Kedi ve Köpeklerde Paraneoplastik Hiperkalsemi



Benzer belgeler
Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Ca; Ca+2; Serum calcium; Ca++; Calcium blood test:

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ZORUNLU DERSLERİ. Yüksek Lisans. Kodu Dersin Adı: Kredisi / AKTS Öğretim Üyesi

İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

[embeddoc url= /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ]

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Endokrinoloji BD Olgu Sunumu 17 Ekim 2017 Salı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

PRİMER HİPERPARATİROİDİ DE AYIRICI TANI

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır.

Kalsiyum Metabolizması. Dr M. Emin kavasoğlu Akdeniz Üniversitesi Acil Tıp Anabilimdalı PARATHORMON (PTH)

HİPERKALSEMİ. Dr. Adnan YILMAZ. kları ve Göğüs s Cerrahisi E.A. Hastanesi

Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi;

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

MULTİVİTAMİN PREPARATI KULLANIMINA İKİNCİL GELİŞEN D VİTAMİNİ İNTOKSİKASYONU: 3 OLGU SUNUMU

2013 NİSAN TUS DAHİLİYE SORULARI

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

ACTH (Synacten) STİMÜLASYON TESTİ

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği Ekim Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla AMAÇ

13/11/2018 Salı UZMANLA KLİNİK- POLKLİNİK VİZİTİ. 14/11/2018 Çarşamba POLKLİNİK VİZİTİ. Hekimin Hukuki Sorumlulukları Av. Sevim Ülkümen Çanak

İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

08/02/2019 Pazartesi 06/02/2019. Cuma 08: 30 10: 00 UZMANLA KLİNİK- POLKLİNİK VİZİTİ. Çarşamba UZMANLA KLİNİK- POLKLİNİK VİZİTİ

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

KALSİYOTROPİK İLAÇLAR

TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

İÇ HASTALIKLARI. 2.GÜN Üriner sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK Üriner sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK

UYGUNSUZ ADH SENDROMU

ASİD BAZ DENGESİ. Prof Dr Salim Çalışkan

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR, Doç. Dr. Selman ÜNVERDİ, Yrd. Doç. Dr.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

10/04/ /04/2019 Pazartesi. Çarşamba

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Arş.Gör.Dr. Ahmet UZUNDURUKAN

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

Asit Baz Dengesi Hedefler

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

İÇ HASTALIKLARI. Dahili Nörolojik semiyoloji ve endokrinolojik hastaya yaklaşım-tiroid muayenesi

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI.

DETAYLI KADIN CHECK- UP

ONKOLOJİK ACİLLER. Dr. Umut Kefeli Kocaeli Üniversitesi İç Hastalıkları ABD. VII. İstanbul Dahiliye Klinikleri Buluşması

Sıvı-Elektrolit ve Asit Baz Denge Farmakolojisi

İshallerin En Yaygın 6 Nedeni

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count

ACİL CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN ENDOKRİN PATOLOJİLER: ERKEN TANI & HIZLI TEDAVİ

İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN TOTAL TİROİDEKTOMİ SONRASI HİPOKALSEMİ RİSKİ ÜZERİNE ETKİSİ

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

DÖNEM III DERS KURULU 4 GASTROİNTESTİNAL SİSTEM VE ENDOKRİN SİSTEM. DÖNEM III KOORDİNATÖRÜ Prof. Dr. Kamil Hakan DOĞAN

2. MUĞLA MULTİDİSİPLİNER ONKOLOJİK ARAŞTIRMALAR SEMPOZYUMU. ""Her Yönü ile Kanserde Tartışmalı Konular"" (MORE 2018) 05 Ekim 2018 CUMA

MENOPOZ. Menopoz nedir?

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI.

Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Liv Hospital-İSTANBUL İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi 17 Aralık

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

HEMODİYALİZ HASTALARINDA 25-OH-D VİTAMİNİ. Dr. Ebru Aşıcıoğlu

Magnezyum, Klor, Fosfor Metabolizması ve bozuklukları

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM III EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI. Endokrin ve Metabolizma Hastalıkları Ders Kurulu

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Prostat kanserine karşı erken teşhis için

Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu;

24 Ekim 2014/Antalya 1

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

SODYUM (Na + ) SODYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI HİPONATREMİ HİPONATREMİ. Plazma Na + : meq/l,

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

PARATİROİD BEZİ HASTALIKLARI FİZYOPATOLOJİSİ

Adrenal yetmezlik var mı? Kortikosteroid verelim mi? Prof.Dr.Bilgin CÖMERT Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım BD

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

SİSTİNOZİS KAYIT SİSTEMİ VERİ ALANLARI (*) ile belirtilen alanların doldurulması zorunludur. Hasta Demografik Bilgileri

İntradiyalitik Sıvı Elektrolit Bozuklukları

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Vitamin D Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan AÜEF Farmakognozi ABD

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem III - 5. Ders Kurulu. Gastrointestinal Sistem. Eğitim Programı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda;

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

Transkript:

Kedi ve Köpeklerde Paraneoplastik Hiperkalsemi Lora KOENHEMSI 1*, Remzi GÖNÜL 1, M. Erman OR 1 1 İstanbul Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye Özet: Paraneoplastik sendromlar tümörün uzağında, indirekt etkilere bağlı olarak şekillenirler. Paraneoplastik hiperkalsemi kedi ve köpeklerde çok sık karşımıza çıkar. Anoreksi, kas zayıflığı, depresyon, poliüri ve polidipsi en sık gözlemlenen klinik semptomlarıdır. Tümor hiperkalsemisi teşhisi anamnez, fiziksel muayene ve kan testlerine dayandırılarak konulur. Diürez, ilaç ve sıvı tedavileri sağaltımın temelidir. Altta yatan tümörün iyileştirilmesi sonucunda birçok hastanın yaşam kalitesini olumlu yönde etkiler. Anahtar kelimeler: Paraneoplastik sendrom, hiperkalsemi, kedi, köpek. Paraneoplastic Hypercalcemia Abstract: Paraneoplastic syndromes (PNS) occur in the body due to the indirect effects of neoplasia. Paraneoplastic hypercalcemia is mostly seen in cats and dogs with tumour. Anorexia, muscular weakness, depression, polydipsia, and polyuria were the most frequently observed clinical signs and physical findings. The diagnosis of hypercalcemia of malignancy depends on history, physical examination and blood tests. Diuresis, drug and fluid therapy were the mainstream of the threapy. Most patients have a good quality of life with the remission of the underlying tumour. Keywords: Paraneoplastic sendrom, hypercalcemia, cat, dog. Giriş Paraneoplastik sendromlar, primer veya metastatik tümörlerin hormonal yapılar aracılığı ile primer odaktan uzakta semptom ve bulgu oluşturmasıdır (Bergman, 2007; MacEwen ve Siegel, 1977; Weller ve ark., 2008). Genelde paraneoplastik sendromlar köken aldığı tümöre paralel olarak seyretmektedirler. Tümör yok edildiği zaman paraneoplastik sendrom da ortadan kalkmaktadır (Bergman, 2007; Vail, 2009). Ayrıca paraneoplastik sendromlar genelde tümörün ilk belirtisi olabilmekte ve erken tanıda yardımcı olabilmektedir. Hatta bazen bir tümör tipinin ne olduğu ile ilgili ipucu bile verebilmektedir (Aydın ve ark., 2011; Finora, 2003). Paraneoplastik sendromlar tümörlerin tekrardan oluşup oluşmayacağının takip edilmesinde de yardımcı olabilmektedir (Vail, 2009). Bazı vakalarda bu sendromlar sonucunda oluşan klinik semptomlar tümörün kendisinden daha fazla zarara neden olmaktadır (Kleiter ve ark., 2001). Bu sendromların tedavi edilmesi primer hastalığın düzeltilmesine yardımcı olmaktadır (Vail, 2009). Paraneoplastik sendromlar kendi aralarında gastrointestinal, endokrinolojik, hematolojik, kutanöz, renal, nörolojik ya da diğer olmak üzere yedi ana grupta toplanmaktadırlar (Aydın ve ark., 2011). Hiperkalsemi, kedi ve köpeklerde nadir olarak görülmesine rağmen klinik açıdan önemli bir elektrolit bozukluğudur. Normal serum Ca değeri köpeklerde 7-12mg/dl, kedilerde ise 8-11 mg/dl dir. Bu değerin üstüne çıkan hayvanlar hiperkalsemik olarak değerlendirilmektedir (Finora, 2003; Savary ve ark., 2000; Vasilopulos ve Mackin, 2003). Eğer serum Ca değeri 18 mg/dl nin üstüne çıkarsa hayvan kritik bir biçimde hasta olarak kabul edilir (Schenk ve Chew, 2008). Hayvanlarda hiperkalsemi genelde vitamin D intoksikasyonlarında, sistemik mikoz gibi granülomatöz hastalıklarda, primer hipertrodizmde, akut veya kronik böbrek yetmezliğinde, osteomyelitiste, hiperalbuminemide, hipoadrenokortikozimde ve tümörle ilişkili durumlarda şekillenmektedir (Bergman, 2007; Finora, 2003; Schenk ve Chew, 2008). Savary ve ark. ın kedilerde 2000 yılında yaptıkları retrospektif bir çalışmaya göre hiperkalseminin en önemli sebeplerinin renal hastalıklar, ürolitiazis ve tümörel durumlar olduğunu saptanmışlardır. Aynı araştırıcılar çeşitli hastalıklarda şekillenen yüksek kalsiyum seviyeleri kendi aralarında karşılaştırıldığı zaman tümörel vakalarda diğerlerine oranla daha artmış olduğu bulunmuştur. Hiperkalseminin kedilerdeki önemli nedenlerinden bir taneside idiopatik hiperkalsemidir (Schenk ve Chew, 2008). Birçok hastalığın sonucunda oluşmasına rağmen, hiperkalsemili köpeklerin 2/3 ünde ve kedilerin 1/3 ünde tümör teşhis edilmiştir (Bergman, 2007; Finora, 2003).

İnsanlarda göğüs kanseri, squamöz hücre ve renal hücre karsinomları, T-hücresi lökemisi /lenfoması (insan T-hücresi lökemisi virus tip 1 enfeksiyonu ile alakalı) ve multiple myeloma gibi çeşitli tümör tipleri sonucunda hiperkalsemi şekillenmektedir. Köpeklerde ise en çok malignant lenfosarkoma (genelde T-hücresi orjinli) ve anal keselerin apokrin bez adenokarsinomlarınde kalsiyum seviyesi yükselmektedir (Anderson ve ark., 1999; Aydın ve ark., 2011; Bergman, 2007; Finora, 2003; Kleiter ve ark., 2001). Bu yükselme apokrin bez adenokarisnomuna sahip köpeklerin %80-90 nında gözlenirken, lenfosarkomalı köpeklerde %20-30 seviyesindedir. Hiperkalsemiye neden olan diğer tümör çeşitleri ise; çeşitli karsinomlar (meme bezleri, akciğer, tiroid, pankreas, deri, burun ve adrenal medulla), malignant melonoma, timoma, testiküler interstitial hücre tümörleri, fibrosarkomalar ve çeşitli hematolojik tümörlerdir. Kedilerde en sık lenfoproliferatif bozukluklarda, squamoz hücre karsinomu (özellikle kafa ve boyun bölgesini etkileyenlerde) ve multiple myelomada karşılaşılmaktadır (Bolliger ve ark., 2002; Vasilopulos ve Mackin, 2003). Bu derlemede; küçük hayvanlarda çok sık gözlenen endrokrinolojik paraneoplastik sendromlardan olan tümör hiperkalsemisinin erken tanısı, patogenezi ve sağaltımının açıklanması amaçlanmıştır. Patofizyoloji: Tümörlere bağlı olarak oluşan hiperkalsemi üç farklı patofizyolojik mekanizma sonucunda oluşmaktadır (MacEwen ve Siegel, 1977; Vasilopulos ve Mackin, 2003). Bunlar; a) Tümöre uzak bölgelerde etkilerin meydana gelmesini sağlayan ve tümörler tarafından üretilen kandaki faktörler sonucunda şekillenmesi b) Katı tümörlerin kemiklere metastazı c) Hemapoetik kemik iliği tümörleri Tümöre uzak bölgelerde etkilerin meydana gelmesine tümörün humoral hiperkalsemisi (THH) denilmektedir. Kemik ve kemik iliği metastazları sonucunda hiperkalsemi tümörün yakınında bulunan kemik üzerindeki lokal osteolitik etkileri sonucunda oluşurken, THH de ise tümörün humoral etkileri sonucunda şekillenmektedir ve bu durum paraneoplastik sendromlara çok iyi bir örnektir (Vasilopulos ve Mackin, 2003). İnsanlarda daha çok epitelyal tümörler şekillendiğinden dolayı daha çok kemik metastazları ile şekillenen hiperkalsemilere rastlanmaktadır (Vail, 2009). Tümör tarafından oluşturulan humoral faktörler; osteokalstik kemik rezorbsiyonunu artırır ve/veya renal kalsiyum geri emilimini artırarak hiperkalsemiye neden olur (Motellon ve ark., 2000). THH nin ana sebebi olarak tümöre bağlı olarak üretilen paratiroid hormonla alakalı protein (PTH-aP) veya osteoklast-uyaran faktörlerin üretilmesi gösterilmektedir (Deftos, 2002; Finora, 2003; Kleiter ve ark., 2001; Vasilopulos ve Mackin, 2003). PTH-aP, paratiroid hormona benzer bir yapıdadır ve aynı biyolojik aktiviteyi göstermektedir. Osteoklastik kemik erimesini uyarabilir ve kalsiyumun renal tubuler geri emilimini artırabilmektedir. Buna ek olarak tümör gelişimi ve/veya farklılaşmasını de etkilediği ve kemik iliği metastazının oluşumuna da neden olabileceği düşünülmektedir (Motellon ve ark., 2000). PTH-aP küçük miktarlarda normal yapıdaki hücreler tarafından üretilmesine rağmen parakrin görevini yapmaktadır. Protein çok hızlı bir şekilde inaktif formuna ayrılır ve böbrekler tarafından vücuttan atılır. Böbrek yetmezliğine sahip köpeklerde inaktif PTH-aP seviyeleri yükselmiştir fakat ölçülebilir aktif formları sadece malignant tümörlere sahip köpeklerde bulunur (Anderson ve ark., 1999). THH de önemli bir başka mediatörde 1,25- (OH) 2 D 3 veya diğer aktif vitamin D analoglarıdır. Lenfomalı köpeklerin büyük bir kısmında dolaşımdaki 1,25-(OH) 2 D 3 seviyelerinin yüksek olduğu bulunmuştur. Bunun bir kısmı endirekt olarak PTH-aP yükselmesi ile oluşmasına rağmen bir kısmı da direkt olarak tümöre bağlı üretilmesiyle oluşmaktadır (Vail, 2009). 1,25- (OH) 2 D 3 osteoklastik kemik rezorbsiyonunu ve kalsiyumun intestinal abzorbsiyonunu artırarak hiperkalsemiye neden olur (Stewart, 2005). Diğer humoral faktörler ise interlökin (IL) 1 ve 6, tümör nekroze edici faktör (TNF)-α, dönüştürücü büyüme faktörü (TFGs) α ve β, prostoglandinler (özellikle PGE 2 ), kalsitriol ve D vitamininin dönüşmesidir (Deftos, 2002; Kleiter ve ark., 2001; Motellon ve ark., 2000). Bunlardan TFG-α ve β, tümör veya bağışıklık sistemi hücrelerinden PTHaP nin üretiminin uyarılmasına neden olarak etkir (Deftos, 2002). Klinik Semptomlar: Hiperkalseminin semptomları ekstraselüler kalsiyumun beyin, periferal sinirler, viseral düz kaslar, kalp kası ve böbrek gibi birçok dokunun fonksiyonu üzerindeki etkisi ile alakalıdır (Deftos, 2002). Primer tümöre bağlı olan vakalarda şekillenen klinik semptomlar tümörün yerine ve büyüklüğüne göre değişiklik göstermektedir. Tümöre bağlı hiperkalsemide en sık bildirilen klinik semptomlar ve alakalı oldukları sistemleri, inatçı polidipsi ile beraber seyreden poliüri (renal kaynaklı), kas zayıflığı, letarji, depresyon ve tremorlar (nöromuskuler kaynaklı), anoreksi,

kusma ve kabızlık (sindirim sistemi kaynaklı) dır. Daha nadir görülen ise sekonder olarak şekillenen myokardiyumun distrofik kalsifikasyonu sonucu oluşan aritmiler (kardiovasküler sistem kaynaklı) dir (MacEwen ve Siegel, 1977; Schenk ve Chew, 2008; Vasilopulos ve Mackin, 2003a, Weller ve ark., 2008). Savary ve ark. nın (2000) hiperkalsemili kedilerde yapmış oldukları retrospektif çalışmada en sık gözlenen semptomun letarji ve anoreksi olduğunu bildirmişlerdir. Daha sonra bunu sırasıyla sindirim sistemi, üriner ve sinir sistemine ait semptomların takip ettiği saptanmıştır. Tümöre bağlı hiperkalsemi gelişen kedilerde poliüri/polidpsi gibi üriner sistemle bağlantı semptomlara rastlanılmamıştır. Yapılan bu çalışmaya göre klinik semptomlarla hiperkalseminin şiddeti arasında bir bağlantı bulunmadığı bildirilmiştir (Savary ve ark., 2000). Hiperkalseminin böbrekler üzerindeki etkileri çok önemlidir. Hiperkalseminin erken dönemlerinde; sekonder polidipsiyle poliüri ve hipostenuriye neden olan idrar konsantre etme kapasitesinde bozukluğa yol açarak renal tubullerin yapısını bozar. Bu durum ilk başlarda geçici olmasına rağmen, hiperkalsemi tedavi edilmezse kalıcı hale gelir. Hatta zamanla metastazik renal kalsifikasyonlar bile oluşabilmektedir. Hiperkalseminin renal etkileri sonucunda; dehidrasyon ve hipovolemi oluşabilir. Bu durum da hipovolemiye bağlı pre-renal yetmezliğin şekillenmesine neden olur ve var olan renal yetmezliğin şiddetinin artmasına yol açar (Deftos, 2002; MacEwen ve Siegel, 1977; Morris ve Dobson, 2001). Teşhis: Teşhise giderken genelde anamnez, fiziksel muayene ve serum biyokimyası yeterli olmaktadır. Daha komplike vakalarda tanısal görüntüleme metotları ve çeşitli organların biyopsileri kullanılabilmektedir (Aydın ve ark., 2011; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Bütün bu yöntemlerin kullanılabilmesine rağmen köpeklerin %2.5 unda ve kedilerin %12.5 unda hiperkalseminin nedeni ile ilgili bir tanı konulamamaktadır (Savary ve ark. 2000). Hiperkalseminin ayrıcı tanısı; THH, primer hiperparatrodizm, hipoadrenokortikoizm, vitamin D zehirlenmesi, böbreğe veya beslenmeye bağlı sekonder hiperparatroidizm, granülomatöz hastalıklar ve birçok kemik hastalığını içermektedir. Ayrıca genç hayvanlarda büyümeye bağlı olarak orta dereceli hiperkalseminin de görülebileceği akılda tutulmalıdır (Vail, 2009). Hiperkalsemi teşhisini koymak için öncelikle kan Ca değerinin ölçülmesi gerekmektedir. Kan tahlilini hayvan aç karnınayken yapmak ve kan Ca değerini yüksektebileceği için lipemi, hiperalbuminemi, asidoz veya hemoliz oluşmamasına dikkat etmek önemlidir (Schenk ve Chew, 2008; Vail, 2009; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Hiperkalsemi belirlendikten sonra ica (iyonize kalsiyum) değerinin de ölçülmesi önem taşır. Çünkü bu form biyolojik olarak aktif halde bulunan Ca formunu daha iyi yansıtır ve hücresel reseptör ve enzimlerle bağlantıya girer. Ayrıca bu değer renal hastalıklarla tümörel hastalıkların ayrımını yapmakta da kullanılabilir. Genelde tümörel vakalarda yüksek olan ica renal hastalıklarda normal sınırlarda veya düşük seviyelerde ölçülebilir (Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Sağlıklı köpeklerde ica değeri kan Ca değerinin %55 i kadardır. Fakat hasta hayvanlarda birçok faktör bu oranı etkilediği için bu doğru olarak belirlenemez. Kalsiyum dengesini belirlemede ica umun ölçülmesi en iyi yöntem olmasına rağmen, örneklerin kan gazı ölçümlerinde olduğu gibi anaerobik olarak temin edilmesi önemlidir. Çünkü ph, sıcaklık ve CO 2 ica seviyesini değiştirmektedir (Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Ayrıca Grosenbaugh ve ark. (1998) yaptıkları çalışmada taşınabilir cihazların bu değeri yanlış ölçtüğünü ve bu nedenle referans laboratuarlarda bu ölçümlerin yapılması gerektiğini bildirmişlerdir. Hastalığın şiddetinin artması da ica nın etkileyen faktörlerden biridir. Örneğin köpek lenfomasındaki şiddetli vakalarda hem Ca hem de ica değeri birbiri ile orantılı bir biçimde yükselirken, ılımlı seyreden vakalarda Ca değeri normal olabilir ve eğer ica değerine bakılmazsa hastalık gözden kaçabilir. Kedilerde ise orta dereceli bir korrelasyon mevcuttur (Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Hiperkalsemili hastaların büyük bir çoğunluğunda hipofosfatemi de şekillenmektedir. Bu durum daha sonra hiperkalseminin tedavisinde sorunlar yaşanmasına neden olması açısından önemlidir. Bu durumun sebepleri arasında; iştahın azalması, serum tedavisi, loop diüretiklerin kullanımı, PTH-aP nin fosfaturik etkileri, hiperklaseminin kendisinin etkileri sayılabilir (Stewart, 2005). Kedi ve köpeklerde tümöre bağlı hiperkalsemilerde; PTH değeri tipik olarak normalin altında olmasına rağmen PTH-aP artmaktadır (Aydın ve ark., 2011; Bolliger ve ark., 2002; Morrow ve Volmer, 2002). Bolliger ve ark. (2002) çeşitli tümörlere sahip 7 kedi üzerinde yaptıkları çalışmada bunlardan altısında da PTH-aP seviyesinin yükseldiğini bulmuşlardır (Bolliger ve ark., 2002). Bu tahlillerin dezavantajı her yerde yapılamaması, sonuçların çıkmasının çok uzun zaman alması ve çok yüksek maliyetlerle

bakılmasıdır (Morrow ve Volmer, 2002; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Teşhis bazen de tedaviden alınan yanıta göre de yapılabilmektedir. Tümöre bağlı hiperkalsemi de glikokortikoid ve L-asparaginase kullanımından sonra Ca ve ica değerleri normal sınırlar altına iner. Bu durum L-asparaginase kullanılan hastalarda daha spesifik olarak gözlenir. Çünkü kortikosteroidler, vitamin D zehirlenmesi, hipoadrenokortikoizm, granulomatöz hastalıklar, lenfosarkoma ve multiple myeloma gibi hastalıkların sonucunda da oluşan hiperkalsemileri de hastalıkla birlikte tedavi edebilmektedir (Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Tedavi: Tümöre bağlı hiperkalsemilerin tedavisi özel ve destekleyici tedavi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Özel tedavinin içinde altta yatan tümörlerin tedavisi bulunmaktadır. Hayvandaki tümör alındığında veya ilaçlarla tedavi edildiği zaman Ca değeri normal sınırlar içine düşmektedir (MacEwen ve Siegel, 1977). Destek tedavisinin içinde ise esas tümörün tedavisi yapılana kadarki süre içerisinde artmış Ca değerini düşürmeye yönelik olarak yapılan tedaviler yer almaktadır (MacEwen ve Siegel, 1977; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Bu tedaviler yapıldıktan sonra kalsiyuma bağlı olarak şekillenen semptomlar düzelir (Deftos, 2002). Sıvı Tedavisi: Teşhisten sonra ilk olarak uygulanacak olan tedavinin temel taşını oluşturmaktadır. Intravenöz olarak sıvı verilerek dehidrasyon düzeltilmektedir ve diürez artırılmaktadır. Böylece hemokonsantrasyon düzetilmekte ve kalsiyumun atılımı sağlanmaktadır. Bu amaçla izotonik (%0.9 NaCl) serumu kullanılabilir. Çünkü içinde Ca bulundurmamaktadır. Ayrıca laktat içermemesi bir diğer avantajıdır. Çünkü laktatlı ringer solüsyonlarının verilmesi lenfosarkomalı köpeklerde hiperlaktatemiyi artırmaktadır (Deftos, 2002; MacEwen ve Siegel, 1977; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Diüretikler: Diüretikler, rehidrasyon sağlandıktan sonra veya rehidrasyon sağlanmasına rağmen THH de düzelme olmadığı durumlarda kullanılabilir. Bu amaçla kullanılan loop diüretikleri (furasemide), Ca iyonlarının renal tubullerden geri emilimini azaltılırken yükselen Henle kulbundaki aktif klorid geri emilimini inhibe ederek kalsiürezi artırmaktadır. Thiazide kullanımı ise kontraendikedir çünkü, Ca iyonlarının renal tubulerden geri emilimini artırmaktadırlar (Aydın ve ark., 2011; MacEwen ve Siegel, 1977; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Glikokortikoidler: THH ye bağlı hiperkalsemi teşhisi konulduktan sonra glikokortikoidlerin kullanımı çok etkilidir. Glikokortikoidler malignant lenfositlere sitotoksiktirler. Ca un bağırsaklardan emilimini, kemiklerden rezorpsiyonunu azaltmakta ve böbreklerden Ca atılımını artırmaktadırlar (Aydın ve ark., 2011; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Yalnız kortikosteroidleri kullanırken renal yetmezlik oluşturabileceği için dikkatli olmak gerekmektedir (MacEwen ve Siegel, 1977). Ek Tedaviler: İnatçı hiperkalsemi durumlarında kalsitonin, bifosfonat ve sodyum bikarbonat gibi ilaçlar kullanılabilir. Kalsitonin kalsiürezi artırır ve kemiklerdeki Ca rezorbsiyonunu azaltmaktadır. Fakat pahalı olması, çok sık aralıklarla kullanılmasının gerekmesi ve tedaviye alınan sonuçların değişken olması nedeniyle çok nadir olarak tercih edilmektedir. Bifosfonatların kullanılmaya başlandıktan sonra kalsitonin daha az tercih edilmeye başlanmıştır. Bifosfonatlar kemiklerdeki hidroksiapatite bağlanırlar ve osteoklastik aktivitenin azalmasına neden olurlar. Veteriner hekimlik alanında pamidronate en sık kullanan bifosfonatlardır (Pecherstorfer ve ark., 2003; Vail, 2009; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Bifosfanatların en önemli yan etkileri böbrekler üzerindedir. Fakat yapılan çalışmalarda bu etkilerin pamidronate kullanıldığı zaman daha az görüldüğü bildirilmiştir (Pecherstorfer ve ark., 2003; Stewart, 2005). Sodyum bikarbonat ise metabolik asidozu düzelterek veya hafif metabolik alkaloz oluşturarak hiperkalemiyi düzeltmektedir. Böylece ica un proteine bağlı tipine dönüştürülmesi sağlanmaktadır. Buna ek olarak ica ile sodyum bikarbonat birleşerek Ca bikarbonat oluşturarak ica konsantrasyonunu düşürmektedir. Şiddetli hiperkalsemide kullanıldığı zaman ise morbidite ve mortaliteyi etkileyen yumuşak doku kalsifikasyonuna neden olabilir. Bu nedenle dikkatli bir biçimde kullanılması önerilmektedir (Vail, 2009; Vasilopulos ve Mackin, 2003b). Sonuç Sonuç olarak; hiperkalsemi çok sık tümörlü hastalarda karşımıza çıkmaktadır. Genelde paraneoplastik hiperkalsemi tümörün varlığını gösteren ilk semptomlardan biri olması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca tümörün hayvan üzerindeki etkilerini artırabilmekte ve hayvanın

durumunu daha kötü bir hale sokup, prognozu negatif yönde etkileyebilmektedir. Böylece tedaviyi de güçleştirmektedir. Bu nedenle paraneoplastik sendromların erken tanısı, patogenezlerinin anlaşılması ve nasıl tedavi edileceğinin bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Kaynaklar Anderson GM, Lane I, Fischer J, Lopez A, 1999: Hypercalcemia and parathyroid hormonerelated protein in a dog with undifferentiated nasal carcinoma. Canadian Veterinary Journal, 40, 341-342. Aydın D, Erdikmen DO, Ülgen S, Demirutku A, Durmuş D, 2011: Kedi ve köpeklerde paraneoplastik sendromlar. Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 8 (2), 127-137. Bergman JP, 2007: Paraneoplastic syndromes. Withrow, S.J., Vail, D.M. eds. Withrow & MacEwen s Small Animal Clinical Oncology Fourth Edition. Missouri: Saunders, pp. 77-95. Bolliger AP, Graham PA, Richard V, Rosol TJ, Nachreiner RF, Refsel KR, 2002: Detection of parathyroid hormone-related protein in cats with humoral hypercalcemia of malignancy. Veterinary Clinical Pathology, 31, 3-8. Deftos LJ, 2002: Hypercalcemia in malignant and inflammatory diseases. Endocrinology and Metobolism Clinics of North America, 31, 141-158. Finora K, 2003: Common paraneoplastic syndromes. Clinical Techniques in Small Animal Practice, 18 (2), 123-126. Grosenbaugh DA, Gadawski JE, Muir WW, 1998: Evaluation of a portable clinical analyzer in a veterinary hospital setting. Journal of the American Veterinary Medical Association, 213 (5), 691-694. Kleiter M, Hirt R, Kırtz G, Day MJ, 2001: Hypercalcaemia associated with chronic lymphoctic leukaemia in a giant schnauzer. Australian Veterinary Journal, 79 (5), 335-338. MacEwen EG, Siegel SD, 1977: Hypercalcemia: A paraneoplastic disease. The Veterinary Clinics of North America, 7 (1), 187-194. Marrow CK, Volmer PA, 2002: Hypercalcemia, hyperphosphatemia, and soft tissue mineralization. Compendium, 24 (5), 380-388. Morris J, Dobson J, 2001: Diagnosis and staging. Small Animal Oncology. London: Blackwell Science, pp. 15-31. Motellon JL, Javier Jimenez F, de Miguel F, Jaras MJ, D iaz A, Hurtado J, Esbrit P, 2000: Relationship of plasma bone cytokines with hypercalcemia in cancer patients. Clinica Chimaca Acta, 302, 59-68. Pecherstorfer M, Brenner K, Zofer N, 2003: Current management strategies for hypercalcemia. Treatments in Endocrinogy, 2(4), 273-292. Savary KC, Price GS, Vaden SL, 2000: Hypercalcemia in cats: a retrospective study of 71 cases (1991-1997). Journal of Veterinary Internal Medicine, 14, 184-189. Schenck PA, Chew DJ, 2008: Hypercalcemia: A quick reference. Veterinary Clinics Small Animal Practice, 38, 449-453. Stewart A, 2005: Hypercalcemia associated with cancer. Vail DM, 2009: Paraneoplastic Hypercalcemia. Bonagura, J.D., Twedt, D.C. eds. Kırk s Current Veterinary Therapy XIV. Missouri: Saunders, pp. 343-347. Vasilopulos RJ, Mackin A, 2003a: Humoral hypercalcemia of malignancy: pathophysiology and clinical signs. Compendium, 25(2), 122-128. Vasilopulos RJ, Mackin A, 2003b: Humoral hypercalcemia of malignancy: diagnosis and treatment. Compendium, 25(2), 129-136. Weller RE, Holmberg CA, Theilen GH, Madewell BR, 2008: Canine lymphosarcoma and hypercalcemia: clinical, laboratory and pathologic evaluation of twenty-four cases. Journal of Small Animal Practice, 23 (10), 649-658. *Yazışma Adresi: Lora KOENHEMSI İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, 34320, Avcılar, İstanbul e-posta: lomekoh@istanbul.edu.tr