Doç. Dr. Şahin Çolak Haydarpaşa Numune SUAM Acil Anabilim Dalı

Benzer belgeler
Direk Trombin İnhibitörleri. Yrd. Doç. Dr. Şükrü Gürbüz İnönü Üniversitesi Acil Tıp AD

YENİ ORAL ANTİKOAGÜLANLAR PROF. DR. TUFAN TÜKEK

ATRİYAL FİBRİLASYONDA YENİ ORAL ANTİKOAGÜLANLAR

Nonvalvular Atriyal Fibrilasyonda İnmenin Önlenmesinde Antikoagülan Tedavide Kanıtlar, Gerçekler, Deneyim ve Gelecek

İyatrojenik Kanamalar

Tedavi. Tedavi hedefleri;

Hipotetik vaka sunumu: yüksek kanama riski ve komorbiditeleri olan hastada strok riskinin ve çarpıntının tanımlanması ve yönetimi

Dabigatran, 4 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete de belirtilen kurallarla geri ödeme sistemine alınmıştır

Venöz Tromboembolizmin Önlenmesinde Antitrombotik Tedavi (Birincil Koruma)

Hiperkoagülabilite Trombofili Tarama ve Tedavi DR ERMAN ÖZTÜRK

Akut Koroner Sendromlar da Antitrombotik Tedavi. Volga Baştan Akdeniz Üniversitesi Acil Tıp ABD ATAS 2016-TRABZON

4/12/2019. Pıhtılaşma Sisteminin Fizyolojisi ve Farmakolojik Modülasyonu. Homeostaz. Serpin (Serin proteaz inhibitörü) Trombin

Atriyal Fibrilasyon: Güncelleme Embolilerin Önlenmesi. Dr. Sabri DEMİRCAN

KAYNAK:Türk hematoloji derneği

Antikoagülan Alan Hasta. Prof Dr Serhan Tuğlular Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

Yeni Antikoagülan İlaçların Özel Durumlarda Kullanılması. Prof. Dr. Mesut Demir Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD

Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Hemofilide Cerrahi Çalıştayı Uzlaşı Raporu

VENÖZ TROMBOEMBOLİ VE YENİ ORAL ANTİKOAGÜLANLAR. Prof.Dr.İsmail Savaş 9 Aralık 2017 İSTANBUL

Travma Hastalarında Traneksamik Asit Kullanımının Yeri

Hasta YOAK kullanırken GİS kanaması ile geldi. İlk andan itibaren ilaç yönetimi

Nonvalvüler Atriyal Fibrilasyonlu Hastalarda İnmenin Önlenmesinde YOAK Tedavisi: Yaşama Bağlayan Öyküler. Dr. Sabri Demircan

Apiksaban. Dr. Murat Özdemir Gazi Üniversitesi, ANKARA. AF Zirvesi, Nisan 2015, ANTALYA. Gly 216. Arg 143 Gln 192. Phe 174. Cys 220. Cys 191.

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

ACIL OLGULARDA YENĠ ANTĠKOAGÜLAN VE ANTĠTROMBOSĠTER ĠLAÇLAR

İnme, Atriyal Fibrilasyon ve Antikoagülan Tedavi PROF. DR. NEVZAT UZUNER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Uzm. Dr. Gül Pamukçu Günaydın Ankara Atatürk EAH Acil Tıp Kliniği

PERİOPERATİF ANEMİ. Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD

RENAL PREOPERATİF DEĞERLENDİRME. Dr. Mürvet YILMAZ SBÜ. Bakırköy Dr. Sadi Konuk SUAM

Sol atriyal trombüsü olan ve antikoagülan alan hastada kardiyoversiyon öncesi TEE de trombüs varlığını devam ettiriyor. Ne yapalım?

İNMENİN ÖNLENMESİNDE YENİ ORAL ANTİKOAGÜLAN AJANLAR

Çalışmaya dahil edilme kriterleri

Yeni oral antikoagülanlar: Hipertansiyonda ve böbrek hastalarında kullanım

ÇOCUKLARDA TROMBOEMBOLİK HASTALIKLAR

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar

İNNOHEP IU / ml KULLANIMA HAZIR ENJEKTÖR 0.45 ml PROSPEKTÜS

Tıp Fakültesi. Çocuk Sağlığı Kocaeli ve Hastalıkları Üniversitesi Anabilim Dalı Tıp Fakültesi. Çocuk Hematoloji Bilim Dalı.

SOL ATRİYAL APENDİKS KAPATMANIN YENİ ORAL ANTİKOAGÜLANLAR ÇAĞINDA YERİ YOKTUR! Dr. Ömer AKYÜREK Ankara Üniversitesi

Diyaliz hastalarında serebrovasküler olay:önleme ve tedavi. Nurol Arık

Dr. Fevzi Altuntaş Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi

YENİ ORAL ANTİKOAGÜLAN İLAÇLAR. Doç Dr Ramazan DANIŞ Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi

VIII. FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Yeni Nütrisyonel Kılavuzların Karşılaştırılması. Diyetisyen Merve DAYANIK

Tromboz ve tromboz tedavisi komplikasyonları. Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Türkiye de Yapılmış ve Yapılmakta Olan Atriyal Fibrilasyon Çalışmaları. Dr. Uğur Önsel TÜRK, FESC, ECDS EHRA Cardiac Device Specialist

RİVAROKSABAN. Dr. Erdem Diker Ankara 2012 ATRİYAL FİBRİLASYON ZİRVESİ

Koroner Arter Hastalığı ve Atriyal Fibrilasyon Birlikteliğinde Antitrombotik Tedavi Yönetimi

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

KOAGÜLOPATİDE YATAKBAŞI TANISAL YÖNTEMLER. Dr Reyhan POLAT Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği

KRİTİK HASTADA ORGAN KORUNMASINI NASIL SAĞLARIZ? Uzm.Dr. Ramazan KÖYLÜ Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği

Trombozlu Hastaya Yaklaşım. Dr. Figen Atalay

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Gebelikte Tromboz ve Tromboproflaksi. Dr Şahika Zeynep Akı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı

Homeostaz. Pıhtılaşma Sisteminin Fizyolojisi ve Farmakolojik Modülasyonu. Serin proteaz

YENİ ANTİKOAGÜLANLAR VE ENDİKASYONLARI

Coumadin i kim takip ediyor? Yeni antikoagülan tedaviler. Doç. Dr. Emine Akıncı Emektar Keçiören EAH, Acil Tıp Kliniği

KPR SIRASINDA TROMBOLİTİK TEDAVİ. Dr ERTAN SÖNMEZ ACİL TIP A.B.D

PULMONER EMBOLİDE TROMBOLİTİK TEDAVİ

Yeni Oral Antikoagülanların Pediatri Pratiğinde Yeri

Pulmoner Emboli de güncel tedavi stratejileri

Antikoagülan Tedavide Karşılaşılan Sorunlar

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Atriyal Fibrilasyonda Akılcı İlaç Kullanımı. Dr Özlem Özcan Çelebi

Fibrinolytics

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

KANSERDE TROMBOZ YÖNETİMİ. Mutlu DEMİRAY

Atriyal fibrilasyonda inme riski İnmeden korunmada yeni antikoagülan ajanlar:


Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.*

Masif kanama Yoğun bakımda takip ve tedav. Dr.Evren Şentürk

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler

YILIN SES GETİREN MAKALELERİ

Atriyal Fibrilasyonda İnmeden. Korunmada Kılavuzlar Ne Diyor? AF Zirvesi 2014 Antalya

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xiii Şekiller Listesi...

Beslenme desteğinde hangi içerik kime, ne zaman, hangi yolla uygulansın?

Yeni Oral Antikoagülanların Kılavuzlardaki. Endikasyonları. AF Zirvesi 2015 Antalya

Heparin. 1.OLGU (HIT durumunda) Heparine bağlı gelişen HİT komplikasyonunda. Öykü 5/21/18

Yeni Tanı Atrial Fibrilasyona Yaklaşım

ÜRÜN BİLGİSİ. CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz

Hastane öncesi THROMBOLİTİK tedavi. Dr. Mehmet ERGİN, Acil Tıp Uzmanı Yrd. Doç. Dr.; Necmettin Erbakan Üni. Meram Tıp Fak. Acil Tıp AD.

Yeni Oral Antikoagülan Kullanan Hastalarda Koroner Girişimler. Dr. Ersel Onrat Antalya

Akut İskemik İnme. İskemik İnme (%85) Hemorajik inme (%15)

Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER***

En iyi yöntem inmeden korunma Risk faktörlerinin belirlenmesi

Dr. Kudret AYTEMİR. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Ankara

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

Atriyal Fibrilasyon Ablasyonu Sonrası Antikoagülasyon. Dr.Ata KIRILMAZ

AKUT KORONER SENDROMDA ANTİPLATELET SEÇİMİ; NE, NE ZAMAN? DOÇ. DR. AYHAN SARITAŞ DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP AD

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

1. Hemadiyaliz sırasında en sık görülen komplikasyon aşağıdakilerden hangisidir? a. Ateş b. Hipotansiyon c. Hemoliz d. Tamponad e.

Travmada Güncel Literatür. Prof. Dr. Ahmet Baydın OMÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD/Samsun

Akut AF Atağı. Kronik (Permenant)

Türkiye de inme sıklığı yüksek ve azalmıyor.

Transkript:

Doç. Dr. Şahin Çolak Haydarpaşa Numune SUAM Acil Anabilim Dalı

Toplum medyan yaşı arttıkça atriyal fibrilasyon (AF) ve venöz tromboembolizm (VTE) sıklığı artmakta olup reçete edilen antikoagülan ilaç miktarı artmaktadır. Antikoagülasyon altında olan hastalar spontan, travmatik ve perioperatif kanamaya daha fazla meyillidirler.

Warfarin, vitamin K antagonisti oral antikoagülan olup yıllardır tromboembolizmi engellemek için kullanılmaktadır. Son dönemde warfarine alternatif olarak 4 adet non vitamin K oral antikoagülen (NOAK) çıkmış olup Amerika da non valvüler AF (NVAF) hastalarında kullanıma girmiştir.

Bunlar; Dabigatran etexilat ;Direkt trombin inh Rivaroksaban Apixaban ;Direkt FXa inh Edoxaban

NOAKlar; NVAF hastalarında warfarinle mukayese edildiğinde; stroke, sistemik embolizm, majör kanama ve ölüm açısından benzer veya daha düşük riskli bulunmuştur. NOAKlar warfarine kıyasla daha kısa yarı ömre ve etki süresine sahip olup,böbrek fonksiyonu takibi dışında teröpotik monitorizasyon gerektirmezler,ayrıca daha tahmin edilebilir bir teröpatik etkiye sahip olup, daha az ilaç etkileşimine sahiptir ve K vitamini içeren gıda tüketimi için bir kısıtlama gerektirmez.

Halen FDA tarafından onaylanan herhangi bir laboratuvar tahlili olmaması bu hastaların yönetimini zorlaştırmaktadır. Tüm NOAKlar rutin koagülasyon testlerini etkiliyor olsa da herhangi biri için spesifik bir test gösterilmemiştir.

Dabigatranın aptt, pt ve trombin zamanını uzattığı bilinmektedir ve ihtiyaç halinde ölçüm için aptt kullanımı önerilmektedir. Ancak; Dabigatran için tavsiye edilen bir teröpatik aralık yoktur ve test dabigatranın farklı plazma konsantrasyonları için duyarsızdır. Ayrıca; aptt lupus antikoagülanı olan veya intrensek pıhtılaşma bozukluğu olan hastalarda kullanılamamaktadır.

Trombin zamanı pt ye göre dabigatran için daha sensitiftir. Normal aptt veya trombin zamanının olması, dabigatran için teröpatik aralığı dışlarken pt de aynı sonuç beklenmez. Dabigatran düzeyinin nicel değerlendirmesi; dilüe trombin zamanı, ecarin pıhtılaşma zamanı ve ecarin pıhtılaşma deneyi ile yapılabilir. Ancak FDA bu testler için onay vermemiştir.

Faktör 10a inhibitörleri için FDA tarafından onaylı bir tahlil bulunmamaktadır. Rivaroksaban ve apixaban aktive pıhtılaşma zamanı ve kromojenik anti faktör 10a yı etkilemektedir ancak bir teröpatik aralık tanımlanmamıştır. Protrombin zamanı daha az duyarlı olup normal pt teröpatik aralığı dışlamayabilir. aptt testi de faktör 10a inhibitörlerinde yetersiz tespit edilmiştir.

Çalışmalar protrombin zamanını kalitatif ölçümlerde, kromojenik anti faktör 10a tahlilini kantitatif değerlendirmede önermektedir. Anti faktör-xa aktivitesinin normal olması da ilaç düzeyinin teröpatik aralıkta olmasını dışlayabilir.

AHA yazar grubu acil durumlarda NOAK geri çevrilmesinde multidisipliner bir yaklaşım önermektedir. Kanama halinde; Mümkünse mekanik kompresyon 2 farklı venden damar yolu Son NOAK dozunun zamanının sorgulanması CBC-üre-kreatinin-karaciğer fonksiyon testleri Volüm replasmanı Son 2 saat içinde NOAK alımı halinde aktif kömür tedavisi Hematoloji konsültasyonu önerilmektedir.

Minör kanamada destek tedavi ve yakın hemodinami takibi önerilmektedir. Majör kanamada IV idarucizumab (PRAXABIND) 5 gr dozla (ardışık 2 kere 2.5gr infüzyon) dabigatran etkisini dakikalar içinde kaldırmaktadır. Idarucizumab bir monoklonal antikor olup dabigatrana trombinden 350 kat daha fazla afiniteyle bağlanmaktadır.

RE-VERSE AD çalışması; ciddi kanaması olan veya acil operasyon planlanan ve dabigatran kullanan hastalarda idarucizumab ile yapılmış prospektif bir kohorttu. Bu çalışma idarucizumab infüzyonundan sonra dilüe trombin zamanının ve ecarin pıhtılaşma zamanının dakikalar içinde normalleştiğini gösterdi. Kanaması olan hastalarda erken homeostazi sağlanmış ve operasyona giden hastalarda düşük kanama yüzdesi tespit edilmiş.

Birçok çalışma protrombin kompleks konsantrelerinin (PCC), rekombinant aktive faktör 7 ekstrelerinin ve taze donmuş plazmanın (TDP)nin etkinliğini kobay çalışmalarında araştırdı. Ancak klinik çalışmalar yetersiz kaldı. Dabigatran alan sağlıklı erkeklerle yapılan bir çalışmada 4 Ü PCC nin dabigatran etkilerini geri çevirmediği gösterildi.

Hemodiyaliz dabigatranın plazma proteinlerine %35 bağlanması sebebiyle, dabigatranı kandan %49-%57 uzaklaştırabilir. Hemodiyaliz kreatinin klirensi 30ml/dk nın altındayken ve akut böbrek yetersizliğinde düşünülmelidir. Oral intoksikasyonda, eğer dabigatran 1 ila 2 saat içinde alındıysa aktif kömür tedavisinin kullanılmasını destekleyen bazı kanıtlar vardır. Ancak aspirasyon ve kafa içi basınç artışı açısından dikkatli olunmaldır.

Dabigatran gibi eğer doz son 2 saat içinde alındıysa aktif kömür ile ilaç emilimi engellenebilir. Rivaroksaban ve apixaban plazma proteinlerine yüksek oranla bağlanır bu sebeple hemodiyalizden fayda görmez.

Andexanet alfa, direkt ve indirekt faktör Xa inhibitörlerinin antikoagülan etkilerini nötralize etmek için spesifik geri çevirme ajanı olarak görev yapan rekombinant modifiye edilmiş insan faktör Xa proteinidir. Bu ilaç ilk olarak bir bolus doz, ardından da 2 saate kadar uzatılan infüzyon şeklinde tatbik edilir. Yakın dönemli bir çalışmada; rivaroksaban veya apixaban alan sağlıklı bireylerde andexanet alfanın tatbik edildikten dakikalar sonra laboratuvarı düzelttiği tespit edilmiştir.

67 hastanın incelendiği başka bir analizde; andexanet alfadan sonra anti faktör 10a seviyesinde; rivaroksaban kullanan grupta %89, apixaban kullanan grupta %93 düşme görülmüştür. Bu kohortta 47 hasta hemodinami açısından takip edilmiştir ve 37 sinde mükemmel veya iyi homeostazi tespit edilmiş. Doz protokolünde son dozu 7 saatten önce alan hastalara 400 mg bolus, 480 mg infüzyon verilmiş. Son 7 saatte alan veya ne zaman ilaç aldığı bilinmeyen hastalara 800 mg bolus 960 mg infüzyon verilmiş. Andexanet alfa halen kullanıma girmemiş ve onaylanmamıştır.

Günlük 2x20mg rivaroksaban alan genç sağlıklı gönüllülerde yapılan bir çalışmada; 4 ünite protrombin komplex konsantresinin (PCC) laboratuarı normalleştirdiği gösterilmiştir. Başka bir in-vitro çalışma; rekombinant faktör 7 nin PCC ye göre daha üstün olduğunu göstermiştir. Birçok vaka takdiminde de PCC nin ve rekombinant faktör 7 nin NOAK kullanan hastalarda laboratuarı düzelttiği gösterilmiş olsa da ilacın klinik antikoagülan etkisini geri çeviremediği de belirtilmektedir. Halen TDP nin ve PCC nin NOAK ilişkili kanamayı düzelttiğine dair kesin bir veri bulunmamaktadır.

Edoxaban alan ve deri biyopsisi yapılan hastalarda 4 Ü PCC nin laboratuvarı geri çevirdiğine dair bir çalışma yapılmıştır. Ancak klinik korelasyon kesin değildir.

Ciraparantag (PER977) unfraksiyone heparin ve DMAH ı bağlayan bir moleküldür. Aynı yolla faktör 10a inhibitörlerini ve direk trombin inhibitörlerini de bağlamaktadır. Pıhtılaşma zamanını uygulandıktan 10-30 dakika içinde normalleştirdiği gösterilmiştir. Klinik çalışmaları devam etmektedir.

Ciddi kanaması olan bütün hastalara ilaç kullanımından bağımsız olarak resüsitasyon prensiplerine göre yaklaşılmalıdır. Hastanın havayolu, solunumu ve dolaşımı sağlanmalı ve kanama bölgesi baskı yapılabilecek bir bölgede ise turnikeyle müdahale edilmelidir. NOAK kullanan hastalarda hemen sonrasında geri çevirme protokollerine göre hastaya gerekli tedavi verilmelidir.

NVAF de iskemik strok u önlemek için NOAK kullanılan çalışmaların bir metaanalizinde, %0.4 lük bir hemorajik stroke oranı tespit edilmiştir ve warfarin ile karşılaştırıldığında %50 den fazla rölatif risk azalması görülmüştür. Tedavi sonrası NOAK a devam edilip edilmemesine dair de net bir veri yoktur.

NOAK kullanan ve intrakraniyel kanaması olan hastalarda kesin bir kılavuz önerisi bulunmamaktadır. Bu hastalarda; Sistolik tansiyonun 140 mmhg nin altına düşürülmesi(warfarin çalışmaları) Geri çevirme tedavisi Acil cerrahi planı Antikogülasyon alınmayan dönemdeki stroke riskinin yönetimi Tekrar antikoagülasyona başlanma zamanı değerlendirilmelidir.

Travma popülasyonunda NOAK kullanım yaygınlığı bilinmemektedir. Bu konuda da sınırlı bilgi olması sebebiyle kılavuz öncelikle hastanın anamnezinin iyi alınmasını, hangi NOAK ın kullanıldığını, en son ne zaman ilaç alındığını ve ilaç kullanım sebebinin öğrenilmesi gerektiğini belirtiyor.

Renal fonksiyonların ve NOAKlar için vurgulanan koagülasyon parametrelerinin görülmesi tedavi kararını yönlendirebilir. İzole travma olgularında NOAK aktivitesini saptamak için tromboelastografi ve rotasyonel tromboelastometri kullanımı bildirilmiştir; ancak rutin kullanım önerilmemektedir.

Majör çalışmalarda günde iki kez 150 mg dabigatran, rivaroksaban ve günde bir kez 60mg edoxaban, warfarin ile karşılaştırıldığında 1.5 kat artmış gastrointestinal kanama riski ile ilişkilendirildi. Günde iki kez 110 mg dabigatranın ve apixabanın warfarin ile benzer gastrointestinal kanama riski vardı ve edoxaban 30 mg warfarine göre anlamlı daha az risk ile ilişkilendirildi.

NOAK kullanımıyla ilişkili gastrointestinal kanamayı presipite eden faktörler; Anemi Geçirilmiş GİS kanaması Uzun süreli aspirin kullanımı veya bazal non-aspirin antiplatelet kullanımı Yaş Diyastolik hipertansiyon Sigara kullanımı Uyku apnesi KOAH PPI kullanım hikayesi Böbrek fonksiyon bozukluğu Erkek cinsiyettir.

Dresden verilerinde rivaroksaban kullanan hastaların %3.3ü majör kanama geliştirdi, bunların da büyük kısmı konservatif tedavi ile tedavi edildi.

GİS kanamasında da asıl yaklaşım rutin resüsitasyon prensiplerine göre yapılmalıdır. Acil geri çevirme düşünülmelidir. GİS kanamasından sonra NOAK tedavisinin başlatılması, hastanın temel kanama riski ve tromboz riski hesaba katılarak planlanmalıdır.

Antikoagülasyon (esas olarak warfarin) altında GİS kanama geçiren, NVAF olan 4600 den fazla hastayı retrospektif olarak inceleyen bir çalışmada, tek bir antikoagülanın tekrar başlanması, başlanmamasına göre daha az mortalite ve tromboemboli ile ilişkili görüldü. Rekürren GİS kanama da antikoagülasyon alan grupta daha az görüldü. NOAK alan hastalar, tüm kohortun çok küçük bir alt grubunu oluşturdu; bu nedenle, GİS kanamadan sonra NOAK ın yeniden başlanmasının benzer şekilde bu olumlu sonuçlar ile bağlantılı olup olmayacağı belirsizliğini koruyor.

Overdoz NOAK maruziyetlerinin risk ve yaygınlığı ile ilgili veriler büyük oranda kontrol merkezlerinden gelen gözlemsel verilere ve vaka raporlarına dayanmaktadır. Ocak 2011 ve haziran 2013 arasında başvuran 49 hastanın 4 ünde kendine zarar verme maksadı tespit edilmiş ve birinde hafif kanama rapor edilmiş. 223 hastada rivaroksaban veya apixaban maruziyetini inceleyen bir çalışmada; %42 hastada anormal laboratuar görülmüş ancak hiçbirinde kanama görülmemiş.

NOAK altında ABY gelişen hastalarda yakın gözlem yapılması veya başka bir antikoagülana geçilmesi önerilmektedir. Akut kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatırılan ve NVAF'si olan 162 hastada gözlemsel bir çalışma gerçekleştirilmiş Ve Çalışma sonucunda; başlangıçtaki CrCl<60 ml/dk veya yaş>75 olan hastalar, takip sırasında doz ayarlamasına ihtiyaç duyma riski en yüksek grup olarak tespit edilmiş.

Caldeira ve arkadaşlarının yaptığı bir meta analizde NOAKlar warfarin ile karşılaştırıldığında böbrek yetmezliği riskini arttırmadığı görülmüş. ABY si olan hastaya NOAK başlanması kanama riskini arttırmaktadır. Hemodiyaliz hastalarında apixaban haricindeki NOAK lar kontraendikedir. Apixabanın da doz kısıtlaması ihtiyacı olabilir.

NOAK kullanan hastalarda akut iskemik stroke %1-2 olarak halen görülmektedir. Stroke geçiren hastalarda bu ilaçların yönetiminde; Nörovasküler acillerde ilacın uygun monitörizasyonu Trombolitik ve endovasküler yaklaşım kararı Tekrar NOAK başlama zamanının kararı gibi zorluklar mevcuttur.

Deneysel çalışmalarda tromboliz yapılan stroke hastalarında dabigatran veya rivaroksaban ile premedikasyon İKK insidansını arttırmamıştır. Veriler sınırlı olmakla birlikte küçük çalışmalar ve vaka takdimlerinde son NOAK dozundan 24 saat içinde rekombinant doku plasminojen aktivatörü alan hastalarda İKK çok nadir görülmüştür.

İntravenöz tromboliz veya intra-arteryel terapi planlanan stroke hastalarında; 78 hasta NOAK altında 441 hasta warfarin altında 8938 hasta medikasyon almadan işleme gidilmiş 3 grup arasında da İKK ve mortalite açısından anlamlı fark görülmemiş.

Koagülasyon testlerinin yetersiz olması ve yeterince çok merkezli kohort olmaması sebebiyle AHA kılavuzu; Sensitif laboratuar testi bulunmayan veya test sonucu anormal olan veya son 48 saat için NOAK kullanım hikayesi olan hastalarda rekombinant doku plazminojen aktivatör tedavisi ve endovasküler terapiyi önermemektedir.

Stroke dan sonra antikoagülasyon başlanma zamanının kararı rekürren tromboemboli ve hemorajik formasyon riski hesaba katılarak alınmalıdır. Parenteral tedavinin stroke dan sonraki ilk 48 saat içinde başlandığı 7 çalışmanın metaanalizi ve 23748 hastanın incelendiği 24 çalışmanın sonucu olarak; Erken antikoagülasyon; rekürren stroke için riski azaltıyor olsa da İKK artışı ve mortalite üzerine etkisi olmamasıyla faydasını kaybetmektedir.

Asemptomatik ve stabil olan grupta dikkatlice warfarin başlanması önerilmektedir ancak NOAK ların daha hızlı etki süresi sebebiyle, başlanması konusunda bir öneride bulunulmamıştır. Deneysel çalışmalarda dabigatran premedikasyonu ve stroke sonrası devamı hemorajik transformasyon riskinde artış yapmamıştır. Stroke geçiren hastalarda bir sonraki stroke riskini azaltmada antikoagülan doz arttırımı, başka bir OAK a geçiş veya anti-platelet eklenmesinin etkisi konusunda bilgi bulunmamaktadır.

OAKlar arasında geçiş düşünülmesi gereken durumlar; yeni bir klinik hadise gelişmesi (miyokard enfarktüsü) veya bir medikal durumun ilerlemesidir(renal yetmezlik). Son dönemde yapılan NOAK çalışmaları incelendiğinde; periprosedürel geçici OAK kesintilerinde köprülemenin faydasız olduğu hatta bazı çalışmalarda mortaliteyi arttırdığı gösterilmiştir.

Geçici OAK kesilmesiyle klinik hadiseler arasındaki ilişki NOAKlarla warfarini karşılaştıran üç çalışmada irdelenmiştir. Bu üç çalışmanın metaanalizinde NOAK lar ile warfarin arasında geçici ilaç kesilmesinin sonucu oluşan tromboembolik hadise açısından anlamlı fark tespit edilmemiştir. İlaç kesintileri genellikle periprosedürel olmuştur ve köprüleme klinisyene bırakılmıştır. ROCKET AF de %8 ARISTOTLE de %11.7 köprüleme yapılmıştır.

ROCKET AF nin post hoc analizinde rivaroksaban grubunda çalışma sonu warfarine geçişte stroke riskinde artış tespit edilmiş. Rivaroksaban ve warfarin karşılaştırıldığında geçiş esnasında stoke ve majör kanama rivaroksaban grubunda anlamlı yüksek bulunmuştur. Teröpatik INR aralığına medyan ulaşma zamanı rivaroksabanda 13 gün iken warfarinde 3 gün olarak tespit edilmiş.

Sonuç olarak bu çalışmalar ışığında ENGAGE- AF deki hastalar için geçiş planı yapılmış. Eğer NOAK a geçilecekse INR nin 2.0ın altına düşmesi beklenmiş. Eğer VKA ya geçilecekse 14 günlük VKA algoritma kiti ve düzenlenmiş edoxaban dozu sağlanmış. 14. günün sonuna kadar veya INR>2 olana kadar devam edilmiş.

Warfarinden NOAK a geçişin incelendiği bir çalışmada warfarinde kalan, rivaroksabana geçen ve dabigatrana geçen 3 grup arasından 10 aylık takipte stroke ve majör kanama açısından anlamlı fark görülmemiş.

Kanama ihtimali düşük olan ameliyatlarda Warfarinin kesilmemesi önerilir. Kanama ihtimali yüksek ameliyatlarda warfarinin işlemden 5 gün önce kesilip homeostazi sağlandıktan sonra devamı önerilmektedir. NOAK kullanan ve acil olmayan cerrahi planlanan hastalarda kanama riski kısıtlı sayıdaki literatür tarafından düşük olarak bildirilmiştir.

Warfarin kullanan hastalarda preoperatif ve postoperatif dönemde DMAH ile köprüleme yüksek tromboz riski olan hastalarda önerilmektedir.(mekanik kapak, yakın dönemde PTE) Düşük orta tromboz riski olan hastalarda köprüleme trombozu engellememekte ve kanamayı arttırmaktadır. Bu sebeple bu grupta DMAH önerilmez.

Periprosedürel kanama RELY çalışmasınının da bir subgrup analizinde incelenmiş. İşlemler düşük kanama riskli (KAG, ICD implantasyonu) ve yüksek kanama riskli (kardiyak, abdominal, nöroşirürjik, spinal anestezi gerektiren işlemler) olarak ayrılmış. Dabigatran 110 mg, dabigatran 150 mg ve warfarin gruplarının 3 ünde de anlamlı fark tespit edilmemiş.

NOAK çalışmaları ve metaanalizler incelendiğinde warfarin ve NOAK grubu arasında kardiyoversiyon sonrası stroke, sistemik emboli ve kanama açısından anlamlı fark tespit edilmemiştir. Rivaroksabanla warfarinin kardiyoversiyon yapılan hastalarda karşılaştırıldığı bir randomize çalışmada da iki grup arasında primer sonlanım noktaları açısından anlamlı fark tespit edilmemiş. Benzer sonuçlar warfarinle dabigatranın karşılaştırıdığı başka bir çalışmada da görülmüştür.

INR stabilizasyonu sağlanamayan hastalarda NOAK lar ön plana çıkmaktadır. İKK riski yüksek olan hastalarda NOAK lar daha güvenli olarak görünürken,gis kanama varlığında warfarin daha güvenlidir. Kreatin Klirensi 15 ml/dak altında olanlarda ve P-Glikoprotein inhibitörü kullananlarda NOAK lar kullanılmamalıdır. Hekimler; NOAK kullanan, invaziv işlem planlanan hastalarda iyi tanımlanmış protokoller kullanmaya teşvik edilmektedir. Aynı şekilde kanama gelişen NOAK kullanan hastalarda akut tedavi ilkelerinin bilinmesi de vurgulanmaktadır. Geri çevirme tedavisinde idarucizumab ve çalışması devam eden ajanların günlük pratiğe girmesi de başka bir hedeftir. NOAK geri çevirme protokolleri ve NOAK ilişkili kanama ve periprosedürel NOAK yönetimi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır.

TEŞEKKÜRLER