Ekinokokus sestod sınıfının cyclopylldea takımının Taenidea familyasına ait bir parazit olup bugün için kabul edilen 4 alt cinsi bulunmaktadır.

Benzer belgeler
KİSTHİDATİK ve CERRAHİ TEDAVİSİ. Dr.Serdar Onat

AKCİĞER KİST HİDATİĞİ. Dr. Salih TOPÇU Göğüs Cerrahisi AD

KİST HİDATİK. Yrd.Doç.Dr Süreyya YILMAZ

KİST HİDATİK. Yrd.Doç.Dr Süreyya YILMAZ

Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

Akciğer Kist Hidatiği

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM-V DERS PROGRAMI

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan PhD. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir

Kist Hidatikli 44 Olguya Klinik Yaklaşım

Giriş. Akciğer Kist Hidatiği

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Karaciğerin Kistik Hastalıkları. Prof.Dr.Hasan Besim

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı:

Akciğerin Kistik ve Süpüratif Hastalıkları

Metastatik Karaciğer Tümörlerinin Cerrahi Tedavisi

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Pnömotoraks. Akif Turna. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı.

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

AKCĠĞERĠN PARAZĠTER HASTALIKLARI. Ġstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi ABD

Plevral aralıkta hava birikmesi. Akciğer kollapsı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

Akciğer Hidatik Kisti

KARACİĞER KİST HİDATİĞİNİN PERKÜTAN TEDAVİSİNDE SEKDİNGER VE TROKAR TEKNİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI. Dr. Mustafa Özdemir

Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları Erken Komplikasyonları Akciğer absesi,pnömatosel ve Ampiyem. Dr.Fazilet Karakoç

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

GAİTADA PARAZİT ARAŞTIRMASI

HEMOPTİZİ. Yrd.Doç.Dr. Süreyya YILMAZ. Hemoptizi

OLGU 3 (39 yaşında erkek)

Yöremizin Endemik Paraziter Hastalığı: Kist Hidatik

HEMOPTİZİ. Yrd.Doç.Dr. Süreyya YILMAZ

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

HEMOPTİZİ. Dr. Abdurrahman ŞENYİĞİT

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI. Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

PLEVRAL EFFÜZYON VE AMPİYEM

M.B. 57 yaşında erkek Şikayet: Öksürük balgam halsizlik Öykü: 2002 yılında tüberküloz Bilinen başka hastalık, ameliyat öyküsü yok.

Akciğer Grafisi Değerlendirme

Göğüs Cerrahisi Sezai Çubuk. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

KADAVRADAN ORGAN ALINMASI. Özlem ERGİNBAŞ Ameliyathane Hemşiresi

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

Saat 25 Eylül 2017 Pazartesi 26 Eylül 2017 Salı 27 Eylül 2017 Çarşamba 28 Eylül 2017 Perşembe 29 Eylül 2017 Cuma. Seminer

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

Pnömotoraks Tanım Akciğerler ile göğüs duvarı arasındaki plevral boşlukta hava birikmesine pnömotoraks denilmektedir.

VENA CAVA SUPERİOR SENDROMU. Dr.Serdar Onat

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler

TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD.

KÜNT ve DELİCİ/KESİCİ KARIN TRAVMALARI

İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak. Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D.

ECHİNOCOCCCOSİS/HYDATİDOSİS (Kist Hidatit) Zekai BASTEM Veteriner Hekim

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD Olgu Sunumu 15 Şubat 2018 Perşembe

Pankreas Tümörü Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

Transkript:

KİSTHİDATİK ve CERRAHİ TEDAVİSİ Dr.Serdar Onat Parazit ve siklusu Ekinokokus sestod sınıfının cyclopylldea takımının Taenidea familyasına ait bir parazit olup bugün için kabul edilen 4 alt cinsi bulunmaktadır. Bunlar E. Granulosos, E. Multilocularis, E. Vogeli, ve E. Oligarthus dur İnsanda ilk 2 tipin patojen formları bulunmakta olup en sık granulosus hastalık yapmaktadır. Çok nadir bir form olan multilokülaris oldukça agresif seyirlidir. Echinococcus, parazitin olgun halidir. 2.8 mm uzunluğunda olup skoleks ve üç halkadan oluşmuştur. Skoleks olarak adlandırılan baş kısmı 0,5 mm çapındadır. Skolekste 4 adet emici ve üst kesimde taç gibi bir yapı olan ve kitinden çengeller içeren rostellum vardır. Bu çengeller yardımı ile esas konakçı olan köpek kurt, çakal ve tilki gibi hayvanların barsak mukozasına tutunur. Skoleksden sonra gelen birinci segment olgunlaşmamış olup, iyi tanımlanmamıştır.

İkinci segment seksüel organları ve son segment ise sayıları 400-800 arasında değişen yumurtaları içerir. Bu son halka matürasyonunu tamamlayınca serbest kalır ve yumurtalar enfekte hayvanın dışkısı ile dış ortama atılır. Bu segment atıldıktan sonra ön taraf tekrar hamile hale gelmekte ve böylece süreç devam etmektedir. Parazit köpek barsağında 40 günde erişkin forma gelir ve aylarca yaşayabilir. Fiziksel ve kimyasal etkenlere çok dirençli olan bu yumurtalar kötü koşullarda bile haftalarca yaşayabilirler. Yaşam süresi suda 7 gün, Toprakta 10 ay, 0c de 4 ay kadardır. Köpek barsağında 5 ay yaşarlar. Parazit yumurtaları larva formundan geçmeden erişkin forma gelemezler. Larva formu sadece ara konakçıda oluşmaktadır. Bu ara konakçı genellikle koyun, keçi, domuz, inek ve at gibi hayvanlardır. İnsan da ara konakçıdır Yumurtalar genellikle oral, nadiren de solunum yolu ile alınırlar. Ara konakçının üst gastrointestinal sistemine giren yumurtanın kitinden yapılmış kabuğu, safrada bol miktarda bulunan ve özellikle glisin ile konjuge olan deoksikolik asitle erir ve onkosfer veya heksekant embryo olarak adlandırılan embryolar duodenum veya proksimal jejunum mukozasından geçerek mezenterik venüller yolu ile portal sisteme ulaşır.

Bu embryo (25 μm) karaciğerin sinüzoid kapillerlerinde (30 μm) tutulabilir veya bu süzgeçten geçerse akciğerde kalırlar. Nadiren akciğerdeki prekapiller anastomozlar yoluyla akciğer bariyerini geçerler. Akciğere giden diğer bir yol bağırsak lenfatikleri ve sisterna şili yoluyladır. Yine direkt vena kava yoluyla akciğere gidiş veya karaciğer ve Retzius sistemindeki veno-venöz anastomozlar yolu ile sistemik dolaşıma geçerler. Bazı embryolar ise hepatik venöz sisteme geçerler ve sağ kalp yolu ile pulmoner sisteme giderek yerleşirler. Akciğere gidiş yolları 1. Karaciğer süzgecinden geçenler, 2. Alternatif yollar A-İnce barsak lenfatikleri yoluyla B-orta ve alt hemoroidal venler ve hipogastrik venler, vena iliaka interna yoluyla inferior vena kavaya C-solunum yoluyla D-akciğerdışı kistlerin rüptürü sonucu venöz sisteme giren skoleksler ile sekonder akciğer kistleri oluşabilir, E-karaciğerden transdiyafragmatik yolla Embriyo akciğerlerdede tutunamazsa, sistemik dolaşım ile kemik, böbrek, beyin, gibi değişik organlara yayılabilir ve ekstrapulmoner ekstrahepatik kisthidatiğe neden olur. Ara konakta bir organa tutunan embriyo,fagositoz ile yok edilir, ancak bir kısmı larva haline gelir. Larvalar burada aseksüel olarak çoğalır ve binlerce skoleks haline gelerek kist içinde depolanırlar. Herhangi bir yolla depo görevi gören bu kistten çıkıp kesin konakçı olan köpeğin barsağına ulaşan bu skoleksler, burada strobilar formda gelişerek erişkin paraziti oluştururlar.

Böylece yaşam döngüsü tamamlanmış olur. Otçul hayvanlar ve insan safrasında bol miktarda bulunan ve özellikle glisin ile konjuge olan deoksikolik asit, yenilen yumurtanın kitin katmanının erimesine neden olarak embriyoyu serbestleştirir. E.Granulosusun Yaşam Döngüsü Kist Yapısı Duvarı 3 tabakadan oluşur. Perikist:Konakçı tarafından oluşturulur, dış tabakadır. Kutikula:1-3 mm kalınlığındadır.beyaz renkli jelatinönöz, polisakkaritlerden zengin,asellüler ve selektif geçirgendir. Zedelenmesi kist rüptürüyle sonuçlanır. Perikist(konağın oluşturduğu reaksiyon fibröz doku) Kutikuler membran Germinatif membran bu tabakadan kız veziküller ve protoskoleksler= oluşur üreme yeteneğine sahipler(endokist) İçini dolduran sıvı kaya suyu antijeniktiir Perikist En dış tabaka Fibröz yapıda Cerrahi olarak ayrılması imkansızdır Kisti korur ve kapiller ağı ile beslenmesini sağlar 1-2 mm Kutikuler membran

Beyaz renkte 1-2 mm kalınlığında Kolay parçalanabilir Perikist ile sürekli temas halindedir Germinatif membran En iç tabakadır. Çok ince olup tek hücre kalınlığındadır Üreme yeteneğine sahiptir. Bu membrandan tomurcuklanma ile skoleksler ve kız kistler oluşur. Skoleksler üretildikçe daha fazla sıvı salgılanır ve kist büyür Bazen kistin içerisinde kız vezikül olarak adlandırılan, aktif skolekslerle kaya suyu içeren germinatif membrandan yapılmış küresel yapılar bulunur. Kız veziküller esas olarak karaciğer kistlerinde bulunmakta olup pulmoner kistlerde nadiren görülürler. Kist Sıvısı Kist kavitesini kaya suyu olarak da adlandırılan hidatik sıvı doldurur. Berrak, renksiz ve kokusuzdur. Hidatik sıvı, kistin endojen salgı ürünüdür. Kaya suyu 1008-1015 dansitede, hafif alkali ( ph değeri 6,7-7,2 dir) ve elektrolit değerleri konakçı serumu ile eşdeğer yapıdadır.

Bazı aminoasit, lipit ve proteinleri içerir. Spesifik antijen özelliğine sahiptir. Kistin giderek büyümesi aslında içerisindeki sıvının zamanla artması sonucu oluşur. Kistin büyümesi çok yavaş ancak süreklidir. Hızlı büyüme durumunda çevre dokulara fazla baskı oluşur. Bu durum istenmeyen oranda destrüksiyona yol açarak kistin besin maddeleri ve oksijeni çevreden almasını zorlaştırır. Kistin içindeki basınç 300 mmh20 kadardır E. Granulosusa ait esas olarak iki adet lipoprotein yapısında antijen saptanmıştır. Antijen A (antijen 5), germinal membranda ve protoskolekslerin zar altındaki hücrelerinde bulunur. Kist sıvısına da geçmektedir. Antijen B, yoğun olarak protoskolekslerin zarında lokalize olmuştur. B lenfositlerinin aktivasyonu ile IgG, IgM ve IgE yapısında antikorlar oluşur. Kist hidatik hastalığında saptanan major spesifik antikorlar IgG sınıfındadır Tanı Klinik Akciğer grafisi Toraks BT Batın USG Seroloji Diğer organ incelemeleri Ayırıcı tanı Akciğer absesi Akciğer tüberkülozu Bronşektazi Akciğer kanseri

Pnömoni Plevral efüzyon,ampiyem Mezotelyoma Pnömotoraks Bronş kistleri Perikard kistleri Benign neoplazmlar Mantar infeksiyonları Diyafragma hernisi Klinik Kist hidatiğin en sık yerleştiği organ, %50-60 sıklıkla karaciğerdir. İkinci sıklıkla akciğerlerde yerleşir ve insidansı %10-30 arasında değişmektedir. Özellikle sağ akciğer ve her iki akciğerin alt loblarında görülme sıklığı daha fazladır. Akciğer hidatik kistleri %14-24 oranında multipl olup, bunlarında %75 i bilateral yerleşimlidir. Her yaş grubunda görülebilir. Cinsiyet ayrımı yoktur. Saç, diş ve tırnak yatağı dışında vücudun herhangi bir yerinde gelişebilir. Kırsal kesimde ve hayvancılıkla uğraşanlarda daha sık görülür. Pulmoner kistler herhangi bir semptom vermeksizin belli bir büyüklüğe ulaşabilir. Semptomlar kistin büyüklüğüne, lokalizasyonuna, komşu yapılara yaptıkları basıya ve rüptüre olup olmamasına bağlıdır. Yakınmalar genellikle kuru öksürük, hemoptizi, künt göğüs ağrısı veya göğüste bası hissidir. Masif hemopizi santral yerleşimli kistlerde nadiren görülür Klinikte 10 cm den daha büyük kistler genellikle dev hidatik kist olarak adlandırılmaktadır.

Kistin büyümesinde, doku direnci önemli faktörlerden biridir. Çocuklarda akciğer dokusunun elastikiyeti daha fazla olduğundan dev hidatik kistler daha sık görülür Kistin bronşa rüptürü: spontan olarak ya da travma ile rüptüre olabilir. Hidatik kistin bronşa açılması, şiddetli öksürük ve kist sıvısını da içeren ekspektorasyonuna, üzüm kabuğu olarak adlandırılan parazitik membran çıkarılmasına ya da kanlı balgama neden olabilir. Vücutta yaygın kızarıklık, yüksek ateş, akciğer konjesyonu ve ileri derecede bronş spazmı ile karakterize hiper sensitivite reaksiyonu gelişebilir. Eozinofili saptanabilir. Kistin büyüklüğü ve sıvının miktarına bağlı olarak membran parçaları ve kist sıvısının trakeayı ani tıkaması ile ölüm görülebilir. Çok seyrak olarak da bronşa rüptür sonrası, kist sıvısı ve membranlarının komplet ekspektorasyonu sonucu spontan şifa olabilir. Kistin bronşa rüptürü ile sekonder bronkojenik kist hidatikler meydana gelebilir. Kistin plevral boşluğa rüptürü: Nadiren de intakt halde spontan olarak plevral boşluğa doğabilir. Her iki durumda da bronşiyal açıklıklar varsa plevral boşluğa hava girecektir. Bu durumda kuru öksürük, göğüs ağrısı, dispne, halsizlik ve ateş yükselmesi gibi semptomlar görülebilir. Bu tabloya pnömotoraks veya hidropnömotoraksın fizik bulguları eşlik edebilir. Başlangıçta kistten şüphelenilmese de KTD sonrası devam eden hava kaçağı ile birlikte akciğerin ekspanse olamaması ve radyolojik olarak parankime ait kaviter bir lezyonun görülmesi tanıyı akla getirir Drenaj sıvısında membran parçalarının veya skolekslerin saptanması patognomoniktir. Bazen de tanı ilk kez eksploratris torakotomi sırasında konur. Tedavinin gecikmesi ampiyeme neden olur. Plevral diseminasyon sonrası olşan plevra hidatidozis nadiren görülür ve bazen de alerjik reaksiyon ile tekrarlayan plöreziye neden olabilir

Görüntüleme Yöntemleri: Salim kist direkt grafide yuvarlak veya oval, net bir konturla akciğer parankiminden ayrılan homojen opasite şeklinde görülür. Lezyon lobülasyon gösterebilir. Kist büyük ise vasküler yapılar ve bronşlarda bası ile yer değiştirme görülebilir. Derin inspiryumda yuvarlak kistin oval hale gelmesine Escudera-Nenerow bulgusu denir. Perikist ile kistik membran arasına hava girmesine Hilal arazı denir. Buna menisküs işareti veya crescent işareti de denir. Bu bulgu kistin patlamak üzere olduğunun işaretidir. Ek olarak az miktarda hava kist içine girecek olursa buna da çift kubbe belirtisi veya double-dome arch sign denir Parazit membranı tam rüptüre olur ve kist sıvısının bir miktarı ekspektore edilirse, membran kollabe olup sıvı üzerine düşer. Hava sıvı seviyesi ile birlikte, sıvı üzerinde yüzen kollabe membran bölümleri oldukça karakteristik bir bulgu olan water lily sign, camalote sign veya nilüfer çiçeği belirtisini oluşturur. Toraks CT Konvansiyonel akciğer radyogramları ile ayırıcı tanının yapılamadığı (abse, malignite, tüberkülom vb); posterior ve anterior kostofrenik sinüs gibi görüntelemenin güç olduğu yerleşimlerde; multipl lezyonlarda kistlerin sayısı, lokalizasyonunun saptanması ve metastatik lezyonlardan ayırt edilmesinde; opere olmuş kist hidatikli hastaların takibi sırasında nüks kuşkusu ve komplikasyonların ( hemoptizi, abse ve bronşektazi gibi) aydınlatılmasında BT nin önemli bir yeri vardır Akciğer kist hidatikli bir hastada mutlaka karaciğerde araştırılmalıdır. Toraks BT üst batını da içermeli ve batın ultrasonografisi yapılmalıdır. Supdiyafragmatik karaciğer kistleri, plevral boşluğa rüptüre olduğunda, özellikle BT kesitlerinde serbest kist sıvısı içinde yüzen kız kistlerin görülmesi karakteristiktir. TANI

Endemik bölgelerde intakt kistin radyolojik tanısı kolaydır. Hidatik kist düşünüldüğü andan itibaren iğne aspirasyonu kontrendikedir. Rüptüre kistte kaya suyu veya membran parçalarının ekspektorasyon öyküsü, balgam muayenesinde skolekslerin görülmesi patognomoniktir. Casoni cilt testi ve Weinberg kompleman fiksasyon testleri artık kullanılmamaktadır. İndirekt hemaglütinasyon, indirekt immünofloresan ve immünoelektroforez (İEP), antijen-5 ile yapılan ko-elektroforez testleri ile yapılan çalışmada bu yöntemlerin karaciğerdeki tanı oranı %80-94 iken akciğer kistlerinde %65 olarak bildirilmiştir ( Biava 2001). Zarzosa (1999) cerrahi olarak akciğer hidatik kist tanısı almış hastalarda tanı, ve takiplerinde lateks aglütinasyon, IEP ve spesifik IgE, IgM, IgG düzeylerini saptayan ELISA testi değerlendirilmiş, spesifik IgG ELISA seviyesi en yüksek bulunmuştur (%83,5). TEDAVİ Akciğer hidatik kistinin tedavisi CERRAHİDİR.. Medikal tedavi ile parazitin ölmesi sağlansa da, atılamayan parazit membranı ve sebat eden kavite tekrarlayan enfeksiyonlara neden olur. Cerrahi planlanırken dikkate alınması gereken önemli hususlar vardır: bunlar, cerrahinin zamanlaması, olguya göre değişen yaklaşım şekli ve uygun cerrahi tekniğin seçimidir. Değişmeyen temel prensip ise akciğer parankiminin mümkün olduğunca korunmasıdır. Kistin bronşiyal ağaca rüptüründe erken dönemde ameliyat doğru değildir. Bazen alerjik reaksiyonlar ciddi olabilir. Hastada akut dönemde gelişen lokal doku reaksiyonu ( parankim infiltrasyonu, konsolidasyon) gerileyene kadar konservatif tedaviye devam edilmelidir. Genellikle 10-15 gün olan bu bekleme sürecinde çevre parankimin iyileşmesi ile birlikte kistik kavite küçülür. Plevraya rüptüre kist hidatiklerde, hızla ampiyem gelişeceğinden olgu en kısa zamanda ameliyata alınmalıdır.

Olgunun klinik tablosuna göre ameliyat öncesi tüp torakostomi ve kapalı sualtı drenajı uygulanabilir. Dev hidatik kistler saptandığı anda geciktirilmeden opere edilmelidir. Multipl hidatik kistler Tek akciğerdeki multipl kistlerin tedavisi torakotomi ile kolaylıkla yapılır. Bilateral akciğer hidatik kistinde, genellikle ayrı seanslarda bilateral torakotomi tercih edilir. İki torakotomi arasındaki süre 4-6 hafta olmalıdır. Bilateral salim kistleri bulunan olgularda, kist çapı daha büyük olan ve/veya daha çok sayıda kisti bulunan hemitoraksa öncelik verilir Bir tarafta 4-5 cm den daha büyük salim kist ve diğer tarafta rüptüre kist bulunuyorsa ilk ameliyat, rüptüre olursa yayılım riski göstereceğinden salim tarafa yapılmalıdır. Santral yerleşimli kistler, periferik olanlara göre önceliklidir. Aynı seansta birbiri ardı sıra sağ ve sol torakotomi uygulanabilir. Bilateral lezyonlarda, median sternotomi ile her iki hemitoraksa müdahalenin avantajları vardır. Sağ akciğer ve KC kistlerine de tek seansta yaklaşım yapılmaktadır. Cerrahi Teknik Genel anestezinin, çift lümenli endobronşiyal tüp kullanılarak verilmesi en idealidir. Torakotomi insizyonu, kist veya kistlerin yerleşim yerine uygun olarak 5,6 veya 7. interkostal aralıktan yapılır. Kist içeriğinin torakotomi alanına ve çevre dokulara bulaşmasını önlemek için etraf doku hipertonik NaCl solüsyonu emdirilmiş kompresler ile korunur.

Dokular için en az zararlı olan hipertonik NaCl solüsyonu günümüzde en çok tercih edilen ajandır. Kisthidatiğn cerrahi tedavisi, maksimum parankim dokusu korunarak, sağlam kistin veya kistik membranların organizmadan uzaklaştırılması, bronş açıklıklarının kapatılması ve rezidüel kaviteye yaklaşım aşamalarını içerir. Kistin çıkarılmasında uygulanacak cerrahi girişim, kistin intakt veya rüptüre olmasına göre değişir. İntakt kistlerde esas olarak iki yöntem kullanılır; Enükleasyon İğne aspirasyonu ve kistotomi ile kistin çıkarılması Bu iki yöntemin avantaj ve dezavantajları vardır. Enükleasyon: Basitçe kistin bütünlüğünün bozulmadan doğurtulmasıdır. Bu yöntemde kistin boyutu önemlidir. Küçük ve orta büyüklükteki (<10cm), periferik yerleşimli kistlerde tercih edilir. Kistotomi- Kapitonaj İğne aspirasyonu ile kistotomi ile kistin çıkarılması yönteminde, içindeki sıvı aspire edildikten sonra kist çıkartıldığından, enükleasyonda meydana gelebilecek kazara patlama riski yoktur. Ancak bunda da iğnenin girişi esnasında ve aspirasyon sürsince iğne çevresinden olabilecek sızıntılar nedeniyle bulaş riski vardır. Hangi yöntem tercih edilirse edilsin, ikinci aşama bronş açıklıklarının kapatılmasıdır. Bunların iyi saptanması için perikistik kavite serum fizyolojik ile doldurulur. Akciğer şişirilip hava kaçakları kontrol edilerek, bronş açıkıkları non-absorbabl sütür materyali ile (absorbabl sütür materyali de tercih edilebilir) kapatılır. Üçüncü aşamayı oluşturan rezidüel kaviteye yaklaşımda, farklı uygulamalar söz konusudur. bazı cerrahlar, dikişlerin damar ve bronşiyollerden geçerek parankim hasarına neden olabileceğinden kapitonaj önermemektedirler.

Bronş açıklıklarının sütüre edilmesinin yeterli olduğu, kavitenin akciğerin ekspanse olması ile kapanacağı doğru olabilmekte birlikte, gözden kaçan bronş açıklıklarının komplikasyonlara neden olacağı da gerçektir. Bu nedenle yaygın görüş kapitonajın yapılması yönündedir. Ancak fissürde, diyafragmatik yüzde yerleşen ve açıklığı aşağı bakan perikistik kaviteye sahip kistlerde kapitonaj yapılmayabilir. Perikistektomi Perikistektomi, perikistin kist ile beraber çıkartıldığı bir yöntemdir Kanama ve hava kaçakları nedeniyle günümüzde terk edilen bir yöntemdir. Rezeksiyon Kistlerin çoğunluğu parankim feda etmeden kolaylıkla çıkartılabilir. Kistlerde olguya göre wedge razeksiyon, segmentektomi veya lobektomi yapılabilir. Bir lobun %50 den fazlasını tutacak kadar büyük, parankim harabiyeti yapan; kronik abse formasyonu gösteren kistlerde; bronşektazi ya da şiddetli kanama gibi komplikasyonların bulunması durumunda lobektomi endikasyonu vardır. Mortalite ve morbidite Morbidite %3,5-18 arasında değişmektedir. Mortalite oranları %0-2 arasındadır. Takip Akciğer grafileriyle yapılır. Kuşku duyulduğunda BT istenir. Ayrıca takiplerde serolojik yöntemlerden de yararlanılabilir.. MEDİKAL TEDAVİ Komplike olmayan küçük kistlerde, çikarılamayacak sayıda çok fazla sayıda kist bulunması halinde, cerrahi tedaviyi tolere edemeyecek hastalarda (kronik eşlik eden hastalıklar, genel durum bozukluğu, vs.) ve ve nükslerin önlenmesinde operatif tedaviyi tamamlayıcı olarak kullanılmaktadır. İnce duvarlı ve genç kistler medikal tedaviye daha iyi yanıt verirler. En sıklıkla kullanılan albendazol 10mg/kg/gün dozunda 28 gün süren ve 14 gün ara verilen 3 kür şeklinde uygulanmaktadır.

KORUNMA Endemik bölgelerde korunma en etkili tedavi yöntemidir. Bunun için de parazitin yaşam döngüsündeki zincir kırılmalıdır