3. GÜN Befl kifliyiz. Korku tünelini kastediyorum. Yani, befl çocuk. Birkaç kafas k r k yetiflkin de var tabii, ama onlar kendi ko ufllar ndalar. Deli Bebekler Ko uflu da yaln zca bize kal yor. fiükran Günü nde tüm çocuklar n kenardaki küçük masaya gönderilmesi gibi. Bize hindi budu yok. Yaln zca kimsenin istemedi i hindi parçalar var. Sakatat falan. Aç klayacak olursam: Onlardan dört tane, benden bir tane var. Onlarla bugünkü ilk grup terapisi seans mda tan flt m. Seansa gitmeyecektim, ama herkese ne kadar akl bafl nda oldu umu gösterirsem, buradan ç kmama izin vermek zorunda kalacaklar n anlad m. Grup terapisi seanslar topluluk odas dedikleri, kanepelerin, televizyonun, oyunlar ve di er fleylerin oldu u büyük bir odada yap l - yor. San r m buras bütün delilerin, delilik yapmad klar zamanlarda tak ld yer. Sert plastik sandalyelerde, bir daire oluflturarak otur- Michael Thomas Ford 19
duk. Sandalyeler, içeri giren biri için uyar iflaretiymifl gibi turuncuydu; trafik konisi turuncusu TEHL KE: DEL - LER KONUfiUYOR. BAfiKA B R GÜZERGÂHA YÖNEL N. Çirkin olduklar kadar, üstlerinde oturmak da rahats z. Beflinci dakikada k ç m uyufltu ve rahat edebilmek için sürekli k p rdanmak zorunda kald m. Hiç yapt m bir fley de ildir oysa. Kartsalak, Çocuklar, bu Jeff, diye tan flt rd beni ve hepsi bir a zdan, Merhaba Jeff, dediler. Ama sesleri, H mm, beyiiiin, diye m r ldanan zombiler gibi birbirinin ayn ç kt. Sesimi ç karmad m. Burada arkadafl edinecek kadar uzun kalmayaca m ki. Sonra, Kartsalak n dedi i gibi, yaln zca birbirimize bakarak, bir çember fleklinde oturduk. Doktor, t rnaklar - n yiyen, uzun saçl, s ska, sar fl n bir k z iflaret edip, Alice, neden Jeff e biraz kendinden söz etmiyorsun? diyene kadar. Ad m Alice, dedi k z. Hadi ya. Hakk mda ne bilmen gerekiyor? H mm, annemin sevgilisi, ben uyurken hep odama gelir, üzerime ç kard, ta ki bir gece o uyurken ben onun odas na çakmak gaz ve kibritle gidene kadar. Ölmedi falan ama, ben biraz yand m. Önce uyduruyor sand m. Sonra görebileyim diye kollar n kald rd. Ellerinden kollar na kadar derisi k rm z yd ve yara içindeydi. Güldü. Sonra da öne e ilip yüzünü uzun saçlar yla örttü. K z kolpa m de il mi, emin olamad m. Tahminimce kibritlerle oynarken ya da onun gibi salakça bir fley yapar- 20 ntihar Notlar m
ken kendi kollar n yakt. Eminim, annesinin erkek arkadafl n yakt n falan uydurdu. Yani bu hikâye çok daha ilgi çekici tabii, dolay s yla buna sad k kald için onu suçlayamam. Ben de kendimi yakmak kadar salakça bir fley yapsayd m, bu konuda yalan söylerdim. Mesele flu ki, kendini yakt n düflünmüyorum. Neden bilmiyorum ama, ona inan yorum. Daha da tuhaf, bu beni korkutmuyor. Neden o adam atefle verdi ini anlayabiliyorum. Bu da belki beni onun kadar deli yap yor. Kald ki, bu ifli ben yapmad m; yaln zca bunu yapt m düflünebiliyorum. Belki de deli olanla olmayan aras ndaki fark budur. Alice baflka bir fley söylemeyince, yan ndaki k za geçtik. Bu k z Alice in neredeyse tam tersiydi: fiiflman, k v rc k k z l saçl, ay suratl yd. Ona bakt m görünce, sanki hastanede de il de, otobüsteymifliz gibi bana gülümsedi. Çizgi filmlerdeki kufllar gibi nefleli, c v l c v l, Ad m Juliet. Bone un k z arkadafl y m, dedi. Bone un kim oldu unu bilmek durumundaym fl m, Bone rap y ld z ya da aktörmüfl, foto raflar boy boy dergilerde ç k yormufl, ben de onu ünlü bir sevgilisi oldu u için kutlamak zorundaym fl m gibi duraklad. Ben bir fley demeyince, yan mdaki çocu a bak p bafl n sallad. Bu çocuk, tüm konuflmalar süresince ayaklar na bakm flt. fiimdi de yaln zca kafas n kald r r gibi olmufltu. Bu Bone, dedi Juliet, yeni arabas n gösteriyormufl gibi c v ldayarak. Bir müzik grubumuz var. Karfl l ks z Seks ve fiiddet? diye ekledi, kendi de pek emin de ilmifl gibi. Bone gitar çal yor. Ben de flark söylüyorum. Michael Thomas Ford 21
Yan mda duran Bone, iç geçirip kollar n gö sünde ba lad. Beyaz bir tiflört giymiflti ve benden yaflça pek büyük olmad halde çok fazla dövmesi vard. Ailem, dövme yapt rmama asla izin vermezdi; haliyle onun bir sürü dövmesinin olmas etkileyiciydi. Dövmelerine flöyle bir göz gezdirdim, ama pek ilginç de illerdi. Yanan kafataslar, motosikletli ç plak k zlar falan filan. Saç n boyuyordu kesin; çünkü do al olmayacak kadar siyaht ve gözlerini hiçbir fleye odaklayam yormufl gibiydi. Gözleri de saçlar gibi siyaht. Bir çizgi roman kahraman na benziyordu. Hanginiz seks, hanginiz fliddet? dedim. Gülümsemesi kayan Juliet, Ne? diye sordu. Çok küçük bir çocukla konufluyormuflum gibi, Karfl l ks z Seks ve fiiddet, dedim tane tane. Hanginiz hangisi? Juliet, sanki cevab kendisine o verebilecekmifl gibi Bone a bakt. Ama Bone ayaklar na bakmaya devam etti. K z, olmayan bir fleyi siliyormufl gibi elini dudaklar n n üstünden geçirdi. Baflka biri, gülmeye bafllad, ama durdu. Yaaa, asl nda... dedi Juliet, kafas kar fl k. Bu yaln zca, yani... bir isim. Birden, yaln zca bir saniye için bafl n kald r p, O benim k z arkadafl m de il, dedi Bone. K z arkadafl m oldu- unu san yor sadece. Grup falan yok. Onu tan m yorum bile. Tamam m? Juliet ona bak p bir fley söylemeye haz rlan yordu ki, Kartsalak araya girdi. Neden devam etmiyoruz, dedi. Onu, turistleri küçük gruplar halinde tarihi mekânlara götürüp, 22 ntihar Notlar m
sekiz milyon y ll k mumlara falan dokunmad klar ndan emin olmaya çal flan tur rehberlerine benzettim. Neden devam etmiyoruz? gerçekten bir soru de il, çünkü baflka seçene in yok. Bu yaln zca, Defolun burdan! Mumlar görmek isteyen bir ton turist var daha, demenin pasif agresif versiyonu. Böylece Kartsalak bizi, Abraham Lincoln ün köleleri serbest b rakt yatak odas ndan ç kar p, iki yüz y l öncekiyle ayn flekilde ekmek yapt klar mutfa a götürdü. Yani asl nda, bir sonraki insana, Juliet in yan nda oturan k za bak p bafl n sallad. Peki, dedi k z. Benim ad m Sadie. Burcum terazi. Güneflli günleri ve yavru kedileri sever, çevre kirlili inin ve negatif insanlar n daralt oldu unu düflünürüm. H mm... ve de kendimi bo maya çal flt m, ama adam n biri beni kurtard için ölmedim. Sanki ona soru sormam için meydan okuyormuflças na do ruca bana bakt. Gözleri, Kuzey Kutbu nun buzullar gibi, gerçekten masmaviydi. Siyah, k sa kesilmifl, diken diken saçlar, derisinin soluk bir rengi vard ve bunlar gözlerini daha da mavi gösteriyordu. Onu tan mlaman n en iyi yolu, fleytani bir periye ya da en az ndan belal bir periye benzedi ini söylemek olur. S rada Bone vard, ama tek söyledi i, Ben Bone, oldu ve ilgisi ayaklar na döndü. K z arkadafl olmayan k zla ilgili daha fazla konuflmas n ya da ayakl bir çizgi film kahraman olman n nas l bir fley oldu undan bahsetmesini umuyordum ama san r m kendisi bizimle yeterince payla- Michael Thomas Ford 23
fl mda bulundu unu düflünüyordu. Sonra s ra bana geldi. Gerçekten bir fley söylemek istemiyordum, ancak Bone, sessiz ve gizemli tip rolünü çoktan kapm flt. Ben de ayn s n yaparsam onun gibi olmaya çal flt m zannedilecekti. Ben Jeff, dedim. Buraday m, çünkü burada olmam gerekti ini düflünüyorlar. Ama burada olmam gerekmiyor. Anlatacak pek bir fley yok. O zaman bandajlar neyin nesi? Sadie, bafl yla kuca m iflaret etti. Kafam e ince, gömle imin yukar k vr k kollar alt ndan gazl bezin gözüktü ünü fark ettim. Önemli de il, dedim. Yaln zca bir kesik. Peki, dedi Kartsalak. Art k Jeff sizi daha iyi tan d - na göre, bugün gerçe i söylemenin ne anlama geldi iyle ilgili konuflmak istiyorum. flte o anda boyut de ifltirdim. Asl nda, etraf n soldu u ve seslerin çok uzaktan geçen uçaklar gibi geldi i bu l k, sisli yere bir flekilde yerlefltim. nsanlar n konufltu unu biliyordum, ama onlar dinlemiyordum. Kimsenin söyleyecekleriyle ilgilenmiyordum. Yani, gerçe i anlatmak da ne? Üzerinde konuflmak için çok saçma bir fley. Gerçek, benim buraya ait olmad m. Sonunda uçak sesleri durdu ve grup çal flmas n n bitti- ini anlad m. Herkes aya a kalk yordu. Kartsalak gelip, Bugün pek kat l m göstermedin, dedi. Pardon, dedim. Akl mda bir sürü fley vard. Ne gibi? diye sordu. 24 ntihar Notlar m
Omuz silktim. Erkek pop gruplar ç lg nl n n gerçekten geçip geçmedi i gibi, dedim. nsanlar n bu ç lg nl n geçti ini söyledi ini biliyorum ama bence yan l yorlar. Sana etraf göstereyim, dedi. Buras salon. Çal flanlardan biri oldu u sürece buraya gelebilirsin. Gün içinde burada genellikle dört kifli olur: ki hemflire, iki hastabak c. Gece de en az iki hemflire ve bir güvenlik görevlimiz olur. Güvenlik, dedim. Ciddi bir fleye benziyor. Karfl l ks z Seks ve fiiddet hayranlar n d flar da tutmak için mi? Duymazl ktan gelip, daha fazla plastik sandalyeyle çevrelenmifl iki uzun masay gösterdi ve, Yemek de burada yeniyor, diye devam etti. fiimdiye kadar odanda yemene izin verilmiflti, ama bundan böyle yeme ini kattakilerin geri kalan yla birlikte yiyeceksin. Yemekler hastanenin yemekhanesinden geliyor. Salodan ç k p, odama do ru giden koridorda yürürken, Adeta büyük mutlu bir aile, diye görüfl bildirdim. Hepinizin kendine ait bir odas var, dedi Kartsalak. Erkeklerinki bu tarafta, k zlar nki di er tarafta. Gözetim olmaks z n bir di er insan n odas nda bulunamazs n. Koridorun her iki ucunda da tuvalet ve banyolar var. Orada, gözetim olmaks z n birbirimizin yan nda durabiliyor muyuz? diye sordum. Yoksa ayn anda iflemeye iyi gözle bak lm yor mu? Sana her gün bir program verilecek, diye devam etti. Buradayken okul çal flmalar n devam ettiriyor olacaks n. Okuldan kitaplar n ve ödevlerini al p alamayaca m za bakaca z. Michael Thomas Ford 25
Okuldaki insanlara burada oldu umu söylüyor musunuz? dedim. Müdür Matthews un sabah konuflmas n gözümde canland rabiliyordum. Ö len yeme inde köfte ve makarna var. Ponpon k z seçmeleri ikinci ders saatinde spor salonunda yap lacak. Bu arada Jeff de t marhanede. Onlara, senin bir süre okula devam edemeyece in söylenecek. Hepsi bu, dedi Kartsalak. Harika, dedim. Ben de matematik s nav ndan y rtman n en mükemmel yolunu buldu umu san yordum. Daha önce de söyledi im gibi, diye devam etti Kartsalak, hem grup seanslar na kat lacak, hem de benimle özel seanslar yapacaks n. Bunlar da m gözetim alt nda? diye sordum. Yani, siz bana uygun olmayan bir flekilde dokunmaya kalkarsan z falan? Kartsalak durup bana bakt. Bir kâ t uzatt. Bugünkü program n. fiimdi biraz bofl zaman n var. Bu zaman di- erlerini tan yarak de erlendirmeni öneriyorum, dedi. Tabii, deyip, verdi i program bakmadan katlad m. Müthifl çocuklara benziyorlar. Onlara bir flans ver. fiafl rabilirsin, dedi. Bu konuda size güvenece im, dedim. E er bu deli doktoru ifli iyi gitmezse, kendinize Disneyland de ifl bakabilirsiniz. Rehberlik etme konusunda çok iyisiniz. Safari turunda çok iyi ifl ç kar rs n z. Ö leden sonraki seans m zda görüflürüz, dedi teklemeden. Ofisim, salonun di er taraf ndaki koridorun sonunda. Hemflirelerden biri seni oraya getirecektir. 26 ntihar Notlar m
O gittikten sonra, aç p programa bakt m. Terapi seans m üç buçuktayd. Duvardaki saate bakt m. Saat daha on iki otuzdu. Bu da Muhteflem Kartsalak, kafam aç p içinde ne oldu una bakmaya çal flmadan önce, harcayacak üç saatim oldu u anlam na geliyordu. Hiçbir fley yapmadan geçirilecek üç saat. Saat birde el sanatlar dersim var. Kafam kald r nca, Sadie nin yan mda durdu unu gördüm. Kendi kâ d n sall yordu. Belki babama o hep istedi i cüzdan yapabilirim. Ben okçuluk dersi olmas n umuyordum, dedim. Ama san r m do a yürüyüflü ve bayra yakala oynamak zorunday m. Güldü. laçlar Kamp na hofl geldin. Burada kampç - lar delidir ve dan flmanlar senden ilaç alman ister. Asl nda bu kampç buralarda pek uzun tak lmayacak, dedim elimdeki program burufltururken. Nas l olacak o? Bir plan n m var? Elbette, dedim, kâ t topunu çöp kutusuna f rlat rken. Gerçekten çok basit bir plan hem de: Ben deli de ilim. Sadie yine güldü. Tabii, dedi. Hiçbirimiz de iliz. Ciddiyim, dedim. Ben de, dedi. Benim deli oldu umu mu düflünüyorsun? Buradas n, de il mi? Bafl n sallad. Sen de. Sence sen, yapt klar tek hata m s n? Michael Thomas Ford 27
Yüzüne bakt m. Gayet ciddi görünüyordu. Sonra grup seans nda kendini bo maya çal flmas yla ilgili söyledi i fley geldi akl ma. Kesin deliydi ve ihtiyac m olan son fley daha fazla delilikti. Tuvalete gitmem laz m, dedim. Sonra görüflürüz. 28 ntihar Notlar m