Türkiye Bankalar Birliği 50. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması *

Benzer belgeler
Türkiye Bankalar Birliği nin 49. Olağan Genel Kurulu nda Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince nin Açılış Konuşması

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

Türkiye Bankacılık Sistemi 1, 2 Eylül 2007

Türkiye Bankalar Birliği 51'inci Genel Kurul. Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince nin Açılış Konuşması

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

Bankacılık sektörü 2010 Ocak-Eylül dönemindeki gelişmeler. Ekim 2010

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Türk Bankacılık Sistemi Haziran 2005 *

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 30 HAZİRAN 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Türk Bankacılık Sistemi. Eylül 2005

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler

Bankacılık sektörü Mart. Mayıs 2008

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 31 MART 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2003 Yılında Türkiye Ekonomisi ve Türk Bankacılık Sistemi

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Türkiye Bankalar Birliği 51. Genel Kurul Toplantısı

GARANTİ BANKASI 2Ç2014 Sonuçları Hedef Fiyat: 9,40TL

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ. Türkiye Bankalar Birliği Dönemi Çalışmalarına İlişkin Faaliyet Raporu

Banka, Şube ve Personel Sayıları

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU

Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler. Ocak-Eylül 2012 dönemi değerlendirmesi

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI TABLO LİSTESİ

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

SEDEFED REKABET KONGRESİ Büyüme Dinamikleri Üzerine Bir Tartışma

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Ekonomideki Son Gelişmeler Işığında Bankacılık-Reel Sektör İlişkisi. Hüseyin Aydın Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

VAKIFBANK 1Ç2017 Sonuçları

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama Alanları Sempozyumu. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Bankalar Birliği

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

Seçilmiş Haftalık Veriler* 11 Aralık 2015

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler. 28 Şubat 2017

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Banka, Şube ve Personel Sayıları

Konut Kredisi Piyasasına Bakış

Seçilmiş Haftalık Veriler* 7 Nisan 2017

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

1/6. TEB HOLDĠNG A.ġ YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLĠDE FAALĠYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem :

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Seçilmiş Haftalık Veriler* 10 Mart 2017

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

Seçilmiş Haftalık Veriler* 27 Şubat 2015

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

GARANTİ BANKASI 1Ç2017 Sonuçları

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

İŞ BANKASI 2Ç2014 Sonuçları Hedef Fiyat: 6,40TL

Seçilmiş Haftalık Veriler* 11 Eylül 2015

Seçilmiş Haftalık Veriler* 3 Temmuz 2015

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

Seçilmiş Haftalık Veriler* 13 Mart 2015

Türkiye de Bankacılık Sektörü

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Haftalık Piyasa Beklentileri. 10 Kasım 2014

KOÇ FİNANSAL HİZMETLER A.Ş. 30 EYLÜL 2012 TARİHİ İTİBARİYLE HAZIRLANAN ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

GRAFİK LİSTESİ. Grafik I.7.

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

ŞİRKET RAPORU 25 Temmuz 2012

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı MEVDUAT VE KREDİ GELİŞMELERİ

Seçilmiş Haftalık Veriler* 19 Ağustos 2016

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Transkript:

Bankacılar Dergisi, Sayı 61, 2007 Türkiye Bankalar Birliği 50. Genel Kurul Toplantısı Açılış Konuşması * Ersin Özince Türkiye Bankalar Birliği nin 29 Mayıs 2007 tarihinde İstanbul da gerçekleştirilen 50. Genel Kurulu nda Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ersin Özince nin yaptığı açılış konuşması aşağıda yer almaktadır. Değerli Konuklar, Medyamızın Değerli Temsilcileri, Değerli Meslektaşlarım, Türkiye Bankalar Birliği nin 50. Genel Kurul Toplantısına hoşgeldiniz. Yönetim Kurulu ve Denetçilerimiz adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Geleneksel olarak, toplantımızın bu bölümünde yakın dönemde ekonomide ve bankacılık sisteminde yaşanan gelişmeleri değerlendirmeyi ve gündemde önemli gördüğümüz konuları sizlerle paylaşmayı amaçlıyoruz. Türkiye Ekonomisinde ve Bankacılık Sisteminde Gelişmeler Kısa dönemli bir analiz yapıldığında, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sistemi açısından 2006 yılında öne çıkan başlıca gelişmeler; ikinci çeyreğin sonlarına doğru para ve sermaye piyasalarında yaşanan dalgalanma, enflasyonun ve faiz oranlarının yükselmesi, ikinci yarıda ekonomik faaliyetin büyüme hızının yavaşlaması, özel sektör tasarruf açığındaki genişleme, özelleştirme programının hızlanmasına da bağlı olarak kamu kesiminde iyileşmenin sürmesi, doğrudan yabancı sermaye girişinin rekor düzeyde gerçekleşmesi, para ikamesinin yeniden artması, bankacılık sisteminde sahiplik yapısının değişmeye devam etmesi olmuştur. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız dalgalanmanın en önemli nedeni, uluslararası piyasalarda yatırımcıların portföy tercihlerindeki farklılaşmadır. Sermaye hareketlerindeki değişmeler, ülkemizde de çok yakından yaşadığımız gibi gelişmekte olan ülkelerin performansını önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Dünya ekonomisinde 2000'li yılların başından günümüze kadar geçen dönemde dikkati çeken en önemli olaylardan bir tanesi finansal piyasalardaki koşulların iyileşmesi olmuştur. Dünyada tasarruf düzeyi, 2002 yılında son 30 yılın en düşük düzeyine indikten sonra, yeniden yükselen bir trend göstermiştir. Geçmiş yıllara göre henüz çok düşük düzeyde olmakla birlikte tasarruf düzeyindeki bu iyileşmenin kaynak arzının artmasına önemli bir katkı yaptığı aşikardır. Ayrıca, daha fazla sayıda ülkenin uluslararası ekonomik ilişkiye katılması, fiyat istikrarına daha fazla önem verilmesi, mal ve hizmetlerin yanı sıra sermaye hareketlerine getirilen serbestinin yayılması, teknolojik gelişmelerin verimliliğe olan katkısı, Asya ülkeleri ile petrol ihraç eden ülkelerde tasarruf fazlasının yükselmesi de dünya ekonomisindeki iyileşmeyi desteklemiştir. Başta petrol olmak üzere, başlıca temel girdi fiyatlarındaki yükselmeye rağmen, dünya genelinde ekonomik büyüme hızlanmış, enflasyon ve faiz oranları düşmüş, ticaret hacmi büyümüştür. Bu süreçten gelişmekte olan ülkeler de olumlu yönde etkilenmiştir. 3

Ersin Özince Gelişmekte olan ülkelere giden sermaye miktarı artmış, bu ülkelerin büyüme performansı gelişmiş ülkelere göre daha yüksek olmuştur. Dünya ekonomisindeki iyileşmenin, yeni fırsatlar yarattığı kadar riskleri büyüttüğü, riskleri daha bulaşıcı hale getirdiği de malumunuzdur. Bu nedenle, yeni fırsatları ülkemizin çıkarları doğrultusunda değerlendirebilmek için uluslararası alanda rekabet gücümüzün artırılmasına daha fazla çaba sarf edilmelidir. Aynı zamanda makro ve sektörel anlamda risklerin daha iyi yönetilmesine de hassasiyet gösterilmelidir. Bunun için öncelikle makro dengelerin sağlam olarak kurulması ve kalıcı hale getirilmesi büyük öneme haizdir. Esasen, makro dengeleri gözeten ekonomi politikasının uygulandığı yakın dönemde, uluslararası gelişmelerin de katkısıyla ülkemizin ekonomik performansı iyileşmiştir. Temel makro göstergeler baz alındığında, 2001 yılından sonra yaşanan gelişmeler öngörülenin ötesinde gerçekleşmiştir. Türkiye ekonomisinde, 1990-2001 döneminde ortalama yüzde 2,9 olan büyüme hızı 2002-2006 döneminde ortalama yüzde 7,4 olmuştur. Tüketim ve yatırım talebindeki artış hızının ikinci yarıda ivme kaybetmesi nedeniyle 2006 yılının ilk yarısı sonunda yüzde 8,5 olan büyüme hızı, yıl sonunda yüzde 6 ya yavaşlamıştır. Son beş yıllık dönemde kişi başına gelir, 2.700 dolardan 5.500 dolara yükselmiştir. Yurtiçi tasarruf eğilimi düşmeye devam etmiştir. Tasarruf oranı yüzde 17 nin altına inerek 1980 li yılların düzeyine gerilemiştir. Bu oran özel sektörde, son yirmi yılın en düşük düzeyi olan yüzde 11,3 e gerilerken, kamuda ise son onyedi yılın en yüksek düzeyi olan yüzde 5,3 e yükselmiştir. Bu arada, özel sektörde makine ağırlıklı yatırımlardaki artışa bağlı olarak tasarruf açığının gsmh'ye oranı yüzde 8 ile piyasa ekonomisine geçtiğimiz 1980 den sonraki en yüksek değerinde gerçekleşmiştir. Yurtiçi tasarruf oranındaki düşüş ve tasarruf açığının büyümesi dikkat etmemiz gereken önemli bir konudur. Hassasiyet göstermemiz gereken diğer bir konu ise enflasyondur. Enflasyonda 2002 yılında başlayan düşüş eğilimi geçen yılın ikinci yarısından itibaren tersine dönmüştür. Tüketici enflasyonu, hedefin yaklaşık iki katı düzeyinde, yüzde 9,7 olarak gerçekleşmiştir. Geçmişe göre enflasyonun düşürülmesi konusunda önemli bir mesafe alınmasına rağmen Türkiye'de enflasyon hala yüksektir ve fiyat istikrarının sağlanmasında daha fazla gayret gösterilmelidir. Merkez Bankası enflasyon hedefini değiştirmemiş, beklentilerin, açıklanan enflasyon hedefine yeniden yönlendirilmesini teminen parasal sıkılaştırmaya yönelik önlemler almıştır. Kısa vadeli faiz oranları hızla yukarıya çekilmiştir. Böylece, iç talep artışının ivmesinin düşürülmesi de amaçlanmıştır. Bu sırada, yasa değişikliğiyle, yurtdışında yerleşik yatırımcılar için Devlet iç borçlanma senetlerinin getirisi stopaj vergisinden muaf tutulurken, gerçek kişi yerleşikler için aynı vergi oranı yüzde 15'ten yüzde 10 a düşürülmüştür. İlk yarıda olduğu gibi, ikinci yarıda da likiditeyi yaratan en önemli faktör sermaye girişi olmuştur. Ancak, Merkez Bankası döviz alım ihaleleri ile yarattığı döviz talebini sınırlı tutmuştur. İç talep büyümesinin sınırlandırılmasına yönelik parasal ve mali önlemlerin etkisi yanında uluslararası piyasalarda dalgalanmanın kısa sürede yatışmasına da bağlı olarak, iç piyasalarda istikrar yeniden sağlanmıştır. Üçüncü çeyrekten itibaren faiz oranlarında yükselme durmuş, sermaye girişinin hızlanmasının da etkisiyle YTL yeniden değer kazanmıştır. Merkez Bankası nın rezervleri yavaş bir düşüşten sonra, yeniden yükselmiştir. Buna karşılık, yılın ikinci yarısından itibaren yerleşiklerin döviz mevduat talebi, dolayısıyla bankaların rezerv talebi artmıştır. 4

Bankacılar Dergisi Merkez Bankası'nın para politikasında sıkılaştırmaya yönelik önlemlerinin yanı sıra Maliye Bakanlığı kamu kesimi dengesinde disiplinin kararlılıkla sürdürüleceğini açıklamıştır. Kamu kesimi dengesi gsmh nın yüzde 3'ü oranında fazla vermiştir. Yakın dönemin en yüksek performansını gösteren kamu kesimi dengesine faiz harcamalarındaki düşüş yanında özelleştirme gelirlerindeki artış ve TMSF tarafından yapılan ödemeler de önemli katkı yapmıştır. Kamu kesimi dengesindeki hızlı iyileşme sayesinde kamu kesimi borç stokunun gsmh'ye oranı düşmeye devam etmiştir. 2002 yılına göre, iç borç stokunun gsmh ye oranı 10 puan azalarak yüzde 45'e, toplam kamu borç stokunun gsmh ye oranı ise yüzde 89'dan yüzde 61'e gerilemiştir. İç borç stoku içinde nakit dışı borç stokunun payı azalırken, piyasaya olan borçların payı yükselmiştir. Diğer önemli iyileşme, sabit faizli kağıtların payının artması, döviz kurlarındaki veya faiz oranlarındaki değişmelere duyarlı kağıtların payının düşmesidir. Kamu borç stokunun gsmh'ye oranının düşmesi kamunun finansal sektör üzerindeki baskısının da azalmasını sağlamıştır. Nitekim, iç borç stokunun geniş anlamda para talebi ile yerli ve yabancı yatırımcıların devlet iç borçlanma senetleri talebinin toplamına oranı yüzde 84'ten yüzde 63'e gerilemiştir. Diğer bir deyişle, kamunun finansal sektörde dışlama etkisi azalmıştır. Bunda yurtdışında yerleşiklerin Devlet iç borçlanma senetlerine olan talebindeki artışın da etkisi olmuştur. Faiz oranlarının düzeyi ve yurtdışında yerleşikler lehine yapılan vergi düzenlemelerinin etkisiyle yurtdışında yerleşiklerin Devlet iç borçlanma senetlerine olan talebi önemli ölçüde artmıştır. Bu talep 2002 yılında 1,3 milyar dolar iken 2007 Nisan sonunda 32 milyar dolara ulaşmıştır. Yabancı yatırımcıların portföylerindeki Devlet iç borçlanma senetleri piyasada alım satımı yapılan bu senetlerin yüzde 23'ünü oluşturmaktadır. Buna karşılık, yurtiçinde yerleşik gerçek kişilerin Devlet iç borçlanma senetlerine olan talepleri azalmaktadır. Bu dönemde, dikkati çeken önemli bir gelişme uzun bir aradan sonra yabancı para i- kamesinin yeniden artmasıdır. 2006 yılının Haziran ayından Nisan 2007 sonuna kadar geçen dönemde toplam döviz mevduat hesapları 24 milyar dolar artmıştır. Döviz mevduatının toplam mevduat içindeki payı 2002 yılından geçen yılın Haziran ayına kadar olan dönemde yaklaşık 20 puan düşmüş, fakat sonra yeniden artmıştır. Bu nedenle YTL cinsinden para talebinin gsmh'ye oranının büyümesi de sınırlı kalmıştır. Buna bağlı olarak bankaların likidite tercihleri artmış, faiz oranlarının yükselmesi ve iç talepteki yavaşlamanın da etkisiyle kredi stokundaki büyüme hızı ikinci yarıda ivme kaybetmiştir. Nitekim, toplam mevduatın yıllık büyüme hızı 2006 yılının ilk yarısı sonunda yüzde 35 iken yıl sonunda yüzde 22'ye gerilemiştir. Benzer şekilde, kredi stokunun büyüme hızı yüzde 61'den yüzde 40'a yavaşlamıştır. Yavaşlama eğilimi 2007 yılının ilk dört ayında da devam etmiştir. Türkiye deki bankalardan kullanılan kredilerin büyümesi yavaşlarken, banka dışı kesimlerin yurtdışından borçlanmaları hızla artmıştır. Banka dışı kesimlerin dış borç stoku, Türkiye'deki bankalardan kullanılan yabancı para kredilerin üzerinde gerçekleşmiştir. Nitekim, banka dışı kesimlerin Türkiye'deki bankaların yurtiçi ve yurtdışı şubelerinden kullandıkları krediler 43,5 milyar dolar iken yurtdışındaki bankalardan kullandıkları krediler 53,4 milyar dolar olmuştur. Bunun ana nedenleri vergisel yükler ve yurtiçindeki bankaların döviz kredisi açmalarının sınırlandırılmasıdır. Banka dışı kesimler tarafından kullanılan dış borçlanma sermaye girişinin de önemli bir bölümünü oluşturmuştur. Ayrıca, özelleştirmenin hızlanması, yurtdışı yerleşiklerin banka ve banka dışı kurumlara olan doğrudan yatırımları ve portföy yatırımları da sermaye girişini desteklemiştir. 2006 yılında sermaye girişi 49 milyar dolara yaklaşmıştır. Özel sektörün dış borçlanması 33 milyar dolar olmuştur. Bunun 6 milyar dolara yakını bankalar tarafından 5

Ersin Özince yapılmıştır. Kamu kesimi net olarak borç ödemeye devam etmiştir. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları 19 milyar dolar ile rekor kırmıştır. Hisse senetleri ve Devlet iç borçlanma senetlerine yapılan yatırımlar nedeniyle gelen sermaye miktarı ise 8 milyar doları aşmıştır. Güçlü sermaye girişi, rekor düzeye ulaşan cari işlemler açığının kolaylıkla finansmanını sağlamıştır. Dış ticaret açığındaki büyüme yanında, turizm gelirlerindeki düşüş nedeniyle hizmetler dengesinin küçülmesi cari açığın büyümesini hızlandırmıştır. Net sermaye girişindeki hızlı büyümeye rağmen, sermaye hareketleri içinde doğrudan yabancı sermaye girişi, portföy yatırımları gibi yabancı para cinsinden borç doğurmayan kalemlerin ağırlığının artması dış borç stokundaki büyümeyi sınırlandırmıştır. Dış borç stoku 2002 yılına göre yüzde 58 oranında artarak 206 milyar dolara ulaşırken, artışın tamamına yakını özel kesimden kaynaklanmıştır. Bu dönemde, dış borç stoku içinde özel sektörün payı yüzde 35 den yüzde 59 a yükselmiştir. Dış borç stokunun gsmh'ye oranı 2001 yılından sonra ilk kez artmış ve yüzde 52 olmuştur. Ekonominin performansındaki değişme İstanbul Menkul Kıymetler Borsası nda (İMKB) hisse senetleri işlem gören şirketlerin piyasa değerine de yansımıştır. Nitekim 2006 yılında yaşanan dalgalanmaya bağlı olarak şirketlerin piyasa değerindeki artış yavaşlamıştır. Piyasa değeri, dolar bazında 2002 yılına göre yaklaşık 5 kat artmıştır, fakat gsmh ye oranı 2000 yılındaki düzeyinin gerisindedir. Bankacılık Sistemindeki Gelişmeler * Değerli Konuklar, bu bölümde ekonomideki gelişmelerin bankacılık sistemine yansımalarını değerlendirmek istiyorum. Ülkemizde ekonomik performansın seyri bankacılık sistemi açısından hala son derece önemlidir. Diğer taraftan ekonomide yüksek performansın sağlanmasına ve sürdürülmesine katkıda bulunacak en önemli sektörlerin başında da finansal sektör gelmektedir. Türkiye'de finansal sektör içinde çok yüksek bir paya sahip olan bankacılık sisteminde yakın dönemde önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bilançonun büyüklüğü, yapısı ve bankaların davranışı değişmiştir. YTL cinsinden finansal araçlara ve finansal hizmetlere olan talep artmıştır. Likidite yüksektir, aktif kalitesi iyileşmiştir. Özkaynaklar daha güçlüdür, karlılık artmaktadır. Risk yönetimi iyileşmiştir. Bankalar yüksek teknoloji ile çalışmaktadır. Ürün ve hizmet yelpazesi genişlemiştir. Rekabet artmıştır. Düzenlemelerde uluslararası iyi örneklere yaklaşılmıştır. Denetim çok daha etkin hale gelmiştir. Bankacılık sisteminin toplam aktifleri, 2005 yılına göre yüzde 22 oranında büyüyerek 486 milyar YTL ye, dolar bazında ise yüzde 17 oranında artarak 347 milyar dolara ulaşmıştır. Toplam aktiflerin gsmh'ye oranı yüzde 82'den yüzde 85'e yükselmiştir. Bankacılık sistemindeki gelişmelerin önemli bir yansıması da temel bilanço kalemlerindeki seyrin değişmesidir. Kredilerin gsmh'ye oranı 2002 yılına göre bir kat artışla 2006 yılında yüzde 37'e yükselmiştir. Buna karşılık, bankalar tarafından tutulan menkul kıymetlerin gsmh'ye oranı 3 puan düşüşle yüzde 28'e gerilemiştir. YTL mevduatın oranı ise yüzde 22'den yüzde 31'e yükselmiştir. * 2006 yılı için BDDK tarafından yayınlanan veriler kullanılmıştır. 6

Bankacılar Dergisi Birliğimiz üyesi olarak faaliyet gösteren banka sayısı 46'dır. Mevduat bankalarının sayısı 33, kalkınma ve yatırım bankalarının sayısı 13'tür. Mevduat bankalarının 3 tanesi kamusal, 12 tanesi özel, 17 tanesi yabancı sermayeli bankadır; 1 tanesi ise Fon bankasıdır. Geçen yıl sonu itibariyle, toplam aktifler içinde, kamusal sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 30, özel sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 55, yabancı sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 12 dir. Kalkınma ve yatırım bankalarının payı ise yüzde 3'tür. Bankacılık sisteminde 2006 yılı sonu itibariyle halka açıklık oranı yüzde 18 düzeyindedir. Bankalarda çalışan sayısında ve banka şube sayısında 2003 yılının son çeyreğinden i- tibaren hızlı bir artış eğilimi vardır. 2007 Mart itibariyle bankacılık sisteminde çalışanların sayısı 145 bin, şube sayısı ise 6.974 olmuştur. Her iki büyüklükte de 2001 yılı düzeyi aşılmıştır. Bankalarda çalışanların yüzde 48'ini kadınlar oluşturmaktadır ve son yıllarda kadınların payında dikkati çeken bir artış vardır. Şube sayısındaki artış yanında, alternatif işlem kanallarında ve kullanımında artış sürmektedir. Geçen yıl sonu itibariyle, ATM sayısı 16 bini, POS cihazı sayısı ise 1,2 milyonu aşmıştır. Banka kartı sayısı 53 milyon, kredi kartı sayısı 32 milyonu aşmıştır. İnternet bankacılığı hizmetlerine kayıtlı bireysel müşteri sayısı 17 milyonun, kurumsal müşteri sayısı ise 800 binin üzerindedir. Banka ve kredi kartları ile yapılan işlem hacmi 217 milyar YTL, internet üzerinden yapılan işlem hacmi ise 105 milyar YTL olmuştur. Bankacılık sektöründe yoğunlaşma, 2002 yılına göre artış eğilimindedir. Toplam aktiflere göre yoğunlaşma 2005 yılına göre ilk beş bankada yüzde 63 ile aynı kalmış, ilk on bankada ise 1 puan artarak yüzde 86'ya yükselmiştir. İlk on banka mevduatta yüzde 90, kredilerde ise yüzde 83 oranında pazar payına sahiptir. YTL kalemlerin bilanço içindeki payı 2006 yılında 2 puan düşmüştür. Ancak, 2002 yılı ile karşılaştırıldığında YTL aktiflerin payı 9 puan artarak yüzde 66'ya, YTL kaynakların payı ise 12 puan artarak yüzde 62'ye yükselmiştir. Yabancı para net genel pozisyonu 184 milyon dolar düzeyinde fazla vermiştir. Aktifte kredilerin payı 2002 yılına göre 19 puan artarak yüzde 43'e ulaşmıştır. Özel karşılık öncesi sorunlu kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 20'den yüzde 4'e gerilemiştir. Sorunlu kredilerin yüzde 91 i için karşılık ayrılmıştır. İştirakler, bağlı değerler ve karşılık sonrası sorunlu kredilerden oluşan duran aktiflerin payı azalmaya devam etmiş ve yüzde 7'den yüzde 3'e düşmüştür. Mevduatın kredilere dönüşme oranı yüzde 38 den yüzde 72'ye çıkmıştır. Kredilerde hızlı büyüme olurken dikkati çeken önemli bir gelişme kredilerin çeşitlenmesidir. Krediler içinde bireysel kredilerin payı 2002 yılında yüzde 13 iken 2006 yılında yüzde 31'e yükselmiştir. Bu gelişmede özellikle konut kredilerindeki artış etkili olmuştur. Bireysel kredilerde sorunlu kredilerin oranı yüzde 3 düzeyindedir. Bu noktada üzerinde hassasiyetle durulması gereken konu, kamu kesiminde borçlanma ihtiyacının düşürülmeye çalışıldığı ve özel sektör öncülüğünde büyümenin yeniden önem kazandığı bir dönemde, bankaların kısa bir sürede kredilerini artırabilmeleridir. Büyümeyi destekleyen bu yaklaşım, bankaların değişime gerek düşünce ve gerekse alt yapı açısından hazır olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu geçişi kısa sürede ve başarıyla yönetmek kolay değildir. Bu nedenle sektörün takdiri hak ettiğine inanıyoruz. 7

Ersin Özince Kaynaklar içinde YTL mevduatın ağırlığı artmıştır. Yurtdışından sağlanan kaynakların payında da artış vardır. Toplam kaynaklar içinde YTL mevduatın payı yüzde 37, yabancı para mevduatın payı ise yüzde 24 olmuştur. Yurtdışından sağlanan kredilerin payı yüzde 11 olmuştur. Yurtdışından borçlanma sayesinde kaynakların maliyeti düşmüş ve vadesi uzamıştır. Buna karşılık, mevduatın vade yapısında önemli bir iyileşme olmamış, ortalama vade yaklaşık 3 ay ile sınırlı kalmıştır. Özkaynaklar büyümeye devam etmiş, 58 milyar YTL'ye, dolar bazında ise 41 milyar dolara ulaşmıştır. Sermaye yeterliliği standart rasyosu ise yüzde 22 ile yüksek bir düzeyde gerçekleşmiştir. Bu arada, serbest özkaynaklar 5,6 milyar YTL'den 43 milyar YTL'ye yükselmiştir. Özkaynakların güçlendirilmesi çabası olumlu sonuç vermiştir. Bununla birlikte, banka sisteminin boyutu, Türkiye ekonomisinin büyüme ihtiyacı ve bölgemizin sunduğu yeni iş fırsatlarının değerlendirilmesinin önemi dikkate alındığında özkaynakların daha da artırılması beklenmelidir. Bunu sağlamanın etkin yollarından bir tanesi de karlılığın sürdürülmesidir. Son dönemde bu alanda da iyileşme vardır. Karlılık rasyoları yakın dönemin en yüksek değerlerini almıştır. Özkaynak karlılığı ilk kez Devlet iç borçlanma senetleri ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Buna rağmen, enflasyonun düzeyi ve Avrupa Birliği'ndeki bankacılık sektörünün özkaynak karlılığı ile karşılaştırıldığında performansın daha da iyileşmesi beklenmelidir. Ekonomide olduğu gibi, bankacılıkta da iyileşen performans finansal kurumların piyasa değerine de yansımıştır. Hisse senetleri İMKB de işlem gören finansal kurumların piyasa değeri 2006 Haziran sonunda bir önceki yıla göre yüzde 30 oranında azalarak 45 milyar dolara gerilemiştir, ikinci yarıda yeniden artmıştır. Bankacılık sektörünün performansının değerlendirilmesinde kullanılan temel göstergeler, bankacılık açısından 2006 yılının olumlu geçtiğini göstermektedir. Bankacılık sistemi, geçmişe göre daha büyük ve daha güçlüdür; özel sektöre açılan krediler hızla artmıştır; ekonomik büyümeye daha fazla katkı yapmaktadır. Yakalanan performansın sürdürülmesi ve sektörümüzün büyütülmesi için daha çok çaba sarf etmeliyiz. Bankacılar olarak daha fazla gayret göstermeye hazırız. Ancak, gündemimizde bulunan konulara çözüm getirilmesinin de bu sürece olumlu katkılar sağlayacağı aşikardır. 8 Gündemdeki Konular Değerli Konuklar, bu bölümde gündemimizdeki önemli konular hakkında bilgi vermek ve beklentilerimizi sunmak istiyorum. Son dönemde yaşanan olumlu gelişmelere rağmen, uluslararası göstergelere göre ülkemizde bankacılık sistemi henüz büyüme aşamasındadır. Nüfusa oranla bazı göstergeler hala 1980 li yılların ve Avrupa Birliği ortalamasının çok gerisindedir. Başka bir açıdan bakıldığında Türkiye de finansal sektör ve bankacılık sistemi yüksek bir büyüme potansiyeline sahiptir. Avrupa Birliği ülkelerinde banka sisteminin aktif büyüklüğü ve kredilerin gsmh'ye oranı ülkemizdeki büyüklüklerin oldukça üzerindedir. Ülkemizde finansal sektörün henüz küçük ölçekte ve sığ olduğu da bir gerçektir. Sermaye piyasamız hala çok küçüktür ve özel kesim bu piyasalardan uzun vadeli kaynak yaratamamaktadır. Bankalar dışındaki finansal kurumların da bilançoları sınırlı büyüklüktedir. Bu nedenle, finansal sektör

Bankacılar Dergisi ekonomik ve politik gelişmelerden kolayca etkilenebilmektedir. Finansal sektörün büyümesi ve sağlıklı olarak çalışmasında ekonomik istikrar, tasarruf düzeyinin artırılması ve finansal sektörün etkin denetimi yanında, düzenlemelerin istikrarlı, birbirleriyle uyumlu, ekonomik realiteye ve uluslararası standartlara uygun olması çok önemlidir. Finansal sektörün büyümesinde önemli bir faktör de özel girişimcilerin bu sektörde faaliyet gösteren kurumlara yatırım yapmasını ve özkaynaklarını büyütmesini özendirmektir. Oysa ülkemizde hala bazı düzenleme ve uygulamalar var ki finansal sektöre yatırımı ve sektörün büyümesini maalesef desteklememektedir, tersine sınırlandırmaktadır. Süreci olumsuz etkileyen faktörlerin başında finansal işlemler ve kaynaklar üzerindeki yükler, piyasa ekonomisinin işleyişine ve bankaların risk yönetiminin etkinlikle yapılmasını destekleyen ürünlerin eksikliği ve kuralların belirsiz olması, yurtdışındaki kuruluşlar karşısında Türkiye'de yerleşik kuruluşlar aleyhine haksız rekabete neden olan düzenlemeler, banka dışı kesimlere ilişkin reform sürecinin çok yavaş işlemesi, kayıt dışı faaliyet hacminin büyük olması gelmektedir. Bu olumsuzluklar finansal kaynakların büyümesini sınırlamakta, riskin yönetimini zorlaştırmaktadır. Kaynakların önemli bölümünün finansal sektör dışında bulunduğu tahmin edilmektedir. Türkiye deki bankaların yurtdışındaki bankalar karşısında rekabet gücü zayıflamaktadır. Son dönemde, aracılık maliyetinin düşürülmesine yönelik olarak somut ve önemli adımlar atılmıştır. Bu nedenle Hükümetimize ve Maliye Bakanlığımıza şükranlarımızı sunarız. Ancak, bunlar yeterli değildir ve finansal aracılık işlemlerinde yükler hala önemini korumaktadır. Bu konudaki çabaların ve kayıtdışılık ile mücadelenin sürdürülmesini talep ediyoruz. Enflasyondaki düşüş dikkate alındığında kayıtdışılık, faaliyetleri kayıt içinde olan ve rekabete açık sektörler ve işletmeler açısından haksız rekabete neden olmaktadır. Bankacılık Kanunu nun değişen koşullar ve daha güçlü hale gelen rekabet dikkate alınarak normalleşmesini, özel sektörün risklerinin daha iyi yönetilmesini desteklemek amacıyla İcra ve İflas Yasasının gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Sadece bankacılık sistemini değil, kamuyu ve özel sektörü de çok yakından ilgilendiren Basel II konusunda bilgilendirme ve hazırlık çalışmalarının tüm kesimleri kavrayacak şekilde yapılması hayati öneme sahiptir. Sektörümüzün bu konudaki beklentisi ülke tercihlerinin, uluslararası düzenlemelerin izin verdiği ölçüde ekonominin, bankacılığın ve sanayinin özellikleri dikkate alınarak, ülkemizin çıkarları doğrultusunda belirlenmesidir. Faaliyetlerimizi ilgilendiren konulardaki görüş ve önerilerimiz gerekçeleri ile birlikte ilgili kurumlara sunulmuştur. Birliğimizin talebi, düzenlemelerde yapılan değişiklikler ile piyasa mekanizmasının daha iyi işlemesinin sağlanması, rekabetin iyileştirilmesi, uluslararası kurumlar karşısında Türkiye'deki kurumların aleyhine olan haksız rekabetin önlenmesi, uluslararası iyi örneklere uyum gösterilmesi, hukukun ve ekonominin temel prensiplerine uygun, uygulanabilir olması ve risklerin daha iyi yönetilmesinin sağlanmasıdır. Bankaların performanslarının iyileşmesi risklerinin iyi yönetilmesine, büyümesi ise yönetilebilir risklerin alınmasına bağlıdır. Sayın Üyeler, Finansal sektörün sağlıklı olarak büyümesi, derinleşmesi ve bankacılık sisteminin sorunlarına sağlıklı çözümler bulunması amacıyla Birliğimiz gündemdeki konuları yakından takip etmekte, görüş ve öneriler hazırlamakta ve ilgili kurumlara sunmaktadır. Bankaları doğrudan ilgilendiren ana düzenlemeler ile alt düzenlemeler önemli ölçüde tamamlanmıştır. Bundan sonraki çabamızı, uygulamada karşılaşılan sorunların çözümüne ve Birliğimiz bünyesinde oluşturulan çalışma grupları vasıtasıyla sektörde iyi uygulama örneklerinin 9

Ersin Özince hazırlanmasına yoğunlaştıracağız. Temel düzenlemelerin dışında, risk yönetimini desteklemek için kurumsal kredi kayıt merkezinin kurulması, TRLIBOR, müşterilerin bilgi edinme başvurularının yanıtlanması, türev ürünler ve vergilendirilmesi, bankacılık sisteminin faaliyetleri hakkında kamuoyunun ve basının bilgilendirilmesi, EFT-MKT, kambiyo, internet bankacılığı ve dolandırıcılığına karşı mücadele, uluslararası banka hesap numarası, dış ticaret e-belge çalışmaları, swift, emisyon, eğitim alanlarında, üyelerimizin de katılımı ve desteği ile çalışmalarımız sürmektedir. Uluslararası ilişkilerin geliştirilmesine özel bir önem verilmiştir. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı gelişmeler nedeniyle önemi daha da artan ikili ilişkiler çerçevesinde uluslararası yatırımcılar ve kuruluşlar nezdinde Türkiye ekonomisi, finansal sektör ve bankacılık sistemindeki gelişmeler anlatılmaktadır. Ülkemizin ve sektörümüzün potansiyelinin daha iyi anlaşılmasını teminen İstanbul un uluslararası bir finans merkezi olması için fizibilite projesi başlatılmıştır. Önümüzdeki dönemde müşteri odaklı bankacılık ürün ve hizmetlerinde beklenen artışla birlikte daha da önem kazanacak olan bireysel müşteriler ile daha sağlıklı ilişkiler kurulması için müşteri şikayeti hakem heyetinin alt yapısı tamamlanmıştır. Risk santralizasyon merkezinin faaliyetini Birliğimiz koordinasyonunda gerçekleştirmesine ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir. 2008 yılında 50. yılını dolduracak olan Birliğimizin kurumsal kimliğinin yenilenmesi konusunda da çalışmalar yapılmaktadır. Bunlara paralel olarak üyelerinin ve işbirliği içinde olduğu kişilerin, kurumların ve kamuoyunun beklentilerinin mümkün olduğunca doğru algılanması ve karşılanmasına yönelik bir proje ile faaliyetlerin daha da iyileştirilmesini teminen Birlik bünyesinde ulusal kalite çalışmaları başlatılmıştır. Bankacılık sistemini doğrudan ilgilendiren bir çok konuda üyelerimizin ve/veya diğer kurumların katılımıyla oluşturulan ortak çalışma grupları Birliğimiz çalışmalarına çok önemli katkılarda bulunmuşlardır. Üyelerimize ve çalışmalara katılan tüm arkadaşlarımıza katkılarından dolayı ayrı ayrı teşekkür ederiz. Birliğimiz görüş ve önerileri ilgili kişilere ve kurumlara iletilmiş, dikkate alınması konusunda gayret gösterilmiştir. Bu amaçla, ilgili Bakanlığımız ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu başta olmak üzere kamu kurumları ve sektör temsilcileri ile yakın çalışmalar yapılmıştır. Kendilerine gösterdikleri anlayış ve Birliğimiz çalışmalarına sağladıkları destek için teşekkür ediyorum. 10 Değerli Meslektaşlarım, Teknolojinin hızla geliştiği, verimlilik artışına dayalı yüksek katma değerli üretimin, hukukun temel ilkelerinin ve uluslararası düzenlemelerin önem kazandığı yeni dönemde, ekonomimizin ve sektörümüzün büyümesine ve uluslararası rekabet gücünün artırılmasına daha fazla önem vermeliyiz. Rekabeti bozan, rasyonel olmayan ve bankacılık mesleği ile bağdaşmayan uygulamalardan kaçınmalı ve bunların karşısında olmalıyız. Kurumlarımızın daha güçlü, karlı ve sağlıklı bir yapıda büyümesine gayret etmeliyiz. Müşterilerimizin ve çalışanlarımızın hak ve çıkarlarını da gözeten bir yaklaşım içinde olmalıyız. Finansal sektöre duyulan güveni ve bankacılık sisteminin itibarını korumak öncelikle bizim görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Kredi arzı yoluyla ekonomik faaliyetin finansmanını destekleyen bankalar aynı zamanda ekonominin yapılanmasında da önemli bir role sahiptirler. Kredi kararlarında ve bankacılık hizmetlerinde ülkemizin çıkarlarını gözetmeli, ekonomik ve sosyal özelliklerimize uygun davranmalıyız. Ekonomik alanda olduğu gibi sosyal alanda da ülkemizin geleceğine katkıda bulunacak projeleri desteklemeye devam etmeliyiz. Enflasyon ile mücadeleye, piyasalarda istikrarın korunmasına ve sürdürülmesine destek vermeliyiz. İstikrarın en önemli yansıması YTL'ye güçlü talep artışıdır. Bu sayede hem ekonomik

Bankacılar Dergisi faaliyetin hem de finansal sektörün sağlıklı büyümesi ve rekabet gücünün artması mümkündür. Tasarrufların büyütülmesi, finansal araçlara ve hizmetlere olan talebin artırılması, kaynakların vadesinin daha makul sürelere uzatılması, daha etkin ve verimli olarak kullanılması, temel bankacılık ilke ve kurallarına uyulması, risklerin doğru tespit edilmesi ve iyi yönetilmesi temel görevimiz olmalıdır. Sizlerin de desteği ile görevimizi bu bilinçle sürdürmeye devam edeceğiz. Genel Kurulumuza katılmanızdan dolayı teşekkür ederim. Genel Kurulumuzun hayırlı olmasını dilerim. Dipnot: * Açılış konuşmasına ilişkin sunuma TBB web sitesinden (www.tbb.org.tr) ulaşılmaktadır. 11