ÇEVRE. stanbul Teknik Üniversitesi Vakf Yay n TEMMUZ - EYLÜL 2014 SAYI 65



Benzer belgeler
Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

Su Kaynakları Yönetimi ve Planlama Dursun YILDIZ DSİ Eski Yöneticisi İnş Müh. Su Politikaları Uzmanı. Kaynaklarımız ve Planlama 31 Mayıs 2013

ULUSAL HAVZA YÖNETİM STRATEJİSİ

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

İçerik. Türkiye de Su Yönetimi. İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Etkisi Çalışmaları

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi


Yeni Büyükşehir Yasası ve Arazi Yönetimi

Dünyadaki toplam su potansiyeli. Dünyadaki toplam su miktarı : 1,4 milyar km 3 3/31

YGS-LYS ALAN SIRA DERS İÇERİK SINIF

2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

Yerel Yönetimler İçin Sera Gazı Salım Envanteri (Karbon Ayak İzi) nin Önemi

İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma denmektedir.

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

Biliyor musunuz? İklim Değişikliği ile Mücadelede. Başrol Kentlerin.

İklim Değişikliği ve Enerji İlişkisi

Havza Ölçeğinde Sektörel Su Tahsis Planı Uygulaması

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

1. İklim Değişikliği Nedir?

Dağlık alanda yaşayan insanlar ve yaşadıkları çevreler için birlikte çalışmak

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

Su Yapıları II. Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL. Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL Bozok Üniversitesi n aat Mühendisli i Bölümü

Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması. Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü

ÇOK ZAMANLI UYDU GÖRÜNTÜLERİ VE CBS İLE ALİBEYKÖY BARAJI VE YAKIN ÇEVRESİNİN ARAZİ KULLANIMI ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Yaşar Topluluğu nda Su Riski ve Verimlilik Çalışmaları

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

Horzumalayaka-ALAŞEHİR (MANİSA) 156 ADA 17 PARSEL DOĞAL MİNERALLİ SU ŞİŞELEME TESİSİ NAZIM İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

III. ÇALIŞMA GRUBU İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİNE UYUM. 2. ÇALIŞTAY İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve SAĞLIK

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ VE BU ALANDA TÜRKİYE DE YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR

BÜYÜK MELEN HAVZASI ENTEGRE KORUMA VE SU YÖNETİMİ. Prof. Dr. İzzet Öztürk İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü

İklim Değişikliği ve Türkiye. Baran BOZOĞLU TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ULUSAL BİLDİRİMLERİNİN HAZIRLANMASI PROJESİ 6. ULUSAL BİLDİRİM TURİZM BÖLÜMÜ

Doğayla Uyumlu Yaşamın Adresi:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI İLE KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ ÇEVRE KORUMA BAKANLIĞI ARASINDA ÇEVRE ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI

TEMA Vakfı, İstanbul Projeleri Raporu nu Açıkladı

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

Editör Doç.Dr.Hasan Genç ÇEVRE EĞİTİMİ

ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 2023 YILI HEDEFLERİ

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak

Enerji ve İklim Haritası

Afet Yönetimi ve. Sel Risk Değerlendirmesi

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

Doğal Afetler ve Kent Planlama

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

TARIM ve GIDA GÜVENLİĞİ ve GÜVENCESİ - 1. Prof. Dr. Hami Alpas ODTÜ- Gıda Mühendisliği Bölümü-Ankara

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

MDG-F 1680 TÜRKİYE NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM KAPASİTESİNİN GELİŞTİRİLMESİ

Sunan: Prof.Dr.Alper Çabuk

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KURAKLIK ANALİZİ

Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni

Pilot İklim Değişikliğine Uyum Piyasa Araştırması: Türkiye

Entegre Su Havzaları Yönetimi

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

2001 yılında Marakeş te gerçekleştirilen 7.Taraflar Konferansında (COP.7),

KONYA ĐLĐ JEOTERMAL ENERJĐ POTANSĐYELĐ

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 11. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

Küresel. İklim Değişikliği. ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI

SU HALDEN HALE G İ RER

Su Yönetimi ve Ekosistem Hizmetleri Çalıştayı

UNFCC VE KYOTO PROTOKOLÜ GEREKLİLİKLERİ

3.10. ÇEVRESEL SORUNLAR VE RİSK ALGISI

Dü nyamızdaki Hassas Denge

Yıllar PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

ORMANLARIMIZ ve ORMANCILIĞIMIZ OLASI İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİNE KARŞI DİRENEBİLİR Mİ?

Kuraklıkta Son Durum. Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar

Golf ve Tenis Kulübü nden teşekkür

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİ, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve ÖZEL SEKTÖR

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANINDA SU

IPCC 1.5 C Küresel Isınma Özel Raporu ve Türkiye ye Etkileri

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM İÇİNDEKİLER EDİTÖR ISBN / TARİH. Sertifika No: KAPAK TASARIMI SAYFA TASARIMI BASKI VE CİLT İLETİŞİM. Doğa ve İnsan...

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür

ALAN ARAŞTIRMASI II. Oda Raporu

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su

KENTSEL SU YÖNETĠMĠNDE ÇAĞDAġ GÖRÜġLER VE YAKLAġIMLAR

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

Transkript:

ÇEVRE Prof. Dr. Mikdat Kad o lu / Prof. Dr. Erdo an Yüzer Prof. Dr. Derin Orhon Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy - Esra Yaz c Gökmen Prof. Dr. Tanay S dk Uyar Prof. Dr. Lüt Akca - Abdurrahman Ulu rmak Can Erel / Prof. Dr. lhan Tekeli / Ay e Hasol Erktin Prof. Dr. Leyla Tanaçan Dr. M. Emre Çaml bel - Gülcemal Alhanl o lu - Deniz U urlu stanbul Teknik Üniversitesi Vakf Yay n TEMMUZ - EYLÜL 2014 SAYI 65 brahim Çiftçi / Martin Townsend / Prof. Dr. Ay egül Tan k Assoc. Prof. Mohamed Boubekri / Süleyman Ak m Doç. Dr. Ahmet At l A c / Emre Hatemo lu / Prof. Dr. Seval Sözen Prof. Dr. Sinan Mert ener / Duygu Erten

10numaramantolama.comma.com / UstasinaSor Kale Mantolama ve Kale Bo Kale Mantolama ve Kale Boya, Kalekim markalarıdır.

itü vakf dergisi 1

TEMMUZ-EYLÜL 2014 SAYI 65 İmtiyaz Sahibi: İTÜ Vakfı adına Prof. Dr. Mehmet Karaca Yazı İşleri Müdürü: Hatice Yazıcı Şahinli Yayın Kurulu: Prof. Dr. Yıldız Sey Y. Müh. Naci Endem Dr. Y. Müh. (Mimar) Doğan Hasol Prof. Dr. Mete Tapan Kenan Çolpan Kenan Mete Hatice Yazıcı Şahinli Yayın Koordinatörü: Kenan Mete Editör: Hatice Yazıcı Şahinli Çevre Dosyası Danışmanı: Mimar, MDS Ayşe Hasol Erktin Reklam ve Halkla İlişkiler: Fahri Sarrafoğlu Grafik Uygulama: Eser Keleş Katkıda Bulunanlar: Zeynep Şahin Tutuk, Gülşah Seyhan, Osman Keskin, Altan Bal, Arzu Eryılmaz, Gözde Çalışır, Yavuz Dürüst, Engin Yıldırım, Ramazan Küçük Yönetim Yeri: İTÜ Vakfı Merkezi İTÜ Maçka Yerleşkesi 80394 Teşvikiye / İSTANBUL Tel: 0212 291 34 75 230 73 71 Faks: 0212 231 46 33 Baskı: Azra Matbaacılık Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi E Blok 1.Bodrum No.11 Topkapı Zeytinburnu / İSTANBUL Tel: 0212 674 10 51 612 79 27 Yayın Türü: Yaygın, Süreli VAKFI DERGİSİ E-posta: basin@ituvakif.org.tr www.ituvakif.org.tr Bu dergide yayımlanan imzalı yazılar sahiplerinin görüşünü yansıtmaktadır. Dergiyi ve yayın kurulunu bağlayıcı nitelik taşımaz. İTÜ Vakıf Dergisi nde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan kaynak belirtilmek koşulu ile alıntı yapılabilir.... 99 103 İTÜ Yönetiminin Kampus Planlama Anlayışı ve Yeni Planlama Uygulamaları Prof. Dr. Sinan Mert Şener Kampus Sürdürülebilirliğine Entegre Bir Yaklaşım Duygu Erten 2 itü vakf dergisi

Enka İnşaat ve Sanayi A.Ş. Balmumcu, Zincirlikuyu Yolu No:10 Beşiktaş 34349, İstanbul itü / vakf Türkiye dergisi 3 phone: +90 212 376 10 00 - fax: +90 212 272 88 69 - e-mail: enka@enka.com - web site: www.enka.com

BU SAYIDA Değerli okuyucularımız, Dergimizin dosya konusu olarak Üniversitemizde, Türkiye de, uluslararası ortamlarda ve bilim dünyasında gelişen yeniliklere ve sorunlara açık olmayı ve uzmanların görüşlerine yer vermeyi ilke edinmiş bulunuyoruz. Bu kapsamda Meydanlar, Enerji, Kentsel Dönüşüm, İTÜ ve Gelecek ve diğer sayılarımızla bu ilkemizi sürdürmeye çalıştık. Okurlarımızdan gelen olumlu yansımalar izlediğimiz tutumun doğru olduğuna işaret ediyor. Dünyamızın ve insanlığın yakın gelecekte karşı karşıya kalacağı tehlikenin adı olarak kullanılan İklim Değişikliği olgusu son yıllarda çeşitli afetlerle ve beklenmedik doğa olaylarıyla karşımıza çıkıyor. Bilim çevrelerinin araştırmaları bu olaylara karşı alınması gereken önlemleri yayımlayarak ilgilileri uyarıyor. Bu koşullar altında İTÜ Vakfı Dergisi Yayın Kurulu olarak biz de, farklı alanlardan uzmanlara danışarak konu ile ilgili farkındalığımızı artırmayı görev edindik ve 65. sayımızı ÇEVRE başlığı altında hazırladık. Konunun, derginin bir sayısı kapsamında kapatılamayacağının bilincinde olarak gelecek sayılarımızda Çevre başlığı ile özel sayfalar ayırmayı düşünüyoruz. Derginin ilk iki yazısı olarak Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli nin (IPCC) 5. Değerlendirme Raporu, iklim değişikliğinin insanlar ve ekosistemler için oluşturduğu büyük riske işaret ederek dünya ölçeğindeki durumunu ortaya koyarken, İklim Risk Yönetimi ve Türkiye yazısı ile ülkelerin ne yapmaları gerektiği konusunu irdeliyor. Birçok ülkenin temel sorunu olan su ve susuzluk konusunu çevre koşullarındaki değişmelere bağlı olarak ele alan yazı, geleceğe ilişkin öngörülerle dikkati çekiyor. İstanbul, ekonomik, sosyal, tarihsel ve doğal yapısı ve giderek artan nüfusu ile Türkiye nin en önemli, fakat en sorunlu kenti. İstanbul da Sonun Başlangıcı: Çevrenin Çöküşü başlıklı yazı, neden tehlike çanlarının çaldığını anlatıyor. Türkiye de çevre konularındaki sürekli faaliyetleriyle tanınan TEMA Vakfı nın çalışmalarını anlatan yazı, gönüllülük üzerine kurulan bir organizasyonun başarısını ortaya koyarak, toplumun çevreye sahip çıkabileceğine işaret ediyor. Enerji kaynaklarının, çevre kirlenmesinin ve dolayısıyla iklim değişikliğinin başlıca itici güçleri olduğu artık herkesin farkında olduğu bir gerçek. Enerjinin Etkin Kullanımı ve %100 Yenilenebilir Enerji başlıklı yazı konuya ışık tutarak bizleri aydınlatıyor. Türkiye nin Avrupa Birliği Çevre Faslı çalışma sürecinde kabul ettiği kriterler, yetkili yazarlar tarafından Avrupa Birliği Uyum Sürecinde Çevre Politikaları ve Uygulamalar adlı yazıda ayrıntılı olarak sunuluyor. Bir başka yazı ise Kyoto Protokolü açısından havacılık endüstrisinin çevreye etkilerini inceleyerek önlemleri ele almaktadır. Çevre konusunun öneminin tartışılmaz olduğu alan ise hiç kuşkusuz yapma ve doğal çevrenin sürdürülebilirliğidir. Ekolojik tasarım kavramı, çevrenin sürdürülebilirliğinin sağlanması için kent ölçeğinden yapı elemanına ve yapı malzemesine kadar tasarımın hiyerarşik bir sistem içinde ele alınmasını içermektedir. Uzman yazarlar tarafından sunulan yazılar Ekolojik tasarımın kavramsal düzeydeki irdelemelerinden ekonomi politikalarına, mimarlıkta pasif çözümlerden bütünleşik tasarıma, yapı malzemelerinin yaşam döngüsünden binalarda enerji verimililiğine, ekoşehirlere, yenilenebilir enerji kaynağı olarak atıklara ve hasta bina sendromundan gün ışığının mimarlığa ve sağlığa etkisine kadar geniş bir yelpaze oluşturuyor. Yeşil planlama çalışmalarına ilişkin iki proje, konunun uygulamadaki örnekleri olarak dosyamızı sonlandırıyor: İTÜ nün kampüs planlama anlayışının temelini oluşturan yeşil kampüs ilkesi ve karbon salınımlı eko kampüs hedefi ile Piri Reis Üniversitesi nin kampus sürdürülebilirliği için entegre yaklaşımı, ileriye dönük çalışmaların öncülüğünü yapıyor. Çevre dosyamızın içeriğinin oluşturulması ve hazırlanması sürecinde değerli fikirleriyle katkıda bulunan, çalışmamıza gönüllü danışmanlık yapan Sayın Ayşe Hasol Erktin e teşekkürlerimizi sunarız. Bu sayımızdan itibaren dergimizde SANAT başlığı altında bir sayfa açıyoruz. Bu konuya Prof. Dr. Ayla Ödekan ın İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) nde Bilim-Sanat İlişkisi ve Bilgi Çağı başlıklı yazısı ile ilk adımı atıyoruz. Her sayımızda olduğu gibi 65. sayıda da Teknokent Dosyası, Tekno-Girişim, İTÜ den Haberler ve İTÜ Vakfı ndan Haberler yer alıyor. 66. Sayıda yeniden buluşmak üzere. Saygılarımızla, Prof. Dr. Yıldız Sey 4 itü vakf dergisi

itü vakf dergisi 5

6 itü vakf dergisi

ǦȴPU 9LUNP +LȘPȴP`VY www.fastercv.com 0850 itü vakf dergisi 7 288 46 36 fastercv

ÇEVRE DOSYASI ÇEVRE 8 itü vakf dergisi

Hükümetleraras klim De i ikli i Paneli'nin (IPCC) 5. De erlendirme Raporu klim De i ikli i 2014: Etkiler, Uyum ve K r lganl k Raporu Fotoğraf: http://blogs.fco.gov.uk/nicholasbridge/2013/10/21/climate-change-the-road-to-paris-2015/ klim A, IPCC'nin ba yazarlar ndan Greenwich Üniversitesi'nden Prof. Dr. John Morton ve Bo aziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Doç. Dr. Bar Karap nar ile birlikte, Bo aziçi Üniversitesi'nde düzenlenen toplant da raporu de erlendirdi: klim de i ikli i insanlar ve ekosistemler için büyük risk olu turuyor. Bu riskleri yönetmek için acilen, de i en iklim sistemlerine uyumlu politikalar n olu turulmas gerekiyor!... Türkiye de dâhil olmak üzere IPCC ye üye bütün ülkelerin üzerinde anlaştığı rapor, net bir gerçekliğin altını çiziyor: İklim sisteminde yaşanan değişikliler insan ürünü! Bu, tarımdan gıda fi yatlarına, insan sağlığı ve altyapı sistemlerine kadar her alanı etkiliyor. Bir an önce önlem alınması gerekiyor. Yakın zamanda alınacak önlemler çok daha etkili ve az maliyetli olacak. Ne kadar geç kalınırsa, maliyetler o kadar yükselecek. İklim Değişikliği 2014: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık Raporu, küresel iklim değişikliğinin çeşitli sektör ve alanlara etkilerini, iklim değişikliğine uyum politikalarını ve ülkelerin iklim değişikliğine kırılganlıklarını ele alıyor. IPCC Raporu, iklim değişikliğinin yalnızca gıda üretiminde düşüş, su ve gıda kıtlığı, yükselen deniz seviyeleri ve insan sağlığına etkilerinden söz etmiyor; aynı zamanda küresel olarak tüm ülkelerin bu etkilere kar- şı ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koyuyor. Rapor, iklim değişikliğinin küresel ve ulusal güvenlik politikaları için büyük önem teşkil ettiği yönünde uyarılar içeriyor. İklim Ağı ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından düzenlenen toplantıda konuşan IPCC 5. Değerlendirme Raporu nun başyazarlarından Prof. Dr. John Morton raporla ilgili şunları söyledi: İklim değişikliği ürün verimlerini, gıda güvenliğini ve kırsal geçim kaynaklarını küresel ve yerel ölçeklerde tehdit ediyor. Bu riskleri yönetmek için bir an önce hem iklim değişikliğine uyum üzerine çalışmamız hem de iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını azaltmamız gerekiyor. Raporun başyazarlarından Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Barış Karapınar da rapordaki bulguları değerlendirdi.doç. Dr. Barış Karapınar; 70 ülkeden yaklaşık 300 bilim insanının itü vakf dergisi 9

ÇEVRE DOSYASI binlerce bilimsel çalışmayı değerlendirerek hazırladığı bu rapor, iklim değişikliğinin etkisiyle su kıtlıklarının ve kuraklıkların artacağını, tarımsal verimliliklerin düşeceğini, gıda fi yatlarında dünya genelinde %85 e varan artış gerçekleşebileceğini öngörüyor. Bu olumsuzluklardan en fazla etkilenecek toplumsal grupların başında yoksullar, siyasal, sosyal ve ekonomik olarak dışlanmış sosyal katmanlar, kadınlar ve çocuklar geliyor. İklim değişikliğinin 21. yüzyılın en büyük sosyal adaletsizlik kaynaklarından biri olması bekleniyor. Hükümetlerin bu raporda ortaya konan politika önerilerini dikkatle değerlendirip uygulamaya koymaları gerekir diye konuştu. Dolayısıyla, artık hükümetler ve karar vericilerin bu tehdidi göz ardı etmeleri için hiçbir geçerli mazeretlerinin kalmadığı görüşündeyiz. Eğer derhal harekete geçersek gidişatı yavaşlatmamız, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden kendimizi korumamız mümkün olacaktır. İklim Ağı adına konuşma yapan ve iklim değişikliğine uyumun yanı sıra iklim değişikliği ile mücadele etmemiz gerektiğini de vurgulayan Deniz Ataç: İklim değişikliğinin etkilerini azaltmanın tek yolu, iklim değişikliğine uyum sağlamaktan geçmiyor. İklim değişikliğinin nedenlerini ortadan kaldırmadan ve iklim değişikliği ile mücadele etmeden, uyum politikaları etkisiz kalabilir. Bir taraftan kısa dönemde iklim değişikliğine uyum sağlama politikalarımızı oluştururken; diğer taraftan da iklim değişikliği ile mücadele politikalarımızı geliştirmemiz gerekiyor dedi. IPCC süreçlerinde yer alan Türkiye, küresel iklim değişikliği ve getirdiği riskler ile iklim değişikliğiyle mücadelenin önemi ve ivediliğini kabul etmiş oluyor. IPCC raporu, tüm ülkeler ile birlikte Türkiye nin de iklim biliminin gösterdiği doğrultuda harekete geçmesi için bir uyarı niteliği taşıyor. İklim Ağı, bugün gelinen noktada Türkiye nin sera gazı azaltım hedefi belirlemesinin yaşamsal bir zorunluluk olduğunun bir kez daha altını çiziyor. Küresel çözümün parçası olmak için iklim değişikliğine uyum politikalarının geliştirilmesi, ülkemizin başta kömür olmak üzere fosil yakıta dayalı enerji vizyonunun ciddiyetle gözden geçirilmesi, enerji verimliliği ve yenilebilir enerji politikalarının etkin bir biçimde uygulanması gerektiğini vurguluyor. 10 itü vakf dergisi IPCC Değerlendirme Raporunda Öne Çıkan Noktalar IPCC tarafından hazırlanan İklim Değişikliği 2014: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık Raporu na göre iklim değişikliğinin küresel ölçekte gözlemlenen etkileri şöyle: İklim değişikliğinin yaşanan etkilerinin kanıtları çok açık ve birçok doğal döngü için kapsamlı bir şekilde ortada. Son birkaç on yıl boyunca, iklim değişikliği, tüm kıtalar ve okyanuslardaki doğal sistemler ve insan türü üzerinde etkilerini gösterdi. Dünyada birçok bölgede değişen yağış rejimleri veya eriyen kar ve buzul örtüleri hidrolojik sistemleri değiştirdi; su varlıklarını miktar ve kalite olarak etkiledi. Karada, tatlı suda ve denizde yaşayan birçok canlı türünün değişen iklim koşullarına bağlı olarak coğrafi yaşam alanları, mevsimsel faaliyetleri, göç alışkanlıkları, sayıları ve türler arası etkileşimleri değişti. Farklı bölgeleri içeren çok sayıda çalışmaya göre iklim değişikliğinin tarımsal verim üzerindeki olumsuz etkileri, olumlu etkilerinin üzerinde. İklim değişikliği, buğday ve mısır tohumlarının yetişmesini birçok bölgede olumsuz etkiliyor. Son zamanlarda görülen sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, seller, siklonlar ve kontrol edilemeyen yangınlar gibi iklim değişikliğine bağlı oluşan aşırı hava olaylarının etkileri, gerek ekosistemlerin gerekse de beşeri sistemlerin iklim değişikliğine karşı ne denli kırılgan olduğunu ortaya koyuyor. İklim değişikliğine bağlı aşırı olaylar, ekosistemlerde değişim, gıda ve su erişilebilirliğinde sorunlar, altyapı ve yerleşim birimlerinde zarar, hastalık ve ölümlerdeki artış ve zihinsel hastalıklar ile beraber insan refahını etkiliyor. İklim değişikliğine karşı ülkelerin kırılganlıkları çoğunlukla iklim dışı etkenler ile farklı kalkınmışlık seviyelerinin sebep olduğu çok boyutlu eşitsizliklerden kaynaklanıyor. Bu nedenle, iklim değişikliğin etkilerine karşı kırılganlık ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Dünyanın bazı bölgelerindeki, büyük ölçekli şiddet olayları (iç savaş, ayaklanma vb.), iklim değişikliğine olan kırılganlığı artırıyor. Altyapı, doğal kaynaklar, sosyal sermaye ve yaşam alanlarının iklim değişikliğine uyumunu tehlikeye atıyor. Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkelerde iklim değişikliğinin etkileri ve iklim değişikliğine ilişkin sektörel hazırlıkların eksikliği arasında tutarlı bir ilişki var. Rapora göre, iklim değişikliğinin gelecekte en az % 95 ihtimalle görülmesi beklenen etkileri şöyledir: Kasırga, sel ve deniz seviyesindeki yükselmeye bağlı olarak, Küçük Ada Devletleri, diğer küçük adalar ve kıyı bölgelerinde ölüm, yaralanma ve yerleşim yerlerinin zarar görme riski, Karasal bazı bölgelerde ani sellere bağlı olarak yerleşim yerlerinin zarar görmesi, şehirlerde yaşayan nüfusun ciddi hastalık tehditleriyle karşı karşıya kalması riski,

Aşırı hava olaylarına bağlı olarak altyapı sistemlerinin büyük ölçüde zarar görmesi ve/veya ortadan kalkmasıyla elektrik ve su temini ile sağlık ve acil yardım hizmetlerinin düzenli sürdürülememesinden kaynaklanacak sistemik riskler, Sıcak hava dalgalarının yaşanacağı dönemlerde kentsel ve kırsal alanlarda, dışarıda çalışanlar ile kentli nüfusun kırılgan kesimlerinde (yaşlılar, solunum zorluğu çekenler vb.) ölüm ve hastalık oranlarının artması riski, Sıcaklık artışı, kuraklık, seller ve yağış rejimindeki değişiklik ve aşırılıklara bağlı olarak, özellikle yoksul kesimler için gıda temin sisteminin işlemez hale gelmesi ve gıda güvenliğinin tehlikeye girmesi riski, İçme ve sulama suyuna yetersiz erişim ve tarımsal üretimde düşüşe bağlı olarak, özellikle yarı kurak bölgelerde yaşayan geçimlik çiftçi ve köylülerin geçim kaynaklarının azalması riski, Özellikle tropik ve Kuzey Kutup bölgelerinde deniz ve kıyı ekosistemleri ile bu sistemlerin kıyı alanlarında yaşayan nüfusa sağladıkları biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetlerinin yok olması riski, Karasal ve tatlı su ekosistemleri ve ile bu alanlarda yaşayan insanların yararlandıkları biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetlerinin yok olması riski. IPCC Nedir? Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 1988 yılında Birleşmiş Milletler e bağlı olarak faaliyet gösteren iki uzman kuruluş olan Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından, iklim değişikliği konusunda mevcut bilimsel, teknik ve sosyoekonomik bilgi ve çalışmaların değerlendirilmesi, bilimsel çıktılar ışığında iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğine uyum konularında karar vericilere yol göstermek amacıyla kuruldu. IPCC, Birleşmiş Milletler ve Dünya Meteoroloji Örgütü ne üye ülkelerden oluşan, Türkiye nin de içinde olduğu IPCC üyesi ülkeler tarafından belirlenmiş bağımsız süreçlere göre çalışmalarını sürdürüyor. Her 5 ila 7 yılda bir, dünyanın iklim sisteminin bugün geldiği duruma ilişkin derlenen Değerlendirme Raporları basın ve Her 5 ila 7 yılda bir, dünyanın iklim sisteminin bugün geldiği duruma ilişkin derlenen Değerlendirme Raporları basın ve karar vericilerle paylaşılıyor. Bu raporlardan ilki 1990 (FAR), ikincisi 1996 (SAR), üçüncüsü 2001 (TAR) ve dördüncüsü de 2007 (AR4) yılında yayınlandı. IPCC nin 5. Değerlendirme Raporu, Eylül 2013 ve Eylül 2014 tarihleri arasında parçalar halinde açıklanıyor. Küresel iklim değişikliğinin bilimsel temelleri ve geleceğe dair ilgili öngörüleri içeren ilk bölümünün (WG1) ardından; iklim değişikliğinin çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri ile iklim değişikliğine uyum için seçeneklerin değerlendirildiği ikinci çalışma grubu raporu (WG2) açıklandı. Üçüncü çalışma grubunun raporu (WG3), iklim değişikliğiyle mücadele için uygulanabilecek stratejiler, politikalar ve araçlara odaklanıyor. Bu raporun ardından, üç çalışma grubunun değerlendirmelerini bir araya getiren Sentez Rapor yayınlanacak. IPCC nin teknik ve idari kadrosu dışında kalan tüm IPCC yetkilileri ve raporlara katkıda bulunan yazarlar IPCC ye gönüllü olarak hizmet veriyor. Söz konusu kişiler hükümetler tarafından aday gösteriliyor, son derece zorlu ve şeffaf süreçler sonucunda bilimsel ve akademik niteliklerine göre IPCC sekretaryası tarafından seçiliyorlar. IPCC raporları, IPCC tarafından yetkilendirilmiş bilim insanlarınca hazırladıktan sonra, bağımsız ve ilgili paydaşlar tarafından atanmış uzmanların revizyonundan geçiyor. Bu revizyonun ardından, IPCC bünyesindeki editörler tarafından tekrar gözden geçiriliyor ve Türkiye nin de üyesi olduğu IPCC üyesi ülkelerin heyetleri tarafından tekrar okunarak oylanıyor. Dolayısıyla, IPCC tarafından yayınlanan raporlarda yer verilen bilgiler, hükümetler tarafından da kabul edilmiş ve onaylanmış oluyor. İklim Ağı Hakkında: Türkiye deki sivil toplum kuruluşları, iklim değişikliği konusunda ortak kaygılarını ve çözüm önerilerini birlikte dile getirmek üzere İklim Ağı nı kurdu. İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin geri dönülemez noktaya gelmeden önce durdurulması için ortak çalışmalar yürütmeyi amaçlayan İklim Ağı, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Doğa Derneği, Doğa Koruma Merkezi,EUROSOLAR Türkiye (Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği Türkiye Bölümü), Greenpeace Akdeniz, Kadıköy Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği (KA- DOS), TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı, Yeryüzü Derneği,Yeşil Düşünce Derneği, Yeşilist, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), 350 Ankara gibi sivil toplum kuruluşlarının katkısı ile kuruldu. www.iklimdegisikligi.org / www.tema.org.tr itü vakf dergisi 11

ÇEVRE DOSYASI klim Risk Yönetimi ve Türkiye (1) Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Türkiye de insan kaynakl iklim de i ikli ine ba l olarak sadece büyük ehirlerimizde meydana gelen sel hasarlar n n neden oldu u maddi kay plar, depreme yakla t. Sadece y ld r mlar n yol açt can kayb ise son iki y lda yüzlerce ki iye ula t. Dolu hasar ise tar m sigortas ödemelerinde birinci s raya yerle ti. Böylece son y llarda Türkiye de afetlerden dolay ortaya ç kan maddi kay plar h zla artmakta. Bununla beraber, toplumlar n refah n yükseltmek sürdürülebilir kalk nmayla mümkündür. Ayr ca can ve mal güvenli ini sa lamak, temel bir insan ihtiyac ve toplumun refah için temel artlardan biridir. 21. yüzyılın sonuna doğru Avrupa ve Orta Asya Bölgesindeki ülkelerin beklenen aşırı iklim olaylarına maruz kalma sırasına bakıldığında (Baetting, vd., 2007); sosyo-ekonomik yapısı kadar, ekolojik yapısı da çok hassas ve kırılgan olan Türkiye nin aşırı hava olaylarına en çok maruz kalacak ülkeler listesinde üçüncü sırada olduğu görülür (Şekil 1). Maalesef şu an ülkemizde iklim değişikliği, kalkınma ve afet risk yönetimi uzmanları faaliyet gösterdikleri kurumlarında genellikle farklı farklı kurumsal düzenlemeler, yönelim, öncelikler ve stratejiler kullanmaktadır. Afet yönetimi, iklim değişikliği ve kalkınma girişimleri için sorumlu kurum ve kuruluşlar farklı ihtiyaçlarına ve önceliklere cevap vermek için tasarlanmıştır. Böylece meteorolojik afetler ile mücadele farklı kurumların gündemleri, kaynakları ve stratejilerini koordine etmek günümüzün büyük sorunlardan biridir. Ayrıca, UNFCCC de görüşmeler iklim değişikliğine uyum üzerine giderek daha fazla odaklanmaktadır. Afet risklerini azaltma konusunu ele alan uzmanlar ve kurumlar 12 itü vakf dergisi

Şekil 1 ise büyük ölçüde risk yönetimi sorunlarıyla ilgilenmektedir. Böylece afet yönetimi, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma ile ilgili politika ve tedbirlerde ulusal ve uluslararası koordinasyon olmadığı için farklı uluslararası politik ve teknik çerçeveler içinde ele alınmaktadır. Bu nedenle, meteorolojik afetlerle mücadele konusuyla ilgili kurum ve uzmanlar arasında şu an sinerji, bilgi ve işbirliği minimum seviyededir. Halbuki ve bilindiği gibi iklim değişikliği tarih boyunca sürüp giden doğal bir olgu olmasına rağmen, hiçbir dönem Şekil 2 bugünkü kadar hızlı gerçekleşmemiş ve insanın tespit edilen etkisi de bu kadar büyük olmamıştır. İklim değişikliği senaryolarına göre ortalama hava sıcaklığında görülebilecek bir-iki derecelik artış, aşırı hava sıcaklıkları ve şiddetli yağışlarda bir kaç kat artış anlamına geliyor. Böylece, son yıllarda dünyanın bir çok bölgesi şiddet, etki, süre ve oluştuğu yer bakımından eşi ve benzeri olmayan çok sayıda hidro-meteorolojik afetlere sahne olmaktadır. Artan bilimsel çalışmalar sonucu son yıllarda aşırı hava olayları, iklim değişikliği ve afetler arasındaki olası ilişki daha iyi anlaşılmıştır. Şekil 2 den de görüldüğü gibi iklim değişikliği aşırı hava olaylarına, aşırı hava olayları da sosyo-ekonomik şartların uygun olduğu yerlerde afetlere neden olmaktadır. Bu nedenle, iklim değişikliğine uyum çalışmaları aynı zamanda afet risklerini azaltılma ya; afet risklerini azaltma çalışmaları da aynı zamanda iklim değişikliğine uyuma katkıda bulunabilmektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı da iklim değişikliğine uyum ile afet risklerini azaltma İklim değişikliği senaryolarına göre ortalama hava sıcaklığında görülebilecek bir-iki derecelik artış, aşırı hava sıcaklıkları ve şiddetli yağışlarda bir kaç kat artış anlamına geliyor. Böylece, son yıllarda dünyanın bir çok bölgesi şiddet, etki, süre ve oluştuğu yer bakımından eşi ve benzeri olmayan çok sayıda hidro-meteorolojik afetlere sahne olmaktadır. çalışmalarının artık birlikte düşünülmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. (Şekil 2) Türkiye de son zamanlarda hızla artan hava ve iklim olaylarının şiddeti, bunlara karşı toplumların zarar görebilirliği ve daha fazla insanın bu olaylara maruz kaldığı hidro-meteorolojik afetlere ait bir çok örnek mevcut. Örneğin, 1950-2010 yılları arasında Türkiye de oluşan hidro-meteorolojik afetlerin yıllık toplam sayılarının zamanla değişimi Şekil 3 te gösterilmiştir. Böylece küresel iklim değişikliğinden dolayı son yıllarda dünyada ve ülkemizde artan aşırı hava olaylarının can, mal, çevre, tabi ve doğal kaynaklar, iş ve hizmet sürekliliği için oluşturduğu risklerin önümüzdeki yıllarda çok daha fazla olabileceği konusunda endişe duymalıyız. (Şekil 3) Sonuç olarak, küresel iklim değişikliği nedeniyle Türkiye de üst tropiklerdeki çöl iklimine benzer sıcak ve kuru bir itü vakf dergisi 13

ÇEVRE DOSYASI Şekil 3 iklim hâkim olmaya başladı. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Sahra Çölü gibi bölgelerdeki yüksek basınç kuşağının kuzeye Türkiye ye doğru kaymasıdır. (Şekil 4) Şekil 5 te görüldüğü gibi böylece yüksek basınç merkezlerinin blokajı ile birlikte soğuk ve sıcak Avrupa kışlarında fırtına yörüngeleri değişiyor (Dronia, 1991). Değişen iklimle birlikte yaşadığımız düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar ve seller; heyelanları, erozyonu ve çölleşmeyi artırıyor. Kuraklıkla birlikte kıtlık, orman yangınları, sıcak hava dalgaları, çekirge istilası, kene, sivrisinek vb. haşereler ve bunlara bağlı olarak yaşanan uzun mesafeli göçler de artıyor. Artan rüzgâr fırtınaları ise şiddetli yağmur, dolu, hortum, yıldırım, ani sel, şehir selleri gibi afetlerin daha sık, daha şiddetli, daha uzun süreli ve her yede etkili olmasına neden oluyor. Böylece Türkiye de insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlı olarak sadece büyük şehirlerimizde meydana gelen sel hasarlarının neden olduğu maddi kayıplar, depreme yaklaştı. Sadece yıldırımların yol açtığı can kaybı ise son iki yılda yüzlerce kişiye ulaştı. Dolu hasarı ise tarım sigortası ödemelerinde birinci sıraya yerleşti. Böylece son yıllarda Türkiye de afetlerden dolayı ortaya çıkan maddi kayıplar hızla artmakta. Bununla beraber, toplumların refahını yükseltmek sürdürülebilir kalkınmayla mümkündür. Ayrıca can ve mal güvenliğini sağlamak, temel bir insan ihtiyacı ve toplumun refahı temel şartlardan biridir (Şekil 5) Bu nedenlerden dolayı IPCC, 2012 yılında kısa adı SREX olan İklim Değişikliğine Uyumu Geliştirmek için Aşırı Olayların Riskini ve Afetleri Yönetmek adlı özel bir rapor yayınlamıştır. IPCC SREX e göre de 21. yüzyılda Türkiye dahil olmak üzere Güney Avrupa da daha sık, şiddetli ve uzun süreli kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve orman yangınlarının görülmesi beklenmektedir. Ayrıca, kısa süreli fakat şiddetli sağanak yağış görülen günlerin sayısındaki artış ile beraber, ani oluşan sellerde de önemli artışların olması öngörülmektedir. Böylece iklim değişikliği tarım ve su kaynakları üzerinde olumsuz etkilere yol açabilecek ve hidro-meteorolojik afetlere bağlı can ve mal kayıplarını da artırabilecektir. SREX raporunda, dünyanın pek çok yerinde 1950 yılından bu yana toplanan kayıtlara göre, aşırı hava olaylarının istatistiksel anlamda önemli miktarda arttığına dair somut kanıtlar sunulmaktadır. Örneğin, son 30 yılda küresel ölçekte şiddetli Değişen iklimle birlikte yaşadığımız düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar ve seller; heyelanları, erozyonu ve çölleşmeyi artırıyor. Kuraklıkla birlikte kıtlık, orman yangınları, sıcak hava dalgaları, çekirge istilası, kene, sivrisinek vb. haşereler ve bunlara bağlı olarak yaşanan uzun mesafeli göçler de artıyor. Şekil 4 14 itü vakf dergisi

Şekil 5 hava olaylarının neden olduğu sigorta ödemeleri de 20 kat artmıştır. Diğer bir deyişle, şiddetli hava olaylarının neden olduğu kayıpların beklenenden de hızlı büyüdüğü ortaya konulmuştur. Yine IPCC SREX in ortaya koyduğu gibi Akdeniz Bölgesi nin güney kuşağında yer alan Türkiye, tahmini iklim değişikliği etkilerine karşı oldukça savunmasız durumdadır. AÇA na (2004) göre bölgede şiddetli hava olaylarının artması beklenmektedir. Ayrıca, Türkiye dahil olmak üzere Güney Avrupa daki yağışların azalmasının tarım ve su kaynakları üzerinde önemli etkilere yola açarak daha sık yaşanacak kuraklıklar gibi ciddi etkileri olabileceği belirtilmektedir. Özellikle, 2080 yılı itibarıyla, kuraklık ve şiddetli yağışların daha sık görülmesi beklenmektedir. Rapora göre ayrıca, sıcak hava dalgalarının 21. yüz- Şekil 7 yılda daha sık ve daha yoğun bir şekilde ortaya çıkması ve bu sebeple sıcağa bağlı ölümlerin artması beklenmektedir. Diğer yandan, kış süresinin kısalması kış aylarında yaşanan aşırı ölümlerin sayısını azaltabilecektir. Bununla beraber iklim değişikliğinin en yüksek ölüm riski taşıyan seller başta olmak üzere Türkiye deki aşırı hava olaylarının sıklığı, şiddeti ve etkileme sürelerini artırması beklenmektedir. Böylece iklim değişikliğine bağlı hidro-meteorolojik riskler, diğer doğal afetlerin neden olduğu risklere kıyasla daha büyük olarak değerlendirilmektedir. Örneğin Dünya da son 50 yılda görülen her 10 doğal afetten dokuzu da şiddetli hava ve iklim olaylarından kaynaklanmaktadır. Şekil 6 IPCC SREX e göre 21. yüzyılda Türkiye dahil olmak üzere Güney Avrupa da daha sık, şiddetli ve uzun süreli kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve orman yangınlarının görülmesi beklenmektedir. Ayrıca, kısa süreli fakat şiddetli sağanak yağış görülen günlerin sayısındaki artış ile beraber, ani oluşan sellerde de önemli artışların olması öngörülmektedir. Maalesef iklim modelleri, can ve mal kayıplarının küresel iklim değişikliğiyle ekstrem hava olaylarının sıklığı, süresi ve şiddetindeki artışa paralel olarak daha da büyüyeceğini öngörmektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı, IPCC SREX in tüm dünyaya tavsiye ettiği temel yaklaşım, artık iklim değişikliği ile mücadelede iklim değişikliğine uyum ve afet risk yönetimini ilişkilendirip birleştirmektedir (Şekil 6). Diğer bir deyişle Şekil 7 de gösterilen iklim değişikliğinin ortaya koyduğu riskleri azaltabilmek için öncelikle sera gazlarını azaltmakla birlikte aşırı hava ve iklim olaylarının tahmin sistemlerini geliştirmek; zarar görebilirliği azaltabilmek için maruziyetin, erken uyarı, aşırı hava şartlarına dayanıklı yerleşimler ve yerleşimlerin yerlerinin değiştirilmesi ile birlikte yoksulluğun azaltılması, daha iyi bir bilinçlendirme ve eğitime ilave olarak sürdürülebilir kalkınma, vb. ile mümkündür. (Şekil 7) Zaten büyüklüklerdeki bazı sayısal farklar olmasına rağmen tüm model simü- itü vakf dergisi 15

Böylece Türkiye de halkın güvenliği ve refahı için yaptığımız çalışmalardan daha yüksek katma değerler üretilmesi de mümkün olabilecektir. Ayrıca benimsediğimiz uluslararası belgelerdeki hedeflerimize daha kolay ulaşabilir ve uluslararası finans kaynaklarından daha etkin bir şekilde yararlanabiliriz. lasyonları Türkiye deki bazı değişiklikler konusunda hemfikirdir. Tüm simülasyonlar Türkiye de 21. yüzyılda sıcaklıklardaki artışta anlaşmaktadır. Simülasyonlar ayrıca, Türkiye nin iç ve doğu kesimlerinde daha büyük artışlara işaret etmektedirler. Hemen tüm simülasyonlar Türkiye nin Akdeniz Bölgesi nde kış yağışlarında düşüşler olacağında hemfikirdir. Bu simülasyonlar birbirleriyle tutarlı bir şekilde Karadeniz Bölgesi nde kış yağışlarında artış tahmin etmektedirler. Tüm simülasyonlar Doğu Anadolu da ilkbahar akışlarında azalma ve kış akışlarında artış kabul etmektedirler (ÇŞB, 2012). Türkiye nin de, artık İklim Değişikliğine Uyum ve Afet Risk Yönetimi çalışmalarını İklim Risk Yönetimi kapsamında öncelikli hedeflerine dayandırarak, bir bütünün doğru belirlenmiş ve birbirini tamamlayan parçaları şeklinde yapması gerekmektedir. Diğer bir deyişle özünde aynı olan konularda, farklı kurum ve kuruluşlar tarafından kısmen, parça parça ve eksik çalışmalar artık yapılmamalıdır. Bütün bunlar yapılırken kullanılabilecek olan Master Plan anlamındaki bazı yaklaşımlar Şekil 8 de gösterilmektedir. (Şekil 8) Özetle, iklim değişikliğinin hidro-meteorolojik afetlerle birlikte ortaya koyduğu Şekil 8 riskleri/afetleri azaltabilmek için öncelikle sera gazlarını azaltmakla birlikte aşırı hidrometeorolojik olaylarının tahmin sistemlerini geliştirmek; hidrometeorolojik afetlerden zarar görebilirliği azaltabilmek için maruziyetin; erken uyarı, hidrometeorolojik afetlere dayanıklı yerleşimler ve yerleşimlerin yerlerinin değiştirilmesi ile birlikte yoksulluğun azaltılması, daha iyi bir bilinçlendirme ve eğitime ilave olarak sürdürülebilir kalkınma, vb. ile mümkündür. Bunun için de Türkiye de de afet risk yönetimi stratejisi yle birlikte iklim değişimine uyum, artık tüm politika, plan ve programlarda İklim Risk Yönetimi adı altında bütünleşik/birleşik bir şekilde düşünülerek ele alınmalıdır. Diğer bir deyişle, kalkınma, iklim değişikliği ve afet risk yönetimi konularında çalışan kurum ve uzmanların artık İklim Risk Yönetimi kapsamında birlikte çalışarak kaynaklarını bütünleşik ve daha etkin bir şekilde kullanması gerekmektedir. Türkiye de de afet risk yönetimi stratejisi yle birlikte iklim değişimine uyum, artık tüm politika, plan ve programlarda İklim Risk Yönetimi adı altında bütünleşik/birleşik bir şekilde düşünülerek ele alınmalıdır. Kaynakça: AÇA, 2004: Avrupa nın değişen ikliminin etkileri: Gösterge temelli bir değerlendirme, Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) Raporu, 2/2004, Kopenhag. Baetting, M.B., Wild, M., Imboden, D.A., 2007: A climate change index: Where climate change may be most prominent in the 21st century. Geophysical Research Letters, Vol. 34, no. 1. ÇŞB, 2012: Türkiye nin İklim Değişikliği İkinci-Beşinci Ulusal Bildirimi, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Nisan 2012, Ankara. Dronia, H., 1991: Zum vermehrten Auftreten extremer Tiefdruckgebiete über dem Nordatlantik in den Wintern 1988/89 bis 1990/91. Die Witterung in Übersee 39, 3, 27. IPCC, 2012: Summary for Policymakers. In: Managing the Risks of Extreme Events and Disasters to Advance Climate Change Adaptation [Field, C.B., V. Barros, T.F. Stocker, D. Qin, D.J. Dokken, K.L. Ebi, M.D. Mastrandrea, K.J. Mach, G.-K. Plattner, S.K. Allen, M. Tignor, and P.M. Midgley (eds.)]. A Special Report of Working Groups I and II of the Intergovernmental Panel on Climate Change. Cambridge University Press, Cambridge, UK, and New York, NY, USA, pp. 3-21. Kadıoğlu, M., 2012: Türkiye de İklim Değişikliği Risk Yönetimi. Türkiye nin İklim Değişikliği II. Ulusal Bildiriminin Hazırlanması Projesi Yayını, 172 s. 1 Türkiye nin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ne İlişkin İkinci Ulusal Bildirimi Hazırlık Faaliyetlerinin Desteklenmesi Projesi 16 itü vakf dergisi

Do al Ya am n Olmazsa Olmaz Su Deyince! Prof. Dr. Erdoğan YÜZER İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü 2025 y l nda su tüketimi; tar mda % 17, sanayide % 20 ve evsel tüketimde % 70 artacakt r. Su tüketimi çok h zl bir ekilde artarken dünyada çevre kirlili i ve sanayile meden dolay kullan labilir temiz su kaynaklar oransal olarak h zla azalmaktad r itü vakf dergisi 17

ÇEVRE DOSYASI İlksöz İnsan yaşamı evrensellik kavramı ile birlikte değerlendirildiğinde bunlar arasındaki olmazsa olmaz köprünün Su olduğu görülür. Bu nedenle Yaşamın Özü Sudur tanımında yeryüzündeki insan varlığının ve oluşan uygarlıkların gelişmesinin ve devamının ne denli suya bağlı bulunduğu, hayatın vazgeçilmez kaynağı olduğu vurgulanmaktadır. Geleneksel uygarlıklarda su aynı zamanda, içerisinde mistik bir arıtma ve temizleme gücü barındıran, safl ığın, sadeliğin, bilgeliğin de sembolü olmuş, bütün dinlerde kutsal kabul edilmiştir. Denizler, göller, akarsular, yaşamımıza değişik tad ve sağlık katan sıcak ve soğuk su kaynakları, hayranlıkla izlenen mağara oluşumları, benzersiz görsel zenginlik sunan şelaleler ve buzullar doğa ile suyun gizemli birlikteliklerinin, başka bir deyişle kucaklaşmasının ve Su Deyince! sorgulamasının ilk akla gelenleridir (Şekil 1). Su, özellikle üzerinde yaşadığımız gezegenin doğru kullanılması ve paylaşılması gereken, önemi gittikçe daha duyarlı olarak anlaşılan bir nimetidir. Nitekim, son 50 yılda yoğunlaşan uzay araştırmalarının sonrasında yanıtı merakla beklenen ilk soru Su var mı? dır. Biliyoruz ki su varsa yaşam ve yaşanabilir bir ortam vardır. Sadece suya özgü bu farklılık nedeni ile 2009 yılında İstanbul da düzenlenen 5. Dünya Su Formu nun ana teması, biraz da felsefi, insancıl bir yaklaşımla, Farklılıkların Suda Yakınlaşması - Su Biraraya Getirir! olarak benimsenmiştir. Bu yaklaşımda suyun hoşgörü kültüründe oynadığı müstesna rol belirtilmek istenmiştir. Suyun Yeryuvarındaki Öyküsü Yeryuvarı (dünya), evrenin yaşamın vazgeçilmesi olarak nitelendirilen su ya sahip, ayrıcalıklı tek gezegenidir. Katı, sıvı, gaz fazlarında bulunan su, atmosfer ve yerkabuğu arasında sürekli bir çevirim halindedir. Bu sürekli çevirim Hidrolojik Dolaşım olarak bilinmektedir (Şekil 2). Başka bir deyişle gezegenimizdeki yenilenebilir nitelikteki bu zenginliğin miktarı sabit kalmakta, sadece fazları değişmektedir. Yeryüzüne atmosferden yağış (yağmur, kar, dolu v.b) şeklinde düşen meteorolojik kökenli suların bir bölümü yüzeysel akışa geçer, bir bölümü buharlaşır, bir bölümü de yeraltına süzülür. Bu sular, yerkabuğundaki jeolojik ortamın özelliklerine göre yeraltında depolanır (rezervuar) ve değişik sürelerde Su-Kaya etkileşimi ile oluşan erimeler sonucunda mineralojik ve kimyasal özellik kazanır. Hidrolojik dolaşımdaki döngü süresi bazen dakikalar içinde tamamlanmakta, bazen de onlarca yıl, hatta termal suların derin dolaşımında olduğu gibi binlerce yıl almaktadır. Dünyada Su ve Susuzluk Dünyadaki su varlığının ancak % 3 ten daha az bir oranının tatlı su olduğu, bu oranın % 2 kadarının buzullarda bulunduğu, dolayısı ile yararlanılabilir yeraltı ve Dünyadaki su varlığının ancak % 3 den daha az bir oranının tatlı su olduğu, bu oranın % 2 kadarının buzullarda bulunduğu, dolayısı ile yararlanılabilir yeraltı ve yerüstü su varlığının % 1 dolayında olduğu bilinmektedir. yerüstü su varlığının % 1 dolayında olduğu bilinmektedir (Şekil 3). % 1 dolayındaki kullanılabilir tatlı su miktarının, dünyadaki dağılımında da bir eşitlik olmadığı, nüfus ve sahip olunan su kaynağı yüzdelerinin birlikte verildiği Çizelge 1 de izlenmektedir. Yukarıdaki açıklamalar kullanılabilir sınırlı miktardaki tatlı suyun yaşamsal önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Dünya bankası ve Birleşmiş Milletler Çevre Programında (UNEP) bu sorunun sayısal olarak ifade edilmesi için yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalarda elde edilen çarpıcı sorunların bazılarına aşağıda değinilmiştir: İçinde bulunduğumuz yıllarda 1900 yılına göre su tüketimi dünyada 10 kat artmıştır. Son 50 yılda dünya nüfusu 2.5 kat, su tüketimi ise 4.5 kat artmıştır. Önümüzdeki 20-25 yıl içinde birçok ülkede savaşa dönüşebilecek su krizlerinin doğması beklenmektedir (ŞANLISOY, A., 2006). Dünya Bankası verilerine göre sağlıklı bir yaşam için yılda kişi başına 36 72 m 3 suya ihtiyaç vardır. Buna sulama, sanayi ve enerji üretimi eklenince insan hayatı için gerekli olan su miktarı kişi başına yılda 1.000 m 3 e yükselmektedir. 2025 yılında su tüketimi; tarımda % 17, sanayide % 20 ve evsel tüketimde % 70 artacaktır. Su tüketimi çok hızlı bir şekilde artarken dünyada çevre kirliliği ve sanayileşmeden dolayı kullanılabilir temiz su kaynakları oransal olarak hızla azalmaktadır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) nın 2002 yılında yayınladığı 3. Küresel Çevre Raporu na göre dünyada 1,1 milyar insan güvenli içme suyundan, 2,4 milyar insan ise güvenli atıksu arıtma hizmetlerinden yoksundur. Şekil 1: Su Deyince! Akla Gelenler Şekil 2. Hidrolojik Dolaşım 18 itü vakf dergisi