Yüksek plevral copeptin düzeyleri eksüdayı transüdadan ayırabilir



Benzer belgeler
Plevral Sıvılarda Transuda-Eksuda Ayrımında Yeni Biyokimyasal Formüllerin Tanısal Verimliliği

Jale YAĞIZ, Neslihan İ. MUTLUAY, M. Bahadır BERKTAŞ, Tarkan ÖZDEMİR, Hüseyin LAKADAMYALI, Türkan ERYILMAZ, Mine BERKOĞLU

Parapnömonik Plevral Efüzyon Tanısında Plevral Sıvı Prokalsitonin Düzeyinin Rolü


Plevral Sıvılarda LDH İzoenzimlerinin Ayırıcı Tanıdaki Değeri #

Plevral sıvı analizinde ilk basamak, sıvının transuda ya da eksuda olduğunun ayırt edilmesidir. Bu ayırımın doğru bir şekilde yapılması çok önemlidir.

Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalarında ağırlık ve ölüm riskinin tahmininde plazma cell-free DNA düzeyinin önemi

Malignite Kaynaklı Plevra Sıvılarında CEA, CA 15-3, CA 19-9, CA 125, CA 72-4 ve AFP Düzeyinin Tanısal Değeri

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

HEMODİYALİZ HASTALARINDA PROKALSİTONİN VE C-REAKTİF PROTEİN DÜZEYLERİ NASIL YORUMLANMALIDIR?

RATIO IN TUBERCULOUS AND NONTUBERCULOUS PLEURAL EFFUSION

Plevral Efüzyonlu 153 Hastanın Değerlendirilmesi

Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

: Hızlandırılmış Destek Projesi, Doktora tezi. : Plörezili Olguların Plevra Sıvısında ve Kanda YKL-40 Düzeyinin Tanısal Rolü

PLEVRAL SIVILI HASTALARDA PLEVRAL SIVI VE SERUM D-DİMER DÜZEYLERİNİN TANISAL DEĞERİ

Pnömoni tedavisinde biyomarkırların kullanımı. Dr. Münire Çakır Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A. D.

PLEVRAL EFÜZYONLARDA KOMPLEMAN KOMPONENTLERİNDEN C3 VE C4 DÜZEYİNİN TANISAL DEĞERİ

Transüda-Eksüda Ayrımında Plevral Sıvı Psödokolinesteraz Düzeyinin Tanısal Değeri

DOI: /bs Manuscript Type: Original Article

Dr. Semih Demir. Tez Danışmanı. Doç.Dr.Barış Önder Pamuk

Plevral Sıvı Sitolojisi ve Biyopsisinin Tanı Değeri (Bir Retrospektif Çalışma)

Parapnömonik plevral efüzyon tanısında plevral sıvı ve serum prokalsitonin düzeylerinin

Plevral S v lar n Eksüda-Transüda Ayr m nda Serum-Plevra S v s Protein Düzey Fark n n Kullan m

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Parapnömonik Efüzyon ve Ampiyemli Hastalarda Plevral Sıvı IL-8 Düzeyinin Tanı Değeri

PLEVRA SIVISI 1 PLEVRA SIVISININ RUTİN ANALİZİ; > / mm3. >10.000/mm3 >%50 >%50. Sitoloji Neoplastik hücrelerin bulunması Malignite

Tanı Testlerinin Değerlendirilmesi. ROC Analizi. Prof.Dr. Rian DİŞÇİ

Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

PLEVRA HASTALIKLARI (Olgularla) Dr. Öner Dikensoy Gaziantep Ünv. Tıp Fak. Göğüs Hast. AD.

Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar. Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h)

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

AÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ

SEPSİSTE YENİ TANIMLAMALAR NE DEĞİŞTİ? Doç. Dr. Murat Hakan Terekeci

TÜBERKÜLOZUN MOLEKÜLER TANISINDA GÜNCEL DURUM

Uzm.Dr. KÜBRANUR ÜNAL ANKARA POLATLI DEVLET HASTANESİ TBD BİYOKİMYA GÜNLERİ, SİVAS KASIM

İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI

Adolesanlarda Polikistik Over Sendromu tanısında Anti Müllerien Hormon (AMH) ve İnsülin Like Peptit -3 (INSL3) ün tanısal değeri

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

PULMONER HİPERTANSİYONUN. Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı

Akciğer Kanseri ve Plevral Efüzyon (Bir Retrospektif Çalışma)

ÖZET. Anahtar Kelimeler: Vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEBF), benign pleural effusion, eksüda, tran-

1 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji 2 FMC Türkiye 3 İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

MEME KANSERİNDE YENİ BİR BELİRTEÇ: İnsan Epididymis Proteini 4 (HE-4)

Tükürük kreatinin ve üre değerleri kullanılarak çocuklarda kronik böbrek hastalığı tanısı konulabilir mi? Dr. Rahime Renda

Sepsis Hastalarının Yoğun Bakımdan Servise Taburculukta ph, LDH ve Kalp Hızının Sistematik Değerlendirilmesi

Göğüs ğ Hastalıkları Servisinde İzlenen 90 Yaş ve Üzeri Geriatrik Hastaların Değerlendirilmesi

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması

Tüberküloz yönetimi ve tedavisi. Oğuz Kılınç Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD

Toplum Kökenli Pnömonilerde Hastalık Şiddeti ile Akut Faz Reaktanları Arasındaki İlişki #

Olgu sunumu. Doç. Dr. Erkan Çakır. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

Yenidoğan Sepsisi Tanı ve Tedavisinde Son Gelişmeler

Malignite Kaynaklı Plevra Sıvılarında Fibronektin Düzeyinin Tanısal Değeri

Malignite Kaynaklı Plevra Sıvılarında Lipide Bağlı Sialik Asit Düzeyi Tayininin Tanısal Değeri

Burcu Bursal Duramaz*, Esra Şevketoğlu, Serdar Kıhtır, Mey Talip. Petmezci, Osman Yeşilbaş, Nevin Hatipoğlu. *Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinin Beş Yıllık ( ) Kansere Bağlı Ölüm Kayıtlarının Değerlendirilmesi

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

Dr. Gökhan AKSAN Şişli Hamidiye Etfal E.A.H Kardiyoloji Kliniği 22/04/16

Malnutrisyon ve İnflamasyonun. Hasta Ötiroid Sendromu Gelişimine imine Etkisi

Toplumsal Kaynaklı Pnömoni ve KOAH Akut Atağı Olan Hastalarda Serum CRP Düzeylerinin Karşılaştırılması

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir?

PLEVRA HASTALIKLARINDA TANISAL ALGORİTMA DOÇ. DR. ÖMER ÖZBUDAK AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI ANABİLİM DALI

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Multipl organ yetmezliği ve refrakter hipotansiyon

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Benin Plevral Efüzyonlar: (Plevra tüberkülozu, Parapnömonik sıvılar ve diğerleri)

Dicle Tıp Dergisi 2011; 38 (2):

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA KORONER AKIM REZERVİ VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIK İLİŞKİSİ

PERİKARDİT GİRİŞ PATOFİZYOLOJİ. Dr. Neslihan SAYRAÇ

HBsAg KANTİTATİF DÜZEYİ İLE HEPATİT B nin KLİNİK- VİROLOJİK-SEROLOJİK DURUMU ARASINDAKİ İLİŞKİ *

30 Plevral Efüzyonun Eşlik Ettiği Bir Multipl Myeloma Olgusu

DETAYLI KADIN CHECK- UP

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

PLEVRAL EFÜZYON. Dr. Z. Toros Selçuk

Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi. Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Adrenal yetmezlik var mı? Kortikosteroid verelim mi? Prof.Dr.Bilgin CÖMERT Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım BD

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

KOAH Akut Atakta Serum CRP Düzeyi ve Hematolojik Parametreler ile Hastalık Şiddeti Arasında Korelasyon Var mı?

SIRS MI? SOFA MI? Dr. Ömer SALT TRAKYA ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP AD

Sunu Planı BNP h-fabp Prokalsitonin Tripsinojen Özet Soru ve katkılar 25 dk

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi

Pulmoner hipertansiyon hastalarının takibinde fraksiyone ekshale nitrik oksitin yeri

Beyin Omurilik Sıvısında Myelin Basic Protein Testi; CSF myelin basic protein; BOS da myelin basic protein;

Santral Sinir Sistemi Enfeksiyonları Tanıda Gelişmeler. Dr. Cemal Bulut Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı:

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

Doç. Dr. Erdinç DEVRİM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı

Transkript:

doi 10.5578/tt.8690 Tuberk Toraks 2014;62(4):267-272 Geliş Tarihi/Received: 12.06.2014 Kabul Ediliş Tarihi/Accepted: 11.12.2014 KLİNİK ÇALIŞMA RESEARCH ARTICLE Yüksek plevral copeptin düzeyleri eksüdayı transüdadan ayırabilir Aziz GÜMÜŞ 1 Halit ÇINARKA 1 Mevlüt KARATAŞ 1 Aynur KIRBAŞ 2 Servet KAYHAN 1 Ünal ŞAHİN 1 1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Rize, Türkiye 1 Department of Chest Diseases, Faculty of Medicine, Recep Tayyip Erdogan University, Rize, Turkey 2 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Rize, Türkiye 2 Department of Biochemistry, Faculty of Medicine, Recep Tayyip Erdogan University, Rize, Turkey ÖZET Yüksek plevral copeptin düzeyleri eksüdayı transüdadan ayırabilir Giriş: Copeptin, arjinin-vazopressin ile birlikte farklı uyarılar sonucu nörohipofizden eş zamanlı olarak salınır. Fizyolojik fonksiyonu hala net değildir. Copeptinin artmış kan düzeyleri birçok hastalıkta kötü prognozla ilişkilidir. Plevral sıvı, sık karşılaşılan klinik bir durumdur. En sık nedenleri; kalp yetmezliği, parapnömonik efüzyon, kanser ve pulmoner embolidir. Tüberküloz, gelişmekte olan ülkelerde plevral efüzyonun diğer önemli nedenlerinden birisidir. Çalışmadaki amacımız yeni bir biyobelirteç olan copeptinin plevral efüzyona neden olan farklı hastalıkların ayırımındaki etkisini araştırmaktır. Materyal ve Metod: Çalışma Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalında yapıldı. Çalışmaya 22 kalp yetmezliği, 18 parapnömonik efüzyon (PPE), 18 kanser ve 18 tüberküloza bağlı plevral sıvısı olan toplam 76 hasta alındı. Bu hastaların plevral sıvısında ELISA yöntemiyle copeptin düzeyi ölçüldü. Bulgular: Eksüda özelliğinde plevral sıvı nedenleri olan PPE, tüberküloz ve kanserde copeptin düzeyleri arasında anlamlı farklılık tespit edilmedi. Sırasıyla copeptin düzeyleri; 1979 ng/ml (1016-3386), 2019 ng/ml (1129-3204) ve 1769 ng/ml (961-2902). Ancak bu üç gruptaki copeptin düzeyileri, trasüdal plevral efüzyon nedeni plan kalp yetmezliğinden [(1313 pg/ml (891-1814)] anlamlı olarak yüksek bulundu (p< 0.001). Eksüdal sıvı nedenleri olan PPE, tüberküloz ve kanserden oluşan toplam 54 hasta tek grup altında birleştirilerek, kalp yetmezliğiyle karşılaştırıldı. Copeptin düzeyinin, eksüdal sıvıda transüdal sıvıya göre anlamlı yüksek olduğu görüldü. Sırasıyla copeptin düzeyleri; 1936 ng/ml (961-3386) ve 1313 pg/ml (891-1814) (p< 0.001). ROC-curve analiziyle copeptin için cut-off değeri 1469 ng/ml kabul edildiğinde, eksüdayı transüdadan %79.6 sensitivite, %8.8 spesifiteyle ayırabildiği tespit edildi. Sonuç: Plevral copeptin düzeyi, eksüdayı transüdadan ayırt etme özelliği taşıyan yeni bir biyobelirteçtir. Ancak bu özelliği plevral sıvı protein ve laktat dehidrogenaz düzeyinden daha düşüktür. Rutin kullanımda önerilmesi mümkün gözükmemektedir. Plevral copeptin düzeyinin sık eksüdal sıvı nedenleri olan PPE, tüberküloz ve kanser ayırımında katkısı yoktur. Anahtar kelimeler: Copeptin, plevral efüzyon, transüda, eksüda SUMMARY Elevated pleural copeptin levels can distinguish to exudate from transudates Introduction: Copeptin is released simultaneously along with arginine-vasopressine as a result of different stimuli from the neu- Yazışma Adresi (Address for Correspondence) Dr. Aziz GÜMÜŞ Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, RİZE - TURKEY e-mail: azizgumus@gmail.com 267

Yüksek plevral copeptin düzeyleri eksüdayı transüdadan ayırabilir Çalışma Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalında yapıldı. Çalışmaya başlamadan önce yerel klinik etik kurul onayı ve hastaların imzalı bilgilendirilmiş gönüllü onamları alındı. Mart 2013 ile Şubat 2014 tarihleri arasında plevral efüzyon nedeniyle polikliniğe başvurohypophysis. Physiological function of copeptin is still unclear. Increased blood copeptin levels is associated with poor prognosis in many diseases. Pleural effusion is a common clinical condition. The most common causes of pleural effusions are heart failure, parapneumonic effusion, pulmonary embolism and malignacy.tuberculosis is one of the other major causes of pleural effusion in developing countries. In this study, we aimed to assess whether pleural copeptin level may be a new discriminative biomarker for exudates and transudates pleural effusions. Materials and Methods: Research was done at Recep Tayyip Erdogan University School of Medicine in the Department of Chest Diseases. The concentrations of pleural copeptin and typical pleural and serum marker levels were measured in 76 subjects with pleural effusions including 22 transudates caused by congestive heart failure (CHF), and 54 exudates including 18 parapneumonic (PPE), 18 tuberculous pleural effusions (TBPEs), 18 malignant effusions (MPEs). Results: Median pleural fluid copeptin levels were higher in exudates than in transudates (1936 ng/ml and 1313 pg/ml, p value < 0.001). There was no statistical significancy for pleural fluid copeptin levels with in-group exudates (n= 54). Pleural copeptin levels of exudates, with a cut off value of 1469 ng/ml, yielded a 79.6% sensivity, 81.8% specifity, with an are a under the curve of 0.851. Conclusion: Pleural copeptin level is a new biomarker to separate exudates from transudates. Pleural effusion discriminative effect of copeptin is lower than plasma protein level and plasma lactat dehydrogenase (LDH). Pleural copeptin measurement is not recommended for routine clinical use. Pleural copeptin level is not contribute to different iate exudative pleural fluids from each other like PPE, TBPE and MPE. Key words: Copeptin, exudate, transudate, pleural effusion GİRİŞ Copeptin 39 aminoasitten oluşan bir glikopeptiddir. Arginin-vazopressin (AVP) prekürsörü olan ve 164 aminoasitten oluşan pre-provasopressin molekülünün C-terminal kısmını oluşturur. Copeptin, AVP ile birlikte osmotik ya da hemodinamik uyarı üzerine nörohipofizden eş zamanlı olarak salınır. Copeptin infizyolojik fonksiyonu hala net olarak bilinmemektedir. Ancak AVP nin olgunlaşma sürecinde etkili olduğu düşünülmektedir (1). Copeptin salınımı ağrı, egzersiz, hipoglisemi, hipoksemi, inme, infeksiyon ve şok gibi birçok fizyolojik ve patolojik uyaran tarafından sağlanmaktadır. Yapılan çalışmalarda, artmış serum copeptin düzeylerinin birçok hastalıkta kötü prognozla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Artmış serum copeptin düzeyi kronik obstrüktif akciğer hastalığı akut alevlenmede, toplumdan kazanılmış ve ventilatörle ilişkili pnömonide mortalitenin bağımsız prediktörüdür (2-4). Sepsis ve septik şoklu hastalarda serum copeptin düzeyi infeksiyon olmayan kontrol grubuna göre yüksek bulunmuştur (5). Kronik kalp yetmezliği olan hastalarda yüksek serum copeptin seviyeleri kötü prognozla ilişkilidir (6). Ayrıca, akut miyokart infarktüsü sonrası gelişen kalp yetmezliği gelişimi ve mortalite için bağımsız bir prediktördür (7). İnmede copeptin yüksekliğiyle mortalite arasında ilişki tespit edilmiştir (8). Plevral efüzyon çeşitli patolojiler sonucu ortaya çıkabilir. En sık neden kalp yetmezliğidir. Diğer sık nedenler parapnömonik efüzyon (PPE), kanser ve pulmoner embolidir. Tüberkülozun sık görüldüğü ülkemizde ve gelişmekte olan benzer ülkelerde tüberküloza bağlı efüzyonla sık karşılaşılmaktadır. Plevral sıvıya neden olan hastalığın tanısını koymak sistematik değerlendirme ve birçok girişimsel işlemden sonra mümkün olmaktadır. Sebebi bilinmeyen plevral efüzyonda ilk önce torasentez yapılarak transüda ve eksüda ayırımına gidilmelidir. Bu amaçla 1972 yılında tanımlanan ve hala güncelliğini koruyan light kriterleri kullanılmaktadır (9,10). Eksüda sıvılarında invaziv işlemler yapmadan etyolojik tanıya götürecek biyobelirteçler araştırılmıştır. Sadece adenozindeaminaz (ADA) ın 70 U/mL nin üzerinde olması plevral tüberküloz tanısı için yeterli kabul edilmiş ve plevra biyopsisi gibi invaziv bir yöntemin zorunluluğunu ortadan kaldırmıştır (11). Yaptığımız literatür taramasında kan dışındaki vücut sıvılarında, özellikle de plevral sıvıda copeptinle ilgili çalışmaya rastlamadık. Bundan dolayı güncel bir inflamasyon belirteci olan copeptinin plevral efüzyona neden olan farklı etyolojik hastalıkların tanısında kullanılabilirliğini ve transüda/eksüda ayırımındaki etkinliğini araştırmayı amaçladık. MATERYAL ve METOD Çalışma Hastaları 268 Tuberk Toraks 2014;62(4):267-272

Gümüş A, Çınarka H, Karataş M, Kırbaş A, Kayhan S, Şahin Ü. ran veya servise yatırılan hastalar çalışmaya kabul edildi. Serum ve plevral sıvıda total protein, albumin ve laktat dehidrogenaz (LDH) ölçüldü ve light kriterlerine göre transüda/eksüda ayırımı yapıldı (9). İleri incelemelerle kalp yetmezliği, PPE, tüberküloz ve kansere bağlı plevral efüzyon tanıları konulan 18 yaş üstü toplam 76 hasta çalışmaya alındı. Çalışmaya katılan tüm hastaların kanında ve plevra sıvısında total protein, albumin, LDH, total kolesterol ve hemogram ölçümleri yapıldı. Ayrıca kanlarında C-reaktif protein (CRP) ve sedimentasyon incelemeleri yapıldı. Plevral Copeptin Ölçümü Torasentezle alınan plevral sıvı örneği santrifüj cihazında 10 dakika santrifüj edildi (3000 devir/dakika hızında). Çöken kısım dışında kalan sıvı ependörf tüpüne konularak -80 derecede derin dondurucuda biriktirildi. Yeterli sayıya ulaşıldığında plevral sıvıda copeptin ölçümleri yapıldı. Uscn Life Science Inc. Wuhan P. R. China marka copeptin antikorları kullanılarak enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) yöntemiyle copeptin ölçümleri kantitatif olarak yapıldı. Dışlama Kriterleri Kalp yetmezliği nedeniyle diüretik tedavisi alanlar ve antibiyotik kullananlar çalışma dışı bırakıldı. İstatistiksel Analiz İstatistiksel değerlendirmeler SPSS programı (SPSS version 16; SPSS Inc., Chicago, IL, USA) kullanılarak yapıldı. Sürekli değişkenler ortalama ± SD, kategorik değişkenler ise % olarak verildi. İki grubun karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi, ikiden fazla grupların karşılaştırılmasında parametrik değişkenlerde ANOVA, nonparametrik değişkenlerde ise Kruskal- Wallis testi uygulandı. Değişkenler arasındaki ilişki Spearman s korelasyon analiziyle incelendi. Kategorik değişkenlerin karşılaştırmasında ki-kare testi kullanıldı. Plevra sıvısında copeptinin eksüdayı transüdadan ayırmadaki spesifite, sensitivite ve cut-off değerinin belirlenmesi için ROC curve analizi yapıldı. p< 0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. BULGULAR Yirmi iki (%28) kalp yetmezliğine bağlı, 18 (%24) kansere bağlı, 18 parapnömonik (%24) ve 18 (%24) tüberküloza bağlı plevral efüzyonu olan toplam 76 hasta çalışmaya alındı. Toplam 18 kanser olgusunun 15 i akciğer kanseri (12 küçük hücreli dışı akciğer kanseri, 3 küçük hücreli akciğer kanseri), 2'si meme kanserine bağlı plevra metastazı ve 1'i nonhodgkin lenfomadan oluşmaktaydı. Tüberküloz hasta grubunun yaş ortalaması diğer gruplardan anlamlı olarak düşük bulundu (p< 0.001). Tüm gruplarda erkekler kadınlardan daha fazlaydı. Ancak istatistiksel olarak farklılık oluşturmamaktaydı. İnflamasyon belirteçleri olan serum lökosit, sedimentasyon hızı ve CRP düzeyleri PPE grubunda diğer gruplardan anlamlı olarak yüksekti (p< 0.001). Etyolojik farklılıklarına göre gruplara ayrılan hastaların karşılaştırılması Tablo 1 de verilmiştir. Plevral copeptin düzeyiyle lökosit, sedimentasyon hızı ve CRP arasında ilişkiyi göstermek için Spearman s korelasyon analizi yapıldı. Copeptinle CRP arasında anlamlı pozitif ilişki tespit edildi (r: 0.393, p< 0.001). Copeptinle sedimentasyon hızı (r: 0.163, p: 0.161) ve lökosit arasında (r: 0.214, p: 0.063) ise anlamlı bir ilişki gösterilemedi. Tablo 1. Etyolojiye göre grupların karşılaştırılması Efüzyon nedenleri (n) KY (22) CA (18) PPE (18) TBC (18) p Yaş 74 ± 10 71 ± 12 69 ± 16 39 ± 13 < 0.001 Cinsiyet (K/E) 6/16 4/14 5/13 8/10 0.491 Pl. Copeptin (ng/ml) 1313 (891-1814) 1769 (961-2902) 1979 (1016-3386) 2019 (1129-3204) 0.001 Sedimentasyon (mm/saat) 39 ± 28 53 ± 27 71 ± 29 43 ± 18 0.001 CRP (mg/dl) 3.5 ± 3.6 6.2 ± 4.2 14.4 ± 9.9 8.2 ± 7.6 < 0.001 Lökosit (/ml) 7851 ± 2746 10.200 ± 4898 12.500 ± 5950 9332 ± 4647 < 0.001 Protein oranı (Pl/S) 0.31 ± 0.12 0.58 ± 0.10 0.64 ± 0.18 0.69 ± 0.07 < 0.001 Albumin oranı (Pl/S) 0.36 ± 0.14 0.65 ± 0.16 0.69 ± 0.20 0.76 ± 0.06 < 0.001 LDH oranı (Pl/S) 0.39 ± 0.15 1.66 ± 1.03 3.31 ± 2.49 2.49 ± 2.10 < 0.001 Kol. oranı (Pl/S) 0.19 ± 0.10 0.44 ± 0.11 0.47 ± 0.18 0.62 ± 0.07 < 0.001 n: Hasta sayısı, K: Kadın, E: Erkek, KY: Kalp yetmezliği, CA: Kanser, PPE: Parapnömonik efüzyon, TBC: Tüberküloz, Pl: Plevral efüzyon, S: Serum, LDH: Laktat dehidrogenaz, Kol: Kolesterol, CRP: C-reaktif protein, ng/ml: nanogram/mililitre. Tuberk Toraks 2014;62(4):267-272 269

Yüksek plevral copeptin düzeyleri eksüdayı transüdadan ayırabilir Plevral sıvı copeptin düzeyleri [ortanca (minimummaksimum)] kalp yetmezliği grubunda 1313 pg/ml (891-1814), kanserde 1769 ng/ml (961-2902), parapnömonik efüzyonda 1979 ng/ml (1016-3386) ve tüberkülozda 2019 ng/ml (1129-3204) olarak tespit edildi. Tüberküloz, kanser ve PPE grupları arasında anlamlı farklılık yoktu. Bu üç grupla kalp yetmezliği grubu karşılaştırıldı. Eksüda özelliğinde plevral efüzyon yapan üç grupta copeptin düzeyi, transüda özelliğinde plevral sıvı nedeni olan kalp yetmezliğindeki copeptin düzeyinden anlamlı olarak yüksek bulundu (p< 0.001). Dört grubun box plots grafiği karşılaştırılması Şekil 1 de gösterilmiştir. Hastalar tüberküloz, PPE ve kanserden oluşan eksüda ve kalp yetmezliğinden oluşan transüda olarak iki gruba ayrıldılar. Eksüda grubu 54 hasta, kalp yetmezliği grubu ise 22 hastadan oluşmaktaydı. İki grubun copeptin düzeyleri karşılaştırıldı. Copeptin, eksüda grubunda 1936 ng/ml (961-3386) iken, kalp yetmezliği hastalarında 1313 pg/ml (891-1814) bulundu. Plevral copeptin düzeyi eksüda grubunda transüda grubundan anlamlı olarak yüksekti (p< 0.001). Şekil 2 de karşılaştırma görülmektedir. Copeptinin eksüda özelliğinde plevral sıvılarda yüksek bulunması nedeniyle eksüda/transüda ayırımındaki gücünü tespit etmek için ROC curve analizi yapıldı. Plevral LDH ve protein miktarıyla birlikte karşılaştırıldı (Şekil 3). LDH ve protein çok yüksek spesifite ve sensitiviteyle eksüdayı transüdadan ayırmaktaydı. Bununla birlikte plevral sıvı copeptin düzeylerinin de eksüda vasfındaki sıvıyı transüdadan ayırmakta yüksek spesifite ve sensitiviteye sahip olduğu görüldü. Copeptin için cut-off değeri 1469 ng/ml alındığında sensitivite: %79.6, spesifite: %81.8 ve eğri altındaki alan (AUC: area under the curve): 0.851 (p< 0.001) bulundu. Sonuçlar Tablo 2 de görülmektedir. Şekil 1. Box plots grafiği ile dört grubun copeptin düzeylerinin karşılaştırılması. Şekil 3. Plevral LDH, protein ve copeptin düzeylerinin eksüdanın ayırımındaki etkisi için ROC eğrisi. Tablo 2. Plevral copeptin, LDH ve protein değerlerinin ROC curve analizi ile karşılaştırılması Şekil 2. Eksüda ve transüda gruplarında copeptin düzeylerinin box plots grafisiyle karşılaştırılması. %95 confidence interval AUC p Alt sınır Üst sınır Copeptin (Pl) 0.851 < 0.001 0.768 0.935 Protein (Pl) 0.960 < 0.001 0.918 1.000 LDH (Pl) 0.980 < 0.001 0.951 1.000 AUC: Area under the curve, Pl: Plevral sıvı. 270 Tuberk Toraks 2014;62(4):267-272

Gümüş A, Çınarka H, Karataş M, Kırbaş A, Kayhan S, Şahin Ü. TARTIŞMA Plevral efüzyon, göğüs hastalıkları kliniğine başvuruların önemli nedenlerinden biridir. Yapılan bir çalışmada iç hastalıkları kliniklerine yapılan tüm başvuruların yaklaşık %4 ünü plevral sıvı nedenli klinik sorunlar oluşturduğu gösterilmiştir (12). Yıllık insidansı 4/1000 civarındadır. Plevral sıvıya neden olan primer hastalığın tanısını koymak bazen kolay olmakta, ancak çoğunlukla invaziv yöntemlere gereksinim duyulmaktadır. Yapılması gereken ilk işlem plevral sıvının torasentezle ponksiyonu ve transüda/eksüda ayırımının yapılmasıdır. Transüda özelliğindeki sıvıda ileri inceleme gerekmezken, eksüda özelliğinde ise genellikle invaziv yöntemlere gerek duyulmaktadır. Plevral sıvısına neden olan primer hastalığın tanısını invaziv işlem gerekmeksizin koyabilmek için birçok biyobelirteç araştırılmıştır. Ancak rutin pratik uygulamaya giren plevral adenozinde aminaz (ADA) dışında biyobelirteç yoktur. ADA nın 70 U/mL nin üzerinde olması plevral tüberküloz tanısı için yeterli kabul edilmektedir (11). Tüberkülozun yaygın olduğu bölgelerde 35 yaş altı genç hastalarda ADA nın 40 U/mL üzerinde olması durumunda tanı için ileri incelemeye gerek duyulmamaktadır (13). Yakın zamanda yayınlanan bir çalışma bu öneriyi desteklemektedir (14). Yaptığımız çalışmadaki en önemli amacımız, plevral copeptinin sık görülen efüzyon nedenlerinin ayırımındaki etkinliğini araştırmaktı. Eksüdal sıvı yapan PPE, kanser ve tüberkülozda farklılık bulmadık. Bulunan sonuçlar copeptinin bu amaçla kullanılamayacağını gösterdi. Eksüda yapan her üç gruptaki copeptin düzeyinin kalp yetmezliği hastalarından anlamlı olarak yüksek olduğunu tespit ettik. Bunun üzerine PPE, kanser ve tüberküloz hastaları eksüda grup adı altında toplanarak transüda olan kalp yetmezliği hastalarıyla karşılaştırıldı. Copeptin düzeylerinin transüdaya göre eksüdal sıvıda anlamlı olarak yüksek olduğu gösterildi. Eksüda/transüda ayırımında yaklaşık 40 yılı aşkın süredir light kriterleri kullanılmaktadır (9,10). Light kriterlerine alternatif olabilecek birçok biyokimyasal belirteç eksüda/transüda ayırımı amacıyla araştırılmıştır (15,16). Ancak hiçbirisinin plevral sıvı/serum LDH ve protein oranından üstün olduğu gösterilememiştir. Bizim çalışmamızda plevral copeptin düzeyinin yüksek sensitivite ve spesifiteyle eksüdayı transüda dan ayırabildiğini gösterdik. Cut-off değeri 1469 ng/ml alındığında, sensitivite: %79.6, spesifite %81.8 olarak saptanmıştır. Ancak bu değerler plevral sıvı LDH ve protein düzeylerinden daha düşüktür. Bu sonuçlar copeptini light kriterleri yerine kullanmayı tavsiye etmekten çok uzaktır. Çalışmamızın zayıf yönlerinden biri copeptin kit inin sınırlı sayıda olması nedeniyle copeptini serumda çalışamamış olmamızdır. Plevral efüzyon yapan farklı hastalıklarda copeptinin plevra/serum oranları daha anlamlı sonuçlar gösterebilir. Çalışmamızın diğer bir kısıtlılığı hasta sayısının az olmasıdır. Sonuç olarak, tespit edebildiğimiz kadarıyla copeptinin plevral efüzyonda ölçümü yapılan ilk çalışmadır. Bundan dolayı, öncü bir çalışma özelliği taşımaktadır ve orjinaldir. Plevra copeptin düzeyleri eksüdal sıvılarda, transüdal sıvılara göre anlamlı yüksektir. Ancak copeptini rutin pratikte transüda/eksüda ayırımında kullanmak mümkün gözükmemektedir. Hem maliyeti çok yüksektir hem de LDH ve proteinin spesifite ve sensitivitesinden daha düşüktür. Bu konuyla ilgili daha yüksek sayıda hasta üzerinde yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır. ÇIKAR ÇATIŞMASI Bu çalışmada kullanılan copeptin kitlerinin maliyeti, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi bilimsel araştırma projesi fonundan karşılanmıştır. KAYNAKLAR 1. Barat C, Simpson L, Breslow E. Properties of human vasopress in precurs or constructs: inefficient monomerfolding in the absence of copeptin as a potential contributor to diabetes insipidus. Biochemistry 2004;43:8191-203. 2. Stolz D, Christ-Crain M, Morgenthaler NG, Leuppi J, Miedinger D, Bingisser R, et al. Copeptin, C-reactive protein, and procalcitonin as prognostic biomarkers in acute exacerbation of COPD. Chest 2007;131:1058-67. 3. Muller B, Morgenthaler N, Stolz D, Schuetz P, Muller C, Bingisser R, et al. Circulating levels of copeptin, a novel biomarker, in lower respiratory tract infections. Eur J Clin Invest 2007;37:145-52. 4. Seligman R, Papassotiriou J, Morgenthaler NG, Meisner M, Teixeira PJ. Copeptin, a novel prognostic biomarker in ventilator-associated pneumonia. Crit Care 2008;12(1):R11. 5. Morgenthaler NG, Muller B, Struck J, Bergmann A, Redl H, Christ- Crain M. Copeptin, a stable peptide of the arginine vasopressin precursor, Is elevated in hemorrhagic and septic shock. Shock 2007;28:219-26. 6. Stoiser B, Mörtl D, Hülsmann M, Berger R, Struck J, Morgenthaler NG, et al. Copeptin, a fragment of the vasopressin precursor, as a novel predictor of outcome in heart failure. Eur J Clin Invest 2006;36:771-8. 7. Voors AA, Von Haehling S, Anker SD, Hillege HL, Struck J, Hartmann O, et al. C-terminal provaso pressin (copeptin) Tuberk Toraks 2014;62(4):267-272 271

Yüksek plevral copeptin düzeyleri eksüdayı transüdadan ayırabilir is a strong prognostic marker in patients with heart failure after an acute myocardial infarction: results from the OPTIMAAL study. Eur Heart J 2009;30:1187-94. 8. Katan M, Fluri F, Morgenthaler NG, Schuetz P, Zweifel C, Bingisser R, et al. Copeptin: a novel, independent prognostic marker in patients with is chemic stroke. Ann Neurol 2009;66:799-808. 9. Light RW, Mac Gregor MI, Luchsinger PC, Ball WC Jr. Pleural effusions: the diagnostic seperation of transudates andexudates. Ann Intern Med 1972;77:507-13. 10. Light RW. Diagnostic principles in pleural disease. Eur Respir J 1997;10:476-81. 11. Metintaş M. Plevral sıvılı hastanın değerlendirilmesi. Özlü T, Metintaş M, Karadağ M, Kaya A (editör). Solunum Sistemi Hastalıkları. İstanbul: İstanbul Tıp Kitabevi, 2010:1951-8. 12. Light RW. Pleural Diseases. 5 th Ed. New York: Lippincott Williams and Wilkins; 2007. 13. World Health Organization. Global Tuberculosis Control- WHO Report 2012. Geneva, Switzerland. 14. Mehta AA, Gupta AS, Ahmed S, Rajesh V. Diagnostic utility of adenosine deaminase in exudative pleural effusions. Lung India 2014;31:142-4. 15. Metintaş M, Alataş O, Alataş F, Colak O, Ozdemir N, Erginel S. Comparative analysis of biochemical parameters for differentiation of pleural exudates from transudates Light's criteria, cholesterol, bilirubin, albumin gradient, alkaline phosphatase, creatin ekinase, and uric acid. Clin Chim Acta 1997;264:149-62. 16. Gázquez I, Porcel JM, Vives M, Vicente de Vera MC, Rubio M, Rivas MC. Comparative analysis of Light's criteria and other biochemical parameters for distinguishing transudates from exudates. Respir Med 1998;92:762-5. 272 Tuberk Toraks 2014;62(4):267-272