TRAVMATĐK YAŞAM OLAYLARININ PSĐKOSOSYAL ETKĐLERĐ VE BAŞETME YOLLARI Travmatik yaşantılar ölüm, doğal afetler, kazalar, terör eylemleri, savaş gibi ölüm tehdidi, ciddi bir yaralanma ya da şiddete maruz kalmayı içeren durumları tanımlar. Travmatik olayların en önemli özelliği yaşamımıza ya da fiziksel bütünlüğümüze yönelik bir tehdit içeriyor olmasıdır. Gündelik yaşamımızda da sıklıkla stres yaratan durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Ancak bunlar beklendik ve sıradandır; olasılıkları ve kontrol edilebilirlikleri yüksektir. En şiddetli ve üst düzey stres kaynaklarını içeren travmatik olaylar ise normal yaşantının/alışılmışın dışında kalan, beklenmedik, olasılığı ve kontrol edilebilirliği düşük durumlardır. Travmatik olaylara farklı şekillerde maruz kalınabilinir: Doğrudan Tanık olarak Olaydan haberdar olarak Olaya ilişkin ayrıntılara yineleyici ya da yoğun biçimde maruz kalmak Hepimizin, yaşama ve kendimize ilişkin bazı temel inançlarımız vardır. Dünyanın genel olarak adil ve güvenli bir yer olduğuna; kötü olayların bizim başımıza gelmeyeceğine ve bir şekilde davranışlarımızla başımıza gelecekleri kontrol edebileceğimize inanırız. Ancak travmatik yaşantılar bu inançlarımızı derinden sarsar. Kendimizi adil ve güvenilir olmayan bir dünyada, tehlikelere açık ve incinebilir olarak algılamaya başlarız. TRAVMA SONRASI STRES TEPKĐLERĐ NELERDĐR? Strese karşı bedenimizin gösterdiği fizyolojik tepkiler herkes için ortaktır: Kan basıncının artması, kalp atışlarının hızlanması, terleme, solunumun hızlanması vb. Stres hormonunun salgılanmasıyla birlikte ortaya çıkan bu tepkiler, yaşamımızı tehdit eden durumlarda, bizi tehdit kaynağıyla savaşmaya ya da ondan uzaklaşmaya/kaçmaya hazır hale
getirerek bu durumla başaçıkmamızda yardımcı olur. Yaşanan stresin çok yoğun olduğu durumlarda, onunla başaçıkabilmek için salgılanan stres hormonu da aşırı miktarda olur. Tehdit karşısında organizma için yararlı olan bu hormon, fazla miktarda salgılandığı için, stres kaynağı ortadan kalktıktan sonra bile bir süre daha bedende kalır ve en ufak bir uyaranla karşılaştığında bedenin daha önceki tehdit durumunda verdiği stres tepkilerinin benzerlerini üretmesine neden olur. Örneğin, bize yaşadığımız travmatik olayı hatırlatan herhangi bir şeyle karşılaştığımızda (o gün giydiğimiz giysiler, o anda yanımızda bulunan kişiler, olayın geçtiği mekan vb.), öyle olmadığını bildiğimiz halde, sanki olayı yeniden yaşıyormuş gibi hissedebiliriz. Bu şekilde hissetmek çok rahatsız edici ve korkutucu olabilir, bu nedenle de olayla ilgili yerlere gitmekten, olayla ilişkisi olan kişilerle karşılaşmaktan, olay hakkında konuşmaktan kaçabiliriz. Yani, olayın hatırlatıcılarından kaçınırız. Kendimizi sürekli tedirgin ve huzursuz hissedebilir, en ufak bir ses vb. karşısında irkilebiliriz. Yaşanan stres günlük yaşamımızda duygusal (güvensizlik, kaygı, korku, üzüntü, suçluluk, öfke, çaresizlik, umutsuzluk), bedensel (gerginlik, aşırı yorgunluk, iştahta ve uyku düzeninde değişimler), davranışsal (iletişim güçlükleri, yalnız kalma isteği, alkol / madde kullanımı, kaçınmalar) ya da zihinsel (odaklanma güçlüğü, kafa karışıklığı, unutkanlık, sürekli olayla ilgili düşünme) alanlarda bazı belirtilerle kendini gösterebilir. Bu tepkiler, bazen çok yorucu ve zorlayıcı olabilir. Acaba aklımı mı kaçırıyorum?, hastalandım mı?, psikolojik bir bozukluğum mu var? ya da kontrolü tamamen kaybediyor muyum? gibi kaygı verici sorular sormanıza neden olabilir. Bilmeniz gereken, bu tepkilerin normal olduğudur. Travmatik bir olayın ardından, bu olaya maruz kalan hemen herkeste görülebilir. Bu belirtiler anormal bir olay karşısında verilen normal tepkiler olduğudur. Kayıplar Travmatik yaşantılar, pek çok kayba neden olur. Yakın kaybı, sağlığın kaybı, umudun kaybı vb... O nedenle yas tepkileri yaşamanız normaldir. Yas süreci farklı duygu ve düşüncelerin baskın olduğu aşamaları içerir. Yaşanan kayıpların yasını tutabilmek, yas sürecinin normal akışına izin vermek, uyum gücümüzü arttırır.
NELER ĐYĐ GELĐR? Travmanın ardından toparlanmak için kendinize zaman tanıyın. Bu dönemde, duygularınızda iniş-çıkışlar olması normaldir. Zaman içinde her şey daha iyiye gidecektir. Travmatik yaşantıların olumsuz etkileriyle başaçıkmak için yapabileceğiniz pek çok şey vardır. Öncelikli olarak temel fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarınızı karşılamaya özen gösterin. Bu ihtiyaçlarınızı size destek olabilecek kişi ve kurumlarla paylaşın. Sosyal destekten yararlanmanız oldukça önemlidir. Aileniz, arkadaşlarınız ve diğer destek kaynaklarınızla bağlantıyı sürdürün. Olabildiğince eski rutininize, gündelik yaşam alışkanlıklarınıza dönmeye çalışın. Duygusal paylaşım, sizi zorlayan yaşantıların üstesinden gelmenizi kolaylaştıracaktır. Spor, egzersiz gibi fiziksel etkinlikleri arttırmaya çalışın. NELERDEN UZAK DURULMALI? Alkol/ madde kullanımı Hekim kontrolü dışında ilaç kullanımı Sosyal ilişkilerden kaçınmak Duyguların ifadesine engel olmak Olayla ilgili hiç konuşmamak Bir tek olayla ilgili konuşmak NE ZAMAN BĐR UZMANA BAŞVURULMALI? Yaşanan sıkıntı azalmıyor, giderek artıyorsa Đş, okul, aileyle ilgili görevleri yerine getirmekte çok zorlanma Daha önceden psikolojik bir sorun yaşandıysa ve bunun etkisi devam ediyorsa Kendine ve çevreye zarar verme davranışı veya bununla ilgili rahatsız edici düşünceler varsa Aşırı hissizlik, gün içinde hatırlanmayan anlar varsa ÇOCUKLAR NASIL TEPKĐ VERĐR? Çoğu çocuk, korku, kaygı, öfke, üzüntü gibi yoğun olumsuz duyguları söze dökmek yerine davranışlarına yansıtırlar. Huysuzluk, çabuk öfkelenme, saldırgan davranışlar, içe kapanma, hareketliliğin artması ya da tersine çok azalması gibi davranış değişiklikleri ortaya çıkabilir. Kaygısı artmış ve bu nedenle de yatıştırılmaya ihtiyaç duyan çocuklar, altını ıslatma, sık sık ağlama, anne-babaya yapışma gibi yaşlarının gerisinde, bebeksi davranışlar gösterebilirler. Zihinleri, tanık oldukları şiddet görüntüleri ve olup bitenin nedenlerini anlamaya yönelik
binbir türlü soru ile karışmış olan çocuklar, kendilerini başka bir işe vermekte, dikkatlerini toplamakta ve sürdürmekte zorlanabilirler. Dolayısıyla, okul başarılarında düşme olabilir. Sürekli endişeli ya da üzgün bir ruh hali içinde olabilirler. Uyku ve yeme düzenleri bozulabilir Çocukların travmatik olaylar karşısında gösterdikleri tepkiler benzerlikler göstermekle birlikte, her yaş grubunun gelişimsel özelliklerine bağlı olarak, tepkilerin ortaya konmasında farklılaşmalar olabilir. Bebekler ve okul öncesi dönem çocukları: Bebekler ve çocuklar alıştıkları normal düzene, onları rahatlatan sevecen, ilgili ve duyarlı duyarlar. Travmatik yaşantılar, bebeklerin ve küçük çocukların günlük rutinlerinde ve çevrelerinde değişiklik ve karmaşa yaşanmasına neden olur. Ayrıca, kendilerine bakım veren kişilerin duygularını da algılayabilirler ve annebabalarının duygularına karşı aşırı duyarlıdırlar. Travmatik olayın gerçekte var olan özelliklerinden çok, anne-babalarının olay karşısında verdiği tepkilerden etkilenirler. Bebekler ve küçük çocuklar travmatik yaşantılardan etkilendiklerini, daha fazla huzursuzlaşarak, ağlayıp mızıldanarak, uyku ve yeme düzenleri bozularak ve anneden ayrılmaya daha fazla tepki göstererek belli ederler. Okul Öncesi Çocukların Travma Sonrası Stres Belirtileri Davranışsal Belirtiler Bedensel/Fizyolojik Belirtiler Duygusal Belirtiler - altını ıslatma - parmak emme - anne-babaya yapışma - yalnız uyuyamama - sık ağlama - karanlıktan korkma - iştah kaybı - karın ağrısı - uyku sorunları/kabuslar - konuşma güçlükleri - tikler - kaygı - korku - aşırı uyarılmışlık - öfke patlamaları - üzüntü - içe çekilme Okul Çağı Çocukları (6-11 yaş): Bu yaştaki çocuklar, zihinsel kapasitelerinin gelişmesiyle birlikte, travmatik olayların kendilerine, ailelerine ve çevrelerine yönelik tehditlerini anlayabilecek durumdadırlar. Bu farkındalık aynı zamanda çocukların zihinlerinin sürekli olarak olayla ilişkili düşünceler ve kendilerine ya da sevdiklerine zarar gelmesine ilişkin korkularla meşgul olmasına yol açabilmektedir. Bu yaştaki çocuklar, insana özgü tüm
duyguları yaşamakla birlikte, bu içsel yaşantılarını ifade edecek sözel kapasiteye sahip olmayabilirler. Okul çağı çocukları da kaygılarını yaşlarının gerisinde, bebeksi davranışlar şeklinde ortaya koyarlar. Bu yolla ihtiyaçları olan ilgi ve güveni sağlamaya çalışırlar. Okul Çağı Çocuklarının Travma Sonrası Stres Belirtileri Davranışsal Belirtiler Bedensel/Fizyolojik Belirtiler Duygusal Belirtiler - okul başarısında düşme - iştahta artma ya da azalma - okula gitmek istememe - okulda ve evde saldırgan - baş ağrısı - arkadaşlardan uzaklaşma davranışlar - karın ağrısı - sevdiği etkinliklerden - aşırı hareketlilik - bebeksi davranışlar - dikkati toplamada güçlük - anne-babaya ek bir yük - uyku sorunları/kabuslar uzaklaşma - öfke patlamaları - afetle ve güvenlikle aşırı meşgul olma getirmemek için çok kontrollü davranma Ergenlik Öncesi ve Ergenlik Dönemi: Ergenlik travmatik bir yaşantı olmadan da yaşamın zor ve çalkantılı bir dönemidir. Genç bir yandan bedensel değişimleri yaşarken bir yandan da sosyal değişimlere uyum sağlamaya ve kimliğini bulmaya (kim olduğu, yaşamdaki hedefleri, yapabildikleri ve sınırlılıkları ve toplumdaki rolleri vb.) çalışmaktadır. Bütün bunları yaparken de ebeveynlerinin ve toplumdaki diğer rol modellerinin (öğretmen gibi) yardımına gereksinim duyacaktır. Ev ve okul yaşamlarında devamlılık ve yapılandırma önemlidir. Travmatik olaylar sonucunda yaşamlarındaki alışageldikleri yapılanmışlık, güven ve devamlılık ortadan kalkar ve güven duygusu kaybolur. Bu yaş grubundaki çocuklar, özellikle ailelerine ve arkadaşlarına karşı, yetkin görünme gereksinimi duyarlar. Bir yandan ailelerinden bağımsızlaşma, diğer yandan da çocukluk dönemine özgü bir başkasına bağımlı olmayı sürdürme istekleri arasında çelişki yaşarlar. Arkadaşlarından onay ve kabul görmek çok önemlidir. Zorlu olaylarla başaçıkmada anne-babalarına sığınma gereksinimi duyan küçük çocuklardan farklı olarak ergenler, kendi yaşıtlarının desteğine önem verir; yetişkinlerden çok kendi yaşıtlarıyla ilişki kurmayı ve paylaşımı tercih ederler. Ergenler yaşadıkları kaygı ve korkuların uygun olduğunu ve yaşıtları tarafından da paylaşıldığını bilmek isterler.
Ergenlerin Travma Sonrası Stres Belirtileri Davranışsal Belirtiler Bedensel/Fizyolojik Belirtiler Duygusal Belirtiler - okul başarısında düşme - iştahta artma ya da azalma - sosyal etkinliklere - evde ya da okulda - baş ağrısı yönelik ilgi kaybı isyankar davranışlar - gastrointestinal sorunlar - üzüntü ya da depresyon - sorumlu davranışlarında - tanımlanamayan acı ve ağrılar - otoriteye karşı direnç azalma - ajitasyon ya da enerji azalması - sosyal içe çekilme - uyku sorunları - yetersizlik, çaresizlik ve suçluluk duyguları - intihar düşünceleri ÇOCUKLARA NE ĐYĐ GELĐR? Küçük yaştaki çocukların, beklenmedik ve ani stresi anlayıp bununla başaçıkabilecek sözel ve kavramsal becerileri henüz yeterince gelişmemiştir. Bu yaştaki çocukların stres tepkilerini belirleyen, travmatik olayın gerçekte var olan özelliklerinden çok, anne-babalarının tepkileri ve baş etme biçimleridir. Anne-babalarını hem davranış modelleri hem de kendilerini rahatlatacak ve güven verecek kaynaklar olarak görürler. Bu nedenle, anne-babaların sakinliklerini korumaları, çocuklarıyla duygularını paylaşırken, korku ve endişelerini yansıtmamaya çalışmaları önem taşımaktadır. Çocuğa güvende olduğuna, çevresinde onu koruyacak yetişkinlerin bulunduğuna ilişkin güvence verilmesi, sunulan dikkat ve ilginin, fiziksel yakınlık ve temasın arttırılması gerekmektedir. Çocuklar, travmatik yaşantıları genellikle oyunları aracılığıyla kavramaya, çözümlemeye çalışırlar. Ayrıca oyunu, yaşadıklarıyla başaçıkmada etkin bir yol olarak da kullanırlar. Çocuklar için güvenli bir ortamda, akranlarıyla oyun oynayabilecekleri olanaklar sağlanması çok önemlidir. Oyun, çocukların gündelik yaşamlarının en doğal parçası olduğundan, oyun içeren etkinlikler çocukta yaşamın devam ediyor olduğu duygusunun tazelenmesine de yardımcı olur. Çocukların oyunlarına eşlik etmek, onların düşünce ve duygularını anlama ve bunlara uygun yanıtlar oluşturabilmeye yardımcı olur. Küçük yaştaki çocukların, olayın nedenlerine ilişkin yanlış varsayımlar geliştirme olasılıkları oldukça yüksektir; yaşanan olumsuzluklara kendi davranışlarının neden olduğunu sanarak suçluluk, çaresizlik gibi duygular yaşayabilirler. Çocuklar, tanık oldukları travmatik olaya ilişkin sorularını,
duygularını ya da yanlış anlamalarını sözelleştirmeleri için teşvik edilmelidirler. Yetişkinler böylece onları dinleyip doğru açıklamalar yapma olanağını bulurlar. Okul çağındaki çocuklar zihinsel kapasitelerinin gelişmesiyle birlikte, travmatik olayların kendilerine, ailelerine ve çevrelerine yönelik tehditlerini daha iyi anlayabilirler. Bu farkındalık aynı zamanda çocukların zihinlerinin sürekli olarak travmatik olayla ilişkili düşünceler ve kendilerine ya da ailelerine zarar gelmesine ilişkin korkularla meşgul olmasına yol açabilmektedir. Korkularının nedenleri anlaşılmaya çalışılmalı ve güven verilmelidir. Kendilerini ifade etmelerini kolaylaştırmak için, çocuklar hissettiklerini oyuna, resme ya da yazıya dökme konusunda desteklenmelidir. Zorlu olaylarla başaçıkmada anne-babalarına sığınma gereksinimi duyan küçük çocuklardan farklı olarak ergenler, kendi yaşıtlarının desteğine önem verir; yetişkinlerden çok kendi yaşıtlarıyla ilişki kurmayı ve paylaşımı tercih ederler. Akranlarıyla bir arada olabilecekleri okul ya da toplumsal etkinlikler ergenler için duygularını açıkça ifade edebildikleri, etkin rol alabildikleri bir ortam sağlar. Bu tür etkinlikler ergenleri travmatik olaylar karşısında güçlendirmeyi amaçlamalı ve yetersizlik, çaresizlik, güvensizlik, korku duygularının, güven, kontrol, yetkinlik duygularıyla yer değiştirmesine hizmet etmelidir. Okul Öncesi Çocuklara Yönelik Travma Sonrası Müdahaleler Ev ortamındaki müdahaleler: Ailenin gündelik rutinine geri dönmek, fiziksel yakınlığı arttırmak ve güven sağlamak, aile birlikteliklerine özen göstermek, çok gerekmedikçe çocuktan ayrılmamak, geçici olarak çocuğun anne-babasının yanında yatmasına izin vermek, oyun aracılığıyla duyguların ifadesini kolaylaştırmak, medya aracılığıyla çocuğun travmatik sahnelere tanık olmasını önlemek. Okul-Kreş ortamındaki müdahaleler: Yaşanan travmatik olay ve üstesinden gelmeyle ilgili kitaplar okumak ve öyküler anlatmak, olayla ilgili boyama kitaplar kullanmak, travmanın oyun aracılığıyla yeniden canlandırılmasına aracılık edecek oyuncaklar kullanmak, grup oyunları düzenlemek, güvenlik duygusunun ve kişisel sınırlarının yeniden oluşturulabilmesi için fiziksel teması arttırıcı oyunlar düzenlemek, kendini korumaya yönelik bilgilendirme yapmak, öğrenci rollerine bir an önce dönmeleri için teşvik edilmesi, öğretmen ve okul doktorunun risk grubuna girebilecek çocukları belirleyebilmeleri için hizmet içi eğitim verilmesi, anne-babalara yönelik eğitim broşürlerinin hazırlanması.
Okul Çağı Çocuklarına Yönelik Travma Sonrası Müdahaleler Ev ortamındaki müdahaleler: Olaydan öncekine göre daha ilgili ve dikkatli davranmak, saldırgan davranışları önlemek için yumuşak fakat kesin sınırlar koymak, duyguların ve düşüncelerin hem sözel hem de oyun yoluyla ifadesini teşvik etmek, yapılandırılmış fakat çok zorlayıcı olmayan bir aile düzeni sağlamak, ileriye dönük güvenlik önlemleri konusunda konuşmak ve plan yapmak. Okul ortamındaki müdahaleler: Olay üzerine tartışmak, serbest resim ve yazı saatleri düzenlemek, baş etme ile ilgili kitaplar okumak, öyküler anlatmak, olaya ilişkin kavramayı ve kontrolü arttırmak amacıyla okul projeleri düzenlemek, risk grubunda yer alan çocuklar için bireysel ya da küçük gruplar halinde müdahaleler gerçekleştirmek, yanlış bilgileri düzeltmek, başa çıkma kapasitesini güçlendirmek, akran dayanışmasını arttırmak üzere grupta bilgilendirme yapmak. Ergenlik Öncesi ve Ergenlik Dönemi Çocuklarına Çocuklara Yönelik Travma Sonrası Müdahaleler Ev ortamındaki müdahaleler: Olaydan öncekine göre daha ilgili ve dikkatli davranmak, travmatik yaşantıyla ilgili olarak anne-baba dışındaki yetişkinlerle ve akranlarıyla konuşmasını teşvik etmek, toplumsal toparlanma çalışmalarında yer almasını teşvik etmek, fiziksel etkinlikleri teşvik etmek, önceki sosyal etkinliklere ve sorumluluklara yeniden dönmeyi teşvik etmek, ileriye dönük güvenlik önlemleri konusunda ortak plan yapmak Okul ortamındaki müdahaleler: Önceki yaş grupları için önerilen müdahalelerin yanında toplumsal dayanışmaya katkı sağlayacak okul programları geliştirmek, spor, sosyal ve kültürel etkinlikler ve okul topluluklarının çalışmalarını yeniden başlatmak ANNE BABALARA ÖNERĐLER Çocuğunuza güven verin. Çocuğunuzla anlayabileceği bir dille konuşarak, yaşananlar hakkında bilgi verin. Sorularını dikkate alıp, doğru ve kolay anlaşılır yanıtlar vermeye çalışın. Çocuklar anlayamadıkları şeylerden korkarlar. Çocuğunuzun yaşanan olayı anlamasına yardımcı olun.
Aile birlikteliğini koruyun. Olanaklar elverdiğince gündelik alışkanlıklarınızı sürdürmeye çalışın ya da yeni koşullar altındaki yaşantınızı olabildiğince eskisine yakın tutmaya çalışın. Çocuğunuzun kendini ifade etmesini kolaylaştırın. Yaşananlara ilişkin kendi duygularınızı da çocuğunuzla paylaşın. Bunu yaparken onu zorlamayacak, kaygısını arttırmayacak bit tutum içerisinde olmaya özen gösterin. Oyun oynaması, hoşuna giden etkinlikler içinde yer alması ve arkadaşlarıyla zaman geçirmesi konusunda destekleyici olun. ÇOCUĞUNUZ ĐÇĐN NE ZAMAN BĐR RUH SAĞLIĞI UZMANINA BAŞVURMALI? Çocuk ve gençlerin travmatik yaşantılar karşısında gösterdikleri stres tepkileri beklendik ve normal tepkilerdir. Pek çok çocuk için, güvenliğin sağlanması; gündelik rutinlere geri dönmesine yardımcı olunması ve sosyal destek, eski işlevsellik düzeyi ve psikososyal iyilik halinin yakalanması ve sürmesi için yeterli olmaktadır. Pek çok çocuk ve ergende tepkiler bu şekilde zaman içinde ortadan kalkarken; küçük bir grup çocuk ve ergen süregiden zorluklar yaşamaya devam eder ve daha özel ilgi ve desteğe gereksinim duyar. Travmaya bağlı stres tepkilerinin uzun süre devam ettiği ve çocuğun günlük yaşamını sürdürmesini engellediği durumlarda, çocuğun bu tepkilerine özel bir ilgi gösterilmelidir. Böyle durumlarda çocuk ya da gencin bir ruh sağlığı uzmanı tarafından değerlendirilip desteklenmesi gerekebilir. Bu durumlar şöyle sıralanabilir: Stres tepkileri travmatik olayı izleyen birkaç ay boyunca değişmeden ya da artarak sürer ve/veya çocuğun gündelik işlevselliğini bozacak düzeye gelirse, Bu tepkilerden pek çoğunu birarada ve yoğun olarak gösterirse, Davranışlarındaki değişimler, birbirinden farklı pek çok durumda ya da ortamda (ev, okul, arkadaş ortamı gibi) kendini gösterirse, Kendine zarar vermeye çalışır ya da vereceğini ifade ederse
Terör eylemlerinde yaralanan ve/veya bu olaylara tanık olan, yardıma giden, izleyen kişilerin tüm bu olası stres belirtileri ile başa çıkabilmesi için sosyal destek sistemlerini harekete geçirmesi, yaşadıklarını arkadaş ve aileleri ile paylaşması, dayanışmanın sağlanması önemlidir. Bunun yanında gerektiğinde ruh sağlığı uzmanlarından yardım alınması önerilmektedir. Türk Psikologlar Derneği Travma, Afet ve Kriz Birimi olarak yanınızdayız. Psikolojik desteğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız ve/ya ihtiyacı olduğunu bildiğiniz yakınlarınız varsa 10 30-17 00 saatleri arasında aşağıda verilen telefon numaralarını kullanarak ya da durumu bildiren bir e-posta mesajınızla bize ulaşabilirsiniz. Türk Psikologlar Derneği Genel Merkezi Ankara Tel: 0(532) 727 81 28 Đstanbul Tel:0(553) 407 17 53 Đzmir Tel:0(232) 422 12 24 e-posta: psikodestekankara@gmail.com