Meme infiltratif duktal karsinomlarında histopatolojik grade ve proliferasyon belirleyicilerinin prognostik amaçlı kullanımı



Benzer belgeler
Kolorektal Adenokarsinomlarda Tümör Tomurcuklanmasının Kolonoskopik Biyopsi ve Rezeksiyon Materyalleri Arasındaki Uyumu

Evre IB1 serviks kanserli hastalarda tedavi sonuçları: Tek merkez deneyimi

MEMENİN PAGET HASTALIĞI. Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi

Meme Kanseri Cerrahisinde İntraoperatif Değerlendirme Ne kadar güvenebiliriz?

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ

10. ULUSAL RADYASYON ONKOLOJİSİ KONGRESİ Nisan 2012, Antalya

Dr. Özhan TÜRELİ*, Dr. Levent SOYLU*, Dr. Semra PAYDAŞ**, Dr. Özoğul SARGIN***, Dr. Can ÖZŞAHİNOĞLU*, Dr. Ertuğnıl SEYREK**

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem I Öğrencilerinin Başarı Durumu: Altı Yıllık Deneyim

Dr. Filiz FİLİZ. T.C.S.B. Nusaybin Devlet Hastanesi

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

Dr Ahmet Midi Maltepe Üniversitesi Patoloji

SENTİNEL LENF NODU BİOPSİSİ VE ADJUVAN KEMOTERAPİ. Dr. Orhan TÜRKEN

TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile)

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

TESTİS KANSERİNDE TÜMÖR MARKERLARI Tanı, Tedavi ve Takipteki Yeri. Dr. Mert BAŞARAN İ.Ü. ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ

ANKARA MEME HASTALIKLARI DERNEĞİ BİLİMSEL TOPLANTISI

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

Tiroid nodüllerinde TİRADS skorlamasının güvenirliliği

MEMENİN SELİM PREKANSERÖZ HASTALIKLARININ YÖNETİMİ. Op. Dr. Gülden BALLI İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

Triple negatif meme kanseri Yeni ufuklar? Dr. Burçak Karaca EÜTF İç Hastalıkları AD. Medikal Onkoloji BD.

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi

Anahtar Kelimeler: apoptozis, flavopridol, kök hücre, prostat kanseri

TRİPLE NEGATİF MEME KANSERİNE YAKLAŞIM RADYOTERAPİ

28. Ulusal Patoloji Kongresi Çıkar İlişkisi Beyanı

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik İmmünohistokimyanın Karşılaştırılması

HAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

OLGU. 57 yaşında Sağ memede son 10 ayda hızla büyüyen kitle


HER2 POZİTİF HASTALIĞA YAKLAŞIM

CORRELATION OF C-ERBB-2 OVEREXPRESSION WITH HISTOPATHOLOGIC AND IMMUNOHISTOCHEMICAL PROGNOSTIC FACTORS IN 131 INVASIVE DUCTAL CARCINOMA CASES

MEME KANSERİNİ NASIL RAPORLAYALIM. Serpil Dizbay Sak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji ABD

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Gupse Turan Sevgiye Kaçar Özkara. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, Kocaeli

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastaz ( PBAM) Sistemik Tedavinin Yeri. o Dr. Mehmet Aliustaoğlu

MEME HAMA}lTOMU ÖZET SUMMARY. histopathologicala features of this lesion are evaluated and compared with the literature.

Cinsiyet Eşitliği MALTA, PORTEKİZ VE TÜRKİYE DE İSTİHDAM ALANINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ GÖSTERGELER. Avrupa Birliği

Tıbbı Onkoloji Dışkapı Yıldırım Beyazıt E.A.H Görevler: Görev Unvanı Görev Yeri Yıl Uzman Doktor-

KOLON ADENOKARSİNOMLARINDA TÜMÖR-STROMA ORANI, TÜMÖR KÖK HÜCRELERİ İLE ENTROPİNİN İLİŞKİSİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ. Yasemin Çakır DEÜTF Tıbbi Patoloji AD

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA VENÖZ İNVAZYON SAPTANMASINDA MORFOLOJİK BULGULARIN ve EVG nin ROLÜ

BİYOİSTATİSTİK Uygulama 7 Yrd. Doç. Dr. Aslı SUNER KARAKÜLAH

KOLOREKTAL KARSİNOMA VE ÖNCÜ LEZYONLARINDA MİKROSATELLİT İNSTABİLİTESİNİN İMMÜNHİSTOKİMYASAL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür

DUKTAL KARSİNOMA İN SİTU: CERRAHİ YAKLAŞIM. Dr. N. Zafer Utkan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi

Meme Olgu Sunumu. Gürdeniz Serin. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı. 3 Kasım Antalya

1. Oturum: Meme Kanserine Giriş, Patoloji ve Alt Tiplendirme Oturum Başkanları : Dr. Orhan ŞENCAN, Dr. İrfan ÇİÇİN

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

MEME KANSERİNDE TIBBİ TEDAVİ PRENSİPLERİ. Prof.Dr.Evin Büyükünal İç Hastalıkları Medikal Onkoloji Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

MEME KANSERİNDE TEDAVİ DR.YAVUZ ÖZIŞIK HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ MEDİKAL ONKOLOJİ BİLİM DALI

Kasa İnvaze Olmayan Yüksek Riskli Mesane Kanserlerinin Tedavisi. Dr. Gökhan Toktaş 10.Üroonkoloji Kongresi Mesane Tümörleri Kursu

MEME KANSERİNDE Kİ-67 EKSPRESYONU VE DİĞER PROGNOSTİK FAKTÖRLER İLE

SOMATOMEDİN C. Klinik Laboratuvar Testleri

Hakkari Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, HAKKARİ * Bu çalışma Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Başkanlığı

KANSERDEN KORUNMA STRATEJİLERİ VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ TANISI SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Meme kanserinin klinikopatolojik özelliklerinin moleküler alt tipe göre değerlendirilmesi

Özgün Araştırma / Original Article. Özet. Abs tract. DOI: /haseki.2443

Predictive and prognostic factors in locally advanced breast cancer: effect of intratumoral FOXP3+ Tregs

Tiroid Patolojisi Slayt Semineri

Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım. Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D.

DKIS: Radyoterapi. Dr. Melis Gültekin. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı

MAYMET Triple Negatif Meme Kanseri Moleküler Sınıflama. Dr.Fügen Aker HNEAH Patoloji Bölümü

Dr.Bahar Müezzinoğlu Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

MİDE KANSERİNDE P53 EKSPRESYONUNUN PROGNOSTİK ÖNEMİ: META- ANALİZ

Erkan ALATAŞ 1, Banuhan ŞAHIN 2 *, Sevgi ÖZKAN 3, Metin AKBULUT 4

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

İSTANBUL SANAYİ ODASI TÜRKİYE NİN İKİNCİ 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU-2015 ARAŞTIRMA SONUÇLARINI AÇIKLADI

KARACİĞER METASTAZLARINDA ROBOTİK STEREOTAKTİK BEDEN RADYOTERAPİSİ

BİLİMSEL BİLGİ BİLİMSEL ARAŞTIRMALARLA ÜRETİLİR. İSTATİSTİKSEL YÖNTEMLERE BİLİMSEL ARAŞTIRMA TAMAMLANDIĞINDA DEĞİL, DAHA PLANLAMA

CURRICULUM VITAE( CV) DEGREES AND POSTDOCTORAL EDUCATION

Kanser Tedavisi Kemiğe

MEMEDE ĐNTRAOPERATĐF KONSÜLTASYON. Dr. N. Zafer Utkan

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

GERİATRİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA KOMORBİDİTE VE PERFORMANS SKORLAMALARININ PROGNOSTİK ÖNEMİ; TEK MERKEZ DENEYİMİ

6.6. Korelasyon Analizi. : Kitle korelasyon katsayısı

Işın SOYUER 1, Özlem CANÖZ 2, Figen ÖZTÜRK 3, Turhan OKTEN 3

ENDOMETRİUMUN ENDOMETRİOİD ADENOKARSİNOMLARDA GLUT-1 VE MASPİN EKSPRESYON İNSİDANSI, REKÜRRENS VE SAĞKALIM İLE İLİŞKİSİ

Erkekte, gebelikte, daha önce meme veya aksiller cerrahi uygulananlarda aksillaya yaklaşım

TİROİD KANSERİ. Kaç çeşit tiroid kanseri vardır?

Prognostic Significance of Immunohistochemical P53 Expression in Patients with Breast Cancer

Karaciğer Sirozunda Dinamik Tiyol-Disülfid Dengesinin Araştırılması

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi

Canöz, Soyuer, Akgün ve ark. yüksek ekspresyonunun hastalıksız sağkalım ve genel sağ kalım süresinde kısalma ile ilişkili olduğu bulunmuştur (1, 4). B

MEME KANSERİNDE C-ERBB-2 EKSPRESYONU İLE DİĞER PROGNOSTİK FAKTÖRLER ARASINDA İLİŞKİ VAR MI? ÖZET SUMMARY GİRİŞ

Meme kanser cerrahisinde sentinel lenf nodunu değerlendirmede intraoperatif sitolojinin tanı değeri

MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 (Bildiri ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster Bildiri KABUL POSTER BİLDİRİ

Prostat Tümörlerinde WHO 2016 Sınıflandırması DR. BORA GÜREL KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ

ADRENAL KORTİKAL KANSER TEDAVİSİNDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ

ÇOCUKLUK ÇAĞI PAPİLLER TİROİD KANSERİNDE BRAF V600E MUTASYONU İLE KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLER ARASINDAKİ İLİŞKİ VE NÜKS ORANI ÜZERİNE ETKİSİ

Memenin Duktal Karsinoma in Situ Lezyonları: Histopatolojik özellikler ile p53, HER2/neu, bcl-2 ve PCNA Ekspresyonu arasındaki ilişki

BÖLÜM 11 Z DAĞILIMI. Şekil 1. Z Dağılımı

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER

Emisyon Ölçümlerinin Planlanması

Avrupa da UEA Üyesi Ülkelerin Mesken Elektrik Fiyatlarının Vergisel Açıdan İncelenmesi

Transkript:

Meme infiltratif duktal karsinomlarında histopatolojik grade ve proliferasyon belirleyicilerinin prognostik amaçlı kullanımı Hatice Toy, Salim Güngör Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, Konya Amaç: Çalışmamızda meme kanserlerinde prognozu belirlemede kullanılan proliferasyon markerlarının tümörün histopatolojik grade i ve aksiller tutulumla bağlantısını araştırmayı amaçladık. Yöntem: Yaşları 35-76 arasında değişen 39 kadın hastadan alınan örnekler Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalında incelendi. Arşivlenmiş bloklardan alınan kesitler immunohistokimyasal olarak c-erb-b2, p53, Ki-67, PCNA, östrojen ve progesteron ile boyandı. Hematoksilen- eosin boyamada tümörler Elston-Ellis modifikasyonuna sahip Scarff-Bloom-Richardson yöntemi (Nottingham) kullanılarak grade lendi. Bulgular: Ki-67 ile c-erb-b2; p53 ile tümör grade i; PCNA ile östrojen; progesteron ile östrojen ve PCNA ile progesteron arasında anlamlı ilişki olduğu sonucuna varıldı. Sonuç: c-erb-b2, p53, Ki-67, PCNA, östrojen ve progesteron meme kanseri grade lemesinde önemli markerlardır. Anahtar kelimeler: İnfiltratif duktal karsinom, histopatolojik grade, proliferasyon belirleyicileri Using of proliferation markers and histopathologic grade in infiltrative ductal carcinoma as a prognostic marker Objective: The aim of this study was to explain prognostically importance of cell proliferation markers and histopathologic grade in infiltrative ductal carcinoma. Methods: Therefore 39 specimens excised from women aged 35-76 and had diagnosed as infiltrative ductal carcinoma by Department of Pathology of Selçuk University, Meram Medical Faculty. The slides prepared from archived paraffin blocks were stained immunohistochemistry with estrogen protein receptor, progesterone protein receptor, Ki-67, PCNA, p53 and c-erb-b2. Grade of the tumor was determined with Nottigham system. Results: It is concluded that there are statistically significant relationships between some proliferation markers and grade of the tumor. Conclusion: c-erb-b2, p53, Ki-67, PCNA, estrogen and progesterone are important markers in the grading of breast cancer. Key words: Infiltrative ductal carcinoma, histopathologic grade, proliferation markers Genel Tıp Derg 2004;14(1):7-12 Meme karsinomu kadınlarda görülen en yaygın kanser tipidir (% 31) ve akciğer karsinomundan sonra en yüksek mortaliteye sahiptir. Son yıllarda gelişen teknolojik imkanlar ve laboratuar metodları ile erken tespit edilmeye bağlı prognozda bir iyileşme göze çarpmaktadır. Bununla birlikte meme karsinomunun tipi, proliferasyon belirleyicilerinin oranı yanısıra grade leme ile uygun Yazışma adresi: Hatice Toy, Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, Konya. e-posta: haticetoy@yahoo.com tedavi seçimi yaşam süresini belirlemede etkili olmaktadır (1). Biz çalışmamızda meme karsinomlarında proliferasyon belirleyicileri, hormon reseptörleri ve grade leme yöntemleri arasındaki bağlantıyı ortaya koymayı amaçladık. Yöntem Çalışmamıza 2001-2002 yılların arasında memede kitle şikayeti ile Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalına başvuran 39 hasta alındı. Bu hastaların ameliyat spesmenleri Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Patoloji 7

Anabilim Dalında incelemeye tabi tutuldu ve infiltratif duktal karsinom tanısı aldı. Materyallerin arşivlenmiş bloklarından mikrotom aracılığı ile 5 µ kalınlığında kesitler alındı. Lam üzerine alınan bu kesitler önce xylene serilerinden geçirilerek deparafinize edildi. Bu örneklerin bir kısmı rutin Hematoksilen-Eosin ile boyanırken diğer bir kısmı Avidin-Biotin Peroksidaz yöntemi (ABC metodu) kullanılarak immunohistokimyasal olarak boyandı. İmmunohistokimyasal boyamada östrojen reseptör protein (Clones; 1D5, DAKO), progesteron reseptör protein (Clones; 1A6, DAKO), c-erbb-2 (LSAB2/Envision, DAKO), Ki-67 (Clones; Ki-S5, DAKO), PCNA (Clones; PC-70, DAKO) ve p53 (Clones; DO-7,DAKO) primer antikorları seçildi. Olgular Olympus BH-2 ışık mikroskobu altında farklı büyütmelerde tüm alanlar gözden geçirilerek skorlandı. İmmunohistokimyasal olarak östrojen reseptör protein, progesteron reseptör protein, p53, Ki-67 ve PCNA primer antikorları ile boyanan kesitlerde mevcut olan neoplastik hücrelerden çekirdekleri sarıkahverengi renkte boyananlar pozitif boyanmış kabul edildi. C-erbB-2 primer antikoru ile boyanma için hücre sitoplazmasının boyanması pozitif boyanma kabul edildi. 5 farklı alanda toplam 100 adet tümör hücresi sayılarak bu hücreler arasında bulunan pozitif boyanmış hücreler hesaplandı. Pozitif boyanan hücre oranı tüm hücre sayısına oranlandı ve yüzde (%) olarak ifade edildi. Tüm vakalar Nottigham grade leme sistemi kullanılarak skorlandı. Bu sistemde tümörün içerdiği tübül formasyon yüzdesi, mitoz sayısı ve nükleer pleomorfizm tespit edildi. Verilen puanlar toplanarak grade-i ve III arasında derecelendirme yapıldı. Veriler minimum- maksimum, ortalama ± standart sapma şeklinde özetlendi. Parametrelerin genel olarak, lenf nodu pozitifliği ve grade e göre dağılımları ayrı ayrı ifade edildi. Parametreler arası ilişkinin belirlenmesinde Spearman sıra korelasyon katsayısından (r s ) yararlanıldı. Lenf nodu pozitifliği ve grade e göre parametrelerin ölçülen düzeylerindeki farklılıkların karşılaştırılmasında Kruskal-Wallis varyans analizi ve Mann-Whitney testi kullanıldı. İstatistiksel analizlerin yorumlanmasında hata düzeyi yeterli örnek hacimlerinde P= 0.05, küçük örnek durumlarında P=0.10 alındı. Bulgular Çalışmaya alınan 39 hastanın yaşları 35-73 (ortalama 45.5) arasında değişmekte idi. Nottingham grade leme sistemine göre vakalardan 13 ü grade-i (Şekil 1); 21 i grade-ii (Şekil 2) ve 5 tanesi grade-iii (Şekil 3) olarak değerlendirildi. 20 vakada aksiller tutulum varken; 19 vakada tümör meme dokusuna sınırlı idi. Tümörün histopatolojik grade i ve immunhistokimyasal olarak yapılan östrojen, progesteron ile proliferasyon markırları arasındaki bağlantılar istatistiksel olarak araştırıldı. Bu bağlantılar aksiller tutuluma göre de yeniden değerlendirildi. Ki-67 ile c-erb-b2 (P=0.045); p53 ile histopatolojik (P=0.045) grade; PCNA ile östrojen; östrojen ile progesteron (P=0.05) ve PCNA ile progesteron (P= 0.032) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki tespit edildi. Diğer belirleyiciler arasında bir ilişki bulunamadı. Markırlar ve gruplar arasındaki bağlantılar ve katsayılar Tablo da gösterilmiştir. Tartışma Tanı ve tedavideki gelişmelere rağmen meme karsinomu özellikle kadınlarda önemli bir ölüm nedeni olmaya devam etmektedir. Prognostik belirleyiciler üzerine yapılan çalışmalar grade leme sistemleri, proliferasyon belirleyicileri, mitoz sayısı gibi parametreleri içermektedir. Mitoz sayısı uzun yıllar prognozu tahmin etmede tek başına kullanılmıştır. Lenf nodu negatif meme tümörlü hastalarda mitoz sayısının düşüklüğü iyi prognoz göstergesi olarak kabul edilmiştir (2,3). Mitotik aktivite hücre siklusunun tamamını yansıtmamaktadır. S fazı mitotik fazdan 10 kez daha uzundur. Bunun yanı sıra tüm tümör hücreleri de mitotik fazdan geçip iki hücre oluşturamamaktadır. S fazına takılıp kalan tümörlerde mitoz sayısı azdır. Tüm bu olumsuzluklara ilave olarak dokuların fiksasyonunda bir gecikme olursa mitoz sayısı azalmaktadır. Eksizyondan sonra 30-60 dakika içinde fiksasyon gerçekleştirilmelidir. Donhuijsen ve ark (4) başlangıçta ve 3 saat sonra fiske edilen tümörlerde mitoz sayısını % 13 ve % 10 olarak bulmuşlardır. 8

Tablo. cerb-b2, grade, Ki-67, LN, östrojen, p53, PCNA ve progesteron arasındaki korelasyonlar (p değerleri parantez içinde) cerb B2 grade Ki-67 LN östrojen P53 PCNA progesteron cerb-b2 0.04 (0.77) 0.32 (0.04) -0.021 (0.9) 0.81 (0.27) 0.22 (0.17) 0.22 (0.17) 0.008 (0.96) Grade 0.04 (0.77) 0.16 (0.30) 0.17 (0.29) -0.07 (0.64) 0.33 (0.03) 0.15 (0.35) 0.04 (0.76) Ki-67 0.32 (0.04) 0.16 (0.30) 0.08 (0.6) 0.25 (0.11) 0.001 (0.9) 0.29 (0.07) 0.21 (0.18) LN -0.021 (0.9) 0.17 (0.29) 0.08 (0.6) 0.12 (0.46) -0.01 (0.9) 0.20 (0.20) -0.18 (0.25) Östrojen 0.81 (0.27) -0.07 (0.64) 0.25 (0.11) 0.12 (0.46) 0.21 (0.20) 0.27 (0.08) 0.68 (0.05) P53 0.22 (0.17) 0.33 (0.03) -0.001 (0.9) -0.01 (0.9) 0.21 (0.20) 0.16 (0.30) 0.18 (0.24) PCNA 0.22 (0.17) 0.15 (0.35) 0.29 (0.07) 0.20 (0.20) 0.27 (0.08) 0.16 (0.30) 0.34 (0.03) progesteron 0.008(0.96) -0.04 (0.76) 0.21 (0.18) -0.18 (0.25) 0.68 (0.05) 0.18 (0.24) 0.34 (0.03) Şekil 1. Grade 1 intraduktal karsinom, H-E, x10 Şekil 4. PCNA, İ.H. boyama, x10 Şekil 2. Grade 2 intraduktal karsinom, H-E, x10 Şekil 5. Cerb-B2, İ.H. boyama, x10 Şekil 3. Grade 2 intraduktal karsinom, H-E, x10 Tümörler heterojen bir büyüme paterni göstermektedir. Bu alandan alana değişen durumu mitotik figürler hariç diğer belirleyiciler daha iyi göstermektedir. Verhoeven ve ark Ki-67 belirleyicisini kullanarak yaptıkları çalışmada (5) tümör periferinde merkeze oranla daha yüksek büyüme oranı bulunduğunu rapor etmişlerdir. Hücre proliferasyon belirleyicileri meme kanserindeki malignitenin derecesini belirlemek yanı 9

sıra, tedaviye cevabı takip ve prognostik özellikleri saptamak için de kullanılmaktadır (6-9). Meme tümörlerinde çok çalışılan ve tedavi yönlendirmesinde önemli bir yere sahip olan östrojen reseptörünü biz de çalışmamızda kullandık. Östrojenin progesteronla ve daha az düzeyde olmak üzere PCNA ile aynı yönde korelasyon gösterdiği; diğer markerlardan ise bağımsız olduğu görülmektedir. PCNA ile olan ilişkisi zayıf da olsa proliferasyonla birlikte değerlendirilebileceğini düşündürmektedir. Ancak tümör grade i ve aksiller tutulumda bağımsız özelliği nedeniyle açık bir prognostik faktör olarak değerlendirilmesi zordur. Negatif östrojen değerlerine aksiller tutulum pozitif olan vakalarda daha çok rastlanması östrojen negatifliğinin kötü prognozda daha değerli bir gösterge olduğunu düşündürmektedir. Bu bulgu literatürle de örtüşmektedir (10). Progesteron reseptörü östrojen reseptörü ile korele bir davranış sergilemektedir (11). Biz de yaptığımız çalışmada progesteron dağılımını ve diğer markerlarla ilişkisini östrojenle benzer bulduk. Tümör agresifliğinin bir göstergesi olarak kabul edilen cerb-b2, yapılan çalışmalarda (12-14) diğer proliferasyon markerları ile yakın benzerlik göstermektedir. c-erb-b2 nin meme kanserlerinde grade formasyonunu oluşturan parametrelerle bağlantısı araştırılmış, c-erb-b2 nin nükleer grade le bağlantısının tubul formasyonu ile bağlantısından daha güçlü olduğu ortaya çıkmıştır (15-16). Bizim çalışmamızda cerb-b2 ile Ki-67 arasında bir korelasyon ortaya konmuştur. Bunun yanı sıra tümör grade i ve aksiller tutulumla cerb-b2 nin birbirinden bağımsız davranışa sahip olduğu belirlenmiştir. Ki-67 nin meme kanserinde prognostik değerini ortaya koymak için yapılan çalışmalarda tedavi öncesi ve sonrasında Ki-67 boyanması karşılaştırılmıştır. Sonuçta tedavi sonrası Ki-67 boyanmasının azaldığı görülmüştür. Weidner ve ark yaptıkları çalışmada (17) Ki-67 proliferasyon belirleyicisini ve mitotik indeksini karşılaştırmış, sonuç olarak her iki parametrenin de proliferasyonu değerlendirmede açık olmayan bir öneme sahip olduklarını göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda Ki- 67 ile c-erb-b2 arasında bir korelasyon ortaya konmuştur. Normal hücre siklusunda G1 fazında DNA sentezi başlamadan hemen önce PCNA en üst düzeye ulaşır. DNA replikasyonu ve hasar oluştuğunda tamirin yapılmasından sorumludur. Meme kanserlerinde PCNA düzeyinin yükselmesi prognozu tahminde kullanılabileceğini düşündürmüştür (10,18,19). Çalışmamızda PCNA nın diğer proliferasyon belirleyicileri ile ilişkisini gösteremedik. Bunun yanı sıra östrojenle zayıf bir bağlantının olduğu ortaya çıkmıştır. p53 bir tümör supresor gendir. Proliferasyon belirleyicileri arasında kabul edilmektedir. Warnberg in çalışmasında (20) p53 ün invazyon göstermeyen duktal karsinomlarda daha yüksek düzeyde olduğu gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda p53 ile tümör grade i arasında orta derecede bir bağlantı ortaya konmuştur. Diğer belirleyicilerle ve aksiller tutulumla ilişkisi gösterilememiştir. Amat ve ark (21) kabul gören bir grade leme sistemi olan SBR-Elston modifikasyonunu kullanarak İDK lu hastalarda grade in neoadjuvan kemoterapiye cevabı tahminde kullanılabilir bir belirleyici olduğunu göstermişlerdir. Opere edilebilir meme karsinomlu hastaların preoperatif alınan meme biopsilerine Nottingham grade leme yöntemi uygulandı. Bu hastalara uygun kemoterapi verildikten sonra alınan biopsilere yeniden grade leme yapıldı ve ilk sonuçlarla karşılaştırıldı. Sonuçta grade-iii tümörler kemoterapiye grade-ii tümörlerden daha iyi cevap verdi. Kemoterapi sonrası tümör grade lerinde bir düşme dikkati çekti. Meme tümörlerinde grade leme tek başına bir prognostik gösterge olduğu gibi, preoperatif biopsilere uygulandığında kemoterapiye cevap hakkında da sağlam bilgiler verir (21). Meme karsinomlarında grade leme yapmak lenf nodu negatif olan hastalarda önem kazanmaktadır. Bu hastalara adjuvan kemoterapi uygulanmalı mıdır? Lenf nodu negatif hastalar kemoterapiden minör fayda görmektedir. Bazı yazarlar lenf nodu negatif meme tümörlü hastaları düşük ve yüksek risk taşıyan olmak üzere iki gruba ayırmaktadır. Düşük risk grubundaki hastalar grade-i skora sahiptir ve 10 yıllık survi bu grupta % 92 dir. Yüksek riskli grup Grade-II ya da III skora sahiptir ve 10 yıllık survi oranı % 72 dir (22). Tuczek ve ark (23) meme karsinomlarında Nottingham grade leme yöntemini kullanmışlardır. 10

Bu yöntemde yer alan tubul formasyonu, mitoz sayısı ve nükleer pleomorfizm ile 18 özellik içeren görüntüleme analizleri arasındaki bağlantı araştırılmıştır. Görüntüleme analizleri nükleus alanı, çapı, şekil indeksi, görünen yoğunluğu gibi parametreler içeriyordu. Bu parametrelerin mitoz sayısı ve nükleer pleomorfizm ile yakından bağlantılı iken; tubul formasyonu ile herhangi bir bağlantı içermediği tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda grade i oluşturan parametreler ayrı ayrı değerlendirilmemiştir. Proliferasyon markerlarından bağımsız ya da sadece bir-ikisi ile ilişkili görünme sebebi buna bağlı olabilir. Tubul formasyonunun agresiviteyi yansıtmama ihtimali gradeleme yönteminin güvenirliliğini azaltmaktadır. Bunun yanı sıra Norveç te yapılan bir çalışmada (24) ortalama nükleus alanının prognostik bir gösterge olmadığı; tümör grade i, aksiller tutulum ve primer tümörün büyüklüğünün survi ile yakından ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Meme karsinomlarının prognozunu belirlemede kullanılan markırlara her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. Genetik ve moleküler çalışmalar artmaktadır. Yapılan incelemeler bir markırın diğerine üstünlüğünü açıkça gösterebilmiş değildir. Bu, çalışmanın yapıldığı bölgedeki insanların genetik yapısına ya da gruptaki vaka sayısının azlığına bağlı olabilir. Nitekim çalışmamızda rastgele seçtiğimiz vakalar içinde grade-iii skora sahip hasta sayısı grade-i ve grade-ii olanlarda daha az sayıda bulunmuştur. Bu durum istatistiksel değerlendirmeyi etkilemiş, olası bağlantıları perdelemiş olabilir. Daha büyük serilerde yapılacak çalışmalar ışık tutucu olabilir. Meme kanserlerindeki markırların çeşitliliği de dikkati çeken bir başka durumdur. Uzun yıllar tek bir markırın diğerlerine üstünlüğü araştırılmıştır. Bunun yerine birden çok parametrenin ifade ettiklerinin değerlendirilmesi daha yerinde olacaktır. Kaynaklar 1. Rosai J: Breast. In: Ackerman s Surgical Pathology. 1996, 8. ed. Vol: 2. Chapter: 20, 1623-6. 2. Clayton F. Pathological correlates of prognosis in lymph node-negative infiltrating ductal carcinomas: Mitotic count is the best single indicator. Cancer 1991;68:1309-17. 3. Aranda I F, Laforga B J. Cellular proliferation in breast ductal infiltrating carcinoma. Pathol Res Pract 1997;193:683-8. 4. Donhuijsen K, Schmidt U, Hirche H. Changes in mitotic rate and cycle fractions caused by delayed fixation. Hum Pathol 1990;21:709-14. 5. Verhoeven D, Bourgeois N, Derde MP. Comparison of cell growth in different parts of breast cancers. Histopathology 1990;17:505-9. 6. Jensen R A, Page DL, Dupont WD, Rogers LW: Benign disorders and disease of the breast. 1989, Biliere Tindall, London. 7. Bottini A, Berruti A, Bersiga A, Brizi MP, Bruzzi P, Aguggini S. Relationship between tumour shrinkage and reduction Ki- 67 expression after primary chemotherapy in human breast cancer. Br J Cancer 2001;19:1106-12. 8. Shoker BS, Jarvis C, Clarke RB, Anderson E, Munro C, Davies MP. Abnormal regulation of the estrojen reseptor in benign breast lesions. J Clin Pathol 2000; 53:778-83. 9. Ringberg A, Anagnostaki L, Anderson H, Idvall I, Ferno M. Cell biological factors in ductal cacinoma in situ (DCIS) of the breast- relationship to ipsilateral local recurrence and histopathological characteristics. Eur J Cancer 2001;37:1514-22. 10. Horita K, Yamaguchi A, Hirose K, Ishida M, Noriki S, Imamura Y, et al. Prognostic factors affecting disease-free survival rate following surgical resection of primary breast cancer. Eur J Histochem 2001;45:73-84. 11. Aziz SA, Pervez S, Khan S, Kayani N, Azam SI, Rahbar MH. Case control study of prognostic markers and disease outcome in inflammatory carcinoma breast: A unique clinical experience. Breast J 2001;7:398-404. 12. Jarvinen TA, Tanner M, Rantanen V, Barlund M, Borg A, Greinman S. Amplification and deletion of topoisomerase IIa associate with ErbB-2 amplification and affect sensitivity to topoisomerase II inhibitor doxorubicin in breast cancer. Am J Pathol 2000;156:839-47. 13. Bezwoda WR. C-erb-B2 expression to treatment in metastatic breast cancer. Med Oncol. 2000;17:22-8. 14. Soslow RA, Carlson DL, Horenstein MG, Osborne MP. A comparison of cell cycle markers in well differentiated lobular and ductal carcinomas. Breast Cancer Res Treat 2000;61:161-70. 15. Birner P, Oberhuber G, Stani J. Evaluation of the United States food and drug administration- approved scoring and test system of HER-2 protein expression in breast cancer. Clin Cancer Res 7:2001:669-75. 16. Fitzgibbons ER, Page DL, Weaver D, Thor AD, Allred DC, Clark GM. Prognostic factors in breast cancer. College of American Pathologists Concensus Statement 1999. Arch Pathol Lab Med 124:2000:66-78. 17. Silva JM, Gonzales R, Provencio M, Dominguez G, Garcia JM, Gallego I, et al. Loss of heterozygosity in BRCA1 and BRCA2 markers and high grade malignancy in breast cancer. Breast Cancer Res Treat 1999;53:9-17. 18. Dutta A, Chandra R, Leiter LM, Lester S. Cyclins as markers of tumour proliferation: Immunohistochemical studies in breast cancers. Proc Natl Acad Sci 1995;92:5386-90. 19. Kato T, Kimura T, Takami N, Miyakawa R, Tanaka S. New prognostic factors associated with long-term survival in nodenegative breast cancer patients. Breast Cancer 1999; 6:370-7. 11

20. Warnberg F, Nordgren H, Bergkvist L, Holmberg L. Tumour markers in breast carcinoma correlate with grade rather than with invasiveness. British J Cancer 2001:85,869-74. 21. Amat S, Penault-Llorca F, Cure H. Scarff- Bloom- Richardson (SBR) grading: A pleiotropic marker of chemosensitivity in invasive ductal breast carcinomas treated by neoadjuvant chemotherapy. Int J Oncology 2002;20: 791-6,. 22. Raabe N, Schistad O, Sauer T, Bofin A. Prognosis of radically operated breast carcinoma patients. APMIS 1997;105:363-70. 23. Tuczek HV, Fritz P, Schwarzmann P. Breast carcinoma: Correlations between visual diagnostic criteria for histologic grading and features of image analysis. Analyt Quant Cytol Histol 1996;18:481-93. 24. Smith B F, Zappi E M. Relationships between image cytometric DNA index, proliferation fraction and multipoidy and conventional nuclear grade in breast carcinoma. Modern Pathology 1993;6:606-11. 12