SUNUŞ BÖLÜM I SU VE TOPRAK KAYNAKLARIMIZ



Benzer belgeler
Arazi Varlığının Kullanım Şekilleri Öğrt. Gör.Dr. Rüya Bayar

Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Su Yapıları II. Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL. Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL Bozok Üniversitesi n aat Mühendisli i Bölümü

Dünyadaki toplam su potansiyeli. Dünyadaki toplam su miktarı : 1,4 milyar km 3 3/31

TÜRKİYE'DE HİDROELEKTRİK POTANSİYELİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

16-20 Mart 2015-İstanbul 1/28

Tuzlu Sular (% 97,2) Tatlı Sular (% 2,7) Buzullar (% 77) Yer altı Suları (% 22) Nehirler, Göller (% 1)

HAVZA KORUMA EYLEM PLANLARI EYLEMLERİ

Yeni Büyükşehir Yasası ve Arazi Yönetimi

SU YILI ALANSAL YAĞIŞ DEĞERLENDİRMESİ

T.C. BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ FEN-EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ COĞRAFYA BÖLÜMÜ HAVZA YÖNETĠMĠ DERSĠ. Dr. ġevki DANACIOĞLU

Horzumalayaka-ALAŞEHİR (MANİSA) 156 ADA 17 PARSEL DOĞAL MİNERALLİ SU ŞİŞELEME TESİSİ NAZIM İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

Türkiye nin Yüzey Suyu Kaynakları (Nehirler, Göller, Barajlar) Usul (2008)

Yeni Su Kanunu Tasarısındaki Su Tahsisi Konusunda Hukuki Değerlendirme.

EROZYON MODELİNİN GELİŞTİRİLMESİ & HAVZA VERİTABANININ OLUŞTURULMASI. Doğu Karadeniz Havzasının Su Çerçeve Direktifi Sınıflandırma Sistemi

Hidrolojik Erken Uyarı Sistemleri ve DSİ Genel Müdürlüğü Uygulamaları

D- NASIL YAZMALI? ÖRNEKLER

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ VE BU ALANDA TÜRKİYE DE YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR

Toprak ve Su; en güvenilir iki liman

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /53,59

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARTVİN KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

Anahtar Kelimeler : İmar Planının Yargı Kararıyla İptali, İmar Hukukunda Kazanılmış Hak, Yapı Ruhsatı

Özet : Hakim ve savcıların havaalanlarında VIP uygulamasından yararlanamayacağı

MERİÇ NEHRİ TAŞKIN ERKEN UYARI SİSTEMİ

SULAMA BİRLİKLERİ VE YASASI DÜZENLENMEDEN TÜRKİYE'DE SU YÖNETİMİ DÜZELMEZ

128 ADA 27 VE 32 PARSEL NUMARALI TAŞINMAZLARA YÖNELİK 1/5000 ÖLÇEKLİ AÇIKLAMA RAPORU

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Resmî Gazete Sayı : 29361

: Büro Çalışanları Hak Sendikası (Büro Hak-Sen) GMK Bulvarı 40/2 Kat 2 Maltepe / ANKARA

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ÇEVRE HUKUKU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

Türkiye nin Su Potansiyelinin Belirlenmesi Çalışmaları

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN

GENEL HATLARI İTİBARİYLE ABD, AB VE TÜRK SU HUKUKU

Diyarbakır Ticaret Borsası Laboratuar Rapor No:002-08

Havza. Yağış. Havza. sınırı. Havza. alanı. Akarsu ağı. Akış Havzanın çıkış noktası (havzanın mansabı) Çıkış akımı

ÜNİVERSİTESİ 2016 YILI FAALİYET RAPORU

Entegre Su Havzaları Yönetimi

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

Havza Rehabilitasyon Projeleri Planlaması, Uygulaması ve Çıkarımlar. Halil AGAH Kırsal Kalkınma Uzmanı Şanlıurfa, 2013

TÜRKİYE SULAKALANLAR KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ Mayıs 2009 Eskikaraağaç Bursa

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK. /68

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KÜTAHYAKADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ TAVŞANLI BİRİMİ HİZMET STANDARTLARI

TARIMSAL SULAMA İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER VE SORUNLAR

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

Su Kaynakları Yönetimi ve Planlama Dursun YILDIZ DSİ Eski Yöneticisi İnş Müh. Su Politikaları Uzmanı. Kaynaklarımız ve Planlama 31 Mayıs 2013

AKARSU YATAKLARININ KULLANIMI İLE İLGİLİ MEVZUAT ve UYGULAMAYA İLİŞKİN ÖNERİLER

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

Dünya Bankası ve AB önerileri tartışılıyor... Ulusal su stratejisi oluşturulmalı (*) Dursun YILDIZ. İnş. Müh. Su Politikası Uzmanı

Şekil 1: Planlama Alanının Bölgedeki Konumu

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

ULUSAL HAVZA YÖNETİM STRATEJİSİ

BASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SARIBEYLER BARAJI SULAMA SUYU TARİFE YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

Yeşilırmak Havzası Taşkın Yönetim Planının Hazırlanması Projesi

TEK HEKİMİN SÜREKLİ İCAP NÖBETÇİSİ OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI Cuma, 12 Ağustos :53 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Ocak :01

15 ve 16 ncı MADDE GEREĞİNCE YAPILAN TERKLERİN İHDASI (1)

Hidroelektrik Enerji. Enerji Kaynakları

ADANA İLİ TARIM TOPRAKLARININ AMAÇ DIŞI KULLANIM DURUMU

ÇÖLLEŞME VE EROZYONLA MÜCADELE KOMİSYONU

S İ R K Ü L E R. KONU : İkale Sözleşmesi Kapsamında 27 Mart 2018 den Önce Ödenen Tazminatlardan Kesilen Vergilerin İade Usulü Açıklandı.

BAYINDIRLIK VE ĠSKAN BAKANLIĞI VE ENERJĠ VERĠMLĠLĠĞĠ. Sefer AKKAYA. Genel Müdür Yapı ĠĢleri Genel Müdürlüğü

Karar N0: KARAR-

YAPI DENETİMİ KURULUŞLARI VE YAPI GÜVENLİĞİ. Av. Cihan Kıraner Dr. Levent Bıçakcı Hukuk Bürosu

Dünya Bankası Türkiye ye SU KAYNAKLARI YÖNETİM MODELİ Öneriyor!

21. Yüzyıl İçin Planlama Seminerleri 2015 Sonbahar III. 21. Yüzyılda Toprak, Tarım ve Gıda. 1/3 Yücel ÇAĞLAR İletişim:

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9

İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü AMASYA

TÜRKİYE DE SINIRAŞAN YERALTISUYU REZERVLERİ VE KULLANIMI

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hakkında TÜSİAD Görüşü

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

KİTABIN SİSTEMATİĞİNE DAİR AÇIKLAMA (ÖRNEK)

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

TÜRKİYE DE SU KAYNAKLARI GELİŞTİRME POLİTİKALARINA YÖNELİK TESPİTLER VE ÖNERİLER

Yıllar PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

KIYI KANUNU ve İLGİLİ MEVZUAT

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

Ek 2: Dava Dilekçesi. İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi. Sayın Başkanlığına. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2008/1445 E

ORTA KARADENİZ BÖLGESİNDE TARIM ALANLARININ AMAÇ DIŞI KULLANIMIYLA ORTAYA ÇIKAN SORUNLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

TÜRK MİLLETİ ADINA. T.C. D A N I Ş T A Y ALTINCI DAİRE EsasNo : 2012/915 Karar No : 2013/8099. Temyiz Eden (Davacı) Vekili. Karşı Taraf (Davalı)

Transkript:

SU VE TOPRAK 1

İÇİNDEKİLER SUNUŞ BÖLÜM I SU VE TOPRAK KAYNAKLARIMIZ 1. Doğal Dolaşımdaki Su Varlığımız 2. Toprak Kaynaklarımız 3. Su ve Toprak Kaynaklarımızın Geliştirilmesi BÖLÜM II SU YASASI ÇALIŞMALARI 1. Sularla İlgili Hukuksal ve Tarihsel Durum ve Düzenlemelerin Kronolojisi İslam Hukuku T.C. Anayasası na Göre Sular Medeni Kanun da Sular Umuma Ait Sular Kadim Su Hakkı ve Su İhtilafları 6200 Sayılı DSİ Umum Müdürlüğü Kanunu Su Kullanımlarında Entegre Yaklaşımlar 2. Yabancı Ülkelerin Su Mevzuatları ve Su Yönetim Yapıları İspanya Su Yasası Birleşik Krallık ta Su Hizmetleri Yönetimi Almanya da Su Kaynakları Yönetimi Danimarka Su Yasası Fransa Su Kaynakları Yönetimi Avrupa Topluluğu Su Politikası Brezilya Su kaynakları Politikası İsrail Su Yasası Güney Afrika Cumhuriyeti Su Politikası Meksika Su Yasası ve Su Yönetimi Belçika Su Yönetimi 3. Yabancı Su Mevzuatlarının Ortak Yönleri 4. Su Yasası Çalışmaları 4.1 Yedinci 5 Yıllık Kalkınma Planı ndaki Hukuki ve Kurumsal 2

Düzenlemeler BÖLÜM III DÜNYA BANKASI NIN TÜRKİYE İÇİN SKY MODELİ ÖNERİSİ 1. SKY Kurumsal Yapısı İçin Öneriler 2. Rapordan Çarpıcı Tespit ve Öneriler 3. Raporun Değerlendirilmesi BÖLÜM IV TAŞKIN SULARI HUKUKU 1. Taşkın Suları Üzerine Bir Etüt 2. Örnek Olaylar 2.1 Kocaeli Dil Deresi Taşkını 2.2 Seyhan ve Ceyhan Irmakları ile Sarıçam Deresi ve Çakıt Suyu 2.3 DSİ Elazığ Bölge Müdürlüğü Sınırları İçinde Durum 2.4 DSİ Diyarbakır Bölge Müdürlüğü nün Karşılaştığı Sorunlar 2.5 DSİ Edirne Bölge Müdürlüğü nün Taşkın Sorunları 2.6 DSİ Kayseri Bölge Müdürlüğü nün Taşkın Sorunları 2.7 DSİ İstanbul Bölge Müdürlüğü Sınırları İçinde Taşkın Yaratan Ana Nedenler 2.8 DSİ Van Bölge Müdürlüğü nde Durum 2.9 DSİ Sivas Bölge Müdürlüğü nün Karşılaştığı Sorunlar 2.10 DSİ Aydın Bölge Müdürlüğü nün Sorunları ve Çözüm Önerileri 2.11 DSİ Trabzon Bölge Müdürlüğü nün Çözüm Önerileri 2.12 DSİ Balıkesir Bölge Müdürlüğü nde Durum 3. Türkiye nin Taşkın Riski ve Nedenleri 3.1 DSİ Genel Müdürlüğü nün Taşkın Zararlarının Azaltılması Çalışmaları 3.2 Daha Etkin Bir Taşkın Yönetimi İçin Öneriler BÖLÜM V BARAJLARIN TEKNİK GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI KONUSUNUN 3

HUKUKİ BOYUTU BÖLÜM VI SU VE TOPRAK KAYNAKLARININ KİRLENMESİ 1. Su Kirlenmesi ve Nedenleri 1.1. Kirlilikle Mücadelede Kurumlar 1.1.1 Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü 1.1.2 Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 1.1.3 DSİ Genel Müdürlüğü 1.1.4. İller Bankası Genel Müdürlüğü 1.1.5. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı 1.1.6. Yerel Yönetimler 1.2. Su Kirlenmesi Tespit Giderme ve Denetim Çalışmalarında Karşılaşılan Darboğazlar 1.3 Uluabat Gölü Havzası nda Su Kalite Gözlem Çalışmaları ve Mevcut Durum 2. Toprak Kirlenmesi 2.1 Toprağın Tarım Dışı Amaçlarla Kullanılması 2.2 Toprağın Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik Faktörlerden Dolayı Kirlenmesi 2.3 Toprak Kirlenmesi ile İlgili Kuruluş ve Yasalar 3. Usûl Hükümleri Açısından Çevre Sorunu 3.1 Giriş 3.2 Dava ve Taraf Ehliyeti İle Hukuki Yarara İlişkin Sorunlar 3.3 Görev ve Yetkiye İlişkin Sorunlar 3.4 Dava Nedenine ve Hukuki Nedene İlişkin Sorunlar 3.5 İspata ve Delillere İlişkin Sorunlar 3.6. Sonuç ve Değerlendirme 4

BÖLÜM VII. SINIRAŞAN SULAR 1. Sınıraşan Sular Hukuku 1.1. Uluslararası Sular Kullanım Hakkına İlişkin Nazariyeler İle Irak Suriye Taleplerinin Karşılaştırılması 1.3 Uluslararası Suların Ulaşım (Navigasyon) Dışında Kullanımına İlişkin Tedvin (Codification) Çalışmalarının Ülkemiz Açısından Değerlendirilmesi 2 Sınıraşan Sularımız 2.1 Genel Değerlendirme 2.2 Dicle ve Fırat Havzası 2.2.1 Hidrolojik Havza Boyutu 2.2.2 Teknik Değerlendirme 2.2.3 Sosyo-Ekonomik Değerlendirme 2.3 Dicle ve Fırat Suları Anlaşmaları 2.3.1 1946 Antlaşması 2.3.2 1987 Protokolü 2.3.3 Ortak Teknik Komite Çalışmaları 2.4 Dicle ve Fırat Havzası nda Su ve Toprak Kaynaklarının Geliştirilmesi 2.4.1 Bugünkü Durum 2.4.2 Nihai Gelişme Durumu 2.5 Golan Tepeleri ve Ortadoğu Su Denklemi 2.5.1 Su Denkleminin Çözümünde Dicle ve Fırat Suları 2.6 Suriye nin Aşırı Su Talebinin Olası Nedeni 2.7 Türkiye - Avrupa Birliği İlişkilerinde Fırat ve Dicle Nehirleri 5

ÖNSÖZ Su ve Toprak kaynakları, insanoğlu için taşıdığı yaşamsal önemin ötesinde ülkelerin varlığı, güvenlik çıkarları, ekonomik gelişimleri açısından da büyük öneme sahip olan doğal kaynaklardır. Bu iki kaynak hızlı nüfus artışı, kirlenme ve yanlış kullanım baskısı altında bulunmaktadır. Su ve toprak kaynaklarının birlikte uygarlığın gelişmesinde en önemli rolü oynayan doğal kaynaklar olduğu bilinmektedir. Tarih öncesinde uygarlığın gelişmesinde başat rol oynayan bu kaynakların önemi yüzyıllar sonra da azalmamış tersine artmıştır. Bu kaynaklar bugün bir ülkenin ulusal kalkınma ve gelişmesinde en etkili rol oynayan temel kaynaklardır. İnsanlık tarihinde her zaman güç unsurlarının dengesini ve uygarlığın kalitesini belirleyen su ve toprak kaynakları özellikle gıda güvenliğinin sağlanması açısından günümüzde daha da hayati ve stratejik bir konuma gelmiştir. Bu nedenle ülkelerin su ve toprak kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde yönetimi de önem kazanmaktadır. Mevcut durum ve artan su ve gıda sıkıntısı ülkelerin daha etkili ve sürdürülebilir su politikaları ve toprak yönetimi ve tarım politikaları uygulanması gereğini ortaya çıkarmıştır... Ancak bu politikalar küresel reçetelerin dışında ulusal çıkarlar gözetilerek belirlenen ve aynı zamanda sosyal taleplere de duyarlı politikalar olmalıdır. Dünyada güç paylaşımında geçmiştekinden farklı yöntemlerin etkili olduğu bir küresel süreç yaşanmaktadır. Son çeyrek yüzyılda ülkelerin su başta olmak üzere doğal kaynakları ile ilgili olarak küresel anlamda aktörleri, değişenleri ve değişkenleri farklı olan yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönemde doğal kaynaklardan oluşan güçlerini stratejik ağırlık merkezleri olarak koruyarak geliştirebilen ve kullanabilen ülkeler, başarı sağlayabileceklerdir. Bu nedenle günümüzde doğal kaynakların korunması aynı zamanda, ulusal güvenlik stratejisinin de ayrılmaz bir parçası olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin doğal kaynaklarını korumayı ve ondan en verimli ve sürdürülebilir şekilde ulusal çıkarları doğrultusunda yararlanmayı öncelikleri arasında bulunduran bir kalkınma-gelişme anlayışına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede su ve toprak kaynaklarımızın en verimli bir şekilde geliştirilmesi konusunda ulusal politikalara duyulan ihtiyaç da gün geçtikçe artmaktadır. USİAD Su ve Toprak Araştırması bu konudaki ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesine katkıda bulunmak amacı ile hazırlanmıştır. USİAD olarak su konusunda genel bir ulusal politika ihtiyacımızı dikkate alarak 2007 yılında yayımladığımız Su Raporu büyük ilgi görmüş ve ikinci baskısı da tamamen tükenmiştir. Su Raporu nun okunmasından sonra konuyla ilgili uzman kişi, kurum ve kuruluşların yanı sıra, basından ve toplumumuzun çok çeşitli kesimlerinden aldığımız çok olumlu eleştirilerden büyük memnuniyet duyduk. Raporumuzun toplumumuzda su kaynaklarımız ve su hizmetleri yönetimi konusunda yaratılması gerekli olan bilince ve ulusal bir su politikasına duyduğumuz ihtiyaca katkıda bulunduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bu konuda başlattığımız çalışmaları bu kez daha teknik ve hukuki düzeyde hazırlanılan Su ve Toprak başlıklı araştırmamızla sürdürmek istedik Su ve Toprak Araştırmasını hazırlayan uzmanlar Sn. Dursun Yıldız ve Sn. Özdemir Özbay a ve 6

yayımlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim Saygılarımla Fevzi DURGUN USİAD Genel Başkanı Eylül 2008-İstanbul SUNUŞ Ülkemizin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesi konusunda yasal, yönetmeliksel ve kurumsal bazı düzenlemelere acil gereksinim bulunmaktadır. Bu gereksinimden dolayı son dönemde hazırlanan Su Yasası Tasarısı Taslağı ilgili kurum ve kuruluşların görüş ve önerilerine açılmak üzeredir. Yapılan bu çalışma öncelikle hazırlanan su yasası taslağının değerlendirilme çalışmalarında yararlı olabilecek bilgilerle birlikte ülkemizde Selçuklu dan bu yana suyun statüsünün ne olduğu, ilk yerli düzenleme olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye adlı Osmanlı yasasında nasıl yer aldığı 1926 Hukuk Devrimi ile Medeni Kanunlarımızda ve Anayasalarımızda suya nasıl bakıldığı, bugünkü çok yasalı, çok başlı ve yetki karmaşası içerisindeki durumun ne olduğu ve gelecekte çıkartılacak olan Su Mevzuatında nelerin yer alması gerektiği konuları ele alınmıştır. Bu konular işlenirken geniş bir perspektif kullanılmıştır. Şöyle ki; İsrail, Güney Afrika, İspanya, Fransa, Almanya, Danimarka, İngiltere, Brezilya ve Meksika su mevzuatının önemli bölümleri ile Avrupa Topluluğu nun suya ve çevreye ilişkin bütün direktiflerine kitapta yer verilmiştir. Öte yandan su ve toprak kaynaklarının ülkemizde hangi etki ile kirlendiği ve bu kirlilik ile yasal mücadelenin nasıl yapılacağı ele alınmıştır. Sınıraşan ve sınır oluşturan sularımızla ilgili geçmiş değerlendirmesi, mevcut durum analizi ve gelecek projeksiyonları yapılmıştır. Bu araştırmamızda ülkemizin önemli bir sorunu olan taşkın suları konusu da DSİ Bölge Müdürlükleri sırasına göre ele alınarak işlenmiştir. Öte yandan bu araştırmada Dünya Bankası nın su konusunda Türkiye de Su Yönetimi ile ilgili öneriler ele alınarak incelenmiştir. Yararlı olacağı umuduyla saygılar sunarız. Özdemir Özbay - Dursun YILDIZ Ankara, Eylül 2008 7

DURSUN YILDIZ: İnşaat Mühendisi ve Su Politikaları Uzmanı 1958 yılında Samsun da doğan Dursun Yıldız, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi nden mezun oldu. Daha sonra DSİ Genel Müdürlüğü nde çalışmaya başladı Bu dönemde Hollanda ve ABD de lisans üstü mesleki teknik eğitim ve uygulama programlarına katıldı. ATAUM da AB Temel Eğitimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanlık programlarını izledi. Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik ve Stratejik Araştırma Merkezinde Su Politikaları alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. DSİ de Teknik Araştırma ve İçme Suyu Dairesi Başkanlıkları nda Şube Müdürlüğü ve Daire Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Bu dönem içinde Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi ve Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik ve Stratejik Araştırma Merkezinde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak ders verdi. UMAG da su ve enerji politikaları konusunda konferanslar verdi. 2007 yılında DSİ den emekliye ayrıldı. TMMOB ve İnşaat Mühendisleri Odasında çeşitli dönemlerde Yönetim Kurulu Üyeliği ve İkinci Başkanlık görevlerinde de bulunan Dursun Yıldız ın mesleki, teknik, teknopolitik ve hidropolitik alanlarında yurt içi ve yurt dışında yayımlanmış çok sayıda teknik rapor, bildiri ile makaleleri ve beş adet raporu ve kitabı vardır. Dursun Yıldız Türkiye Ziraatçılar Derneği tarafından su politikaları konusundaki araştırmaları nedeniyle 2008 yılı Başarı Ödülü ne layık görülmüştür. USİAD Genel Başkan Danışmanı olan Dursun Yıldız halen kendi Mühendislik ve Müşavirlik firmasını yürütmektedir. Dursun Yıldız evli ve iki çocuk babasıdır. ÖZDEMİR ÖZBAY Avukat DSİ Eski Baş Hukuk Müşaviri 1944 yılında Kayseri Pınarbaşı nda doğan Özdemir Özbay 1971 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi nden mezun oldu. Daha sonra 1972 yılında DSİ Genel Müdürlüğü nde göreve başladı ve 1979 yılına kadar DSİ 16. Bölge Müdürlüğü Keban Barajı nda görev yaptı. Bu dönemde Keban Barajı kamulaştırma ve müteahhit itilaflarından sorumlu avukat olarak çalıştı. 1979 ile 1997 yılları arasında DSİ Hukuk Müşavirliği nde Karakaya Barajı, Atatürk Barajı ve GAP ile ilgili kamulaştırma ve mukavele itilaflarında sorumlu avukat olarak görev yaptı Daha sonra 1997 ile 2007 arasında DSİ Hukuk Müşaviri ve Baş Hukuk Müşaviri olarak çalıştı. 2007 yılında emekli olan Özdemir Özbay halen bir Mühendislik ve Müşavirlilik bürosunun Hukuk Müşaviri olarak çalışıyor. DSİ de çalışma süresi içinde Devlet Planlama Teşkilatı Altıncı, Yedinci ve Sekizinci 5 Yıllık Kalkınma planlarının hazırlanması komisyonlarında komisyon üyeliği ve başkanlığı yapan Özdemir Özbay, DSİ mevzuatı ile ilgili TBMM Komisyonları nda komisyon üyelerine bilgi verdi ve çalışmalara katkıda bulundu. Evli ve iki çocuk babası olan Özdemir Özbay ın çeşitli dergilerde yayımlanmış sempozyum ve konferanslarda sunulmuş birçok makale, bildiri ve kitabı bulunmaktadır. 8

BÖLÜM I SU VE TOPRAK KAYNAKLARIMIZ 1. TÜRKİYE NİN SU KAYNAKLARI VE SU KULLANIMI 1.1 ÜLKEMİZDEKİ SU KAYNAKLARININ KISA KÜNYESİ TÜRKİYE SU KAYNAKLARININ KISA KÜNYESİ Yıllık ortalama yağış: 643 mm. Yağan yağmurdan akarsularla göllere boşalan miktar: 186 milyar m 3 /yıl Çeşitli amaçlar için kullanılabilir yer altı suyu potansiyeli: 41 milyar m 3 /yıl(brüt) Ekonomik olarak geliştirilebilir su potansiyelimiz: 112 milyar m 3 /yıl 2004 yılı itibariyle su tüketimimiz : 42,2 milyar m 3 (6,2 milyar m 3 yer altı suyu + 36 milyar m 3 yüzeysel su) 2004 yılında suyun sektörel tüketimi : 31,3 milyar m 3 sulama (%74) 6.2 milyar m 3 içme kullanma (%15) 4.5 milyar m 3 endüstri (%11) Yer altı suyundan kullanılan sulama suyu : 2,1 milyar m 3 Yer altı suyundan kullanılan içme kullanma suyu : 2,0 milyar m 3 Yer altı suyundan kullanılan endüstri suyu : 2,1 milyar m 3 Yılda kişi başına düşen yenilenebilir su miktarı (75 milyon nüfus ile) :1500 m 3 /kişi/yıl Kişi başına ortalama günde içme kullanma suyu tüketimi : 250 l/s Ekonomik olarak geliştirilebilir su potansiyelimizin kullanılma oranı (2008) : %37 Tarım arazisi: 28,05 milyon hektar Sulanabilir arazi: 25,85 milyon hektar Ekonomik olarak sulanabilir alan: 8,5 milyon hektar DSİ tarafından sulamaya açılan alan: 2,4 milyon hektar Toplam sulanan alan: 4 milyon hektar. 9

1.2 SU KAYNAKLARI Ülkemize yılda 501 milyar m³ yağış düşmekte, bunun %37 sine karşılık gelen 186 milyar m³ ü akışa geçerek, 95 milyar m³ ekonomik olarak kullanılabilir forma dönüşmektedir. Ülke yüzeyine yılda düşen ortalama 630 643 mm yağışa karşılık ülkemizin yenilenebilir su potansiyeli 234 milyar m 3 olup, bunun 41 milyar m³ ü yer altı suları, 193 milyar m³ ü ise akarsulardan meydana gelmektedir. Yer altı su potansiyelinin ekonomik ve teknik anlamda kullanılabilir yıllık potansiyeli 12 milyar m³ dür. Bunun 8,8 milyar m³ ü DSİ tarafından tahsis edilmiş olup, fiilen kullanılan miktarı 6 milyar m³ dür. Ülkemizde çeşitli amaçlara yönelik kullanımlarda teknik ve ekonomik anlamda tüketilebilir yüzey ve yer altı suyu potansiyeli miktarı, yurt içindeki akarsulardan 95 milyar m³, komşu ülkelerden yurdumuza gelen akarsulardan 3 milyar m³ olmak üzere yılda ortalama toplam 98 milyar m³ yer üstü ve 12 milyar m³ yer altı suyu olmak üzere toplam 110 milyar m³ olarak belirlenmiştir. Bu miktarın bölgesel ve mevsimsel dağılımındaki dengesizlik önemli bir sorundur. Yıllık ortalama yağış miktarı ülke genelinde 250 mm den 2500 mm ye kadar değişmektedir. Bu suyun %36 sına karşılık olan 39,3 milyar m³/yıl miktarı farklı amaçlara yönelik olarak kullanıma sunulmuştur. Geriye kalan 71 milyar m³/yıl su halen kullanılamamaktadır. Şekil 2.1: Türkiye de Yıllık Yağış Türkiye de 26 su havzası bulunmaktadır. Bu havzalardan 6 tanesi; a) Meriç ve kolları, b) Koca Dere, Mutlu Deresi, Sarp Deresi, Balık Çayı ve Baradost Çayı gibi küçük tekil akarsular, c) Çoruh Irmağı, d) Aras Havzası, Van Havzası nda Özalp yakınında Kotur kolu, e) Asi Irmağı ve Afrin kolu; f) Fırat ve Dicle nin doğrudan sınırı aşan kolları, sınıraşan ya da sınır oluşturan sular kapsamında yer almaktadır 10

Türkiye, Dicle, Fırat, Çoruh, Aras nehirlerinde ve küçük tekil akarsularda memba (yukarı-kıyıdaş) ülke, Meriç Nehri nde mansap (aşağı-kıyıdaş) ülke, Asi Nehri nde ise memba ve büyük oranda mansap ülke konumundadır. Bu havzaların Türkiye deki yağış alanları toplam 256 bin km² ile ülke yüzölçümünün yaklaşık 1/3 ünü kaplamaktadır. Türkiye deki ortalama su potansiyelleri ise toplam 70 milyar m 3 /yıl ile ülke ortalama su potansiyelinin üçte birinden biraz fazlasına karşı gelmektedir. Genel olarak bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için yılda ortalama kişi başına 10 bin m 3 su potansiyeline sahip olması gerektiği kabul edilmekte, su potansiyeli bin m 3 ten az olan ülkeler ise su fakiri olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede su zengini bir ülke olmayan Türkiye de teknik ve ekonomik olarak geliştirilebilir yenilenebilir yıllık su potansiyelimiz dikkate alındığında kişi başına düşen kullanılabilir su potansiyeli yaklaşık 1500 m³ dür. Bu değer nedeniyle ülkemiz, su fakiri olmamakla birlikte, su kısıdı bulunan ülkeler arasında sayılmaktadır. Kişi başına düşen yıllık teknik ve ekonomik geliştirilebilir su miktarı olarak ülkemiz su azlığı yaşayan ve su kısıdı bulunan bir ülke konumundadır. DİE nin tahminlerine göre 2030 yılına kadar ülkemiz nüfusunun 100 milyona ulaşması durumunda, kişi başına düşecek teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir su miktarı bin m³ e düşecektir. 2005 yılı itibariyle sulama sektöründe 31 milyar m 3, içme suyu sektöründe 7,1 milyar m 3, sanayide 4,9 milyar m 3 olmak üzere toplam 43 milyar m 3 su tüketildiği hesaplanmaktadır. Bu durum mevcut su potansiyelimiz olan 112 milyar m 3 ün ancak %38 ini geliştirebildiğimizi göstermektedir. 2030 yılına kadar su potansiyelimizin tümünün yukarıdaki şekilde verilen oranlar ölçüsünde geliştirilmesi planlanmaktadır. Milyon m3 80.000 70.000 60.000 50.000 40.000 30.000 20.000 10.000 0 1990 1992 1998 2000 2030 Yıllar Sulama İçme Kullanma Sanayi Tablo-2.1: Türkiye de Sektörlere Göre Su Kullanımı 11

1.3 SU HAVZALARIMIZ Şekil. Türkiye deki nehir havzaları Türkiye 26 adet hidrolojik havzaya bölünmüştür. Şekilde verilen bu 26 havzanın, 15 adedi nehir havzası, 7 adedi irili ufaklı akarsulardan oluşan müteferrik havza, 4 adedi ise, denize boşalımı olmayan kapalı havzalardan meydana gelmiştir. Tablo Akarsu Havzalarına Göre Yıllık Ortalama Su Potansiyeli (DSİ) Ortalama Ortalama Yllık Verim Havza Adı Potansiyel Yıllık Akış (km³) İştirak Oranı (l/s/km²) (%) 21 Fırat Havzası 31,61 17,0 8,3 26 Dicle Havzası 21,33 11,5 13,1 22 Doğu Karadeniz Havzası 14,90 8,0 19,5 17 Doğu Akdeniz Havzası 11,07 6,0 15,6 9 Antalya Havzası 11,06 5,9 24,2 13 Batı Karadeniz Havzası 9,93 5,3 10,6 8 Batı Akdeniz Havzası 8,93 4,8 12,4 2 Marmara Havzası 8,33 4,5 11,0 18 Seyhan Havzası 8,01 4,3 12,3 20 Ceyhan Havzası 7,18 3,9 10,7 15 Kızılırmak Havzası 6,48 3,5 2,6 12 Sakarya Havzası 6,40 3,4 3,6 23 Çoruh Havzası 6,30 3,4 10,1 14 Yeşilırmak Havzası 5,80 3,1 5,1 3 Susurluk Havzası 5,43 2,9 7,2 24 Aras Havzası 4,63 2,5 5,3 16 Konya Kapalı Havzası 4,52 2,4 2,5 7 Büyük Menderes Havzası 3,03 1,6 3,9 25 Van Gölü Havzası 2,39 1,3 5,0 4 Kuzey Ege Havzası 2,09 1,1 7,4 5 Gediz Havzası 1,95 1,1 3,6 1 Meriç-Ergene Havzası 1,33 0,7 2,9 6 Küçük Menderes Havzası 1,19 0,6 5,3 19 Asi Havzası 1,17 0,6 3,4 10 Burdur Göller Havzası 0,50 0,3 1,8 11 Akarçay Havzası 0,49 0,3 1,9 Toplam 186,05 100 12

Meriç Ergene Marmara Susurluk Kuzey Ege Gediz Küçük Menderes Büyük Menderes Bati Akdeniz Antalya Burdur Gölü Akarçay Sakarya Bati Karadeniz Yesilirmak Kizilirmak Konya Dogu Akdeniz Seyhan Asi Ceyhan Firat Dogu Karadeniz Çoruh Aras Van Dicle Akarsu havzalarımızın yıllık ortalama su potansiyeli, potansiyele iştirak oranları ve ortalama yıllık verimleri Tablo...da verilmiştir. 2006 yılı itibariyle bu havzalardaki su kaynakları kullanımı konusunda elde edilen sonuçlar Şekil... ve Tablo...da verilmiştir ( W. B. 2006). Şekil 2006 Yılı için Türkiye deki Nehir Havzalarında Su Kaynakları Kullanımı Tahmini 0 50 100 150 200 250 300 Kullanilan Kapasite (%) Havzalar Bu şekil incelendiğinde Meriç, Ergene, Gediz, Büyük Menderes, Burdur Gölü, Akarçay, Konya ve Asi Nehri havzalarında yüzey ve yer altı suyu kullanımının bu havzalardaki yenilenebilir su potansiyelini aştığı ortaya çıkmaktadır. Sakarya, Ceyhan ve Van havzalarının da bu limite ulaştığı görülmektedir. Ülkemizdeki su havzalarında ekonomik olarak sulanabilir alanların tümünün 2030 yılına kadar geliştirildiği kabul edildiğinde 26 nehir havzasının 15 inde su kullanımının yenilenebilir su potansiyeli limitini aştığı, üç havzanın ise bu sınıra yaklaştığı görülmektedir (WB 2006). Bu durum Şekil... da açıkça görülmektedir. 13

Meriç Ergene Marmara Susurluk Meriç Ergene Marmara Susurluk Kuzey Ege Kuzey Ege Gediz Gediz Küçük Menderes Küçük Menderes Büyük Menderes Büyük Menderes Bati Akdeniz Antalya Burdur Gölü Akarçay Sakarya Bati Karadeniz Yesilirmak Kizilirmak Konya Dogu Akdeniz Seyhan Asi Ceyhan Firat Dogu Karadeniz Çoruh Aras Van Dicle Toplam Batý Akdeniz Antalya Burdur Gölü Akarçay Sakarya Batý Karadeniz Yeþilýrmak Kýzýlýrmak Konya Doðu Akdeniz Seyhan Asi Ceyhan Fýrat Doðu Karadeniz Çoruh Aras Van Dicle Şekil 2030 Yılı için Türkiye deki Nehir Havzalarında Su Kaynakları Kullanımı Tahmini 0 50 100 150 200 250 300 Kullanilan Kapasite (%) Havzalar Su havzalarımızda kişi başına düşen toplam yıllık ortalama akım değerleri Şekil de verilmiştir. Bu şekil incelendiğinde Batı Akdeniz, Antalya, Çoruh ve Dicle Havzaları nda kişi başına düşen toplam yıllık akım miktarlarının diğer havzalardan daha yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu havzaların hiçbirinde 2006 yılı itibariyle su kullanım oranı yenilenebilir su potansiyelini aşmamıştır. Şekil Su Havzalarımızda Kişi Başına Düşen Toplam Yıllık Ortalama Akım 0 2000 4000 6000 8000 10000 12000 14000 Toplam Yillik Akim/Kisi (m3/yil/kisi) Havzalar 14

Türkiye'nin ekonomik yapısına, nüfus artış hızına ve enerji ihtiyacına baktığımızda, su kaynaklarının enerji ve sulamada kullanımının yoğunlaştırılması önemli bir ihtiyaç olarak ön plana çıkmaktadır. 2. Toprak Kaynaklarımız 2. Türkiye de Toprak Kaynakları Toprak kaynaklarımızın sürdürülebilir bir temelde kullanımı ve yönetimi için potansiyel tespitinden önce sınıflandırılmaları ve karakteristiklerinin ayrıntılı belirlenmesi gerekmektedir. Arazi gözlemleri ve laboratuar bulguları yanında bulundukları iklim koşulları, oluşturdukları ana madde doğal bitki örtüsü, fiziksel, kimyasal, genetik, jeolojik ve morfolojik özellikleri de sınıflandırmada dikkate alınmaktadır. Sınıflandırmada değişik fazların yayılma alanları ile her fazın eğim-erozyon, yaşlılık ve toprak yetersizliklerinin varlığına ve şiddet derecesine göre yorumlar yapılarak temsil ettikleri arazilerin kullanma kabiliyet sınıfları da tespit edildikten sonra haritalar hazırlanmakta, bu ölçümlerle ülkenin toprak ve arazi potansiyeli tespit edilmektedir. Toprak kaynaklarımızın potansiyeline yönelik bilgiler (Tablo Ek-3 te) verilmiştir. 2.1- Tarımsal Arazi Varlığımız Ülkemizin tarımda kullanılan arazi miktarının yaklaşık 28.054.054 hektar olduğu Tablo Ek-3 te görülmektedir. Ancak Tablo-1 e göre, ekilebilir arazi miktarı 26.566.768 hektardır. Tablo-1 Ekilebilir Arazinin Sınıfsal Dağılımı (Bin Hektar) SINIF I II III IV Toplam 5.086 6.773 7.283 7.425 26.567 Ayrıca, Tablo-2 de bu alandan toplam 4.787 bin hektarın ekilmediği, çayır-mera, orman-funda ve tarım dışı arazi gibi değişik kullanma şekilleri altında bulunduğu, tarımda kullanılan arazinin ise sadece 2l.779.864 hektar olduğu anlaşılmaktadır. Tablo-3 te ise toprak işlemesi sakıncalı olan arazilerin 51.333 bin hektar olduğu ifade edilmektedir. Tablo-2 Ekilebilir Arazinin Kullanım Şekli (Bin Hektar) Tarımda Çayır-Mera Orman-Funda Tarım Dışı Toplam Arazi kullanılan Kullanımlı Kullanımlı 2l.780 2 972 1 458 357 26 567 15

Tablo-3 Toprak işlemesi sakıncalı olan arazilerin sınıfsal dağılımı (Bin Hektar) Sınıf V VI VII VIII Toplam 128 10 826 35 836 4 543 51 333 Arazi varlığımız üzerinde değişik zamanlarda, farklı kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalar farklı sonuçları ortaya koymuştur. Ayrıca tapu ve kadastro çalışmalarının bitirilememesi sonucu ülke topraklarının mülkiyet durumu ve arazilerin vasıfları tam olarak bilinememektedir. Tablo-5 Çeşitli Kurumlara göre Ülke Arazi Varlığı (Milyon ha) Ayrıca Tablo-4 te toprak işlemesi sakıncalı olduğu halde tarımda kullanılan 6.274 bin hektarlık bir alan olduğu görülmektedir. Bu arazilerin ekolojik şartlarına göre çayır-mera veya orman olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Tablo-4 Toprak İşlemesi Sakıncalı Arazilerin Kullanım Şekilleri (Bin Hektar) Tarımda Çayır-Mera Orman- Tarım Dışı Diğer Araziler Su Yüzeyi Kullanılan Kullanımlı Funda Kullanımlı Arazi 6 274 18 533 21 770 324 3 061 1 158 KAYNAK TARIM ÇAYIR-MERA ORMAN- ÜLKE ARAZİSİ FUNDA YÜZÖLÇÜMÜ DİE (1980) 28.17 19.72 20.17 ---- DİE (1991) 21.10 12.38 19.24 77.94 DİE (2001) 21.60 14.62 18.48 77.94 DSİ (1993) 28.06 21.51 23.25 77.95 KHGM (1987) 27.70 21.75 23.47 77.80 KHGM (1998) 28.05 21.50 23.23 77.89 OB (1994) ---- ---- 20.20 ---- Sahip olduğumuz en büyük doğal varlık olan topraklarımızın korunmasını, dengeli kullanılmasını ve geliştirilmesini amaçlayan girişimler; toprağın sahip olduğu değerlerin, gelişen bilim ve teknolojinin imkânlarını da kullanarak detaylı bir şekilde tanımlanması, özelliklerinin çok iyi belirlenmesi, haritalanması ve veri tabanı oluşturularak buna dayalı planlamaların yapılması ile mümkündür. Oysa Türkiye deki sorunlar toprak varlığının tespiti aşamasında başlamaktadır. Toprak ve arazi potansiyeli tespit çalışmalarının doğruluk derecesi, 16

toprak etütlerinin tipi ile yeterlilik ve doğruluk derecesine bağlı iken, mevcut envanterler sağlıksızdır ve güncelliğini yitirmiştir. Bazı yöre ve havzaların bir bölümünde yapılan ve yaygın olmayan detaylı toprak haritalarının dışında, ülke genelinde toplu değerlendirme yapılabilmesi için sadece Mülga TOPRAKSU tarafından 1966 71 yıllarında yapılan ve 1982 84 yılları arasında güncelletiriler yoklama düzeyinde toprak etütleri mevcuttur. TOPRAKSU Genel Müdürlüğü ve devamında KHGM tarafından yürütülen bu çalışmalar, halen ülke toprakları ve arazilerinin kullanımı sorunları hakkında başvurulacak yegâne kaynak niteliğini taşımakta olup, bu verilerin dünyada geçerli olan son sistemlere göre yenilenmesi gerekmektedir. 2.2 Toprak Varlığı ve Özellikleri Türkiye, toprak kaynakları açısından yeterince zengin değildir. 1982 84 yıllarında güncellenen yoklama düzeyindeki toprak etütlerinin yorumlarına göre belirlenen arazi yetenek sınıflarının özellikleri ve dağılımını gösteren veriler incelendiğinde; korunması gereken arazilerin ülkemizin yaklaşık dörtte birini oluşturduğu, her türlü tarıma elverişli arazilerin ise sadece %6,5 oranında kaldığı görülmektedir (Tablo-6). Tablo-6 Türkiye de Arazi Yetenek Sınıflarının Özellikleri ve Dağılımı ARAZİ YETENEK SINIFLARI VE ÖZELLİKLERİ TOPLAM ALAN (HEKTAR) GENEL TOPLAMA ORANI (%) Özellik Verim Sınıf 1965 71 1982 84 1965 71 1982 84 Gücü Her türlü tarıma ve işlemeye %100 I 5.012.537 5.086.084 6.4 6.5 elverişli İşlemeli tarıma orta elverişli %83 II 6.758.702 6.712.873 8.7 8.7 İşlemeli tarıma sınırlı %66 III 7.574.330 7.282.763 9.7 9.3 Özel önlemle özel ürün %50 IV 7.201.016 7.425.045 9.3 9.5 Top. 26.546.585 26.556.768 34.1 34 İşlenmeyen yaş veya kaya çıkışlı %33 V 165.547 127.934 0.2 0.16 düz arazi İyi mera, iyi orman %20 VI 10.238.533 10.825.762 13.2 13.9 Boruk mera, bozuk orman %10 VII 36.288.553 35.836.350 46.6 46.0 Top. 46.692.633 46.790.036 60.0 60.0 Tarıma elverişsiz arazi %0 VIII 3.455.513 4.542.896 5.9 5.8 Toplam (su yüzeyi hariç) Top. 76.694731 76.741.591 100.0 100.0 17

Ankara 1998. TOPRAKSU, Türkiye Arazi Varlığı, Ankara 1978; KGHM, Yıllık Envanter, Topraklarımızın %31,5 inde taşlılık, %3,6 sında drenaj ve %1,7 sinde çoraklık sorunu mevcuttur. Ülke topraklarının %63,2 sinde ileri derecede su erozyonu sorunu mevcut olup, rüzgâr erozyonundan etkilenen alan %0,65tir (Tablo-7,8). Tablo-7 Türkiye Topraklarındaki Sorunlu Alanların Dağılımı Sorun Türü Genel Alanda Tarım Alanında Alan (ha) % Alan (ha) % Drenaj 2.775.115 3.1 1.970.538 9.0 Çoraklık 1.518.722 1.7 837.405 3.8 Taşkınlık 28.484.331 31,5 2.989.093 13,6 TOPRAKSU, Türkiye Arazi Varlığı, Ankara 1978. Tablo-8 Türkiye Topraklarının Erozyon Özellikleri Erozyon Derecesi Erozyon Şiddeti Ha % Su Erozyonu 1 Yok 5.166.627 6.64 2 Hafif 5.611.892 7.22 3 Orta 15.592.750 20.04 4 Şiddetli 28.334.933 36.42 5 Çok Şiddetli 17.366.463 22.32 Çıplak Kayalık 2.930.933 3.77 Rüzgâr Erozyonu 506.309 0.65 TOPRAKSU, Türkiye Arazi Varlığı, Ankara 1978. 2.3 Arazi Varlığının Kullanılma Şekilleri Mülga KHGM 2005 yılı verilerine göre; Türkiye de 78 milyon hektar toplam arazinin %27,3 ünde kuru tarım, %5,6 sında sulu tarım, %3,1 inde bağ-bahçe ve özel ürün tarımı yapılmakta, %27,6 sı çayır-mera ve %29,8 i orman-funda olarak kullanılmaktadır. Tablo-7. Tabloların incelenmesinde görülebileceği gibi ülkemizde tarıma elverişli I, II, III, IV. sınıf arazi varlığı 26.567 bin hektar; işlemeli tarım yapılan toplam arazi ise 28.053 bin hektardır. 6.274 bin hektar arazi V, VI ve VII. sınıf arazi olup özel ürün arazisi değilse, orman- 18

funda, çayır-meraya terk edilmelidir. Aynı şekilde halen orman-funda, çayır-mera örtüsü altında olan toplam 4.786 bin hektar I, II, III ve IV. sınıf arazinin ise tarıma açılması uygun olacaktır. Tarım Arazilerinin Önem Sınıflaması, son dönemde tarım arazilerini korumaya yönelik bir sınıflandırma sistemi olarak TKB ce ülkemizde de uygulamaya konulmuştur. Ağırlıklı olarak 1982 84 verilerini yorumlayan bu sisteme göre, her türlü tarıma elverişli olan ve tarım dışında kullanılmaması gereken mutlak tarım arazisi miktarı, toplam tarım arazisinin %39 unu oluşturmaktadır (Tablo-9). 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile bu arazilerin belli istisnalar dışında amaç dışı kullanılmasını önlemeye yönelik yaptırımlar getirilmiştir. Ancak, kanunun geçici 1. maddesi ile 11.10.2004 tarihinden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış arazilerin istenilen amaçla kullanımına belirli şartlarla izin verilmesi düzenlemesinin iptali amacıyla Anayasa Mahkemesi ne dava açılmıştır. Tablo-9 Tarım Arazilerinin Önem Sınıflaması TARIM ARAZİLERİ Alan (Ha) Oran (%) Mutlak tarım arazileri 10 451 984 39.5 Özel ürün arazileri 6 867 374 26.0 Dikili tarım arazileri 1 860 874 7.0 Marjinal tarım arazileri 7 261 275 27.5 TOPLAM 26 441 507 100 TKB, 2005. Her ülkede, toprak kullanımındaki en önemli sektör, tarımsal üretimdir. Değişen ve gelişen ekonomik koşullara göre farklı amaçlara tahsislerinin, hep tarım alanları aleyhine gelişme gösteriyormuş gibi algılanması yanlıştır. Ülkenin toprak miktarının sabit olması ve her kullanımın ülke kalkınmasına katkıda bulunmasının doğallığı nedeniyle, tarım alanlarının azalması doğal karşılanmalıdır. Asıl sorun, toprak ve arazi kullanımının doğru ya da yanlış olması noktasında ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde konuyu düzenleyen Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye İle Kullanılmasına Dair Yönetmelik ve sonraki adıyla Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılması Hakkında Yönetmelik te birkaç kez yapılan değişiklikle amaç dışı kullanıma yönelik getirilen yeni istisnalar ve verilen diğer izinler yanında, kaçak yapılaşmaların yoğunluğu, nitelikli tarım 19

topraklarının konut ve sanayi amaçlı kullanımlar için yok edilmesini hızlandırmaktadır. Bu konuda verilen yargı kararlarının uygulanmaması, yeni amaç dışı kullanımların da önünü açabilmektedir. Bu tür değişiklikleri önleme açısından önemli olan Tarım Arazilerinin Korunması ve Amacına Uygun Kullanılmasına İlişkin Tüzük hazırlıkları gerçekçi bir görüşle hazırlanmalı ve mutlak tarım alanları belirlenmelidir. 2.4 İşletmelerin Yapısal Sorunları ve Arazi Toplulaştırma Çalışmaları Türkiye de toprak mülkiyet yapısı; mülk sahipliği, arazi büyüklüğü ve parsel adedi yönünden sorunludur. Kırsal alandaki kadastro çalışmaları henüz tamamlanamamıştır. Mülkiyet sistemindeki belirsizlikler, sağlıklı bir toprak-insan ilişkisinin kurulmasını engellemektedir. Ülkemizde 2001 yılı Genel Tarım Sayısı na göre 100 dekardan az toprağa sahip yoksul ve küçük köylülere ait işletme sayısı, ülkedeki toplam işletme sayısının %83 ü bunların sahip olduğu arazi ise toplam arazinin %4,4 üdür. 100 500 dekar arasında toprağa sahip orta ve zengin köylüler toplam işletme sayısının %15,9 na, toplam arazinin %46 sına sahiptir. 500 dekardan büyük işletmelerin sayısal oranı %1 iken, bu işletmeler toplam tarım arazisinin %12 sine sahiptir (Tablo-10). Tablo-10 Tarımsal işletme büyüklüğüne göre işletme sayısı ve işletmelerin tasarrufunda bulunan arazi (%) İŞLETME BÜYÜKLÜĞÜ (DA) 1991 GTS 2001 GTS İşletme sayısı Arazi (da) İşletme sayısı Arazi (da) Türkiye 100,00 100,00 100,00 100,00 5 ten az 6,34 0,28 5,88 0,26 5 9 9,61 1,07 9,61 1,06 10 19 18,96 4,28 17,86 4,00 20 49 32,13 16,49 31,46 16,02 50 99 17,98 19,94 18,54 20,68 100 199 9,66 20,99 10,83 23,81 200 499 4,38 19,82 5,09 22,83 500 999 0,61 6,39 0,58 6,09 1.000 2.499 0,26 5,91 0,15 2,97 2.500 4.999 0,05 2,79 0,01 0,38 5.000+ 0,01 2,04 0,00 1,91 DİE,1991 2001 GTS. 20

Sahip olunan araziler çok parçalı ve çok ortaklıdır (Tablo-11). Ülke genelinde tarımsal işletme sayısı 1991 e göre %24 lük azalma ile 3.966 binden 3.021 bine düşmüştür. Aynı işletmelerin kullandıkları toplam arazi ise %21 azalarak, 23,4 milyon hektardan 18,4 milyon hektara inmiştir. İşletme sayısında oransal düşüşün arazi miktarındaki oransal düşüşten fazla olması ortalama işletme ölçeğini 5,9 hektardan 6,1 hektara çıkarmıştır. Tablo-11 Arazinin Tasarruf Şekline Göre Dağılımı (Türkiye) İşletme büyüklüğü (da) Kendi Arazisi Olanlar Kendi Arazisi Olmayanlar İşl. Say. Oranı Arazi Oranı İşl. Say. Oranı Arazi Oranı 2001 Toplam 2.913.506 96,44 177.633.133 96,37 107.701 3,56 6.696.368 3,63 50 den az 1.887.165 62,46 37.871.564 20,55 71.116 2,35 1.459.574 0,79 50 99 542.785 17,97 36.969.212 20,06 17.211 0,57 1.154.007 0,63 100 499 462.507 15,31 82.604.111 44,81 18.516 0,61 3.353.833 1,82 500 999 16.719 0,55 10.801.090 5,86 711 0,02 417.463 0,23 1.000+ 4.330 0,14 9.387.156 5,09 147 0,00 311.491 0,17 1991 Toplam 3.901.389 98,35 232.276.879 99,05 65.433 1,65 2.234.114 0,95 50 den az 2.607.182 65,72 51.156.146 21,81 52.556 1,32 733.466 0,31 50 99 705.971 17,80 46.307.578 19,75 7.178 0,18 443.115 0,19 100 499 551.575 13,90 94.878.004 40,46 5.522 0,14 826.061 0,35 500 999 24.064 0,61 14.900.457 6,35 137 0,00 82.036 0,03 1.000+ 12.597 0,32 24.034.694 10,68 40 0,00 149.436 0,06 DİE, 1991 2001 GTS Küçük, parçalı ve dağınık tarımsal parsellerden kaynaklanan sorunların giderilmesi ve tarımsal yapının iyileştirilmesi konusunda özellikle sulanan alanlarda gündeme gelen arazi toplulaştırması ve tarla içi geliştirme hizmetleri konusunda yeterli hizmetin verildiği söylenemez. Mülga KHGM tarafından, 2005 yılı başına kadar, toplam 1.037.468 hektardan tarla içi geliştirme hizmeti, 137.692 çiftçi ailesisin 365807 adet parselinde 377.035 hektar arazi toplulaştırma çalışması yapılmıştır. Arazi toplulaştırması uygulaması sonucunda; oransal olarak 1/1,9 yüze olarak %48 oranında arazi toplulaştırılması yapılmış ve parsel sayısı 191.405 e indirilmiştir. 21

BÖLÜM II SU YASASI ÇALIŞMALARI 1. SULARLA İLGİLİ HUKUKSAL VE TARİHSEL DURUM İLE DÜZENLEMELERİN KRONOLOJİSİ Bu tür bir mevzuat taramasına geçmeden önce ülkemizde su kaynaklarına ilişkin yasal düzenlemelerin tarihsel gelişimi ve günümüzdeki yasal durumu hakkında bilgi vermenin yararlı olacağı inancındayız. Bilindiği gibi çevreyi oluşturan en önemli unsurlardan olan su ve toprak ile insanoğlunun hukuk ve teknoloji anlamındaki ilişkileri insanlık tarihi kadar eskidir. Bu kaynaklardan ele almayı düşündüğümüz su, Roma Hukuku ndan bu yana insanoğlunun üzerinde egemenlik kuramadığı, özel mülkiyete konu edemediği kamuya ait şeylerden sayılmıştır. Bu anlayış genel hatları ile bugünkü hukuk düzenince de benimsenmiştir. Ancak hızlı sanayileşme ve kentleşme ile kapitalist sistemin kar amacı; aynı sistemde suyun serbest mal sayılması, suya ilişkin hukuki düzenlemelerin suyun kirlenmesine ve verimli bir biçimde kullanılmasına engel olmadığını, hiç değilse bu konuda yetersiz kaldığını göstermektedir". Su kaynakları doğal hidrolojik düzen üzerinde devamlı hareket halindedir. Bu nedenle de öncelikle doğa kanunlarına tabidir. Bu doğal servetten en uygun şekilde yararlanmak, bu doğal serveti ekonomik servet haline getirmek, cağımız gereksinmeleri nedeniyle zorunlu olduğundan, çağdaş teknolojiye uygun hukuksal düzenlemeler getirmesini gerektirmiştir. 1.1 İslam Hukuku: İslam Hukuku nda toprağın devletin mülkiyetinde olması ve kişilere salt kullanma (intifa) hakkı verilmesi genel ilke olduğundan doğal düzeni içinde bulunan sular üzerinde de özel mülkiyet söz konusu edilmemiştir. Bu nedenle suların kullanılmasına ilişkin esaslar devlet tarafından yürütülmüştür. Ancak İslam Hukuku nun temelinde teamül büyük önem taşıdığından, eskiden beri kullanılagelen şekle ve kullananlara saygılı olunmuştur. Daha başka bir deyişle su kullananların fiili yararlanma durumları, mülkiyet hakkı imişcesine korunmuştur. Ancak bu koruma, kullanım (intifa) hakkı niteliğinden öte bir statüye kavuşturulmamıştır. Kullanım hakkı ise, devletin tasvip ve izni ile (fermanlarla) oluşmuştur. Sularla ilgili anlaşmazlıklar da fetvalarla çözümlenmiştir. Mecelle (Mecelle-i Ahkâmı Adliyle); 1839 Gülhane Fermanı ile batı dünyasına pencere açan Osmanlı İmparatorluğu 22

1856 Islahat Fermanı ile de hukuk düzenini en azından şekil yolu ile Avrupa Hukuku na yaklaştırma, anlayışını yerleştirmeye çalışılmıştır. Bu anlamda Osmanlı Yönetimi nin batılı usullerle tedvin (Codifie) ettiği ilk kanunlardan en önemlisi mecelle olmuştur. Bu düzenleme yapılırken uygulanagelen İslam Hukuku kuralları ile bir ölçüde de örf ve âdete dayanan kurallar toplanarak maddeler haline getirilmiştir. 1879 dan 1926 tarihine kadar yürürlükte kalan bu yasa, Özel Hukuk konularının bir bölümünü yarı teokratik bir biçimde düzenlemiş ve sular konusunda Özel Kukuk açısından ilginç maddeler koymuştur. Mecelle doğal durumdaki bütün yer altı ve yer üstü sularının kamu tarafından serbestçe kullanımını kabul etmekle beraber benimsenerek sahiplenerek (ibraz hali) mülkiyet konusu haline getirilen suların özel mülkiyete konu olması durumunu da kabul etmiştir. Böylece doğal imkânlardan ve servetlerden, fırsat eşitliğine göre faydalanmayı ilke saymış, doğal servetten ekonomik şarta geçiş için ibraz koşulunu koyarak emek ve çalışma hakkını korumuştur. 1.2 T.C. Anayasalarına Göre Sular: Yirminci yüzyılda ekonomik ve toplumsal sorunlar, planlı kalkınma politikası, su kaynaklarının tüm potansiyelinin en akılcı biçimde değerlendirilmesini gerekli kılmış, çağın teknik imkânları da buna yeterli olduğundan su kaynaklarının kullanım esaslarının Kamu Hukuku açısından düzenlenmesini zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle T.C. Anayasaları, mecellenin sular konusundaki ferdiyetçi ve özel hukukçu tedvin sistemini terk ederek sularla ilgili esasları kamu yararı açısından yeniden ele almıştır. Nitekim 18.10.1982 tarihinde kabul edilen yeni anayasanın "Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletilmesi" başlıklı 168. maddesinde de aynı prensip kabul edilmiştir. Madde "Tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzel kişilere devredebilir. Hangi servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, devletin gerçek ve tüzel kişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzel kişiler eliyle yapılması kanunun açık iznine bağlıdır. 21.11.2001 tarih ve 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu 8.12.2001 tarih ve 24607 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yeni Medeni Kanunumuzda da aynı ilke yer almış olup 715. maddesinde de aynen Sahipsiz yerler ile kamuya ait mallar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça yararı kamuya 23

ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar, gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olmaz. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tabidir hükümlerini yinelemiştir. Yeni Medeni Kanunumuzun 756. maddesinde de Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynakların arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Yer altı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak suya malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır hükmü yer almıştır. Özel Hukuk ve özel mülkiyete konu sayılan sular dışındaki bütün sular umuma ait sulardır. Bu durumda gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken şartlar ve devletçe yapılacak gözetim, denetim ve esasları ve müeyyideler kanununda gösterilir" hükmü getirilmiştir. 1.3 Medeni Kanunda Sular 1. Türk Medeni Kanunu 1912 tarihli İsviçre Federal Medeni Kanunu ndan iktibas edildiği için, mecelleden tamamen farklı düzenlemeler getirmiştir, İsviçre Medeni Kanunu 22 kantondan oluşan federal devletin kanton Özel Hukuk sistemlerini tedvin ederek Roma Hukuku nun genel ilkelerini çağımıza taşımış ve Özel Hukuk alanını toplamıştır. Kanunun Türk Medeni Kanunu na yansımayan 6. maddesinde "Federal Medeni Kanun un kantonların kamu hukuku yönünden haiz oldukları yetkileri tehdit veya takyit etmediği" hükmü yer almıştır. Bu sebeple medeni hukuk müesseseleri maddeleştirilirken kamu hukuku alanına giren hususlar söz konusu oldukça "bu konuda kanton1arca özel hükümler vazolunur" şeklinde atıflar yapılmıştır. Türkiye'de Medeni Kanun kabul edilirken, Mehaz Kanunu nun 664. maddesinde düzenlenen umumi sulara ilişkin hükümler 641. maddede ele alınmış ve İsviçre Medeni Kanunu'nun 664. maddesine paralel bir şekilde" sahipsiz şeyler ile menfaati umuma ait olan mallar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, akarsular ile menfaati umuma ait malların işletilmesi ve kullanılması hakkında ahkâmı mahsusa vazolunur" denilmekle yetinilmiş ve umuma ait sularla ilgili kullanma esaslarının kamu hukuku açısından ayrıca düzenleneceği açıklanmıştır. Ancak bu husus 82 yıldan bu yana ele alınarak umuma ait yer üstü suları hakkında yasal düzenleme yapılmamıştır. İsviçre de kanton hukuklarının tarihi statü içinde teessüs etmiş mevcut ve kazanılmış durumları telif etmek ve Federal Medeni 24

Kanunu nun tatbikine dair intikal devresi hükümlerini içermek üzere, kanuna bir de "son bab" adlı bir bölüm eklenmiştir. Aynı geçiş devresi güçlüğü Türkiye açısından da söz konusu olduğu için bu "son bab" bölümü TBMM'ce "Medeni Kanun un Sureti Meriyeti ve Şekli Tatbiki Hakkında Kanun" (Tatbikat Kanunu) adı altında bir kanun olarak kabul edilmiştir. 21.11.2001 tarih ve 4721 sayılı ikinci Türk Medeni Kanunu nda aynı hükümleri korumuştur. 1.4 Umuma Ait Sular: Üzerinde özel mülkiyet konusu olmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan sulardır. Kullanım esasları kamu hukuku açısından düzenlenecektir. Ancak umuma ait suların, Özel Hukuk konusu tarım alanları ile de doğal ve zorunlu ilişkisi olacağından, tapu siciline paralel bir su sicilinin de olması gerekecektir. Başlangıçta Medeni Kanun un "umumi sular" kategorisine yalnız, yer üstü sularını (akarsular ve göller) aldığı halde yer altı sularını kaynaklar gibi kabul ederek özel mülkiyet ve Özel Hukuk konusu saymıştır. Bu düzenleme hukuki ve ekonomik sorunlar yarattığı için 138 sayılı yasa ile Medeni Kanun da değişiklik yapılmış, böylece yer altı suları, özel mülkiyet ve Özel Hukuk alanından çıkarılıp umumi sulardan sayılmış ve devletin hüküm ve tasarrufu altına sokulmuştur. Daha sonra 167 sayılı "Yer Altı Suları Hakkında Kanun" ile de yer altı sularının kullanım şekil ve dereceleri kamu hukuku esaslarına göre düzenlenmiştir. Ancak daha sonra 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kanunu ve (daha sonra yürürlükten kaldırılarak bu kanunda bulunan yetkiler İstanbul ve İzmit büyükşehir belediyeleri ile diğer illerde il özel idarelerine devredilmiştir). 2560 sayılı İSKİ Kanunu ile 167 sayılı kanunun düzenleme sahasına girilmiş, yer altı suyu rezervinin korunması açısından tehlikeli düplikasyonlar yaratılmıştır. Medeni Kanun un Tatbikatına İlişkin Kanun un 43. maddesinde; "Mecelle mülgadır" denildiği halde su uyuşmazlıklarının çözümünde yeni bir düzenleme de bulunmadığından Medeni Kanun başlangıç hükümleri nedeniyle örf, adet ve teamül kurallarına başvurma zorunluluğu süregelmiştir, İslam Hukuku nda önemli bir yeri olan bu husus, maddede "bir şeyin bulunduğu hal üzere kalması asıldır (madde 5)" ve "Kadim, kıdemi üzere terk olunur" (madde 6) şeklinde yer almıştır. Bu prensiplerden hareketle "Kadim Su Hakkı" kavramı günümüze kadar tartışmalı da olsa süregelmiştir. 25

1.5 Kadim Su Hakkı ve Su İhtiyaçları Dolayısı ile su ihtilafları adli yargıda "Kadim Su Hakkı" kavramı ağırlıklı olarak çözümlenmeye çalışılmıştır. Oysa idari yargı, umuma ait sulara ilişkin ihtilaflarda kamu hukuku kurallarının geçerli olması gereğine ağırlık vermiş ve içtihatları da bu doğrultuda gelişmiştir. Türk yargı sisteminde idari eylemden doğan zararın tazmini istemi ile açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi hakkında Uyuşmazlık Mahkemesi nin kararları ile "plan ve projeden ya da bunların uygulanmasından dolayı gerçekleşen olaydan meydana gelen zarar ve ziyanlardan dolayı açılacak davalara bakma görevi idari yargının olduğu doğrultusunda Yargıtay kararları incelendiğinde (5.7.1989 gün; 1989/17 E, 1989/18 K. Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Kararı, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi nin 24.3.1996 tarihli kararı) umuma ait sularla veya bu suların kullanımı amacıyla ilgili uyuşmazlıklarda uyuşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu görülmektedir. Öte yandan kamu hizmeti amacı ile yapılan su ile ilgili kamu inşaatları nedeni ile umuma ait suyu kullanırken suyu kesilen değirmen sahiplerinin açtığı tazminat davasının adli yargı yerine idari yargıda görülmesine yönelik Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nun 8.6.1988 gün ve 1988/5 204 e. 1988/499 sayılı ilamında; "Davanın konusu idarece Göksün Ovası Sulama ve Taşkın Koruma projesi nedeniyle yapılan inşaatın doğurduğu zararın tazminine ilişkin olması itibariyle davaya bakmakla idari yargı görevlidir" denilerek benzeri davalara idari yargının bakması gerektiği konusunda uyuşmazlık mahkemesi görüşü benimsenmiştir. Bu doğrultuda idari yargıya intikal eden ihtilaflarda idari yargının verdiği kararlar, Türkiye de hangi umumi suyun hangi kamu hizmetine tahsis edilmesi gerekeceği konusunda karar vermeye, tahsise, tahsisi kaldırmaya DSİ Genel Müdürlüğü nün yetkili olduğu hususunu açıkça ve kesin bir biçimde ortaya koymuş ve böylece 6200 sayılı kanunun 1 ve 2. maddelerinin yorumundan çıkarılan kamuya ait suların planlama ve tahsis yetkisinin DSİ Genel Müdürlüğü ne ait olduğu hususu yüksek yargı organlarınca pekiştirilmiştir. Örneğin; Sivas İdare Mahkemesi 16.7.1986 tarih ve 1985/266 E. 1936/412 karar sayılı ilamında: "6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun un 2. maddesinde. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün görev ve yetkileri sayılmış, (a) fıkrasında, "Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek" (b) fıkrasında, "sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir 26

harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yapmak" (c) fıkrasında "bataklık kurutmak" (d) fıkrasında, (a, b, c) fıkralarında faaliyetlerle ilgili olmak şartıyla sudan ve zaruret halinde yardımcı diğer kaynaklardan enerji istihsal etmek" (f) fıkrasında, "akarsularda ıslahat yapmak ve icap edenleri seyrüsefere elverişli hale getirmek" (g) fıkrasında da, "yukarıdaki fıkralarda yazılı tesislerin (çalıştırma ve bakım onarım dâhil) işletmelerini sağlamak" olduğu belirtilmiş olup, idare kendisine kanunla verilmiş bulunan bu görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Medeni Kanun un ve mahkeme kararlarının kabul ettiği diğer esaslara göre akarsular genel ihtiyacı karşılayan ve kimsenin mülkü olmayan sular olup ancak, kamu yararına kullanılmasının olanak sağladığı oranda bu sulardan özel yarar sağlanması mümkün olur. Hal böyle olunca, kamuya ait sular üzerinde kadim intifa hakkında bahisle bu suları kamu hizmetine tahsis eden idareyi tazminatla yükümlü tutmak hukuken olanaksızdır. Bu durumda, kamuya ait suların, kamu hizmetine tahsisinin gerekmesi halinde, idarelerden hem gereklilikten, hem de kanunda doğan bu görev ve yükümlülüklerini bırakarak yerine getirmemelerini beklemek ve istemek, kamu hizmetinin aksaması sonucunu doğuracağından ve olayda hizmetin eksik, yetersiz ve kusurlu bir şekilde yerine getirme hali söz konusu olmadığından, ortada tazminat ödemeyi gerektirir nitelikte hizmet kusuru bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı, idarenin istemesi halinde, değirmenine su verilebileceğini iddia etmiş ise de, gerçekten böyle bir halin bulunup bulunmadığı dolayısıyla, davacının zarar görmeyecek şekilde bir önlemin alınamayacağı durumunun saptanması bakımından kesif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, buna göre böyle bir durumun mevcut ve mümkün olmadığı anlaşıldığından, bu iddia da yerinde görülmemiştir" denilmektedir. 1) Danıştay l0. Dairesi 1.7.1987 tarih, 1986/İ309 E, 1987/İ460 K. sayılı ilamında; davalı idarenin de, 6200 sayılı yasaya göre sulama tesisleri kurmak, akarsuları ıslah etmek görevlerini yürütürken kişilere verdiği zararları, hizmet kusurunun varlığı veya kusursuz sorumluluk ilkesinin uygulanabileceği koşulların bulunması halinde tazminle sorumlu tutulacağı açıktır. Ancak özel mülkiyete konu olmayıp, kamu yararına kullanmanın olanak sağladığı oranda özel yarar sağlanması mümkün olan akarsuları kamu hizmetine tahsis eden idarenin, kamu hizmetine yaptığı tahsis sonucu akarsulardan yararlananların uğradığı zararı ödeme, ya da bu şahıslara su verme gibi bir zorunluluğu bulunmamaktadır" denilmektedir. 2) Danıştay l0. Dairesi nin 15.6.1982 gün ve 1982/577 Esas, İ982/İ665 karar sayılı ilamında; "6200 sayılı Devlet Su İşleri Teşkilat ve Vazifeleri Hakkındaki 27

Kanun uyarınca taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek, sulama tesisleri kurmak ve akarsulardan ıslahat yapmak idarenin görevidir. Davalı idare kendisine kanunla verilmiş bu görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Medeni Kanun da öngörülen esaslara göre akarsular genel ihtiyacı karşılayan sular olup, kimsenin mülkü değildir. Bu suların kamu hizmetlerine tahsisi asıldır. Ancak kanun yararına kullanılmasının olanak sağladığı oranda sulardan özel yarar sağlanması mümkün olur. Bunun doğal sonucu olarak kamuya ait sular üzerinde kadim intifa hakkından bahisle, bu suları kamu hizmetine tahsis eden idareleri tazminatla yükümlü tutmak olanaksızdır. Kamuya ait suların kamu hizmetine tahsisi halinde idarelerden kamu yararını ve kamu hizmetini bırakarak kendi menfaatlerine uygun tedbir almaları ve bu husus sağlanamaz ise kamu hizmetini terk etmeleri istenemez. Kamu idarelerinin sorumlulukları ancak yerine getirmekle yükümlü oldukları hizmetleri eksik, yetersiz ve kusurlu bir şekilde yürütmeleri halinde söz konusu olabilir. Dava böyle bir kusur iddiasına dayalı olmadığından ortada tazminat ödemeyi gerektirecek ve idareye yüklenebilir olan bir hizmet kusuru da bulunmamaktadır. Dava konusu olayda, Savruk Çayı ndan gelen suyun ıslah ve sulama amacıyla kanalize edildiği, böylece yapılan ASO sulama ve kuşaklama kanalının tümüyle kamu yararının sağlanması amacına yönelik bulunduğu dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle kamu hizmetine tahsis edilen suyun vasfı ve hizmetin niteliği yönünden idareyi tazminle sorunlu tutacak bir neden bulunmadığından hukuki dayanaktan yoksun tazminat isteminin reddine" denilmiştir. 3) Danıştay 12. Dairesi nin (Şimdiki 10. Daire)17.10.1978 tarih ve 19 76/236 9 E, 19 78/3707 karar sayılı ilamında; "Devlet Su İşleri Örgütü, suları memleket hizmetine yararlı hale getirerek akarsulardan hem tarımda hem de işletici güç olarak sanayide yararlanmayı sağlamak için gerekli bütün çalışmaları yapmak üzere kurulmuştur. Medeni Kanunumuzda öngörülen ilkelere göre akarsular, genel gereksinimi karşılayan sular olup, özel mülke konu olamaz. Bu suların kamu hizmetine verilmesi esastır. Ancak kamu yararına kullanmanın olanak sağladığı ölçüde bu sulardan özel yarar sağlanması olanaklıdır. Bu kuralın doğal sonucu olarak, kamuya ait sular üzerinde yararlanma hakkından" söz ederek Bu suları kamu hizmetine veren idareleri tazminatla yükümlü tutmak olanaksızdır. Bir kamu hizmeti olarak, Düzce Ovası nın sulanması için yapılan tesislerden olan D 9 ve D 10 drenaj kanallarının, davacının değirmenine giden su arkını kesmesi olayında; kamu hizmetine tahsis edilen suyun ve hizmetin niteliği yönünden idareye tazmin 28