DENKTAŞ CUMHURİYET ORTAOKULU AYLIK YAYIN ORGANIDIR OCAK 2013 Hayata Dair Yeni Bir Baslangıç "Her gün bir yerden göçmek ne iyi Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti, cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım." Mevlana
KARAPINAR CUMHURİYET ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ Sahibi: Metin YAPAR Okul Müdürü Genel Yayın Yönetmeni: Abdulvahap EKİNCİ Müdür Yardımcısı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Muammer TANRIVERDİ Türkçe Öğretmeni Yasemin YILGIN Türkçe Öğretmeni Meral SONKAYA Türkçe Öğretmeni İdare Yeri: Apak mahallesi Saygın Sokak No:14 Tel 0332-7553163 Hazırlayanlar: Muammer TANRIVERDİ Türkçe Öğretmeni Yasemin YILGIN Türkçe Öğretmenİ Meral SONKAYA Türkçe Öğretmeni 7/B Sınıfı Öğrencileri Rivayet olunur ki.. Sultan Mahmut bir gün tüm vezirlerini toplayıp, bana bir yüzük yaptırın ve üzerine öyle bir şey yazdırın ki ona her baktığımda, hüzünlüysem neşeleneyim, neşeliysem hüzünleneyim diye buyurmuş Vezirler toplanmışlar dört bir yana haber salmışlar. Sonunda bir gün bir yüzükle sultanın karşısına çıkmışlar, yüzüğü vermişler. Sultan Mahmut tamam işte bu demiş Yüzüğün üzerinde ; Bu da geçer ya hu yazıyormuş Hattatlar bu lafı çok sevmişler ve eserlerinde sıkça kullanmışlar.. Günümüzde bile Latin harfleriyle yazılıp, duvarlara asılmıştır. Örnek yazı ise bir Ambigram dır. Yani 180 derece çevrildiği zaman bile değişmeyen yazıdır. SON SÖZ: Hayat her daim sonlarla biter, ancak önemli olan sonların yeni bir başlangıç olduğunu bilmektir Tasarım: Metin YAPAR Okul Müdürü Basım Yeri Cumhuriyet Ortaokulu
Hayatta hiçbir zaman yalpalamayacaksın, düşüncelerinde bir ileri bir geri adım atmayacaksın; her dönemin adamı değil, her dönem adam olacaksın. Rauf DENKTAŞ Rauf Raif Denktaş; 27 Ocak 1924 tarihinde Kıbrıs'ın Baf bölgesinde doğdu. Rauf Denktaş 1,5 yaşında iken annesini kaybetti. Babası hakim Raif Bey'dir. Anneannesi ve babaannesi tarafından büyütülen Denktaş, 1930 yılında eğitim için İstanbul'a gönderildi. Arnavutköy'de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi'nde yatılı okumaya başladı. Ortaokuldan sonra Kıbrıs'a döndü ve liseyi Kıbrıs'ta bitirdi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra hukuk eğitimi için İngiltere'ye gitti. Mezun olduktan sonra avukatlığa başladı. 1949 yılı yaz aylarında savcılık yapmaya başladı. Yine aynı yıl Aydın Hanım'la evlendi. 27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerinin düzenlediği ilk mitingte Dr. Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yaptı. Türk Cemaatının iki önemli ismi Faiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üslenip, toplumun çıkarlarının takipçisi oldu. Faiz Kaymak'ın teklifi ve Dr. Fazıl Küçük'ün tasvibiyle Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu kongresinde başkanlığa seçildi. Savcılık görevinden İngiliz yönetimini zorlukla ikna ederek istifa etti ve Cemaat sorunlarıyla uğraşmaya başladı. 1955'te terörist bir hüviyete bürünen Enonisle mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren Denktaş, 1958 yılında hükümetteki görevinden istifa etti. Arkadaşlardıyla 1.8.1958'de Türk Mukavemet Teşkilatı'nı kurdu. 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile, 1960 antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın hazırlanmasında emeği geçti. Aynı yıl Türk Cemaat Meclisi'yle İcra Komitesi Başkanlığı'na seçildi.
1958 yılında Rum tedhişçiler, Türk köylerine saldırınca, Türkler de bu olayları protesto etti. Zürih-Londra antlaşmaları öncesinde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, Ankara'ya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile görüşmeye gitti. Bu görüşmede Denktaş adaya Türk askeri gönderilmesi teklifini dile getirdi. 16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı Magosa Limanı'na ayak bastı. 1963 olaylarından sonra Denktaş temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gitti. Temaslarını tamamlayan Denktaş bir sandalla Kıbrıs'a geçti ve Türk direnişini örgütlemeye başladı. 1964 Londra Konferansından sonra Makaryos tarafından istenmeyen adam ilan edildi. Yeşilada'ya girmesi yasaklandı. Gizlice Erenköy'e çıkarak savaşa katıldı. 1967'de adaya gizlice girerken tutuklandı. Yoğun girişimler sonucu Türkiye'ye geri verildi. 1968'de adaya giriş yasağı kaldırıldığından Kıbrıs'a döndü. Rauf Denktaş, 5 Temmuz 1970 tarihinde yapılan genel seçimlerde yeniden Türk Cemaat Meclisine Meclis Başkanı seçildi. Denktaş, 16 Şubat 1973 tarihinde Kıbrıs Türk Toplumu tarafından yeniden Başkan seçildi ve 28 Şubat 1973'te gerekli andı içtikten sonra Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı olarak göreve başladı. 17 Nisan 2005'te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 24 Nisan'da görevi Mehmet Ali Talat'a devretti. 1974 Türk Barış Harekâtı sonrasında 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devletinin ilânını sağladı ve Devlet Başkanı ve Meclis Başkanı görevlerini yürüttü. Federe Devlet Anayasası uyarınca 20 Haziran 1976 günü yapılan ilk Genel Seçimlerde büyük bir çoğunlukla, Halk tarafından seçildi. 1981'de ikinci kez Devlet Başkanlığına seçilen Denktaş, 1983'de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etti ve 1985'de Cumhurbaşkanlığına seçildi. 1990, 1995 ve 2000 yıllarındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tekrar kazanarak görevine devam etmiştir. İngilizce ve Rumca'yı iyi bilen Denktaş evlidir. Üç oğlu ve iki kızı olmuştur. Bir oğlunu bademcik ameliyatında, bir oğlunu trafik kazasında yitirmiştir. Bugün bir oğlu, iki kızı ve onbir torunu vardır. Bugüne dek yayınlanmış 50 kitabı ve bir film senaryosu (İşgal Altında) vardır. Yazarlık - Fotoğrafçılık en sevdiği uğraşlarıdır. Amerika - İngiltere - Avusturalya - İtalya - Türk Cumhuriyetleri - Polonya - Fransa - Avusturya ve Türkiye Cumhuriyetinde fotoğraf sergileri açmış, sayısız konferanslar vermiş ve çeşitli ödüller ile fahri doktora ve profesörlük payeleri almıştır. Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle 9 Ocak Pazar günü Yakındoğu Üniversitesi Hastanesinin yoğun bakım servisine kaldırılan KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 13 Ocak 2012 günü vefat etmiştir.
ÇATLAK KOVA Hindistan'da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş. 'Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum. 'Neden?...' diye sormuş sucu. 'Niye utanç duyuyorsun?' Kova cevap vermiş. 'Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.' Sucu şöyle demiş. 'Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum.' Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş. Sucu kovaya sormuş. 'Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını farkettin mi?... Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.' NOT: Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında çatlak kovalarız.. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin..kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer, siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz
ÖĞRENCİ KONUŞMALARI... Söylenen: Hocam sorular A lı B li mi?... Anlamı: Kopyaya ona göre hazırlanalım... Söylenen: Hocam ben daha yüksek not bekliyordum... Anlamı: Resmen kitaba bakarak yazdım nasıl olur?... Söylenen: Hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?... Anlamı: Valla sallayacağız kafadan işte... Söylenen: Hocam servisi kaçırdım, otobüsle ancak geldim... Anlamı: Gecenin bir yarısı yattım, ancak... Söylenen: Hocam bugün çok şıksınız... Anlamı: Dersi kaynatacağım... Söylenen: Hocam sizin takım bu hafta yine yendi... Anlamı: Kaynattım bile... Şemsiyeyi Kim İcat Etti? Şemsiyeyi kesin olarak kimin icat ettiği bilinmiyor ama insanların çok çok uzun zamanlardan beri kullandığını biliyoruz. İnsanlar ilk olarak eski Yunanistan, Çin ve Mısır da güneşten korunmak için kullanmışlardır. Şemsiye Latincede gölge anlamına gelen umbra kelimesinden gelmiştir. Şemsiyeyi yağmurda kullanan ilk insanlar Romalılardır. Kâğıt şemsiyelerini yağ ile ovarak su geçirmez hale getirmişlerdir. ÇOCUKLARIN SEVMEDİĞİ SÖZLER - Top benim değil mi, istediğimi oynatırım... - Karnın patlasa da o süt bitecek... - İki kere yatıp kalkacağız baban dönecek... - Bu evin kendine göre kuralları var... - Yalan söylersen burnun uzar, kapıdan geçemezsin... - Çürümemiş oğlum, olgunlaşmış... Ye işte... - Hiçbir şey dayanmıyor, sana bundan sonra bir şey almak yok... - Tamam git ama geç kalırsan bir daha evden çıkamazsın. -Otur!Dersini yap.
İKİ RESİM ARASINDAKİ 7 FARKI BULUNUZ. SÜTÜN FAYDALARI ACIKTIĞIMIZDA KARNIMIZ NEDEN GURULDAR? Eğer uzun süre yemek yemediyseniz, boş mideniz guruldama sesi çıkarabilir. Mideniz besinlerinizi sindirirken doğal olarak bu guruldama sesini çıkarır. Boşken bu ses daha yüksektir çünkü midenizin içinde hareket eden sadece havadır besin değil. Yemek yardım edecektir!! Kemik erimesini önler. Mikrobik enfeksiyonlara karşı etkilidir.; İshali tedavi eder Mide rahatsızlıklarını giderir. Sindirim sistemini düzene sokar. Ülseri önler. Beyine enerji verir. Diş çürüklerini önler. Kronik bronşiti önler. Tansiyonu düşürür. Yağsız süt, kolesterolü düşürür. Kanserin önlenmesine yardımcı olur. ÖĞRENCİLER NE YEMELİ? Sağlık Bakanlığı, öğrencilere kahvaltı yaparak güne başlamalarını ve beslenme çantalarında süt, ayran, meyve suyu, peynir, kuru meyve, ekmek, taze sebze, meyve gibi yiyecekler bulundurmalarını önerdi. Sağlık Bakanlığı, çocukların tüketmeleri gereken 4 besin grubundaki yiyeceklerin yer aldığı bir liste hazırladı. Kemik ve dişlerin sağlıklı, kasların da güçlü olması için günde 2-3 su bardağı süt, yoğurt ya da ayran, 1 kibrit kutusu kadar da peynir tüketilmesi önerildi. SAĞLIK VE MUTLULUK İÇİN SPOR Sporsuz ve hareketsiz bir yaşam tarzı kalp ve damar hastalıklarından diyabete kadar birçok hastalığa neden oluyor. Sporun ruhsal sağlığa da katkısı olduğunu belirten uzmanlar düzenli olarak spor yapan gençlerin şiddete daha az başvurduklarını söylüyor. Beyin gelişimi, hastalıklara karşı direnç ve kansızlıktan korunmak için gerekli olan et-yumurta-kuru baklagil grubundan ise günde 2-3 köfte kadar et, tavuk, balık veya 1 tabak kuru baklagil yemeği, haftada 3-4 kez de 1 adet yumurta yemek gerekiyor. Vücut direncinin artması, göz, diş ve cilt sağlığı ve sindirim sisteminin düzenli çalışması için gerekli olan sebze-meyve grubundan ise günde 2 porsiyon sebze, 3 porsiyon de meyve tüketilmesi önerildi. Enerjik olmak ve sinir sisteminin güçlenmesi için gereken ekmek ve tahıl grubundan da günde 4-6 orta dilim ekmek, 1 tabak pirinç, bulgur pilavı veya makarna yenilmesi, 1 kase de çorba içilmesi gerekiyor.
Önemli Olan Nelere Değer Verdiğindir Bir gün New-York ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır böceğini aramaya baslar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karsı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderili ye: "Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek: "Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin." der. Hemen Başlamak Bugünümüzü çalan iki hırsız var; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve geleceğe ilişkin kaygılarımız... Bu iki hırsız bugünümüzü alıp götürür... Yaşamaya kıyamayıp geleceğe attığımız yaşantılarımız (Bugünlerimiz) gün gelir, yaşanmadan geçmişte kalır... İçinde bulunduğumuz anı yeterince yaşayamadığımız zaman, geleceği hakkıyla yaşama şansımız azalır... Çünkü Her şeyi biriktirebilirsiniz, ama zamanı biriktiremezsiniz, kendinizi de biriktiremezsiniz... Öyleyse, yaşanmadan ertelenmiş günleri ileride yaşama ihtimalimiz yoktur... Bugün ne varsa yarın tarih olacaktır; tarih olmadan onların kıymetini bilmekte keyif vardır... Geçmiş bu an artık yoktur; gelecek ise henüz yoktur... Eğer sürekli yas içindeyseniz geçmiş sizi kontrol ediyor demektir; sürekli korkuyorsanız gelecek sizi kontrol ediyor demektir; eğer üzüntüyle ve korkuyla başa çıkmışsanız, bugününüzü kontrol edebilir, geleceğinizi planlayabilirsiniz...
Öğrenmenin maliyeti vardır: Önceden öğrenenler indirimli fiyattan öğrenirler. Otoriteden öğrenenler, özgürlük bedeliyle öğrenirler. Deneyerek öğrenenler, etiket fiyatından öğrenirler. Hayattan öğrenenler, gecikme zammıyla öğrenirler. Hayattan da öğrenemeyenler ise boşa gitmiş hayatlarıyla öğrenirler. Siz hangi maliyeti ödeyerek öğrenmeyi tercih edersiniz? Arthur Miller
OCAK AYINDA SINIFLAR ARASI BİLGİ YARIŞMASININ 3. TURU YAPILDI. SINIFLAR PUAN DURUMU SINIFLAR PUAN DURUMU 5/A SINIFI 5/B SINIFI 5/C SINIFI 6/A SINIFI 6/B SINIFI 6/C SINIFI 6 PUAN 8 PUAN 6 PUAN 7 PUAN 6 PUAN 6 PUAN 7/A SINIFI 7/B SINIFI 7/C SINIFI 8/A SINIFI 8/B SINIFI 8/C SINIFI 7 PUAN 7 PUAN 3 PUAN 8 PUAN 4 PUAN 7 PUAN
HAYATINI KIBRIS A ADAMIŞ BİR VATANSEVER