ÖZET BULGULAR 2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA-2003) doğurganlık düzeyi ve değişimi, bebek ve çocuk ölümlülüğü, aile planlaması ve anne ve çocuk sağlığı konularında bilgi sağlamak üzere tasarlanmış ulusal düzeyde bir örneklem araştırmasıdır. Araştırma sonuçları ulusal düzeyde, kentsel ve kırsal alanlar ile beş coğrafi bölge düzeyinde sunulmaktadır. TNSA-2003 örneklemi ayrıca araştırma kapsamındaki bazı konular için 2002 yılının ikinci yarısında Avrupa Birliği ne katılım sürecinde oluşturulan 12 coğrafi bölge (NUTS1) düzeyinde de analize izin vermektedir. TNSA-2003 ün finansmanı, öncelikle, Devlet Planlama Teşkilatı nın yıllık yatırım programında yer alan bir proje olarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetince sağlanmıştır; diğer mali destek ise Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Türkiye Üreme Sağlığı Programı çerçevesinde Avrupa Birliği tarafından sağlanmıştır. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (HÜNEE) TNSA-2003 çalışmalarını Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı Genel Müdürlüğü ile işbirliği içinde gerçekleştirmiştir. TNSA-2003 Türkiye de HÜNEE tarafından yapılan nüfus araştırmaları dizisinin en sonuncusudur; ayrıca uluslararası düzeyde yürütülen Nüfus ve Sağlık Araştırmaları programı içinde gerçekleştirilen üçüncü araştırmadır. Araştırmanın saha çalışmaları, Aralık 2003 ile Mayıs 2004 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmada 10,836 hanehalkı ve doğurgan yaşlarda (15-49) olup en az bir kez evlenmiş 8,075 kadın görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Seçilen hanede, doğurgan yaşlarda (15-49) ve en az bir kez evlenmiş olup, genellikle o hanede yaşayan ya da görüşmeden önceki gece o hanede kalmış olan kadınlar araştırma kapsamında görüşme için uygun kadın olarak kabul edilmişlerdir. HANEHALKI NÜFUSLARININ ÖZELLİKLERİ Nüfusunun yüzde 29 u 15 yaşın altında olan Türkiye genç bir nüfus yapısına sahiptir. Yaşı 65 ve üzeri nüfus ise Türkiye deki toplam nüfusun yüzde 7 sini oluşturmaktadır. Türkiye deki ortalama hanehalkı büyüklüğü 4 kişidir. Bu değer kentte 3.9, kırda 4.5 olarak bulunmuştur. Türkiye de nüfusun çoğunluğu okula gitmektedir. Okula gidenler arasında hem erkeklerin hem de kadınların üçte biri en az ilköğretimin ikinci kademesini tamamlamıştır. En az lise mezunu olan nüfusun oranı erkeklerde yüzde 23, kadınlarda yüzde 14 tür. Daha genç kuşaklar için hesaplanan göstergeler, gerek erkeklerde gerekse kadınlarda eğitime devam etmenin zaman içinde sürekli arttığını göstermektedir. CEVAPLAYICILARIN ÖZELLİKLERİ TNSA-2003 te görüşülen kadınların üçte biri 30 yaşın altındadır ve kadınların yüzde doksan beşi görüşmenin yapıldığı tarihlerde evlidir. Kadınların önemli bir kısmı (yüzde 17) en az lise mezunudur. Araştırma sonuçları doğurgan yaşlardaki kadınların eğitim düzeylerinde önemli bir gelişme olduğunu göstermektedir. Araştırma tarihinden önceki 12 aylık süre içinde kadınların yüzde 42 si bir işte çalıştığı; ancak 10 kadından 6 sının gelirlerinin hanehalkı harcamalarına ya hiç katkıda bulunmadığı ya da harcamaların yarısından azını karşıladığı bulunmuştur. Kazancın nasıl kullanılacağına ilişkin bağımsız karar verme Özet Bulgular xv
ise kadının yaşına, yerleşim yerine ve eğitim düzeyine göre farklılıklar göstermektedir. DOĞURGANLIK DAVRANIŞI TNSA-2003 bulguları bir kadının şimdiki doğurganlık hızlarını doğurganlık çağlarının sonuna kadar devam ettirdiği takdirde doğurganlık çağının sonunda ortalama 2.2 çocuk sahibi olacağını göstermektedir. Türkiye de kadınlar en yüksek doğurganlıklarını yirmili yaşlarda yaşamaktadır; en yüksek yaşa özel doğurganlık hızları 20-29 yaş grubundadır. Türkiye deki doğurganlık son yirmi yılda hızla düşmüştür Sosyo-ekonomik ve Demografik Farklılıklar Kentsel ve kırsal alanlar arasındaki doğurganlık farkının giderek kapandığı, ancak bazı bölgesel farklılıklar devam etmekte olduğu görülmektedir. Güney ve Doğu Anadolu dışındaki bölgelerde doğurganlık yenilenme düzeyinin altındadır. Her ne kadar geçmiş yıllarda Doğu da doğurganlıkta önemli bir düşüş görülmüşse de dönemsel doğurganlık hızları bu bölgede üçten fazla çocuğa işaret etmektedir. Eğitim düzeyinin artmasıyla doğurganlıkta hızlı bir düşüş gözlenmektedir. Hiç eğitimi olmayan kadınlar, lise veya üzeri eğitim almış kadınlardan ortalama olarak iki fazla çocuğa sahip olmaktadır. Diğer önemli bir değişim ise ilk doğumda anne yaşındaki düzenli yükseliştir. Genç yaş gruplarındaki kadınların adölesan yaşlarda ilk doğumlarını yapma olasılıkları daha ileri yaşlardaki kadınlara oranla daha azdır. Evlenme Yaşı Türkiye de evlilik hem evliliğin ülke genelinde yaygın olması hem de doğumların neredeyse tamamının evlilik içerisinde gerçekleşmesi nedeniyle demografik açıdan oldukça önemlidir. İlk evlenme yaşı da kadının gebelik riski altına girmesini ifade etmesi nedeniyle önemli bir demografik göstergedir. TNSA-2003 sonuçları yaş kuşakları arasında ortanca evlilik yaşında artış olduğunu ortaya koymaktadır. Ortanca evlilik yaşı 45-49 yaş grubu için 19.2 den, 25-29 yaş grubunda 21 e yükselmektedir. Bulgular aynı zamanda eğitim düzeyine göre gözle görülür farklılaşmaları da göstermektedir. 25-49 yaşlar arasındaki kadınlar içinde hiç eğitimi olmayan kadınlarla en az lise mezunu kadınlar arasında ilk evlenme yaşında yedi yıllık bir fark bulunmaktadır. AİLE PLANLAMASI KULLANIMI Aile Planlaması Bilgisi Aile planlaması yöntemleri Türkiye de hemen her kadın tarafından bilinmektedir. Görüşme yapılan kadınların tamamına yakını en az bir modern yöntemi duyduğunu bildirmiştir. RİA ve hap kadınlar arasında en yaygın olarak bilinen gebeliği önleyici modern yöntemlerdir. Bu yöntemleri erkek kondomu, kadın sterilizasyonu ve gebeliği önleyici iğne takip etmektedir. Halen evli kadınların ve en az bir kez evlenmiş kadınların yüzde 90 ı yaşamlarının bir döneminde gebeliği önleyici bir yöntem kullanmışlardır. Ülke genelinde, evli kadınların yüzde 71 i gebeliği önleyici yöntem kullanmaktadır. Bu yöntemlerin yüzde 43 ü modern, yüzde 29 u geleneksel yöntemlerdir. En yaygın kullanılan modern yöntem RİA dır (yüzde 20) ve bunu erkek kondomu takip etmektedir (yüzde 11). Geri çekme en yaygın kullanılan geleneksel yöntem olmaya devam etmektedir. Halen evli kadınların yüzde 26 sı görüşme tarihinde geri çekme kullandığını bildirmiştir. Kullanımdaki Farklılıklar Gebeliği önleyici yöntem kullanımı yaşa göre değişmektedir. Evli kadınlar arasında araştırma tarihinde herhangi bir yöntem xvi Özet Bulgular
kullanma oranı, 30-34 yaş grubunda en yüksektir (yüzde 81). Geri çekme yönteminin kullanımı 40-44 yaş grubunda en yüksek düzeye ulaşırken (yüzde 50), RİA kullanımının en üst düzeyi 30-34 yaş grubundaki kadınlarda (yüzde 26) görülmektedir. Halen yöntem kullanımı kentsel ve kırsal yerleşimlere, bölgelere, eğitim düzeyine ve yaşayan çocuk sayısına göre farklılaşmaktadır. Yöntem Bırakma Kullanılan gebeliği önleyici yöntemin bırakılması, geliştirilmesi gereken program alanlarını öne çıkardığı kadar bazı grupların yöntem kullanımındaki sorunlarına da dikkati çekmektedir. TNSA-2003 sonuçları yöntem kullananların yüzde 40 ının yöntemi kullanımına başladıkları tarihten itibaren 12 ay içinde bu yöntemi bıraktıklarını göstermektedir. Genelde kısa dönemli olarak kullanılmayan RİA, en düşük yöntem bırakma hızına sahiptir (yüzde 11). Cinsel birleşme anında kullanılan yöntemlerin bırakılması daha kolay olmaktadır. Örneğin erkek kondomu kullananların yüzde 45 i yöntem kullanımını bir sene içinde bırakmaktadır. Gelecekte yöntem kullanmaya bakıldığında, yöntem kullanmayan evli kadınların yaklaşık yarısı ileride her hangi bir zamanda gebeliği önleyici yöntem kullanmak istemektedirler. Hizmet Sağlama Türkiye de gebeliği önleyici yöntemler için en temel kaynak kamu sektörüdür. Halen yöntem kullananların yüzde 58 i gebeliği önleyici yöntemleri kamu sektöründen sağlamaktadır. Kamu sektöründen hizmet alanların üçte biri modern yöntemleri sağlık ocaklarından ya da AÇSAP merkezlerinden edinmektedir. Modern yöntem kullananların dörtte biri için de yöntem elde etmede ikinci kaynak eczanelerdir. İSTEYEREK DÜŞÜK Toplamda, araştırma tarihinden önceki beş yıllık dönemde gebeliklerin yüzde 22 si canlı doğum olmadan sonlanmıştır. Göreli olarak sayıca az olan ölü doğum yapan kadınlarla karşılaştırıldığında isteyerek ve kendiliğinden düşükler canlı doğum olmadan sonlanan gebelikler arasında en büyük paya sahiptir. 100 gebelikten 21 i düşükle sonuçlanmıştır ve bunların yüzde 11 i isteyerek düşüktür. TNSA-2003 öncesindeki beş yıla ilişkin toplam düşük hızı kadın başına 0.4 düşük olduğunu göstermektedir. Yaşa özel hızlarda en yüksek değer 30-34 yaş grubunda görülürken ileri yaşlarda bu hız düşmektedir. Doğu bölgesinde ve kırsal alanlarda yaşayan kadınların isteyerek düşük yapmış olma olasılığı daha azdır. İsteyerek yapılan düşüklerin esas nedeni çocuk doğurmak istememektir (yüzde 41). İsteyerek yapılan düşüklerin önemli bir bölümü (yüzde 73) genellikle gebeliğin ilk ayında gerçekleşmedir. İsteyerek yapılan düşüklerde özel sektörden hizmet almak tercih edilmektedir (yüzde 77). İstemli düşük sonrasındaki ilk ayda kadınların yüzde 31 inin yöntem kullanmamış olması ve yüzde 26 sının da geri çekme kullanması, isteyerek düşük sonrası aile planlamasına ilişkin önerilerin gereksinimine dikkati çekmektedir. AİLE PLANLAMASI İHTİYACI Doğurganlık Tercihleri Halen evli kadınların yüzde 69 u gelecekte başka doğum yapmak istemediklerini veya zaten doğum kontrolü amaçlı kısırlaştırıldıklarını söylemişlerdir. Buna ek olarak kadınların yüzde 14 ü bir sonraki doğum için en azından 2 yıl daha beklemek istediklerini belirtmişlerdir. Böylece halen evli her beş kadından dördünün ya çocuk sahibi olmamak ya da ertelemek için aile planlaması hizmetlerine ihtiyacı olduğu değerlendirmesi yapılabilir. Halen evli kadınlar arasında ortalama ideal çocuk sayısının 2.5 olması kadınların çoğunun küçük aileler istediklerini göstermektedir. Araştırma sonuçları, eğer tüm istenmeyen gebelikler önlenebilseydi, ulusal düzeydeki toplam doğurganlık hızının 1.6 Özet Bulgular xvii
olacağını, diğer bir deyişle halihazırdaki toplam doğurganlık hızından 0.7 çocuk daha az olacağını göstermektedir. Karşılanmamış Aile Planlaması İhtiyacı Toplam aile planlaması talebinin yüzde 76 olduğu ve bu talebin yüzde 92 sinin karşılandığı bulunmuştur. Doğurganlığı sonlandırma talebi doğumların aralarını açma talebinden 3 kat daha fazladır (sırasıyla yüzde 58 ve yüzde 18). Önceki iki araştırma sonuçlarından daha düşük olarak halen evli kadınlar arasında karşılanmamış ihtiyaç yüzde 6 dır. ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ TNSA-2003 ten önceki beş yıl için, bebek ölümlülüğü hızı binde 29, çocuk ölümlülüğü hızı binde 9 ve beş-yaş altı ölüm hızı binde 37 olarak hesaplanmıştır. Sonuçlar aynı dönem için neonatal ölüm hızının postneonatal ölüm hızından daha yüksek olduğunu göstermektedir. Tüm bebek ve çocuk ölümlülüğü göstergeleri son yıllarda hızlı bir şekilde düşmüştür. Sosyo-ekonomik ve Demografik Farklılaşmalar TNSA-2003 bulguları bölgeler ve kır-kent yerleşim yerleri arasında bebek ve çocuk ölümlülüğünde belirgin farklılıklar bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca yine annelerin eğitim düzeyinin bebek ve çocuk ölümlülüğü ile ilişkisi bulunduğu görülmektedir. Sosyo-ekonomik gruplar arasında gözlenen farklılaşmalara ek olarak, bebek ve çocuk ölümlülüğü annenin doğumdaki yaşının genç olması, çocuğun yüksek doğum sırası ve kısa doğum aralığına sahip olması ile güçlü bir ilişkiye sahiptir; bu kategorilerdeki çocuklar diğerlerine göre daha yüksek ölüm riskine maruz kalmaktadırlar. Buna ek olarak, doğumda düşük ağırlığa sahip olma çocukların hayatta kalma şansını etkilemektedir. ANNE SAĞLIĞI Gebelik Sırasında Bakım Araştırma tarihinden önceki beş yılda yapılan son doğumlarında annelerin yüzde 81 i doğum öncesi bakım almıştır ve bu bakımların yüzde 75 i doktorlardan alınmıştır. Kadınların yüzde 71 i gebeliklerinin altıncı ayından önce doğum öncesi bir bakım almışlardır. Kadınların yarıdan fazlası için doğum öncesi bakım alma sayısı dörttür. Genç yaşlarda, az çocuğu olan, kentsel alanlarda ve Doğu dışında bir bölgede yaşayan ve en az ilkokul eğitimi almış kadınlar diğer kadınlarla karşılaştırıldığında daha fazla doğum öncesi bakım almaktadırlar. Doğum Sırasında ve Doğum Sonrası Bakım Türkiye de araştırmadan önceki beş yılda yapılan doğumların yüzde 78 i bir sağlık kuruluşunda gerçekleştirilmiştir. Doğumlarda kamu sektörüne bağlı sağlık kuruluşları (yüzde 65) özel sektördeki sağlık kuruluşlarından daha fazla kullanılmıştır. Doktorlar ya da eğitimli sağlık personeli tarafından yaptırılan doğumların oranı tüm doğumlar içinde yüzde 83 tür. ÇOCUK SAĞLIĞI Çocukların Aşılanması Bir yaşın altındaki çocukların aşıyla önlenebilen altı hastalığa karşı (tüberküloz, difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, ve kızamık) aşılanmaları, bebek ve çocuk hastalıklarını ve ölümlerini azaltan en etkili programlardan biridir. 12-23 aylık çocukların yüzde 54 üne tavsiye edilen sekiz aşının tamamı yapılmıştır. 12 aylıkken tamamen aşılanmış çocukların oranı yüzde 48 dir. Aşıları tamamlanmış çocukların yüzdesi kırsal alanlarda ve Doğu bölgesinde en düşüktür. Aşılanma oranları ayrıca annenin eğitimi, çocuğun cinsiyeti ve doğum sırası ile ilişkilidir. xviii Özet Bulgular
ASYE nin Yaygınlığı ve Tedavisi Akut solunum yolu enfeksiyonu (ASYE) Türkiye de beş yaşın altındaki çocuklarda kış mevsiminde en yaygın görülen hastalıktır. Araştırma öncesindeki iki hafta süresince çocukların yüzde 29 unda ASYE, yüzde 40 ında ateş görülmüştür. Her 10 çocuktan 4 ü bu hastalıklar için bir sağlık kuruluşundan veya sağlık personelinden bir tedavi almıştır. Yaşları 15-49 arasında olup en az bir kez evlenmiş tüm kadınların yüzde 28 i düzenli olarak veya nadiren sigara içtiğini beyan etmiştir. Gebe kadınların yüzde 15 i ve emziren kadınların yüzde 20 si sigara içtiklerini belirtmişlerdir. On sigaradan daha fazla sayıda sigara içme 35-49 yaş grubundaki kadınlarda en yaygındır. ÇOCUKLAR VE KADINLAR İÇİN BESLENME GÖSTERGELERİ Emzirme ve Ek Gıda Emzirme Türkiye de çok yaygındır; tüm çocukların yüzde 97 si bir süre emzirilmiştir. Destekleyici besleme çok genç yaştaki çocuklar arasında yaygındır. Yaşamlarının ilk iki ayında çocukların sadece yüzde 44 ü sadece anne sütü ile beslenmiştir. Tüm çocuklar için ortanca emzirme süresi 14 aydır. Emzirilen ve 6 aylıktan daha küçük olan çocukların yüzde 18 ine hazır mama verilmiştir. alanlarda, Doğu Bölgesinde ve annesi eğitimsiz veya çok az eğitimli olan çocuklar arasında, daha yüksek doğum sırası olan çocuklarda ve bir önceki doğumla arasında 24 aydan daha kısa süre olan çocuklar arasında daha yaygındır. Zayıflık daha önemsiz bir sorundur. Çocukların yüzde dördü yaşlarına göre zayıftır. Obezite anneler arasında varolan bir problemdir. BMI hesaplamalarına göre, annelerin yüzde 57 si şişman, bunların yüzde 23 ü de obezdir. BMI yaşla birlikte hızlı bir şekilde artmakta, 25 yaş ve üzeri kadınların çoğunda 25.0 ı aşmaktadır. HIV/AIDS BİLGİSİ VE TUTUMLARI Türkiye de AIDS ten haberdar olma oranı yüksektir. Kadınların yüzde doksanı AIDS i duyduğunu bildirmiştir. Her ne kadar AIDS yaygın olarak biliniyorsa da en az bir kez evlenmiş kadınların yüzde 31 i AIDS ten korunma yollarından herhangi birini bilmemektedir. Eğitim düzeyi ile AIDS ten korunma yollarının bilinmesi arasında olumlu bir ilişki vardır. Kentte yaşayan kadınlarda HIV/AIDS i bilme yüzdesi kırda yaşayan kadınlardan daha yüksektir. Tuzun İyotlanması İyot eksikliği çocukluk dönemi hastalıkları ve ölüm hızlarının artmasına yol açmaktadır. Araştırma sırasında yapılan testlere göre, hanelerde kullanılan sofra tuzunun yüzde 30 u ne iyodür ne de iyodat içermektedir. Kırsal hanelerin yarısında iyotlu tuz kullanılmamaktadır. Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki hanelerin yarısından azı iyotlu tuz kullanmaktadır. Çocukların ve Annelerin Beslenme Durumu Beş yaşına kadar olan çocukların, yüzde 12 si, uluslararası referans nüfusla karşılaştırıldığında bodurdur (yaşına göre kısa). Bodurluk kırsal Özet Bulgular xix