Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi Ebe Huriye Güven
Gebelik dönemi fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı ve bu değişimlere uyumun gerekli olduğu önemli bir dönemdir. Gebelik döneminde yaşanan değişiklikler, kadınların beden ve ruh sağlığını olumsuz etkileyerek bu dönemin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini engelleyebilmektedir.
Gebelikte, kadının hayatında önemli biyolojik değişimler olmakta, psikososyal yönden önemli kaygılar yaşanabilmektedir. Bazı kadınlar gebe kalmayı eğlence ve kendilerine verilmiş bir hediye olarak görürken bazıları ise özerkliğini tehdit eden, dönüşü olmayan ve sorumluluk alınmasını gerektiren bir durum olarak görmektedir.
İnsan yaşamında her bir değişim yeni bir uyumu zorunlu kıldığı için gebelikteki değişimler de gebe kadın ve partneri için psikolojik uyum gerektirmektedir. Bu süreçte gebenin ve partnerinin baş etme becerilerinin var olan problemler karşısında yetersiz kalması durumunda ise bazı problemler ortaya çıkmaktadır.
Gebelik sürecinde en fazla üzerinde durulan psikiyatrik bozukluklar arasında anksiyete ve duygu durum bozuklukları gelmektedir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada gebelerin %32 sinin anksiyete, %47 sinin depresyon düzeyinin klinik düzeyde anlamlı olduğu belirlenmiştir. Tunç ve ark., 2012
Anksiyete bireylerde iki türde görülmektedir. Bunlar; Duruma Bağlı Anksiyete Sürekli Anksiyete
Duruma Bağlı Anksiyete Bir olayın tetiklenmesine tepki olarak aralıklı zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Sürekli Anksiyete Uzun süreli, belki yaşam boyu, yaşamın bütün değişimlerini aşırı bir anksiyete ile karşılamayla karakterize ve sıklıkla da anksiyeteye bağlı kişilik bozukluğuyla ilişkili olarak görülebilmektedir
Gebelikte görülen anksiyete türü duruma bağlı olup, anne, fetüs ve yenidoğan sağlığına olumsuz etkilerinden dolayı kontrol altına alınması gereken bir durumdur. Gebelikte bilinmeyen korkusu, doğum ve gebeliğe ait olumsuz algılar önemli bir anksiyete kaynağıdır.
Kadınların doğum eylemine yönelik algısı, kadının sağlığını, bebeğinin sağlığını ve aile ilişkilerini etkilemektedir. Olumsuz bir doğum deneyimi kadında postpartum depresyon, anksiyete ve stres bozukluğu, istenmeyen gebelikler, sonraki doğumlarda sezeryanla doğum tercihinde artış, cinsel fonksiyon bozuklukları, anne-bebek bağlanmasında olumsuzluklar, emzirme sorunları, bebeği ihmal gibi durumlara neden olabilmektedir. Bu nedenle anne adayının gebelik ve doğumda memnuniyetinin artırılması ve olumlu bir deneyim yaşaması önemlidir.
Doğuma hazırlık, doğum eylemiyle ilgili bilinmezlikten doğan anksiyete ve korkuyu azaltır, olumlu algı geliştirmede katkıda bulunur. Antenatal dönemde eğitim alan kadınlar, doğuma hazırlanarak gebelik ve doğuma yönelik sorunlarla başa çıkma becerilerini de öğrenirler.
Prenatal dönemde bulunan 390 kadın ile yapılan bir çalışmada gebelik hakkında bilgi alan kadınların gebeliğe ve anneliğe daha uyumlu oldukları bulunmuştur. Çalışmanın sonucunda kadınların gebeliğe uyumu pek çok değişkenden etkilendiği ve bu uyumun sağlanmasında prenatal dönemde verilen bakım hizmeti büyük önem taşıdığı belirlenmiştir. Demirbaş ve Kadıoğlu, 2014
Antenatal bakım, doğum öncesinde düzenli izlemlerle verilen bakımdır ve koruyucu sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu dönemin anne ve fetüs açısından sağlıklı geçirilebilmesi için değişik zamanlarda ve içeriklerde çeşitli eğitim ve danışmanlık programlarının sunulması gerekmektedir.
Gebelere antenatal dönemde verilen eğitimin gebelik çıktıları ve yenidoğan sağlığı üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılan bir çalışmada gebe okuluna katılan kadınların %95 i gebelikte, %72.5 i doğumda, tamamının ise doğum sonu dönemde gebelik okulu kapsamında aldığı bilgilerden faydalandığını ifade etmiş olup tamamı eğitimden memnun kaldığını ve bu eğitimi gebelere tavsiye ettiğini belirtmiştir. Araştırmada gebelere antenatal dönemde verilen eğitimin anne ve yenidoğan sağlığı üzerine olumlu katkıları olduğunu belirlenmiş olup doğum öncesi eğitimlerin yaygınlaştırılması önerilmiştir. (Gönenç ve ark., 2015)
Ülkemizde yapılan başka bir çalışmada da Lamaze felsefesine dayalı doğuma hazırlık eğitimine katılan ve doğumlarında destek verilen gebelerin doğuma uyum süreçlerinin daha iyi, olumlu doğum algısının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Doğum öncesi verilen eğitimin doğum algısının pozitif yönde geliştirilmesinde etkili olduğu vurgulanmıştır. (Coşar ve Demirci, 2012)
Gebelere antenatal dönemde verilen gebe eğitiminin fetal sağlık kontrol odağına etkisinin incelenmesi amacıyla yapılan bir başka çalışmada da antenatal dönemde sağlık personeli tarafından verilen gebe eğitiminin bireyin içsel sağlık denetim kontrol odağını olumlu yönde değiştirmede etkisi olduğu, belirlenmiştir. Çalışma sonucu, antenatal eğitimin bireyin kendi sağlığını geliştirme konusunda sorumluluk almasını ve kendi bedeni konusunda karar verebilmesini desteklediğini göstermektedir. (Gönenç ve ark., 2015)
Bu amaçla, antenatal dönemde yürütülen hizmetler kapsamında ZTB Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Gebe Okulu programı 7.Temmuz.2014 tarihinde başlamıştır.
Yürütülen Eğitimin Amacı; Gebe ve ailesine istendik sağlık alışkanlıklarını kazandırmak, Gebenin stres yönetimini sağlamak ve anksiyeteyi azaltmak, Kadının kendine ve bedenine güvenmesi konusunda farkındalığını arttırmak, Aile ile ilişkilerin arttırmak, kişinin kendisini güçlü hissetmesini sağlamak, Doğum ağrısıyla baş etmeyi kolaylaştırmak, Olumlu bir doğum algısı geliştirmek, Çiftlerin fiziksel ve psikolojik olarak doğuma ve doğum sonrası döneme hazırlanmasını sağlamak Bebeğini başarılı bir biçimde emzirmesini sağlamak, doğum sonu dönemde iyileşmeyi artırmak, doğum sonu bakım ve aile planlaması hakkında bilgi vermektir.
GEBE OKULU PROGRAMIMIZ KAPSAMINDA 1. HAFTA; Gebelik oluşumu, evreleri, gebelikte fizyolojik değişiklikler, gebelikte tarama testleri, hastaneye başvurması gereken acil durum belirtileri hakkında bilgi verilmekte ve fizyoterapist eşliğinde gebelik egzersizi yaptırılmaktadır.
GEBE OKULU PROGRAMIMIZ KAPSAMINDA 2. HAFTA; Gebelikte ve lohusalıkta beslenme, gebelikte psikolojik sorunlar ve duygusal değişiklikler, yüksek riskli gebelikler hakkında bilgi verilmektedir.
GEBE OKULU PROGRAMIMIZ KAPSAMINDA 3. HAFTA; Doğumda analjezi ve anestezi kullanımı, yenidoğanın özellikleri, problemleri ve bebek bakımı konularında bilgi verilmekte, eğitimde bilgi verilen konular ile ilgili drama ve aktiviteler gerçekleştirilmektedir.
GEBE OKULU PROGRAMIMIZ KAPSAMINDA 4. HAFTA Gebelik ve doğum sonrası egzersiz, masaj tekniklikleri, doğum hazırlığı, doğum yöntemleri, doğum ve ıkınma tekniklikleri, doğum sonrası bakım, aile planlaması konularında eğitim verilmektedir.
GEBE OKULU PROGRAMIMIZ KAPSAMINDA 5. HAFTA Anne sütü ve emzirme konusunda bilgi veriliyor, hastane turu yapılarak doğum salonu ve ilgili klinikler tanıtılıyor. Eğitim sonunda eğitime katılan gebelere sertifika veriliyor.
Yürüttüğümüz bu eğitim modülünün etkinliğini değerlendirmek amacıyla bir araştırma yürüttük. Araştırmayı, gebelere antenatal dönemde verilen eğitimin anksiyete, fetal bağlanma ve doğum algısı üzerine etkisini belirlemek amacıyla müdahale çalışması olarak planladık.
Bu araştırmanın evrenini, Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi antenatal polikliniğine başvuran tüm kadınlar oluşturdu. Hastanenin gebe okulu eğitim programına katılan ve bu programı tamamlayan ve araştırma kriterlerine uyan 50 kadın örneklem grubuna alınması planlandı.
Gebelerin seçim kriterleri, 18 yaşından büyük olma, İletişim engeli olmama, Okur-yazar olma, 5 hafta süreli eğitimin tüm derslerine devam edebilecek olma ve Çalışmaya katılmaya kabul etme olarak belirlendi.
Araştırmanın verileri; Anket formu, doğum algısı belirleme formu, doğum öncesi bağlanma envanteri ve Spielberger Durumluluk ve Süreklilik kaygı Envanteri kullanılarak toplanmıştır. Anket formu; araştırmacılar tarafından literatüre dayalı olarak geliştirilmiştir. Anket formunda katılımcıların sosyo-demografik/tanıtıcı özelliklerini, gebeliğe ilişkin özelliklerini içeren sorular yer almaktadır. Doğum algısı belirleme formu; araştırmacılar tarafından literatüre dayalı olarak geliştirilmiştir. Gebenin tercih ettiği doğum türü, doğuma bakış açısı, doğumdan korkma durumu ve nedenlerini içeren sorular yer almaktadır. Doğum öncesi bağlanma envanteri; Muller tarafından 1993 yılında geliştirilmiştir. Ölçek fetusa duygusal bağlanmayı ölçmeyi amaçlayan toplam 21 sorudan oluşmaktadır. Türkçeye geçerlilik ve güvenirlik çalışması Duyan ve arkadaşları tarafından 2013 yılında yapılmıştır Spielberger Durumluluk ve Süreklilik kaygı Envanteri ; Spielberg ve ark. tarafından 1964 yılında geliştirilmiştir. Ölçek, kişinin o anda yaşadığı kaygıyı ve kişilik özelliği olarak devamlı yaşadığı kaygıyı ortaya çıkarmak amacıyla kullanılmaktadır. Türkçeye Öner ve Le Compte (1983) tarafından uyarlanmıştır. Kısa ifadelerden oluşan, kendini değerlendirme türü bir ölçektir. Durumluk Kaygı Envanteri (DKE) kişinin sadece o anda yaşadığı kaygı düzeyini belirlerken, Süreklilik Kaygı Envanteri (SKE) son 7 gün bireyin yaşadığı kaygıyı ölçmek üzere geliştirilmiştir.
ÖN UYGULAMA/ UYGULANMASI Antenatal polikliniğe başvuran 5 gebe ile veri toplama formlarının ön uygulaması yapıldı ve ön uygulama sonunda veri toplama formlarına son şekli verildi. Eğitim başlangıcında veri toplama formlarının hepsi uygulandı. Her hafta eğitim sonunda durumluluk kaygı envanteri ve doğum öncesi bağlanma envanteri uygulandı ve gebelerin anksiyete düzeyleri ve fetuse duygusal bağlanma düzeyleri değerlendirildi. Eğitim programının sonunda ise Spielberger Durumluluk Kaygı Envanteri, Doğum öncesi bağlanma envanteri ve Doğum algısı belirleme formu tekrar uygulandı.
Çalışmamıza katılan kadınların yaş ortalaması 31.7+5.85 olup, kadınların, %68.4 ü üniversite mezunu, %78.9 u çekirdek aile yapısına sahiptir. Kadınların %78.9 u çalışmamakta ve %63.2 si gelirini giderine eşit algılamaktadır.
Çalışmamızda kadınlara doğumu nasıl bir olay olarak gördüğü ve doğumdan korkup korkmadığı sorulmuştur. Eğitim almadan önce kadınların % 66.7 si doğumu olumlu bir olay olarak gördüğünü, %44.4 u doğumdan korktuğunu ifade etmiştir. Eğitim sonunda ise kadınların %83.3 si doğumu olumlu bir olay olarak gördüğünü ve % 22.2 si doğumdan korkmadığını belirtmiştir. Doğumu olumlu olarak algılamada önemli oranda bir artış, doğumdan korkmada ise önemli oranda bir azalma tespit edilmiştir.
Çalışmamızda doğum öncesi bağlanma ölçeği ile anne-fetüs bağlanması değerlendirilmiştir. Eğitim öncesinde gebelerin doğum öncesi bağlanma ölçeğinden aldıkları puanların ortalaması 59.5+12.1 iken, eğitim sonunda ölçekten alınan puanların ortalaması 62.6+10.6 olduğu belirlenmiştir. Bulgumuz sonucunda doğum öncesi eğitimin fetal bağlanmayı istatistiksel olarak önemli derecede arttırdığı tespit edilmiştir (p<0.05).
Çalışmamızda doğum öncesi anksiyete düzeyleri değerlendirilmiştir. Eğitim öncesinde gebelerin durumluluk anksiyete puan ortalaması 42.0+1.15 iken, eğitim sonunda ölçekten alınan puanların ortalaması 21.0+1.12 olduğu belirlenmiştir. Bulgumuz sonucunda doğum öncesi eğitimin gebenin anksiyetesini istatistiksel olarak önemli derecede azaldığı tespit edilmiştir (p<0.01).
Eğitime katılanları tamamı eğitimden memnun kaldığını ve bu eğitimi tüm gebelerin almasın gerektiğini belirtmiştir. Çalışma sonucumuzda elde ettiğimiz bulgulardan yola çıkarak doğum öncesi eğitimin tüm kurumlarda yaygınlaştırılması ve tüm gebelerin bu imkandan yararlanmasını öneriyoruz. Tüm gebelerin bir eğitim karnesi olmasını ve gebelik haftasına uygun eğitim verilerek bu karnelere kayıt edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Ve mutlu son.