Araþtýrma Somuncu Baba ve Neseb-i Âlisi Kapak Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Toprak (KS.).. 6. Gezi Özbekistan Gezisi Semerkant...

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Araþtýrma Somuncu Baba ve Neseb-i Âlisi... 4. Kapak Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Toprak (KS.).. 6. Gezi Özbekistan Gezisi Semerkant..."

Transkript

1 Cân mürgünün ezkârý dîdâr-ý Karîbullah Her demdeki efkârý dîdar-ý Karîbullah Almýþ ezelî varýn kýlmýþ ana ikrârýn Görmüþ gül-i ruhsârýn dîdâr-ý Karîbullah ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý nýn Yayýn Organýdýr Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr ISSN: YIL:7 SAYI:27 TEMMUZ - AÐUSTOS 2000 ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ A.Þemsettin ATEÞ GENEL YAYIN YÖNETMENÝ A.Tacettin ATEÞ YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜR Av. Haki DEMÝR REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLER Ahmet ÖZDOÐAN Yusuf MUTLU - Mehmet ÞEN Ali GENCAL - Yemliha GÖNCÜ Ali AYDOÐAN KAPAK Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Toprak (K.S) FOTOÐRAFLAR Bekir SARI TEKNÝK YAPIM AJANS B / Darende Tel: GRAFÝK - TASARIM Aslan TEKTAÞ YAZIÞMA ADRESÝ Zaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No: Darende / MALATYA e.mail: somuncubaba@somuncubaba.org. BASIM - YAYIM - DAÐITIM - PAZARLAMA Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti. RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) BASKI Poyraz Ofset (312) Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý Mesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir. TEMSÝLCÝLÝKLER ADANA (322) AMASYA (358) ANKARA (312) ALANYA (242) BURSA (224) ÇAYCUMA (372) G.ANTEP (342) GÖLCÜK (262) GEREDE (374) ÝSTANBUL (216) ÝZMÝR (232) ÝSKENDERUN (326) KAYSERÝ (352) K.MARAÞ (344) ELBÝSTAN (344) KARABÜK (370) KARAMAN (338) KONYA (332) KARAPINAR(332) ILGIN (332) MALATYA (422) MERSÝN (324) OSMANÝYE(322) SAKARYA (264) SAMSUN (362) SÝNOP (368) SÝVAS (346) TOKAT (356) TURHAL (356) ZONGULDAK (378) Baþyazý... 2 Hutbeler... 3 Araþtýrma ve Neseb-i Âlisi... 4 Kapak Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Toprak (KS.).. 6 Gezi Özbekistan Gezisi Semerkant Hatýra Bir Hâtýra, Bir Þiir Basýndan Basýndan Belgelerle Es-Seyyid O. Hulûsi Efendi Altun Silsile Seyyid Emir Külal (K.S.) Sempozyum Hulûsi Efendi nin Ýnsan Sevgisi Araþtýrma Nakub ül Eþraflýk Güncel Kültür Etkinlikleri Kültür-Sanat Hulûsi Efendi nin Sanatkârlýðý Kültür Sivas Ulu Camii Hakkýndaki Ýnançlar Ekonomi Kervanda ve Kalede Zaman Bir Kitap Malatya Ýli Aðýzlarý Hadis Hadisler Iþýðýnda Tasavvuf Tomurcuklar Tatilde Eðlenirken Öðrenmek Deneme Ulu Cami de Sabah Hanýmlara Özel Aile ve Misafir Sofrasý Hatýra Hatýra Fotoðraflarý ile Es-Seyyid O. Hulûsi Efendi Akvâl-i þeriât hep ef âli tarikat hep Ahvâli hâkikat hep, esrârý-ý Karîbullah Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî

2 2 Baþyazý Allah dostlarý samimi sevgileri ve Hakk yoluna olan hizmetleri ile anýlýr, yad edilirler. Onlarýn ölümü beþerin hayatýn sonu gibi algýlamasýnýn ötesinde vuslattýr, Allah'a kavuþmadýr. Gerçek manada velayete eriþenler ölümü bayram olarak kabul ederler. Mevlâna hazretlerinin ölüm gecesini "þeb-i ârus" yani düðün gecesi olarak tarif etmesi bunun en büyük örneðidir. Yine Allah dostlarý asýrlar geçmesine raðmen asla unutulmazlar. Devamlý olarak gönüllerde taptaze olarak kalýr, menkýbeleri anlatýlýr, güzelliklerinden ve örnek hayatlarýndan bahsedilir. Ýsmail Hakký Toprak Efendi'de gönüllerde yaþayan maneviyat sultanlarýndandýr. Onun memlekete olan hizmetleri, etrafýndaki insanlara nasihatleri, sözleri, þiirleri dillerden dillere anlatýlmakta ve yaþatýlmaktadýr yýlýnda Sivas'ta dünyaya gelen Ýsmail Hakký Efendi, ecdadýnýn Kâbe-i Muazzama'nýn örtüsü ile ilgili görevler ye-rine getirdikleri için "Ýhramcýzâde" sýfatý ila anýlmýþlardýr. Sivas Çifte Minare Medresesinde, Rüþtiye Mektebinde ve Þifahiye Medresesinde eðitim gören Ýsmail Efendi, Tokat Müskirat ve Sivas'ta Tuzla memurluðunda bulunmuþtur. Tokatlý Mustafa Hâki Efendi'ye müntesip olan pirimiz, Mustafa Hâki Efendi'nin vefatýndan sonra kýsa bir süre Sivas'lý Mustafa Taki Efendi'ye biat etmiþtir. Taki Efendimizin vefatýndan sonra (1925) irþad vazifesini kendileri yürütmüþlerdir. 2 Aðustos 1969 tarihinde ahirete irtihal eden Ýsmail Hakký Toprak Efendi, bu Altun Silsile'yi devam ettirecek olan halefi Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'ye her sohbette vazifeyi býrakacaðýna dair bir çok söz söylemiþ iþaretlerde bulunmuþtur. Her çaðda toplumlarýn maddi ve manevi kalkýnmasýný saðlayan uzun asýrlar tesirleri devam ettiren önder insanlar vardýr. Bu önder insanlar lokomotif vazifesini görürler. Osmanlý Devletinin kuruluþunda; toplumu irþad ve güzel ahlakla ahlaklandýrma, rûhi güzellikler sunmakla görevli Þeyh Hamid-i Veli hazretleri ile Anadolu'nun çalkantýlý dönemlerinden sonra, Anadolu insanýna ayný özellikleri sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi Efendi nin vefatýný takip eden 1991 yýlýndan itibaren, bu þahsiyetleri yeni nesillere tanýtmak gayesiyle 7 yýl üst üste ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Sempozyumu düzenlenmiþtir. Bu sempozyumlarla ilmi sahada belirli bir mesafe alýnmýþtýr. Ülkemizin ve Darende mizin manevi maddi mimarlarýndan ve Hulûsi Efendiyi anma, fikir ve düþüncelerini topluma anlatma, topluma bazý hizmetlerin sunulmasýna vasýta olan Kültür Etkinlikleri Haziran tarihleri arasýnda yapýldý. Her yýl geleneksel olarak bu tarihlerde yapýlmasý düþünülen Kültür Etkinlikleriyle; Darende'nin tarihi, sosyal, ekonomik ve kültürel deðerlerinin tanýtýlmasý ve yükseltilmesi gaye edinilmektedir. Türklerin Anadolu'yu fethinden itibaren Anadolu'nun manevi mimarlarý maddi sahada da kalkýnmanýn öncüsü olmuþlardýr. Osmanlý'nýn kuruluþunda 'nýn yaptýðý hizmetler gibi asrýmýzda da Hulusi Efendinin ayný görevi üstlendiðini görmekteyiz. Kültür, sanat ve hizmet aðýrlýklý olarak düzenlenen bu yýl ki etkinlikler de hemþehrilerimizin katýlýmýnýn çok olmasý herkesin dikkatini çekti. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý tarafýndan ve Hulûsi Efendi'yi anmak ve eserlerini tanýtmak maksadýyla daha önce 7 yýl ardarda yapýlan sempozyumlardan sonra bu yýl ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri düzenlendi.bu yýl ki Kültür Etkinlikleri 24 Haziran 2000 Cumartesi günü muhteþem bir programla gerçekleþti., Ýsmail Hakký Toprak Efendi ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi her yönüyle imrenilecek ve gýpta edilecek bir hayat sürmüþ, örnek yaþantýsýyla etrafýndaki insanlarý yetiþtirmiþlerdir. Allah ýn veli kullarý ölmezler, unutulmazlar. O ruhen aramýzda, gönüllerimizde dillerimizde. Onlarýn temsil ettiði irþad ve hizmet misyonu ve müesseseler, imar ettiði gönüller dimdik ayakta ona ve onun yolundan gidenlere hürmette yarýþýyorlar... Ruhlarý þâd olsun. Hak Dostlarý Ölmezler Gönüllerde Yaþarlar Yayýn Heyeti Þeyh Hamid-i Veli Camii Mimberinden Hutbeler Hutbe Cema'at-i Müslimin! Ýbni Ýshak diyorki; Rasulü ekrem sallallahu aleyhi vessellem Medine-i Münevere'ye rebi'ül-evvel ayýnda vasýl olmuþlardý. Bu yýlýn safer ayýna kadar Ebu Eyup Ensarinin hanesinde misafir oldular. Bu müdet içinde Mescid-i Þerif ile sa'adet haneleri bina edildi. Evs kabilesine mensup birkaç hane müstesna olmak üzere bütün Medine evlerine Ýslâm ruhu ve islâm nuru girdi. Resulü ekrem efendimiz Mescid-i saadetin hitam ve küþadýnda Allaha hamd ve sena iderek, ilk defa þu hutbelerini irad buyurdular. Ehl-i Moðazinin reisi Ýbni Ýshak : Bu hutbe bana Ebu Seleme bin Abdurrahman tarafýndan balið olmuþtur. Rasulullah sallallahu aleyhi vessellemin söylemediði bir sözü söyledi demekden Allaha sýðýnýrým diyor. Ve sonra bu hutbeyi rivayet idiyor ki, bu kuvvetli þehadet, bu hutbenin kýsým-ý se'adetden þeref-i sadýr olduðundan iþtibaha yer býrakmýyor çünkü Ebu Seleme Abdurrahman bin Avf radiyallahu anhýn oðludur. Ey Nas! Dünyada ahiretiniz için hazýrlanýnýz. Muhakkak bilinizki Kýyamet gününde herhangi birinizin baþýna ansýzýn vurulacak, sonra çobansýz býraktýðý koyundan sorulacak. Cenabý Hak ona diyecek, ama nasýl diyecek? Tercümaný perdedarý olmaksýzýn, bizzat þöyle diyecek: Ey kulum! Sana benim Resulüm gelip de teblið etti mi? Ben sana mal verdim lütuf ve ihsan ettim. Hani ya sen kendin için ne tedarik ettin o kimsede saðýna soluna bakacak bir þey göremiyecek, önüne bakacak cehennemden baþka bir þey göremiyecek öyle ise her kimin velevki yarým hurma ile olsun kendisini cehennemden kurtarmaða gücü yeterse hemen o hayrý iþlesin, onuda bulamazsa tatlý bir söz ile kendisini kurtarsýn. Zira onunla bir hayra on mislinden yediyüz misline kadar sevab verilir. Tanrý selamý ve Allahýn rahmet ve bereketi sizin üzerine ve Rasulullahýn üzerine olsun. Yine Ýbni Ýshak diyorki: Bu hutbeden sonra Rasülullah sallallahu aleyhi vessellem þu hutbeyi irad ettiler. Allaha hamd olsun. Allaha hamd eder ve ondan yardým isterim nefislerimizin þerlerinden ve kötü hallerimizden Allaha sýðýnýrýz. Allahýn hidayet ettiðini kimse yoldan çýkaramaz. Allahýn þaþýrdýðýnýda kimse doðrulayamaz. Çok iyi bilirim ve sizede haber veririm ki Allahdan baþka ma'bud yoktur, Allahýn þeriki yoktur. Sözün en güzeli Allah kitabý Kur'an-ý Kerim'dir. Kalbi, Allah tarafýndan bu mukaddes kitab ile bezenen küfrü býrakup Ýslâm dinine girerek hidayet mazhar olan hakkýn sözünü halkýn sözünden üstün tutan muhakkak felah ve selâmeti bulmuþtur. Doðrusu kitabullah, kelamlarýn en güzeli ve en beliðidir. Allahýn sevdiðini sizde seviniz. Fakat Allahý canu gönülden seviniz. Allahýn kelamýndan, Allahýn zikrinden usanmayýnýz. Allahýn kelamýndan gönlünüze aðýrlýk gelmesin çünkü Allah kelamý olan Kur'an-ý mübin her þeyin a'lasýný ayýrýr, seçer. Amellerin hayýrlýsýný kullarýn güzidesi olan Peygamberleri, vak'alarýn en doðrusunu zikr eder. Helâl ve haramý bildirir. Öyle ise ashabým!; Allaha ibadet ediniz ve ona hiçbir þeyi þirk etmeyiniz. Allahýn azametinden gerçekden sakýnýnýz. Allahýn varlýðýný ve birliðini ikrar ve tasdik ediniz. Ve bu ikrar ve tasdiðiniz aðzýnýzdan çýkan sözlerin kalbinize en uygunu olsun. Aranýzda Allahýn kelamý ile buluþunuz muhakkak bilinizki Allah, ahdini bozanlarý sevmez. Allahýn selamý Allahýn rahmeti sizin üzerinize olsun. 3

3 Araþtýrma Araþtýrma Prof.Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ SOMUNCU BABA VE NESEB-Ý ALÝSÝ ÝLE ALAKALI YENÝ ARÞÝV BELGELERÝ I-NCELKLE BLNMES GEREKEN GEREK ELER nýn vefat ettiði yer ve kabrinin bulunduðu belde hakkýnda daha önce yaptýðýmýz çalýþmalarý, yeni ortaya çýkan arþiv belgelerinin teyid etmesinden dolayý Rabb'ime Þükr ederek tesbitlerimi aktarmaya baþlýyorum.þunu önemle ifade edelim ki, bu çalýþmaya baþlamamýn tek sebebi, bu büyük maneviyat erinin hayatý ile alakalý Osmanlý Arþivlerindeki belgeleri Allah rýzasý dýþýnda herhangi bir telif ücreti de talep olunmamýþtýr. Bunu þunun önemle söylemek istiyorum ki, bazý yazarlar haksýz olarak ve belgelerin söylediðinin aksine hakkýmýzda bazý iddialarýný isbat edebilecek bir tek arþiv belgesi gösterememekteler. Biz ne Aksaray kolunun ve ne de Darende kolunun nýn torunlarý olduðunu inkar etmiyoruz. Belki þunlarý tekrar ediyoruz. Burada tekrar olsa da bazý gerçekleri nakletmek istiyoruz: A)-Arþiv belgeleri ile ispatlanmýþtýr ki, denilen maneviyat erinin, maddi açýdan yüce nesebini devam ettiren torunlarý, her ikisi de günümüze kadar gelmek þartýyla, hem Darende de ve hem de Aksaray'da bulunmaktadýr. Ne Aksaray'dakilerin Darende'dekileri ve ne de Darende'dekilerin Aksaray'dakileri inkar etmelerine, vesikalar ve Osmanlý Devletinin her iki kolu'da muaf tutarak ehemmiyet vermesinden doðan arþiv belgeleri müsaade etmemektedir. Önemli olan da o mübarek zatýn neslinden gelmektedir. B)-da denilen Þeyh Hamid veya Þeyh Hamidüddin adlý zatýn Halil Baba adý verilen oðlu ve bunun torunlarý, Darende'de mevcuttur. Bu mevcutluk ta Memlüklü sultaný Kansu Gavri'ye kadar uzanan bir belgeler zinciri ile isbat olunmuþtur. C)-, Bursa seyahatinden önce ve sonra Darende'ye gelmiþ ve buradaki Halvethanesi ve Zaviyesi, kendinin bir hatýrasý olarak asýrlarca devam etmiþtir. Osmanlý Devleti Padiþahlarý, bu zaviyede kalan Halveti derviþlerine ve nýn evlatlarýna bunlara ait bütün vakýflarý avarýz-ý divaniyye denilen örfi vergilerden muaf tutarak ve son zamanlarda ise, bu vakýflarý müstesna evkafdan ilan ederek gereken ehemmiyeti vermiþ bulunmaktadýr. 4 Prof.Dr. Ahmed Akgndz ve Hulßsi Efendi Kltr Etkinliklerinde Tebliini Sunarken D)- Kabrinin nerede olduðu ise tartýþmalýdýr. a) -Bir kýsým araþtýrmacýlara ve tabakat kitaplarýnýn ekseriyetine göre, Hacý Bayram Veli ile birlikte Aksaray'dadýr. Gerçekten tabakat kitaplarýnýn en erken tarihlisi olan kitaplardan Molla Camiinin Nefehat¹ adlý eseri, Taþ köprü zadenin Eþ-Þakaýk'un- Numaniyye adlý eseri² ve Mecdi Efendi'nin Tercümesi ³ bunlardan iktibasda bulunan Katip Çelebi 4 son dönem tabakat kitaplarýndan Sefine-i Evliya 5 ve muasýr araþtýrmacýlarýn bir kýsmý 6, Somuncu Babanýn Aksaray da ömrünün sonuna kadar ikamet ettiðini ve burada defn olduðunu iddia etmektedirler. Hatta bir kýsým kaynaklar, Aksaray kasabasýnda bulunduðu için bu sebeple Aksaray dendiðini ve Aksaray'ýn Baðdad gibi burc-ý evliye olduðunu ifade etmektedirler. 7 Halbuki, Aksaray isminin ile alakasý olmadýðýný tarih kaynaklarý kayd etmektedir. 8 Önemli ifade edelim ki bu kaynaklarýn yani tabakat ve tarih kitaplarýnýn bir kýsmý susarak bu kanaate katýlmamaktadýrlar. Mesela Bu riyaset, bana mekr ü siyasetdür" deyü terk edüp Kasaba-i Aksaray'a gitti. 9 demekle iktifa ederken, büyük muhakkik Bursalý Ýsmail Hakký'nýn Ve Þeyh Hamid ol gece, merkebine suvar olup Aksaray tarafýna ve orada ihtifa etmiþtir ve Bursa da kendine muzaf bir mescid-i þerifi vardýr." 10 diyerek, meseleyi fevkalade bir neticeye baðlamaktadýr. Bizim kanatimize göre, Ýsmail Hakký en doðru sonuca gitmiþtir ve Somuncu Babanýn Aksaray a gittikten sonra gözden kaybolduðu ve gizlendiðini ifade etmiþtir. Tabakat kitaplarýnýn hepsi deðil çoðunluðunun Aksaray da kabrinin bulunduðuna dair olan görüþlerini teyid eden bir tek arþiv belgesi dýþýnda baþka bir vesika elimizde mevcut deðildir. Bulunsa dahi ulaþabilmiþ deðiliz. 11 b)-tabakat ve Tarih kitaplarýndan hiç birisi, bir tek tarihi yani Darendeli ve neslinden geldiði iddia olunan Hanefi Hoca tarafýndan yazýlan Darende Tarihi adlý çalýþma biç bir matbu veya mahtut tabakat yani Teracim-i Ahval kitabý, nýn Darende de medfun olduðunu yazmamaktadýr.ancak tabakat kitablarýnýn verdiði bilgilerin ne derece ihtiyatla karþýlanmasý gerektiðini, özellikle nýn mürþidi ile alakalý isimlendirmelerde ve sayýn hocamýzýn kaynaðýnýn doðum yeri konusunda verdiði bilgide görmüþ bulunuyoruz. Yani tabakat kitaplarýndan birinin yaptýðý hatayý, diðerleri, bazan tahkik etmeden veya edemeden tekrar etmekte sakýnca görmemiþlerdir. Tek istisna, Hanefi Hoca denilen bir alim tarafýndan kaleme alýnan Darende Tarihinin verdiði bilgilerdir. 12 Bu bilgileri peþinen red veya kabul etmek ilmi metoda uygun deðildir. Ancak bu ihtimalin varlýðýný, diðer bazý tabakat kitaplarýnýn da kabul ettiðini, biraz önce belirtmiþtik. Ayrýca Ýsmail Hakkýnýn Silsilede belirttiði ihtifa etti" ifadesini bu tarihteki bilgilerin açýkladýðýný söylemek de mümkündür. c)- nýn kabrinin Darende de olduðu ile alakalý en önemli husus, Darende kolu ile ilgili bütün arþiv belgelerinin ve Darende deki torunlarýnýn elinde bulunan vesikalarýn, istisnasýz tamamý Þeyh Ham-i Veliden ve bununla alakalý meselelerden bahsederken Darende de defn-i haký ýtýrnak olan... veya Darende de medfun olan... tabirini kullanmaktadýrlar ki birinci ifadenin manasý Darende de misk ü anber gibi kokan toprakta defnedilmiþ bulunan manasýnýn ifade etmektedir. Bu ifadeleri taþýyan belgelerin içinde Padiþah fermalarý, Divan-ý Hümayun dan geçen ve bir kurul tarafýndan hazýrlanan hükümler ve mahkeme hüccet ve ilamlarý bulunmaktadýr. Bu tür belgeler, Hicri 1170 tarihine kadar gitmektedir. Kanuni ve hatta bir cihette Yavuz ve II.Beyazid devrine kadar uzanan ve Þer'iye mahkemelerinde þer'i delil olarak kabul edilen Tapu Tahrir Defterleri kayýtlarý, açýkça, Þeyh Hamid in Halvethane ve zaviyesinin Darende de bulunduðunu göstermektedir. Tapu Tahrir defterlerindeki kayýtlarda, mevcut vakýflar, doðrudan Þeyh Hamid'e isnad edilmektedir. Buna karþýlýk, Aksaray'daki kayýtlardan sadece birisinde medfun bulunduðu kaydedilmekte ve diðerlerinde tamamen oðlu Baba Yusuf Hakikiden bahsedilmektedir. Bu durum Aksaray'daki kolunu inkar manasýna gelmeyeceðinden, nýn büyük bir ihtimalle Darende de medfun bulunduðunu söylemek mümkündür. Ve arþiv belgeleri de büyük ekseriyetle bunu ifade etmektedir. Bir vakfiyenin veya tezkirenin yahut da bir ilamýn sahte olmasý mümkündür. Ancak Osmanlý Arþivi uzmanlarýnýn bildiði üzere Tapu -Tahrir defterlerinin muhtevalarý doðru yazýlý deliller olarak kabul edilmiþlerdir. Zaten bizim kitabýmýzda dikkat çektiðimiz husus þudur: Þer'iye mahkemelerinde delil olarak kullanýlan ve fýkýh kitaplarýnda kuyud-ý defatir-i hakaniye olarak adlandýrýlan Tapu Tahrir kayýtlarý, Ýslam Hukukunda kesin olan yazýlý delil kabul edilecek kadar güvenilirdir. Hatta Mecelle, "Yalnýz hat ve hatm ile amel olunmaz. Fakat Þübhe-i tezvir ve tasniden salim ise ma'mulünbih yani medar-ý hüküm olur (Madde 1736);" Berat-ý sultani ve kuyud-ý defteri hakani tezvirden emin olmaðla ma'mülünbihdir."(madde 1737) Biz diyoruz ki, 937/1530 tarihinde yani Somuncu Babanýn vefatýndan 100 küsur sene sonra tahrir olunan Darende ile alakalý Tapu Tahrir Defterinde doðrudan ya ait Çilehane ve Sofulara ait vakýf kayýtlarý bulunmaktadýr. Bu vakýflarýn Yavuz zamanýnda Memlüklü Sultaný olan Kansu Gavri tarafýndan berat ile kabul edildiðini de defterdeki kayýtlardan öðreniyoruz Bu kayýt, kabrinin orda olmasýný göstermese de, daha sonra yazýlan Arþiv Kayýtlar da orada defnedildiðinin açýkça ifade edildiðini ve 1831 tarihli Berat-ý Sultaniden ise bunun teyit edildiðini görüyoruz. Halbuki Aksaray ile alakalý 881/1476 tarihli Tapu Tahrir Defteri, nýn vefatýndan 64 sene sonra tahrir olunmasýna raðmen bu Defterde ile ilgili deðil de oðlu Baba Yusuf Hakiki ile alakalý kayýtlarýn bulunduðunu görüyoruz. Vakýflarýn bulunmamasý kabrinde bulunmadýðýný göstermese de daha sonraki belgelerin de son döneme ait bir belge dýþýnda kabir ile alakalý bilgi ihtiva etmemesi ve de Darende konusunda olduðu gibi Mecellenin yazýlý delil kabul ettiði Berat-ý Sultaninin de bulunmamasý, bizi kuvvetli bir ihtimalle ve arþiv belgelerinin kahir ekseriyetinin teyidiyle Darende de bulunmasý ihtimalini desteklememize vesile olmuþtur ve bu kanati hala muhafaza etmekteyiz. Netice olarak þunu ifade edelim ki, denilen maneviyat erinin, maddi açýdan yüce nesebini devam ettiren torunlarý, her ikisi de günümüze kadar gelmek þartýyla, hem Darende de ve hem de Aksaray da bulunmaktadýr. Ne Aksaray'dakilerin Darende'dekileri ve ne de Darende'dekilerin Aksaray'dakileri inkar etmelerine, vesikalar ve Osmanlý Devleti'nin her iki kolu da vergiden muaf tutarak ehemmiyet vermesinden doðan arþiv belgeleri müsaade etmemektedir. Önemli olanda o mübarek zatýn neslinden gelmedir. Allah'a hamd olsun ki, bu kitabýmýzla hem bu zamana kadar yok gibi farz edilen Darende kolu ve hem de Aksaray kolu, çok az inkýta ile neseb þecerelerini öðrenmiþ bulunmaktadýr. Artýk ile alakalý, sadece Teracim-i Ahval kitaplarý deðil, arþiv vesikalarý da konuþturulmaya baþlamýþtýr.bu hususta katkýda bulunan bütün ilim adamlarýna baþta hocamýz olmak üzere teþekkür etmeyi bir borç biliriz. Devam Edecek DÝPNOTLAR 1-Lami'i, Nefahat'ül-Üns Tercümesi, Þakaýk, sh 35 3-Hadaýk I, Süllem'ül - Vusül Ýla Tabakat il -Fuhül Vrk.73/a 5-Hüseyin Vazssaf, Sefine - i Evliya II sh Konyalý, Aksaray Tarihi, II 2408 vd.; Yurd Ali Ýhsan, Akþemsettin, sh ; Müjgan Cumbur, Þeyh Hamidüddin, Türk Ansiklopedisi ve diðer Türkçe kaynaklarýn bir kýsmý. 7- Hüseyin Vazssaf, Sefine - i Evliya II sh Bkz. Þemmseddin Sami, Kamus'ül A'lam, Aksaray Maddesi, c.i; Ýslam Ansiklopedisi Aksaray Maddesi. 9-Ali, Kühn'ül -Ahbar, C.I sh Ýsmail Hakký Sisile-i Tarik-i Celveti, Vrk.56/b; Burada þunu kaydetmeliyiz ki, Cengiz/Adýgüzel/Gülseren üçlüsünün kaleme aldýðý adlý eser, gerçekten önemli hatalarla doludur. Bundan istifade eden ve bu seferde kendisi de ifrata giden Al Ýhsan Yurd Aðabeyimiz, Haklý olarak bu üç yazarýn Silsileden yaptýklarý Ýktibasý hatalý ve kasýtlý bulmuþtur. Zira Silsiledeki bilgiler bizim naklettiðimiz þekildedir ve oraya Darende ye gittiðine dair bir kayýt yoktur.biraz sonra belirteceðimiz gibi, arþiv belgeleri ile sabit bir hakikati, olmayan kayýtlarla müdafaa etmeye lüzum yoktur. (Bkz.Cengiz/Adýgüzel/gülseren,, 44-45; Yurd, Akþemseddin, 83) Yani her iki taraf da deðerlendirmelerinde hatalar yapmýþlardýr. 11-Erünsal,,sh Hanefi Hoca, Darende Tarihi Hulusi Ateþ Kütüphanesindeki hususi nüsha, sh 5 (orijinal nüshayý göremedik) 5

4 Kapak Mehmet UÇARALP Ýlahiyatçý-Araþtýrmacý GARÝBULLAHÝ SÝVÂSÎ Ýsmail Hakký Toprak Efendi'(K.S)nin Ardýndan 2 Aðustos 1969 dan 2 Aðustos 2000 e Allah dostlarý samimi sevgileri ve Hakk yoluna olan hizmetleri ile anýlýr, yad edilirler. Onlarýn ölümü beþerin hayatýn sonu gibi algýlamasýnýn ötesinde vuslattýr, Allah'a kavuþmadýr. Gerçek manada velayete eriþenler ölümü bayram olarak kabul ederler. Mevlâna hazretlerinin ölüm gecesini "þeb-i ârus" yani düðün gecesi olarak tarif etmesi bunun en büyük örneðidir. Yine Allah dostlarý asýrlar geçmesine raðmen asla unutulmazlar. Devamlý olarak gönüllerde taptaze olarak kalýr, menkýbeleri anlatýlýr, güzelliklerinden ve örnek hayatlarýndan bahsedilir. Ýsmail Hakký Toprak Efendi'de gönüllerde yaþayan maneviyat sultanlarýndandýr. Onun memlekete olan hizmetleri, etrafýndaki insanlara nasihatleri, sözleri, þiirleri dillerden dillere anlatýlmakta ve yaþatýlmaktadýr yýlýnda Sivas'ta dünyaya gelen Ýsmail Hakký Efendi, ecdadýnýn Kâbe-i Muazzama'nýn örtüsü ile ilgili görevler yerine getirdikleri için "Ýhramcýzâde" sýfatý ila anýlmýþlardýr. Sivas Çifte Minare Medresesinde, Rüþtiye Mektebinde ve Þifahiye Medresesinde eðitim gören Ýsmail Efendi, Tokat Müskirat ve Sivas'ta Tuzla memurluðunda bulunmuþtur. Tokatlý Mustafa Hâki Efendi'ye müntesip olan pirimiz, Mustafa Hâki Efendi'nin vefatýndan sonra kýsa bir süre Sivas'lý Mustafa Taki Efendi'ye biat etmiþtir. Taki Efendimizin vefatýndan sonra (1925) irþad vazifesini kendileri yürütmüþlerdir. 2 Aðustos 1969 tarihinde ahirete irtihal eden Ýsmail Hakký Toprak Efendi, bu Altun Silsile'yi devam ettirecek olan halefi Es-seyyid Osman Hulûsi Efendi'ye her sohbette vazifeyi býrakacaðýna dair bir çok söz söylemiþ iþaretlerde bulunmuþtur. Þimdi o hatýralardan bazýlarýný burada zikredelim. 1920'li yýllarda Darende'ye teþrif eden Ýsmail Efendi; Hulusi Efendi'nin babasý Es-Seyyid Hatip Hasan Efendi'ye; Sizin ecdadýnýz bizim sertacýmýzdýr. Manen bize verildiniz buyurarak iltifat etmiþlerdir. Yine o günleri anlattýðý bir sohbetlerinde; Gardaþlarým, Darende bizim ihsanýmýzýn feyiz menba'ý ve tarikatýmýzýn kapýsý oldu. Hulusi küçükken bizden himmet istedi bizde verdik. Ýþte o Hulusi, gidin ziyaret edin, sohbet edin çok (Necmettin Sarýoðlu, Ýsmail Hakký Toprak, âþýðýmýzdýr." buyurmuþlardýr. Dergisi, Eylül 1999) smail Hakk Efendinin H.Hulusi Ate, eyhzdeolu zel Ktphanesindeki Teberrkt Cbbesi 1945 yýlýnda Darende'deki Tifo salgýnýnda Hulûsi Efendi'nin babasý Hasan Feyzi Efendi ve aðabeyi Ahmet Nuri Efendi vefat etmiþ, bu hastalýða düçar olan Hulûsi Efendi'de hastalýðýn tesirinden bîtap düþmüþtür. Ýsmail Hakký Toprak Efendi, Hulûsi Efendi'yi Sivas'a götürmüþ ve Hulûsi bizim gözümüzün bebeðidir, gömleðimizi satar oðlumuzu tedavi ettiririz" demiþlerdir. Bir defasýnda Gürün'e teþrif eden Ýhramcýzâde sohbet esnasýnda; Hulûsi oðlum, bizi ecdadýnýn ziyaretine götürsene buyurmuþ, ve Darende'ye gelmiþlerdir. Darende'ye teþriflerinde Hulusi Efendi'nin hanesine teþrif etmiþlerdir. Hatta bir defasýnda Pardüsösünü (hýrkasýný) Hulûsi Efendi'nin evinde býrakmýþlardýr. Hulûsi Efendi bunu teberrüken bir müddet saklamýþtýr. Ancak bir takým insanlarýn Ýhramcýzâde'nin hýrkasýný unuttuðu þeklinde yorumlarý zahir olunca; o hýrka Sivas'a gönderilmiþtir. Sonra'dan bu meselenin derinlemesine tetkikinden aslýnda Ýhramcýzâde'nin Hulûsi Efendi'yi halef olarak iþaret etmesi olarak deðerlendirilmesi bu hadisenin bir unutma deðil manevi bir iþaret olduðu kanaatini hasýl eder. Röpörtajdan) (Mevlüt Yurdakul ile yapýlan 1967 yýlýnda hac farizasý esnasýnda Medine-i Münevvere'de, Mescidi Nebevi'de yanýnda ihvanlardan Hacý Hasan Akyol, Hamamcý Hacý Þaban ve Gemerekli Abdüssamed ile birçok kiþinin hazýr bulunduðu bir sohbette, Oðlum Hulûsi, senin ecdadýn bizim sertâcýmýzdýr. Üzerinize büyük bir vazife intikal ediyor, ihvana sahip çýk, hizmet edersiniz diyince, Hulusi Efendi edeben ve mütevazi bir þekilde; Estaðfirullah Efendim der. Ýsmail Hakký Toprak Efendi sözüne devam 7

5 Kapak Kapak ederek, bu yükün aðýrlýðýný ancak siz çekebilirsiniz diye karþýlýk vermiþtir. Hulusi Efendi 1982 yýlýnda, hac farizasý esnasýnda yanýndaki arkadaþlarýna Mescid-i Nebevi'de ayný mekanda, 1967 yýlýndaki bu hadiseyi anlatmýþlardýr. (Dr. Metin Gülseren ile yapýlan röpörtajdan) 2 Aðustos 1969 yýlýnda vefat eden Ýhramcýzâde, seksen dokuz yýllýk ömrünü insanlara ve insanlýða vakfetmiþtir. Ýnsanlarýn sevip saydýðý ve hürmet duyduðu ender þahsiyetler yetiþtirmiþtir. Es-seyyid Osman Hulûsi Efendi, Ýhramcýzâde'nin manevi varisi olmuþ, ondan devraldýðý irþad ve hizmet vazifesini en güzel þekliyle yerine getirmiþ ve ehil bir ele teslim etmiþtir. Ýhramcý Efendimizin teberrükat eþyalarýnýn bazýlarý vefatýndan sonra Hulusi Efendi'ye teslim edilmiþtir. Ýsmail Hakký Efendi'nin evlatlarýndan Necati Bey, Ýhramcýzâde'nin ahirete irtihalinden sonra Hulusi Efendi'ye yazdýðý bir mektubunda, Efendim, Hazretten (Ýsmail Hakký Efendi'den) sonra birine intisab etmemiz gerekiyorsa mutlaka (Þeyzadeoðlu Kütüphanesi, Ýsmail Hakký Efendi özel o sizsiniz diye yazmýþlardýr. evraklar bölümü) Medine-i Münevvere'den nurunu alan bu Altun silsile meþ'alesi, Mâveradan, Buhara'ya, Buhara'dan, Anadolu'ya, Anadolu'da ise; Sivas tarikiyle Darende'ye intikal etmiþ ve burada güneþ gibi parlamaktadýr. Ýsmail Hakký Toprak efendimizin vefatýndan sonra hakkýnda yazýlan bazý makalelerden bölümleri sizlere aktaracaðýz. 8 Aðustos 1969 tarihli Hizmet gazetesinde, Yavuz Bülent Bakiler; Ýsmail Efendi, hakkýn rahmetine kavuþtu. Sivas onun þahsýnda çok þeyler kaybetti. O bir tesbihin imamesi gibiydi: Toplayýcý, yapýcý, güzelleþtirici ve huzur verici bir þahsiyeti vardý...kanunlar çýkarýlmýþtý, hiç kimse "bey, efendi, aða, paþa" gibi bir milletin ruhunda, dilinde edebiyatýnda yer eden kelimeleri kullanmayacaktý. Bu garip ve acaib kanuna raðmen, O bu þehirde ve bütün çevre vilayetlerde yarým asrý aþan bir süre içerisinde, hep "Efendi" olarak bilindi hep "Efendi"diye kendisine hitap edildi. Yakýnlarý arasýnda. Onun bir tek cümlesi, bir ceza hakiminin ve ya hukuk hakiminin hükmünden daha tesirli olurdu.bir yoksulun giydirilmesi, bir düþkünün kaldýrýlmasý, ecdad yâdigarý bir eserin korunmasý veya yeniden baþtan onarýlmasý, bir kültür müessesinin kurulmasý onun uzatacaðý parmaða ve söyleyeceði bir tek cümleye baðlýydý. Kananla, zorla zulümle, tehditle deðil faziletiyle ve efendiliðiyle yapýyor, yaptýrýyordu. diye (Yavuz Bülent Bakiler, Ýsmail Efendi, yazmýþtýr. Hizmet Gazetesi 8/8/1969 Nüshasý) Ýhramcýzâdenin Vakfa Hizmetleri baþlýklý yazýsýnda Ali Þahin Canozan ise þöyle diyor; Ulu camii 1950'li yýllarda harabe halindedir, ibadete kapatýlmýþtýr. Bu hal Sivas halkýný derinden yaralar, ihramcýzade bunu farkeder ve hemen bir dernek kurulur. 1955'ten 1966 yýlýna kadar Sivas Ulu Camii tamirattan geçer, ibadete açýlýr. Ya köylerde yaptýrdýðý çeþmelere ne dersiniz. Ýlk defa Zara'nýn Cencin köyüne gider, burada içme suyunun olmadýðýný görünce hemen harekete geçer halktan para toplanýr. Köye 6 km uzaklýktaki kýzýlcan tepesinden içme suyu getirilir. Ayrýca ayný köye Kýzýlýrmak'tan geçmek için bir köprü de yaptýrýr. Tozanlý köprüsü 1943 yýlýnda yeniden yaptýrýlýr, halkýn hizmetine açýlýr. Ayrýca Sivas'ta Hoca Ýmam Camii minaresini sadece kendi parasýyla yaptýrýr. Yüreði iyilikle dolu olanlar iyilikten usanýr mý? Ýhramcýzâde hayýrlarýna devam eder: 1958/62 yýllarýnda Sivas Ýmam Hatip Lisesi için bir dernek kurulur, bu derneðin baþkaný yine ayný zattýr. Türkiye'nin muhtelif yerlerinden toplanan paralarla Sivas'a hizmetler gelmesine sebep olur. Sivas içinde 27 adet çeþmenin yapýlmasýna yardýmcý olur. (Revak Dergisi s.84, Sivas, 1991) Edebi kalemlerimizden olan ve Ýhramcýzâde'nin himmetine mazhar olmuþ, onunla komþuluk þerefine eriþmiþ ve bu hatýralarýný kaleme almýþ mümtaz muharrirlerden Ahmet Turan Alkan, "Altýncý Þehir" adlý kitabýnda "Efendi hazretleri" baþlýðý altýnda ; Yüzlerinde, alýnlarýnda, gözlerinde ve ellerinde huzur denilen þeyi gezdiren, dinlendiren, misafir eden ve sonunda onu bir þahsiyet çizgisi haline getiren insanlar gelirdi o eve ve yine kavgasýz, barýþýk ve herþeyle dost bir haletle evden ayrýlýrlardý; yüzlerinde biraz daha ýþýk ve duru gözlerine oturmuþ sevgi parýltýlarýyla. Çocuktum ama anlýyordum: Bunlar "ihvan"dý. 60'lý yýllarýn, "ihvan, tekke, derviþ, þeyh, dergah" gibi kelimelere hayli sert ve soðuk nazarlarla bakan resmî tutumu, ihvaný da Hasan Sabbah'ýn Alamut Kal'asýnda afyonlu þerbetlerle cezbederek kendine benzettiði tehlikeli militanlar gibi gösteriyordu. Çocuktum ama anlýyordum; bunlar muhabbetle lebâleb dolu, gözlerine bakýnca yüreðinin derinliðini görebileceðiniz kadar berrak insanlardý. O eve muhabbetle gelir ve daha ziyade bir muhabbetle giderlerdi. Bunlar hramczde smail Hakk Efendi (K.S.) "ihvan"lardý. Bu ev bir "tekke" idi. Bu tekkenin bir þeyhi, ihvanlarýnýn diliyle "þah"ý vardý. Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Efendiydi ve ben çocuktum. Gözleri iriydi, maviliðinde gri bulutlar geziniyordu. Gözleri, yuvasýna sýðmýyor gibi dýþarý taþmýþtý. Hep mûnis bakýyordu. Muhabbet dedikleri þey, "efendi hazretleri"nin muhitine o gözlerden yayýlýyordu. Ufak, tefek, kamburu çýkmýþ, kýsa beyaz sakallý, kýrpýk býyýklý, alt dudaðý bariz derecede etli, iri kemerli burnu ile dikkat çeken ve güzelliðini fizik unsurlarýyla inþa etmeden de güzel bir ihtiyardý. Ah, o çok ihtiyardý, ben çocuktum. Evde olduðum zaman, onu dilediðim an görebilme imkaným vardý ama ben çocuktum; konuþamadýk. Benim sorularým belirginleþtiðinde o çoktan dâr-ý beka yürümüþ gitmiþti. Sorularým ise hâlâ bende duruyor. Yaz-kýþ kasketle dýþarý çýkardý, yaz-kýþ mevsimine göre gri ya da siyah pardösü giyerdi. Kuþluk vakti ya da öðleden sonra "vekâle"ye gitmek üzere dýþarý çýkacaðý zaman, bir koþu dýþarý çýkar, fayton çevirir, uzun bahçeyi koþarak geçip içeri haber verir, kapýsýný açardým. Baþýmý okþar, iltifat eder ve daima takým giydiði elbisesinin yelek cebinden sarý bir yirmibeþ kuruþ çýkarýr, bahþiþ verirdi. Hayýr yirmibeþ kuruþ deðildi, ikibuçuk liraydý: Daha üçbeþ saniye bile geçmeden o sarý yirmibeþlik, "efendi hazretleri"nin ardý sýra gölgesini bile incitmeden çekinerek, yürüyen ihvanlarý tarafýndan daha büyük (A.Turan Alkan, Altýncý Þehir, Ötüken Yay. 1995) kupürlere tahvil olunurdu. Yazýmýzýn bu bölümünde bazý menkýbelerini ve kelam-ý kibarlarýný nakledelim; Ýsmail Hakký Efendi bir sohbetlerinde; " Musa aleyhisselam Tûr-i Sîna'da Allahu Teala ile konuþuyordu. "Ya Musa, benim için ne ettin" diye sormuþ. Musa (a.s); "Ya Rabbi, namaz kýldým, hacca gittim, zekat verdim, sadaka verdim" dedi. "Ya Musa bunlarýn, ahirette hep karþýlýðý var", "benim için ne ettin" dedi; "Ya Rabbi sen bilirsin" deyince; ifte Minareli Medrese-Sivas smail Hakk Efendinin H.Hulusi Ate, eyhzdeolu zel Ktphanesindeki Teberrkt Eyalarndan Bazlar "Ya Musa benim için bir kulu sevdin mi?" demiþ. Biz de hepinizi Allah için seviyoruz. Her þeyi Allah için seviyoruz. Þimdi bakýyorum, dýþarý çýkýyorum, neyi görsem Allah'ý görüyorum, Her neye baksam görüyorum ki, Sübhanýmý görüyorum. Bu günde Allah nasip etti geldik. Sizleri gördük, yine Allah' ý gördük" buyurmuþlardýr. (Kenan Aydýn özel arþivinden, teyp kaseti çözümünden) Ýhvanlarýný "Bizim tarikatýmýz sohbet üzerine kurulmuþtur." diyerek sohbet eder ve onlarý sohbetlere devamýný saðlardý. Ýbadet hususunda çok titiz davranýrdý. "Gardaþlarým ömrümüz memuriyette geçti, nafilelerimizi dahi terk etmedik." diyerek ibadete teþvik ederdi. "Þeriatý olmayanýn tarikatý olmaz, þeriatý gözetmek gerekir." der ve ihvanlarýndan isterdi. Ýbret verici mübarek sözlerinden bazýlarý ve menkýbeleri þöyledir; Her þeyin cilasý ve gýdasý vardýr. Kalbin ki ise zikirdir. Bunun kýymeti sonra anlaþýlýr. Bizim sülbümüzden gelen deðil, bizim yolumuzdan giden evladýmýzdýr. Bakýyoruz ki bazý kimseler kendiliðinden þeyhlik ediyorlar. Tövbekar olmayan fahiþe kadýnlar kýyamet günü ellerinde býçaklarý ile kendi kendilerini doðrayacaklar. Kendiliðinden þeyhlik edenlerin hali onlardan beter olacak. Naci denilen fýrka sizlersiniz. Gardaþlarým bazý kiþiler tarikata giriyorlar. Çok geçmeden acaibten garaibten bahsetmeye kalkýyorlar. Kendilerini büyük adam olduklarýný zannediyorlar.ama büyük kim küçük kim o sonra belli olur. Bizim tarikatýmýza gelen kimse uzun yýllar çalýþýr, ancak kendi küçüklüðünü fark eder. Yetmez mi? bu fark. Çünkü keramet kulu Allah'tan uzaklaþtýrmaya yeter. Ýnsan Ahlak-ý Muhammedi ile ahlâklanmalý. Kuldan istenen budur. Ýnsan ile ebedi âleme gidecek kazançta budur. Kardaþlarým, ananýz babanýz mý üstün yoksa biz mi? Elbette biz üstünüz. Onlar sizi ulvî âlemden suflî âleme getirdiler. Biz ise o ulvî âleme götürmeye memuruz." buyurmuþlardýr. 8 9 Foto: Aslan TEKTA

6 Birkaç hatýra; * Oðlu Kemal Efendi tren kazasý geçirerek vefat etmiþtir. Bu kaza haberi Ýsmail Hakký Toprak (k.s)'a getirilmiþtir. Ölüm halinin nasýl olduðunu kimse bilmezken, bir çuval götürün oraya demiþtir. Kimse bir þey anlamadýðý halde peki efendim diye alýp götürmüþler. Oðlu Kemal kaza sonucu parça parça olmuþ, cesedinin parçalarý o çuvala doldurulmuþ, daha sonra bir sohbette þöyle buyurmuþlardýr. "1938'de Erzincan depreminden sonra birisi bize misafir oldu. Arada bir aðlayan bu misafire sorduk. Gardaþým ne var dedik. Depremde çocuklarýmý kaybettim. Bizde ona sabret gardaþým dedik. O an gönlümdeki ey Ýsmail bu iþ senin baþýna geldimi ki sen ona sabredesin. Yýllarca bu bana yük oldu. Oðlumun vefatýnda Allah bana sabýr verdiði için þükrediyorum. * Kangal Müftüsü bir gün Ýsmail Hakký Toprak (k.s)'yi ziyaret ettiðinde "Efendim Darende'de Hulusi Efendi (k.s) ile görüþtük. Ne mesele sorduk ise hepsini delililer getirerek hem de kitaplarý öyle açtýlar ki bir iki yaprak farký ile önüne serdiler. Bu nasýl iþtir hayrette kaldým." der. Ýsmail Hakký Toprak Efendi (k.s) cevaben ; O da bizim rahle-i tedrisatýmýzdan geçmiþtir, buyurmuþlardýr. Hulûsi Efendi, Divan'ýnda bulunan bir çok þiirinde Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Efendiyi zikretmektedir. Bir sohbet esnasýnda Ýsmail hakký Efendi; Hulusi Efendi oðlumuz, þiirlerini Allah ve Resulüne yazmýþlardýr. Ancak yol bizden geçtiði için edeben bizim ismimizi de zikretmiþlerdir buyurarak tevazu göstermiþlerdir. (Duran Bak ile yapýlan röpörtajdan) Kapak hramczde smail Hakk Efendinin eyhzadeolu Ktphanesindeki apkas Ýsmail Hakký Toprak Efendi, her yönüyle imrenilecek ve gýpta edilecek bir hayat sürmüþ, örnek yaþantýsýyla etrafýndaki insanlarý yetiþtirmiþtir. Onun Peygamber Efendimizi vasfeden Yare Yâdigar adlý eseri, mevlid-i þerif özelliði taþýmaktadýr. Kendi gibi irþada memur olan ve hizmet kervanýný yürütecek olan Esseyyid Osman Hulûsi Efendi'ye 2 Aðustos 1969 tarihinde sancaðý teslim etmiþ, kendisinin restore ettirdiði Sivas Ulu Camii haziresine defnedilmiþtir. Allah'ýn veli kullar ölmezler, unutulmazlar. O ruhen aramýzda, gönüllerimizde, dillerimizde. Onun temsil ettiði irþad ve hizmet misyonu ve müesseseler, imar ettiði gönüller dimdik ayakta ona ve onun yolundan gidenlere hürmette yarýþýyor. Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký toprak Efendi hakkýnda Musa Tektaþ'ýn yazdýðý þiirle sizleri baþbaþa býrakýyorum; 10 Ý H R A M C I Z Â D E Hazreti Muhammed has bahçesinin Güllerini derdin Ýhramcýzâde Þah-ý Nakþibendi silsilesinin Köprüsünü kurdun ihramcýzâde Aziz memlekette hizmet öncüsü O,devrinde veliler birincisi Sözün ab-ý kevser hayat incisi Gönüllerdir yurdun ihramcýzade Onardýn camiler yaptýn köprüler Kapýna gelirdi bütün dertliler Mazlumun garibin gözyaþýn siler Yaralarý sardýn Ýhramcýzâde Garibullah idi mübarek ismin Allah'ýn nuruna boyanmýþ cismin Herkese dost idin yok idi hasmýn Çok emekler verdin Ýhramcýzâde Hulûsi Efendi etti hizmeti Küçük yaþta vermiþ idin himmeti Ona ihsan oldu Hakk emaneti Sen Yârana yârdýn Ýhramcýzâde Toplanýnca büyüklerin meclisi Ordan karar çýktý, kararýn hasý Þah Hulûsi giydi mürþid hýrkasý Tâcýný sen vurdun Ýhramcýzâde Buyurdun; "Oðlumuz o, Hulûsimiz" "Ecdadý sertâc'dýr, gözbebeðimiz" Medine'de dedin "O vârisimiz" Sancaðý sen verdin Ýhramcýzâde Ýki Aðustos da ukbaya göçdün Visal þerbetini o yardan içdin Bilcümle âleme feyizler saçdýn Tükenmeyen nurdun Ýhramcýzâde Eserler býraktýn "Yare Yâdigâr" Aþký muhabbette yekdâne nigâr Yüceliðin ismin kadar âþikar Sen kalplere girdin Ýhramcýzâde Musa TEKTAÞ Özbekistan Gezisinden Notlar SEMERKANT Semerkant Orta Asyada kurulan Müslüman-Türk dünyasýnýn ilim, kültür, sanat merkezlerinden biridir. Semerkant çok sayýda ulemanýn bulunduðu yüzlerce öðrencinin yetiþtirildiði bir kültür merkezidir. Timur imparatorluðunun baþkentliðini yapan bu þehir siyasi ve iktisadi açýdan devrin önemli bir merkezi halini almýþtýr. Çok sayýda maneviyat ereninin bulunduðu bu güzide beldede manevi haz, sýr, zirveyi yakalamýþ, bu manevi hava günümüze kadar yansýmýþtýr. Semerkant, Özbekistan da semerkant yönetim biriminin merkezi durumunda. Orta asyanýn en eski þehirlerindendir. Harzemþah yönetimindeyken 1220 de Moðol hükümdarý Cengiz Han tarafýndan yýkýldý. Moðol hükümdarýna karþý giriþilen ayaklanmanýn ardýndan, Timur'un kurduðu imparatorluðun 1365 de baþkenti oldu. Timur zamanýn da orta asyanýn en önemli ekonomik ve kültürel merkezi durumuna getirdi de Özbeklerce feth edilen ve Buhara Hanlýðýna baðlanan þehir 1887 de Rus çarlýðýnca iþgal edildi. Semerkantýn önemli tarihi yapýlarýnýn baþýnda Özbeklerin Güremir dedikleri; Timur'un Semerkantýn her yerinden görülebilen türbesi gelmektedir. Uluðbey medresesi, Sýrdar, Tillekari, Yalantaþ medreseleri þehre hakim yeþil bir tepe de yapýlan kazýlarla ortaya çýkarýlan Uluðbey Rasathanesi, Þah-ý Zinde külliyesi ve Cemalettin AKGÜL Ýmam-ý Buhari türbesidir. Semerkant, muhteþem bir þehir. Semerkant, Türk'ün ruh güzelliði! çini sanatýnýn 11

7 Gezi Gezi Semerkant, mevcut. Görevli sorduðumuz Türk'ün ruh güzelliði! yerler çini sanatýnýn hakkýnda bize þiirleþtiði iklim!, detaylý bilgi veriyor taþýn, topraðýn, ve sýrasýyla gezdiriyor tuðlanýn, ahþabýn dile geldiði diyar. bizleri. Ubeydullah Bir türlü güzellik, hz.lerinin kabirleri bir türlü esrar... bahçenin en ucundaki Semerkantta çeþmenin Türk çini sanatýnýn baþýnda yer alýyor. ve medeniyetinin ah- Zinde klliyesi nnde Semerkant Hatras Yüksekçe bir çýnar ruhuma yeniden aðacýda çevrelemiþ nakýþlandýðý büyük huzuru, tarif etmek imkansýz... Semerkantta otelimizin çevresindeki yüksek çýnar aðaçlarýna konmuþ yüzlerce, belki binlerce kuþun sesleriyle uyanýyoruz sabahleyin. Odamýzýn penceresinden dýþarýya baktýðýmýzda açýk hava müzesinin ortasýna kurulu bir otelde kaldýðýmýzý anlýyoruz. Kubbeli bir türbe, yanýnda taþ iþçiliði bir camý ve karþýlarýnda da Özbeklere özgü iþçiliðiyle mavi kubbeleri ile bir çok yapý görülüyor. Tüm bunlar çok ilgimizi çekiyor ve o günkü gezimizin baþlamasý için sabýrsýzlanýyoruz. Yine otel yönetimimizle görüþüp kahvaltýmýzý erken bir saate aldýrýyoruz. Her zaman olduðu gibi tüm arkadaþlar kahvaltý da buluþuyorlar. Kahvaltýdan sonra yeni bir ilde baþlýyacak olan gezimizin heyecaný içerisinde hemen araçlarýmýza geçiyoruz. Çevremizdeki eser zenginliðini görünce fotoðraf makinalarýmýza biraz daha film kabri. Piranlarýn genelinin kabirleri; yüksek duvarlý (1,50 m.) geniþ boyutlu (3.m X 7.m) ve mermer olarak inþa edildiðini müþahede ediyoruz. Kabre ortalý bir þekilde yüksekçe kabir taþý konulmuþ. Manevi hazzýn doruða ulaþtýðý anlardan birisi... Ve... kabrin baþýnda o huþû ile kalýyoruz bir müddet. Buradaki çeþmeden su içerek avludaki ziyaretlerimize devam ediyoruz. Bazý medreselerde bulunan yuvarlak geniþ havuzlardan buradada mevcut ve içerisinde rengarenk ördekler yüzmekte. Yüksek çýnar aðaçlarýnýn gölgesindeki bu ortam bizleri büyülüyor adeta. Burasýda taþdan yapýldýðý için olsa gerek günümüze kadar sapasaðlam kalmýþ. Malesef son bir yýldýr medresenin talebesinin olmadýðýný öðreniyoruz. Giriþ kapýsýnýn tam karþýsýnda geniþçe bir mescidi var. Buranýn tavan onarýmý için iskeleler kurulmuþ çalýþýyorlar. Ziyaretimizi tamamlayýnca büyük kapý önünde; silsile, alýyoruz. Sadece görevli esans ve Darende gazetesinden, arkadaþlar yaklaþýk kare fotoðraf çekmiþler gezi süresince bu da yapýlarýn ne kadar çok ve kayda deðer olduðunu gösteriyor. Bu tedariðimizide gördükten sonra doðru þehrin manevi sahiplerinin ziyaretine gidiyoruz. görevliye hediye ettik. Efendim büyük kapýnýn önünde topluca fotoðrafýmýzýn alýnmasýný istedi. Bu fotoðrafta da görevlinin duruþu ile efendiye olan; edebini, hissettiði yakýnlýðý, manevi muhabbete olan hasretini ve Ubeydullahý Ahrar (K.S.) derin saygýsýný ifade ettiðini hz.lerinin medrese, Medresenin giriþinde yine o yüksek heybetli kapýlar mevcut. Türbeler ve havuz diðerlerinden farklý olarak büyük kapýyla girilen medresenin içinde deðil. Medrese giriþinin sizlerde görebilirsiniz. Bu samimi ve duygusal ortamdan sonra bir sonraki ziyaretimiz için otobüsümüze bindiðimizde, zaten otobüse kadar bizimle gelen bu zaat efendinin müsadesi olursa hemen yanýndan bundan sonraki ziyaret yerine gidildiðinde tabiri caiz ise külliyenin bizimle gelmek istediðini söyledi. bahçesine varýyoruz. Aynen Buhara da ki gibi bizlere Burasý yüksek çýnar aðaçlarýyla yardým için çýkagelen bir zaat kaplý, ortada geniþçe bir havuzu daha. Otobüs þoförlerimiz var ve etrafta rengarenk çiçekler Taþkentli olduklarý için gide- ceðimiz yerleri ismen bilseler dahi adresini tam manasýyle bilemeyebiliyorlardý. Bu zaat bizi bir sonraki ziyaretgâhýmýza götürdü. Yolda bu zâtýn Hoca Ubeydullah Ahrar hazretlerinin camii imamý, Bahadýr Can adýnda bir nakþi derviþi olduðunu öðreniyoruz. Bu arada sisilemizde yer alan pîrandan Hace Emkenegi hazretlerini de ziyaret etmeyi düþünüyorduk. Burasýnýn gidiþi hakkýnda bilgi ararken bizimle gelen Bahadýr Can hýzýr gibi yetiþdi ve bu zaatýn 3-4 saat süren bozuk bir yolda gidildikten sonra ulaþýlacak bir köyde bulunduðunu söyledi. Þoförlerimiz hemen söze karýþarak; - "Bize verilen resmi izin þehir dýþýnda baþka bir yere gitmemize müsade vermiyor. Polis, kontrol merkezlerinde bunu tespit edip bize müþgilat çýkarýr." dediler. Bu sayede bu ziyaretin topluca otobüsle olamýyacaðýna karar vererek alternatif bir þe-kilde, hiç olmaz ise iki kiþiyi gönderip buranýn görüntüleri ile, hakkýnda bilgi edinmelerini saðlamayý düþünürken, yine o derviþ Bahadýr hemen ziyaret için durduðumuz türbenin önündeki taksi duraðýný göstererek, oraya ancak yolu bilen bir taksicinin arkadaþlarýmýzý götürüp sonra tekrar geri getirebileceðini söyledi. Taksicilerden bilen biri çýktý ve buraya gidebileceðini söyledi. Bizden ayrýldýktan sonra bozuk bir yolda saatlerce gitmiþler, hatta polislerde arkadaþlarýmýzý durdururarak kameralarýný uzun uzun incelemiþ. Onlara yanlarýndaki Darende gazetesinide göstererek kötü bir niyetlerinin olmadýklarýný izah etmiþler. En sonunda polisi de gazeteyi incelerken kameraya çekerek gönlünü yapmak suretiyle yollarýna devam edebilmiþler. Nihayetinde medrese ve türbeyi bulmuþlar. Medresesinde namaz kýldýktan sonra yapýlan tadilatlarý sormuþlar. Arkadaþlara oradaki yetkili kubbede meydana gelen büyük bir çatlak olduðunu göstermiþ. Zâtýn mescidin bahçesinde baþýnda üç tuð bulunan büyükçe, yüksek mermerle kaplý bir türbesi mevcut. Arkadaþlarýmýz ziyaretlerini yapýp, gerekli görüntüleri de kaydettikten sonra Semerkanta döndüler. Bizlerde iki arkadaþýmýzý gönderdikten sonra þehrin diðer tarafýndaki Timur'un büyük insanlar ve ailesi için yaptýrdýðý türbelerden müteþekkil çok geniþ mezarlýklarýn ziyaretine gidiyoruz.buraya onlar "Þah-ý Zinde" yani "Canlý Þah" manâsýna gelen bir isim vermiþler. Timurun buraya inþaa ettirdiði 36 türbeden Peygamber Efendimiz (SAV)'in mübarek amcazadeleri Kasým Ýbn-î Abbas hazretleride iþaretleri üzere buraya Ýslâmiyetin tebliði için gelmiþ ve bu uðurda þehit Timurun Heykeli düþmüþlerdi. O'na ait kabir-i þerifin bulunduðu bir yere tabi ki cansýz denilemezdi. Çünkü buradaki bir türbenin de kitabesinde yazan Ayet-i Kerime de (meâlen); Allah yolunda þehit düþenler ölmezler. ibaresi de bu ismi tasdikler nitelikteydi. Burasýnýn çevresi ayný zamanda þu anki insanlarýnda kullandýðý mezarlýklarla dolmuþ. Timur'un yaptýrdýðý mezarlara giriþ yol hizasýndan baþlýyor ve 40 geniþ merdivenle sürekli yükseliyor. Bu merdivenleri çýkýnca kendimizi bir yandan bitkin düþmüþ bir yandanda tepenin üzerine çýkmýþcasýna görüþ açýsý geniþlemiþ bulduk. Eski taþtan yapýlmýþ dar sokaklarý andýran bir yerden geçerek onlarca kubbenin bulunduðu alana intikal ettik. Yapýlan 36 türbeden sadece 13 tanesi ayakta kalabilmiþ. Bütün türbelerde hakim renk; Türk mavisi! çok deðiþik çok güzel bir mavi. Eski Türkler bedenden ayrýlan ruhun, gök yüzüne ulaþtýðýna inandýklarý için, yakýnlarý öldüðünde mavi renkli elbise giyerlermiþ. Ýslamiyeti kabul ettikten sonrada, maviden vazgeçmemiþler. Yaptýklarý türbelerin hemen hemen her tarafýnýn mavinin çeþitli tonlarý ile süslendiðini görüyoruz. Yavuz Bülent BAKÝLER deyimi ile; "Gökyüzünün o sonsuz derinliðinden, sanki kucak kucak huzuru alýp, türbe Hace Emkenegi Hznin Trbelerinin kaps 12 13

8 Gezi Gezi kubbelerinin üzerine, kapý ve pencere çerçevelerine, mezar süslerini serpiþtirmiþlerdir. Ýnsan Türkistan türbelerinin ve camilerinin masmavi çinilerini hayranlýkla seyretmeden, batýnýn "Turkuaz" dediði o meþhur Türk mavisinin müstesna yüceliðini tahmin bile edemez. Burada ilk önce Peygamber Efendimizin (SAV) amcalarýnýn oðullarý Kasým Ýbn-î Abbas hazretlerinin kabirlerinin bulunduðu kapýya yöneldik. Aðaç oymasý müthiþ bir kapýyý açarak içeiye girdik, yalnýz zannedildiði gibi direk karþýnýza kabir çýkmýyor. Uzunca bir koridordan ilerleyerek çilehanesi olduðunu öðrendiðimiz bodrum kattaki yeri ziyaret ediyoruz. Buda bizlere buralarýn sadece kabir olmadýðýný ayný zamanda bu topraklar üzerinde O zaatlarýn yaþadýðýný hatýrlatýyor. Üst kata çýkarak ilerledik orada kendilerine ait bazý þeylerde sergileniyordu. En nihayetinde köþede bir odada kibar küçük ama rengarenk taþlarla bezenmiþ bir kabir karþýladý bizleri. Ziyaretimizi yaparken o günün þartlarýnda sadece Allah'ýn dinini ve Peygamberini teblið için dünyanýn bir ucuna hicret edip geldiklerini düþündük. Onlar o gün oralara gelmeseydi biz bu gün bu topraklara gelemezdik, diye de düþündük. Türbelerde, Timur'un yakýnlarý yatýyor. Timur'un eþi, Timur'un dillere destan güzellikteki kýz torunu, ünlü bilim adamý Uluð beyin hocasý, Þad Mülk Aka, Tuðdu Tekin ve Þirin bey gibi bir çok devrinin mühim insanlarý da bu türbelerde sonsuzluk uykularýna uzanmýþlar. Her Timurun Kabri/Semerkant türbe ayrý bir mimarý tarzýn özelliklerini yansýtýyor. Bu bakýmdan kullanýlan tuðlalar, çiniler, ölçüler, süslemeler... birbirinden farklýlýk arz ediyor. Buradan çevredeki diðer türbeleri de ziyaret ederek ayrýlýyoruz. Þehrin yöresel pazarýnýn bulunduðu yere giderken tam köþeye biblo gibi inþaa edilmiþ bir Camii görüyoruz, tabi böyle bir camiinin fotoðrafýný çekmek isteyen arkadaþlar otobüsümüzü kenarda durdurdular. Buradan þehir pazarýnýn kurulduðu yere geçerek burayý gezmeye baþladýk Rengarenk þekerler, her türlü sebze, çeþit çeþit ekmekler hatta üzerinde el yazýsý bulunan yuvarlak ekmeklerden iki tanede hatýra olarak aldýk. Yaklaþýk beþbin metrekare, üzeri atermit çatýlarla kapatýlmýþ bu pazar alanýnda istediðiniz herþeyi neredeyse bulmanýz mümkün. Bizlerde öðlen yemeði için gerekli olabilecek malzemeyi buralardan alýyoruz. Alýþveriþimiz nihayet bulunca sabahleyin otelin yanýnda görüp merak etme-mize raðmen programýmýzýn sýrasý gereði sabah gezemediðimiz yerlere sýra yeni geliyordu. Otelimizin yanýndaki uzun yolun sonunda mavi kubbeleriyle dikkat çeken büyük yapýnýn Timur'un kabri olduðu öðreniyoruz. Gezimize buradan devam ediyoruz. Yapýya giderken taþtan bir yolda ilerliyoruz. Biraz merdiven inince yanlarda abdest için yerlerin mevcut olduðunu görüyoruz. Buradaki geniþ bir odayýda turistlere yönelik yöresel kýyafetler satan bir yer haline getirmiþler. Biz yine ortadaki taþ koridordan yürüyerek devam ediyoruz. Karþýmýza yüksekçe iþlemeli bir kapý çýkýyor. Bu kapýdan geçince türbe bahçesinede girmiþ oluyoruz. Yine taþ döþeli bir avlu mevcut. Türbe giriþi sol taraftan Uzunca bir koridorla türbenin bulunduðu orta kýsýma geçiliyor. Muhteþem bir kubbesi var. Daha yeni yapýlmýþ gibi duruyor. Mavi çinili zarif bir kubbe. Burada þunu belirtelim ki; Özbekistan da gördüðümüz tarihi eserlerde büyük bir restorasyon faaliyetleri var. Bu restorasyon çalýþmalarý o kadar dikkatli, aslýna uygun yapýlýyor ki, eski -yeniyi bir birinden ayýrt etmek imkansýz. Bizim ülkede çoðu yerde olduðu gibi "yama olarak" yapýlmýyor. Burasý da belki yeni restorasyondan çýkmýþ olabilir. Yivli kubbe küresini çepe çevre kucaklayan çini duvarlarda, geniþ bir kuþak þeklinde Kufi hatlarla Allah kelamý var. Koridorda döneme ait tarih eserlerde mevcut. Gezdiðimiz yer türbeden çok müze statüsünde artýk bunu giriþte tur için kesilen biletlerden daha iyi anlý-yoruz. Esas kabirlerin bulunduðu büyük kubbe altýna gelince muazzam bir görüntü karþýlýyor bizleri; o büyük kubbe ve etrafýmýz rengarenk çinilerle bezenmiþ. Çeþit çeþit desenler kolonlarý süslemiþ. Timur ve yakýn ailesinin kabirleri burada yer alýyor. Geniþ ve olabildiðince pýrýl pýrýl bir gökuþaðý altýn da, altý mezar olduðunu görüyoruz, esas mezarlar bir alt katta. Burada alt kattaki mezarlarýn tam üzerine "lahitler" yapýlmýþ. Timur Timur Klliyesinden Bir Grnm tam ortada yatýyor Timur'un sade sandukasý siyaha kaçar koyu yeþil mermerden yapýlmýþ. Dikdörtgen prizma þeklinde. Türbenin mihrabý, taþlar ve çinilerle binlerce tuðla iþlenmiþ, çeþitli renk þekil ve çizgiyle güzellik oluþturmuþ. yine burada duvarlara Sanatkârâne bir þekilde Ayet-i kerimeler nakþ edilmiþ. Türbenin kubbesi ayrý bir mükemmellikte tam bir çiçek bahçesi Timur'un saðlýðýnda yapýlan ve 14 yýlda inþa edilen türbenin sadece kubbe kýsmý 15 yýlda restore edilmiþ. Buradan aþaðýya, esas mezarlarýn bulunduðu alana taþ bir merdivenle indik. Timur'un mezarý beyaz bir mermerle kaplý mermer ortadan kýrýk. Sebebini sorduðumuzda Rus Antropologlarýnýn Timur'un mezarýný açtýklarýný Kemiklerini incelediklerini ve sonra tekrar kapattýklarýný söylediler. Ayrýca Timur'un bir türbeyi daha kendi saðlýðýnda, Hz.Peygamber soyundan gelen Ýmam Berke için yaptýrmýþ, kendisinin de Mahþer günü kalkýnca, Peygamber soyundan gelen bu muhterem zatýn eteklerine sarýlacaðým diyerek buraya defn edilmesini vasiyet etmiþtir. Mezarlardan birisinin de hocasýna ait olduðunu öðreniyoruz. Tarihi kaynaklara göre; Timur'un saçlarý anadan doðma beyazdý. Ýnce uzun boylu çok cesur bir hükümdardý ilk muharebeye katýldýðýnda 12 yaþýndaydý. Bir defasýnda 300 kiþilik kuvveti ile tam on bin kiþiyi yendi 27 yaþýnda cihangirlik mertebesine yükseldi. Timur arapça ve farsça biliyordu. Devlet mührünün üzerinde Allah adaleti emreder. Ayeti kerimesi kazýlý idi Tecrübem bana gösterdi ki din ve adalet üzerine kurulmayan bir devlet uzun süre yaþayamaz. diyen Emir Timur, vergi adaletsizliðini, rüþveti ve halka baskýyý kaldýrdýðýný, milleti silip süpüren kötülüklerin bunlar olduðunu belirtmiþtir. Dünyaya ismini duyurabilmiþ ender kumandanlardan birisi. 26 ülkeyi islâmlaþtýrýp birleþtirme düþüncesiyle feth eden timur fetihleri bitirip geri dönünce ülkelerin bir çoðu daha Timur kendi memleketine dönmeden baðýmsýzlýklarýný ilan edip isyan ediyorlar. Belki iyi bir düþünce ile yola çýkýyor lâkin kullandýðý metod þiddet olunca dünyada pek hoþ karþýlanmýyor kendisi. Ama burada hala çok sevilen bir lider. Heryerde heykelleri ve yaptýrdýðý eserleri mevcut Burasýnýn tam karþýsýndaki büyük türbeye yöneliyoruz. Burada Seyyid Þeyh Burhaneddin Toharcî hazretlerinin metfun olduðunu öðreniyoruz. Kendisini Peygamber Efendimiz (SAV)'in Sakal-ý Þerifinden de bir parça vererek buralara gönderdiðini anlatýyor türbedarý.türbenin yüksekçe bir kubbesi mevcut, içerisinde bulunan Seyyid Burhaneddin hazret

9 irdar Medresesi lerinin ve evlatlarýna ait kabirler gayet mütevazi. Türbedar bize burayý da Emir Timur'un yaptýrdýðýný ve Peygamber Efendimiz (SAV)'e ait Sakal-ý Þerfi'in bir misk-i anber kutusu içerisinde (yukarýdaki kubbe tavanýný gösterek) "- Tam üzerine konulmuþtur." diyorlar. Burada Sakal-ý Þerif-i de ziyaret edip ayrýlýyoruz. Öðlen namazý yaklaþýyor bizde Þardo, Uluðbey ve Tillo Kori medreselerinin bulunduðu yere gidiyoruz. Burasý muazzam heybetli bir yer. Bu medreseler muazzam bir heybete sahip vede Semerkantýn en büyük medreseleri. Devlet bu üç tarafý medreselerle çevrili yerin diðer tarafýný binlerce kiþinin oturabileceði bölümler yaparak tören alaný yapmýþ. Ortaya yuvarlak büyük bir sahne koyacak kadar geniþ bir yer mevcut. Heybetli kapýlar ve de yanlarýndaki minareleri akýllara durgunluk verircesine gökyüzüne doðru uzanýp gidiyor. Ýnsanýn altýnda iken yukarýya doðru bakmaya korktuðu bu kapý ve minarelerin metre civarýnda olduðunu öðreniyoruz. Ýþte bu insanlar diyoruz islamiyete olan aþklarýný bu taþlara nakþ etmiþler adeta. Kapýdaki motiflerin içindeki kaplan figürü Efendi hazretlerinin dikkatini çekiyor ve Özbekistanýn en yüksek banknotu olan 200 Som'un üzerinde bunlarýn olduðunu tespit ediyor. Bu da þimdi bile insanlarýn bu esere ne kadar saygý duyup onlarý benimsediklerini ve onlarla hakklý gurur duyduklarýný gösteriyor bizlere. Ýçeriye girdiði-mizde sanki diðer medrese kalýplarýnýn çok daha fazla büyütülmüþ modelleri karþýlýyor bizleri. Ýçerideki eskiden medresenin derslikleri olarak kullanýlan odalar artýk turistlere hizmet veren dükkanlar olu vermiþ.yöresel müzik aletleri, semaverler, kýlýçlar, kamalar, ipek halýlar, kilimler, yolluklar, eski kitaplar, takýlar, süs eþyalarý, kalpaklar, el iþi metal tepsi içi yazanlar, vs. bir çok kültür ve tarih kokan eserleri o otantik ortamda inceleme fýrsatý bulmuþtuk. Etraftaki yüksek þaheserlerin üzerindeki inanýlmaz renkteki Turkuaz renkli çinileri gördükçe manevi bir büyü bizi adeta sarýyordu. Sanki bir masal ülkesindeydik ve bazen aklýmýza gelmiyor deðildi Türkiyeye dönünce buralarý nasýl ifade edecektik? Aklýmýza birden çektiðimiz resimler geliyordu ve rahatlýyorduk. Þimdi oralarýn ifadesinde ne kadar yetersiz kaldýklarýný daha iyi anlayabiliyoruz. Ýnsan oðlu görüntü transferi yapan fotoðraf makinalarýný icat etmiþ ama karýþýk hâl ve duygularýda insanlara gösterip hissettirecek bir cihaz icat etse keþke diyerek a n l a t ý m d a kelimelerin bile ne kadar aciz kaldýklarýný görebiliyoruz. Oralarý biraz hissedip anlaya bilmemiz için gördüðümüz yerleri anlatýlanlar doðrultusunda biraz tefekkür etmek gerekir diye düþünüyorum. Tüm bu büyük medreselerde envai çeþit güzellikler sergilenselerde biz yinede; "- Keþke buralar aslýna uygun olarak (Medrese-Okul) kullanýlsa o zaman buralarý yaptýran zaatlarýn ruhlarýda þaad olur." diye düþünüyoruz. Bu devasa medrese ve mescitlerin içinde saatlerin nasýl geçtiði anlaþýlmýyor. Öðlen namazý için içeride mimber, mihrab ve bir kaç saf ile sýnýrlandýrýlmýþ adeta müze mescide gidiyoruz (Medrese içerisinde müzede sergilenen eserlerin yanýnda bir bölüm gibi restore edilen mescid sanki müzeye ait bir bölüm gibide duruyor.). Burasýnda duvarlardan baþlayýp, mihrap, minber ve tavana kadar devam eden muhteþem süslemeler kendilerine bizleri hayranlýkla seyre daldýrýyor. Öðlen namazlarýmýzý burada eda ederek otobüsümüzün yanýna dönüyoruz. Bizlerde bu arada pazardan aldýðýmýz çeþit çeþit malzemelerle öðlen yemepi hazýrlýðýna koyuluyoruz. Medreselere müteveccih otobüsümüzün gölgesine kuduðumuz mütevazi soframýzda karýnlarýmýzý doyuruyoruz. Yemekten sonra doðruca otobüsümüze binerek bizi bekleyen uzun yolculuðumuza devam ediyoruz. Gözlerimiz Semerkantýn üzerinde batan güneþe takýlý veririken bedenlerimiz ise o beldeden yavaþ yavaþ uzaklaþýyorlar... Bir dahaki sayýda TAÞKENT.. Mehmet Göçer Gazeteci- Yazar Merhum Ýsmail Hakký Toprak'ýn Yenice ziyareti, onarýmýna baþlanmak üzere olan Sivas Ulu Camii'ne yardýma çaðrý þiirim. Yýl li yýllar. Sivas'ýn manevi simalarýndan Ýhramcýzade Ýsmail Hakký Toprak, Darende ye ziyaretinde, köyüm olan (þimdi kasaba) Yenice'yi de þereflendirmiþti. Mayýs sonu veya, Haziran ayý ortasý olduðunu hatýrlýyorum. Gazi Baðý (Kazý Baðý da denir) çimeni bol bahçemizde çay içiyorlardý bir grup dostlarla. Birkaç gün önce; daha önce ki yýl gördüðüm Sivas Ulu Camiinin onarýmýna yardým toplanýyormuþ diye bir duyum almýþtým yaþlarýndayým Ruhsati babanýn þiirlerinin etkisinde kalarak þiir yazmaya baþladýðým aylar - yýllar. Sivas Ulu camiinin onarýmýna katkýda bulunmalarý için halký yardýma çaðýran bir þiir yazmak gönlüme doðdu ve yazdým. Güzide toplulukla çay içilirken, merhum Ýsmail Toprak'ýn bir cesaret iþi dizinin dibine diz çöküp, yazdýðým þiiri okudum. Hoþuna gitmiþ olmalý ki 3 defa tekrar tekrar okuttu. "Güzel olmuþ, bunu bir kaðýda yaz bana getir." buyurdular. Buyruk yerine geldi. Bu þiirin müteaddit defalar on binlerce tab ettirilerek, bir çok il ve ilçelere daðýtýlarak, bu camiye yardým toplanmaya vesile olduðunu söyleyenler olmuþtu. Hatta Konya da bir gazelhanýn bu þiiri okumasýndan; yan kýsýmdaki odadan dinleyip etkilenen hayýr sever bir hanýmefendi, kol ve boðazýnda ki bütün altýnlarý tabaðýn üstüne koyup Hayrýma bunu harcasýnlar dediði kulaðýma gelmiþti o tarihlerde. Allah hayrýný kabul etsin. Ulu Camiye yardým þiirimde kaybolan þiirlerimin içindeydi günü Darende de medfun Somuncu Baba Camiinde namaz sonrasý ayný camiinin Ýmam Hatibi Hamidettin ATEÞ Efendi ile kýsa bir sohbette, söz Sivas Ulu Camiine dayandý" o camiinin bu yýl vakýflarca bahçe düzenlemesi yapýlacak" Bir Hâtýra Bir Þiir dedi ve ekledi. -Ulu Cami ye yardýma çaðýran þiiri siz mi yazdýnýz.? diye sordu -Yazmadým, ama yazdýrdýlar. Bir ilham geldi. O þiir oluþtu. Ancak o þiiri kaybettim cevabýný verince o bende var dedi, fotokopisini istirham ettim þiir aþaðýda, tarih yazýlmamýþ ama 1952 olsa gerek Ancak Sivas ta meslektaþýmýz Sanat Basým evinin azizliðine uðramýþ, birde baþlýk atmýþlar. Þiirimi kendi kalemimden arz ederim; Yetim gibi boynun bkm Sivas ta Vatanda yardm et Ulu Camiye Temsili kimsesiz bir madur hasta Vatanda yardm et Ulu Camiye Merhameti olan vazgemez bundan Minaresi tamir ister bir yandan "Ben hayr severim" diyorsan candan Vatanda yardm et Ulu Camiye Sizden himmet ister nusrat Hakk tan Perian hali var fark yok oktan rm aac mahvolmu kkten Vatanda yardm et Ulu Camiye Duvarn yamur yadka blm Dklm kireci talar krlm Kapsn aa kurtlar yemi Vatanda yardm et Ulu Camiye Bak Hristiyan a yolunda kalmaz Kilisesini tamir etmekten ylmaz Kuru dava ile Mminlik olmaz Vatanda yardm et Ulu Camiye Hamiyyet seversen elden nce ver Pangonut liray hesabnca ver ok vermezsen az ver kudretince ver Vatanda yardm et Ulu Camiye Hatýra Altun mrn bir gn gemez pul olur Hep kazancn varislere mal olur Ata sz damla damla gl olur Vatanda yardm et Ulu Camiye Dnyaya gelip de grdn m gmez Ecel erbetini bir Mevla imez Byle efdal sevap eline gemez Vatanda yardm et Ulu Camiye Bu camiinin hali cier yakyor Tamir diye mell,mell bakyor Gayri mslm grse "yazk" ekiyor. Vatanda yardm et Ulu Camiye Karamsarlklar gnlnden kaldr Dn bu dnyann sonu ne haldir.? Byle yere bir ver binden efdaldir. Vatanda yardm et Ulu Camiye Hayr ie asla yolun gitmez mi? Yoksa kadir Mevlam nasip etmez mi? Canm bir liraya gcn yetmez mi? Vatanda yardm et Ulu Camiye Ger der M min sek yansn zmz Bunun iin Turap edek yzmz ALLAH seversen krma nazmz. Vatanda yardm et Ulu Camiye. Mehmet G ER 17 16

10 Basýndan Basýndan 18 19

11 Altun Silsile Altun Silsile Mevlüt SARIOÐLU Necmettin SARIOÐLU H.683/M.1284 Yýlýnda Buhara'nýn Sühari köyünde doðdu. Bütün hayatý orada ve Buhara'nýn diðer köylerinde geçti; dolayýsýyla onun, Hacegan'ýn "Seferder vatan" prensibine sadýk kaldýðý söylenebilir. Emir lakabý Hz. Peygamber'in neslinden olduðuna, Buhara'nýn Farsça (veya Tacikce) lehçesinde Çömlekci manasýna gelen Külal kelimesi ise mesleðine iþaret eder. 1 Uzun boylu, geniþ omuzlu, beyaz nurani simaya sahip, heybetli ve pehlivan bir zat idi. Daha genç yaþlarda güreþe merak sarmýþ olup, esas mesleði çömlekçiliktir. Zat-ý alileri Havace Muhammed Baba Semmasi Hz.leri tarafýndan güreþ meydanýnda teslim alýnmýþtýr. Mübarek validelerinden nakildir ki; "Ben Emir Külal'e hamile iken; þüpheli bir lokma yesem, karýn aðrýsýna tutulurdum. O lokmayý midemden çýkarmadýkça o aðrýdan kurutulamazdým. Bunun için yediðim lokmalarýn helâlden olmasýna azami gayret sarfederek, onu dünyaya helâl lokmayla getirdim ve ona helâl süt emzirdim. Babalarý Seyyid Hamza Medine-i Münevvere'den Buhara'nýn Efþene köyüne gelmiþtir. Günlerden bir gün Seyyid EMÝR KÜLÂL K.S. Seyyid Emir Külal Hz nin Türbesi zamanýn meþhur evliyalarýndan Seyyid Ata, bu köye gelerek Seyyid Hamza ile dost oldular. Yine bir ziyaretlerinde ona müjde verdi ki; - Ey kardeþim! Cenab-ý Hakk sana öyle bir evlat nasip edecek ki; cihan baþtan baþa onun hizmetine girecek. Doðduðu zaman ismini "Emir Külal" koymaný isterim. Verilen müjde gerçekleþmiþ, Seyyid Emir Külal hz.leri bu keramet mucibince doðmuþtur. Aþaðýda da bahsedileceði gibi, kendisini Muhammed Baba Semmasi hz.leri tespit etmiþ ve onu büyük bir kemâle yetirmiþtir. Rivayet odur ki; Hz.Pir Semmasi efendimizi güreþe geldiði için bazý kimseler ayýplamýþlardýr. O ise; geliþ sebebini güreþen Emir Külal Hz.lerine iþaret ederek; - Biz buraya ilerde ümmete derman olacak bir aslaný avlamaya geldik, diye izah etmiþtir. Ýþte o anda Emir Külal Hz.leriyle Hz.Pir göz göze gelmiþ ve o nazarýna yirmi sene Baba Semmasi'nin terbiye ve irþadlarýyla yetiþmiþtir. Emir Külal, Semmasi'nin daha bebekken manevi evlat olarak kabul ettiði, Bahaeddin Nakþibend'in tasavvuf terbiyesi ile görevlendirildi. Mevcut kaynaklardan bu terbiyenin merhalelerini takip etmek pek mümkün deðildir. Ancak Fahreddin Ali'nin kaydettiðine göre bu vazifeyle görevlendirildikten bir süre sonra Emir Külal Suhari de yapýlan bir camiye tuðla taþýmakta olan Hace Bahaeddin'i çaðýrýp Ruhaniyetinin kuþu beþeriyet yumurtasýndan çýktý diyerek ona sülukünü tamamladýðýný belirtmiþtir. Kendileri ise Hz.Nakþibend gibi bir padiþahýn yetiþtirilmesiyle vazifelendirilmiþ ve o görevini de en iyi biçimde deruhte etmiþtir. Kerametleri sayýlmayacak kadar çoktur. Ancak daha pehlivanlýðýnda; kendisinin seyyid olmasý hasebiyle güreþmesini ayýp layan bir zata gösterdiði bürhan nakledilmeye deðer. Adý geçen þahýs düþüncesinden dolayý bir sekir haline düþmüþ, kendisini rüyasýnda bataklýkta boðulurken görmüþtür. Tam boðulacaðý esnada Emir Külal Hz.leri elinden tutarak onu o bataklýktan çýkarmýþ, ayný anda da uyanarak Emir Külal Hz.lerini karþýsýnda bulmuþtur. Seyyid o zata hitaben : - Ne için güreþtiðimi anladýnýz mý? Bazen de sizin gibilerini çamurdan çýkarmak için güreþiriz, diyerek kemalatýný göstermiþlerdir. Yine bir gün mübarek hocalarý Muhammed Baba Semmasi hz.lerinin meclisinde otururken, o civarýn insanlarýndan iki gurup birbirleriyle kavga ettiler. Ýçlerinden birisinin diþi kýrýldý. Baba Semmasi hz.lerine kendilerini uzlaþtýrmasý için müracaat ettiler. Baba Semmasi hz.leri kýrýk diþi Emir Külal hz.lerine vererek, bu iþi halletmesini istedi. Pîranýn ruhaniyetine sýðýnarak diþi kýrýlan yere koymuþ ve üzerine bir defa mesh etmiþtir. Böylece diþ anadan doðma gibi orjinal halini almýþ ve dâvâ kapanmýþtýr. Kendisinin maddi ve manevi heybetinden insanlar deðil hayvanlar bile çekinirdi. Bir defasýnda meþhur evliyalardan Harun Ata'nýn kabrini ziyarete giderken, yollarýna bir arslan çýkmýþ, yanýndaki talebeler korktularsa da kendileri arslanýn Hace Muhammed Baba Semmasi Hz. nin Külliyesinin Giriþ Kapýsý Seyyid Emir Külal Hz nin Kabri yelesinden tutarak yolun kenarýna çekmiþtir. Talebeler geçtikten sonra, arslan baþýný Emir Külal hz.lerinin ayaklarýna koyarak, ona saygý gösterisinde bulunmuþtur. Ýþin hikmetini soran talebelere þu açýklamayý yapmýþlardýr: - Allah'tan hakkýyla korkanlar, baþka þeyden korkmazlar. Gerçek korkaklar, Allah'tan korkmayanlardýr. Rivayet edilir ki; Bir köyde salih zatlardan birisi vefat edeceði sýrada, cenaze namazýnýn Emir Külal tarafýndan kýldýrýlmasýný vasiyet etmiþti. Ancak Seyyid Emir Külal, o köye çok uzak bir mahaldeydi. Ona haber göndermeyi düþünenler Þeyh Sufi ismindeki bir zat tarafýndan engellendi. Ayný zat Emir Külal hz.lerinin büyük bir veli olduðunu, haberci göndermeden de kerameten köye gelebileceðini söyledi. Gerçekten de Emir Külal hz.leri ayný gün teþrif etti. Onun bu kerametini gören köylüler, karþýlamaya koþtular ve onu daha çok sevip ona baðlandýlar. Hz.Pîr, ölen zatýn cenaze namazýný kýldýrarak, cemaatla birlikte götürüp defnettiler. Oradaki alimler, kendilerine bir iþaret olup olmadýðýný sorduklarýnda, þu hadis-i þerifi okudular : "Mü'min mü'minin aynasýdýr." Bu cevap karþýsýnda hayranlýklarýný gizleyemeyen alimler, onu takdir ettiler. O alimlerden Mevlana Taceddin'i manevi evlatlýða kabul buyurdular. Bir defasýnda Emir Külal Buhara'da Cuma namazýný kýlýp, talebeleriyle birlikte ikamet ettiði yere dönüyordu. Yolculuklarý sýrasýnda Gülabad ile Fetihabat arasýnda yeþillik bir yerde oturan bir cemaata rastladýlar. Bunlar keþiften kerametten bahsediyorlardý. Aralarýnda Timur Han'da vardý. Emir Külal hz.lerini talebeleriyle gören Timur Han, onlarýn kim olduðunu sordu. Emir Külal olduðunu öðrenince de; yanlarýna koþarak, ta'zim ve edeble; - Efendimiz! Biraz istirahat etseniz. Bize de nasihat ve sohbet ederek bizi bereketlendir seniz, dedi. Bunun üzerine Seyyid Emir Külah Hz.leri : - Bizim sözümüz gizlidir. Ancak senin büyük bir vazifeyle vazifeli olduðunu bildiririz. O iþi baþara

12 22 Altun Silsile Ûrucunun burûcundan tülû eyledi bir mehtab Anâ Seyyid Külâl dendi gönüller kýldý nûrâni caðýnýzý da müjdeleriz, diyerek ayrýldýlar. Evlerine varýnca, yatsý namazýný kýlarak teveccüh yaptý. Teveccühden sonra talebelerinden Þeyh Mansur'u yanýna çaðýrarak, onu Timur'a gönderdi. Bunun üzerine talebe Timur'a gelince; Hz. Þeyhin emrini iletti. Onun pîranýn emriyle derhal Harezm ve Semarkand'ý fethetmesini söyledi. Haberi alan Timur, derhal harekete geçti. Kýsa bir zamanda Harezm ve Semerkand'ý fethetti. Seyyid Emir Külal Hz nin Kabri Emir Külal hz.lerinin talebelerinden birisi Kermine'ye gitmiþti. Burada bazý tarikatçýlarýn sohbetine iþtirak etti. Onlardan herbiri kendi üstadýný methederek, þaþalý sözler kullanýyorlardý. Onlarýn bu sözlerine dayanamayan Seyyid Emir Külal hz.lerinin talebesi, kendi üstadýný methederek, onun hem seyyid hem de bir mürþid-i kâmil olmasýndan bahisle onlara cevap verdi. Onlar alay ederek, talebeye dediler ki; - Eðer senin þeyhin gerçekten dediðin gibiyse, onun himmetine müracaat et; þu aðaçlardaki kuþlardan birisi önümüze düþsün. Müraacatýný yapan talebe, daha baþýný mürakabeden kaldýrmadan kuþlardan birisi cemaatýn üzerine düþüverdi. Yine bir gün bir imaret yaptýrýrken çalýþanlardan bazýlarý : - Eðer Seyyid Emir Külal, gerçekten veli ise; herbirimize sýcak birer ekmek getirir, dediler. Biraz sonra Emir Külal hz.leri evden inþaata gelmiþti. Ancak yanýnda bir þey gözükmüyordu. Çalýþan iþçiler : - Gördünüz mü, velî olsaydý bizim istediðimizi getirirdi, diye söylendiler. Onlar böyle konuþurken Emir Külal hz.leri ayaða kalkarak : - Be hey tahammülsüzler! Ýþte istediðiniz, diyerek elini koynuna sokup, herkese birer sýcak ekmek ikram etti. Talebelerinden birisi nakletti: Bir gece öyle bir iþtiyak halindeydim ki, þiddetle þeyhimi arzu ettim. Hane-i saadetlerine geldiðimde, odalarýnda kalabalýk bir cemaat baþlarý yere eðik, murakabe halinde oturuyorlardý. Bende baþýmý eðerek oturdum. Biraz sonra baþýmý kaldýrdýðýmda odada kimsenin olmadýðýný gördüm. Ancak Hz.Seyyid beni müjdeleyerek : - Sana müjdeler olsun. Gördüðün ricalül gayblar ve evliyanýn kibarlarýydý. Aralarýnda; Abdulhalýk Goncdüvani ve Hace Külal'da mevcuttu. Ýrfan ve edeple de yekdane olan bu mürþid, talebesi olduðu halde Þah-ý Nakþibend Hz.lerine incitici veya üzücü en ufak bir harekette bulunmamýþtýr. Kendileri açýk zikirle meþgul olduklarý halde, Þah-ý Nakþibend Hz.leri halkalarýna oturmamýþ, onu bu hareketinde ve zikrinde serbest býrakmýþtýr. Son zamanlarýnda devamlý kýbleye dönerek oturmuþ ve sanki dergah-ý ilahiyye ile mükalemede (konuþuyor gibi) gibi ifadeler içerisinde olmuþtur. Ve nihayet hicretin 772 senesinin cemaziyyel evvel ayýnýn sekizinci perþembe günü, sabah namazý vaktinde irtihal buyurmuþlardýr. Ýrtihalinden evvel; hususi odasýnda üç gün, üç gece dýþarý çýkmadý. Neden çýkmadýðýný soranlara buyurdu ki: - Üç geceden beri, ruz-u mahþerde benim ve talebelerimin hali nice olur diye düþünüyordum. Gaybdan kulaðýma bir ses geldi ki : "Ey Emir Külal! Kýyamet gününde seni, senin talebelerini, dostlarýný, hatta senin mutfaðýndan uçan bir sineðin üzerine konduðu kimseleri bile affettim dedi. Kabirleri Sühare'dedir. Allah (c.c) bereket ve füyuzatlarýndan ayýrmasýn. Amin. KAYNAKLAR: 1- Ýslam Alimleri Ansiklopedisi, C.11, s.20-36, s. 137 Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi de Pek bereketli ve verimli bir hayat yaþayan Es- Seyyid Osman Hulusi Efendi. Henüz beþ yaþlarýnda iken Nakþibendiyye Tarikatý meþayýhýndan mürþid Ýsmail Hakký Toprak Efendi ye intisab ederek seyr ü sülükünü tamamlamýþ: ardýndan ömrünü baþta irþad ve teblið olmak üzere maddi ve manevi konularda insanlara hizmetle geçirmiþtir. Ayrýca bu hususta sergilediði insan sevgisi ve cömertlik gerçekten örnek alýnacak niteliktedir. Birçok camii, okul ve benzeri müessesenin yapýlmasýna öncülük ettiði gibi, manevi fuyuzatýný da taleb eden ihvana bolca ve cömertçe sunarak, özellikle kendi bölgesinde mevcut islami ortamýn geliþmesine ve irtihalinden sonra da devam etmesine büyük oran da yardýmcý olmuþtur. Bu tebliðimde Es-Seyyid Osman Hulusi Efendinin hayatýna kýsaca temas ettikten sonra, cömertlik demek olan "Sehavet"i ve bu vasfýn O'nun hayatýndaki tezahürlerini kýsaca arz etmeye çalýþacaðým A-ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ Darende'nin Hacýlar Þeyhli Mahallesinde 1914 yýlýnda (Hicri olarak 1331) dünyaya gözlerini açan Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi, hem baba ve hem de ana tarafýndan Peygamberimize ulaþýr. 36 kuþaktan Hz.Muhammed'in ve 12. Kuþaktan da Þeyh Hamid-i Veli'nin torunudur. Babasý Þeyhzadeoðullarýndan Hasan Feyzi Efendi, annesi ise Fatýma Hanýmdýr. Ýlk önce mahallesindeki Hacýlar Þeyhli Camii Medresesi'ne devam ederek Kuran-ý Kerim'i öðenmiþ, daha sonra da Dutluk Sýbyan Mektebi'ne devam etmiþtir. Darende de 1923 senesinde açýlan Cumhuriyet Ýlkokulunu yýlýnda tamamlamýþtýr. Bu esnada ayrýca Arapça ve diðer temel islami ilimleri de okumaya gayret sarfetmiþtir. Nitekim okuduðu islami ilimlere kitaplarý zikrettiði manzumesine þöyle baþlamýþtýr. Pek küçükken o deryalara bir bir daldým Her birinden ne kadar nasibim varsa aldým Emsile meseleyi kýldý kürþad Nasara yensuru nasran ve nihad. Sempozyum ÝNSAN SEVGÝSÝ ve SEHAVET Doç. Dr. Yakup ÇÝÇEK M.Ü. Ýlh. Fak. Öðretim Üyesi Bu þiirin devamýnda, Emsile, Bina, Maksud, Avamil, Kafiye. Camii'nin þerhi, Tefsir, Mantýk ve Meain gibi kitap ve ilimleri okuduðunu anlatmaktadýr tarihinde Naciye Haným'la evlenen Es- Seyyid Osman Hulusi Efendinin bu evlilikten beþ oðlu, beþ de kýzý dünyaya gelmiþtir yýlýnda askerlik görevini yapan Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi, babasýnýn 1945 senesinde vefat etmesi üzerine Þeyh Hamid-i Veli Camii'nde Ýmam- Hatiplik vazifesine baþlamýþ ve bu görevine 1953 yýlýna kadar fahri, devamýný da kadrolu olarak, emekli olduðu 1987'ye kadar devam etmiþtir. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi, 14 Haziran 1990 Perþembe günü vefat ederek bu fani dünyadan ebedi aleme irtihal eylemiþtir. Kabri, Þeyh Hamid-i Veli Camii haziresinde bulunmaktadýr. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi, Bir yandan irþad hizmetlerini sürdürürken, diðer taraftan da Darende ve çevresindeki bir çok sosyal hizmetin vucut bulmasý için çalýþmýþtýr. Çalýþmalarýnýn iki yönlü yani hem dünya ve hem de ahiret için oluþu dikkat çekicidir. O cami, külliye yapmanýn ve yaptýrmanýn yanýnda, eðitim ve saðlýk kurumlarý, hatta fabrika inþasý içinde çalýþmýþ ve bunlarýn kurulmasýna da öncülük etmiþ, vesile olmuþtur. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi'nin Divan-ý Hulusi-i Darendevi adlý bir Divan'ý ile Mektubat-ý Hulusi-i Darendevi isimli kitabý vardýr. Bu ikinci eserinde onun mektuplarý yer alýr. Hem irþad ve hemde çeþitli hizmetlere öncülük eden Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi bu mektuplarý ile bir taraftan müntesiplerine nasihatlarýný ulaþtýrýrken, diðer taraftan da onlara çeþitli hizmetlerin görülmesi yolunda bir takým dilek ve teþviklerini bildirmiþtir. Mektuplarýný mensur, manzum ve bir çoðunuda manzum-mensu þeklinde yazan Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi þiir ve yazýlarýnda çoðunlukla Hulûsi ismini kullanmakla bazen da Muhyi mahlasýný tercih etmiþtir. Oðullarýna yazdýðý mektuplarda da Sevgi ve nasihatýn; anne -babasýna yazdýklarýnda hürmet ve þükranýn, arkadaþlarýna yazdýklarýnda muhabbet ve vefanýn ve bir kýsým günah ve kötü alýþkanlýklara dalmýþ 23

13 Sempozyum Sempozyum lara yazdýklarýnda da emr-i bi'l-ma'ruf ile hakký tavsiyenin yer almasý, mektuplarda ki üslubun temel özelliðini oluþturur. Ayrýca genelde manzumelerini ve mektuplarýný sade bir dille ve konuþma üslubu ile kaleme almýþ olmasý, onun bu konudalar da sanat endiþesinden uzak olmasýnýn ve muhataplarýnýn gönlüne hitap etmeyi esas almasýný bir göstergesidir. Öte yandan þiirinde, mektuplarýnda ve yaþam biçimini tasvir eden yazýlarda dini duyarlýðý canlandýrýcý ve coþturucu bir etkinin varlýðýný da dikkat çekmektedir. Bütün bunlar onun dini hayatýnýn ilim olarak da, amel olarak da ne kadar büyük derinliðe sahip olduðunu gösterir. B) ES-SEYYÝD OSMAN HULUSÝ EFENDÝ DE SEHAVET VE ÝNSAN SEVGÝSÝ Sehavet cömert ve eli açýk olmak demektir.arapça da cud sözü de cömertlik anlamýndadýr. Nitekim çok defa sehavet ile cud kelimeleri ayný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (K.S) Baþarýlý Öðrencilere Ödül Verirken anlamda olmak üzere birbirlerinin yerlerinde kullanýlýr. Cud aslýnda seha, semahat, kerem, bezl, cömertlik manalarýna gelir. Cömert kiþiye sahi, cevad veya kerim de denir. Cömertliðin zýddý cimrilik olup, Arapça da bulh kelimesiyle ifade edilir. Cimriliðin aþýrý derecesine ise þuhh ismi verilir. isra sözcüðü, baþkasýný kendine tercih etmek manasýna da istimal edilir. Risale-i kuþeyri nin müellifi meþhur alim Üstad kuþeyri sufilerin dilinde cud ile seha arasýnda bir fark yoktur. cud un hakikati, insana para ve mal harcamanýn zor gelmemesidir." demektir. (Kuþeyri Risalesi,s.411) Mutasavvýflara göre cömertliðin ilk derecesi Sehavettir; sonra cud gelir. en son mertebesi ise isra dýr. Malýnýn bir kýsmýný veren, bir kýsmýný da kendine býrakan kimse sehavet sahibidir. Malýnýn çoðunu infak edip kendine az bir kýsmýný býrakan kimse de cud sahibidir. Zorluk ve sýkýntýlara katlanarak kifayet derecesinde geçinip bu durumda baþkalarýný kendine tercih eden kimseye de isra sahibi denir. (a.g.e.s.411) Ýnsan sevgisi de Tüm insanlara karþý iyi niyetli olmak, onlara karþý üstünlük taslamamak, maddi ve manevi konularda yardýmlarýna koþmak gibi davranýþlarla tezahür eden güzel bir duygudur. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi'de hem insan sevgisi hem de geniþ anlamý ile cömertlik huyunun varlýðýný açýk bir þekilde görmekteyiz. Henüz çocuk yaþlarda iken Ehramcýzade Ýsmail Hakký Toprak Hazretlerinin paramý istersin yoksa himmet mi sorusuna hemen Himmet isterim diye cevap veren Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi, yaradýlýþ ve yetiþmesi itibarý ile bir çok üstün meziyetlere mazhar olmuþtu. Aþk ve sevgi ile dopdoluydu. Bir þiirinde: "Þerefi paye HULUSÝ güheri mayendir. Aþk oluptur ezeli ve ebedi mayen aþk.!" Diyerek aþk hamuru ile yoðrulduklarýný ifade etmiþlerdi. Öyle ki hüsn-i ahlak sahibi olduklarý taa çocukluk dönemlerindeki davranýþlarýnda bile görülüyordu. Ömürlerini insanlýða hizmetle geçirmiþler; rýza, vera ve takvada kemale ermenin gayreti içinde olmuþlardý. Dindarlýðý onu gençliðinden itibaren haramdan, haram lokmadan ve haram bakýþtan uzak tutuðu gibi; insanlara olan sevgi ve muhabbeti de onu gýybetten, koðuculuktan ve benzeri kötü hasletlerden uzaklaþmýþtýr. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi yirmiden fazla derneðin baþkanlýðýný yapmýþ, hizmet alanýnda bir çok faaliyetleri gerçekleþtirmiþtir. Bunlar ancak insanlara duyulan sevginin, þefkatin bir sonucu olarak gerçekleþtirilebilir. Ýþte bu faaliyetlerden bazýlarý: Darende Ýmam-Hatip Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi, Taceddin-i Veli Kur'an Kursu, Abdurrahman-ý Erzincani Camii ve Kütüphanesi, Çarþý Camii, Aþaðý Ulupýnar Camii, Þeyh Hamid-i Veli Camiinin tamir ve ihyasý, Þeyh Hamid-i Veli Çeþmesi, Ýmam-Hatip öðrenci yurdu. Ayrýca þu müesseselerin yapýlmasýna da vesile olmuþtur: Mensucat Fabrikasý, Saðlýk ocaðýna ambulans ve jeneratör temini, Sadrazam Mehmet Ýzzet Paþa Kütüphanesinin yerinin temini ve bazý türbeler. Ýnsanlara karþý büyük bir sevgi ve þefkat sahibi olan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, onlarýn tüm hukuki ve ahlaki haklarýna riayet ederken her zaman hayýrlarýna koþmuþ, ihtiyaçlarýný karþýlamaya çalýþmýþ ve bu hususta onlardan gelen zorluklara büyük bir sabýrla göðüs germiþtir. Onlarýn incitilmesine ve kendilerini ebedi azaba götürecek kötü düþünce ve alýþkanlýklar için de olmalarýna asla razý olmamýþtýr. Nitekim bir þiirinde þöyle diyordu: Sakýn nefsine uyup, bir can incitmeyesin. Hüsnü edebi koyup, bir can incitmeyesin. El ile dövseler de, dil ile söðseler de Bin kez incitseler de, bir can incitmeyesin. Hepsi kardeþlerindir, yolda yoldaþlarýndýr. Halde haldeþlerindir, bir can incitmeyesin. Beyhude canýn sýkýp, insanlýðýndan çýkýp, Dil kabesini yýkýp, bir can incitmeyesin." Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi her zaman hüsni zan ile hareket etmenin gerekli olduðunu ifade eder ve Müslümanlarýn bu ilahi emre uymalarýný dile getirirdi. Mesela bir sohbet esnasýnda þöyle demiþlerdi: Oðul, yekdiðerinizde, yani bir arkadaþýnýzda bir hata ve noksan gördüðünüz zaman benim gözlerim yanlýþ görüyor; bu arkadaþýmda bu hatalar olamaz diyeceksiniz, görmezlikten geleceksiniz. Hatalarý ifþa etmek deðil de setretmek gerekir. Arkadaþýnýza hatasýndan dolayý buðzetmeyiniz. onun kötü haline buðzediniz. Ýnsanlar duyduðu sevginin ve þefkatin bir sonucu olarak aralarýndaki kan davalarýný, aile içi münakaþalarýný ve küçük komþuluk anlaþmazlýklarýný her zaman sulh ile çözmeye çalýþmýþtýr. Ýnsanlara hüsn-i zanla muamele edilmeli, ama su-i zandan kaçýnýlmalýdýr. diye buyurmuþlardýr. Sana tavsiyem odur kim dâim Sû-i zan üstüne olma kâim. (14.Mektup,s.42) Evet o, meþhur mutasavvýflar gibi caný canana verip azade olmuþ, dünyadaki hizmetlerini kabir alemine taþýmýþ ve irtihalinden sonra da bir bakýma aramýza yaþamaya devam eden gönül erlerinden biri olmuþtur. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi gönlünü Allah sevgisiyle doldurmuþ ve bu sevginin, insaný her bir menfaat kaygýsý olmadan Allah için sevmekle kayýtlý olduðunu vurgulamýþtýr. O insanýn sevmenin, ancak onu insanlýk ve insan olma þuuruna sahip birer kiþi haline getirmekle, kemal sahibi ve ilim irfan ehli olmasýna yardýmcý olmakla mümkün olacaðýný dile getirmiþtir. Hayatýný ilme, irfana adayarak, bir çok insanýn gerekli eðitimi almasýna bizzat emek vermiþtir. Bir mektubunda þöyle demektedir. Þaibe-i riyadan beri olarak amal-i salihaya mubaderet, ihlas ve samimiyetle mahluk-i Huda'ya karþý Þefkat de vecibe-i zimmettir. Allah'a imandan sonra mahluki Huda'ya karþý þefkat umdesi kadar güzel bir þey yoktur. Ýnsanlardan veya diðer sebeplerden kaynaklanan sýkýntýlara katlanmayý, dereceleri yükselten bir sabýr konusu kabul ettiðini bir mektubunda þöyle dile getirmektedir: Her belanýn sabrýný verdi bela ihsan eden Her kaza ya biz rýzayý yardan öðrendik." Mýsdakýnca arif-i mahbubunun envar-ý tecellisinin Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (K.S) Baþarýlý Öðrencilere Ödül Verirken müstaðrakýdýr.anýn için her zehri belayý, bal olarak içer, Habibin rýzasý için kendi rýzasýndan geçer." (10.Mektup,s.30) Yine þöyle demektedir; Ýki günlük dünyanýn fani lezzetlerine temayül hissi, behimi bir sýfattýr ki, ehl-i kemal arasýnda dünyanýn ve ehlinin hiç bir kadri meziyeti olmadýðý malumun olmalýdýr. (14.Mektub, s. 40) Devam Edecek 24 25

14 Araþtýrma Araþtýrma Resul KESENCELÝ K.S.Ü. Tarih Böl. Öðr. Görevlisi Giriþ Ýslam medeniyeti, Ýslam dinin yayýlmasý ile daha doðrusu Peygamber (S.A.V) efendimizin islamý tebliði ile baþlar. Onun önderliði ve O'nun aydýnlatmasý neticesinde ilerleme, yükselme olmuþtur. Ýslâmýn inkiþafýnda siyasi ve coðrafi açýdan devletlerin etkisi olduðu gibi yaþayýþ ve fikir planýnda ise ilmiyenin çok büyük etkisi görülür. Hz. Peygamber (S.A.V)'i takiben onun temsilcileri aynen onun yaptýðý gibi Ýslamýn yücelmesi ve yayýlmasýnda etken olmuþlardýr. Þüphesiz Sadat-ý Kiram bu yükselme ve ilerlemede çok büyük rol almýþ, devletlerin ve milletlerin kaderini tayin etmiþlerdir. Bunu bize en güzel þekliyle Osmanlý Devleti göstermektedir. Çok sayýda Seyyid ve Þerifin ilmiye içerisinde olduðu, devlet bünyesinde þeyhülislamlýk, kazaskerlik ve kadýlýk yaptýðý aþikârdýr. Buna karþýlýk Osmanlý Türkleri ise Sadat-ý Kirama gereken saygý, hürmet ve edebi göstermiþler buna paralel olarak da hýzlý bir yükseliþ ile uzun bir hayat idame etmiþlerdir. Öyle ki Seyyidlerin temsilcisi olarak kabul edilen Nakibü'l-Eþraf saraya geldiðinde Padiþah ve Sadrazam ayakta karþýlamýþ. Osmanlýnýn evlad-ý resûle ne kadar kýymet verdiðini tüm dünyaya kanýtlamýþlardýr. Buna paralel Sadat-ý Kiram ise Ýslamî yaþayýþýn sosyal bünyedeki mükemmelliðini her halleri ile göstererek çok sayýda insanýn hidayete ermelerini saðlarken, muhteþem bir þekilde Ýslam medeniyetine damgalarýný vurmuþlardýr. Sadat-ý Kiram bu milletin manevi bataryalarýný teçhiz ederken halka ve hükümdarlara bu dünyada yaþamanýn gayesinin ne olduðunu çok güzel bir þekilde kavratmýþlar ve yaþatmýþlardýr. Ne zaman ki Allah (C.C) ve Resulullah (S.A.V)'a iman ve itaat azalmýþsa iþte o zaman maddi ve manevi zararlara ve 26 Nakibü'l Eþraf lýk Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)in Pakistann Lahor Padiah Mescidindeki Yeil Renkli Sar gerilemelere uðranýlmýþtýr. Ne zaman ki Evlad-ý Resule itaat azalmaya baþlamýþ, manevi bataryalar zayýflamýþ iþte o zaman milletlerin inkýrazý baþlamýþtýr. Ýþte bu yüzden temelden beri bünyemizde olan deðerlere sahip çýkmalý, bu deðerlerin kýymetin bilmeli, medeniyet alanýnda yükselmenin hazzýný yaþamalý böylece Ýslam medeniyetinin inkiþafýnýn devamý da saðlanmalýdýr. 1-TANIMI VE TARÝHÇESÝ Hazreti Peygamber (S.A.V)'in sülalesi mensuplarýnýn iþleriyle ilgilenen vazife sahibine Nakibü'l-Eþraf denir. Ehl-i beyt den olanlara Ýslamiyet'in her devrinde pek ziyade hürmet ve ta'zim gösterilmiþtir. Kendilerini ait iþlere bakmak üzere içlerinden birisi reis tayin edilir. Bu sülaleye ait tüm iþlere tayin edilen reis bakardý. 1 Öyle ki sayýlarýný kayýt ve zapteder, doðumlarýný, vefatlarýný deftere iþler, Resulullah (S.A.V)'ýn soyundan gelenlerin tüm iþlerine bakardý. Nakibü'l-Eþraflýk makamý yaptýðý vazifenin þerefinden ötürü en yüksek mansýblardan sayýlýr, halifeden sonra gelirdi. Halifeler tarafýndan yazýlan ferman ve beratlarda bu makama dair tazimkâr sözler kullanýlýr, hassasiyetle edebe riayet edilirdi. 2 Hülâsa Nakibü'l Eþraf Hazreti Peygamber (S.A.V) hanedaný efradýnýn umumi varisi hükmündeydi. Nakibü'l- Eþrafa yüksek görevler verilirdi. Öyle ki, divan-ý mezalim (Adalet divaný) 3 ve divan-ý eþraf riyaseti gibi görevlerde bulunurdu. Divan-ý eþrafta Hazreti Peygamber (S.A.V)'e mensub zevatýn þecerelerini, evlat ve ahfad cetvelleri ile vukuat-ý saireyi tutardý. Ayrýca bunlara tahsis edilen vakýflarda bu divandan idare edilirdi. 4 Nakibü'l-Eþraflýk, Ýslam devletlerinde her zaman ve her asýrda bulunmuþ, saygý ve hürmet görmüþtür. Anadolu Selçuklu, Memlüklü, Ýlhanlý, Abbasi ve Osmanlýlar Sâdât nikabetini kurmuþlardýr. Fatýmiler zamanýnda bu makama Nikabetüt- talibiyyin, Abbasiler devrinde Nakibü'l- Abbasiyyin 5 Osmanlýlar zamanýnda ise Nakibü'l-Eþraflýk tabiri kullanýlmýþtýr. Fakat Osmanlýlar bu makama ayrý bir önem, hassasiyet ve özen göstermiþler, bu büyük sülaleye verdikleri deðerle tarih içerisinde ki ulvî yerlerini alarak þereflenmiþlerdir. Nakibü'l-Eþraflýk makamýný anlayabilmek için bu kavramýn içerisinde bulunan, devamlý ta'zim edilen hatta Müslüman-Türk devletlerinin özel bir ihtimam gösterdiði Seyyid ve Þerif kavramlarýný çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Öncelikle bu kavramlarýn üzerinde durmamýz gerekir. 2-SEYYÝD Hazreti Peygamber (S.A.V) Efendimizin torunu, Hazreti Hüseyin (R.A)' den gelen kola ( soya) Seyyid denir. Seyyid lügatteki manasý ile; ulu, büyük, efendi 6 ileri gelen, baþkan, baþ 7 emir, reis 8 anlamlarýný kapsar. Seyyid in çoðulu sâdât dýr. Seyyidlerin alametleri vardýr, bu alametler; Seyyidler yeþil sarýk sarýp yeþil cüppe giyerlerdi. Memlüklü ve Osmanlýlar zamanýnda seyyidlerin baþýna yeþil alamet sarmalarý adettendi. 9 Böylece halkýn içinde kimin seyyid olduðu bu alametten anlaþýlýrdý. Seyyidlere ise gereken saygý, edep ve ta'zim gösterilir, ihtimamla hürmet edilirdi. Osmanlýlarda sâdât'a emir, baþlarýna sardýklarý yeþil sarýða emir sarýðý demiþlerdir. Sadattan olan kadýnlarda baþlarýna yeþil alamet takarlardý. Seyyidler her zaman yeþil alametle gezerler yalnýz Seyyidlerden birisi þeyhülislam olursa o zaman þeyhülislamlara mahsus beyaz sarýk sararlardý. 10 Osmanlýlar, Seyyidlere ayrý bir önem ve özen göstermiþ, Seyyidleri vergi, gümrük ve askerlikten muaf tutmuþ, ellerine de muaf olduklarýna dair berat vermiþtir. 11 Mekke ve Medine halkýný da yalnýzca o mukaddes topraklarda yaþadýklarý için muaf tutmuþ, bu beldelerden Anadolu'ya göç yolu ile gelenleri de bu mukaddes beldelerde (Hz. Peygamberin doðup yaþadýðý yerlerde doðduklarý için) muaf tutmuþtur. 12 Ýþte Osmanlýnýn bu nokta-i nazardan yüceliði ve büyüklüðü de bundan kaynaklanmaktadýr. Asýrlardan beri sürdüðü cihan hakimiyetinin sýrlarý ise bu gizemin içerisinde saklý bulunmaktadýr. Lâ- Edrinin dediði gibi; Ey hame-i nakýs -beyan baþla duayý Seyyide Et sende sarf-ý iktidar durma senayý Seyyide. 3-ÞERÝF Hazreti Peygamber (S.A.V) efendimizin torunu Hazreti Hasan (R.A)'dan gelen kola (soya) Þerif denir. Þerif lügatteki manasý ile þerefli, mübarek, kutsal, soylu, temiz, 13 yükselmek, üstün olmak, necip ve asil anlamlarýndadýr. Þerifin çoðulu eþraf ve þürefa'dýr. 14 Eþraf ise asaletin ve sosyal mevkii yüksek olan veya civarýn tanýnmýþ büyük ailelerine ve bunlardan birisine mensup olan kimselere denir. Þeriflerin alametleri ve statüleri daha önce bahsetmiþ olduðumuz Seyyidlerin alamet ve statüleri ile aynýdýr. Nakibü'l- Eþraflar Þerifleri de ayný þekilde defterlere kaydetmiþlerdir. Ayný saygý, ta'zim ve hürmeti görmüþlerdir. Seyyid ve Þerif aileleri birbirlerinden kýz alýp verirlerse bu suretle doðan çocuða Seyyid Þerif denir. Þerifler daha çok hicaz bölgesinde kalmýþ, Seyyidlerin ise büyük bir kýsmý Anadolu ya gelmiþtir. Seyyidlerin çalýþmalarý ve üstün gayretleri sayesinde Anadolu kýsa sürede Ýslamlaþmýþtýr. Hicaz da kalanlar ve emirlik edenler ise bu bölgenin hizmetinde bulunmuþlardýr. Mekke halký, emir olan büyük Þerife Seyyidünâ (Efendimiz) diye hitap etmiþlerdir. 15 Devam Edecek DÝPNOTLAR 1-Mehmet Zeki Pakalýn, Osmanlý Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüðü Ýstanbul 1971, C.2, s Pakalýn,a-g-e, C.2, s Pakalýn,a-g-e, C.2, s Ýsmail Hakký Uzunçarþýlý, Osmanlý Devlet Teþkilatýna Medhal, Ankara 1988, s.388,389 5-Uzunçarþýlý; a-g-e, s.388,389 6-Ýskender Pala; Divan Þiiri Sözlüðü, Ankara 1995, s Ferit Develioðlu; Osmanlýca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1986, s Ýslam Ansiklopedisi; (MEB), C.10, s Ýsmail Hakký Uzunçarþýlý; Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilatý, Ankara 1988, s Uzunçarþýlý; a-g-e, s Uzunçarþýlý; Mekke-i Mükerreme Emirleri, Ankara 1972, s.4; Uzunçarþýlý; Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilatý, s Münir Atalar, Osmanlý Devletinde Surre -i Hümayun ve Surre Alaylarý, Ankara 1972, s.9,10 13-Ferit Develioðlu; a-g-e,s Uzunçarþýlý; Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilatý, s Uzunçarþýlý; Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilatý, s

15 24 Haziran 2000 Bayndrlk ve skan Bakanl Mstear Ali Helvac Hayr ars (Kermes ) Al iir ve Makale Yarmasnn dl Treni Vakf Bakan Hamidettin Ate Ala Katlanlar Hayr arsn Gezerken eyh Hamid-i Veli Ktphane, Aratrma ve Kltr Merkezinin Al Kltr Etkinliklerine Katlanlardan Bir Grnm Vakf Bakan Hamidettin Ate Hastanenin Temelini Atarken Mstear Ali Helvac Hastanenin Temelini Atarken Hastanenin Temel Atma Treninden Grnmler Mevlt Zontulun Hatra Fotoraflaryla Darende Konulu Resim Sergisi ve Hulßsi Efendi Kltr Etkinlikleri Hatras

16 Güncel Güncel ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri Ýsmail PALAKOÐLU Ýlahiyatçý - Araþtýrmacý Her çaðda toplumlarýn maddi ve manevi kalkýnmasýný saðlayan uzun asýrlar tesirleri devam ettiren önder insanlar vardýr. Bu önder insanlar lokomotif vazifesini görürler. Osmanlý Devletinin kuruluþunda; toplumu irþad ve güzel ahlakla ahlaklandýrma, rûhi güzellikler sunmakla görevli Þeyh Hamid-i Veli hizmetleri ile Anadolu'nun çalkantýlý dönemlerinden sonra, Anadolu insanýna ayný özellikleri sunan Es- Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de dönemin önder þahsiyetlerindendir. Hulûsi Efendi'nin vefatýný takip eden 1991 yýlýndan itibaren, bu þahsiyetleri yeni nesilleri tanýtmak gayesiyle 7 yýl üst üste " ve Es- Seyyid Osman Hulusi Efendi Sempozyumu" düzenlenmiþtir. Bu sempozyumlara ilmi sahada belirli bir mesafe alýnmýþtýr. Ülkemizin ve Darende'mizin manevi ve maddi mimarlarýndan ve Hulusi Efendiyi anma, fikir ve düþüncelerini topluma anlatma, topluma bazý hizmetlerin sunulmasýna vasýta olan kültür etkinlikleri Haziran tarihleri arasýnda yapýldý. Her yýl geleneksel olarak bu tarihlerde yapýlmasý düþünülen Kültür Etkinlikleri; Darende'nin tarihi, sosyal, ekonomik ve kültürel deðerlerinin tanýtýlmasý ve yükseltilmesi gaye edinilmektedir. Türklerin Anadolu'yu fethinden itibaren Anadolu'nun manevi mimarlarý maddi sahada da kalkýnmanýn öncüsü olmuþlardýr. Osmanlý'nýn kuruluþunda 'nýn yaptýðý hizmetler gibi asrýmýzda da Hulusi Efendinin ayný görevi üstlendiðini görmekteyiz. Kültür, sanat ve hizmet aðýrlýklý olarak düzenlenen bu yýl ki etkinlikler de hemþehrilerimizin katýlýmýnýn çok olmasý herkesin dikkatini çekti. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý tarafýndan ve Hulûsi Efendi'yi anmak ve eserlerini tanýtmak maksadýyla daha önce 7 yýl ardarda yapýlan sempozyumlardan sonra bu yýl ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri düzenlendi. Bu yýl ki Kültür Etkinlikleri 24 Haziran 2000 Cumartesi günü muhteþem bir programla gerçekleþti. Prof. Dr. Ahmed Akgündüz " ve Nesebi Alisi ile ilgili yeni belgeler" ve Yrd. Doç. Dr. Cemil Gülseren'in "Es-Seyyid Osman Hulusi Efendini Hayatý ve Eserleri" ve Hulûsi Efendi hakkýnda hazýrladýklarý tebliðleri sunmalarýyla baþlayan proðram, Kermes açýlýþý, Þeyh Hamid-i Veli Kütüphane, Araþtýrma ve Kültür Merkezinin hizmete açýlmasý, 200 Yataklý Tam Teþekküllü Darende Hulûsi Efendi Hastanesinin temel atma töreni ve "Hatýra Fotoðraflarýyla Darende" konulu resim sergisinden müteþekkil muhteþem bir organizasyonla gerçekleþti. Törenlere yurdun dört bir yanýndan üçbini aþkýn insan Darende ye gelerek katýldý. Kültür Etkinliklerine katýlmak üzere Darende'ye gelen; Bayýndýrlýk ve Ýskân Bakanlýðý Müsteþarý Hemþehrimiz Sayýn Ali Helvacý 24 Haziran günü sabah, Gürün Velioðlu Tesislerinde, 50 araçlýk konvoyla bakan gibi karþýlandý Ali Helvacý konuþmasýnda, "Darende Tarihi ve Osmanlý Arþivlerindeki Darende ile ilgili Temettuat Defterleri ile diðer vesikalarýn günýþýðýna çýkarýlmasý için Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý ve Prof. Dr Ahmed Akgündüz'ün baþkaný bulunduðu Osmanlý Araþtýrmalarý Vakfý'nýn çalýþmalarýyla, hemþehrilerimizin ve ilim aleminin istifadesi için elimden gelen her türlü desteði vereceðime söz veriyorum" dedi. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin en önemli arzularýndan birisi olan Darende'ye hastane yaptýrma projesi gerçekleþiyor. 24 Haziran 2000 tarihinde yapýlan ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri proðramýndaki temel atma töreniyle hastane inþaatý baþlamýþ oldu. Ýki-üç yýl içerisinde tamamlanmasý planlanan hastanenin Darende ve civarýndaki büyük þehirlere uzak ilçelerin büyük bir kýsmýnýn ihtiyacýný karþýlayacak. Diðer yandan Þeyh Hamid-i Veli Külliyesi Restorasyon çalýþmalarýnda külliyeye yapýlan Kütüphane, Araþtýrma ve Kültür Merkezinin de açýlýþý ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri programýyla hizmete girdi. Törene Bayýndýrlýk ve Ýskan Bakanlýðý Ali Helvac Bayndrlk ve skan Bakanl Mstear Müsteþarý Hemþehrimiz Ali HELVACI, Darende Kaymakamý Salih YÜCE, Darende Belediye Baþkaný Sýtký ÖZÝNAL, Gürün Belediye Baþkaný Mehmet AKTAÞ, Gürün Suçatý Belediye Baþkaný Lütfullah TAKÇI, Yenice Belediye Baþkaný Mehmet YÜCEL, Hatay Payas Belediye Baþkaný Bekir ALTAN, Baþer Holding Yönetim Kurulu Baþkaný Abdurrahman BAÞER, Abdullah ZAÝMOÐLU, Arif KARAKAYA, Nuri ÇOMU, Süleyman ÇALIÞKAN, Yusuf DOÐRU, Erdal OÐUZ. Sadullah ILICAK, Hamid SÖYLEMEZ, Malatya Ticaret ve Sanayi Odasý Baþkaný Mücahit FINDIKLI, Emekli Vakýflar Baþmüfettiþi Ali EREN, Aþaðýulupýnar Bld. Baþ. Eyüp ERDEM, Araþtýrmacý Yazar Mustafa ÇAÐATAY, Hasan TATLICI, Yüksek Mimar Yücel SARI, Kemal ERDOÐAN, Ýlyas ERDOÐAN, ve Türkiyenin her bir köþesinden gelmiþ üçbini aþkýn hemþehri ve gönül dostu katýldý. Ýstiklal Marþýnýn okunmasýndan sonra Kur'an-ý Kerim Tilavetiyle baþlayan programda, Vakýf Genel Müdürü Ýsmail Palakoðlu açýlýþ konuþmasýný yaptý. Palakoðlu; "-Profösör doktor, bir hocamýz, Hulusi Efendiyi þöyle anlatýyor: "Fakir, yetim, düþkün ve kimsesizlere kol kanat germiþ, onlarýn ihtiyaçlarýna adanan kurum ve kuruluþlar, zinciri oluþturmuþtur. Cami ve türbe yapýmýndan, yol ve köprü, inþaatýna, yol açýlmasýndan Jandarma karakolu inþaatýna, hapishanedeki mahkumlarýn ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasýndan, sulama projelerine, Ýmam Hatip Lisesinden, Endüstri Meslek Lisesine. Kütüphane, fabrika açýlmasýna kadar uzanan geniþ bir yelpazede, hizmet faaliyetini yürütmüþtür." Yine deðerli bilim adamýmýz Somuncu Baba ve Neseb-i Alisi kitabýnýn, yazarý, Osmanlý Arþivleri Araþtýrmacýsý Sayýn Prof. Dr. Ahmed Akgündüz hocamýza, bu bilimsel Stk zinal Belediye Bakan Vakf Genel Mdr; smail Palakolu toplantýlarýmýzda her zaman yanýmýzda bizlerle beraber olmasýndan dolayý, aleni teþekkürlerimi sunuyorum. Toplum, bu hocalarýmýzýn gayretleriyle 'yý, Hulûsi Efendi'yi, tanýma imkaný bulmuþtur"dedi. Darende Belediye Baþkaný Sýtký Özinal kürsüye gelerek, "- Feyzini 'dan almýþ, rahle-i tedrisatýný bu ýþýk hizmetinde helezon helezon günümüze taþýmýþ evliyalar, erenler, sadrazamlarýn, paþalarýn torunlarý, Anadolumuzun her yeri bir Alperen., bir derviþ gazi bölgesidir. Darendemiz manevi sahada nasibini almýþ en güzide bir Alperen bölgesidir. Haziran ayý içersinde Hakk'ýn rahmetine kavuþan Hacý Hulusi Efendi'yi ve geniþ ufuklarý olan yüce þahsiyetleri kutuplarý rahmetle anmak istiyorum" dedi. Kaymakam Salih Yüce'nin kýsa ve özlü konuþmasýnda Sevgili Darendeliler... Darende'ye geldiðim günden beri her konuda bizden yardýmlarýný esirgemeyen tüm Darendeliler hepinize teþekkür ederim. Amacýmýz 30 yapraklý gül þehri, evliyalar diyarý güzel Darende'nin güzel insanlarýna en güzel hizmeti vermek. Hep birlikte güzel Da rendeye hepinizi saygýyla selamlýyorum." Bayýndýrlýk ve Ýskan Bakanlýðý Müsteþarý hemþehrimiz Sayýn Ali Helvacý söz alarak Darende'nin kültür zenginliklerine baktýðýmýz zaman bir ilim ve medeniyet þehri olduðunu görüyoruz. Bu manevi gönül sultanlarýmýz içersinde Somuncu Baba ve Hulusi Efendi Hazretleri vardýr. Bunlarý bir araya getirdiðimiz zaman, deðerlendirdiðimiz zaman hepimize düþen bir görev vardýr, oda çok çalýþmak. Geleceðimizin gençler olduðunu ve onlara sahip çýkmamýz gerektiðini ve bu sahip çýkmaya ev sahipliði yapan ve bugünkü sempozyumda bizi bir araya getiren vakfýmýzýn muhterem baþkaný Muhterem Hamideddin Ateþ Bey'e yaptýrmýþ olduðu ve buna öncülük ettiði yurtlarý ile de bunlara sahip çýktýðý için kendilerine de þükranlarýmý sunmak istiyorum" dedi. Esas gündeme gelenler Osmanlý Araþtýrmalarý Vakfý Baþkaný, Rotterdam Ýslam Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, büyük emeklerle hazýrladýðý ve Neseb-i Alisine ait yeni elde ettiði bilgi ve belgeri sundu. Prof. Dr Ahmed Akgündüz tebliðinde; "Þunu ifade edelim ki; denilen maneviyat erinin, maddi açýdan yüce nesebini devam ettiren torunlarý, her ikiside günümüze kadar gelmek þartýyla, hem Darende'de ve hem de Aksaray'da bulunmaktadýr. Ne Aksaray'dakilerin Darende'dekileri ve ne de Darende'de kilerin Aksaray'dakileri inkar etmelerine, vesikalar ve Osmanlý devleti'nin her iki koluda vergiden muaf tutarak ehemmiyet vermesinden doðan arþiv belgeleri müsa'ade etmemektedir. Önemli olanda o mübarek zâtýn neslinden gelmedir. Allah'a hamd olsun ki, bu kitabýmýzla hem bu zamana kadar tamamen yok gibi farz edilen Darende kolu ve hem de Aksaray kolu, çok az inkýta ile neseb þecerlerini öðrenmiþ bulunmaktalar" dedi. Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, Temettuat Defterlerindeki ve Neseb-i Alisindeki kayýtlarý anlatarak, dinleyicileri bilgilendirdi. Bu arada Darende'nin tarihini ve konuyla alâkalý Osmanlý Arþivindeki vesikalarý inceleyerek çok güzel bir eser meydana getireceðini belirterek, Müsteþarýmýz Ali Helvacý'dan bu konuda yardýmcý olmasýný isteyerek, gerekli sözü aldý. Yrd. Doç. Dr. Cemil Gülseren ise;es-seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin Hayatý ve Eserleri konulu tebliðinde, "Böylesine kýyýcýlaþmýþ, dünyada egonun öne çýktýðý günümüzde, lekesiz, tertemiz, pýrýl pýrýl kalabilen fikrini, zikrini, zihnini maddi-manevi bütün varlýðýný insanlýðýn yararýna sunan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, dindar Kaymakam Salih Yce

17 Güncel lýðý sadece bazý ibadetlerle sýnýrlý görmemiþ; vefalý, þefkatli ve cömert olmayý da ýsrarla gerek eserlerinde ve gerekse sohbetlerinde iþlemiþtir. Sofralarýnda bir defa bile yalnýz yemek yememiþtir. Allah'tan ne dilediyse vefatýndan sonra da bu arzularý tek tek Allah'ýn izniyle gerçekleþiyor. Mutluyuz, Allah'tan rahmet diliyor þükran ve minnetle anýyoruz" dedi. ve Hulûsi Efendi konulu þiir ve makale yarýþmasýnýn ödül töreni yapýldý. Yarýþmada; Þiir dalýnda Darendeli Aþýk Beyani birinci, Musa Tektaþ ve Hökkeþ Yanýk ikinciliði paylaþýrken, Üçüncülüðü de Turan Þakalar ve Sema Kulat paylaþtýlar. Makale dalýnda ise Mehmet Ali Kulat birincilði, Raþit Ýlkay Karakuþ ikinciliði ve Sýrrý Kýlýç üçünlüðü almýþlardýr. Ödülleri verilen yarýþmacýlardan bir çoðu almýþ olduklarý ödülleri ayný gün temeli atýlan 200 Yataklý Darende Hulûsi Efendi Hastanesine baðýþladýlar. Çok kalabalýk bir araç konvoyu ile Davetliler daha sonra Þeyh Hamid-i Veli Camiinin alt katýnda inþaatý ve tefriþi tamamlanan Þeyh Hamid-i Veli Kütüphanesi, Araþtýrma ve Kültür Merkezi hizmete açýldý. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfýnýn kültüre, ilme verdiði önemin bir güzel göstergesini burada hep birlikte gördük. Hemþehrimiz Ali HELVACI güzellikler karþýsýnda duygulanarak kütüphaneye internet baðlantý sisteminin masraflarýnýn kendisi tarafýndan karþýlanacaðýný taahhüt etti. Prof. Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ "gençliðim geriye gelse de bu güzellikler ve nimetler içersinde bu manevi hazla dolu ortamda öðrenci olsam" dedi. En modern þekilde tanzim edilmiþ kütüphanemiz hemþehrilerimizce çok beðenildi. Daha sonra külliye gezilerek camii'nde restorasyonu merhaleler neler yapýldýðý Vakýf Genel Müdürü tarafýndan anlatýldý. Ýlave Camii'nin yanýna yapýlan yeni çeþmeden Ali Helvacý, Ahmed Akgündüz ve diðer ziyaretçiler su içtiler Hulûsi Efendi'nin saðlýðýnda yapýmýný çok arzu ettiði 200 yataklý Darende Hulusi Efendi Hastanesinin temel atma törenine geçildi. Hastane hakkýnda bilgi veren Vakýf yetkilisi hastanenin bir buçuk trilyona mâl olacaðýný, beþ katlý hastanenin bölge insanýnýn en önemli sorununa cevap vereceðini, Darende'nin ekonomik ve sosyal hayatýna büyük katký saðlayacaðýný belirtti. Kesilen kurbanlardan sonra Ýlçe Müftüsü Ünal Tan'ýn duasýna müteakip tüm davetlilerin katýlýmýyla hastanenin temeli atýldý. Böylece Hulusi Efendi'nin bir vasiyeti daha tüm insanlar ve Darende yararýna gerçekleþtirilerek, mutluluk ve sevinç bir arada yaþandý. Kültür Etkinlikleri çerçevesinde Hulusi Efendi Yüksek Öðrenim Erkek Öðrenci Salonunda açýlan resim sergisi bize ayrý bir nostalji yaþattý. Darende'nin 65 yýllýk fotoðraflarýný ihtiva eden, yüz elliye yakýn tarihi fotoðraflar çeken canlý tarih Mevlüt Zontul'un eski fotoðraf makinasý ile beraber etkinliklerimize ayrý bir renk kattý. 91 yaþýndaki 32 fotoðrafçý Mevlüt Zontul'un Müsteþar Ali Helvacýya ve davetlilere çocukluk yýllarýnda Darende Sivas iline baðlý iken Sivas Valisine okuduðu þiiri ayný heyecanla okudu. Daha sonra "hayatýmýn bu son demlerinde hatýralarýma ve sanatýma kýymet veren hemþehrilerime elli yýllýk geçmiþi sunmayý saðlayan Hamideddin Efendi'ye çok müteþekkirim, Allah (C.C) razý olsun". dedi. Mevlüt Zontul'un yýllardýr bir usta ve sanatkâr ruhuyla çektiði Darende'nin canlý tarihini bir þerit olarak gözden geçirmek ve incelemek herkesi mutlu etti. Sanata ve sanatçýya Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfýnýn verdiði kýymetin bir genel örneðini hepbirlikte gördük. Bu arada Yurdun deðiþik yerlerinde ikamet eden Darende'li hemþehrilerimiz Kültür Etkinlikleri sebebiyle biraraya gelerek hasret giderdi ve mahalli yemekleri tohmanýn kenarýnda yiyerek hoþ sohbetler yaptýlar... Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý tarafýndan düzenenlenen Kültür Etkinlikleri çerçevesinde ve Hulûsi Efendi konulu Þiir ve Makale yarýþmasýnýn sonuçlarýnýn açýklanmasý ve ödül töreni 24 Haziran 2000 Cumartesi günü genel program içerisinde yapýldý. Ýlk defa düzenlenen geniþ kapsamlý bir yarýþma olmasý nedeniyle katýlýmýn normal olduðu görüldü. Aslýnda Somuncu Baba'yý ve Hulûsi Efendi'yi ve onlarýn hizmetlerini anlatmak, kaleme almak, bu hususta edebi bir eser meydana koymak hiçte kolay bir þey deðildir. Bu yüce þahsiyetleri konu alan özel bir yarýþmanýn sonucunda çok kýymetli eserler meydana konmuþtur. Yarýþmacýlarýn genelde Darende, Malatya, Elbistan, Sivas, Gürün, Ýskenderun, Kahramanmaraþ, Ýstanbul, Karabük gibi illerimizden katýlýmcýlarýn olmasý konunun özel olmasýna baðlý olarak katýlýmcýlarýnda Darende'yi, 'yý ve Hulûsi Efendi'yi tanýyan, konuya vâkýf yazar ve þairlerin katýldýðý gözlendi. Bu yarýþmanýn önümüzdeki yýllarda geleneksel olarak devam ettirilmesi, hem yarýþmanýn boyutunun dahada büyümesine, hem de katýlýmcýlarýn çok artmasýna zemin oluþturmuþtur. Yurdun deðiþik yörelerinden kýrk þairin, elli þiirini ve 7 araþtýrmacý-yazar'ýn makalelerini deðerlendirmeye alan Yrd. Doç. Dr. Cemil Gülseren, Arþ. Gör, Mustafa Önder, Okutman, Mehmet Yýlmaz ve Edebiyat Öðretmeni, Bekir Yakan'ýn deðerlendirmesinun sonucu þöyledir: 24 Haziran'daki konferans programýndan sonra, yarýþmada dereceye girenlere ödülleri törenle verildi. Burada çok anlamlý ve duygulu anlar yaþandý. Yarýþmacýlardan Sýrrý Kýlýç, R. Ýlkay Karakuþ, Hökkeþ Yanýk, Musa Tektaþ, Bayram Eke, Yýlmaz Yazýcý ve Darende'li Aþýk Beyani (H. Ýbrahim Güleç) almýþ olduklarý ödülleri ayný gün temeli atýlan 200 Yataklý Darende Hulûsi Efendi hastanesine baðýþladýlar. Dereceye giren eserler ve yayýnlanmaya lâyýk görülen eserler, vakýf tarafýndan bir kitap halinde yayýnlanacaktýr. En büyük ve ölümsüz ödül bu olacaktýr... Sanat ve Estetik Anlayýþýmýzdan Bir Kesit ve Hulûsi Efendi (K.S)'nin Sanatkârlýðý-2 D ünyada bir misafir gibi olan insanoðlu; iyiyi kötüden ayýrt edebilen, sanat ve estetik duygularla bir þeyler üretebilen, algýlayabilen, hükmeden, yöneten ve beþeri münasebetleri tanzim eden bir psikolojiye sahiptir. Demek ki insan ruhunda ve toplumda sanatkârlýk mühim bir esastýr. Belki bu insanýn, yeryüzünde Allah'ýn halifesi olmasýnýn ayrý bir mazhariyetidir. Çünkü Allahu Teala yarattýðýný sanatlý bir þekilde yaratýr. Ýþte Allah'ýn "Sani-i Zülcelal" sýfatýnýn tecellisi olarak bu âlemi ve mahlukatý en güzel bir biçimde yaratmasý insanlarýn muhayyillesinin fevkinde ancak, iman çerçevesinde algýlanabilir, deðerlendirilir. Halk arasýnda bazen farkýnda olmadan "sanatýn nedir?" sualine muhatap kalýrýz. Demek oluyor ki aslýnda herkesin bir bâriz sanatý vardýr. Onu keþfedebilen, faal hale getirebilen ve kullanabilenler o sualin hakiki cevabýný bizzat ruhen ve bedenen verebilenlerdir. Fertler ve toplumlar, ruhlarýnda ve cevherlerinde bulunan sanatkârlýk kuvvesiyle veya ilhamla varolduklarýndan beri yeryüzünü harikulade, hayret feza, nefis sanat eserleriyle süslemiþler, bezemiþlerdir. Mimarinin, mûsikinin, edebiyatýn, plastik ve dekoratif eserlerin vs. bilinen þaheserliklerini saymakla bitiremeyiz. Aslýnda bunlarýn bir çoðu hayatýmýzýn içinde her an gözümüzün önündedir. Fark edebilenler bunun sýrrýndadýr. Daha genel manada ise hayat içerisinde günlük cereyanda herkesin vazifesini en güzel þekilde sanatkârane üslupla yapmasý, bu çerçeve dahilinde insanlarýn birbirine güzel hitap etmesi, güzel konuþmasý sanatkârlýk ruhundan bir nefha, sanat mâyesinden bir cevherdir. Hulßsi Efendiye ait Marangozluk Belgesi Ýnsanlar sanat anlayýþý içinde vücuda getirilen yapýlarý, eserleri görebilmek için kýtalar aþýp, seyahatler yapýyorlar. Bu iþi yaptýran; gerçek sanatý seziþin, ruhun geliþiminin ve estetik anlayýþýn ürünüdür. Eserler meydana getirilirken, ruhi hissiyatýn, imanýn, vecdin, gayretin ve cehdin güzelliði o esere yansýmaktadýr. Musa TEKTAÞ Þeyhzâdeoðlu H.Hulusi Ateþ Özel Kütüphanesinden Bir Bölüm Tabiidir ki, Allahu Teala'nýn yarattýðý her þeye ve insanlarýn ortaya koyduðu sanat eserlerine bu bakýþ açýsý ile nazar edecek olunursa özel ve genel manada güzellikler ve sanat yönü yakalanmýþ olur. Bu bakýþlar bizi Allah'ýn ilim hazinelerine ve ilhamlarýna ulaþtýracaktýr. 1 Tabiatýn maneviliði ve sanat yönünü açýklamak için Beþir Ayvazoðlu'nun þu satýrlarýna bakmak kanaatimce faydalý olacaktýr. Öðrencileri bir gün Buda'nýn vereceði bir vaazý dinlemek üzere toplanýr. Ama o tek kelime bile etmez; yere eðilerek birkaç çiçek koparýr ve görmeleri için onlara doðru uzatýr. Buda'nýn ne demek istediðini öðrencilerinden sadece biri anlar ve anladýðýný gülümseyiþiyle belli eder. Budizm ve Teoizim gibi Uzakdoðu dinlerinden semavi dinlere kadar bütün inanç sistemlerinde tabiat insaný Mutlak Varlýða götüren bir semboller dünyasýdýr. Çiçeðinden böceðine, kurdundan kuþuna, taþýndan topraðýna, her þey ondan bir iþarettir. Kur'an da bu iþaretlere ayet denir ve insanlar sürekli olarak ayetlere bakýp düþünmeye, murakabeye davet edilir. Tabiat, bütün dinlerde kutsaldýr; dinlerin özellikle mistik yorumlarýnda Mutlak Varlýk'ýn tezahürü olarak 33

18 Kültür - Sanat Kültür - Sanat görülmektedir. Bu bakýmdan en yüksek seviyedeki canlýdan maddenin en süflisine kadar, tabiattaki her þey saygýya deðerdir, incitilmemelidir. Aziz Mahmud Hüdai ve arkadaþlarý, birgün Bursa'da kýrlara çýkarlar. Dönüþte, bütün derviþler, Üftade'ye sunmak üzere bir demet çiçek toplar. Aziz Mahmud Hüdai ise þeyhinin huzuruna sapý kýrýlmýþ, soluk, buruþuk bir çiçekle çýkar. Üftade, "Bana bu sapý kýrýk çiçeði mi layýk gördün?" diye sorunca þu cevabý verir: "Size ne sunsam azdýr efendim. Fakat hangi çiçeðe elimi atsam Allah'ýn adýný zikrettiðini iþiterek irkildim. Yalnýz bu çiçekten ses çýkmýyordu, bu yüzden koparýp onu getirdim size" der. Buda'nýn da, Aziz Mahmud Hüdai'nin de söylemek istediði aslýnda ayný þeydir. Geleneksel medeniyetlerin temel ilkelerinden biri olan tabiatýn maneviliði, modern bir insan için pek bir þey ifade etmiyor. Ama gerçek bir Müslüman, gerçek bir Hrýstiyan, hatta bir Budist, bir Teoist, söz geliþi bir çiçeðe baktýklarýnda modern bir insanýn gördüðünden çok baþka bir þey görüyordu. Tabiatýn, daha geniþ anlamda çevrenin anlamsýzca tahribi, biraz da modern Batý medeniyetinin sözünü ettiðimiz temel ilkeden uzaklaþmýþ olmasý yüzündendir. Sultan Veled Maarif' de, dostlarýna kýrlarda, yaylalarda, yasemin tarlalarýnda, gül bahçelerinde gezinmelerine ve yapraklarý, çiçekleri, meyvalarý seyretmelerine tavsiye eder. Ona göre, bu gezintiler insana manevi geniþlik ve huzur vererek "Didar" a gark olmasýný saðlar. "Çünkü o þah, bazan gizli, bazan da açýk olarak alemde görünürdü. O, baþtan sona kadar bu cihanýn canýdýr. Onun güzelliði ilkbahar, alem ise bir bað gibidir. Onun cemalini ve lütfunu baðda temaþa et". Hulûsi Efendi nin kitap ciltlerine yazý yazarken kullandýðý hurufat takýmý Sultan Veled'in bu sözleri, tabiatýn duyuötesi alemden mesajlar ileten saydam bir gerçeklik alaný olarak algýlandýðýný göstermektedir. Tanýnmýþ bir bilim tarihçesi ve dikkate deðer bir fikir adamý olan Seyyid Hüseyin Nasr, ister antik, ister çaðdaþ olsun, modern - olmayan insana göre, kainatýn temel maddesinin kutsal bir tarafý bulunduðunu, kozmosta olup biten her þeyin bir anlam taþýdýðýný ve bunlarýn kozmik alanýn hem perdelediði, hem de ifþa ettiði daha yüksek seviyede bir gerçekliðin sembolleri olduðunu söyler. Nasr'a göre, insanla tabiatý birbirinden ayýrmamakla, Ýslam bütüncül kainat görüþünü muhafaza etmiþ; kozmostaki ve tabiattaki düzenin damarlarýnda ilahe baðýþýn, bereketin aktýðýna dikkati çekmiþtir. "Ýnsan, tabiatýn kucaðýnda tabiatý aþmaya çalýþmakta ve eðer insan onu baðýmsýz gerçekliliðin aynasý olarak tefekkür etmeði öðrenir, insana bir þey söyleyen, ona bir haber ulaþtýran geniþ semboller hazinesi gibi görebilirse, tabiatýn kendisi de insana yardýmcý olmaktadýr." Tabiatý, daha üst seviyede bir gerçekliðin yansýdýðý ayna olarak deðerlendiren görüþ, kendini ifade ederken kaçýnýlmaz olarak tabiata dayalý bir sembolizm geliþtirmiþtir. Mevlana'nýn Divan-ý Kebir'inden aldýðýmýz þu gazel, tabiatýn -ve çiçeklerin- gelenek tarafýndan nasýl algýlandýðýný göstermesi bakýmýndan çarpýcý örnektir. A bahar yelinin soluðu, a bahar çaðý, hele bir can baharýnda haber ver. Çiçeklerinden anlýyorum, sen de ondan mahmur olmuþsun. Açýl, bak ben de açýldým. Söyle, bak ben de söyledim. Arýlýðý, duruluðu, bir padiþahýn güzelliðini, güzelim yüzünü anlat. Þimdi, vehimden de dýþarda kalan eser, tutar bir güneþe çekilir gider; o da bir kývýlcýmdan yanmýþ tutuþmuþtur, onun da yalýmý arttýkça artar. Ýlkbahar geldi mi ödünü koparýr onun. Bir kiþi ölümcül oldu mu, sayýlý soluk alýr artýk. Bütün bað, bahçe tuzak olmuþ; her yer yeþil bir renge bürünmüþ. Çiçekler sanki tuzak; bütün meyvalar avlanacak avlar. Susen, iki aydýn, iki görür gözle laleye dedi ki; Topraðýn topraklýðý geçti artýk, diken de dikenlikten çýktý. A yeþillik, ne çeþit rengin var; lütuf þarabýyla sersemsin. Padiþaha þu özrün yeter: Güzelsin, güzel yanaklarýn var. Lalenin yanaklarý yalým yalým, nergisin gözünden kaçýp gizlenmede; güzellere küstahça bakma, kem gözle seyre kalkýþma demede sanki. Yel, dallarý neþelendirdi mi, ovaya, yazýya Tatar miskinin kokusu esmede. Zahmet ve noksan geçince, bütün bað, bahçe, Tanrýnýn lütfü, güçlükten sonra kolaylýðý açtý diye gülüp oynamaya koyulmada. Müslüman sanatkarlarýn, tabiatýn "ayet"leri vasýtasýyla ulaþtýrdýðý haberleri sanatýn diline aktarmak amacýnda olduklarýný söyleyebiliriz. Bunun için tabiatýn canlandýðý bahar mevsimine ayrý bir önem verilir, çünkü "O"nun güzelliði "Ýlkbahar" gibidir. Öyleyse, sanatkarlarýn ardýndakileri araþtýracaklarý objeleri tabiatýn bahardaki görünüþlerinden seçmeleri gerekir. Bunlar özellikle aðaçlar, çiçekler ve yapraklardýr. Sanatkarlar tabiatýn bu unsurlarýna uzaktan deðil, adeta zum yaparak dokularýna nüfuz etmek istercesine yakýndan bakarlar. Sözgeliþi bir nakkaþ için çiçeklerin toplu olarak belirsiz görünüþleri deðil, tek tek biçimleniþleri ve biçimleriyle verdikleri mesajlar önemlidir. Bunun için yaptýðý resimde, kýl fýrçasýyla, küçük resimlerin taç yapraklarýný bile inceden inceye tespit eder. Þair de ayný þekilde davranýr; binbir çeþit benzetmeyle, tek bir çiçeðin görünüþlerini gözlerimizin önüne serer. Çiçeklerin yapraklarýnda ki çið taneleri bile divan þairinin objektifinden kaçmaz. 2 Mahlukattaki hakikatý keþfetmiþ olan Ýslam tasavvufunun büyüklerinden Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi çocuk yaþlarýnda iken birgün, muhterem babasý Hasan Feyzi Efendi ile Hacýlar mahallesinden Darende'ye gelirken; babasý hayvan sürmek için bir dal kesmesini emreder. Hulusi Efendi defalarca bir aðaca yaklaþýr ama, bir türlü eli gidip oradan bir dal kesemez. Aðacýn dallarýnýn Cenab-ý Allah'ý zikrettiðini müþahede eden Hulûsi Efendi, eþyanýn hakikatýna vâkýf olmuþ, onun gerçek sanatýný görmüþtür. Daha küçük yaþlarda iken Allah'ý zikreden dalý kesemeyecek bir imana sahip olan Osman Hulusi Efendi hayatýnýn bütün safhasýnda sanata ve estetiðe önem vermiþ, ömrünün en nâdide günlerini bu gibi güzelliklere vakfetmiþtir. 3 Geçen sayýmýzda Hulûsi Efendi nin marangozluðýundan bahsetmiþtik. Þeyhi Ýsmail Hakký Toprak Efendi nin evinin çatýsýný ve tavaný ile ahþap kýsýmlarýný da (1947 yýlýnda) elden geçirmiþ ve böylece þeyhine hizmet eden Hulûsi Efendi mütvazi bir sanatkârdýr. 4 Hulusi Efendi'nin kitaplara ve ilme verdiði önem çok büyüktür. Çünkü eþsiz bir özel kütüphane oluþturmuþ, evinin, odalarýnýn duvarlarýna en güzel bir biçimde el emeðiyle dolaplar imal etmiþ, bu esnada kitaplarýn bakým onarým ve ciltlerini de bizzat kendisi yapmýþtýr. Evindeki kitaplýklarýn konu tasnifine göre ayrý bölmeleri belirtmek için kemik üzerine hat usulü ile genel konu baþlýklarýnýn yazýlýp raptedildiðini görüyoruz. Her yönüyle mükemmel bir insan olan Hulusi Efendi Ciltcilik sanatýný da kendi el tezgahýyla fevkalade baþarýp, þahsi kütüphanesindeki kitaplarýn çoðunu kendi ciltlemiþtir. Hulûsi Efendi nin kitap ciltlerine yazý yazarken kullandýðý hurufat takýmý Bir kitabý ciltlerken yapýlacak ilk iþ, yapraklarýnýn üst üste getirilip birbirine dikilmesidir. Dikiþte Türkler sarý iplik kullanmýþlardýr. Türk cildinde kitabýn sýrtý düz olarak býrakýlýr, kambura (bombe) yapýlmaz. Sýrtýn üst ve alt köþelerine kitabý tutmak ve yapraklarýn daðýlmasýný önlemek için þîrâze örülür. Þîrâzenin altýna deriden bir yastýk konulur; sýrta da bir bez parçasý yapýþtýrýlabilir. Kitabýn kenarlarý keskin bir aletle týraþlanarak düzeltilir. 5 Efendi hazretleri merhumun elleriyle ördüðü þiraze kitaplarýn baþlarýna güzellik katmaktadýr. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi kütüphanesinde bulunan tahta mengene arasýnda kitaplarý ciltlemiþ, en güzel biçimde þirazesini örerek ciltlerini yapmýþtýr bu arada ciltlerin üzerine matbu harflerle kitap isimlerini ve gerekli tanýtým yazýlarýný da kütüphanesinde bulunan matbaa malzemelerinden oluþan hurufat takýmýyla kendisi yazmaktadýr. Edebi kalemlerimizden A.Turan Alkan hoca, Yataðýna Kýrgýn Irmaklar kitabýnda harflerden, kelimelerden ve bunlarý bir teknik sanatla birleþtiricisi olan matbaa iþiyle uðraþanlardan bahsederken; Sokaktaki vatandaþ düðün veya sünnet davetiyesi bastýrmak vazifesi haricinde, belki her dakika yüz göz olduðu harfler hakkýnda þuurlu bir bakýþ ve tercih sahibi deðildir. Matbaacý için harf, gündelik müþkilâtýn bir parçasýdýr. Kahýrlý mürettiplerin kumpaslara yatýrýp da mürekkeplere bulayarak kaðýtla öpüþtürdüðü teknik. Tipo hurufatý þu iþi meslek edinmiþ sanat erbabýnca antinom-kurþun alaþýmýndan kalýplara dökülür ve bilahere küçük "a" harfinden ingilizlerin kullandýðý "&" iþaretine kadar takýmlar halinde paket kaðýtlarýna sarýlarak kilo ile satýlýrdý. Kartvizit basýmýnda itibar edilen 6 puntodan baþlayýp tipo hurufatý, sekiz sütuna önemli ve acýklý manþetler çekmek için kullanýlan 72 puntoya kadar muhtelif büyüklüklerde standarize edilmiþti" 6 Hulusi Efendi kütüphanesine bir hurufat kasasý, kadrat, anterlin, birkaç çeþit karakterde harf takýmý, kliþe-ler, gerekli altýn yaldýz mürekkep ve diðer malzemeleri temin ederek aslýnda el tezgahý ile bir nevii matbaacýlýkta yapmýþtýr. Aslýnda o kaðýda ve kaleme o kadar önem vermiþ ki, hurufat takýmlarýyla ciltlerinin üzerini yazdýðý kitaplarýn içini dolduracak kadar edebi metinler kaleme almýþ, ilahi terennümlü þiirler inþa etmiþtir. Üzerine yazý yazmýþ olduðu kaðýdý hiçbir zaman buruþturup, çöp tenekesine atmamýþtýr. Kaðýdý, kalemi ve mürekkebi mukaddes kabul edip, onlara ve onlarla ilgili mesleklere çok büyük deðer vermiþtir. Þimdi kütüphanesini incelediðimizde parça kaðýtlar üzerinde yazýlý "Divan" ve "Mektûbat"ýný oluþturan metinlerin asýl nüshalarýna rastlýyoruz. Hatta hiç yayýnlanmamýþ sözler 34 35

19 Kültür - Sanat ve þiirler bile çýkýyor. Kütüphanedeki orijinal nüshalar üzerinde yaptýðýmýz araþtýrmalarda; zamanýn imkansýzlýklarý nedeniyle kaðýdýn kýt bulunduðu yýllarda çay kutusu üzerine bile beyitler yazmýþlar ve bunu da saklamýþlardýr. Hünerli bir elden her türlü estetik sanat çýkabilir. Ýþte Hulûsi Efendi'nin yaptýðý sanatlardan biri de Þeyhzâdeoðlu Özel Kitaplýðýndaki Mühür Kolleksiyonu mühürcülüktür. Mühürcülüðün geçmiþine bir göz atacak olursak; Yazýnýn icadýndan önce de çeþitli medeniyetler tarafýndan kullanýlan mührün Ýslam dünyasýnda farklý ve anlamlý bir yeri vardýr. Mühür anlamýný, Hazreti Muhammed (S.A.V)in sýrtýndaki mühür þeklindeki et beninden alýr. Buna peygamberlik simgesi anlamýna gelen Mühr-i Nübüvvet'de denir. Ayrýca Hazreti Muhammed (S.A.V) üzerinde "Muhammedün Resululllah" yazýlý bir gümüþ mühürde kullanýrdý. Ve bu mührünü gümüþ bir yüzüðün üstünde sað elinde taþýrdý. Osmanlý Ýmparatorluðunda ise, mühür her açýdan çok önemliydi. Tahta çýkan her padiþah dört adet mühri hümayun kazdýrýrdý. Bunlardan birini hatem-i þerif denilen zümrüt taþlý yüzük üzerinde kendisi takardý. Diðer üç altýn mühür ise sadrazam, hasodabaþý ve harem-i hümayun hazinedarý kadýna verilirdi. Mühürlerin boyutlarý 1,4-2,5 cm arasýnda deðiþirdi. Boyutun küçük tutulmasýnda ekonomik nedenler kadar, dini bir inanç da rol oynardý: padiþahlar bile saygý ve inanýþ nedeniyle peygamberimizin mühründen daha büyük mühür yaptýrmazlardý. Evliya Çelebi, mühürcülerin pîrinin Hakkâk Abdullah Yümnî olduðunu kaydeder. "Yümni" adý son devirlere kadar bu sanatla uðraþanlar tarafýndan kullanýlagelmiþtir. Þöyle bir hatýra nakledilir; Hakkâkandan Baba Yümni ilm-i Simya'ya çok meraklý bir kiþidir. Niyeti de eskisi gibi topraktan altýn elde etmektir. Bir yandan onu denerken bir yandan da mühür kazar. Onun mühür yapmaktaki kabiliyetini duyan devrin zevk sahibi ileri gelenlerinden biri, bir gün Yümni'ye gelir ve ona bir çok mühür sipariþi verir ve Yümni'ye; "Sen bunlarý yap, bende sana kimyada altun yapmayý öðretirim" der ve gider. Yümni uðraþýr ve þâheser mühürleri sözleþtikleri zamana hazýr eder. Mühürleri sipariþ eden zat da adamlarý ile gelir ve mühürleri görür, beðenir ve Yümni'ye keseyle altýn verir ve der ki, "Senin mesleðin altun, topraktan altun yapmayý neylersin" der ve gider. Yümni o günden sonra altun üzerine yazý kazan ve altun kazanan Yümni olur. Halkýn kullandýðý zatî mühürler ise çok çeþitliydi. Kimisine meslekî unvan, kimisine yalnýzca isim, bir kýsmýna ise inanç eðilimlerini belirten dualar, temenniler, deyiþler kazýlýrdý. Kimi mühürlerin üzerinde ise ayetler yer alýrdý Hulusi Efendi hazretleri gerek Arap alfabesi ile yani tâbir-i has "eskimez yazý" ile mühürler yaptýðý gibi, Cumhuriyet döneminde harf inkýlabýndan sonra latin alfabesini bilemeyen insanlarýn imza yerine kullandýðý sarý mühür metallerinin üzerine de isimlerini mühür olarak kazýmýþ ve bu mesleði de icra etmiþlerdir. Ayrýca mühürcülüðe olan meraký yüzünden, þahsi kütüphanesinde bir de mühür koleksiyonu bulunmaktadýr. Son olarak diyebiliriz ki; insanoðlu yaratýlmýþlarýn en üstün ve en büyük sanat eseridir. Ýnsanýn gerçek yönünü görebilen Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Cenab-ý Hakk'ýn kendine ihsan etmiþ olduðu bir çok kabiliyeti ile hünerli elleri ile insanlýk yararýna sanat dallarý ile meþgul olmuþ ve hepsinde de baþarý göstermiþ, örnek gösterilmiþtir. Hülasayý þu tesbitle bitirebiliriz; "Sanat, dýþtaki varlýklara akseden bizim kendi hayallerimiz ve kendi tasavvurlarýmýzdýr. Hatta en ileri derecesinde bizim kendi çevremizdir". Bu tarifin, Almanlarýn einfühlung dedikleri anlayýþý ihtiva ettiði-söylenebilirse de, Bergson'cu anlamýnda sempatik sembolizme daha yakýn olduðu açýktýr. Bergson'un "estetik sezgi"si, "eþyanýn tam orta yerinde, ikisinden de müstakil bir birleþmedir. Bu birleþmede dýþ dünya kendi hususiyetini asla kaybetmez. Ancak benliðin bir an için eþyanýn karakteri içine sýðýnarak" onu olduðu gibi tanýyabilmesi için gösterilen bir gayrettir. Bir gayrettir, çünkü sanatçý, eserini meydana getirirken duyduðu heyecaný tesadüfen deðil, isteyerek ve arayarak bulur Ýnsanda sanattan önce gelen bir aþk vardýr; sanatýn özü, iradenin derinliklerinde ve transcendent (aþkýn) hareketinde bulunur. Bu aþkýn hareketin, yani sanat iradesinin kaynaðý ise imandýr." 8 Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, imanýndan aldýðý kuvvet ve üstün kabiliyetle sanatla meþgul olmuþ; aþk ve muhabbetin zuhuru olarak, estetik düþünce planýnda kýymetli eserler meydana getirmiþtir. Onun abidevi eserlerinin, yüce þahsiyetinin ve manevi ruhaniyetinin önünde tazimle eðiliriz... - B Ý T T Ý - DÝPNOTLAR 1-M.Ali Çelik, Sanat Eserlerine Hikmetli Bakýþlar, Revak Dergisi, Beþir Ayvazoðlu, Güller Kitabý, Ötüken Neþriyat A. Þemsettin Ateþ, Hulusi Efendi'nin Çocukluðu ve Gençliði,, Yýl:1, Sayý.2, Eylül Mevlüt Yurdakul ile yapýlan ropörtajdan 5-TDV, Ýslam Ansiklopedisi, C.7,s A.Turan Alkan, Yataðýna Kýrgýn Irmaklar, Ötüken Neþriyat, Burçak Evren, Osmanlý Esnafý, Doðan Kitap s , Ýst,1999, Ayrýca Bkz; M. Zeki Kuþoðlu, Dünkü Sanatýmýz-Kültürümüz, Ötüken Neþriyat, Ýst, Bkz; Beþir Ayvazoðlu, Geleneðin Direniþi, Ötüken Neþriyat, Ýst Sivas Ulu Cami i ve Halk Ýnançlarýndaki Yeri* Sivas, Tokat, Kayseri ve Malatya'ya yerleþen Daniþmendliler'in ( ), Selçuklu geleneðini sürdürdüren anýtlarýndan biri de Sivas'taki en eski Türk eseri olan Ulu Cami'dir. Yapýlýþ tarihi yakýn zamana kadar bilinmiyorken, 1965 yýlýnda, tamir dolayýsýyla camide kalan taþlar arasýnda kitabesi bulunarak Sivas Müzesi'ne konulmuþtur. 1 Ortasýndan kýrýk ve iki parça olan kitabe, kireçli taþtan ve 93x50x17 cm. boyutlarýndadýr. Kýrýlma sebebi ile kitabede noksanlýk olup, sülüs hatla yazýlmýþ üç satýrlýk kitabeyi, 7 cm. eninde Selçuklu tarzýnda süslü bir kenar çerçevelemektedir. 1. Ýzzettin Keykavus zamanýnda tamir edildiði bulunan diðer bir kitabeden anlaþýlmaktadýr. 2 Sivas Ulu Camii'nin özellikleri; 54x31 m. boyutlarýndaki dikdörtgen planlý camiinin taþ duvarlarý, taþçý iþaretlerine havidir. 3 Mihrap dik olarak uzanan 11 sahýný, 5'er ayaklý 6 sivri kemer oluþturmaktadýr. Bu kemer sýralarýnýn kýble duvarý dýþýnda birer desteði varken doðu yöndeki ilkine tuðla minare rastlatýlmýþtýr. Avluya bakan beden duvarlarýnda 22 ahþap dikmeli son cemaat yerinden ötürü desteklere gerek kalmamýþ, 1650m2 gelen harimde, kemerler 50 tane dikdörtgen planlý yýðma ayaða oturmuþtur. Ýç alanlarda mekan birliðinin saðlanamadýðý, perspektifin sahýnlar ve kemerler doðrultusunda bulunabildiði kaydedilmektedir. 4 Kagir kemer dizelerine ahþap kiriþlere oturmaktadýr. 5 Daha önce üzeri toprak örtülü olan camii 1955 yýlýndaki büyük tamirden sonra sac ile kaplanmýþtýr. Ýlk durumu korunarak bu güne gelen minaresi, bir yýldýrým düþmesi sonucu eðik olup, minare üzerinde yýldýrýmýn izi bariz bir þekildi görülebilmektedir. Minarenin tuðla tezyinatý tahminen, 1. Ýzzetin Keykavus zamanýnda (? M.) yapýlmýþtýr. Kýble duvarýnýn doðu tarafýna eklenmiþ gibi bulunan minarenin sekizgen kaide kýsmý gittikçe incelen silindirik gövdesinin þerefe ve petek kýsmý vardýr. Külah kýsmý sonradan Müjgan Üçer Araþtýrmacý-Yazar yapýlmýþtýr. Silindirik gövdede tuðlalar sepet örgüsü þeklinde sýralanmýþ olup, gövde ortasýnda bilezik þeklinde geniþ bir bordür uzanýr. Bordürün zemini beyaz harç olup, üzerini firuze renkli kesme çinilerle örgülü kufi yazý ile bir ayet yazýlýdýr. bugün çinilerin çoðu dökülmüþ izleri kalmýþtýr. Bu bordürün bir benzeri de þerefenin hemen altýnda uzanmaktadýr. Fakat burada kitabe çok daha haraptýr. Bu yazý frizinin altýnda ve üstünde yeþil renkli küçük çanaklardan meydana gelen birer þerit frizi çerçevelemektedir. Þerefenin altýnda ince kesme tuðlalar ve fruze renkli çinilerden yapýlmýþ geometrik dolgu ile süslü mukarnaslý korniþ bulunur. 6 Minare içinde 115 kadar basamak vardýr. Cami'nin etrafý dolmuþ olduðundan çukurda kalmýþ ve yol seviyesinden on iki basamakla cami'e inilmektedir. Cami'nin avluya üç kapýsý olup, avludaki DPNOTLAR (*)- Bu araþtýrma "Sivas Ulu camii ve Halk Ýnançlarý" konusunda VII. Milli Türkoloji Kongresinde ( Eylül,1985 istanbul) sunulan tebliðin, bazý ilavelerle yeniden yazýlmýþ metnidir. 1- BAYKIZ, Halil : Sivas'ta ulu camii kitabesi, 4 Eylül Dergisi, Sayý:4, 1966 Sivas s:5-6 Baykýz, bu makalesinde, Ulu Camiinin 593 H/1197 M. tarihinde II.Kýlýç Arslan'ýn oðlu Sivas Meliki Kutbettin Melik Þah tarafýndan yaptýrýlmýþ olduðunu kaydetmektedir. Sivas Ulu Caminin dýþ kapýsýnýn üzerindeki kitabede ise 1955 yýlýndaki büyük tamir ibaresi ile, camii1192/93 Miladi tarihinde yapýlmýþ olduðu kayýtlýdýr. VII. Milli Türkoloji kongresinde Ulu camii ile tebliðimde bu tarih farklýlýðýndan bahsetmem üzerine, konu ile ilgilenen Sayýn Cevriye ve Ýbrahim Artuk, kitabenin slaytý üzerinde yeniden inceleme yaparak, cami kitabesinin tarihini 533 H. Olarak okumuþlardýr. Sayýn Artukalara verdikleri bilgiiçin teþekkür ederim. Bu bilgilerin ýþýðýnda Ulu camii 1138 M. Tarihinde yapýlmýþ olmaktadýr. Ulu camiin Sivas müzesinde bulunan kitabesinin saytýndan þu satýrlarýn okunduðunu Sayýn Artuk tarihindeki mektubunda belirmiþtir: Bi imâreti hâzel mescidil'mübareke fi eyyam... El melik'ül adl'kutbüdünya veddin Melikþah bin izzeddünya, El abd'ü ahihi ilâ rahmetullahi... sene selase ve selâsine ve hamse mi'e 2- YETKÝN, Þerare: Anadolu da Türk Çini Sanatýnýn Geliþmesi, 1972, Ýstanbul, s: GABRÝEL,Albert : Monument d'anatolie Turc, 1934, Paris, TUNCER Orhan Cezmi: Anadolu'nun Özellikleri, Vakýflar Dergisi, S:12, 1978, s: TUNCER Orhan Cezmi: Selçuklularda Ahþap Örtü Ulusal Kültür, S:6, 1976 Ankara, s:556 37

20 Kültür Kültür þadýrvaný Zaralizade Mehmet Paþa yaptýrmýþtýr. (XIII. Yy) 7 Ulu Cami'nin bugüne kadar gelmiþ bir vakfiyesi bulunamamýþ olup Vakýflar Genel Müdürlüðünde de bir kayda rastlanýlmamýþtýr. Sivas Þeriyye Sicillerinin tetkikinde pek çok kimsenin varlýðýný bu camiye vakfettiðini görüyoruz. 8 Sivas'ta Kuþlara Yem Vakfý: Zekeriyya Kazvini (13. yy) Azar'ül Bilad adlý eserinde "Sivas'a çok kar yaðdýðý için böyle karlý zaman- 38 Sivas Ulu Camii larda, kuþlara yem verilmek üzere bir vakfiyenin tertip edilmiþ olduðunu yazmaktadýr. 9 Bugün vakfiyesi elimizde olmamakla beraber, Sivas'ta yapmýþ olduðumuz 10 araþtýrmalardan, kuþlara yem verilmesi ile ilgili vakfiyenin sözlü bir gelenek olarak eskiden toprak olan Ulu Camii damýnda uygulandýðýný tespit etmiþ bulunuyoruz. Elli sene öncesine kadar caminin müezzinleri Cami Vakfýndan temin ettikleri para ile kuþlara yem vermek üzere, karlý günlerde, yem alýr serperlermiþ. Son elli yýldýr terk edilen bu 7- UZUNÇARÞILI Ý.Hakký, Rýdvan Nafiz, Sivas Þehri, 1928 Ýstanbul, s: Sivas Ulu camiinin Alaattin Keykubat tarafýndan yaptýrýldýðý rivayeti yaygýn olduðu için, Evkaf Nezareti kayýtlarýnda da bu camiiden " Sultan Alaattinin bina eylediði Alaattin camii" veya "Camii Kebir" olarak bahsedilmektedir. Sivas þeriye sicillerinde Ulu camii ile ilgili çok kayýt olup, pek çok bilgi arasýndan þunlarý kaydedebiliriz H. Sultan Alaattin'in bina eylediði Camii Kebir önündeki çeþmelerin sularýnýn -bazý evlerce alýnarak- azalmasý sebebiyle çeþmelerin kaldýrýmasý hakkýndaki hüküm. 2, Defter, s: H. Derviþ Muhammedin emlakini Sultan Alaattin'in bina ettiði Camii Kebire vakfý hakkýnda hüküm H. Camii Kebire þem'i asel ( bal mumu) vakfý 5. Defter s: H. Camii Kebirin kayyumu tayin edilen Seyyit Alinin ücretini Alaattin Vakfýndan almasýna dair hüküm 6. Defter, s: Zakariyya b.muhammed b.mahmud al Kazvini, Asâr'ül -bilâd Beyrut, 1380, s: (Bu notulütfden Sayýn Dr. Emel Esin'e teþekkür ederim) 10- Hocam Merhum Ord. Prof.Dr. A.Süheyl Ünver, Sivastaki bu kuþlar yem vakfýndan, kýrkambar adlý kitabýndan bahsetmiþtim. Bu ilgi çekici vakfý araþtýrmamý da benden istemiþti. Bu uygulamanýn Ulu Caminde yapýldýðýný, camiinin son müezzinlerinden Derviþ Ürgüplünün de kuþlara yem serptiðini Yusuf Ziya Heray dan öðrenmiþ bulunuyoruz. Bir metra kalýndaki toprak örtünün çökmesi sonucunda camii 1955 yýlýndaki tamire kadar kullanýlmayacak durumdaydý. Derviþ ürgüplü toprak örtüsünün çökmesinden önceki son müezziniydi. ( Y.Z. Heray'ýn 80 yaþýnda Sivaslý verdiðibilgiden) Yüzyýllardýr Ulu camiinin mütevelliliðini yapmýþ ve hatipliðini yapmýþ olan Sarý Hatipzadeler (Bu aile Sarýsözen soyadýný almýþtýr.) alim,þair ve müderris pek çok deðerli kimseler yetiþtirmiþtir. Sayýn Safiye Öztop'un verdiði bilgiye göre, Yavuz Sultan Selimin Ýran zaferinden sonra birlikte Türkistan dan Sivas'a gelen bu aile, padiþahýn fermaný ile o tarihten beri Sivas müftülüðünün ve Ulu camiinin hatipliðini yapmýþtýr. 17.yy. da yaþamýþ þair Ahmet Hamdi, yine þair ve bilgin olan ve 18, yy. da yaþamýþ olan Numan Sabit, þair Hüseyin Hilmi (19.yy) ve Milli Mücadelede Sivas müftüsü olan Hacý Abdürrauf Efendi ( ) de bu ailenin yetiþtirmiþ olduðu kimselerdir. Aydýn bir din adamý olan Abdürrauf Efendinin kabri de ulu camiinin haziresinde bulunan 24 kabir arasýndadýr. Diðer kabirler de camii 1955 büyük tamirle yýkýlmaktan kurtaran Hacý Ýsmail Hakký Toprak (k.s) ve bu sarý hatipzadeler ailesinden diðer aile fertleri bulunmaktadýr. Sivas halký Sarý hatipzadeler ailesine Saçlý efendiler de demekteydi. Bu aileye mensup subgatullah efndi uzun saçlarýyla marufmuþ, sarýðýnýn altýndan saçlarý görünürmüþ. Evleri Ulu camii yanýnda idi, 1986 da yýkýldý. Yine bu aileye mensup olan Muzaffer Sarýsözen de þair Hüseyin Hüsnü Efendinin oðludur. uygulamanýn bir benzeri ki Anadolu'daki eski vakýflarda çok sýk rastlanan kuþlara yem vakfý günümüzde de görülebilmektedir. Ankara Ulus Ýþ Haný'nda olduðu gibi. Evliya Çelebi de Sivas'a geldiðinde, Ulu Cami'den þöyle bahsetmiþtir: "Aþaðý varoþta Ulu Camii 1000 dükkanlý bedesten yanýnda enine ve boyuna ikiþer yüz ayak eski bir yapýdýr. Sultan Kýlýç Arslan tarafýndan yaptýrýlmýþtýr, bir minarelidir, Toprak ile örtülü mamur binadýr. Lakin caminin içinde ne kadar sütun olduðunu bilmiyorum. 11 Ulu Cami'nin Tamiri: Caminin 1955 yýlýndaki büyük tamirinden sonra bulunan bir tamir kitabesinde 609 II./1213 M. tarihleri okunmaktadýr. 932 H./1525 M. tarihinde tamir gördüðü bir baþka kitabeden anlaþýlmaktadýr. Yine 1006 H./1597 M. tarihinde ise Sivas Emir-ül Ümerasý Mahmud Paþa tarafýndan onarým yaptýrýldýðý camide bulunan diðer kitabeden anlaþýlmaktadýr. 12 Son büyük tamir 1955 yýlýnda tamamlanmýþ olup, caminin çöken ahþap örtüsü ve üzerindeki toprak örtü alýnarak çinko saçla kaplanmýþtýr. Bu onarým, Ýsmail Toprak'ýn yakýn ilgi, teþvikleri ve çalýþmalarý ile baþarýlmýþ, cami yeniden ibadete açýlmýþtýr. 13 Sivas halkýnýn çok sevip saydýðý Ýsmail Toprak ( ) vefat edince Ulu Camii haziresine defnedilmiþtir. Sivas Belediye'sinin - Ulu Camii minaresinin dibinden yol geçirdiði yýllardaki (1978de) çalýþmalarý karþýsýnda bu konu ile ilgili uyarý yapýlmýþsa da sonuç alýnamamýþtýr. 14 Ulu Camii Ýle Ýlgili Halk Ýnançlarý, Efsaneler: Sivas halkýnýn içinde yaþadýðý mekana verdiði mana ve inançlarýný aksettirmesi bakýmýndan önemli olan, Ulu camiyle ilgili zengin folklorik malzemeler bulunmaktadýr. Adak ve hastalýklarda ziyaret edilmesi, týp folkloru açýsýndan da önem taþýmaktadýr. Kültür zenginliðimizi meydana getiren, Sivas'ýn en eski tarih bekçisi Ulu Camii etrafýnda oluþan efsaneler gerçeðin dýþýnda da olsa esere bir mana kazandýrmýþ olup, halkýn sahip çýkýþýnýn ifadeleridir de. - Ulu Camii'nin temeli Nuh Peygamber atmýþ. Mihrap ve minber arasýnda temel taþlar üzerinde "Nuh'un evlatlarý tarafýndan yapýldýðýna dair süryanice ibaretler varmýþ. Tamirat sýrasýnda görülmüþ olan bu taþlar þimdi altta kalmýþ. Ulu Camii'nin yerinde eskiden de bir mabed varmýþ Eskiden, yaramazlýk yapan çocuklarý korkutmak için büyükler,"ulu cami'nin altýnýn su olduðunu, Sivas'ýn bu sudan batacak olduðunu" söylerlermiþ. Camii'nin altýndaki bu suyun, yünlerle týkanarak durdurulduðuna inanýlýrmýþ Vaktiyle Cami, istasyonun bulunduðu Gazhane denilen mevkie yapýlacakmýþ, fakat baþarýlamamýþ. Caminin yapýlmasýnda kullanýlacak malzeme, gündüz akþama kadar Gazhaneye taþýnmýþ, sabahleyin kalktýklarýnda ayný malzeme, camiinin bugünkü yerinde bulunmuþ. Ayný hal kýrk gün devam etmiþ. Nihayet, ihtiyar bir þahýs gelerek, caminin bugünkü yere yapýlmasýný söyleyerek kaybolmuþ. Hýzýr olduðuna inanýlan bu ihtiyarýn dediði 11- Evliya Çelebi Seyehatnamesi, C:3-4, Ýstanbul, Üçdal Neþriyat, tarihsiz, s: UZUNÇARÞILI Ý.Hakký, Rýdvan Nafiz, Sivas Þehri, 1928 Ýstanbul, s: Sivas'ta doðan Hacý Ýsmail Hakký Toprak (k.s), Hacý Hüseyin Efendinin oðludur. Þifaiye Medresesinde öðrenim gördükten sonra devlet hizmetinde bulunmuþ, Tokat ve Sivasta memuriyet yapmýþ 1933 yýlýnda emekli olduktan sonra, ömrünü müslümanlara gerçek din yolunu göstermek ve hayýr müesseselerine yardýmcý olmakla geçirmiþtir. Aþaðýda Ýsmail Hakký Toprak (k.s)'ýn Ulu camii onarma cemiyeti baþkaný olarak söylediði sözlerin basýlmýþ olduðu tarihsiz bir sahifelik el ilanýnda (derleyip bastýran Mehmet Þen) þu ifadeler görmekteyiz: "Kardeþlerim, biz bu senen camilerimiz, mescidlerimiz için çalýþacaðýz. Dünya üzerinde altý mescid vardýr. Beytullah, Ravza-i Mutahhara,Kudüs-ü Þerif, Þam da Mescidi Yahya, Halep'te Mescid-i Zekeriyya, Sivas'ta Ulu camii dir. Bu bir hakikat biz böyle kabul ettik her iþte beraberlikten Allah razý olur" Bu el ilanýnda ayrýca þairi belli olmayan bir þiirde yer almakta olup, beþ kýtalýk bu þiirin bir kýtasýn þöyle demektedir: "Ehramcýzade'nin çoktur eseri Hepsine de ortak etti bizleri Yarýn karþý gelir cennet köþkleri Vatandaþ yadým et Ulu Camiiye"... Ýsmail Hakký Toprak (k.s) ile ilgili menkýbeler çok olup ayrý bir araþtýrma konusudur. Bu gün ulu caminin yanýnda açýlan çocuk bahçesini onun adýnýn verilmesi (1986) Sivas Belediyesinin bir kadir þinaslýk örneðidir. 14- Dr.Orhan Cezmi Tuncer'in, tarihili Hakikat Gazetesinde yayýnlanan mektubunda, Ulu Camii ile ilgili þu ifadeler ne kadar önemlidir. "Þimdiye kadar imar planý için ele alýnan yerin eski eserleri içi ilgili kuruluþlardan özellikle Vakýflar Genel Müdürlüðünden bilgi aldýklarýný görmedim. Yeni bir yapýnýn çýkarlarýnýn eski bir deðeri ikinci hatta üçüncü plana rahatlýkla ittiðini görmek ürperticidir... Oysa Ulu Camiinin minaresinin burnunun dibinden yol geçirilmesi olayýný kara kara düþünmek gerekir." 15- Hasan Akyol dan nakleden Selehattin Turgut tan derlenmiþtir. 16- Fatma Yalçýndan derlenmiþtir. 39

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ 210 ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ Örnek Restorasyonlar Sergisi Vakýf eseri için restorasyon, adeta ikinci bahar demektir. Zor, çetin ve ince bir iþtir. Bu nedenle, tarihi ve kültürel deðerlerimizin baþarýlý

Detaylı

Resim 170- Hattat Halim Bey in istifli celî sülüs besmelesi. Ýmza kýsmýnda Halim Bey, Hamid Bey in talebesi olduðunu belirtmiþtir. (Ýsmail Yazýcý Koleksiyonu) 133 Resim 171- Sivas Burûciye Medresesi nde

Detaylı

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ çevresine. Bu adý ona bir kuyrukluyýldýz vermiþ. Nasýl mý

Detaylı

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii) 264 Âbideler Þehri Ýstanbul Saman-i Camii (Çukur Çeþme Camii) camiinin minaresi deðiþik bir biçimde inþâ edilmiþtir. Süleymaniye Camii nin doðusunda arka cephesinde yer alan ve Çukur Çeþme Mescidi olarak

Detaylı

Matematik ve Türkçe Örnek Soru Çözümleri Matematik Testi Örnek Soru Çözümleri 1 Aþaðýdaki saatlerden hangisinin akrep ve yelkovaný bir dar açý oluþturur? ) ) ) ) 11 12 1 11 12 1 11 12 1 10 2 10 2 10 2

Detaylı

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn 4. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM 3. DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn toplamý kaçtýr? A) 83 B) 78 C) 91 D) 87

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Hac Organizasyonumuz; Turizm Bakanlýðý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Türsab Denetim ve Kontrolü Altýndadýr! KUTSAL YOLCULUK HAC...

Hac Organizasyonumuz; Turizm Bakanlýðý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Türsab Denetim ve Kontrolü Altýndadýr! KUTSAL YOLCULUK HAC... 2013 Organizasyonu KUTSAL YOLCULUK HAC... Dilleri, renkleri ve kültürleri farklý milyonlarca inananýn birlikte hareket ettiði hac, Allah katýnda siyahýn beyazdan, Arab'ýn Acem'den, Türk'ün Kürt'ten üstünlüðü

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Hangi þeklin tam olarak yarýsý karalanmýþtýr? A) B) C) D) 2 Þekilde görüldüðü gibi þemsiyemin üzerinde KANGAROO yazýyor. Aþaðýdakilerden hangisi benim þemsiyenin görüntüsü deðildir?

Detaylı

MedYa KÝt / 26 Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetimi konusunda Türkiye nin ilk dergisi HR DergÝ Human Resources Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetim Dergisi olarak amacýmýz, kurulduðumuz günden bu yana deðiþmedi: Türkiye'de

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Kapak. Kültür Hatýralarla Güzel Koku... 30. Tomurcuklar

Kapak. Kültür Hatýralarla Güzel Koku... 30. Tomurcuklar Somuncu Baba Esselâm ey yâr-i ðârý bâ-safâ Esselâm ey cümle varý bâ-vefâ Esselâm ey cân-u gönlüm kýblesi, Esselâm ey cümle derdime devâ ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI Somuncu Baba KÜLTÜR-EDEBÝYAT

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Küçük bir salyangoz, 10m yüksekliðinde bir telefon direðine týrmanmaktadýr. Gündüzleri 3m týrmanabilmekte ama geceleri 1m geri kaymaktadýr. Salyangozun direðin tepesine týrmanmasý

Detaylı

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Her yeri altýn kaplý olan bu sarayda onlarca oda, odalarda pek çok

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki seçeneklerden hangisinde bulunan parçayý, yukarýdaki iki parçanýn arasýna koyarsak, eþitlik saðlanýr? A) B) C) D) E) 2. Can pencereden dýþarý baktýðýnda, aþaðýdaki gibi parktaki

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

Mart 2010 Otel Piyasasý Antalya Ýstanbul Gayrimenkul Deðerleme ve Danýþmanlýk A.Þ. Büyükdere Cad. Kervan Geçmez Sok. No:5 K:2 Mecidiyeköy Ýstanbul - Türkiye Tel: +90.212.273.15.16 Faks: +90.212.355.07.28

Detaylı

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM Prof. Dr. Cazim HADZİMEJLİS* BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM Osmanlıların Balkanlarda çok büyük bir rolü var. Bosna Hersek te Osmanlıların çok büyük mirası

Detaylı

Hac & Umre Kültür Turları Uçak Bileti

Hac & Umre Kültür Turları Uçak Bileti Hac & Umre Kültür Turları Uçak Bileti İnanç odaklı bir firma olarak biz, Hz. Allah ın ve Resulullah Efendimiz in (s.a.v.) misafirlerine hizmet etme şuuruna sahibiz 29 yıllık tecrübemiz ve yüksek ilmi değerlerle

Detaylı

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? ünite1 Sosyal Bilgiler Kendimi Tanıyorum TEST 1 3. 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? A) Nüfus cüzdaný B) Ehliyet C) Kulüp kartý D) Pasaport Verilen

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn. ünite1 Türkçe Sözcük - Karþýt Anlamlý Sözcükler TEST 1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? Annemle þakalaþýrken zil çaldý. Gelen Burcu ydu. Bir elinde büyükçe bir poþet, bir elinde bebeði vardý.

Detaylı

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý TEST 2 Sözcük - Sihirli Sözler 2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden hangisidir? Vaktiyle bir kaplumbaða ve iki kaz arkadaþý vardý. Birlikte bir gölde yaþarlardý. Gel zaman

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim: 3. SINIF 1.ta haf * Okuyalım: Eșek * Matematik: Çevremizdeki Üçgenler * Alıștırma-Bulmaca: Sözcük Avı * Gezelim-Görelim: Doğal Yașam Parkı * Alıștırma-Bulmaca: Sıradaki Șekil Hangisi * Doğa: Karıncaların

Detaylı

Bâlî Paþa Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul

Bâlî Paþa Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul 191 Camii minaresi Camii, Ýstanbul un Fatih ilçesinde, Hýrka-i Þerif civarýnda, Hüsrev Paþa Türbesi yakýnýnda, caddesi, Hoca Efendi sokaðýnda bulunmaktadýr. Bu camiin bânîsi, Sultan Ýkinci Bayezid in veziri

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýda verilen iþlemleri sýrayla yapýp, soru iþareti yerine yazýlmasý gereken sayýyý bulunuz. A) 7 B) 8 C) 10 D) 15 2. Erinç'in 10 eþit metal þeridi vardýr. Bu metalleri aþaðýdaki

Detaylı

AÐLAYAN VAKIF ESERLERÝ SERGÝSÝ

AÐLAYAN VAKIF ESERLERÝ SERGÝSÝ 224 AÐLAYAN VAKIF ESERLERÝ SERGÝSÝ Aðlayan Vakýf Eserleri Sergisi Tarihimizde çok önemli roller üstlenmelerine raðmen bazý vakýf eserlerimiz günümüzde oldukça kötü haldedir. Bu eserlerin tespiti, yeniden

Detaylı

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek söyleyemem. Ýþlerin paylaþýmý yüzünden aramýzda hep kavga

Detaylı

Âbideler Þehri Ýstanbul 129

Âbideler Þehri Ýstanbul 129 Âbideler Þehri Ýstanbul 129 130 Camii hih Planý. Kaynak: Türk Sanatý Tarihi gece ışýklandýrýlmýş dýş görünümü. Divanyolu nda, Sultan Ahmet karşýsýnda, Sultanahmet tramvay durağýnýn hemen yanýnda bulunan

Detaylı

Simge Özer Pýnarbaþý

Simge Özer Pýnarbaþý Simge Özer Pýnarbaþý 1963 yýlýnda Ýstanbul da doðdu. Ortaöðrenimini Kadýköy Kýz Lisesi nde tamamladý. 1984 yýlýnda Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü nü bitirdi.

Detaylı

2014 2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ÝLKOKULLAR ARASI 2. Zeka Oyunlarý Turnuvasý 7 Mart Silence Ýstanbul Hotel TURNUVA PROGRAMI 09.30-10.00 10.00-10.45 11.00-11.22 11.35-11.58 12.10-12.34 12.50-13.15

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 9, Romalýlar Mektubu, dokuzuncu bölüm: «Seçilmiþ Halkýn Ýmansýzlýðý» A. Romalýlar Mektubu nun dokuzuncu bölümünü okuyun. Özellikle þu konulara dikkat

Detaylı

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý CEBÝRSEL ÝFADELER ve DENKLEM ÇÖZME Test -. x 4 için x 7 ifadesinin deðeri kaçtýr? A) B) C) 9 D). x 4x ifadesinde kaç terim vardýr? A) B) C) D) 4. 4y y 8 ifadesinin terimlerin katsayýlarý toplamý kaçtýr?.

Detaylı

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve MD Mülteci Danýþma M TOHAV e-bülten n S AYI: 2 TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Ýletiþim Bilgileri Adres: Yýldýrým Mah. Ziyademirdelen Sok. N0: D: 1 Suruç/ÞANLIURFA Tel: 0 (414) 611 98 02 TOHAV Suruç

Detaylı

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum ÇEVRE VE TOPLUM 11. Bölüm DOÐAL AFETLER VE TOPLUM Konular DOÐAL AFETLER Dünya mýzda Neler Oluyor? Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum Volkanlar

Detaylı

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1) Bolkar Daðlarý AKD054 Acil Gerileme (-1) Ali Ýhsan Gökçen Yüzölçümü : 399366 ha Yükseklik : 210 m - 3524 m Boylam : 34,46ºD Ýl(ler) : Mersin, Niðde, Konya Enlem : 37,26ºK Ýlçe(ler) : Ereðli, Pozantý, Ulukýþla,

Detaylı

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83 ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... 2 Mart 2005 Hürriyet Gazetesi Oto Yaþam Eki'nin Editörü Ufuk SANDIK, "Dikiz Aynasý" köþesinde Oda Baþkaný Emin KORAMAZ'ýn LPG'li araçlardaki denetimsizliðe

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS SELÇUKLU MİMARİSİ Selçuklular Orta Asya dan Anadolu ve Ön Asya ya yolculuklarında Afganistan, İran, Irak, Suriye topraklarındaki kültürlerden ve mimari yapılardan etkilenmiş, İslam dinini kabul ederek

Detaylı

Araþtýrma. Somuncu Baba ve Neseb-i Âlisi... 4. Ýnanç ve Kültürümüzde Vakýf... 6. Araþtýrma. Darende-Divriði Kaleleri... 10

Araþtýrma. Somuncu Baba ve Neseb-i Âlisi... 4. Ýnanç ve Kültürümüzde Vakýf... 6. Araþtýrma. Darende-Divriði Kaleleri... 10 Gelmedi misli gibi asrýnda Olmadý kimse ânýn fevkýnda Görseler âný Yehûd ü tersâ Der idi Yûsuf-i Ken an âsâ ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi

Detaylı

1 Sinmiþ analar, kavruk çocuklar Her sene bazý çevreler ve kiþiler "kadýnlar günü de ne demek, erkekler günü diye bir sey var mý ki'' "Aslýnda bir gün deðil, her gün kadýnlar günü

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Dünyanýn en büyük dairesel pizzasý 128 parçaya bölünecektir. Her bir kesim tam bir çap olacaðýna göre kaç tane kesim yapmak gerekmektedir? A) 7 B) 64 C) 127 D) 128 E) 256 2. Ali'nin

Detaylı

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te 9 da AK YIL: 2012 SAYI : 164 26 KASIM 01- ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 4 te Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü Selman DEVECİOĞLU Gönül Gözü SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLER BİRİMİ YAYINLARI Yayın No: 4 Editör Prof. Dr. Recep Toparlı Baskı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Matbaası Kapak ve İç Düzen Sivas Cumhuriyet

Detaylı

ÖZBEKİSTAN MAYIS 2018

ÖZBEKİSTAN MAYIS 2018 ÖZBEKİSTAN 05 12 MAYIS 2018 ÖZBEKİSTAN 05 12 MAYIS 2018 05 Mayıs 2018 Cumartesi 18:25 Gidiş - 12 Mayıs 2018 Cumartesi 08:40 İstanbul Varış TAŞKENT ( 2 ) HIVE ( 1 ) BUHARA ( 2 ) SEMERKAND ( 2 ) 1.Gün 05

Detaylı

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma Ýçindekiler 1. FASÝKÜL 1. ÜNÝTE: ÞEKÝLLER VE SAYILAR Nokta Düzlem ve Düzlemsel Þekiller Geometrik Cisimlerin Yüzleri ve Yüzeyleri Tablo ve Þekil Grafiði Üç Basamaklý Doðal Sayýlar Sayýlarý Karþýlaþtýrma

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Sosyal Bilgiler ünite1 Sosyal Bilgiler Ýletiþim ve Ýnsan Ýliþkileri TEST 1 3. Ünlü bir sanatçýnýn gazetede yayýnlanan fotoðrafýnda evinin içi görüntülenmiþ haberi olmadan eþinin ve çocuklarýnýn resimleri çekilmiþtir.

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 Kanguru Matematik Türkiye 07 4 puanlýk sorular. Bir dörtgenin köþegenleri, dörtgeni dört üçgene ayýrmaktadýr. Her üçgenin alaný bir asal sayý ile gösterildiðine göre, aþaðýdaki sayýlardan hangisi bu dörtgenin

Detaylı

Ýçindekiler Kayseri Ýli Yardým Derneði Ýstanbul Þubesi Adýna Sahibi, Dernek Baþkaný Yayýn Yönetmeni Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü M. Orhan CEBECÝ Dergi Komisyonu Gamze POSTAAÐASI Rýfat DEDEMAN Danýþma Kurulu

Detaylı

Âbideler Þehri Ýstanbul 137

Âbideler Þehri Ýstanbul 137 Âbideler Þehri Ýstanbul 137 138 Çemberlitaş daki Gazi Atik Ali Paşa (Sedefçiler) Camii. Çenberllitaş semtinde, Çenbenlitaş âbidesinin biraz ilerisinde ve tramvay durağýnýn karşýsýnda cami, medrese, türbe,

Detaylı

17 ÞUBAT kontrol

17 ÞUBAT kontrol 17 ÞUBAT 2016 5. kontrol 3 puanlýk sorular 1. Ahmet, Beril, Can, Deniz ve Ergün bir çift zar atýyorlar. Ahmet Beril Can Deniz Ergün Attýklarý zarlarýn toplamýna bakýldýðýna göre, en büyük zarý kim atmýþtýr?

Detaylı

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý Spor Bilimleri Derneði, üyeler arasýndaki haberleþme aðýný daha etkin hale getirmek için, akademik çalýþmalar yürüten bilim insaný, antrenör, öðretmen, öðrenci ve ilgili

Detaylı

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI 29 Şevval Mehmet YAMAN İl Müftüsü Hoca Ahmet Yesevi Camii 15.5.2018 Salı Yatsıdan Önce RAMAZAN AYI VE ORUCUN FAZİLETİ 1 Ramazan Halil YILMAZ Vaiz Cacabey Camii 16.5.2018 Çarşamba Öğleden Önce ORUCA AİT

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25 ÝÇÝNDEKÝLER A. BÝRÝNCÝ TEMA: BÝREY VE TOPLUM Küçük Cemil...11 Bilgi Hazinemiz (Hikâye Yazmaya Ýlk Adým)...14 Güzel Dilimiz (Çaðrýþtýran Kelimeler - Karþýlaþtýrma - Þekil, Sembol ve Ýþaretler - Eþ Anlamlý

Detaylı

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin. Uður Tok Onaylayan Administrator Çarþamba, 20 Haziran 2007 Son Güncelleme Cuma, 06 Haziran 2008 Besteciler.org ÇOK SEVMÝÞSÝN Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var

Detaylı

Akþemseddin Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul 173. Fatih te, Hýrka-i Þerif civarýnda, Keçeciler caddesi, Mimar Sinan Mahallesinde bulunmaktadýr.

Akþemseddin Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul 173. Fatih te, Hýrka-i Þerif civarýnda, Keçeciler caddesi, Mimar Sinan Mahallesinde bulunmaktadýr. Âbideler Þehri Ýstanbul 173 Camii Fatih te, Hýrka-i Þerif civarýnda, Keçeciler caddesi, Mimar Sinan Mahallesinde bulunmaktadýr. Bânîsi olan Mehmed Efendi, Hazret-i Ebûbekir neslinden olup Hacý Bayram-ý

Detaylı

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. Sendikamýz Yönetim Kurulu Üyesi Erhan KAMIÞLI, 28 Mart 2001 tarihi itibariyle H.Ö. Sabancý Holding Çimento Grubu Baþkanlýðý'na atanmýþtýr.

Detaylı

Resim 114- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla sülüs nesih bir kýt a. (Tezhib: Fatma Özçay) 108

Resim 114- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla sülüs nesih bir kýt a. (Tezhib: Fatma Özçay) 108 VIII. BÖLÜM HAT SAN ATINDAN ÖRNEKLER 107 Resim 114- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla sülüs nesih bir kýt a. (Tezhib: Fatma Özçay) 108 Resim 115- Hattat Halim Bey e ait Azapkapý Sokollu Camii kubbe yazýsý. Resim

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

17 ÞUBAT kontrol

17 ÞUBAT kontrol 17 ÞUBAT 2016 5. kontrol 3 puanlýk sorular 1. 20,16 ile 3,17 ondalýk sayýlarý arasýnda kaç tane tam sayý vardýr? A) 15 B) 16 C) 17 D) 18 E) 19 2. Aþaðýdaki trafik iþaretlerinden hangisinin simetri ekseni

Detaylı

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not 1. Anne Özlemi Ýlkbaharýn tatlý güneþi, Yeþilbað köyünde bütün çatýlarý, avlularý, tarlalarý, dað yollarýndaki keçileri ýsýtmaya baþlamýþtý yine. Tuna bu köyde yaþayan çocuklardan biriydi. Ablasý Suna

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 MALÝYE DERGÝSÝ Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Doç.Dr. Ahmet KESÝK Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Doç.Dr. Ahmet KESÝK MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER Yayýn

Detaylı

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz! Asýlsýz iddia neden ortaya atýldý? Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz! 19 Haziran 2004 tarihinde, Ovacýk Altýn Madeni ile hiçbir ilgisi olmayan Arsenik iddialarý ortaya atýlarak madenimiz

Detaylı

İpek Yolu Rüyası Özbekistan

İpek Yolu Rüyası Özbekistan İpek Yolu Rüyası Özbekistan 09 GECE 10 GUN TUR PROGRAMI: 1.GÜN : İSTANBUL-TAŞKENT Gezimizin ilk gününe İstanbul - Taşkent arası gece uçuşuyla başlıyoruz. Geceleme uçakta geçiyor. 2.GÜN : TAŞKENT-URGENÇ-HİVE

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki þekillerden hangisi bu dört þeklin hepsinde yoktur? A) B) C) D) 2. Yandaki resimde kaç üçgen vardýr? A) 7 B) 6 C) 5 D) 4 3. Yan taraftaki þekildeki yapboz evin eksik parçasýný

Detaylı

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar Öðrencinin Adý ve Soyadý Doðum Yeri ve Yýlý Fakülte Numarasý Bölümü Yaptýðý Staj Dalý Fotoðraf STAJ BÝLGÝLERÝ Ýþyeri Adý Adresi Telefon Numarasý Staj Baþlama Tarihi Staj Bitiþ Tarihi Staj Süresi (gün)

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr 20 ad d es et en kal ý içe ride bý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr Kitagami Desenleri Cem ÖNGÝDER 2017 Kitagami Nasýl Yapýlýr Hazýrlayan: Cem Öngider 2017 Ýstanbul Merhaba, Çok uzun zaman önce baþladýðým ancak

Detaylı

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez? 5. SINIF COÞMY SORULRI 1. 1. BÖLÜM DÝKKT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. Kazan Bardak Tam dolu kazandan 5 bardak su alýndýðýnda kazanýn 'si boþalmaktadýr. 1 12 Kazanýn

Detaylı

OBEB - OKEK TEST / 1

OBEB - OKEK TEST / 1 OBEB - OKEK TEST / 1 1. 18, 24 ve 30 sayýlarýnýn OBEB i A) 2 B) 4 C) 6 D) 8 E) 10 5. a=3 2.5 3.7 4 b=3 5.5 1.7 2 olduðuna göre, a ve b sayýlarýnýn ortak katlarýnýn en küçüðü (OKEK) A) 3 2.5 1.7 2 B) 3

Detaylı

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen. Gesundheitsamt Freie Hansestadt Bremen Sozialmedizinischer Dienst für Erwachsene Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung Yardýma ve bakýma muhtaç duruma

Detaylı

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF 2009-10 Dövize Endeksli Kredilerde KKDF Ýstanbul, 12 Mart 2009 Sirküler Sirküler Numarasý : Elit - 2009/10 Dövize Endeksli Kredilerde KKDF 1. Genel Açýklamalar: 88/12944 sayýlý Kararnameye iliþkin olarak

Detaylı

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular. Müminlerin annesi... İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular. Hazret-i Meymune, Hazret-i Abbas ın hanımı Ümm-i Fadl ın kızkardeşi idi. İlk

Detaylı

Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din

Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din Güncelleme talebine uygulamalı model önerilerimiz: Aliya nın Camisi nde - Uzman Cemil Paslı Kişisel S Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din Dinin ağırlık ve çekim merkezi camii.

Detaylı

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::. Membership TÜM ÇEVÝRÝ ÝÞLETMELERÝ DERNEÐÝ YÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐINA ANTALYA Derneðinizin Tüzüðünü okudum; Derneðin kuruluþ felsefesi ve amacýna sadýk kalacaðýmý, Tüzükte belirtilen ilke ve kurallara

Detaylı

SELANİK HORTACI CAMİSİ

SELANİK HORTACI CAMİSİ SELANİK HORTACI CAMİSİ BAKİ SARISAKAL SELANİK HORTACI CAMİSİ Portakapı Mahallesinde günümüzde Egnatia Caddesinin üzerinde Erken dördüncü yüzyılda inşa edilmiştir. İlk başta bir pagan tapınak ya da türbe

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 20 17 1. =? 2 + 0 + 1 + 7 A) 3,4 B) 17 C) 34 D) 201,7 E) 340 2. Berk tren yolu modeliyle oynamayý çok sever. Yaptýðý tren yolu modelinde, bazý nesneleri 1:87 oranýnda küçülterek oluþturmuþtur.

Detaylı

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi,

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi, ... /... / 2008 Sayýn Makina Üreticisi, Firmamýz Bursa'da 1986 yýlýnda kurulmuþtur. 2003 yýlýndan beri PVC makineleri sektörüne yönelik çözümler üretmektedir. Geniþ bir ürün yelpazesine sahip olan firmamýz,

Detaylı

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN 2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 1.01.2016 Cuma Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Mermerler Camii SORUMLU

Detaylı

Gelir Vergisi Kesintisi

Gelir Vergisi Kesintisi 2009-16 Gelir Vergisi Kesintisi Ýstanbul, 12 Mart 2009 Sirküler Sirküler Numarasý : Elit - 2009/16 Gelir Vergisi Kesintisi 1. Gelir Vergisi Kanunu Uyarýnca Kesinti Yapmak Zorunda Olanlar: Gelir Vergisi

Detaylı

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6] K U R B A N Şartlarını hâiz olub,allah a yaklaşmak amacıyla kesilen kurban;hz. Âdem in çocuklarıyla başlayıp [1],Hz. İbrahim-in oğlu İsmail-in kurban edilmesinin emredilmesi[2],daha sonra onun yerine koç

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

SEÇİM VE GEÇİM Perşembe, 31 Ekim 2013 09:31

SEÇİM VE GEÇİM Perşembe, 31 Ekim 2013 09:31 Tarih boyunca hayatın her alanında özellikle de evlilik-aile hayatı ve yönetim-iktidar alanında seçim ve geçim çok önemli unsurlardır. Seçim ile geçim iç içedir, geçim seçime bağlıdır. Geçim yani nasıl

Detaylı

T.C. MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI EÐÝTÝMÝ ARAÞTIRMA VE GELÝÞTÝRME DAÝRESÝ BAÞKANLIÐI KENDÝNÝ TANIYOR MUSUN? ANKARA, 2011 MESLEK SEÇÝMÝNÝN NE KADAR ÖNEMLÝ BÝR KARAR OLDUÐUNUN FARKINDA MISINIZ? Meslek seçerken

Detaylı

İpek Yolu'nun Kalbi; Özbekistan

İpek Yolu'nun Kalbi; Özbekistan İpek Yolu'nun Kalbi; Özbekistan İpek Yolu nun diyarında Taşkent, Buhara, Semerkand hem uzak, hem de yakın... Tarih : 19-10-2019-26-10-2019 Şehirler : Buhara, Khiva, Semerkand, Taşkent Otel : 4*, 5* Ulaşım

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Hanlar Yurdu Gezisi Eylül 2018

Hanlar Yurdu Gezisi Eylül 2018 Hanlar Yurdu Gezisi 03-10 Eylül 2018 1 1. İSTANBUL - TAŞKENT - ÇIMKENT 03 EYLÜL PAZARTESİ Saat 08:00 de buluşulacak ve 10:30 da Özbekistan Hava Yolları nın HY-272 sefer sayılı uçağıyla İstanbul Atatürk

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ IPA Cross-Border Programme CCI No: 2007CB16IPO008 BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ SINIR ÖTESÝ BÖLGEDE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLÝ ÝÞLETMELERÝN ORTAK EKO-GÜÇLERÝ PROJESÝ Ref. ¹ 2007CB16IPO008-2011-2-063, Geçerli sözleþme

Detaylı