İktisat Tarihi I 15/16 Aralık 2016
16. yüzyılda Osmanlı da para kullanımında büyük bir artış gerçekleşmiştir. Madeni sikkelere dayanan para sistemlerinde tağşiş işlemlerinin değişik amaçları olabiliyordu. Batı Avrupa da başlayan fiyat hareketleri, Osmanlı İmparatorluğunda da esas olarak uzun mesafeli ticaret yoluyla yayıldı. Osmanlı ekonomisindeki enflasyonu yalnızca değerli maden girişine ve Avrupa ile ticarete bağlamak hatalı olur.
1600 lerin başındaki Osmanlı fiyatları 1500 lerin başındaki düzeylerinin altı katına ulaşmaktadır. 1585 tağşişi, Osmanlı Devleti için kolay ve parlak günlerin artık geride kaldığını haber vermekteydi Mali bunalımın ve diğer gelişmelerin ekonomi üzerindeki en önemli sonucu, tımar düzeninin çözülmesi olmuştur. Merkezi devletin tarımsal artığın büyük bir bölümüne doğrudan el koyma çabalarının ikinci ve uzun dönemde daha önemli sonucu ise iltizam düzeninin yayılması olmuştur
Tımar düzeninin çözülmeye başlamasıyla birlikte yeni ve farklı bir üretim birimi olarak çiftlikler varlıklarını duyurmaya başladılar. Tüccarlar topladıkları tarımsal malların bir bölümünü kentlere gönderirken, bir bölümünü de Avrupalı tüccarlara devrediyorlardı. Çiftlikleri Batı Avrupa'daki feodal beylerin demesnelerine benzer bir gelişme olarak görmemek doğru olur. 16. yüzyıla damgasını vuran iktisadi genişlemeden kentlerdeki zanaatlar da paylarına düşeni almışlardı.
Fiyat Devrimi nin zanaatlar üzerindeki bir diğer olumsuz etkisi de iç ticaret hadlerini ikinciler lehine değiştirmesi olmuştur. Fiyat Devrimi nin Osmanlı zanaatları üzerindeki en ciddi sonuçları hammaddelerdeki rekabet nedeniyle ortaya çıkmıştır. Yüzyılın son çeyreğine girilirken, nüfus artışı nedeniyle yer yer ortaya çıkan topraksızlık sorunu etkisini duyurmaya başladı
Kırsal alanları terk eden köylülerin önündeki bir seçenek de paralı asker olmaktı. Kentlerde yaşayan halk ve köylüler, eşkıya çetelerinin, sekban bölüklerinin ve devlet kuvvetlerinin taleplerine ve baskılarına karşı kendilerini savunmaya çalıştılar. 16. yüzyılın son çeyreğindeki olumsuz iktisadi koşullar Celali ayaklanmalarının zeminini hazırlamıştı. 16. yüzyıla damgasını vuran iktisadi genişleme dalgası sırasında Batı Avrupa da feodalizm geriliyor, kapitalist üretim ilişkileri ise yayılıyor ve güçleniyordu.
17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa nın çeşitli bölgelerindeki tarımsal yapılar arasındaki farklılıklar artmaya devam etti İngiltere tarımında ise 17. ve 18. yüzyıllar boyunca kapitalist üretim ilişkileri yaygınlaşmaya devam etti 17. ve 18. yüzyıllarda Balı Avrupa da tarımsal meta üretiminin yaygınlaşması ulusal ekonomilerin ortaya çıkmasına yol açmıştı
16. yüzyılın sonlarına doğru gelişen iktisadi, mali ve toplumsal bunalım Celali ayaklanmalarının zeminini hazırlamıştı Taşrada, Balkanlar ve Anadolu daki iktidar boşluğu daha da belirgindi. Ayaklanan valilerle sekban bölüklerinin taleplerine karşı, kentli nüfus ve köylüler kendilerini koruyabilecek toplumsal güçlerin arayışı içindeydiler. Bu kişilerin nüfuzlarını artırmalarında, devlet adına vergi toplama yetkilerini veren mütesellimlik mevkiini ele geçirmeleri olmuştur.
Ayan, yerel ticaretle, uzun mesafeli ticaretle ve tefecilikle uğraşmakta, daha sınırlı ölçülerde de tezgah satın alıp dükkan işletmekteydi Yöre halkı ve özellikle kentliler ayandan belirli hizmetler beklemekteydiler. 1760 lardan itibaren merkez devlet daha da zayıf düşünce, Osmanlı toplumundaki merkez-taşra dengeleri yeni bir evreye girdi.
16. yüzyılın ikinci yarısında başlayan mali bunalım, 17. ve 18. yüzyıllarda da sürdü Ulaştırma imkanlarının sınırlı Mali-bürokratik organizasyon metot ve vasıtalarının kifayetsiz bulunduğu Zirai bir ekonomide tımar sistemi, Osmanlı mali metotlarına ait aşamaların ilki ve en mühimi olmuştur.
Geniş imparatorluğun yüzlerce km uzakta bulunan yerlerinden toplanacak ayni vergileri, doğrudan doğruya ve münferit tarzda tahsis ederek yürütmek imkansız olduğu için vergilerin nakden alınması veya nakde çevrilerek merkezi bir hazineye intikal ettirilmesi ve oradan faaliyet zümrelerine maaş şeklinde ödenmesi zarureti vardı.
İltizam usulü mahiyetindeki intikal faaliyetine mevzu teşkil eden mali birim bir veya birkaç vergi kaynağının birleşimini temsil eden mukataalardır İltizam usulü Osmanlı İmp da da kuruluşu takiben ortaya çıkmış ve tımar sistemi ile bir bütünü meydana getirmek üzere birbirini tamamlamıştır Bu yöntemde devlet, belirli bir vergi kaynağından vergi toplama işini açık artırma yoluyla mültezim adı verilen özel kişilere devrediyor ya da satıyordu
Bu zümrenin asıl hedefi mümkün olduğu kadar yüksek kar elde etmekten ibaretti ve tahsilini geçici bir süre ile yüklenmişti Kendilerine maaş yerine büyük dirliklerin vergi gelirleri tahsis edilmiş olan devlet memurları da, bu gelirlerin toplanması işini mültezimlere devretmeye başladılar Bir kısım ulufeliye maaşlarını devlete terk etmeleri karşılığında iltizama verilmeye başlandı.
Askeri zümre mensuplarına kayd-ı hayat şartı ile ilzam edilmesine ait tatbikattan yine aynı mukataaların umuma açık müzayede ile satılmasına intikal etmek köklü bir sıçrama sayılamaz. Satışa çıkarılmış olan mukataalar başlangıçta çoğunluğu itibari ile yıllık hasılatı düşük meblağlara varan küçük mukataalardı. Müzayedede en yüksek muacceleyi teklif ederek mukataayı satın alan şahsa malikane sahibi olarak bir berat verilirdi
Malikaneci elindeki mukataayı serbestçe satmak hakkını da haizdi Malikane sahibi satın aldığı mukataanın satış tarihinde devlete temin etmekte olduğu yıllık nakdi vergiyi her sene 3 taksitle aksatmadan ödemeyi taahhüt ediyordu. Malikane sahibi aslında ve nizamında devlet tarafından reayayı korumakla görevlendirilmiş gibi idi.
Mukataasının yanı başında kalarak vergileri bizzat tahsil etmek üzere yaratılmış görünen malikaneci tipi zamanla malikanesini iltizamla idare ettiren bir rantiyer haline girmiştir. Vergi kaynağını en iyi vergilendirebilecek mültezimler genellikle mukataa mahallinde yerleşmiş sayıları mahdut zengin ve nüfuzlu adamlardı İltizam sistemi gibi malikane sistemi de merkezi devletin mali bunalımına çözüm getirmemiştir
İstanbul'daki açık artırmalara katılan malikane sahipleri, vergi gelirlerinin toplanması işiyle her zaman kendileri ilgilenmiyordu. 18. yüzyılda taşrada güçlenen ayan malikanelere konu olan mukataaları doğrudan ele geçirmeye çalışmamıştır Reayayı himaye hedefini gerçekleştirmekte netice ve esas itibariyle malikane sisteminin başarılı olmadığı tespit edilebilir.