T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ ANA BİLİM DALI



Benzer belgeler
SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

İ Ç İ N D E K İ L E R

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Ekonomi II. 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

Derece Alan Üniversite Yıl

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

DR. Caner Ekizceleroğlu

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

YEDİNCİ BÖLÜM MAKROEKONOMİ: TANIM, KAPSAM VE GELİŞİM

Giriş. evre, çalkantılı bir dönem, ağır bir kriz dönemidir. Gerçekten de siyasal düşünceler tarihine

4)Yukarıdaki 3 temel varsayım altında ekonomi daima tam istihdamdadır ve fiyatlar genel seviyesi istikrarlıdır.

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 2. Hafta Ders Notları - 12/02/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ KAYNARCA SEYFETTİN SELİM MESLEK YÜKSEKOKULU MALİYE PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS PLANI AKTS KREDİLERİ

Türkiye Ekonomisinde Dönüşüm

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

DERS PROFİLİ. İktisadi Düşünce Tarihi ECO419 Güz Yrd. Doç. Dr. Serhat Koloğlugil

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

İktisadi Düşünceler Tarihi (ECON 316) Ders Detayları

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (2012) Stratejik Plan. Ankara: ASPB

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Türkiye Ekonomisi SPRI

Türkiye Ekonomisi I (ECON 401T) Ders Detayları

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

SOSYAL HİZMETLERİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI. Doç.Dr.Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü

Kurumlar, Kurullar. Haldun DARICI *

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 23: Çalışma Hakkı

TÜRKİYE'DE LİBERALİZM: TURGUT ÖZAL DÖNEMİ ÖRNEĞİ ÖZLEM EŞTÜRK MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

1: İNSAN VE TOPLUM...

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Siyaset Bilimine Giriş I SBG Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

ADRES: Akdeniz Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü, Kampüs/Antalya

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

ULUSLARARASI SAĞLIK KURULUŞLARI

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS TÜRK DIŞ POLİTİKASI II. Yüz Yüze / Zorunlu

SOSYAL POLİTİKA. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

MLY104 Muhasebe I 1 Z

Türkiye Ekonomisi I (ECON 401) Ders Detayları

İktisat Tarihi

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

KRİZ DÖNEMİNDE İŞSİZLİĞİ ÖNLEMEDE KULLANILABİLECEK ALTERNATİF BİR MODEL

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Maliye Hacettepe Üniversitesi İİBF Y. Lisans İktisat Akdeniz Üniversitesi SBE 2003

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 23/04/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS KATALOĞU

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PORGRAMI

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

İSO Kadın Sanayiciler Platformu 8 MART MANİFESTOSU

Lisans :İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih (Gece) Bölümü, Umumi Türk Tarihi Kürsüsü, 1980.

Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ. Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi. SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Siyasal Düşünceler Tarihi PSIR

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

Transkript:

T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ ANA BİLİM DALI TÜRKİYE DE LİBERALİZM (1980 1999): NEO-LİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Mehmet Necati CİZRELİOĞULLARI Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal UTKU Ankara 2013

3 T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ ANA BİLİM DALI TÜRKİYE DE LİBERALİZM (1980 1999): NEO-LİBERAL POLİTİKALARIN TÜRK POLİTİK-EKONOMİSİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Mehmet Necati CİZRELİOĞULLARI Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal UTKU Ankara 2013

ÖNSÖZ Türkiye de Liberalizm (1980-1999): Neo-liberal Politikaların Türk Politik- Ekonomisine Etkileri başlıklı çalışmamın genel yapısında 1980 sonrası Türkiye de uygulanan neo-liberal politikaların 2000 krizine kadar nasıl bir süreçten geçtiği anlatılmaktadır. Türkiye de 1980 dönemine kadar olan süreçte yaşanan ekonomik olguların, siyasal alana hangi açıdan yansıdığı ele alındıktan sonra, 1980 sonrası Türkiye de neo-liberal dönüşümüm baş mimarı olarak sayılan Turgut Özal döneminde gerçekleştirilen neo-liberal politikaların olumlu ve olumsuz tarafları ortaya konulmuş teoriler kapsamında 2000 yılına kadar Türkiye de ne gibi bir etki oluşturduğu tartışmaya söz konusu olmuştur. Bu çalışmamın her aşamasında bana yol gösteren değerli danışmanım Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal UTKU ya teşekkür ederim. Aldığım Yüksek Lisans Derslerinde Tez konumun belirlenmesini sağlayan Prof. Dr. Halil İbrahim ÜLKER ve Yrd. Doç. Dr. Hayriye ÖZEN e teşekkürlerimi bir borç bilirim. Çalışmalarım esnasında katkılarını sunan Senem ÖZDEMİR e ve her zaman yanımda olan, maddi manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen M. Münir CİZRELİ ye ve aileme anlayış ve sabırlarından dolayı sonsuz teşekkür ederim.

ii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... ii KISALTMALAR... v TABLOLAR... vii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM LİBERALİZMİN TANIMI, ÇEŞİTLERİ VE GELİŞİMİ 1.1. LİBERALİZMİN TANIMI... 3 1.2. LİBERALİZMİN UNSURLARI... 5 1.2.1. Bireycilik... 6 1.2.2. Özgürlük... 7 1.2.3. Sınırlı Devlet... 9 1.2.4. Piyasa Ekonomisi... 10 1.3. LİBERALİZMİN ÇEŞİTLERİ... 12 1.3.1. Klasik Liberalizm... 12 1.3.2. Sosyal Liberalizm... 13 1.3.3. Neo-Liberalizm... 15 1.4. LİBERALİZMİN BATIDAKİ GELİŞİMİ... 18 İKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE DE LİBERALİZM 2.1. TEK PARTİ DÖNEMİ... 21 2.1.1. Planlı Dönem Öncesi: 1923 1929... 21 2.1.1.1. İzmir İktisat Kongresi... 23 2.1.1.2. Lozan Antlaşması... 25 2.1.1.3. 1929 Buhranı... 26 2.1.2. Planlı Dönem: 1930 1938 Yılları Arası Devletçilik Politikası... 28

iii 2.1.2.1. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı... 30 2.1.2.2. Savaş Dönemi ve Sonrası Gelişen Süreç... 31 2.2. DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ... 34 2.3. LİBERALİZMİN SAHNEDEN ÇEKİLMESİNİN YAPTIĞI ETKİ... 39 2.3.1. 27 Mayıs Darbesi ve 1961 Anayasası... 39 2.3.2. Kalkınma Planları... 42 2.3.3. AET ile Türkiye Arasındaki İlişki... 45 2.3.4. Petrol Krizi ve 1970 lerde Yaşanan Gelişmeler... 47 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 1980 İLE 1999 YILLARI ARASINDA GELİŞEN OLAYLAR ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE DE NEO-LİBERALİZM 3.1. NEO-LİBERAL POLİTİKALARA GİRİŞ... 53 3.1.1. 12 Eylül ün Ekonomiye Etkisi ve 1982 Anayasası... 55 3.1.2. 24 Ocak İstikrar Kararları... 60 3.1.2.1. 24 Ocak Kararların Tedbirleri... 64 3.1.2.2. 24 Ocak Kararlarının Sonuçları... 66 3.2. KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA NEO-LİBERALİZM... 68 3.3. NEO-LİBERAL POLİTİKALAR ÇERÇEVESİNDE YENİ SAĞ... 70 3.4. TURGUT ÖZAL İLE NEO-LİBERALİZM SÜRECİ... 72 3.4.1. ANAP ın Siyasi Yapısı ve Programı... 75 3.4.2. ANAP İktisadi Liberalizm... 81 3.4.2.1. Özal Döneminde Ekonomik Yapı... 82 3.4.2.1.1. Dış Politika... 83 3.4.2.1.2. Vergi Sistemi... 86 3.4.2.1.3. Özelleştirme... 88 3.4.3. ANAP Siyasi Liberalizm... 92 3.5. NEO-LİBERAL POLİTİKALAR... 94 3.5.1. Para ve Finansal Serbestleşme Dönemi... 94 3.5.2. Devletin Sınırlandırılması... 97 3.6. 5 NİSAN KARARLARININ SİYASETE VE EKONOMİYE ETKİSİ... 99

iv 3.7. IMF VE DÜNYA BANKASININ TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ... 102 3.8. AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ... 105 SONUÇ... 110 KAYNAKLAR... 118 ÖZET... 133 ABSTRACT... 135

v KISALTMALAR AB ABD ANAP AP AT BM BYKP CHP DB DÇM DP DPT DYP GB IMF KDV KİT MSP NATO OECD : Avrupa Birliği : Amerika Birleşik Devletleri : Anavatan Partisi : Adalet Partisi : Avrupa Topluluğu : Birleşmiş Milletler : Beş Yıllık Kalkınma Planı : Cumhuriyet Halk Partisi : World Bank- Dünya Bankası : Dövize Çevrilebilir Mevduat : Demokrat Parti : Devlet Planlama Teşkilatı : Doğru Yol Partisi : Gümrük Birliği : İnternational Monetary Fund- Uluslararası Para fonu : Katma Değer Vergisi : Kamu İktisadi Teşekkülleri : Milli Selamet Partisi : North Atlantic Treaty Organization- Küzey Atlantik Antlaşması Örgütü : Organisation for Economic Co-operation and Development- Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

vi OPEC RP SHP TBMM : Organization of Petroleum Exporting Countries- Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü : Refah Partisi : Sosyal Demokrat Halkçı Parti : Türkiye Büyük Millet Meclisi

vii TABLOLAR Tablo 1. Liberal Sosyal Düzen, Liberal Ekonomik Düzen ve Liberal Siyasal Düzen... 113 Tablo 2. Doğuşundan Günümüze Liberalizm... 114 Tablo 3. Tablo 4. Tablo 5. Türkiye nin İktisadi Gelişmenin Temel Özellikleri 1980 ve Sonrası... 115 1980 1983 Askeri Hükümet Dönemi Ekonomik Performansı Değerlendirmesi... 116 AB Türkiye İlişkilerinde Önemli Tarihler, Olaylar ve Dönüm Noktaları... 117

GİRİŞ 1970 li yıllar Türkiye için her yönüyle pek çok olumsuz olayların bir arada yaşandığı bir dönem oldu diyebiliriz. Zaten, liberalizm tarihinin bu çalışmada dolaysız olarak en fazla ilgilendiren kısmı da 1970 lerde başlayan ve 1980 lerden 2000 krizine kadarki küresel ekonomik durgunluğun ve siyasal hareketliliğin ülkemize olan etkisidir. Bu süreç içinde ve özellikle de 1980 sonrasından 2000 e kadar ANAP ın uygulamaya çalıştığı ve neo-liberal diyede adlandırılan politikaların ülkemiz ekonomi politiğine yaptığı etkiler bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Liberalizm gerçek anlamda sanayileşmenin ilerlemesi, ülke ekonomisin seyrinin değişmesi ve insan hakları anlamlarında ve daha birçok konuda yönetimleri ciddi boyutta etkileyen bir konuma sahiptir. Özellikle büyük ekonomilere sahip ülkeler diğer ekonomileri etkileme gücüne sahiptir ki Amerika ve İngiltere buna örnek gösterilerek liberal kabulleri en fazla bünyelerinde barındıran devletlerdir. Böylece liberalizm, daha fazla gelişme şansı yakalayarak, diğer ülkeleri de etki alanına almaya başlamıştır. 1980 sonrasında bütün dünyada etkileri görülmeye başlayan küresel siyasal ve iktisadi gelişmeler ve bu gelişmelerin Türkiye ye yansıması en çok Turgut Özal ın iktidarı zamanında kabul görmüştür. 1980 askeri müdahalesiyle bir taraftan ülkede demokrasi konusunda ödün verilirken, diğer yandan yine askerin desteğiyle bir yönetim yapılanmasına gidilmiştir. Askeri dönem sonrası iktidara gelen Anavatan Partisi ve Turgut Özal, Batı da esen yeni liberal sağ politikaları Türkiye de uygulayıcı olma yoluna gitmişlerdir. Bu anlayış doğrultusunda Özal ın amacı, ülkeyi toplumsal ve ekonomik yönden etki eden devletin yetkilerini sınırlandırmak, küresel düzeyde hâkimiyetini hissettirmeye başlayan pazar ekonomisi Türkiye de de uygulamak, dışa açılmanın en büyük aracı olan özelleştirmeler yapmak ve Avrupa birliği yolunda önemli adımlar atmasıydı. Ancak, Özal toplumsal ve ekonomik açıdan istediği hayallerini gerçekleştiremedi. Yeni sağ politika uygulamalarının sonucun da oluşan ekonomik

2 istikrarsızlık, düşük büyüme hızı, artan yoksulluk ve eşitsizlik olmuştur. İzlenen politikalar toplumun ekonomik ve toplumsal açıdan sorunlarını hafifletmeyerek daha da ağırlaştırmıştır. Çalışmamızın sonucunda da belirtmeye çalıştığımız gibi Özal çeşitli nedenlerle ümit ettiği sonuca ulaşamamıştır. Araştırmamız Özal ın önünü tıkayan engellerin neler olduğunu ve kapitalizm ile onun ideolojik alt yapısı durumundaki liberalizm kalkanındaki çatlaklıkların neler olduğunu açıklamaya çalışılacaktır. Diğer bir deyişle, bizim ilgilendiğimiz zaman diliminde toplumsal gerçekliğin ne yönde değiştiği, neler talep ettiği ve Özal ve iktidarının bunları ne ölçüde karşılayabildiği araştırılacaktır. Yukarda belirttiğimiz hususların geniş kapsamlı anlaşılabilmesi için liberalizmin ve onun uzantısı olarak kabul edilen neo-liberalizm güncel şekline tarihsel/sosyolojik olarak yaklaşacağız. Araştırmamız doğrultusunda öncelikli olarak liberalizmin tanımı, tarihsel evrimi ve geçirdiği değişiklikler hem küresel boyutta hem de ülkemiz özelinde incelenecektir. İkinci bölümünde Türkiye de liberalizm başlığı altında liberalizmin gelişim süreci boyunca, Türkiye de tek parti ve demokrat parti dönemindeki iktisadi sürece değinilmiştir. Son bölümde ise 12 Eylül darbesi, 24 Ocak kararları ve ANAP ın iktisadi ve siyasal liberalizmi ele alınmıştır. ANAP döneminde uygulanan siyasetin 1990 dan sonra Türk ekonomisini ve siyasetini nasıl etkilediği ele alınarak bunun AB ve IMF gibi kuruluşlarla ilişkilerimize ne şekilde yansıdığı üzerinde durulmuştur.

BİRİNCİ BÖLÜM LİBERALİZMİN TANIMI, ÇEŞİTLERİ VE GELİŞİMİ 1.1. LİBERALİZMİN TANIMI Liberalist düşüncenin köklerini ilk Çağ Antik Yunan siyasi ve iktisadi düşüncesinde bulmak olasıysa da, sistemli bir düşünce tarzı olarak liberalizmin 17. 18. Yüzyıllar Avrupa sında, siyasal alanda John Locke ve iktisat alanında da Adam Smith tarafından geliştiğini söyleyebiliriz. 1 Liberalist politikaların Türkiye de, daha doğrusu Osmanlı Devleti nde yaşam bulmaları ise yenileşme, ya da o zamanların söyleyişiyle Tanzimat ve Islahat adı altında olmuş ve Osmanlı devletinin liberalleşme yolunda attığı ilk adımlar olarak algılanmıştır. 2 Liberalizmin popülaritesi ve buna paralel olarak, özellikle Avrupa nın İngiltere gibi, görece olarak daha modern ve gelişmiş ülkelerinde, yayılması 18. Yüzyılda olmuştur. Fransa da başta Montesquieu (1699-1755), ve Jean-Jacques Rousseau (1712 1778), daha sonra da Alexis de Tocqeville (1805-1859) liberalizmin öncüleri olarak tanınır. Ortaya çıkışından beri anlamı ekonomik ve siyasi anlamda özgürlük olan liberalizm, iktisadi alanda ise Adam Smith tarafından Ulusların Zenginliği adlı eseriyle anlam bulmuştur. Bu kitabında liberalist iktisadın temel ilkelerini ortaya koyan Smith, ekonominin işleyişinde doğal düzenin var olduğunu öne sürerek bunu görünmez el olarak tanımlamıştır. 3 19. Yüzyılda olgunluk çağına eriştiği kabul edilen bu akım, 20. Yüzyılda yıkıcı etkileri çok uzun hissedilen bir buhran ve toplumsal kriz dönemine girmiştir. 1929 yılında başlayan ve Büyük Bunalım olarak adlandırılan dönemin ardından müdahaleci devlet anlayışını aksettiren devlet politikaları bir zorunluluk olarak devreye sokulmuş ve geniş anlamda söylemek gerekirse, devletin iktisadi hayattaki 1 2 3 C. Can Aktan, Klasik Liberalizm, Neo-Liberalizm ve Libertarianizm, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:28, Sayı:1, Mart 1995, s.8 Mehmet Seyitdanlıoğlu, Türkiye de Liberal Düşüncenin Doğuşu ve Gelişimi, Liberal Düşünce Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, Bahar 1996, s.103 Aktan, a.g.m., ss.3 10

4 rolü ve işlevinin genişlemesi demek olan bu politikalar, 1970 li yılların sonlarına kadar uygulanmıştır. Devletin toplumsal ve iktisadi hayattaki rolü ve işlevinin genişlemeye başlaması ise yeni sorunlar -kronik bütçe açıkları, yüksek vergi yükü, enflasyon- iktisatçıları yeni çözüm yollarına yöneltmiştir. Bu olumsuz döngüsel düzen yeniden siyaset ve iktisat alanlarında liberalist görüşlerin güç kazanmasına neden olmuştur. 4 Liberalizm gerçekten sadece bir siyasal doktrin veya ekonomik bir politika değil, bunların hepsini bünyesinde toplayan bir dünya görüşüdür. Lerner, liberalizmi toplumu örgütleyen bir yönetim metodu, özgürlüğü savunan bir birey için ise inandığı bir felsefe ve hareket olarak tanımlamaktadır. 5 Kısacası, liberalizmin temel felsefesi; bireyi ön plana alan, toplumun savunduğu özgürlük anlamı içerisinde hürriyetini, serbestliğini sağlayan ekonomik ve siyasi yapıdır. Tarihsel açıdan bakıldığında, liberalizmin ticari kapitalizme ve onun iktisat politikası olan merkantilizme tepki olarak doğduğu görülür; bir iktisat düşüncesi olarak sanayi burjuvazisinin çıkarlarını yansıtmıştır. 6 Aktan ın ifadesiyle; liberalizm, bireyciliğe dayalı bir yapı olarak, bireylerin iktisadi ve siyasal yapı içerisinde hak ve özgürlükleri güvence altına alan, piyasa ekonomisinin doğal işleyişine bırakılarak devletin ekonomiye müdahalesinin minimum düzeye indirilmesini savunan bir akımdır. 7 Liberalizmin ilk hedefi, toplumu devletin denetim ve gözetim sisteminden arındırmak olmuştur. Liberalizm ilk yıllarda mutlakiyetçiliğe ve feodal düzene karşı olan bir ideolojiyken, sonraki dönemde devletin piyasa üzerinden müdahalesine karşı olan laissez-faire (bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler) sloganına sahip ekonomik anlayışı ve yapısal düzeni savunmaya başlamıştır. Liberalizmin temel noktası olan laissez-faire ; insanları iktisadi faaliyetlerinde, dini işlerinde, düşünce 4 5 6 7 C. Can Aktan, Müdahaleci Devletten Sınırlı Devlete, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1996, s.146 Fatmagül Berktay, Liberalizm: Tek Bir Teorik Pozisyona İndirgenmesi Olanaksız Bir İdeoloji, Modern Siyasal İdeolojiler, der. Birsen Örs, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2007, s.50 Gencay Şaylan, Değişim Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, İmge Yayınevi, 2.Baskı, Ankara, 1995, s.27 C. Can Aktan, Turgut Özal ın Değişim Modeli ve Değişime Karşı Direnen Güçlerin Tahlili, Türkiye Günlük Dergisi, Sayı:40, Mayıs Haziran 1996, s.13

5 ve kültürel bakımından kendi hayatlarına müdahale etmeyen, onları serbest bırakan bir düşünce olarak tanımlanmaktadır. 8 20. yüzyıla gelinmesiyle, liberalizm hem ekonomik hem de siyasi açıdan krizlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Krizlerin yarattığı etkilerden dolayı, liberalizm geleceğine dair karamsar bir tablo çizerek derinleşmiş; ikinci dünya savaşından sonra tekrar kendini göstermeye başlamıştır. 1.2. LİBERALİZMİN UNSURLARI Liberalizm, olmazsa olmaz birçok temel ilkeye sahiptir ve bu ilkeler birbirlerini tamamlayıcı niteliktedirler. Herhangi birinin eksikliği söz konusu olduğunda liberal sistemin oluşumunu tamamlaması beklenilemez. Bu olmazsa olmaz ilkeler; özgürlük, eşitlik, hoşgörü, akıl, serbest piyasa ekonomisi, sınırlı hükümet ve hukuk devleti ilkesidir. Tablo 1 de belirtildiği gibi; liberalizmin mevcut temel ilkeleri, toplumun sosyal, ekonomik ve siyasal düzenini oluşturmaktadır. Bu unsurların ana ayrımı liberal ekonomik düzen ve liberal düzen şeklindedir. Her iki ayrımın ortak niteliği özlerinde temel hak ve özgürlükleri barındırmalarıdır. Liberalizmin sosyal düzen içerisinde olan piyasa ekonomisi, özgürlük, bireycilik ve sınırlı ve sorumlu devlet anlayışı, ekonomik ve siyasal düzeni de içine almaktadır. Liberalizmde akılcılık ilkesi, bireylerin kendi çıkarları doğrultusunda davranacakları varsayımla iç içedir. Bireylerin eşit olarak doğdukları, yasa önünde ve siyasal haklar bakımından eşit olduklarını kabul etmekle beraber, burada eşitlikten kast edilen mutlak eşitlik değil fırsat eşitliğidir. Liberalizm, hoşgörünün sosyal ve bireysel özgürlüğü ve mutluluğu artıracağını savunur. 9 Çetin, liberal devletin sınırlılık niteliğini hukuk devleti kavramı ile ifade eder. Ona göre; doğal hukuk devletten önce de vardır ve devlet bağlayıcı niteliktedir. 10 8 9 10 Ralph Racio, Yirminci Yüzyılda Klasik Liberalizm, Liberal düşünce, Sayı:28, Güz 2002, s.135 Mümtaz er Türköne, Siyaset, Lotos Yayınevi, 7.Baskı, Ankara, 2007, s.121 Halis Çetin, Liberalizmin Temel İlkeleri, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:2, Sayı:1, 2001, s.231

6 Liberalizm temel unsurları içerisinde önemli yere sahip olan; bireycilik, özgürlük, sınırlı devlet ve serbest piyasa ekonomisi kavramları ele alınarak açıklanmaya çalışılacaktır. 1.2.1. Bireycilik Liberalist ideolojiye göre; birey, herhangi bir kolektif oluşum ve sosyal grup karşısında üstündür; bireyler birbirinden farklı kimliklere sahip varlıklardır. Bu farklılıkların temelinde bireylerin kendi çıkarlarını serbestçe yani özgür bir şekilde gerçekleştirmelerini sağlayan, dışarıdan müdahale etmeyen bir devlet vardır. Atilla Yayla; bireyciliği bir toplum teorisi, insanların sosyal hayatını belirleyerek onları anlama teşebbüsü olarak niteler. Kendisine göre; bireycilik, bireyi toplumdan soyutlanmış, hayatını yalnız başına sürdüren bir varlık olarak görmekten ziyade, onu temel varlık olarak esas almak demektir. Toplum, devlet, millet gibi varlıklar soyutturlar, bireydir somut olan; o dur temel olan varlık. Sosyal bütünler esasen bireylerden oluşmaktadır ve bundan dolayı da her türlü kurumun, yapının, topluluğun üstündedir. 11 Birey topluluğun üzerinde ise eğer bu, hiç kimseden akıl almaması, kimsenin ona hesap sormaması ve kimseye hesap vermemesi anlamına gelir. En genel anlamıyla, liberal bir toplum bireye devlet müdahalesinin olmadığı, yasaklanmayan hiçbir şeyin olmadığı bir toplum düzenidir bile denebilir. Locke, liberalizmin temel felsefesini ortaya koyduğu Liberalizm adlı eserinde liberalizmin bireylerin siyasal özgürlüğünü savunan bir düşünce olduğunu vurgular. Ona göre; bireyi özgür olması için her türlü otoriteden kurtulması ve kendi hayatını kendisinin kurması gerektiğini herkes kendinin yargıcıdır ifadesiyle belirtir. 12 Tocqueville ise, her şeyin serbest olduğu, devletin müdahalesinin olmadığı bir toplumsal düzende hiç kimsenin önüne geçemeyeceği evrensel bir yol vardır der. Bu evrensel yolda bireyler kendi iradelerini sınırlandıracak, ona müdahale edecek her 11 12 Atilla Yayla, Liberalizm, Turhan Kitapevi, 1.Baskı, Ankara, 1992, s.135 John Locke, Civil Government, Siyasal Düşünceler Tarihi, Aktaran: Mete Tuncay, C.II, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara, 1969, s.193

7 şeyi despotizm olarak tanımlarlar. 13 Mill de devlet müdahalesine karşıdır. Mill e göre; devletin müdahalesi olmaksızın bireyler kendilerini daha iyi geliştirir, işlerini daha iyi yapabilirler. Devletin müdahalesi, Mill e göre, sadece onun gücünü gereksiz yere artırmaya yarar. 14 Şaylan, bu görüşü destekler niteliktedir. Yazar a göre; piyasa mekanizmasının sağlıklı bir şekilde uygulanması için devlet eliyle hiçbir müdahale de bulunulmamalıdır. Aksi takdirde doğal uyum ve bütünleşme ortadan kalkar. Dolayısıyla bireyin özgürlüğün kısıtlanması bireye başkaları üzerinde baskı kurma durumunu ortaya çıkaracaktır. Özgürlüğün kısıtlanması ve bireye baskı uygulanması çatışma ortamını getirecektir. 15 Özetle, Bireycilik; bireyin haklarını devletin haklarından üstün gören ve her türlü değerin bireyden geldiğine inanarak onu toplumun üzerinde tutan bir dünya görüşü, bir toplum felsefesidir. Burada devlet bireye müdahale etmediği sürece birey kendi kendini geliştirerek üretecektir. 1.2.2. Özgürlük Özgürlük kavramı liberalizmin sahip olduğu en önemli unsurdur. Liberalizmde hedef; bireylerin birbirinin özgürlüklerine müdahalede bulunmadan ve her birinin birbirinden bağımsız bir şekilde serbestçe yaşayabilmesidir. Özgürlük anlayışı liberallere göre, bireyin dışarıdan hiçbir zorlama olmadan davranabilmesidir; dolayısıyla bireyin toplumun temel ögesi olmasından dolayı özgürlüğü korunmalıdır. Ayferi Göze; dört çeşit özgürlükten bahseder: Kişi özgürlüğü, İnanç özgürlüğü, Basın özgürlüğü ve Mülkiyet özgürlüğüdür. Kişi özgürlüğü; kişinin sebepsiz yere suçlanmaması, tutuklanmaması, çeşitli faaliyetlerden yasaklanmamasıdır. İnanç özgürlüğü; herkesin istediği dini seçerek vicdani düşüncelere sahip olabileceğini, dolayısıyla hiçbir şekilde hiçbir dine, mezhebe girmeye zorlanmamasıdır. Basın özgürlüğü, serbest düşünceyi yayma amacı 13 14 15 Alexis de Tacqueville, Amerika da Demokrasi, çev. Taner Timur, Türk İlimler Derneği Yayınları, İstanbul, 1962, s.42 J. S. Mill, Faydacılık, çev. Nazmi Coşkunlar, M.E.B. Yayınları, İstanbul, 1986, s.21 Şaylan, a.g.e., s.27

8 taşımasından dolayı kişinin bağımsızlığının olmazsa olmaz şartıdır. Mülkiyet özgürlüğü, kutsal, dokunulmaz bir haktır. 16 Bütün bu saydığımız haklar yalnız siyasal alanla sınırlı olmayıp, liberal düşünceye göre; iktisadi ve sosyal alanı da kapsar. Liberal açıdan özgürlük olgusunu incelediğimizde; Isiah Berlin in, (1909 1997) Two Concepts of Liberty adlı yapıtında belirttiği gibi, negatif ve pozitif özgürlük teorisini görürüz. Klasik liberaller özgürlüğün, kişinin kendi başına bırakılmasına, müdahaleden bağımsız ve tercih ettikleri şekilde hareket etme becerilerine dayalı olduğuna inanırlar. Bu görüşü de, dışsal bir kısıtlama veya zorlamanın olmadığı, negatif özgürlük teorisi olarak adlandırırlar. Modern liberal görüşüne katılanlar ise, pozitif özgürlüğü; kişinin kendisinin efendisi olma yolunda bağımsız olması olarak tanımlarlar. Kişinin kendisinin efendisi olması, bireyin kendisini geliştirebilmesi, düşünceleri genişletebilmesi için de memnuniyet duyması gerektiğini eklerler. 17 Liberalizmin özgürlük anlayışı negatif özgürlüktür. Negatif özgürlük bireyin dışarıdan gelen herhangi bir zorlamaya maruz kalmadan davranabilmesidir. Birey davranışlarına müdahale edilmediği oranda özgürdür. İnsanın herhangi bir dış müdahaleye maruz kalmadan davranabildiği alan ne kadar geniş ise, özgürlüğü de o oranda geniştir. Burada özgürlük; bir şeyden özgürlüktür, bir şeye özgürlük değildir. Özgürlükte esas olan bireye bir şey sağlanması değil onun dış zorlamalara ve baskılara maruz kalmamasıdır. 18 Locke; bireyin özgürlüğüne müdahalede bulunacak en büyük tehlike unsuru olarak devleti görmektedir. Bu yüzden, devletin despot anlayışı olan bireylerin özgürlüğünü hiçe sayması ve yok etmesi durumu önlenmelidir. Bunun da yolu ancak devletin birey için var olduğuna inanmak ve onu sınırlamaktır. Çünkü ne kişiler, ne de devlet insanların mallarına ve sivil haklarına baskı ve müdahale yetkisine 16 17 18 Ayferi Göze, Siyasi Düşünceler ve Yönetimler, Beta Yayınları, İstanbul, 1987, s.246 Andrew Heywood, Siyasi İdeolojiler, çev. Ahmet Kemal Bayram, Adres Yayınları, Ankara, 2011, s.46 Yayla, a.g.e., s.149

9 sahiptir. 19 Bireyler üzerinde kendi değerlerini benimsetmek toplumsal refahı etkiler. Bu yüzden, özgürlük başkalarının kendi yararlandığı haklardan mahrum etmemek koşuluyla kendi mutluluğumuz için arayışta bulunmaktır. Bunu sağlamak içinde olabildiğince devlet unsurunu geri plana iterek, baskı tutumunu azaltması gerekir. Böylelikle, bireyin istenilen sonuca varması, kendini geliştirip üretken bir duruma gelmesi liberalizm açısından ideal bir duruma ulaşması demektir. 1.2.3. Sınırlı Devlet Liberalizmin devlet anlayışı, bireysel özgürlüklerin temel alınması gerektiğine inanır. Bireysel özgürlükler hayata geçirildiğinde devletin yapısının küçültülmesi ve sınırlandırılması gerekmektedir. Devlet, topluma müdahale edip bireyin özgürlüklerini dikkate almadığı sürece liberalizmin hayata geçirilmesi beklenemez. Liberalizm, devlet baskısının ve müdahalesinin bulunmadığı işbirliği ve özgürlük ortamında doğar. Toplum düzeninin sürekliliği, ancak dış müdahale ve baskılar olmaksızın görüş birliği içinde sağlanır. Bunu gerçekleştirebilecek otorite devlettir. Devlet, kuralları değiştirecek araçları sağlar, kurallar arasındaki farklılıkları dengeler, kural dışı davrananları ise cezalandırır. 20 Liberalist düşünceye göre, gerçek anlamda özgürlükten söz edilebilmesi için anayasal düzenlemelerle devletin otoritesi sınırlandırılmalıdır. Bu durumda devletin, temel hak ve özgürlükleri teminat altına alması gerekmektedir. Anayasalcılık ve Kuvvetler Ayrılığı kavramları da bu düşüncenin bir yansımasıdır. Liberalizm in, Kuvvetler Ayrılığı ve Anayasacılık ilkelerini geliştirmesindeki amaç; yasaların egemenliğini korumak, yasa koyucuların keyfi müdahalelerini önlemektir. 21 Bireyi sınırlandırdığımızda, devleti de sınırlandırmış oluruz. Bu yüzden, sınırlandırılmamış, belirli düzenlemeler taşımayan bir devlet insan özgürlüğüne 19 20 21 John Locke, Hoşgörü Üstüne Bir Mektup, çev. Melih Yürüşen, Liberte Yayınları, Ankara, 1988, s.28 Milton Freidman, Kapitalizm ve Özğürlük, çev. Doğan Erbek, Altın Kitap Yayınları, İstanbul, 1988, s.52 Ruhdan Yumer, Hayek çi Liberalizmin Temel İlkesi, Yeni Forum, Cilt:9, Sayı:215, 1988, s.24

10 yönelmiş en büyük tehdittir. Vatandaşlar üzerinde sonsuz otoriteye sahip olan, onlardan ayrı ve onlardan üstün bir varlık olan devlet liberal değildir. 22 Lock a göre; devlet, sadece kendi sivil çıkarlarını tedarik etmek, korumak ve geliştirmek için teşkil edilmiş bir insan toplumudur. Bu yüzden de, devlet, toplumun temel hakları olan özgürlük, sağlık, mülkiyet gibi hakların her biri için, aynı kanunları yansız bir şekilde düzenleyerek güvence altına almalıdır. 23 Liberalizme göre; esas olan bireysel özgürlük tür. İnsan; bağımsız, kendi hür iradesiyle hareket edebilen bir özne olarak görülmekte ve toplum da bireylerden oluşan bir bütün olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla insanın bireysel olarak, toplum içindeki ihtiyaçlarını en yüksek ölçüde sağlayabilmesindeki azami fayda bireylerden oluşan toplumun sahip olduğu azami fayda ile eş değerdir. Devletin bireyler arasındaki ilişkilere müdahalede bulunmaması gerektiği düşüncesi, bireylerin tek tek kendi iyi lerini seçebilecekleri, davranışlarının engellenmediği bir düzen içinde faydacılığın temel ilkesi olan en yüksek sayıdaki insanın en yüksek mutluluğu nun sağlanacağı varsayımına dayanmaktadır. Toplumsal büyümenin temeli; bireyin, engellenmemiş hür irade serbestisinde saklı olmaktadır. 24 Bu durumda, piyasa ekonomisinin yaratılması için devlet ekonomiden elini çekmelidir. Piyasa ekonomisi yaratıldığında ekonomik alanda özgürleşme sağlanacak, böylelikle bireyler başarıya ulaşacaklardır. 1.2.4. Piyasa Ekonomisi Liberalizmin bir diğer önemli unsuru da piyasa ekonomisidir. Piyasa ekonomisi; toplumda gerçekleştirilecek ekonomik faaliyetlerin her hangi bir baskıya maruz kalmadan ve bireylerin aralarında oluşacak hoşgörü ile işleyişlerini sürdürebilmesidir. Mises a göre; piyasa ekonomisi ile ekonomik özgürlük aynı anlama gelmektedir. Piyasa ekonomisinin olmadığı bir ülkede, ekonomik özgürlükler ve siyasi haklardan dolayısı ile de gerçek özgürlükten söz edilebilmesi mümkün 22 23 24 Andrew Vincent, Modern Political İdeologies, Basil Blackwell, Cambridge, 1992, s.27 28 Locke, Civil Goverment, s.16 Levent Köker, Demokrasi Üzerine Yazılar, İmge Yayınları, Ankara, 1992, s.35

11 değildir. Bundan ötürü, özgürlüğü koruma altına almanın temel yolu kanunlardan ziyade piyasa ekonomisidir. Piyasa ekonomisinin özgürlüğü sağladığı unsurun rekabet olması dolayı ile bireylere sonsuz imkânlar sağlayarak onları özgürleştirir. Eğer devlet ekonomik hayatı kontrol etseydi, insanların her alanındaki durumunu da kontrol etme imkânı bulurdu. Bundan dolayı, siyasal özgürlük ile ekonomik özgürlük iç içedir; birbirinden bağımsız düşünülemez. 25 Piyasa ekonomisinde herkes kendi adına hareket eder. Kendi ihtiyaçlarını gidermek için uğraşan bireyin eylemleri aynı zamanda diğer insanların gereksinimlerini gidermelerine de hizmet eder. Bireyler, kendi bireysel ihtiyaçlarını karşılarken dolaylı bir şekilde birbirlerine de fayda sağlamaktadırlar. Karşılıklı yarar içinde işleyen sistem piyasa tarafından yönetilir. Piyasa sistemi; bireylerin faaliyetlerini, insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, başarıları doğrultusunda yönlendirir. 26 Piyasa sisteminin en önemli özelliği de sistemdeki bütün ilişkilerin serbestlik içinde olmasıdır. İnsanlar birbirleriyle işbirliği yapıp yapmamakta, ticari ilişkiye girip girmemekte özgürdür. Devlet piyasadaki faaliyetlere müdahale etmek yerine, onları korumalı ve düzgün işleyebilmeleri için gerekli imkânları sağlamalıdır. 27 Friedman da piyasanın tam anlamıyla işlerlik kazanmasını ve piyasa gücünün sağlanabilmesini, şu görüşleri ile ifade etmiştir: 28 Kaynakların etkin dağılımı, Bilginin işletilmesi, Yasal düzenlemelere gerek duyulmaksızın ırk, dil, din ve cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılması Politik fikir işbirliğine ihtiyaç olmadan farklı gerçeklerin tatmin edilmesi; bireylerin isteklerini piyasa yoluyla duyurabilmeleridir. 25 26 27 28 Ludwing Von Mises, The Anticapitalistic Mentality, Nosrand Company, London, 1956, s.259, akt. Çetin, a.g.m., s.227 Çetin, a.g.m., s.227 Ayn Rand, Kapitalizm Nedir?, çev. Atilla Yayla, Yeni Forum, Cilt:11, No:252, 1990, s.38 Freidman, a.g.e., s.56

12 Piyasa ekonomisi, bireylerin kendi istekleri doğrultusunda serbestçe faaliyet gösterecekleri alanları kendilerinin seçmesini sağlar. Bireylerin bu tercihleri devlet tarafından korunmalı ve bunlara yönelik her türlü olumsuz müdahale engellenmelidir. Piyasa ekonomisinde karar mekanizması birey olmalıdır. Kararları devlet verdiği takdirde, bireylerin aldığı kararların piyasa ekonomisine etkisi, verimsiz ve düzensiz olacaktır. 1.3. LİBERALİZMİN ÇEŞİTLERİ Liberalizm; 17. yüzyılda feodal toplumdan kapitalist topluma geçiş aşamasından başlayarak 19. yüzyıla sanayi devrimine kadar olan dönemde klasik liberalizm, daha sonra 20. yüzyılın son çeyreği ortaya çıkan modern liberalizm olarak tanımlanan sosyal liberalizm ve sosyal liberalizme tepki olarak ortaya çıkan neoliberalizm olmak üzere üç şekilde adlandırılmıştır. Liberalizmin ortaya çıkışından günümüze kadar olan yapısı Tablo 2 de ayrıntılı olarak gösterilmektedir. 1.3.1. Klasik Liberalizm Klasik liberalizm, liberal düşüncenin ilk dönemlerinde ortaya çıkmıştır. Klasik liberal düşüncenin yaratıcıları; John Locke, Adam Ferguson, Adam Smith, Montesqueiu, J. Stuart Mill, Isiah Berlin ve Hayek dir. Klasik liberalizmin odak noktası bireydir. Yayla ya göre; klâsik liberalizm, toplumun aksine bireyi ön planda tutan, pozitif özgürlük anlayışı yerine, negatif özgürlük anlayışını savunan; müdahaleci ve baskıcı bir devlet değil, sınırlı ve sorumlu devlet isteyen; yeniden dağıtımcı sosyal adalet anlayışına karşı çıkarak, adaletin en iyi şekilde piyasa ekonomisi içinde kendini yansıtmasını hedef alan bir düşünce yapısıdır. 29 Yeniden dağıtımcı anlayış karşısında Nozick, bireysel hak ve özgürlüklere verdiği değer sosyal adaleti reddeder. Birinci değer olarak; bireysel hak ve özgürlüklerin önemini vurgularken, sosyal adalet yaklaşımının yeniden dağıtım 29 Atilla Yayla, Liberalizm, Erişim: http://www.libertedownload.com/ornek/liberalizm.pdf., 07.01.2013

13 politikasını eleştirir. Yeniden dağıtımcı bir adalet kavramı, insanların sahip olduğu şeyler üzerinde diğer insanların da belli hakları olduğunu ve bu hak nedeniyle refahın yeniden dağılımına ilişkin her türlü adalet isteği uygun karşılanması gerektiği düşüncesine dayanır. Rawls un desteklediği yeniden dağıtım politikaları ise, bireylerin kendi kendilerine sahip olma (self-ownership) ve mülkiyet hakkının ihlal edilmesi anlamına gelir. 30 Klasik liberaller, insanoğlunun kendi ayakları üzerinde durabilme kapasitesinin yüksek olmasını kendi bencil çıkarları peşinde koşmalarına bağlarlar. İkinci olarak, negatif özgürlüğe inanırlar. Birey, başkalarının zorlamasına veya müdahalesine tabi olmadan yalnız bırakıldığı sürece özgürdür. Üçüncü olarak, Locke un da ifade etmiş olduğu gibi; toplumsal yaşama müdahalede bulunulmaması anlamına gelen gece bekçisi gibi çalışan minimal veya sınırlı devlet anlayışıdır. 31 Klasik liberalizm, serbest piyasa ekonomisine oldukça güven duymaktadır. Laissez faire, laissez passer olarak adlandırılan bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler ilkesi, ekonomik aktivitelerde devletin her türlü müdahalesine karşı çıkar. Serbest piyasanın bireylerin rasyonel tercihleri doğrultusunda, A. Smith in icadı olan görünmez el aracılığı ile kendini ideal düzeye taşıyabileceğini savunur. 32 Ekonomiden yüksek fayda sağlanabilmesi için devlet müdahalesinin olmadığı bir piyasa pazarının oluşturulması gereklidir. Böylelikle, bu düzen, özel mülkiyetçiliğin gelişmesini ve bireylerin özgürlüklerinin korunmasını sağlayacaktır. 1.3.2. Sosyal Liberalizm 20. yüzyıla girilmesiyle beraber liberalizm, sosyal değerleri ve hakları gündeme getirmiştir. Bunun nedeni, klasik iktisat politikalarının yol açtığı 1929 krizi ve ona karşı oluşan tepkidir. Sosyal liberalizmin doğuş sebebi; sanayi toplumlarında ortaya çıkan adaletsizlik ve eşitsizliklerdir. 30 31 32 Rabia Sağlam, Liberal Adaletin İki Farklı Görünümü: John Rawls ve Robert Nozick, Hakkaniyet olarak Adalet Eleştirisinden Yetkisel Adalet Eleştirisine, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:XI, Sayı:1 2, 2007, s.182 Heywood, a.g.e., s.61 Ahmet Nohutçu, Kamu yönetimi, Savaş Yayınevi, Altın Seri 8.Baskı, Ankara, 2012, s.525

14 Sosyal liberalizmin kurucusu Thomas Hill Green olarak kabul edilir. Sosyal liberalizmin temel ilkeleri, klasik liberalizm in temel ilkelerine oldukça ters düşmektedir. Sosyal liberalizm; pozitif özgürlük, sosyal adalet, toplumculuk, bireyin ve toplumun hayatında devletin daha fazla yer edinilmesi anlayışını benimsemiştir. 33 Sosyal liberalizm de doğal olan, insanların farklı yapılara ve değer yargılarına sahip olmalarıdır. İnsanoğlunun doğası gereği birbirinden farklı özelliklere sahip olması, birbirlerinden farklı yaşama haklarına sahip olmalarına olanak tanır. Green, insanların özgecilik kapasiteleri olduğunu ve birbirine karşı şefkat besledikleri söyler. Ona göre; bireyler salt bireysel değil, sosyal sorumluluklar da taşırlar. Bu yüzden de her birey diğerine empati bağlarıyla bağlıdır. İnsan doğasına ilişkin böyle bir ilişkinin kavramsallaştırılmasının, insanların sosyallik ve işbirlikçi doğasına vurgu yapan sosyalist fikirlerden etkilendiğidir. 34 Sosyal liberaller, devletin rolünü artıran ona aktif bir görev üsteleyen görüş tarzı olan pozitif özgürlük anlayışını benimsemektedir. Çünkü onlara göre, özgürlük sadece bireysel bir olgu değil toplumsal bir olgudur. Bu anlayış, bireyin toplum içinde üretilen değerden pay almasını gerektirmektedir. Bu durumda devlet, özgürlüğün sağlanabilmesi için aktif bir rol biçerek çaba göstermelidir. 35 Green in pozitif özgürlük fikrine göre, özgürlük, bireyin bireyselliği kazanma ve geliştirme yeteneğidir; yani özgürlüğün içerisinde bireyin potansiyelini gerçekleştirme, bilgi ve beceri elde etme ve doyuma ulaşma yeteneği vardır. Bu bağlamda, negatif özgürlük bireyin üzerindeki dışsal sınırlamaları kaldırırken açlıktan ölme özgürlüğünden daha fazla bir şey demek olmadığını, pozitif özgürlük ise; bireyi güçlendirmeyi ve felce uğrayan sosyal felaketlerden insanların yaşamlarını muhafaza eder. 36 Kendiliğinden düzen kavramı sosyal liberalizmin esas aldığı diğer bir ilkedir. Liberal düşünür Hayek in üzerinde en fazla durduğu konuların başında gelen kendiliğinden düzen kavramı; herhangi birinin üzerinde girişimde bulunmadığı, toplumun kendi dinamikleri içinde geliştiği, insanların kendi doğal görüntülerini 33 34 35 36 Atilla Yayla, Liberal Bakışlar, Liberte Yayınları, Ankara, 2000, s.160 Heywood, a.g.e., s.71 Mustafa Erdoğan, Liberal Toplum, Liberal Siyaset, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1998, s.11 Heywood, a.g.e., s.72

15 rahatlıkla sergileyebildiği, toplumun kendiliğinden bir değişim süreci yaşadığı toplum düzenidir. Hayek, kurgulayıcı akla karşı şiddetli tepki göstererek toplumun kendiliğinden ve aşama aşama değişmesini savunmuştur. 37 Bu durumda, devlet toplumsal yapıya müdahalede bulunmamalıdır. Devletin toplumsal yapıya müdahalede bulunmaması, daha özgür ve katılımcı bir toplum yapısının oluşumuna sebep olacaktır. Özetle, Sosyal liberalizm, 1929 Dünya Bunalımı ile birlikte yoksulluğu azaltmak, toplumsal refahı artırmak ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla klasik liberalizme tepki olarak ortaya çıkan bir kavramdır. 1.3.3. Neo-Liberalizm Neo-liberalizmin amacı, devlet müdahalesinin minimal düzeyde olduğu bir toplumda kendi kendine işleyerek, kendine özgü kurallarıyla süreklilik gösteren piyasa mekanizmasını oluşturmaktır. Devlet müdahalesinin minimal düzeyde tutulması düşüncesi, sadece piyasa mekanizması ile sınırlandırılmamalıdır. Toplumsal ve siyasal sistemde de devlet müdahalesi pek az istenen bir durumdur. Devlet müdahalesinin olmadığı bir sistemde bireyler kendilerini daha iyi ifade edip, özgür olacaktır. 38 1929 da dünyadaki ülkeler o tarihe kadar karşılaştığı en büyük üretim fazlası nedeniyle büyük bir krize girmişti. Bu krizin ardından tercih edilen Keynesçi ekonomi modeli, devlet otoritesinin ekonomi alanına nüfuz etmesini savunmuştur. Keynesyen model, kriz sonrasında işsizliğe neden olan talep ve istihdam sorunlarının çözümünü devletin yetki ve sorumluluğunda olması gerektiğini benimsemiştir. Bununla beraber, 1970 li yıllara gelindiğinde; Keynes ekonomi modelinin etkisini kaybetmeye başladığı görülmüştür. Keynesçi modelin refah devleti anlayışı yerine; 37 38 Ömer Çaha, Dört Akım, Dört Siyaset, Zaman Kitabevi, İstanbul, 2001, s.53 Senem Kurt, Hayek in Özgürlük ve Adalet Teorisi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:2, Sayı:3, 2006, s.200

16 serbest piyasa, özel sektör ve devlet denetiminden uzak, pazar sistemi anlayışı yerleşmiş, bu oluşum neo-liberal dönemin başlamasına zemin hazırlamıştır. 39 Türköne nin belirttiği şekliyle; neo-liberalizmin temel öğeleri, birey ve pazardır. Amacı ise, piyasa üzerindeki devlet müdahalesini kaldırmaktır. Bir pazar sisteminin etkili, verimli olabilmesi ve büyüme göstermesi için serbestçe işlenmesi temin edilmelidir. Bu durumda, devlet müdahalesi olmaksızın işleyebilen bir sistemde bireyler daha özgür olacaktır. 40 Andrew Heywood ise; neo-liberalizmi, 1970 lerden beri üzerinde konuşulan iktisadi liberalizmin yeniden canlanması olarak görmektedir. Neo-liberalizm karşı bir devrim niteliği taşıması sebebiyle, 20. yüzyıla damgasını vuran iri devlet anlayışını, durdurmak mümkünse tersine çevirmektir. Neo-liberalizm, en büyük etkisinin serbest piyasa ekonomisi ilkesi kapsamında yer alan İngiltere deki Thatcherism, ABD deki Reaganizm politikalarının oluşturduğu yeni sağa ait ideoloji üzerinde olduğu kabul edildi. 41 Neo-liberalizme tarihsel açıdan bakıldığında: İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem, liberalizmin hegemonyasının doruk noktasına çıktığı 1968 den itibaren hızla inişe geçmeye başladığı bir dönem olmuştur. Bu süreç, 1980 li yıllara gelindiğinde; liberalizmin neo-liberalizme dönüşmesiyle sonuçlanmış, liberal gelenek daha önceki süreçte katıldığı sosyal-demokrat öğelerden hızla sıyrılarak, yeni sağ söylem içinde daha fazla muhafazakâr ve otoriter öğeler eklenmemiştir. Sonuç olarak, tüm toplumsal yaşamın, piyasa terimleri üzerinden algılandığı bir piyasa düzeni olarak neo-liberal bir tarz ortaya çıkmıştır. 42 Tüm dünya da yeni sağ kavramının 1970 lı yıllarda neo-liberalizm ile etkin olmasıyla beraber Türkiye ye yansıması, 1980 sonrası dönemde iktidarda bulunan ANAP partisi (Turgut Özal) dönemidir. 1980 li yıllarda, neo-liberalizmin; birçok ülke yönetiminde etkisini göstermeye başlamasıyla, devletlerin neo-liberal reform programları na 39 40 41 42 C. Emre Aytekin, Türkiye Siyasetinde Neo-liberal Dönüşüm, Seminer Çalışması, Erciyes Üniversitesi İ.B.B.F, Kayseri, 2012, s.4 5 Türköne, a.g.e., s.124-125 Heywood, a.g.e., s.67 Alev Özkazanç, Türkiye nin Neo-Liberal dönüşümü ve Liberal Düşünce, Tartışma Metinleri NO:85,Haziran-2005,Erişim:http://www.politics.ankara.edu.tr/eski/dosyalar/tm/SBF_WP_85.pdf, 11.01.2013

17 başvurmaları dikkat çekmiştir. Bu programlarda; insan ihtiyaçlarının karşılandığı, refahın sağlandığı, kişisel özgürlüklerin artırıldığı, pazarlara siyasetin ötesinde öncelik tanındığı ve piyasa tabanında bireylere mal ve hizmetleri seçme hakları sunulduğu görülmektedir. Bu süreci ülke yönetimleri için önerilen neo-liberal politikalar takip etmiştir: 43 Uluslar ticarete ve yatırımlara açık olmak, ticari vergilerde indirim yapmak, özel sektörün katılımını engelleyen bürokratik yapıyı azaltmak, Ekonomide yeniden düzenlemeler yapmak ve fiyatların kendi seviyesini kendileri bulacağı esnek emek pazarları oluşturmak, Sağlık, refah ve eğitim gibi alanlarda sosyal hizmet alanlarında ve kamu harcamalarında indirime gitmek, Kamu hizmetlerini özelleştirmek, uluslararası rekabeti sağlayacak yarı özel kuruşları oluşturmak, Sosyal olarak kazanılan piyasa haklarının yeniden tanımlanması. Bu politikalar İngiltere ve ABD de gelişerek daha sonra birçok ülkede uygulanmaya başlamıştır. Sonuç olarak, 17. yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar olan süreçte Klasik Liberalizm, politik alanda; güçler ayrılığı, kanun üstünlüğü, sınırlı hükümet, gibi değerleri savunurken, ekonomik alanda; piyasa mantığını savunmuştur. Büyük ekonomik krizin ardından 1. ve 2. Dünya Savaşları sonrası gelişen toplumsal hareketler, liberalizmin özgürlük teorisini sorgulamaya yol açmış, bunun sonucu olarak da Sovyet Devrimin oluşturduğu süreç, onu kapitalizmin Keynesci refah ekonomisi anlayışına yöneltmiştir. Bu anlayış, eşitlikçi bir liberalizm biçimini savunan Sosyal Liberalizm söylemini ortaya çıkarmış, ancak bu durum uzun sürmemiştir. 1970 lerde özellikle sanayileşmiş ülkelerde meydana gelen dünya petrol krizi, yüksek enflasyon, ekonomik durgunluk gibi olumsuz gelişmeler liberalizmde yeni bir yapılanma gereksinimine yol açmıştır. Bu yapılanma, sosyal liberalizmin 43 Keith Faulks, Political Sociology, USA, New York Un. Press, 1995, s.75, akt. M. Akif Özer, Yeni Kamu Yönetimi Teoriden Uygulamaya, Platin Yayınları, Ankara, 2005, s.154

18 kamu harcamalarına ve planlı ekonomisine tepki olarak ortaya çıkan Neo- Liberalizm biçimini açığa çıkarmıştır. 44 1.4. LİBERALİZMİN BATIDAKİ GELİŞİMİ Liberalizm, ortaçağ düzeninin çözülmesiyle ortaya çıkan ulus devletlerin sosyal, siyasal ve ekonomik organizasyon arayışlarının, eski düzen yerine yeni düzen oluşturma çabasının, hemen her alanda yeni meşruiyet dayanakları aramanın bir sonucu olarak doğmuş ve gelişmiştir. Liberalizm, bireyin sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarını kısıtlayan, sınırlandıran bir yapıya karşı olmasından dolayı bu alanlardaki özgürlüğünü yok eden her türlü olguya karşı mücadele etmektedir. 45 Liberalizm, ortaçağdaki yapının özgürlüklere doğru dönüşmesiyle başlamaktadır. Ortaçağda Avrupa ya damgasını vuran yapılardan biri, Avrupa da yaşam tarzını belirleyen bütün ilişkileri toprakla bütünleştiren feodalite, diğeri ise; bütün düzeni dinsel değerler üzerine kurulu olan yapının toplumu kendine bağlı hale getiren kilise; bu yapılar ortaçağda liberalizmin başlangıcını oluşturmuşlardır. Bu çağ ile beraber Avrupa da toplum ve yönetim yapısında bir takım dönüşümler gerçekleşmiştir. Bu dönüşümleri etkileyen süreçler; ekonomik düzeyde ticaretin gelişmesi, kentlerin kurulması ve Kralın, bireysel iradesinin güçlenerek ortaya çıkan yeni bir sınıfın (Burjuvazi) iktidardan pay arayışıdır. Ticari ve sanayi sınıfı olan burjuvazinin ortaya çıkması ile birlikte bu sınıflar liberal özgürlük ve gelişmelerin öncüsü haline gelmiştir. Ortaya çıkan en önemli kavramlardan biri olan özgürlük kavramı, özgürleşmeyi beraberinde getirmiştir. Özgürleşme, kentlerde yaşayan insanların ortak çıkarlarının temsil edilmesine yönelik bir örgütleşmeye yol açmıştır. Böylece, insanların temsil edilebilirliği ve hukuk kurallarına göre belirlenmiş sosyal statülere sahip olmalarına da olanak vermiştir. Bu durum, liberalizmin oluşmasında etki 44 45 Cevdet Doğan, Klasik Liberalizmden Neo-Liberalizme Devletin Rolü Sorunsalı, Sosyoloji Dergisi, Ankara, Eylül-Ekim-Kasım2008, s.56, Erişim: http://tr.scribd.com/doc/120492494/sosyoloji-notlar%c4%b1, 12.01.2013 Halis Çetin, Liberalizmin Tarihsel Kökenleri, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:3, Sayı:1, 2002, s.80 81

19 göstermiştir. 46 Yaşanan gelişmeler ve değişimler kilisenin gücünü kırmıştır. Böylece liberalizmin doğuran özgür düşünce ortamının zemini oluşmuştur. Bunun sonucu olarak, bireyin düşünsel özgürlüğünün önündeki en büyük engel olarak görülen dinsel faktörlerin yerini, özgür ve eşit birey anlayışı almıştır. Avrupa da köklü bir değişimlere yol açan Reform ve Rönesans hareketleriyle birlikte yeni bir insan anlayışı doğmuş ve bu anlayışa bağlı olarak özgürlük ve bireycilik kavramlarının önemi vurgulanmıştır. 47 Liberalizm gelişmesine, sanayi devriminin de büyük katkısı olmuştur. Liberalizmin oluşmasını ve yerleşmesini sağlayacak olan bu devrim yapısal ve düşünsel değişimlerin temelleri çerçevesinde gelişerek; insanı doğaya egemen kılmış, burjuvaziyi iktidara geçirmiş, ekonomide liberalizmin sloganı olan laissez faire fikrini ortaya çıkarmıştır. 48 Sanayi Devriminin yarattığı ortam burjuvazinin her zamankinden daha da güçlü hissettirmesini sağlayan devlet anlayışına yöneltmiştir. Özgürlüğün her alanda yayılmasını sağlamak amacıyla; özel mülkiyet, serbest girişim gibi liberal ilkeler benimsenmiştir. Sanayi devrimi; kapitalistleşme, serbest girişim, özel mülkiyet alanlarındaki gelişmelerle liberalizmin ekonomik bir tabana oturmasına sebep olmuştur. 49 Sanayi devrimi rekabet oluşturması nedeniyle yeni savaşlara ve yeni sömürgelere neden olmuştur. Ekonomik alandaki gelişmelerin, iç savaşlara, devrimlere, anayasal hareketlerin yaşanmasına yol açması, liberalizmin oluşturduğu sosyal, siyasal, ekonomik yapıyı ortaya çıkarmıştır. Sanayi devriminin toplumsal ve ekonomik ilişkilerde değişim göstermesinin ardından, alt üst sınıflar, işçi ve işveren sınıfları oluşmuş, büyük ekonomik uçurumlar görülmüştür. 50 46 47 48 49 50 M. Ali Ağaoğulları, Levent Köker, İmparatorluktan Tanrı Devletine, İmge Yayınevi, Ankara, 1991, s.189 M. Ali Ağaoğulları, Levent Köker, Tanrı Devletinden Kral Devlete, İmge Yayınevi, Ankara, 1991, s.155 Çetin, a.g.m., s.88 A. Erdem Çetin, Siyaset Bilimi, Kamu Yönetimi, ed. Ayşe Tekin, Arın Yayıncılık, Ankara, 2007, s.71 Mehmet Selik, İktisadi Doktrinler Tarihi, Gerçek Yayınları, İstanbul, 1988, s.105 108

20 Sanayileşme, ülkelerde ekonomik, toplumsal, politik ve kültürel bakımından büyük ve köklü değişimlerin yaşanmasına sebep olmuştur. Meydana gelen bu ekonomik uçurum halkın büyük bir kesiminin işsiz kalmasına yol açmış ve dolayısıyla yoksullaştırmıştır. 51 Özetleyecek olursak; yapmış olduğumuz açıklamalardan yola çıkıldığında liberal anlayışın sonucu olarak, batı ülkelerinde; birey özgürlüğü ön plana çıkmış dini otorite gücü zayıflamış, bireyler aralarında sınıf tabakaları oluşmuş, özel mülkiyet kavramı doğmuştur. 51 Şaylan, a.g.e., s.46-47

İKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE DE LİBERALİZM 2.1. TEK PARTİ DÖNEMİ Tek parti döneminde, Türkiye nin politik-ekonomik yapısını etkileyen gelişmeler yaşanmıştır. 1923 1930 yılları arasında liberal politikalar uygulanmaya çalışılmış ise de, beklenen başarı sağlanamamış, bunun sonucu olarak 1930 dan sonra yeni bir yapılanma olan Devletçilik politikasına geçilmiştir. Böylelikle; yeni bir sürece girilmiş, kalkınma planı hazırlanmış, ülke gelişiminde etki gösterecek sanayi politikalarına başvurulmuştur. Ancak dünya ülkelerinin genelinde yaşanan ekonomik kriz ve ikinci dünya savaşı Türkiye yi siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan derinden etkilemiş, bunun sonucu olarak ülkenin dışa kapalı yapısının değişmesine yönelik ılımlı bir bakış açısı oluşmuştur. 2.1.1. Planlı Dönem Öncesi: 1923 1929 Osmanlı devleti 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başına kadar katıldığı savaşların etkisiyle güçsüz bir konuma gelmesinden dolayı, ekonomik anlamda iç kaynakları yetersiz kalmış, yüksek oranda borçlanmaya gidilmiştir. Savaşların yıllarca sürmesi sonucunda; ülkede birçok iş sahası kapanmış, erkek nüfusu azalmış, göçler nedeniyle de işsizlik büyük boyutlara ulaşmıştır. Devletin iç kaynaklarının ordunun hizmetine sunulması sonucu kaynakların tükenmesi söz konusu olmuştur. 52 Osmanlı Devletindeki sanayi kuruluşlarının kapasitesinin düşük olması, işçi sayısının az üretilen ürünlerin ise kalitesiz ve verimsiz olmalarının sonucu devletin ekonomik yapısında zayıflama görülmüştür. Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından, toplumum her açıdan devletten beklentisinin yüksek olması ülkeyi zor bir döneme sürüklemiştir. Bunun sonucu, sosyal ve ekonomik alanda ülkeyi yeniden inşa etmek amacıyla, okullar ve hastaneler 52 Ali Coşkun, Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye Ekonomisi, Atatürkçü Düşünce Dergisi, Sayı:4, Kasım 2003, s.72

22 inşa edilmiş; diğer taraftan da şekeri, çimentoyu üretecek fabrikalar kurmak için planlar yapılmıştır. Bu dönemde, ülkede olumsuz faktörlerin görülmesine rağmen egemen olan düşünce sistemi, piyasa mekanizmasının esas alınması ve sermaye birikiminin özel sektör aracılığıyla gerçekleştirilmesine yönelikti. 53 Cumhuriyet in ilk yıllarından itibaren ekonomik kalkınmanın hızlı bir sanayileşme ile mümkün olacağı görüşü benimsenmiş ve tarım sektörünün esas görevinin sanayideki gelişmeyi desteklemek olacağı kabul edilmiştir. Bu kapsamda, hammaddesi yurtiçinde bulunan malları işleyecek sanayi kuruluşlarının oluşturulması öncelikli olarak öngörülmüştür. Ancak Osmanlı Devletinin üretiminin büyük ölçüde tarıma dayalı olması ve sanayi devrimini ülkeye yansıtılmasında yetersiz kalınması sorunu, Cumhuriyetin ilk dönemlerine de intikal etmiş ve ekonomik gelişmeyi ve kalkınmayı sağlayacak sektör olarak yine tarım sektörü seçilmiştir. 54 Türkiye ekonomisinin yeniden yapılanmasına etki eden gelişme; 1923 yılında gerçekleşen İzmir İktisat Kongresidir. Bu kongre de, özel sektör ağırlıklı ve piyasa ekonomisine yönelik bir iktisadi kalkınma modeli karar kılınmıştır. Tek parti döneminde gerçekleşen ekonomik gelişmeler, Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk tarafından uygulanan iktisat politikası, (1923 1929 yılları arası kısmi liberal dönem ) ve 1929 1938 yılları arası (devletçilik politikası) olmak üzere iki bölüme ayrılmaktadır. Birinci plan öncesi, 1923 1929 yılları Arası kısmi Liberal Dönem olarak adlandırılan yıllar; yoksul bir toplum tarafından geçimini sağlayan ilkel tarım yöntemi uygulaması, ithal malları korumayı amaç edinen bir gümrük rejimi ve ülkeye ekonomik bakımından egemen olan yabancı şirketler, daha da önemlisi devleti zor durumda bırakan Düyun-u Umumiye nedeniyle bütün ticari faaliyetleri büyük ölçüde durmuş olan dönemi kapsamaktadır. Bu sebeplerden dolayı Türkiye de her şeyin yeniden inşa edilebilmesi ve bu problemlerin çözümlenebilmesi ve devletin ekonomi politikasına yön verecek önlemlerin belirlenebilmesi için 1923 te İzmir 53 54 Özer Özçelik, Güner Tuncer, Atatürk Dönemi Ekonomi, Politikaları, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:9, Sayı:1, 2007, s.254 Yasin Çoban, Türkiye Ekonomisi, İkinci sayfa, 3.Baskı, İstanbul, 2012, s.32

23 İktisat Kongresi düzenlenmiştir. 55 1923 ten 1929 a kadar olan süreç içerisinde ortaya çıkan durumlar, ekonomi politikalarının Türkiye ekonomisine acil önlemler alınmasını gerekli kılmıştır. 2.1.1.1. İzmir İktisat Kongresi 1920 li yılların sonuna kadar olan süreçte ekonomi politikaları, İzmir İktisat Kongresi nin liberal ekonomiden yana olan temel kararları doğrultusunda yeniden yapılandırılmıştır. Henüz Lozan Antlaşması imzalanmadığı ve Cumhuriyetin ilan edilmediği bir dönemde ekonomi politikalarının belirlenmesi ve siyasal bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlık yolundaki kararlılığının da gösterilmesi amacıyla bir kongre yapılması düşünülmüştür. Bu düşünceden yola çıkılarak, Mustafa Kemal Paşa nın desteği ve dönemin İktisat Bakanı Mahmut Esat Bozkurt un girişimleri ile 1923 yılında İzmir de Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Kongre kararlarına göre; Türkiye ekonomisi dışa açık olacak, yabancı sermayeye daha ılımlı davranılacak, özel girişim desteklenecektir. 56 1923 te İzmir de toplanarak, liberalizmin yasaları çerçevesinde tartışılan, Türkiye İktisat Kongresi nde; dinamik bir iç pazar yaratılması için gerekli kararlar alınmıştır. İzmir İktisat Kongresi nin toplanmasındaki amaç, savaştan yorgun çıkmış olan devletin iktisadi faktör ve birimlerinin birbirlerini tanımalarını sağlamak, ihtiyaçlarını tespit etmek, iktisadi konular üzerine dikkatleri çekmek ve yapılacak politikaları da bu sonuçlara göre belirlemek isteğidir. 57 İzmir İktisat Kongresi hakkında Prof. Dr. İbrahim Atilla Acar şöyle bir açıklama da bulunmuştur: Kurtuluş Savaşı'nın ardından ekonomik başarılarla kendini göstermek isteyen bir ülkenin var olma mücadelesi İzmir İktisat 55 56 57 Muhammed Karataş, Türkiye Cumhuriyeti Temellerinin Atılmasında İzmir İktisat Kongresinin Yeri ve Önemi, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:23 24, Eylül-Aralık 1998, s.3318 Erdinç Tokgöz, Türkiye nin İktisadi Gelişme Tarihi, İmaj Yayınevi, Ankara, 2009, s.43 Ahmet M. Gökçen, Cumhuriyet Döneminde İktisadi Gelişme, Yeni Türkiye Dergisi, Ankara, Sayı:23 24, Eylül-Aralık 1998, s.3256