Rehberlik Birimi Ara Dönem Bülteni Ocak 2015 REHBERLİK BİRİMİ ARA DÖNEM BÜLTENİ
Sayın Velimiz, Öğrencimizin 2014-2015 eğitim öğretim yılının 1. döneminin tamamlamasıyla karne heyecanını yaşayacağı bir döneme gelmiş bulunmaktayız. Bu anlamda çocuğun ilk karnesinin ve ailesinin bu karne karşısındaki tutumunun gelecekteki eğitim hayatı üzerinde belirleyici önemi olduğu unutmamamız gerekmektedir. Öğrencimizle karne değerlendirmesi yapılırken karnenin nihai bir başarı göstergesi olmadığı, akademik dönemde bilgilerin öğrenilme derecelerini gösteren bir araç olduğu vurgulanmalıdır. Dolayısıyla önce gösterdiği performansın takdir edildiğinin hissettirilmesi ve bu performansın aynı kalması ve daha iyiye nasıl taşınabileceğiyle ilgili öneriler sunulması gerekmektedir. Çocukların sadece öğrenci olarak değerlendirilmemesi gerekmekte, farklı birçok yönlerinin olduğu kabul edilmelidir. Böyle bir ön kabulle çocuğun başarılarını fark etmek, bunları takdir etmek, öne çıkarmak onun kendine güvenini, motivasyonunu artırır. Kendiyle gururlanmasını sağlar. Unutulmamalıdır ki, sonuç değil süreç önemlidir. Çocuğa tüm geribildirimler, sonuç için değil, içinde bulunduğu süreç için verilmelidir. Bu eğitim öğretim sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasına da olumlu katkı sağlar. Başarısının takdir edilmesi için alınan ödüllerde aşırıya kaçılmamalı; küçük, akademik başarısına yönelik ve bunu geliştirebileceği sembolik hediyeler tercih edilmelidir. Sadece karnede yazılanlar çocuğunuzun bireysel gelişiminin göstergeleri olmayacaktır. Uyumlu çalışma, sorun çözme becerileri, ifade gücü, sosyal beceriler ve arkadaşlık ilişkileri vb. gibi karnede yazmayan fakat sürecin içinde kazanımlarının gerçekleştiği katkılarda söz konusudur. Tatil süresinin öğrenilenlerin unutulmaması için tekrarların yapılacağı ve yeni öğrenmelere hazırlanmak için dinlenmenin sağlanması için değerlendirilmesi gerekmektedir. Okuma ve yazma çalışma pratikleri yapılmaz ise unutulabilir. Tatilde okuması için okuyacağı kitapları seçmesi sağlanabilir. Bu seçim okuma konusunda onu motive edecektir. Gününü program ve plan çerçevesinde daha verimli geçirebileceğini düşünmekteyiz. Her gün sıkılmadan (eğlenmeyi ve dinlenmeyi unutmayarak) yapılacak küçük tekrar çalışmalarının başarısına ilerleyen süreçte olumlu katkısı olacaktır. İlgi ve desteğinizi esirgemediğiniz çocuğunuzun anlayışınız ve sevginizle başarısına katkılarınızın devam edeceği kanısındayız.
ÇOCUKLARA REHBERLİK YAPMAK Çocuklar sınırlı ve katı bir bakış açısına sahiptirler. Başka bir deyişle çocukların at gözlük leri vardır. Sizin baktığınız yöne bakmalarını istediğinizde de, bakar fakat sınırlı bir bakış açısı ile bakar. Sizin sahip olduğunuz geniş bakış açışınıza sahip değillerdir. Sizin baktığınızı gördüğünüz gibi görmeleri mümkün değildir. Çünkü egosantrik düşünce yapısına sahiptirler; yani olaylara sadece kendi açılarından yani ben açısından bakarlar. Yani çocuklar yetişkinlerin yani bizlerin düşündüğü gibi düşünemez. Bizlerin gördüklerini göremezler. Bizlerin öngörüleri var, onların öngörüleri yok. Bizler ileriyi görebiliyoruz, onlar Bizler, onların şu anda yürümekte olduğu yolları yürüdük, yaşantılarımız ve deneyimlerimiz var; fakat onlar hayat denilen bu yolun daha başındalar ve deneyimlemek, keşfetmek istiyorlar. Bizlerin yetişkin ya da ebeveyn olarak yargılarımız, değerlerimiz, beklentilerimiz var. Peki, onlar sizin bu sahip olduklarınıza sahip mi? Sizin istediğiniz gibi düşünebiliyor, görebiliyorlar mı? Beklentilerimizi onların gelişimsel özelliklerine göre mi şekillendiriyoruz? Onları gerçekten tanıyor muyuz? Çocuk yetiştirmenin bir resim yapmak olduğunu düşünürsek eğer, bu resmi kim çiziyor? Ebeveynler mi yoksa çocuk mu? Bu resmi çizmek için kalemi kim tutuyor elinde? Kalemi anne babanın tuttuğunu düşünürsek; yetişkin olarak bizim resmimiz tecrübelerimizden, yaşantılarımızdan kaynaklı çocuğunuzun çizdiğinden daha güzel, daha düzenli, daha şekilli olabilir. İşte bu bizlerin değerlerimizle yarattığımız resim aslında. Acaba çocuğunuzun kendi resmini çizmesi için kalemi eline versek ne olur? Belki beğenmeyeceğiniz birkaç kargacık burgacık çizgi koyar, karalar, siler, düzeltir, bir daha yapar. Bu resme tamamen mi müdahale etmek gerekir yoksa zorlandığı yerlerde ona destek olmak mı gerekir? Müdahale ettiğinizde sizin resminiz, destek olduğunuzda onun kendi çizdiği ve tamamladığı resim mi ortaya çıkar? Müdahaleler, çocuğun kendi resmini ortaya koymaktan alıkoyar. Eğer kendi resminizi çocuğunuzun görebileceği bir yere koyarsanız, bir süre sonra ne olur? Büyük ihtimalle gözlemlediği resmin bir benzerini yapacak fakat içerisinde değişiklikler ya da yenilikler olacaktır. Ama sizin resminizi gözlemlemesine izin vermeden ve ona süre tanımadan kendi resmini tamamlaması mümkün olmayacaktır. Tamamlarsa da kendi resmi olmayacaktır. Sizin değerlerinize, öngörülerinize sahip olabilmesi için çocuğunuza ZAMAN TANIYIN, GÖZLEMLEMESİNE MÜSAADE EDİN VE ONA REHBER OLUN. YOL GÖSTERİCİ OLUN. Çocuğunuzla beraber yüzün, onu sırtınıza alıp yüzmeyin.
CAM TAVAN SENDROMU Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar. Cam fanus metal zemin üzerine koyulur. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı hayat dersi ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel varlığını sürdürmektedir. Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir. Bu pirelerin yaşadıklarına cam tavan sendromu denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır. KEŞFETMEYE YÖNELEN VE DURUMA ÖZGÜ BİREYSEL YÖNTEM GELİŞTİRME ÇABASI İÇERİSİNDE OLAN ÇOCUK, KISITLAMALARLA VE YASAKLARLA KARŞILAŞINCA MERAKI SÖNER VE BAĞIMLI BİREYLERE DÖNÜŞEBİLİR! SINIRLARIMIZ DURUMA VE ÇOCUĞUMUZUN KEŞFETME ÇABALARINA UYGUN OLMALIDIR. DEĞİŞİMİ DOĞRU YÖNETEBİLMESİ İÇİN ONA DESTEK VERİLMELİDİR.
BALTAMIZI BİLEMEK Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş. Bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: Bu nasıl olabilir Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken ise başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne? İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: Ortada bir sır yok.. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir. Çocukların okul hayatlarında daha başarılı, mutlu olmasını ve enerjilerini sürdürmelerini istiyorsak, baltalarını bilemek için kendilerine zaman ayırmalarını sağlamalıyız. Hepinize iyi tatiller.
ATAEL KOLEJİ REHBERLİK BİRİMİ Derya PINARBAŞI, Rehberlik Uzmanı İlay AKTOPRAK, Uzm. Psikolog Adres: Batı Sitesi Mah. 1819. Sok. 7/B 06370 Batıkent / ANKARA Telefon: 0312 566 0 566 www.ataelkoleji.com www.facebook.com/atael KOLEJİ bilgi@ataelkoleji.com ataelkoleji@gmail.com