Türkiye de Mimarlık Eğitimi ve Bilişim Teknolojileri Leman Figen Gül 1, Gülen Çağdaş 2, Nur Çağlar 1, Murat Gül 1, Işıl Ruhi Sipahioğlu 1, Özgün Balaban 1 TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi 2 İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Anahtar kelimeler: Mimarlık eğitimi, bilişim teknolojileri, bilgisayar destekli tasarım 1. Giriş Küreselleşen dünyamızda yükseköğrenim modellerinin teknolojik gelişmelere paralel bir değişim içerisinde olduğu söylenebilir. Özellikle mimarlık alanında günümüz dijital tasarım ve üretim teknolojilerinin gelişmesine paralel olarak eğitim modellerinin ve tasarım süreçlerinde bilgisayar kullanımının rolünü değerlendirme gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Teknolojideki gelişmelerin eğitim sistemindeki yerinin sorgulanmasının yanı sıra, daha önceden çeşitli araştırma projelerine de konu olan yükseköğretim kurumlarının Bologna Kriterlerine uyumu konusu da gündemdeki yerini korumaktadır. Bu anlamda dünyadaki gelişmelere uyumlu olarak Türkiye de Bolonya Kriterlerine uyacağını taahhüt ederek yükseköğrenim sisteminde önemli bir değişiklik gerçekleştireceği sözünü vermiştir. Türkiye aynı zamanda kendi iç dinamikleri ile şekillenen bir süreç içerisinde her sene pek çok özel üniversitenin kurulduğu, yükseköğrenime çok önemli miktarda kaynağın aktarıldığı bir gelişme süreci içindedir. Özellikle mimarlık eğitimi alanında, 2013 senesi itibariyle altmışa yakın okulda mimarlık eğitimi verilmektedir. Ancak mevcut bu okulların eğitim modellerinin, hızla değişen piyasa dinamikleri içerisinde ne kadar geçerli olabileceği, çağdaş eğitim modelleri ile ne derece uyumlu olduklarına ve özellikle de etkisi hızla artan bilişim teknolojilerinin nasıl ve ne ölçüde kullanıldıklarına dair elimizde yeterli bulgu bulunmamaktadır. Bu makalede halen sürmekte olan, Türkiye deki mimarlık okullarının mevcut eğitim modellerini araştırmak, genel eğilimin tespitini yapmak ve bu analizin ışığında bilişim teknolojilerinin mimarlık eğitiminde oynadığı rolü anlamak amacıyla hazırlamış olduğumuz araştırma projesinin ilk bulgularını paylaşacağız. Bu çalışmada Türkiye de mimarlık programı bulunan devlet ve vakıf üniversiteleri nitelik ve niceliksel açılardan incelenmektedir. Dolayısıyla bu ön çalışmada aşağıda belirtilen üç konu üzerinde bir mevcut durum analizi yapılacaktır: 1. Mesleki uygulamaya yönelik akademik yaklaşımın tespiti; 2. Pedagoji ve tasarım stüdyosunda bilişim teknolojilerinin rolünün araştırılması; ve 3. Öğretim elemanı ve öğrencilerin görüşlerinin tespiti. 2. Çalışmanın Çerçevesi Mimarlık eğitiminde, Ecolé des Beaux-Arts ve Bauhaus tan bu yana tasarımın problem esaslı (problem-based learning), deneysel (experiential learning) ve yapıcı öğretimi (constructivist learning) olmak üzere çeşitli metotların uyarlandığı eğitim modellerini okumak mümkündür. Bilişim teknolojilerinin eğitimde kullanımına bakıldığında, Karatahta (www.blackboard.com) ve WebCT (www.webct.com) gibi web sayfası tabanlı platformlar eğitim için kullanılmış olan en yaygın araçlardır. Bu platformlar aslında asenkron iletişim sağlamanın yanı sıra ders notları, metin ya da grafik kaynakları, görsel - işitsel ders kayıtları ve tartışma forumları ve değerlendirme öğeleri içeren bir çeşit ders malzemeleri deposu veya daha doğru bir deyişle veritabanı ağları olarak görülebilirler. Mimarlık eğitiminde bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasına örnek olarak, bilgisayar destekli tasarım ve takım çalışmaları, internet teknolojisi ile uzaktan eğitim, modelleme, canlandırma çalışmaları, dijital tasarım ve fabrikasyon teknikleri, sanal gerçeklik, 3 Boyutlu (3B) sanal ortamda yapılan tasarım çalışmaları ve hesaplamalı tasarım verilebilir. Yapılan araştırmalar Sanal Gerçekliğin (Virtual Reality) çeşitli öğrenme faaliyetlerini barındırabilecek, özellikle de 3B Sanal ortamların eğitim faaliyetlerini kolaylaştırıcı bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koymaktadır (Winn 1993; Dede 1995; Dede, Salzman and Loftin 1996). İki boyutlu web tabanlı sistemlerin aksine Sanal Gerçekliğin önemli avantajlarından birisi, öğrencilerin 3B nesneleri veya konu olan çevreyi farklı
bakış açılarından inceleyebiliyor olmalarıdır (Dede 1995). Dolayısıyla, öğrencilerin mekânsal algı gelişimlerinde olumlu bir etki yapabilmektedir. Dede (1995) sanal ortamların gerçek dünyadaki kısıtlamalar olmadan çalışan 'deneysel öğrenme', 'yaparak öğrenme' ve çalışma alanının kişiselleştirilmesi de dahil olmak üzere pek çok kolaylık sunduğuna dikkat çekmektedir. Mimari tasarım eğitiminde kullanılan bu bağlamdaki sanal dünyalar, öğrenciye değişen şartlara göre malzeme seçimi, farklı yapı sistemleri deneyimi, mekân kuruluşunu algılama, değişen kullanıcı ihtiyaçlarına göre esnek mekânlar tasarlama gibi pek çok açıdan faydalı olma potansiyeline sahiptir. Bilişim teknolojilerindeki bu gelişmeler, tasarım eğitimcilerine ve özellikle mimarlık okullarına daha önce düşünülemeyecek sunum, tasarım işbirliği, deneyimleme, dinamik form-biçim üretme ve canlandırma olanakları sağlamaktadır. Örneğin, öğrenciler tasarladıkları binaları avatarları sayesinde içinde yürüyerek anlama, algılama ve sanal ortamda inşa etme veya hızlı prototipleme yöntemi ile form üretme ve deneyimleme gibi çeşitli imkânlara kavuşmuş olmaktadırlar. Şüphesiz yukarıda sözü edilen tarihi süreç içerisinde mimarlık okullarının programlarında yeni kavram ve teknolojilere ne ölçüde yer verebildikleri önem kazanmaktadır. Ancak bu değişime ayak uydurabilen okullar farklılıkları ile öne çıkabilecek okullar olacaklardır. 3. Yöntem Araştırmada çok geniş kapsamlı bir veri toplanması söz konusudur. Nitel ve nicel verilerin kullanılacağı bu çalışmada Uluslararası Mimarlar Birliği nin (The Union Of International Architectures- UIA) ve UNESCO nun (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) aldıkları kararlar ve kılavuzlar önemli bir kıyaslama ölçütü olarak kullanılacak olan nitel verilerdir. Bu verilerin bazıları, nicel verilerin kaynağını oluşturacak olan anket çalışmasının hazırlanmasında kullanılmışlardır. Anket çalışmasının içeriği tamamen Türkiye deki mimarlık eğitiminin mevcut durumunu analize yönelik olarak hazırlanmıştır. Türkiye de 2013 itibariyle seksen tane Mimarlık bölümü kurulmuştur, bu okullar içerisinde en az bir mezun vermiş olan otuz sekiz okul değerlendirme kapsamında tutulup, sadece bu okullara anketlere katılım daveti yapılmıştır. Anketler Likert tutum ölçeği ve (kuram oluşturma esaslı) kodlama yöntemleri kullanılarak analiz edilecektir. Ankara, İstanbul, Eskişehir, Adana ve İzmir gibi şehirlerde bulunan okullarda onar öğretim görevlisi ve yirmi öğrenci ile anket yapılması, diğer şehirlerimizde bulunan okullarda öğretim görevlisi sayısındaki genel azalma sebebiyle beş ve üç öğretim görevlisi ve on öğrenci ile olmak üzere, Türkiye genelinde toplam 213 öğretim görevlisi ve 470 öğrenci ile anketlerin gerçekleştirilmesi planlanmıştır. Şu an itibariyle Türkiye genelinde 18 farklı okulda 201 kişi ile çevrimiçi ve yüz yüze anket çalışması yapılmıştır. Tablo 1 de Haziran 2013 itibariyle üniversiteler esas alınarak, anket çalışmasına katılan öğrenci ve öğretim görevlilerinin sayısı verilmiştir. Table 1 Analiz Çalışmasına Katılım Üniversite İsmi Öğretim Elemanı Öğrenci İTÜ 1 6 Haliç 5 10 MSÜ 3 2 Anadolu 2 10 E Osmangazi 8 19 Gebze YT 5 10 Kocaeli 8 - Balıkesir 1 - Uludağ 2 30 100. Yıl 1 - ODTÜ 1 9 Gazi 5 18 Bozok 1 8 Yaşar 1 - Karabük 1 - Çukurova 5 15 Selçuk - 1 Doğuş 8 Belirtilmemiş - 5 Toplam 50 151
Öğretim elemanları için hazırlanan ankette 72 soru bulunmaktadır. Anket katılımcı genel bilgilerinin derlenmesi, ilgi alanları ve çalışma şartlarıyla ilgili sorularla başlamaktadır. Ardından beşli Likert ölçeğinin kullanıldığı, katılımcıların eğitim ve öğretim ile ilgili görüşlerini almaya yönelik sorular yer almaktadır. Diğer sorular, katılımcıların belli konularda daha detaylı görüşlerini almak maksadıyla açık uçlu olarak düzenlenmiştir. Anket demografik sorularla son bulmaktadır. Öğrenciler için hazırlanan anket ise 54 soru içermektedir. Diğer ankete benzer şekilde, ilk sorular okul ve eğitim düzeyi ile ilgili katılımcıya ait genel bilgileri içerir. Ardından yine beşli Likert ölçeğinin kullanıldığı, katılımcıların aldıkları eğitim ile ilgili görüşlerini almaya yönelik sorular bulunmaktadır. Daha sonraki anket soruları öğrencilerin bazı konularda daha detaylı görüşlerini almak üzere açık uçlu olarak düzenlenmiştir. Araştırmanın veri toplama süreci halen devam etmektedir. Bu bildiride şu ana kadar derlenmiş olan verilerin ilk analizlerine yönelik sonuçlar sunulacaktır. 4. Verilerin Değerlendirilmesi Türkiye de aktif ve mezun vermiş devlet ve vakıf üniversitelerinin mimarlık bölümlerinin programları verilen yer alan derslerin, dönemlik ders programı içerisindeki ağırlıkları esas alınarak incelenmiştir. Grafik 1 de görüldüğü gibi ders programlarının %45 e yakın bir ağırlıktaki diliminde tasarım-proje derslerinin öne çıktığı gözlemlenmektedir. Sırası ile teknoloji, tarih-teori, iletişim-sunum ve uygulama-işletme konularında dersler programlarda yer almaktadır. Bilişim teknolojileri ile ilgili dersler özellikle iletişim-sunum olarak adlandırılan kategoride yer almaktadır. Proje kapsamında yaptığımız anketler içerisinde sorduğumuz sorularla, tasarım ve proje derslerinde bilişim teknolojilerinin büyük ölçüde kullanıldığını tespit ettik. Grafik 1: Mimarlık okullarının ders programlarının ağırlıkları Anketlere verilen cevaplar öğrencilerin ve öğretim üyelerinin bakış açıları olmak üzere ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Bu bildiride bu analizde öne çıkan bazı sonuçlar sunulmuştur. Demografik bilgiler- Katılımcılar kimlerdir? Çalışmaya katılan öğrencilerin %37 si erkek olup, öğrencilerin % 5 i birinci sınıf, %40 ı ikinci sınıf, %21 i üçüncü sınıf ve %34 ü son sınıf öğrencisidir. Katılımcı öğrencilerin ancak %16 sı yarı zamanlı olarak mimari tasarım ofislerinde çalışmaktadır. Öğrenciler ağırlıklı olarak AutoCAD kullanıcısıdır (%90), ikinci yaygın kullanılan program Photoshop tur (%74), diğer programlar, SketchUp %64, 3Dmax %37, ArchiCAD %31, Revit %23 ve Rhinoceros %10 oranında kullanılan programlardır. Bu öğrencilerin %25 i daha önce bir sanal dünyada bulunmuştur, bu deneyimi yaşayanların %24 ü Active Worlds de ve %16 sı Second Life sanal dünyasında bulunmuştur. Öğrenciler yoğun internet kullanıcılarıdır. Grafik de görüldüğü öğrencilerin yaklaşık %31 i günde 6 saatten fazla internete bağlanmaktadırlar.
Grafik 2: Öğrencilerin günlük internet kullanımı Çalışmaya katılan öğretim elemanlarının %18 i erkek olup, %60 ı tasarım/planlama/uygulama alanlarında çalışmaktadır. Akademisyenlerin %41 1-5 senedir, %15 i 6-10 senedir, %18 i 11-15 senedir ve %26 sı 16 sene ve üzeri bir süredir mevcut kurumlarında çalışmaktadırlar. Ayrıca katılımcı öğretim üyelerinin %52 si aktif olarak yarışmalara katılmakta, ve %25 i uygulama yapmaktadır. Grafik 3 te görüldüğü gibi öğretim elemanları da yoğun internet kullanıcısıdırlar. Grafik 3: Öğretim elemanlarının günlük internet kullanımı Verilen eğitime yönelik algı nasıldır? Öğretim üyelerine çalıştıkları kurumlarda verilen eğitimin öğrencileri mimarlık mesleğine hazırlamada yeterli bulup bulmadıkları soruldu. Katılımcıların %20 si (kesinlikle onaylamıyorum/ onaylamıyorum) yeterli bulmadıklarını, %26 sı kararsız olduğunu, %55 si (onaylıyorum / kesinlikle onaylıyorum) ise yeterli bulduğunu belirtmiştir. Öğretim üyelerinin büyük bir kısmı (%75) çalıştıkları kurumun vizyonunu paylaşmadıklarını belirtmişlerdir. Yine aynı öğretim görevlilerinin %95 i mimarlık eğitiminde tasarım ve yaratıcılığın öncelikli olması gerektiğinin belirtmiş, %95 i eleştirel düşünme, %99 u problem çözme ve %78 i iletişim-sunum tekniklerine önem verilmesi gerektiğini onaylamışlardır. Öğrencilere okullarında verilen mimarlık eğitimini yeterli bulup bulmadıkları soruldu. %38 i okulundaki mimarlık eğitimini yeterli bulmadığını (onaylamıyorum / kesinlikle onaylamıyorum), % 35 i kararsız olduğunu ve %26 sı ise verilen eğitimi yeterli bulduğunu belirtmiştir (onaylıyorum / kesinlikle onaylıyorum). Öğrenciler arasında aldıkları eğitime yönelik memnuniyet algılarında kutuplaşma olduğu söylenebilir. Ancak yine aynı öğrencilerin aldıkları eğitimi değerlendirmelerinde % 69 u yaratıcı düşünce becerilerinin geliştiğini, %79 u eleştirel düşünme becerilerinin geliştiğini, %65 i analitik düşünme becerilerinin geliştiğini ve %83 ü problem çözme becerilerinin geliştiğini onaylamıştır. Mimarlık eğitiminde bilişim teknolojilerinin kullanımı ve konumuna yönelik algı nasıldır? Bilişim teknolojilerinin tasarımda kullanılması kavramı aşağıdakilerden hangilerini aklınıza getirir sorusuna, öğrencilerin %93 ı 3 boyutlu modelleme seçeneğini işaretleyerek cevap vermiştir. Bundan sonra en yüksek oranda %61 da foto-gerçekçi imgelerin hazırlanması derken ancak öğrencilerin
sadece %42 ı sanal dünyalar ve ortamlar seçeneğini işaretlemiştir. Aynı soruya öğretim üyelerinin %78 ü 3 boyutlu modelleme derken, %65 oranında sanal ortamlar, %60 ı foto-gerçekçi imgelerin hazırlanması ve %60 ı işbirlikli tasarım ortamları seçeneklerini işaretlemişlerdir. Öğretim elemanlarının %91 gibi yüksek bir oranı hiç sanal bir dünyada bulunmamıştır, geriye kalan %9 luk kısımda Active Worlds ve Second Life ortamlarında bulunduklarını söylemişlerdir. En yaygın kullanılan sanal ortam ise %76 lık bir oranda Blog ortamı olmuştur, ardından %47.6 lık bir oranda Facebook, ve %51 lik bir oranda da işbirlikli çalışma ortamlarının kullanıldığı belirtilmiştir. Öğretim elemanlarının %95 i bilişim teknolojilerinin tasarım stüdyolarında kullanımına izin verildiğini belirtmiştir. %56 sı eğitimin ilk yıllarından itibaren kullanılması gerektiğiyle ilgili ifadeyi onaylamış, %22 si bu konuda kararsız ve %22 si de kullanılmasını onaylamadığını belirtmiştir. Mimarlık eğitiminde bilişim teknolojilerinin kullanımı öncelikli olmalıdır, şeklindeki ifadenin değerlendirilmesinde bir kutuplaşma olduğu gözlenmiştir, katılımcı öğretim görevlilerinin %35 bu ifadeyi onaylamadıklarını (onaylamıyorum / kesinlikle onaylamıyorum) belirtirken, %35 i kararsız ve %30 onaylıyorum / kesinlikle onaylıyorum seçeneğini işaretlemiştir. Ancak aynı öğretim görevlilerinin %61 i sunumda bilişim teknolojilerinin öncelikli olarak kullanılması gerektiğini düşünmektedir. Tasarım eğitimine yönelik sorulardan, öğretim üyelerine yönelttiğimiz çağdaş tasarım eğitiminde bilişim teknolojileri tasarımın kavramsal dâhil her aşamasında kullanılmalıdır önermesini %20 si kararsızım, %73 gibi yüksek bir oranda onaylıyorum / kesinlikle onaylıyorum şeklinde değerlendirmiştir. Öğrenciler okullarında verilen bilgisayarla tasarım eğitiminden genel olarak memnun olmadıklarını beyan etmişlerdir. İlgili soruya öğrencilerin %70 i onaylamıyorum / kesinlikle onaylamıyorum derken, %18 i kararsız ve ancak %12 si verilen eğitimden (onaylıyorum /kesinlikle onaylıyorum) memnundur. Kurumumda yetişen öğrenciler bilişim teknolojileri konusunda donanımlı mezun oluyor, şeklindeki benzer bir önermeyi öğretim üyelerinin %40 ı kararsızım, %40 ı onaylıyorum, %20 si onaylamıyorum diyerek değerlendirmişlerdir. Ankete katılan öğrencilerin %74 ü tasarımda bilişim teknolojilerinin kullanılmasının 3 boyutlu düşünme becerilerinin gelişimine katkıda bulunduğunu düşünmektedir. Ancak bu öğrenciler bilgisayarla tasarımı el ile çizime tercih ederim önermesi karşısında bir kutuplaşma göstermektedirler: örneğin, %38 i bu önermeyi onaylamamakta / kesinlikle onaylamamakta, %22 si kararsız ve %40 kadarı da onaylamakta /kesinlikle onaylamaktadır. Öğrenciler, açık uçlu sorular sırasında yapılan mülakatta bilgisayarda eskiz yapamadıklarını belirtmişlerdir. Bu durum ilerleyen araştırmalarda eskiz yapımına daha yakın anlamda çabuk ve işlevsel ara-yüz tasarımı üzerine bizlere daha derin araştırma yapılması gerektiğini göstermektedir. Genel değerlendirmeler Açık uçlu soruların genel bir değerlendirmesi yapıldığında, bilişim teknolojilerinin tasarım stüdyolarındaki kullanımı üzerine öğretim elemanlarının belirgin olarak ortaya koydukları bir çekince olduğu söylenebilir. Bu çekinceyi bir öğretim elemanı şu şekilde özetler: [Öğrenciler] hakim olamadıkları araçlarla, aslında hakim olabilecekleri bir mimarlık ürününü sergilemeye çalışıyor. [bilişim teknolojilerinin] Kullanımının çok iyi olabilmesi için eğitimin bir parçası haline getirilmeli. Özellikle bilişim teknolojilerinin tasarımın kavramsal sürecine dahil olması açısından ise bilgisayar programlarının el ile beyin arasında artı bir ara yüz eklediği düşüncesi belirtilmektedir. Bu nedenle stüdyolarda kavramsal sürecin el ile çıkarıldıktan sonra, yani belirli bir aşamaya gelindikten sonra bilgisayar kullanımı olumlu olarak görülmektedir. Bir başka açıdan özellikle ilk yarıyıllarda bilgisayar programı kullanımının örneğin kat planlarını üst üste çakıştırılmadan çalışıldığı için taşıyıcı sistemin ve mekânsal sürekliliğin sağlanmasına, kesitte üçüncü boyut algısına engel olduğu belirtilmektedir. Öğretim elemanlarının yapmış oldukları bu yorumlar bize aslında bilişim teknolojilerinin kullanımının tasarım fikrini 2 boyutlu olarak bilgisayar ortamına aktarma şeklinde algılandığını da göstermektedir. Yine açık uçlu sorulara verilen cevaplarda, kavramsal süreçte özellikle el-beyin koordinasyonunun bir altyapı olarak oturması gerektiği ve öğrencilerin kavramsal süreç için maalesef bilgisayar programlarındaki yeterliliklerinin kısıtlı olduğu belirtilirken, aslında buna tam da zıt olarak öğrencilere verilen bilişim teknoloji derslerinin yetersizliğinin yine öğrenciler tarafından belirtiliyor olması çok dikkat çekicidir. Derslerin yetersizliğinin ötesinde öğrenciler tarafından belirtilen bir sıkıntı da dikkate
değerdir. Çoğu öğrenci belirtilen derslere eğitimlerinin ilk yıllarında veya ikinci yıllarında başlamaktadırlar, ancak kendilerinin de belirttiği üzere bilgisayar kullanımına ancak ilerleyen sınıflarda izin verilmektedir. Bu durumun ise öğrenciler tarafından belirtildiği üzere öğrenilen programın pekiştirilmesi yönünde bir engel teşkil etmektedir. Belki de daha çarpıcı bir sorun ise yeterli bilişim altyapısı verilemeyen öğrencilerden yine bilgisayarlı sunumlar beklenmektedir ve bu durumda öğrenciler okul dışında kurslara gitmek durumunda kalmaktadır. Bu durum bilişim teknolojilerinin mimarlık eğitiminde erken devrelerde ele alınması gerektiği ve yine bu teknolojilerin 3 boyutlu olarak ele alınarak tasarımla ilgili derslere daha iyi bir entegrasyonunun sağlanması gerekliliğini ortaya koyar. Belirtilen bir başka eksiklik ise aslında bu noktayla çok ilişkilidir. Bilişim teknolojilerinin sadece bilgisayar destekli tasarım düzeyinde kullanılması durumudur, hesaplamalı tasarım, parametrik tasarım ve sanal tasarım ortamları, ne yazık ki hala üniversitelerde eğitim-öğretim programlarına dahil edilmemiştir. Aslında kavramsal süreçte kullanılması için özellikle bilgisayar destekli tasarım yani sunum tekniklerinin ötesinde kavramsal süreçlerin her aşamasında kullanılan, analiz, sentez ve değerlendirme aşamalarında etkin bir kullanıma geçilmesi için bir altyapının olmadığı belirtilmektedir. Bu araştırma mevcut eğitim sisteminin bilişim teknolojilerini benimseme, kullanma ve içselleştirmesi yönündeki tutumuna ve aksaklıklarına işaret edilmesi, bu aksaklıkların nasıl giderilebileceğine ilişkin öneriler ortaya konması, konuya ilişkin kapsamlı bir kavramsal çalışma geliştirilmesi ve konuyla ilgili literatürün bir araya getirilmesi, aynı konu üzerine sürdürülecek başka araştırmalar için sağlam bir altyapı sunacaktır. Bu bildiride halen devam etmekte olan bir araştırma projesinin ön- analiz sonuçlarından bazılarını sunduk. Analizlerin ortaya koyduğu gibi bilgisayarla tasarım konusunda en öne çıkan kavram 3 boyutlu modelleme olmuştur, ancak pratikteki uygulaması 2 boyutlu çizim olarak gerçekleşmektedir. Aynı zamanda öğretim üyelerinin büyük bir kısmı okullarında verilen bilişim esaslı eğitimi yeterli bulmakta ve bu teknolojilerin kavramsal çalışmalarda da kullanılıyor olmasını desteklemektedir. Ancak, mevcut müfredatlar incelendiğinde, çok az okulda lisans eğitiminde ilk yarıyıllardan başlayarak, bilişim teknolojilerinin, mimari tasarımda öğrencilerin yaratıcı süreçlerini destekleyecek dijital araç ve ortamların kullanılmasına yönelik çabalar olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımın yaygınlaşması ve uygulandığı okullarda bile çok az öğrencinin yakalayabildiği bu yetkinliğe ulaşabilmeleri için, mimari tasarımda bilişim konusunda eğitim verebilecek akademik personelin yetiştirilmesi bir gereklilik olmaktadır. Teşekkürler Bu bildiride kullanılan verilerin toplanmasında katkı sağlayan öğrenci ve öğretim üyelerine teşekkür ederiz. Kaynaklar Dede, C.:1995, The Evolution of Community Support For Constructionist Learning: Immersion in Distributed Virtual Worlds, Educational Technology 35, 5: 46-52. Dede, C., Salzman, M. ve. Loftin, R. B: 1996, The Development of Virtual World for Learning Newtonian Mechanics, Multimedia, Hypermedia and Virtual Reality, Ed: P. Brusilovsky, P. Kommers ve N. Streitz. Berlin, Springer: 87-106. Winn, W.:1993, A Conceptual Basis For Educational Applications Of Virtual Reality, Human Interface Technology Laboratory, Washington Technology Center, University Of Washington.