Çocuk ve Ergen Nöropsikiyatrik Bozukluklarýnda Sinir Sistemi Görüntülenmesi

Benzer belgeler
Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

Demans, entellektüel yetilerde bozulma ile

Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným

Psikiyatrik bozukluklarýn kaynaðý tartýþýlýrken

Þizofrenik bozukluðun patogenezi ile ilgili

Yeme Bozukluklarýnda Beyin Görüntüleme Yöntemleri

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðunda Nörogörüntüleme Yöntemleri

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðunun Etiyolojisi: Bütüncül Yaklaþým

Obsesif kompulsif bozukluk, obsesyonlarýn ve /

Ventrikulomegali. Prof Dr Rıza Madazlı Istanbul Universitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðunda Beyin Kan Akýmý ve Elektriksel Beyin Aktivasyonunun Deðerlendirilmesi

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Mehmet Sait Doğan, Selim Doğanay, Gonca Koç, Süreyya Burcu Görkem, Abdulhakim Coşkun

Beyin görüntüleme teknolojisindeki geliþmeler

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

Þizofrenide Gözlenen Biliþsel Bozukluklar ve Deðerlendirilmesi: Bir Gözden Geçirme

DEHB Tanýlý Çocuklarýn Ebeveynlerinde DEHB Oraný

Þizofreni ve Cinsiyet: Baþlangýç Yaþý ve Sosyodemografik Özellikler

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar

Obsesif Kompulsif Bozukluðun Nörobiyolojisi

MSS anomalilerinde fetal mrg ne kadar katkı sağlıyor?

Obsesif Kompulsif Bozukluðun Biyolojisi

Demansta görüntülemenin rolü Dr.Ercan Karaarslan Acıbadem Üniversitesi

O zmde Beyin Görüntüleme Bulguları: Bir Gözden Geçirme

Otizmin Nöroanatomisi


Serebral Kortikal malformasyonlar

Demansta görüntülemenin rolü. Dr.Ercan Karaarslan Acıbadem Üniversitesi

MERKEZİ SİNİR SİSTEMİNİN

Obsesif Kompulsif Bozukluk ve Dikkat Eksikliği Hiperak vite Bozukluğu Olan Çocukların Serebral Kan Akımlarının Karşılaş rılması

Mardin ili ilköðretim okullarýnda 6-15 yaþ grubu öðrencilerde kilo fazlalýðý ve obezite prevalansý

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

Obsesif Kompulsif Bozukluðun Belirti Daðýlýmýnýn ve Komorbiditesinin Çocuk ve Ergenler ile Eriþkinler Arasýnda Karþýlaþtýrýlmasý

Þizofrenide Duygu Algýlama ve Tanýma Süreçleri

Batman'da Çocuk Psikiyatrisi Polikliniðine Baþvuran Hastalarda Belirti ve Taný Daðýlýmlarý

Diabetes Mellitus Tanýlý Hastada Akut Baþlangýçlý Psikiyatrik Bulgular

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý


OBSESİF KOMPULSİF SPEKTRUMDA İMPULSİVİTE KOMPULSİVİTE

Serebral Vasküler Alanlar Anatomi, Varyasyon, Kollateral Dolaşım

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu (DEHB)

Alzheimer Hastalýðýnda Donepezil Hidroklorür Etkinliðinin Kantitatif EEG ile Deðerlendirilmesi

Duygudur um bozuklarında bilişsel işlevler ve yapısal beyin görüntüleme bulguları. Dr. Emre Bora

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Erken Baþlangýçlý Þizofreni

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler

Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý

Asperger Sendromu ve Yüksek Fonksiyonlu Otizmin Tanýsal Ayýrýmý

BİLİŞSEL NÖROBİLİM. E.Timuçin Oral 8 Kasım Kasım 12 Perşembe

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun Fizyolojik Temelleri

Dyke-Davidoff-Masson sendromu (serebral hemiatrofi): Radyolojik bulgular

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu ve Primer Enürezis Nokturnalý Çocuklarýn Annelerindeki Psikiyatrik Belirtiler ve Yetiyitimi

Posterior Fossa anomalileri. Prof. Dr. Recep Has İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Doğum/Perinatoloji

Beyin Korteksi. Prof. Dr. Y. Ziya Ziylan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı

Kavum Septum Pellusidum ile Obsesif Kompulsif Bozukluk ve Tourette Bozukluðu Ýliþkisi: Bir Olgu Sunumu

Genel tıbbi bir duruma bağlı psikotik bozukluk: Araknoid kist ve şizofreni benzeri psikoz - vaka sunumu

Akdeniz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Radyoloji Ana Bilim Dalı, Antalya. Demans, bilişsel (kognitif) kapasitenin edinsel ve ilerleyici kaybı şeklinde

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD

Çocukluk ve Ergenlik Dönemi Þizofrenisinde Tedavi

Oksipital Loblar ve Görme. Dr. Timuçin Oral

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðunda Frontal ve Parietal Bölge Disfonksiyonlarý

Otistik Belirtilerle Baþvuran Ýki Çocukta Farklý Klinik Seyir ve Bozukluklar: Olgu Sunumu

NÖROMETABOLİK BEYİN HASTALIKLARINDA GENEL RADYOLOJİK YAKLAŞIM

Ýntiharýn Nörobiyolojisi #

Otistik çocuklarda belli beyin bölgelerinde daha az nöron ve azalmış dendritik dallanma görülmektedir.

Yrd. Doç. Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ

Alzheimer YAŞLANAN BEYİN NORMAL VE PATOLOJİK DURUMLAR. 2030; 5 amerikalıdan 1 > ; >85 9 milyon. 2050; yaklaşık 1 milyon >100

Erciyes Üniversitesi Öðrencilerinde Sigara Ýçme Durumunun Yýllarý Arasýndaki Deðiþimi


Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN

Uçucu Baðýmlýlýðý ve Kötüye Kullanýmý: Epidemiyoloji, Risk Gruplarý ve Önleme Programlarýnýn Gerekliliði

(1) FRONTAL LOB KORTEKSİ (2) PARİETEL LOB KORTEKSİ (3) TEMPORAL LOB KORTEKSİ (4) OKSİPİTAL LOB KORTEKSİ (5) LİMBİK LOB KORTEKSİ

Madde Kullanma Eðilimi Ölçeðinin Geçerlik ve Güvenilirliði

hükümet tabibi olarak görev yaptıktan sonra, 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nde başladığım

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

Sýnav Kaygýsý ve Ýliþkili Psikiyatrik Belirtiler

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Eriþkinlerde Asperger Bozukluðu: Bir Gözden Geçirme

KRANİAL BT YORUMLAMA. Uzm. Dr. Mehtap KAYNAKCI BAYRAM

Dyke-Davidoff-Masson Sendromu: Olgu Sunumu Dyke-Davidoff-Masson Syndrome: Case Report Nöroloji

DENEYSEL RATLARDA ATOMOKSETİN VE OMEGA 3 ÜN SERUM ÇİNKO VE BAKIR DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİSİ. Prof. Dr. Mevlüt Sait KELEŞ

GÜÇLER VE GÜÇLÜKLER ANKETÝ'NÝN (GGA) TÜRKÇE UYARLAMASININ PSÝKOMETRÝK ÖZELLÝKLERÝ

EPİLEPSİ: GÖRÜNTÜLEME

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Dopamin tirozinden sentez edilir (Kayaalp

Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji A.D.

Kahta Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniðinde Yatan Hastalarýn Sosyodemografik ve Klinik Özellikleri

2006 cilt 15 sayý

D KKAT EKS KL H PERAKT V TE BOZUKLU U OLAN ÇOCUKLARDA MET LFEN DAT ÖNCES VE SONRASI SPECT GÖRÜNTÜLEMES

BEYNİN KONJENİTAL MALFORMASYONLARI. Yrd. Doç. Dr. Eşref AKIL D.Ü. T.F Nöroloji A.B.D.

ÖZGEÇMİŞ. Doktora Tezi/S.Yeterlik Çalışması/Tıpta Uzmanlık Tezi Başlığı ve Danışman(lar)ı :

Ýþaretleme Testi Türk Formu'nun 6-11 Yaþ Grubu Çocuklarda Standardizasyon Çalýþmasý #

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

Özel Eðitim ve Ýlaç Alan Otistik Bozukluklu Çocuklarýn Otistik Belirtiler Açýsýndan Sekiz Haftalýk Ýzlemi ve Ek Taný Özellikleri

Þizofrenide Cinsel Ýþlev Bozukluklarý: Kesitsel Bir Deðerlendirme

Transkript:

Çocuk ve Ergen Nöropsikiyatrik Bozukluklarýnda Sinir Sistemi Görüntülenmesi Selahattin ÞENOL*, Hülya Eltutan ÖNCÜLOÐLU** ÖZET Sinir sistemi görüntülenmesi ile ilgili teknikler radyasyonla karþýlaþmayý gerektirdiðinden araþtýrmalarda denek güvenliði sorunu oluþturmuþlardýr. Bu nedenle çocuk ve ergenlerin nöropsikiyatrik bozukluklarýnda eriþkinlere kýyasla sýnýrlý sayýda çalýþmada kullanýlmýþlardýr. Magnetik rezonans görüntülemesi gibi bazý yöntemlerde güvenliðin saðlanmasý ile artýk çocuklarda da beyin yapýsý ve iþlevleri daha fazla çalýþýlabilmektedir. Bu yazýda çocukluk ve ergenlik döneminde baþlayan nöropsikiyatrik bozukluklar konusunda sinir sistemi görüntüleme teknikleri ile elde edilen bilgiler aktarýlacaktýr. Disleksi, zeka geriliðine neden olan bazý hastalýklar (frajil X sendromu, Down sendromu), Rett sendromu, otizm, obsesif-kompulsif bozukluk, dikkat eksikliði hiperaktivite bozukluðu, Tourette sendromu ve þizofreni konusundaki görüntüleme teknikleri ile elde edilen araþtýrma sonuçlarý özetlenecektir. Anahtar Sözcükler: Çocuk ve ergen, sinir sistemi görüntülemesi, nöropsikiyatrik bozukluklar SUMMARY Neuroimaging in Child and Adolescent Neuropsychiatric Disorders Techniques related to imaging of the nervous system, due to their necessity of exposure to radiation, leads to problems of subject safety in studies. Therefore neuroimaging was used in limited number of studies in neuropsychiatric disorders of children and adolescents when compared with adults. By the means of safer * Doç. Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalý, ** Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ANKARA procedures like magnetic resonance imaging, studies related to brain function and structure are increased in number. In this paper neuroimaging finding in neuropsychiatric disorders of child and adolescents will be reviewed. Results of neuroimaging studies on dyslexia, some disorders which yield to mental retardation (fragile X, Down syndrome), Rett syndrome, autism, obsessivecompulsive disorder, attention deficit hyperactivity disorder, Tourette syndrome and schizophrenia will be summarized. Key Words: Child and adolescent, neuroimaging, neuropsychiatric disorders Sinir sisteminin görüntülenmesine yönelik çalýþmalar eriþkinlerdeki psikiyatrik bozukluklarda yaygýn olarak çalýþýlmaktadýr. Sinir sistemi görüntülenmesi sýrasýnda deðiþik derecelerde karþýlaþýlan radyasyonun, geliþmekte olan sinir sistemi ve geliþen beden üzerine kýsa ve uzun dönemdeki olasý etkilerine yönelik kaygýlar çocuklarda sinir sistemi görüntüleme çalýþmalarýný geciktirmiþtir. Positron emisyon tomografisi (PET) ve tek-foton emisyon tomografisi (SPECT) gibi teknikler hala bir miktar radyasyonla karþýlaþmayý gerektirirken, iþlevsel MRI yöntemi çocuklarýn beyin yapýsý ve iþlevinin radyasyonla karþý karþýya kalmadan çalýþýlmasýný kolaylaþtýrmýþtýr. Sinir sistemi görüntüleme çalýþmalarýndaki bu sýnýrlýlýklara karþýn, çocuk ve ergenlerdeki nöropsikiyatrik bozukluklarda beyin yapýsý ve iþlevlerinin anlaþýlmasýyla ilgili önemli ilerlemeler kaydedilmiþtir. Bu gözden geçirme yazýsýnda çocukluk ve ergenlik döneminde baþlayan nöropsikiyatrik bozukluklardan en sýk görülen birkaçý hakkýnda elde 42

ÇOCUK VE ERGEN NÖROPSÝKÝYATRÝK BOZUKLUKLARINDA SÝNÝR SÝSTEMÝ GÖRÜNTÜLENMESÝ edilen geliþmelerle ilgili genel bilgiler gözden geçirilecektir. ÖZGÜL ZEKA GERÝLÐÝ SENDROMLARI Konu ile ilgili yazýn bilgisi gözden geçirildiðinde zeka geriliði ile ilgili sinir görüntüleme çalýþmalarýnýn yetersiz olduðu görülmektedir. Ayrýca zeka geriliði sendromlarýnýn çeþitliliði bulgularýn yorumlanmasýný karmaþýklaþtýrmaktadýr. Genellikle büyük sisterna magna, korpus kallosum hipoplazisi, kavum septum pellusidumun sürekliliði ya da geniþlemesi gibi deðiþiklikler gözlenmektedir (Schaefer ve Bodensteiner 1992). Frajil X Sendromu Frajil X sendromu FMR 1 (frajil X mental retardasyon 1) genindeki bir mutasyonun neden olduðu X e baðlý genetik bir bozukluktur (Jeffries ve ark. 1993, Baumgardner ve ark. 1995). Erkeklerde makro-orþidizm ve orta derecede zeka geriliði, kadýnlarda ise hafif düzeyde zeka geriliði olabilmektedir. Davranýþ, öðrenme, dil ve bellek bozukluklarý temporal lob disfonksiyonunu düþündürmektedir. Frajil X mutasyonu olanlarla yapýlan çalýþmalar az olmakla birlikte eldeki veriler kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda frajil X sendromu olanlarda sað ve sol hipokampal hacimlerin anlamlý derecede daha büyük olduðu sonucuna ulaþmaktadýr (Reiss ve ark. 1994). Frajil X tanýsý alanlar geliþimsel geriliði olan karma tanýlý çocuklarla karþýlaþtýrýldýðýnda iki taraflý daha büyük hipokampal hacimler göstermiþlerdir. Süperiyor kampal hacimde ve süperiyor temporal girus miktarýnda azalma ve hipokampus miktarýnda artma gözlenmekte ve bu bulgular yaþ ile belirgin bir iliþki göstermektedir. Yaþ ile süperiyor temporal girus hacminde azalma olurken, hipokampus hacminde bir artma olmaktadýr. Bu durum süregen bir nörobiyolojik dejenerasyonu düþündürmektedir (Reiss ve ark. 1994, Peterson 1995). Hipokampus öðrenme, bellek, duyusal yanýtlar ve dikkat ile ilgili olduðundan frajil X bozukluðu olanlarda en çok çalýþýlan bölge olmaktadýr. Süperiyor temporal girus ise karmaþýk iþitsel uyarýlarýn iþlendiði ve dil ile iliþkili bölgedir. Bu bölgenin disfonksiyonunun ise frajil X sendromunun genel özelliði olan dil ve iletiþim anormallikleri ile uyumlu olduðu düþünülmektedir. Frajil X konusunda yapýlan çalýþma sayýsý az olmakla birlikte erkeklerde özellikle altýncý ve yedinci lobülde belirgin olmak üzere serebellar vermisin mitsagittal kesit alaný ölçümlerinde azalma saptanmýþtýr. Diþi heterozigot frajil X mutasyonu olan hastalarda ise erkeklerden az ancak kontrol grubundan fazla olmak üzere ölçümlerde azalma tespit edilmiþtir. Ayrýca frajil X sendromlu otistik özellikler gösteren erkeklerde posteriyor vermis boyutunda azalma bulunmuþtur (Holroyd ve ark. 1991). Down Sendromu Özel yüz görünümü, iskelet, kas, eklem ve organ anormallikleri ile orta ya da ileri derecede zeka geriliði bulunmaktadýr. Yapýlan çalýþmalarda Down sendromu olan hastalarda genel beyin hacminde normal kontrollere oranla belirgin azalma, özellikle daha fazla hipofrontalite gösterilmiþtir. Genel beyin gri maddesi hacmiyle karþýlaþtýrýldýðýnda limbik bölge gri maddesi daha fazla azalmýþtýr. Bu bulgunun bir miktar bozukluða özgü olduðu düþünülmektedir. Ayrýca temporal limbik gri madde azalmasý saða kýyasla solda daha fazladýr. Frontal korteks ile uyumlu olmak üzere anteriyor korpus kallosum orta hat kesit alanýnda azalma da bildirilmektedir. Kortikal ve kallosal bulgularýn hipoplastik ya da atrofik bir süreç olup olmadýðý bilinmemektedir. Frontal ve pariyatal bölgeyi içeren metabolik örüntüler ve özellikle de dil sistemi ile ilgili anormallikler de dikkat çekmekte ve bu yapýsal ve iþlevsel bulgularýn Down sendromunda sýklýkla görülen konuþma yetersizliðini yansýttýðý düþünülmektedir. Down sendromu tanýsý alan kiþilerde talamus ve hipotalamus gibi diensefalon ve lentiküler nükleus hacimleri yönünden kontrol grubu arasýnda bir fark gösterilmemesi, subkortikal motor ve duyu sistemlerinin görece korunduðunu göstermektedir. Kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda Down sendromunda serebellar hacim ve tüm vermiyan lobüllerin ölçümleri azalmýþ olarak bulunmuþtur (Peterson 1995). CT çalýþmalarý ile Down sendromu olanlarda hafif derecede yaygýn serebral atrofi gösterilmiþtir. SPECT çalýþmalarýnda ise temporopariyetal bölgede iki taraflý ve simetrik azalmýþ bölgesel serebral kan akýmý olduðu ortaya çýkarýlmýþtýr. Yapýlan bir SPECT çalýþmasýnda ise iki taraflý posteriyor pariyetal ve sað temporal loblarda azalmýþ bölgesel kan akýmý gösterilmiþtir. Bu olgulara ek olarak frontal ve sað temporal loblarda da azalmýþ serebral kan akýmý bildirilmiþtir (Purý ve ark. 1994). YAYGIN GELÝÞÝMSEL BOZUKLUKLAR Otizm Bozukluðun temel özelliði iletiþim ve sosyal geliþim alanlarýnda bozukluk ile yineleyici, sýnýrlý ilgi ve davranýþlardýr. Otistik hastalarla yapýlan radyolojik görüntüleme çalýþmalarý CT, MRI, PET ve magnetik rezo- 43

ÞENOL S, ÖNCÜLOÐLU HE. nans spektroskopisi kullanýlarak gerçekleþtirilmiþtir. Yöntemsel farklýlýklar, yaþ, zeka ve birlikte bulunan nörolojik hastalýklar açýsýndan karþýlaþtýrýlabilecek kontrol grubu oluþturulmasý konusundaki zorluklar nedeniyle sonuçlarýn dikkatle yorumlanmasý gerektiði vurgulanmaktadýr. CT çalýþmalarý serebral hemisferlerin ve ventriküllerin boyutlarýný, ve sol/sað asimetrilerini inceleyebilmek amacý ile kullanýlmaktadýr. Otistik bireylerle yapýlan birçok CT çalýþmasý bulunmaktadýr, ancak bu çalýþmalar 1970 ve 1980 li yýllarýn baþlarýnda yoðunlaþmaktadýr. MRI teknolojisinin yaygýnlaþmaya baþlanmasý ile otistik çocuklarla yapýlan araþtýrmalarda CT kullanýmý azalmýþtýr. CT çalýþmalarýnda deðiþik sonuçlar elde edilmiþtir. Parieto-oksipital asimetri ve geniþlemiþ lateral ventrikül gözlenmekle birlikte her otistik bireyde bu sonuçlara ulaþýlamamýþtýr (Lotspeich ve Ciaranello 1993). MRI tekniðinin çözünürlüðü çok yüksektir ve CT ile görüntülenemeyen beyin bölgeleri daha iyi belirlenebilmektedir. Bölgeler ve hacim ile iliþkili olarak daha kesin sonuçlar elde edilebilmekte ve CT için olumsuz bir etken oluþturan posteriyor fossa kemik artefaktlarý olmadan görüntü elde edilebilmektedir. Ancak MRI çalýþmalarý CT ile karþýlaþtýrýldýðýnda bazý zorluklar bulunmaktadýr. MRI ile sagital, aksiyal ve koronal gibi birçok görüntüleme yönelimleri bulunmakta ve her bir yöntem ile farklý sonuçlar elde edilmektedir. MRI ile yapýlan ilk çalýþmalarda bazý serebellar alt bölgelerin vermian lobüllerinden 6. ve 7. kýsýmlarýn hipoplazisi ile süperiyor posteriyor vermis alanýnýn %20, serebellar hacmin ise %12 azaldýðý ile ilgili bilgiler bulunmaktadýr. Otistiklerin serebellar kan akýmý ve metabolizmasý ile ilgili bir farklýlýk saptanamamýþtýr. Yapýlan PET çalýþmalarýnda özellikle pariyatal, oksipital ve temporal bölgelerde olmak üzere kortikal assosiyasyon alanlarýndaki bölgesel metabolizma azalmalarý gösterilmiþtir. Ancak bu bilgiler henüz az sayýda denek ve kontrol grubu olmadan elde edildiði için yeni bulgu olarak deðerlendirilmelidir. Ayrýca yapýlan çalýþmalarýn birinde pariyetal lobun niceliksel olmayan deðerlendirmesinde otistik hastalarýn %43 ünde anormallik saptanmýþtýr. Bir baþka çalýþmada yüksek iþlevli otistiklerin %54 ünde polimikrogriya, þizansefali ve makrogriya gibi kortikal anomaliler gözlenmiþtir. Yüksek iþlevli ergen ve yetiþkinlerle eþlenen normal kontrollerin karþýlaþtýrýldýðý MR spektroskopi çalýþmasýnda prefrontal kortekste yüksek enerjili fosfat ve membran fosfolipit metabolizmasý incelenmiþ ve yüksek iþlevli otistik bebeklerde dorsal prefrontal kortekste hipermetabolizmayý düþündüren bulgular saptanmýþtýr. Bu bulgulara dayanarak otistik bozuklukta hücre zarlarýnýn normale göre daha az sentez edildiði ve daha kolay yýkýma uðradýðý düþünülmektedir (Peterson 1995). Yapýlan bilgisayarlý tomografi çalýþmalarýnda otizm tanýsý alan yetiþkin ve çocuklarda ventriküler sistemde geniþleme olduðu bildirilmiþtir. MRI çalýþmalarý sonucunda ise ventriküler sistem boyutlarýnýn otistiklerde kontrol grubuna kýyasla %60 daha büyük olduðu saptanmýþtýr. Tüm beyin ve parankim hacimlerinin belirgin derecede düþük olmasýna karþýn lateral ventriküllerde belirgin büyüklük gözlenmiþtir (Peterson 1995). Normalde sol frontal lob sað frontal lobdan daha büyüktür ve sol/sað asimetrisi olarak isimlendirilir. Otizm ve mental retardasyon tanýsý alan grubun sol/sað asimetrisinin ters olduðu ve otizm tanýsý alanlarýn mental retardasyonlu hastalardan sað frontal loblarýnýn daha büyük olduðu gözlenmiþtir. Normal kontrol grubu ile aradaki fark ise anlamlýdýr. Yapýlan çeþitli çalýþmalarda kontrol gruplarý ile karþýlaþtýrýldýðýnda korpus kollosum, talamus, kaudat nükleus ve putamen gibi bazal gangliya yapýlarý arasýnda anlamlý farklar bulunamamýþtýr. Bir çalýþmada ise sadece sað lentiküler nükleus kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda anlamlý derecede büyük bulunmuþtur. Polimikrogliya, pakigriya, heterotopiya ve þizensefali den oluþan giral malformasyonlar fetal hayatýn ilk altý ayýnda nöronlarýn göçü (migrasyonu) sýrasýnda oluþan bir defektten kaynaklanmaktadýr. Kontrol grubunda giral malformasyon bulunmamasýna raðmen 13 otistik hastanýn yedisinde bir veya daha fazla giral malformasyon bulunduðu belirlenmiþtir. Bir çalýþmada ise bir otistik hastada gri madde heterotopisi olduðu bildirilmiþtir (Lotspeich ve Ciaranello 1993). Otistik bireyler kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda, lateral ventrikülün gövde ve frontal boynuz alanýnýn anlamlý derecede daha büyük olduðu belirlenmiþtir. Ventrikül/beyin oraný göz önüne alýndýðýnda da boyut farký anlamlýdýr. Otistik ve mental retardasyonu olan hastalarda sol/sað lateral ventrikül asimetrisinin normal gruplarýn tersi olduðu bildirilmiþtir. Her çalýþmada desteklenmese de genel olarak düþünüldüðünde yapýlan çalýþmalardan elde edilen sonuçlar dördüncü ventrikül boyutunun otistik grupta daha büyük olduðu ve dördüncü ventrikül/serebellum ve dördüncü ventrikül/serebrum oranlarý arasýnda anlamlý bir fark olduðu, bu farkýn otistik grupta daha büyük olduðunu 44

ÇOCUK VE ERGEN NÖROPSÝKÝYATRÝK BOZUKLUKLARINDA SÝNÝR SÝSTEMÝ GÖRÜNTÜLENMESÝ göstermektedir. Çoðu araþtýrma ventrikül hacminden çok ventrikül alanýnýn ölçümü þeklinde yapýlmýþtýr. Ventrikül hacmi ile birlikte ventrikül alanýnýn ölçüldüðü bir çalýþmada kontrol grubu ile kýyaslandýðýnda anlamlý fark bulunamamýþtýr (Lotspeich ve Ciaranello 1993). Pahalý olmasý ve hastalarýn radyasyona maruz kalmalarý nedeniyle çok az pozitron emisyon tomografi çalýþmasý bulunmaktadýr. Rumsey ve arkadaþlarý (1997) otistik hasta grubunun kortikal glikoz metabolizmasýnýn dinlenme sýrasýnda anlamlý derecede artma gösterdiðini belirlemiþlerdir. Ancak beyin kan akýmý, beyin glikoz ve oksijen metabolizmasý yönünden elde edilen sonuçlar daha sonra yapýlan çalýþmalarda desteklenmemiþtir. 31P-NMR spektroskopisi beyindeki fosfor metabolizmasýnýn analizini yapmaktadýr. Normal zekaya sahip otistik kiþilerle kontrol grubunun karþýlaþtýrýlmasý sonucunda dorsal prefrontal kortekste yüksek enerjili fosfat ve membran fosfolipid metabolizmasý izlenmiþtir. Otistik grupta fosfomonoester düzeyinde azalma, fosfodiester düzeyinde artma, adenozintrifosfatlarda azalma olduðu belirlenmiþtir. Bu sonuçlar dorsal prefrontal kortekste sentez azalmasý, membran fosfolipidlerinin yýkýmýnda artma ve ATP tüketiminin artmasýnýn göstergesidir. Bu metabolik bulgularýn otizmde assosiyasyon korteksinin klinik disfonksiyonu ile iliþkili olabilecek anormal dentritik bütünlüðü yansýtabileceði belirtilmektedir (Lotspeich ve Ciaranello 1993). Otistik davranýþý olanlarda serebellar anormallikler ile ilgili kanýtlar artmaktadýr. Courchesne ve arkadaþlarý (1988) otistik hastalarda MRI çalýþmalarýnda posteriyor serebellar vermisin VI ve VII lobüllerinde azalma bulmuþlardýr. Vermal lobül I ve V bölgelerinin ise normal olduðu belirtilmektedir. Bu durumun geliþimin tümüyle tamamlanmasýndan sonra oluþan bir büzülme (shrinkage) veya deteriyorasyondan çok geliþimsel hipoplazi olduðu düþünülmektedir. Vermal geliþim sorununun retardasyon olan veya olmayan otistik hastalarýn her iki grubunda da gözlendiði tespit edilmiþtir (Courchesne ve ark. 1988). Frajil X sendromunda da olabilen benzer bulgular otizm ile vermal disfonksiyonun iliþkili olabileceðini düþündürmektedir. Otizmde posteriyor serebellum Purkinje nöronlarýnda kayýp olduðu hem otopsi hem de in vivo beyin görüntüleme teknikleri kullanýlarak belirlenmiþtir. Otizmde sosyal iletiþim, dil, soyut düþünme, plan ve organizasyon gibi yüksek kortikal iþlevlerin de bozuk olmasý serebral patolojiler üzerinde odaklanýlmasýna neden olmuþtur. Courchesne ve arkadaþlarýnýn (1993) çalýþmasýnda otistik hastalarýn %43 ünde pariyatal lob hacminde bir azalma olduðu belirlenmiþtir. En sýk gözlenen durum ise süperiyor pariyatal bölgelerin sulkus geniþliklerinde iki taraflý artma olmasýdýr. Bunun olasý nedeninin geliþimin erken dönemlerindeki bir anomali ya da geç baþlangýçlý ilerleyici bir atrofi olabileceði düþünülmektedir. Gordon (1996), SPECT (Tc- HMPAO SPECT) ile altý genç otistik hastanýn bölgesel beyin kan akýmýný incelemiþ ve özellikle temporal ve pariyetal loblarda düþük kan akýmý olduðunu, sol serebral hemisferin kan akýmý yönünden saðdan daha fazla anormalliðe sahip olduðunu göstermiþtir. Beyin bölgelerinden özellikle frontal lob, serebellum ve temporal lobun otizm patogenezi ile iliþkili olduðu düþünülmektedir. Bolton ve Griffiths (1997) tubero skleroz ve otizm iliþkisini incelemiþlerdir. Ýki hastalýk arasýndaki iliþkinin tuberlerin temporal lobda olmasýyla kuvvetli iliþkisinin olduðu belirlenmiþtir. Araþtýrmalar normal bireylerde yaþ ile pons, ortabeyin ve medulla oblangata gibi beyin kökü yapýlarýnda boyut olgunlaþmasý (size maturation) olduðunu, baþka bir deyiþle pozitif bir iliþkinin bulunduðunu bildirilmekteyken, otistik hastalarda böyle bir iliþkinin olmadýðý belirtilmektedir. Genel olarak özetlemek gerekirse çalýþmalarda önbeyin, ventriküler sistem, beyin kökü, serebellumda deðiþikliklerin olduðu göze çarpmakta, ancak çalýþmalar arasýnda çeliþkili sonuçlarýn olduðu da dikkati çekmektedir. Önbeyinde ters sol/sað asimetrisi, sað lentiküler nükleusta büyüme, giral malformasyonlar, anormal lateral ve dördüncü ventriküller, pons bölgesinde küçülme, medulla oblangata ve ortabeyinde deðiþiklik bulunmamasý, serebellumda vermis ve hemisferlerde nöropatolojik ve alan/hacim çalýþmalarýnda anormallikler olarak özetlenebilmektedir. Rett Sendromu Rett sendromu özellikle kýzlarda görülen nedeni bilinemeyen þiddetli nörogeliþimsel bozulma, edinsel mikrosefali, demans, amaçlý el kullanýmýnda bozukluk ve basmakalýp davranýþlar gibi hareket anormallikleri, düzensiz solunum, otistik davranýþ ve epileptik nöbetlerin olduðu nörolojik bir bozukluktur. Çocuklar 18 aya kadar normal geliþme göstermekte, daha sonra nörogeliþimsel gerileme ortaya çýkmaktadýr. Bu gerileme ise beþ yaþýndan sonra azalma göstermektedir. Ancak merkezi sinir sisteminin dejenerasyonunun yaþamboyu sürüp sürmediði bilinmemektedir. Histoanatomik gözlemlerde hipopigmentasyon ve substansiya 45

ÞENOL S, ÖNCÜLOÐLU HE. nigrada melanin içeren hücrelerin kaybý, frontal korteks ve kaudat nükleusda distrofik aksonlarýn bulunduðu bildirilmektedir. Sinir görüntüleme teknikleri ile özellikle frontal ve temporal bölgelerde beyin atrofisi belirlenmiþtir. Kontrol grubu ile karþýlaþtýrýlan Rett bozukluðu hastalarýnýn daha küçük serebral hemisfer, bazal gangliya, korpus kallosum, serebellar hemisfer, inferiyor olive ve anteriyor vermis olduðu bulunmuþtur. Yine hastalarda yaþ ile birlikte serebellar vermis ve serebellar hemisfer geniþliðinde azalma olduðu belirtilmektedir. Hastalardaki beyin dokusu hacimlerindeki azalmanýn orantýsýz olmasý (beyaz maddeye kýyasla gri maddenin daha çok azalmasý), kortikal gri madde oranlarýnda farklý deðiþiklik (frontal bölgede daha fazla azalma), subkortikal gri madde nükleuslarýnda hacim azalmasý (kaudat nükleus) ve artmýþ beyin omurilik sývýsý hacmi de bildirilmiþtir (Reiss ve ark. 1993, Krageloh-Mann ve ark. 1989). Bu sonuçlar gri maddede daha fazla olmak üzere gri ve beyaz madde deðiþikliklerini düþündürmektedir. Beyin görüntüleme teknikleri ve otopsi raporlarý birlikte deðerlendirildiðinde frontal bölgede daha fazla olsa da oksipital ve pariyatal bölgelerde de anlamlý derecede azalmýþ gri madde bulunmasý patolojinin yaygýn olduðunu düþündürmektedir. Tüm subkortikal gri madde nükleuslarýnda özellikle de kaudat nükleus boyutunda azalma bulunmaktadýr. Pozitron emisyon tomografisi tekniklerinde de bu bulgu desteklenmektedir. Ýstemli hareketlerin düzenlenmesinde rolü olan kaudat nükleusun hacmindeki azalmanýn Rett bozukluðunun klinik belirtilerinin açýklanmasýnda yardýmcý olduðu görülmektedir. Tüm çalýþmalar birlikte incelendiðinde Rett bozukluðundaki temel patolojinin frontal korteks, kaudat nükleus ve orta beyinde olduðu bildirilmektedir (Reiss ve ark. 1993). Nihei ve Naitoh un (1990) çalýþmalarýnda hastalýðýn klinik durumundaki ilerlemeye koþut olarak beyin görüntüleme yöntemlerinde de deðiþiklikler olduðu belirtilmektedir. Hastalýðýn erken dönemlerinde görüntüleme yöntemleri ile negatif sonuçlar alýnsa bile daha sonra CT ve MRI yöntemlerinin yinelenmesi uygun görülmektedir. Hastalýðýn süresi arttýkça ve hastanýn yaþý ilerledikçe beyin dokusunun hem boyutunda hem de aðýrlýðýnda azalma olmaktadýr. ÞÝZOFRENÝ Serebral deðiþiklikler ile ilgili çalýþmalarda beyin sulkuslarýnda artmýþ BOS hacimleri gösterilmiþtir. Frontal korteks hacmi ise azalmýþtýr. Solda anteriyor süperiyor temporal girus hacimlerindeki azalma varsaný þiddeti ile iliþki göstermiþtir. Amigdala ve hipokampus hacminde görülen azalmanýn bir miktar hastalýða özgü olduðu gösterilmiþtir. Temporal lobdaki iþlevsel görüntüleme bulgularý frontal korteksten elde edilenlere oranla daha az tutarlýdýr. Yapýlan bir MRI çalýþmasýnda þizofrenik grupta serebellar vermian lobüllerin normalden daha büyük olduðu gösterilmiþtir. Ýþlev ile ilgili çalýþmalar bazal gangliya metabolizmasýný arttýrmakta ve olasýlýkla hacimleri de artmaktadýr. Bir otopsi çalýþmasýnda solda artmýþ striyatal hacim saðda artmýþ globus pallidus hacmi saptanmýþtýr. PET çalýþmalarýnda þizofrenik deneklerde kaudat nükleus reseptör dansitesinde 2-3 kat artma saptanmýþtýr. Þizofren hastalarýn bir grubunda striatumda D2 reseptör dansitesinin artýþýna iliþkin kanýtlar bulunmaktadýr. Kontrol grubu ile karþýlaþtýrýlan bir hasta grubunda sað hemitalamus ve buna komþu internal kapsülde belirgin farklýlýklar saptanmýþtýr. Sol lateral ventrikülün temporal boynuzunun ölçümünün arttýðý ile ilgili otopsi çalýþmalarý bulunmaktadýr. Kontrol gruplarý ile karþýlaþtýrýldýðýnda þizofreni tanýsý alan kiþilerin bazal gangliyalar ve çeþitli alt bölgelerde daha az lateralizasyon gösterdikleri belirlenmiþtir. Subkortikal ve kortikal kan akýmý ve metabolik oranlarda tutarlý olarak anormal asimetriler bildirilmiþtir. Bazý yayýnlarda putamende artmýþ D2 dansitesi bildirilmiþtir (Peterson 1995). MRI çalýþmalarýnda çocukluk çaðý þizofrenisinde midsagital talamik bölgenin normalden anlamlý derecede küçük olduðu, lateral ventriküler hacmin daha büyük olduðu ki bu durumun ilerleyici olduðu da bildirilmektedir. Mediyal temporal lob yapýlarýnýn boyutunda ise anormallik bulunmadýðý belirtilmektedir. Çocukluk çaðý þizofrenisi ile ilgili araþtýrmalarýn az sayýda olduðu görülmektedir. Anormal serebellar kan akýmýnýn varlýðý hem eriþkin hem de çocukluk çaðý þizofrenisinde gösterilmiþtir. Serebellar CT çalýþmalarýnda þizofrenik hastalarda bildirilen vermal hipoplazi ile ilgili sonuçlar tartýþmalýdýr. MRI çalýþmalarý da þizofreni hastalarýnda midsagital vermisde bir anomali gösteremezken, normalden daha büyük olduðunu, erkeklerde kadýnlardan daha küçük olduðunu, kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda kadýn þizofrenik hastalarýn serebellar hacminin daha az olduðunu gösteren çalýþmalar vardýr. Erkek þizofreniklerde IX ve X. lobüllerin hacminde azalma ve serebellar hemisferlerde daha düþük beyaz madde hacmi olduðu bildirilmiþ, ancak daha sonra yapýlan bir araþtýrmada erkeklerde serebellum/beyinkökü ölçümlerinin daha fazla olduðunu belirtilmiþtir. Yine çalýþmalarýn bir kýsmýnda dördüncü ventrikülün 46

ÇOCUK VE ERGEN NÖROPSÝKÝYATRÝK BOZUKLUKLARINDA SÝNÝR SÝSTEMÝ GÖRÜNTÜLENMESÝ normalden daha geniþ olduðu gösterilirken, bazýlarýnda ise bir anomali gösterilememiþtir. Þizofreni hastalarýndaki bulgularýn birbiriyle uyumlu olmamasýnýn çalýþma gruplarýnýn farklýlýðý veya ölçüm tekniklerinin uyumsuzluðu nedeni ile olduðu düþünülmektedir. Jacobsen ve arkadaþlarý (1997) belirtilen bu farklý özellikleri göz önüne alarak yaptýklarý çalýþmalarýnda þizofrenik hasta grubunda vermis hacmi ve midsagital inferiyor posteriyor lob hacminin daha küçük olduðu sonucuna ulaþmýþlardýr. Dördüncü ventrikül hacmi ve toplam serebellar hacim açýsýndan ise bir fark bulunamamýþtýr. Planum temporale asimetrisinin hem dislekside hem de þizofrenide bulunduðu belirtilmektedir. Þizofrenide planum temporale ile ilgili araþtýrmalarýn sonuçlarý uyumlu deðildir. Asimetrinin azaldýðý ya da ters asimetri olduðunu bildiren çalýþmalar yanýnda kontrol grubu ile kýyaslandýðýnda çocukluk çaðý þizofrenisi olan ergenlerin planum temporale alaný ve asimetrisinin farklýlýk göstermediðini bildiren çalýþmalar da vardýr. Çocukluk çaðý þizofrenisi olanlarda toplam serebral hacmin ve midsagital talamik bölgenin daha küçük; kaudat, putamen ve globus pallidus hacminin daha büyük; lateral ventrikül hacminin ise büyük olma eðiliminde olduðu belirlenirken frontal hacimde tanýsal farklýlýk bulunamamýþtýr. Jacobsen ve arkadaþlarýnýn (1996) çalýþmasýnda temporal lob yapýlarýnda farklýlýk bulunamamýþtýr. Serebral hacmin ise anlamlý derecede küçük olduðu belirlenmiþtir. Normal hipokampal asimetrinin (sað soldan daha büyük) ise olmadýðý gözlenmiþtir. TOURETTE SENDROMU Zaman içinde artma ve azalmalar gösteren, çoðul motor ve vokal tiklerle belirli süregen bir bozukluktur. Yapýlan bir PET çalýþmasýnda frontal ve singulat korteks bölgesinde metabolizmada azalma belirlenmiþtir. Orbitofrontal, parahipokampal (entorinal), inferiyor insular korteks ve orta beyinde azalmýþ glikoz kullanýmý bildirilmiþtir. Motor ve vokal tiklerin þiddeti ile glikoz kullanýmý arasýnda ters bir iliþki olduðundan söz edilmektedir. Ventriküller ile ilgili bilgiler çeliþkilidir. Ventrikül büyüklüðü ve asimetrisi CT çalýþmalarýnda bildirilmekte, ancak MRI çalýþmalarý bu eðilimi desteklememektedir. Tourette Sendromu tanýsý alan erkekler kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda sol putamen, lentiküler ve globus pallidus nükleuslarýnýn daha küçük olduðu belirlenmiþtir. Ýnsuler korteks, frontal beyaz madde, putamen ve kaudat nükleus da deðiþmiþ T2 gevþeme zamaný asimetrisi, sað amigdala ve sað kýrmýzý nükleusta T2 zamanýnda kýsalýk dikkati çekmiþtir. Tüm bu bulgular lateralizasyonun deðiþtiði hipotezini desteklemektedir. MRI çalýþmalarýnda gözlenen lentiküler nükleus hacim azalmasýnýn sadece sol tarafta anlamlý olduðu belirtilmektedir. PET çalýþmalarý sonrasýnda frontal, singulat, insular korteks, inferiyor korpus striatumda glikoz kullanýmýnda %15 lik azalmanýn olduðu açýklanmaktadýr. Özellikle nükleus accumbens, ventromedial kaudat, sol anteriyor putamende metabolizma azlýðý gösterilmiþtir (Peterson 1995). Yetiþkin korpus kallosumunda %20 lik bir azalmanýn olduðu görülmüþtür. Santral sinir sistemi ile ilgili olan tüm bu bulgular Tourette bozukluðunda bazý geliþimsel patolojilerin olduðunu düþündürmektedir. Ýlginç olan görüntüleme teknikleri ile elde edilen bulgular Tourette bozukluðu ile þizofrenide benzerdir, ancak Tourette bozukluðu ya da þizofreniye özgül deðildir. Tc-HMPAO kullanarak eriþkinlerde bölgesel serebral kan akýmýný incelediði bir çalýþmada, kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda anlamlý derecede yüksek sað frontal/visüel korteks etkinliðinin olduðu belirtilmektedir. Tourette bozukluðu olanlar Tourette bozukluðu ve obsesif-kompulsif bozukluðu birlikte olanlarla karþýlaþtýrýldýðýnda iki grup arasýnda bölgesel kan akýmý açýsýndan anlamlý bir farklýlýk görülememiþtir. Altý çocuk ile yapýlan benzer bir çalýþmada ise her hangi bir uyumlu bölgesel serebral kan akýmý anormalliði bulunamamýþtýr (Gordon 1996). DÝKKAT EKSÝKLÝÐÝ HÝPERAKTÝVÝTE BOZUKLUÐU (DEHB) Bozukluðun temel özelliði, kalýcý ve sürekli olan dikkat süresinin kýsalýðý, engellemeye yönelik denetim eksikliði nedeniyle davranýþlarda ve biliþte ortaya çýkan ataklýk ve huzursuzluktur. Bunun sonucu olarak çocukta geliþimsel olarak uygunsuz dikkatsizlik ya da aþýrý hareketlilik ve ataklýk vardýr. Bu çocuklarda silik nörolojik bulgularýn sýk görülmesine karþýn, önemli bir bölümünde santral sinir sisteminde yapýsal hasara iliþkin belirgin bir kanýt yoktur. Bilgisayarlý beyin tomografisi sonuçlarý tutarsýzdýr. Korpus kallosumun iki ön bölgesi olan rostrum ve rostral cismi kontrollerden belirgin derecede küçük bulunmuþtur. Bu bulgular bozuklukta frontal lob geliþimi ve iþlevinde bozukluk olduðu kuramýný desteklemektedir (Giedd ve ark. 1994). Semrud ve arkadaþlarý (1994) da araþtýrmalarýnda korpus kallosumun splenial bölgesinin normal geliþim gösteren kontrollerden daha küçük olduðunu göstermiþlerdir. Yazarlar bu bulgunun dikkatsizliði açýklaya- 47

ÞENOL S, ÖNCÜLOÐLU HE. bileceðini ileri sürmektedirler. Ross ve arkadaþlarý (1994) dikkat eksikliði hiperaktivite bozukluðunda temel eksikliðin tepkilerin engellenmesindeki zorluk olduðunu, bunun da prefrontal korteksin dorsolateral kýsmýnýn dýþý ile iliþkili olabileceðini ileri sürmüþlerdir. Yapýlan bir CT çalýþmasýnda sulkuslarýn geniþlediði belirlenmiþtir. MRI çalýþmalarýnda bu çocuklarýn korpus kollosumlarýnda küçük genu, istmus, rostrum, rostral cisim ve spleniya bölgeleri bildirilmiþtir. Bu bölgelerde ise frontal, suplementer motor ve pariyatal korteksleri birbirine baðlayan hemisferler arasý aksonlar bulunmaktadýr. Bu bölgeler motor ve dikkat sistemleri ile ilgilidir (Peterson 1995). Korpus kallosumdaki azalmanýn genu bölgesinde, midsagital bölgede ve korpus kallosumun arka kýsmýnda ya da rostrum ve rostral cisim bölgesinde olduðu bildirilmektedir. Korpus kallosumun arka kýsmýndaki azalmayý destekleyen diðer araþtýrma sonuçlarý da bulunmaktadýr (Rumsey ve ark. 1996). PET çalýþmalarýnda frontal loblarýnda beyin kan akýmý ve metabolik hýzda azalma olduðu bildirilmektedir (Weiss 1996). Sol duyusal motor, birincil iþitsel ve oksipital bölgelerde azalmýþ metabolik oranlar, premotor ve somatosensoriyal kortekslerde bölgesel metabolizmada azalma gözlenmiþtir. Genel bir hipometabolizmadan söz edilmektedir. Normal kontrollerde görülen sað kaudat nükleus soldan büyüktür asimetrisinin de olmadýðý belirlenmiþtir. Bu da kaudat nükleusun rolünü vurgulamaktadýr (Peterson 1995). Castellanos ve arkadaþlarý (1994) araþtýrma sonuçlarýnýn önceki MRI araþtýrmalarýnda bildirilen düþük korpus kallosum hacmi ile birlikte deðerlendirildiðinde dikkat eksikliði hiperaktivite bozukluðunda frontal-striatal döngüde geliþimsel bozukluðu desteklediðini bildirmiþlerdir. Hynd ve arkadaþlarýnýn (1990) çalýþmalarýnda DEHB olan çocuklarýn kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda anlamlý derecede küçük sað anteriyor geniþlik ölçümlerinin olduðu, normal çocuklarda anteriyor bölgede sað>sol asimetrisi görülürken DEHB olanlarda anteriyor asimetri eksikliði bulunduðu belirlenmiþtir. Normal asimetrinin bulunmamasý sað anteriyor geniþlik ölçümünün daha küçük olmasý nedeniyledir. Gordon (1996) Xe SPECT çalýþmasýnda, dikkat eksikliði hiperaktivite bozukluðu olanlarda sensorimotor kortikal hiperperfüzyon ile periventriküler ve striatal yapýlarýn hipoperfüzyonunu belirtmektedir. Bu model hastalýðýn nörofizyolojik modeli ile de uyumludur. OBSESÝF KOMPULSÝF BOZUKLUK Çocukluk çaðýnda baþlayan OKB tanýsý alan yetiþkinlerle yapýlan bir çalýþmada belirti þiddetinin prefrontal ve oksipitofrontal metabolizma ile iliþkili olduðu belirlenmiþtir. Birçok PET ve SPECT çalýþmasýnda orbitofrontal kortekste artmýþ metabolizma ve kan akýmý gösterilmiþtir. Anteriyor singulum, sað duyusal motor korteks, dorsal pariyetal korteks gibi beyin bölgelerinde de metabolizma artýmý gösterilmiþtir. Ventrikül sistemi ile ilgili bilgilerde çeliþkiler olsa da ergenlerle yapýlan bir bilgisayarlý tomografi çalýþmasýnda kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda daha yüksek ventrikül beyin oraný saptanmýþtýr. Tomografi incelemelerinde azalmýþ kaudat nükleus hacmi de saptanmýþtýr. MRI çalýþmalarýnda ise kontrol grubu ile karþýlaþtýrýlan OKB hastalarýnda ayný bölgenin iki taraflý hacim azalmasýnýn %11 olduðu belirlenmiþtir. Kaudat nükleus hacimleri için anormal asimetriler ve görüntü sinyal þiddetlerinde asimetriler bildirilmiþtir. Orbitofrontal korteks, anteriyor singulum, lentiküler nükleus T1 asimetrilerinin obsesif kompulsif belirti þiddeti ile güçlü bir iliþki gösterdiði bildirilmektedir (Towey ve ark. 1994, Peterson 1995). Ergen yaþ grubundaki hastalarýn kontrol grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda anlamlý derecede daha yüksek ortalama ventrikül-beyin oranýna sahip olduklarý, MRI çalýþmalarý sonucunda orbital frontal korteks, anteriyor singulum, lentiküler nükleus bölgelerinde asimetri olduðu, bunun obsesif-kompulsif bozukluk belirtilerinin þiddeti ile uyumlu olduðu sonucuna ulaþýlmýþtýr (Peterson 1995). DÝSLEKSÝ Normal zeka ve uygun sosyokültürel düzeye karþýn okuma ve anlamadaki bozukluk olarak görülen dislekside CT, MRI ya da otopsi ile yapýlan son çalýþmalarda temporal ve pariyetal loblarda anormal simetri olduðu gösterilmiþtir. Planum temporale sylvian fissürün derinliklerinde ve temporal lobun üst düzeyinde yerleþen üçgen þeklindeki bir bölge olup pariyatal lobun alt yüzeyine kadar uzanmaktadýr. Dil lateralizasyonunda önemli bir rol oynadýðý ve Wernicke konuþma alanýnýn bir parçasý olduðu düþünülmektedir. Birkaç MRI çalýþmasýnda normal bireylerin 2/3 sinde görülen sol>sað planum temporale asimetrisinin dislekside olmadýðý ya da tersine döndüðü belirlenmiþtir (Galaburda ve ark. 1985, Hynd ve ark.1990, Larsen ve ark. 1990, Leonard ve ark. 1993, Schultz ve ark. 1994). Dahasý planum asimetrisinin oranýnýn dislektik bireylerde okuduðunu anlama puanlarý ile iliþkili olduðu da gösterilmiþtir. Kontrol grubundaki bireylerde gösterilemeyen bu bulgu yapýsal anomalilerin iþ- 48

ÇOCUK VE ERGEN NÖROPSÝKÝYATRÝK BOZUKLUKLARINDA SÝNÝR SÝSTEMÝ GÖRÜNTÜLENMESÝ levlerle iliþkili olabileceðini göstermektedir. Dislektik bireylerde planum dokusunun daðýlýmýnýn pariyatal bölgeden temporal bölgeye yer deðiþtirdiði belirtilmektedir (Peterson 1995). CT çalýþmalarýnda ümit kýrýcý sonuçlar bildirilmektedir. Deneklerin %20 sinin belirgin sulkuslarý olan serebral atrofi gösterdiði ve ancak %8 inin ise korpus kallosum agenezisi ve araknoid kist gibi özel nörogeliþimsel anomalilerin olduðu bildirilmektedir (Hynd ve ark. 1990). Sol posterior temporal korteksin daha küçük olduðu ya da sað midposteriyor aksiyal bölgenin daha geniþ olduðunu bildiren çalýþmalar yanýnda, yalnýzca angular girus ile uyumlu orta posterior %20 lik alanda farklýlýk olduðunu bildiren çalýþmalar da vardýr (Duara ve ark. 1991). Korpus kallosum ölçümlerinde spleniyum bölgesinin önemli olduðu belirtilmektedir. Spleniyum dislektik kadýnlarda dislektik erkeklere kýyasla ve genel olarak dislektiklerde kontrol grubuna kýyasla daha geniþtir (Schultz ve ark. 1994, Duara ve ark. 1991). Disleksi tanýsý alanlarda planar ve pariyatal operkulumda bilateral eksik ya da çift giruslarýn olmasý gibi serebral anomalilere de rastlanmýþtýr. Bu anomaliler hücre göçünde bir bozukluk olabileceðini düþündürmektedir (Leonard ve ark. 1993). Rumsey ve arkadaþlarý (1996) MRI çalýþmasý ile dislektik bireylerde korpus kallosum deðiþikliklerini kontrol grubu ile karþýlaþtýrarak incelemiþlerdir. Korpus kallosumun arka 1/3 inin dislektik kiþilerde daha geniþ olduðu, ön ve orta 1/3 lik kýsýmlarda ise kontrol grubuyla karþýlaþtýrýldýðýnda fark olmadýðý belirlenmiþtir. Schultz ve arkadaþlarý (1994) yaptýklarý bir çalýþmada deðiþik araþtýrma gruplarýnýn sonuçlarýnýn birbiriyle uyum içimde olmamasýný yaþ, cinsiyet, beyin büyüklüðü, dominant el tercihi, özellikle planum temporale yüzey alaný ile ilgili olmak üzere özel morfometrik beyin ölçümleri farklýlýklarý açýsýndan incelemiþlerdir. Tüm bu faktörler dikkatle incelenirse dislektik ve normal bireyler arasýnda istatistiksel olarak anlamlý nöroanatomik bir fark olmadýðý sonucuna ulaþýlmaktadýr (Schultz ve ark. 1994, Rumsey ve ark. 1996). PET çalýþmalarý ile dinlenme durumunda dislektik ve normal bireyler arasýnda az bir farklýlýk görülmekte iken; aktivasyon ile kontrol grubunun angular girus yakýnýndaki sol temporopariyatal korteksi kan akýmýnda artma oluþmakta, dislektik bireylerde bu aktivasyon olmayýp anteriyordeki temporal bölge aktive edilmektedir (Hagman ve ark. 1992, Rumsey ve ark. 1997, Wright ve ark. 1997). Dinlenme anýnda kontrol grubuna kýyasla dislektiklerde sað silviyan bölgede kan akýmýnda azalma, mediyal frontal bölgede artma gözlenmiþtir (Rumsey ve ark. 1992). Sözel iþitsel uyarýlmaya ikincil olarak sol planum temporale bölgesinde serebral kan akýmý ya da glikoz metabolizmasýnda sola-lateralizasyonda artma gösterilmiþtir. Bu artýþýn el kullaným tercihi ile iliþkili olduðu ve sol elini kullananlarda daha az olduðu belirtilmiþtir (Steinmetz ve ark. 1991). Dislekside aktivasyon yolundaki farklýlýklarýn nedeni bilinmemekle birlikte anatomik anomaliler ya da genetik etkiler nedeni ile olabilecekleri düþünülmektedir (Rumsey ve ark. 1997). Dislekside, talamusta lateral genikulat nükleusun magnoselüler tabakasý ve sol mediyal genikulat nükleusdaki nöronlarýn beklenenden küçük olduðu, özellikle sol hemisferin perisilviyan bölgesinde olmak üzere serebral kortekste geliþimsel anomaliler olduðu bildirilmiþtir. Kortikal anomaliler olarak ise özellikle sol inferiyor frontal ve süperiyor temporal bölgelerin asimetrik geliþimsel anomalisi bildirilmiþtir (Galaburda 1994). Ancak sol inferiyor temporopariyatal bölgede disfonksiyon olduðunu bildiren çalýþmalar da bulunmaktadýr (Poeppel ve Rowley 1996). Çocuk ve ergenlerde sinir görüntüleme teknikleri diðer ruhsal bozukluklarda da çalýþýlmaktadýr. Bu araþtýrmalarýn çoðunda kontrol grubunun olmadýðý, küçük sayýdaki örnekleme iliþkin bulgular verilmektedir. Bu sonuçlarýn genellenebilmesi ve klinik uygulamada yararlanýlabilmesi için yeni iþlevsel ve yapýsal görüntüleme tekniklerinin kullanýldýðý, daha geniþ denek ve kontrol gruplarý ile yapýlan araþtýrmalara gereksinim vardýr. Baumgardner TL, Reiss AL, Freund LS ve ark. (1995). Specification of the neurobehavioral phenotype in males with fragile X syndrome. Pediatrics, 95(5):429-435. Bolton PF, Griffiths PD (1997) Association of tuberous sclerosis of temporal lobes with autism and atypical autism. The Lancet, 349(8):392-395. Castellanos FX, Giedd JN, Eckburg P ve ark. (1994) Quantitative morphology of the caudate nucleus in attention deficit hyperactivity disorder. Am J Psychiatry, 151(12):1791-1796. KAYNAKLAR Courchesne E, Yeung-Courchesne BA, Press GA ve ark. (1988) Hypoplasia of cerebellar vermal lobulus VI and VII in autism. New England J of Medicine, 318(21):1349-1354. Courchesne E, Press GA, Yeung-Courchesne RY (1993) Parietal lobe abnormalities detected with MR in patients with infantile autism. AJR, 160:387-393. Duara R, Kushch A, Gross-Glenn K ve ark. (1991) Neuroanatomic differences between dyslexic and normal readers on magnetic resonance imaging scans. Arch Neurol, 48:410-416. 49

ÞENOL S, ÖNCÜLOÐLU HE. Galaburda AM (1994) Developmental dyslexia and animal studies:at the interface between cognition and neurology. Cognition, 50:133-149. Galaburda AM, Sherman GF, Rosen GD ve ark. (1985) Developmental dyslexia: Four consecutive patients with cortical anomalies. Ann Neurol, 18:222-233. Giedd JN, Castellanos FX, Casey BJ ve ark. (1994). Quantitative morphology of the corpus callosum in attention deficit hyperactivity disorder. Am J Psychiatry, 151(5):665-669. Gordon I (1996) Cerebral blood flow imaging in paediatrics: A review. Nuclear Medicine Communications, 17:1021-1029. Hagman JO, Wood F, Buchsbaum MS ve ark. (1992) Cerebral brain metabolism in adult dyslexic subjects assesed with positron emission tomography during performance of an auditory task. Arch Neurol, 49:734-739. Holroyd S, Reiss AL, Bryan RN (1991) Autistic features in Joubert Syndrome: A genetic disorder with agenesis of the cerebellar vermis. Biol Psychiatry, 29:287-294. Hynd GW, Semrud-Clikeman M, Lorys AR ve ark. (1990) Brain morphology in developmental dyslexia and attention deficit disorder/hyperactivity. Arch Neurol, 47:919-926. Jacobsen LK, Giedd JN, Vaituzis AC ve ark. (1996) Temporal lobe morphology in childhood-onset schizophrenia. Am J Psychiatry, 153(3):355-361. Jacobsen LK, Giedd JN, Berquin PC ve ark. (1997) Quantitative morphology of the cerebellum and fourth ventricle in childhoodonset schizophrenia. Am J Psychiatry, 154(12):1663-1669. Jeffries FM, Reiss AL, Brown WT ve ark. (1993) Bipolar spectrum disorder and fragile X syndrome: A family study. Biol Psychiatry, 33:213-216. Krageloh-Mann I, Schroth G, Niemann G ve ark. (1989) The Rett syndrome:magnetic resonance imaging and clinical findings in four girls. Brain Dev, 11:175-178. Larsen JP, Hoien T, Lundberg I ve ark. (1990) MRI evaluation of the size and symmetry of the planum temporale in adolescents with developmental dyslexia. Brain and Language, 39:289-301. Leonard CM, Voeller KKS, Lombardino LJ ve ark. (1993) Anomalous cerebral structure in dyslexia revealed with magnetic resonance imaging. Arch Neurol, 50:461-469. Lotspeich LJ, Ciaranello RD (1993) The neurobiology and genetics of infantile autism. Int Rev Neurobiology, 35:87-129. Nihei K, Naitoh H (1990) Cranial computed tomographic and magnetic resonance imaging studies on the Rett Syndrome. Brain Dev, 12:101-105. Peterson BS (1995) Neuroimaging in child and adolescent neuropsychiatric disorders. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 34(12): 1560-1576. Poeppel D, Rowley HA (1996) Magnetic source imaging and the neural basis of dyslexia. Ann Neurology, 40(2):137-138. Purý BS, Zhang Z, Singh I (1994) SPECT in adult mosaic Down s syndrome with early dementia. Clin Nuclear Medicine, 19(11):989-991. Reiss AL, Faruque F, Naidu S ve ark. (1993) Neuroanatomy of Rett Syndrome: A volumetric imaging study. Ann Neurol, 34: 227-234. Reiss AL, Lee J, Freund L (1994) Neuroanatomy of fragile X syndrome:the temporal lobe. Neurology, 44: 1317-1324. Ross RG, Hommer D, Breiger D ve ark. (1994) Eye movement task related to frontal lobe functioning in children with attention deficit disorder. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 33 (6):869-874. Rumsey JM, Andreason P, Zametkin AJ ve ark. (1992) Failure to activate the left temporoparietal cortex in dyslexia. An oxygen 15 positron emission tomographic study. Arch Neurol, 49: 527-534. Rumsey JM, Casanova M, Mannheim GB ve ark. (1996) Corpus callosum morphology, as measured with MRI, in dyslexic men. Biol Psychiatry, 39: 769-775. Rumsey JM, Nace K, Donohue B ve ark. (1997) A positron emission tomographic study of impaired word recognition and phonological processing in dyslexic men. Arch Neurol, 54: 562-573. Schaefer GB, Bodensteiner JB (1992) Evaluation of the child with idiopatic mental retardation. Pediatric Clin North Am, 39 (4): 929-943. Schultz RT, Cho NK, Staib LH ve ark. (1994) Brain morphology in normal and dyslexic children: The influence of sex and age. Ann Neurology, 35: 732-742. Semrud CM, Filipek PA, Biederman J ve ark. (1994) Attention-deficit hyperactivity disorder: magnetic resonance imaging morphometric analysis of the corpus callosum. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 33(6): 875-881. Steinmetz H, Volkmann J, Jancke L ve ark. (1991) Anatomical leftright asymmetry of language-related temporal cortex is different in left- and rigth-handers. Ann Neurol, 29: 315-319. Towey JP, Tenke CE, Bruder GE ve ark. (1994) Brain event-related potential correlates of overfocused attention in obsessive-compulsive disorder. Psychophysiology, 31: 535-543. Weiss G (1996) Attention deficit hyperactivity disorder. Child and Adolescent Psychiatry (Ed. Lewis M) 2nd edition. Williams and Wilkins, Baltimore, Maryland USA. s. 544-563. Wright BA, Lombardino LJ, King WM ve ark. (1997) Deficits in auditory temporal and spectral resolution in language-impaired children. Nature, 387(8):176-178. 50