Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji Dr. Cengiz KIRMAZ
Alerji Bir veya birden fazla antijene (alerjene) verilen anormal immünolojik cevapla karakterize bir hastalıktır.
Mast hücreleri, IgE ve mediatör salınımı Antijen sunan hücre Th2 Alerjen Alerjen Y Y IL-4 B hüc. Plazma hüc. Y Y Y Y Y IgE Mast hüc. Degranülasyon
Nedir Bu TH2???? Th1 Virgin Th IL-2 Th0 IL-2 IFN-g, IL-4 IL-12 + - IL-4 + IL-4 IFN-g - Th2
Th1 Th2 IL-2 IFN-g TNF-b IL-4 IL-5 IL-10 IL-13 IL-9
Maaruziyet Yolu ve Tolerans Deri maaruziyeti Oral maaruziyet
Hangisi??? Yaşamın erken dönemlerinde geçirilen enfeksiyonlar alerjik hastalık gelişimini artırabilir Yaşamın erken dönemlerinde geçirilen enfeksiyonlar toleransı güçlendirebilir
Yaşamın erken dönemlerinde geçirilen enfeksiyonlar alerjik hastalık gelişimini artırabilir Fungal Enfeksiyonlar: Alerjik astım tanılı çocuk ve erişkin hastalarda havayolu fungal enfeksiyonlarının hastalığı alevlendirdiği aşikardır. Fungal deri enfeksiyonları da atopik dermatitli hastalarda klinik tabloyu ağırlaştırabilir. Fungal proteinler hava yolunda hasar yaparak, alerjenik kapasitesi olan bystander proteinlerin alerjen şeklinde davranmasına neden olabilirler. Daha önceden ev tozu akarı duyarlılığı oluşturulmuş fare modellerinde Alternaria alternata ektresinin intranasal uygulanması ardından 1 saat içinde bronkoalveoler lavaj sıvısında IL-33 artışı meydana getirdiği ve ardından akciğer dokusunda eozinofil, ILC2s, makrofaj, nötrofil ve lenfosit akümülasyonu olduğu gözlenmiştir. Alternaria ile indüklenmiş olan IL-33 artışı sonucu bu farelerde steroid tedavisine direnç geliştiği gözlenmiştir. Tedaviye dirençli ağır astımlı çocuk vakalarda yapılan bir çalışmada fungal duyarlılanma kanıtı olmadan deri prick testinde fungal spesifik IgE varlığı ve bronkoalveoler lavaj sıvılarında IL-33 artışı gözlenmiştir. Tüm bu çalışmalar daha önceden alerjik duyarlanması olan vakalarda fungal alerjen maaruziyetlerinin hava yolundaki inflamatuvar süreci T H 2 hücre tipine doğru kaydırdığı söylenebilir.
Yaşamın erken dönemlerinde geçirilen enfeksiyonlar alerjik hastalık gelişimini artırabilir Viral Enfeksiyonlar: Hava yolunun viral enfeksiyonlarının da alerjik astımlı vakalarda hava yolu epitel hasarı meydana getirip bu bölgeye lenfosit; nötrofil ve eozinofillerin gelip aktive olmasına neden olmaktadırlar. Yaşamın erken dönemlerinde özellikle respiratory syncytial virus (RSV) ve human virus gibi ajanlarla geçirilen ağır viral enfeksiyonların ileride gelişen astım için risk faktörü olduğu gösterilmiştir. Fare modellerinde erken dönemde fare-spesifik pnömovirus maaruziyetinin OVA ya da hamam böceği alerjen maaruziyeti ile oluşan hava yolu inflamatuvar cevabını artırdığı gösterilmiştir. Fare modellerinde erken dönemlerde alerjen duyarlanması oluşturulmuş farelerde viral enfeksiyonlara yatkınlık gösterilmiştir. Bu durum hamam böceği alerjeni uyarısı ile ortaya çıkan IL-33 artışının anti-viral IFNα üretimini inhibe etmesi ile açıklanmıştır. Erken dönem RSV enfeksiyonunun anne sütü ile oluşturulabilecek OVA toleransını azalttığı gösterilmiştir. Bakteriyel Enfeksiyonlar: Haemophius influenzae, Moraxella catarrhalis ve Streptococcus pneumoniae gibi bakteriyel enfeksiyonların özellikle yaşamın ilk 3 yılındaki vizing semptomları ile çok sıkı ilişkisi gösterilmiştir.
Yaşamın erken dönemlerinde geçirilen enfeksiyonlar toleransı güçlendirebilir Fare modeli çalışmalarında enfeksiyonun zamanlamasının daha sonra oluşacak olan alerjenik duyarlanma için kritik role sahip olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. iki haftalık farelerin influenza A virüsü ile enfekte olanlarında farenin OVA ile indüklenen hava yolu inflamasyonundan korunduğu gözlemlenmiştir. Yetişkin farede ise bu enfeksiyonun geçirilmiş olması aynı etkiyi göstermemiştir. Yeni doğan döneminde H. pylori ile enfekte edilen farelerin OVA veya ev tozu akarı ile indüklenen hava yolu inflamasyonundan korundukları gösterilmiştir. Yeni doğan döneminde oral yoldan H. Pylori ile enfekte edilen bu farelerin enfekte edilmeyenlere göre akciğer dokularında yoğun miktarda FOXP3 + CD4 + T reg hücreleri saptanmıştır.
Yaşamın erken dönemlerinde geçirilen enfeksiyonlar toleransı güçlendirebilir Yetişkin farelerde de oral yoldan H. pylori enfeksiyonu oluşturulması ardından OVA ile alerjen duyarlanmanın ve hava yolu inflamasyonunun engellendiği gözlenmiştir. Ancak; 7 günlükken oluşturulması erişkinken oluşturulmasından daha etkili olmuştur. Toleransın gelişmesi için IL-18 ve CD11c + den sekrete edilen IL-10 un varlığına gerek olduğu gözlenmiştir. İnsanlarda ise H. pylori kolonizasyonu genel olarak çocuklarından çoğunlukla da yaşamın erken dönemlerinde olmaktadır. Enfekte olma yaşı ile alerji gelişimi arasında muhtemel bir bağ olup; halen tam olarak kanıtlanamamıştır.
Yaşamın erken dönemlerinde geçirilen enfeksiyonlar toleransı güçlendirebilir Helmint kolonizasyonunun da çocukluk çağındaki atopik vizing semptomlarını ve deri prick test reaktivitesini azalttığı gözlenmiştir. Hayvan modellerinde de helmint enfestasyonu ile alerjik inflamasyonun inhibisyonu arasındaki bağ gösterilmiştir. P Paradoksikal olarak, genelde helmint enfestasyonları alerjide rol oynayan IgE sentezi ve eozinofilinin oluşmasına sebep olan T H 2 tipinde bir immünolojik yanıta sebep olmaktadır. Ancak bu olayı tek yönlü düşünmemek gerekir; nitekim eş zamanlı düzenleyici yanıt sonucunda da tip 2 immünolojik yanıt cevabı inhibe edilmekte bu sayede hem helmintlerin atılımı hem de konaktaki alerjik patogenez inhibe edilmektedir. İnsanlarda tüm helmintler türlerinin alerjik patogenezi inhibe ettiği söylenemez. Örneğin Ascaris lumbricoides-spesifik IgE nin A. lumbricoides tropomyosinine karşı geliştiği ve ev tozu akarı tropomyozini ile çapraz reaksiyon gösterdiği için insanda alerjik astım ile ilişkili olduğu gösterilmiş.
Yaşamın erken dönemlerinde geçirilen enfeksiyonlar toleransı güçlendirebilir Alerjik olan erişkinlerde canlı helmint uygulamalarının tedavideki etkinliğini araştıran birkaç çalışma bulunmaktadır. Canlı helmint ile enfekte edilen erişkinlerin ne astım ne de alerjik semptomları geriletmediği gözlenmiştir. Çalışmalar hem az sayıda vaka hem de düşük helmint ile yapılmıştır. Hayvanlarda yapılan, alerjiden koruma sağlayan çalışmalar ise yüksek doz helmint ile yapılmış olup; maalesef bu doz insanlar için güvenli değildir. Bu sebeple son dömende helmintlerden elde edilecek ve yüksek doz kullanılabilecek immünomodülatör moleküller [antiinflamatory protein-2 (AIP-2)] üzerinde çalışılmaktadır. Bu tür moleküller alerji ya da astım gelişme riski olan çocuklara koruyucu molekül olarak uygulanabilir gibi görünmektedir. Navarro, S., Pickering, D.A., Ferreira, I.B., Jones, L., Ryan, S., Troy, S., Leech, A., Hotez, P.J., Zhan, B., Laha, T., et al. (2016). Sci. Transl. Med. 8, 362ra143
SONUÇ Yaşamın ilk yılında karşılaştığımız çevresel faktörlerin uzun vadede karşımıza çıkacak sağlık sorunlarımız ile ilişkili olduğu aşikardır. Farelerde doğumdan sonraki birkaç hafta içinde yabancı antijenlere ve uyaranlara karşı immünolojik cevapların yönü ve kalitesinde belirgin farklılıklar olduğu göz önüne alındığında, insanlarda da erken dönemde ortaya çıkan enfeksiyonların hayatın daha sonraki dönemlerinde alerjen ile duyarlanmaya yada toleransa sebep olabileceği düşünülebilir. Alerjenle ilk maruziyetin zamanlaması ve yolu da ortaya çıkan immün cevabın yönünü etkileyebilir. Öncü çalışmalar ile elde edilen immünomodülatuvar mikroorganizma türevleri ve helmint kaynaklı moleküllerin alerjik hastalık geliştirme riski olan bebeklerde tedavi amaçlı kullanımı gündeme gelebilir.
TEŞEKKÜRLER