Sürekli ve Kazançlı Büyüme Didem ESEN Danışmanlık Grup Yöneticisi NMT Danışmanlık ve Eğitim Merkezi Sürekli ve Kazançlı Büyüme. Bir önceki yılın finansal sonuçları, mali tabloları başarılı olarak yorumlanan, sürekli yükselen bir ivme ile büyüyen ancak bir anda düşüşe geçip silinen şirketler, yaşanan bir kriz sonrasında toparlanamayanlar ve bunun gibi pek çok örneğin sıklıkla yaşanması, tek başına mali tabloların bir şirketin sağlık durumunu göstermekte yetersiz kaldığını kanıtlamaktadır.
Buna rağmen genellikle şirket yönetimlerinin ana odaklandığı konu ağırlıklı olarak finansal hedefler olmaya devam etmektedir. Hâlbuki, şirket yönetimlerinin mali tablolar üzerine yoğunlaşması, bu konuda baskı uygulaması; yönetim kurulu üyelerinden tüm yönetim ekibine, yatırımcılardan çalışanlarına kadar herkesi mevcut ana odaklamakta, fırsatların kaçmasına sebep olmakta, şirketin geleceğini belirsiz kılmakta ve hatta yol almasını engellemektedir. Bilindiği gibi mali tablolar ve finansal göstergeler; kuruluşun kritik paydaşlarıyla, müşterileriyle, satıcılarıyla, dağıtım kanallarıyla, çalışanlarıyla ilişkisini, rekabetçi fırsatları, kurumun yenilikçilik başarısını, yöneticilerinin etkinliğini, süreçlerin verimliliğini gösterecek şekilde tasarlanmamıştır. Bilindiği gibi mali tablolar ve finansal göstergeler; kuruluşun kritik paydaşlarıyla, müşterileriyle, satıcılarıyla, dağıtım kanallarıyla, çalışanlarıyla ilişkisini, rekabetçi fırsatları, kurumun yenilikçilik başarısını, yöneticilerinin etkinliğini, süreçlerin verimliliğini gösterecek şekilde tasarlanmamıştır. Oysa yönetim kurulları, üst düzey yöneticiler ve yatırımcılar açısından parasal ifadelerle ölçülebilen sonuç göstergeleri dediğimiz finansal göstergelerin dışında, şirketlere ait hayati işaretlerin, geleceğimize şekil verebilecek fırsat alanlarının, hatta sonuç göstergelerinde ortaya çıkabilecek başarının veya başarısızlığın işaret edildiği öncü göstergeler de en az sonuç göstergeleri kadar büyük önem taşımaktadır. Öncü göstergeleri iki kısımda düşünebiliriz. Bunlardan ilki dışa dönük performans faktörleridir ki ; müşteri memnuniyeti, ürün veya hizmet kalitesi, markanın gücü, dışarıdaki paydaşlarla olan ilişkiler, toplum ve çevre üzerindeki etki vb. göstergeleri kapsar. İkincisi ise içe dönük faktörler yani ; yönetimin niteliği, yenilikçilik, işletme performansı ve çalışanların bağlılığı gibi göstergeleri kapsar.
Öncü göstergeler de en az sonuç göstergeleri kadar büyük önem taşımaktadır. Bu finansal olmayan performans göstergelerinin ölçülmesi ve izlenmesi, bir şirkette gerçekten neler olduğunu ve sonuçların ne olacağını öğrenmenin araçlarıdır. Kısaca, bunlar şirket sağlığının önde gelen göstergeleri olup finansal sonuçlar ise sadece bunların arkasından gelen iyi hal veya hastalık göstergeleridir. Sonuç göstergelerinin elde edilmesinde ne gibi süreçlerin kullanıldığına da dikkat çekmesi sebebiyle, öncü göstergeler, aslında yönetimin karar almasında da çok daha büyük öneme sahiptir. Bazen sonuçlar tesadüfi olabileceği gibi, bazen de sadece sonuçlara odaklanıldığında uzun vadede risk oluşturabilecek süreç sapmalarına göz yumulmuş olunabilir. Yönetimin bunları bilmeden karar vermesi ise son derece risklidir.
Amerika ve Avrupa da, sürekli ve kazançlı büyüme yakalayan şirketlerin başarılarının temelindeki faktörlerin net olarak ortaya konulabilmesi için, 25 bin şirketin 8 yıl içindeki performansları Cuneo E Associati tarafından izlenmiştir. Bu araştırma sonuçları da aslında yukarıda savunduğumuz finansal olmayan göstergelerin ne derece büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Sonuçlar; sadece 1 yıl için kârlı bir büyümenin az rastlanan bir şey olmadığını ancak 8-10 yıllık bir dönem boyunca sürekli büyümeyi maalesef çok az sayıda şirketin gerçekleştirebildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Araştırmaya katılan şirketlerden sadece yüzde 7 sinden daha azının ``sürekli büyüme`` (sustainable growth) gerçekleştirebildiği saptanmıştır. Bu da gösteriyor ki, sürekli büyüme sağlayabilmek yıllık finansal başarılı sonuçlar almaktan çok daha farklı bir durum. Araştırma sonucunda sürekli büyüyen şirketlerin dört temel karakteristik özelliği olduğu tespit edilmiştir. Bunlar; Core Business Stratejisi : Araştırma sonuçlarına göre, sağlıklı ve sürekli büyüme sağlayabilen şirketlerin yüzde 85 i ``asıl işlerine'' (core business) odaklanıyor. Sektörlerinde birinci veya ikinci sırada bulunuyorlar. Mevcut ürün yelpazelerinin, müşteri segmentlerinin ve kanallarının potansiyelini çok iyi tanıyorlar. Müşteri ilişkilerinde yetenekleri sayesinde sadık müşteriler yaratabiliyorlar. Pazarda kendilerini farklılaştırıyor, güçlü yanlarını rekabet silahı olarak kullanıyorlar. Çapraz Satış : Mevcut müşteri tabanlarını, yeteneklerini asıl işleriyle bağlantılı alanlarla paylaşmak beraberinde büyümeyi getiriyor. Böylelikle maliyetleri de paylaşarak, azaltabilmek mümkün. Bir banka mevcut müşterilerine sigorta poliçesi de satabiliyor. İyi Yönetim: Yeni ürün, pazar ve kanal yaratma konusunda başarılılar. Değişen rekabet ortamına hızla adapte olabiliyorlar. Değer zincirlerinde, karar sistemlerinde köklü değişiklikler yapabiliyorlar. Yaratıcı ve yenilikçi bir kimlikleri var.
İnsan Kaynakları: İnsan kaynakları stratejileri çok başarılı. Çalışanlarına yatırım yapmaktan, uluslararası deneyime sahip yöneticilere yatırım yapmaktan çekinmiyorlar. Yukarıdaki sonuçları incelediğimizde sürekli büyüyen, değer yaratan şirketlerin finansal sonuçlar ile yönetilmediği açıkça görülmektedir. Gerçekten değer yaratarak büyümek, sadece gelirlerinizi artırmak, mali tablolarımızdaki kârı yükseltmek anlamına gelmez. Değer yaratarak büyümek, gelirlerinizin ve hissedarlarınız için yarattığınız değerin sektör ortalamanıza kıyasla büyümesi demektir. Mali performansın gücü, finansal verilerin önemi hiçbir zaman inkar edilemez. Bir kuruluşun büyüyebilmesi için iyi bir finansal performans her zaman ön koşuldur. Ancak bu performans sonuçlarının sürekliliği için yeterli değildir. Kuruluşlar, finansal olmayan göstergelerini izlemeye bugün, her zamankinden daha fazla önem vermek zorundadır. Çünkü; doğru adımları atmak, değer yaratabilmek ve sürekliliği sağlayabilmek için finansal göstergeler kuruluşlara yeterli bilgiyi vermez. Bilanço, kar ve zarar tablosu ile nakit akış tablosunun, finansal olmayan faktörlerin sonuçları olduğu gayet açık iken, maalesef bu durumun kuruluşların yönetim şekillerine yansımaması ya da nadiren yansıması oldukça düşündürücüdür. Birçok firmadaki üst ve orta düzey yöneticiler sadece finansal göstergelere yani geçmiş verilere dikiz aynasına- bakarak yol almakta dolayısıyla istenen sonuçları alamamakta, pek çok fırsatı da kaçırmaktadırlar. Değer yaratarak büyümek sadece üst yöneticilerin değil herkesin sorumluluğudur. Nasıl ki tasarruf tedbirleri alındığında herkesi içine katıyorsak, büyürken de aynı şeyi yapmamız gerekir. Dolayısıyla öncü göstergeler değimiz finansal olmayan göstergelerin üst düzey yöneticilerden süreç sahiplerine kadar izlenmesi ve süreçlerin bu doğrultuda sürekli iyileştirilmesi gerekir. Bir şirkette çalışanların yönetimin beklentisi doğrultusunda çalıştığını bildiğimize göre, üst yönetimin odağını öncü göstergelere çevirmesi, ödüllendirmenin bu göstergeleri de kapsaması büyümeyi garantileyecek en temel yapı taşı olacaktır. www.nmt.com.tr