HUMAT VE ETERİK YAĞ ASİDİ İÇEREN ORGANİK ASİT KARIŞIMLARININ BROYLERLERDE BESİ PERFORMANSI, KARKAS KALİTESİ VE BAZI KAN PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Benzer belgeler
Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

RUMİNANT RASYONLARINDA MAYA KULLANIMI VE ÖNEMİ

Kanatlılara Spesifik Performans Katkısı

Kanatlı. Selko-pH Uygulamasının Broylerlerde Canlı Ağırlık ve Yem Tüketimine Etkisi

YEM VE DİĞER TARLA BİTKİLERİ

Kanatlı Beslemede Yemler Yönetim ve Değerlendirme Stratejileri

Çamlı, BioAqua markası altında ürettiği balık yemleri ile müşterilerine çok geniş bir ürün segmenti sunmaktadır. Ağırlıklı olarak üretilen Levrek,

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX

RASYON ÇÖZÜMÜNDE TEMEL KRİTERLER

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM: DÜNYA KANATLI HAYVAN ÜRETİMİ 2. BÖLÜM: YEM HAMMADDE DEĞERİNİN SAPTANMASI VE YEM FORMULASYONU

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları. Süreyya ÖZCAN

2.3. ZOOTEKNİ VE HAYVAN BESLEME BÖLÜMÜ HAYVAN BESLEME VE BESLENME HASTALIKLARI ANABİLİM DALI

KANATLI HAYVAN BESLEME (Teorik Temel-Pratik Uygulama)

Hatice YILDIRAN. Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

ET VERİMİ. Et verimi kavramı. Karkas kalitesi. Karkas bileşimini etkileyen faktörler. Karkas derecelendirme. Karkas parçalama tekniği.

Çamlı, BioAqua markası altında ürettiği balık yemleri ile müşterilerine çok geniş bir ürün segmenti sunmaktadır. Ağırlıklı olarak üretilen Levrek,

NIRLINE. NIRLINE ile Ham Maddelerinizde Yağ Asidi Tayini, Sürdürülebilir Besleme ile Sizi Geleceğe Taşır!

SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR

Güz Döneminde Besiye Alınan Hindilerde Askorbik Asit Uygulamasının Besi Performansı ve Bazı Karkas Özelliklerine Etkileri

YGS ANAHTAR SORULAR #3

Balık Yemleri ve Teknolojisi Ders Notları

PROBİYOTİK Lactabasillus Acidophilus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Rhamnosus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Casei 1.25 milyar CFU Bifidobacterium

BESİN MADDELERİ VE SU METABOLİZMASI. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN

NUTRI -PASS. Amonyak ve çözünebilir protein bağlayıcı DAHA İYİ

DOĞRU VE DENGELİ GÜBRE KULLANIMI BİTKİLERE HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDIRIR

BOVİFİT FORTE İLE AVANTAJLARINIZ Optimal laktasyon başlangıcı Yüksek yem tüketimi İyi doğurganlık Yüksek süt verimi Uzun damızlık ömrü

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

- Çok genel olmayan sağ taraf abomasum yer değiştirmelerinde gözlenen semptomlar biraz daha farklıdır.

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

TOKSİN BAĞLAYICILAR. - Captex T2. - Sorbatox

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR

Dördüncü Jenerasyon Bütrat : Gustor N RGY

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)

2006 / Br 09 Sayfa : KANATLI BESLEMEDE ANTİBİYOTİKLERE DOĞAL ALTERNATİFLER AGRİMOS

ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI

ORGANİK ASİTLER - NUTRACID

Performans ve Besin Değerleri. broyler. cobb-vantress.com

Vitaminlerin yararları nedendir?

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

İyi kalitedeki yem seçimi ve yönetimi, Yoğun yetiştiricilik yapılan karides havuzlarında mekanik havalandırma yapılması, Mümkün olabildiğince su

MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK ÖZKAN ŞAHİN U.Ü.KARACABEY MYO GIDA TEKNOLOJİSİ PROGRAMI/SÜT OPSİYONU

NORMAL ÖĞRETİM DERS PROGRAMI

BAĞIRSAK YANGISINDA ÖNLEYiCi ETKi. Bağırsak Sağlığı Yem Sindirilebilirliği Hayvan Sağlığı Yüksek Performans Bitki Ekstraktı

HUMAT İLE BİTKİ EKSTRAKTARININ BROYLER VE YUMURTACI TAVUKLARDA KULLANILMASI

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERİN KALİTE BİLEŞENLERİ

Kanatlı. Hindilerde salmonellanın başarıyla azaltılması

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Kök Salgıları. Fotosentezde kullanılan karbonun ortalama % ı köklere ulaşır ve bunun büyük bir kısmı kök salgıları şeklinde rizosfere verilir.

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir.

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

ZZT424-Kanatlı Hayvan Besleme Ders Notları Prof.Dr.Necmettin Ceylan Ankara Üniversitesi-Ziraat Fakültesi-Zootekni Bölümü

GIDALARDAKİ M.O LARIN KONTROLÜNDE 4 TEMEL İLKE UYGULANIR

ANTİSEPTİKLERİN KULLANIM YERLERİ

NIRLINE. NIRLINE Amino Asit Analizleri İle Ekonomik Üretim Yaparak Gıda Kalitenizi Arttırın!

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #16

FYLAX Nem Düzenleyici Etkin Küf Önleyici

PROF. DR. ADNAN ŞEHU. Yemlerin Tanımı, Sınıflandırılması ve Yemlerin Değerliliğini Etkileyen Faktörler

Abalım bir markasıdır

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

RASYON TANIM, KİMYASAL BİLEŞİM, VE RASYON HAZIRLAMA PROF. DR. AHMET ALÇİÇEK EGE ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ

Kan NEFA (nonesterified fatty acids ) yükselir. (asetoasetat, β-hidroksibütirat ve. Laktasyon başlangıcında yüksektir

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ)

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

ŞELLAT MİNERALLER İNORGANİK FORMLARINDAN DAHA YARAYIŞLIDIR

Hayvan Yemlerinde Mikotoksin Problemi - Ekonomi ve Sağlığ

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su

Mısır silajında EM-silaj kullanımının etkileri

ORMANCILIK İŞ BİLGİSİ. Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi

Kalbimizden Toprağa... ÜRÜN TANITIM KATALOĞU.

PROJE SONUÇ RAPORU. Proje No: BAP -SÜF YB (AÖ)

Kanatlı. Bacillus Amyloliquefaciens in Enzim Aktivitesi

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR.

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ

ANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR. Prof. Dr. Ayhan Filazi Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

Yeni Nesil Kalsiyum Sabunu By Pass Yağ; Magnapac Tasty

ALFA LİPOİK ASİT (ALA)

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

Profoks Cihazından Üretilen Gazın Yumurtacı ve Etçi Tavuk İşletmelerinde Kullanılmasının Etkileri

TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

LİPİDLER VE METABOLİZMASI

Prof. Dr. Sait GEZGİN, Uzman Nesim DURSUN. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Böl., Konya.

Önemli bir yem hammaddesi: Mısır

Minavit Enjeksiyonluk Çözelti

Transkript:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HUMAT VE ETERİK YAĞ ASİDİ İÇEREN ORGANİK ASİT KARIŞIMLARININ BROYLERLERDE BESİ PERFORMANSI, KARKAS KALİTESİ VE BAZI KAN PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ Can Ayhan KAYA HAYVAN BESLEME VE BESLENME HASTALIKLARI ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Şakir Doğan TUNCER 2006-ANKARA

Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı Doktora Programı çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma aşağıdaki jüri tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir. Tez Savunma Tarihi 07/07/2006 Prof.Dr. Ahmet ERGÜN Ankara Üniversitesi Prof.Dr. Şakir D. TUNCER Ankara Üniversitesi Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN Ankara Üniversitesi Doç.Dr. Tülin GÜNGÖR Kırıkkale Üniversitesi Doç.Dr. Aydan YILMAZ Ankara Üniversitesi

İÇİNDEKİLER Kabul Onay İçindekiler Önsöz Kısaltmalar Şekil ve Çizelgeler 1. GİRİŞ 1.1. Organik Asitler 1.2. Eterik Yağlar 1.3. Humatlar 1.3.1. Humik Asitlerin Etki Mekanizması 1.3.1.1. Bitki Köklerinde Büyümeyi Stimüle Edici Etki 1.3.1.2. Astrenjan-Antifilojistik-Antimikrobiyal Etki 1.3.1.3. Paraimmunolojik Etki 1.3.1.4. Antiresorptif ve Absorptif Etki 1.3.1.5. Antibakteriyel ve Virusid Etki 1.3.1.6. Humik Asitlerin Hayvan Yemlerinde Kullanılmaları ve Belirlenen Etkileri 1.3.1.7. Diğer Etkiler 1.3.2. Hayvan Besleme Alanında Humik Asitler İle İlgili Yapılan Çalışmalar 2. GEREÇ VE YÖNTEM 2.1. GEREÇ 2.1.1. Hayvan Materyali 2.1.2. Yem Materyali 2.2. YÖNTEM 2.2.1. Deneme Hayvanlarının Beslenmesi ve Deneme Süresi 2.2.2. Deneme Rasyonlarının Besin Madde Miktarları ile Enerji ii iii v vi vii 1 2 5 8 10 10 10 11 11 12 12 12 13 18 18 18 18 20 20

Düzeylerinin Belirlenmesi 2.2.3. Canlı Ağırlık ve Canlı Ağırlık Artışının Belirlenmesi 2.2.4. Yem Tüketimi ve Yemden Yararlanma Oranının Belirlenmesi 2.2.5. Sıcak ve Soğuk Karkas Randımanının Belirlenmesi 20 20 20 21 2.2.6. Karaciğer, Taşlık, Kalp ve Abdominal Yağ Ağırlıklarının ve Sıcak Karakasa Oranlarının Belirlenmesi 21 Belirlenmesi 2.2.7. Bağırsak PH sı, Uzunluğu ve Ağırlığının Belirlenmesi 21 2.2.8. Kan Serumunda Total Protein, Trigliserit, Kolesterol Düzeylerinin Belirlenmesi 22 2.2.9. İstatistik Analizler 22 3. BULGULAR 23 4. TARTIŞMA 33 4.1. Canlı Ağırlık ve Canlı Ağırlık Artışı 33 4.2. Yem Tüketimi 35 4.3. Yemden Yararlanma Oranı 36 4.4. Sıcak ve Soğuk Karkas Randımanı 37 4.5. Karaciğer, Taşlık, Kalp ve Abdominal Yağ Ağırlıkları ile Sıcak Karkas Ağırlığına Oranları 38 4.6. Bağırsak ph, Uzunluk ve Ağırlık Değerleri 39 4.7. Kan Serumunda Total Protein, Trigliserit ve Kolesterol Değerleri 40 5. SONUÇ VE ÖNERİLER 41 ÖZET 42 SUMMARY 43 KAYNAKLAR 44 ÖZGEÇMİŞ 47

ÖNSÖZ Dünya nüfusunun hızlı artış göstermesi, hayvansal protein üretiminin artırılması gereğini ortaya koymaktadır. Broyler eti bu bağlamda hayvansal protein kaynakları arasında önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Bilindiği gibi broylerlerde elde edilen hızlı gelişme canlı ağırlık artışı ve yemden yararlanma oranının iyileşmesi ile kendini göstermiştir. Sözü edilen bu ilerlemeler genetik yapıdaki değişimler başta olmak üzere broylerlerin dengeli beslenmesine ve hastalıkların kontrolüne bağlıdır. Hayvansal üretimin artırılması, verimin yükseltilmesi, hayvan sağlığının korunması ve tüketilen yemin en iyi şekilde ete dönüştürülmesi yönünde birçok çalışmalar yapılmaktadır. Bu amaçla yemlere çeşitli yem katkı maddeleri ilave edilerek birim yemden daha fazla ürün elde edilmesi sağlanmıştır. Ancak çağdaş hayvan besleme ilkelerinde, her koşulda verim artırmak amacıyla yem katkı maddeleri kullanmak yerine, gerektiğinde ve uygun yem katkı maddesinin rasyona ilavesi ön plana çıkmıştır. Bu itibarla son yıllardaki çalışmalarda gerek vücutta olumsuz düzeyde rezidü bırakmaması ve gerekse hayvan sağlığı açısından önemli problemlere yol açmaması nedeniyle humik asit ve eterik yağ içeren organik asit karışımı kullanımı yoğunluk kazanmıştır. Bu bilgilerin ışığında söz konusu bu araştırma humat ve eterik yağ asidi içeren organik asit karışımlarının broylerlerde besi performansı karkas kalitesi ve bazı kan parametreleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Doktora öğrenimim ve özellikle tez çalışmam süresince çok yakın ilgi ve yardımlarını gördüğüm doktora danışmanım Sayın Prof.Dr. Şakir Doğan TUNCER e doktora öğrenimim boyunca desteklerini gördüğüm hocalarım Zootekni ve Hayvan Besleme Bölüm Başkanı Sayın Prof.Dr. Ahmet ERGÜN, Sayın Prof.Dr. M.Kemal KÜÇÜKERSAN ve Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN ile Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalının diğer akademik ve idari personeline, aileme ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen sevgili eşim Dişhekimi Dr. Filiz ACUN KAYA ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

KISALTMALAR A: Organik asit+eterik yağ AH: Organik asit+eterik yağ + humik asit AOAC: Association Offical Analytical Chemistry dl: Desilitre H: Humik asit mg: Miligram TSE: Türk Standartları Enstitüsü

ŞEKİLLER VE ÇİZELGELER ŞEKİLLER Şekil 1.1. Humik asitin biyokimyasal yapısı Şekil 1.2. Humik asit kullanımında bağırsakta elde edilen bulgular Şekil 1.3. Humik asitlerin epitel doku üzerine etkisi 9 11 13 ÇİZELGELER Çizelge 2.1. Deneme düzeni Çizelge 2.2. Denemede kullanılan rasyonların bileşimi Çizelge 2.3. Karma yemlerin besin madde miktarları ile metabolize olabilir enerji değerleri Çizelge 3.2. Grupların ortalama canlı ağırlıkları Çizelge 3.3. Grupların ortalama canlı ağırlık artışları Çizelge 3.4. Grupların ortalama yem tüketimleri Çizelge 3.5. Grupların ortalama yemden yararlanma oranları Çizelge 3.6. Grupların ortalama karkas ağırlıkları, sıcak ve soğuk karkas randımanları Çizelge 3.7. Grupların ortalama karaciğer, taşlık, kalp ve abdominal yağ ağırlıkları ile sıcak karkas ağırlığına oranları Çizelge 3.8. Grupların ortalama bağırsak ph sı, uzunluğu ve ağırlık değerleri Çizelge 3.9. Grupların kan serumunda ortalama total protein, trigliserit ve kolesterol değerleri 18 19 23 28 28 29 29 30 31 32 32

1. GİRİŞ Broyler üretiminde verimliliği etkileyen faktörlerin başında performans ve hastalıkların kontrolü gelmektedir. Diğer taraftan optimum bağırsak mikroflorası da hayvanların büyümesini, gelişmesini ve besin maddelerinin değerlendirilmesini büyük ölçüde etkilemektedir. Nitekim bu görüş, sağlıklı hayvanlarda bağırsak mikroflorasının, besin maddelerinin sindirim ve emilimine iyileştirmek suretiyle, hayvanların enfeksiyöz hastalıklara olan direncini artırabileceğini ifade eden literatür bildirişi (Kırkpınar ve ark., 1999) ile desteklenmektedir. Yemlerin E. Coli, Salmonella ve Clostridium gibi zararlı mikroorganizmalarla kontaminasyonunda, stres durumlarında ve çeşitli hastalıklarda laktik asit üreten mikroorganizma sayısı azalırken, patojen mikroorganizma sayısında artış meydana gelmektedir (Owings ve ark., 1990). Başka bir deyişle, yukarıda sözü edilen durumlarda bağırsak florasının dengesinin bozulduğu ve patojen mikroorganizmaların vücuda girişlerinin kolaylaştığı da ifade edilmektedir (Küçükersan, 2002). Bu mikroorganizmalar hayvanlarda performansı olumsuz yönde etkilemekte, daha ileri olgularda ise hayvan sağlığını bozarak, ölüme neden olmaktadırlar. Hayvanların sağlığını ve verimini olumsuz yönde etkileyen bu patojen mikroorganizmalardan korunmak ve bunların zararlı etkilerini minimuma indirmek için yemlere antibiyotikler katılmıştır. Yem katkı maddesi olarak rasyonlara katılan antibiyotiklerin zararlı mikroorganizmalara karşı koruyucu etkilerinin yanında, besi performansını, kuluçka çıkım oranını ve yumurta kabuk kalitesini de artırdıkları bilinmektedir (Kırkpınar ve ark., 1999). Ancak antibiyotiklerin et, süt, yumurta gibi hayvansal gıdalarda rezidü bırakma riski bu maddelere bir takım yasaklar getirilmesine neden olmuştur. Nitekim Avrupa Birliği Komisyonu antikoksidial amaçlı kullanılan iyonofor antibiyotikler dışında kalanların kullanımını yasaklamış ve Türkiye de de bu karar doğrultusunda aynı yasaklar yürürlüğe girmiştir (Anonim, 2006). Bu bağlamda antibiyotiklere alternatif olabilecek, doğal, insan ve hayvan sağlığına zararsız, intestinal sistemde yararlı mikroorganizmaların çoğalmasını sağlayabilecek katkı maddelerinin

kullanılması yönüne gidildiği ve bu amaçla eterik yağlar, organik asitler ve humik asit gibi katkı maddelerinin kullanımının ön plana çıktığı gözlenmiştir 1.1. Organik Asitler Organik asitlerin bakteriler üzerine etkisi; bakteri hücre duvarına penetre olarak fizyolojilerini bozma temeline dayanmaktadır (Gauthier, 2002). İyonize olmamış organik asitler bakteri hücre duvarından penetre olarak hidrojen iyonları (H + ) ile anyonlarına (A ) ayrışır. Hücre içi ph düşerken, bunun normal seviyelere getirilebilmesi için spesifik bir mekanizma (H + - ATPaz pompası) devreye girer. Bu mekanizmanın işleyişi sırasında oldukça fazla miktarda enerji tüketilir, bakteri üremesi durur ve hatta tamamen yok olabilir. İnternal ph daki düşüş aynı zamanda gikolizis, aktif transport ve uyarı iletimini de inhibe edebilir (Lambert ve Stratford, 1999). Antibiyotiklerin aksine, organik asitler farklı kimyasal yapılarına rağmen ortak etki mekanizmasına sahiptir. Ortam asitliği yükseldikce antimikrobiyel etkileri de artar (Lambert ve Stratford, 1999). Organik asitlerin yararları şu şekilde sıralanabilir (Radecki ve ark., 1988; Küçükersan, 2002); Salivasyon ve enzim üretimini artırarak yemlerin daha iyi değerlendirilmesini sağlarlar, Yemin lezzetini artırırlar, Midedeki asitleşmeyi artırırlar, Laktobasillerin üremesini destekler ve sindirim sistemi düzensizliklerini önlerler, Zararlı mikroorganizmalara karşı etkilidirler, Yemlerin bozulma riskini azaltırlar, İdrar asiditesini artırdığından ürogenital ve sindirim sistemi enfeksiyonlarının önlenmesinde rol oynarlar, Biyojen aminlerin şekillenmesini engellerler, Karaciğer ve böbrek metabolizmasını artırırlar,

Buffer kapasitesini azaltırlar, Bağırsakta ph yı düşürerek bakteriyostatik etkide bulunurlar, Vücutta aktif bileşenlerin salınımını artırırlar, Vücutta rezidü bırakmazlar, direnç oluşturmazlar ve kolaylıkla atılabilirler, Canlı ağırlık kazancı ve yem tüketimini etkileyerek yemden yararlanma oranını artırırlar. Organik asitlerin hayvancılık sektöründe kullanılmaları iki bölümde incelenebilir. 1-Yem maddelerinde küf, maya, mantar ve patojen bakteriler gibi zararlı mikroorganizmaların üremesini engellemek; Bu amaçla uzun yıllardır propiyonik asit, laktik asit, benzoik asit, sorbik asit, asetik asit ve fumarik asit ile başta kalsiyum propiyonat olmak üzere söz konusu asitlerin sodyum ve kalsiyum tuzları başarı ile kullanılmaktadır (Ayhan, 1996). Bu asitlerin yemlere ilavesi ile Enterobactereceae sayısında önemli düzeyde azalma olduğu (Izat ve ark., 1990) ve karkasta salmonella görülebilme olasılığının azaldığı belirtilmiştir (Smith ve ark., 1983; Rousse ve ark., 1988). 2- Bağırsak kanalındaki mikroorganizma popülasyonunu kontrol altında tutarak gelişmeyi teşvik edici ve yemden yararlanmayı iyileştirici etkilerinden yararlanmak; Bu olumlu etki sindirim kanalı ph sındaki düşmeye bağlı olarak zararlı mikroorganizma popülasyonunun azalmasına ve enzim aktivitesinin artmasına bağlanmaktadır (Patten ve Waldroup, 1988; Skinner ve ark., 1991). Diğer taraftan organik asit ilavesiyle, yemin asitliğinin yükseleceği ve buna bağlı olarak iştah açıcı etki yapabileceği vurgulanmıştır (Kırkpınar ve ark., 1999). Bu görüşün aksine, yapılan bir çalışmada rasyonlarına %1 düzeyinde sitrik ve askorbik asit ilavesi yapılan broylerlerde canlı ağırlık, yemden yararlanma oranı ve duodenal ph değerlerinin istatistik anlamda bir fark göstermediği belirtilmiştir (Brown ve Southern, 1985). Skinner ve ark. (1991), broylerlerde deneme grupları rasyonlarına sırasıyla %0,125; 0,250 ve 0,500 düzeylerinde fumarik asit ilave edilmesinin canlı ağırlık, yem

tüketimi, yemden yararlanma oranı, karkas randımanı ve abdominal yağ ağırlığı değerlerine etkilerini incelemişlerdir. Çalışma sonuçlarına göre; rasyonlarına %0,125 ve 0,250 oranında fumarik asit ilavesi yapılan gruplarda canlı ağırlık değerleri ve yemden yararlanma oranları kontrol grubuna göre olumlu yönde etkilenirken (p<0,05), yem tüketimi, karkas randımanı ve abdominal yağ ağırlıkları açısından gruplar arasında istatistik anlamda bir fark tespit edilmemiştir. Yapılan bir başka çalışmada (Kahraman ve ark., 1999) ise, organik asitlerin broylerlerde besi performansı üzerine önemli bir etkisinin saptanamadığı, buna karşın ileum ph sını düşürüp Enterobactereceae sayısını azalttığı gözlenmiştir. Yalçın ve ark. nın (1997), bıldırcınlarda yaptıkları bir araştırmada, deneme rasyonlarına %1, 2, 3, 4, 5 oranında laktik asit ilave edilmiştir. Çalışma sonunda söz konusu katkı maddesinin canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas randımanı değerleri açısından gruplar arasında istatistik anlamda bir fark göstermediği vurgulanmıştır. Aynı çalışmada yapılan kan serumu analizleri sonuçları irdelendiğinde; trigliserit değeri açısından gruplar arasında istatistik anlamda bir fark tespit edilemediği, rasyonlarına %4 ve 5 oranında laktik asit katılan gruplarda toplam protein ve kolesterol değerlerinin kontrol grubundan istatistik açıdan daha yüksek olduğu gözlenmiştir (p<0,01; p<0,05). Kırkpınar ve ark. (1999), tarafından yapılan bir çalışmada ise, broyler rasyonlarına katılan %0,2 oranındaki organik asit karışımının canlı ağırlık, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, karkas randımanı, karaciğer, taşlık ve abdominal yağ ağırlığı ile bağırsak ph değerlerine etkisi incelemeye alınmıştır. Kontrol grubu ile rasyonlarına organik asit karışımı ilave edilen grubun 3. hafta sonunda canlı ağırlık değerleri sırasıyla 565,26 ve 644,40 g olarak tespit edilmiş, bu farkın istatistik açıdan önemli olduğu belirlenmiştir (p<0,01). Çalışmanın 6. haftası sonunda aynı gruplardan elde edilen canlı ağırlık değerlerinin (1630,20 ve 1658,40 g) istatistik yönden önemli olduğu gözlenmiştir (p<0,01). Kontrol ve organik asit karışımı ilave edilen gruplarda yem tüketim değerlerinin 3. hafta sonunda sırasıyla 1063,50 ve 1139,00 g (p<0,05), 6. hafta sonunda ise 3676,00 ve 3690,25 g olduğu tespit edilmiştir. Yemden yararlanma oranları açısından kontrol ve

deneme grubu arasında önemli düzeyde bir fark olmadığı vurgulanmıştır. Kontrol grubu ve organik asit karışımı alan grubun karkas randımanları sırasıyla %73,01; 73,94, karaciğer ağırlıkları 35,85; 35,25 g, taşlık ağırlıkları 31,70; 31,85 g, abdominal yağ ağırlıkları 35,45; 39,25 g ve bağırsak ph değerleri 6,165; 6,110 olarak tespit edilmiş ve söz konusu bu parametrelerin istatistik anlamda bir fark göstermediği ifade edilmiştir. 1.2. Eterik Yağlar Son yıllarda insan beslenmesinde doğal ürünlere karşı ilginin artmasıyla birlikte, hayvan besleme alanında da bu yönlü bir eğilim başlamıştır. Günümüzde insan beslenmesinde klasik gıda maddelerinin yanı sıra bazı bitki ekstraktları kullanımının sağlık üzerine olumlu etkiler yaratabileceğine dair çeşitli görüşler ortaya atılmaktadır. Bugüne kadar tanımlanan en az 2600 eterik yağ çeşidinin olduğu bildirilmiştir. Bunların pek çoğu sentetik olarak da üretilebilmektedir. Bitkilerden ekstrakte edilen bazı organik asitler, eterik yağlar ve fenol bileşiklerinin antimikrobiyal etkileri olduğu bilinmektedir. Bu etki mekanizmalarından en yaygın olanı bakteri hücre duvarının permeabilitesinin bozulması ve enzim sistemlerinin inaktive olmasıdır. Bu ürünlerin büyük bir bölümünün hayvan sağlığı ve özellikle de bağışıklık sistemi üzerine olumlu etkileri olduğu ileri sürülmektedir. Ancak söz konusu bitkisel ürünlerin, hayvanların sindirim sistemi mikroflorası ve performans parametreleri üzerine etkileri konusunda tatmin edici sayıda bilimsel veri bulunmamaktadır (Eren, 2001). Bu ürünlerin etkinlikleri şu başlıklar altında değerlendirilmelidir: Güvenlik: Bu bileşiklerin doğal kökenli olmaları tam anlamıyla güvenilir olduklarını göstermemektedir. Nitekim hayvansal, bitkisel ve mikrobiyel toksinlerin hepsi doğal fenomenlerdir. Aslında bu tür doğal yem katkı maddeleri yürürlükteki Avrupa Birliği Standartlarına uygun şekilde, tamamıyla güvenilir değerlendirme sistemlerine tabi tutulamamıştır. Avrupa Birliği C grubu 91/248 numaralı yasasına göre tüm doğal ürünler hayvan yemlerine sınırsız şekilde katılabilir ifadesi yeterli düzenleme sağlanmasını tam olarak gerçekleştirememektedir. Dolayısıyla doğal bitkisel ürünlerin de beslenme zincirine katılmadan önce diğer yem katkı maddelerine uygulanan aynı etkinlik ve güvenlik prosedürlerine tabi tutulması gerekir (McCartney, 2002).

Kalite: Geniş varyasyon gösterebilen doğal ürünlerin içeriği değişebileceğinden yem ve premikslerin kalite kontrolleri tam ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilemeyebilir. Diğer bir ifade ile kalite kontrol uygulamaları ancak bilinen ürün ve toksinleri kapsamaktadır. Bu nedenle rasyonlara katılan tüm katkı maddelerinin kalite kontrollerinin yapılması önemlidir (McCartney, 2002). Eterik yağların içeriğindeki aktif ürünlerin izolasyonu veya en azından teker teker tanımlanabilmesi oldukça zordur. Bu yüzden eterik yağların hangi bileşeninin sindirim enzimlerinin salınımını artırdığı, antioksidan, antimikrobiyal veya immun destekleyici olarak etki gösterdiği tam olarak belirlenememiştir. Ancak bu mikro içeriklerin sinerjik etkileşim içinde olabileceği ve GMP, HACCP, ISO gibi evrensel standartlara uygun bazı doğal ürünlerin olduğu da dikkatlerden kaçmamalıdır (McCartney, 2002). Etkinlik: Biyolojik (bitki çeşidi, yetiştiği bölge, hasat durumu) ve üretim faktörleri (ekstraksiyon/distilasyon, stabilizasyon) ile saklama koşulları (ışık, ısı, oksijen, süre) gibi etkenler bu ürünlerin içeriğini değiştirebilir. Bu nedenle etkinlikleri henüz antibiyotikler kadar kabul görmemiştir. Ancak bazı çalışmalara göre söz konusu bu katkı maddesinin etkinliklerinin antibiyotiklere yakın olabileceği vurgulanmıştır (McCartney, 2002). Botsoglou ve ark. (2002), yaptıkları bir çalışmada tek bir bitkiden (Origanum vulgare) elde ettikleri eterik yağı broyler rasyonlarına %0,05 ve 0,1 oranlarında ilave etmişlerdir. Çalışma sonuçlarına göre rasyona bu eterik yağ ilavesinin canlı ağırlık değerlerini etkilemediği belirtilmiştir. Botsoglou ve ark. (2004), eterik yağ karışımının broylerlerde canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı gibi besi performansı parametrelerine etkilerini araştırmışlardır. Çalışmada eterik yağ karışımı deneme grupları rasyonlarına sırasıyla %0,05 ve 0,10 oranında katılmış, deneme ve kontrol grupları söz konusu parametreler yönünden karşılaştırılmıştır. Araştırma sonunda gruplar arasında istatistik anlamda bir farklılık tespit edilmemiştir. Yapılan bir başka çalışmada (Halle ve ark., 1999), broyler rasyonlarına %0,01; 0,10 oranında eterik yağ, %1 ve 5 oranlarında yağlı tohum ilave edilmesinin canlı ağırlık,

yem tüketimi ve yemden yararlanma oranlarına etkileri incelemeye alınmıştır. Çalışma sonunda her iki düzeyde eterik yağ içeren rasyonu alan gruplarda söz konusu parametrelerin kontrol grubuna göre daha düşük olduğu ortaya konulmuştur. Alçiçek ve ark. nın (2003), yaptığı bir çalışmada, rasyonlarına 24, 48 ve 72 mg/kg eterik yağ karışımı ilave edilen broylerlerde canlı ağırlık, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas randımanı değerleri, antibiyotik verilen deneme grubu ile kontrol grubuna ait değerler ile karşılaştırılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre; kontrol, antibiyotik, 24, 48 ve 72 mg/kg eterik yağ karışımı ilave edilen grupların canlı ağırlık değerleri sırasıyla 1656, 1730, 1655, 1884 ve 1785 g olarak belirlenmiş, rasyonlarına 48 mg/kg eterik yağ ilave edilen grupta en yüksek canlı ağırlık değerleri alınmıştır (p<0,01). Rasyonlarına 24 mg/kg eterik yağ ilavesi yapılan grup ile kontrol grubu arasında istatistik anlamda bir fark görülmemiştir. Grupların yemden yararlanma oranları yine aynı sıra ile 2,27; 2,19; 2,23; 1,99 ve 2,06 olarak tespit edilmiştir. Rasyonlarına 48 ve 72 mg/kg eterik yağ ilave edilen gruplara ait değerler diğer gruplardan istatistik anlamda farklı bulunmuştur (p<0,01). Bu parametre açısından da rasyonlarına 24 mg/kg eterik yağ katılan grup ile kontrol grubu arasında istatistik bir fark görülmemiştir. Karkas randımanları yine aynı sıra ile %71,94; 73,08; 72,08; 75,21 ve 73,81 olarak belirlenmiştir. En yüksek oran rasyonlarına 48 mg/kg eterik yağ ilave edilen grupta tespit edilmiş (p<0,01), 24 mg/kg ilave edilen grup ile kontrol grubunun değerleri arasında istatistik anlamda bir farklılık oluşmamıştır. Araştırıcılar, çalışma sonucunda eterik yağların potansiyel bir verim artırıcı olarak kullanılabileceğini belirtmişlerdir. Alçiçek ve ark. nın (2004), başka bir çalışmasında broyler rasyonlarına 2,5 g/kg organik asit, 1 g/kg probiyotik, 36 mg/kg ve 48 mg/kg eterik yağ karışımının kontrol grubu ile canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, karkas randımanı ve abdominal yağ ağırlıkları yönünden karşılaştırması yapılmıştır. Çalışmanın 21. gününde kontrol ve deneme gruplarının yem tüketim değerleri sırasıyla 1018,0; 1043,8; 1064,4; 1087,8 ve 1089,6 g olarak tespit edilmiştir. Rasyonlarına eterik yağ ilave edilen her iki grup ile kontrol grubu arasında istatistik anlamda fark oluşurken (p<0,05), diğer gruplar arasında bir farklılık tespit edilmemiştir. Araştırmanın 42. gününde grupların yem tüketim değerleri aynı sıra ile 3942,6; 3993,6; 4045,8; 4078,0 ve 4037,8 g olarak belirlenmiştir. Eterik yağ karışımı

tüketen her iki grup ile probiyotik alan grubun yem tüketim değerlerinin kontrol grubuna göre istatistik anlamda farklılık gösterdiği (p<0,05), rasyonlarına organik asit ilave edilen grupta ise bu farkın önemli olmadığı ifade edilmiştir. Çalışmanın 42. gününde gruplarda canlı ağırlık artış değerleri sırasıyla 1909,00; 1937,50; 2015,30; 2063,70 ve 2060,70 g olarak tespit edilmiştir. Rasyonlarına eterik yağ karışımı ilave edilen her iki grupta da diğer gruplardan istatistik anlamda yüksek değerler saptanmıştır (p<0,05). Araştırmanın 42. gününde gruplarda yemden yararlanma oranları sırasıyla 2,07; 2,06; 2,01; 1,97 ve 1,96 olarak belirlenmiştir. Rasyonlarına probiyotik ilave edilen grubun yemden yararlanma oranının diğer gruplardan farklılık göstermediği gözlenmiştir. Kontrol grubu ile rasyonlarına organik asit katılan grupların da değerleri birbirinden istatistik anlamda farklı bulunmamıştır. Rasyonlarına eterik yağ ilave edilen her iki grubun da yemden yararlanma oranı istatistik anlamda diğer tüm gruplardan olumlu bulunmuştur (p<0,05). Tüm gruplarda karkas randımanı değerleri sırasıyla %73,9; 73,9; 74,3; 74,3 ve 75,2 olarak belirlenmiştir. Rasyonuna 48 mg/kg eterik yağ ilave edilen gruba ait değerin diğerlerine göre istatistik anlamda farklı olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Grupların abdominal yağ ağırlıklarının karkasa oranı sırasıyla %1,78; 2,05; 1,97; 1,94 ve 1,97 olarak saptanmıştır. Gruplar arasında istatistik anlamda bir farklılık tespit edilmemiştir. Çalışma sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde, eterik yağların organik asit ve probiyotiklere göre canlı ağırlık artışı, yemden yararlanma oranı ve karkas randımanını önemli oranda iyileştirdiği gözlenmiştir. Bitkisel ürünlerin hayvan beslemedeki etkilerini ortaya koyan çalışmalarda, farklı sonuçlar alınması bu konuda çok sayıda daha kapsamlı çalışmaların yapılmasını zorunlu kılmaktadır (Flachowsky ve Kamphuses, 1999; Eren, 2001). 1.3. Humatlar Humatlar, günümüzden yaklaşık 50 yıl önce Rusya da üretim endüstrisinde kullanılmaya başlamıştır. Humatların hayvan beslemede kullanımı ise 1994 yılından itibaren önem kazanmıştır (Anonim, 2002). Ülkemizde aynı yıl başlatılan humatlar ile ilgili çalışmalar 1999 yılından itibaren daha fazla yoğunluk kazanmıştır.

Humatlar topraktaki çürümüş bitkilerdeki humustan köken alır ve oldukça kompleks bir yapıya sahiptirler. Humatlar; humik, ulmik ve fulvik asitlerden oluşmaktadır. Bu asitlerin içerisinde humik asitler %70 oranında aktiviteye sahiptir. Humik asitler karbonhidratlar, amino asitler ve fenoller gibi bileşiklerden oluşur. Humik asitler karbon ve aromatik karbon zincirine bağlı H, OH vb. değişik sayıda kökleri içeren moleküler bir yapıya sahiptir. Humik asitler molekül ağırlığı 5000 ile 200000 arasında değişen üç boyutlu maddelerdir (Faust, 1996; Levinsky, 1997; Anonim, 2002). Başka bir ifade ile, humik asitler uzun zincirli ağır moleküllerdir ve elektron transferi yapabilmeleri sayesinde bir çok metal iyonları ile şelat oluşturabilirler. Bu özellikleri ile birçok toksik bileşiklerin vücuttan kolaylıkla atılmasında rol oynarlar (Levinsky, 1997; Spark ve ark., 1997, Anonim, 2002). Humik asitlerin içerisinde bulunan ana organik gruplar kızılötesi spektrografi kullanılarak belirlenebilmektedir (Şekil 1.1.) (Faust, 1996). Humik asitler kompleks yapıları yanında suda erimezler ve biyolojik aktiviteleri yok denecek kadar azdır. Söz konusu bu asitler ancak Na, K ve N elementleriyle birlikte oluşturdukları tuzlar sayesinde eriyebilir ve aktif hale geçebilir (Faust, 1996; Levinsky, 1997; Anonim 2002). Şekil 1.1. Humik asitin biyokimyasal yapısı

1.3.1. Humik Asitlerin Etki Mekanizması 1.3.1.1. Bitki Köklerinde Büyümeyi Stimüle Edici Etki Humik asitlerin önemli etkilerinden biri bitkilerin köklerinin büyümesini stimüle etmeleridir. Bu etkilerini öncelikle hücrelerde bulunan enerjinin artışını sağlayarak gerçekleştirirler. Daha sonra da hücre membran geçirgenliğini kolaylaştırarak bitkinin gerekli besin maddelerini almasını sağlarlar (Anonim, 2002). 1.3.1.2. Astrenjan Antifilojistik - Antimikrobiyal Etki Humik, fulvik ve ulmik asitler bazı mineraller ile birlikte yıpranmış mukoza hücrelerini ve periferal kılcal damarları örterek, bunları patojen mikroorganizmalara karşı korur. Ayrıca bakterilerin ve toksik metabolitlerin bağırsaklardan lenf ve kana geçişlerini azaltırlar (Kulikov ve ark., 1996). Humik, fulvik ve ulmik asitlerin kolloidal yapısı fizyolojik bağırsak tonusunun oluşumunu hızlandırır. Nitekim humik asitlerin deney hayvanlarında subkutan yolla kullanılması durumunda, özellikle bağırsak kanalının mukozal katmanında antiflojistik etki gösterdiği tespit edilmiştir (Anonim, 2002; Kulikov ve ark., 1996). Ratlar üzerine yapılan bir çalışmada (Yaşar ve ark., 2002), humik asit ihtiva eden preparatların kullanımı ile bağırsaklarda önemli derecede daha uzun villus yükseklikleri ile daha geniş kriptler elde edilmiştir (Şekil 1.2). Deneme sonunda ratlarda tespit edilen canlı ağırlık artışının, bağırsaktaki epitelial yüzey alanının genişlemesine bağlandığı ifade edilmiştir.

Şekil 1.2. Humik asit kullanımında (soldaki şekil) bağırsakta elde edilen bulgular 1.3.1.3. Paraimmunolojik Etki Humik asitlerin yapısında bulunan fenolik bileşiklerin, organizmadaki stimulan etkileriyle, hayvanları hastalıklara karşı daha dirençli kıldıkları tespit edilmiştir (Faust 1996). Humik asit içeren preparatları tüketen hayvanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, kan örneklerinde hemoglobinin %11,5; fosforun %6,7; albuminin %24,3 ve betaglobulinin %32 düzeyinde artış gösterdiği belirlenerek humik asitlerin organizmada paraimmunolojik etkiye sahip olabileceği kanısına varılmıştır (Levinsky, 1997). Humik asitlerin özellikle mukoza epitellerindeki immun sistem üzerine de etkisi olduğu ifade edilmektedir. Bu etkiyi irdelemek amacıya yapılan bir çalışmada, söz konusu bu preparatların mukoza epitelindeki immun sistem reseptörlerini antijenlere karşı stimüle ettiği tespit edilmiştir. Çalışma sonunda humik asitlerin söz konusu bu etkiyi reseptörlerin fagositozik aktivitesini artırarak sağladığı vurgulanmıştır (Kühnert ve ark., 1989). 1.3.1.4. Antirezorptif ve Absorptif Etki Humik asitler, toksik metabolitlerle şelat oluştururlar. Şelasyon sayesinde gerek mide gerekse bağırsaktan toksik metabolitler emilmez ve bunların dışkı ile atılmasını

sağlayarak antirezorptif etki gösterirler. Diğer taraftan humatlar bakteri ve viruslara karşı absorptif etkiye de sahiptirler (Anonim, 2002). 1.3.1.5. Antibakteriyel ve Virusid Etki Fenolik yapıdaki humik asitler patojen etkenlere karşı özellikle karbonhidrat ve protein metabolizmalarını katalize ederek etkili olurlar. Bu şekilde patojenlerin zararlı etkilerini en aza indirgerler. Bunun yanısıra, enfeksiyon etkenlerinin önlenmesinde de rolleri vardır. Nitekim humik asit kullanılan kanatlı rasyonlarında nekrotik enteritisin önlenmesinde başarı elde edilmesi, bu preparatın söz konusu etkiye sahip olduğunu kanıtlamaktadır (Anonim, 2002). 1.3.1.6. Humik Asitlerin Hayvan Yemlerinde Kullanılmaları ve Belirlenen Etkileri Hayvan yemlerine katılan humik asitlerin etkileri şu şekilde özetlenebilir (Levinsky, 1997; Anonim, 2002): a) Mikotoksin seviyesini azaltır, b) Ca ve iz elementlerin sindirimi ve değerlendirilmesinin iyileştirir, c) Rumende optimum ph nın sağlanmasına yardımcı olarak yemlerin daha iyi değerlendirilmesini sağlar, d) Büyüme artırıcı olarak antibiyotiklerin yerine kullanılır, e) Süt ineklerinde süt verimi ve süt yağını olumlu yönde etkiler, f) Sıcaklık gibi stres olgularında hayvanların daha dirençli olmalarında rol oynar. 1.3.1.7. Diğer Etkiler a) Yapılan araştırmalarda humatların gastro intestinal sistemde epitel dokunun üzerini film gibi örterek mukozayı enfeksiyon etkenlerine ve toksik bileşiklere karşı koruduğu ve bağırsaklardan su kaybını önlediği gözlenmiştir. Bu durum Şekil 1.3 te gösterilmiştir (Faust, 1996; Levinsky, 1997; Anonim, 2002).

BAKTERİ BAKTERİ BAKTERİ BAKTERİ HUMİKASİTLER BAKTERİ BAKTERİ Şekil 1.3. Humik asitlerin epitel doku üzerine etkisi b) Humik asit preperatları E. Coli ve ürettiği toksinleri absorbe ederek dışkı ile intestinal sistemden uzaklaştırmakta ve dışkıdan geri salınımını engelleyebilmektedir (Levinsky, 1997). c) Humik, ulmik ve fulvik asitler ağır metalleri, nitratlı ve floridli bileşikleri, klorlu insektisidleri absorbe ederek şelat oluşturmakta ve metabolizmaya olabilecek olumsuz etkilerini önleyebilmektedir (Levinsky, 1997). d) İntestinal florayı stabil hale getirerek, yemden yararlanma ve yemin etkinliğini artırıcı etki göstermektedir (Levinsky, 1997). 1.3.2. Hayvan Besleme Alanında Humik Asitler ile İlgili Yapılan Çalışmalar Humik asitlerin hayvan beslemede verim artırıcı amaçla kullanılması son yıllara rastlamaktadır (Fedorova ve ark., 1998). Nitekim, bu amaçla yapılan bir dizi çalışmada humik asitlerin kanatlılarda besi performansı ve bazı karkas özellikleri üzerine olan etkileri irdelenmiştir (Bailey ve ark., 1996; Eren ve ark., 2000; Kocabağlı ve ark., 2002).

Yapılan araştırmalarda humik asitlerin domuz yemlerinde antibiyotiklerin yerine kullanılabileceği ve ahırda amonyak kokusunun büyük ölçüde önlenebileceği ifade edilmiştir (Anonim, 2000). Bailey ve ark. ın (1996), broylerlerde yaptıkları bir çalışmada, rasyona humat ilavesinin 35. gün canlı ağırlık değeri üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı ancak yemden yararlanmayı iyileştirdiği belirtilmiştir. Parks ve ark. (1996), tarafından hindi palazı rasyonlarına katılan humik asitlerin etkisini belirlemek amacıyla yapılan çalışma sonunda, humik asitlerin yemden yararlanma oranı ile bazı bağışıklık parametrelerini olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. Humik asitlerin bağırsak epitelleri ve villuslarının histomorfolojik yapıları üzerine olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Bu amaçla ratlarda yapılan bir çalışmada (Yaşar ve ark., 2002), Farmagülatör Dry ın yeme (2,5 g/kg), Farmagülatör solusyonun suya (3,5 ml/l) katılmasıyla oluşturulan deneme grupları kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Her iki formdaki Farmagülatörün kullanıldığı birinci ve ikinci deneme gruplarında kontrol grubuna göre daha yüksek villus boyları ve kript derinlikleri elde edilmiş ve deneme gruplarının canlı ağırlık artışları da yüksek bulunmuştur. Canlı ağırlık artışında belirlenen bu kazancın epitelial yüzey alanının genişlemesinden kaynaklandığı ifade edilmiştir. Broyler rasyonlarına 1,5 ve 2,5 g/kg miktarında katılan humik asidin canlı ağırlık bakımından önemli (p<0,05) bir gelişme sağladığı ifade edilmiştir (Eren ve ark., 2000). Aynı çalışmada (Eren ve ark., 2000), humik asit alan ikinci deneme grubunda yem tüketiminin en düşük miktarda olduğu ancak gruplar arası farkın istatistik anlamda önem taşımadığı belirtilmiştir. İkinci deneme grubuna ait yemden yararlanma oranının kontrol ve diğer deneme grubuna (2,5 g/kg) ait değerden önemli derecede (p<0,05) düşük bulunduğu başka bir ifade ile söz konusu grubun yemi en iyi şekilde değerlendirdiği ortaya konulmuştur. Çalışmanın diğer bir bölümünde koliform bakteri sayıları incelenmiş ve araştırma sonunda en az koliform bakteri sayısı 2,5 g/kg humik asit katılan grupta elde edilmiştir.

Kocabağlı ve ark. (2002), broyler rasyonlarına farklı dönemlerde katılan (2,5 kg/ton) humatın canlı ağırlık, yemden yararlanma oranı, karkas randımanı ve abdominal yağın sıcak karkasa oranı gibi parametreler üzerine etkisini belirlemek amacıyla bir çalışma yapmışlardır. Çalışma rasyonlarına humat ilave edilmeyen kontrol grubu ile rasyonlarına 0-3., 3.-6. ve 0-6. haftalarda humat ilave edilen deneme grupları üzerinde yürütülmüştür. 3. hafta sonunda grupların canlı ağırlıkları sırasıyla 758, 735, 749 ve 737 g olarak belirlenmiştir. Yemden yararlanma oranları yine aynı sıra ile 1,68; 1,74; 1,67 ve 1,71 olarak tespit edilmiştir. Bu iki parametre açısından gruplar arası istatistik anlamda bir fark belirlenmemiştir. Grupların 6. haftanın sonundaki canlı ağırlıkları sırasıyla 2346, 2394, 2451 ve 2428 g olarak belirlenmiştir. 3.-6. haftalarda rasyonlarına humat ilave edilen grubun canlı ağırlık değeri diğer gruplardan istatistik anlamda yüksek bulunurken (p<0,05), diğer gruplar arasında farklılık gözlenmemiştir. Ortalama yemden yararlanma oranları, 0 6. haftalarda yine aynı sıra ile 1,99; 1,95; 1,89 ve 1,92 olarak tespit edilmiş ve gruplar arasında istatistik anlamda bir fark ortaya çıkmamıştır. Gruplarda sıcak karkas randımanları sırasıyla %73,89; 73,47; 74,56 ve 74,18 şeklinde; abdominal yağ ağırlıklarının canlı ağırlığa oranı ise yine aynı sırayla %1,97; 2,04; 2,18 ve 2,19 olarak belirlenmiş ve her iki parametre bakımından gruplar arasında istatistik anlamda bir fark tespit edilmemiştir. Yumurta tavuğu yemlerine katılan humatların yumurta verimi, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranı üzerine etkisini incelemek amacıyla yapılan bir çalışmada (Küçükersan ve ark., 2003), yumurta tavuğu rasyonlarına sırasıyla 2 ve 4 g/kg düzeyinde humik asit katılmış ve çalışma kontrol grubu dahil 3 grup halinde yürütülmüştür. Yumurta verimi açısından en yüksek değer (%81,91) rasyonunda 2 g/kg düzeyinde humik asit bulunan birinci deneme grubunda elde edilmiştir (p<0,05). Bunu %78,99 ile kontrol grubu ve %76,32 ile rasyonlarına 4 g/kg düzeyinde humik asit katılan ikinci deneme grubu izlemiştir. Yem tüketim değerlerine bakıldığında en az yem tüketiminin 4 g/kg düzeyinde humik asit ilavesi alan grupta elde edildiği, yemden yararlanma derecesi açısından en iyi sonucun, rasyonunda 2 g/kg düzeyinde humik asit bulunan gruptan alındığı vurgulanmıştır.

Broyler rasyonlarına katılan humat ve probiyotik in besi performansı üzerine olan etkilerini incelemek amacıyla yapılan bir araştırmada (Yalçın ve ark., 2003), gruplar arasında canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas randımanı açısından istatistik anlamda bir farklılık oluşmadığı belirtilmiştir. Özçelik ve Yalçın ın (2004), L-karnitin ve sodyum humatın broyler rasyonlarına birlikte ve ayrı ayrı katılmalarının bazı verim özellikleri üzerine etkilerini irdelemek için yaptıkları bir araştırmanın sonuçlarına göre; gruplar arasında canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, mortalite, karkas ağırlığı, karkas randımanı, taşlık ağırlığı ve abdominal yağ ağırlığı bakımından istatistik anlamda bir farklılık oluşmamıştır. Ceylan ve ark. nın (2003b), yaptığı bir çalışmada rasyonlarına farklı düzeylerde humat katılan yumurta tavuklarının yem tüketimi ve yemden yararlanma oranlarının istatistik anlamda etkilenmediği bildirilmiştir. Fakat bağırsaklardaki toplam bakteri sayısında önemli oranda düşüş tespit edilmiştir. Araştırmacılara göre yeterli hijyen önlemlerinin alındığı ve yem kalitesinin de yüksek olduğu koşullarda humatlardan beklenen olumlu gelişmelerin ortaya çıkmadığı vurgulanmıştır. Ceylan ve ark. nın (2003a), yaptığı başka bir çalışmada broyler rasyonlarına antibiyotik, probiyotik, prebiyotik, humik asit karışımı ilave edilen grupları kendi aralarında ve rasyonlarına hiçbir ilave yapılmayan kontrol grubu ile karşılaştırmışlardır. Çalışma sonuçlarına göre, canlı ağırlık değeri açısından gruplar arasında istatistik anlamda bir fark oluşmamıştır. Yine 6. haftanın sonunda, yem tüketimi açısından kontrol grubu ile rasyonlarına humik asit ilave edilen grup arasında istatistik anlamda bir fark belirlenmezken, yemden yararlanma oranının rasyonlarına humik asit ilave edilen grupta daha iyi olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Karkas randımanı açısından gruplar arasında bir farklılık tespit edilmemiştir. Araştırmacılar, çalışma sonuçlarına göre probiyotik, prebiyotik ve humik asitin antibiyotikler yerine kullanılabilecek potansiyele sahip olduğunu belirtmişlerdir. Karaoğlu ve ark. ın (2004), broylerlerde yaptıkları bir çalışmada, deneme grubu rasyonlarına %0,1; 0,2; 0,3 oranında humat ilave edilmesinin besi performansı ve bazı

karkas özelliklerine etkilerini incelemişlerdir. Çalışma sonuçlarına göre, gruplar arasında canlı ağırlık, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, sıcak karkas ağırlığı ve randımanı, abdominal yağ ağırlığı, kalp, karaciğer ve taşlık ağırlıkları açısından istatistik anlamda bir fark oluşmadığı belirtilmiştir. Bu çalışma, broyler rasyonlarına ayrı ayrı veya kombine şekilde katılan humat ve eterik yağ içeren organik asit karışımının canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, sıcak karkas ağırlığı ve randımanı, soğuk karkas ağırlığı ve randımanı, karaciğer, taşlık, kalp, abdominal yağ ağırlıkları ve bunların sıcak karkas ağırlığına oranı, bağırsak içeriği ph değeri, duedonum, jejenum, ileum, cecum uzunlukları, toplam bağırsak ağırlığı, serum total protein, trigliserit ve kolesterol değerleri üzerine olan etkilerinin irdelenmesi amacıyla yapılmıştır. Böylece söz konusu katkı maddelerinin broyler rasyonlarında ne derecede kullanılabileceği ortaya konulmaya çalışılacaktır.

2- GEREÇ VE YÖNTEM 2.1. GEREÇ 2.1.1. Hayvan Materyali Araştırmada toplam 320 adet Ross 308 günlük broyler civciv kullanılmış ve civcivler piyasadan temin edilmiştir. Araştırma her biri 80 adet broyler civcivden oluşan 1 kontrol ve 3 deneme grubu olmak üzere toplam 4 grup halinde yürütülmüştür. Her bir grup 20 şer civciv bulunan 4 tekrar grubuna bölünmüştür. Her bir tekrar grubunda 13 erkek 7 dişi civciv bulunacak şekilde düzenleme yapılmıştır. 2.1.2. Yem Materyali Denemede kullanılan hayvanlara civciv döneminde (0-3 hafta) %22 ham protein ve 3000 kcal/kg metabolik enerji, piliç döneminde (3-6 hafta) ise %20 ham protein ve 3200 kcal/kg metabolik enerji içeren kontrol grubu rasyonu hazırlanmıştır. Kontrol grubu (K) rasyonuna eterik yağ içeren organik asit karışımı veya humik asit ilavesi yapılmamıştır. Deneme grupları rasyonlarına ise sırasıyla eterik yağ içeren organik asit karışımından 1 kg/ton (A), humik asit 2,5 kg/ton (H), eterik yağ içeren organik asit (1 kg/ton) ve humik asit (AH) (2,5 kg/ton) kombine olarak katılmıştır. Deneme düzeni Çizelge 2.1. de, araştırma da kullanılan civciv ve piliç rasyonlarının bileşimi ise Çizelge 2.2. de verilmiştir. Çizelge 2.1. Deneme düzeni Kontrol Grubu(K) Asit (A) Humat (H) Asit Humat (AH) Eterik yağ içeren Organik asit karışımı - 1 kg/ton - 1 kg/ton Humik asit - - 2,5 kg/ton 2,5 kg/ton

Çizelge 2.2. Denemede kullanılan rasyonların bileşimi, % Yem maddeleri Civciv Dönemi Piliç Dönemi Mısır 54,25 57,00 Soya küspesi 27,00 19,00 Tam yağlı soya 12,50 16,00 Et-kemik unu 2,00 2,00 Bitkisel yağ 1,00 3,00 Kireç taşı 1,50 1,25 DCP 1,00 1,00 Tuz 0,25 0,25 Vitamin+Mineral ön karışımı 0,25 0,25 Metiyonin 0,25 0,25 Hesapla bulunan Ham protein, % 22,00 20,00 ME, Kcal/kg 3000 3200 Ca, % 1,00 0,95 Toplam P, % 0,68 0,65 Yararlanabilir P, % 0,40 0,38 Metiyonin+ sistin,% 0,96 0,91 Lizin, % 1,27 1,12

2.2. YÖNTEM 2.2.1. Deneme Hayvanlarının Beslenmesi ve Deneme Süresi Deneme Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı Deneme Ünitesinde gerçekleştirilmiştir. Hayvanların günlük tüketebilecekleri miktarda yem ve su sürekli önlerinde bulundurularak ad-libitum besleme programı uygulanmıştır. Hayvanlar 42 gün süresince deneme rasyonları ile beslenmiştir. Deneme süresince gerçekleşen ölümler günlük olarak nedenleri ile beraber kaydedilmiştir. 2.2.2. Deneme Rasyonlarının Besin Madde Miktarları ile Enerji Düzeylerinin Belirlenmesi Araştırmada kullanılan yem maddelerinin ve rasyonların besin madde miktarları Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı Laboratuarında AOAC (1984) de bildirilen metotlara göre, metabolize olabilir enerji düzeyleri ise TSE (1991) e göre belirlenmiştir. 2.2.3. Canlı Ağırlık ve Canlı Ağırlık Artışının Belirlenmesi Hayvanların, denemenin başında, 1., 2., 3., 4., 5. ve 6. hafta sonlarında tek tek yapılan tartımları ile canlı ağırlıkları belirlenmiştir. Tartımlar arasındaki farktan canlı ağırlık artışları hesaplanmıştır. 2.2.4. Yem Tüketimi ve Yemden Yararlanma Oranının Belirlenmesi Araştırmanın 1., 2., 3., 4., 5. ve 6. hafta sonlarında yemliklerde kalan yem miktarı, o hafta içerisinde her tekrar grubuna verilen toplam yem miktarından çıkartılarak her tekrar grubunun bir hafta içersinde tükettiği yem miktarı bulunmuştur. Bu miktar mevcut hayvan sayısına bölünerek yem tüketimleri, tekrar grupları ve grupların ortalamaları olarak hesaplanmıştır.

Hayvanların, deneme başlangıcından itibaren iki tartım aralığında tükettikleri ortalama yem miktarı, yine bu iki tartım aralığında belirlenen ortalama canlı ağırlık artışına bölünerek yemden yararlanma oranları hesaplanmıştır. 2.2.5. Sıcak ve Soğuk Karkas Randımanının Belirlenmesi Denemenin 6. haftasının sonunda tüm hayvanlar bireysel olarak tartıldıktan sonra, her tekrar grubundan 3 er hayvan kesilerek (2 erkek, 1 dişi) sıcak karkas ağırlığı belirlenmiştir. Karkaslar deposunda +4 ºC de 18 saat bekletilip soğuk karkas ağırlığının belirlenmesi için tartılmıştır. Sıcak ve soğuk karkas ağırlıkları kesim öncesi ağırlıklara bölünerek sıcak ve soğuk karkas randımanları hesaplanmıştır. 2.2.6. Karaciğer, Taşlık, Kalp ve Abdominal Yağ Ağırlıklarının ve Sıcak Karkasa Oranlarının Belirlenmesi Abdominal yağ ağırlığının belirlenmesi için kesim işlemi yapılan her bir tekrar grubundaki hayvanların, iç organlarının yüzeyi (karaciğer, kalp, taşlık), bağırsaklarının altı ve peritonlarının iç yüzeyini kaplayan yağlar ayrılarak tartılmıştır. Tespit edilen karaciğer, taşlık, kalp ve abdominal yağ ağırlıkları sıcak karkas ağırlığına bölünerek karkasa oranları saptanmıştır. 2.2.7. Bağırsak Uzunluğu, Ağırlığı ve PH sının Belirlenmesi Kesim işlemi tamamlandıktan sonra bağırsaklar dikkatlice bağlanarak çıkarılmıştır. Bağırsak içeriği bir kaba alınıp ph ları ph metre (Orion 420A) ile saptanmıştır. Daha sonra bağırsakların duodenum, jejenum, ileum, cecum ve kolon kısımlarının uzunlukları ayrı ayrı ölçülmüştür ve toplam bağırsak ağırlığı tartılarak belirlenmiştir.

2.2.8. Kan Serumunda Total Protein, Trigliserit ve Kolesterol Düzeylerinin Belirlenmesi Deneme sonunda kesilen hayvanların kanları alındıktan sonra santrifüj edilerek kan serumları ayrılmıştır. Kan serumlarında özel kitler kullanılarak kolesterol (36033HW00); total protein (38035HW00) ve trigliserit (35044HW00) değerleri otoanalizörde (ABBOTT AEROSET; ABBOTT laboratories, ABBOTT Park, Illions, USA) tespit edilmiştir. 2.2.9. İstatistik Analizler Canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranı, sıcak ve soğuk karkas randımanı, karaciğer, taşlık, kalp ağırlıkları, bağırsak içeriği ph değeri, düodenum, jejenum, ileum, cecum uzunlukları, toplam bağırsak ağırlığı, serum total protein, trigliserit, kolesterol değerleri bakımından gruplara ait istatistik hesaplamalar ve grupların ortalama değerleri arasındaki farklılıkların önemliliği variyans analiz metodu, gruplar arası farkın önemlilik kontrolü için Duncan testi uygulanmıştır (Sümbüloğlu ve Sümbüloğlu, 1995). İstatistik analizler SPSS 10,0 paket programına göre yapılmıştır.

3. BULGULAR Araştırmada kullanılan rasyonların besin madde miktarları ile metabolize olabilir enerji değerleri Çizelge 3.1. de verilmiştir Araştırma süresince eterik yağ içeren organik asit karışımı (A), humik asit (H) ve eterik yağ içeren organik asit karışımı+humik asit (AH) gruplarında 1 er adet ölüm görülmüştür. Çizelge 3.1. Rasyonların besin madde miktarları (%) ile metabolize olabilir enerji değerleri (kcal/kg). Etlik civciv yemi Etlik piliç yemi Kuru madde 89,60 89,30 Ham protein 22,05 20,04 Ham yağ 6,20 8,30 Ham selüloz 3,70 4,25 Ham kül 5,80 5,55 Metabolize olabilir enerji 3005 3205 Araştırmada gruplara ait ortalama canlı ağırlıklar Çizelge 3.2. de gösterilmiştir. Araştırmanın ilk gününde civciv ağırlıkları dikkate alınmış ve gruplar arasında homojen dağılım sağlanmıştır. Çalışmanın birinci haftasının sonunda Kontrol K, A, H ve AH gruplarının canlı ağırlık değerleri sırayla 135,85; 129,89; 136,09 ve 94,07 g olarak belirlenmiştir. K ve H grupları arasında istatistik yönden anlamlı bir fark oluşmazken (p>0.05), AH grubu ile K, A ve H grupları arasında istatistik anlamda çok önemli fark olduğu belirlenmiştir (p<0,001). Araştırmanın ikinci haftasının sonunda K, A, H ve AH gruplarının canlı ağırlık değerleri sırasıyla 338,30; 328,75; 345,95 ve 182,80 g olarak tespit edilmiştir. Söz konusu bu değerler itibarıyla K grubu ile A ve H grupları arasında istatistik anlamda bir fark belirlenmezken (p>0,05), AH grubu ile diğer gruplar arasında istatistik anlamda önemli fark saptanmıştır (p<0,001). Ayrıca A grubu ile H grubu arasında istatistik yönden önemli fark tespit edilmiştir (p<0,001). Araştırmanın 3. haftasının sonunda K, A, H ve AH

gruplarının canlı ağırlık değerleri sırasıyla 636,30; 645,40; 659,33 ve 308,23 g olarak belirlenmiştir. Buna göre K, A ve H grupları arasında istatistik açıdan önemli derecede bir fark oluşmamış (p>0,05), ancak bu gruplara ait canlı ağırlık değerleri AH grubuna ait değerden çok önemli oranda yüksek bulunmuştur (p<0,001). Araştırmanın 4., 5. ve 6. haftalarında yapılan tartımlarda da benzer sonuçlar ortaya çıkmıştır. Buna göre K, A ve H gruplarında elde edilen canlı ağırlık değerleri arasında istatistik anlamda bir fark görülmezken (p>0,05), AH grubunun canlı ağırlık değerinin her üç gruba ait değerden önemli derecede düşük olduğu saptanmıştır (p<0,001). Bu çerçevede K, A, H ve AH gruplarının deneme sonu canlı ağırlık değerleri sırasıyla 1990,07; 2054,76; 2007,16 ve 1556,94 g olarak belirlenmiştir. Grupların ortalama canlı ağırlık artışları Çizelge 3.3. te gösterilmiştir. K, A, H ve AH gruplarının toplam canlı ağırlık artışları sırayla 1962,87; 2012,92; 1991,21 ve 1550,82 g olarak belirlenmiştir. K, A ve H grupları arasında istatistik anlamda bir fark belirlenmezken (p>0,05), AH grubunun değeri istatistik açıdan çok anlamlı derecede düşük olduğu görülmüştür (p<0,001). Çalışmanın geneline yansıyan bu sonucun, ilk üç hafta sonunda yapılan tartımlarda benzerlik göstermiş, başka bir ifade ile AH grubuna ait canlı ağırlık artışı değeri diğer üç gruptan önemli derecede düşük bulunmuştur (p<0,001). Çalışmanın 4. haftasının sonunda K, A, H ve AH gruplarının canlı ağırlık artış değerleri sırasıyla 493,90; 524,53; 483,68 ve 389,23 g olarak tespit edilmiştir. K grubuna ait değer A ve H gruplarından istatistik açıdan farklı bulunmazken (p>0,05), A grubu ile H grubu arasında istatistik açıdan önemli fark tespit edilmiştir (p<0,001). AH grubuna ait değer ilk üç hafta sonunda elde edilenlere benzer şekilde diğer gruplardan istatistik açıdan önemli oranda düşük bulunmuştur (p<0,001). Araştırmanın son iki haftasında ise gruplar arasındaki bu farklılık istatistik açıdan önem arz etmeyecek düzeye inmiştir. Bu bağlamda araştırmanın 5. haftası sonunda K, A, H ve AH gruplarının canlı ağırlık artış değerleri sırasıyla 470,80; 472,88; 463,39 ve 475,03 g; 6. haftası sonu değerleri ise aynı sıraya göre 401,38; 411,80; 426,51 ve 420,08 g olarak tespit edilmiş, her iki tartım sürecinde de gruplar arası istatistik anlamda bir fark yine tespit edilmemiştir (p>0,05). Grupların ortalama yem tüketimleri miktarları Çizelge 3.4. de gösterilmiştir. K, A, H ve AH gruplarının toplam yem tüketim değerleri (0 6. hafta) sırasıyla 3534,40; 3555,40;

3561,73 ve 2770,04 g olarak tespit edilmiştir. K, A, H gruplarının toplam yem tüketim değerleri arasında istatistik anlamda bir fark belirlenmezken (p>0,05), AH grubunun yem tüketim değeri diğer gruplara ait değerlerden önemli oranda düşük bulunmuştur (p<0,001). Grupların ortalama yemden yararlanma oranları Çizelge 3.5. te gösterilmiştir. K, A, H, AH gruplarının 1 6 hafta ortalama yemden yararlanma oranları sırasıyla 1,69; 1,69; 1,68 ve 1,94 olarak tespit edilmiştir. Gruplar arasında gözlenen matematiksel farklılıklar istatistik anlamda bir fark oluşturmamıştır (p>0,05). Araştırmanın haftalarına göre değerlendirme yapıldığında 1., 3. ve 5. haftaları sonunda K, A ve H gruplarında elde edilen yemden yararlanma oranlarının kendi aralarında istatistik anlamda bir fark oluşturmadığı (p>0,05), buna karşılık bu gruplara ait değerlerin her üç süreç için belirlenen AH grubuna ait değerlerden önemli oranda farklı olduğu tespit edilmiştir (p<0,001). Araştırmanın 4. haftasının sonunda K, A ve H grupları arasında istatistik anlamda bir fark tespit edilmezken, AH grubuna ait değer ile K ve H grupları arasında istatistik açıdan önemli fark tespit edilirken (p<0,001), A grubu ile arasında istatistik anlamda bir fark bulunmamıştır (p>0,05). Buna karşılık araştırmanın 2. ve 6. haftalarında tüm gruplar için elde edilen değerler arasında ortaya çıkan matematiksel farklılık istatistik açıdan anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Grupların ortalama sıcak ve soğuk karkas randımanları Çizelge 3.6. da gösterilmiştir. K, A, H ve AH gruplarının sıcak karkas randımanı sırasıyla %73,92; 74,57; 73,79 ve 72,00; soğuk karkas randımanı ise aynı sıra ile %72,96; 73,32; 72,92 ve 70,74 olarak belirlenmiştir. Her iki parametreye ait bu değerlere göre K, A ve H grupları arasında istatistik yönden önemli düzeyde bir fark görülmezken, AH grubu ile diğer gruplar arasında ortaya çıkan farklılıkların istatistik açıdan çok anlamlı olduğu gözlenmiştir (p<0.001). Grupların ortalama karaciğer, taşlık, kalp ve abdominal yağ ağırlıkları ve bunların sıcak karkas ağırlığına oranları Çizelge 3.7. de verilmiştir. K, A, H ve AH gruplarında karaciğer ağırlıkları sırasıyla 36,83; 38,25; 40,58 ve 36,00 g, taşlık ağırlıkları 34,25; 32,50; 31,50 ve 29,75 g, kalp ağırlıkları 11,67; 11,25; 11,41 ve 10,33 g ve abdominal