İslam Tıp Hukuku Çağdaş Tıp Problemlerine İslam ın Getirdiği Hukukî Çözümler

Benzer belgeler
YENİ TIBBİ YÖNTEMLERİN HUKUKA UYGUNLUĞU

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE

TÜRK SÖZLEŞME HUKUKUNDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

SAĞLIK HUKUKU VE MEVZUATI. Ders 5. Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu. Öğr. Gör. Hüseyin ARI

Sağlık Hizmetlerinden Kaynaklanan Özel Hukuk Sorumluluğu. Prof.Dr. Fulya İlçin GÖNENÇ Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi

TÜRK SÖZLEŞME HUKUKUNDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

TÜRK SÖZLEŞME HUKUKUNDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

Yrd. Doç. Dr. Meral EKİCİ ŞAHİN Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Ceza Hukukunda Rıza

SAĞLIK HUKUKU VE MEVZUATI. Ders 3. Sağlık Hukukunda Sorumluluk ve Sözleşmeler. Öğr. Gör. Hüseyin ARI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XVII GİRİŞ...1

DOÇ.DR. FULYA İLÇİN GÖNENÇ

KİŞİLİK HAKKI İHLÂLİNDEN DOĞAN VEKÂLETSİZ İŞGÖRME

KİŞİLİK HAKKI İHLALİ KAPSAMINDA İNSAN ÜZERİNDE YAPILAN DENEYLER VE HUKUKİ SONUÇLARI

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 23 Mart Dr. K. Ahmet Sevimli Yardımcı Doçent Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi

ÖNSÖZ... vii KISALTMALAR LİSTESİ... xv GİRİŞ...1

KLİNİK ARAŞTIRMALAR ve HUKUKİ TEMELLERİ

ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK ERZURUM. Prof.Dr. Ahmet Nezih KÖK Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı

I. Bölüm YARGIYA YANSIYAN TIBBİ MÜDAHALE HATALARI

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 4 Aralık Dr. K. Ahmet Sevimli Yardımcı Doçent Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi

I. Bölüm YARGIYA YANSIYAN TIBBİ MÜDAHALE HATALARI

Hekim ile Hastanın Hukuki İlişkisi. Arş. Gör. Cemile Turgut

ANKARA NUMUNE HASTANESİ DR.BARI ÖZTÜRK

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

Bilgilendirilmiş Onam Alımı ve Hukuki Anlamı

Taşıyanın Zıya, Hasar ve Geç Teslimden Sorumluluğu

Av. Dilek Temiz Özbek

Hasta ve Hasta Yakını Yönetimi: Şiddet ve Şikayetten Korunma

BORÇLAR HUKUKU PRATİK ÇALIŞMALARI

ÖNSÖZ... V GİRİŞ YABANCI HUKUKLARDA TÜRK HUKUKUN'DA... 6 NOTERLİK MESLEĞİNİN TANIMI VE HUKUKİ STATÜSÜ

BORÇLAR HUKUKU PRATİK ÇALIŞMALARI

ALARKO HOLDİNG A.Ş. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE İŞLENMESİ POLİTİKASI

1. Bölüm TIP HUKUKUNA GİRİŞ

GERÇEK OLMAYAN VEKÂLETSİZ İŞ GÖRME VE MENFAAT DEVRİ YAPTIRIMI

DOĞAL DOĞUMA HUKUKSAL BAKIŞ

PAZARLAMACILIK SÖZLEŞMELERİ

HEMŞİRELİKTE TIBBİ MÜDAHALEDEN DOĞAN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLER SORUMLULUKLARI. Av. Halide SAVAŞ Sağlık Kurumları Yönetimi Bilim Uzmanı

Hekim, Tıp Fakültesinden mezun olarak, diploma sahibi olan kişidir.

İŞÇİ DEVRİNİN TÜRLERİ, UNSURLARI VE ARALARINDAKİ FARKLAR

Dr. SALİH OKTAR. TÜRK CEZA KANUNUNDA ÇOCUK DÜŞÜRTME VE ÇOCUK DÜŞÜRME SUÇLARI (TCK. m )

SAĞLIK HUKUKUNDA SORUMLULUK II HEKİMİN HUKUKİ VE TAZMİNAT SORUMLULUĞU. Av. Ebru ÇAVUŞOĞLU ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

ALSİM ALARKO SANAYİ TESİSLERİ VE TİCARET A.Ş. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE İŞLENMESİ POLİTİKASI

Kusurlu İfa İmkânsızlığı


GEREKLİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ÖNLEMİ ALINMAYAN İŞYERLERİNDE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN HAKLARI NELERDİR?

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

DEVLETİN HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN ULUSLARARASI SORUMLULUĞU

ÇALIŞANLARIN YASAL HAK VE SORUMLULUKLARI

ERBİL BEYTAR İŞÇİNİN KİŞİLİĞİNİN VE KİŞİSEL VERİLERİNİN KORUNMASI

FAZLA SAATLERLE ÇALIŞMADA İŞÇİNİN ONAYI

SAĞLIK HİZMETİNDEN DOĞAN ZARARLARDAN SORUMLULUK HEKİM VE HASTA HAKLARI. Av. Kürşat Bafra

Yeni Borçlar Yasasında Hizmet Sözleşmesi

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

PATOLOJİ LABORATUARI ÇALIŞANLARININ YASAL SORUMLULUKLARI

Hakan HAKERİ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı. 3. Baskı

TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MEVCUT YAPTIRIM TÜRLERİ. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Hukuki Açıdan Mevzuatların Değerlendirilmesi. Sosyal Ve Toplumsal Yönleriyle HBV Enfeksiyonunun Sağlık Hukuku Boyutu

SAĞLIK HİZMETİNDEN KAYNAKLANAN SUÇLARDA YARGI SÜRECİ. Hasan Tahsin Gökcan. Yargıtay Üyesi

OSMANLI PERSPEKTĠFĠNDEN MAĞDUR HAKLARI

Kök Hücre Çalýþmalarý ve Hukuki Boyutu

İŞVERENİN ÖNLEM ALMA BORCU

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

TÜRKİYE DE GENEL SAĞLIK SİGORTASI. Dr. Gülbiye Yenimahalleli Yaşar

Yıllık İzindeki İşçi İşten Çıkartılabilir mi?

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HUKUKİ SORUMLULUKLAR. Doç.Dr. Saim OCAK MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

İÇİNDEKİLER. KISALTMALAR...xv GİRİŞ...xvii BİRİNCİ BÖLÜM SORUMLULUK VE ZARAR KAVRAMLARINA GENEL BAKIŞ

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

Limited Şirketlerde Yönetim ve Yöneticilerin Sorumluluğu

BOZKURT THEMIS TİCARET HUKUKU - CİLT IV SİGORTA HUKUKU

SAĞLIK HUKUKU ÖZET ÜNİTE 11

Maddî Zarar ve Bu Zararın Belirlenmesi

SAYILI KANUN

İŞ YASASINA GÖRE İŞ SÖZLEŞMESİ YAPMA ZORUNLULUĞU VAR MI?

Türk Borçlar Kanunu nda Hizmet Sözleşmesi. Doç. Dr. Kübra Doğan Yenisey İstanbul Bilgi Üniversitesi, Hukuk Fakültesi

BOZKURT THEMIS TİCARET HUKUKU - CİLT IV SİGORTA HUKUKU

6698 SAYILI KANUN DA YER ALAN KURUMSAL TERİMLER

Tüm yönleriyle MALPRAKTİS

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

TASLAK DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI. Bursa Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu

Evde sağlık. Palyatif Bakım. Gönül komşusu. Manevi. sosyal Bakım. bakım. Gündüzlü. Yaşlı bakımı. bakım. Engelli bakımı

YAŞANAN İŞ KAZALARI VE HUKUKİ SONUÇLARI

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ DERSİ

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Çok Ciddi Yükümlülükleri ve Büyük Cezalar Geliyor Pazartesi, 12 Kasım :55

İŞ KAZALARI ve MESLEK HASTALIKLARINDA HUKUKİ SORUMLULUKLAR

Hekim Hakları U Z M. D R. M. R A Ş I T Ö Z E R

KAMU DIŞINDA GÖREV ALAN VETERİNER HEKİMLERİNİN GÖREV, YETKİ ve SORUMLULUKLARI İLE EĞİTİM ve ÇALIŞMA USUL ve ESASLARINA DAİR YÖNERGE

ETİK.

Sağlık Hizmetlerinde Medeni Hukuk Sorumluluğu

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

Yrd. Doç. Dr. MELİHA SERMİN PAKSOY SÖZLEŞMEYİ İHLALE YÖNELTME

Türkiye Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Hakkında Bilgi

Değerlendiren: Salih Şahin *

BIRINCI BOLUM Sadakat Borcu Kavramı

Sonuca Katılmalı Sözleşme Kavramı ve Gelir Paylaşımlı İnşaat Sözleşmesi

İşçinin Kişisel Verilerinin Korunması Hakkı

TÜRK HUKUKUNDA ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA

MURAT ORUÇ Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi HAKSIZ REKABETTE MADDİ TAZMİNAT DAVASI

-İslâm Hukukunda Sosyal Sorumluluk -Âkıle Örneği

Transkript:

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi Cilt 11, Sayı 3, 2011 ss. 241-248 İslam Tıp Hukuku Çağdaş Tıp Problemlerine İslam ın Getirdiği Hukukî Çözümler Ahmet EKŞİ, Ensar Yayınları, İstanbul, 2011, 267 s. İslam Hukukunda Tıbbî Müdahalelerden Doğan Hukukî Sorumluluk adıyla doktora tezi olarak hazırlanıp, İslam Tıp Hukuku Çağdaş Tıp Problemlerine İslam ın Getirdiği Hukukî Çözümler ismiyle basılan eser, Tıbbi Müdahale, Tıbbî Müdahalelerin Sınıflandı- db 11/3

242 db rılması ve Tıbbî Müdahalelerden Doğan Hukukî Sorumluluk şeklinde üç bölümden oluşmaktadır. Pozitif hukukta da yeni olarak kabul edilen ve henüz yerleşik bir yapı ve sistematiğe kavuşmamış olan tıp hukuku alanında yapılan bu çalışma, özü itibariyle, İslam hukuk sistematiğindeki yaklaşımla modern yaklaşımların bir araya getirilmesi tarzında bir görünüm arz etmektedir. Yazar da bu gerçeğe işaret etmiş ve eserde pozitif hukukta görülen kavramları yoğun olarak tercih ettiğini ve pozitif hukukun sistematiğini benimsediğini vurgulamıştır. Eserin birinci bölümünde tıbbî müdahale kavramı, tıbbî müdahalenin hukuka uygunluğu için gerekli şartlar ve tıbbî müdahale ile ihlal edilen şahsiyet hakları ele alınmıştır. Buna göre tıbbî müdahale, tıpta yetkili ve uzman kişinin tedavi amacıyla gerçekleştirdiği her türlü faaliyettir. Bir suçun varlığı için, işlenen fiilin kanunda gösterilen tarife uygun olması gerekir. buna kanunî unsur veya tipiklik denir. Günümüz hukukçularının bir kısmı, tıbbî müdahalelerde kanunî unsurun bulunmadığını söylemektedirler. İslam hukukunda da fiilin suç sayılabilmesi için Şâri tarafından yasaklanması gerekir. Halbuki yasaklamanın aksine, nasslarda tıbbî müdahalelere teşvik vardır. Yetkisiz şahısların yaptıkları müdahalelere tıbbî müdahale denilmez. Hz. Peygamber dönemine bakıldığında, uzman doktorda tedavi olma konusunda birçok örnek bulunmaktadır. Yazara göre, İslam hukukunda bir şahsın uzman doktor olarak nitelendirilmesi bir belgeye dayalı olmuyor, bunu toplumun kanaati belirliyordu. Ancak son dönem İslam hukukçuları uzman olmayı kanunun onayı ile kayıtlamışlardır. Doktor tarafından uygulanan müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için müdahalenin, tıp ilminin kurallarına uygun olarak yapılması gerekir. tıbbî müdahaleler, hastalığın teşhisi, tedavisi veya hastalıktan korunmak maksadıyla yapılmalıdır. Hastayı öldürme veya sakat bırakma gibi amaçlarla yapılan tıbbî müdahaleler hukuka aykırıdır. Tıbbî müdahalede tıbbî müdahaleye tabi tutulan fertle toplumun menfaati çatışır. Zorunlu tıbbî müdahalenin dışında, kişinin menfaatinin üstün tutulması gerekir. Tıbbî müdahalenin hukuka uygun olması için hastanın bizzat kendisinin veya irade beyanından Mahrum olduğu durumda, kanunî temsilcisinin rızasının alınması gerekir. Bunun geçerli olması da rızanın ehliyetli kişiler

tarafından açıklaması, hastanın hekim tarafından yapılacak tıbbî müdahale konusunda aydınlatılması, rızanın serbestçe beyan edilmesi ve tıbbî müdahalenin yapılacağı zamana kadar açıklanmış olması şartlarına bağlıdır. Fakat kamu sağlığının korunmasını gerektiren durumlarda veya rıza beyanına imkân bulunmayan tıbbî zorunluluk durumlarında rıza beyanı gerekmez. Hekim, herhangi bir durumda hastaya müdahale ettiği zaman, icra ettiği ettiği mesleğin kendine tanıdığı hakları kullanmaktadır. Bu bağlamda hukukçuların çoğunluğu tıbbî müdahalenin hukuka uygunluğunu, yetkili makamın tanıdığı hakkın icrası kavramı ile açıklamışlardır. Tıbbî müdahale ile ihlal edilen şahsiyet hakları hayat hakkı, sağlık hakkı ve vücut bütünlüğü hakkıdır. İnsan hayatının korunması, malın neslin ve aklın korunması gibi İslam dinin gerçekleştirmeyi hedeflediği diğer gayelerden önce gelmektedir. Çünkü bu hakların temeli hayat hakkıdır ve diğerleri bunun üzerine bina edilmiştir. sağlık hakkı ve vücut bütünlüğü hakkı da hayat hakkı gibi, mutlak bir haktır ve hukuka aykırı her türlü saldırıdan korunmuştur. İkinci bölümde tıbbî müdahalelerin sınıflandırılması bağlamında hukuka uygunluk bakımından ve icra yerine göre tıbbî müdahaleler ele alınmıştır. Hukuka uygun olan tıbbî müdahaleler dokuz madde, uygun olmayanlar ise beş madde olarak verilmiştir. Doğrudan doğruya ölüm tehlikesi taşıyan veya hayvan deneylerinde yeterince denenmemiş ilaçlarla yapılan bilimsel araştırmalarda tehlike, muhtemel yararın üstünde görüldüğü ve insanın kobay olarak kullanıldığı tıbbî denemelere müsaade edilmediği vurgulanmıştır. Üremeyi gerçekleştirme amacına yönelik müdahalelerde evli bir kadının rahmine herhangi bir erkeğin üreme hücrelerinin aktarılmasıyla suretiyle gerçekleştirilen döllenmenin hukuka uygun ve meşru bir tıbbî müdahale olmadığı vurgulandıktan sonra, yetkili bir hekim tarafından yapılan, tarafların ayrıntılı bir şekilde aydınlatıldığı ve rızalarının alındığı, meşru usule göre yapılan yapay döllenme veya embriyon nakillerinin hukuka uygun olacağı belirtilmiştir. Önemli bir tıbbî müdahale olan sünnetin hukuka uygun olması için, tıp ilminin kurallarına göre uzman sağlık personeli tarafından db 243

244 db uygun ortamlarda yapılmalı ve bunun için çocuğun velisi veya vasisinin rızası alınmalıdır. Otopsi, insanların gerek hayatlarında ve gerekse öldükten sonra dokunulmazlıklarının var olduğu hakikatine göre değerlendirilmelidir. Ancak kişi dokunulmazlığı mutlak ve sınırsız olmadığı gibi, ceset dokunulmazlığı da mutlak ve sınırsız değildir. Ölüm nedenini anlamak, cinayetleri aydınlatmak, bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmek ve tıbbî yönden çok sayıda faydalı bilgiler elde etmek için otopsi yapılmaktadır. Aynı insan üzerinde yapılan doku nakli şeklindeki tıbbî müdahalenin hukuka uygunluğu için, öncelikle nakil yapılmadığında hastanın zarar göreceğinden emin olunmalıdır. Nakil sonrasında hasta daha fazla zarar görecekse, doku nakli caiz olmaz. Tedavi amacı olmaksızın estetik maksatlarla yapılan nakiller meşruiyet sınırı dışındadır. İslam hukukçularının çoğunluğuna göre, belirli şartlar altında, canlı insandan, hayatî olmayan doku ve organlarının nakli hukuka uygundur, meşrudur. Ölünün izni, ölüm sonrası varislerin izni, ücret alınmaması, nakil yapılacak hastanın razı olması gibi çeşitli şartlarla, bazı İslam hukukçuları ölü insandan canlı insana organ ve doku naklini caiz görmüştür. Domuz hariç, eti yenen hayvanlardan insana doku ve organ nakli, İslam hukukçularınca kabul edilmiştir. Vücuttan bir parçanın kesilmesinde belirleyici olan, üstün amaç ilkesidir. Çünkü kişinin rızası her zaman için tıbbî müdahalenin hukuka uygunluğu için yeterli bir gerekçe olmaz. Yapay uzuv (protez) ve insanın kendi vücudundan kopan bir parçasının yerine takılması, fukaha tarafından hukuka uygun kabul edilmiştir. Dağlama ise Hz. Peygamber döneminde onun izniyle ve sınırlı düzeyde uygulanmış tıbbî bir müdahaledir. Koruyucu hekimlik ise hastalıktan önce sağlığın korunmasına ilişkin tedbirleri içerir. Estetik amaçlı müdahaleler, cinsiyet değişikliği, ötenazi, kürtaj, hadım etme ve kısırlaştırma, hukuka uygun olmayan tıbbî müdahalelerdir. İcra yerine göre tıbbî müdahalelerde temel ilke, mesleğini nerede icra ederse etsin, mutlaka yetkili makamlardan izin alması gerektiğidir. Bağımsız çalışan bir hekim tarafından yapılan tıbbî

müdahalelerde, hekim ile hasta arasında kural olarak bir sözleşme ilişkisi bulur. Ancak sözleşmenin hukukî niteliği tartışma konusudur. Hizmet, istisnâ, cüâle veya vekâlet sözleşmesi olduğu konusunda farklı görüşler vardır. Tarihte İslam dünyasında hastaneler vakıf sistemi içerisinde işlevlerini sürdürmüşler, hastanelerde nelere dikkat edileceği ve hastalara nasıl davranılacağına ilişkin kurallar vakıflar tarafından belirlenmiş, doktorların seçiminde de son derece özenli davranılmıştır. Üçüncü bölümde tıbbî müdahalelerden doğan hukukî sorumluluk başlığı altında hekim ile hasta arasındaki ilişkinin hukukî niteliği ve hekimin hukukî sorumluluğunun nedenleri ele alınmıştır. Hekim ile hasta arasında akdî bir ilişki bulunduğunda yaklaşım farklılıklarına bağlı olarak hizmet akdi, istisnâ akdi, vekâlet akdi veya cuâle akdi söz konusudur. İslam hukuku kaynaklarında hekim ve diğer sağlık personelinin müdahalelerinin hukukî sonuçları, yoğun olarak icare akdi bölümünde işlenmiştir. Tabip, fessâd, haccâm gibi kişiler, sadece bir şahsa değil, işveren herkese iş yapan ücretli kişi anlamında ecîr-i müşterek statüsünde görülmüştür. Ecîr-i müşterek üstlendiği işi ifa edince ücret almaya hak kazanır, hukuka aykırı davranışı ve kusurundan dolayı dolayı meydana gelen zararı tazminle mükelleftir. Tedavi sözleşmesi, istisnâ akdinin sonucunun mahiyeti bakımından objektif olarak taahhüt edilmeye elverişli olması ve istisnâ akdinde tarafların akdi tek taraflı feshetme haklarının mümkün olmaması sebebiyle istisnâ akdi olarak nitelendirilemez. Tedavi sözleşmesine istisnâî hallerde eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasından bahsedilebilir. Diş hekimi tarafından tedavi amacı bulunmaksızın köprü, dolgu gibi sadece bir protez yapımının borçlanıldığı sözleşmeler ile bir ortopedist tarafından takma kol veya bacak yapımının borçlanıldığı sözleşmelere eser sözleşmesi (istisnâ ) hükümleri tatbik edilebilir. İslam hukukçularının, hekimin hukukî sorumluluğundan bahsedebilmek için ileri sürdükleri şartlar dikkate alındığında, hekim ile hasta arasındaki hukukî ilişkinin vekâlet akdi olduğu söylenebilir. Diğer yandan, ücret açısından da tedavi sözleşmesi vekâlet sözleşmesi ile benzerlik göstermektedir. Ancak vekil müvekkilin taleplerine kat î surette uymak zorunda iken, doktor hastanın talimatlarını değil, mesleğinin gereklerini yerine getirmektedir ve bu açıdan tedavi sözleşmesi vekalet sözleşmesine benzememektedir. Vekil her db 245

246 db durumda müvekkiline doğruları söylemelidir. Ancak doktor kimi zaman hastanın psikolojisini korumak için, gerçekleri gizleyebilir. Tedavi sözleşmesi bu açıdan da vekâlet sözleşmesine benzemektedir. Mâlikîler dışında diğer üç mezhebin cuâle akdi için ileri sürdükleri şartlar dikkate alındığında, bu mezheplere göre tedavi sözleşmesi cuâle akdi olarak kabul edilemez. Çünkü tıbbî müdahalede sonuç yani hastanın iyileşip iyileşmeyeceği belirsizdir. Bu haliyle yazar, tedavi sözleşmesinin İslam hukukçularının çoğunluğuna göre hizmet sözleşmesi olarak kabulünü dikkate alarak, kendi kanaatini ortaya koymakta ve tedavi sözleşmesinin hizmet sözleşmesine benzediğini ifade etmektedir. Hekim ile hasta arasındaki ilişkinin bir akde dayanmaması durumunda vekaletsiz iş görme ilişkisi ve haksız fiil ilişkisi söz konusu olur. Bazı durumlarda hakim, hastanın iradesine dayanmaksızın, onun iyileşmesini sağlamak için tıbbî müdahalede bulunur. Hekimin bu tür müdahalelerine vekâletsiz iş görme (fuzulinin akdi) hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmektedir. Vekâletsiz iş görme, zaruret hali, acil durumlar, ameliyatın genişletilmesi gibi hallerde ortaya çıkmaktadır. Doktor ile hasta arasındaki akde dayanmayan ilişkinin bir başka türü ise haksız fiil ilişkisidir. İnsana yönelik haksız fiiller ya cana ya da bedene yönelik fiillerden oluşur. Cana yönelik olanlar genellikle ölümle, bedene yönelik olanlar ise bir organın bedenden ayrılması veya sakatlanması ya da vücudun herhangi bir yerinin yaralanmasıyla sonuçlanır. Haksız fiil ilişkisi, tedavi sözleşmesinin bulunmaması veya sözleşme hükümlerinin aşılması halinde söz konusu olabilir. Haksız fiilden bahsedebilmek için, doğrudan veya dolaylı olarak ortaya konan bir fiil, bu fiilin hukuka aykırı olarak meydana gelmesi ve fiilin tazmin sorumluluğu doğuracak biçimde zararlı bir sonuç meydana getirmesi gerekir. Hekimin hukukî sorumluluğunun nedenleri açıklanırken öncelikle sorumluluk kavramı üzerinde durulmuş, ardından akdî sorumluluk, akit dışı sorumluluk, sorumsuzluk anlaşması ve sorumluluğun sonuçları ele alınmıştır. Akdî sorumluluk, hukukî işlemlerden doğan borç ilişkilerinin yüklediği davranışa aykırılık durumunda borlunun verdiği zararı ödeme mecburiyetini ifade eder. Hukukî işlemler ve özellikle akit-

lerden doğan borç ilişkilerinin yüklediği borca aykırılık, borcun hiç ya da gereği gibi yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanır. Hekimin tedavi sözleşmesinden kaynaklanan borçları hastalığın teşhis ve tedavisi, hastayı aydınlatma, özen gösterme, sadakat ve sır saklama şeklinde sıralanabilir. Hekimin sözleşmeye dayalı bir sorumluluğunun ortaya çıkması için sözleşmenin ihlalinin yanında onun kusurlu olması da şarttır. Sorumluluk hukuku bakımından kusur, hukuk düzeni tarafından hoş görülmeyip kınanan bir davranış biçimidir. Diğer yandan zarar, hekimin hukukî sorumluluğunun en önemli şartını oluşturur. Zarar kavramı, hem kişinin vücut bütünlüğünde ve mal varlığında meydana gelen zararları hem de ileride vuku bulabilecek zararları kapsamaktadır. Sorumluluk hukuku açısından zarar, hekimin sorumlu olması için tek başına yeterli değildir zararın aynı zamanda hekimin sözleşmeye aykırı veya haksız fiil niteliğindeki bir davranışı sonucu meydana gelmiş olması gerekir. Zararla sorumluluğun bağlandığı olay veya davranış arasındaki sebep sonuç ilişkisine illiyet bağı denilmektedir. Tıbbî müdahaleler açısından hekimin akdi sorumluluğu için gerekli şartlardan biri de sözleşmenin ihlali ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmasıdır. Tıbbî müdahalelerde akit dışı sorumluluk ise ya vekâletsiz iş görmeden ya da haksız fiil ilişkisinden doğar. İslam hukukçularına göre bir fiilin haksız olarak nitelendirilebilmesi için zarar, hukuka aykırılık, illiyet bağı ve kusur unsurlarını taşıması gerekir. İslam hukukçuları sorumsuzluk sözleşmesini geçerli görmemişlerdir. Doktorun hiçbir fiilden sorumlu olmayacağını şart koşması geçersiz olduğu gibi, hastanın da her türlü zarardan doktorun sorumlu olacağına dair ön anlaşması geçersizdir. Tıbbî müdahale ile ortaya çıkan sorumluluğun sonuçları maddî tazminat ve manevi tazminat olmak üzere iki başlık halinde ele alınır. Organ veya organ hükmündeki bir bölgenin yok olması, organların fonksiyonlarını kaybetmesi, baş ve çehrede meydana getirilen yaralar, vücudun diğer bölgelerinde meydana getirilen bedeni zararlardan herhangi birisinin meydana gelmesi halinde ve sorumluluk için gerekli şartlar bulunduğunda tazminat ödemek gerekir. db 247

248 db İslam hukukunda insanın hayatına ve vücut bütünlüğüne karşı işlenen suçlar, suçun dengi bir ceza ile karşılık görecekse kısas, suçun karşılığında belli bir tazminat ödenecekse diyet olarak ifade edilir. Diğer yandan, şahıs aleyhine işlenen, yaralama ve sakat bırakma ile sonuçlanan müessir fiillerde mağdura ödenmesi gereken malî karşılığa erş denilmektedir. Şahısların beden bütünlüğünü ve sağlığını bozan taksirli müessir fiillerde kısas, diyet ve erş-i mukadderin bulunmadığı durumlarda mağdura ödenecek tazminat miktarının hâkim tarafından belirlenmesine ve belirlenen miktara hükûmetü l-adl denir. Ceninin düşürülmesi sebebiyle verilmesi gereken malî tazminata gurre denir. İslam hukukçuları gurre miktarının, annenin diyetinin onda biri olduğunu söylemişlerdir. Haksız fiil sebebiyle manevi zarara uğrayan mağdurun bu mağduriyetini gidermek veya hafifletmek amacıyla, maruz kaldığı maddi, cismanî ve manevî zararların mal ile giderilmesi, manevî tazminat olarak isimlendirilmiştir. İslam hukukçularının çoğunluğu, çekilen acı ve ızdırabın tazminatın konusu olamayacağı yönündedir. İfade edilen çerçevede konunun sunumu yapılmış, sonuç bölümünde genel değerlendirme ve elde edilen sonuçlara değinilerek, tıptaki yeni gelişmelerin İslam hukuku ışığıyla değerlendirilmesi gerektiği, bu alanda çalışmaların yapılması, sağlık personelinin hak ve yetkileri, sorumluluk hukuku açısından hasta, hastane ve hekim arasındaki ilişki gibi konuların incelenmesi gerektiğine vurgu yapılarak çalışma tamamlanmıştır. Burada bizde ilave etmeliyiz ki; ihtirâ hakkı veya fikrî mülkiyet hakkı bağlamında ilaçlar eserde değinilmeyen ve çalışılması gereken konulardan birisidir. Diğer yandan, tarihte meslekî dayanışma teşkilatlarının varlığı bilindiği halde, lonca teşkilatı tarzında, tabipler için söz konusu edilebilecek bir birlikten (tabipler birliği gibi) veya yapılanmadan bahsedilmemiştir. Bu tür bazı eksiklerin varlığı sebebiyle, esere İslam Tıp Hukuku isminin verilmiş olması, ilk bakışta zihinlerde bir soru işareti oluşturuyorsa da, genel manada eserin, alanla ilgili bilgileri sistematik bir tarzda sunduğunu, açık ve anlaşılır bir üsluba sahip olduğunu söylemek gerekir. Arş. Gör. Ayhan AK OMÜ Sosyal Bilimler Enst. akayhan1@gmail.com