İzole okülomotor sinir paralizisi ile prezente olan bir pituiter apopleksi olgusu: Olgu sunumu ve literatür derlemesi

Benzer belgeler
KISMİ APOPLEKSİ VE NEKROZ İLE BİRLİKTE SEYREDEN BÜYÜME HORMONU ADENOMU

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D.

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD

Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

1 Mersin Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi 2 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Abstract

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

Adrenal yetmezlik var mı? Kortikosteroid verelim mi? Prof.Dr.Bilgin CÖMERT Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım BD

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır.

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

Ölümcül Santral Sinir Sistemi Hastalıkları I epidural, subdural, intraparankimal kanamalar

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir.

Karotis ve Serebrovasküler Girişimlerde Komplikasyonlar ve Önlenmesi. Doç Dr Mehmet Ergelen

ACTH (Synacten) STİMÜLASYON TESTİ

Adrenal Yetmezlik. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

PROLAKTİNOMAYA YAKLAŞIM

Doç. Dr. Celal KATI OMÜ ACİL TIP AD.

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Beyin Omurilik Sıvısında Myelin Basic Protein Testi; CSF myelin basic protein; BOS da myelin basic protein;

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu;

Omurga-Omurilik Cerrahisi

İntern Dr. Özkan ERARSLAN ADRENAL YETERSİZLİK. ADDİSON HASTALIĞI, BÖBREKÜSTÜ BEZ YETERSİZLİĞİ, SÜRRENAL YETMEZLİK Ekim 2013

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

GEBELİKTE PROLAKTİNOMA

MİKSÖDEM. Yrd. Doç. Dr. Mücahit GÜNAYDIN Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

MENOPOZ. Menopoz nedir?

Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi;

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

ACİL CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN ENDOKRİN PATOLOJİLER: ERKEN TANI & HIZLI TEDAVİ

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

[embeddoc url= /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ]

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler

Asendan AORT ANEVRİZMASI

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

TRAFİK KAZALARI, DÜŞMELER, DARP OLGULARI ve İŞ KAZALARINDA ADLİ SÜREÇ ÖRNEK OLGU DEĞERLENDİRMESİ

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN TOTAL TİROİDEKTOMİ SONRASI HİPOKALSEMİ RİSKİ ÜZERİNE ETKİSİ

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN /

Adrenal kitlelerde yönetsel sorunlar

En iyi yöntem inmeden korunma Risk faktörlerinin belirlenmesi

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ

Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek. Journal of Clinical and Analytical Medicine

AKUT BATIN da ANALJEZİ. Dr Mustafa ÇALIK GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Kafa Travmalarında Yönetim

İZOLE OKÜLOMOTOR SİNİR FELCİ İLE PREZENTE OLAN DURAL KAROTİKOKAVERNÖZ FİSTÜL: OLGU SUNUMU. Şehnaz ARICI, Aysel ÇOBAN, Tuğçe ANGIN, Behiye ÖZER

CİDDİ KOMORBİDİTESİ OLAN SEMPTOMATİK PRİMER HİPERPARATİROİDİLİ HASTALARDA RADYOFREKANS ABLASYON SONUÇLARI

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR

Adrenal Yetmezlik. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

BOS GLUKOZ DÜġÜKLÜĞÜ ĠLE SEYREDEN TÜBERKÜLOZ MENENJĠT ÖN TANILI VARİCELLA ZOSTER MENENJİTİ OLGUSU

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Hazırlayan: Hatice Şentürk Acıbadem Bursa Hastanesi Klinik Eğitim Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: 01/08/2016

İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI

SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

TONSİL KANSERİNDE KLİVUS METASTAZI CLIVUS METHASTASIS OF TONSILLER CARCINOMA Baş Boyun Cerrahisi

BAŞAĞRILI HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof.Dr.Baki Göksan

AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Temel Nöroşirürji Kursları Dönem 4, 3. Kurs Mart 2018, Altınyunus Hotel, Çeşme, İzmir

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

Dr.Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD KONYA

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

8 Merdiven çıkmak, yürümek gibi hareketler baş ağrınızın şiddetini etkiliyor mu? (azaltıyor, etkisiz, arttırıyor)

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Sürrenal Yetmezlik. Dr. Mustafa Burak SAYHAN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilimdalı

UYGUNSUZ ADH SENDROMU

Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

3. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya

DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

PUPİLLA HASTALIKLARI DR. ŞENGÜL ÖZDEK

Giriş. Yaşlılarda Karın Ağrısı. Genel Bilgiler. Genel Bilgiler. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü

GEÇİCİ İSKEMİK ATAK: Görüntüleme Gerekli mi? Prof. Dr. Cem ÇALLI

Düşüğe Neden Olan Bir Hipertansif Fibromusküler Displazi Vakası. A Case of Hypertensive Fibromuscular Dysplasia Leading To Abortus

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

Hazırlayan ekip : Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çalışma Grubu. Üyeler - Dr.Baktash Morrad - Dr.Ayşe Hüseyinoğlu - Dr.

Transkript:

Dicle Tıp Dergisi / 2014; 41 (2): 409-413 Dicle Medical Journal doi: 10.5798/diclemedj.0921.2014.02.0442 OLGU SUNUMU / CASE REPORT İzole okülomotor sinir paralizisi ile prezente olan bir pituiter apopleksi olgusu: Olgu sunumu ve literatür derlemesi A case with pituitary apoplexy presenting with isolated oculomotor nerve palsy: Case report and literature review Betül Çevik 1, Fatih Ersay Deniz 2, Dürdane Aksoy 1, Semiha Kurt 1, Özgür Demir 2, Hatice Barut 1 ÖZET Pupil tutulumunun eşlik ettiği izole okülomotor sinir paralizisi, hipofiz adenomlarının nadir bir belirtisi olup hem hipofiz makroadenomlarında hem de pituiter apoplekside görülebilmektedir. Pituiter (hipofizer) apopleksi, hipofiz bezi ya da adenomundaki akut kanama veya infarkt sonucu gelişen nadir bir acil durumdur. Ani başlangıçlı şiddetli baş ağrısı ile birlikte görme kaybı ve hipopituitarizm klinik tabloyu oluşturur. Hipofiz bezinin hemen lateralinde bulunan kavernöz sinüs içindeki yapıların etkilenimi ile okülomotor sinirin tek başına ya da troklear, abdusens sinir, trigeminal sinirin birinci ve ikinci dalları ve sempatik lifler gibi bu bölgedeki diğer yapılarla beraber tutulumu tabloya eşlik edebilir. Bu olgu sunumunda daha önceden hipofiz adenomu tanısı olmayıp, pupilin tutulduğu ağrılı izole okülomotor sinir paralizisi geliştikten sonra hipofiz makroadenomundan gelişen pituiter apopleksi tanısı alan 72 yaşında bir erkek olgu sunulmaktadır. Pupil tutulumlu, ağrılı, akut okülomotor sinir paralizisinin ayırıcı tanısında, nadir görülen bir sebep olan pituiter apopleksiyi hatırlatmak amacıyla olgu sunuma uygun bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Okülomotor paralizi, pituiter apopleksi, hipofiz makroadenomu, pitoz, midriyazis GİRİŞ ABSTRACT Isolated oculomotor nerve palsy with pupillary involvement is one of the rare symptoms of pituitary adenoma and may be associated with either pituitary macroadenoma or pituitary apoplexy. Pituitary (hypophyseal) apoplexy is a rare emergency resulting from an acute hemorrhage or infarction of pituitary gland or adenoma. Clinical manifestations consist of severe headache of sudden onset, visual loss and hypopituitarism. Although isolated oculomotor nerve palsy may be observed, other structures within the cavernous sinuses that lay adjacent to the pituitary gland, including trochlear and abduscence nerves, first and second branches of the trigeminal nerve and sympathetic nerves may also be affected and accompany oculomotor nerve palsy. A 72 year-old male patient with pituitary apoplexy related to a previously unknown pituitary macroadenoma, who was diagnosed after developing a painful, isolated, pupil involved oculomotor nerve palsy was presented in this case presentation. This case deserves to be presented, to point out pituitary apoplexy as a rare cause in the differential diagnosis of acute painful oculomotor nerve palsy with pupillary involvement. Key words: Oculomotor palsy, pituitary apoplexy, pituitary macroadenoma, ptosis, mydriasis Pupil tutulumunun eşlik ettiği izole okülomotor sinir paralizisi, hipofiz adenomlarının nadir bir belirtisi olup hem hipofiz makroadenomlarında hem de pituiter apoplekside görülebilmektedir [1]. Pituiter (hipofizer) apopleksi, hipofiz bezi ya da adenomundaki akut kanama veya infarkt sonucu gelişen, nispeten nadir ancak zaman zaman yaşamı tehdit eden sonuçlar doğurabilen nöroendokrin bir acildir [2,3]. Ani başlayan şiddetli baş ağrısı ile birlikte görme kaybı, bulantı, kusma, bilinç değişiklikleri ve değişik derecelerde hipofiz hormon yetersizliği klinik tabloyu oluşturur. Pituiter apopleksi çoğunlukla daha önce tanı konulmamış hipofiz adenomu zemininde gelişir. Hipofiz adenomunun varlığı bilinme- 1 Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Tokat, Türkiye 2 Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, Tokat, Türkiye Yazışma Adresi /Correspondence: Betül Çevik, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, 60100, Tokat, Email: cevikbetul78@hotmail.com Geliş Tarihi / Received: 06.03.2014, Kabul Tarihi / Accepted: 30.04.2014 Copyright Dicle Tıp Dergisi 2014, Her hakkı saklıdır / All rights reserved

410 B. Çevik ve ark. Okülomotor paralizi ve pituiter apopleksi yen hastalarda apopleksiye bağlı gelişen semptomlar yanlışlıkla başka hastalıklara bağlanabilir ve bu nedenle apopleksi tanısında gecikme oluşur [3,4]. Burada daha önceden hipofiz adenomu tanısı olmayıp, ağrılı, izole total okülomotor sinir paralizisi geliştikten sonra pituiter apopleksi tanısı alan bir olgu sunulmaktadır. OLGU SUNUMU 72 yaşında erkek olgu, bir gün önce aniden başlayan, bulantı ve kusmanın eşlik ettiği, sağ frontotemporal bölgeye lokalize olan şiddetli baş ağrısı, sağ göz kapağında düşüklük ve çift görme şikayetleriyle nöroloji polikliniğine başvurdu. Sağ göz kapağındaki düşüklük ve çift görme yakınmaları baş ağrısıyla eş zamanlı olarak aniden ortaya çıkan hastanın göz kapağındaki düşüklük 24 saat içinde ilerleyerek sağ göz kapağı tamamen kapanmış. Daha önceden benzer şikayetleri olmayan hastanın özgeçmiş ve soygeçmişinde belirgin bir özellik yoktu. Fizik muayenede; ateş, nabız ve tansiyon değerleri normal sınırlarda olan hastanın nörolojik muayenesinde; sağ gözde tam pitoz, dışa ve aşağı deviasyon, içe, yukarı ve aşağı bakış kısıtlılığı; sağda dilate, ışık ve yakın reaksiyonu elde edilemeyen pupil saptandı (Resim 1). Diğer nörolojik muayene bulguları normaldi. Ağrılı sağ okülomotor sinir paralizisine pitoz ve pupil tutulumunun eşlik etmesi nedeniyle ön tanıda ilk düşünülen posterior kommunikan arter anevrizmasına yönelik yapılan beyin BT anjiyografide vasküler bir patoloji ve subaraknoid kanama saptanmadı. Görme alanı muayenesinde bitemporal hemianopsi saptanan olgunun kranial MRG sonrası yapılan hipofiz MRG incelemesinde hipofiz lojunu tamamen doldurup sella kavitesini genişleten, sella inferior konturunda özellikle sağda ekspansiyona neden olan, suprasellar sisterne uzanım göstererek optik kiazmaya belirgin bası etkisi oluşturan, periferik yoğun kontrast tutulumu olan, sağ kavernöz sinüse ilerlemiş, internal karotid arteri (İCA) yaklaşık 200 derece çevreleyen, 14 19 30 mm boyutunda düzgün, lobüle kontürlu kitle lezyonu (hemorajik makroadenom) saptandı (Resim 2). Beyin cerrahisi kliniğine devredilen hasta iki kez hipotansif senkop geçirmesi üzerine yoğun bakımda takibe alındı. Laboratuvar incelemelerinde; sabah sekizdeki total kortizol 3,36 ug/dl (6,7-22,6), büyüme hormonu 0,05 ng/ml (0,030-2,47), prolaktin 2,15 ng/ml (4,04-15,2), lüteinize edici hormon (LH) 1,34 miu/ ml (0,8-7,6), follikül stimüle edici hormon (FSH) 1,19 miu/ml (0,7-11,1), serbest-t4 0,799 ng/dl (0,93-1,7), serbest-t3 2,02 pikog/ml (2,0-4,4), tiroid stimüle edici hormon (TSH) 0,423 uiu/ml (0,27-5,6), C-reaktif protein 30,5 mg/l (0-5), sodyum 130 mmol/l (135-145) saptandı. Tam kan sayımı, böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri, pıhtılaşma paneli, idrar dansitesi, 24 saatlik idrar miktarı normal sınırlardaydı. Endokrinoloji bölümüne danışılan olguya hipofiz yetmezliği ve hipotroidi tanıları ile intravenöz metilprednizolon 2 20mg ve oral levotroksin 1 25mcg başlandı. Şikayetlerinin sekizinci gününde steroid şemsiyesi altında transsfenoidal hipofizektemi uygulanan hastanın patoloji incelemesinde; hipofize ait dokuların hemen tamamına yakınının nekrotik görünümde olduğu, fokal alanlarda kanama ve konjesyonun izlendiği hipofizer apopleksi ile uyumlu bulgular raporlandı. Postoperatif 5. günde intravenöz metilprednizolondan, oral prednizolon 2 5 mg a geçildi. Operasyon sonrasında sağ gözdeki pitoz ve bakış kısıtlılığında kısmi düzelme olan olgu, prednizolon 2 5mg, levotroksin 1 25 mcg tablet tedavisiyle postoperatif sekizinci günde taburcu edildi. Üç ay sonra tekrarlanan hipofiz hormon profilinde de total kortizol ve prolaktin seviyeleri düşük saptanan olgunun hormon replasman tedavisine endokrinoloji bölümü gözetiminde devam edilmektedir. Resim 1. (A) Sağ göz kapağında tam pitoz; (B) nötral pozisyonda sağ göz dışa ve aşağı deviye ve sağ pupil dilate; konjuge (C) yukarı, (D) aşağı, (E) sola bakışlarda sağ gözde elevasyon, depresyon ve addüksiyon kısıtlılığı mevcut.

B. Çevik ve ark. Okülomotor paralizi ve pituiter apopleksi 411 Resim 2. (A) prekontrast koronal T1A kesitte hipofiz lojunu tamamen doldurup, optik kiazmaya belirgin bası etkisi oluşturan periferik kesimlerinde hiperintens alanlar içeren hemorajik makroadenom izlenmektedir. Kitle sağ kavernöz sinüse ilerlemiş, İCA lateral ve inferiora doğru deviye görünümdedir. (B) postkontrast koronal T1A kesitte düzgün lobüle konturlu kitle lezyonu periferik yoğun kontrastlanma göstermektedir. (C) prekontrast sagittal T2A kesitte santrali belirgin hiperintens, periferi hafif hipointens görülen pituiter apopleksi. TARTIŞMA Ağrılı okülomotor sinir paralizisinin etiyolojik ayırıcı tanısı vasküler (anevrizma, karotis arter diseksiyonu, karotikokavernöz fistül, kavernöz sinüs trombozu), diyabete bağlı mikrovasküler infarkt, neoplastik (primer parasellar tümörler, lokal ve uzak metastazlar), inflamatuvar tablolar (orbital psödotümör, sarkoidoz, Tolosa-Hunt sendromu), enfeksiyonlar ve diğer nedenler (oftalmoplejik migren, travma, dev hücreli arterit) gibi oldukça geniştir [5,6]. Okülomotor sinir paralizi saptanan olgularda, pupil tutulumu değerlendirmek bu kadar geniş bir ayırıcı tanı yelpazesinde etyolojiyi saptamak açısından çok önemlidir [7]. Pupilin korunduğu okülomotor felci, en sık sinirin mikrovasküler iskemisi nedeniyledir ve özellikle diyabet ve hipertansiyon gibi vasküler risk faktörleri olan yaşlı hastalarda gözlenir. Ağrı sıklıkla mevcuttur ve 8-12 haftada kendiliğinden düzelme beklenir. Pupil tutulumunun eşlik ettiği ani başlangıçlı okülomotor sinir paralizisinin en sık ve en acil nedeni anevrizmalardır (en sık posterior kommunikan arterde olmak üzere, baziler arter ve intrakavernöz karotis anevrizması) [5-8]. Anevrizma veya kitle gibi sinire dıştan basan kompresif bir lezyon varlığında okülomotor sinirin dış kısmında seyreden parasempatik (pupillomotor) lifler öncelikle etkileneceği için vakaların %95 inde pupilla midriatik (dilate), ışığa ve yakına cevapsızdır. Diyabet ve iskemik vasküler durumlarda, sinirin iç kısmında seyrederek ekstraoküler kaslara giden lifler etkilenir; bu vakaların %80 inde dışta seyreden parasempatik lifler ve pupilla etkilenmez [5,7]. Sağda pupil tutulumlu, ağrılı total okülomotor sinir paralizisi saptanan hastada olası posterior kommunikan arter anevrizmasını dışlamak amacıyla yapılan kranial BT anjiografi tetkikinde subaraknoid kanama ve anevrizma dahil vasküler bir patoloji saptanmadı. Kranial MRG ve hipofiz MRG tetkiklerinde görülen sağ kavernöz sinüse ilerlemiş pituiter apopleksi (hemorajik makroadenom) sağ okülomotor sinir paralizisinin etyolojik sebebi olarak saptanmıştır (Resim 2). Anatomik olarak olgunun pitozunun tek taraflı olması, kural olarak bilateral pitozun görüldüğü nükleer lezyonlardan, okülomotor paraliziye kontralateral hemitremor, kore, ataksi veya hemiparezi eşlik etmemesi fasiküler bölüm lezyonlarından ayırım sağlamıştır [5,7]. Pituiter apopleksi nadir bir acil durumdur. Pituiter tümörü olduğu bilinen insanların bile yalnızca % 2-7 sinde apopleksi gelişir; risk geniş tümörlerde daha yüksektir. Apopleksi olguların çoğu 5. veya 6. dekadda olup, hafif bir erkek predominansı vardır (1,6:1) [2]. Sunulan 72 yaşındaki erkek olgunun demografik özellikleri bu verilere uygundur. Pituiter apopleksi nadiren normal hipofiz dokusundan kaynaklanır. Hastaların çoğunda pituiter adenom bulunur ve makroadenomlarda apopleksi mikroadenomlardan daha sıktır [3]. Altta yatan tümörlerin

412 B. Çevik ve ark. Okülomotor paralizi ve pituiter apopleksi çoğu nonsekratuar olduğundan bası etkisi oluşturana veya apopleksi gelişene kadar semptom vermeyebilirler. Bu nedenle pituiter apopleksi genellikle hipofizer bir tümör varlığında oluşmasına rağmen, olguların yaklaşık %80 i daha önceden adenom tanılı değildir. Adenom varlığı bilinmeyen olgularda apopleksi tanısında gecikme olabilir [3,4]. Sunulan olguda da apopleksi gelişimi öncesi adenom tanısı ve adenoma ait bir şikayet yoktu. Bu nedenle ilk olarak, pupil tutulumlu ağrılı okülomotor sinir paralizisinin en sık nedeni olan posterior kommunikan arter anevrizması öncelikle araştırılmıştır. Pituiter apopleksi vakalarının %40 ından fazlasında presipite edici bir faktör tanımlanabilir. Literatürde başta hipertansiyon olmak üzere, açık kalp cerrahisi gibi majör cerrahiler, dinamik hipofiz fonksiyon testleri, kafa travması, intrakraniyal basınç artışı, antikoagülasyon, koagülopatiler, bromokriptin veya östrojen tedavisi, gebelik ve radyoterapinin apopleksiye predispozisyon yarattığı bildirilmiştir [2,3]. Sunulan olguda predispozan bir faktör tesbit edilememiştir. Hipofiz adenomların kanama ve nekroza özellikle eğilimli olduğu bilinmektedir [8]. Hipofiz adenomlarının kanlanması inferior hipofizel arterden kaynaklanır, yüksek kan basıncı oluşturan bu arter kanama riskini artırır. Tümoral kan damarlarının hasarlara duyarlılık yaratan yapısal anormallikler göstermesi ve makroadenomlarda ileri neoplastik gelişimin gerektirdiği metabolik gereksinimi karşılayacak yeterli dolaşımın sağlanamaması tümör içinde nekroz ve hemoraji gelişim riskini artıran diğer faktörlerdir [3,8]. Hipofiz adenomu varlığında, tümör içindeki nekrotik ve/veya hemorajik materyal sella içeriğinin boyutunu artırarak intrasellar basıncı hızla yükseltir ve kitle sınırlarının lateralde kavernöz sinüse, dorsalde optik kiazmaya ve subaraknoid aralığa doğru genişlemesine neden olarak ilgili semptom ve klinik bulgulara neden olur [3]. Pituiter apopleksinin en yaygın başlangıç semptomu bulantı ve kusmanın eşlik ettiği, göz arkası veya şakağa lokalize, ani başlangıçlı ve şiddetli baş ağrısıdır. Baş ağrısının nedeni kitle etkisi nedeniyle olan dural gerilme veya subaraknoid sisterne kan girmesine bağlı meningeal irritasyondur. Pituiter apopleksi sonrasında adenom hacminin genişlemesi önce kavernöz sinüse doğru olur ve kavernöz sinüs içindeki yapıların lateralden kompresyonu hastaların yaklaşık %50 sinde görülen oküler paralizilere sebep olur. Kavernöz sinüs duvarında hipofize en yakın olan ve aynı horizontal planda seyreden okülomotor sinir en yaygın etkilenen sinirdir. Okülomotor sinir tek başına ya da troklear, abdusens sinir, trigeminal sinirin birinci ve ikinci dalları ve sempatik lifler gibi bu bölgedeki diğer yapılarla beraber etkilenebilir [3,7]. Hipofiz adenomu ve/veya hipofiz apopleksisine bağlı okülomotor sinir paralizisi bu sinirin genişleyen kitle ile interklinoid ligament arasında sıkışmasına bağlı olarak veya tümör tarafından kavernöz sinüsun invazyonu nedeni ile genelde subakut bir süreç şeklinde karşımıza çıkar [3,8]. Olgumuzda görüldüğü gibi apopleksiye bağlı akut okülomotor sinir paralizisi gelişmesi İCA dan kaynaklanan vazo-nervorumların kompresyonu sebebiyle sinirin vasküler beslenmesinin bozulmasına bağlanmaktadır [8]. İntrasellar içeriğin yukarı doğru genişlemesi önce optik kiazmaya bası ile kiazmal kompresyon bulgularına (başlangıçta görme keskinliğinde azalma ve görme alanı defektleri, ileri dönemde tam görme kaybı) ve daha da genişlerse hipotalamik disfonksiyona ve hatta hidrosefaliye neden olabilir [2,3]. Görme alanında oluşan karekteristik defekt; optik kiyazmaya bası sonucunu oluşan bitemporal hemianopsidir. Kan veya nekrotik dokunun subaraknoid boşluğa ekstravazasyonu ateş, fotofobi, ense sertliği ve bilinç bozukluğu ile şekillenen menengizme sebep olabilir [3]. Hastamızda da bulantı, kusmanın eşlik ettiği ani başlangıçlı frontotemporal bölgede lokalize baş ağrısı şikayeti olup, apoplektik hipofiz makroadenomu suprasellar sisterne uzanım göstererek optik kiazmaya belirgin bası etkisi oluşturduğundan (Resim 2) bitemporal hemianopsiye ve apoplektik kitlenin sağ kavernöz sinüse ilerlemesi (Resim 2) akut okülomotor sinir paralizisine bağlı çift görme ve göz kapağında düşüklük şikayetlerine neden olmuştur. Pituiter apopleksi olgularının büyük kısmında değişik derecelerde hipofizer hormon yetmezliği (özellikle ön hipofiz hormonlarında) görülür. Hormonal disfonksiyon daha önce var olan adenomun kendisine bağlı olabileceği gibi, daha çok tümör içine kanama sonrası artan intrasellar basınç veya infart nedeniyle oluşan doku hasarına ikincil olarak gelişir [3]. Eğer adrenokortikotropik hormon (ACTH) ve TSH eksikliği erken dönemde tanınmaz ve önlem alınmazsa akut ikincil adrenal yetmezlik

B. Çevik ve ark. Okülomotor paralizi ve pituiter apopleksi 413 ve hipotroidizm gelişimi ciddi morbidite ve mortaliteye neden olabilir. ACTH eksikliğine bağlı, adrenal bezlerden yeterince kortizol salınımı gerçekleşemez. Bu durum, hipotansiyon, hipoglisemi ve abdominal ağrı ile karakterize adrenal krize yol açabilir [3,4]. Hastamızda da iki kez hipotansif senkop gözlenmiş, steroid replasmanı sonrası hipotansiyon tekrarlamamıştır. Hastamızın total kortizol, prolaktin, serbest-t4 değerleri düşük, sodyum, FSH, LH ve büyüme hormonu değerleri normal sınırlarda saptanmıştır. Hastamızda görüldüğü gibi, olguların %40 ında hiponatremi görülür. Hiponatremi düşük kortizol seviyesi veya posterior hipofizden uygunsuz anti-diüretik hormon (ADH) salınımı sebebiyledir [3]. Hastamızda 24 saatlik idrar miktarı ve idrar dansitesi normal olduğu için hiponatremi kortizol eksikliğine bağlanmıştır. Pituiter apopleksi tanısı klinik, hormonal incelemeler ve hipofiz MRG ile konur [2,3]. Asemptomatik pituiter hemoraji ve/veya infarkt görüntüleme veya histopatolojik incelemelerde saptanabilir fakat klinik olmadan pituiter apopleksi tanısı konmaz [3]. Pituiter apopleksi tedavisinde sıvı ve elektrolit dengesinin monitorizasyonu ve öncelikle kortikosteroid olmak üzere eksik hormonların yerine konulması acil olarak planlanmalıdır [4]. Akut adrenal yetmezlik nedeniyle hiponatremi ve hipotansiyon gelişen hastamız yoğun bakımda takip edilerek; intravenöz sodyum replasmanı ve metilprednizolon tedavisi ile dolaşım sistemi stabilize edilmiştir. Genel olarak kabul edilen; ciddi görme kaybı veya görme alan defisiti, kafa içi basınç artışı ve hipotalamik etkilenmeye bağlı ciddi bilinç değişikliği olan apopleksi hastalarında cerrahi dekompresyon uygulanmasıdır [2,3]. Bitemporal hemianopsi şeklinde görme alanı defisiti ve total okülomotor sinir paralizisi olan hastamıza da transfenoidal hipofizektomi uygulanmıştır. Cerrahinin ilk 1 hafta içinde uygulandığı olgularda görmenin prognozun daha iyi olduğu bildirilmektedir [2,3]. Sunulan olgunun postoperatif dönemde görme alanı defisiti tam düzelmiş fakat sağ gözdeki pitoz ve bakış kısıtlılığında kısmi düzelme olmuştur. Üç ay sonra tekrarlanan hipofiz hormon profilinde de total kortizol ve prolaktin seviyeleri düşük saptanan olgunun hormon replasman tedavisine endokrinoloji bölümü gözetiminde devam edilmektedir. Pupil tutulumunun eşlik ettiği, ağrılı akut okülomotor sinir paralizisinin ayırıcı tanısında nadir bir sebep olan hipofiz adenom ve/veya apopleksisini hatırlatmak amacıyla olgu sunuma uygun bulunmuştur. Bu olgu 49. Ulusal Nöroloji Kongresinde (15-21 Kasım 2013, Antalya) e-poster olarak sunulmuştur. KAYNAKLAR 1. Köşkderelioğlu A, Çelebisoy N. İzole okulomotor paralizi ile prezente olan hipofiz makroadenomu. J Neurol Sci-Turk 2009:18;102-105. 2. Rajasekaran S, Vanderpump M, Baldeweg S, et al. UK guidelines for the management of pituitary apoplexy. Clin Endocrinol (Oxf). 2011;74:9-20. 3. Oruçkaptan H, Özcan OE. Pituiter apopleksi ve acil hipofiz cerrahisi. Editörler; Ziyal Mİ, Erbaş T. Hipofiz adenomları, 1. Baskı. Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Basımevi, 2008:268-280. 4. Erbaş T. Pituitary apoplexy. Turkiye Klinikleri J Surg Med Sci 2006;2:28-30. 5. Uludüz D, Gündüz A, Albayram S, Saip S, Siva A. Ağrılı oftalmoplejiye klinik yaklaşım: Olgu örnekleri ışığında literatürün gözden geçirilmesi. Türk Nöroloji Dergisi 2007;13:113-121. 6. Yücel Y. Migraine headache: Diagnostic and management approaches. Dicle Med J 2008;35:281-286. 7. Rucker CJ. Cranial Neuropathies. In: Bradley WG, Robert DB, Fenichel GM, Jankovic J (Eds). Neurology in clinical practice volumes I & II, 5th Edition. Philadelphia: Butterworth-Heinemann, 2008:2063-2080. 8. Cho WJ, Joo SP, Kim TS, Seo BR. Pituitary apoplexy presenting as isolated third cranial nerve palsy with ptosis: two case reports. J Korean Neurosurg Soc. 2009;45:118-121.