanabilir geliri kamu gelir transfer harcamaları farkına eşittir: T = Kamu Harcanabilir Geliri = KG Tr. TÜİK Genel Devlet hesapları altında kamu kesimi harcanabilir geliri hesaplamaktadır. O halde olur. Y d = Özel Harcanabilir Gelir = Y T = Y KG + Tr = Y (Tüm Vergiler + Diğer Kamu Gelirleri + SGK katkıları) + (SGK ödemeleri + Sübvansiyonlar + İç Borç Faiz Ödemeleri) I.5. Tasarruf Yatırım Dengesi Genel olarak Harcanabilir Gelir = Tüketim + Tasarruf olur. Buna göre tasarruf tanım gereği harcanabilir gelirin tüketilmeyen bölümüdür. Öyleyse S = Özel Tasarruf = Y d C olur. Harcanabilir geliri safi ya da gayrisafi olarak tanımlamamıza bağlı olarak tasarruflar da safi (yani sabit sermaye tüketimini içermeyen) veya gayrisafi olacaktır. Benzer şekilde kamu tasarrufu da tanımlanabilir. Şimdi, olduğuna göre olur. Burada Y = GSHG = GSYH + NFG + NTR ve GSYH = C + I + G + X M Y = Y d + T = C + I + G + X M + NFG + NTR = C + I + G + CID CID = Cari İşlemler Dengesi = X M + NFG + NTR olarak tanımlanır. CID yerleşiklerle olmayanlar arasındaki (cari) işlemlerin (mal ve hizmet alım/satımı, faktör hizmetleri ve transferler) net dengesidir. Bu özdeşlikler toplam tasarruf yatırım açığı cinsinden de ifade edilebilir. Önce Y d + T = I + C + G + CID özdeşliğini düzenlersek: 4 Dikkat edilirse NTR yerleşik olan ve olmayanlar arasında, Tr ise iki yerleşik birim arasında transferlerdir. İlki toplam harcanabilir gelirin parçasıdır; ikincisi ise toplam harcanabilir gelirin paylaşımıdır.

Makro İktisat 13 N.K.Ekinci, 2017 (Y d C) + T = I + G + CID S + T = I + G + CID CID = (S + T) (I + G) olarak yazabiliriz. Bu özdeşliği toplam tasarruf (kamu + özel) yatırım farkı cinsinden de gösterebiliriz: G = C g + I g = kamu tüketimi + kamu tasarrufu dersek S g = T C g ve CID = (S + S g) (I + I g) = toplam yurtiçi tasarruf toplam yatırım olur. Yani toplam yurtiçi tasarruflar (kamu + özel) toplam yatırımı (kamu + özel) karşılamaya yetmiyorsa cari işlemler açığı verilir. Toparlarsak: X M = GSYH (C + I + G) = Dış Ticaret Dengesi (toplam mal ve hizmetler) CID = Y (C + I + G) = (S + T) (I + G) = (S + S g) (I + I g) özdeşliklerini elde etmiş olduk. Yani kendi ürettiğimiz nihai mal ve hizmet toplamından daha fazla kullanıyorsak (C + I + G > GSYH) dış ticaret (toplam mal ve hizmet) açığı [X M < 0], daha az kullanıyorsak da dış ticaret fazlası veririz. Eğer toplam harcanabilir gelirimizden daha fazla harcıyorsak (C + I + G > Y, ya da I + G > S + T ya da (I + I g) > (S + S g) ) cari işlemler açığı veririz. Tablo 1.4 Tasarruf - Yatırım Dengesi, cari fiyatlarla, milyar TL. 2014 2014 A. GSYİH 2044.47 GSYİH 2044.47 B. C + I + G 2123.90 C 1242.23 C. CID -95.2 I 593.58 D. GSHG (B + C) 2028.7 G 288.10 X - M -79.44 K. Kamu harcanabilir geliri 367.84 K1. Kamu Tüketimi 288.10 K2. Kamu Tasarrufu (K - K1) 79.74 Ö. Özel Harcanabilir Gelir (D - K) 1660.86 Ö1. Özel Tüketim 1242.23 Ö2. Özel Tasarruf (Ö - Ö1) 418.63 T1. Toplam Tasarruf (K2 + Ö2) 498.37 T2. Toplam Yatırım 593.58 T3. CID (T1 - T2) -95.2 Kaynak: TÜİK, TCMB, hesaplama Örnek bir hesaplama Tablo 1.4 te gösterilmiştir. 2014 yılı için harcamalar yoluyla GSYH ve kamu harcanabilir geliri TÜİK verileridir. Cari işlemler dengesi (CID) 2014 yılı için ödemeler

Makro İktisat 14 Milli Hesaplar dengesi bilançosunda 43.55 milyar USD olarak verilmektedir. Bunu TÜİK in 2014 yılı için kullandığı ortalama kur (bkz. Tablo 1.8) olan 2.19 TL/USD ile çevirince CID = 95.2 milyar TL bulunur. CID = Y (C + I + G) özdeşliğinden Y = CID + (C + G + I) = 2028.7 milyar TL olarak hesaplanır (D). Buna göre 2014 yılında toplam harcanabilir gelir yurtiçi hasıladan azdır. Bu da NFG + NTR toplamının negatif olduğu anlamına gelir (NFG + NTR = CID (X M) = 15.77). Toplam harcanabilir gelir bilinince, özel harcanabilir gelir ve özel tasarruf da hesaplanmış olur (Ö, Ö2). Buradan toplam tasarruf (kamu + özel) ve yatırım farkı da CID olacak şekilde bulunur. I.6. Sabit Fiyatlarla GSYH Önce p k y t = p 1k y 1t + p 2k y 2t + + p nk y nt notasyonunu tanımlayalım. Burada k ve t alt-endeksleri dönemi (yılı) göstermek üzere y it = nihai i-malının t yılındaki üretim miktarı p ik = nihai i-malının k yılındaki fiyatı olur. Buna göre Y t = p t y t = t-yılında t-yılı fiyatlarıyla, yani cari fiyatlarla, GSYH, y t = p k y t = t-yılında k-yılı fiyatlarıyla, yani k-yılı sabit fiyatlarıyla, GSYH hesaplaması olur. Açıktır ki cari fiyatlarla GSYH nin zaman içinde değişmeleri hem fiyatlardan hem de miktarlardan kaynaklanıyor olabilir. Fiyat ve miktar hareketlerini ayırmanın ilk akla gelen yolu sabit bir fiyat seti kullanmaktır. Şimdi, her yılın nihai mal/hizmet miktarlarının toplam değerini (GSYH) hem cari fiyatlarla hem de bir 0 ile göstereceğimiz bir temel (baz) yılının fiyatlarıyla hesaplarsak: Yıl 0 1 2 t Cari fiyatlarla: Y o = p o y o Y 1 = p 1 y 1 Y 2 = p 2 y 2... Y t = p t y t Sabit fiyatlarla: y o = p o y o y 1 = p o y 1 y 2 = p o y 2... y t = p o y t GSYH serilerini elde ederiz. Temel yıl için Y o = y o olduğuna dikkat ediniz. Sabit fiyatlı serinin bütün öğeleri aynı fiyat setiyle hesaplandığı için zaman içindeki değişmelerini, ağırlıklı ortalama değişme anlamında, miktar değişmesi olarak yorumlayabiliriz. Sabit fiyatlı GSYH serisini kullanarak ardışık yıllar için (reel) büyüme oranı g t = y t y t 1 y t 1 olarak hesaplanır. Yukarıdaki bilgilerden ayrıca 100 P t = Y t y t = p ty t p o y t

Makro İktisat 15 N.K.Ekinci, 2017 olmak üzere GSYH zımni deflatörü denilen fiyat endeksini de elde ederiz. Buna deflatör = indirgeyici denmesinin nedeni tersten bakarsak y t = Y t/p t olmak üzere nominal (cari fiyatlı) seriyi P serisi ile indirgeyerek sabit fiyatlı seriyi elde edebilmemizdir. Temel yıl için P o = 1 olacağı açıktır. Bu P t serisindeki değişmeler ise bize fiyatlardaki ağırlıklı bir ortalama değişmeyi izleme olanağı verir. Ardışık iki yıl arasındaki enflasyon oranı da zımni deflatörün yüzde değişmesi olarak hesaplanır: π t = P t P t 1 P t 1 100. Dolayısı ile GSYH nin cari fiyatlarla artışı büyüme oranı + enflasyon olarak ayrıştırılmış olur. Bu yaklaşımın örneği Tablo 1.5 te gösterilmiştir. Örneğin, 2014 yılında nominal büyüme %11.5 (= 1748.17/1567.29 1) = büyüme + enflasyon = (%3 + %8) olarak ayrışır. Tablo 1.5 Cari ve Sabit 1998 Fiyatlarıyla GSYH (eski seri), milyar TL. Cari Fiyatlarla 1998 Sabit Fiyatlarıyla Zımni Deflatör (P) Büyüme Oranı Enflasyon Oranı A B A/B 2008 950.53 101.92 9.33 - - 2009 952.56 97.00 9.82-5% 5% 2010 1098.80 105.89 10.38 9% 6% 2011 1297.71 115.17 11.27 9% 9% 2012 1416.80 117.63 12.05 2% 7% 2013 1567.29 122.56 12.79 4% 6% 2014 1748.17 126.26 13.85 3% 8% Kaynak: Kalkınma Bakanlığı Ama bütün bunlar eski güzel günlerde kaldı. TÜİK 2016 itibariyle, birçok ülkede olduğu gibi, sabit fiyatlı seri yayınlamayı bıraktı. Uzun yıllar kullanılan bu yaklaşımın ana kusuru temel yıldan uzaklaştıkça ortaya çıkan göreli fiyat değişmeleri, yeni malların ortaya çıkması, var olan malların kalitelerinde (özellikle fiyata oranla) büyük değişiklikler olması gibi nedenlerle temel yıl fiyat setinin anlamını yitirmesidir. Buna verilen klasik örnek bilgisayarlardır. Kullanımı ve kalitesi (hesaplama gücü itibariyle) hızla artarken fiyatı da hızla düşen bilgisayarları kullanımının çok az olduğu bir yılın (Türkiye de 1987 yılı gibi) fiyatlarıyla bilgisayar kullanımının yaygınlaştığı yıllarda hesaplama yapmak pek anlamlı olmayacaktır. Bu nedenle olanakların elverdiği durumlarda temel yılın her beş yılda bir ileriye alınması önerilirdi. Ama her temel yıl yenilenmesinde ortaya çıkan yeni büyüme rakamlarının kamuoyuna açıklanması ve serilerin devamlılığı için geriye götürülmesi gerekliliği ciddi sorunlardı. Özellikle temel yıl yenilemesi geciktikçe bu sorunların boyutu büyümekte ve yenilemenin daha da ötelenmesine yol açabilmektedir. Bu nedenlerle artık zincirleme endeks yöntemi benimsenmiştir. Zincirleme endeks her yıl için bir önceki yılın fiyatlarını kullanma esasına dayanır. Bu yolla aşağıdaki gibi bir seri oluşturulur.

Makro İktisat 16 Milli Hesaplar Yıl 0 1 2 3 t Cari fiyatlarla: p o y o p 1 y 1 p 2 y 2 p 3 y 3 p t y t Zincirleme sabit fiyatlarla p o y 1 p 1 y 2 p 2 y 3 p t 1 y t Bu seride her yılın GSYH si cari fiyatlarla ve bir önceki yılın fiyatlarıyla hesaplanmaktadır. Yani her yıl için temel yıl bir önceki yıldır ve daha önceki anlamıyla bir temel yıl yoktur. Dolayısı ile bu sabit seriden sadece ardışık iki yıl arasındaki büyüme oranı (g) g t = ( p t 1y t p t 1 y t 1 1) 100 hesaplanabilir. Uzak aralıklı iki yıl arasındaki birikimli büyümeyi zincir kuralıyla büyüme hızlarını çarparak hesaplayabiliriz. Örneğin 1 yılı ile 4 yılı arasındaki birikimli büyüme oranı (1 + g 1)(1 + g 2)(1 + g 3) 1 olacaktır. Bu metot daha sağlıklı büyüme oranları verir ama serinin bir temel yılı olmadığından bu yöntemle elde edilen sabit fiyatlı serinin değerlerini, ardışık yıllar dışında, birbiriyle karşılaştıramayız. Bunun yerine TÜİK Tablo 1.6 daki verileri yayınlamaktadır. Tablo 1.6 GSYH, zincirlenmiş hacim, endeks ve değişim oranları (2009=100) Yıl Endeks Hacim, milyar TL Büyüme oranı, % 1998 71.07 710.09-1999 68.66 686.02-3.39 2000 73.22 731.58 6.64 2001 68.85 687.96-5.96 2002 73.28 732.20 6.43 2003 77.39 773.26 5.61 2004 84.85 847.83 9.64 2005 92.50 924.22 9.01 2006 99.07 989.93 7.11 2007 104.06 1039.73 5.03 2008 104.94 1048.52 0.85 2009 100.00 999.19-4.70 2010 108.49 1084.00 8.49 2011 120.54 1204.47 11.11 2012 126.32 1262.16 4.79 2013 137.04 1369.33 8.49 2014 144.12 1440.08 5.17 2015 152.86 1527.32 6.06 Kaynak: TÜİK

Makro İktisat 17 N.K.Ekinci, 2017 Bu tabloda esas olan zincirleme yöntemle hesaplanmış olan büyüme oranlarıdır. Sonra bir referans yıl için bilinen cari fiyatlı GSYH değeri bu büyüme oranları ile yürütülerek bir endeks ve hacim endeksi oluşturulur. Referans yılı farklı bir kavramdır. Herhangi bir yıl referans yıl olabilir. Tablo 1.6 da referans yıl 2009 dur ve tablodaki endeksler şöyle oluşur: 2007 endeksi = 2008 endeksi / (1 + 2008 büyüme oranı) = 104.93 / (1 + 0.0085) = 104.1 2008 endeksi = 100 / (1 + 2009 büyüme oranı) = 100 / (1 0.047) = 104.9 2009 endeksi = (999.19/999.19)*100 = 100 2010 endeksi = 100*(1 + 2010 büyüme oranı) = 100(1 + 0.0849) = 108.5 2011 endeksi = 2010 Endeksi *(1 + 2011 büyüme oranı) = 108.49(1 + 0.1111) = 120.5. 2007 Hacim endeksi = (2007 Endeksi/100) * 999.19 = 1.0405*999.19 = 1039.7 2008 Hacim endeksi = (2008 Endeksi/100) * 999.19 = 1.0493*999.19 = 1048.5 2009 Hacim Endeksi = 999.19 = cari fiyatlarla 2009 GSYH 2010 Hacim Endeksi = (2010 Endeksi/100) * 999.19 = 1.0849*999.19 = 1084.0 2011 Hacim Endeksi = (2011 Endeksi/100) * 999.19 = 1.2053*999.19= 1204.5. Dolayısı ile endeks büyüme oranları ile zincirleme olarak oluşturulur, hacim endeksi de bu zincirleme endeksle referans yılı GSYH değerinin çarpımıdır. İşte bu nedenle hacim endeks değerlerini sabit fiyatlı bir seri olarak göremeyiz. Benzer şekilde TÜİK harcamalar yoluyla GSYH kalemlerinin her biri için büyüme oranları hesaplayıp hacim endeksleri oluşturur. Bu endeksler de referans yılına göre büyüme oranı ile elde edilir. Ama bunları sabit fiyatlı seriler olarak yorumlayamayız ve TÜİK in deyimiyle "Zincirlenmiş hacim verisinde toplamsallık bulunmamaktadır." Bunun anlamı (referans yılı ve izleyen yıl dışında) zincirleme hacim verileri için Y = C + I + G + X M denkliğinin sağlanmayacağıdır. Bu da daha iyi büyüme tahminleri yapmamızı sağlayan zincirleme yönteminin olumsuz tarafıdır. I.7. Fiyat Endeksleri Yukarıda gördüğümüz P t = p ty t p o y t formülüyle hesaplanan zımni deflatör bir fiyat endeksidir. Bu endeks GSYH kapsamına giren bütün nihai malların fiyatlarını kapsar. Formül incelendiğinde anlaşılacağı üzere bu endeks nihai mal fiyatlarını cari dönem miktarları ile ağırlıklandırıp oranını alır. Genel olarak her fiyat endeksi bir fiyat kümesinin ağırlıklı toplamı olarak hesaplanır ve endekslerin farkı kullanılan fiyatlar ve ağırlıklardan kaynaklanır. Bunlardan en çok kullanılanı TÜFE olarak bilinen Tüketici Fiyat Endeksi ve ÜFE olarak bilinen Üretici Fiyatları Endeksidir.

Makro İktisat 18 Milli Hesaplar TÜFE tipik bir tüketici birimin kullandığı malların fiyatlarını kapsar. Kullanılan ağırlıklar ise bir temel yılı itibariyle ilgili malın tipik bir tüketici bütçesindeki payıdır. Basitleştirerek üç mal gurubu (gıda, giyecek, sağlık) olduğunu ve tipik tüketicinin gelirinin, sırasıyla, %50, %30, %20, oranında üç mal grubuna harcandığını varsayarsak endeksin bir t yılı için değeri yıl değeri 0.5*p 1t + 0.3p 2t + 0.2p 3t olarak hesaplanır ve iki farklı yıl değerlerindeki değişme tüketici fiyatlarında ortalama artış olarak değerlendirilir. ÜFE ise üretici fiyatlarını izleyen bir endekstir. TÜİK in açıklamasıyla Yurtiçi üretimde önemli paya sahip üreticiler ÜFE kapsamındadır.. Üretici fiyatı, yurtiçinde üretimi yapılan ürünlerin, KDV ve benzeri vergiler hariç, peşin satış fiyatıdır. Üretici fiyatları endeksinde tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık sektörlerinde faaliyet gösteren üreticilerin yetiştirdiği ve piyasaya arz ettiği ürünlerin ilk el satış fiyatları izlenmektedir. Sanayi sektörüne ilişkin ürünlerin fiyatları da doğrudan sanayi sektöründeki üretici firmalardan alınmaktadır. Fiyat endeksleri ile ilgili daha kapsamlı bilgi için TÜİK Sorularla Resmi İstatistikler yayınlarına başvurulabilir. TÜFE ve ÜFE endeks değerleri ile bunlardan hesaplanan enflasyon oranları Tablo 1.7 de gösterilmiştir. Tablodaki endekslerin temel yılı 2003 olduğu için bu temel yıl ağırlıkları ve sepeti ile önceki yılların verisi yoktur. Dolayısı ile ancak 2004 yılından itibaren hesaplama yapılabilir. Tablodaki TÜFE ve ÜFE enflasyon değerleri arasında bazı yıllarda önemli farklar olduğu gözlenir. Bu da endekslerin kapsam, temel yıl ve kullanılan ağırlıklar itibariyle nasıl farklılıklar yaratabileceğine ve amaç açısından uygun endeks seçiminin önemine işaret eder. Tablo 1.7 Fiyat Endeksleri, 2003 = 100. % Değişim TÜFE ÜFE TÜFE ÜFE 2003 100.0 -.. 2004 108.6-8.6 2005 117.5-8.2 2006 128.8 131.4 9.6.. 2007 140.0 139.7 8.8 6.3 2008 154.7 157.4 10.4 12.7 2009 164.3 159.4 6.3 1.2 2010 178.4 172.9 8.6 8.5 2011 189.9 192.1 6.5 11.1 2012 206.8 203.8 8.9 6.1 2013 222.3 213.0 7.5 4.5 2014 242.0 234.8 8.9 10.2 2015 260.6 247.2 7.7 5.3 2016 280.8 257.8 7.8 4.3 Kaynak: TÜİK I.8. Kişi Başı GSYH, Uluslararası Karşılaştırmalar GSYH bir ülkedeki (ekonomideki) nihai malların toplam değeri olduğuna göre bu değerin daha fazla olduğu ekonominin nihai kullanıma hazır malların miktarı anlamında daha iyi durumda

Makro İktisat 19 N.K.Ekinci, 2017 olduğunu düşünebiliriz. Buradaki ilk sorun nihai malların ne olduğudur. Nihai malların % 50 si tank, top sülfürik asit vb. mallardan oluştuğu bir ekonomi ile malların %60 nın tüketici malları, kültür, sanat vb. mallardan oluştuğu bir ekonomiyi GSYH bazında karşılaştırmak pek anlamlı olmayacaktır. Amaç insan refahı ise karşılaştırmanın tüketim malları üzerinden olması daha anlamlıdır. Ama gene de GSYH ya dayalı karşılaştırmalar sıklıkla yapılmaktadır. Burada ilk düzeltmeyi nüfus farklılıkları açısından yapmak gerekir: GSYH(kb) = GSYH/ortalama nüfus olarak tanımlanan kişi başına GSYH kullanılabilir. Örneğin TÜİK verilerine göre 2011 yılında Türkiye de İstanbul toplam gelirin %27.7 sini, TRC2 bölgesi (Urfa-Diyarbakır) ise %1.7 sini üretmektedir. Buna göre İstanbul bu iki ilin 16.4 katı daha iyi durumdadır. Ama İstanbul un nüfusu bu iki şehir toplamından kişi başına hesaplamada kullanılan nüfus itibariyle yaklaşık dört kat daha fazladır. Nüfus için düzeltme yapılarak kişi başı gelir hesaplandığında İstanbul ile TRC2 farkı 3.91 kat olarak hesaplanır. İş ülkeler arası karşılaştırmaya geldiğinde öncelikle farklı para birimleri ile hesaplanan kişi başı hasılaları aynı para birimine çevirmemiz gerekir. Bu da genel olarak her ülkenin GSYH sını USD cinsinden ifade etmekle yapılır: GSYH($) = GSYH/(Ortalama dolar kuru). Türkiye de yıllar itibariyle kişi başına GSYH Tablo1.8 de gösterilmiştir. Tablo 1.8 Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla. Yıl Yıl ortası nüfus ('000) (TL) ($) 2000 64269 2 656 4 229 2001 65166 3 766 3 084 2002 66003 5 445 3 581 2003 66795 7 007 4 698 2004 67599 8 536 5 961 2005 68435 9 844 7 304 2006 69295 11 389 7 906 2007 70158 12 550 9 656 2008 71052 14 001 10 931 2009 72039 13 870 8 980 2010 73142 15 860 10 560 2011 74224 18 788 11 205 2012 75176 20 880 11 588 2013 76148 23 766 12 480 2014 77182 26 489 12 112 2015 78218 29 885 11 014 Kaynak: TÜİK Ülkeler arası karşılaştırma genellikle dolar cinsinden kişi başı gelir üzerinden yapılır. Tablo 1.9 nin ilk sütununda cari ABD doları cinsinden bazı ülkelerin kişi başına geliri ve yanında buna bağlı sıralaması gösterilmiştir. Buna göre Lüksemburg da gelir Türkiye nin yaklaşık 11, Etiyopya nın ise 315 katıdır. 5 Ya da Türkiye de kişi başına İran a oranla iki katından daha fazla nihai mal tüketilebilir. Bu karşılaştırma ülkeler arasında 1 USD nin satın alma gücündeki farklılıkları göz ardı 5 Tablo 1.8 2016 yılında düzeltilmiş verilerdir ve kişi başı gelir Tablo 1.9 da Türkiye için verilenden farklıdır.

Makro İktisat 20 Milli Hesaplar eder. Şimdi, diyelim ki Lüksemburg da (aynı ağırlıkta) bir ekmek 1 USD, Türkiye de 0.4 USD ve Etiyopya da 0.1 USD dir. O zaman ekmek satın alma gücüne göre düzeltilmiş kişi başına gelir (= alınabilecek ekmek sayısı) Lüksemburg da 113533, Türkiye de 26110, Etiyopya da ise 3600 olur. Buna göre kişi başına gelirle Lüksemburg da Türkiye ye göre 4.3, Etiyopya ya göre 31.5 kat daha fazla ekmek alınabilir ve bu karşılaştırma 1 USD nin ülkeler arasında ekmek satın alma gücüne göre düzenlenmiş değeri olarak doğrudan karşılaştırmadan daha anlamlıdır. İşte SAGP = Satın alma Gücü Paritesi ne göre düzeltme de buna benzer şekilde 1 USD nin ABD ve diğer ülkelerdeki satın alma gücüne göre yapılır. Buradaki soru şudur: bir ülkede 1 dolara alınan mal sepetini ABD de kaç dolara alabiliriz? Bu diyelim 2 dolar ise ülkenin GSYH sını iki ile çarpmak suretiyle SAGP ile hesaplanmış GSYH sı bulunmuş olur. Bu hesaplamalar İMF, Dünya Bankası ve CIA (!) gibi kuruluşlarca yapılmaktadır ve hesaplamada kullanılan sepet ve metot nedeniyle farklılıklar oluşabilmektedir. Tablo 1.9 Uluslararası SGP Karşılaştırması, 2011, cari USD Kişi Başı Kişi Başı GSYH Sıralama SAGP GSYH Sıralama Lüksemburg 113.533,0 1 80.119,0 1 US 48.387,0 2 48.387,0 2 Almanya 43.742,0 3 37.897,0 3 AB (ortalama) 35.116,0 4 31.607,0 4 Yunanistan 27.073,0 5 26.294,0 5 Rusya 12.993,0 6 16.736,0 6 Brezilya 12.789,0 7 11.769,0 9 Türkiye 10.444,0 8 14.517,0 8 Meksika 10.153,0 9 14.610,0 7 Çin 5.414,0 10 8.442,0 11 İran 4.526,0 11 11.479,0 10 Etiyopya 360,0 12 1.100,0 12 Kaynak: IMF, Dünya Bankası Dikkat edilirse ABD için cari ve SAGP hesaplaması aynıdır. Türkiye için SAGP düzeltme katsayısı 1.38 olarak hesaplanabilir (14517/10444): Türkiye de 10444 dolara satın alınabilecek mal sepetine ABD de 14517 dolar ödemek gerekir. Bizim seçtiğimiz ülkeler için SAGP sıralaması çok farklılık yaratmamakla beraber bazı ülkeler için sıralama çok farklı olabilmektedir. Ama ülkeler arasındaki gelir farklılıkları çok değişir. SAGP ile düzeltilince Türkiye de gelir İran a göre 2.3 değil, 1.26 kat daha fazlayken; Lüksemburg da gelir Türkiye nin 11 değil yaklaşık 5.5, Etiyopya nın ise 315 değil 72 katıdır. Bu farklar hala çok olmakla birlikte daha makul bir hesaplamayı yansıtır. Ama SAGP ülkeler arasındaki yaşam kalitesini etkileyen birçok unsuru (temel sağlık, yaşam süresi, bebek ölüm oranı, mal ve hizmet kalitesi vb.) içeremez. Bu nedenle başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşlar yaşam kalitesi göstergelerine dayalı sıralamalar yayınlarlar.

Makro İktisat 21 N.K.Ekinci, 2017 Çalışma Soruları 1. Bir işletme için aşağıdaki veriler derlenmiştir: Üretim = 1000 Elektrik tüketimi = 150 Satış Fiyatı = 2 Su faturası = 20 Yeni makine alımı = 400 Hammadde alımı = 200 Diğer ara girdiler = 100 Ücret ödemeleri = 500 Kira ödemesi = 300 Bu işletme için katma değer ve brüt karı hesaplayınız. 2. Bir ekonomide C = 200, I = 100, G = 100, X = 100, M = 120 ise bu ekonomide GSYH kaç olur = 3. Bir ekonomide GSYH = 500, C = 200, I = 100, G = 100, M = 120 ise bu ekonomide X kaç olur = 4. Bir ekonomide GSYH = 250, NFG = 10 ve CID = 2 ve X M = 5 ise bu ekonomide GSMH ve GSHG kaç olur = 5. Bir ekonomide bir yıl için Y = 250, Toplam Kamu Gelirleri = 100, Kamu Transfer Harcamaları = 30 olarak verilmektedir. Eğer C = 150 ise bu ekonomide özel tasarruf kaç olur = 6. Bir ekonomide bir yıl için Y = 250, G = 50, Kamu Harcanabilir Geliri = 30, S = 30 ve I = 40 olarak verilmektedir. Buna göre bu ekonomide Cari İşlemler Dengesi = 7. Bir ekonomide bir yıl için GSYH = 250, C = 200, I = 30, G = 30 olarak verilmektedir. Buna göre bu ekonomide aşağıdakilerden hangisi doğrudur: a. Cari işlemler dengesi = 20 b. Toplam mal ve hizmetler dengesi = 20 c. Cari işlemler fazlası = 10 d. Toplam mal ve hizmetler dengesi = 10 8. Bir ekonomide bir yıl için C = 190, G = 40, GSMH = 250, NTR = 10, FG = 15 ve CID = 10 olarak verilmektedir. Buna göre bu ekonomide GSYH ve I kaç olur. 9. Aşağıdaki tabloda 4 yıl için iki malın miktar(x) ve fiyatları(p) verilmiştir. Cari fiyatlarla GSYH hesaplayınız. Zincirleme yöntemle GSYH büyüme oranlarını ve hacim endeksini hesaplayınız. X1 ve X2 için de hacim endeksi hesaplayınız. Toplamsallık sağlanıyor mu? 0 1 2 3 X1 10 11 12 14 X2 15 15 16 18 p1 1 1.05 1.1 1.1 p2 2 2.05 2.1 2.2