İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MESLEKİ EĞİTİM ETKİNLİĞİNİN ARTTIRILMASI PROJESİ



Benzer belgeler
2/27/2018. Erken dayanım sınıfı N: Normal R: Hızlı gün norm basınç dayanımı (N/mm 2 )

Dr. Selçuk Yakıştıran 2. Uluslararası Mesleksel ve Çevresel Hastalıkları Kongresi 04 Mart 08 Mart 2018 ANTALYA

ÇİMENTO SU KATKILAR. Fatma Kantarcıoğlu Yaldız* Kimya Mühendisi Çimento Laboratuvar Sorumlusu

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

İSG için Uluslararası İşbirliğinde ILO Araçları ve Rolü ILO Türkiye Ofisi

T. C. KAMU İHALE KURUMU

İş Sağlığı ve Güvenliğine Genel Bakış ve Güvenlik Kültürü

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

KOÇLUK NEDİR? İNCİ TOKATLIOĞLU Profesyonel Koç-Uzman Eğitimci

Risk Değerlendirmesi ve Yönetimi

FARKLI BAĞLAYICILARIN KALSİYUM ALÜMİNAT ÇİMENTOSU ESASLI HARÇLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ. Prof. Dr. İsmail Özgür YAMAN

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

ULUSAL PNÖMOKONYOZ ÖNLEME EYLEM PLANI

Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ

İŞ VE MESLEK DANIŞMANLIĞI HİZMETLERİ

sendika haberleri İSG HABERLERİ İş Sağlığı ve Güvenliği Değerlendirme Toplantısı gerçekleştirildi

İnovasyon Odaklı Mentörlük Projesi

BÜTÜNLEŞİK SU YÖNETİMİ İÇİN YEREL ÇERÇEVENİN PLANLANMASI PAYDAŞLAR ÇALIŞTAYI. GAP Tarımsal Sorunlar, Çözüm Önerileri ve GAP TEYAP

TÜRKİYE DE VE DÜNYA DA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İş Yerinde Ruh Sağlığı

Genel Katılıma Açık Eğitimlerimiz Başlıyor!

KAIZEN AKADEMİ EĞİTİM KATALOĞU

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

İnoSuit - İnovasyon Odaklı Mentörlük Projesi

Assan Alüminyum, Türkiye deki İşçi Hakları Endişeleri ile ilgili Şikayetler Hakkında PAYDAŞ DEĞERLENDİRMESİ

Dünya Bankası Finansal Yönetim Uygulamalarında Stratejik Yönelimler ve Son Gelişmeler

7.Hafta: Risk ve Risk Analizi. DYA 114 Çevre Koruma. BÜRO YÖNETİMİ ve YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI Yrd.Doç.Dr. Sefa KOCABAŞ

Kısaca. Müşteri İlişkileri Yönetimi. Nedir? İçerik. Elde tutma. Doğru müşteri Genel Tanıtım

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

Esan Endüstriyel Hammaddeler İşletmeciliğinde İSG Uygulamaları

İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KARİYER GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İNŞAAT TEKNOLOJİSİ TEHLİKELİ VE ÇOK TEHLİKELİ İŞLERDE ÇİMENTO MEKANİK BAKIMCI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Enerji Yönetimi 11 Aralık Ömer KEDİCİ

ÜRETİCİ BİRİM ONAY BÜYÜK ÇİFTLİK BAŞVURU SÜRECİ SEZONU

KADIN DOSTU KENTLER - 2

4. Gün: Strateji Uygulama Konu: Kanun Tasarısı Hazırlamak

TÜRKİYE DE MESLEKİ EĞİTİM

ÇİMENTO ve -Çimento Türleri-

alt pozisyonunda yer alan gri çimento ürünü ise sektörde en çok ihraç edilen üründür.

SÜREÇ YÖNETİM PROSEDÜRÜ

Okul Temelli Mesleki Gelişim Nedir?

İÇ DENETİM NEDİR? Ali Kamil UZUN, CPA, CFE

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili

ÇEİS İSG KURULU NDA NÖBET DEĞİŞİMİ

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

Eczacıbaşı Topluluğu nda Sürdürülebilirlik Yaklaşımı Çerçevesinde İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

ISSAI UYGULAMA GİRİŞİMİ 3i Programı

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Üretim/İşlemler Yönetimi 4. Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN

Çimentaş İzmir Çimento Fabrikası T.A.Ş. Trakya Şubesi

İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ


SAĞLIK ALANI AR-GE FAALİYETLERİ ÇALIŞTAYI 7-8 Mayıs 2015

İç Kontrol Uzmanı Pozisyonu İçin Doğru Kriterlere Sahip Olduğunuzdan Emin misiniz?

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

ULUS METAL ÇEVRE RAPORU 2017

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MLMM PROJE YARIŞMASI ŞARTNAMESİ

Stratejik Plan

Gerçekler. Sanayileşme ve çevre sorunları Küreselleşme ve Pazarın büyümesi Rekabetin artması

Kamu-Özel Sektörde İşe Alım ve İstihdam Sürecinde İSG Bakış Açısı. Yahya Kemal Kösalı Kimya Yüksek Mühendisi İş Güvenliği Uzmanı

VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı. 6Mayıs 2014

İş Güvenliği, Kalite, Çevre, Enerji Yönetimi, Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri

Liderlik Yaklaşımları ve Spor Yönetimi İlişkisi. Spor Bilimleri Anabilim Dalı

Bilindiği üzere Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, bilgi ve bilgi varlıklarının

Bir Bakışta Proje Döngüsü

TÇMB 2018 EĞİTİM & ETKİNLİK TAKVİMİ

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ REHBERLİK VE KARİYER MERKEZİ (ÖRKAM) YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Doğal Gaz Dağıtım Sektöründe Kurumsal Risk Yönetimi. Mehmet Akif DEMİRTAŞ Stratejik Planlama ve Yönetim Sistemleri Müdürü İGDAŞ

İNŞAAT TEKNOLOJİSİ TEHLİKELİ VE ÇOK TEHLİKELİ İŞLERDE ALÇI VE ALÇI LEVHA ÜRETİM OPERATÖRLÜĞÜ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ ÜST KURULUŞU

Türkiye Klinik Kalite Programı

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEMEL EĞİTİMİ SIKÇA SORULAN SORULAR. 1 İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitiminin Temel Amacı Nedir? CEVAP:

STK LAR İÇİN. Gönüllülük Kurumsallık Verimlilik Süreklilik

T. C. TÜRK STANDARDLARI ENSTİTÜSÜ

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

SİVİL HAVACILIKTA EMNİYET YÖNETİM SİSTEMİ YÖNETMELİĞİ (SHY-SMS) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Kariyer ve Yetenek Yönetimi Ulusal Meslek Standardı

Şirket Politikamız : Kalite Politikamız :

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ ŞEYMA GÜLDOĞAN

Tüm Kurumsal İşlerinizde Profesyonel Çözümler

PERFORMANS PROGRAMI HAZIRLIK DANIŞMANLIĞI

YÖNETİM SİSTEMLERİ. Alev ACAR Çevre Mühendisi Yönetim Sistemleri Uzmanı

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

BSCI denetleme sürecine dahil edilecek İş Ortakları (Üreticiler) için Uygulama Koşulları 1

TÜRKIYE IHRACATÇ1LAR MECLISI :11:07 1/8 İNOSUİT - İNOVASYON ODAKLI MENTORLUK PROGRAMI

ISO 9001:2000 KYS nedir, ne yapılacaktır?

İHLAS EV ALETLERİ FABRİKASINDA YALIN ÜRETİM VE KAİZEN UYGULAMALARI

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

Maslow (İhtiyaçlar Hiyerarşisi)

ULUSAL EĞİTİM PPROGRAMI (UEP) NEDİR?

KÜRESEL İŞ BAŞINDA EĞİTİM AĞI (GAN) TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ VE UYGULAMA PROTOKOLÜ

İSG Hizmet Yönetim Rehberi

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

Transkript:

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MESLEKİ EĞİTİM ETKİNLİĞİNİN ARTTIRILMASI PROJESİ GENEL TANIM TRA1(Erzurum/Erzincan/Bayburt) bölgesindeki mesleki ve teknik eğitim kurumları, iş sağlığı ve güvenliği mesleki eğitim etkinliğinin yetersizliği sebebiyle kaliteli mezun verememektedirler. Mezun gençler, iş ve iş konusunda uygulama yetersizliği sebebiyle ne işin teknik ne de insan kaynaklarıyla ilgili yeterli bilgiye sahip değillerdir. İş sağlığı ve güvenliği mesleki eğitimi konularında çalışan usta öğreticiler güncelleme ağına veya işbirliği ağlarına ve organizasyona sahip değillerdir. Yine usta öğreticiler için güncelleme ağı olmaması ve eğitim materyallerinin yetersizliği söz konusudur. Bu durum özellikle sektörler bazındaki uygulamalar için daha belirgindir. Çimento sektöründe faaliyet gösteren işletmeler; Erzurum da 1 Çimento, Erzincan da 1 Çimento ve 1 tuğla fabrikası, Bayburt ta ise 1 tuğla fabrikasıdır. Bölgede bu fabrikalar ile ilgili hizmet sunan işletmeler iş sağlığı ve güvenliği yetersizlikleri sebebiyle iş kazası ve meslek hastalıkları ile karşı karşıyadır. Proje ile birlikte bölgede mevcut bulunan iş sağlığı ve güvenliği eğitimindeki bu eksiklikler giderilmeye çalışılacak ve yine iş sağlığı ve güvenliğindeki eğitim kalitesi arttırılacaktır. Proje Atatürk Üniversitesi tarafından geliştirilmiş Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmiştir. Yine bölgede yer alan Erzincan ve Bayburt Üniversiteleri de proje ortakları olarak projede yer almıştır. Projenin yürütüleceği bölge TRA 1 bölgesi yani Erzurum, Erzincan ve Bayburt ve bu illerde bulunan toprak sanayileri olacaktır.

PROJENİN HEDEFİ Projenin hedefi, mesleki ve teknik eğitimin içeriğini geliştirmek ve kalitesini arttırmak olarak belirlenmiştir. Projenin hedefi program hedefi ile örtüşecek şekilde iş sağlığı ve güvenliği eğitiminde iş başında eğitim programı uygulaması ile iyi işleyen bir mekanizmanın kurulmasına ve bilgi temelli ekonomiye geçişe katkı sağlamaktır. Proje TRA 1 (Erzurum, Erzincan ve Bayburt) Bölgesi çimento sektörü paydaşları öncelikli olmak üzere bütün çimento sektöründe İSG kaynakları oluşturulacak, eğitimler verilecek ve E-öğrenme ile sertifika eğitimi altyapısı kurarak eğitim kalitesinin arttırılmasına ve İSG kültürünün geliştirilmesine katkı sağlanacaktır. Proje sahibi Atatürk Üniversitesi ve proje ortağı Bayburt Üniversitesi ile Erzincan Üniversitesidir. Proje Süresi: Eylül 2014- Ağustos 2015 PROJE FAALİYETİ Atatürk Üniversitesi ndeki İşçi Sağlığı ve Güvenliği Uygulama ve Araştırma Merkezinin kapasitesinin mükemmeliyet merkezi seviyesine taşınması Bu merkez için iletişim portalı oluşturulması (Haberler, bugün için işyeri işçi sağlığı ve iş güvenliği, güvenli yaşam ve akıllı çalışma, e-mail, twitter, youtube, facebook) Eğitim programı, eğitim materyalleri, sunular ve CD lerin hazırlanması Çimento sektörü için Koruma Kurulları oluşturulması ve konuyu sektöre özgün spesifik kılacak pilot uygulamanın gerçekleştirilmesi İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili hizmet sağlayacak 15 eğitimciye eğitimcilerin eğitimi ile kapasite artışı sağlanması. Uluslararası seviyede işçi sağlığı ve iş güvenliğini konferansı düzenlenmesi

Bayburt, Erzincan ve Erzurum illerinde olmak üzere toplam 3 adet konuyla ilgili çalıştay düzenlenmesi Bayburt, Erzincan ve Erzurum illerinde olmak üzere toplam 3 adet işbaşı eğitimin verilmesi Sivil Toplum Diyalogunun sağlanması E-öğrenme sisteminin kurulması TRA1 Bölgesi çimento sektörü saha çalışması ve strateji planlarının hazırlanması. PROJE ÇIKTILARI Türkiye de çimento sektörü için TRA1 Bölgesinde İş Sağlığı ve Güvenliği için organizasyon yapısı kurulması, öğrenme kültürünün oluşturulması ve bu konuları destekleyecek şekilde bölgedeki imkânların arttırılması; TRA1 Bölgesinde İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili risk izleme sisteminin kurulması ve yeni risklerin tanımlanması; İşyerlerinde risk yönetim araçlarının kullandırılmasının teşvik edilmesi; Konuyla ilgili çimento sektöründe en iyi örneklerin ortaya konulması; TRA1 Bölgesinde iş güvenliği ağlarını kurmak işbirliği ağları ile konuyla ilgili faydalı bilgilerin güncelleneceği veri ağının oluşturulması; Konuyla ilgili Avrupa Birliği mevzuatının uygulanmasına yardım edilecek işbirliği ağlarının oluşturulması; Halk sağlığı ve güvenliğinin sağlık, eğitim ve belediye sektörleri ile kurumsal işbirliğinin sağlanması;

İşçilerin işyerlerinde psikolojik olarak desteklenmesi ve işverenlerin uygulamalar için cesaretlendirmesi için sivil diyalogun oluşturulması; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nın iş sağlığı ve güvenliği hakkında TRA1 bölgesinde farkındalık sağlanması; Gençleri ve yeni çalışacakları önceden korumak için eğitim sisteminin kurulması. PROJENİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ Avrupa Birliği nin https://osha.europa.eu/en/oshnetwork/focalpoints/turkey esas alarak Atatürk Üniversitesi ndeki İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulama ve Araştırma Merkezinin altyapının mükemmeliyet merkezi şeklinde güçlendirilmesi ve kapasite artırımıyla birlikte bölge işyerleri için bilgi edinme ve dahil olma sağlanacak yine yardım alınma olanağı kolaylaşacaktır. Yine E- öğrenme sisteminin kurularak bilgiye dayalı kalkınma ağlarını oluşturulacaktır. Uluslararası İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde İyi Uygulamalar Kongresi proje bittikten sonra da her dört yılda bir tekrarlanacaktır. PROJE ORTAKLARI Erzincan Üniversitesi Üniversite olmadan önce projenin başvuru sahibi olan Atatürk Üniversitesi ne bağlı bir kampus idi. İşbirliği geçmişi kuruluş aşamasından öncesine dayanmaktadır. Proje faaliyetlerinin uygulanmasında özellikle Erzincan daki faaliyetlerde büyük rol üstleneceklerdir. Bu rolün verilme sebebi hem sahayı daha iyi biliyor olmaları hem de yöredeki tek üniversite olmalarıdır. Projenin uygulanmasında birlikte çalışılacaktır. İş Sağlığı ve Güvenliği Mesleki Eğitim Etkinliğinin Arttırılması Çimento sektörü alan komitesinin ve

eğitim materyallerinin temin edilmesi sayesinde Erzincan Üniversitesi diğer sektörlerde benzer uygulamaları yapabilecektir. Eğitim doküman ve programlarının hazırlanmasında birlikte çalışılacaktır. Tanıtım ve görünürlük faaliyetlerine katkı sağlanacaktır. İş Sağlığı ve Güvenliği Mesleki Eğitim Etkinliğinin TRA1 Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerinde birlikte çalışılacaktır. Üniversitenin 8 fakülte, 3 enstitü, 16 yüksekokul, 8 Araştırma Merkezi bulunmaktadır. Eğitim, müfredat geliştirme tecrübesi ve Bologna süreci tecrübesine sahiptir. Bayburt Üniversitesi Üniversite olmadan önce projenin başvuru sahibi olan Atatürk Üniversitesi ne bağlı bir kampus idi. İşbirliği geçmişi kuruluş aşamasından öncesine dayanmaktadır. Proje faaliyetlerinin uygulanmasında özellikle Bayburt taki faaliyetlerde büyük rol üstleneceklerdir. Bu rolün verilme sebebi hem sahayı daha iyi biliyor olmaları hem de yöredeki tek üniversite olmalarıdır. Projenin uygulanmasında birlikte çalışılacaktır. İş Sağlığı ve Güvenliği Mesleki Eğitim Etkinliğinin Arttırılması Çimento sektörü alan komitesinin ve eğitim materyallerinin temin edilmesi sayesinde Bayburt Üniversitesi diğer sektörlerde benzer uygulamaları yapabilecektir. Eğitim doküman ve programlarının hazırlanmasında birlikte çalışılacaktadır. Tanıtım ve görünürlük faaliyetlerine katkı sağlanacaktır. İşçi Sağlığı ve Güvenliği mesleki Eğitim Etkinliğinin TRA1 Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerinde birlikte çalışılacaktır. Üniversitenin 2 fakülte, 2 enstitü, 2 yüksekokulu bulunmaktadır. Eğitim, müfredat geliştirme tecrübesi ve Bologna süreci tecrübesine sahiptir. PROJE HEDEF GRUBU 1. Proje sahibi ve ortağı olan üniversiteler: Atatürk Üniversitesi Proje sahibi, Erzurum ve Bayburt Üniversiteleri de proje ortağı olarak bu grupta yer almaktadır. 2. Meslek Lisesi ve meslek yüksekokulu öğrencileri ve mezunları; Bölgede yer alan 98 meslek lisesi ve bu liselerde

eğitim görmekte olan yaklaşık 30.000 öğrenci, 3 üniversite bünyesinde bulunan meslek yüksekokulları ve mezun olan öğrenciler bu Grup ta yer almaktadır. Yapılacak olan çalışma sonucu doğrudan etkilenecekleri için hedef grup olarak seçilmiştir. 3. Bölgede yer alan mesleki ve teknik eğitim kurumları: Bölgede faaliyet göstermekte olan 13 kurum bu grupta yer almaktadır. 4. Sektörde çalışan usta öğreticiler: Bölgede yaşayan ve usta öğretici olarak çalışan 27 usta öğretici bu grupta yer almaktadır. 5. Çimento Sektöründe faaliyet gösteren işletmeler: İşbirliği içerisinde olacak olan 6 firma ve sonrasında sektörde faaliyet göstermekte olan tüm firmalar bu grupta yer almaktadır. Ayrıca proje kapsamında yapılacak tüm faaliyetlerden sosyal ve ekonomik anlamda olumlu etkilenecek olan; istihdam edilme imkânı artırılan kişilerin aileleri, çimento sektörüne hizmet sağlayan ve bu sektörden hizmet alanlar, Ülkemiz, AB ve diğer ülke insanları Nihai Yararlanıcı olarak eklenmiştir.

İÇİNDEKİLER I. GENEL OLARAK ÇİMENTO... 1 A. TÜRK ÇİMENTO SEKTÖRÜ... 2 B. ÇİMENTO SEKTÖRÜNÜN ÇATI KURULUŞLARI... 4 C. ÇİMENTO ÜRETİM PROSESİ... 6 II. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI VE GÜVENLİK KÜLTÜRÜ... 9 III. DAVRANIŞ ODAKLI İSG YÖNETİMİ... 12 A. GENEL OLARAK... 12 B. DAVRANIŞ ODAKLI İŞ GÜVENLİĞİ... 13 1. Davranış Odaklı İş Güvenliği Öğeleri... 13 2. Birlik Duygusu... 18 3. Özgür Seçim... 20 4. Etki Alanı İlgi Alanı... 21 5. Davranış ve Sonuçları... 22 6. Kendi Kendine Söz Verme ve Sözünü Tutma... 23 IV. TEHLİKE TANIMLAMA VE RİSK DEĞERLENDİRME... 25 A. GENEL OLARAK... 25 B. RİSK DEĞERLENDİRMESİNİN AMACI... 26 C. RİSK DEĞERLENDİRMESİ SÜRECİNİN AŞAMALARI... 27 1. Tehlikelerin Belirlenmesi... 27 2. Risklerin Belirlenmesi ve Analizi... 30 3. Risk Kontrol Adımları... 30 4. Dokümantasyon... 31 D. RİSK DEĞERLENDİRME METOTLARI... 33 E. RİSK DEĞERLENDİRMESİNİN YENİLENMESİ... 39 V. KAZA VE OLAY YÖNETİMİ... 41 A. GENEL OLARAK... 41 B. HANGİ KAZALAR KAYIT ALTINA ALINMALIDIR... 46 C. KAZA VE OLAYLARIN ARAŞTIRILMASI VE ANALİZİ... 49

VI. ÇALIŞMA İZİNLERİ SİSTEMİ... 51 VII. ÇİMENTO SEKTÖRÜNDE KİMYASAL KULLANIMI... 52 VIII. OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ STANDARDI... 54 IX. YARARLANILAN KAYNAKLAR... 59

I.GENEL OLARAK ÇİMENTO Günümüzde kullanılan çimento kelimesi Latince de anlamı yontulmuş taş olan "caementum" kelimesinden türemiştir. Ateşin bulunmasından itibaren kireç ve alçı gibi malzemeler bağlayıcı malzemeler olarak kullanılmış olmasına rağmen ilk betonarme yapı 1852 yılında yapılmıştır. Eski Yunanlılar ve Romalılar kireç ve puzolan karışımlarının hidrolik özelliklerini fark etmişlerdir. Çimento esas olarak, doğal kalker taşları ve kil karışımının yüksek sıcaklıkta ısıtıldıktan sonra öğütülmesi ile elde edilen hidrolik bir bağlayıcı malzeme olarak tanımlanırken, TS EN 197-1 standardında söz konusu tanım Çimento su ile karıştırıldığında hidratasyon reaksiyonları ve prosesler nedeniyle priz alan ve sertleşen bir hamur (pasta) oluşturan ve sertleşme sonrası suyun altında bile dayanımını ve kararlılığını koruyan, inorganik ve ince öğütülmüş, hidrolik bağlayıcıdır olarak yer almaktadır. Çimento belirli standartlara dayanılarak üretilmektedir. Avrupa ülkelerinin çoğunluğu için geçerli olacak çimento standartlarının hazırlanmasına 1973 yılında Avrupa Standardizasyon Komitesi nin teknik komitesi TC 51 ile başlanmıştır. Çeşitli Avrupa ülkelerinde çok sayıda çimento türünün yerel standartlara uygun olarak kullanılmakta olduğunu dikkate alan komite, genel çimentolar için hazırladığı EN 197-1 de çok sayıda çimento türüne yer vermiştir. Doğrudan Türk standardı olarak kabul edilen bu Avrupa standardı da genel amaçlı Türk çimentolarının yerini almıştır. Yeni genel çimentolar TS EN 197-1 de CEM Çimentosu olarak adlandırılır. Gerek klinker üretimi sırasında, gerekse sonradan ilave edilen mineral katkılar sayesinde özel kullanım amaçlı olarak üretilmiş, TS EN 197-1 standardının kapsadığı 5 ana çimento türünde 27 çeşit tipte çimento üretimi yapılmaktadır. Çimentonun ana bileşeni klinker olup klinker de başlıca kireçtaşı (kalker), kil, marn ve demir cevherinden oluşmaktadır. Alçı taşı ve puzzolonik maddeler (yüksek fırın cürufu, uçucu kül, andezit ve benzeri katkı maddeleri) klinkere katılarak sülfatlara dayanıklı çimentolar, beyaz portland çimentosu, harç çimentosu, yüksek fırın cürufu katkılı, düşük erken dayanımlı çimentolar ve çok düşük hidratasyon ısılı özel çimento elde edilir. 1

Çimento, bir ülkenin en önemli endüstriyel girdilerinden birisi olarak yüz binlerce inşaatın harcında yer alan kritik bir mamuldür. Konutlar, yollar, barajlar, havaalanları, köprüler ve daha binlerce altyapı tesisinin inşaatında kullanılan beton, çimentosuz düşünülemez. Çağdaş uygarlığın yapı malzemesi olan çimentonun, kalkınmakta olan bir ülke konumundaki Türkiye için ayrı bir yeri ve önemi vardır. A. TÜRK ÇİMENTO SEKTÖRÜ Ülkemizin ilk çimento fabrikası 20.000 ton kapasite ile 1911 yılında Darıca da kurulmuştur. Bu fabrikanın kuruluşunu takiben 1912 yılında ise Eskihisar Çimento fabrikası işletmeye alınmıştır. Cumhuriyet in kuruluşu ile birlikte yeni fabrikalar devreye alınmış, böylece bir yandan üretim artarken, öbür yandan artan çimento talebini karşılamak üzere ithalat sürmüştür. 1930-1940 yılları arasındaki 10 yıllık dönem çimento sektöründe devletçi uygulamaların ve devlet müdahalesinin olduğu bir dönemdir. Özellikle 1929 ekonomik buhranı beklenen özel sermaye birikiminin sağlanamamasına ve ekonomik gelişimin gerçekleşememesine neden olmuştur. Ayrıca, bu dönemin sonunda 2. Dünya Savaşı nın başlaması ile dünya ekonomisinde yaşanan çöküş, Türkiye nin kalkınmasını da sekteye uğratmış ve özellikle çimento sektörünün iç içe olduğu inşaat sektörünü ve dolayısıyla çimento sektörünü olumsuz etkilemiştir. Ancak yine de bu dönem içerisinde, 1943 yılında, 90.000ton/yıl kapasiteli Sümerbank Sivas Çimento Fabrikası nın açılmasıyla devlet ilk kez, düzenleyici rolünün yanı sıra üretici olarak da çimento sektörü içerisinde yer almaya başlamıştır. 1950 den sonra, özel sektörün çimento sanayine girmesi ve 1953 yılında Türkiye Çimento ve Toprak T.A.Ş. nin (ÇİSAN) bir kamu iktisadi teşebbüsü olarak kurulması ile Türk Çimento Sektörü hızlı bir gelişme göstermiş ve üretim artmıştır. Özellikle, çimento ihtiyacının yurt içi üretimle karşılanması amacı ile kurulan ÇİSAN ın Türkiye de çimento sektörünün gelişmesinde önemli bir katkısı olmuştur. ÇİSAN 1983 yılında yapılan yasa düzenlemeleri sonucu hizmet alanını daha da genişletmiş ve unvanı Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii T.A.Ş. kısa adı ile ÇİTOSAN olarak değiştirilmiştir. 2

1950-1960 yılları arasında mevcut fabrikaların kapasitelerinin artırılmasının yanında 13 yeni çimento fabrikası kurulmuştur. 1950 lerin başında yarım milyon ton olan çimento üretimi 60 lara gelindiğinde iki milyon tona yükselmiş ve bir miktar ihracat yapılmıştır. 1963-1985 yılları arasını kapsayan plan kalkınma döneminde Türkiye de çimento sanayinin gelişimi artarak devam etmiştir. Bu dönem içerisinde yeni fabrikalar kurulmaya devam etmiş ve 1970 in sonlarıyla birlikte sektör gerçek anlamda çimento ihraç eder duruma gelmiştir. 1980 lerin ikinci yarısı ile birlikte ekonomide yaşanan liberalleşme ve özelleştirmeye hız verilmesi çimento sektöründeki devlete ait fabrikalarında özelleştirilmesi sürecini başlatmış oldu. 1989 yılında başlayan özelleştirme sürecinde, ilk kez yabancı sermayeli şirketler de çimento sektörüne girmiş oldu. 1997 yılında gerçekleştirilen son özelleştirme ile birlikte, çimento sektöründeki özelleştirme süreci tamamlanmış ve devletin sahip olduğu son çimento fabrikası da özel sektöre satılmıştır. Maliyet düşürücü modernizasyon yatırımları ile AB normlarına uygun üretim yapan Türk çimento sektörü, hammadde konusunda tamamen yerli kaynakları kullanmakta, üretimiyle de ülkemiz ihtiyacını karşılayabilmektedir. Ülkemizde, kentsel dönüşüm projelerine ağırlık verilmesi hem inşaat, hem de çimento sektörünün büyümesi açısından çok önem taşımaktadır. Ülkemiz çimento üretimi, 2012 yılına oranla %11,6 oranında artış kaydederek 2013 yılında 71,3 milyon ton olarak gerçekleşmiş olup, bu dönemde üretilen çimentonun miktar bazında yaklaşık % 13,5 i ihraç edilmiş olup, 739,6 milyon ABD Doları seviyesinde gelir elde edilmiştir. Çimento sektöründe 2010 yılında bölgeler bazında kapasite kullanım oranı ortalama %60 olarak izlenirken, 2011 yılında kapasite kullanım oranı %63,41 e yükselmiştir. Aynı yıl klinkerde kapasite kullanım oranı %90,12 olarak gerçekleşmiştir. Sektörde 2012 yılı verilerine göre çimento kapasite kullanım oranı bölgeler bazında ortalama % 62,02 olarak gerçekleşmiştir. Toplam çimento kapasitesi ise 108 milyon ton civarındadır. Bu değerlerden çimento üretiminde bir kapasite fazlalığı olduğu görülmektedir. 2013 yılında ise toplam çimento kapasitesi 107,4 milyon ton olmuştur. 3

Altyapı ve inşaat faaliyetlerinin artarak devam etmesi çimento talebini de artıracağından 2023 yılında çimento üretiminin 99,8 milyon tona ulaşacağı öngörülmektedir. Türkiye de 49 u entegre, 19 u öğütme olmak üzere toplam 68 çimento fabrikası bulunmakta olup, Türk çimento sektörü yaklaşık 15.000 kişiye doğrudan istihdam sağlamaktadır. Türkiye, Avrupa nın en büyük çimento üreticisi olmakla birlikte, dünyanın da 5. büyük çimento üreticisi konumundadır. B. ÇİMENTO SEKTÖRÜNÜN ÇATI KURULUŞLARI Çimento sektöründe faaliyet gösteren iki çatı kuruluş vardır. Bu kuruluşlardan ağırlıklı olarak çimento endüstrisi ilişkileri alanında faaliyet gösteren Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS), 28 Kasım 1964 tarihinde; 6 çimento fabrikası tarafından çimento sektöründe faaliyette bulunmak üzere kurulmuştur. ÇEİS, 58 üye çimento fabrikası ile üyelerinin çalışma ilişkilerinde; var olan mevzuat çerçevesinde ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak, geliştirmek, aralarında karşılıklı yardımlaşmalarını sağlamak, işkolunda kurulmuş ve kurulacak olan işyerlerinin verimli ve uyumlu çalışmalarına yardımcı olmak, üyelerini temsil etmek, toplu iş sözleşmesi akdetmek, çalışma barışını kurmak ve devam ettirerek, sağlıklı ve 4

güvenli bir çalışma ortamı yaratmak amacıyla Türkiye çapında faaliyette bulunmaktadır. ÇEİS, çalışma ilişkileri alanında yürüttüğü faaliyetlerinin yanı sıra iş sağlığı ve güvenliği alanında da çimento sektöründe önemli bir misyon üstlenmiştir. Sektörün bir diğer çatı kuruluşu olan Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) ise ağırlıklı olarak teknik konularda çalışarak sektörde faaliyet göstermektedir. Türkiye deki 49'u entegre, 19'u öğütme tesisi olmak üzere, toplam 68 kuruluşu temsil eden TÇMB, Türk çimento sektörünün daha kaliteli ürün, daha verimli hizmet anlayışı ile sektörel sorunlara toplumsal, çevresel, yasal ve etik değerlere bağlı çalışma anlayışı ile çözüm bulmak amacıyla 1957 yılında dernek statüsünde kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur. Endüstri ilişkileri sistemi içerisindeki en önemli aktörlerden birisi de işçi sendikalarıdır. Çimento sektöründe yer alan ÇEİS Üyesi tüm çimento fabrikalarında Türkiye Çimento, Seramik, Toprak ve Cam Sanayi İşçileri Sendikası (T. Çimse-İş Sendikası) örgütlenmiş yetkili tek sendikadır. Sektördeki 6000 den fazla T. Çimse-İş üyesi çalışanın toplu iş sözleşmesinin akdedilmesinin yanı sıra özellikle iş sağlığı ve güvenliği alanında sektörde gerçekleştirilen faaliyetlerde ÇEİS ve T. Çimse-İş uyum içerisinde çalışarak sektörün güvenlik kültürünün geliştirilmesine her geçen gün daha fazla katkı yapmaktadırlar. Sektördeki çalışanların sendikalaşma oranı % 60 ın üzerindedir. Çimento sektöründe ÇEİS öncülüğünde yürütülen İSG faaliyetlerinin organizasyonu ÇEİS Yönetim Kurulu ve Üye Fabrikalar arasında köprü görevi üstlenen İSG Kurulu, İSG Komitesi ve İSG Yönetim Temsilcileri aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. ÇEİS Yönetim Kurulu, sektörün iş sağlığı ve güvenliğine dair politika ile vizyonunu belirleyen ve gerçekleştirilmesi planlanan faaliyetleri onaylayan en üst karar alma mekanizması olarak karşımıza çıkmaktadır. ÇEİS İSG Kurulu ise, Üye Fabrikaların Genel Müdür/İşletme Müdürü ve İSG Müdürü seviyesindeki 14 kişiden oluşan bir yapıdır. Söz konusu Kurul, çimento sektöründeki iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının aksamadan yürütülmesini takip ederek sürekli iyileşmeyi sağlayacak sektörel düzeyde 5

gerçekleştirilen İSG faaliyetlerine yön veren karar alıcı bir mekanizmadır. 2005 yılından bu yana 38 toplantı gerçekleştiren ÇEİS İSG Kurulu tarafından alınan kararlar, ÇEİS Yönetim Kurulu nun tasvipleri sonrasında hayata geçirilmektedir. Ayrıca, ÇEİS İSG Kurulu tarafından yapılan değerlendirme ve ÇEİS Yönetim Kurulu nun tasvipleriyle 2007 yılından bu yana çimento sektöründeki en iyi İSG performansı gösteren 3 fabrika tespit edilerek ödüllendirilmektedir. ÇEİS İSG Kurulu nun önerisi ve ÇEİS Yönetim Kurulu nun tasvipleri ile 2011 yılı başında ÇEİS İSG Komitesi kurulmuştur. Komite, Kurula bağlı olarak faaliyet göstermekte olup, ağırlıklı olarak çimento sektörüne yönelik farklı konularda kılavuzlar, çalışma talimatları vb. dokümanların hazırlanması için çalışmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili teknik konuların görüşüldüğü Komite, İSG Uzmanı/Mühendisi seviyesindeki 11 kişiden oluşmaktadır ve şuana kadar 17 toplantı gerçekleştirmiştir. ÇEİS e Üye Fabrikaların İSG Yönetim Temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleştirilen ÇEİS İSG Yönetim Temsilcileri Koordinasyon Toplantılarına ise 2005 yılında başlanmıştır. Özellikle sektör içerisindeki iletişim yapısının güçlenmesini sağlayan bu toplantılarda İSG Yönetim Temsilcileri arasında bilgi ve tecrübe paylaşımı yapılmaktadır. Yukarıda açıklanan organizasyon yapısıyla, Üye Fabrikalar iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin görüşlerini, yaşadıkları sorunları, sektörel düzeyde yapılmasını önerdikleri faaliyetleri Yönetim Temsilcileri aracılığıyla ya da doğrudan ÇEİS e iletmekte, bu konular ÇEİS İSG Kurulu nda müzakere edildikten sonra Yönetim Kurulu nun tasviplerine sunulmaktadır. Yönetim Kurulu tarafından tasvip edilen faaliyetler, ÇEİS tarafından organize edilerek sektörel düzeyde gerçekleştirilmektedir. C. ÇİMENTO ÜRETİM PROSESİ Çimento üretimi sırasında belli aşamalardan geçilmektedir. Aşağıdaki şekilde yer alan çimento üretim aşamaları; 1) Ocaklardan patlatma yoluyla çıkarılan çeşitli hammaddeler nakil araçlarına yüklenerek kırılmak üzere konkasörlere (kırıcıya) taşınır. 6

2) Konkasörlerde kırılan hammaddeler türlerine göre ayrı ayrı stoklanır. 3) Stoklardan alınan hammaddeler belli oranlarda karıştırılarak farin değirmenlerinde öğütülür. 4) Farin adını alan karışım pişirilmek üzere farin silolarında stoklanır. 5) Ön ısıtıcılardan geçilerek döner fırına sevk edilen farin, yaklaşık 1400-1450 derece sıcaklıkta pişirilir. 6) Döner fırından çıkıp soğutmaya dökülen erimiş haldeki sıcak malzeme soğutmadan çıktığında yarı mamul halini alır. Bu malzeme klinker olarak adlandırılır ve klinker stokholünde stoklanır. Alçıtaşı ve üretilecek çimento cinsine uygun katkılarla çimento değirmenlerinde öğütülür. 7) Çimento türlerine göre ayrı silolarda stoklanan çimento, torbalı ve dökme çimento olarak satışa sunulur. Çimento Üretim Aşamaları Çimento üretiminin aşamaları daha detaylı olarak aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır. Öncelikle kalker, kil ve marn hammadde olarak ocak bölgesinde taşıyıcı araçlara yüklenir. Ocaktan getirilen hammaddelerin boyutları tozsuzlaştırma ünitesi ile donatılmış bir çeneli kırıcıda, 25x25 milimetreye düşürülür. Kırılan hammaddeler çeşitlerine göre stoklanır. Tozlar transfer noktalarındaki torbalı 7

filtrelerle geri kazanılır. Alınan hammaddeler değirmende öğütülerek farin haline getirilir. Çimento hammaddelerinin dikkatle orantılanmış bir karışımı olan farinin ana bileşenleri kireç ve silistir. Kireç daha ziyade kalker veya marn gibi kalsiyum karbonat içeren kayaçlardan ortama girer. Silis için ise başlıca kaynak kildir. Bunları alümin ve demir oksit takip eder. Daha az miktarlarda magnezyum ve alkali oksitler gibi diğer maddeler de bulunur. Farin silosunda tartılarak alınan farin, siklonlardan oluşan bir ön ısıtıcı kuleye beslenir. Farin 30 o C den 1000 o C ye kadar ısıtılarak %90 oranında kalsine olur. Tamamen kapalı bir sistem olup çevreyi etkileyici hiç bir madde yaymaz. Farin, fırında pişerken hammadde içerisindeki oksitler önce serbest hale gelirler ve sonra sıcaklık yükseldikçe aralarında yeni bileşikler oluştururlar. Ön ısıtıcıdan gelen farin döner fırında 1500 o C de pişirilerek kalsine edilebilmesi için granüle hale getirilir ve bu işlem düşey değirmenlerde veya bilyalı değirmenlerde gerçekleştirilir. Çıkan ürüne ise klinker denir. 1300 o C de fırından çıkan klinker soğutularak sıcaklığı 100 o C ye düşürülür ve öğütme sırasında değirmen içine basınçlı su verilerek sıcaklığın artması önlenmiş olur. Daha sonra bu klinker, klinker stokholünde toplanır. Soğutucudan çıkan klinker çimento üretiminde bir ara ürün sayılır ve çimento klinkerin bir miktar kalsiyum sülfat ile öğütülmesi sonucu elde edilir. Klinker ve alçının öğütülmesinde daha çok bilyalı değirmenler kullanılır. Yaklaşık 3m çapındaki çelik silindir şeklindeki değirmenlerde hacimlerinin üçte birine kadar çelik silindir şeklindeki değirmenlerde hacimlerinin üçte birine kadar çelik ezici bilyalarla doldurulmuş bölmeler bulunur. Silindir dönerken bilyalar klinker tanelerine çarparak onları ufalarlar. Son bölmede istenilen incelik elde edilmiş olur. Klinkere öğütme sırasında ağırlıkça %3-5 arası kalsüyum sülfat katılır. Bu işlem çimentonun su ile karıştırıldığında kimyasal reaksiyonların ve katılaşma sürecinin kontrolü bakımından zorunludur ve bu ürün silolara gönderilir. Çimentonun satışı ise, torbalı ve dökme olarak iki farklı şekilde gerçekleştirilir. Çimento, üç katlı özel kraft kağıttan torbalara konur. Bu 8

torbalar ülkemizde ve diğer pek çok ülkede 50 kg liktir. Ancak bazı ülkelerde 25 kg lik torba kullanıldığı da bilinmektedir. Dökme çimento ise, çimentonun silodan doğrudan özel tankerlere (silobas) yüklenerek hazır beton tesislerindeki veya inşaat mahallindeki beton santrallerine sevk edilmesinde tercih edilir. Ayrıca, bazı fabrikalar limana yanaşan gemilere ya da tren konteynırlarına da dökme çimento yükleyerek satış yapmaktadırlar. II. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI VE GÜVENLİK KÜLTÜRÜ Günümüzde sağlık ve güvenlik hem kişisel hem de toplumsal gelişmişliğin en önemli göstergeleri arasında kabul edilmektedir. Sağlık kavramı, organizmanın yaşanan çevreye uyumunu ifade etmekte ve sadece hastalık ve sakatlıkların yokluğu değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik durumu biçiminde tanımlanmaktadır. Geniş olarak iş sağlığı ve güvenliği; tüm mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal, sosyal iyilik durumlarını sürdürmek, çalışanların çalışma koşullarından kaynaklanan risklerden korunmasını sağlamak, sağlıklarının ve bedensel bütünlüklerinin bozulmasını önlemek, kendilerine uygun işlere yerleştirmek ve işin insana ve insanın işe uyumunu sağlamak şeklinde ifade edilmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetimi; tüm çalışma alanlarında işin yürütümü ile ilgili olarak ortaya çıkan tehlikelerden ve sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak ve daha iyi bir çalışma ortamı oluşturabilmek için yapılan sistemli ve bilimsel çalışmalardır. Genel olarak iş güvenliği, çalışanları ve çalışma ortamına erişim imkânı olan tüm tarafları iş kazalarından, iş sağlığı ise işe bağlı risklerin oluşturduğu meslek hastalıklarından korumak olarak anlaşılıyor olsa da bu iki kavramı birbirinden kesin çizgilerle ayırmak çok mümkün değildir. Bu iki kavram bütün olarak ele alınmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının odak noktası insan olmakla birlikte etkin yürütülen yönetim yaklaşımları ile sadece ölüm, yaralanma ve hastalıkların önüne geçmekle kalınmaz aynı zamanda işletme güvenliği, üretim 9

güvenliği ve sürekliliği, maliyet yönetimi, çevre, verimlilik gibi birçok alanda da gözle görünür iyileştirmeler sağlanabilir. Çalışanların yaşam süresinin önemli bir kısmı iş ortamında geçmektedir. İş kazası ve meslek hastalıklarıyla karşılaşan kişiler iş güçlerinin tümünü veya bir kısmını yitirmektedir. Kaza geçirinceye kadar üretken olan işçi, artık tüketici ve belki de başkalarına muhtaç hale gelmektedir. İş kazası veya meslek hastalığı işçinin öncelikle kendisine ciddi zarar vermekte, bunun yanında işçinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin de yaşamaları için gerekli olan destekten mahrum kalmalarına neden olmaktadır. Öte yandan kazalar ve meslek hastalıkları sebep oldukları acı ve trajedi kadar ülke ekonomisindeki etkileri açısından da çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütüne göre iş kazası ve meslek hastalıklarının maliyeti dünya gayri safi hâsılasının % 4 5 ini bulmaktadır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi için geçmişten günümüze bir pek çok yasal ve kurumsal düzenleme yapılmıştır. Özellikle bazı ülkelerde ve belirli endüstrilerde yapılan tüm düzenlemelere rağmen dikkate değer bir iyileşme sağlanamadığı istatistiklerden anlaşılmaktadır. Hatta bu durum aynı ülkede aynı endüstride faaliyet gösteren şirketler arasındaki sonuçlara bile yansımaktadır. Bazı şirketler yaptıkları sistemli çalışmalardan olumlu sonuçlar alarak, kaza veya meslek hastalıkları sayılarını sürekli azaltırken, bazıları benzer çalışmaları yaptıkları halde olumlu sonuçları bir türlü alamamaktadır. Bu noktada çalışma ortamında yönetim ve insan faktörünün rolü bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Özellikle iş kazalarının meydana gelmesinde organizasyonel ve davranışsal faktörlerin teknik faktörlere göre daha belirleyici olduğu gerçeği düşünüldüğünde, çalışma ortamında insanın (yönetici ve çalışan) davranışlarının düzenleyicisi olan kültür kavramının dikkatlice ele alınması gerekmektedir. Kültür için yapılmış birçok tanım olmasına rağmen, en sık kullanılan tanımına göre kültür; insan gruplarının özgün yapılarını ortaya koyan, yaratılan ve aktarılan sembollerle ifade edilen düşünce, duygu ve davranış 10

biçimleridir. Kültürün temelini geleneksel görüşler ve onlara atfedilen değerler oluşturmaktadır. Her işletme kendi içerisinde küçük bir toplum olarak düşünülürse, bu toplumunda bir kültürü olacaktır. Örgüt kültürü olarak adlandırabileceğimizi bu kavram, bir örgüt içerisindeki insanların davranışlarını yönlendiren normlar, davranışlar, değerler, inançlar ve alışkanlıklar sistemidir. Örgüt kültürü, ya da firma kültürü şeklinde adlandırılan bu değerler toplamı, çeşitli yönetim ve organizasyon tekniklerinin uygulanması ve başarılı olmasını etkileyebilir. Bu nedenle güvenlik de dahi olmak üzere tüm yönetim kavram ve tekniklerinin uygulanması şirket kültürü ile birlikte değerlendirilmelidir. Son yıllarda yapılan teorik ve uygulamalı çok sayıda çalışmadan elde edilen ortak sonuç; iş kazalarının önlenerek güvenli bir çalışma ortamının yaratılmasında güvenlik kültürünün anahtar bir kavram olduğudur. Güvenlik Kültürü, çalışanların, yöneticilerin ve paydaşların maruz kaldıkları tehlike veya zararların minimize edilmesiyle ilgili inançlar, normlar, tutumlar, roller, sosyal ve teknik uygulamalar kümesidir. Bir organizasyonda iş sağlığı ve güvenliği yönetiminin etkinliği, güvenlik kültürüyle direkt olarak ilgilidir. Kültür değişimi uzun vadeli, sistematik ve kararlılıkla çalışmayı, tüm çalışanların katılımı ve desteğini gerektirir. Yaşanacak değişimin ilk sinyalleri, yönetimin güvenlik konusunda taahhüdü ve görünürlüğü, kaza sıklık ve ağırlık oranlarının düşmesi, çalışanlarda meydana gelen davranış değişikliği, güvenli davranışlarda artış, minör yaralanmaların ve ramakkala durumlarının raporlanmasındaki artış, özgür şekilde yapılan güvenlik tartışmaları, artan güven duygusu ve şeffaflık gibi verilerin değişimi ile kolaylıkla anlaşılabilir. İyi bir güvenlik kültürünün kriterleri; Güvenlik politikaları Yönetimin taahhüdü ve kararlılığı Demokratik uygulamalar ve yetkinliği 11

Olumlu tutum, davranışların varlığı ve teşvik edilmesi Sorumluluk ve hesap verme durumlarının açık tanımlanmış olması Güvenlik ve üretim arasındaki denge Eğitimli ve yetkin çalışanlar Motivasyon ve iş tatmini Yönetim ve çalışanlar arasındaki iletişim ve güven Güncellenmiş kural ve prosedürler Düzenli ekipman bakımı Olay ve ramak-kala durumlarının raporlanması ve analizi Farklı kurumsal seviyelerden bilgi akışı Uygun tasarım Yeterli kaynak ayrılması ve sürekli iyileşme Güvenlik kültürü oluşturma sürecinde temel alınacak prensipler şu şekilde özetlenebilir; İş güvenliği bir yönetim ve liderlik meselesidir Her seviyedeki personel iş güvenliği konusunda eğitilmelidir Tüm kazalar önlenebilir Her seviyedeki çalışan iş sağlığı ve güvenliğinde sorumludur. III. DAVRANIŞ ODAKLI İSG YÖNETİMİ A. GENEL OLARAK Her yıl pek çok çalışan işbaşında geçirdiği kaza nedeniyle ya yaralanmakta ya da yaşamını yitirmektedir. Geçirilen bu kazalar, genellikle, 12

uygun güvenlik eğitimiyle önlenebilecek güvensiz hareketlerden kaynaklanmaktadır. Etkili güvenlik eğitimi, etkili bir iş güvenliği programının temelini oluşturur. Etkili diye adlandırılan eğitim programları çok değişik şekillerde uygulanabilir ve yönetilebilir. Programın türü ne olursa olsun, etkililik için, yönetimin desteği ve kendilerini korumalarında gereksinim duydukları bilgiyi çalışanlara etkili biçimde sunmak amacıyla sürekli değerlendirmenin yapılması bir zorunluluktur. Bu bölüm İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimlerinde işe koşulan Davranış Temelli yaklaşım için bir giriş olup, burada çalışanlara, ortaya koydukları davranışların nedenlerine ilişkin ipuçları sunulacaktır. B. DAVRANIŞ ODAKLI İŞ GÜVENLİĞİ 1. Davranış Odaklı İş Güvenliği Öğeleri Daha güvenli iş ortamı hedefine ulaşmak için, tüm işgücünün davranışını değiştirmeyi amaç edinen "davranış temelli iş güvenliği" KENDİ KENDİNİ GÜDÜLEME (MOTİVASYON) işyerinde işe koşarak yaralanmaları azaltan, geleneksel olmayan bir yaklaşımdır. Geçmişte pek çok işletme, güvenliği artırmak için süreç (kurallar) üzerinde yoğunlaşırdı. Şirketlerin bu şekilde davranmalarının nedeni, bir bakıma yasal zorunluluktan kaynaklanıyordu. Hâlâ böylesi yasal zorunlulukların olmasına karşın, bu, İş Güvenliğini amacına ulaştıracak diğer yaklaşımların kullanılmayacağı anlamına gelmiyor. Geleneksel, sınıf içinde gerçekleştirilen güvenlik eğitimi büyük ölçüde anlatım ve sınavları temel alır. Davranış temelli güvenlik kaza ve yaralanmaları azaltmak için çalışan davranışı üzerinde yoğunlaşır. Kurallar da eğitimde kapsanır; ancak bu kurallar becerilere temel oluşturan kurallardır. Uzun yıllardan beri kazaların Güvenli Olmayan Davranışlardan kaynaklandığı bilinir. Bunlar bir şekilde kuralları ihlâl eden davranışlardır, ancak, pek çok işyerinde kural ihlâllerinin temel nedeninin güvenlik becerilerine yönelik eğitimin yokluğundan kaynaklandığı görmezden gelinir. Sadece güvenli olmayan davranışlar (eylemler) dan uzak durularak yaralanma ve kazalarda azalmanın sağlanacağı dolayısıyla güvenliğin ve verimliliğin artırılacağı çok mantıklı görünür. Hal böyle olunca, yöneticiler, etkili ve 13

güvenli iş görme alışkanlıklarını öne çıkarmak ve güvenli olmayan davranışları engellemek için aşırı düzeyde enerji harcarlar. Ancak, genellikle, iyi niyetli bu çabalar boşa gider. Neden? Yukarıda da vurguladığımız gibi, pek çok durumda, başarısızlığın nedeni, yalnızca çalışanların gerçekleştirmek zorunda oldukları etkinlikler ve bu etkinliklerden beklenen sonuçlar üzerinde yoğunlaşılmasıdır. Performansın etkinlikten (ya da davranıştan) kaynaklandığı bilindiği için, çalışanların, aşağıdaki şekilde gösterilen ilişkinin 1. kısmındaki aşamaları (etkinlik, alışkanlıkları sonuçlar) izledikleri varsayılır. Çalışanları etkinliklere yönelten, onların alışkanlıklarını geliştiren ve sınırlı düzeyde başarılı deneyim (tecrübe) geçirmelerini belirleyen temel öğeler göz ardı edilir. 1. kısım ETKİNLİK ALIŞKANLIKLAR SONUÇLAR= BAŞARI 2. kısım DUYGULAR DÜŞÜNCE Etkili ve Güvenli İş Görme Zincirleme Tepkisi Her yöneticinin, liderin peşinde koştuğu sürekli performans ve etkili güvenli iş görme, zincirleme tepkinin bir sonucudur; bu tepki çalışanların beyinlerinde başlayan bir süreçtir. Yukarıda yer alan şeklin 2. kısmında gösterildiği gibi, öncelikle beyinde duyguları yaratan bir düşüncenin kabul edilmesi gerekir, daha sonra bu duygular etkinliği belirlerler, ödüllendirici olan etkinlik alışkanlıklara yol açar, alışkanlıklar da sonuçları yaratır. Bu yaklaşım kullanıldığı takdirde etkili - güvenli iş görmede dolayısıyla verimlilikte önemli değişimler yaşanır. Zincirleme tepkinin sonuç vermesinin nedeni performansın gelişiminin zihinsel disiplinle doğru orantılı olmasıdır. Biz ne düşünüyorsak o yuz. Hiç bir şey düşünce kadar güçlü değildir. Bilgisayar yazılımında olup bitenler çıktının ne olacağını belirler. Beynimiz için de aynı ilke geçerlidir. Yalnızca 14

dış öğeleri denetleyerek, insanların verimliliklerini artıracak ya da başarılarına ilişkin alışkanlık kalıplarını geliştirecek fırsatlar yaratılamaz. Eğer bu mümkün olsa, herkes başarılı şekilde yönetebilir. Ancak gerçek böyle değildir. Yönetimin doğru verilere, etkili izleme sistemlerine gereksinimi olduğu bir gerçektir. Ancak salt sayılarla insanlar yönetilemez. Yöneticiler insan öğesini ne kadar çok anlarlarsa ve insanın kafasındaki tutumlarla, korkularla, güdülenme (motivasyon) engelleriyle, gerçeklikten uzak örtük özelliklerle (içimizde olup bitenler) ne kadar çok ilgilenirlerse etkili güvenli (verimli) iş görme o kadar artar. Artan verimlilik doğrudan doğruya düşüncenin bir sonucudur. Hemen hepimiz, sık sık, insan hatasına atfedilen trajedileri, günlük haberler arasında görürüz. Bu haberlerin satır aralarına indiğimizde ölümcül insan hatasının edinilmiş kötü bir iş alışkanlığından kaynaklandığını görürüz. Birileri gerçekleştirilmesi gereken, olağan bir işlemi atlamıştır. Aynı haberlerde karşımıza çıkan teknik hata sözcüklerinin de gerçekte sarsakça, beceriksizce ortaya konan iş alışkanlıklarını yansıttığını biliriz. İnsanlar kendilerini savunurlarken, makineyi suçlamaktadırlar. Etkili ve güvenli iş görme alışkanlık kalıplarının ne şekilde geliştirileceğine ilişkin hiç kimsenin kesin yanıtı olmamasına karşın, yöneticiler bu tür soruların anlamlarını herkesten daha iyi bilirler. Bir etkinlikte uzun süre ve yeterince kararlılıkla alışkanlığın sürdürülmesi, yani o etkinliğin alışkanlık haline getirilmesinde yeni, zorlu durumlarla yüzleşmede ve işin kalitesinin geliştirilmesinde isteklilik göstermede, düşünce gücünün iki temel biçimi (formu) gerekmektedir: Başarabilir miyim? Benim için ne değer taşıyor? Başarabilir miyim? Herhangi bir kişi daha zorlu bir sorunu kabul etme durumunda kalınca (daha üst düzeyde bir hedefin peşinde koşma, yeni bir beceride ustalaşma, verimliliği artırma) kendine öncelikle şunu sorar: Benim başarı sınırım nedir? Eğer kendine verdiği yanıt deneyebilirim, ancak başaramayacağım şeklinde ise, bu işe kalkışmaz, denemeye değmez bulur. Akıllı bir kişi, ancak 15

sonucunu alabileceği işler için çaba ve enerji harcar; yararsız eylemlerden, açık seçik olanaksızlığı ortada olan durumlardan kaçınır. Günlük sorunlar arasında yöneticileri en çok zorlayanlardan biri, çalışanlarının işi yapmada ya da en azından işi etkili - güvenli biçimde gerçekleştirmede kendilerini yetersiz görmelerine yönelik tutumlarını değiştirmektir. Yöneticiler işin zor olmadığını bilirler, ancak bu alanda onların ne düşündüğü önemli değildir. Burada önemli olan tek şey çalışanın ne düşündüğüdür. Çalışanların düşüncelerini nasıl etkileyebiliriz? Bu etkilemeyi işi düşündüklerinden çok daha kolay şekilde gerçekleştirebileceklerini söyleyerek yapmak pek olanaklı değildir. Yönetici olarak, kişiye işin zor olmadığını, etkili ve güvenli biçimde yapılabileceğini söyleyebiliriz, ancak bu zaman kaybı demektir, bu geriye tepen karşıt silahlarla savaşmak demektir. Yalnızca sözcükler, işin zorluğuna ilişkin olarak bireyin algısını değiştirmeye yetmez. Gerçek tek umut, bireyin kendisine ilişkin algısını değiştirmesidir. Diyelim ki kendisinden kuşkuları olan bir orman çalışanına yöneticisi yarından itibaren, senden bugüne kadar günlük olarak kestiğin ağaç sayısını iki katına çıkarmanı istiyorum desin. Güvendiği keskin baltasına gözlerini dikmiş olan oduncunun bu isteğe karşı sorun değil, dilediğin olacak deme olasılığı hemen hemen olanaksızdır. Diğer taraftan bu dilekte bulunan yöneticinin, oduncuya motorlu bir testere uzattığını, bir taraftan da bu aleti nasıl kullanacağını, sana öğreteceğim dediğini varsayalım. Uygun aletin ortaya çıkışı, aniden, kişinin yeteneğine ilişkin düşüncesini değiştirecektir. Gelişmiş bir performansa ilişkin araçları: Yeni pazarlama planları Yeni sistemler Yeni bilgi kaynakları Yeni eğitim olanakları 16

Şeklinde sıralamak mümkündür. Bu olanaklar bireyin becerilerini geliştirmesine fırsat tanıyarak daha etkili güvenli, başka bir deyişle daha üst düzeyde performans gösterebileceğine inanmasını sağlar. Benim için ne değer taşıyor? İnsanlar, yeni ve zorlu bir sorunla karşılaştıklarında kendilerine ikinci bir soru sorarlar: Bunun benim için değeri ne? Eğer işi yaptıklarında üst düzey bir değer elde edeceklerini algılarlarsa, bu, onların işi yapacakları anlamına gelir. Diğer taraftan işi yapmadıkları takdirde elde edecekleri değerin daha üst düzeyde olacağını düşünürlerse, çok açıktır ki o işi yapmayı reddederler. Burada sorulan benim için ne değer taşıyor? sorusuyla anlatılmak istenen şey salt para değildir. Anlaşılırdır ki, insanlara emeklerinin karşılığı olan parayı ödemezsiniz, onlar da çalışmaz. İnsanlar aşırı parasal sorun yaşamadıkları sürece, yalnızca para aşkına çalışmazlar. Aşırı düzeyde parasal baskı altında kalan kişi, kendisi için ne kadar itici olursa olsun, parasal baskının ortadan kalkması için yeterli parayı elde edinceye kadar karşısına çıkan hemen her işi yapar. Baskının varlığı ortadan kalktığında da, artık bu işlerde çalışmaya devam etmez. Gerçekte bir kişi benim için ne değer taşıyor? sorusunu sorduğunda, anlatmak istediği şey şudur: Bu işte benim kendime olan saygım nerede? İnsanlar, her şeyden önce kendilerine saygı peşinde koşarlar. Eğer eylemlerinin sonunda kendilerine saygı sağlayabiliyorlarsa, bu eylemlere konu olan etkinliği alışkanlık kabul edilebilecek kadar uzun süreli devam ettirirler. Böyle bir davranış sergilemekle kendilerine yönelik saygı elde edebildiklerinde, bu saygıya kaynaklık eden etkinliğe yoğun ilgi gösterir ve üst düzeyde etkili-güvenli performans ortaya koymanın gururunu yaşarlar. Yapılan bu açıklamalar çerçevesinde davranışı temel alan İş Güvenliği yaklaşımları özet olarak şu öğeleri içerir: İşçi / Yönetici katılımı Tehlikeli Davranışı Belirleme Davranışı Gözleme / Geribildirim Kültür Değişimi 17

Daha önceden de vurguladığımız gibi, Davranış Temelli İş Güvenliği kendi kendini güdülemeyi (motivasyonu) ve eğitimi öne çıkaran bir yaklaşımdır. Kendi kendini güdüleme, yukarıda belirlenen; - İşçi / Yönetici Katılımı - Tehlikeli Davranış Belirleme - Davranışı Gözleme / Geribildirim - Kültür Değişimi Temel öğeleri açısından, çalışanın bireysel sorumluluk üstlenmesi, başka bir deyişle, davranışlarına mazeret uydurmadan, nedenini kendisinde araması ve davranışlarını özgürce kendisinin seçmesi anlamını taşımaktadır. Başka bir deyişle kendi kendini güdüleyebilen bir kişi; Hiçbir mazeret uydurmadan eylemlere katılmayı kendi seçer, Belirlediği tehlikeli davranış için kendi dışında gerekçe aramaz, Kendisine yöneltilen eleştiriler doğrultusunda, kırk dereden su getirmeden, davranışını düzeltmede ve gözlediği hatalı davranışlar için geribildirim sunmada isteklilik gösterir. Burada kilit öğe istektir. İstek zayıfsa, kişinin değerli bir hedefi gerçekleştirmeden vazgeçmesi kolaylaşır. Çalışanlar olarak sizin değerli hedefiniz iş kazası geçirmeden yaşamınızı sürdürmektir. Bu durumda davranışlarınızın sorumluluğunu üstlenmede isteksizlik gösterme, kendi dışınızda gerekçe arama bir bakıma yaşamınızdan vazgeçme anlamına gelmektedir. 2. Birlik Duygusu Davranış temelli iş güvenliği, bir kerede, her bir çalışanın davranışlarını değiştirme girişiminden farklı bir şeydir. Amaç çalışandan yöneticilere kadar tüm işgücünün davranışını değiştirmektir. Daha güvenli bir iş ortamı hedefine ulaşmak için, tüm işgücünün birlik duygusunun geliştirilmesi gerekir. 18

Birlik duygusunu desteklemek için bir dizi görüş ileri sürülebilir. Bu görüşlerden beş tanesi temel niteliktedir: Farklılık Destek (adanma) Fikir Birliği Açık Olma Olumlu Çatışma (Yüzleşme) Etkili yöneticiler, doğaları nedeniyle, sorunları kapsamlı olarak ele alırlar. Etkili yöneticiler, aynı zamanda, FARKLI değerler, inançlar ve yöntemlerle kendilerini ortaya koyan insanların daha güvenli bir iş ortamı için birlikte çalışmaları gerektiğinin ayırdındadırlar (farkındadırlar). Ortak çaba, grup açısından, daha üst düzeyde güvenlik standardını gerçekleştirmek için bir gerekliliktir. Bu amaçla FARKLILIKLARIN göz önünde bulundurulması önemlidir. İnsanların farklılıklarına karşın, çalışanlar güvenliğin sürekli iyileştirme ile ortak çıkara katkı getireceğini anladıklarında DESTEKLEME görüşü gündeme gelir. Farklı farklı insanlardan oluşan bir işgücünün, ortak çıkar için, bir araya gelmesi, birbirlerine DESTEK olması kaçınılmazdır. İşgücü mutlaka FİKİRBİRLİĞİ için çaba harcamalıdır. İşgücünün her düzeyindeki çalışanlar, güvenli davranışın temel olduğu ve ancak ondan sonra (güvenli davranış tesis edildikten sonra) birlik olabilmeye doğru harekete geçebilecekleri konusunda FİKİRBİRLİĞİ ne varmalıdırlar. Her kademedeki çalışanlar, görüşlerdeki, inançlardaki, değerlerdeki ve özgeçmişlerdeki farklılıkları kabul etmeyi öğrenmelidirler. Tüm çalışanlar topluluk (birlik) için, en iyisini yapmak üzere birbirlerine güvenmeli ve güven duymaya istekli olmalıdırlar. Çalışanlar birbirlerine karşı dürüst ve AÇIK davranmalıdırlar. AÇIKLIK bazılarını kızgınlığa itebilir. Dile getirilmeyen duygular, açıklandıklarında uygun biçimde ele alınarak çözülmeli ve bir daha sorun yaratacak şekilde su 19

yüzüne çıkmamalıdır; böylece topluluğun güvenliğine yönelik kararların etkisiz kılınması engellenmiş olur. OLUMLU ÇATIŞMA (YÜZLEŞME) uygar bir savaş yöntemidir. Çatışma, iki ya da daha fazla kişinin herhangi bir duruma katılmasını gerektirir. Eğer, herkesin niyeti, toplum birlik güvenliği için sürekli iyileştirme üzerinde yoğunlaşıyorsa, çatışma olumlu olabilir. Böylesi OLUMLU ÇATIŞMA, toplum birlik tarafından, iyileştirme sürecinin ayrılmaz bir parçası olarak ele alınmalıdır. Burada ustalık, ÇATIŞMA (yüzleşme) nın zorluklarıyla baş edebilmek için, topluma, herkesin sınırlarının var olduğu görüşünü öğretmektir. 3. Özgür Seçim İnsan nasıl yaratılmışsa öyle kalmak zorunda değildir; insan kendi özgür seçimleriyle kendi varlığına şekil verebilir, kendisini değiştirebilir. Bireyin çeşitli özelliklerini öncelikle genetik yapısı belirler. Ancak genetik yapı yüzde yüz belirleyici değildir. Genetik yapı, bireyin özelliklerinin, davranışlarının alt ve üst sınırlarını belirler. Bu iki sınır arasında hangi noktada bulunacağınızı ise çevre koşulları belirler. Örneğin ömrünüzün 80 yıl olacağı kodlanmış olabilir. Eğer siz çok sağlıklı bir yaşam sürmeyi seçerseniz en çok 80 yıl yaşarsınız. Ömrünüz daha uzun olamaz. Ne kadar çok sağlıklı yaşamdan uzaklaşırsanız ömrünüzü o kadar kısaltabilirsiniz. Sonuçta genler çevreye belirli bir özgürlük vermiş olur. Çevre de tıpkı genler gibi bireyin davranışlarına sınır getirebilir. Bu sınırlar içinde hangi noktada bulunacağına birey, özgür iradesini kullanarak karar verebilir. Bireysel özgürlük alanı, genetik ve çevre faktörlerinin izin verdiği ölçüde bireyin yaşamına yön verebilme özgürlüğünü sembolize eder. İş Sağlığı ve Güvenliği açısından konuyu ele aldığımızda herhalde şöyle bir yargıya varmamız hatalı olmayacaktır: Çalışanlar olarak bizler güvenli bir çalışma ortamı yaratmada belli düzeyde de olsa çevre koşullarını değiştirme ve bu koşullar altında güvenli ve verimli davranışı seçme özgürlüğüne sahibiz. 20

4. Etki Alanı İlgi Alanı Bizler içinde yaşadığımız çevre içinde (fiziksel ve toplumsal çevre) bazı olayları doğrudan etkileyebilirken, bazı olayları da etkileyemeyiz, ancak etkileyemediğimiz bu olayların pek çoğuna da ilgisiz kalamaz onlarla ilgileniriz. Örneğin, doğumumu etkileyemem (annemi, babamı seçmem söz konusu değil), güneşin doğuşunu batışını etkileyemem, ama gerek anama babama gerek güneşin doğuşuna batışına ilgisiz kalamam. Doğumumu etkileyemem ama iş kazasından uzak duracak şekilde davranarak yaşamımı etkileyebilirim. Burada sorun, yaşamımı ilgi alanına odaklayıp, etki alanında yapabileceklerimden uzak durmaktır. Çünkü ilgi alanı beni eylemsizliğe iterken, etki alanı benden emek harcamamı, harekete geçmemi kendim ve çevrem için davranışta bulunmamı, özet olarak üretken olmamı beklemektedir. Doğrudan etki alanıma giren, denetimim altında olan sorunlar ve olaylar karşısında, o sorunların temelinde yatan duygu, düşünce ve davranışlarımı değiştirme sorumluluğunu üzerime almalıyım. Kimseyi suçlamadan ya da değiştirmeye kalmadan kendi davranışlarımı değiştirmeye yönelmeliyim. 21

Bazı olayları, sorunları doğrudan etkileyemem, ancak onların denetimine dolaylı olarak müdahale edebilirim. Bu sorunların temelindeki duygu, düşünce ve davranışlar doğrudan benim denetimim altında değildir; ne var ki benim ilişki içinde olduğum, kendilerini etkileyebileceğim insanlar bu olaylara yön verebilirler, olaylar onların denetimi altındadır. Dolaylı denetimim altında olan sorunlarla ilgilenirken, diğerleriyle nasıl etkileşim kurabilirim, en etkili iletişimi nasıl gerçekleştirebilirim sorunu üzerinde dururum. Enerjimi başkalarını suçlamaya değil, İlişkilerimi nasıl iyileştirebilirim e harcarım. Bu yaklaşım içinde birey, başkalarıyla etkili iletişim nasıl kurarım, ilişkimi olumlu yönde nasıl geliştirebilirim konusuyla ilgilenerek, kendi iletişim becerilerini geliştirmeye çabalar. Bazı olayların ve sorunların temelindeki duygu, düşünce ve davranışlar ne doğrudan benim denetimim, ne de ilişki içinde olduğum, kendilerini etkileyebileceğim kişilerin denetimi altındadır. Örneğin geçmişte olup bitenleri değiştirme gücüm yoktur. Denetimim altında olmayan olayları değiştiremem ama sorunları nasıl algılayıp kabulleneceğim ve onlara nasıl tepkide bulunacağım benim denetimim altındadır. İnsanın sevmediği sorunlarla yaşamasını öğrenmesi gerekebilir. Aksi halde geçmişte olan ve denetimim dışında bu sorunlar güçlenerek beni denetlemeye başlar. 5. Davranış ve Sonuçları Davranışlarımızı seçmekte özgürüz, ne var ki, bu davranışların sonuçlarını seçmekte özgür değiliz. Her davranışın kendine özgü sonuçları vardır. Hırsızlık yapıp yapmama konusunda seçme özgürlüğümüz vardır, ancak hırsızlık yaptıktan sonra, bu davranışın karakterimizde ve ilişkimizde yapacağı tahribatı önleyemeyiz. Önceden yapmış olduğumuz hataları geri çağırıp, değiştirme olanağımız yoktur. Böyle bir düşünce İLGİ ALANIMIZA girer. Hatanın farkına varıp, nereden ve nasıl geldiğini gözlemek, öğrenmek ETKİ ALANIMIZ içine girer. Bu tür gözlemlere temel olan hatalar başarının temellerini oluşturur. İnsan hatasını saklayınca, hata daha da önem kazanır ve kuvvetlenir. Bu hatayı saklamaya neden olan genellikle bir tür korkudur. Bu korkunun kaynağı 22

daha da kuvvetlenir ve kişi gücünü kendini geliştirmeye değil, korktuğu şeyden korumaya verir. Kendisini güçlendirmek isteyen kişi, hatasını görünce hemen kabul eder ve ondan ders almak için gerekeni yapmaya yönelir. 6. Kendi Kendine Söz Verme ve Sözünü Tutma Kendi kendine söz verme ve verdiği sözünü tutma kişinin etki alanının en önemli öğesidir. Bireyin kendi kendine ya da başkalarına verdiği sözlerin niteliği ve niceliği onun girişimci tutumu ne kadar benimseyip benimsemediğinin belirtileridir. Kendini adama ve söz verme bireyin gelişme ve büyümesinin temel araçlarıdır. Kendinin bilincinde olma ve vicdan yeteneklerini kullanarak kişi kendi zayıf taraflarının, gelişmesi gereken yönlerinin, ya da yaşamından atılması gereken tutum ve davranışlarını belirler. İnsan hayal gücünü ve özgür iradesini kullanıp bilinci ve vicdanıyla etkileşim kurarak, ant içer ve sözler verir. Bu ant içme ve söz vermeler güçlü bir karakter inşa etmenin kalıplaşmış bir insan paradigmasından kurtulup gelişmiş insan paradigmasına geçmenin ilk adımıdır. Bu bağlamda paradigma kavramının ve kalıplaşmış ve gelişmiş insanın niteliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Paradigma (anlam verme düzeni, zihinsel harita), bireyin iç ve dış dünyasını algılayıp, yorumlamasında etkili olan tüm faktörleri kapsar. Algılama, yorumlama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sisteme paradigma denir. Paradigma, farkına varmadan taktığımız bir psikolojik gözlüktür; iç dünyamızı olduğu kadar dış dünyamızı da bu gözlük aracılığıyla görürüz. Kalıplanmış insanın paradigmasının temelinde acizlik duygusu yatar. Acizlik duygusunu ve kalıpların öteye geçemeyişini kullandığı dil belirtir: Benim yapabileceğim bir şey yok Ne yapayım ben böyleyim 23

Şu kişiye çok kızarım Öyle yapmam gerekiyor elimden başka bir şey gelmez Yapamam Ah keşke, şöyle olsaydı da şunu yapabilseydim Kullanılan bu dil tepkicidir ve tepkici dilin temelinde yatan paradigma sorumluluğu başkasına aktarır, mazeret yaratır. Böyle bir kişide Ben sorumlu değilim, kendi yaşamımı ben denetleyemem anlayışı hâkimdir. Kendinden başka her şeyi, diğer insanları, anayı babayı, toplumu, okulu, öğretmeni, devleti, doğayı, yöneticiyi kendi yaşamından sorumlu tutar. Kalıplanmış insanlar olaylar karşısında reaktif davranırlar. Reaktif kelime anlamı olarak olay olduktan sonraki eylemleri ifade eder. Örneğin bir iş kazası olduktan sonra, kazaya ilişkin herkesin yorumda bulunması, önlem alınmaya çalışılması reaktif girişimlerdir ve genellikle toplum yapısını ağırlıklı olarak kalıplanmış insanlar oluşturuyorsa yaygın kabul gören davranışlar da reaktiftir. Kimler reaktiftir? Kendini sevmeyenler. Çünkü kendini sevmeyenlerin kendi gözlerindeki kıymetleri (kendilik kıymetleri) düşüktür. Kıymeti düşük bir şey içinse, bu her ne olursa olsun, önceden aşırı çaba göstermeye gerek yoktur. Gelişmiş insan paradigmasını temel kabul etmiş insanın girişimci tutumunu, kullanmış olduğu aşağıdaki türden ifadeler belirtir: Seçeneklerimi gözden geçireyim Farklı bir yaklaşım kullanabilirim Duygularım bana bağlıdır; istediğim biçimde denetlerim Etkili bir davranış seçebilirim İstediğim için öyle yapıyorum Tercihim şu; şunu yeğlerim Yapacağım 24

Girişimci dilin temelinde yatan paradigma, sorumluluğu başkasına aktarmaz: davranışlarımdan ben sorumluyum, kendi yaşamımı ben denetlerim anlayışı hakimdir. Gelişmiş insan paradigmasına sahip olanlar, olaylar karşısında proaktiftirler. Proaktif, olay olmadan önceki eylemleri ifade eder. Proaktif olanlar kendilerini sevenlerdir. Çünkü kendini sevenler, başları belaya girmeden çok önce önlemlerini alırlar. Önceki önlemler, hemen her zaman kişi için kurtarıcıdır. İş sağlığı ve güvenliği uygulamaları da proaktif davranabilen çalışanlar aracılığıyla etkili sonuç verebilir. IV. TEHLİKE TANIMLAMA VE RİSK DEĞERLENDİRME A. GENEL OLARAK İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) yönetiminde en temel ve önemli araçlardan biri Tehlike Tanımlama ve Risk Değerlendirme sürecidir. Kısaca, çalışma alanlarındaki tüm tehlikelerin belirlenmesi ve tanımlanması, bu tehlikelerle ilgili risklerin değerlendirilmesi ve ortadan kaldırılması olarak özetlenebilecek bu süreç sayesinde daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturularak kazaların ve meslek hastalıklarının önüne geçilmesi sağlanabilir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun yürürlüğe girmesiyle risk değerlendirmesi yasal bir düzenlemeye kavuşmuş ve bu kapsamda işverenler iş sağlığı ve güvenliği açısından risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlü hale getirilmişlerdir. Risk değerlendirmesinin işyerlerinde ne şekilde yapılacağı, değerlendirme yapacak kişi ve kuruluşların nitelikleri gibi konulara ilişkin usul ve esaslar 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği nde tanımlanmıştır. TS18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Standardında, tehlikelerin belirlenmesi ve risklerin değerlendirilmesi süreciyle ilgili temel tanımlar şu şekilde verilmiştir. Tehlike: İnsanın yaralanması, sağlığının bozulması veya bunların birlikte gerçekleşmesine neden olabilecek potansiyel durum, kaynak, davranış veya bunların bir kombinasyonudur. Tehlike Tanımlama: Tehlikenin farkına varma ve özelliklerini (karakterini) belirleme sürecidir. 25

Risk: Belirlenmiş tehlikeli bir olayın veya maruziyetin, oluşma olasılığı ile bu olay ya da maruziyetin neden olacağı yaralanma, sağlık problemi veya diğer sonuçların şiddetinin bir kombinasyonudur. Risk Değerlendirme: Tehlikelerden kaynaklanan risklerin, mevcut kontrollerin yeterliliği de dikkate alınarak, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir seviyede olup olmadığına karar verilmesi sürecidir. Kabul Edilebilir Risk: Organizasyonun iş güvenliği politikası ve yasal gereklilikler dikkate alındığında tahammül edilebilir seviyeye indirilmiş risktir. Tanımlardan da anlaşılacağı üzere tehlike, bir potansiyel kaynak veya durumu, risk ise bu potansiyelin ortaya çıkma ihtimali ile ortaya çıktığında meydana getireceği etkinin büyüklüğünü tanımlamaktadır. Referans alınan iş sağlığı ve güvenliği standardı açısından bu etki öncelikle, insanın yaralanması veya sağlığının bozulması sonuçları üzerine odaklanmış olsa da, risk değerlendirmesinin kapsamı genişletilerek, proses güvenliği, işin sürekliliği, makine ve ekipmanın göreceği zararlar ve çevreye olan etkiler gibi farklı alanlarda da kullanılabilmektedir. En basit haliyle risk, değişik yöntemlerle hesaplanan (öngörülen) bir sayısal değerdir. Bu değer, tehlikeli bir olayın ortaya çıkma olasılığı, bu tehlikeye maruz kalma sıklığı ve ortaya çıkacak olayın şiddeti bileşenlerin değişik yöntemlerle öngörülmesiyle hesaplanır. B. RİSK DEĞERLENDİRMESİNİN AMACI Yukarıda da bahsedildiği gibi risk değerlendirmesi her şeyden önce yasal bir zorunluluktur. Ancak daha da önemlisi bugün geldiğimiz nokta itibariyle, risk değerlendirmesi ve yönetimi, iş sağlığı ve güvenliğinde yeni yaklaşım felsefesinin omurgasını oluşturmaktadır. Risk değerlendirmesi önleyici (proaktif) bir yaklaşım ile henüz bir bedel ödemeden ölüm, kalıcı sakatlıklar, yaralanmalar ve meslek hastalıklarının önüne geçmeyi amaçlayan sistematik bir yaklaşımdır. Çalışma ortamı gözle görülen ve görülmeyen tehlikelerle doludur. Risk değerlendirmesi bu tehlikeleri belirlemek, bunlarla ilgili riskleri değerlendirmek ve ortadan kaldırmak için kullanılan en faydalı araçlardan bir tanesidir. 26

C. RİSK DEĞERLENDİRMESİ SÜRECİNİN AŞAMALARI Risk değerlendirmesi; tüm işyerleri için tasarım veya kuruluş aşamasından başlamak üzere tehlikeleri tanımlama, riskleri belirleme ve analiz etme, risk kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması, dokümantasyon, yapılan çalışmaların güncellenmesi ve gerektiğinde yenileme aşamaları izlenerek gerçekleştirilir. 1. Tehlikelerin Belirlenmesi Tehlikeler tanımlanırken çalışma ortamı, çalışanlar ve işyerine ilişkin ilgisine göre asgari olarak aşağıda belirtilen bilgiler toplanır. a) İşyeri bina ve eklentileri. b) İşyerinde yürütülen faaliyetler ile iş ve işlemler. c) Üretim süreç ve teknikleri. ç) İş ekipmanları. d) Kullanılan maddeler. e) Artık ve atıklarla ilgili işlemler. f) Organizasyon ve hiyerarşik yapı, görev, yetki ve sorumluluklar. g) Çalışanların tecrübe ve düşünceleri. ğ) İşe başlamadan önce ilgili mevzuat gereği alınacak çalışma izin belgeleri. h) Çalışanların eğitim, yaş, cinsiyet ve benzeri özellikleri ile sağlık gözetimi kayıtları. ı) Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu. i) İşyerinin teftiş sonuçları. j) Meslek hastalığı kayıtları. k) İş kazası kayıtları. 27

l) İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan olaylara ilişkin kayıtlar. m) Ramak kala olay kayıtları. n) Malzeme güvenlik bilgi formları. o) Ortam ve kişisel maruziyet düzeyi ölçüm sonuçları. ö) Varsa daha önce yapılmış risk değerlendirmesi çalışmaları. p) Acil durum planları. r) Sağlık ve güvenlik planı ve patlamadan korunma dokümanı gibi belirli işyerlerinde hazırlanması gereken dokümanlar. Tehlikelere ilişkin bilgiler toplanırken aynı üretim, yöntem ve teknikleri ile üretim yapan benzer işyerlerinde meydana gelen iş kazaları ve ortaya çıkan meslek hastalıkları da değerlendirilebilir. Toplanan bilgiler ışığında; iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuatta yer alan hükümler de dikkate alınarak, çalışma ortamında bulunan fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikososyal, ergonomik ve benzeri tehlike kaynaklarından oluşan veya bunların etkileşimi sonucu ortaya çıkabilecek tehlikeler belirlenir ve kayda alınır. Bu belirleme yapılırken aşağıdaki hususlar, bu hususlardan etkilenecekler ve ne şekilde etkilenebilecekleri göz önünde bulundurulur. a) İşletmenin yeri nedeniyle ortaya çıkabilecek tehlikeler. b) Seçilen alanda, işyeri bina ve eklentilerinin plana uygun yerleştirilmemesi veya planda olmayan ilavelerin yapılmasından kaynaklanabilecek tehlikeler. c) İşyeri bina ve eklentilerinin yapı ve yapım tarzı ile seçilen yapı malzemelerinden kaynaklanabilecek tehlikeler. ç) Bakım ve onarım işleri de dahil işyerinde yürütülecek her türlü faaliyet esnasında çalışma usulleri, vardiya düzeni, ekip çalışması, organizasyon, 28

nezaret sistemi, hiyerarşik düzen, ziyaretçi veya işyeri çalışanı olmayan diğer kişiler gibi faktörlerden kaynaklanabilecek tehlikeler. d) İşin yürütümü, üretim teknikleri, kullanılan maddeler, makine ve ekipman, araç ve gereçler ile bunların çalışanların fiziksel özelliklerine uygun tasarlanmaması veya kullanılmamasından kaynaklanabilecek tehlikeler. e) Kuvvetli akım, aydınlatma, paratoner, topraklama gibi elektrik tesisatının bileşenleri ile ısıtma, havalandırma, atmosferik ve çevresel şartlardan korunma, drenaj, arıtma, yangın önleme ve mücadele ekipmanı ile benzeri yardımcı tesisat ve donanımlardan kaynaklanabilecek tehlikeler. f) İşyerinde yanma, parlama veya patlama ihtimali olan maddelerin işlenmesi, kullanılması, taşınması, depolanması ya da imha edilmesinden kaynaklanabilecek tehlikeler. g) Çalışma ortamına ilişkin hijyen koşulları ile çalışanların kişisel hijyen alışkanlıklarından kaynaklanabilecek tehlikeler. ğ) Çalışanın, işyeri içerisindeki ulaşım yollarının kullanımından kaynaklanabilecek tehlikeler. h) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yeterli eğitim almaması, bilgilendirilmemesi, çalışanlara uygun talimat verilmemesi veya çalışma izni prosedürü gereken durumlarda bu izin olmaksızın çalışılmasından kaynaklanabilecek tehlikeler. Çalışma ortamında bulunan fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikososyal, ergonomik ve benzeri tehlike kaynaklarının neden olduğu tehlikeler ile ilgili işyerinde daha önce kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırma çalışması yapılmamış ise risk değerlendirmesi çalışmalarında kullanılmak üzere; bu tehlikelerin, nitelik ve niceliklerini ve çalışanların bunlara maruziyet seviyelerini belirlemek amacıyla gerekli bütün kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmalar yapılır. 29

2. Risklerin Belirlenmesi ve Analizi Tespit edilmiş olan tehlikelerin her biri ayrı ayrı dikkate alınarak bu tehlikelerden kaynaklanabilecek risklerin hangi sıklıkta oluşabileceği ile bu risklerden kimlerin, nelerin, ne şekilde ve hangi şiddette zarar görebileceği belirlenir. Bu belirleme yapılırken mevcut kontrol tedbirlerinin etkisi de göz önünde bulundurulur. Toplanan bilgi ve veriler ışığında belirlenen riskler; işletmenin faaliyetine ilişkin özellikleri, işyerindeki tehlike veya risklerin nitelikleri ve işyerinin kısıtları gibi faktörler ya da ulusal veya uluslararası standartlar esas alınarak seçilen yöntemlerden biri veya birkaçı bir arada kullanılarak analiz edilir. Analizin ayrı ayrı bölümler için yapılması halinde bölümlerin etkileşimleri de dikkate alınarak bir bütün olarak ele alınıp sonuçlandırılır. Analiz edilen riskler, kontrol tedbirlerine karar verilmek üzere etkilerinin büyüklüğüne ve önemlerine göre en yüksek risk seviyesine sahip olandan başlanarak sıralanır ve yazılı hale getirilir. 3. Risk Kontrol Adımları Risklerin kontrolünde uygulanacak adımlar şu şekildedir. a) Planlama: Analiz edilerek etkilerinin büyüklüğüne ve önemine göre sıralı hale getirilen risklerin kontrolü amacıyla bir planlama yapılır. b) Risk kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması: Riskin tamamen bertaraf edilmesi, bu mümkün değil ise riskin kabul edilebilir seviyeye indirilmesi için aşağıdaki hiyerarşik adımlar izlenir. Tehlike veya tehlike kaynaklarının ortadan kaldırılması (eleme) Tehlikelinin, tehlikeli olmayanla veya daha az tehlikeli olanla değiştirilmesi Risklerin izole edilmesi İdari önlemler (Prosedür / talimat) 30

Kişisel koruyucu donanımlar (KKD) ** c) Risk kontrol tedbirlerinin uygulanması: Kararlaştırılan tedbirlerin iş ve işlem basamakları, işlemi yapacak kişi ya da işyeri bölümü, sorumlu kişi ya da işyeri bölümü, başlama ve bitiş tarihi ile benzeri bilgileri içeren planlar hazırlanır. d) Uygulamaların izlenmesi: Hazırlanan planların uygulama adımları düzenli olarak izlenir, denetlenir ve aksayan yönler tespit edilerek gerekli düzeltici ve önleyici işlemler tamamlanır. Risk kontrol adımları uygulanırken toplu korunma önlemlerine, kişisel korunma önlemlerine göre öncelik verilmesi ve uygulanacak önlemlerin yeni risklere neden olmaması sağlanır. Belirlenen risk için kontrol tedbirlerinin hayata geçirilmesinden sonra yeniden risk seviyesi tespiti yapılır. Yeni seviye, kabul edilebilir risk seviyesinin üzerinde ise bu adımlar tekrarlanır. ** Kişisel koruyucu donanımlar (KKD) ile ilgili detaylı bilgi için Kişisel Koruyucu Donanım ve Sağlık Güvenlik İşaretleri Kitapçığı nı inceleyebilirsiniz. 4. Dokümantasyon Risk Değerlendirmesi çalışmalarının tamamı ilgili yönetmelikte belirtilen şartlara uygun olarak dokümante edilir ve kayıtlar saklanır. Risk Değerlendirme Süreci Akış Şeması 31

32

D. RİSK DEĞERLENDİRME METOTLARI Farklı alanlarda kullanılan ve zaman içerisinde ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirilmiş birçok risk değerlendirme yöntemi mevcuttur. Bu yöntemlerden bazıları şunlardır; Matrisler Kontrol Listeleri (Check-List) Fine Kinney Hata Modu ve Etkileri Analizi (FMEA) Hata Ağacı Analizi (FTA) Tehlike ve Çalışılabilirlik Analizi (HAZOP) Kaza Sonuç Analizi İşyerinde hangi yöntemin kullanılacağına karar verirken çeşitli faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Amaç en uygun yöntemin şirkete adapte edilmesidir. Seçilen sistemin uygunluğuna paralel olarak, risk değerlendirmesi sürecinin de nasıl ele alındığı son derece önemlidir. Çalışmalar başlamadan önce proses aşamalarının iyi tanımlanmış ve risk değerlendirme süreciyle ilgili bilgilendirmenin sağlıklı yapılmış olması önemlidir. Konuyla ilgili eğitim ve uzman gereksinimlerinin belirlenmiş ve planlanmış olması gereklidir. Hedefler belirlenmiş ve karar mekanizmaları çalışır durumda olmalıdır. En önemli noktalardan biri de katılım ve iletişim kanallarının açık durumda olmasıdır. Risk değerlendirmesi, konunun ve yöntemin uzmanı bile olsa tek kişinin yapabileceği bir çalışma değildir. Bu nedenle tüm yönetim kadrosu ve çalışanların desteği mutlaka sağlanmalıdır. Bu kitapta, yukarıda isimleri verilmiş risk değerlendirmesi yöntemlerinden çimento sektöründe sıklıkla kullanılan Matris ve Fine-Kinney metotları açıklanmaya çalışılmıştır. 33

Matris Yöntemi: Yaygın şekilde kullanılan bir risk değerlendirme yöntemidir. Risk Derecesi = Olasılık x Şiddet şeklinde formüle edilir. Olasılık Değerlerinin Belirlenmesi: Olasılık değerlerini belirlemek için aşağıdaki tablo kullanılabilir. Olasılığın doğru şekilde öngörülebilmesi için, adı geçen olayın ortaya çıkma sıklığından da (frekans) faydalanılmaktadır. Şiddet Değerlerinin Belirlenmesi: 34

Risk Skoru Belirleme Matrisi 35

Risk Düzeyine Göre Karar ve Eylem Risk Değeri (R) Alınacak Önlemler ve Zaman Planlaması 400 < R Tolerans Gösterilemez Risk İşin durdurulmasını ve/veya işe başlamadan önce riskin mutlaka azaltılmasını gerektirir. Tesis veya bina çevresinin kapatılması düşünülmelidir. 200 < R < 400 Esaslı Risk Riski ortadan kaldırmak veya kabul edilebilir seviyeye indirmek için yapılacak faaliyetlere mümkün olan en kısa sürede (birkaç ay içinde) başlanmalıdır. Faaliyetler tamamlanana kadar geçecek sürede geçici risk kontrol yöntemlerinin uygulanması düşünülmelidir. 70 < R < 200 Önemli Risk Uzun dönemde iyileştirme (yıl içinde) gerektirir. 20 < R < 70 Olası Risk Herhangi bir ilave önlem alınması öncelikli değildir. Riski bu sevide tutmak için kullanılan yöntem ve uygulamaların sürekliliği sağlanmalıdır. Eğer riski ortadan kaldırmak veya daha da düşürmek için yapılacak faaliyetler varsa uzun vadede gerçekleştirilebilir. R < 20 Önemsiz Risk Önlem öncelikli değildir. Mevcut kontrol yöntemlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. 36

25 Kabul edilemez risk Belirlenen risk kabul edilebilir bir seviyeye düşürülünceye kadar iş başlatılmamalı eğer devam eden bir faaliyet varsa derhal durdurulmalıdır. 16,20 Yüksek Seviye Risk Riski ortadan kaldırmak veya kabul edilebilir seviyeye indirmek için yapılacak faaliyetlere mümkün olan en kısa sürede başlanmalıdır. Faaliyet tamamlanıncaya kadar işe ara verilebilir ya da geçici risk kontrol yöntemleri kullanılabilir. 8,10,12,15 Orta Seviye Risk Belirlenen riskleri düşürmek için faaliyetler başlatılmalıdır. Risk azaltma önlemleri zaman alabilir 2,3,4,5,6 Düşük Seviye Risk Herhangi bir ilave önlem alınması öncelikli değildir. Riski bu sevide tutmak için kullanılan yöntem ve uygulamaların sürekliliği sağlanmalıdır. Eğer riski ortadan kaldırmak veya daha da düşürmek için yapılacak faaliyetler varsa uzun vadede gerçekleştirilebilir. 1 Önemsiz risk Önlem öncelikli değildir. Mevcut kontrol yöntemlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. 37

Fine Kinney Yöntemi: Çimento sektöründe en yaygın kullanılan risk değerlendirme yöntemi Fine Kinney dir. Risk Derecesi = Olasılık x Frekans x Şiddet şeklinde formüle edilir. Olasılık: Zararın ortaya çıkma olasılığı Frekans (sıklık): Tehlikeye zaman içerisinde maruz kalma sıklığı Şiddet: Tehlikenin insan, çevre ve ekipman üzerinde yaratacağı tahmini zarar. FINE KINNEY RİSK DEĞERİ HESAPLAMA TABLOSU OLASILIK DEĞERİ OLASILIK FREKANS DEĞERİ FREKANS ŞİDDET DEĞERİ ŞİDDET 10 Beklenir, Kesin 10 Sürekli (Bir saatte birkaç defa) 100 Birden fazla ölümlü kaza / Çevresel felaket 6 Yüksek 6 Sık (Günde bir veya birkaç defa) 40 Ölümcül kaza / Ciddi çevresel zarar 3 Olası 3 Ara Sıra (Haftada bir veya bikaç defa) 15 Kalıcı sakatlık / işgünü kayıplı yaralanma / kalıcı hasar / çevresel engel oluşturma 1 Mümkün fakat düşük 2 Sık Değil (Ayda bir veya 7 Tıbbi müdahale / önemli hasar / Tesis sınırları 38

birkaç defa) dışında çevresel zarar 0,5 Beklenmez fakat mümkün 1 Seyrek (Yılda birkaç defa) 3 İlk yardım / küçük hasar / tesis sınırları içinde çevresel zarar 0,2 Beklenmez 0,5 Çok Seyrek (Yılda bir veya daha seyrek) 1 Ucuz Atlatma (İKRK) /çevresel zarar yok E. RİSK DEĞERLENDİRMESİNİN YENİLENMESİ İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğinde, işyerlerinde yapılan risk değerlendirmelerinin işyerinin bulunduğu tehlike sınıfına bağlı olarak hangi periyotlarda yenileneceği belirtilmiştir. Buna göre çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iki, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde dört ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde altı yılda bir yenilenir. Ayrıca aşağıda belirtilen durumlarda ortaya çıkabilecek yeni risklerin, işyerinin tamamını veya bir bölümünü etkiliyor olması göz önünde bulundurularak risk değerlendirmesi tamamen veya kısmen yenilenir. Risk Değerlendirmesinin yenilenmesine neden olan hususlar aşağıda belirtilmiştir: İşyerinin taşınması veya binalarda değişiklik yapılması İşyerinde uygulanan teknoloji, kullanılan madde ve ekipmanlarda değişiklikler meydana gelmesi. Üretim yönteminde değişiklikler olması İş kazası, meslek hastalığı veya ramak kala olay meydana gelmesi. Çalışma ortamına ait sınır değerlere ilişkin bir mevzuat değişikliği olması. 39

Çalışma ortamı ölçümü ve sağlık gözetim sonuçlarına göre gerekli görülmesi. İşyeri dışından kaynaklanan ve işyerini etkileyebilecek yeni bir tehlikenin ortaya çıkması. Ekte bir çimento fabrikasının kömür değirmeniyle ilgili kısa bir risk değerlendirmesi örnek olması amacıyla verilmiştir (EK 1). Bu risk değerlendirmesinde Fine Kinney yöntemi kullanılmıştır. Örnekte görüleceği üzere riskler değerlendirilirken mevcut kontrol yöntemleri dikkate alınmıştır. Bu kontroller altında risklerin kabul edilebilir seviyede olduğu görülmüş ve ilave bir faaliyet (aksiyon) planlanmamıştır. Risk derecesinin kabul edilebilir seviyenin üzerinde olması durumunda risk hiyerarşisine uygun şekilde yeni faaliyetler planlanır. Riskleri ortadan kaldırmak ya da kabul edilebilir seviyeye indirmek üzere hayata geçirilen bu faaliyetler (kontrol yöntemleri) birçok farklı şekilde olabilirler. Teknolojik ve fiziksel iyileştirmeler ve mühendislik çözümleri olabileceği gibi, eğitim, planlama, organizasyonel iyileştirmeler, talimat ve prosedürler gibi şekillerde ortaya çıkabilirler. Bu kontrol yöntemleriyle ilgili bazı örnekler aşağıda verilmiştir; Periyodik olarak yapılacak kontrollerle, makine ve ekipmanların uygunluğu, acil durum ekipmanlarının hazırlığı, genel tertip-düzen gibi konularda alınan önlemlerin sürekliliği denetlenir (Bu kitabın ekinde çimento fabrikalarında yapılan periyodik kontroller örnek olarak verilmiştir EK - 2). İSG Kuralları, Prosedürler, Talimatlar güvenli çalışma yöntemlerini belirler (Bir risk kontrol yöntemi olarak spesifik işlerle ilgili çalışma izinleri Çimento Sektöründe Çalışma İzin Sistemi Kitapçığı detaylı olarak anlatılmıştır). Risk kontrol yöntemlerinden birisi de oluşturulmuş genel güvenlik kurallarıdır. Çimento fabrikalarında uyulması gerekli genel İSG kurallarına bazı örnekler bu kitabın ekinde verilmiştir (EK 3). Şirket araçları kullanımında güvenlik için sürüş güvenliği eğitimleri verilir (Bu kitabın ekinde Sürüş Güvenliği konulu bir bilgilendirme notu ayrıca verilmiştir EK - 4). 40

V. KAZA VE OLAY YÖNETİMİ A. GENEL OLARAK İş Kazaları hakkında yapılmış birçok tanım bulunmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) iş kazasını, belirli bir zarar ve yaralanmaya yol açan, önceden planlanmamış ve beklenmedik bir olaydır şeklinde tanımlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise kazaları önceden planlanmamış, çoğu zaman kişisel yaralanmalara, makinelerin araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan olaylardır şeklinde tanımlamaktadır. Kazalar neden meydana gelmektedir? İş Sağlığı ve Güvenliği alanında yapılan çalışmaların uzun bir zamandan bu yana odaklandığı noktalardan biri de bu sorunun cevabının bulunmasıdır. Kazaların meydana geliş şekli ve nedenleriyle ilgili oluşturulmuş çok sayıda teori mevcuttur. Bu teorilerden bazıları, Domino Kuramı, Kaza/Olay Kuramı, Epidemiyoloji Kuramı, Sistem Kuramı, Kombinasyon Kuramı ve İnsan Faktörleri Kuramıdır. Her bir kuram, kazaların nedenlerini değişik noktalardan ele almakla birlikte, neredeyse hepsinin ortak noktası kazalarda insan faktörünün önemidir. 41

Kaza Sebep Teorileri ve İnsan Hatası Elbette ki insan faktörünü, çalışanın psikolojik ve sosyal arka planından, iş ortamından ve buna bağlı organizasyonel faktörlerden ayrı düşünmek doğru değildir. Bu nedenle son yıllarda kabul görmüş genel ilkeye göre kazalar, güvensiz davranış ve güvensiz ortam (organizasyonel yapıyı da içerecek şekilde) faktörlerinin bir kombinasyonu olarak ortaya çıkmaktadır denilmektedir. Ancak bazı kültürlerde maalesef hala kazayı oluşturan nedenlerle çok fazla ilgilenilmemekte, kazalar sadece kader olarak yorumlanmaktadır. Oysa kazalar ve sonrasında ortaya çıkan sonuçlar buzdağının sadece görünen yüzüdür. 42

Genelde buzdağının görünen kısmıyla ilgileniriz ancak unutulmamalıdır ki kazalara neden olan faktörleri, kazanın ipuçları olarak dikkate alarak ciddiyetle üzerine eğilmezsek hem kazaların tekrarının hem de başka kazaların yaşanmasının önüne geçemeyiz. Bu nedenle kazalar, sadece sonuçları açısından değil altında yatan nedenler açısından ele alınmalı ve değerlendirilmelidir. İşyerinde kurulacak sağlıklı işleyen bir risk yönetimi ve denetim mekanizmasıyla kazalar olmadan önce kazaya neden olabilecek tüm güvensiz durum ve davranışların tespit edilmesi ve ortadan kaldırılması hedeflenmelidir. Bu yaklaşım proaktif yaklaşım olarak adlandırılmaktadır. Kazalar meydana geldikten sonra ise, kazaya neden olan tüm faktörlerin net bir şekilde belirlenerek (kaza analizi), benzer kazaların olmasını önlemeye yönelik faaliyetlerin bir plan dâhilinde hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu yaklaşıma da reaktif yaklaşım denilmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi kazalarla ilgili birçok değişik tanımlama mevcuttur. Ancak iş sağlığı ve güvenliği yönetiminde ortak bir dil oluşturmak 43

için belirli tanımlar yapılmıştır. Değişik ülke ve endüstrilerde farklılıklar göstermesine rağmen genel kabul görmüş olanlardan bazıları şu şekildedir. Ölümlü Kaza: Kaza sonrasında kişinin olay yerinde veya müdahale için kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan kazalardır. İşgünü Kayıplı Kaza: Kazaya bağlı bir yaralanma nedeniyle çalışanın, hekim raporuyla, görevinden 24 saatten fazla uzak kaldığı kazalardır. Tıbbi Müdahale: Kazaya bağlı bir yaralanma sonrasında çalışanın, uzman bir kişi (işyeri hekimi, sağlık görevlisi, hemşire, sevk edildiği hastane personeli) tarafından yapılan müdahale sonrasında, 24 saat içinde işine geri dönebildiği kazalardır. İlkyardım: Kazaya bağlı bir yaralanma sonrasında çalışanın işyeri hekimi, sağlık memuru, ilk yardım personeli tarafından yapılan müdahaleden hemen sonra işine dönebildiği ve çalışma performansını etkilemeyen kazalardır. Çevre Kazası: Malzemelerin depolanması, taşınması, kullanılması sırasında meydana gelen dökülme, sızıntı, taşma ve devrilerek etrafa saçılması gibi durumlar, toprak, su ve havaya atılan yasal limitlerin üzerindeki emisyonlar vb. durumlar çevre kazası olarak tanımlanır. Maddi Hasarlı Kaza: Çalışanlar üzerinde bir etkisi olmasa da tesis ve ekipman üzerinde zarara neden olan kazalardır. Kazaya Ramak Kalma (İKRK): Olay meydana geldiği halde yaralanma, veya çevre ve ekipman üzerinde zarara neden olmayan olaylardır. Kaza Sıklık Oranı (İşgünü Kayıplı): Herhangi bir zaman aralığında yaşanan işgünü kayıplı kaza sayısının, toplam çalışma saatine oranını gösteren istatistiki formüldür. 1 milyon katsayısı ile çarpılır. Özetle 1 milyon çalışma saatinde meydana gelen kayıp günlü iş kazası anlamına gelmektedir. 44

Kayıp Günlü kaza sayısı KSO = ---------------------------------- * 1.000.000 Toplam Çalışma Saati Kaza Ağırlık Oranı: Yaralanmalar sonucu ortaya çıkan toplam kayıp gün sayısının, toplam çalışma saatine oranını gösteren istatistiki formüldür. 1000 katsayısıyla çarpılır. Kısaca 1000 çalışma saatinde kaybedilen işgünü sayısı anlamına gelmektedir. Toplam Kayıp Gün Sayısı KAO = ---------------------------------- * 1.000 Toplam Çalışma Saati Toplam Kayıp Gün: Kazalar nedeniyle meydana gelen işgünü kayıplarının toplamıdır. Herhangi bir iş günü kayıplı yaralanma için, kazayı takip eden ilk günden başlayarak, çalışanın işine tekrar döndüğü güne kadar hesaplanır. Kaza Başına Ortalama Kayıp Gün: Toplam Kayıp Gün sayısının, işgünü kayıplı kaza sayısına oranını gösteren formüldür. Basit ifadesiyle her bir kaza başına ortalama kaç işgünü kaybedildiğini gösterir. Kazasız Gün Sayısı: İki iş günü kayıplı kaza arasında geçen süredir. Kazalarla ilgili bu tanımlar ve parametreler yardımıyla bir kuruluşun iş güvenliği performansıyla ilgili istatistikler oluşturulur, bazı performans kriterleri ve hedefler takip edilebilir. Örnek olarak aşağıda bir şirketin 2005 ve 2013 yılları arasında kaza sıklık oranı grafiği verilmiştir. Bu grafiğe göz attığımızda bu şirketin, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yaptığı çalışmalar neticesinde kaza sayılarını, dolayısıyla kaza sıklık oranını dikkate değer bir şekilde düşürdüğü anlaşılmaktadır. 45

30 23,6 25 20 15 10 5 6,5 0 Grafikten, sekiz yıllık bir süre içerisinde işgünü kayıplı kaza sıklık oranının 23,6 dan 6,5 e düştüğü görülmektedir. Kazalar şans eseri meydana gelmediği gibi kendiliğinden de ortadan kalkmazlar. Sadece bu grafiğe bakarak bile şirket bünyesinde yürütülen faaliyetlerin kazaların azaltılması yönünde olumlu sonuç verdiğini söyleyebiliriz. Ancak unutulmamalıdır ki güvenlik söz konusu olduğunda ana hedef her zaman sıfır kaza dır. Bu nedenle diğer bir açıdan bakıldığında bu şirketin iş sağlığı ve güvenliği konusunda hala alması gereken yol olduğunu da söylemek yanlış olmaz. Öte yandan kazaların sıklığı kadar şiddeti de önemlidir. Kaza sıklık oranı azaltılırken, yaşanan kazalar sonucu ortaya çıkan yaralanmaların büyüklüğü ve buna bağlı işgünü kayıplarının sayısının da azaltılması gerekir. B. HANGİ KAZALAR KAYIT ALTINA ALINMALIDIR Her ülkede yürürlükte olan mevzuat, işyerlerinde meydana gelen kazaların ve olayların kayıt altına alınması ve raporlanması konusunda çeşitli düzenlemeler getirmiştir. Bu durum ülkeler arasında farklılıklar gösterebilir. Konu, iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi açısından ele alındığında istenen, her türlü kaza ve ramak-kala olayının kayıt altına alınması, araştırılması ve analiz edilerek nedenlerinin tespit edilmesi olmalıdır. Mevcut durumdaki uygulamalarda çoğu zaman küçük yaralanmalar ve kazaya ramak-kala durumlarının yeteri kadar dikkatle incelenmediği, hatta raporlanmadığı ve kayıt altına alınmadığı görülmektedir. 46

Böylesi bir durum, şirket bünyesindeki iş sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin, konunun önemini yeteri derecede anlatamadığı, iletişim kanallarını etkin hale getiremediği veya güven iklimi oluşturamadığı gibi farklı anlamlara gelebilir. Yaralanmaların sınıflandırılması, kazaya ramak kala, riskli durum Küçük yaralanmalar, kazaya ramak-kala durumları büyük kazaların habercisidir. Olay bir kere gerçekleştiğinde nasıl sonuçlanacağı çoğu zaman bizim elimizde değildir. Aynı olay, ölüme yol açabileceği gibi basit bir yaralanmayla da sona erebilir. Bu sonuç, tamamen o andaki koşullara bağlıdır. Her önemli kazanın altında çok sayıda küçük yaralanma, kazaya ramakkala vakası, güvensiz durum ve davranış yatmaktadır. Bu kabul aynı zamanda kaza olasılık yaklaşımı olarak da bilinir. 47

Bu bakış açısıyla hareket edilirse, ciddi kazaları ortadan kaldırmanın yolu, piramidin tabanından yani güvensiz durum ve davranışlardan başlayarak, yukarı doğru, tüm ramak-kala ve minör yaralanmaların dikkatlice ele alınmasıdır. Her şirket bünyesinde meydana gelen kazaların raporlanması için prosedür ve formlar oluşturulmuştur. Ancak özellikle ramak-kala bildirimlerinin teşvik edilmesi için direkt olarak çalışanların ulaşabileceği formlar veya kartlar kullanılabilir. Amaç, tüm olayların bir yaralanmaya neden olsun ya da olmasın ve ne kadar önemsiz görünürse görünsün kayıt altına alınması ve analiz edilmesidir. Tüm çalışanlar, çalışma ortamında tespit ettikleri güvensiz durumları ve davranışları ilgili kişilere mutlaka bildirmeli ve bu olumsuzluğun düzeltilmesi sürecinin başlamasına destek olmalıdırlar. Bu bildirimlerin yapılabilmesi amacıyla çimento fabrikalarında değişik araçlar geliştirilmiştir. Kısaca Risk Bildirimi olarak tanımlanabilecek bu aracın 48