Gölge Fanzin http://www.golge fanzin.com/forum/



Benzer belgeler
GÖRSEL GÖSTERGEBİLİMSEL ELEŞTİRİ KURAMLARI BAĞLAMINDA FİLM SAHNELERİNE YAKLAŞIM VE ÜLKEMİZDEN SEÇİLEN İKİ ÖRNEK İLE ANALİZ ÇALIŞMASI

KARTVİZİT. Ceren ANADOL tour. tour

TEKNOLOJİ TASARIM DERSİ TANITIM VE PAZARLAMA

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

İletişimin Sınıflandırılması

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ...

1.Fotoğraf, Işıkla Resmetmek ve Fotoğraf Makinesi. 2.Pozlama ve Kontrol Sistemleri. 3.Objektifler ve Görüntü Estetiği. 4.

Fotoğrafta kompozisyon fotoğraf çerçevesinin içine yerleştireceğimiz nesneleri düzenleme anlamına gelir.

Anlambilim ve Edimbilim. Giriş Konuları

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI

Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

DİL ÜRETİMİ ve BEYİN

Algılama üzerinde etkilidir. Hareketi ve yönü belirleyici etki yaratırlar. Ayırma amaçlı. Kalın çizgiler daha etkilidir.

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

İletişim ve İletişim Sürecinde Halkla İlişkiler. Kişilerarası İletişim. Kişisel İlişkiler ve Davranış Geliştirme Süreci

METİN BİLGİSİ. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

TEKNOLOJİ ve TASARIM DERSİ 7. SINIF I. DÖNEM YAZILI-TEST SINAV ÇALIŞMA SORULARI

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI

TELEVİZYON GÖSTERGEBİLİMİ

Tasarım ve İletişim (MMR 512) Ders Detayları

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

TEMEL GRAFİK TASARIM AÇIK-KOYU, IŞIK-GÖLGE

BİLGİSAYAR DESTEKLİ GRAFİK TASARIM

DİL VE İLETİŞİM. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

MAĞAZA İMAJI, MAĞAZA MEMNUNİYETİ VE MAĞAZA SADAKATİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN TÜKETİCİLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZET

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM

3. SINIF 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

İlgili öğrenme faaliyeti ile Bilişim Teknolojileri alanındaki meslekleri tanımış olacaksınız.

O Öğretme-öğrenme sürecinde araçgereçler genellikle öğretimi desteklemek amacıyla kullanılır.

EĞİTİM TEKNOLOJİSİ VE İLETİŞİM

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

Fotoğraf Ders Notları Mustafa Eyriboyun ZKÜ

İZDÜŞÜM PRENSİPLERİ 8X M A 0.14 M A C M 0.06 A X 45. M42 X 1.5-6g 0.1 M B M

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

İÇİNDEKİLER. Önsöz... İçindekiler... Birinci Bölüm İLETİŞİM

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (27 Mart - 12 Mayıs 2017 )

ÜNİTE:1. Reklam Nedir? ÜNİTE:2. Bütünleşik Pazarlama İletişimi ve Reklam ÜNİTE:3. Reklamın İletişim Etkileri ÜNİTE:4. Reklamcılık Sektörü ve Kurumlar

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Bitkilerle Alan Oluşturma -1

Etkinlik Listesi BÖLÜM II İLİŞKİLENDİRME AŞAMASI 67

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (16 Şubat-27 Mart 2015 )

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

ANALİZ. 3 (36 aylık), 4 (48 aylık), 5(60 aylık), 6 (72 aylık), 7(84) yaş grubu,

ANAFİKİR: Kendimizi tanımamız, sorumluluklarımızı yerine getirmemizde

İLETİŞİM KURAMLARI EYLÜL 2016

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS SİNEMADA SEÇME KONULAR RTC Sinemada dağıtım sistemi, sansür, ulusal sinema tezi

SİZİN WEB SİTENİZ BİR TANEDİR!

1.Bireyden Kitleye. 2.Habere İlk Adım: Gazete. 3.Her Yerdeki Ses: Radyo. 4.Düş mü, Gerçek mi?: Sinema. 5.Evdeki Dünya Televizyon

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ. (30 Mart 15 Mayıs 2015)

Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

DERS BİLGİLERİ Ders Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Dersin Yardımcıları Dersin Amacı

elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM

Öğretim Materyali Tasarımı

İLETİŞİM VE İLETİŞİM SÜRECİ PSİKOLOG PSİKOTERAPİST AİLE DANIŞMANI SİBEL CESUR AKYUNAK

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI

PROBLEME DAYALI ÖĞRENME VE SOSYO- KÜLTÜREL DEĞİŞİM: Demokratik Bireyin Biçimlendirilmesi Sorunu

GRT 283 KİTLE İLETİŞİM KURAMLARI. Ha$a 1

PAZARLAMA İLETİŞİMİ (PZL304U)

İÇMİMARİ PROJEDE FİKRİN SUNUM PAFTASINA YANSIMASI

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Şubat- 24 Mart 2017)

Öğretim Tasarım ve Teknolojisi Sistemi - ASSURE Modelİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ

İNS1101 MÜHENDİSLİK ÇİZİMİ. Bingöl Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 2018

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

PERSPEKTİF VE DERiNLiK

SOCIAL MENTALITY AND RESEARCHER THINKERS JOURNAL

Müze eğitiminin amaçları nelerdir?

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

KIRGIZİSTAN TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAMCILIK BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI BİRİNCİ YIL

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

SAĞLIKTA İLETİŞİM DR. İLKER TELLİ SAĞLIK-DER GENEL MERKEZ

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

5. ÜNİTE İZDÜŞÜMÜ VE GÖRÜNÜŞ ÇIKARMA

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ

TEKNİK RESİM. Ders Notları: Doç. Dr. Mehmet Çevik Celal Bayar Üniversitesi. İzdüşümler

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. ( 07 Eylül-16 Ekim 2015 )

Temel Kavramlar Bilgi :

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Yazılı Materyaller. Yazılı Materyaller. Yazılı Materyaller. Yazı boyutu Yazı boyutu. Görsel Araç-Gereç ve Materyaller

Kavram Haritaları ve Ebelikte Kavram Haritalarının Kullanımı. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (26 Mart-04 Mayıs 2018)

TEKNOLOJI VE TASARıM DERSI

EGE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR, TASARIM VE MİMARLIK FAKÜLTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMI BÖLÜMÜ DERS İÇERİĞİ

Transkript:

Gölge Fanzin http://www.golge fanzin.com/forum/ Gösterge Bilimsel Çözümleme http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Yazar: Istırap İçerisindeki Kurb [ Prş Eki 12, 2006 1:43 pm ] Mesaj Başlığı: Gösterge Bilimsel Çözümleme GÖSTERGEBİLİMSEL ÇÖZÜMLEME ÖRNEK ÇÖZÜMLEME: PİRELLİ REKLAMI DİLEK İMANÇER* ZUHAL ÖZEL** İnsanlar arası ilişkilerde sadece konuşulan dil değil, iletişimin her türlü biçimi anlam üretmektedir. Özellikle görsellik içeren iletişim biçimlerinde anlam üretiminin, sözcüklerden daha başarılı oldukları bilinmektedir. Örneğin bir insanın fotoğrafına bakıldığında, o insanın kendisine bakılmış gibi olur. Bu nedenle, göstergebilim görünen görüntünün arkasında yatan anlamların keşfedilmesinde yol göstericidir. Ferdinand de Saussure un dilbilim çalışmalarında göstergeyi, gösteren ve gösterilen olarak tanımlaması göstergebilim temelini oluşturmaktadır. Saussure un bu çalışmaları daha sonraları, edebiyattan antropolojiye, toplumsal tarihe kadar birçok bilimsel alana ışık tutmuştur. Göstergebilimsel çözümlemenin temelinde, okuma davranışı bulunmaktadır. Ancak buradaki okuma davranışı sıradan metin veya görüntü okuma, açık olan anlamı kavrama değildir. Göstergebilimsel okuma daha duyarlı ve yöntemli bir çaba gerektirmektedir. Anlamın düzenlenişi ve eklemlenme biçimi yani içeriğin biçimi göstergebilimsel çözümlemenin inceleme konusuna girmektedir. Göstergebilimsel Çözümleme başlığı altında hazırladığımız bu çalışmada, Pireli reklamını göstergebilimsel açıdan temel unsurlarına ayırıp, anlamın nasıl inşa edildiği ve gerçekte ne anlama geldiği araştırılmıştır. 1. GÖSTERGEBİLİMSEL ÇÖZÜMLEME ÜZERİNE Günümüzde iletişim, insan yaşamının tüm etkinlikleri ile ilgili bir kavramdır, bu nedenle her zaman her yerde var olmaktadır. İletişim toplumsal olmakla birlikte anlamların da paylaşımıdır. http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 1/19

Göstergebilim, bir metnin ya da görüntünün belirgin, apaçık ortada olan anlamını değil, onun anlamının arkasında yatan anlamın keşfedilmesini sağlamaktadır. Göstergebilimin ana konusu olan göstergeler, insanlar arasındaki iletişimi kurmak için sıkça kullanılmaktadır. Kitle iletişim araçlarıyla çok sayıda mesaj yayılmaktadır. İzleyicinin bunları anlamlandırmasında göstergebilimsel çözümleme yöntemleri yol gösterici olmaktadır. Göstergebilim tüm gösterge dizgelerindeki anlamsal katmanların yapısını ortaya çıkarmaya çalışan bir anlambilimdir. Anlamlı bir bütünü çözümlemeyi amaçlayan göstergebilimsel varsayımsal tümdengelimli bir yöntemi benimseyerek bir anlamlama kuramı geliştirmiştir. Göstergebilim, bir anlamlı bütün, örneğin bir yazınsal ya da bilimsel söylem, bir görüntü, bir tiyatro gösterisi, bir müzik yapıtı vb. hangi anlamsal katmanlardan oluşuyorsa, bunu bir üstdil aracılığıyla dizgeleştirerek sunmayı amaçlar. Açıkçası anlamları değil, anlamın eklemleniş biçimini araştırır, anlam üretiminin süreçlerini ortaya çıkarmaya çalışır. Bu nedenle de, içeriğin biçimine yönelik içkin ve yapısal bir anlamlama kuramıdır(1). Göstergebilimsel çözümleme bir okuma edimidir. Ancak buradaki okuma, sıradan ve yaygın okuma anlayışıyla örtüşmez. Yaygın okuma, bir metnin belirgin apaçık, besbelli olan anlamının peşinde koşarken, göstergebilimsel okuma, daha duyarlı ve yöntemli çaba gerektirir. Varolduğu kabul edilen yapıyı araştırarak, bozarak, çözerek yeniden kurma, yeniden yapılandırma eylemidir göstergebilimsel çözümleme (yapıbozma ve yapıyı yeniden kurma). Bu anlamdaki bir okuma ediminde her özgün anlamlı dizge göstergebilimci için kuramsal modeli açısından bilimsel bir buluş kaynağı da olacaktır (2). Her metinin kendine özgü bir yapılanış tarzı vardır. Bu nedenle göstergebilimci her metne farklı yaklaşır. Metin üretim sürecinin özgün olması, çözümleme sürecinin ve çözümleme modelinin de özgün ve yeni olmasına, gelişmesine neden olmaktadır. Göstergebilimci çözümlemesini yüzeyden derine doğru üç aşamada gerçekleştirir. 1 Söylem Çözümlemesi; 2 Anlatı Çözümlemesi; 3 Temel Yapı (Mantıksalanlamsal yapı) Çözümlemesi. Bu üç aşamalı çözümleme süreci (ya da ters yönden bakarsak üretim süreci ), sözdizim ve anlam bileşenlerinin hem yatay (dizimsel ilişkiler) hem de dikey (düzeyler arası ilişkiler) boyutlarındaki eklemlenişine dayanır (3). Göstergebilimci birinci aşamada metindeki kişilerin zaman ve uzam içinde bir dilyetisiyle nasıl düzenlendiğini, söylem aşamasına nasıl gelindiğini dizisel boyutta bir inceleme ile ortaya koyar. İkinci aşamada ise metnin içinde yer alan olay örgülerine göre kişilerin işlevleri tespit edilir. Bu kişilere bağlı eylem, olay ve duyguların düzenleniş tarzı, dizimsel http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 2/19

bir çözümleme ile anlatının nasıl eklemlendiği araştırılır. Son aşamada, söylem ve anlatı aşamasının incelenmesi sonucu, metindeki anlam evrelerinin temellendiği soyut ve mantıksal açıdan, en derin düzeydeki gücül yapıların neler olduğu, görmek ve gösterilmek istenir. Göstergebilimci anlamlama açısından gösteren ve gösterilen arasındaki bağıntıdan çok bu iki öğenin kendi düzlemlerinde kendine özgü eklemleniş biçimi olduğunu ileri sürer. Anlatım düzlemi olan gösterenler ile içerik düzlemi olan gösterilenlerin töz ve biçim olarak ayırımını yapar. Metindeki anlatımın, anlatım düzlemindeki dilbilgisel ve biçimsel düzeni değil, anlamın düzenlenişi ve eklemlenme biçimi yani içeriğin biçimi göstergebilimsel çözümlemenin inceleme konusudur. Göstergebilimsel bir çözümleme yapılmadan önce hazırlanan buna benzer çalışmalar konusunda bilgi edinilir. Çünkü göstergebilimsel çözümleme yapılırken daha önce buna benzer çalışmalar varsa o çalışma ile de bağ kurulabilir. Bu da metinlerarası (Intertextuality) olarak adlandırılmaktadır. Fakat göstergebilimci metni çevreleyen metindışı bilgileri edinmiştir ama bunlara, ancak metin içinde belirirlerse başvurmaktadır (4). Göstergebilimin temel taşı göstergelerdir. Göstergelerin anlamsal işleyişler, göstergebilimin konusunu oluşturmaktadır. Gösterge (Belirti=sign) gösteren ve gösterileni bağlayan ortak bir toplamdı. Yani gösterge fiziksel nesne (gösteren) ile zihinsel ürün (gösterilen) arasındaki bağ ve ilişkidir. Bu bağ, toplumun benimseyip, kabul ettiği kurallar, kodlar tarafından oluşturulur ve semiyolojinin asıl anlatmak istediği bu kodların açıklanması ve anlaşılmasıdır. Göstergelerin çeşitleri, bunların anlam taşıma yolları, insanların onları kullanma biçimleri, içinde göstergelerin düzenlendiği kodları, göstergelerin ve kodların kullanımına bağlı olarak oluşan kültür, göstergesel çözümlemenin araştırma alanına girer. Göstergeler ve onların iletilme biçimlerinin uzun bir tarihi olmasına rağmen, göstergebilimsel çözümlemenin temeli, İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure ve Amerikalı filozof Charles Saunders Peirce e dayanmaktadır. Saussure bir dilbilimci olarak öncelikle dil ile ilgilenmiştir. Buna paralel olarak çoğunlukla göstergelerin diğer göstergelerle olan ilişkileri üzerinde durmuştur. Ona göre, gösterge, bir gösteren ve gösterilenden oluşmaktadır. Peirce, daha çok gösterge ile nesne ilişkisini incelemiştir. Göstergenin mantıksal işlevi üzerinde durmuş, göstergenin nesneler arasındaki mantığı sergilendiği için önemli olduğunu açıklamıştır. http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 3/19

Peirce, göstergelerin üç boyutu olduğunu ileri sürmüştür. Bunlar; ikon (görüntüsel gösterge), belirti (belirtisel gösterge) ve simgedir. Bu üç göstergenin her biri bir gösteren (biçim) ve bir gösterilenden (anlam) oluşmaktadır(5). Peirce ın terimiyle alışkanlık (uzlaşım), iletişim ve anlamlandırmada önemli roller oynamaktadır. Bu gösterge görüntüsel de olsa, onu anlamak için uzlaşım zorunludur. Uzlaşım, göstergelerin toplumsal boyutudur. Peirce ın getirdiği bir başka önemli ayrım da gösterge, yorumlayan ve nesne üçlüsüdür. Bu konuda oluşturduğu modeli şöyle açıklar: Bir gösterge, başka bir şeyin yerine koyulabilme özelliğine ve kapasitesine sahip olan bir şeydir. Gösterge birisine seslenir, yani seslendiği kişinin zihninde denk bir gösterge ya da beklide çok daha gelişmiş bir gösterge yaratır. Yaratılan gösterge, birinci göstergenin yorumlayıcısı olarak nitelendirilebilir. Gösterge gösterdiği nesneyi temsil eder (6). Peirce, ikonu tarif ederken gösteren ve gösterilen arasındaki ilişkinin Saussure un dediği gibi nedensiz olmadığını, ikon ile nesne arasında benzerlik ilişkisinin var olduğunu söyler. Bu benzerlik yorumcu tarafından yaratılmakta ve kullanılmaktadır. 2. Göstergelerin Anlamlandırılması Bir insanın bütün hayatı temelde, içinde yaşadığı dünyayı kavramak, yorumlamak ve anlamlandırmakla geçmektedir. Bir göstereni gördüğümüz veya işittiğimiz zaman, onun gösterileni yani anlamı zihnimizde oluşmaktadır. Böylelikle anlamlama süreci gerçekleşmektedir. Göstergeler, tek başlarına, belli bir anlamı, güçlü bir şekilde işaret edebilirler. Ancak mesajdaki anlamı oluşturan göstergelerin toplamıdır. Anlamlandırma, alıcının bir göstergenin, diğer gösterilenler arasında gerçekten ifade ettiğine inandığı şeydir. Graeme Burton a göre, göstergeye gösteren, bununla beraber olası anlamların her birine gösterilen ve alıcının göstergeye verdiği anlamla da anlamlandırma denir (7). Saussure nin peşinden giden Ronald Barthes, tartışmalı, etkileşimci anlam düşüncesinin çözümlenebileceği konusunda, sistemli bir model geliştirmiştir. Barthes in kuramında, anlamlandırmanın iki düzeyi bulunmaktadır. Bunlar; düz anlam ve yan anlamdır. Düz anlam, bir göstergenin neyi temsil ettiği, yan anlam ise göstergenin nasıl temsil edildiğidir. A. Düzanlam Anlamlandırmanın birinci düzeyi, Saussure un üzerinde çalıştığı düzeydir. Bu düzey, göstergenin, göstereni ve gösterileni arasındaki ilişkiyi ve göstergenin dışsal gerçeklikteki göndergesiyle ilişkisini betimlemektedir. Barthes, bu düzeyi düzanlam olarak adlandırmıştır(8). http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 4/19

Düzanlam, gerçek dünyadaki nesnenin, zihninde oluşturduğu yansımadır. Bu yansımanın sınırını ise kültür belirlemektedir. Göstergenin belirli bir düzanlamları vardır ve düzanlamla gösteren arasında bir ilişki olmalıdır. B. Yananlam Anlamlandırmanın önemli ikinci düzeyi de yananlamdır. Yananlam, göstergenin izleyicinin duygu, heyecan ve kültürel değerleriyle buluştuğunda meydana gelen etkileşimi betimlemektedir. Her göstergenin mutlaka bir yananlamı vardır. Çünkü göstergeler en azından alıcıya psikolojik bir şeyler çağrıştırmaktadır. Yananlam, göstergeye biçim ve içerek açısından bağlı anlamları belirtirken çok daha özneldir. Bu öznellik içinde, yorum, yorumlayıcıdan etkilendiği kadar nesne ya da göstergeden de etkilenmektedir. Yananlam, görüntüsel bir boyuta sahip olmasına rağmen nedensizdir ve bir kültüre özgüdür. Anlamlandırmada farklılığı yaratan yananlamdır, çünkü yananlamda, göstergeler çokanlamlı, uzlaşımsal ve kişiden kişiye değişen bir düzeydir. Her reklam, fotoğraflardaki nesnelerin tanınması gibi, belli bir düzanlam şifresi taşımaktadır. Yananlam şifreleri ise, toplumda yaygın olan saygınlık, beğenilen kişilik, seçkin sayılma vb. bilinen toplumsal değer ölçülerine dayanmaktadır. Reklamlarda açıkça söylenmeyen ancak, yarı gizli ima edilen bir mesaj vardır. Bu da reklamdaki kişinin davranışları, giyimi, jest ve mimikleri toplumun iyi ev kadını ya da özenilen kişilik anlayışıyla örtüşmektedir(9). Reklamlar özellikle herkes tarafından bilinen toplumsal değerleri kullandıkları için, yananlam kolayca çözülür. Bir kültür içinde düzanlamlar kesin olarak bilinmesine rağmen, farklı kültürlerde düzanlamlar farklılaşabilir ve tanınmayabilir. Düzanlam tanınmadığında yananlam çözülemeyeceği için, reklam amacından uzaklaşmakta ve başarısız sayılmaktadır. C. Mitler Mit bir kültürün, gerçekliğin ya da doğanın bazı görünümlerini açıklamasını ya da anlamasını sağlayan öyküdür. İlkel mitler yaşam ve ölüm, insan ve tanrılar, iyi ve kötü, sofistike mitler ise erillik ve dişilik, aile, başarı, bilim hakkındadır. Barthes a göre, mit bir şey üzerinde düşünme, onu kavramlaştırma ya da anlamın kültürel yoludur. Barthes, miti, birbiriyle ilişkili kavramlar zinciri olarak düşünmüştür. Yananlam gösterenin ikinci düzeydeki anlamı ise, mit de gösterilenin ikinci düzeydeki anlamıdır. Hayal ürünü hikayeler olmadan, bir halkın tarihi ya da kültürünü anlamak mümkün http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 5/19

değildir. Mit, toplum tarafından köklü inançları açıklayan ve nesilden nesile geçiren göstergeler ve semboller olarak da ifade edilmektedir. Her toplumun kendine ait bir yaradılış miti vardır. Western filmleri, Amerikan toplumu için böyle bir mittir. Barthes, mitlerin ana işlevinin tarihi doğallaştırmak olduğunu ileri sürer. Bu işlev mitlerin aslında belirli bir tarihsel dönemde egemen olmayı başarmış toplumsal sınıfın ürünü oldukları gerçeğine işaret etmektedir. Mitlerin yaydıkları anlamlar bu tarihi beraberlerinde taşırlar, ancak mit olarak işleyebilmeleri için yaydıkları anlamların tarihsel ya da toplumsal değil, doğal olduğunu vurgulamaları gerekmektedir. Mitler kendi kökenlerini ve dolayısıyla siyasal ve toplumsal boyutlarını gizemleştirir ya da gizlerler (10). Marlboro reklamında yer alan kovboy fotoğrafı, kentli insanın kırsal hayata ve özgürlüğüne düşkünlüğünün bir simgesi haline gelmiştir. Kovboy misyonu cesaretli, özgür insan miti haline gelerek, Türkiye dahil tüm dünya ülkelerinde aranan bir marka olmuştur. Barthes e göre mitler zaman içerisinde değişirler, ancak bu değişim devrimsel değil, evrimseldir. Kadınların toplumdaki rolünün ve aile yapısının değişmesi örnek olarak verilebilir. Reklamcılar meslek sahibi kadın, yalnız yaşayan anne ve yeni duyarlı erkeklere uyum sağlamıştır. Ancak, eski mitler de tamamıyla reddedilmemiştir. D. Metafor (Eğretileme) Metafor, bir sözün sözlük anlamı dışında, başka bir söz yerine kullanılmasıdır. Ayrıca, metafor, bir şeyi kendi adının dışında, çeşitli yönlerden benzediği bir başka şeyin adıyla anmaktır. Metaforda soyut bir duygu veya düşünceyi anlatmak için, somut bir nesne kullanmaktadır. Fotoğrafta gösterilen somut nesne, soyut kavrama benzetilerek onunla özdeşleştirilmektedir. Örneğin akbaba görüntüsü ölüm kavramı ile eşleştirilirken, güvercin barış kavramı ile eşleştirilmektedir. Bu metaforlarda gösterenler akbaba ve güvercin, gösterilenler ise ölüm ve barışıdır. Metaforda iki şey arasındaki ilişki, benzerliğin kullanılmasıyla verilir. Sevgilim kırmızı bir güldür, çok yaygın metafor biçimlerinden biri olan benzetmedir. Benzetmelerde gibi ya da kadar kelimeleri kullanılır ve bir kıyaslama bildirilir(11). Metaforik anlamlar uluslararası bir anlam taşıyabileceği gibi, ulusal veya bölgesel de olabilirler. Görsel dili, metaforik olarak en çok kullananlar reklamcılardır. Bir olay ya da nesne genellikle bir ürünün metaforu olarak kullanılmaktadır. Vahşi Batıdaki yabani atlar Marlboro sigaranın; şelaleler ve doğal yeşillikler, mentollü sigaranın metaforudur. http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 6/19

Bunlar hem aracın, hem de anlamın açık olduğu metaforlardır. E. Metonimi (Düz Değişmece) Bir şeyin anlamını göstermek için, o şeyin kendisi yerine ona ait bir özelliğin gösterilmesidir. Bu bir sebebi yansıtan sonuç, bir kişiyi yansıtan bir nesne olabilir(12). Örneğin bir ordunun tümünü göstermek yerine, o orduya ait tankların, askerlerin gösterilmesi; bir kişinin doktor olduğunu belirtmek için ise, ona ait eşyalar arasında beyaz önlüğün, tansiyon aletinin gösterilmesi metonimidir. Metonimi, aynı düzlemdeki anlamları birbirleriyle ilişkilendirerek işlemektedir. Metonimi, bir parçanın bütününü temsil etmesidir. Bazen de bütününü göstererek, bir parça anlatılmaktadır. Metoniminin seçimi çok önemlidir, çünkü gerçekliğin bilinmeyen geri kalanı bu seçim sonucu ortaya çıkmaktadır. Türk Ordumuz yerine, Mehmetçiklerimiz sözü çok sık kullanılan bir kavramdır. Mehmetçik burada, Türk Ordusunu çağrıştırmaktadır. Kısaca Metonimi, bütünün ona ait bir parçayla anlatılmasıdır. Daha çok anlamın içeriğine egemendir ve kolaylıkla farkedilemezler. Göstergebilimsel çözümlemenin amacı da bu gizlemeyi açığa çıkarmaktır. Metonimide, gösteren ile gösterilen arasındaki ilişki çağrışım yoluyla kurulmaktadır. Metaforda olduğu gibi bir kavramın yerine geçen, birebir fiziksel bir nesne yoktur. Metaforun tersine metonimi aktarma gerektirmez. Bu farklılık metonimiyi metafora oranla daha doğal kılmaktadır. Reklamcılar hem metonimiyi hem de metaforu kullanmaktadırlar; çocuklarına kahvaltı hazırlayan anne göstergesi, onun bütün maddi işleri için metonimi (yemek yapma, çamaşır yıkama gibi), sağladığı sevgi ve güvenlik ortamı ise metafordur. Metafor ve metoniminin birbirine karıştığı zamanlar da olmaktadır. Gerçekten de genellikle, verilen bir nesne hem metaforik hem de metonimik anlamlar taşıyabilmektedir. Aradaki fark önemlidir, çünkü bu nesnelerin ve görüntülerin anlamlarının nasıl olacağının, daha net görülmesini sağlamaktadır. 3. Göstergelerin Anlamlandırılma Biçimleri Bir göstergeye ilişkin anlamlar, o göstergeyi anlamamızı sağlayarak ortak kodların belirli bir şekilde düzenlenmesiyle oluşmaktadır. Yani, göstergelerin temel ve yan anlamlarının oluşması için, dilsel ya da görsel kodların örgütlenmesi gerekir. Saussure e göre, dilsel öğeleri birleştiren bağlantılar, her biri kendine özgü değerler üreten iki düzlemde gelişebilir. Bu iki düzlem, dizisel boyuttur, dizisellik dayanağı uzam olan bir göstergeler bileşimidir. Bu uzam çizgisel ve tek yönlüdür. İkinci düzlem, dizimsellik boyutudur, aralarında ortak bir yan bulunan öğeler bellekte birbirini çağrıştırarak, çeşitli bağıntıların egemen olduğu öbekler oluştururlar(13). http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 7/19

A. Dizisel Boyut (Paradigm) Dizisellik, aynı türden birbirinin yerine geçebilecek çok sayıda gösterge içinden, birini seçip diğerlerini elemektir. Aynı anda bir arada bulunan öğelerin bir zihinsel dizide bilişimi söz konusudur. Birimler birbirine çağrışım yoluyla bağımlıdır ve bu bağlanma beyinde gerçekleşmektedir. Dizisellik, dikey boyuttur. Bu boyut birimlerden oluşmuştur ve her birim bir göstergedir. Örneğin, Fotoğraf makinaları ya da objektif çeşitleri birer birimler dizisidir. Fotoğrafçı çekim yaparken orta boy ya da polaroid fotoğraf makinasını seçebilir. İşte bu seçim anlam oluşturan dizisel boyuttur. Bu dizideki tüm birimler ortak özelliklere sahip olmalıdır. Ancak bir dizideki her birimin, aynı zamanda, diğer birimlerden açıkça farklı olması gerekmektedir. Örneğin, yüzlerce çiçek arasında bir orkide dizisel boyuttadır. Reklamlarda da görsel iletişim kodlarının her biri dikey birimler seti oluşturmaktadır. Çok sayıda aydınlatma tekniğinin içinden yandan aydınlatmanın, birçok manken içinden belli bir kişinin, pek çok filtre içinden soft filtrenin seçimi ve benzerleri anlatımın oluşmasında önemli bir role sahiptir. Dizisel çözümlemede ikili karşıtlıklar ve seçilmeyen şeyler, seçilen şeyin anlamını belirler. Bu nedenle, seçimin olduğu her yerde anlam da vardır. B. Dizimsel Boyut (Syntagm) Dizimsel boyut, seçilen birimleri yan yana getirerek bir anlam bütününü oluşturmaktadır. Birimler kabul edilmemiş kural ve saymacalara göre bir anlamı oluşturmak için bir araya gelirler(14). Dizimsellik yatay birimler setidir. Dizisellikte gösterge, yatay konumdaki diğer göstergelerle yan yana bir bağ ilişki içindedir. Yani aynı anda birlikte olan birimler arasında yatay bir birleşim konusudur ve bu birleşimin sağlandığı yer uzamdır. Bir dizim, birimlerini zamanın akışı içinde ardarda dizebilmektedir. Sözcüklerin cümle içinde sıralanması örnek olarak verilebilir. Birimlerin ne gibi uyum kurallarıyla bir arada bulunacağı da önemlidir. Ancak birimlerin zaman içinde ardarda dizilmediği, aynı anda algılandığı dizimlerde vardır. Fotoğraf, desen, grafik gibi. Bir fotoğrafa bakarken, nereden bakmaya başlayacağımıza dair bir kural olmamasına rağmen, fotoğrafın ögeleri arasında belli bir uyum sağlanmış olmalıdır(15). John Fiske ye göre, kurallar ya da uzlaşımlar, dizimlerin önemli bir boyutudur ve birimler bu kurallar ya da uzlaşımlar aracılığıyla birleştirilirler. Ayrıca bir dizimden http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 8/19

seçilen gösterge, o dizimdeki diğer göstergelerle olan ilişkisinden etkilenebilmektedir. Bir göstergenin anlamı, kısmen dizimdeki diğer göstergelerle olan ilişkisi tarafından belirlenmektedir (16). Özetlemek gerekirse, dizisellik seçme, dizimsellik ise seçilen öğeleri yerleştirmektir. Dizisel boyutta seçilen öğelerin birleştirilme biçimi, dizimsel çözümlemenin araştırma konusunu oluşturmaktadır. 4. Kodlar Kodlar, göstergelerden anlam çıkarmak olarak ve içinde kültürden alınan ya da öğrenilen saymaca sistemleri olarak sayılabilir. Gerçekten de antropolojik bakış açısından kültür, kodlar toplamı olarak görülebilir(17). Kodlar, içinde göstergelerin düzenlendiği sistemlerdir. Bu sistemler, bu kodu kullanan topluluğun tüm üyelerinin uzlaşımları sonucunda belirlenir. Kod, toplum tarafından kabul edilmiş kuralları açıklayan, düzenlenmiş işaretlerden oluşan bir sistemdir. Toplum içindeki yaşamın tüm anlarında, yapılan her şeyin ya da kozmetikten otomobile kadar tüm sanayi ürünleri reklamlarının temelinde kodlar bulunmaktadır. Kodlar, mesajın alıcı ve verici tarafından aynı şekilde algılanmasını sağlarlar; bu nedenle de herhangi bir iletişim sürecinde iki tarafın kullandığı kod aynı olmalıdır, aksi takdirde iletişim kurulması mümkün değildir. Herhangi bir göstergenin anlaşılmasını sağlayan bu kurallar bütünü veya işaretler sistemi, toplumsal yaşamın her alanında vardır, her şey bir kod olabilir(giyim tarzı, yüz ifadesi, jestler, göz hareketleri, renkler, aydınlatma vb.). İletişim kodları aşağıdaki özelliklere sahiptir: 1. Kodların dizesel bir boyutları vardır. Yani içlerinden seçimin yapılacağı birim dizileri mevcuttur. 2. Kodlar dizimsel saymacalar tarafından düzene sokulmaktadır. Dizimsel saymacalar seçilen bir birim ya da göstergenin anlamlı bir yol içinde birbiriyle nasıl birleşeceğini belirlemektedir. 3. Kodlar, anlamı oluşturur ve taşırlar. kodların birimleri göstergelerdir. 4. Kodlar toplumsal olarak üretilirler ve toplumsal geçmişe ya da kullanıcıları arasında uzlaşmaya dayanırlar. 5. Uygun kitle iletişim araçları tarafından yayınlanabilir niteliktedirler(18). Reklamlarda kullanılan belli başlı kod türleri sunum, tekrar sunum ve yazılı http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 9/19

kodlardır. Sunum kodları, iletme ve alma ortamı içerisinde bir anlam ifade etmektedirler. Tekrar sunum kodları ise, mesajların fiziksel varlığını üretmek için kullanılırlar. Yani tekrar sunum kodları, sunum kodlarının görüntü, yazı, resim, fotoğraf vb. yolla kaydedilmesidir. Bu kodlar hem teknik hem de toplumsal güçler tarafından belirlenmektedir. Temel sunum kodları, vücut teması, duruş, jestler, mimikler dış görünüş dokunma yönelme vb. iken; tekrar sunum kodları, aydınlatma, renk, manken, fotoğraf makinesinin açısı vb.dir. Reklamlarda kullanılan bir diğer kod türü de yazılı kodlardır. Bunlar da, reklamın başlık, slogan, açıklayıcı metin vb. kısımlarını oluşturmaktadır. Kodlar ve uzlaşımlar bir kültürün belirleyici öğeleridir. Birey, kültüre üyeliğini kullanılan ortak kodlar aracılığı ile hisseder ve ifade eder. Kodların toplumsal yapı tarafından belirlenmesi, onların toplumdan topluma veya kültürden kültüre farklı anlamlar taşımasına yol açmaktadır. 5. Göstergebilimsel Çözümlemenin Eleştirisi Göstergebilime bir takım eleştiriler getirmektedir. Bu eleştiriler, genellikle göstergebilimsel çözümlemede farklı boyutları dile getirmektedir. Göstergebilimsel çözümlemeye getirilen önemli eleştirilerden bir tanesi, estetik yargılardan çok az söz edilmesidir. Göstergebilimsel çözümleme, bir metindeki anlamın üretilmesi ile öğelerin birbirleriyle olan ilişkileriyle ilgilenirken yapıtın kendi niteliğine önem vermemektedir. Eşdeyişle, göstergebilim sanatla gerçekten ilgili değildir, daha çok anlamla ve kavrama biçimleriyle (metni anlamak için gereken kodlarla) ilgilenmektedir(19). Göstergebilimsel çözümlemede, özellikle televizyonla iletilen metinlerin çözümlenmesindeki diğer sorun, bu alandaki çalışmaları kolaylaştıracak, güçlü bir kuramsal temelin olmayışıdır. Son yıllarda göstergebilimsel çalışmalar daha çok filmle ilgili olmuştur. İyi açıklanmış bir eleştiri kuramı yoksa, televizyon metinlerinin göstergebilimsel çözümlemesi deneme olarak kalacaktır(20). Günümüzde göstergebilimin, bir bilim dalı olarak kabul edilemeyeceği de tartışılan konulardan bir tanesidir. Bir bilim dalının genel olarak gerçekliğin olması gerekirken, gösterge bilimsel çözümlemenin toplumdan topluma farklılık gösterdiği ve her toplumun kendine ait kodlarının olduğu ileri sürülmektedir. 6. Göstergebilimsel Çözümlemeye Bir Örnek: Pirelli Reklamı Pirelli, günümüzün en çok reklam veren köklü araba lastiği üreten şirketlerinden biridir. Genellikle geniş kapsamlı ve iyi tasarlanmış reklam kampanyaları ile tüketicinin karşısına çıkmaktadır. Çözümlemesi aşağıda yapılan reklam ise pirelli nin http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 10/19

yayınlanan ve çeşitli şekillerde tepki alan son kampanyasıdır. Bu reklamın tepki almasının nedeni, İsa heykeli yerine bir futbolcunun kullanılmasıdır. A. Pirelli Reklamının Görüntüsel Anlatımı Fotoğraf 1 de, arkası dönük bir futbolcu kollarını yana açmış, gelişmiş bir liman şehri olan Rio De Janeiro ya bakmaktadır. Sırtında Ronaldo yazan 10 numaralı sporcu, şehrin en yüksek noktasında, aslında Corcovado İsa sının heykelinin bulunduğu yuvarlak bir platformun üzerinde durmaktadır. Bir ayağı yeri sıkı kavrayan Brezilyalı futbolcu Ronaldo nun diğer ayağı arkaya doğru kıvrılmıştır ve ayak tabanı araba lastiği formundadır. Reklamın sol alt köşesinde PİRELLİ amblemiyle birlikte Pirelli nin tüm reklamlarında kullanılan Güç Kontrolünüzde sloganı yer almaktadır. Sağ köşede ise lastiğin yalnızca model numarasının olduğu kısmı etrafında hafif yeşil bir ışıkla verilmiştir. Ana başlık olarak Yeni Bir Dünya Standardı! görüntüyü destekler bir şekilde kullanılmıştır. Başlık, Pirelli ambleminin yazı karakterinin rengi olan kırmızıyla, birinci derecede önemli olduğu için büyük harflerle ve büyük puntoyla verilmiştir. Lastiğin modeli P 3000, yeşil fon üzerine amblemin zemin rengi sarıyla, italik ve büyük puntoyla yazılmıştır. Lastiğin özelliklerinin açıklandığı metin kısmı, küçük harflerle ve küçük puntoyla verilmiştir. Beyaz, sarı ve yeşil renklerin kullanıldığı metinde, lastiğin özellikleri düz yazı karakterleriyle, lastiğin kullanımı sonucu elde edilecek avantajlar italik olarak yazılmıştır. Reklamın sağ orta altında Pirelli lastiğin yeni ürünü P 3000 Energy nin müşteri memnuniyet damgası vardır ve sarı fondadır. Bu damganın sol tarafında müşteriye verilen memnuniyet garantisi, daha küçük puntolarla yer almaktadır. Ayrıca, bu metnin altında alıcıların, Pirelli ile daha kolay ve direkt iletişim kurabilmeleri için, elektronik posta adresi küçük harfler ve puntolarla verilmiştir. Bu reklamda yazı bölümü içinde Pirelli logosuyla birlikte en çok dikkat çeken sarı P 3000 başlığıdır. Bunun nedeni de Pirelli nin yeni piyasaya sürdüğü bu modeli tanıtıyor olmasıdır. http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 11/19

Pirelli reklam fotoğrafında ana öğe, sahalarda 10 numarayla oynayan futbolcu Ronaldo ve arkaya kıvrılmış sol ayağı, yan öğe ise şehrin genel görüntüsüdür. Kapalı kompozisyona sahip olan fotoğrafta, yoruma açık olmayan şekilsel bir bütünlük vardır. Önceden tasarlanmış olan fotoğrafı, pasif düzenlemede çekilmiştir ve kurgulama tekniğinden faydalanılmıştır. Çekim konunun kritik anında, yani Ronaldo nun kolları yana açılmış ve sol ayağı tam doksan derece arkaya kıvrılmışken yapılmıştır. Bu şekilde ayağının altındaki lastik şekli gösterilerek belirginlik sağlanmıştır. Ronaldo ya göz hizasından bakılırken, Rio De Janeiro üst açıdan izlenmektedir. Fotoğraf futbolcunun yana açılmış kolları ve şehrin kıyı şeridi ile üç parçaya bölünmüştür. Bölünmeyi gerçekleştiren iki çizgi üzerinde ise, 10 numara formasıyla Ronaldo, lastik kaplı sol ayağı yer almaktadır. Ayrıca Ronaldo nun duruşu haç şeklinde bir şema oluşturmaktadır. Rio De Janeiro şehrine güneş yeni doğmaktadır, bu nedenle havaya ve şehre sarıya dönük hafif bir kızıl renk hakimdir. Güneşin doğuş noktası sporcunun göğüs hizasına geldiği için, Ronaldo nun sınır hatları keskindir. Yumuşak ve hafif bir aydınlatma ile de sırt yazıları okunmakta, ayağındaki lastik doku izlenebilmektedir. Fotoğrafta geri plana gidildikçe derinlik artmakta ve dolayısı ile perspektif sağlanmaktadır. Kısık diyafram kullanılarak, şehrin görüntüsü netleştirilmiştir. B. Gösterge Çözümlemesi GÖSTERGE İnsan Şehir Nesne Doğa Zemin GÖSTEREN Futbolcu Ronaldo Rio De Janerio Tabanı lastik kaplı ayak Deniz ve gökyüzü Platform GÖSTERİLEN Hızlı, çevik, sağlam Dünyanın gelişmiş bir şehri http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 12/19

Olağan dışılık Teknolojinin hakim olduğu işlenmiş doğa Ulaşılan zirve Pirelli reklam fotoğrafında kullanılan göstergeleri beş grupta toplayabiliriz. İnsan göstergesi olarak futbol alanında zirveye ulaşmış yıldız sporcu Ronaldo seçilmiştir. Gösterge insan, gösteren futbol tekniğini iyi kullanması, güçlü yapısı ve maç esnasında çok kısa bir sürede birkaç oyuncunun arasından sıyrılma becerisiyle tanınan Ronaldo dur. Dolayısıyla onun çağrıştırdığı anlamlar (gösterilen), teknik, sağlamlık ve hızdır. Bunun yanı sıra Rio De Janerio da aynı körfeze bakan Corcovado İsa sı heykelinin figürünü canlandıran Ronaldo, batı teknolojisinin ulaştığı zirveyi vurgulamaktadır. İkinci gösterge şehir, dünyanın en gelişmiş ve düzenli yapılanmış şehirlerinden biri Rio De Janerio dur. Bu şehrin seçilmesinin amacı, gelişmişliğin boyutlarının vurgulanmasıdır. Üçüncü gösterge olan nesne, tabanı tamamen lastik kaplı ayaktır.bu olağandışı ayak görüntüsüyle gösterilen, Ronaldo nun ayakları gibi Pirelli nin de sıradan bir lastikten üstün olduğunu anlatmaktadır. Dördüncü gösterge doğa, burada girintili çıkıntılı yeryüzü görüntüleri, denizde küçük adacıklar ve bunlarla birleşen gökyüzüdür. Gösterilen kara parçası, gelişmiş bir şehrin göstergesi olan sık yapılanmış yapılarla doludur. Deniz ise liman olarak kullanılmaktadır. Denizin ve gökyüzünün aynı renk tonlarında sunulması, bu iki doğa parçasını birbiriyle bütünleştirmektedir. Gelişmiş şehir görüntüsünün yanı sıra, bu gelişmeye uygun olarak teknoloji tarafından işlenmiş bir doğa fotoğrafa hakimdir. Beşinci gösterge olarak kullanılan, Ronaldo nun üzerinde zemin verilmiştir. Bu zemin sporcuların başarıya ulaşıp en iyi olduklarında çıktıkları bir platformdur. Ayrıca Ronaldo nun üzerinde durduğu platformun, benzin bidonunu çağrıştırdığı gözlenmektedir. C. Dizisel ve Dizimsel Çözümleme Bu başlık altında ikili karşıtlıklar verilmiştir. HIZLI YAVAŞ SAĞLAM ÇÜRÜK AYAKKABILI AYAKKABISIZ FORMALI FORMASIZ ERKEK KADIN http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 13/19

DİRENÇLİ DİRENÇSİZ GÜÇLÜ GÜÇSÜZ KARARLI KARARSIZ ATAK FUTBOLCU YAVAŞ FUTBOLCU GELİŞMİŞLİK GERİ KALMIŞLIK KONTROL KONTROLSÜZLÜK ŞEHİR İŞLENMİŞ DOĞA PERFORMANS PERFORMANSSIZLIK DAYANIKLI DAYANIKSIZ BAŞARI BAŞARISIZLIK Fotoğrafın çözümlenmesinde oluşturulan bu farklılıklar verilmek istenen mesajın öğelerini ortaya çıkarmaktadır. Mesaj Pirelli lastikleri hızlı, dayanıklı, kararlı ve güçlüdür. Bu lastikleri kullanırsanız asla yolda kalmazsınız ve güvenerek istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ronaldo nun güçlü teknik oyunculuğu, kuvvetli ve kıvrak ayak bilekleri, arabanında bir anlamda ayağı olan lastikleriyle özdeşleştirilmektedir. Pirelli lastiklerinin Ronaldo gibi hızlı, sağlam ve dayanıklı olduğu vurgulanmaktadır. İsa figürüyle de batı teknolojisinin ulaştığı tanrısal kusursuzluk özellikle vurgulanmaktadır. D. Kodlar Fotoğrafta kullanılan başlıca kodlar, dizisel çözümlemede belirttiğimiz göstergelerdir. Kodlar toplumsal kültürün bir ürünüdür ve toplumsal geçmişe yada kullanıcıları arasındaki uzlaşmaya dayanırlar. Bu fotoğrafta, Ronaldo nun seçimi, futbol konusunda belirli bir kültürel birikimi gerektirmektedir. Çünkü, onun özellikleri ile lastiğin özellikleri arasındaki ilişki doğrudan pekiştirilmiştir. Brezilyalı futbolcu Ronaldo nun üzerindeki formanın rengi, mavi siyahtır. Bu renkler, Ronaldo nun futbol oynadığı İtalyan takımı İnter in renkleridir. Fotoğrafta http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 14/19

Ronaldo nun sunuluş biçimi, formasının üzerinde özellikle adının ve numarasının bulunması, onun sokaktaki sıradan bir vatandaş olmadığını göstermektedir. Buarada söz konusu olan duruş biçimi, kıyafet tarzı, statü sembolleri, el kol hareket kodları vardır. Bu kodlarla Ronaldo nun kim olduğunu bilmeyen bir kişi bile, onun duruş biçiminden, kıyafet tarzı, el kol hareketlerinden, sırtındaki numarasından profesyonel bir sporcu olduğunu anlayabilir. Belli bir ön bilgiyle ancak Ronaldo nun canlandırdığı İsa figürünü anlayabilmek mümkündür. Kollarının iki yanı işaret eder şekilde uzanması hem çarmıha gerilmeyi, hem de teknolojinin sonsuz gelişmesini göstermektedir. Ronaldo platformunun üzerinden, Rio De Janerio şehrine yukarıdan bakması teknolojik açıdan gelişmişliği ve batı kültürünün hakimiyetini vurgulamaktadır. Bu bağlamda Ronaldo gelişmiş bir şehrin zirvesinde durarak, teknolojik açıdan Pirelli lastiklerinin ulaştığı zirveyi göstermektedir. Ünlü futbolcunun kollarını açarak aldığı pozisyonuyla Rio De Janerio daki İsa heykelini çağrıştırırken, arkaya doğru kıvrılmış lastik kaplı ayağıyla Pirelli lastiğinin formuna dikkat çekmektedir. E. Metafor ve Metonimi Kullanımı Fotoğrafta öncelikle futbolcu Ronaldo ile Pirelli Lastiğini özdeşleştirmek amaçlanmıştır. Arkaya doğru kıvrılan ayağın lastikle kaplı olması, bu özdeşleşmeyi özellikle vurgulamaktadır. Metaforik açıdan Corcovado İsa sı yerine, Ronaldo nun konmasıyla günümüz mitlerinin artık değiştiği, tanrısal mitlerden çok insanların mitleştirildiği görülmektedir. Fotoğrafta gösteren futbolcu, gösterilen Pirelli lastiğidir. Futbolcu Pirelli lastiğinin bir metaforudur. Rio De Janerio kenti ise teknolojik gelişmişliğin metaforudur. Ronaldo nun şehrin tepesinde kollarını açmış uçmaya hazır bir vücut pozisyonu alması, en hızlı koşan futbolcu olarak geleceğe uçan en hızlı kuş olacaktır. Burada metafor olarak, en hızlı ve güvenli gidebilen lastik kavramı belirmektedir. Metaforda genel olarak, dünyada yeni bir teknoloji gelişmekte ve bu teknolojinin hızına ayak uydurabilmek için, ancak Pirelli gibi bir lastiğe gereksinim duyulduğu vurgulanmaktadır. Metonimik anlamda, Rio De Janerio kentinin yukarıdan genel görüntüsü üzerinde, şehre hakim pozisyonuyla Ronaldo, hız, güç, çeviklik, gelişmişlik ve yol hakimiyetini çağrıştırmaktadır. Fotoğrafta Ronaldo miti kullanılarak, lastik teknolojisinin gelişmişliği ile birlikte teknoloji miti vurgulanmıştır. SONUÇ http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 15/19

Göstergebilim, göstergelerin bilimidir. Çağdaş dil bilimin öncüsü sayılan ve göstergebilimi ilk kez ortaya atan Ferdinand Saussure e göre, her gösterge, gösterenle (söz, görüntü, sözcük vb. fiziksel varlıklarla), gösterilenden(göstergenin zihinde oluşturduğu anlam) oluşmaktadır. Zihinde oluşan bu anlam, daima bir dış gerçekçiliğe bağlı bulunmaktadır. Göstergeler bir anlam taşımaktadırlar, ancak bu göstergeler bir kültür içerisinde anlam bulabilmektedirler. Göstergebilimsel çözümleme, anlamlama açısından gösteren ve gösterilen arasındaki bağlantıdan çok, bu iki öğenin kendine özgü eklemleniş biçimiyle ilgilenmektedir. Anlamın düzenlenişi ve eklemleme biçimi incelenmektedir. Göstergebilimsel çözümleme, tüm göstergelerdeki anlamsal katmanların yapısını ortaya çıkarmakta, anlamlı bir bütünü çözümlemeyi amaçlamaktadır. Var olduğu kabul edilen yapıyı araştırarak bozmakta, çözüp yeniden kurarak yapılandırmaktadır. Bir göstergede, öncelikle gösterenle gösterilen arasında ilişki kurulmakta, ardından göstergeler birbirleriyle birleşip anlam üretmekte ve böylelikle anlamlandırma oluşmaktadır. Anlamlandırma, temelde düzanlam ve yan anlam düzlemlerinden oluşmaktadır. Düzanlam, gösterge içindeki gösteren ve gösterilen arasındaki ilişkiyken, yan anlamda çağrışımlar ve mitler yer almaktadır. Diğer anlam iletme yöntemleri ise, metafor ve metonimidir. Metafor benzetmeden, metonimi ise çağrışımdan yararlanmaktadır. Ayrıca göstergebilimsel çözümlemede kodlar da çok önemlidir. Bunun nedeni ise, göstergebilimin temel ilgi alanlarından biri gösterge ve kavramı arasındaki anlam iken, diğeri onların kodlar haline dönüşmesidir. Bir metnin ya da görüntünün, kolayca yakalanan, ilk bakışta algılanan içeriği yerine, gizli, üstü kapalı, çağrıştırılan ya da mitler kanalıyla sonuç çıkarılan anlam içeriği bulunmaktadır. Bunun ortaya çıkarılabilmesi için sıradan izleyicilerden farklı olarak, görüntü öğelerini çözümlemek gerekmektedir. Görüntü çözümlemesinde, önemli olan sonuç çıkarmaktır. Burada görüntü öğelerinden ya da göstergelerden hareketle bir yorum getirme amacı bulunmaktadır. Bu nedenle görünenden görünmeyene gidişte öznellikten nesnelliğe, somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene doğru bir akış vardır. Reklamlarda bir ürünün tanıtımı yapılırken, özünde değerler temel alınmaktadır. Örneğin, çocuklarına kahvaltı hazırlayan bir anneyi gösterge olarak kullanan bir reklamda annelere seslenilmekte, onların değer verdikleri en önemli şey olan çocuklarının sağlıklarının gelişimi kullanılmaktadır. eğer çocuğunuzun sağlığını düşünüyorsanız, bu margarin ile onlara yemek hazırlayın mesajı verilmekte ve bu mesajlar doğru hedef kitleye, doğru bir dille aktarılmaktadır. Göstergeler, insanlar arasındaki iletişimi kurmak için sıkça kullanılmaktadır. Kitle iletişim araçlarıyla çok sayıda mesaj yayılmaktadır, izleyicinin bunları anlamlandırmasında farklılıklar olabilmektedir. Göstergebilimle yapılmak istenen bu farklılıkları azaltabilmek ve bütünsel olarak bakabilmektir. Göstergebilimin http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 16/19

temelinde ortak öğeler, ortak değerler yatmaktadır. Dolayısıyla bu ortak izdüşümleri içeren, herkesin ne anlama geldiğini bildiği göstergeler kitleye sunulmakta ya da bu göstergeler tekrar moduyla insanlara öğretilmekte, giderek saymacalaşmakta ve ortak bir kod haline getirilmektedir. * Yrd.Doç.Dr. Ege Üni., Radyo Televizyon Sinema Bölümü Öğretim Üyesi ** Ar.Gör. Ege Üni., Radyo Televizyon Sinema Bölümü Öğretim Elemanı NOTLAR (1). Mehmet Rıfat, Genel Göstergebilim Sorunları Kuram Ve Uygulama, Alaz Yayınları, İstanbul, 1982, s. 16. (2). Mehmet Rıfat, Homo Semioticus, Yapı Kredi Yayınları (YKY), İstanbul, 1996, s. 7. (3). A.g.k., s. 27 28. (4). A.g.k., s. 23. (5). Hülya Engin, Medyanın Dili, Der Yayınları, İstanbul, 1996, s. 104. (6). John Fiske, İletişim Çalışmalarına Giriş, Çev : Süleyman İrvan, Ark Yayınları, Ankara, 1996, s.65. (7). Graeme Burton, Görünenden Fazlası, Çev : Nefin Dinç, Alan Yayıncılık, İstanbul, 1995, s. 40. (8). John Fiske, a.g.k., s. 116. (9). Fatma Erkman, Göstergebilime Giriş, Alan Yay., İstanbul, 1987, s. 63. (10). Hülya Yengin, a.g.k., s. 117. (11). Arthur Asa Berger, Kitle İletişiminde Çözümleme Yöntemleri, Çev : M. Barkan, N. Bayram, D. Güler, vd. Anadolu Üni. Yayınları, Eskişehir, 1996, s. 29. (12). J. Morgan P. Welton, See What I Mean, Rautledge Inc., Great Britain, 1992, s. 108. (13). Ronald Barthes, Göstergebilimsel Serüven, Çev : Mehmet Sema Rıfat, YKY, İstanbul, 1993, s. 50. http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 17/19

(14). Seyide Parsa, Televizyon Estetiği, E.Ü.Basımevi,İzmir, 1994, s. 122. (15). Fatma Erkman, a.g.k., s. 56. (16). John Fiske, a.g.k., s. 84. (17). Arthur Asa Berger, Görsel İletişim Öğeleri, Düşünceler Dergisi, Çev : Seyide Parsa, S:7, E.Ü.Basımevi, İzmir, 1994, s. 14. (18). Seyide Parsa, a.g.k., s. 110. (19). Arthur Asa Berger, Kitle İletişiminde Çözümleme Yöntemleri, s. 36. (20). A.g.k., s. 36. KAYNAKÇA KİTAPLAR (TÜRKÇE) BARTHES, Ronald, Anlatılanların Yapısal Çözümlemesine Giriş, Çev : Mehmet Rıfat Sema Rıfat, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1988. BARTHES, Ronald, Göstergebilimsel Serüven, Çev : Mehmet Sema Rıfat, Yapı Kredi Yayınları (YKY), İstanbul, 1993. BARTHES, Ronald, Göstergebilim İlkeleri, Çev: Mehmet Sema Rıfat, Sözce Yayınları, İstanbul, 1996. BERGER, Arthur Asa, Kitle İletişiminde Çözümleme Yöntemleri, Çev : M. Barkan, N. Bayram, D. Güler vd., A.Ü.Yayınları, Eskişehir, 1993 BURTON, Graeme, Görünenden Fazlası, Çev : Nefin Dinç, Alan Yayıncılık, İstanbul, 1995. ERKMAN, Fatma, Göstergebilime Giriş, Alan Yayıncılık, İstanbul,1987. FİSKE, John, İletişim Çalışmalarına Giriş, Çev: Süleyman İrvan, Ark Yayınları, Ankara, 1996. PARSA, Seyide, Televizyon Estetiği, E.Ü.Basımevi, İzmir, 1994. RIFAT, Mehmet, Genel Göstergebilim Sorunları Kuram Ve Uygulama, Alaz Yayınları, İstanbul, 1982. http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 18/19

RIFAT, Mehmet, Homo Semioticus, YKY, İstanbul, 1996, TUNALI, İsmail, Estetik, Cem Yayınevi, İstanbul, 1984. YENGİN, Hülya, Medyanın Dili, Der Yayınları, İstanbul, 1996. KİTAPLAR (İNGİLİZCE) Morgan, J. Welton, P., See What I Mean, Rautledge Inc., Great Britain, 1992, MAKALELER BERGER, Asa, Arthur, Görsel İletişim Öğeleri, Düşünceler Dergisi, Çev : Seyide Parsa, S:7, E.Ü.Basımevi, İzmir, 1994. BERGER, Arthur, Asa, Semiyoloji ve Televizyon, Düşünceler Dergisi, Çev : Seyide Parsa, S:1, E.Ü.Basımevi, İzmir, 1987. PARSA, Seyide, Televizyon Reklamlarının Çözümlenmesi, Düşünceler Dergisi, S:6, E.Ü.Basımevi, İzmir, 1993. Not: Bu makale, İFOD'un (İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği) internet sitesinin "Makaleler" bölümünden alınmıştır. 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat [ GITZ ] Powered by phpbb Forum Software phpbb Group http://www.phpbb.com/ http://www.golge fanzin.com/forum/viewtopic.php?f=11&t=317&view=print 19/19