ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ"

Transkript

1 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Naci Erhan YURDAKUL TAVUK ETLERİNDEN GRAM POZİTİF KOKLARIN İZOLASYONU VE ANTİBİYOTİKLERE KARŞI DİRENÇLİLİKLERİ NİN BELİRLENMESİ GIDA MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI ADANA, 2008

2 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TAVUK ETLERİNDEN GRAM POZİTİF KOKLARIN İZOLASYONU VE ANTİBİYOTİKLERE KARŞI DİRENÇLİLİKLERİ NİN BELİRLENMESİ Naci Erhan YURDAKUL YÜKSEK LİSANS TEZİ GIDA MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI Bu tez../../2008 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. İmza... İmza... İmza... Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA Prof. Dr. Fatih KÖKSAL Prof. Dr. Hasan Rüştü KUTLU DANIŞMAN ÜYE ÜYE Bu tez Enstitümüz Gıda Mühendisliği Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No : ZF2006YL83 Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

3 ÖZ YÜKSEK LİSANS TEZİ TAVUK ETLERİNDEN GRAM POZİTİF KOKLARIN İZOLASYONU VE ANTİBİYOTİKLERE KARŞI DİRENÇLİLİKLERİ NİN BELİRLENMESİ Naci Erhan YURDAKUL ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GIDA MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI Danışman: Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA Yıl : 2008, Sayfa: 72 Jüri : Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA Prof. Dr. Fatih KÖKSAL Prof. Dr. Hasan Rüştü KUTLU Bu çalışmada Adana daki çeşitli marketlerden temin edilen 50 adet tavuk eti örneğinden, gram pozitif kok izole edilerek, selektif besi yerinde gelişim ve gram boyama özellikleri belirlenmiştir. Tavuk eti örneklerinden izole edilen suşların 30 u gram (+) kok bulunmuştur. Söz konusu suşların, 4 ü Enterococcus spp., 4 ü S. aureus ve 22 si koagulaz negatif stafilakok (KNS ) olarak tanımlanmıştır. Yapılan antibiyotik direnç testleri sonucunda ise; Enterococcus spp. suşlarının %50 si eritromisin, %100 ü tetrasiklin, %50 si vankomisin, %50 si kloramfenikol ve %75 i siprofloksasine karşı dirençli bulunmuştur. Enterecoccus spp. suşlarında teikoplanin direncine rastlanmamıştır. S. aureus suşlarının ise, %25 i eritromisine, %100 ü tetrasikline ve %25 i kloramfenikola dirençli, vankomisin, teikoplanin ve siprofloksasine ise duyarlı bulunmuştur. KNS suşlarının ise; %68,1 i eritromisine, %77,2 si tetrasikline, %59 u vankomisine, %9 u teikoplanine %27,2 si koloramfenikol ile siprofiloksasine dirençli olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler : Gram (+) kok, Enterococcus spp., S. aureus, antibiyotik dirençliliği, tavuk eti I

4 ABSTRACT MSc THESIS THE DETERMİNATİON OF ANTİBİOTİC RESİSTANCE OF GRAM POSİTİVE COCCOİD S AND İSOLATED FROM CHİCKEN MEAT Naci Erhan YURDAKUL DEPARTMENT OF FOOD ENGINEERING INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF ÇUKUROVA Supervisor: Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA Year : 2008, Pages: 72 Jury : Prof. Dr.Zerrin ERGİNKAYA Prof. Dr. Fatih KÖKSAL Prof. Dr. Hasan Rüştü KUTLU In this study, 50 chicken meat samples were collected from markets in Adana and Gram positive coc strains were tried to be isolated from these samples. In isolated strains, growth on selective media and gram dye were tested. 30 of isolates that were obtained from chicken meat samples were found gram(+) coccus 4 of described isolates as Enterococcus spp., 4 of them as S. aureus and 22 of them as KNS were defined. In conclision of tests of antibiotic resistant, it was found that %50 of Enterococcus spp. were resistant to erytromycin, %100 of them were resistant tetracycline, %50 of them were resitant to vancomycin, %50 of them were resistant to chloramphenicol and %75 of them were to resistant to ciprofloxacin. No one of them found to be resistant to teicoplanin in isolate of Enterecoccus spp. It was found that, % 25 of S. aureus isolate were resistant to erytromycin, %100 of them were resistant to tetracycline and %25 of them were resistant to chloramphenicol, but also respectively %25 of them, %100 of them and %25 of them were sensitive to vancomycin, teicoplanin and ciprofloxacin. As for isolate of KNS, it was determined that %68.1 of them were resistant to erytromycin, %77,2 of them were resistant to tetracycline, %59 of them were resistant to vancomycin, %9 of them were resistant to teicoplanin, %27,2 of them were resistant to both chloramphenicol and ciprofloxacin. KeyWords : Gram (+) coccus, Enterococcus spp., S. aureus, antibiotic resistance, broiler meat II

5 TEŞEKKÜR Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren, her türlü bilgi ve desteğini benden esirgemeyen, her konuda bana yol gösteren, yardımcı olan, yakın ilgisi ile beni her zaman teşvik ve motive eden saygı değer hocam Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Çalışmam sırasında ilgi ve yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Işıl VAR, Arş.Gör. Bülent ZORLUGENÇ, Arş.Gör. Feyza KIROĞLU ve Arş.Gör. Adnan BOZDOĞAN a Tezim sırasında destek vermekten kaçınmayan ve her zaman yardımcı olan sevgili arkadaşlarım Arş.Gör. Hasan TANGÜLER, Dr. Emir Ayşe ÖZER, Arş.Gör. Emel ÜNAL ve İbrahim YALANCA ya borç bilirim. Maddi ve manevi destekleriyle beni yalnız bırakmayan aileme teşekkürü bir III

6 Rahmetli Babam Mustafa Saygun YURDAKUL anısına ithaf ediyorum. IV

7 İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ... I ABSTRACT... II TEŞEKKÜR... III İÇİNDEKİLER..V SİMGELER VE KISALTMALAR... VIII ÇİZELGELER DİZİNİ... VIII ŞEKİLLER DİZİNİ...IX RESİMLER DİZİNİ... X 1. GİRİŞ ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gıda Zincirinde Gram Pozitif Koklar ve Önemi Staphylococcus spp Staphlococcus spp. nin Patojenitesi Enterococcus spp Enterococcus spp. nin Patojenitesi Bakterilerin Antibiyotik Direnç Mekanizmaları Staphylococcus spp nin Antibiyotik Direnci Enterococcus spp. nin Antibiyotik Direnci Kanatlı Eti Florası ve Kesim Teknolojisi S. aureus un Et Ürünlerinden İzolasyonu, Patojenitesi ve Antibiyotik Direnci İle İlgili Yapılan Çalışmalar Enterococcus spp. nin Et Ürünlerinden İzolasyonu, Patojenitesi ve Antibiyotik Direnci İle İlgili Yapılan Çalışmalar MATERYAL VE METOT Materyal Besiyerleri ve Kimyasallar Referans Suşlar Metot Örneklerin Analize Hazırlanması V

8 Enterococcus spp. nin İzolasyonu Enterococcus spp. nin Tanımlanması S.aureus un İzolasyonu S.aureus un Tanımlanması Morfolojik ve Biyokimyasal Testler Gram Boyama Katalaz Testi Tuz Toleranslarının Belirlenmesi Sıcaklık Toleranslarının Belirlenmesi Glikozdan Gaz Üretimi Koagulaz Testi Deoksiribonükleaz (DNaz) Testi Mannitol ün Anaerobik Femantasyonu Antibiyotik Direnç Testi ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Enterococcus spp. İzolasyonu ve Tanımlanması Koagulaz Negatif Stafilakok (KNS) ve S. aureus İzolasyonu ve Tanımlanması Enterococcus spp. Suşlarının Antibiyotik Dirençliliği S. aureus ve KNS lerin Suşlarının Antibiyotik Dirençlilikleri Enterococcus spp. nin Vancomycin Dirençleri SONUÇ VE ÖNERİLER KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ VI

9 SİMGELER VE KISALTMALAR ARE : Antibiotic Resistant Enterococci BHIB : Brain Heart Infusion Broth C 30 : Kloramfenikol 30 µg CIP 5 : Siprofloksasin 5 µg E 15 : Eritromisin 15 µg HLAR : Yüksek Düzeyde Aminoglikozit Direnci KAA : Kanamycin Aesculin Azide Agar KNS : Koagulaz Negatif Staphylococcus kob (cfu) : Koloni Oluşturma Birimi (Colony Forming Unit) LAB : Laktik Asit Bakterileri MRSA : Metisilin Resistant Staphylococcus aureus TE 30 : Tetrasiklin 30 µg TEC 30 : Teikoplanin 30 µg VA 30 : Vankomisin 30 µg VRE : Vancomycin Resistant Enterococcus VREF : Vancomycin Resistant Enterococcus faecium VII

10 ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA Çizelge 3.1. Araştırmada Kullanılan Besiyerleri ve Kullanım Amaçları Çizelge 3.2. Araştırmada Kullanılan Referans Suşlar Çizelge 3.3. Staphylococcus spp. için NCCLS doküman M2-A9 Zon Çapı Yorumlama Standartları Çizelge 3.4. Enterococcus spp. için NCCLS doküman M2-A9 Zon Çapı Yorumlama Standartları Çizelge 4.1. Tavuk Eti Örneklerinden İzole Edilen Gram (+) Koklar Çizelge 4.2. Tavuk Eti Örneklerinden Elde Edilen Enterococcus spp. İzolatlarının Özellikleri Çizelge 4.3. Tavuk Eti Örneklerinden Elde Edilen KNS ve S.aureus İzolatlarının Özellikleri Çizelge 4.4. Enterococcus spp. İzolatlarının Antibiyotik Direnç Testi Sonuçları Çizelge 4.5. KNS İzolatlarının Antibiyotik Direnç Testi Sonuçları Çizelge 4.6. S. aureus İzolatlarının Antibiyotik Direnç Testi Sonuçları VIII

11 ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 2.1. Tavuk Eti Üretim Akış Şeması Şekil 3.1. Enterococcus spp nin Tanımlanması Şekil 3.2. S.aureus un Tanımlanması IX

12 RESİMLER DİZİNİ SAYFA Resim 4.1. Enterococcus spp nin KAA Besiyerinde Görünüşü Resim 4.2. S.aureus un Mannitol Salt Agar Besiyerinde Görünüşü Resim 4.3. S.aureus un Kranep Agar Besiyerinde Görünüşü Resim 4.4. KNS 17 Nolu Suşunun Antibiyotik Direnci Resim nolu Enterococcus spp. Suşunun Antibiyotik Direnci X

13 1. GİRİŞ Naci Erhan YURDAKUL 1. GİRİŞ İnfeksiyon etkeni olan mikroorganizmalara karşı etkin mücadele yapılması, eski çağlardan beri tıpta önemli çalışmalar arasında yer almıştır. Bu amaçla, bazı boyaların ve kimyasal maddelerin tedavi amacıyla kullanılması 17'nci yüzyıldan itibaren başlamıştır. Kinin sıtma, emetin ise amebiyaz tedavisinde kullanılmıştır. İlk defa İskoç bakteriyolog Alexander Fleming'in 1929'da gözlediği ve 1940 yılında Chain ve Flarey'in Penicillium notatum'un salgılarından elde ettiği ve penisilin adını verdikleri ilacın birçok mikroorganizmaya öldürücü etkide bulunmasının keşfedilmesi bir devrim olmuştur. Enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antibiyotikler, son 50 yılda son derece faydalı olmuşlar ve eskiden öldürücü olduğu bilinen pek çok hastalığın tedavisi için vazgeçilmez olmuşlardır. Ancak bu maddelerin uzun zaman ve bazen gereksiz yere kullanılmaları sonunda hastalık etkenlerinin ilaçlara karşı direnç kazanmaları son yıllarda çağdaş tıbbın en önemli problemi olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde immun sistemi bozulmuş hasta sayısı ve yoğun bakım ünitelerinin artması, gıda zincirinde özellikle hayvan refahı ve sağlığı alanında antibiyotik kullanımı ve bunların çevreye salınımı ile ortaya çıkan mikroorganizmalardaki antibiyotik direnci, önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkarmaktadır (Demirtürk ve Demirdal, 2004). Tarihteki ilk direnç mekanizması, 1940'lı yılların ortalarında penisilinin yaygın biçimde kullanıma girmesi sonucu S. aureus suşlarında penisilinazların varlığıyla görülmüştür yılı öncesi hastanede izole edilen S. aureus suşlarının %90'ından fazlası penisiline duyarlıyken, 1952 yılında suşların %75'i dirençli olarak saptanmıştır.1960'lı yılların sonunda penisilin dirençli suşların topluma yayılması ve tüm izolatların %90'ından fazlasının penisiline direnç kazanması hayal kırıklığına neden olmuştur. Takip eden yıllarda bulunan her yeni antibiyotiğin kullanıma girmesini takiben, belli bir süre sonra bakterilerin direnç geliştirmesi hemen hemen değişmez bir kural halini almıştır. Nitekim 1980'lerde geniş spektrumlu sefalosporinler ve 1990'larda ise florokinolonlar geliştirilmiş, ancak günümüzde A. 1

14 1. GİRİŞ Naci Erhan YURDAKUL baumanii, B. cepacia, E. faecium gibi bakteriler bu antibiyotiklere de direnç geliştirmişlerdir (Berzeg, 2005). Gıdalarda rastlanan en önemli gram pozitif koklar, Staphylococcus, Enterococcus, Lactococcus, Streptococcus, Leucnostoc, Pedicoccus ve Vagococcus olarak bilinmektedir. Gıda güvenliği ve antibiyotik dirençliliği dikkate alındığında bu cinslerden Staphylococcus lar ve Enterococcus lar ön plana çıkmaktadır. Özellikle de Stapylococcus aureus, Enterococcus feacalis ve Enterococcus faecium suşları antibiyotik direçlilikleri açısından son zamanlarda hastane (nozokomiyal) enfeksiyonlarının tedavisinde ciddi sorunlara neden olan önemli türlerdir. Enterokoklar, 1980'li yılların ortalarında, moleküler tanı ve tiplendirme yöntemlerinin bakteri tanımlama alanında da başarı ile kullanılmaları sonucunda ayrı bir cins olarak streptokoklardan ayrılmış, Enterococcus cinsi olarak taksonomide yerlerini almışlardır. Gerek doğal olarak taşıdıkları klindamisin, florokinolon, trimetoprim-sülfametoksazol, düşük düzey penisilin ve düşük düzey aminoglikozid direnç özellikleri gerekse mutasyon ya da genetik madde aktarımı sonucu kazandıkları eritromisin, tetrasiklin, kloramfenikol, rifampin, nitrofurantoin, fusidik asit, florokinolon, vankomisin, yüksek düzey aminoglikozid, yüksek düzey penisilin direnç özellikleri ve beta-laktamaz aktiviteleri; her tür ortamda canlılıklarını sürdürebilme yeteneklerinden dolayı hastane enfeksiyonlarda risk taşımaktadırlar (Berzeg, 2005). Enterococcus faecium genellikle gıdalarda bulunan zararsız mikroorganizmalar olarak bilinmesine karşın, hastane enfeksiyonlarında etkin olması nedeni ile gıda mikrobiyolojisinde ve gıda proseslerinde kontrolü önem taşımaktadır. Antibiyotiklerin uygunsuz bir şekilde hayvan beslenmesinde büyüme uyarıcı olarak kullanılması, dirençli Enterococcus faecium türlerinin ortaya çıkmasında selektif ajan rolü taşımaktadır (Gaukel ve Spieβ, 1998; Quednau ve ark., 1999; Butaye ve ark., 2000; Giraffa, 2002; Cocconcelli ve ark., 2003). Kullanılan bu antibiyotiklerden bazıları insan tedavisinde de kullanılmaktadır (Gaukel ve Spieβ, 1998; Butaye ve ark., 1999). İnsan tedavisinde ve hayvanlarda gelişim arttırıcı olarak kullanılan antibiyotikler arasında çapraz direnç bulunmaktadır. Çapraz direnç sonucunda hayvan gelişiminde kullanılan antimikrobiyellere direnç, insanlarda 2

15 1. GİRİŞ Naci Erhan YURDAKUL tedavi amacıyla kullanılan ilaçlara dirençle sonuçlanmaktadır (Emborg ve ark., 2003). Enterococcus cinsi bakteriler genellikle düşük virulansa sahip olmalarına rağmen, Enterococcus faecium ve Enterococcus faecelis kullanılan antibiyotiklere karşı dirençli olmaları nedeniyle, klinik terapilerde önemli problemlere neden olmaktadır (Panagea ve Chadwick, 1996; Giraffa ve ark., 2000; Bodil ve ark., 2002; Peters ve ark., 2003). Amerika da sağlıklı bireylerin ortalama % 5-20 sinde Enterococcus kolonizasyonu ya da enfeksiyonu rapor edilmiştir (Namdari, 1998). Enterococcus faecalis enfeksiyonların % ından sorumlu iken, Enterococcus faecium ise % 5-15 inden sorumlu olduğu bildirilmiştir (El-Din ve ark., 2002; Erdem ve ark., 2004). Amerika da Enterococcus faecium, hastane enfeksiyonlarına en sık neden olan ikinci bakteridir (Wegener ve ark., 1997; Klare, 2003). Bu bakteriler klinik uygulamalarda kullanılan bir çok antibiyotiğe karşı dirençlidirler (Quednau ve ark., 1999). S. aureus hastane kökenli enfeksiyonlarının önde gelen diğer etkenlerindendir. Yıllar boyunca, metisilin bu enfeksiyonların sağaltımında başarı ile kullanılmış ancak metisiline dirençli S. aureus (MRSA) suşlarının ortaya çıkması ile bu antibiyotiğin etkinliği kısıtlanmıştır. Aslında MSRA suşları sadece metisiline değil, diğer β-laktamlar, makrolidler, aminoglikozidler, tetrasiklinler, kloramfenikol gibi diğer birçok antibiyotiğe de dirençlidirler. Dolayısıyla, bu suşlarla gelişen sistematik enfeksiyonlerın tedavisinde vankomisin tek seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle S.aureus un vankomisine karşı direnç kazanıp kazanmadığı çok önemlidir (Ustaçelebi, 1999). Tavuk eti ucuz, sağlıklı ve besleyici bir gıdadır. Yüksek protein ve düşük yağ içeriğine sahip olması ve uygun bir doymamış yağ asidi kompozisyonu sergilemesi tavuk etinin beslenme değerini artırmaktadır. İnsan beslenmesinde önemli bir yer tutan tavuk, hayvansal gıdalar arasında uygun bileşimi ve çevre koşulları nedeniyle bozulma etmeni mikroorganizmalar ve patojen mikroorganizmaların gelişimi açısından önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Tavuk etinin yiyecek olarak hazırlanması ve pazarlanması da kolaydır ve bu nedenle özellikle fast-food restoranlarda çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ve benzeri nedenlere bağlı 3

16 1. GİRİŞ Naci Erhan YURDAKUL olarak tavuk eti tüketimi günümüzde hızlı bir artış göstermiş bu da tavuk etine olan talebi artırmıştır. Bu talep tavuk üretim çiftlikleri ile tavuk kesimhane ve işletmelerinin kurulması ve faaliyete geçmesini teşvik etmiş ve hızlandırmıştır. Bugün ülkemizde oldukça yüksek sayıda tavuk üretim çiftliği ve işletme bulunmaktadır(şener ve Temiz, 2004). Tavuk ve tavuk ürünlerinde en sık rastlanılan mikroorganizmalar Enterobacter, Alcaligenes, Esherichia, Bacillus, Alteromonas, Flavobacterium, Micrococcus, Salmonella, Proteus, Pseudomonas, Acinetobacter-Moraxella, Corynebacterium, Staphylococcus ve Campylobacter türleridir. Gerçekleştirilen bir çok araştırma tavuk eti ve ürünlerinden gıda kaynaklı enfeksiyon ve zehirlenmelerinin başlıca etmenleri olan Salmonella, Campylobacter, Staphylococcus aureus, Clostridium perfringens, patojenik Escherichia coli suşları ve Bacillus cereus un sıkça izole edildiğini göstermektedir (Şener ve Temiz, 2004). Tavuklardan izole edilen patojenler arasında önem verilen ve üzerinde en çok durulanlar Salmonella serotipleri, Campylobacter jejuni ve diğer Campylobacter türlerinin yanı sıra Listeria monocytogenes ve diğer Listeria türleri, Clostridium perfringens ve Staphylococcus aureus tur. Çiğ tavuk etinden izole edilen diğer patojen bakteriler ise Aeromonas, Shigella ve Enterococcus türleri ile Yersinia enterocolitica dır (Şener ve Temiz, 2004). Kesim yerlerindeki kötü hijyen koşulları sonucunda karkaslar fekal kontaminasyonla kontamine olarak hayvansal gıdalar bu dirençli türler için bir vektör olmaktadır (Lemcke ve Bülte, 2000). Vankomisin dirençli Enterococcus faecium (VREF) suşları biftek, kümes hayvanları, domuz ve diğer et ürünlerinden izole edilmiştir (Emborg ve ark., 2003). Enterococcus cinsine ait bakteriler, genelde fekal çevrelerde yoğun olarak bulunmalarına karşın, gıdalarda üretim aşamalarında hijyenik olmayan koşullar sonucunda ortaya çıkarlar (Giraffa, 2003; Lukaskova ve Sustackova, 2003). Ayrıca intestinal ve çevresel kontaminasyonla da süt ve et gibi çiğ gıdalarda kolonize olabilirler. Sıcaklık, ph ve tuza karşı olan dirençleri sayesinde, gıda üretimi sırasında canlı kalarak son ürünü de kontamine edebilirler. Bu sebeple gıdalarda, özellikle de fermente gıdalarda bulunmaları, kötü üretim koşulları ve kontaminasyon seviyesinin bir göstergesi olarak bilinir (Hugas ve ark., 4

17 1. GİRİŞ Naci Erhan YURDAKUL 2003). Bu özelliklerinden dolayı Enterococcus ların sularda ve bazı gıda ürünlerinde hijyen indikatörü olarak kullanılmaktadır (Arizcun ve ark.,1997; Frahm ve Obst, 2003; Klein, 2003). Tavuk yetistiriciliginde enfeksiyonlardan korunmak amacıyla bilinçsiz olarak antibiyotik kullanılmaktadır. Ayrıca insan ve hayvanlarda Staphylococcus lardan ileri gelen hastalıkların sagaltımında önemli yer tutan antibiyotiklere karsı kazanılan direnç ve bu direncin aktarımı önemli bir husustur. Bu durumun ortaya konması amacıyla, tavuk karkaslarından izole edilen Staphylococcus ların antibiyotiklere karsı duyarlılık ve dirençlilik düzeylerinin saptanması üzerinde birçok çalışma yapılmış ve sonuçta, dirençlilik düzeyinin gittikçe arttıgı gözlenmistir (Duman, 2007). Antibiyotikler, hayvansal yemlerde hastalıkları önlemek ve performansı geliştirmek için elli yılı aşkın süredir kullanılmaktadır. Hayvansal yemlerde antibiyotiklerin sürekli kullanımı ile oluşan büyük endişe, yemi tüketen türlerde direncin oluşumu ve gıda zincirinde kalıntı ve insan hekimliğinde de ilgili antibiyotiklerin kullanılması nedeniyle patojenik bakterilerde direncin gelişmesidir (Lange ve Brokking, 2005). İnsanlarda Salmonella, Campylobacter ve E.coli enfeksiyonlarında artış ve bu hastalıkların antibiyotik tedavilerine karşı direnç göstermesi antibiyotiklerin yasaklanmasını gündeme getirmiştir. Antibiyotiklerin büyütmeyi ilerletici olarak kullanımı ile ilgili yapılan ilk kontrol adımı 1969 da, İsveç Komitesi tarafından yapılmştır. İngiltere 1970 lerde penicilin ve tetrasiklini yasaklamıştır. Sonuçta 1971 de birçok mikroorganizmaya karşı antibiyotikler ve tetrasiklinlerin yemde kullanılması yasaklanmıştır lerde, yeni insan hastalıklarının yayılmasında, antibiyotiklere karşı direnç doğmasının etkili olduğuna dikkat çekilmiştir. İsveç, 1986 da çiftlik hayvanlarında antibiyotik büyütme faktörlerini yasaklamayı yerine getiren ilk ülke olmuştur ların başında, tüketicilerin artan ilgisi ve Staphylococcus lara karsı dirençli türlerin çıkması, büyütme faktörlerinin güvenligi konusundaki tartışmaları şiddetlendirmiştir. İsveç, 10 yıl sonra 1997 de Avrupa Birliğine katılmış ve avoparsin in kullanımı Avrupa Birliğinde yasaklanmıstır. Avoparsin insan hekimliğinde kullanılan vankomisin ile ilgili bulundugundan 5

18 1. GİRİŞ Naci Erhan YURDAKUL yasaklanmıştır. Avrupa Birligi tarafından Aralık 1998 de, 2821/98 sayılı Avrupa Birligi kararı ile tylosin, virginiamycin, zinc bacitrasin ve spiramycin adlı antibiyotikler yasaklanmıstır. Antibiyotik dirençliliği ile ilgili eğilimleri kırmak için gözetim proğramlarına 1999 da başlanmıstır. Avrupa Birliği Komitesi, 2003 yılında son adımı atmış ve antibiyotik büyütme faktörlerini (avilamycin, flavophospholipol, monensin sodyum ve salinomycin sodyumu) Avrupa Birliğinde 1 Ocak 2006 dan sonra tümüyle yasaklanmasına karar vermiştir (Nollet, 2005). Türkiye de ise antibiyotik büyütme faktörlerinin tümü 21/01/2006 (Resmi Gazete:sayı:26056) tarihinden itibaren yasaklanmıstır (Tuncer, 2007). Danimarka da yemde antibiyotik büyütme faktörlerinin yasaklanmasından önce, Enterococcus spp. türlerinin % i antibiyotik büyütme faktörlerine karsı dirençli iken, yasaktan sonra bu oranın % 5-35 azaldıgı kaydedilmistir (Nollet, 2005). 1 Ocak 2006 dan sonra, Dünya daki toplam kanatlı yem üretiminin % 80 den fazlasının hala antibiyotik büyütme faktörü içereceği belirtilmektedir. Bunun nedeni ise dünyadaki en büyük kanatlı üreticileri ABD, Tayland ve Brezilya gibi ülkeler olması ve bu ülkelerde henüz resmi bir yasaklamanın söz konusu olmamasıdır (Tuncer, 2007). Kontamine gıdalar aracılığı ile antibiyotiklere dirençli bakterilerin insanlara transfer edilebilme riski endişe doğurmaktadır (Robredo ve ark., 2000; Klare, 2003). Direnç genlerinin gıda zinciri aracılığı ile insanları da etkileyebileceği düşünülmektedir (Peters ve ark., 2003). Bu araştırmada, farklı firmalar tarafından piyasada satılan tavuk etlerinden gıda güvenliği açısından önem taşıyan gram pozitif koklardan Enteroccus spp., S. aureus ve koagulaz negatif stafilakoklar izole edilerek, özellikle insan tedavisinde de kullanılan eritromisin, tetrasiklin, vankomisin, teikoplanin, kloramfenikol ve siprofloksasin antibiyotiklerine karşı dirençleri belirlenmiş ve söz konusu suşların gıda kaynaklı risk taşıyıp taşımadıkları tartışılmıştır. 6

19 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.1. Gıda Zincirinde Gram Pozitif Koklar ve Önemi Gıda mikrobiyolojisi açısından, Staphylococcus, Enterococcus, Lactococcus, Leunostoc, Streptococcus, Pedicoccus ve Vagococcus en önemli gram pozitif kok bakteriler olarak bilinmektedir. Staphylococcus spp. ilk kez 1884 yılında Micrococcaceae familyası içerisinde tanımlanmıştır. Yeni klasifikasyonda ise stafilokoklar Staphylococcaceae familyası içerisinde yer almaktadır. Gıda güvenliği açısından bu familya içerisinde en önemli patojen tür Staphylococcus aureus olup, doğada yaygın olarak bulunmaktadır. S. aureus patojen bir tür olmasına karşın sağlıklı insanların burun mukozası ve deri doğal florasında sıkça rastlanan bir bakteridir (Erol, 2007). Enterococcus spp., taksonomide 1984 yılından önce Streptococcus cinsi altında yer almaktaydı dan sonra Thiercelin tarafından bu cinsin ilk tanımlaması yapılmış ve 1993 yılında Thiercelin ve Jouhaud tarafından Enterococcus olarak tanımlanmıştır. Daha önce Streptococcus faecalis ve Streptococcus faecium olarak bilinen bakteriler, yeni sınıflandırmada Enterococcus faecalis ve Enterococcus faecium olarak adlandırılmıştır (Klein, 2003; Doming ve ark., 2003). Lactococcus, laktik asit bakterilerinden olup, gram (+), katalaz (-), hareketsiz kok şeklindedir. Hücreleri küresel ve oval olup, tekli, ikili veya zincir şeklinde diziliş gösterebilmektedirler. Daha önce yapılan sınıflandırmamada Streptococcus cinsinin Lancefield serolojik N grubunda olan koklar, sonraki sınıflandırmada Lactococcus cinsine dahil edilmiştir. Bu cinse ait mikroorganizmaların herhangi bir enfeksiyon hastalığına neden olduğu saptanmamıştır. Lactococcus spp. asit oluşturabilmekte ve Cottage gibi çok yumuşak peynirler ile yayıkaltı, krema ve tereyağı üretiminde kullanılabilmektedir (Hayaloğlu ve Erginkaya, 2001). Leunostoc, kok veya oval şekilde, gram (+), spor oluşturmayan, katalaz (-), zincir ve grup şeklinde pleomorfik hareketsiz bakterilerdir. Çoğu türleri %3 hatta %6.5 tuz konsantrasyonuna dayanabilmektedirler. Optimum gelişme sıcaklıkları o C arası olup, fakültatif anaerob koşullarda aktivite gösterebilmektedirler. 7

20 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL Heterofermantatif olan bu bakteriler, karbonhidratları parçalayarak laktik asit yanında asetik asit, etil alkol ve CO 2 meydana getirirler (Hayaloğlu ve Erginkaya, 2001). Streptococcus, gram pozitif, çoğu türü fakültatif anaerobik, oral Streptococcus türlerinin bazı suşları mikroaerofiliktir ve gelişimleri için karbondioksitli ortama ihtiyaç gösterirler. Streptococcus türleri çeşitli karbonhidratları fermantatif yolla kullanarak homofermantatif olarak gaz üretmeden laktik asit üretirler. Katalaz negatif, genellikle hareketsiz ikili veya zincir halinde dizilmiş kok şeklinde bakterilerdir. Streptococcus cinsine ait bakteriler serolojik presipitin reaksiyonlarına göre Lancefield tarafından A, B, C, D, E, F ve G gibi büyük harfle gösterilen serolojik gruplara ayrılmıştır(hayaloğlu ve Erginkaya, 2001). Laktik asit bakterilerinden Pedicococus, gram (+), hareketsiz, mikroaerofilik ve fermentatif, katalaz (-) kok şeklinde tekli, çiftli kısa zincir veya tetrad oluşturan bakterilerdir. Bu cinsin türleri, tuza dayanıklı homofermantatif türlerdir ve doğal olarak bitkilerde bulunur ve turşu, bira, şarap gibi fermente ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır (Hayaloğlu ve Erginkaya, 2001). N grubu Lactococcus cinsinden ayrılan bir grup mikroorganizma Vagococcus olarak tanımlanmıştır. Gram (+), katalaz (-), hareketli (peritrik flagella) koklardır. Vagococcus türleri fermente süt ürünlerinin üretiminde starter olarak kullanılmaktadır Staphylococcus spp. İlk olarak 1878 yılında Robert Koch tarafından insan cerahatinde tanımlanan Staphylococcus lar, Pasteur tarafından 1880 yılında sıvı besiyerinde üretilmiştir. Ongston 1882 yılında bu mikroorganizmaları Staphylococcus olarak isimlendirmiş ve kobaylarda patojen olduğunu göstermiştir. Çoğalmaları esnasında birbirlerinden ayrılmayarak üzüm salkımına benzeyen, düzensiz kümeler oluşturmalarından dolayı bu isim kullanılmıştır (Kloos ve Bennerman, 1995). Rosenbach, 1884 yılında Staphylococcus ların ilk kez kültürünü yapmış ve karakteristik özelliklerini incelemiş. Katı besiyerinde beyaz ve sarı koloniler oluşturan iki farklı 8

21 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL Staphylococcus tespit edilmiştir. Sarı koloni oluşturan mikroorganizmalara Staphylococcus aureus, beyaz koloni oluşturan mikroorganizmalara ise Staphylococcus albus adını vermiştir (Kloos, 1990). Baird-Parker yılında Staphylococcus ları koagülaz reaksiyonlarına göre üç tür olarak (Staphylococcus aureus, Staphylococcus epidermidis, Staphylococcus saprophyticus) tanımlamıştır. Daha sonraki yıllarda ise DNA homoloji çalışmaları, immunokimyasal ve biyokimyasal özellikler temel alınarak 22 tür daha tanımlanmıştır (Kutlu, 2006). Staphylococcus lar gram pozitif, katalaz pozitif, oksidaz negatif, hareketsiz ve sporsuz bakterilerdir. Gram pozitif kok görünümünde olan streptokokların stafilokoklardan laboratuvarda ayrımındaki en önemli farkları, streptokokların katalaz enzimlerinin olmamasıdır. Bazı suşlarında mikrokapsül bulunabilmektedir. Kolonileri düz parlak ve sirküler olup seçici olmayan besi ortamında 6-8 mm çapında olabilmektedir. Kolonilerin oluşturduğu pigment sarı bir zonla çevrili, sarı ve beyaz arasında değişmektedir. Sıvı besiyerlerinde homojen ve belirli bir bulanıklık oluşturmaktadır. Kanlı agarda saatte yuvarlak, düzgün, hafif konveks koloniler oluştururlar. Anaerobik koşullarda ve sıvı besiyerlerinde pigment oluşturmazlar (Karapınar ve Gönül, 1998). Stapylococcus aureus, fakültatif anaerop, seçici olmayan besiyerlerinde düz, parlak, dairesel, konveks koloniler oluştururlar. Genellikle koagülaz üreten S. aureus %10 a kadar olan NaCl konsantrasyonlarında iyi gelişirken, %15 NaCl konsantrasyonlarında gelişimi zayıftır. S. aureus suşları optimum o C de ve 7,0-7,5 ph da gelişirler. Glukoz, laktoz, maltoz ve mannitolden aerobik ve anaerobik koşullarda asit üretme özelliğine sahiptirler (Tunail, 2000; Tükel ve Doğan, 2000) Staphlococcus spp. nin Patojenitesi Stafilokoklar sıcak kanlı hayvanların vücut yüzeylerinde yaygın olarak bulunurlar. Bu mikroorganizmaların neden oldukları hastalıklar septisemi, stafilokokkal gıda zehirlenmesi gibi akut enfeksiyonlardır. S. aureus formları 9

22 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL özellikle ekzotoksin ve aggresinlerle hastalık yapmaktadırlar (Brock ve Madigan 2006). S. aureus un yol açtığı enfeksiyonların büyük çoğunluğu, fronkül, sellülit, impetigo ve operasyon sonrası yara enfeksiyonları gibi cilt enfeksiyonlarıdır. Bu mikroorganizma bakteriyemi, pnömoni, osteomiyelit, akut endokardit, perikardit, serebrit, menenjit ve bir çok doku ve organda apse formasyonu gibi ciddi enfeksiyonlara yol açabilmektedir (Çakır 2007). S. aureus tarafından oluşturulan toksinler sindirim sisteminde etkisini gösterdiği için bunlara enteretoksin denilmiştir. Enterotoksinler pirojenik olarak ta bilinen immun sistem hücrelerine etkili, düşük molekül ağırlıklı ( Da) suda çözülebilen tek zincirli proteinlerdir. Enterotoksinler suşa özgü olmakla birlikte bir suş birden fazla toksin üretebilmektedir. Antijenik özellikleri dikkate alındığında enterotoksinler beş büyük serolojik gruba ayrılırlar (SEA, SEB, SEC, SED, SEE). Ayrıca son yıllarda yapılan araştırmalarla dokuz yeni enterotoksin tanımlanmıştır (SEG-O). Gıda zehirlenmelerine daha çok A ve D enterotoksinleri neden olmaktadır. Yapılan araştırmalarda enterotoksin A nın çoğunlukla insan kaynaklı suşlar tarafından üretildiği, enterotoksin C ve D nin ise diğer memelilerden izole edilen suşlar tarafından üretildiği belirtilmiştir (Normanno ve ark. 2005; Pinto ve ark. 2005; Villard ve ark ). S. aureus tarafından üretilen enterotoksinler sıcaklığa ve proteaz, tripsin, kimotripsin, papain, rennin gibi proteolitik enzimlere dirençli bir ekzotoksindir ve süperantijenik bir karakter taşırlar. Enterotoksin içeren gıdaların tüketiminden yaklaşık 2-6 saat sonra mide bulantısı, karın ağrısı, ishal gibi belirtiler görülür (Wang ve ark. 2003). Görülen diğer belirtiler baş ağrısı, terleme, üşüme, kramplar, düşük nabız, halsizlik ve şok durumlarıdır. Vücutta su kaybı oldukça fazladır. Hasta 1-2 günde normale dönmektedir. Genellikle tam iyileşme görülür. Enterotoksinlerin inaktivasyonu için gerekli ısıl işlem 100 o C de 1-3 saat veya 120 o C de dakika maruz bırakma olarak verilmektedir (Tükel ve Doğan 2000). 10

23 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL Enterococcus spp. Enterococcus, aerobik ya da fakültatif anaerobik, katalaz negatif, kok şeklindedirler (Gelsomino ve ark., 2001). Besin gereksinimleri kompleks olup, gelişebilmeleri için gerek B vitaminleri ve gerekse bazı temel amino asitler açısından pek çok gram pozitif bakteriden daha fazla besin maddesine gereksinim duyarlar (Holt ve ark., 1994; Hayaloğlu ve Erginkaya, 2001). Bu bakteriler Lancefield D grubu içinde yer almaktadırlar (Giraffa, 2003). Laktozu fermente edebilirler, arabinoz pozitif ve pürivat negatiftirler (Willey ve ark., 1999). Karbonhidratları fermente ederek L (+) laktik asit oluştururlar ve bu özelliklerinden dolayı tipik homofermentatif laktik asit bakterileri olarak bilinirler, ancak gaz oluşturmazlar (Klein ve ark., 1998; De Vuyst, 2000; Doming ve ark., 2003; Linaje ve ark., 2004). Karbonhidrat metabolizmaları için Embden-Mayerof-Parnas yolunu kullanırlar (Morgen ve Hill, 2002). Akdeniz ülkelerinde birçok küçük işletmelerde, çiftlik ve yerel kasaplarda, geleneksel veya ev yapımı fermente et ürünlerinin üretimi, starter kültürler kullanılmadan, doğal floraya bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Ev yapımı bu ürünler yüksek ph ya sahip olmaları nedeniyle, Enterococcus lar için iyi bir gelişme ortamı sağlamaktadır. Böylece Enterococcus faecium ve Enterococcus faecalis bu ürünlerin fermantasyonu süresince yüksek sayılarda bulunabilmekte ve fermantasyona katkıda bulunmaktadır. Doğal yolla üretilen bu ürünler birçok ülkede eskiden beri beğenilerek tüketilmektedir (Hugas ve ark., 2003). Enterococcus faecium türleri çiftliklerde hayvanların gelişiminde ve hastalıkların önlenmesinde ve hayvan yemi üretiminde probiyotik olarak kullanılmaktadır (Devriese ve ark., 1995; Çakır ve ark., 2002). Hayvan yetiştiriciliğinde bu bakterilerin probiyotik olarak kullanılması hem hastalıklara karşı direncin, hem de hayvanların gelişiminin arttırılmasında pozitif sonuçlar vermektedir. Ayrıca ürettikleri ve diğer bakterilerin gelişmesini inhibe eden bileşikleri sayesinde intestinal kas tabakasında hızla çoğalarak patojenik bakterilere karşı ilk savunma tabakasını oluşturmaktadırlar (Yaman ve Esendal, 2004). 11

24 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL Enterococcus faecium, hayvan beslenmesinde antibiyotiklerin kullanılmasına alternatif olarak gösterilmektedir (Hammes ve Hertel, 2001). Enterococcus faecium intestinal ve çevresel kontaminasyonla et ve süt ürünleri gibi hayvansal orijinli gıdalarda kolonize olmaktadır. Enterococcus faecium un aside olan toleransı ve indikatör olarak kullanılan koliformların aside karşı bu bakterilerden daha hassas olmaları nedeniyle Enterococcus faecium un gıdaların üretimi sırasında yetersiz hijyenik uygulamaların ve kontaminasyon seviyesinin tespitinde daha iyi sonuç vereceği bildirilmektedir (Birollo ve ark., 2001; Mannu ve ark., 2003). Bu organizmalar, gıda üretimi ile gıdaların dondurulması aşamalarında ve işletmelerde yetersiz sanitasyonu göstermede önemli indikatörler olarak kullanılmaktadırlar (Karapınar, 1995; Giraffa, 2002; Doming ve ark., 2003) Enterococcus spp. nin Patojenitesi Gıdalarda sıklıkla kullanılan Enterococcus faecium un virülans faktörleri tam olarak bilinmemektedir (Lukasova ve Sustackova, 2003; Semedo ve ark., 2003). Enterococcus faecalis in Enterococcus faecium dan daha fazla virulans faktör taşıdığı bildirmektedir (Franz ve ark., 2001). Enterococcus ların virulans faktörleri taşıyıcı dokusuna yapışma, invazyon, hemoliz, agregasyon maddeleri, fermente gıdalarda biyojenik amin üretimi ve gelatinase, hyaluronidase, cytolycin, Esp (enteroccal surface protein) gibi yüksek moleküler ağırlıklı ekstraselüler yüzey proteini ve diğer toksik maddeleri salgılamaları ile plazmid üretimi olarak sayılabilir (Giraffa, 2002; De Vuyst ve ark., 2003; Semedo ve ark., 2003). Enterococcus faecium un patojenitelerindeki en önemli faktör ise bu organizmaların antibiyotiklere karşı olan dirençleridir (Butaye ve ark., 1999; Franz ve ark., 2001). Antibiyotiklere karşı direnç hem doğal olarak bulunabilmekte, hem de antibiyotiğe karşı duyarlı türlerin yeni genler kazanması ya da mutasyona uğramaları sonucunda sonradan da kazanılabilmektedir. Enterococcus faecium türlerinin virulansı kullanılan antibiyotiklere olan direnç nedeniyle artmaktadır (Giraffa, 2002; Ünlü ve ark., 2002; Lukasova ve Sustackova, 2003). 12

25 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL Enterococcus larda hemolitik aktivite ise, önemli virulans faktör olarak ortaya çıkmaktadır (Linaje ve ark., 2004). Beta-hemoliz daha çok Enterococcus faecalis ve Enterococcus faecium türlerinde meydana gelmektedir. Hemolitik aktivitenin bulunmaması süt ürünlerinde kullanılacak bakteriyosin üreten starter kültürleri için bir seçim kriteridir. Ancak bir suşun hemolitik aktiviteye sahip olmaması bu suşun virulans özellik taşımadığını göstermemektedir (De Vuyst ve ark., 2003) Bakterilerin Antibiyotik Direnç Mekanizmaları Direnç, bir bakterinin antimikrobiyal bir ajanın öldürücü veya çoğalmayı durdurucu etkisine karşı koyabilme yeteneğidir. Direnç gelişimi ve yayılımı genellikle gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullanımına bağlanmakla birlikte 1940 lı yıllarda antibiyotiklerin kullanılmadığı bazı adalarda toprak ve dışkı örneklerinde tetrasiklin ve streptomisine dirençli bakteriler bulunduğu; antibiyotik direncinin yalnızca yaygın antibiyotik kullanımı sonucu ortaya çıkmadığı, bakterilerinin olumsuz çevre koşullarında yaşamını sürdürmek için kullandığı savunma sürecinin bir parçası olduğu da belirtilmektedir. Ancak antibiyotiklerin yoğun şekilde kullanıma girmesiyle birlikte yıllar içinde farklı ve gittikçe artan sayıda dirençli mikroorganizmalar ortaya çıkmış ve bunlarla oluşan enfeksiyonların tedavisinde büyük sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Günümüzde tüm dünyada bir yandan hızla yeni ilaçlar geliştirilmekte, diğer yandan bunlara süratle direnç kazanan mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlar artmakta ve sorunun boyutları giderek büyümektedir. Dirençler doğal direnç, kazanılmış direnç ve çapraz direnç olmak üzere üç çeşittir. Doğal Direnç: Bakteriler antibiyotiklere doğal olarak dirençli olabilir. Bu tür direnç bakterinin temel özelliğidir ve ilaç kullanımı ile ilişkisi yoktur kalıtsal değildir. Doğal direnç, bu mikroorganizmaların tür özelliği olarak ilacın hedefi olan yapıyı taşımamalarının veya ilacın yapısal bir özellikten dolayı hedefine 13

26 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL ulaşmamasının bir sonucudur. Örneğin ilacın dış membrandan geçmemesi nedeniyle gr (-) bakteriler vankomisine doğal olarak dirençlidir. Kazanılmış Direnç: Bir bakteri genetik özelliklerindeki değişimlere bağlı olarak eskiden duyarlı olduğu bir antibakteriyel ajandan etkilenmeyebilir. Bu durumda o bakteri direnç kazanmış olur. Genetik kaynaklı direnç kromozomal veya kromozom dışı maddelere bağlı olabilir. Kromozomal direnç, bakteri kromozomunda kendiliğinden (spontan) oluşan mutasyonlar sonucu ortaya çıkar. Spontan mutasyonlar bazı fiziksel ve kimyasal faktörlerle oluşabilir ve sonuçta bakteri hücresinde yapısal değişimler oluşur. Böylece hücrenin ilaca permealibitesi azalabilir veya hücre içinde ilacın hedefinde değişiklikler olabilir. Ekstrakromozomal direnç, çeşitli yollarla aktarılan plazmid, transpozon ve integron adı verilen genetik elemanlara bağlıdır. Plazmidler, bakterilerde antibiyotik uygulamasından önce var olan ve kromozomdan bağımsız olarak replike olabilen ekstrakromozomal DNA parçacıklarıdır. R (rezistans) faktörleri bir ya da birkaç antimikrobiyal ilaca ve ağır metallere karşı direnç genlerini taşıyan plazmidlerdir. Plazmid genleri, genellikle ilaçları parçalayan enzimlerin üretilmesinden sorumludurlar. Transpozonlar ise bakteri kromozomunun değişik yerlerine yerleşebilen veya kromozomdan plazmide, plazmidden plazmide, plazmidden DNA veya bakteriyofaja aktarılabilen; kendi kendilerine replike olamayan, o nedenle kromozom, plazmid veya bakteriyofaj gibi bir replikon üzerinde bulunan DNA dizileridir. Direnç genlerini taşıyan genetik materyal ve plazmidler bir bakteriden diğerine transdüksiyon, transformasyon, konjugasyon ve transpozisyon gibi mekanizmalarla aktarılırlar. Kromozom veya plazmid üzerindeki direnç genleri, bakterinin bölünmesi ile yavru hücrelere aktarılır (vertikal geçiş). Bu yeni hücrelerin çoğalması ile de dirençli suşun ve direnç genlerinin yayılımı gerçekleşir (klonal yayılım) Plazmidler konjugasyon ile de yatay olarak aktarılabilir. Konjugasyon, iki bakteri hücresinin teması sonucunda genetik eleman aktarımıdır ve türler arası plazmid aktarımı nın in vivo koşullarda da oluşabilmesi önem taşımaktadır. Ayrıca direnç plazmidleri Gram (+) ve (-) bakteri türleri arasında 14

27 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL da aktarılabilirler. Direnç genlerinin yeni konaklara aktarımında tek mekanizma plazmid transferi değildir. Transpozisyon ile transpozon veya transpozabl elementler diye bilinen kısa DNA sekansları aktarılabilir. Özellikle Gram (+) bakterilerde bulunan konjugatif transpozonlar, plazmid olmaksızın gen aktarımını sağlayabilir. Son yıllarda direnç genlerinin özellikle transpozonlarca taşındıkları anlaşılmıştır. Bir diğer önemli nokta ise bu tip aktarım olaylarının düşük yoğunluklu antibiyotik varlığında hızlanmasıdır. Transformasyon, ortamda serbest bulunan DNA nın bakteri hücresi içine alınması olup bu şekilde de direnç genleri aktarılabilir. Neisseria türleri ve streptokoklarda patojen ve nonpatojen türler arasında gen aktarımı sonucu penisilin başlayan protein (PBP) değişimlerinin transformasyon ile gerçekleştiği düşünülmektedir. Transdüksiyon ise direnç genlerinin bakteriyofaj aracılığı ile transferi olup, sıklıkla laboratuvar koşullarında direnç aktarımı için uygulanır. Bu aktarımın klinik direnç açısından önemi bilinmemektedir. Kromozom veya plazmid üzerindeki antibiyotik direnç genlerinin birbirleri ile bağlantılı olduğu ve başlangıç bölgesinin yakınında özel integrasyon birimleri bulunduğu gizlenmiştir. Bunlara integron adı verilir. İntegronlar rekombinasyonun çok sık görüldüğü sıcak noktaları oluştururlar. Çapraz Direnç: Belli bir ilaca karşı dirençli olan bazı mikroorganizmaların, aynı veya benzer mekanizma ile etki eden diğer ilaçlara karşı da dirençli olma halidir. Bu durum genellikle yapıları benzer ilaçlar arasında gözlenmektedir. Erythromycin, neomiycin, kanamiycin gibi. Ancak bazen tümüyle ilgisiz ilaçlar arasında da görülebilir. Eritromisin-linkomisin arasındaki çapraz direnç buna örnek olarak verilebilir. Kromozomal veya ekstrakromozomal orijinli olabilir (Yüce, 2001). Antibiyotiklerin klinikte kullanımı enfeksiyonlu hastalıkla meydana gelen ölüm oranları önemli bir azalma sağlamıştır. Antibiyotikler cerrahi müdahele ve kanser terapisinde derin bir etkiye sahiptir (Ammor ve ark., 2007). Antibiyotiklerin kullanımı hayvansal ilaçlara da yayılmıştır. Hayvansal üretimde, hayvan ve bitki hastalıklarından korunmak için tarımda koruyucu ve iyileştirici olarak antibiyotikler kullanılmaktadır (Martins da costa ve ark.,2006; Ammor ve ark., 2007). 15

28 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL 1990 yılında Hollanda da 80 bin kg antibiyotik insanda, 300 bin kg ise hayvanlar için veteriner reçetelerinde kullanılmıştır. Antibiyotik kullanımı vücut ağırlığı yaş,ve aktif madde açısından hesaplandığında her iki populasyonda da eşdeğerdir (Van den Bogaard ve 2002). Son 60 yıl civarında biyosfere 1-10 milyon ton antibiyotik bırakılmış olduğu tahmin edilmektedir(european Commision, 2005). Bu durum dirençli türlerin ortaya çıkmasında güçlü bir baskı oluşturmaktadır. Dünyada antibiyotiklerdeki mikrobiyal direnç, insanda ve veteriner ilaçlarında önemli bir problemdir. Genellikle Antibiyotik kullanımının yayılımı antibiyotik direçlerindeki artış için temel risk faktörü olduğu kabul edilmektedir. Bu durum insan ve hayvanlarda direnç genleri ve bakteri dirençlerinin yayılımı ve ortaya çıkması için öncülük etmektedir (Lukasova ve Sustackova, 2003). Dirençler bir bakteri türü için doğal ya da kazanılmış, ya başka bir bakteriden diğerine geçmiş yada bir çok ardışık mutasyonlar ya da genlerin birleşmesiyle oluşmuş olabilir (Amor ve ark..2007). Antibiyotik direnci farklı mekanizmalardan biri tarafından başarılabilir Bunlar; Antibiyotiğin dışa salınımını arttırmak, Antibiyotik hedefinin modifikasyonu ya da inaktivasyonu, Gen transferi ile yeni bir antibiyotik direncinin tanıtımı, Antibiyotiğin hidrolizi, Antibiyotiğin modifikasyonu, Antibiyotik aktivasyonunun önlenmesi ve Antibiyotiğin alımını azaltmak (Ammor ve ark., 2007) Staphylococcus spp. nin Antibiyotik Direnci Stafilokoklar hekimliğin büyük sorunlarından biri olma özelliğini korumaktadır. Antimikrobiklere karşı değişik mekanizmalarla etkili bir direnç oluşturan bu bakterinin neden olduğu enfeksiyonların tedavisi özen ister. Metisilin e direnç adı altında beta-laktam antibiyotiklerin çok büyük bir bölümü ve ayrıca diğer gruplarda bazı antibiyotikleri etki spektrumu içine alan intrinsik direnç, bugün bir 16

29 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL sorun haline gelmiştir. Çoğul dirençli stafilokok denilen bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlar gitgide artan sıklıkta görülmektedir (Yüce, 1992). Staphylococcus larda esas sorun son yıllarda giderek artan oranlarda görülen metisilin direncidir yılında ABD de, nozokomiyal enfeksiyonlardan izole edilen susların %15 inin metisiline dirençli oldugu belirtilmistir. Diger gelismis ülkelerde de bu oran benzerdir. Ülkemizde yapılan çalısmalarda ise bu oran %16-52 arasında degismektedir. S. aureus larda antibiyotiklere direnç kazanma yetenegi, antibiyotiklerin kullanılmasından hemen sonra gözlenmistir (Duman, 2007). S. aureus lar, diger mikroorganizmaların pek çoguna göre, antimikrobiyal ajanlara daha fazla direnç gösterirler. Özellikle MRSA larda multiresistanslıga daha fazla rastlanır ve önem kazanır. Bir çok çalısmada MRSA ların gentamisin, tobramisin, netilmisin, streptomisin, eritromisin (%90), tetrasiklin (%86), minosiklin (%76), trimetoroprimsulfametasaksazol (%69), klindamisin (%60), kloramfenikol (%39), rifampisin (%26), siprofloksasin (%17), fusidik asit (%12), gibi pek çok antibiyotige dirençli oldugu vurgulanmıstır (Duman, 2007). Daha önce de vurgulandıgı gibi metisiline dirençli Staphylococcus lar tüm betalaktam antibiyotiklere kesinlikle dirençli olmaları yanında makrolidler, linkozamidler, kinolonlar, tetrasiklin ve aminoglikozidler gibi birçok antibiyotige de yüksek oranlarda direnç göstermektedirler. Staphylococcus lardaki metisilin direnç oranları özellikle hastane kökenlerinde çok yüksektir. Ortalama %50 civarında olan bu direnç yogun bakım ünitesi gibi yerlerde %80-90 lara kadar çıkabilmektedir (Duman, 2007). Bu tür Staphylococcus ların duyarlı oldukları tek antibiyotik grubu çogunlukla glikopeptit antibiyotiklerdir. Günümüzde klinik kullanımda olan iki glikopeptit antibiyotik bulunmaktadır. Bunlar vankomisin ve teikoplanindir (Duman, 2007). Vankomisin, penisilinaz üreten veya üretmeyen, metisiline duyarlı veya dirençli tüm Staphylococcus kökenlerine etkilidir. Ancak, daha önce de belirtildigi gibi henüz çok yaygın olmasa da vankomisine dirençli S. aureus kökenleri saptanmaya baslamıstır yılında klinik kullanıma giren vankomisinin ilk yıllarda sık görülen yan etkileri daha sonraki yıllarda ilacın saflastırılmasıyla çok aza 17

30 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL indirilmistir. Gram pozitif bakterilere çok güçlü etkinligi olan vankomisinin aerop veya anaaerop gram negatif bakterilere karsı etkinligi yoktur. Bu nedenle vakomisinin majör kullanım alanı metisiline dirençli ciddi Staphylococcus enfeksiyonlarıdır (Duman, 2007). Teikoplanin, yapısal olarak vankomisine çok benzeyen bir baska glikopeptit antibiyotiktir. Etki alanı vankomisin gibidir. Metisiline duyarlı ve dirençli tüm Staphylococcus lara etkindir. S. aureus a etkisi vankomisine göre esit veya biraz daha azdır. Ancak KNS lere karsı etkinligi vankomisine göre daha azdır. Hem intravenöz, hem de intramüsküler kullanılabilmesi, daha uzun yarılanma ömrü nedeniyle günde iki kez, hatta tek doz kullanım olanağının bulunması vankomisine üstünlükleridir. Nefrotoksisite olasılıgı da vankomisine göre daha azdır. Buna karsın, KNS lere karsı etkinliginin vankomisine göre daha az olması en önemli dezavantajıdır. Kullanım alanları vankomisinde oldugu gibi metisiline dirençli ciddi Staphylococcus enfeksiyonlarıdır (Duman, 2007) Enterococcus spp. nin Antibiyotik Direnci Enterococcus cinsi bakteriler genellikle düşük virulansa sahip olmalarına rağmen, Enterococcus faecium ve Enterococcus faecelis kullanılan antibiyotiklere karşı dirençli olmaları nedeniyle, klinik terapilerde önemli problemlere neden olmaktadır (Panagea ve Chadwick, 1996; Giraffa ve ark., 2000; Bodil ve ark., 2002; Peters ve ark., 2003). Amerika da sağlıklı bireylerin ortalama % 5-20 sinde Enterococcus kolonizasyonu ya da enfeksiyonu rapor edilmiştir (Namdari, 1998). Enterococcus faecalis enfeksiyonların % ından sorumlu iken, Enterococcus faecium ise % 5-15 inden sorumlu olduğu bildirilmiştir (El-Din ve ark., 2002; Erdem ve ark., 2004). Amerika da Enterococcus faecium, hastane enfeksiyonlarına en sık neden olan ikinci bakteridir (Wegener ve ark., 1997; Klare, 2003). Bu bakteriler klinik uygulamalarda kullanılan bir çok antibiyotiğe karşı dirençlidirler (Lukasova ve Sustackova, 2003). Bazı kaynaklarda Enterococcus faecium un antibiyotiklere karşı Enterococcus faecalis ten daha dirençli olduğu belirtilmektedir (Quednau ve ark., 1999). 18

31 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Naci Erhan YURDAKUL 1980 li yılların sonunda ilk defa glikopeptidlere karşı dirençli Enterococcus (GRE) tespit edilmiş ve bunun neden olduğu enfeksiyon güçlükle tedavi edilebilmiştir (Peters ve ark., 2003). Vankomisin ve teicpoplanine karşı direnç, gıda kaynaklı Enterococcus lar arasında en sık izole edilen direnç fenotipidir (Giraffa, 2002). Enterococcus faecium ve Enterococcus faecalis bu glikopeptidlere karşı direnç kazanmışlardır (Willey ve ark., 1999; Başustaoğlu ve ark., 2001). Teicoplanin ve Vankomisin gibi glikopeptidlerin önemi, çoklu ilaç direnci gösteren türlere ya da penicilin, ampicillin gibi antibiyotiklere karşı alerji gösteren kişilerin klinik tedavisinde kullanılmalarından kaynaklanmaktadır (Giraffa, 2002). Bu antibiyotikler immun sistemi zayıf ya da bastırılmış bireylerde birkaç enfeksiyona karşı en son çare olarak kullanılan antibiyotiklerdir (Salminen ve ark., 1998). Bu nedenle Vankomisin e dirençli Enterococcus lar (VRE) halk sağlığı için global bir tehdit olarak ortaya çıkmaktadır (Gelsomino ve ark., 2003). VRE ler çoklu ilaç direnci gösteren bakterilerin yol açtığı enfeksiyonların tedavisinde ve vancomyicin ile tedaviye ihtiyaç duyulan hastalarda tedavinin başarısız olmasına neden olmaktadırlar (Lukasova ve Sustackova, 2003). Bu nedenle hastanelerde Vankomisin e dirençli Enterococcus ların ortaya çıkması endişe vermektedir (Gelsomino ve ark., 2003). VRE lerin sebep olduğu enfeksiyonlar, Avrupa ve Amerika da önemli bir problem haline gelmiştir (Eaton ve Gasson, 2002; Barton ve Gary, 1995). Son yıllarda Enterocccus faecium en sık ortaya çıkan VRE olarak tanımlanmaktadır (Roberts, 1997; Salminen ve ark., 1998; De Vuyst ve ark., 2003). Vankomisin e dirençli Enterococcus faecium (VREF) suşları, hastane ortamları, insanlar, hayvansal kaynaklar, akuatik habitatlar ve tarımsal ürünlerden izole edilmiştir (Lukasova ve Sustackova, 2003). Yapılan çalışmalar Vankomisin e yüksek derecede direnç gösteren Enterococcus faecium suşlarının hayvansal orjinli gıdalarda bulunduğunu göstermiştir (Robredo ve ark., 2000). Vankomisin e dirençli Enterococcus faecium suşları lağım suları ile sulanmış bitkiler, atık sular ve dışkılar gibi çeşitli kaynaklardan çevresel kontaminasyon yoluyla gıdalara ulaşabilmektedir (Giraffa, 2002). Kesim yerlerindeki kötü hijyen koşulları sonucunda karkaslar fekal kontaminasyonla kontamine olarak hayvansal gıdalar bu dirençli türler için bir vektör 19

Pastırmada Enterokoklar

Pastırmada Enterokoklar Pastırmada Enterokoklar Özlem ERTEKİN 1 Güzin KABAN 2 Mükerrem KAYA 2 1 Munzur Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, TUNCELİ 2 Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, ERZURUM Laktik asit bakterileri

Detaylı

Staphylococcus Gram pozitif koklardır.

Staphylococcus Gram pozitif koklardır. Staphylococcus Gram pozitif koklardır. 0.8-1µm çapında küçük, yuvarlak veya oval bakterilerdir. Hareketsizdirler. Spor oluşturmazlar ve katalaz enzimi üretirler. Gram boyama Koagülaz, alfatoksin, lökosidin,

Detaylı

SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR

SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR Süt ve süt ürünleri mikrobiyolojisinde yararlı mikroorganizmalar temel olarak süt ürünlerinin üretilmesinde kullanılan çeşitli mikroorganizmaları tanımlamaktadır.

Detaylı

Stafilokok Enfeksiyonları (1 saat)

Stafilokok Enfeksiyonları (1 saat) Stafilokok Enfeksiyonları (1 saat) Prof.Dr.Sercan ULUSOY Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı 3734538, e-mail: ulusoys@med.ege.edu.tr. Bu Derse Girmeden Önce Bilinmesi Gerekenler

Detaylı

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER 1. Vankomisin Vankomisin, Nocardia Orientalis in (eskiden Streptomyces orientalis olarak bilinen) belli suşlarından elde edilen amfoterik

Detaylı

BAKTERİLERDE EKSTRAKROMOZAL GENETİK ELEMENTLER

BAKTERİLERDE EKSTRAKROMOZAL GENETİK ELEMENTLER BAKTERİLERDE EKSTRAKROMOZAL GENETİK ELEMENTLER Plazmid ve Epizomlar Bakterilerin kendi kromozomlarının yanı sıra, kromozom dışı bazı genetik parçacıklar bulunmaktadır Bakteri kromozomundan daha küçük yapıda

Detaylı

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır.

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. Gıda Enfeksiyonu: Patojen bir m.o ile kontamine olmuş bir gıdanın yenmesi sonucu oluşan

Detaylı

HAYVANSAL GIDALARDA LISTERIA TÜRLERİNİN VARLIĞININ KONVANSİYONEL VE İMMUNOLOJİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI

HAYVANSAL GIDALARDA LISTERIA TÜRLERİNİN VARLIĞININ KONVANSİYONEL VE İMMUNOLOJİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI TÜRKİYE 12. GIDA KONGRESİ 05-07 EKİM 2016; EDİRNE HAYVANSAL GIDALARDA LISTERIA TÜRLERİNİN VARLIĞININ KONVANSİYONEL VE İMMUNOLOJİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI Ayla EYİ GENCAN *, İlker Turan AKOĞLU, İbrahim

Detaylı

HASTANE ENFEKSİYONLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ. Yrd. Doç. Dr. Müjde ERYILMAZ

HASTANE ENFEKSİYONLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ. Yrd. Doç. Dr. Müjde ERYILMAZ HASTANE ENFEKSİYONLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ Yrd. Doç. Dr. Müjde ERYILMAZ MİKROORGANİZMA GRUPLARININ DİRENÇLİDEN DUYARLIYA DOĞRU SIRALANMASI DİRENÇLİ DUYARLI Prionlar Bakteri sporları Mikobakteriler Protozoa

Detaylı

GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir.

GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir. GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir. Bu mikroorganizmalardan; bakteriler ve funguslar gıdalarda çoğalarak gıdaların

Detaylı

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi Dr. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 26.12.15 KLİMİK - İZMİR 1 Eklem protezleri

Detaylı

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ ve TEHLİKELERİN TANIMLANMASI, RİSK FAKTÖRLERİNİN VE KORELASYON İLİŞKİLERİNİN ORTAYA KONMASI Hayrettin

Detaylı

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Melisa Akgöz 1, İrem Akman 1, Asuman Begüm Ateş 1, Cem Çelik 1, Betül Keskin 1, Büşra Betül Özmen

Detaylı

BAKTERİLER YELLERİNİN BELİRLENMES RLENMESİ. Page 1

BAKTERİLER YELLERİNİN BELİRLENMES RLENMESİ. Page 1 EZİNE PEYNİRİNDEN NDEN İZOLE EDİLEN LAKTİK K ASİT BAKTERİLER LERİ NİN N PROBİYOT YOTİK K POTANSİYELLER YELLERİNİN BELİRLENMES RLENMESİ Page 1 Page 2 Page 3 Page 4 Page 5 Page 6 1857- Pasteur Laktik Asit

Detaylı

Takım: Bacillales Familya: Staphylococcaceae Genus: Staphylococcus

Takım: Bacillales Familya: Staphylococcaceae Genus: Staphylococcus Staphylococcus Takım: Bacillales Familya: Staphylococcaceae Genus: Staphylococcus Gram pozi:f kok Düzensiz yığınlar oluşturmaya eğilimli Kokların çapı yaklaşık 1 µm Fakülta:f anaerob (fermenta:f) Katalaz

Detaylı

BAKTERİLERDE GENETİK MADDE AKTARILMASI

BAKTERİLERDE GENETİK MADDE AKTARILMASI BAKTERİLERDE GENETİK MADDE AKTARILMASI Bakterilerde genetik maddenin bir kısmı bakteriden bakteriye aktarılabilmekte ve bunun sonucunda önemli genetik değişmeler olmaktadır Verici hücre ile alıcı hücre

Detaylı

Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları. Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna

Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları. Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları Dr Dilara

Detaylı

Antimikrobiyal Direnç Sorunu

Antimikrobiyal Direnç Sorunu Antimikrobiyal Direnç Sorunu Dr.Hüsniye ŞİMŞEK Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları Daire Başkanlığı Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Birimi VI. Türkiye Zoonotik Hastalıklar Sempozyumu 4-5 kasım

Detaylı

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Aycan Gundogdu, Ph.D. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim

Detaylı

Hazırlayanlar: Doç. Dr. Yasemin ZER Mikrobiyoloji AD Öğrt. Üyesi

Hazırlayanlar: Doç. Dr. Yasemin ZER Mikrobiyoloji AD Öğrt. Üyesi ANTIBIYOTIK DUYARLILIK Yürürlük i: 10.02.2014 TEST SONUÇLARININ Revizyon i: - KISITLI BILDIRIMINE YÖNELIK KURALLAR Sayfa: 1/5 Revizyon Açıklaması Madde No Yeni yayınlandı KAPSAM: Teşhis ve Tedavi Birimleri

Detaylı

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir 12.Hafta:Enterik Bakteriler ENTERİK BAKTERİLER Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir Barsakta yaşayan enterik bakterilerin en klasiği E- coli dir ve non-patojendir.yine barsakta yaşayan

Detaylı

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR.

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR. KIRMIZI ETLER KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR. ETTEKİ ENZİMLER VE MİKROBİYEL AKTİVİTE BOZULMANIN BAŞLANGICIDIR.

Detaylı

KISITLI ANTİBİYOTİK BİLDİRİMİ

KISITLI ANTİBİYOTİK BİLDİRİMİ KISITLI ANTİBİYOTİK BİLDİRİMİ YAYIN TARİHİ 01/07/2011 REVİZYON TAR.-NO 00 BÖLÜM NO 04 STANDART NO 11 DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTÜ 00 Kısıtlı Bildirim : Duyarlılık test sonuçları klinikteki geniş spektrumlu antimikrobik

Detaylı

GRAM POZİTİF BAKTERİ ANTİBİYOGRAMLARI

GRAM POZİTİF BAKTERİ ANTİBİYOGRAMLARI GRAM POZİTİF BAKTERİ ANTİBİYOGRAMLARI Dr. Özlem KURT AZAP 26 Kasım 2008 Genel Kurallar Tek koloniden yapılan pasaj seçici olmayan besiyerinde (kanlı agar...) bir gece inkübe edilir Benzer morfolojideki

Detaylı

ANTİBAKTERİYEL DİRENÇ SÜRVEYANSI CEASAR VE UAMDS PROJELERİ

ANTİBAKTERİYEL DİRENÇ SÜRVEYANSI CEASAR VE UAMDS PROJELERİ ANTİBAKTERİYEL DİRENÇ SÜRVEYANSI CEASAR VE UAMDS PROJELERİ Dr.Hüsniye Şimşek Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları Daire Başkanlığı Kasım- 2013 Ülkemizde AMD sürveyansı konusunda

Detaylı

Kolistine Dirençli E. coli Suşuyla Gelişen ÜSİ Olgusu ve Sonuçlar

Kolistine Dirençli E. coli Suşuyla Gelişen ÜSİ Olgusu ve Sonuçlar Kolistine Dirençli E. coli Suşuyla Gelişen ÜSİ Olgusu ve Sonuçlar Dr. Okan Derin Kocaeli VM Medical Park Hastanesi Sunum Planı Gerekçe Hastane kökenli Gram negatif enterik patojenlerde direncin epidemiyolojisi

Detaylı

İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi

İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi Tarihçe İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi Bebekte septisimiyaya neden olmuştur 1958 ve 1961 de İngiltere de yine iki ölümcül menenjit vakasına neden olmuştur Enterobacter sakazakii

Detaylı

EUCAST tarafından önerilen rutin iç kalite kontrol Sürüm 3.1, geçerlilik tarihi

EUCAST tarafından önerilen rutin iç kalite kontrol Sürüm 3.1, geçerlilik tarihi EUCAST tarafından önerilen rutin iç kalite kontrol Sürüm.1, geçerlilik tarihi 11.0.01 Escherichia coli Pseudomonas aeruginosa Staphylococcus aureus Enterococcus faecalis Streptococcus pneumoniae Haemophilus

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Tuba ŞANLI

Yrd. Doç. Dr. Tuba ŞANLI Yrd. Doç. Dr. Tuba ŞANLI Genel olarak gözle net olarak görülemeyecek kadar küçük canlıları inceleyen ve onları konu olarak ele alan bilim dalıdır. Gözle ayırt edilemeyen canlılar; Virüsler, bakteriler,

Detaylı

Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları

Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları Doç. Dr. Gönül Şengöz 13 Haziran 2015 KAYIP DİLLERİN FISILDADIKLARI SERGİSİ-İSTANBUL Antimikrobiyal

Detaylı

Kateter İnfeksiyonlarında Mikrobiyoloji Doç. Dr. Deniz Akduman Karaelmas Üniversitesi it i Tıp Fakültesi İnfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D Kateter infeksiyonlarında etkenler; kateter

Detaylı

Mikrobiyal Gelişim. Jenerasyon süresi. Bakterilerde üreme eğrisi. Örneğin; (optimum koşullar altında) 10/5/2015

Mikrobiyal Gelişim. Jenerasyon süresi. Bakterilerde üreme eğrisi. Örneğin; (optimum koşullar altında) 10/5/2015 Mikrobiyal Gelişim Tek hücreli organizmalarda sayı artışı Bakterilerde en çok görülen üreme şekli ikiye bölünmedir (mikroorganizma sayısı) Çok hücreli organizmalarda kütle artışı Genelde funguslarda görülen

Detaylı

YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİ MİKROORGANİZMA PROFİLİNDEKİ DEĞİŞİMDE GRAM POZİTİF BAKTERİLER. Doç.Dr. Bülent BEŞİRBELLİOĞU GATA Enfeksiyon Hst. ve Kl. Mik.

YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİ MİKROORGANİZMA PROFİLİNDEKİ DEĞİŞİMDE GRAM POZİTİF BAKTERİLER. Doç.Dr. Bülent BEŞİRBELLİOĞU GATA Enfeksiyon Hst. ve Kl. Mik. YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİ MİKROORGANİZMA PROFİLİNDEKİ DEĞİŞİMDE GRAM POZİTİF BAKTERİLER Doç.Dr. Bülent BEŞİRBELLİOĞU GATA Enfeksiyon Hst. ve Kl. Mik. AD 1 1980 lerin başına kadar Gram (-) basiller ön planda

Detaylı

KISITLI BİLDİRİM. ADTS grubunun hazırladığı Kısıtlı Bİldirim Tabloları ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken konular.

KISITLI BİLDİRİM. ADTS grubunun hazırladığı Kısıtlı Bİldirim Tabloları ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken konular. KISITLI İLDİRİM duyarlılık test sonuçlarının kısıtlı bildiriminin amacı, klinisyeni etkene yönelik öncelikli ve dar spektrumlu ilaçlara yönlendirerek gereksiz antibiyotik kullanımını engellemektir. Etkene

Detaylı

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu Bakterilerde antimikrobiyal direncinin artması sonucu,yeni antibiyotik üretiminin azlığı nedeni ile tedavi seçenekleri kısıtlanmıştır. Bu durum eski antibiyotiklere

Detaylı

GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI

GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI Doç. Dr. Pınar ŞANLIBABA Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Doğal veya az işlem görmüş ve katkı

Detaylı

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu Burcu EKMEKÇİ PROBİYOTİKLER, DOST CANLILAR Probiyotikler Nedir? Probiyotik kelimesi Yunanca da pro bias yani yaşam için olan anlamına gelmektedir.

Detaylı

Ulusal Akılcı Antibiyotik Kullanımı ve Antimikrobiyal Direnç Stratejik Eylem Planı

Ulusal Akılcı Antibiyotik Kullanımı ve Antimikrobiyal Direnç Stratejik Eylem Planı Türkiye Halk Sağlığı Halk Genel Sağlığı Müdürlüğü Kurumu Ulusal Akılcı Antibiyotik Kullanımı ve Antimikrobiyal Direnç Stratejik Eylem Planı Doç. Dr. Serap SÜZÜK YILDIZ Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı, PhD SB

Detaylı

Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım. Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD

Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım. Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD ÜSE Tüm yaş grubu hastalarda en çok rastlanılan bakteriyel enfeksiyonlar İnsidans 1.000 kadının

Detaylı

TIBBĠ BĠLĠMLERE GĠRĠġ DĠLĠMĠ MĠKROBĠYOLOJĠ ANABĠLĠM DALI

TIBBĠ BĠLĠMLERE GĠRĠġ DĠLĠMĠ MĠKROBĠYOLOJĠ ANABĠLĠM DALI TIBBĠ BĠLĠMLERE GĠRĠġ DĠLĠMĠ MĠKROBĠYOLOJĠ ANABĠLĠM DALI ÖĞRETĠM ÜYESĠ : Prof. Dr. O. ġadi Yenen Ders: VĠROLOJĠYE GĠRĠġ, TARĠHÇE ve EVRĠM 1. Virusların tanımlanması ve rolüne ilişkin önemli tarihsel gelişmelerin

Detaylı

AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bolumu 2017

AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bolumu 2017 AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI Prof. Dr. Mehmet Ceyhan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bolumu 2017 Direnç Farmakodinami BAKTERİ Duyarlılık Spektrum KONAK Farmakokinetik

Detaylı

Enterobakteriler. Dr. Kaya Süer. YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Enterobakteriler. Dr. Kaya Süer. YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Enterobakteriler Dr. Kaya Süer YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Enterobakteriler Nerelerde bulunur? Toprak, Su, Sebze-meyve İnsan ve Hayvan bağırsak florası Enterobaktriler

Detaylı

KOLONİZASYON. DR. EMİNE ALP Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D.

KOLONİZASYON. DR. EMİNE ALP Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. KOLONİZASYON DR. EMİNE ALP Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. KOLONİZASYON Mikroorganizmanın bir vücut bölgesinde, herhangi bir klinik oluşturmadan

Detaylı

Gıda Zehirlenmeleri. 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri

Gıda Zehirlenmeleri. 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma 17. Hafta ( 05 09 / 01 / 2015 ) BAKTERİLERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR GIDA ZEHİRLENMELERİ Slayt No : 37 Etken ve Bulaşma Yolları Stafilokoklarla oluşan gıda zehirlenmelerinde

Detaylı

Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır.

Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır. Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır. Birbirine bağlı bu hücreler genellikle kendilerince üretilen hücre dışı

Detaylı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Ayşegül KARAKAŞ BEYAZ PEYNİR VE FERMENTE SUCUKLARDAN Enterococcus faecium un İZOLASYONU VE TANIMLANMASI GIDA MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

Detaylı

Gıda zehirlenmeleri neden önemlidir?

Gıda zehirlenmeleri neden önemlidir? GIDA KAYNAKLI İNTOKSİKASYON VE ENFEKSİYONLAR Gıda zehirlenmesi nedir? 1 2 İNTOKSİKASYON TİPİ GIDA ZEHİRLENMESİ Bazı bakteriler gıda üzerinde gelişerek toksin üretirler ve toksin içeren gıdanın tüketilmesi

Detaylı

7. BÖLÜM MİKROBİYAL GELİŞİM

7. BÖLÜM MİKROBİYAL GELİŞİM 7. BÖLÜM MİKROBİYAL GELİŞİM 1 Gelişim Tek hücreli organizmalarda sayı artışı Bakterilerde en çok görülen üreme şekli ikiye bölünmedir (mikroorganizma sayısı) Çok hücreli organizmalarda kütle artışı Genelde

Detaylı

HAYVAN KAYNAKLI BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİK DİRENCİ

HAYVAN KAYNAKLI BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİK DİRENCİ HAYVAN KAYNAKLI BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİK DİRENCİ Yrd. Doç. Dr. Nilgün ÜNAL Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Giriş Antibiyotikler hayvanlarda bakteriyel hastalıkları

Detaylı

SEYHAN BARAJ GÖLÜ NDEN İZOLE EDİLEN ENTEROBACTERIACEAE GRUBU BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİK DİRENÇLİLİĞİ VE PLAZMİD PROFİLLERİNİN BELİRLENMESİ *

SEYHAN BARAJ GÖLÜ NDEN İZOLE EDİLEN ENTEROBACTERIACEAE GRUBU BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİK DİRENÇLİLİĞİ VE PLAZMİD PROFİLLERİNİN BELİRLENMESİ * SEYHAN BARAJ GÖLÜ NDEN İZOLE EDİLEN ENTEROBACTERIACEAE GRUBU BAKTERİLERDE ANTİBİYOTİK DİRENÇLİLİĞİ VE PLAZMİD PROFİLLERİNİN BELİRLENMESİ * Antibiotic Resistances Of Enterobacteriaceae İsolated From Seyhan

Detaylı

TEBLİĞ VE STANDARTLARDA MİKROBİYOLOJİK KRİTERLER

TEBLİĞ VE STANDARTLARDA MİKROBİYOLOJİK KRİTERLER TEBLİĞ VE STANDARTLARDA MİKROBİYOLOJİK KRİTERLER P R O F. D R. M Ü K E R R E M K AYA A T A T Ü R K Ü N İ V E R S İ T E S İ Z İ R A A T F A K Ü L T E S İ G I D A M Ü H E N D İ S L İ Ğ İ B Ö L Ü M Ü E R

Detaylı

Direnç hızla artıyor!!!!

Direnç hızla artıyor!!!! Direnç hızla artıyor!!!! http://www.cdc.gov/drugresistance/about.html Yoğun Bakım Üniteleri (YBÜ) Fizyolojik bakımdan stabil olmayan hastaların yaşam fonksiyonlarının düzeltilmesi Altta yatan hastalığın

Detaylı

Gıda Zehirlenmesi ve Önlenmesi

Gıda Zehirlenmesi ve Önlenmesi (16.12.2001) İçindekiler... 1 Gıda Zehirlenmesi Nasıl Oluşur?... 1 Gıdalara Nasıl Bulaşma Olur?... 2 Gıda Zehirlenmesi Nasıl Önlenir?... 3 Bazı Yaygın Gıda Zehirleyen Bakteriler... 3 Salmonella... 3 Bacillus...

Detaylı

Pektin, metil grupları içeren galakturonik asit polimeridir. Mikrobiyal yıkım ile, pektik asit, metanol, d- galakturonik asit e çevrilir.

Pektin, metil grupları içeren galakturonik asit polimeridir. Mikrobiyal yıkım ile, pektik asit, metanol, d- galakturonik asit e çevrilir. 2.Homofermentatif laktik asit bakterileri ile laktik asit, 3.Heterofermentatif laktik asit bakterileri ile laktik asit, asetik asit, diğer organik asitler, etil alkol, gliserol, CO 2, 4.Koliform bakterileri

Detaylı

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Mikroorganizmaların gıdalarla gelişmesi; Gıdanın karekteristik özelliğine, Gıdada bulunan m.o lara ve bunlar arası etkileşime, Çevre koşullarına bağlı

Detaylı

Antibiyotik Direncinde ve Kontrolünde Güncel Durum

Antibiyotik Direncinde ve Kontrolünde Güncel Durum Antibiyotik Direncinde ve Kontrolünde Güncel Durum Dr. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji 17.11.16 Ç.Büke KLİMİK-İstanbul 2016 1 Konuşma içeriği Antibiyotik

Detaylı

KAN DOLAŞIMI İNFEKSİYONLARI VE DAPTOMİSİN

KAN DOLAŞIMI İNFEKSİYONLARI VE DAPTOMİSİN KAN DOLAŞIMI İNFEKSİYONLARI VE DAPTOMİSİN Dr. Kaya Süer Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Kan dolaşımı enfeksiyonlarının tanımı Primer (hemokültür

Detaylı

Clostridium. Clostridium spp. Clostridium endospor formu. Bacillus ve Clostridium

Clostridium. Clostridium spp. Clostridium endospor formu. Bacillus ve Clostridium Clostridium Gram pozitif, sporlu çomaklar olup anaeropturlar. Doğal yaşam ortamları toprak, ayrıca insan ve hayvanların bağırsaklarıdır. Hastalık etkeni türlerde patojenite ekzotoksin veya ekzoenzim üretimi

Detaylı

Türkiye'de Antibiyotik Direncinin Durumu

Türkiye'de Antibiyotik Direncinin Durumu Türkiye'de Antibiyotik Direncinin Durumu Dr. Hüsniye ŞİMŞEK Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları Daire Başkanlığı Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Birimi Antimikrobiyal Yönetim Simpozyumu 06-08

Detaylı

Ek-1 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI HİZMET ENVANTERİ DİĞER(ÖZEL SEKTÖR İSTENEN BELGELER TAŞRA BİRİMLERİ MAHALLİ İDARE

Ek-1 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI HİZMET ENVANTERİ DİĞER(ÖZEL SEKTÖR İSTENEN BELGELER TAŞRA BİRİMLERİ MAHALLİ İDARE Ek1 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ HİZMET ENVANTERİ SIRA NO 1 2 KURUM KODU. STANDART DOSYA PLANI KODU HİZMETİN ADI Klinik Muayene Klinik Bilimler nün Hasta muayenesini Radyografik Muayene Röntgen çekimini

Detaylı

İzolasyon ve İdentifikasyon

İzolasyon ve İdentifikasyon İzolasyon ve İdentifikasyon (9. Hafta) 1 İzolasyon : Ayırmak İzolasyon Mikrobiyolojide izolasyon? Hangi amaçlarla izolasyon yapılır? Endüstriyel mikroorganizmalar Bozulma ve/veya hastalık etmeni mikroorganizmalar

Detaylı

Hatice YILDIRAN. Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ

Hatice YILDIRAN. Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ Hatice YILDIRAN Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ GIDA TAKVİYELERİ Eğitim Yeri Eğitim Konusu : HOLLANDA-TNO : Gıda Takviyeleri Eğitim Süresi : 21 Aralık 2012-20 Mart 2013 Danışman : Dr. Koen VENEMA Eğitim

Detaylı

Süt ve Süt Ürünlerinde Hijyen ve Kontroller (27-31 Mayıs 2013, Brescia, İTALYA)

Süt ve Süt Ürünlerinde Hijyen ve Kontroller (27-31 Mayıs 2013, Brescia, İTALYA) Süt ve Süt Ürünlerinde Hijyen ve Kontroller (27-31 Mayıs 2013, Brescia, İTALYA) Dr. İLKNUR GÖNENÇ Gıda Mühendisi 30 EKİM 2013 ANKARA SUNU AKIŞI Eğitim; Amaç Yer Ġçerik Değerlendirme Eğitimle İlgili Bilgiler

Detaylı

Kan Kültürlerini Nasıl Değerlendirelim? Rehber Eşliğinde. Dr. Banu Sancak

Kan Kültürlerini Nasıl Değerlendirelim? Rehber Eşliğinde. Dr. Banu Sancak Kan Kültürlerini Nasıl Değerlendirelim? Rehber Eşliğinde Dr. Banu Sancak KAN KÜLTÜRÜ Mikrobiyoloji laboratuvarının en değerli örneklerinden biridir. Kültür sonuçları hastanın sağ kalımı açısından kritik

Detaylı

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji 12/o4/2014 Akılcı antibiyotik kullanımı Antibiyotiklere

Detaylı

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Normal Mikrop Florası Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Vücudun Normal Florası İnsan vücudunun çeşitli bölgelerinde bulunan, insana zarar vermeksizin hatta bazı yararlar sağlayan mikroorganizma topluluklarına vücudun

Detaylı

Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Antibiyotik kullanımına bağlı ishal etkeni olan Clostridium difficile, nozokomiyal diyarenin en sık

Detaylı

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan ekstraselluler matriks içinde, birbirlerine yapışarak meydana getirdikleri

Detaylı

'nosocomial' Yunanca iki kelimeden oluşur

'nosocomial' Yunanca iki kelimeden oluşur 'nosocomial' Yunanca iki kelimeden oluşur 'nosus' hastalık 'komeion' icabına bakmak 'nosocomial' tıbbi tedavi altında iken hastanın edindiği herhangi bir hastalık Tanım Enfeksiyon Hastaneye yatırıldığında

Detaylı

Hastane ve Toplum Kaynaklı Metisiline Dirençli Staphylococcus aureus Suşlarının Çeşitli Antibiyotiklere Duyarlılığı *

Hastane ve Toplum Kaynaklı Metisiline Dirençli Staphylococcus aureus Suşlarının Çeşitli Antibiyotiklere Duyarlılığı * Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastane ve Toplum Kaynaklı Metisiline Dirençli Staphylococcus aureus Suşlarının Çeşitli Antibiyotiklere Duyarlılığı * Antibiotic Susceptibility of Methicillin resistant

Detaylı

SALMONELLA ARANMASI. a. GENEL ÖZELLİKLERİ

SALMONELLA ARANMASI. a. GENEL ÖZELLİKLERİ SALMONELLA ARANMASI a. GENEL ÖZELLİKLERİ Enterobacteriaceae familyasına ait, Gram negatif, spor oluşturmayan, fakültatif anaerob, çubuk formunda olup, çoğu (S.pullorum, S.gallinarum ve S.arizonea türleri

Detaylı

Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları

Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları Dr. Serap Şimşek-Yavuz İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları

Detaylı

EL YIKAMA. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker

EL YIKAMA. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker EL YIKAMA Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker El Yıkama-tarihçesi Tıp tarihi incelendiğinde, el yıkama ile infeksiyon hastalıklarının önlenebildiğine dair veriler XIX. yüzyıla

Detaylı

VETERİNER HEKİMLİK ALANINDA ANTİMİKROBİYEL DİRENÇ İZLEME ve KONTROL STRATEJİLERİ EYLEM PLANI

VETERİNER HEKİMLİK ALANINDA ANTİMİKROBİYEL DİRENÇ İZLEME ve KONTROL STRATEJİLERİ EYLEM PLANI VETERİNER HEKİMLİK ALANINDA ANTİMİKROBİYEL DİRENÇ İZLEME ve KONTROL GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VETERİNER SAĞLIK ÜRÜNLERİ ve HALK SAĞLIĞI DAİRESİ BAŞKANLIĞI A Veteriner Hekimlik Alanında Antimikrobiyel

Detaylı

CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD

CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD CİLT MİKROBİYOTASI CİLT MİKROFLORASI DERİ MİKROBİYOTASI DERİ MİKROFLORASI DERİ Deri en büyük organımız 2 m² alan Vücudu

Detaylı

Oya Coşkun, İlke Çelikkale, Yasemin Çakır, Bilgecan Özdemir, Kübra Köken, İdil Bahar Abdüllazizoğlu

Oya Coşkun, İlke Çelikkale, Yasemin Çakır, Bilgecan Özdemir, Kübra Köken, İdil Bahar Abdüllazizoğlu 1 Ocak 30 Mart 2012 Tarihleri Arasında Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun Bakım Ünitelerinde İzole Edilen Bakteriler Ve Antibiyotik Duyarlılıkları Oya Coşkun, İlke Çelikkale, Yasemin Çakır,

Detaylı

Değerlendirme kılavuzu

Değerlendirme kılavuzu Değerlendirme kılavuzu Antimikrobik duyarlılık testine yönelik EUCAST disk difüzyon yöntemi Sürüm 3.0 Ocak 2014 EUCAST değerlendirme kılavuzu slayt gösterisinde yapılan değişiklikler Sürüm Sürüm 3.0 Nisan

Detaylı

Ae- MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARI İÇ KALİTE KONTROL VE DÖF TALİMATI

Ae- MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARI İÇ KALİTE KONTROL VE DÖF TALİMATI Ae- MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARI İÇ KALİTE KONTROL VE DÖF TALİMATI LABORATUVAR İÇ KALİTE KONTROL UYGULAMA VE DÜZELTİCİ ÖNLEYİCİ FAALİYET TALİMATI AMAÇ: İç kalite kontrollerin düzenli ve en doğru şekilde

Detaylı

KOD TANIM 2018 BİRİM FİYAT AÇIKLAMA CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası

KOD TANIM 2018 BİRİM FİYAT AÇIKLAMA CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası 270.00 TL SM 9060 A-B CEV.MBL.0002 Toplam Koliform Sayımı (MF Tekniği) 180.00 TL SM 9222 B - SM 9225 D CEV.MBL.0003 Total Koliform Sayımı

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri Enterobacteriaceae İnsan sağlığı açısından en önemli bakteri ailesidir. Doğal ortamları insan ve hayvan bağırsaklarıdır. Tipik klinik semptomlarla seyreden hastalığın (tifo, basilli dizanteri, veba) etkeni

Detaylı

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI CERRAHİ BİRİMLERDE ANTİBİYOTİK PROFLAKSİSİ TALİMATI AMAÇ: Operasyon sırasında potansiyel patojen mikroorganizmaların dokularda üremesini engelleyerek cerrahi alan İnfeksiyonu

Detaylı

AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI DERS PLANI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI

AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI DERS PLANI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI Uygulama Dersinin Adı SINAV TARİHLERİ SINAV TÜRÜ VE YÜZDELİK BİLGİLERİ Gıda Laboratuvarı Dersi Programı (GKA220U) (2 Hafta) ARA SINAV 09.06.2017 DÖNEM

Detaylı

Serolojik Test Sonuçları, Bakteri İdantifikasyonu,Antibakteriyel Duyarlılık Testleri Olgu Sunuları. Mik.Uzm.Dr.Uğur Çiftçi Düzen Laboratuvarlar Grubu

Serolojik Test Sonuçları, Bakteri İdantifikasyonu,Antibakteriyel Duyarlılık Testleri Olgu Sunuları. Mik.Uzm.Dr.Uğur Çiftçi Düzen Laboratuvarlar Grubu Serolojik Test Sonuçları, Bakteri İdantifikasyonu,Antibakteriyel Duyarlılık Testleri Olgu Sunuları Mik.Uzm.Dr.Uğur Çiftçi Düzen Laboratuvarlar Grubu Klinik Mikrobiyoloji Nereye Gidiyor? Mikroskobik inceleme

Detaylı

Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Sistemi (UAMDSS)

Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Sistemi (UAMDSS) Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Sistemi (UAMDSS) Uzm.Dr.Hüsniye Şimşek, Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları DB Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Birimi 37. TMC Kongresi 16-20 Kasım 2016,

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

ÇOKLU TÜP FERMANTASYON YÖNTEMİ İLE TOPLAM KOLİFORM TAYİNİ. Koliform Bakteri Grubunun Tanımı

ÇOKLU TÜP FERMANTASYON YÖNTEMİ İLE TOPLAM KOLİFORM TAYİNİ. Koliform Bakteri Grubunun Tanımı ÇOKLU TÜP FERMANTASYON YÖNTEMİ İLE TOPLAM KOLİFORM TAYİNİ Koliform Bakteri Grubunun Tanımı Koliform grubunu oluşturan bakteriler; tamamı aerobik veya fakültatif anaerobik olan, gram negatif, spor oluşturmayan,

Detaylı

Minimum Bakterisidal. Prof.Dr.Ayşe Willke Topcu Mart 2010, Aydın

Minimum Bakterisidal. Prof.Dr.Ayşe Willke Topcu Mart 2010, Aydın Minimum Bakterisidal Konsantrasyon (MBC) Prof.Dr.Ayşe Willke Topcu Mart 2010, Aydın Antimikrobik Tedavinin Başarısı Esas olarak konak defans mekanizmasına bağlıdır Konak antibiyotikle etkisi azalmış mikroorganizmayı

Detaylı

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No 10.05.2013 Madde 5.10 eklendi. 01 28.06.2013 Madde 5.10 da onay yetkisi Dahiliye, Pediatrik ve 02 Göğüs Hastalıkları Uzman Hekimi için de tanımlandı.

Detaylı

Yılları Arasında Üretilen Salmonella İzolatlarının Antibiyotik Duyarlılık Sonuçları

Yılları Arasında Üretilen Salmonella İzolatlarının Antibiyotik Duyarlılık Sonuçları 2007-2011 Yılları Arasında Üretilen almonella İzolatlarının Antibiyotik Duyarlılık onuçları Alev Duran1, Meral Biçmen1, evasiye Kayalı2, Belkıs Levent2, Zeynep Gülay1 1Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Prof. Dr. Filiz Özçelik. Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü

Prof. Dr. Filiz Özçelik. Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Filiz Özçelik Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Fermantasyon Nedir? Mikroorganizmaların enerji temin etme yolları Solunum: Son elektron (H) alıcısı (akseptörü)oksijen

Detaylı

LUCILIA SERİCATA LARVALARI VE SALGILARININ YARALARDAKİ BAKTERİLERE ETKİSİNİN İN-VİVO VE İN-VİTRO OLARAK ARAŞTIRILMASI

LUCILIA SERİCATA LARVALARI VE SALGILARININ YARALARDAKİ BAKTERİLERE ETKİSİNİN İN-VİVO VE İN-VİTRO OLARAK ARAŞTIRILMASI LUCILIA SERİCATA LARVALARI VE SALGILARININ YARALARDAKİ BAKTERİLERE ETKİSİNİN İN-VİVO VE İN-VİTRO OLARAK ARAŞTIRILMASI Erdal POLAT a, Hüseyin ÇAKAN b, Dilek BOLABAN a, Turgut İPEK c a İstanbul Üniversitesi

Detaylı

PNÖMOKOK ENFEKSİYONLARINDA SON DURUM. Doç.Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ 20 Ocak 2014 Eskişehir

PNÖMOKOK ENFEKSİYONLARINDA SON DURUM. Doç.Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ 20 Ocak 2014 Eskişehir PNÖMOKOK ENFEKSİYONLARINDA SON DURUM Doç.Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ 20 Ocak 2014 Eskişehir Amaç: Hastalıkları oluşmadan Önlemek!!!! PNÖMOKOK Streptococcus pneumoniae Gram pozitif diplokok Polisakarid kapsül

Detaylı

NORMAL ÖĞRETİM DERS PROGRAMI

NORMAL ÖĞRETİM DERS PROGRAMI NORMAL ÖĞRETİM DERS PROGRAMI 1. Yarıyıl 1. Hafta ( 19.09.2011-23.09.2011 ) Gıda maddelerinin kalite kriterleri Beslenmeyle ilgili genel bilgilerin verilmesi Gıda güvenliği Halk Sağlığı Zoonoz enfeksiyonlarla

Detaylı

Mustafa EMREM

Mustafa EMREM Mustafa EMREM 162161022 Bakterilerdeki transformasyonun ilk kanıtları İngiliz bilim adamı Frederick Griffith tarafından elde edilmiştir. Genetik materyal aktarımı Dikey Gen Transferi ebeveyn ile yavru

Detaylı

AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI DERS PLANI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI

AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI DERS PLANI GIDA KALİTE KONTROLÜ VE ANALİZİ ÖNLİSANS PROGRAMI Uygulama Dersinin Adı SINAV TARİHLERİ SINAV TÜRÜ VE YÜZDELİK BİLGİLERİ Gıda Laboratuvarı Dersi Programı (GKA220U) (3 Hafta) ARA SINAV 09.06.2017 (%15); 16.06.2017 (%15) DÖNEM SONU SINAVI 23.06.2017 ARA

Detaylı

BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI

BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI Dr. Aslı Özkırım Yrd. Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Arı Sağlığı Laboratuvarı COLOSS 9.1% 90.9% BEEBOOK BeeBook İçeriği ve Amacı BAL

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

2013-2014 ÖĞRETİM YILI LABORATUVAR DERSLERİ BAŞLAMA, BİTİŞ VE SINAV TARİHLERİ

2013-2014 ÖĞRETİM YILI LABORATUVAR DERSLERİ BAŞLAMA, BİTİŞ VE SINAV TARİHLERİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ UZAKTAN EĞİTİM ÖNLİSANS PROGRAMLARI 2013-2014 ÖĞRETİM YILI LABORATUVAR DERSLERİ KAYIT DUYURUSU ÖNEMLİ UYARILAR LABORATUVAR DERSLERİNE KAYIT İŞLEMLERİ 05-09 MAYIS 2014 TARİHLERİ ARASINDA

Detaylı

Makrolid dirençli Staphylococcus aureus ile kolonize kistik fibrozis hastalarında MLS B direnç genlerinde yıllar içerisinde değişim var mı?

Makrolid dirençli Staphylococcus aureus ile kolonize kistik fibrozis hastalarında MLS B direnç genlerinde yıllar içerisinde değişim var mı? Makrolid dirençli Staphylococcus aureus ile kolonize kistik fibrozis hastalarında MLS B direnç genlerinde yıllar içerisinde değişim var mı? Muharrem ÇİÇEK, Banu SANCAK, Burçin ŞENER Hacettepe Üniversitesi

Detaylı