İSTİNYE DEVLET HASTANESİ ZEHİRLENME TEDAVİ REHBERİ



Benzer belgeler
BESİN ZEHİRLENMELERİ

Gıda Zehirlenmeleri. 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri

Zehirlenmelerde İlkyardım. Zehirlenmeler. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın Acil Tıp AD

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018

SU VE BESİNLER İLE BULAŞAN HASTALIKLAR VE KORUNMA YOLLARI

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları

Yılan-akrep Zehirlenmeleri

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

9-ZEHİRLENMELERDE İLKYARDIM

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

AKUT GASTROENTERİTLER YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

BOTULİNUM ANTİTOKSİN. Uzm. Dr. Ş Ömür Hıncal SBÜ Bağcılar EAH Acil Tıp Kliniği

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır.

Dr. İsmail Yaşar AVCI GATA İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

ALKOL ZEHİRLENMELERİ. Doç. Dr. Levent Avşaroğulları Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Kayseri

Gıda Zehirlenmesi ve Önlenmesi

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul

Gıda zehirlenmeleri neden önemlidir?

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Klostrodiol Gıda Zehirlenmesi

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

ZEHİRLENMELERDE İLKYARDIM. DOÇ.DR. PERİHAN ERGİN ÖZCAN Anesteziyoloji A.D. Yoğun bakım B.D.

Parasetamol ve Salisilat Zehirlenmeleri. Uzm. Dr. Yusuf Ali Altuncı Ege Ünv. Tıp Fak. Acil Tıp Ad

59 yaşında, bayan hasta Öksürük, ateş ve bulantı şikayeti ile acil servise başvuruyor.

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

Zehirlenmeler, Böcek Sokması Ve Hayvan Isırmalarında İlk Yardım

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 03 Ekim 2017 Salı

SODYUM (Na + ) SODYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI HİPONATREMİ HİPONATREMİ. Plazma Na + : meq/l,

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

ZEHİRLENMELER HAZIRLAYAN NESLİHAN GÖÇMEN

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI MÜMİNE HATUN HASTANESİ

Kimdir? Alkoller. Günlük yaşantımızdaki alkoller HİPOKRAT MÖ Doktor ne demektir? Doç Dr Özlem GÜNEYSEL Marmara Ü Acil Tıp AD

BASİLLİ DİZANTERİ (SHİGELLOZİS) (KANLI İSHAL)

Kurşun ile Zehirlenmeler

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Olgu sunumu. Sunu planı; - olgu. - epidemiyolji. - farmakoloji. - klinik

Uzm. Dr. Müge GÜNALP ACİL TIP ANABİLİM DALI

YÜKSEK İRTİFA VE AKCİĞERLER

KOSTİK MADDELERE MARUZİYET OKTAY ERAY AÜTF ACİL TIP AB

Alkol Zehirlenmeleri. Yrd. Doç. Dr. Mücahit KAPÇI ADÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD

İshallerin En Yaygın 6 Nedeni

Çocukta Kusma ve İshal

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER

İSHAL AKUT İSHALDE HEMŞİRELİK BAKIMI. Akut İshal. 14 günden kısa sürer. Dehidratasyona yol açar (ölüm nedenidir) Malnütrisyonu kolaylaştırır.

KULLANMA TALİMATI. Etkin Madde: Mepiramin maleat, lidokain hidroklorür, dekspantenol.

bekletilme ünitesi Sebze yıkama ünitesi Bulaşık yıkama ünitesi

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

EPİDEMİYOLOJİ ETANOL

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 27 Mart 2017 Salı

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

Hipersensitivite, Alevlenme Reaksiyonları ve Anaflaksi. Hem. Okan Duran Medikana internatinational. Ankara Hastanesi 19 Nisan 2014

Zehirlenmelerde Diyaliz Uygulamaları. Dr. Ali Rıza ODABAŞ İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir tablet 2 mg loperamid e eşdeğer 2,16 mg loperamid HCl içerir.

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer

Hipoglisemi Tedavisi. Dr. Ömer Salt. Acil Tıp Uzmanı Yozgat/Türkiye

ÜRÜN BİLGİSİ. 1. ÜRÜN ADI İNSUFOR 500 mg Film Tablet. 2. BİLEŞİM Etkin madde: Metformin hidroklorür

Gıda Zehirlenmeleri. PANEL: Bulaşıcı Hastalıklar - Tanı ve Tedavi Yaklaşımı. Dr. F. Şebnem ERDİNÇ. SB Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi

İLK YARDIM DENEME SINAVI Aşağıdakilerden hangisi yaşam bulgusu değildir? A) Bilinç. B) Solunum ve dolaşım. C) Vücut ısısı kan basıncı

ASİD BAZ DENGESİ. Prof Dr Salim Çalışkan

ÇALIŞMA SORULARI 4. 5) Bulantı, kusma, ishal şikâyetleri olan kişi hangi yolla zehirlenmiştir? A) Hareket B) Solunum C) Sinir D) Sindirim

Ercefuryl Oral Süspansiyon

Hepatit B ile Yaşamak

Salisilat ile Zehirlenmeler. Dr. Kasım Öztürk

İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ KURSU ASİT-BAZ DENGESİ VE KAN GAZI ANALİZİ

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

RİZİKO AKIŞ ŞEMAMIZ. Grup seçimi. Denetleme kurulu seçimi. Sekreterya seçimi. Başkan seçimi YARIŞMA

HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME

Clostridium. Clostridium spp. Clostridium endospor formu. Bacillus ve Clostridium

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

ASETOMİNOFEN ZEHİRLENMELERİ UZ. DR. MEHMET YİĞİT SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ «

Lisans ve Lisanüstü Düzeyde Klinik Toksikoloji Eğitimi: Dokuz Eylül Üniversitesi Örneği

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

β Bloker ve Kalsiyum Kanal Bloker Zehirlenmeleri Uzm. Dr. Yusuf Ali Altuncı Ege Ünv. Tıp Fak. Acil Tıp Ad

Arş.Gör.Selda Çifçi 1

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

AŞI ve ALERJİ. Prof Dr Zeynep Tamay Istanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD, Çocuk İmmunolojisi ve Alerji BD

2. Aşağıdakilerden hangisi göze yabancı cisim batmasında yapılan ilkyardım uygulamalarından biri değildir?

Vitaller ; Kan gazı;

İLKYARDIM TEMEL EĞİTİMİ TEORİ SINAV SORULARI-1

YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU. Boy/kilo / BKİ):

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN /

TC SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş;

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler

TEHLİKELİ MADDE SINIFLANDIRMALARINDA TEHLİKE İŞARET VE LEVHALARININ ÖZELLİKLERİ

Tarihçe. Epidemiyoloji Methamidofos, Diazinon, Diklorvos En sık özkıyım Genç erişkin yaş gurubunda daha sık Mortalite hala yüksek

Transkript:

İSTİNYE DEVLET HASTANESİ ZEHİRLENME TEDAVİ REHBERİ Yayın Tarihi:13.11.2008 Revizyon No/Tarihi:00 Kaynaklar: Sağlık Bakanlığı Ulusal Zehir Merkezinin (UZEM) sitesinden yararlanılarak hazırlanmıştır. İÇİNDEKİLER 1. ETANOL, METANOL, ETİLEN GLİKOL, IZOPROPİL ALKOL ZEHİRLENMELERİNDE KLİNİK VE TEDAVİ PRENSİPLERİ 2. SİNDİRİM YOLU ZEHİRLENMELERİ 3. BASİT BOĞUCU GAZLARLA ZEHİRLENMELER 4. BESİN ZEHİRLENMELERİ 5. EVLERDE BULUNAN TEMİZLİK VE DİĞER AMAÇLAR İÇİN KULLANILAN KİMYASAL MADDELERi 6. HAYVAN SOKMALARI 7. HİDROKARBONLU BİLEŞİKLERLE ZEHİRLENMELER ZEHİRLENMELER ZEHİRLENME NEDİR? Herhangi bir kimyasal, organik veya fiziksel madde vücuda girdikten sonra özelliğine göre yerel veya genel hasar meydana getirerek, ölüme neden olabiliyorsa bu maddeye ZEHİR, olaya ise ZEHİRLENME denir. Yerel belirtiler: Sokulan, ısırılan, temas eden yerde kızarıklık, şişlik, gerginlik, ağrı ve kaşıntı Genel belirtiler: - Vücut ısısının yükselmesi (ateş), - Tüm vücutta kızarıklık, döküntü, kaşıntı, - Solunum sıkıntısı, hızlı ve zayıf atan nabız, - Baş ağrısı, kulak çınlaması, - Halsizlik, kendinden geçme, gelişen bilinç kaybı, şok, ölüm. Zehir, vücuda bilerek (kasti) veya bilinmeden(kazara), dört yoldan alınabilir: 1-Sindirim 2-Solunum 3-Deri 4-Kan yoluyla SİNDİRİM YOLU ZEHİRLENMELERİ Ağız yoluyla alınan her türlü zehir etkisi yapan maddelerle meydana gelirler; bayat besinler, ilaçlar, alkol, koroziv (yakıcı, tahriş edici) maddeler ya da alerjik etki yapan maddeler vb. İlkyardım: Eğer zehrin alınması üzerinden henüz 30 dakika geçmemişse, o zaman kusturulur. KUSTURMAK İÇİN: Tercih edilen kişinin kendi parmağı ile küçük dilini dolayısıyla da öğürme refleksini uyararak kusmasını sağlamaktır, 1

- Sıcağa yakın ılık su içirerek de kusturma sağlanabilir (kişi bardağı kendisi tutarak içmelidir! başkası tarafından içirilmemelidir!). KUSTURULMAYACAK DURUMLAR: Asit veya bazik madde (korozif madde) içeren sıvılar içilmişse, Petrol ürünleri içilmişse, Bilinci kapalı ise. * Kusturulduktan sonra soğuk veya sıcak olmayan su içirilir, kusturulmayacak durumlarda da yine su içirilir. * Hastaneye götürülür, özellikle korozif madde içmiş kişilerin mutlaka hastane tedavisine gereksinimleri vardır: * Ne yapılacağına karar verilemeyen durumlarda mutlaka ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ aranmalıdır. Merkez aranmadan önce aşağıdaki bilgiler toplanmalıdır: - Zehirlenme ne ile meydana geldi, kutu veya prospektüs varsa yanınızda olmalı, - Kutudaki / şişedeki miktar ne kadar kalmış, daha önce ne kadarmış, çevreye saçılmış mı? - Zehir ne zaman alınmış, hastanın durumu nasıl? BESİN ZEHİRLENMELERİ: Bakteri veya bakteri salgıları (toksinler) ile oluşan zehirlenmelerdir. Bulantı-kusma, kramp şeklinde karın ağrısı ve ishal (diyare) ile seyrederler. Bunlar: SALMONELLA: Kontamine (enfeksiyonla bulaşmış) et, süt ve yumurta ile bulaşır. Yendikten 12-24 saat sonra ani bulantı-kusma, karın ağrısı, ishal ile kendini gösterir. Tedavi: Herhangi bir tedavisi yoktur. 2-3 günde kendiliğinden geçer. Antibiyotik verilmez. * Aşırı ishal ve kusmaya bağlı olarak dehidratasyon gelişmişse içecek şeyler verilerek kaybedilen sıvı yerine konur. * Yemek hazırlanırken kapların temiz olmasına dikkat edilir ve iyi pişirilirse salmonella enfeksiyonu önlenebilir. STAFİLOKOK: En sık rastlanan besin zehirlenmesidir. Karbonhidratlı, sütlü ve şekerli yiyeceklerin yenilmesi sonucu görülür. Örneğin: muhallebi, dondurma, mayonez gibi. Yendikten 2-6 saat sonra bulantı-kusma ile kendini gösterir (ishal nadiren görülür). Tedavi: Herhangi bir tedavisi yoktur. 4-6 saatte kendiliğinden geçer. Önlenebilmesi için; özellikle sütlü tatlılar ve kaynatılmadan pişirilen yemekler hazırlandıktan sonra uzun süre, fırında veya ısıtma tepsilerinde bekletilmemelidir. CLOSTRİDİUM PERFRİNGENS: Büyük miktarda hazırlanan yiyeceklerin oda ısısında, etkisiz buharda bekletilmesi veya yeterince soğuk ortamda muhafaza edilmemesi sonucunda ürer. Veya mikroorganizmanın bulaştığı balıklarla hastalık ortaya çıkar. Yendikten 8-10 saat sonra bulantı, karında kramp şeklinde ağrı ve ishal ile kendini gösterir. Tedavi: 24 saate kadar kendiliğinden iyileşir. Dehidratasyon kontrol altına alınır, hastaya, daha öncede bahsedildiği gibi bol sıvı şeyler içirilir ve bu arada tuz ve elektrolit kaybını yerine koymak için de bir bardak suya bir miktar tuz ve yemek karbonatı konarak içirilir. Ya da bu amaçla kola, tuzlu ayran, meyve suları, maden suyu içirilebilir. Mümkün olduğunca tüm sıvı kaybı bu içeceklerle karşılanmayıp suyla desteklenmelidir. İYİ YIKANMAMIŞ, YEMEK KAZINTISI KALMIŞ KAPLAR GENELLİKLE BESİN ZEHİRLENMESİNE YOL AÇAN EN ÖNEMLİ FAKTÖRDÜR. Cl. BOTULİNUM ( BOTULİSMUS ): Genelllikle iyi konservelenmemiş yiyeceklerin yenilmesi sonucu görülen en tehlikeli (hatta ölümcül) olan besin zehirlenmesidir. Yenildikten 24 saat sonra belirtiler görülebilir. İshal görülmez, kabızlık (konstipasyon) olabilir. Botulismusta, sinirlerden kaslara giden uyarılar engellenmekte ve bunun sonucunda şiddetli halsizlik, paralizi (kuvvet kaybı) ve ölüm görülebilmektedir. Belirtileri: - Ağız ve boğaz kuru ve ağrılıdır, - Kişi gözlerini odaklamada zorluk çeker (çift görme, bulanık görme olabilir) - Bitkinlik, yutma ve konuşma güçlüğü -Halsizlik veya kuvvet kaybı - Göz hareketlerinde kısıtlılık, göz bebeklerinde genişleme - Solunum kaslarında paralizi, solunum güçlüğü 2

- Konuşamama, başın ön kısmında hissedilen baş ağrısı İlkyardım: ABC kontrol edilir ve devamlılığı sağlanır. Olanak varsa oksijen verilir Gerekiyorsa suni solunum yapılır. Acilen hastaneye götürülmelidir. Mutlaka antitoksin yapılması gerekir. DEHİDRATASYON: Aşırı kusma ve ishal sonucu, vücuttan fazla miktarda sıvı ve elektrolit kaybı olur. Buna bağlı olarak cilt, dudaklar ve dil kurur. Cildin kuruluğunu anlamak üzere el üzerindeki deri, baş parmak ve işaret parmağı arasında tutulur, bırakıldığında deri hemen eski halini alıyorsa o zaman sorun yoktur, eğer eski halini alma süresi uzuyorsa, o zaman fazla miktarda sıvı kaybı vardır ve hemen tedavi edilmezse hipovolemik şok gelişebilir. SOLUNUM YOLU ZEHİRLENMELERİ: Tüp gaz, egzoz gazı (karbonmonoksit), duman ve diğer zehirli gazların solunması sonucunda görülür. Özellikle renksiz ve kokusuz zehirli gazlarla meydana gelen zehirlenmelerde kişide görülen belirtilerin saptanması hayat kurtaracaktır. Belirtileri: Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, kendinden geçme, bulantı-kusma, deride renk değişimi. İlkyardım: Öncelikle kaynak kapatılır, havalandırma sağlanır, kişi temiz havaya çıkartılır. * Yüzüne su serpilebilir, kolları açılıp kapatılabilir, * Gerekiyorsa suni solunum ve kalp masajı yapılır. Mutlaka hastaneye götürülür. DERİ YOLU ZEHİRLENMELERİ: Kremler, tozlar, sıvılar ile temas sonucu, ya da ısırma, sokma, enjeksiyon ile meydana gelir. Etkilenme durumuna göre yerel veya genel belirtiler görülebilir. İlkyardım: Etken madde krem veya toz şeklindeyse, bol akan su ile yıkanır; yara varsa üzeri steril gazlı bezle kapatılır. Yerel belirtiler giderek yayılıyor ve genel belirtiler görülüyorsa, kişi derhal bir sağlık kuruluşuna götürülür. (Kişide gelişmekte olan alerjik şoka karşı sağlık kuruluşunda semptomatik tedavi uygulanmalıdır, aksi halde kişi kaybedilebilir. Hastaneye götürürken bilinç kapanırsa koma pozisyonu verilir veya ABC nin devamlılığı sağlanır.) Kedi ve Köpek Isırmaları: KUDUZ tehlikesi vardır. Bu gibi durumlarda ısırılan yer ilk önce bol su ile sabunlanıp köpürtülerek en az 5 dakika yıkanır. Aşı yaptırılır. Mümkünse hayvan gözetim altında tutulur, eğer 10 gün içinde ölürse aşıya devam edilir, 10 günü geçmesine rağmen hayvan ölmemişse, aşıya gerek yoktur. Hayvan bulunamamışsa, aşı mutlaka yaptırılmalıdır. Yılan Sokması: İki derin diş izi yılanın zehirli olduğunu gösterir. Bu durumda sokulan yerin altından ve üstünden venöz turnike yapılarak, zehrin dolaşıma katılımı yavaşlatılır. Ağzında yara ve çürük dişi olmayan bir kişi yara yerinden zehri emip tükürebilir. Organ hareketsiz halde ve sarkıtılarak tutulur. Kişi mümkün olduğunca sakin tutulmaya çalışılmalıdır. Hastaneye götürülmelidir ve tetanos aşısı yaptırılmalıdır. VENÖZ TURNİKE: Enli kumaş veya kravat, yılanın soktuğu yerin hemen altından ve üstünden bağlanır. Ancak dolaşım engellenmeyecek şekilde bağlanmalıdır. Bunun için bacakta ise ayak, kolda ise el parmaklarına bakılır morarma varsa, hemen gevşetilir. Akrep Sokması: Sokulan yere amonyak veya su ile bulamaç yapılmış yemek karbonatı sürülebilir. Venöz turnike uygulanabilir. Hastaneye götürülmelidir. Arı Sokması: Sabunlu su ile yıkanabilir veya antiseptik ile silinebilir. İğne çıkarılabilecek durumdaysa cımbızla çıkarılır aksi halde, zorlanmaz. Yerel belirtiler genel belirtilere dönüşüyorsa, vakit kaybedilmeden hastaneye götürülmelidir. Deniz Kestanesi Batması: Bu durumda organ (genelde ayak), yanmayacak şekilde dayanabileceği kadar (45 C) sıcak su içine daldırılarak, 20-30 dakika (ağrı dininceye) kadar bekletilir. Sıcak dikeni eritir. Denizanası Teması: Denizanası ve deniz şakayıklarının nematokist denilen vantuzlarındaki çengellerle cilde tutunurlar, bunların zarar verilmeden uzaklaştırılması için: önce alkol (ya da sirke veya deniz suyu) ile yıkanır, sonra üzerine pudra ekilir, varsa çiğ et konarak yumuşatılır ve bıçağın tersi veya tahta çubukla deriden sıyrılır. Ya da o kısım doğrudan musluk suyu ile yıkanabilir; tatlı su vantuzları patlatacağından kişi rahatlayacaktır. DİKKATİNİZE:Yurt dışında böcek sokmaları nedeniyle anaflaktik şok dediğimiz alerjinin ağır seyrettiği kişilerde bu seyri hafifletmek üzere yanlarında taşıyabilecekleri alerji kutusu (kiti, seti) vardır. 3

Hekim tarafından önerilen ve yapabilme eğitimini alan kişiler, böcek soktuğunda, hemen enjektördeki hazır ilacı kendileri yaparak ve hapı alarak durumlarının kötüleşmesini önleyebiliyorlar. ETANOL, METANOL, ETİLEN GLİKOL, IZOPROPİL ALKOL ZEHİRLENMELERİNDE KLİNİK VE TEDAVİ PRENSİPLERİ Akut Toksisite Etkileri SSS depresyonu (doza bağımlı) Duyarsızlık, anestezi, narkoz Koma, solunum yetmezliği ve ölüm Asidoz, elektrolit bozuklukları GİS rahatsızlıkları ve kanama Ethanol buharı SSS depresyonu ve göz ile üst hava yolları irritasyonu yapar. Plasentayı geçer, yeni doğanın akut intoksikasyonu veya teratojenik etkilere yol açar. Kronik Toksisite Etkileri Bağımlılık Malnutrisyon Nörolojik etkiler (amnezi, demans, somnolans) Kardiyak miyopati Hepatotoksite GİS kanama Özefagial varis, pankreatit Deriye tekrarlayan maruziyeti ciltte kuruluğa neden olur. OKÜLER ETKİLER Kromatopsi, Göz hareketlerin bozulması; Diplopi, nistagmus, görme netliği ve performansı azalır, Nadir etkiler; Akut zehirlenmede geçici körlük, Ambliyopi, Fetal alkol sendromu; Pitozis, strabismus, miyopi, amblyopi, optik disk solukluğu. KARDİOVASKÜLER ETKİLER a) Atrial fibrilasyon ve atriovetriküler blok, b) Belirgin miktarda alkol alımında varyant anjina yaşamış hastalarda göğüs ağrısı, c) Kronik yüklü kullanımda ani kardiyak yetmezlik, aritmiler, subklinik sol ventrikül disfonksiyonu ve diğer morfolojik değişiklikler. KARDİYOMİYOPATİ Geç Etkiler (Klinik Devre) : Ventriküler genişleme ve sol ventrikül yetmezliği ile birlikte kardiomegali. EKG anormallikleri: Dal blokları, Sol ventrikül iletiminde gecikme, R dalgasında bozulma, Atrial fibrilasyon Kalp sesleri azalır, ventriküler S 3 gallop, nabızda zayıflama, diastolik basınç yavaş yavaş artar. Sistemik emboli, KKY, ani ölüm. Yağlı depositler, myocardial lif kaybı ve dejenerasyon. 4

SOLUNUM SİSTEMİNE ETKİLERİ Solunum depresyonu, solunum yetmezliği Pneumonitis ve pulmoner ödem Cheyne Stokes Solunumu: komadaki hastada olabilir. Hipoventilasyon Hiperventilasyon Ethanol buharı, farenjit ve astmanın alevlenmesine neden olabilir Hipoxi NÖROLOJİK SİSTEME ETKİLERİ AKUT : Konfüzyon, ataxi, emosyonel labilite Perseküsyon ve duyu bozuklukları Baş dönmesi atakları SSS depresyonu ve koma Çocuklarda hipoglisemiye bağlı kasılma atakları Çocuklarda letharji ve hipotoni NÖROLOJİK SİSTEME ETKİLERİ KRONİK : Wernicke ensefalopatisi Korsakof psikozu Bağımlılık, yoksunluk Kronik serebellar sendrom Periferal nöropati YOKSUNLUK: Delirium tremens Titreklik ve kasılmalar GİS ETKİLERİ Bulantı, kusma, GİS kanaması, abdominal ağrı Diare Tükrükteki isoamylase a bağlı olarak nonpankreatik hiperamylasemi ASİD-BAZ : Laktik asidoz ve ketoasidoz Artmış Osmolal gaplı metabolik asidoz. ENDOKRİN : Hipoglisemi Hiperglisemi Hiperamilazemi, lipid metabolizması değişiklikleri. Adrenal Hipercortism KARSİNOJENİTE : Özefagus ve karaciğer karsinomları TEDAVİ GASTRİK LAVAJ SIVI-ELEKTROLİT TEDAVİSİ GLUCOSE THİAMİNE NALOXANE 5

HEMODİALİZ TOKSİSİTE DOZU %95-99 luk etanol den 1 ml/kg alımda Kan düzeyi 100-150 mg/dl İntoksikasyon: 150-300 mg/dl, Ölüm: Yetişkin : 5-6 gr/kg Çocuk : 3 gr/kg Etanolün Tahmini Kan Seviyesi Cp = D / Vd D: Etanol dozu (gr) Vd: Dağılım Hacmi (L) Vd = 0.53 x vücut ağırlığı (kg) D = proof / 2 x alınan miktar (ml) x 0.789 Kan Ethanol İntoksikasyon Miktarı Düzeyi 700 mg / dl Potansiyel olarak lethal. Bilinç kaybı, refleks azalması, respiratuar yetmezlik 400 mg / dl Şiddetli zehirlenme: Hipotermi, hipoglisemi, kas kontrolünde bozulma, kasılma nöbetleri 300 mg / dl Orta-şiddetli: Konuşma ve görme bozukluğu, duyu kaybı 200 mg / dl Orta : Sendeleyerek yürüme, bulantı kusma, mental konfüzyon 150 mg / dl Yasal intox-sınırı : Düşünce sürecinde bozulma 100 mg / dl Hafif-orta : Reaksiyon zamanı yavaşlar. Duyu yeteneği değişir. Araba sürme bozulur. 50 mg / dl Hafif : İnhibisyon azalır, sessiz incoordinasyon Metanol Zehirlenmesi 6-12 saatlik latent peryod olabilir: Non spesifik halsizlik, Baş ağrısı, kusma, Abdominal ağrı, Visüel değişiklikler Tedavi edilmeyen hastalarda: Koma, Metabolik asidoz, Solunum arresti, Dolaşım sisteminde kollaps En sık kalıcı sekel :Optik nöropati, körlük, Parkinson,Toxik ensefalopati, Polinöropati GÖZ ETKİLERİ GEÇİCİ ANORMALLİKLER : Çift görme, görme bulanıklığı, Renk saptamada değişiklikler, Vizüel alanda daralmalar, Göz arkasında spot noktalar, Görme keskinliğinde azalma, Nistagmus EŞ ZAMANLI GEÇİCİ OKÜLER DEFEKTLER : Peripapiller ödem Optik disk hiperemisi Pupiller ışık reaksiyonunda bozulma Santral scotomota KALICI DEFEKTLER : Optik disk solukluğu Retinal arteriollerde daralma, sertleşme Pupiller ışık reaksiyonunda bozulma Görme keskinliğinde azalma Santral scotomota Optik sinir lif demetlerinde defektler Optik atrofi ve körlük 6

CVS Fatal zehirlenmelerde belirgin bradikardi, Cardiak yetmezlik, Hipotansiyon NÖROLOJİK SİSTEM Extrapiramidal bozukluklar, Cerebellar infarktlar, Cerebeller hemoraji, Nöropati, Optik atrofi, Cerebrovasküler bozukluk, Opistotonus GİS ETKİLERİ : Bulantı, Kusma, Abdominal ağrı, Anorexia, Diare (% 10), Şiddetli kanstipasyon ve obstipasyon, Akut nekrotizan Pankreatitis GÜS ETKİLERİ : Akut Renal yetmezlik Hematüri ASİD-BAZ : Geniş anyon gaplı metabolik asidoz klasiktir. Asidoz 18-24 saat hatta daha fazla (48 saat) gecikebilir. TEDAVİ NÖBETLERİN TEDAVİSİ : DİAZEPAM : Maximum verilme oranı : 5 mg / dakika Yetişkin : 5-10 mg başlangıçta. Çocuk : 0.2-05 mg / kg LORAZEPAM : Maximum oran : 2 mg / dk iv Yetişkin : 2-8 mg Çocuk : 0,05-0.1 mg / kg PHENOBARBİTAL: Yükleme: 600-1200 mg iv 25-50 mg/dk Devam: 120-240 mg (20 dk) Ped.Yükleme: 15-20 mg/kg Ped.Devam: 5-10 mg/kg PHENYTOIN: Yükleme: 15-18mg/kg (0.5mg/kg) Devam: 100mg (6-8 saatte bir) Ped.Yükleme: 15-20mg/kg Ped.Devam: 1.5mg/kg(30 dk.da bir) ANTİDOTAL TEDAVİ Etanol Tedavisi Etanol endikasyonları : Anyon gap metabolik asidoz + Metanol anamnezi, Peak kan metanol düzeyinin 20 mg / dl den büyük olması, Metanol alımı hikayesi olan semptomatik hasta olması ETANOL DOZU Yükleme İV 8-10 ml / kg, % 10 luk etanol, Oral 0.8-1 ml / kg % 95 lik etanol İdame Kan etanol düzeyi 100 mg / dl de tutulmalı. 7

İhtiyaç duyulan total etanol : Ortalama 110 mg / kg / saat Kronik içici 154 mg / kg / saat Alkol kullanmayan 66 mg / kg / saat % 10 luk etanol ortalama : 1.4 ml/kg/hr kronik : 2.0 ml/kg/hr non alkolik : 0.8 ml/kg/hr %40 lık etanol ortalama kronik non alkolik : 0.3 ml/kg/hr : 0.4 ml/kg/hr : 0.2 ml/kg/hr %95 lik etanol ortalama : 0.15 ml/kg/hr kronik : 0.2 ml/kg/hr non alkolik : 0.1 ml/kg/hr Dializ Sırasında Etanol Dozu % 10 luk etanol ortalama : 3,3 ml/kg/hr kronik : 3,9 ml/kg/hr non alkolik : 2,7 ml/kg/hr %40 lık etanol ortalama kronik non alkolik %95 lik etanol ortalama kronik non alkolik : 0.7 ml/kg/hr : 0.8 ml/kg/hr : 0.6 ml/kg/hr : 0.36 ml/kg/hr : 0.4 ml/kg/hr : 0.3 ml/kg/hr Metanol 10 mg / dl altına düşmesi, Format kan konsantrasyonu 1.2 mg / dl altına düşmesi, Metanol indüklü asidoz, klinik, elektrolit anormallikler, serum amilaz ve osmolal gap ın düzelmesi. FOMEPİZOL TEDAVİSİ Yükleme dozu: 15 mg / kg İdame başlangıç dozu: 10 mg / kg (12 saatte bir 4 doz) İdame devam dozu: 15 mg / kg (12 saat aralıklarla) Kan metanol düzeyi > 30 mg / dl 8

Konvensiyonel terapiye rağmen şiddetli asid baz ve sıvı elektrolit anormallikleri Renal yetmezlik, Vizüel semptomlar. TOKSİSİTE ARALIĞI Şiddetli toksisite: 0,25 ml / kg Ölümler: 0,50 ml / kg Fatal kan düzeyi: 40 mg / dl Etilen Glikol Zehirlenmesi Klinik Etkileri EVRE I NÖROLOJİK: 0,5-12 saat Sarhoşluk ve öfori, bulantı, kusma, metabolik asidoz, SSS depresyonu, koma, hipotoni, hiporefleksi Kasılma nöbetleri ve meningismus (nadir) EVRE II KARDİYOPULMONER: 12-24 saat Taşikardi ve Hipertansiyon, hiperventilasyon ve hipoksi, Konjestif kalp yetmezliği, ARDS EVRE III RENAL: 24-72 saat Oliguri, Akut Tubuler Nekroz Renal yetmezlik ve anüri İdrarda kalsiyum oxalat kristalleri Hematüri ve proteinüri ANTİDOTAL TEDAVİ Endikasyonları : Plazma etilen glikol düzeyi 20 mg / dl üzerinde, EG zehirlenmesine ait kuvvetli hikaye ve şu kriterlerin en az ikisi, İdrarda oxalat kristalleri, Arteriel ph 7.3 den küçük, Serum HCO 3 20 meq/l den az, Osmolal gap 10 mosm /L den fazla HEMODİALİZ Endikasyonları : Kan EG düzeyi > 30-50 mg / dl Belirgin metabolik asidoz (ph < 7.25) Şiddetli sıvı elektrolit anormallikleri Renal yetmezlik İzopropil Alkol Zehirlenmesi KLİNİK BULGULAR * Flushing * Taşikardi * Baş ağrısı * Huzursuzluk * Halüsinasyon * Duyu kaybı * Dispne * Bulantı * SSS depresyonu * Koma Şiddetli Zehirlenmeler * Solunum Depresyonu * Hipotansiyon * Bradikardi * Hipotermi * Derin Koma Komplikasyonlar *Renal Yetmezlik, Nitrojen retansiyonu, Ödem 9

Laboratuvar * Serum aseton konsantrasyonu (30 dk-1 saat) * İdrar aseton konsantrasyonu (3 saat) * Osmolar gap artışı * Metabolik asidoz genellikle yoktur, sadece ketonemi ve ketonüri vardır. Tedavi * Gastrik lavaj * Hipotansiyon tedavisi * Hemodiyaliz BASİT BOĞUCU GAZLARLA ZEHİRLENMELER Basit boğucu gazlar solunan atmosferde Oksijenin yerini alarak neden oldukları hipoksi ile zehirlenmeye yol açarlar. BASİT BOĞUCU GAZLAR: Asetile, Argon, Butan, Karbondioksit, Etan, Etilen, Helyum, LPG, Metan, Neon,Nitrojen, Propan, Propilen, Hidrojen KAYNAKLAR : Zamklar, Temizlik maddeleri, Aseton, Saç spreyleri,deodorantlar, Yangın söndürücü ajanlar, Çakmak yakıtları, Aerosollerin içeriğindeki uçucu solventler, Volkanik gazlar KLİNİK ETKİLER Evre І :Oksijen saturasyonu %9, Gece görüşü azalır Evre ΙΙ : Oksijen satürasyonu %82-90, Solunumda artış, Nabız hızlanır, Gece görüşü azalır, Performansta azalma Evre ΙΙΙ: Oksijen saturasyonu, % 64-82, Hava açlığı, Bitkinlik, Tünel görüşü, Baş dönmesi, Baş ağrısı, Kavgacılık, öfori, Hiperventilasyon, Ekstremitelerde uyuşukluk ve karıncalanma, Yargıda zayıflama, Hafıza kaybı, Siyanoz EVRE IV: Oksijen saturasyonu % 60-70 veya altında,yargı ve koordinasyonda bozulma Bilinç kaybı SİSTEM BULGULARI : Vital Bulgular,Takipne, Taşikardi, Hipotansiyon, Apne, Göz Bulguları: Gece görüşünde azalma, Görme alanında kayıplar (Tünel Görüşü), Geçici körlük İntraokuler basınç artışı Midriyazis, Sarı görüş,retinal hücre hasarı Kardiyovasküler Sistem Bulguları: Taşikardi, Aritmi, Ani Ölüm, Myokardiyal infarkt, Solunum Sistemi Bulguları, Hiperventilasyon, Siyanoz, Bronkokonstriksiyon, Solunum depresyonu, Apne, Pulmoner ödem, Pulmoner infiltrasyon Nörolojik Bulgular : CNS Etkileri, Baş ağrısı, Baş dönmesi, Öfori, Konuşma bozukluğu Mental konfüzyon, Nöropati, Konvülsiyon, Serebral Ödem, Hafıza kaybı, Koordinasyon güçlüğü, Koma GİS : Bulantı-Kusma Asit-Baz : Respiratuvar alkaloz, Metabolik asidoz, Hiperkapni Dermatolojik : Frostbite injur, Kimyasal yanıklar Kas-İskelet : Rabdomiyolizis Gebelikteki Etkileri Hidrosefali : Gestasyonun 27. haftasında yanlışlıkla Butan gazına maruz kalan annenin termde doğan bebeğinde hidrosefali görülmüştür. Anne hipoksemisi boyunca hipoksik kalan fetusda masif beyin doku nekrozu gelişmiştir. TEDAVİ Toksik atmosferden uzaklaştırılmalı, %100 nemlendirilmiş oksijen, Semptomatik tedavi Pulmoner ödem tedavisi,konvülsiyon Tedavisi : Benzodiazepinle fenobarbital,hiperbarik Oksijen Göz : Oda ısısındaki % 0,9 salin veya su ile en az 15 dakika yıkanır 10

Dermal : Tekrar ısıtma, Narkotik analjezikler, Yara bakımı, Tetanoz proflaksisi Laboratuvar : Arterial Kan Gazı KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMESi Mesleki Risk Grupları 1. İtfaiyeciler 2. Araba tamircileri 3. Madenciler 4. Çelik endüstrisinde çalışanlar 5. Propan yakıtlı araçları kullanan işçiler 6. Kazan dairesinde çalışanlar TOKSİKOLOJİK MEKANİZMA : Hipoksi, Sitokrom oksidaz inhibisyonu,lipid peroksidasyon KLİNİK ETKİLERİ : Hafif toksisite,temporal veya frontal zonklayıcı baş ağrısı, Yorgunluk, Hareket halinde dispne Baş dönmesi, Orta Derece Toksisite:Ciddi baş ağrısı, Baş dönmesi, Bulantı-kusma, Senkop,Taşikardi ve Takipne, Bradikardi ve Bradipne, Flushing, siyanoz, Dikkatte azalma, düşünme ve yargıda güçlük, Ataksi, hallüsinasyonlar, Görmede bulanıklık, kulaklarda çınlama, Kardyiovasküler toksisite Ciddi Toksisite : Senkop, Konvülzyonlar, Konfüzyon, oryantasyon bozukluğu, Fekal inkontinans,ventriküler disritmiler, Kardiyorespiratuvar depresyon, Pulmoner ödem Solunum yetmezliği, Stupor, bilinç kaybı, koma, kollaps ve ölüm Geç Dönem Etkileri :Akinetik mutism, Parkinsonizm, Apraksi, agnozi, Görme bozukluğu, kortikal körlük, Amnezi, Depresyon, demans, Psikoz, paralizi, inkontinans, Kore, periferik nöropati, Kişilik değişiklikleri, şiddet, sinirlilik görülebilir. LABORATUVAR: COHb seviyesi, EKG, Elektrolit, kan şekeri, CPK, Miyoglobin, BUN, kreatinin, LDH, Amilaz, SGOT, SGPT, Arteriel kan gazı, CT-MR-EEG-Nöropsikometrik test TEDAVİ :Hasta zehirlendiği ortamdan uzaklaştırılmalı,oksijen, damar yolu açılmalıdır. BESİN ZEHİRLENMELERİ Besinler; enterik ateş (tifo, paratifo), bruselloz ve kolera gibi bir çok ve/veya gastrointestinal sistem (GİS) infeksiyonlarının bulaşmasında temel yolu oluştururlar. Besin zehirlenmeleri (BZ) tanımı içerisinde tüm infeksiyöz ya da non-infeksiyöz nedenlerle oluşan hastalıklar, Mikroorganizma ya da toksinlerin bulaştığı besinlerin yenmesi içilmesi ile gelişen ve çoğunlukla GİS semptomları ile seyreden hastalıklar, Ayrıca mantar, deniz ürünleri ve ağır metal zehirlenmeleri yer almaktadır. Bakteriyel nedenler, tüm besin zehirlenmelerinin % 60 90 ından sorumludur. Ülkeden ülkeye, yöreden yöreye büyük değişiklikler göstermekle birlikte, özellikle yaz aylarında infeksiyon hastalıkları polikliniklerine başvuran hastaların büyük bir miktarını oluşturan hastalıklardır. Besin zehirlenmeleri kısa inkübasyon süreli (en çok 2-3 gün) hastalıklardır. ETYOLOJİ : İki farklı yaklaşımla sınıflayabiliriz. A.Gelişim mekanizmalarına göre besin zehirlenmeleri : 1.Mikroorganizma toksini bulaşmış besinlerin yenmesi ile gelişenler: 1. Staphylococcus aureus B.Z. 2. Bacillus cereus (emetik formda) B.Z. 3. Clostridium botulinum B.Z. 2. Besin ile alınan mikroorganizmanın organizmada toksin üretmesi ile gelişenler : 1. Clostridium perfringens B.Z. 2. Vibrio cholerae infeksiyonu (kolera) 3. Enterotoksijenik Escherichia coli (ETEC) B.Z. 4. Bacillus cereus (ishal formunda) B.Z. 3. Barsak duvarına invazyon ile karakterize olan infeksiyonlar : 1. Shigella infeksiyonları (basilli dizanteri) 2. Non-tifoidal salmonella infeksiyonları 11

3. Campylobacter infeksiyonları 4. Enterohemorajik Escherichia coli (EHEC) infeksiyonları 5. Enteroinvaziv Escherichia coli (EIEC) infeksiyonları 6. Yersinia enterocolitica infeksiyonları 7. Vibrio parahaemolyticus infeksiyonları 4. Barsak epitelinin dökülmesine yol açan infeksiyonlar : 1. Virüs nedenli (Norwalk virus, v.d.) B.Z. 2. Enteropatojen Escherichia coli (EPEC) B.Z. 5. Non-infeksiyöz nedenler : 1. Mantar zehirlenmeleri (Amanita muscarina, Amanita phalloides, v.d.) 2. Solanin zehirlenmeleri 3. Balık zehirlenmeleri, Deniz kabuklularına bağlı zehirlenmeler, Ağır metal zehirlenmeleri B) Semptomlara göre sınıflama : 1. Bulantı, kusma, epigastrik ağrı ile seyredenler :Staphylococcus aureus B.Z, Bacillus cereus (emetik formda) B.Z., Ağır metal zehirlenmeleri 2. Sık, çok sulu ve fazla volümde dışkılama (enterit) ile seyredenler :Clostridium perfringens B.Z., Vibrio cholerae infeksiyonu (kolera), Enterotoksijenik Escherichia coli (ETEC) B.Z., Bacillus cereus (ishal formunda) B.Z, Enteropatojen Escherichia coli (EPEC) B.Z., Virüs nedenli B.Z. (Norwalk virus, v.d.) 3. Yüksek ateş ; çok sık, az volümlü, mukuslu, kanlı-kansız dışkılama ile seyredenler :Shigella infeksiyonları Non-tifoidal salmonella infeksiyonları, Campylobacter infeksiyonları, Yersinia enterocolitica infeksiyonları, Vibrio parahaemolyticus infeksiyonları, Enterohemorajik Escherichia coli (EHEC) infeksiyonları, Enteroinvaziv Escherichia coli (EIEC) infeksiyonları 4. Nörolojik semptomlarla seyreden, GİS semptomları silik tablolar :Clostridium botulinum B.Z. (Botulizm) Solanin zehirlenmesi, Balık zehirlenmeleri, Deniz kabukluları ile zehirlenme, Mantar zehirlenmeleri BULANTI, KUSMA, EPİGASTRİK AĞRI İLE SEYREDEN BESİN ZEHİRLENMELERİ Staphylococcus aureus besin zehirlenmesi : Toplumda %10-40, hastanede ise %70 burun ve farinks portörü bulunur. S.aureus un salgıladığı enterotoksinler sonucu meydana gelir.. Isıya dayanıklı bir toksindir. İnkübasyon süresi 1-6 saattir. Nazal ve nazofarinks S.aureus portörü olan ve gıda ile uğraşan kişilerin kontamine ettiği jambon, salam, kremalı pasta, dondurma ve mayonez gibi proteinden zengin besinlerin yenmesi ile oluşur. Besinin görünüm ve kokusu normaldir. Şiddetli epigastrik ağrı, bulantı ve kusma vardır. Ateş görülmez. Tanı :Hastanın kusmuk ve dışkısında veya şüpheli besin maddesinde kültür yapılması,kesin tanı için bu materyallerde RIA ve ELISA ile enterotoksin varlığının gösterilmesi gerekir. Tedavi: Kendiliğinden iyileşir. Özgül sağaltım gerekmez. Bacillus cereus (emetik form) besin zehirlenmesi: Isıya duyarlı ve dirençli olmak üzere iki ayrı enterotoksini ile iki farklı klinik tabloda besin zehirlenmesine yol açar. Isıya dayanıklı toksinle meydana gelen emetik formda toksin bekletilmiş besinlerde oluşur ve besinlerle birlikte alınır. Haşlanmış veya kavrulmuş pirincin oda ısısında bekletilip yenilmesi sonucu gelişir. İnkübasyon süresi 1-6 saattir. Sıklıkla bulantı ve kusma gözlenir. Tanı: Şüpheli besin ve dışkıda Bacillus cereus üretilebilir. Toksin araştırılması için ticari kitler kullanılabilir. Tedavi: Klinik semptomlara yönelik destekleyici tedavi yapılır AĞIR METAL ZEHİRLENMELERİ Besinlerin; teneke, adi emaye yada demir içerikli galvanizlenmiş kaplarda depolanması başlıca nedendir Özellikle asidik yiyeceklerin ve karbonatlı içeceklerin çinko, demir, bakır, kadmiyum gibi metalleri içeren kaplar ve şişelerde saklanması sonucu gelişir 12

Gastrik irritasyon ile 1 saat içinde bulantı, kusma, karın ağrısı, ağızda metalik tat, adele ağrıları görülür Kadmiyum zehirlenmesinde hipersalivasyon vardır. Genellikle semptomlar kendiliğinden ve kısa sürede kaybolur SIK, ÇOK SULU VE FAZLA VOLÜMDE DIŞKILAMA (ENTERİT) İLE SEYREDENLER Clostridium perfringens besin zehirlenmesi: Normal popülasyonun dışkı florasında %2-6 oranında bulunurken, uzun süre hastanede veya bakım evlerinde yatma sonucu bu oran %15-30 gibi artar. Clostridium perfringens tip A ile meydana gelmektedir. Zehirlenmeye neden olan toksin ısıya dayanıksız bir enterotoksindir. İnkübasyon periyodu 8-24 saattir. Sorumlu gıda türleri daha çok et ve et sularıdır. Genellikle sulu diyare ile karakterizedir. Olguların yarıdan fazlasında epigastrik ağrı vardır. Tanı: Şüpheli yiyecek ve dışkı kültürleri tanıda yol göstericidir. Kesin tanı dışkıda toksinin gösterilmesi ile olur. Bu amaçla ELISA ve RIA yöntemleri kullanılır Tedavi: Destekleyici tedavi yapılır 12-24 saat sonra kendiliğinden düzelir. VİBRİO CHOLERAE İNFEKSİYONU V.cholerae nın tek konakçısı insandır. Bulaş; Kolera vibrionlarının herhangi bir şekilde içme ve kullanım sularına, gıdalara bulaşması sonucu oral yoldan olur. Bulaş da sokakta satılan gıda ve soğuk içeceklerinde rolü vardır. Patogenezden sorumlu olan bakterinin ekzotoksinidir. Bakteri müsinaz salgısı ile mukoza bariyerini aşar, barsak epiteline adheren faktörü ile tutunur ve kolonize olur. İnkübasyon süresi birkaç saat-birkaç (1-3) gündür. Klinikte pirinç suyu görünümünde ishal, bulantı, öğürtü olmaksızın durdurulamayan kusma ve dehidratasyona ait bulgular vardır. Tanı: Özgül tanısı kolera vibrionunun dışkı mikroskobisinde gösterilmesi. Kültürde üretilmesi ile konur Tedavi: En önemlisi sıvı elektrolit dengesinin sağlanmasıdır. Antimikrobiyal tedavinin ishal süresini kısalttığı gözlenmiştir. Bu amaçla doksisiklin yada kinolonlar kullanılır. Enterotoksijenik Escherichia coli (ETEC) Besin Zehirlenmesi : Hastalık tablosu tamamen mikroorganizmanın ısıya duyarlı (labiltoksin=lti) ve ısıya dirençli (Stabil toksin=st) toksinleri ile oluşmaktadır ETEC e bağlı ishaller turist=seyahat ishali olarak bilinir. Çeşitli besin maddelerinin kontamine olması sonucu oral-fekal yol ile bulaşırlar. İnkübasyon periyodu 12-72 saattir. ETEC de ani sulu diyare, ciddi olgularda koleraya benzer kramp tarzında karın ağrısı vardır. Ateş, bulantı ve kusma görülmez. Tablo 2-4 günde düzelir. ETEC in kesin tanısı için enterotoksin varlığının gösterilmesi gerekir. Bunun için doku kültürü, DNA prob ve ELISA yöntemleri kullanılır. BACİLLUS CEREUS (İSHAL FORMU) BESİN ZEHİRLENMESİ Bulaş; iyi pişmemiş etler ve sebzelerle olmaktadır. Spor ile kontamine yiyecekteki bakterinin vücut içindeyken üremesi ve zaman içinde ısıya duyarlı entorotoksin üretmesi ile gelişir.inkübasyon süresi emetik forma göre daha uzundur (8-16 saattir). Başlıca semptomlar ishal ve kramp tarzında karın ağrısıdır. Tablo 1-2 günde düzelir.ors (oral rehidratasyon sıvısı) replasmanı dışında ek bir sağaltım gerektirmez. Enteropatojenik E. coli (EPEC) besin zehirlenmesi: 1. Daha sıklıkla dört aylıktan küçük infantlarda endemik ishallere neden olur 2. Bakteri incebarsak villus epitel hücrelerine yapışır ve fonksiyonlarını bozar (yapış-boz mekanizması) 3. İnkübasyon süresi 24-48 saattir 4. Hastalık; irritabilite, iştahsızlık gibi sinsi belirtilerle başlar 5. Kusma ve ateş genellikle görülmez 6. İshal sulu olup sarı-yeşil renktedir 7. Dışkı; kan, mukus ve lökosit içermez 8. Hastalık hızlı seyir göstererek dehidratasyon, siyanoz, asidoz ve şoka neden olabilir 9. Tedavisiz olgularda mortalite yüksektir (%25-40) 13

Norwalk virus ve diğer viruslere bağlı besin zehirlenmesi: 1. Son yıllarda insidansı artmıştır. 2. Başlıca deniz ürünleri ve kontamine sularla bulaşır.inkübasyon süresi 1-3 gündür 3. Başlıca semptomlar; bulantı, kusma, sulu ishal, kramp tarzında karın ağrısı, baş ağrısı, hafif ateş, halsizliktir 4. Genellikle 2-9 günde kendiliğinden düzelir. Şiddetli olgularda bizmut subsalisilat kullanılabilir. YÜKSEK ATEŞ; ÇOK SIK, AZ VOLÜMLÜ, MUKUSLU, KANLI-KANSIZ DIŞKILAMA İLE SEYREDENLER SHİGELLA İNFEKSİYONU:(BASİLLİ DİZANTERİ, ŞİGELLOZ) 1. Şigelloz küçük çocuk hastalığıdır (<10 yaş) 2. Bulaşta mekanik taşıyıcılık esastır 3. Kolon epitelini invaze ederek inflamasyona neden olur 4. Kendini sınırlayan bir infeksiyondur. İnkübasyon periyodu 2-5 gündür 5. Klinikte halsizlik, karın ağrısı, sulu ishal vardır. Daha sonra dışkı kanlı ve mukuslu hal alır. Tenesmus görülür. Dışkı sulu ve şekilsizdir 6. Lökositoz ve nötrofili çoğu olguda saptanır.lökositoz bulunmasa da lökosit formülünde sola kayma tipiktir. Hastalık 5-7 gün sürer Tanı:Dışkının makroskobik, mikroskobik ve bakteriyolojik incelenmeleri ile konur. Direk mikroskobide dışkıda bol miktarda BK ve KK bulunur. Kesin tanı dışkı kültüründe etken mikroorganizmanın izolasyonu ile olur Tedavi:Destekleyici tedavi, Antimikrobiyal tedavinin ishal ve dışkı ile bakteri atılım süresini azalttığı görülmüştür. Bu amaçla daha çok florokinolonlar tercih edilir. ENTEROİNVAZİV ESCHERİCHİA COLİ (EIEC) İNFEKSİYONLARI 1. En önemli özellikleri invazyon proteinin yapımını kodlayan büyük bir plazmid taşırlar 2. Şigelloza çok benzer klinik tablo oluştururlar. 2-3 günlük inkübasyon periyodu vardır 3. Ani başlayan ateş, sulu ishal ve tipik dizanteri tablosu kliniğe hakimdir 4. Tanıda EIEC nin invazyon özelliği ile ilgili olarak SERENY testi gereklidir 5. Ciddi olgularda kısa süreli kinolon tedavisi önerilmektedir NON-TİFOİDAL SALMONELLA İNFEKSİYONLARI 1. Non-tifoidal Salmonellalar insanlara özgü bakteriler değilse de insanlara gerek B.Z.leri içinde, gerekse salmonelloz tabloları içinde en sık karşılaşılan klinik formdur. 2. Oral yoldan alınan bakterinin barsağa tutunması ve penetrasyonu, sekretuar yanıt, inflamasyon, doku nekrozu ve makrofaj içinde üremesi patogenezde önemlidir 3. Esasen hayvanlarda infeksiyona yol açar. Bunların kontamine çıkartıları yada dokuları ile sonuçta iyi pişmemiş çiğ et, süt, yumurta gibi besinlerle insanlara bulaşır. İnkübasyon periyodu 6-24 saattir. 4. Klinikte üşüme, yüksek ateş, bulantı, kusma baş ağrısı,karın ağrısı ve ishal görülür 5. Dışkı genelde pis kokuludur. Hastalık genellikle 4-7 günde iyileşir Tanı: 1. Dışkı kültüründe bakteri izolasyonu ile konur. Çoğunlukla dışkı mikroskobik olarak kanlıdır 2. Lökosit sayısı kanda değişmezken dışkıda artmıştır Tedavi: 1. Basit Salmonella gastroenteritlerinde antimikrobiyal tedavi genellikle gereksizdir 2. Spontan düzelmenin olmadığı durumlarda, immunsuprese hastalarda, ağır ishallerde yüksek ateşle seyreden olgularda ve altta yatan başka bir hastalık durumunda antimikrobiyal tedavi gereklidir. Bu amaçla yetişkin grubunda florokinolonlar, çocukluk çağında ise 3. Kuşak sefalosporinler tercih edilir CAMPYLOBACTER İNFEKSİYONLARI 1. Bu infeksiyon grubu dünyada oldukça yaygın olan bir zoonozdur. Koyun, sığır, kümes hayvanlarının florasında bulunurlar 2. İnfeksiyonun meydana gelmesinde inokulum miktarı ve konak bağışıklık durumu önemlidir 14

3. İnsanlara iyi pişmemiş tavuk, hayvan çıkartıları ile kontamine yemekler, su ve süt ürünleri ile bulaşmaktadır. Nadiren hasta insanlardan temas yolu ile de bulaş olabilir 4. İnkübasyon periyodu 12-24 saattir 5. Yaz aylarında olgu sayısında artış gözlenir 6. Ateş, baş ağrısı, halsizlik, diyare, kramp tarzında karın ağrısı, sulu kanlı ve mukuslu ishal klinikte görülen belli başlı semptomlardır. Tablo 5-7 günde düzelir Tanı: 1. Rutin dışkı kültürü özel olarak araştırılmadıkça yardımcı olmaz. 2. 2 önemli tür olan C. jejuni ve C.coli yi saptamak üzere oligonükleotid problar geliştirilmiştir 3. Tedavi: 4. Sıvı elektrolit replasmanı tedavinin ana basamağını oluşturur. 5. Yüksek ateş, kanlı ishal ve dışkılama sayısının 8 den fazla olduğu vakalarda antimikrobiyal tedaviye ihtiyaç vardır. Bu amaçla makrolidler yada kinolonlar kullanılır YERSİNİA ENTEROCOLİTİCA İNFEKSİYONLARI 1. Kuzey Avrupa ülkelerinde sık görülür. Bir zoonozdur. Doğal rezervuarı domuz, sığır gibi büyük baş hayvanlardır. Kış aylarında ve 5 yaş altı çocuklarda daha fazla görülür 2. Bulaş da et ve süt ürünleri önemlidir. İnkübasyon periyodu uzundur. (16-48 sa.) 3. Bakterinin en önemli özelliği +4 0 C de ürüyebilmesidir. Bu nedenle kontamine et, süt gibi besinler buzdolabında saklansa da bulaş önlenemez 4. Terminal ileumda ülseratif lezyonlar, peyer plaklarında nekroz ve mezenterik lenfadenopati görülür 5. İshal ve mezenterik lenfadenit yapar. Ciddi olgularda rektal kanama ve ileum perforasyonu görülebilir 6. Reiter sendromu, eritema nodozum, glomerülonefrit, Henoch Schönlein Purpası, miyokardit, perikardit gibi klinik tablolara yol açabilir.hastalık 10-14 gün sürebilmektedir Tanı: Dışkı kültürü yapılabilir Tedavi:Tedavide kinolonlar, sefalosporinler,aminoglikozidler kullanılabilir VİBRİO PARAHAEMOLYTİCUS İNFEKSİYONLARI 1. Japonya bu infeksiyonun en fazla görüldüğü ülkedir. Sadece hemolizin salgılayan kökenleri patojeniktir 2. Özellikle deniz mevsiminde, yaz aylarında sık görülür 3. İnfeksiyon yengeç, istiridye, midye, karides gibi kabuklu deniz hayvanları ve balıkların iyi pişirilmeden yenmesi ile oluşur İnkübasyon periyodu 16-48 saattir 4. Bulantı, kusma, karın ağrısı, sulu ishal ve ateş vardır. Tablo 2-10 günde düzelebilmektedir Tanı: Dışkıda ve şüpheli besin maddesinde etken bakteri izole edilebilir Tedavi: Klinik semptomlara yönelik tedavi yapılır. ENTEROHEMORAJİK ESCHERİCHİA COLİ (EHEC) İNFEKSİYONLARI 1. Sığırlar mikroorganizmanın başlıca rezervuarlarıdır. Etken kolon mukozosına tutunur 2. Bakteri shiga benzeri bir stotoksin salgılar. Sitotoksin lamina propria tabakası içinde lokal endotelyal hasara, mikroanjipatik hemolize ve bunun sonucunda renal fonksiyon bozukluğuna yol açar 3. Kontamine et ve hayvansal ürünlerle bulaştığı bilinmektedir 4. Çoğunlukla ateş olmaksızın ciddi karın ağrısı ve kanlı ishal vardır 5. Kolonda yama tarzında ödem ve hemoroji saptanır 6. Olguların %70-95 i 1-5 günde iyileşirken daha çok çocuklardan oluşan %5-30 olguda hemolitik üremik sendrom gelişir. Tanı: Hemorojik kolite neden olan EHEC kökenlerinin çoğu O157: H7 serotipine ait olduğundan bunun araştırılması tanı için önemlidir. Tedavi: Klinik semptomlara yönelik tedavi yapılır. Antimikrobiyal tedavi tartışmalıdır. 15

ZEHİRLENMEYE NEDEN OLAN GIDALAR KAYISI ÇEKİRDEĞİ Prunus amygdalus var. amara (Acı badem) isimli bitkinin tohumlarıdır. Akdeniz bölgesinde bol bulunur. Meyvalar sonbaharda toplanır.tohumlar ezilince karakteristik bir koku duyulur.bir badem tohumunda 1mg HCN vardır. KLİNİK ETKİLER:Semptomlar ilk 30 dk-2 sa içerisinde gelişir. Bulantı, kusma, diyare ve epigastrik ağrı, Hipotansiyon ve kardiyovasküler kollaps, Dispne, siyanoz, Başağrısı, başdönmesi, oryantasyon bozukluğu, irritabilite, letarji, stupor, areflexi, konvülzyon, senkop, Metabolik ve laktik asidoz KRONİK KULLANIM Spastik parezi: Spastik yürüme, parapleji, impotans, spastik mesane ve konstipasyon Tropikal ataksik polinöropati: Optik atrofi, sağırlık, ataksik yürüme ve duyu kaybı LABORATUVAR:Serum siyanür seviyesinin tespiti, Arteriyel kan gazları takibi, Serum laktat seviyesinin ölçülmesi, Hemoglobin ve methemoglobin konsantrasyonu bakılması, Venöz O2 basıncı veya O2 satürasyonunun artması önemli, Kiraz kırmızısı kan rengi görülmesi TOKSİSİTE SINIRI 100 gr şeftali çekirdeği : 88 mg HCN 100 gr kayısı çekirdeği : 8.9 mg HCN 100 gr zerdali : 217 mg HCN 500 mg amygdalin : 30 mg HCN TEDAVİ: Gastrik lavaj ve aktif kömür,o2 tedavisi, Semptomatik ve destekleyici tedavi, ACIBAL(GRAYANOTOXİN) Özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde rastlanır. Rhododendron (orman gülü) türlerinde bulunur, R.panticum ve R.luteum türleri yaygındır. Balözü toplayan arılar vasıtasıyla bala karışmaktadır. KLİNİK BULGULAR: Semptomlar ilk 30-120dk içerisinde görülür. Ağız ve çevresinde yanma, his kaybı, bulantı, kusma,hipotansiyon, bradikardi, aşırı terleme, konvülzyon, konfüzyon, koma, geçici körlük LABORATUVAR: Balın mikroskobik incelemesi ile Rhododendron lara ait polenlerin tespiti.grayanotoksin lerin İTK( İnce Tabaka Kromotografi ) ile analizi. Kloroform, su veya metanol ile hazırlanan ekstre İTK ile incelenir Vanilin-Perklorik asit reaktifi püskürtülerek renklendirilir TOKSİSİTE SINIRI: 50-75ml kontamine balın yenmesi semptomların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir TEDAVİ: Genellikle ilk 24 saatte spontan düzelme görülür.gastrik lavaj ve aktif kömür, Semptomatik ve destekleyici tedavi yapılır. BALIK ZEHİRLENMESİ Genellikle Scombridae ailesinden ton ve uskumru balıklarının yenmesiyle oluşur. Zehirlenmeye neden olan balığın kokusu ve görünüşü normal olabilir. Ayrıca akut toksisite hafif ekşimsi veya acı tadı olan balık yenmesinden sonra ortaya çıkar. KLİNİK BULGULAR: Semptomlar genellikle ilk 30-60 dk içerisinde ortaya çıkar. Klinik bulgulara neden olan balıktaki serbest histidindir. Histamin benzeri semptomlar ön plandadır. Flushing, ürtiker, zonklayıcı tipte başağrısı. Bulantı, kusma, baş dönmesi. Bronkospazm, hipotansiyon oluşabilir. LABORATUVAR: Rutin laboratuvar testlerinin tanıda önemi yoktur Kan histamin seviyesi yükselebilmekle birlikte klinik olarak faydalı değildir. TOKSİSİTE SINIRI:Zehirlenmeye neden olan 100 gr balıktaki 100 mg histamin miktarıdır. Histamin miktarlarına göre ortaya çıkan semptomlar şu şekildedir: 8-40 mg Hafif semptomlar, 40 mg ve üzeri Orta derecede semptomlar, 100 mg ve üzeri Ciddi semptomlar TEDAVİ: Genellikle 3-36 sa sonra spontan iyileşme görülür.antihistaminik uygulamasına çok çabuk cevap verilmektedir. H2 blokörler, semptomatik ve destekleyici tedavi ISPANAK ZEHİRLENMESİ Ispanak yenmesine bağlı olarak nitrit zehirlenmeleri görülebilir. Zehirlenme ıspanak yüksek düzeyde nitrat içerdiği takdirde gelişir. Nitrit zehirlenmesi ıspanaktaki nitratın ağız boşluğu ve mide içinde bakteriler tarafından nitritlere dönüşümü ile gerçekleşir. Genellikle ıspanak pişirildikten sonra 1-2 gün bekletilerek yendiği durumlarda görülmektedir 16

KLİNİK BULGULAR: Semptomlar ilk birkaç saat içinde görülür. İnfantlar en duyarlı yaş grubunu oluşturur. Bulantı, kusma, başağrısı, Siyanoz, taşikardi, hipotansiyon, takipne, Methemoglobinemi nedeniyle bilinç kaybı, konvülzyon, disritmiler, şok gelişebilmektedir. LABORATUVAR: Dispne, siyanoz gibi solunum sistemiyle ilgili semptomlarda methemoglobin konsantrasyonu ve arteriyel kan gazları ölçülmelidir. İskemiye ait bulguların varlığında ECG ve kardiyak monütarizasyon yapılmalıdır. TOKSİSİTE SINIRI: Minimal toksik doz oldukça değişkendir. Toksisitenin ciddiyeti klinik bulgularla değerlendirilir. İnfantlara verilecek ıspanak en fazla 300mg/kg nitrat içermelidir TEDAVİ: Temel prensip hipotansiyon, konvülzyon ve methemoglobinin düzeltilmesidir.kusturma ve aktif kömür, Semptomatik ve destekleyici tedavi, Exchange transfüzyon, Hiperbarik O2 KÜLTÜR MANTARI Kültür mantarının uygun şartlarda muhafaza edilmemesi sonucu ortaya çıkan klinik tabloya ptomaine intoksikasyonu adı verilir.bunun sonucu stafilokoksik besin zehirlenme tablosu meydana gelir. Semptomlar genellikle ilk 1-6 sa içinde ortaya çıkar. Şiddetli bulantı, kusma, abdominal ağrı ve diyare görülmektedir TANI VE TEDAVİ: Tanıda; mantar, dışkı,ve kusma materyallerinin kültürü yapılabilirsede hastalar ilk 24 sa içerisinde spontan iyileştiğinden rutin olarak gerek yoktur. Tedavide; rehidratasyon önemlidir. Bunun yanısıra antiemetikler ve antidiyareyikler verilebilir EVLERDE BULUNAN TEMİZLİK VE DİĞER AMAÇLAR İÇİN KULLANILAN KİMYASAL MADDELERi Temizlik amacıyla evlerde kullanılan kimyasal maddeleri yapıları ve buna bağlı olarak oluşturabilecekleri toksisite yönünden şu şekilde sınıflayabiliriz : A- Deterjanlar, sabunlar, şampuanlar, aşındırıcılar B- Yumuşatıcılar C- Parlatıcılar (bulaşık makinası parlatıcısı gibi) D- Kostikler : Kireç çözücüler, Yağ çözücüler (Fırın temizleyicileri gibi),tuvalet temizleyiciler Lavabo açıcılar E- Ağartıcılar DETERJANLAR, SABUNLAR, ŞAMPUANLAR Bu gruba giren maddeler non-iyonik ya da anyonik yüzey aktif maddelerdir. Non-iyonik yüzeyaktifler : Yağ alkollerinin etilen oksit ile kondensasyonu sonucu oluşan ürünlerdir. Alkil etoksilat, Alkil fenoksi poli etoksi etanol, Polietilen glikol stearat gibi Anyonik yüzeyaktifler : Yağ asitlerinin sodyum, potasyum ve amonyum tuzlarıdır.alkil sodyum sülfat, Alkil sodyum sülfonat, Dioktil sodyum sülfosüksinat,lineer alkil benzen sülfonat Klinik Etkiler :Bulantı, kusma, diyare. Nadiren dehidratasyon, elektrolit anomalileri, hipokloremik alkaloz, metabolik asidoz.. Aspirasyonu halinde üst solunum yollarında ödem ve solunum sıkıntısı. Düşük oranda fosfat içeren deterjanlar (bulaşık makinası deterjanları) daha alkali yapıda oldukları için ağız ve özofagus yanıklarına neden olurlar. Göz maruziyetinde sadece geçici irritasyon söz konusudur. Kalıcı hasar yapmazlar. Fosfat içerenler göze irritandır. Deterjan üretiminde çalışanlarda meslek hastalığı olarak öksürük, soluk almakta güçlük, göğüs hırlaması ve sıkışma hissi gibi bulgularla astım gelişmektedir. Deri maruziyetinde, sürekli deterjan kullananlarda deride kuruma ve irritasyon söz konusudur. Alerjik kontakt-dermatit ve egzama gelişir. Sabunlu lavmanın rektal irritasyon ve nadiren de anaflaksiye neden olduğu tesbit edilmiştir. 15 aylık bir kız çocuğu çamaşır makinası deterjanı (fosfat içermeyen) inhalasyonu nedeniyle maruziyetten 6 gün sonra trakeal obstrüksiyon sonucunda ex- olmuştur. Bulaşık makinalarında kullanılan deterjanlar; sodyum karbonat, sodyum silikat ve sodyum tripolifosfat gibi maddelerin ilavesiyle daha alkali hale getirilmiş deterjanlardır. Bunlar katı granül veya sıvı şekilde olabilir. PH ları 10.5-13 arasındadır. Yakıcı özelliktedir. Bu nedenle gastrointestiral sistemde yanıklara neden olabilirler. 17

Oral maruziyette oluşabilecek bulguları kısaca özetlersek şunları söyleyebiliriz: El sabunları : Kusma ve hafif diyareye, El bulaşık deterjanları : Kusma ve diyareye, Bulaşık makinası deterjanları : Orta şiddetli ve ciddi yanıklara neden olurlar. TEDAVİ : Temel tedavi prensibi oral alımlarda oral dilüsyon esasına dayanır. Hastaya 120-240 cl kadar su veya süt içirilmelidir. Aktif kömür tedavisi gereksizdir. Göze bulaşması halinde bol su ile en az 15 dakika yıkanmalıdır. B- YUMUŞATICILAR Bu gruba giren maddeler quaterner amonyum yapısında bileşikler olup katyonik deterjanlardır. Katyonik deterjanlar anyonik ve non-iyoniklere nazaran çok daha toksik maddelerdir. % 7,5 un üzerindeki konsantrasyonlarda ağız, farenks ve özofagusta yanıklara neden olurlar. Klinik Etkiler Bulantı, kusma, diyare, dermal nekroz, dermatit, hipotansiyon, metabolik asidoz, SSSD, koma, konvüzyonlar, hepatik nekroz, methemoglobinemi, pulmoner ödem, bronkospazm hatta solunum paralizine bağlı hasta kaybedilebilir. Göze maruziyette % 0,1 lik konsantrasyonlarda hiçbir etki görülmezken % 10 luk solusyonlarda ciddi korneal hasar görülür. Tedavi Koroziv etki ve muhtemel SSSD açısından gastrik lavaj ve kusturma önerilmemektedir. Anyonik ve non-iyoniklerin aksine erken dönemde aktif kömür kullanımı yararlıdır. (Aktif kömür dozu : Erişkin ve adolesanlar için 25-100 g, çocuklar için 25-50 g, yeni doğan ve 1 yaş altı için 1 g / kg dir. 120-240 cl su ve sütle dilüsyon uygulanır. Konvüzyonlar için benzodiazepin verilir. El ve göz temasında en az 15 dakika yıkanmalıdır. Ağrı kesici verilebilir.erişkinlerde fatal doz 1-3 gram arasıdır. 1. Zayıf irritanlar : Göze, ağıza, burun ve boğaza irritandırlar. 2. Kuvvetli irritanlar : Göze, ağıza, burun, boğaza ve deriye irritandırlar. 3. Korozivler : Şiddetli yanıklara neden olurlar.kalıcı hasar yaparlar. Buharları zararlıdır. İrritanlar maddeler mukoz membranlarda enflamasyon ve ödeme neden olurlar. Hiperemi ve ağrı olur. Koroziv maddeler doku hasarı ve hücre kaybına neden olurlar. Inhalasyonla Maruziyet Halinde : Baş ağrısı, Burun akıntısı, Öksürük, Nefes darlığı, Göğüs ağrısı, Bronkospaz, Üst solunum yollarında ödem, Pulmoner ödem görülür. Hasta açık havada tutulmalı. Gerekirse oksijen verilmeli, ventilasyon sağlanmalıdır. Bronşit ve pnömoni açısından hasta muayene edilmelidir. Oral Maruziyet Halinde : Kusturulmamalı, gastrik lavaj yapılmamalı. Kusmayı indükleyebileceği ihtimali. düşünülerek aktif kömür verilmemelidir. 120-240 ml. Su veya sütle dilüsyon uygulanmalıdır. KOSTİK MADDELER: Kireç çözücüler (NaOH), Yağ çözücüler (NaOH), Lavabo açıcılar (NaOH, KOH), Tuvalet temizleyiciler (H 2 SO 4, HCl), Fırın temizleyiciler (NaOH), Bunlar kuvvetli alkali ve asit özellikteki maddelerdir. Temas ettikleri dokuda ciddi hasara neden olurlar. GIS de ciddi yanıklara hatta perforasyonlara, gözde ve ciltte ciddi yanıklara neden olurlar. H 2 SO 4 Sülfürik asit :Sülfürik asit % 10 un altındaki konsantrasyonlarda deri, göz, burun, mukoz membranlar, solunum sistemi ve gastrointestinal sisteme irritan maddelerdir. İnhalasyonu halinde burunda boğazda gıdıklanma, öksürük, bronkospazm, dispne pulmoner ödem yapabilir. Ani dolaşım kollapsı, özafogal ödem nedeniyle hastalar kaybedilebilir. Oral alımlardan kanamalar, nekroz, gastro-intestinal sistemde perforasyonlar olabilir. Gecikmiş etkiler arasında hemoraji, striktür ve fistül mevcuttur. Dermal maruziyette şiddetli hatta ölümcül yanıklara neden olur. Göz maruziyetinde düşük konsantrasyonlarda irritasyon, lakrimasyon, konjonktivit oluşur. Yüksek konsantrasyonlarda göze sıçraması halinde korneal yanıklar, görme kaybı ve göz küresinin delinmesi söz konusu olabilir. Uzun süreli hipotansiyon sonucu böbrek yetmezliği, Metabolik asidoz, Lökositoz gibi komplikasyonlar gelişebilir. 18

Tedavi Su ve sütle derhal dilüe edilir. İpeka vermek kontrendikedir. Ufak ve esnek nazogastrik veya orogastrik tüp ile lavaj yapılır. Özellikle intihar amacıyla alımlarda, bulantı, sekresyon ve stridoru olan çocuklarda ilk 24 saat içinde endoskopi endikasyonu mevcuttur. Steroid uygulaması tartışmaladır. İlk 24 saat içinde GIS kanaması veya perforasyon bulgusu olmaksızın steroid kullanılabilir. Bu arada perforasyon ve enfeksiyon mevcutsa steroid yanında antibiyotik tedavisine başlanır. Cerrahi müdahaleyi gerektiren durumlar da olabilir. NaOH Sodyum Hidroksit:Koroziv alkali yapıdadır. Ph 11,5 ve üzerinde ciddi özofagus hasarı yapar. Oral alımlarda stridor, kusma, hipersalivasyon ve karın ağrısı ile birlikte ciddi özafagus yanıklarına sebep olur. Gecikmiş olarak GIS te fistül ve striktürler ve özofagal karsinomaya rastlanır. İnhalasyonu halinde üst solunum yollarında ödem, solunum yetmezliği, pulmoner ödem ve pnömoni gelişir. Göz maruziyetinde ciddi konjonktival irritasyon, korneal epitel defektleri, limbal iskemi, kalıcı görme kaybı, perforasyonlar söz konusudur.şiddetli GIS kanaması ve nekroz mevcutsa hipotansiyon ve taşikardi gelişir. Tedavi : Sülfürik asit tedavisiyle aynıdır. NH 4 Amonyaklı Bileşikler :Evlerde kullanılan temizlik maddelerinin bir kısmında % 3-10 oranında amonyak bulunmaktadır. Bu amonyaklı bileşikler göz ve üst solunum yollarına irritan maddelerdir. Oral alımlarda dudaklarda, ağızda, yemek borusunda yanıklara neden olurlar. E- AĞARTICILAR: Sodyum hipoklorit yani çamaşır suyu % 3-6 (genellikle % 5,4) arası değişen konsantrasyonlarda evlerde yaygın olarak kullanılan bir temizlik maddesidir. Konsantrasyonu ve maruziyet süresine göre hafif irritan ya da koroziv etkili olabilir. Sodyum hipoklorit bir asit veya amonyak ile birleşiğinde klor ve kloramin gazı açığa çıkar. Mukoz nembranlarda ve solunum sisteminde irritasyon olur. Aspirasyon pnömonisi, glottis ödemi, pulmoner ödem olur. Pulmoner hasara sekonder olarak letharji gelişir. Fazla miktarlarda maruziyette hematemez, hipernatremi ve hiperkloremi olur. Tedavi : Kusturma ve GL kontrendikedir.ağızdan dilüsyon yapılır. 120-240 ml. su veya süt içirilir. 5 mg / kg ve üstü dozlarda alımlara, hipersalivasyonu, disfaji ve ağrısı olan hastalarda özofagoskopi endikedir. TERMOMETRE CİVASI Termometre içinde bulunan civa organik veya inorganik karakterli olmayıp elemental yani metal yapılı civadır. GI fistül veya enflamasyon olmaksızın oral alımlarda akut toksisite oluşturmaz. İnhalasyon sonucunda advers reaksiyonlar gelişir. Pnömoni, bronşiolit, pulmoner ödem ve ölümlere rastlanır. SSS bulguları, renal hasar, jinjivit ve stomatit gelişebilir. Ayrıca ilk birkaç saat içinde inhalasyon sonucu halsizlik, üşüme, ağızda metalik tat, bulantı, kusma, karın ağrısı, diyare, baş ağrısı, görme bozuklukları, dispre, öksürük ve göğüste daralma hissi gibi bulgular görülür. KRONİK inhalasyon bulguları : (Bu sanayide çalışan işçilerde görülür). Kişilik değişiklikleri, halüsinasyonlar, delirium, uykusuzluk, iştah kaybı, irritabilite, baş ağrısı, hafıza kaybı, tat ve koku alma duyularında bozulma, tremorlar, ataksi, abartılı reflexler, paresteziler, aşırı terleme, allerjik dermatit, renal foksiyon bozukluklarıdır. Tedavi : Termometre civasındaki elementel civa miktarı toksik dozun altındadır.yüksek dozlarda şelasyon tedavisi uygulanır. Succimer, Dimerkaprol, penisilamin, BAL gibi şelatörler kullanılır. DİŞ MACUNU: Düşük oranlarda soydumflorid içerir. Flor toksisitesi ancak 5 mg / kg üzerine çıkınca görülür. (Bazı literatürlerde 5-10 mg / kg olarak geçer). Bir tüp macundaki flor miktarı çok düşük olduğu için non-toksik diyebiliriz. KOLONYA: Etil alkol içerir ancak kaçak olarak imal edilenlerde metil alkol bulunabilir ya da tağşişat olarak etil alkol içinde metil alkol bulunabilir. 19

SAAT PİLİ : Genel yapıları açısından : Civa oksit : (-) civa oksit (+) çinko, Manganezdioksit (alkali pil) : (-) manganezdioksit (+) çinko, Gümüş oksit : (-) gümüş oksit (+) çinko, Çinko, Lityum (Lityum bileşikleri içerir). Şayet pil yeni ve sızıntısı yoksa sorun yaratmaz ancak sızıntı varsa içerdiği % 45 lik KOH in lokal alkali koroziv etkisi görülür. KIRTASİYE MALZEMESİ:Kalemler, yağlı boya, sulu boya ve pastel boyalar non- toksik tir. Mürekkep: Etilen glikol ve glikol etherleri içerir. 1 kartuş mürekkep toksik bulguların ortaya çıkması için yeterli miktar değildir. Yüksek miktarlarda SSS depresyonu, renal hasar, hiperventilasyon, hemoliz, metabolik asidoz gelişir. Kırtasiye Tipi Yapıştırıcılar:Genellikle polivinilasetat içerirler ve non-toksiktir. Sanayi Tipi Zamklar :Hidrokarbonlar, Aseton, Etil asetat içerirler. KİBRİT : Kibritlerde toksik madde sodyum klorattır. Sodyum klorat çok güçlü bir oksidasyon ajanıdır. Kloratlar bir metal veya hidrojenin klorat monovalen radikali ile birleşmesinden oluşurlar. Kloratlar boya sanayide, patlayıcıların hazırlanmasında, kibritlerde, kumaş baskı sanayinde, herbisitlerde ve %2-3 gibi düşük konsantrasyonlarda ağız solusyonlarında kullanılır. Potasyum perklorat hipertiroidi tedavisinde kullanılır. Sodyum ve potasyum klorat ağız solusyonlarında, gargara, diş pastası ve medikal losyonların formülasyonunda bulunur. Baryum klorat patlayıcıların ve havai-fişeklerin yapısında bulunur. Çocuklarda toksik doz 20 çöp (330 mg).erişkinlerde 7.5-35 gr arası letal toz olarak tesbit edilmiştir ancak 150 gram aldığı halde tedaviyle düzelen hastalar mevcuttur. Klinik Etkileri : Kloratlar gerek oral gerekse inhalasyon yoluyla toksik maddelerdir. Maruziyet sonucunda hemoliz ve methemoglobinemi ve sekondar olarak da disemine intravasküler koagülasyon gelişir. Hipotansiyon, kalp kasında hasar, Siyanoz, Letharji, koma, konvüzyonlar, Bulantı, kusma, diyare, Karaciğer enzimlerinde yükselme, hepatomegali, sarılık, Akut renal yetmezlik, oligüri, anüri Tedavi 1. Mide lavaji 2. Aktif kömür 3. Klorat iyonunu inaktive etmek üzere sodyum tiyosülfat 4. Sodyum bikarbonatla alkali diürez sağlama 5. Methemoglobinemi için metilen mavisi 6. İnhalasyon yoluyla maruziyet halinde hasta açık havada tutulmalıdır. Gerekirse oksijen verilir. Bronşit ve prönomi yönünden hasta muayene edilmelidir. NİKOTİN : Bir sigaradaki nikotin miktarı 13-30 mg dir. Purolarda 15-40 mg nikotin bulunur. Bir sigaranın içilmesiyle ortaya çıkan toplam dumanda 0,5-2,0 mg, puroda ise toplam 0,2-1,0 mg nikotin bulunur. 1 gr tütün çiğnendiği zaman 2,5 mg nikotin alınabilir hatta bu miktar 8 mg a kadar çıkabilir. Nikotin jikletlerinde tabi tütün bitkisi ekstresi halinde 2 mg nikotin mevcuttur. Klinik Etkiler : Nikotin; oral, inhalasyon, dermal ve nektal yollardan absorbsiyonu bulunan bir maddedir. Bulantı, kusma, karın ağrısı, salivasyonda artma, konfüzyon, ajitasyon, letharji, konvüzyon, koma, hipertansiyon, taşikardi ve takipne görülür. Göz maruziyetinde az dozlarda miyozis, yüksek dozlarda midriyazis, lakrimasyon ve nistagmus görülür. Tedavi : Kusturma, gastrik lavaj, Aktif kömür, Konvüzyonlar için diazem, Hipertansiyon takibi, Alkali ortamda emilimi artacağı için antiasit verilmemelidir. İnhalasyon maruziyetinde hasta açık havaya çıkarılmalı, göz ve deri temasında ise bol bol yıkanmalıdır. Nikotin çok toksit bir maddedir. 2-5 mg toksik bulguların ortaya çıkması için yeterlidir. Erişkinlerde ortalama letal doz 40-60 mg dir. Küçük çocuklarda 1 mg toksik dozdur. NAFTALİN (Paradiklorobenzen): Naftalinin etken maddesi paradiklorobenzen evlerde güve kovucu olarak kullanılmaktadır. Oral alımlarda bulantı, kusma görülür. Diklorobenzen türevleri akut toksisitesi düşük olan maddelerdir. Ancak yüksek dozlarda hepatotoksisitesi mevcuttur. Bir vakada alımdan 4 gün sonra hemolitik anemi, sarılık ve methemoglobiremi görülmüştür. 20