Serebral Rüptüre Olmamış Sakküler Anevrizmalar ve Tedavi Protokolü



Benzer belgeler
Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

Middle Cerebral Artery (MCA) Aneurysms in Multiple Intracranial Aneurysms

ARTERİYEL DİSSEKSİYON: TANI, MEDİKAL ve ENDOVASKÜLER TEDAVİ

Ölümcül Santral Sinir Sistemi Hastalıkları I epidural, subdural, intraparankimal kanamalar

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD

Sunum planı. Kranyal ve spinal vasküler hastalıklarda radyocerrahi. Radyasyonun damarlar üzerindeki etkileri. Radyasyonun damarlar üzerindeki etkileri

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

Asendan AORT ANEVRİZMASI

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

ntrakranial Dev Anevrizmalar: ki Olgu Sunumu

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir.

Temel Nöroşirürji Kursları Dönem 4, 3. Kurs Mart 2018, Altınyunus Hotel, Çeşme, İzmir

Sak Olmaksızın İntraventriküler Kanama ile Prezente Olan Rüptüre Anterior Komminikan Anevrizması: Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi

Kavernöz Sinüs Vasküler Lezyonlar nda Endovasküler Tedavi

Karotis ve Serebrovasküler Girişimlerde Komplikasyonlar ve Önlenmesi. Doç Dr Mehmet Ergelen

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 2. Sorular

METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG)

İzole Bilateral İliak Anevrizmanın Cerrahi Tedavisi Surgical Management of Isolated Bilateral Iliac Aneurysm Kalp ve Damar Cerahisi

Behçet Hastalığı Son II Yıl Damar Tutulumu ve Tedavisi

Doppler Ultrasonografi: Karotis ve Vertebral Arterler. Dr.S.Süreyya Özbek EÜTF Radyoloji

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

Dural AVF lerde Tedavi. Prof.Dr.Saruhan Çekirge Bayındır Hastanesi Koru Hastaneleri Ankara

KAROTİD VE SEREBRAL BT ANJİOGRAFİ

Beyin Omurlik Damarlarının Cerrahi Tedavisi

İskemik Serebrovasküler Olaylarda Karotis Arterinin Cerrahi Tedavisi Prof. Dr. Ayla Gürel Sayın

Behçet Hastalığında İyatrojenik Sağ İnternal Mamaryan Arter Çalma Sendromu

SEREBRAL ARTERİYOVENÖZ MALFORMASYONLAR VE SINIFLAMALARI. Prof. Dr. Işıl Saatci

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

İçerik. Plak Oluşumu. Plak görüntüleme BT- BTA. Karotis Plağı: patofizyolojiden görüntülemeye. Karotis Plağı Kompozisyonu BT de dansitesine göre

TOS (Toraksın Çıkım Sendromu)

Hipofiz Adenomu ile nsidental Anevrizma Birlikteli i: ki Olgu Sunumu

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

64 KESİT BT İLE KORONER VE TÜM VÜCUT ANJİYOGRAFİ

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5. Beyin ve Sinir Cerrahisi STAJ TANITIM REHBERİ

VUR de VCUG Ne Zaman, Kime?

DİSTAL ANTERİOR SEREBRAL ARTER ANEVRİZMALARI

ÖĞRETĠM YILI KALP DAMAR CERRAHĠ ANABĠLĠM DALI SEMĠNER PROGRAMI

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

Beyin Kan Akımı B.O.S. ve Beyin Metabolizması. Dr Şebnem Gülen

Vertebral Arter Dissekan Anevrizmalar

En iyi yöntem inmeden korunma Risk faktörlerinin belirlenmesi

Kalp Kapak Hastalıkları

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Derleme. Yunus AYDIN 1, İsmail YÜCE 2, Halit ÇAVUŞOĞLU 1. GİRİŞ İnternal karotid arterin (İKA) anterior klinoid çıkıntı sonrasındaki ABSTRACT

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011

Hisar Intercontinental Hospital

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Olgu Sunumu. Cengiz Çokluk, Abdullah Hilmi Marangoz, Kerameddin Aydın. Sinir Sistemi Cerrahisi Derg 4(3): , 2014 doi: /sscd.2014.

SEREBROVASKÜLER HASTALIKLARDA MEKANİK TROMBEKTOMİ DR.MERT ÖZEN PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP A.D.

SVO da Perfüzyon ve Difüzyon MR

Beyin ve Sinir Cerrahisi. (Nöroşirürji)

İnme ve Hipertansiyon. Dr. Bijen Nazlıel GÜTF Nöroloji ABD

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

Patent Duktus Arteriyozus


Türk Nöroşirürji Derneği Temel Nöroşirürji Kursları Dönem 4, 3. Kurs Mart 2018, Altınyunus Hotel, Çeşme, İzmir

Transkateter ASD Kapatılması Komplikasyonlara Yaklaşım. Prof. Dr. Alpay Çeliker Acıbadem Maslak Hastanesi

HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroşirurji Kliniği, İstanbul, Türkiye

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

Genel bilgiler. Behçet Hastalığı & Vasküler bulgular vasculo-behçet Disease. Dr.Mustafa SAÇAR. v 1937 Hulusi Behçet Oral aftöz ülserler Üveit

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Distal Posterior Serebral Arter Anevrizmalar Üç Olgu Sunumu

Kronik Total Oklüzyon Tanım ve Patofizyoloji. Prof.Dr.Deniz Kumbasar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

Hemorajik Transformasyon Reperfüzyon kanaması

Aort Anevrizması ve Aort Diseksiyonu. Dr. Cemil KAVALCI Acil Tıp T p Uzmanı Selimiye DH. EDİRNE

Aort Anevrizmaları. Dr. Nevzat Erdil

ADRENAL KİTLELERK TLELERİNDE DR. FATİH H TUNCA İSTANBUL TIP FAKÜLTES LTESİ GENEL CERRAHİ

Abdominal Aort Anevrizmalarına Genel Bakış Prof. Dr. Ayla Gürel Sayın

Dev Rüptüre İliyak Arter Anevrizmasının Kardiyopulmoner Resusitasyon Eşliğinde Başarılı Cerrahi Onarımı

Gebelik ve Trombositopeni

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN /

1. gün ( ) Girişimsel radyolojide hasta/klinik yönetimi kursu 08:30 09:25 GR'de poliklinik uygulamaları Oturum başkanı 08:30 08:40 GR'de

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

OTOZOMAL DOMİNANT POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI HALİLİBRAHİM ÖZTÜRK DÖNEM

Cengiz Çokluk, Enis KURUOĞLU, Abdullah Hilmi Marangoz, Kerameddin Aydın

Girişimsel radyolojide hasta/klinik yönetimi kursu

MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEMEDE PATENT ANEVRİZMAYI TAKLİT EDEN İNTRAKRANYAL KALSİFİKASYONLAR "Olgu Sunumu"

Nörovasküler Cerrahi Öğretim ve Eğitim Grubu BEYİN ANEVRİZMALARI. Hasta Bilgilendirme Formu

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

VIII. FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013

Tedavi. Tedavi hedefleri;

Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Transkript:

ARŞİV 2003; 12:55 Serebral Rüptüre Olmamış Sakküler Anevrizmalar ve Tedavi Protokolü Prof. Dr. Sebahattin HACIYAKUPOĞLU* Uzm. Dr. Tahsin ERMAN* Uzm. Dr. Mustafa ZEREN** Doç Dr. A. İskender GÖÇER* Yard. Doç. Dr. Metin TUNA* Serebral Rüptüre Olmamış Sakküler Anevrizmalar ve Tedavi Protokolü Rüptüre olmamış anevrizmaların %90 nı subaraknoid hemorajiye neden olan (SAH) bir anevrizma ile birlikte bulunur (multipl anevrizma) veya intrakranial tümör, apse, arterio-venöz malformasyon (AVM) gibi patolojilere eşlik eder ve esas patolojinin tespiti esnasında veya semptomatik anevrizma olgularında tanı amacı ile yapılan tetkikler esnasında ortaya çıkar 1,2. Gerçek insidental rüptüre olmamış anevrizmalar ise tüm anevrizma olgularının %10 unu teşkil eder. Bunlar tasadüfen çekilen veya ailesinde intrakranial bir hastalığı bulunan kişilerin isteğine bağlı yapılan bilgisayarlı beyin tomografisi (BBT), magnetik rezonans görüntüleme (MRG), MR veya BT anjio ile tespit edilir. Crampton 3 rüptüre ve rüptüre olmamış anevrizma oranını 1/2,58 olarak bildirilmiştir. Geniş otopsi serilerinde rüptüre olmamış anevrizma oranı %0,2-9 arasında değişmektedir. Anjiografide otopsiler kadar iyi tespit edilemediklerinden bu oran serilerinde %2.7 olarak bildirilmiştir 4. Beyin damarlarının histolojik yapısı ve anevrizma oluşumunun fizyopatolojisi Beyin damarlarının histolojik yapısı vücuttaki diğer damarlardan farklılık gösterdiği için anevrizmaya beyinde vücuttaki diğer damarlardan daha sık olarak rastlanır. Beyin damarlarında eksternal elastik lamina yoktur ve medya *Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı-ADANA **Osmaniye Devlet Hastahanesi, Nöroşirurji Bölümü, OSMANİYE 55

tabakasında da oldukça sık defektlere rastlanır. Özellikle damarların çatallanma yerlerinde sirküler kaslar bulunmamaktadır. Bu bölgeler çoğunlukla 25 kat longitudinal kaslardan ibaret media tabakasına sahiptir. Adventisya ise oldukça gevşektir 5. Beyin damarlarında Reynold sayısı 200 civarında olduğundan damarın düz bölgelerinde akım laminar iken çatallanma yerlerinde girdaplıdır. En çok basınç bu çatallanma bölgelerine olmaktadır. Bu bölgede internal elastik lamina media defektine doğru itilerek, huni şeklinde herniasyon meydana gelir ve preanevrizmal yapı oluşur. Bu oluşum akımdaki vibrasyon ve türbülansı daha da artırarak internal elastik laminada bulging meydana getirir. Basınç enerjisi 600 mmhg ye yükselince de daha belirgin hal alır ve kas ile elastik fibril açıklığı artarak anevrizma kesesi teşekkül eder. Anevrizmanın boyunu ise basınca karşı prolifere olarak karşı koymaya çalışır 6. Anevrizma kesesi teşekkül ettikten sonra Laplace kanuna göre (t = p.r) kese çapı arttıkça duvarı genişletmek için gerekli güç daha da azalacak ve böylece anevrizma gittikçe büyüyecektir. Damarın başlangıçtaki yüzeyi küçük iken daha sonra damarın dallanması ve anevrizmal genişleme ile kesit yüzeyi genişleyecek ve dolayısıyla sıkıştırılamayan sıvıların devamlılığı kanununa bağlı olarak Aı.Vı=A 2.V 2 eşitliğinden V 2 akım hızı azalacaktır. Bernaulli kanununa göre, Pı+1/2nVı 2 =P2+1/2nV2 2 eşitliğinden V2 azaldığında P2 basıncının anevrizma duvarına yaptığı kinetik enerjinin artması doğaldır. Buda kesenin büyümesine neden olur. Elastik yapıya sahip olan damar duvarı esneklik sınırını aşınca gerçek anevrizmal genişleme meydana gelir ve şartlar normale dönse bile damar eski haline dönmez. Gerilme esneklik sınırından yırtılma sınırına gelince F 1 (yırtılma basıncı)= π? r 2 t (transmural basınç) kese açılır ve subaraknoid kanama (SAH) meydana gelir. Beyin damarlarında oldukça sık media defekti olmasına rağmen anevrizma teşekkül oranı beklenildiği kadar yüksek değildir. Bu neden ile anevrizma oluşumuna katkıda bulunacak başka nedenlere de gereksinim vardır 6,7. İntrauterin hayatta, bebelik ve çocukluk dönemlerinde anevrizmanın oldukça nadir görülmesi bu varsayımı doğrulamaktadır 2,6. 56

Bir anevrizma teşekkül ettikten sonra ya içindeki akım duracak kese tromboze olacak veya yırtılıp SAH meydana gelecektir. Otopsilerde ortalama %5 oranında anevrizmaya rastlanması çoğunun rüptüre olmadan, başka nedenler ile hastanın kaybedilmiş olduğunu göstermektedir. Anevrizma kesesinin tamamen tromboze olması oldukça nadirdir. Yaşamda en büyük ihtimal rüptür olasılığıdır. Anevrizma fundusunun çapı 3mm den küçük olduğunda içi endotel ile döşelidir. Kese duvarını güçlendirecek kollogen lifler mevcuttur. Anevrizma büyüdükçe aşağıya doğru ters akım meydana gelir. Bu çeperi daha da zorlayıcı etki yapar ve bazen anevrizma içinde trombus formasyonuna bazen de kese üzerinde morfi sign denen kolay yırtılan keseciğin (lokulus) gelişmesine neden olur. Anevrizma kesesi basınç altında kaldıkça subendotelyal proliferasyon meydana gelir. İnternal elastik lamina hipertrofiye ve dublikasyona uğrar, köpük hücreleri bu bölgeleri istila eder. Düz kas ya çok azalmış veya hiç yoktur ve konnektif doku azalmıştır. Duvar sklerotiktir. Fibroblastlar artmıştır. Kese dışındaki adventisia fibrohiyalinize hal almıştır. Üzerinde yaygın hemosiderin depozitifleri bulunmaktadır. Lökosit ve lenfosit infiltrasyonu mevcuttur. Genellikle sferik yapıdaki anevrizma kesesi lobüle hal almıştır. Bu dönemde boyunun çapı 30-50 mikrometreye, dome un (kese, fundus) ise 100-350 mikrometre ulaşmıştır. Lokulus yırtılarak SAH meydana geldiğinde yırtık bölgesinin fibrin tıkaçla tıkalı olduğu görülür. Araknoid bu bölgeye gelerek yapışır. Primitif kapillerler prolifere olarak yırtığı destekler. Üç hafta içerisinde kapiller pleksus meydana gelir ve lökosit, lenfosit, makrofaj bu yolla fundus duvarına göç ederler. Anevrizmayı besleyen ana arterde ise akım artışına bağlı olarak büyüme (Barnabi belirtisi), elongasyon ve tortiosite meydana gelir. Daha sonra arteriosklerotik değişiklikler başlar ve intimada yarıklanma ve kollestrol depozitleri ortaya çıkar. Endotellerin sitoplasmasında foamcell ve vaküoller belirir 2,6,8,9. Anevrizma gelişmesine etkili olan faktörler: - Hipertansiyon: 55 yaş altında hipertansif kişilerde, normotansif kişilere göre, her iki cinsde de yaklaşık 2.7 misli oranda anevrizma tespit 57

edilmektedir. Anevrizması mevcut kişilerin %25 inde hipertansiyon bulunmaktadır. Hipertansiyon anevrizma teşekkülünde majör faktör değildir. Ancak anevrizma oluşumunu ve rüptürünü hızlandırır. - Hemodinamik değişiklikler: AVM larda özellikle besleyici arterlerde bu tip hemodinamik değişikliklere (akım artışı) sıklıkla rastlanmaktadır. Buna bağlı olarak AVM lar ile birlikte besleyici arterlerde %6.4 oranında anevrizmaya rastlanır. Aynı hemodinamik değişiklikler endarterektomiden sonra da meydana gelmekte ve genellikle ipsilateral anevrizmal dilatasyona neden olmaktadır. Tek taraflı karotis interna oklüzyonunu takiben de kontrlateral internal karotid arter sirkülasyonunda ve özellikle de anterior kominikan arterde (ACoA) anevrizma teşekkülü artmaktadır. 3-15 yıl takip edilen bu olgularda %4 oranında multipl anevrizmaya rastlanmıştır. Bazı yazarlara göre ise bu oran AcoA de %15 e ulaşmaktadır. Moya moya hastalığında da kollateral damarlarda %33 oranında anevrizmal dilatasyon tespit edilmektedir 10,11. - Heredofamilyal: Heredofamilyal hastalıklarda anevrizma teşekkül insidansı oldukça yüksektir. İkizlerde %9.5 oranında aynı anda görülme olasılığı vardır. Ehler-Danlos hastalığı, aort koartasyonu, takaya su hastalığı, hiperlipidemi, renal arter stenozunda ve özellikle de polikistik böbrekte anevrizma teşekküllü oldukça fazladır (%10). - İntrakranial tümörler: Somatotrop adenomlarda, atrial miksomada, gliomda sakküler anevrizma sık görülür. - Travmada: Travma damar duvarını zedeleyerek intimal herniasyona neden olur ve anevrizma meydana gelir. Parasellar bölge tümörlerinde de ana damarların travmatize olması anevrizmal dilatasyon ile sonlanır. - Diğer etkenler: Diyet, sosyoekonomik durum, enfeksiyon, arterioskleroz (%3.5 oranında), granülamatoz anjitis, psodoksantoma elastikum, friederik ataksisi, marfan sendromu, fibroz displazi, tip III kollogen defekti, tüberoskleroz ve sifiliz diğer etkenlerdir. Sigara içenlerde içmeyenlere göre 2-7 kat fazla oranda anevrizma tespit edilmiştir. Alkol alımı da anevrizma 58

oluşumuna etki eder. Alkol alan erkeklerde kadınlardan 3-4 kez fazla anevrizma teşekkül eder 3,8,9,12,13. Anevrizma rüptürünü hızlandıran predispozan faktörler: Anevrizmada rüptür fundus çapı artışı ile birlikte artar. Çapı 3 mm nin altındaki anevrizmada nadiren rüptür görülürken, 10 mm altında %16, 10 mm üstünde %31 rüptür meydana gelir. 10 mm çaptan büyük anevrizma 5 yılda %33.5, 10 yılda %55.9, 10 mm çaplı anevrizma beş yılda %7.5, 10 yılda %21.1, 10 mm den küçük anevrizmalar 5 yılda %4, 10 yılda %13.9 oranında kanarlar. Rüptüre olmamış anevrizmaların %31 i 2-5 mm, %36 sı 6-9 mm, %26 sı 10-24 mm, %4 ü ise 25 mm den büyük çaptadır. Genellikle rüptüre olmamış anevrizmaların 3/4'ü 10 mm den küçük çapa sahiptir. Rinkel e 14 göre rüptüre olmamış anevrizmaların %93 nün çapı 10 mm den küçüktür. 2 cm den büyük anevrizmalar ortalama %42 oranında (%31-70) kanarlar 1,5,9,15-19. Anevrizma kesesinin çapının yanısıra kesenin şeklinin de rüptür ile yakın ilişkisi vardır. Fundus genellikle sferikal ve düzgün yuvarlaktır. Lobüle olanlar, özellikle üzerinde lokulus bulunuyorsa, anevrizma akım yönünde ise, boynu ve domu genişse daha kolay kanar. Kısa ve geniş anevrizma kesesi, uzun ve dar olana göre daha kolay yırtılır. Fundus cidarının kalsifiye olması rüptürü bir miktar önler ancak çok önemli bir fayda sağlamaz. Çeperi pürtüklü anevrizma (%31) çeperi düz olana göre (%14) iki misli fazla kanamaktadır. Multipl anevrizmalarda çapı büyük ve proksimalde olan daha erken kanamaktadır 1,5,9,15-19. Yaş arttıkça da rüptüre olmamış anevrizma insidansı artar. 60 yaşlarında pik yapar. 31 yaşın altında nadiren rüptüre olmamış anevrizmaya rastlanır. İlk dekatta %1 den az, 2. dekatta %2, 3. dekatta %6, 4. dekatta %15, 5. dekatta %26, 6. dekatta %28, 7. dekatta % 16, 8. dekatta ise %6 rüptüre olmamış anevrizmaya rastlanmaktadır 1,5,9. Rüptüre olmamış anevrizma dağılımında cinsiyetin de önemi vardır. 40 yaş altında iki cinste de eşit oranda görülürken, 40-60 yaş arasında 2,71/1, 60-69 yaş arasında 4,16/1 oranında kadınlarda daha fazla görülür. Bazı coğrafi 59

bölgelerde de rüptüre olmamış anevrizma oranı fazladır. Fillandiya ve Japonya da fazla İrlanda da ise az oranda rastlanır 1,5,9. Kanamaya etki eden faktörler arasında gebelikte sayılabilir. Gebeliğin 16-24. haftasında sık SAH meydana gelir. Bazı aktiviteler ile de anevrizma kolaylıkla kanar. Ağır kaldırma %12, emosyonel stres %4, defekasyon %4, koitus %4, travma %3, öksürme %3, miksiyon % 2 oranında rüptür nedenidir. 1/3 rüptür uyurken veya spesifik olmayan bir aktivite sonucu meydana gelir 1,5,9. Hipertansiyon pikinde, serebral venöz basınç dalgalanmalarında, beyin omurilik sıvısı basıncında artma durumlarında rüptür artar. Anjio esnasında vasküler volüm hızla arttırılır ise %2-7 oranında rüptür meydana gelir. Antikoagülan ve antiağregan kullanımı da rüptürü arttıran nedenler arasındadır 1,2,5,6,8,15,16. Semptomatik rüptüre olmamış anevrizma Tespit edilen rüptüre olmamış anevrizmaların %90 nı semptomatik, %9 u asemptomatiktir. %7 si beyin tümörü, multipl anevrizma, AVM gibi bazı hastalıklarla ilişkili olarak tespit edilir. Semptomların %85 i baş ağrısı, %59 u ise orbital ağrıdır. Semptomların çoğu posterior kominikan arter (PcoA) anevrizması ile ilişkilidir ve 3. kranial sinir tutulumu sıktır. PCoA anevrizması ile birlikte posterior serebral arter (PCA), basiller arter (BA), süperior serebellar arter (SCA) anevrizmalarında da aynı bulgulara rastlanır. %29 olguda görme kaybı, görme alanı defekti tespit edilir ve bu bulgulara internal karotis arter (ICA) oftalmik segment, karotis medial duvarı ve anterior kominikan arter (AcoA) anevrizmalarında sıklıkla rastlanır. Bunların dışında beyin sapı kompresyonuna bağlı bulantı, kusma, vertigo ve göz hareketlerinde bozukluk görülebilir. Motor ve sensorial değişiklikler tespit edilebilir. Fotofobi, korsakof sendromu, %13 ü trigeminus parazisi olmak üzere %19 olguda kranial sinir paralizileri tespit edilebilir. Bazen ICA kavernöz segment anevrizması sempatik pleksusa bası yaparak aynı taraflı horner sendromuna sebep olabilir 1,6,8,11. 60

Rüptüre olmamış anevrizmalarda SAH ve mortalite Rüptüre olmamış anevrizmaların ilk 10 yılda %2, sonraki 10 yılda %1 rüptür şansları vardır. SAH teşekkül ettiğinde %10 olay yerinde, %17 hastaneye gelmeden önce, %25 ilk 24 saatte, %50 ilk bir ayda, %53 iki ayda, %66 ilk bir yılda mortalite riskleri mevcuttur. 65 yaşın üstünde mortalite çok daha fazladır. Elli yaş üstünde rüptüre olan anevrizmanın mortalitesi gençlere göre iki misli fazladır. Kadınlarda en sık SAH 51.1, erkekte ise 49.2 yaşta görülür 1,2,8,17. Kanama ve yüksek grade mortalite lehinedir. Rüptüre olmamış anevrizmaların tedavi endikasyonu Rüptüre olamamış anevrizmalı olgularda kesin bir tedavi rejimi planlanmamıştır. Asıl karar verilecek şey hastanın anevrizma cerrahisinden kazançlı çıkıp çıkmayacağıdır. Tedaviye karar verirken hastanın yaşı mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bazı otörler 70 yaşın altında cerrahi tedaviyi önermektedirler. 20 yaş altında cerrahi mortalite sıfıra yakındır. 60 yaş üstünde ise cerrahi mortalite artmaktadır. Cerrahi sonuçlar oldukça farklılık göstermektedir. Bazı yayınlarda %98 iyi netice elde edildiği söylenirken, çoğu seriler %4 de varan mortalite bildirmişlerdir. Bu mortalite dev anevrizmalarda %20 ye kadar çıkmaktadır. Cerrahi tedaviye karar verirken rüptüre olmamış anevrizmaların yıllık kanama ihtimalleri mutlaka göz önünde tutulmalıdır, fakat bu oranlar serilere göre oldukça farklılık göstermekte ve %0.1 ile 5 arasında değişmektedir. Bazı serilerde 10 mm den büyük anevrizmanın yıllık rüptür riski %0.7, 10 mm den küçük anevrizmaların rüptür riski ise %0.4 olarak bildirilmiştir. Asemptomatik rüptüre olmamış anevrizmaların rüptür riski %0.8 iken, semptomatiklerin yıllık rüptür riski %1.9 olarak verilmiştir. Çoğu serilerde bu SAH riski %1-2 olarak kabul görürken, uluslararası rüptüre olmamış anevrizma çalışma grubu 10mm altındaki anevrizmaların yıllık rüptür riskini %0.5 olarak bildirilmiştir. Bazı çalışmalarda çapı 5mm den küçük anevrizmaya sahip hastalarda takip önerilmektedir. Hatta 6-9 mm çaplı anevrizmalara 3 yılda bir anjio ile takip önerilmiş ve büyüme olmadığı taktirde 5 yıllık intervallerler takibin yeterli 61

olacağı savunulmuştur. 5 yıl takip edilen bir gurup rüptüre olmamış asemptomatik anevrizma olgularında %26 oranında, semptomatiklerde ise %38 oranında SAH tespit edilmiştir 1,2,6,16,20. İleri yaşta, hipertansif hastalarda, intrakranial basıncı yüksek olanlarda, yüksek gradlilerde, renal yetmezliği olanlarda, sirozlu hastalarda, sepsislilerde, pulmoner embolisi olanlarda, serebral iskemisi bulunanlarda, dehidrate, kaşektik hastalarda, multipl anevrizması olup hepsi birden klipe edilemeyecekse ve hangisinden kanadığı belli değilse, anevrizma ile birlikte AVM ve tümör gibi başka intrakranial hastalığı olup prognozları kötü ise, anevrizma ulaşması zor bir bölgede ise, boynu kliplemeye müsait değilse ve cerrahi tedaviyi kabul etmiyorsa hastalar konservatif olarak tedavi edilebilirler. Cerrahi ve konservatif tedavi dışında rüptüre olmamış anevrizma olgularında balon oklüzyon, sklerozan ve trombotik ajanlarla transmural anjioplasti, ring uygulanması, kil ve demir tozu ile trombus oluşturulması denenmektedir. En yaygın olarak koil embolizasyon uygulanmaktadır. Endovasküler koil embolizasyon uygulaması dar boyunlu geniş anevrizmalarda tercih edilir. Çeşitli serilerde değişik neticeler elde edilmiştir. Genel olarak %4 kalıcı komplikasyon, %1 mortalite ve %54 komplet oklüzyon bildirilmiştir. Komplet oklüde edilmeyenlerde ilk 1 ayda yüksek oranda SAH meydana gelmektedir. Posterior sirkülasyonda koil embolizasyonun cerrahiye göre morbidite ve mortalite yönünden 24 kez daha iyi olduğu tespit edilmiştir 17,18, 20-25. Günümüzde hala cerrahi müdahale riski ile yıllık kanama ve mortalite riskleri tartışmalıdır. Cerrahi tedaviye karar verirken hastanın yaşı ile kanama ihtimali ve yukarıda bahsedilen kanama ihtimalini artıran predispozan faktörler (çap, şekil, lokulus mevcudiyeti vb.) mutlaka göz önüne alınmalı ve alternatif tedavi yöntemlerinin de uygulanabileceği akılda tutulmalıdır. Kaynaklar 1. Weir Bryce. Unruptured intracranial aneurysms. J Neurosurg 2002; 96:3-42. 62

2. Smitt RR, Miller DS. Pathophysiology and Clinical Evaluation of SAH. In: Youmans RS (Eds). Neurological Surgery. Philadelphia, W.B. Saunders Company 1990;944 951. 3. Crompton MR. Mechanism of growth and rupture in cerebral berry aneurysms. Br Med J 1966; 1:1138-1142. 4. Mc Cormic WF, Acosta- Rua GJ. The size of intracranial saccular aneurysms. An anutopsy study. J Neurosurg 1970; 33:422-427. 5. Suvela S, Porrasm, Poussa K. Natural history of unruptured intracranial aneurysm probability of and risk factors for aneurysm rupture. J Neurosurg 2002; 96:57-65. 6. Weir B. Intracranial Aneurysms and Subarachnoid Hemorrhage. Vascular Dİseases of the Nervous System. New York: Raven Press 1996;2191-2213. 7. Ferit P. Biofizik. Ankara: Taş kitapçılık 1997;223-247. 8. Disney L, Karrison T. Size of ruptured and unruptured aneurysms in relation to their sites and the ages of patients. J. Neurosurg 2002; 96:64-70. 9. Mc Cormick WF, Schmalstieg ES. The relationship of arterial hypertersion to intracranial aneurysms. Arch Neurol 1977; 34:285-287. 10. Wrebers OD, Piepgras GD, Brown DR, et al. Unruptured aneurysms. J Neurosurg 2002; 90:50-51. 11. Riina AH, Spetzler FR. Unruptured aneurysms. J Neurosurg 2002; 96:61-62. 12. Jakobson E, Ender G, Zygmunt S, et al. İntraoperative complication in aneurysms surgery. J Neurosurg 2002; 96:510-514. 13. Dumont SA, Lanzino G, Kassell FN. Unruptured aneurysms. J Neurosurg 2002; 96:52-56. 14. Rinkel GS, Dsibuti M, Algra A, et al. Prevalence and risk of rupture of intracranial aneurysms. Stroke 1998; 29:251-256. 15. Jane A, Taylor J, Kuiser D, et al. Prevalance of a symtomatic incidental aneurysms. J Neurosurg 2002; 96:43-49. 16. Juvella S. Unruptured aneurysms. J Neurosurg 2002; 96:58-60. 17. Winn RH. Unruptured aneurysms. J Neurosurg 2002; 96:1-2. 63

18. Mawad EM, Çekirge S, Ciceri E, et al. Endovascular treatment of giant and large intra cranial aneurysms by using a combination of stent placement and liguid polymer injection. J. Neurosurg 2002; 96:474-482. 19. Horowitz BM, Levy IE, Koebbe JC, et al. Transluminal stent-assisted coil embolization of a vertebral confluence aneurysms. Surg Neurol 2001; 5:291-296. 20. Khangure SM, Phatouros CC, Bynevelt M, et al. Endovascular treatment of intracranial aneurysms with guglielmi detachable coils. Stroke 2002; 33:210-217. 21. Uda K, Murayama Y, Gobin P, et al. Endovascular treatment of basilar artery trunk aneurysms with guglielmi detachablie coil. J Neurosurg 2001; 95: 624-632. 22. Otsuka G, Miyachi S, Handa T, et al. Endovascular trapping of giant serpentine aneurysms by using guglielmi dectachable coil. J Neurosurg 2002; 94:836-840. 23. Roy D, Milot G, Raymond J. Endovascular treatment of unruptured aneurysms. Stroke 2001; 32:1998-2004. 24. Piontin M, Mandai S, Sugiu K, et al. Endovascular treatment of cerebral aneurysms. AJR 2001; 176:235-239. 25. Vander SCI, Brilstra HE, Buskens E, et al. Endovascular treatment of aneurysms in the cavernous sinüs. Stroke 2002; 33:131-318. Yazışma Adresi: Dr. Tahsin ERMAN Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirurji ABD Balcalı / ADANA Tlf: (322) 3386060 / 3212 Faks: (322) 3386988 E-mail: ermant@cu.edu.tr 64