Türkiye 5. Biyolojik Mücadele Kongr esi. 4 7 Eylül 2002. ERZURUM Zararlı lara karşı biyolojik müc ad elede ge liş me ler Nedim UYGUN" Giriş Ver yüzündeki tür sayısı 1.250.000'nin üzerind e olan böcekler tüm hayvansal canlılarm da %75'ini oluşturmaktadı r. Bu kadar zengin türe sahip olan böceklerin heps i zararlı değildir. Bunların yaklaşık üçte biri zararlı, üçte biri yara r lı, üçte biri de nötür türlerdir. Insanlara ve hayvanlara hastalık taşıyarak sağlığı tehdit edenler, kültür bitkilerinde ürün kayıplarına neden olanlar, Orman ve Süs bitkilerine zarar verenler ile kentsel yaşamda sorun yaratanlar zararlı kabul edilmektedir. Ancak bunların %99' a yakın bir kısmı doğalolarak baskı altında tutulmaktadır. Geriye kalan % i kadarı bile ortaya çıkardığı çok önemli sorunlar nedeniyle insan oğlunu tarih boyunca uğraştırmaya yetmiştir. Gerek sağlık, gerek sosyal ve gerekse ekonomik açıdan birçok olumsuzlukları ortaya çıkaran bu türleri elemine etmek veya baskı altına alabilmek için tarihin ilk devirlerinden bu yana çeşitli mücadele yöntem ve teknikleri geliştirilmiştir. Bunlar, K ültürel Önlemler, Fiziksel-Mekaniksel Mücadele, Kimyasal Mücadele, BIyolojik Mücadele, Blyoteknik Mücadele ve Entegre Mücadele olarak gruplandırılabilir. Bu yöntemlerden kimyasal mücadele özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra zararlıları baskı altına almada en yoğun kullanılan yöntem halin e ge l m i şt ir. Bunun ana nedeni ise, 1940'1ı y ı ll arda sentetik pestisitlerin keşfedilmesi, kı s a sürede etk i göstermesi ve uygulamasının kolayolmasıdır. Ancak, kı s a sürede etki gösteren, uygulaması kolayolan bu tür kimyasallara, zararlılar ve h astalıkl arla mücadelede tek kurtarı cı olarak bakılmış ve uzun süreli olumsuz etkileri 1950'li y ı ll ara kadar fark edilmem i ştir. Kim yasalların uzun vad ede çevreye yaptıkları geriye d önüşüms üz olum suz etkileri ilk olarak 1962 yılında Rachel Carson tarafından "Sessiz ilkbahar" (Silent Spring) adlı kitapta a nl at ı lm ış tır. Bu kitap biyologlara, ekologlara, araştırıcılara, çevrecilere vb. birçok kesime çok önemli mesaj lar v erm iş ve bundan sonra da bu konudaki çalı şm ala ra h ız ve r ilmiştir. Örneğ in, OOT'nin keş finden önceki 1 940 ' la rın başına kadar zararlılar tarafınd an üründe meydana gelen kaybın dünya orta l am as ı %7 iken, i 980 ' lerin sonu na d oğru bu kay ıp %13'e yü k se l m işt i r (Wilson, 1990). Bu ürün kaybındaki iki kat lık a rt ış, ilaç devrimin den sonra baş lam ı ş ve aynı dönem içinde ilaç k u ll a nı m ın da ise i 2 ka t lı k bir artı ş meydana ge lm i ş tir (Poppy, 1997). Ürün kay ıpla r ın dak i bu art ı ş, ilaçlara daya nıklı lı ğ ın artma s ı, potansiyel za rarlı l arın 1 Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, O1330 Adana 23
ekonomik za ra r lı durumuna geçmesi ve doğal d üşm anların öldüru lmesinden kaynak lan m ı şt ır. Bunlara insan ve hayvan sağ lı ğ ın ın tehdit edilmesi, g ı d a maddelerindeki ilaç kalın tı l arı, çevre kirlenmesi ve yüksek ilaç fı yatlar ı da eklenince, kimyasal mücadeleye alternatif çevre dostu ve daha ucuz mücadele yöntemlerine geçilmesi zorunlu hale ge l m i şti r. Bu yöntemlerden en ümit verici, en çevre dostu, en ucuzu ve en sürdürulebilir o l anı ise "Biyoloji k Mücadele" dir. Biyolojik mücadele çalı şmal arın a ağırlık verilmesinin nedeni, sadece kimyasal mücadelein olumsuz etkisinden kurtulmak de ğil, ay nı zamanda belkide daha önemlisi, d oğada zara rlı lar ı %99 o ran ın da bask ı a l tında tutan yarar lı mikro ve makro organizmalardan ya rar lan ı l mak istenmesidir. Biyolojik Mücadelenin Tanımı Bilim adam l arınca Biyolojik Mücadelenin tanımı uzun y ı l lar tartı şı lmı ş ve hala da tart ışı l maktad ı r. Biyoloj ik mücadele terimi ilk kez 1919 yılında Smith tarafından kullanılmış olup, biyoloj ik mücadeleyi basit olarak " zara rlı populasyonl arını doğal düşmanları vasıtasıyl a h askı altına alma veya düzenleme" şek lin de tanımlam ıştır. Yazar burada d oğal dü şman olarak sadece parazitoit, predatör ve patojenleri kasdetmi ştir. Van den Bosch et al., (1982), biyolojik mücadele teriminin hem "Uygu lam alı Biyolojik Mücadele" yani " insanlar t arafından doğal düşmanların zarar lı l ara karş ı ku llam lm as ı" ve hem de "Doğa l Biyolojik Mücadele" yani " insan ın rn üdahelesi olmadan doğada kendil i ğ inde n o l u şag e l en bask ı yı " ifade e tınek üzere kullarnldığıru belirtmektedir. Debach (1974) biyolojik mücadeleyi doğal mücadelenin bir parçası olarak kabul etmekte ve ekolojik anlamda "pa razitoit, predatör ve patojenlerle, herhangi bir zararlının populasyon yoğ un l uğ u n u, bu etmenlerin olmadığı zama nki yoğu n l uğu n d an daha düşük düzeyde tu tu l ma s ın ı sağlayan düzenlemeler" olarak tarif etmektedir. Debach (1974) d o ğal mücadeleyi ise "D oğa d a canlı populasyonla rının belirli bir zaman periyodu nda in iş ve ç ı kış la rı nın bir veya daha çok doğal faktörler kombi nasyonu tarafından düzenlenmesi" şek lind e tarif etmekte ve bu faktörleri biyotik ve abiyotik olarak iki gruba ay ınnakt ad ı r. Bu faktörler; - D oğal düşmanlar, - Besin (kalite ve kantite), - Tür içi rekabet, - T ü r le ra ra s ı rekabet (d iğer doğa l düşman l ar), - İklim ve diğe r fiziksel faktörler, ve - Yer ve yaşam alanı istekleri. 24
Burada da gö rü l düğü gibi "Doğal mücad ele"de insan aktivitesi yoktur. Biyolojik Mücadele'de ise; - Biyoloj ik mücadele alanını uygu l ayıcı belirler, - Tüm faaliyetler insanlar ta rafından yönetilir ve - Ekonomik girdi gerektirir. Dolayısıyla biyolojik mücadele kend iliğinden ge li şen bir olayolmayıp, insan aktivlteslnl gerektiren düzenlemelerdir. Son yıllarda bazı bilim adamları Doğal Mücadele (Natural control) veya aynı anlamda kullanılan Doğal Biyolojik Mücadele (Natural biological control) terimlerinin yanlış kullanıldığını belirtmektedirler. Çünkü "control" terimi biyolojik mücadele (biological control) kimyasal mücadele (chemical control), fiziksel mücadele (physical control) gibi terimler olup, bunlarda da mutlaka insan aktivitesi vardır. Bu nedenle, "Natural control" ve "Natural biological control" terimleri yerine insan aktivitesinin olmaması nedeniyle "NATURAL REGULATION" terimlerinin kullanılmasının daha doğru olacağını savunmaktadırlar. Huffaker and Messenger (1976), bazı bilim adamlarının bitkilerde hastalık ve zararlılara karş ı dayanıklı ya da toleransı. ırklar gelişti rilmesi, kültürel uygulamaların modifikasyonuyla zararlıların bulaşmasının önüne geçilmesi ya da azaltılması, kısır erkek salım yöntemiyle zararlıların erdikasyonu, genetik çalı şmalar, hormon ve feromonlara dayalı mücadele yöntemleri vb. birçok mücadele yöntem ve tekn iği biyoloj ik mücadele kapsamına alarak kapsamı geniş letm ek istediklerini vurg ulam akta dı rlar. Yazarlar bu yöntemlerin biyolojik mücadele içinde yer almas ının genelde onayl anmadı ğ ını da belirterek, var olan uygun tanımın geçerli o ld uğunu savunmaktadırlar. Bu biyolojik mücadele yöntemi içine a lınmak istenen bu kon uların bir kısmı "K ültürel önleml er" bir kısmı ise "Biyotekni k yöntemler"o larak değerlendirilmekted i r. Bu konu ile ilgili olarak Doutt (1972), Biyoloj ik mücadele tanımının ya da a n lam ının bu şekilde genişletilmesin in "Biyoloj ik mücadel enin eş s iz ekolojik ve fonksiyon el esas la rını karartacak, kamufle edecek ve za ra r verecektir" demektedir. Sailer (1 991), ferom on la rı, doğal bitki türevierini, böcek ge l i ş im düzenleyicilerini. steril böcek sa l t m l arım ve genetik man ipul asyonları ya rd ım c ı biyolojik mücadele (parabiological control) etmenleri olarak kabul etmektedir. Hagler (2000), biyolojik mücadele 'yi "Zara rlı ların mücadelesinde, d oğa l d üşm anlann insanlar tarafından ku l lanılmasıdır" şek linde tarif etmekte ve biyolojik mücadeleyi doğal mücadeleden ayınnakt adır. Yazar a yrı c a, ABD Ulusal Bilimler Akademisi'nde bir grubun, biyolojik mücadelenin tanımında bulunan can lı organizmalara gen ve gen ürünlerini de ekleyerek 25
biyo lojik vurgul amaktad ır. mücadelenin çalışma alanın ı genişletmek istediklerin i FAO' nun i 996 yılında ç ıkardı ğı "Egzotik Biyolojik Mücadele Etmenlerinin ith ali ve Sa lı m ı ile ilgili Yönetme lik"te biyolojik mücadele, "Can lı doğa l düşmanlar, antogonist1er, rekabetçiler ve diğer kendi çoğalabilen biyolojik varlıkların knllanılmasıyla yapılan zararlı mücadele stratejisidir" şek linde tarif edilmektedir. Kanımca bu tarif biyolojik mücadeleyi en iyi şekilde tanımlamaktadır. Çünkü bu tarifte, "kendi çoğal abilen biyolojik varlıklar ve insanlar t a rafından kullanılması" gibi biyolojik mücadelenin esasını vurgulayan terimler yer al m ak ta dı r. Nitek im daha önceleri "ENTOMOPHAGA" ve 1998' den sonra da " BIOCONTROL" adı a lt ında ç ıkan ve sadece biyoloj ik mücadele ile ilgili makaleleri basan derginin i 985-2000 yı lı say ılarındaki makale ko nuları incelendiğ in de tam amın ın kendi ç o ğ al ahilen biyolojik va r lı k l arın biyolojileri, ekolojileri, av -a vcı, konuk çuparatitoit i lişk i l eri, il açl arın doğa l dü şm anl ara etkileri, antogo nistler, za rar lı ve yab anc ı otlara ka rşı canlı organizma ların kullanı lması vb. kon u l arı içerınekt e olup, can lı olmayan biyoloj ik kökenli bile ş ikler in kullan ılm a sı, hastalık ve zarar lı lara day anıklı bitki ı rkıarının ge l iştr i l mes i, hormonlar, feromonlar, gen ve gen ürünleri vb. biyolojik mücadele kapsamına girıneyen konular dergide yer a l m amaktad ı r. Ancak, Kültürel önlemler ve Biyoteknik yöntemler olarak ad l an dırılan y u k a rı da say ı lan yöntemlerin "Entegre Mücadele" programl arında ağırlıklı olarak yer alması Biyolojik mücadelenin başarı sını arttıracaktır, çünkü bunlar genellikle selektifolup, doğal dengeyi bozucu nitelikte değild irle r. Biyoloji k Mücadele Uygulama Yöntemleri Yeni Doğal Düşman ların İthal Ed ilere k Yerleştirilmesi Bir bölgeye yeni bir zararlı g i rd iğ i n de, gi rd i ğ i bölgede doğal d üşm an la rı da yoksa k ı sa bir süre sonra çok yüksek populasyonlar o luştura ra k ekonomik zararlara neden olurlar. Bu zararı önlemek için, za ra rl ın ın orijin ülkesinden d o ğal düşm anları ithal edilerek zara rlın ın b u l u nd u ğ u faunaya yerle ştirilmey e ça lış ı lı r. Aynı iş l e m yerli doğal d ü şm a nla rın etkili o l m adığı ekonomik zararlı yerli türlere de uy gu lanmaktadır. En eski yöntemlerden biri o lduğu için buna "Klasik Biyoloj ik M üca dele" adı da verilmektedir. itha l edilecek doğal dü şmanlarda o lma sı gereken özellikler aşağ ıdaki şe k i l de s ıralanab ilir. - Konukçn spek t rıı m u dar o lm a lı d ır. Bu nedenle konukçusuna öze ll eşm iş parazitoitler, polyphag predatörlere tercih edilmelidir. 26
- Gird ikleri bölgeye uyum sağl amalıdır. Girdikleri bölgenin ekoloj ik koşu llar ında yeteri kadar çoğalamıy orl arsa etkili o l m a la rı mümkün değild i r. - ith al edilecek do ğal d üşman kolay üretilebilmelidir. Çünkü ithal edilen doğal düşm anların g irdiğ i bölgeye yerl eştirme şan s ını artt ırmak için birkaç y ı l belli sürelerle milyonlarcasının üretilip salınma sı gerekebilir. - itha l edilecek doğal dü şman, girdiğ i bölgede belli bir süre sonra zararlı durumuna ge çmemelidir. - Yerli doğal düşmanlardan daha başarılı olmalıdır. Böylece, herhangi bir doğal düşmanı ithal etmeden önce doğal düşmanın kendisini ve yeni g ireceği bölgenin ekolojik koşullarının çok iyi araştırılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. ithal ve yerleştirme calışmalarında ülkemiz için en başarılı örnek olarak, Torbalı koşnil (lcerya purchasi)'e karşı Rodolia cardinalis ve Defne beyazs in eğ i (Parabemisia myricae)' ne karşı Eretmocerus debachi'yi gösterebiliriz. Şu anda bu zararlı ların mücadelesinde bu doğal düşmanların d ışında başka hiçbir mücadele yöntemine gerek duyumamaktadır. Doğal Düşmanların Çoğaltılarak Salınması Doğal düşm anlar salındıkları faunaya yerleş ip, çoğalıp ertes i yıla geçemiyorsa, ithal edilen doğal d üşman s alım için yeterli miktarda değ il s e veya d oğada mevcut d oğa l düşman lar zararlıy ı baskı a lt ın a alabilecek populasyon düzeyinde de ğil se, bu gibi durumlarda doğal düşman lar laboratuvarıarda periyodik olarak üretilerek gerekli zamanlarda ve yeterli sayıda zararlının bu lunduğu alana sa lı nı r. Bu yöntemde en çok kullanılan biyoloj ik mücadele etmenleri entomopatojenlerdir. Dünyada bugün birçok entomopatojen ticari olarak üreti1mekle ve ekon omik za rar lı türlere karş ı kull anılmaktad ı r. Parazitoit ve predatörlerin üretimi ent omopatojenl ere oranla hem zor hemde daha p ahalıd ır. Tüm bunlara k ar şın yine de bazı firmalar ve küçük i şletm eler bu doğal dü şm anlan av ve konukçuları üzerinde üretip satmaktadırlar. Parazitoit ve predatörlerin ya pay besi ortam larında üretilm eleri daha ucuza malolmaktad ı r. Ancak burad aki esas problem ya pay besi ortam ında üretilen doğal d üşmanl arın doğada etkili olup o lmad ığ ın ın araş tırı larak ona göre yapay besi o rtam ının h a z ırl anm asıdır. Bunlara ek olarak parazitoit ve predatörlerin üretim i ve s a lımı belli standartlara otu rtu lmalıd ı r. Ö rneğin, bir yumurta paraz itoiti zara r lı yumurta sının doğada b u lunduğu bir dönemde ve günün serin saatlerinde sa l ın m a lıd ı r. Salı m la rda za rarlı populasyonuna göre ya rarlının salım miktarı hesaplanmal ıdır. Bu tür güçlükler nedeniyle parazitoit ve predatörlerin çoğa l tı lıp salınmas ı gene llikle yüksek ekono mik değeri olan ürünlerde ve sera vb. dar alanlarda uygu lan maktadır. Doğa l d üşm a nl arı n çoğa lt ı larak salı m 27
yöntemi son derece çevre dostu bir yöntemdir. Ancak yukarıda özet olarak değinilen problemler aş ılmadan, doğal düşmanların üreticiye sunulması bu yöntemin gelişmesini önemli ölçüde engelleyecektir. Doğada Mevcut Doğa l Dü şmanların Korun ma s ı ve Desteklenmesi Bu yöntem aslında mevcut doğal dengenin korunmasında veya deng e bozu lmu ş ise tekrar kurulmasında en öneınli çalışmaları olu şturur. Çünkü doğada her zararlı nı n birden fazla doğa l düşmanı olup, za rar lı lar bunlar tarafından bask ı a lt ında tutul urlar. Herhangi bir nedenl e (b ilinçsizce ve s ık ilaç k u lla nım ı, b iyo topl arın doğal düşman lar aleyh ine değ i şt i r i lme si vb.) bu doğa l dü şmanlar olumsuz yönde etkilenirse, yani populasy onları düş erse, do ğal dü şman ba sk ı sından kurtulan zararlıl ar kısa bir süre içinde ç oğ alarak ekonomik zarar düzeyi nin üstün e çık arlar ve önemli ölçüd e zarar oluştururlar. işte bu nedenle ekosistemler zararlı ve yararl ılar aç ıs ından çok iyi ara ştırılarak z arar lı nı n baskı altında tutulmasınd a ana faktör olan do ğal düşm anların tü m ekolojik istekleri yerine get irilmeye ç alı ş ılmalıdır. Doğal dü şmanların faaliyetini engelleyen faktörler araştırılarak ortaya konu lma lıd ır. Koruma ve destekleme çalışmal arı nda aşağı dak i konulara dikkat edilmelidi r: - Geni ş spektrumlu ilaçlar yeri ne spesifik ilaçlar kullanılmalı, - Olanaklar ölçüsünde kaplama ilaçlama yerine nokta ilaçlamaya yer verilmeli, - ilaçlam a mutlaka gerekiyorsa, doğal dü şman faali yetin in en yoğun olduğu dönemin d ı şında y a p ı lm a lı, - Do ğal dü şmanların inaktif dönemlerinde saklanabilecekleri barınaklar oluştu rulmalı, - D o ğa l düşmanlara balı, madde, nektar, polen vb. besin üreten d oğal besin kaynakları hazırl anmalı, - Gerektiğ inde yapay besin ilave edilın eli, - Tarla ve bahçe kenarl arındaki bitki örtüsü yok ed ilmemeli, k orunmalı, - Doğal düşmanların alternatif av ve konukç uları korunmalı, yoks a ortamda bulunması sağlanmalı, - Doğal d üşmanların faaliyetini engelleyen karı nc a ve toz sorunu çözülmelidir. Biyolojik Müca delede Kullanılan Etmenler Doğada doğa l o l arak bulunan canlı grup l arın ın hemen herbirinde doğal dü şman niteliğinde türle r olup, bunlar aşağıdaki şek ilde s ı ra l an ab i l i r : 28
Böcekler Akarl ar Bakteriler Funguslar Virüsler Nematodlar - Balıkl ar - Ku şl ar - Memeliler - Salyangozlar ve Sürnüklü Böcekler - Protozoalar Bunların tümü biyolojik mücadelede özellikle de doğal biyolojik mücadelede doğal dengenin korunması açısından vazgeçilmez bir öneme sahiptirler. Ancak insanlar tarafından yönlendirilen biyolojik mücadelede en parazitoit, predatör ve entomopatojenlerde görülmektedir. yüksek başarı Parazlloitler Parazitoit terimi entomoloji ile ilgili birçok literatürde ve özell ikle de daha eski literatürde "parazit" olarak geçmektedir. Bu iki terim çok kez içiçe de ğiştitilerek kullanılmaktadır. Ancak, parazitoitler konukçuları üzerinde beslenerek konukçusunu öldürürler, parazitler ise yine konukçuları ile beslenirler fakat konukçusunu öldilrmezler. Parazitoitlerin ergin öncesi dönemleri sadec e bir adet konukçu ile beslenirler. besl endiği konukçudan ayrılmazlar ve o konukçuyu aynı zamanda yaşama yeri olarak kullanırlar. Parazitoitlerin erginleri ise hareketlidirler ve yaşamlarını sürdürınek için genellikle ballı madde, nektar ve polene gereksinimleri vardır. Ancak bazı türlerin konukçuları ile de beslendiği ve bu yolla da konukçusu üzeride etkili olduğu bilinmektedir. Parazitoitler genellikl e konukçularından daha ufaktır ve konukçularının belirli bir dönemini parazitlemektedirler. Böylece yumurta, larva, pupa parazitoitleri diye gruplandırılırlar. Bazı durumlarda ise parazitoit yumurtalarını konukçusunun herhangi bir dönemine koyar ve ergin olarak bir sonraki dönemind en dışarı çıkar. Örn eğin yumurta, konukçusunun larva dönemine bırakıldığında, parazitoit erginleri konukçunun pupa döneminde ortaya çıkar. Bu gibi parazitoitlere larva-pupa parazitoille ri ad ı veril ir. Zararlılara saldıran paraz it oiı e genellikle pirimer parazitoit, pirimer parazitoitlere saldıranl ara ise hyperparazitoit denilmektedir. Hyperpara ziloitlerin ortamd a bulunması genellikle biyolojik mücadele aç ı s ınd an istenmeyen bir durumdur. Parazitoiller genellikle sadece bir konukçu türe veya akraba birkaç türe s a ldı rı rl ar. Bu durum parazitoitlerin biyolojik mücadelede ku ll anı l ab ile cek en uygun etmen o l mas ın ı sağ lam ış t ır. Gerek üretiminin predatörlere göre kolay o lm ası ve gerekse de konukçu spektrumunun dar o lması nedeniyle klasik biyoloj ik mücadele ve çoğa l tı larak salım yap ı lan biyoloj ik mücadele programl arında en çok kullanılan bir etmen grubunu o l u ştu ru r l ar. 29
Doğal ve agroekosistemlerde sayılamayacak kadar çok türü bulunan parazitoitle rin yak laşık %78'i sadece Hymenoptera ve bir bölümü d e D iptera takımında bulunurken, predatörlerin ise böcekl erin hemen hem en tüm takımlarında az veya çok oranda bu lunduğu bildirilmektedir (Feener and Brown, 1997). Predatörler Birçok böcek takımında bulunan predatörler genellikle pol yfagdırla r. Belirli bir ava özelleşmiş olan ları çok azdır. Bunların hem ergin öncesi, hem de ergin dönemleri genellikle av c ıdır. Çok y ay gın olmamakla birlikte b a zı predat örlerin erginleri avl arı ile de ğil, ballı madde, nektar, polen, su vb. maddelerle beslenirler. Erg in predatörler yumurta l ar ın ı av larının bulund uğu yerlere bırakı rlar, yumurtadan çıkan larvalar av larını aramaya ba şl arlar ve bul duklarını ya çi ğneyerek ya da sokup-emerek oburca tüketirler. Bunlar genellikle kendinden dah a ufak ve daha zay ı f avlara saldırırlar. Ancak, ba z ı predatör türleri kendind en daha iri bireylere sa ld ırd ığ ın da onu ilk önce bir zehirle hareketsiz hale getirir ve ondan sonra yemeye baş l ar. B azı gelin bö c e ğ i erginlerinin i -2 ay lık ömürlerinde günd e i 00 kadar yaprakbiti tükett iği bilinmektedir. Polyfag ol mal arı nedeniy le predatörler, özellikle koruma ve destekleme şek l i n dek i biyo lojik mücdele programla rında kullanılabilecek en önemli etmenlerden bir grubu o l uşt u ru rla r. An cak, bazı türlerde kannibalizm, bazı türler in ise zara rlı olmayan di ğer can lı la rla beslenmes i, predatörlerin olumsuz yönleridir. Predatörlerin çoğa l t ı l a rak biyoloj ik mücadelede kull am lması tam olarak uygulamaya sokulamam ışt ır. Bun ların kitle üretimi paha lı ve zordur. Yapay besi o rtam larında üretilenlerin de doğadaki etkinli ğinin belirlenmesind e önem li eksi klikler vardır. Yapa y besi ortamı hazırl ama ve predatörlerin etkinliklerinin belirlenme si konul armda ki ara ş t ırma l ar yoğun bir ş e ki lde sürdürülmek tedir. Entomopatojenler Böcek lere karşı biyoloj ik mücadelede kullamlan entomopatojenler, bakteriler, fungu slar, virüs ler, protozoalar ve n ern atodları kapsamaktadır. Bir t ak ı m literatürde protozoalar ve nematodlar kendi ad l arı ile ay rı gruplar halinde incelenirler. Burad a belirtilen her gruptan yüzlerce hatta binlerce türün böcekle re sa l dırdık ları bilinmekte dir. Ancak bunlar dan çok az ı za rarlı mücadelesinde ku ll amlmakt a dır. Doğ ada doğa l o la ra k bulunan entomopatoj enler böceklere sal dırırl ar, hastaland ı rı rl ar ve bazende öldürürler. Birçok entomopatoj enin kitle üretim i yap ı larak " biyoloj ik insektisid"olarak piyasaya sü rü l müş tür. Bun l a rı n en başında gelenlerden biri de 30
Bacillus thuringiensis olup, birçok böcek türüne karş ı başarı ile kullanılm akt adır. Entomo patoj enler genellikle standart ilaçlama aletleri veya sula ma suyuna ka rı ştırılarak uygul anmakta dır. T icar i olarak üretilen bu entomopatojenler genellikle türe spesifik o l d u ğ u için biyolojik mücadelede emniyetle kullanılabilecek etmenlerdir. Ne yaz ı kk i bu preparatlar dün ya ilaç piyasasının ancak %2-5' ini oluşturınaktadırlar (Ridgway and Inscoe, 1998). Bu konudaki ç a lı şm a l ar hızla sürdürülmekte olup, birçok entomo patoj en tü rün biyolojik mücadelede ümitvar sonuçlar verd iğ i ortaya ç ıkar ılmıştı r. Diğer taraftan doğada d oğal olarak bulunan entomopatojenler için uygun mikrohabitatlar oluşturarak onların etkinliğinin artırılmasına çalışılmalıdır. Sonuçlar ve Öneriler Tarım ilaçlannın her türlü olumsuz etkilerinin ortaya çıkm ası, doğadaki yaralanılabilecek doğal düşmanların bolluğu ve çevre bilincinin artması "Biyolojik Mücadele" gibi çevre dostu, sürdürülebilir ve ucuz bir mücdele yöntemine ağırlık verilmesinin nedenleri olmalıdır. Ayrıca uluslararası doğal düşman ithalierinin kolaylaşma sı ve doğa l düşmanların kitle üret imlerinde modem teknoloj inin kullanılm ası da biyolojik mücadele çalışmaların a hız verilmesini gerekt iren diğer nedenlerdir. Bugün istenen, birim alandan sadece bol ürün almak değil, aynı zamanda belki de daha önemlisi gıda güvenirliği olan üretim ya pmakt ı r. Bu ned enle ABD başta olm ak üzere tüm batı ülkelerinde ilaç kullanımının olmad ığ ı veya en az o lduğu mücadele yö ntem lerine geçilm esi için dev let tarafınd an çok yoğun çalışmal a r yapıl maktadır. Örneğ i n, ABD 'inde devl et önc ü l üğü n de ürünlerin % 75'inde Entegre M ücadele (IPM) uygulamalarını y erl e şti rın ek için çalışmalar başlatılmıştır (U.S. Congress, 1995). B iyolojik mücad ele yöntem inin ağırlıklı olarak devreye g i rd iğ i, ilaç ku llanım ı nın elemin e edild iğ i veya en aza indirildiğ i entegre mücad ele uygu lama ları ge lişmekte olan Asya ülkelerinde bile ulusal ürün koruma stra tejis inin en başınd a ge lmektedir. Ülkemi zde ise " Biyolojik m ücadel e 'konu surıda devlet desteğinin yeterli o ld uğun u söy lemek mümkün de ğildir. Antalya' da var olan tek "Biyolojik Mücadele Enstitüsü'''de 1980'1i y ıllard a kapa tı l mıştı r. Umudumuz ve önerimiz, sağlıklı bir yaşam, ila ç s ı z sebze ve meyve ve temiz bir çevre için, devl etin d e steğ i b aşta olmak üzere, araşt ırıc ı lar, üret ici ler, uygulayı cılar ve top lumun her kesim inin bu konuya duy arlı olma sı ve deste k vermesidir. Bir k ız ı ld eri lin in kehanet i: - Ya lnızca son ağaç kesildikten, - Son ırm ak zehi rlendikten ve - Son ba lı k yaka l andık tan sonra ancak, para nı n yenemeyec eğin i an l ayac aks ın ız!! 31
Li teratür Carson, R., 1962. Silen t Spring. Houghton Mifflin Company, Boston, MA. DeBach, P., 1974. Biological control by natural enernies, Cambridge University Press, London, 323 s. Feener, D.H., Jr and B.V. Brown, 1997. Diptera as parasitoids. Annnal Review of Entomology. 42, 73-97 s. Franz, J.M. and A. Kri eg, 1982. Biologische Scadlings bekampfu ng. Verlag Paul Parey. Berlin und Hamburg, 252 s. Hagler, J.R., 200 0. Biological control of insects (Chapter 7). in: Rechei gl, E.S. and N.A. Recheigl Ed., Insect pest management; Techniques for environmenta l protection. CRC Press LLC. Huffaker, C.B. and P.S. Messenger, 1976. Theory and practice of biological control. Academic Press, New York-San Francisco-London, 745 s. FAO, 1996. Coda of conduct for the import and rele ase of exotic biological control agents. Publication No. 3, Rorrıe, 19 s. Öncüer, C., 1997 Tarım sal zarar lı la r l a biyoloj ik sav aş. Adn an Menderes Üniversites i Yayınlar ı No:!. Aydın, 93 s. Poppy, G.M., 1997. Tritrophic interactions: improving ecological understanding and biological control. Endeavonr. 21: 61-65. Ridgway, R.L. and M.N. Inscoe, 1998. Mass-Reared natural enernies for pest control: trend s and challenges, in ma ss-reared natural enemies: application, regu!at ion, and needs, Ridgway, R.L., M.P. Hoffmann, M.N. Inscoe, and C.S. G le rıi ste r, Eds. Thomas Say Pub lications in Entomo logy, Entomological Society ofamerice, Lanham, Marylnd. Sailer, RJ., 199!. Extent of biological control and cultu ral control of insect pests of crops, in CRC Handbook o f Pest Management in Agriculture, 2 00 Edition, Volume II, Pimentel, D. Ed, CRC Press, Hoca Raton. U.S. Congress, Offi ce of Technology Assessmcnt, 1995. From research to implernentatio n, biologically base d technologies for pest contr ol, OTA ENV-636, Wa shington, D.C. U.S. Government Printing Office. Wilson, E.O., 1990. First Word. Omni. 12, pp. 6. 32