Benzer belgeler
Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

Tavuklarda Mikoplazma İnfeksiyonları: Koruma ve Kontrol

Murat Kalafat Ziraat Müh. Türkiye de Hindi Sektörünün Dünü, Bugünü, Yarını

KOBÝ'lere AB kapýsý. Export2Europe KOBÝ'lere yönelik eðitim, danýþmanlýk ve uluslararasý iþ geliþtirme projesi

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

NEWCASTLE HASTALIĞI (YALANCI TAVUK VEBASI)


Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.


Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 31 Mart 2010 Dönemi

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM

Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Haziran 2008 Dönemi. Faaliyet Raporu

MİKOPLAZMA İNFEKSİYONLARI

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.


Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dr. Nahit YAZICIOĞLU Daire Başkanı

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr.

ASÜD 06 Mart 2009'da 13 süt ve süt ürünleri üreticisi tarafýndan kuruldu. 110'a ulaþan üye sayýsý ile süt sektörünün en büyük ve en yetkili kuruluþudu

MİKOPLAZMA İNFEKSİYONLARI HÜCRE DUVARI YOK!!!

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor


1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

Modüler Proses Sistemleri

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2008 Dönemi. Faaliyet Raporu


Tehlikeli Atýk Çözümünde EKOVAR...

TÜRKÝYE / Fabrika SWITZERLAND. Tel : ( 0090 ) ( 0090 ) Fax : ( 0090 ) Gönen / ISPARTA

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAYVAN SAĞLIĞI VE KARANTİNA DAİRE BAŞKANLIĞI

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN

YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

ݺletmelerin Rekabet Gücünün Artýrýlmasý. Dýºa Açýlmalarýna Mali Destek Programý

GLOBAL GAP STANDARTLARINDA ÜRETÝM YAPIYORUZ.


ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI


Kanatlılarda Salmonella İnfeksiyonları ve Kontrolünde Temel Prensipler


Türkiye de ve Dünya da Kanatlı Sektörü

Kafes Sisteminde Gübrenin Uzaklaþtýrýlmasý ve Yönetimi. Manure Management and Removal at Cage System

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

VIII MALÝ PÝYASALAR 125

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,


01 Kasým 2018

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF



Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

Gelir Vergisi Kesintisi


KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU


Simge Özer Pýnarbaþý

m3/saat AISI

İnfeksiyöz laringotraehitis

KULLANIM KLAVUZU EFE KULUÇKA MAKINELERI KULLANMA TALIMATI

Bat Guano, Agriculture & Mining Ltd.






Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!



Kanatlı Hayvan Hastalıkları

OTOMATÝK BETON BLOK ÜRETÝM TESÝSÝ NHP

ÜRETÝM. Bu bölümde ekonominin temel sektörlerindeki üretim geliþmelerine ana hatlarý itibariyle yer verilmektedir. Tablo III-2

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Önemli Kanatlı Hastalıklarının Kontrolü: Temel İlkeler

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU

Türkiye Muhasebe Standartlarý Sorularý Gönderen : abana - 02/03/ :03

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU

Esin ATASEVEN IªIK 1, Alpaslan ªAHÝN 1, Kezban YAZICI 1

ASKÝ 2015 YILI KURUMSAL DURUM VE MALÝ BEKLENTÝLER RAPORU

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

Vergi Usul Kanunu Ceza Hadleri

PID Kontrol Formu. Oransal Bant. Proses Deðeri Zaman

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme


HACCP, TS ve EUREPGAP UYGULAMALARININ TÜRKÝYE TAZE MEYVE-SEBZE DIÞ TÝCARETÝNE OLASI ETKÝLERÝ

Transkript:

The Turkish Branch of The World Veterinary Poultry Association www.veterinertavukculuk.org info@veterinertavukculuk.org 3 ayda bir yayýmlanýr. Yýl 2007 Cilt 5 Sayý 3 Bölgelendirme (Zoning) ve Bölümlendirme (Compartmentalisation) Kanatlýlarda Mikoplazma Enfeksiyonlarýnýn Önemi Türkiye de Hindi Yetiþtiriciliði

BAÞYAZI Deðerli Sektör Temsilcileri ve Meslektaþlar, Dünyamýz geçtiðimiz yüzyýl içerisinde hýzla geliþen bilimsel ve teknolojik ilerlemelerle birlikte çok sayýda doðal ve sosyal felaketler yaþamýþ ve acý tecrübeler kazanmýþtýr. Yaþanan felaketler içerisinde bilinen bir gerçek vardýr ki, o da geçmiþte yaþadýðýmýz su ve gýda kaynaklý ciddi halk saðlýðý problemlerinin 21. yüzyýl içinde insanoðlunun mücadele vereceði temel konular olmasýdýr. Nitekim halen kamuoyunu Avian influenza, Kýrým Kongo Kanamalý Ateþi, Transgenetik gýdalar gibi konular meþgul etmektedir. Geçmiþ yüzyýlda kanatlý sektöründe Salmonella ve Campylobacter türlerine baðlý olarak, saðlýk ve gýda güvenliði problemleri yaþanmýþtýr. Yeni yüzyýlýn da ilk 10 yýlý içerisinde halen kontamine kanatlý etine baðlý olarak halk saðlýðýmýz ve gýda güvenliðimiz ciddi tehdit altýndadýr. Bu dönem içerisinde sektör baþta kuþ gribi olmak üzere çeþitli hastalýk etkenlerinin piyasalarda oluþturduðu olumsuz etkilerden dolayý büyük ekonomik kayýplar yaþamaktadýr. Dergimizin geçmiþ sayýlarýnda özellikle kuþ gribi ile ilgili birçok bilimsel yazý yer almýþtýr. Bu nedenle derginin bu sayýsýnda Veteriner Tavukçuluk Derneðinin 2007 yýlý Kasým ayý içerisinde düzenlemeyi planladýðý bilimsel aktivitemizin konusu olan ve kanatlý sektörümüze olumsuz etkileri bulunan Mycoplasma türleri ile ilgili bir derleme bulunmaktadýr. Bu sayýda kanatlý sektörünü çok yakýndan ilgilendiren ve ülke ihracatýnda önemli bir açýlým olarak düþünülen Uluslar arasý Salgýn Hastalýklar Dairesi (OIE - Office International Epizootics) üyelerinin de önderliðini yaptýðý ve bölgelendirme (zoning) sisteminin yerine geçebilecek, kontrolü çok daha kolay bölümlendirme (compartmentalization) sisteminin anlatýldýðý biyo-güvenlikle ilgili bir derlememiz bulunmaktadýr. Ayrýca dergimizin bu sayýda Türkiye kanatlý sektöründe önemli bir ivme yakalayan hindi yetiþtiriciliði ve hindi etinin beslenmedeki önemi üzerine deðerli bir derleme yer almaktadýr. Bu sayýda ilk duyurusunu yaptýðýmýz Mycoplasma toplantýsý, Veteriner Tavukçuluk Derneðimizin misyon olarak üstlendiði kongre, seminer ve sempozyumlarýn bir yenisidir. Bu bilimsel toplantýyla, Veteriner Tavukçuluk Derneði görevi olan bilimsel faaliyetlere hýz kesmeden devam ederek, ülke tavukçuluðuna bilimsel katkýlarýný sürdüreceðini bildirmekten yönetim kurulu adýna büyük mutluluk duyarým. Bu sayý hakkýndaki kýsa açýklamalardan anlaþýlacaðý gibi dergimiz sektörümüzün sorunlarýna ve geliþmelerine ýþýk tutmaya çalýþmaktadýr. Sizler de yayýnlanmasýný istediðiniz, yazýlarýnýzý, önerilerinizi ve eleþtirilerinizi info@veterinertavukculuk.org ya da tsireli@veterinary.ankara.edu.tr e-adrese iletebilirsiniz. Saygýlarýmla. Doç. Dr. U. Tansel ÞÝRELÝ Yayýn Kurulu Üyesi Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 1

Veteriner Tavukçuluk Derneði nin yayýn organýdýr. Yýlda 4 kez 3 ayda bir yayýmlanýr. Veteriner Tavukçuluk Derneði Adýna Sahibi Prof. Dr. Ahmet ERGÜN Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Prof. Dr. Mehmet AKAN Yayýn Kurulu Doç. Dr. Erol ÞENGÖR Dr. Serdar ERTAÞ Uzman Vet. Hek. Mücteba BÝNÝCÝ Doç. Dr. Tansel ÞÝRELÝ Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN Ýdare Yazýþma Adresi Arama Sokak No: 20/D Aydýnlýkevler - ANKARA Tel: 0312 517 25 65 Faks: 0312 517 25 65 Banka Hesaplarý REKLAM GELÝRLERÝ Türkiye Ýþ Bankasý Dýþkapý Þubesi 4206 932790 ÜYE AÝDATLARI Türkiye Ýþ Bankasý Dýþkapý Þubesi 4206 917468 Dergide yayýmlanan yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir. Alýntý Yapýlamaz. Grafik Tasarým ve Baský Elma Teknik Basým Matbaacýlýk Tel: 0312 229 92 65 Faks: 0312 231 67 06 2 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3

BÖLGELENDÝRME (ZONING) VE BÖLÜMLENDÝRME (COMPARTMENTALISATION) Doç. Dr. Erol ÞENGÖR Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi e-posta: erolsengor@yahoo.com Giriþ Bir ülkenin tamamý için, bilhassa sýnýr tanýmayan hastalýklar açýsýndan hastalýktan arilik durumunun oluþturulmasý ve bunun devamlýlýðýnýn saðlanmasýnda büyük güçlükler bulunmaktadýr. Pek çok hastalýk için Uluslar arasý Salgýn Hastalýklar Dairesi (OIE Office International Epizootics) üyesi ülkeler geleneksel olarak bölgelendirme (zoning) konusuna müracaat edip belirli bir coðrafi bölge içinde hastalýktan ari bir altpopulasyon oluþturmakta ve bu durumun devamlýlýðýný saðlamaya çalýþarak uluslararasý ticaretlerinde bir kesinti oluþturmamaya çabalamaktadýrlar. Fakat bu oldukça zor olan bir uðraþýdýr. Son zamanlarda OIE, bölgelendirme (zoning) yerine geçecek ve kontrolü çok daha kolay olan bölümlendirme (compartmentalization) sistemini gündeme taþýmýþtýr. Bu sistemde sýnýrlarý çok geniþ olan coðrafi bir bölge yerine sýnýrlarý ilgili kuruluþlarca belirlenecek olan çok daha küçük bir bölüm (compartment) ele alýnmaktadýr. Bölümlendirme sisteminde OIE üyesi bir ülkenin kendi hükümranlýk sýnýrlarý içinde bir bölümü ele alarak burada saðlýk durumu belirgin þekilde farklýlýk gösteren bir altpopulasyon oluþturmasý ve bunun devamlýlýðýný saðlamasý söz konusudur. Altpopulasyonlar doðal veya yapay coðrafik engellerle veya bazý durumlarda kendine özgü farklý yönetim uygulamalarýnýn kullanýmý suretiyle de ayýrt edilebilirler. Bölgelendirme (zoning) veya bölümlendirme (compartmentalization) bir ülke tarafýndan uluslararasý ticaret veya hastalýklarýn kontrolü amacýyla kendi ulusal sýnýrlarý içinde farklý bir saðlýk durumu olan bir altpopulasyonu tarif etmek amacýyla uygulanan bir prosedürdür. Bölgelendirme (zoning) bir coðrafik bölge içinde (doðal, yapay veya yasal sýnýrlar gözönünde tutularak) bulunan bir hayvan altpopulasyonuna uygulanýrken, bölümlendirme (compartmentalization) ise öncelikle biyogüvenlik açýsýndan tek bir yönetim veya yetiþtirme sistemi altýnda bulunan bir hayvan altpopulasyonuna uygulanmaktadýr. Gerçekte her iki sistem için de iyi yönetim önemli rol oynamaktadýr. Bu uygulama OIE üyesi bir ülkenin kendi hükümranlýk alaný içinde bölümlendirme (compartmentalisation) veya bölgelendirme (zoning) prensiplerini kullanarak farklý altpopulasyonlar oluþturmak ve bu durumu idame ettirmek istemesi halinde baþvurulmasý gereken bir yöntemdir. Bu yöntemin ana prensibi, ayný zamanda ticaretin yapýlacaðý diðer ülkenin de kabul edeceði bir altpopulasyonun belirlenmesidir. Bütün bu iþlemler ticaretin yapýlacaðý diðer ülke tarafýndan da ve hastalýk çýkýþýndan önce fikir birliði altýnda uygulanmalýdýr. Hayvanlar veya onlarýn ürünleriyle ilgili bir ticaret söz konusu olduðunda her þeyden önce yapýlmasý gereken þey ithalatçý ülkenin hayvan saðlýk durumunun en iyi þekilde korunmasýnýn temini için o ülkenin gereksinimlerinin karþýlanmasýdýr. Çoðu kez, ihracatçý ülkenin kendi sýnýrlarý içinde ve sýnýrlarýnda geçerli olan sanitasyon iþlemlerinin etkin þekilde yürütüldüðünün garanti edilmesini saðlayan ithalat kurallarý geliþtirilmektedir. Bölümlendirme (compartmentalization) uluslararasý ticaretin güvenliðini saðlamanýn yaný sýra üye ülkelerin sýnýrlarý içinde hastalýklarýn kontrolüne ve eradikasyonuna da katký saðlamaktadýr. Bölgelendirme (zoning) ülkenin belirli bir coðrafik bölgesindeki kaynaklarýn daha etkin kullanýmýný özendirirken, bölümlendirme (compartmentalization) ise bir altpopulasyonun diðer evcil veya yabani hayvanlardan biyogüvenlik önlemleri vasýtasýyla daha fonksiyonel olarak ayýrt edilmesini saðlar ki bu durumu bölgelendirme (zoning) ile, bir coðrafik ayrým oluþturmak suretiyle saðlamak mümkün olamamaktadýr. Bölümlendirme sisteminin Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 3

kullanýlmasý durumunda, ülkede bir hastalýk çýkýþý meydana geldiðinde, bölüm içinde oluþturulmuþ bulunan altpopulasyon ile diðer hayvanlar arasýnda bir epidemiyolojik baðlantýnýn bulunmadýðýnýn ispatlanmasý çok kolaydýr. Halbuki bölgelendirme (zoning) sisteminin uygulandýðý ülkelerde coðrafik alan içindeki hayvan gruplarý arasýnda olabilecek karþýlýklý her türlü etkileþimin, dýþ ticarete konu olan hayvanlarýn veya hayvansal ürünlerin saðlýk durumu üzerindeki etkilerinden arýndýrýlmasý mümkün deðildir. Bu durumda ise dýþ ticaretteki devamlýlýðýnýn sekteye uðramasý kaçýnýlmaz olmaktadýr. Buradan da anlaþýlacaðý üzere bölümlendirme (compartmentalization) bir hastalýk çýkýþý halinde ülkelere dýþ ticaretin aksatýlmadan sürdürülebilmesi avantajýný saðlayabilir. Bölgelendirme (zoning) ve bölümlendirme (compartmentalization) bütün hastalýklara uygulanamaz. Her bir hastalýk için bölgelendirme (zoning) ve bölümlendirme (compartmentalization) için uygun olan ayrý ayrý gereksinimler geliþtirilebilir. Bir hastalýk çýkýþýnýn ardýndan bölge veya bölümün tekrar arilik kazanabilmesi için üye ülkelerin söz konusu hastalýkla ilgili olarak OIE kurallarýnýn gereksinimlerini saðlamalarý þarttýr. Veteriner Dairesinin alt yapýsý, laboratuarlarý dahil olmak üzere organizasyonu ve yetkisi, OIE yasalarýnda belirtildiði þekilde ve güvenilir olmalý ve açýk ve net þekilde belgelendirilmelidir. Veteriner Dairesinin bildirimleri bölümün doðruluk ve bütünlüðü konusunda yeterli güvenceyi saðlamalýdýr. Uluslararasý ve dahili ticaret amacýna yönelik olarak bölüm konusundaki son otorite Ýhracatçý ülkenin Veteriner Dairesidir. Ülkenin Veteriner Dairesi ve tavukçuluk sanayinin iþbirliðiyle geliþtirilen biyogüvenlik planý ve sörvey çalýþmalarý bölümlendirmenin temel vazgeçilmez öðeleridir. Bu þekilde belirlenmiþ olan bölümü ithalatçý ülke tanýmalýdýr. Bu tanýmanýn gerçekleþebilmesi için bölümlendirmenin OIE kurallarý çerçevesinde yapýlmýþ ve tüm dokümanlarýyla birlikte Veteriner Dairesi tarafýndan ithalatçý ülkenin Veteriner Dairesine sunulmuþ ve onlar tarafýndan kabul edilmiþ olmasý gerekir. Tavukçuluk sanayinin buradaki rolü, biyogüvenlik önlemlerinin uygulanmasý, kalite güvence þemasý, önlemlerin etkin þekilde izlenmesi, düzeltilmesi gereken konularda yapýlan düzeltmelere ait Genel düþünceler Ýhracatçý ülkenin Veteriner Dairesi uluslararasý ticaret için ülke içinde bölge (zone) veya bölümün (compartment) þekillendirilmesinden sorumludur. Ýhracatçý ülkenin Veteriner Dairesi bu þekillendirmeyi oluþtururken gereken sörvey (saha) çalýþmalarýný yaparak bölüm içindeki altpopulasyonu, canlý hayvanlarýn izlenebilirliðini ve hastalýklarýn takibini açýk þekilde tarif etmelidir. Ýhracatçý ülkenin Veteriner Dairesi oluþturmuþ olduðu bölüm içindeki belirgin hayvan saðlýk durumunu, Ýthalatçý ülkenin Veteriner Dairesine gereken açýklamalarý yaparak kabul ettirebilmelidir. Bölüm içindeki belirgin hayvan saðlýk durumunun oluþturulmasý ve bu durumun devamlýlýðýnýn saðlanmasý iþlemleri, söz konusu hastalýðýn epidemiyolojisine ve çevresel faktörlere baðlý olarak ve biyogüvenlik önlemlerine uygun olarak yapýlmalýdýr. 4 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3

uygun dokümanlar, sörvey çalýþmalarýnýn yapýlmasý hýzlý raporlama ve tüm kayýtlarýn her an için ulaþýlabilir halde bulundurulmasýdýr. Veteriner Dairesinin rolü ise hayvan hareketlerinin sertifikalandýrýlmasý, tesislerin, biyogüvenlik önlemlerinin, kayýtlarýn ve sörvey prosedürünün periyodik olarak denetiminin yapýlmasýdýr. Veteriner Dairesi sörvey çalýþmalarýný, raporlamalarý ve laboratuar teþhis muayenelerini yönetmeli veya denetlemelidir. Bölümün belirlenme prensipleri 1.Bölümü tanýmlayan faktörler Veteriner Dairesi tarafýndan biyogüvenlik ile iliþkili yönetim ve hayvan yetiþtiriciliði kriterlerine uygun olarak belirlenmeli ve yasal kanallardan halka duyurulmalýdýr. 2. Bir altpopulasyon içindeki hayvanlar ve sürüler açýk bir epidemiyolojik ayrým ile diðer hayvanlardan ve hastalýk riski içeren her þeyden ayrýlmýþ olmalýdýr. Veteriner Dairesi, bölüm (compartment) içindeki altpopulasyonun belirlenmesi, onun hayvan saðlýk durumunun oluþturularak bir biyogüvenlik planý aracýlýðýyla idamesinin saðlanabilmesi için alýnan önlemleri detaylý bir þekilde dokümante edebilmelidir. Bunun saðlanmasý için alýnmasý gereken önlemler biyogüvenlik önlemleridir ve çevredeki hayvan hareketlerinin kontrolü, doðal ve yapay sýnýrlar, ticari yönetsel uygulamalar, hayvan yetiþtiriciliði uygulamalarý ve sörvey çalýþmalarýnýn tamamý, alýnan biyogüvenlik önlemlerinin çerçevesi içinde olmalýdýr. kaynaklarý, sörvey sonuçlarý, doðum ve ölüm kayýtlarý, ziyaretçi kayýt defteri, hastalýða yakalanma ve hastalýktan dolayý ölüm bilgileri, yapýlan ilaç ve aþýlama uygulamalarý, ilgili personelin eðitim dokümanlarý ile kayýtlarý ve riskin hafifletilmesine yönelik her türlü deðerlendirme kriterleri hakkýnda bilgileri kapsamalýdýr. Gerek duyulan bilgiler söz konusu hayvan türüne ve ele alýnan hastalýk çeþidine göre deðiþiklik gösterir. Biyogüvenlik planý, risklerin düzenli olarak yeniden belirlendiðini ve önlemlerin ona göre ayarlandýðýný garanti etmek için alýnan önlemlerin nasýl denetleneceðini de tarif etmelidir. Bölümlendirmenin oluþturulmasýnda atýlmasý gereken adýmlarýn sýrasý a) Ýhracatçý ülke ilgili sektör ile görüþmeler yaparak kendi ülke sýnýrlarý içinde bir veya birkaç tesisi kapsayacak þekilde bir bölüm belirler. Bu tesisler, biyogüvenlik planý açýsýndan ayný yönetim uygulamasý altýnda çalýþmak zorunda olmalý ve özel bir hastalýk göz önüne alýndýðýnda belirgin bir saðlýk durumuna sahip olan belirlenebilir bir hayvan altpopulasyonunu içermelidir. Ýhracatçý 3. Bölüm içindeki hayvanlar, geçmiþleri denetlenebilecek þekilde belirlenmelidir. Hayvanlar, üretim sistemine baðlý kalýnarak sürü veya ferdi bazda belirlenebilirler. Bölüm içine veya bölümden dýþarýya olan hayvan hareketleri çok iyi þekilde kontrol edilmeli izlenmeli ve belgelendirilmelidir. Bölümün oluþturulabilmesi için geçerli bir hayvan kimliklendirme sisteminin mevcudiyeti bir ön gereksinimdir. 4. Bir bölüm içindeki biyogüvenlik planý ilgili sektör ile Veteriner Dairesi arasýnda detaylý bir ortak çalýþma ile þekillendirilmelidir. Biyogüvenlik planý, hayvan hareketlerinin kontrolü hakkýndaki bilgilere ilaveten, sürü üretim kayýtlarý, yem Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 5

ülke kendi Veteriner Dairesi ve ilgili sektörün ortak çalýþmasý sonucunda bu durumun nasýl saðlandýðýný belgelendirir. b) Ýhracatçý ülke bölümün biyogüvenlik planýný inceler ve bir denetim yaparak aþaðýdakileri onaylar: i) bölüm, biyogüvenlik planýnýn rutin iþletme prosedürü boyunca, etkin uygulanmasý sonucunda epidemiyolojik olarak kapalý bir bölümdür. ii) yapýlan sörvey çalýþmalarý ve geçerli izleme programý bu tesislerin söz konusu hastalýklar yönünden durumunun belirlenmesi için uygundur. c) Ýhracatçý ülke oluþturmuþ olduðu bölümü OIE yasalarýndaki önerilere göre tarif eder. d) Ýhracatçý ülke aþaðýdakileri saðlar: i) yukarýda bahsedilen bilgileri ithalatçý ülkeye vererek bu tesislerin uluslararasý ticaret yönünden epidemiyolojik olarak neden ayrý bir bölüm olduklarýný açýklar. ii) ihracatçý ülke ithalatçý ülkenin talebi üzerine bölümün oluþturulduðu sistemin veya prosedürün incelenmesi ve deðerlendirilmesi imkanlarýný ithalatçý ülkeye açar. e) Ýthalatçý ülke, aþaðýdaki hususlarý göz önünde bulundurmak suretiyle hayvanlarýn veya hayvansal ürünlerin ithal edilmesi için bu tesislerin bir bölüm olarak kabul edilip edilmeyeceðine karar verir: i) ihracatçý ülkenin Veteriner Hizmet Servisinin deðerlendirilmesi, ii) ihracatçý ülke tarafýndan saðlanan bilgilere ve kendi araþtýrmalarýna dayalý risk deðerlendirme sonuçlarý, iii) söz konusu hastalýk açýsýndan kendi hayvan saðlýk durumu, iv) diðer geçerli OIE standartlarý. f) Ýthalatçý ülke, makul bir zaman periyodu içinde kendi tespitlerini sebeplerini de belirterek ihracatçý ülkeye aþaðýdakileri bildirir: i) ithalatçý ülke ya bölümü tanýr, veya ii) daha fazla bilgi talep eder, veya iii) bu tesislerin uluslararasý ticaret için bir bölüm olduðunu reddeder. g) bölümün tanýnmasý konusunda herhangi bir görüþ farklýlýðýn bulunmasý halinde çözüm için çaba harcanmalýdýr. Anlaþmazlýðýn çözümü için OIE nin bünyesi içinde yapýlan uygulamalara dayalý geçici veya kalýcý sonuç üzerinde anlaþma saðlanacak bir mekanizma bulunmalýdýr. h) Ýthalatçý ve ihracatçý ülkelerin Veteriner Otoriteleri bölümün tanýnmasý yolunda resmi bir anlaþmaya varmalýdýrlar. Sonuç Sonuç olarak denilebilir ki bu metot sorunun çözümünde yararlanýlabilecek uygun bir sistemi belirtmektedir. Bütün dünya bu sistem üzerinde çalýþmalarýný yürütmekte olduðundan ülkemizde de eðer OIE üyesi ülkelere kanatlý eti ihraç etmek istiyorsak izlenmesi gereken yolun bu olduðu aþikardýr. Yalnýz kabul edilmelidir ki, bu yol oldukça dolambaçlý fakat ucu açýk bir yoldur. En iyimser tahminlerime göre bu sistemle bir bölüm oluþturarak bunu OIE üyesi baþka bir ülkeye kabul ettirebilmemiz için Koruma Kontrol Genel Müdürlüðü ve Sektörün özverili ve sýký bir iþbirliði içinde en az iki yýllýk bir çalýþmasýna ihtiyaç olacaktýr. 6 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3

KANATLILARDA MÝKOPLAZMA ENFEKSÝYONLARININ ÖNEMÝ Prof. Dr. Mehmet AKAN Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalý e-posta: akan@veterinary.ankara.edu.tr GÝRÝÞ Kanatlý hayvanlarda görülen solunum sistemi infeksiyonlarýnda önemli ekonomik kayýplar oluþur. Bu hastalýklarda hayvanlarda; ölüm oranýnda artma, ilave tedavi masraflarý, broilerlerde yüksek ýskarta oraný, damýzlýk ve yumurtacý sürülerde yumurta veriminde düþme, yumurta kabuk kalitesinde bozulma, kuluçka verimliliðinde azalma gözlenir. Tavuklarda solunum sistemi infeksiyonlarýnýn etiyolojileri incelendiðinde, Mikoplazma türlerinin ön planda olduðunu görebiliriz. Kanatlýlarda hastalýk vakalardan izole edilen Mikoplazma türleri aþaðýda verilmiþtir. özelliði, hücre duvarýna bulunmamasýdýr. Bu nedenle de mikroskopik morfolojilerinde sýklýkla farklýlýklar görülür. Laboratuar koþullarýnda geliþtirilmeleri oldukça zordur. Mikoplazma etkenlerinin hücre duvarlarýnýn bulunmamasý, kimyasallara ve çevresel koþullara dirençliliði oldukça azaltýr. Bu nedenle çoðu dezenfektan, etkeni inaktive eder, hücre duvarýnýn yapýsýný bozarak etkileyen antibiyotiklere tüm mikoplazmalar dirençlidir. Etken, konakçý dýþýnda çevresel koþullara duyarlýdýr. Bu durum hastalýkla ilgili kontrol programlarýnýn oluþturulmasýnda dikkate alýnmalýdýr. Etkenin eksudat ve soðuk ortamlarda yaþama süresi uzundur. Tavuk dýþkýsýnda 1-3 gün canlý kalabilir, ortam ýsýsý arttýkça yaþama süresi azalýr. Mycoplasma gallisepticum (Mg) M.synoviae (Ms) M.meleagridis (Mm) M.iowae (Mi) M.gallinarum Bu etkenlerden en önemlisi hem tavuklarda hem de hindilerde hastalýða neden olan M. gallisepticum dur. Bu etken tavuklarda kronik solunum sistemi hastalýðý (CRD) ve hindilerde infeksiyöz sinuzitise neden olur. CRD özellikle E.coli olmak üzere bakteriyel ve viral etkenlerle komplike olur. Böyle vakalar komplike CRD (CCRD) olarak adlandýrýlýr. Bu vakalarda ortaya çýkan kayýplar da özellikle mortalite ciddi düzeyde artar. Mikoplazma etkenleri, Gram negatif, genellikle kokoid formda veya pleomorfik morfolojiye sahiptirler. Bu grup bakterilerin en belirgin Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 7

Patojenite Hindiler, Mg infeksiyonuna tavuklardan daha duyarlýdýr. Tavuklar için aþýlamada kullanýlan canlý F suþu, hindiler için tavuklara göre çok patojeniktir. M. gallisepticum infeksiyonu sýklýkla çevresel faktörlerle ve diðer mikroorganizmalarla komplike olduðundan patojenite ile ilgili farklýlýklar bulunmaktadýr. M. gallisepticum içeren eksudatlar veya sývý kültürler ETY sýnýn yumurta sarýsýna inokule edildiðinde embriyolarda 5-7 günde ölüm görülür. Hastalýðýn ekonomik yönden deðerlendirilmesi Damýzlýklarda görülen M. gallisepticum infeksiyonu, üretim ve kuluçka performansýnda azalmaya neden olur. Buna ilave olarak kümes bakým-idare koþullarýna göre de komplike vakalar ortaya çýktýðýnda ölümler de görülebilir. Hastalýðýn vertikal olarak bulaþmasý ayrý bir önemi de beraberinde getirmektedir. Hastalýkta en önemli kayýp, mikoplazma ile infekte damýzlýklardan elde edilen civcivlerde ortaya çýkan performans kaybýdýr. Broiler sürülerinde özellikle 3. haftadan sonra baþlayan performans kayýplarý dikkati çeker ayrýca komplike vakalarda dikkati çeken bir mortalite söz konusudur. Yumurtacý sürülerde ise, oluþan infeksiyonlarda tavuk baþýna yumurta sayýsýnda azalma ve kabuk kalitesinde bozulma görülür. Hastalýkta görülen ekonomik kayýplarýn nedenleri aþaðýda maddeler halinde verilmiþtir. Epidemiyoloji Mg infeksiyonuna doðal olarak tavuk ve hindiler duyarlýdýr. Ancak sülün, býldýrcýn, kaz, ördek ve papaðan gibi diðer kanatlýlardan da izole edilmektedir. Serbest yaþayan kanatlýlarda Mg izolasyonu bildirilmesine karþýn evcil kanatlýlara bulaþtýrma konusunda kesin bilgiler mevcut deðildir. Hastalýk kýþ aylarýnda daha ciddi seyir gösterir. Kýþ mevsiminde bakým-idare problemleri de varsa, hastalýðýn klinik bulgularý daha ciddi seyreder. Bulaþma infekte taþýyýcýlar ile hassas hayvanlarýn direkt temasý, infekte tüy, toz ve akýntýlar ile havadan bulaþma, kontamine ekipmanlar ile diðer kümeslere taþýnma þeklinde gerçekleþir. Klinik belirtiler genellikle yavaþ geliþir ve hastalýk uzun sürer. Hastalýk vertikal ve suni tohumlama ile de bulaþýr. Klinik bulgular ve makroskopik lezyonlar Tavuklarda, doðal koþullarda inkübasyon süresi genellikle 4 hafta olarak tanýmlanmaktadýr. Bu süre deneysel koþullarda tavuklarda 6-21 gün hindilerde ise 6-10 gündür. Hastalýkta klinik bulgular sekonder infeksiyonlara baðlý olarak deðiþir. Genç hayvanlar serolojik olarak pozitif Canlý aðýrlýk hedeflerinden geri kalma Birim canlý aðýrlýk için fazla yem tüketimi Komplike vakalarda ölüm oranýnda ciddi artýþlar Damýzlýk sürülerde kuluçka veriminde düþme Tavuklarda CRD ve hindilerde sinuzitis nedeniyle kesimhanede imha oranýnda artýþ Yumurta veriminde düþme ve yumurta veriminde azalma Saðaltým masraflarý Bazý iþletmelerde kullanýlan aþý için harcamalar Koruma ve kontrol programlarýnýn yeniden organizasyonu 8 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3

olmasýna karþýn herhangi bir klinik belirti göstermeyebilir. Komplikasyon olmadýðý durumlarda yumurtaya baþlamadan önce hafif olarak ortaya çýkan solunum bulgularý gözlenebilir. Klinik bulgular arasýnda, öksürük, burun akýntýsý gözlenir, hayvanlar da sýk soluma (nefes nefese), gaganýn hafif açýk olmasý, yem tüketmede azalma ve canlý aðýrlýk kayýplarý gibi klinik belirtiler dikkati çeker. Yumurtacýlarda yumurta veriminde düþme, keratokonjuktivitis, yüzde ödem ve aþýrý lakrimasyon da görülebilir. Horozlarda klinik bulgular daha belirgindir. Hindilerde ise, sinuslarda þiþkinlik, burun akýntýsý, bazý vakalarda þiþkinliðe baðlý olarak gözlerde kapanma, solunum sesleri, öksürük, soluk almada güçlük görülür. Bunlarýn yanýsýra hindilerde sinirsel form da görülebilir ve bu formda tortikollis ve opistotonus þekillenir. Tavuklarda morbitide yüksek olup, tüm kümes etkilenir. Ancak hastalýðýn ciddiyeti ve süresi bireysel olarak deðiþir. Mg infeksiyonunda özellikle hava kesesi infeksiyonunda sýklýkla yangýsýnda kazeöz eksudata sýklýkla rastlanýr. Pneumoninin farklý dereceleri görülebilir. Tavuklarda ciddi hava kesesi infeksiyonunda, fibrinöz, fibrinopurulent perihepatitis ve perikarditis gözlenir. Ender olarak, keratokonjuktivitis, yüzde ödem ve korneal opasite görülebilir. M. synoviae infeksiyonlarý, tavuklarda çok sýk görülen subklinik üst solunum yolu infeksiyonudur. Bazý durumlarda sistemik seyir, sinovitis ve büyüme geriliði görülür. Hava kesesi yangýsý özellikle ND ve IB aþýlamalarý ile veya baþka bir bakteri ile komplikasyonda daha da belirginleþir. Ýyi koþullarda bakýlan sürülerde, hastalýk hiçbir belirti ve lezyon olmadan seyredebilir. Yumurta veriminde düþmeye neden olur. Ýnfeksiyon 4 haftalýktan büyük hayvanlarda görülür. Kronik infeksiyon akut fazý takiben oluþur ve özellikle damýzlýklar için bir problem yaratýr. Bulaþma hem lateral hem de vertikal olabilir. Klinik belirti ile seyreden durumlarda morbitide % 2-75 düzeylerindeyken, mortalite genellikle %1 den azdýr. komplikasyona rastlanýr ve E.coli bu komplikasyonda önemli bir rol oynar. Mg infeksiyonu ile NDV ve IBV infeksiyonu da komplike olmaktadýr. M. gallisepticum ile diðer bakteriyel/viral etkenlerin komplike olduðu hava kesesi infeksiyonunda ve kýþ aylarýnda hastalýk oldukça uzun ve ciddi seyreder. Mortalite ergin tavuklarda düþük, broilerlerde ise komplikasyona baðlý olarak deðiþkendir. CCRD de broilerlerde mortalite özellikle kýþ aylarýnda %30 lara kadar ulaþabilir, ilave olarak geliþmede gerilik dikkati çeker. Hindilerde; Mg infeksiyonuna baðlý olarak geliþen klinik bulgular ve mortalite, etçi sürülerde 8-15 haftalýk yaþta olanlarda daha sýk rastlanýr, Tedavi edilmeyen sürülerde haftalarca sürer ve sürünün büyük bir bölümü hastalýktan etkilenir, komplike olan hava kesesi yangýsýnda ortaya çýkan kayýplar sinuzitise göre daha ciddi düzeydedir. Hastalýkta makroskopik olarak, burun, trachea, bronþlar ve hava keselerinde kataral eksudat dikkati çeker. Hindilerde sinuzitis belirgindir. Bu tabloya tavuklarda da rastlanabilir. Hava kesesi Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 9

Teþhis Trachea, hava kesesi, akciðer, sinus içeriði izolasyon materyali olarak kullanýlabilir. Ayrýca, tracheadan, özefagustan, damak yarýðýndan ve kloakadan alýnan svablardan da izolasyon yapýlmaktadýr. Horozlardan alýnan semen ve tavuklarýn yumurta folikülleri de izolasyon materyali olarak kullanýlmaktadýr. Kuluçkada ise, kabuk altý ölü civcivler, kabuðu kýrmýþ fakat çýkamamýþ olanlar materyal olarak laboratuvara gönderilmelidir. Serolojik teþhiþ ve izleme programlarýnýn uygulandýðý kümeslerden kan serumlarý teþhis için yeterlidir. Genel olarak hastalýðýn teþhisi iki þekilde yapýlabilmektedir. Direkt Teþhis: Ýzolasyon ve identifikasyon, immunperoksidaz, FAT ve moleküler yöntemler (PCR, PCR/RFLP), mikoplazma etkenlerinin direkt teþhisinde ve tiplendirilmesinde kullanýlmaktadýr. Ýndirekt (Serolojik) Teþhis: Lam aglütinasyon testi, hemaglütinasyon inhibisyon testi, ve ELISA, mikoplazma infeksiyonlarýnýn indirekt teþhisinde kullanýlan en genel yöntemlerdir. Ayýrýcý Teþhis: Tavuklarda, viral hastalýklardan IBV, NDV, APV infeksiyonlarý; bakteriyel hastalýklardan infeksiyöz koriza ve tavuk kolerasýndan ayrýlmalýdýr. düzeylerde koruma saðladýðý belirlenmiþtir. F suþu, yumurtaya geçebilme özelliðinde olup, canlý olduðu için kanatlýlar arasýnda bulaþma özelliðine sahiptir. Aþý suþu, hindiler için patojen özellikte ve hastalýða neden olmaktadýr. Son yýllarda ýsý-duyarlý mutantlar (6/85 ve ts 11 suþlarý) aþý olarak kullanýlmaktadýr. Bu suþlar F suþuna göre daha az virulense sahiptir. Bu aþýlarýn deneysel infeksiyonlarda hava kesesi yangýsýnda azalmaya neden olduðu belirtilmiþtir. Kaynaklar Bencina D (2006). Mycplama infections. 14. WVPC Özet Kitabý, s: 99-109. Calnec BW, Barnes HJ, Beard CW, McDougald LR, Saif YM (1997). Diseases of Poultry. 10. Ed. Iowa State University Pres, Iowa. Jordan FTW, Pattison M (1996). Poultry Diseases. 4. Ed, Saunders Company Ltd, London. Ýzgür M, Akan M (2002). Kanatlý Hayvan Hastalýklarý. Medisan Yayýnevi, Ankara Saif YM, Barnes HJ, Glisson JR, Fadly AM, McDougald LR, Swayne D (2001). Diseases of Poultry. 11. Ed. Iowa State University Pres, Iowa. Hindilerde ise; Pastörellozis, klamidiozis, kriptosporidiozis ve Vitamin A eksikliði durumlarýndan ayýrt edilmelidir. Koruma ve Kontrol Damýzlýk sürülerin mikoplazma negatifliði oldukça önemlidir. Bu nedenle damýzlýk sürüler belirli periyotlarda izleme programlarýna alýnmalýdýr. Bu uygulamanýn 4-6 hafta arayla yapýlmasý, infeksiyonu ilk aþamada yakalamak için önemlidir. Etkili antibiyotikler kayýplarý azaltmak amacýyla saðaltýmda kullanýlmaktadýr. Ülkemizde ruhsatlý olmamalarýna karþýn aþýlar, hastalýðýn kontrolünde birçok ülkede kullanýlmaktadýr. Aþýlar, inaktif aþýlar ve canlý aþýlar olmak üzere iki grupta toplanýr. Canlý aþýlar, Connecticut F suþu ile hazýrlanan aþýlar, broilerlerde virulent R suþu ile yapýlan deneysel infeksiyonlarda hava kesesi yangýsýnda farklý 10 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3

TÜRKÝYE DE HÝNDÝ YETÝÞTÝRÝCÝLÝÐÝ Zir. Yük. Müh. Sabri Arda ERATALAR Veteriner Hekim Orhan BULUT Bolca Hindi Canlý Üretim Mdr. Bolu Giriþ Deðiþen dünyada beslenme alýþkanlýklarý da farklýlaþýyor. Saðlýklý beslenme, damak zevki için yemek yemeye oranla giderek daha fazla tercih ediliyor. Beslenme konusunda yað ve kolesterol düzeyi düþük olan, ileri iþlenmiþ et üretimine uygun yapýdaki hindi etine olan talep son yýllarda giderek artmaktadýr. Ýnsanlarýn yemek yemeðe ayýrdýklarý vaktin iþleri nedeniyle kýsalmasý hazýr piþmiþ gýda tüketiminin artmasýna ve bu tip gýdalarýn üretimine uygun olan hindi etinin daha da fazla üretilmesine ön ayak olmuþtur. Saðlýklý ve besleyici bir et vermesi hindi yetiþtiriciliðini dünyada olduðu gibi Türkiye de de son yýllarda artýrmýþtýr. kuluçkalýk hindi yumurtasý üretilmiþ, bu yumurtalardan elde edilen palazlar kýrsal alanlarda yaþayan ailelere ekonomik katký saðlamasý amacýyla bedelsiz olarak verilmiþ veya uygun ücretlerle satýlmýþtýr. Bu palazlar yetiþtiriciler tarafýndan ekstansif olarak büyütülerek özellikle yýlbaþý hindisi olarak satýlmýþtýr. Hindi palazý üreten DÜÇ leri Kandýra, Bigadiç, Keskin, Yahyalý, Çorum, Kahramanmaraþ, Ceylanpýnar, Malya, Gökhöyük te faaliyet göstermiþtir. Üretim Bronz ve yerli hindiler üzerine gerçekleþmiþtir. Bu üretimde amaç kýrsal alanlara yan gelir saðlanmasý olarak dönemin politikasýnda belirtilmiþtir. Bu üretim desteði DÜÇ lerin 2000 Türkiye deki hindi yetiþtiriciliðinin yakýn tarihçesi Ülkemizdeki hindi yetiþtiriciliði 1950 lerden de eskilere dayansa da bu üretim amatör bahçe yetiþtiriciliðinden ve küçük çaptaki yetiþtiricilikten ibarettir. Ülkede iki farklý kamu kuruluþunun birleþtirilmesiyle Devlet Üretme Çiftlikleri (DÜÇ) 01.03.1950 de kurulmuþtur. Bu çiftliklerde çeþitli üretim birimlerinin yanýnda ticari anlamda tavuk yumurtasý üretimi gerçekleþtirilmiþ, zamanla hindi palazý üretimi yapýlmaya baþlanmýþtýr. (Anon 2007b). Hindi yetiþtiriciliði ilk kez entansif anlamda 60 lý yýllarda DÜÇ bünyesinde ve üniversitelerin araþtýrma çiftliklerinde baþlamýþtýr. DÜÇ lerde tedavi kontrol performans Mycoplasma Enfeksiyonlarý Enteritisler ORT Premix Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 11

yýlýnda AB uyum yasalarýnýn çýkarýlmasýyla beraber üretimlerinin düþürülmesiyle azalmýþtýr. Nihayet 2003 yýlýnda özel sektörün yeterli üretimi yapmaya baþlamasýyla beraber misyonunu tamamladýðý gerekçesiyle de kapatýlmalarý için karar alýnmýþtýr. Bu kuruluþlar kýsa süreli olarak özel sektöre kiralanmýþ olsalar da bu çiftliklerdeki hindi üretimleri 2006 yýlýnda tamamen sona ermiþtir. Böylece ülkede hindi yetiþtiriciliði ve hindi eti üretimi tamamýyla özel sektöre devredilmiþtir. (Anon 2006b). DÜÇ leri 1950 2003 yýllarý arasýnda yýlda ortalama 650 700 bin hindi palazý üreterek satýþ ve daðýtýmýný gerçekleþtirmiþtir (Tablo 1). Ülkede hindi eti üretiminde dönüm noktasý 1995 yýlýnda özel sektöre ait ilk hindi eti üreten entegre firmanýn Bolu da kurulmasýyla gerçekleþmiþtir. Bu firmanýn kuruluþundan birkaç ay sonra özel sektöre ait ikinci bir firma daha Ýzmir ili civarýnda üretime dahil olmuþtur. Hindi yetiþtiriciliði geçmiþi daha eski tarihlere dayanan tavuk yetiþtiriciliðinin saðladýðý bilgi ve barýnak avantajýyla hýzlý ivmelenmiþtir. Bu dönem içerisinde hali hazýrda kurulu olan etlik piliç kümesleri küçük deðiþikliklerle hindi yetiþtirmek için kullanýlmýþtýr. Dolayýsýyla entansif hindi yetiþtiriciliði ilk olarak tavukçuluðun da yoðun olarak yapýldýðý Bolu ve Ýzmir ili civarlarýnda faaliyete geçirilmiþtir. Üretim tam dikey entegrasyon þeklinde olup, sözleþmeli yetiþtiricilik modeliyle süregelmiþtir. kuluçkahanelerinde palaz haline getirdikten sonra hindi palazý satýþý yapan kuruluþlar da üretime katýlmýþtýr. Ancak bu kuruluþlarýn kesimhaneleri olmayýp, üretimin kesim aþamasýnda sýkýntýlar yaþamasýna da neden olmuþlardýr. Bu kuruluþlar DÜÇ'lerin açýkta kalan Pazar payýný kýsa bir süre için kullanmýþ, ancak faaliyetleri 2000 yýlýnda tamamen sona ermiþtir. Ülkede 2000 yýlýnda kurulan tek damýzlýk iþletmesi belli bir süre için kuluçkalýk yumurta ihtiyacýnýn bir bölümünü karþýlamýþtýr. Ancak iþletme ekonomik nedenlerle 2006 yýlý sonunda kapanmýþtýr. Bugün ülkede damýzlýk iþletmesi bulunmamaktadýr. Üretimin artmasýyla beraber yeni bir damýzlýk iþletmesinin kurulmasýnýn mantýklý olabileceði düþünülmektedir. Saðlýklý Tavuk Bilgi Platformu'nun baþarýsýndan da destek alarak 2007 yýlýnýn baþýnda ülkemizin baþlýca hindi üreticisi firmalarýn (Bolca, Banvit, Pýnar, Eskar ve Alpin) temsilcileri tarafýndan Tablo 1. Bazý devlet üretme çiftliklerinde 1994-1999 yýllarý arasýnda yýllýk ortalama palaz üretim miktarlarý (Anon 2007c). DÜÇ Yahyalý Bigadiç Keskin Kandýra Çorum Ortalama Üretim (1000 PALAZ) 30 220 120 200 95 Doksanlý yýllarda herhangi bir entegrasyona baðlý olmadan ithal ettikleri yumurtalarý 12 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3

Hindi Yetiþtiricileri Platformu kurulmuþtur. Bu platform hindi etinin saðlýklý, hijyenik ve üstün kalite standartlarýnda ülkemizde üretildiðini halka anlatmak, tanýtým ve reklam çalýþmalarý yaparak tüketim alýþkanlýðý edindirmek, ortaya çýkabilecek sorunlarda birlikte fikir üreterek daha doðru ve iyi sonuçlara ulaþýlmasýný saðlamayý amaçlamýþtýr. Saðlýklý bir et olarak paketlenerek piyasaya sunulan hindi etinin tanýtýlmasý ve halkýn konu hakkýnda bilinçlendirilmesi çalýþmalarý üzerinde durulmakta ve kampanya hazýrlýklarý yapýlmaktadýr. ve ayný þekilde yaþ sýrasýna göre kesime alýnmaktadýr. Hindiler kuluçka çýkýþlarýndan kesime kadar ayný binada yetiþtirilmektedir. Diðer bir sistemde hindiler 6 haftalýk yaþa kadar büyütme kümesinde bakýlmakta, bu yaþa ulaþtýklarýnda iþletme içerisindeki daha büyük bir kümese ya da semirtme kümesleri olan yakýn bir çiftliðe taþýnmaktadýrlar. Bu iþletme alanýnýn etkili kullanýmý için geliþtirilmiþ bir plan olup, iþletme içerisinde farklý yaþlardan hayvanlarýn bulunmasýna da neden olmaktadýr (Resim 1,2,3,4). Türkiye'de üretim rakamlarý 1995-1997 yýllarýnda özellikle mevcut kümes ve barýnaklar üretim için kullanýlýrken, elde edilen hýzlý üretim artýþýyla birlikte son on yýlda hindi yetiþtiriciliði amacýyla projeli olarak inþa edilen son derece modern, hijyenik ve biyo-güvenlik standartlarý yüksek kümesler ortaya çýkmaya baþlamýþtýr. Ekstansif üretimden entansif yetiþtiriciliðe geçildikçe arka bahçe (backyard) hindi yetiþtiriciliði de giderek azalmýþtýr. Bu tip hindi yetiþtiriciliði bugün 2005 yýlýndaki kuþ gribi krizinin yaþanmasý ve Tarým Bakanlýðý'nýn ciddi politikalarýnýn da etkisiyle en düþük seviyelerine gerilemiþtir. Günümüz itibarýyla üretimde kullanýlan kümeslerden hindi yetiþtiriciliði amacýyla inþa edilmiþ olan yapýlar toplam yetiþtirilen hindilerin %25'ini barýndýrmaktadýr. Bunlardan ayrý olarak hindi yetiþtiriciliðine uygun hale getirilen ve gerekli ekipman deðiþiklikleri yapýlmýþ olan etlik piliç üretimi için inþa edilmiþ kümeslerde üretimin %65'i gerçekleþtirilmektedir. Üretimin kalan %10'luk payý da eski ancak hijyenik hale getirilmiþ kümeslerde gerçekleþtirilmektedir. Farklý yetiþtiricilik sistemleri uygulanmaktadýr. Bunlardan en yaygýn olarak kullanýlaný hepsi içeri - hepsi dýþarý (all-in, all-out) sistemidir. Bu sistemde iþletmedeki kümesler yakýn aralýklarla, yaþ farklýlýklarý en az olacak þekilde doldurulmakta Resim 1. Yumurtadan çýkan hindi palazlarýnýn geliþi için hazýrlanmýþ modern bir hindi kümesi. Resim 2-. Modern ve biyogüvenlik seviyesi yüksek bir hindi çiftliði. Resim3-Kesime hazýr erkek hindiler. Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 13

Resim 4.Bolu'da Modern bir hindi kesimhanesi. Türkiye'de il bazýnda 3000 civarýnda kümes kesimi ve cinsiyet ayrýmý iþlemlerini yaptýktan bulunan Bolu ili bu anlamda en yoðun tavuk ve sonra kümeslere sevk etmektedirler. Yetiþtiriciler hindi yetiþtiriciliði yapýlan bölgedir. Bolu'yu 2000 ýsýnma, bakým, çevre koþullarýnýn düzgün þekilde kümesle Balýkesir, 1600'ün üzerinde kümes ayarlanmasý ve biyogüvenlik konularýndan sayýsýyla Sakarya ve 1000 civarýnda kümes sorumlu olmaktadýrlar. Entegre firmalar tüketilen adediyle Manisa ve Mersin izlemektedir. Bu yem rasyonlarýný da kendi fabrikalarýnda uygun þekilde formüle etmekte ve kümeslere illerde hindi yetiþtiriciliði de gerçekleþtirilmektedir. taþýmaktadýrlar. Yetiþtirme süresi boyunca Hindi yetiþtiriciliði yapýlan kümesler bakýmýndan hindilerin periyodik kontrolleri, aþýlama Bolu ili bölgede mevcut olan tek entegre kuruluþla programlarý ve gerekli görülmesi halinde ilaç sözleþmeli olarak çalýþan 131 adet kümes ile kullanýmý firma veteriner ve mühendislerinin birinci sýrayý almaktadýr. Ýzmir-Manisa bölgesinde kontrolünde gerçekleþtirilmektedir. Bu uygulamalar da Tarým Bakanlýðý tarafýndan kontrol 100 civarýnda ve Eskiþehir ili civarýnda 100'e edilmektedir. Yetiþtirme süresi sonunda hayvanlar yakýn hindi kümesi mevcuttur. entegre tesisin kesimhanesine sevk edilerek Balýkesir'de 80, Sakarya ve Ýstanbul'da 90 kesime gönderilmektedir. Kesim, soðutma ve civarýnda hindi kümesi faaliyettedir. Bu kümesler paketleme iþlemleri hijyenik þartlarda Bolca Hindi, Pýnar Hindi, Alpin Hindi, Eskar ve gerçekleþtirilmektedir. Banvit firmalarý için çalýþmaktadýr. Bu iþletmeler tamamen modern, hijyenik kesimhanelere sahiptirler. Van-Et adýna Bolu ve Kastamonu'da 6 adet kümes çalýþmaktadýr. Bu iþletme kesimi de baþka bir entegre firmaya baðlý kesimhanede gerçekleþtirmektedir. Üretim modeli olarak ülkede sözleþmeli yetiþtiricilik modeli benimsenmiþtir. Entegre firmalar kuluçkalýk yumurta ithal etmekte, bu yumurtalarý kuluçkahanelerine yerleþtirmekte ve elde ettikleri hindi palazlarýný aþýlama, gaga Resim 6. Bir kesimhanemizde kullanýlan bireysel buharlý tüy yumuþatma ve yolma sistemi. 14 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3

Ülkemizde hindi kuluçkahanelerin % 85 ve üzeri çýkýþ gücüyle çalýþtýðý ve hindi kesimhanelerinin tamamýnýn ISO ve HACCP belgeleriyle hizmet verdiði bilinmelidir. Kesimhanelerden bazýlarýnda Avrupa'da az sayýda kullanýcýsý olan tek katlý havayla karkas soðutma (chilling) ve buhar ile tüy yolma sistemleri kullanýlmaktadýr. Yem fabrikalarý da ileri teknolojiyi kullanmakta ve çoðu sadece tavuk ve hindi yemi üretmektedir (Resim, 6) Ýthal olarak temin edilebilen ve üretimin ilk yýllarýnda el yapýmý olarak hazýrlanan ekipmanlar yerini tam otomatik mekanizasyon düzeyi yüksek ekipmanlara býrakmýþtýr. Ekipman ihtiyacýnýn artmasý ülke genelinde 10'un üzerinde ekipman üreten firmanýn oluþmasýný saðlamýþtýr. Bu firmalarýn bir bölümünün Ortadoðu ülkelerine ve Avrupa'ya azýmsanmayacak miktarda ihracatý da bulunmaktadýr. Dünyada ve Türkiye de hindi eti üretim rakamlarý Dünya hindi eti üretimi 5 milyon ton civarýndadýr. Toplam kanatlý eti üretiminde hindi eti üretim miktarý % 6-7 lik pay sahibidir. Türkiye dünyada 2006 yýlý itibarýyla 45.750 tonluk üretime sahiptir. En yüksek hindi eti üretimi ABD. de gerçekleþtirilmektedir. Üretim 2005 yýlý itibarýyla 2.464.000 ton olarak tespit edilmiþtir. Bu ülkeyi Fransa 633.000 ton ve Almanya 384.000 tonluk üretimle izlemektedir. Dördüncü sýrada 299.000 ton ile Ýtalya ve 5. sýrada da 275.000 tonluk hindi eti üretimiyle Brezilya yer almaktadýr (Anon 2007a). Ülkede hindi varlýðý 1986-1996 yýllarý arasýnda 3-3,2 milyon aralýðýnda deðiþim göstermiþtir. 1996 yýlýndan itibaren entansif üretimin artýþý ve DÜÇ'lerindeki üretimin azalarak bitmesine paralel olarak hindi varlýðýmýz 2006 yýlý sonunda 3.977.000'e ulaþmýþtýr. 2007 yýlýnýn ilk 6 ayý için de bu rakam 2.000.000'dur. Yýlýn tamamýnda üretimin deðiþmeden devam etmesi halinde 2007 yýlýnda hindi varlýðý 4 milyona ulaþacaktýr (Tablo 3) Tablo 2. Bazý ülkelerde hindi eti üretim ve tüketim miktarlarý (USDA-FAS). Üretim (1000 TON) 2002 2003 2004 2005 2006* 2007** AB-25 2.102 2.025 2.030 1.917 1.810 1.790 Brezilya 182 200 240 275 290 320 Kanada 147 148 145 155 160 164 Rusya Federasyonu 9 12 15 17 19 21 Meksika 13 14 13 14 14 15 Güney Afrika Cum. 3 4 5 5 5 7 Diðerleri 5 4 4 4 4 0 ABD 2.557 2.529 2.441 2.464 2.529 2.565 Toplam Üretim 5.018 4.936 4.893 4.851 4.831 4.882 Tüketim (1000 TON) 2002 2003 2004 2005 2006* 2007** AB-25 1.863 1.885 1.913 1.832 1.770 1.755 Meksika 153 172 157 199 204 215 Brezilya 92 88 104 114 137 160 Kanada 142 137 139 143 144 147 Rusya Federasyonu 174 126 112 124 115 122 Güney Afrika Cum. 16 32 33 30 35 36 Diðerleri 32 20 21 22 23 0 ABD 2.316 2.272 2.272 2.247 2.282 2.281 Toplam Tüketim 4.788 4.751 4.751 4.711 4.710 4.716 * Veriler projeksiyondur. ** Projeksiyon ilk iki ay baz alýnarak yapýlmýþtýr. Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 15

Tablo 3. Türkiye'de 1956-2006 yýllarý arasýndaki hindi varlýðý (Sönmez, 1969, Anon 2006a). Yýllar Hindi Sayýsý (1000) Yýllar Hindi Sayýsý (1000) 1956** 1958** 1960** 1962** 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1.454 1.602 1.675 1.716 3.207 2.946 2.974 3.101 3.127 3.133 3.333 3.340 3.442 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007* 3.291 3.064 5.328 3.805 3.763 3.682 3.254 3.092 3.994 3.902 3.697 3.977 4.000 * 2007 yýlýnýn ilk 6 ayýna göre yapýlmýþ projeksiyondur Hindi eti üretiminde 1995 yýlý öncesinde genellikle kayýt dýþý olmakla birlikte hemen tamamý yýlbaþý tüketimine yönelik üretim yapýlmaktaydý. Bu yýldan itibaren artýþ gösteren hindi eti üretimi 1995 yýlýnda 2.646 tondan 2000 yýlýnda 23.265 tona yükselmiþtir. Bu rakam 2005'te de 53.530 tona ulaþmýþtýr. 2002 yýlýnda ekonomik kriz nedeniyle bir miktar düþüþ yaþayan üretimdeki artýþ 2006 yýlýnda kuþ gribi krizi nedeniyle duraklamýþ ve 45.750 ton olarak tespit edilmiþtir. Ülkede 2007 yýlýnýn ilk 6 aylýk üretim planýna göre üretime girecek hindi sayýsý yýl boyunca 4 milyon adet civarýnda olacaktýr. Bu üretim potansiyeline göre 2007 yýlýnda toplam 47000-50000 ton arasýnda hindi eti üretimi beklenmektedir (Tablo 4). Hindi eti tüketimi 1995 yýlýnda kiþi baþýna 42 gramlýk düþük bir düzeyde iken, 2000 yýlýnda 363grama, 2005 yýlýnda da 712 grama ulaþmýþtýr. 2005 yýlý sonundaki kuþ gribi krizinden dolayý hindi etine olan talebin azalmasý tüketimin 619 grama düþmesine neden olmuþtur. 2007 yýlý için de tüketim beklentisi kiþi baþýna 628 gram dolayýndadýr (Tablo 4). Ýhracat açýsýndan 2000 yýlýndan bu yana artýþ görülmekle birlikte 2000'de 33 ton olan bu rakam 2005 yýlýnda 1929 tona yükselmiþtir. 2006 yýlýnda gerileme yaþanmýþ ve 1200 tonluk ihracat gerçekleþtirilmiþtir. Hindi eti ithalatý bakýmýndan 2000 yýlý haricinde neredeyse hiç ithalat yapýlmamýþtýr. Türkiye'de hindi yetiþtiriciliðinde karþýlaþýlan sorunlar ve çözüm önerileri Hindi yetiþtiriciliðinde tüketilen yemin et üretiminde maliyete etkisi % 60-70 Tablo 4. Türkiye'de hindi eti üretim, ithalat, ihracat ve tüketim rakamlarý (Anon 2006a) YILLAR ÜRETÝM (TON) ÝHRACAT(TON) ÝTHALAT(TON) NÜFÜS(1000) TÜKETÝM Kg/Kiþi 1997 2.678 2 53 64.642 0,042 1998 9.577 14 12 65.789 0,146 1999 18.270 0 8 66.889 0,273 2000 23.265 33 1.446 67.896 0,363 2001 38.991 285 103 68.838 0,564 2002 24.582 685 0 69.770 0,343 2003 34.078 823 0 70.692 0,470 2004 45.348 615 0 71.610 0,625 2005 53.530 1.929 0 72.520 0,712 2006 45.750 319 0 73.423 0,619 2007* 47.100-0 74.100 0,628 * 2007 ilk 6 ayýna göre yapýlmýþ projeksiyondur. 16 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3

seviyelerinde olmaktadýr. Bu yemi oluþturan hammaddelerin yarýsýndan fazlasýný enerji ve protein ihtiyacýnýn karþýlanmasý bakýmýndan kolaylýk saðlayan mýsýr ve soya oluþturmaktadýr. Bu hammaddelerden mýsýr yaklaþýk % 30, soya da % 90 oranýnda ithal edilmektedir. Uluslar arasý piyasalara göre bu iki hammadde neredeyse iki kat pahalýya mal olmaktadýr. Bu da yem maliyetini ve dolayýsýyla da et üretim maliyetini artýrmaktadýr. ABD'de etanol üretimi amacýyla mýsýrýn kullanýmýnýn yaygýnlaþacak olmasý bu ürünün fiyatýný artýracaðý gibi soya üreticisi çiftliklerin de mýsýr üretimine yönelmesine neden olabilir. (Lyons, 2007). Bu gibi geliþmelerle her iki hammaddenin de kanatlý yemlerinde kullanýmý için temin imkanlarýnýn azalacaðý ve zorlaþacaðý gibi fiyatlarýnýn da y ü k s e l e c e ð i öngörülmektedir. Bu nedenle ulusal tarým politikasýyla en kýsa zamanda mýsýr ve soya ekimi desteklenmeli, bunlara ikame olacak buðday, arpa, tritikale, sorgum, yulaf ekimi planlanmalý ve gerekirse bu hammaddelerin s i n d i r i m i n i kolaylaþtýracak enzimler devlet desteðiyle saðlanmalýdýr. Bu iki hammaddenin hayvan yemi olarak üretilmesi þartýyla düþük faizli kredi kullandýrýlmalýdýr. Üretimin yetersizliði durumunda yem hammaddesi ithalatýnda gümrük alýnmamasý ya da çok düþük oranlarda alýnmasý da fiyatlarda %10-15 oranlarýnda düþüþ saðlayarak faydalý olacaktýr. Kuluçkalýk hindi yumurtalarýnýn tamamý ithal edilmektedir. Bu ithalatta kullanýlan % 20'lik yüksek vergi oranlarýnýn %1'e düþürülmesi Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3 17

maliyetleri düþürecek ve entegre kuruluþlara destek olacaktýr. Ayný zamanda özel sektöre ait damýzlýkçý firmalarýn kurulmasýna teþviklerin artýrýlmasý gerekmektedir. Damýzlýkçý bir iþletmenin önümüzdeki yýllarda üretimin artýþýyla beraber kurulmasý uygun ve faydalý olacaktýr. Hindi yetiþtiriciliði ülke politikasý belirlenirken tavukçuluða paralel olarak ele alýnmaktadýr. Belirli düzeylere ulaþmýþ olan tavukçulukta desteklemeler ve kümes inþaatýnda kullandýrýlan düþük faizli krediler kullandýrýlmamaktadýr. Bu nedenle hindi yetiþtiriciliði amacýyla üretimi artýrma yolunda yapýlacak yatýrýmlar teþvik kapsamý dýþýnda tutulmaktadýr. Oysa ki hindi yetiþtiriciliði ve hindi eti üretimi önümüzdeki yýllarda artmaya devam edecektir. Bu artýþ hýzýný desteklemek için yeni yatýrýmlar ile mevcut yatýrýmlarýn geliþtirilmesinde düþük faizli kredi kullandýrýlmasý ve benzer desteklemelerin saðlanmasý uygun olacaktýr. Hindi 6 ay gibi uzun bir yetiþtirme dönemi gerektiren yetiþtiriciliðinde sermaye gereksinimi gerek ilk yatýrým, gerekse de yetiþtirme dönemi süresi boyunca yüksek miktarlardadýr. Bu üretimin artýrýlmasý ve teþvik edilmesi için de düþük faizli iþletme kredisi kullandýrýlmasý uygun olacaktýr. ülkelerine, Kafkas ülkelerine ve Türk ülkelerine ihracat yolunun açýlmasý devlet ve özel sektör iþbirliðiyle ivedilikle gerçekleþtirilmelidir. AB ülkelerinde ve ABD'de her ton kanatlý eti üretimi için yüksek miktarlarda sübvansiyonlar verilmektedir. Bu da ihracattaki problemlerin baþlarýnda yer almaktadýr. Buna karþýlýk ülkede üretime verilen sübvansiyonlarýn artýrýlmasý yolunda çalýþmalar yapýlmalýdýr. Uzmanlaþmýþ teknik eleman ve özellikle de ara eleman sýkýntýsý bulunmaktadýr. Bu durum bakýcý eðitim seminerleri ve yetiþtiricilik uzmanlýðý sertifika programlarýnýn gerçekleþtirilmesiyle geliþtirilebilecektir. Marmara, Batý Karadeniz ve Ege Bölgeleri tavukçuluk ve hindi yetiþtiriciliðinin yoðun ve iç içe yapýldýðý bölgelerdir. Bu bölgelerde iþletmeler arasý bulaþma riskini azaltacak önlemler alýnmasý, biyogüvenlik unsurlarýna daha dikkatle yaklaþýlmasý ve aþý programlarýnýn oluþturulmasýnda çok dikkatli olunmasý gerekmektedir. Ülkede hindi eti tüketimi Avrupa ülkelerinin ve geliþmiþ ülkelerin çok altýndadýr. Tüketim alýþkanlýklarýnýn deðiþtirilmesi, hindi etinin saðlýklý beslenme açýsýndan gerekliliði özel sektöre ait firmalarca yapýlan reklam ve tanýtýmlarla olduðu kadar, resmi kurumlar tarafýndan da gerçekleþtirilmeli ve halk hindi eti tüketmeye özendirilmelidir. Ýhracatýn yok denecek kadar az olduðu ülkemizde, AB uygunluk normlarý yakalanmýþ olup dünya standartlarýnda üretim yapýlmaktadýr. Sektör yakýn gelecekte AB ülkelerinin talebi doðrultusunda bu ülkelere ihracata baþlayacaktýr. Bu da kuþkusuz girdilerin artýþýyla beraber üretime destek olacaktýr. Dünyadaki kanatlý eti ithalatýnýn 1/3'ü Türkiye'nin komþu ülkelerinde gerçekleþtirilmektedir. Bundan dolayý Ortadoðu 18 Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 3