YÜKSEK LİSANS TEZİ Emel CANTÜRK. Anabilim Dalı : Mimarlık. Programı : Mimari Tasarım



Benzer belgeler
MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

KENTSEL DÖNÜŞÜM VE TARİH

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center

İÇİNDEKİLER. Contents I. KISIM İŞLETMECİLİK İLE İLGİLİ TEMEL BİLGİLER

1 )Herhangi bir iletişim kanalı yardımıyla farklı ortamlarda bulunan kaynak ve alıcının gerçekleştirdiği iletişime ne ad verilir?

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ ALANI

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v BİRİNCİ BÖLÜM TURİZMDE TEMEL KAVRAMLAR

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2016 / Sabancı Center

HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE...

MODA YÖNETİMİ KURS PROGRAMI

KÜRESEL PAZARLAMA Pzl-402u

Türkiye ile İlgili Sorular

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi,

Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

Doğruların buluştuğu adres...

Dikkat!... burada ilk ünite gösterilmektedir.tamamı için sipariş veriniz SATIŞ TEKNİKLERİ KISA ÖZET KOLAYAOF

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı

STRATEJİK PLAN

TURİZM PAZARLAMASI REKLAM

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

ANKARA KALKINMA AJANSI.

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

III İÇİNDEKİLER. Önsöz İçindekiler Grafik ve Tablo Listesi Simge ve Kısaltmalar Açıklama. I. Özet Tablolar 1. II. Kültürel Faaliyetlere Katılım

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

TED KDZ. EREĞLİ KOLEJİ VAKFI ÖZEL ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SOSYAL BİLGİLER DERSİ 5. SINIF YILLIK PLANI

Avrupa'da Okullarda Sanat. ve Kültür Eğitimi

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v İçindekiler... ix Tablolar Listesi... xv Şekiller Listesi... xv BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİ VE TURİZM SOSYOLOJİSİ

SPORUN SOSYAL VE EKONOMİK FAYDALARI. Prof. Dr. Gazanfer DOĞU Abant İzzet Baysal Üniversitesi Spor Yönetim Bilimleri

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

Hizmet Pazarlaması BBY 401, 25 Kasım Hizmet Pazarlaması. Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

İÇİNDEKİLER. İçindekiler... v Tablolar... xi Şekiller... xii Resimler... xii Önsöz... iii

1 PAZARLAMA KAVRAMI VE PAZARLAMANIN GELİŞİMİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm TURİZME GENEL YAKLAŞIMLAR

Dersin Amaçları Dersin İçeriği. Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

REKABET GÜCÜ VE DEĞİŞEN DÜNYA TUNCAY SONGÖR REKABET KURUMU II. BAŞKANI KURUL ÜYESİ

1 PAZARLAMA KAVRAMI VE PAZARLAMANIN GELİŞİMİ

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

DESIGN WEEK ANTALYA İÇ MEKAN TASARIMI VE MOBİLYA Kasım 2017 Antalya Expo Center

CP PT-COMENIUS-C21

Marmara Üniversitesi Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Sertifika Programı Marmara University Corporate Communication & Brand Management Program

MİM310 Rölöve-Restorasyon Stüdyosu

TROIA BİR ANADOLU DESTANI

İÇİNDEKİLER. Sunuş Bölüm I: Küresel İletişim, Değişen Paradigmalar ve Reklamın Yeni Rolü Küreselleşme Sürecinin İletişime Yansımaları

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

KÜLTÜREL İŞBİRLİĞİ VE KÜLTÜREL ENDÜSTRİ

DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ

Ders Planı - AKTS Kredileri: 2. Yarıyıl Ders Planı Kodu Ders Z/S T+U Saat Kredi AKTS KY/KÇS.601 Yeni Dünya Düzeni ve Kentsel Politikalar

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

ÇALIŞMA RAPORU KONU: TURİZM YÖNETİMİ PROGRAM: TURİZM YÖNETİMİ VE PLANLAMA TÜRÜ/SÜRESİ: LİSANSÜSTÜ DİPLOMA, 04/10/ /10/2011

İÇİNDEKİLER SAYFA NO ÖNSÖZ IX GİRİŞ.. XI

DERS BİLGİLERİ. Ders Adı Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Sağlık Kurumlarında Yönetim ve Organizasyon HST

PAZARLAMA İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

KENTSEL TASARIM ve KATILIM

Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir.

İŞLETME POLİTİKASI (Stratejik Yönetim Süreci)

YÖNETİCİ GELİŞTİRME PLUS. Programın Amacı: Yönetici Geliştirme Eğitimi. Yönetici Geliştirme Uzmanlığı Eğitim Konu Başlıkları. Kariyerinize Katkıları

TURİZM SOSYOLOJİSİ SOS1019U KISA ÖZET

Turizm ekonomisi (TUR 510) Ders Detayları

GİRİŞİMCİLİK. Dr. İbrahim Bozacı. Örnekler ve İş Planı Rehberli. Kırıkkale Üniversitesi, Keskin Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi.

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar

Halkla İlişkiler. Uygulama Alanları. Barış Baraz Hakan Yılmaz

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS

Marmara Üniversitesi & Business Management Institute Geleceğin Lider CMO ları / Stratejik Pazarlama Yönetimi Sertifika Programı

THE LONDON THAMES GATEWAY: OLİMPİYATLAR VE DAHA FAZLASI. Kevin Whittle. London Thames Gateway Geliştirme Şirketi

farklı tasarlanan modern çizgisi ile etkinliğin yeterli ilgi ve katılımı sağlaması hedeflenmektedir.

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

Bölüm - 1 GARDEN CITY. (Ebenezer Howard) Doç. Dr. Zeynep Enlil Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

OLGUNLUK DÖNEMİ İÇİN PAZARLAMA STRATEJİSİ. XII. Bölüm. Doç. Dr. Olgun Kitapcı. Olgunluk Dönemi için Pazarlama Stratejileri

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

İŞLETME POLİTİKASI (Stratejik Yönetim Süreci)

Tedarik Zinciri Yönetimi (LOJ 215) Ders Detayları

EĞİTİM VE ÖĞRETİM 2020 BİLGİ NOTU

TÜBİSAD Bilişim Çözümleri Platformu

Doğal olarak dijital

Olimpizm -2- Spor Bilimleri Anabilim Dalı

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...v BİRİNCİ BÖLÜM PAZARLAMANIN TANIMI, KAPSAMI VE GELİŞİMİ

Sayın Yetkili, Organizasyon Komitesi. Prof. Dr. Melih ERSOY. Doç. Dr. Ela BABALIK-SUTCLIFFE. Prof. Dr. Murat BALAMİR

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

2 İŞLETMENİN ÇEVRESİ VE İŞLETME TÜRLERİ

PAZAR NERESİDİR? Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi. Pazar Araştırması

MMKD Stratejik İletişim Planı Araştırma Sonuçları

BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı Anadolu Üniversitesi

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Ücretlendirme Politikası

Transkript:

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KÜLTÜR EKSENLİ KENTSEL STRATEJİLER: KENTİN BÜYÜK ÖLÇEKLİ ETKİNLİKLERLE SERGİLENMESİ VE DÖNÜŞMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Emel CANTÜRK Anabilim Dalı : Mimarlık Programı : Mimari Tasarım HAZİRAN 2009

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KÜLTÜR EKSENLİ KENTSEL STRATEJİLER: KENTİN BÜYÜK ÖLÇEKLİ ETKİNLİKLERLE SERGİLENMESİ VE DÖNÜŞMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Emel CANTÜRK (502071020) Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 04 Mayıs 2009 Tezin Savunulduğu Tarih : 05 Haziran 2009 Tez Danışmanı : Yrd. Doç. Dr. Nurbin PAKER KAHVECİOĞLU (İTÜ) Diğer Jüri Üyeleri : Prof. Dr. Hülya TURGUT YILDIZ (İTÜ) Yrd. Doç. Dr. Sibel YARDIMCI (MSGÜ) HAZİRAN 2009

ÖNSÖZ Yüksek lisans eğitimim ve tez çalışmam boyunca, değerli fikirleri, sabrı ve heyecanıyla bana destek olan tez danışmanım sayın Nurbin PAKER KAHVECİOĞLU na, Değerli fikirleri ve önerilerini paylaştıkları için sayın jüri üyeleri Hülya TURGUT YILDIZ ve Sibel YARDIMCI ya, Hayatım boyunca yanımda olan, her zaman beni destekleyen ve en önemlisi yönümü bulmamı kolaylaştıran sevgili aileme, annem Basriye CANTÜRK ve babam Nurettin CANTÜRK e çok teşekkür ederim. Mayıs 2009 Emel CANTÜRK (Mimar) iii

iv

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... iii İÇİNDEKİLER...v ÇİZELGE LİSTESİ... vii ŞEKİL LİSTESİ... ix ÖZET... xi SUMMARY... xiii 1. GİRİŞ...1 1.1 Çalışmanın Amacı...2 1.2 Çalışmanın Yöntemi...2 2.KÜLTÜR ENDÜSTRİLERİ VE KENTİN KÜLTÜREL SERMAYESİ...5 2.1 Kültür Endüstrileri...5 2.2 Kültürel Sermaye...7 3. STRATEJİK BİR ARAÇ OLARAK KÜLTÜR: KENTİN KÜLTÜR ARACILIĞIYLA PAZARLANMASI...11 3.1 Küreselleşen Dünyada Bir Sermaye Biçimi Olarak Kültür...11 3.2 Küresel Kentler Sistemi ve Kentler Arası Rekabet...13 3.3 Stratejik Bir Araç Olarak Kültür ve Kentin Pazarlanması...15 3.4 Kültür Eksenli Kentsel Stratejiler...19 3.4.1 Kültürel kurumlar...19 3.4.2 Tarihi mirasın önem kazanması...22 3.4.3 Simgesel yapılarla kentin pazarlanması...25 3.4.4 Kültür mahalleleri...26 4. KENTİN BÜYÜK ÖLÇEKLİ ETKİNLİKLERLE SERGİLENMESİ VE DÖNÜŞMESİ...31 4.1 Büyük Ölçekli Etkinliklerin Tanımlanması...31 4.2 Büyük Ölçekli Etkinliklerin Küreselleşme Bağlamında Önemi...33 4.3 Kentin Büyük Ölçekli Etkinliklerle Sergilenmesi...35 4.4 Büyük Ölçekli Etkinliklerin Kenti Dönüştürme Potansiyeli...39 4.4.1 Olimpiyat Oyunları ve kent...41 4.4.2 Expo Dünya Fuarı ve kent...45 4.4.3 Avrupa Kültür Başkenti etkinliği ve kent...48 5. BÜYÜK ÖLÇEKLİ ETKİNLİKLERLE SERGİLENEN VE DÖNÜŞEN KENTLER...53 5.1 Barselona...54 5.1.1 Kent Profili ve kentsel problemler...54 5.1.2 1992 Yaz Olimpiyatları: Kentsel strateji ve altyapı çalışmaları...55 5.1.3 1992 Yaz Olimpiyatları'nın kent imajına katkısı...62 5.2 Lizbon...63 5.2.1 Kent profili ve kentsel problemler...63 5.2.2 Expo'98 Dünya Fuarı: Kentsel strateji ve altyapı çalışmaları...64 5.2.3 Expo'98 Dünya Fuarı'nın kent imajına katkısı...69 v

5.3 Liverpool...71 5.3.1 Kent profili ve kentsel problemler...71 5.3.2 2008 Avrupa Kültür Başkenti: Kentsel strateji ve altyapı çalışmaları...72 5.3.3 2008 Avrupa Kültür Başkenti etkinliğinin kent imajına katkısı...78 5.4 Bölüm Değerlendirmesi...80 6. İSTANBUL 2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ...83 6.1 Adaylık Süreci ve İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti Seçilmesi...83 6.2 Organizasyon ve Hedefler...84 6.2.1 Organizasyon yapısı...84 6.2.2 Hedefler ve etkinliğin öngörülen katkıları...85 6.3 İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Kapsamında Planlanan Projeler...86 6.3.1 Kentsel projeler...87 6.3.1.1 Kültürel altyapı projeleri...88 6.3.1.2 Kentsel dönüşüm ve restorasyon projeleri...95 6.4 Bölüm Değerlendirmesi...98 7. SONUÇ... 101 KAYNAKLAR... 105 EKLER... 111 ÖZGEÇMİŞ... 131 vi

ÇİZELGE LİSTESİ Sayfa Çizelge 3.1: Kültür eksenli kentsel stratejiler...17 Çizelge 4.1: Toplumsal etkinliklerin türleri ve boyutları...32 Çizelge 4.2: Expo Dünya Fuarları ziyaretçi sayıları, 1851-1970...34 Çizelge 4.3: Olimpiyatlara ev sahipliği yapan ve aday olan kentler, 1896-2004...38 Çizelge 4.4: Olimpiyatların kentsel çevreye etkisi, 1896-2004...42 Çizelge 5.1: Büyük ölçekli etkinlik kentleri; kentsel stratejiler...81 Çizelge 5.2: Büyük ölçekli etkinlik kentleri;uluslar arası bağlantılar, turizm ve ekonomi...82 Çizelge 6.1: İstanbul 2010 Girişim Grubu Organizasyonu...84 Çizelge 6.2: İstanbul 2010 AKB Ajansı Organizasyonu...85 Çizelge 6.3: 2010 yılında düzenlenecek etkinlikler...87 Çizelge 6.4: 2010 projelerinin türlerine göre dağılımı...87 Çizelge 6.5: 2010 kentsel projelerinin türlerine göre dağılımı...88 Çizelge 6.6: İstanbul 2010 projelerinde gelinen aşamalar, 2009...98 vii

viii

ŞEKİL LİSTESİ Sayfa Şekil 3.1 : Avrupa da kültür kenti olarak algılanmadaki değişim, 1997-2004...15 Şekil 3.2 : Guggenheim müzeleri haritası...20 Şekil 3.3 : Solomon R Guggenheim New York, Guggenheim Bilbao ve Guggenheim Abu Dabi...21 Şekil 3.4 : Tate Modern, Londra...21 Şekil 3.5 : İstanbul Modern...22 Şekil 3.6 : Blade Runner dan bir sahne, 1982...22 Şekil 3.7 : Wigan Miras Servisleri, tarih mağazası...24 Şekil 3.8 : 34. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, Borusan Filarmoni Orkestrası açılış konseri...24 Şekil 3.9 : İspanya da ünlü mimarlar tarafından tasarlanan yapılar...25 Şekil 3.10: The London Eye...26 Şekil 3.11: Guggenheim Bilbao ve Sydney Opera Evi...26 Şekil 3.12: Temple Bar, Dublin...27 Şekil 3.13: Kunsthal Witte de Withstraat, Rotterdam...27 Şekil 3.14: Westergasfabriek, Amsterdam...28 Şekil 3.15: Galataport Projesi, Tabanlıoğlu Mimarlık, model...29 Şekil 4.1 : Avrupa fuar ve sergi kentleri ağı...36 Şekil 4.2 : Olimpiyatlara katılan gönüllüler, medya ve atletler, 1980-2008...37 Şekil 4.3 : 1992-2020 Olimpiyat kentleri ve aday kentler...37 Şekil 4.4 : Büyük ölçekli etkinliklerin hedefleri...40 Şekil 4.5 : Reichssportfeld Olimpik Stadyumu, Berlin...41 Şekil 4.6 : Olimpik Liman, Barselona...43 Şekil 4.7 : Pekin Olimpik Stadyumu...44 Şekil 4.8 : Hokey Stadyumu ve Armi Meydanı, Torino...44 Şekil 4.9 : Lower Lea Valley, Londra...45 Şekil 4.10: Olimpik Su Sporları Merkezi ve Olimpik Stadyum, model...45 Şekil 4.11: Crystal Palace, Londra ve Eiffel Kulesi, Paris...46 Şekil 4.12: Millennium Dome, Londra...46 Şekil 4.13: Habitat Konut Kompleksi, Montreal...47 Şekil 4.14: Expo Performans Merkezi, Shanghai...48 Şekil 4.15: Casa da Musica, Porto...50 Şekil 4.16: Çağdaş Sanatlar Merkezi, Santiago de Compostela...50 Şekil 4.17: Kunsthaus, Graz...51 Şekil 5.1 : Zona Franca Limanı ve Poblenou Endüstri Bölgesi, 1970 ler...54 Şekil 5.2 : Barselona, kentsel altyapı projeleri (1986-1992)...57 Şekil 5.3 : Sant Jordi Olimpik Spor Merkezi, Arata Isozaki...57 Şekil 5.4 : INEFC, Katalonya Ulusal Spor Eğitimi Enstitütüsü, Ricard Boffil...58 Şekil 5.5 : Olimpik Liman, Barselona...58 Şekil 5.6 : Hotel Arts ve Mapfre Ofis Kulesi...59 Şekil 5.7 : Kentsel dönüşümden önce ve sonra kıyı alanlarından görünüş...59 ix

Şekil 5.8 : Barselona, kentsel altyapı projeleri (1993-2004)...60 Şekil 5.9 : Agbar Tower, @22 Yüksek Teknoloji Bölgesi...61 Şekil 5.10: Barselona havaalanı uluslar arası yolcu hareketi, 1990-2001...62 Şekil 5.11: Barselona da turist sayısındaki değişim, 1990-2001...62 Şekil 5.12: Avrupa kentleri, turizm sektöründeki büyüme oranları, 1990-2004...63 Şekil 5.13: Lizbon Tagus Nehri kıyısı, endüstri bölgesi, 1993...64 Şekil 5.14: Lizbon Tagus Nehri kıyısı, endüstri bölgesinin temizlenmesi, 1996...64 Şekil 5.15: POZOR Planı, dönüşüm bölgeleri...65 Şekil 5.16: Tagus kıyı bölgesi, kentsel dönüşüm öncesi...65 Şekil 5.17: Tagus kıyı bölgesi, kentsel dönüşüm sonrası: Parque das Naçoes...66 Şekil 5.18: Lizbon Expo 98, kentsel altyapı projeleri (1993-1998)...66 Şekil 5.19: Ocenarium...67 Şekil 5.20: Atlantik Pavyonu...67 Şekil 5.21: Oriente İstasyonu, Santiago Calatrava...68 Şekil 5.22: Vasco da Gama Kulesi ve Köprüsü...69 Şekil 5.23: Lizbon havaalanı uluslararası yolcu hareketi, 1998-2007...70 Şekil 5.24: Lizbon da turist sayısındaki değişim, 1998-2007...70 Şekil 5.25: Kültür kenti olarak algılanmadaki değişim, 1997-2004...70 Şekil 5.26: Liverpool da (1960-2000) işsizlik oranları ve (1900-2000) nüfus hareketleri...71 Şekil 5.27: Kent içinde terk edilmiş alanlar, İngiltere, 2001...71 Şekil 5.28: Liverpool, kıyıdan görünüş, 2007...73 Şekil 5.29: Liverpool, kıyıdan görünüş, 2008...73 Şekil 5.30: Liverpool, kentsel altyapı projeleri (2003-2010)...74 Şekil 5.31: Unity Ofis ve Konut Kulesi...74 Şekil 5.32: Beetham West Ofis ve Konut Kulesi...75 Şekil 5.33: ACC Liverpool (Liverpool Arena ve Kongre Merkezi)...76 Şekil 5.34: Yeni Liverpool müzesi, 3XN, model...76 Şekil 5.35: Limestreet Geçidi, istasyon binası önündeki kamusal alanlar...77 Şekil 5.36: Liverpool havaalanı uluslararası yolcu hareketi, 1999-2008...78 Şekil 5.37: Liverpool da turist sayısındaki değişim, 2002-2008...79 Şekil 5.38: Liverpool AKB etkinliğine bağlı olarak rezervasyon artışı, 2008...79 Şekil 5.39: İngiltere de ziyaret edilen kentler, 2008...79 Şekil 6.1 : İstanbul 2010, kentsel altyapı projeleri...88 Şekil 6.2 : Santral İstanbul...90 Şekil 6.3 : Trans yapıt Festivali, 2008...91 Şekil 6.4 : Atatürk Kültür Merkezi...93 Şekil 6.5 : Yeni AKM, Murat Tabanlıoğlu, model...93 x

KÜLTÜR EKSENLİ KENTSEL STRATEJİLER: KENTİN BÜYÜK ÖLÇEKLİ ETKİNLİKLERLE SERGİLENMESİ VE DÖNÜŞMESİ ÖZET Günümüzde, küreselleşmenin getirdiği dinamikler ve ekonomik yapıda üretim odaklı bir ekonomiden tüketim odaklı ekonomiye doğru yaşanan değişimlerle birlikte, kültür yeni bir sermaye biçimi olarak önem kazanmıştır. Bunun yanı sıra, küreselleşmenin getirdiği bir diğer önemli değişim, ulus-devletlerin siyasi erkinin zayıflayarak, ülkelerin büyük kentler aracılığıyla rekabet etmeye başlamasıdır. Kentler, küresel ekonomiye eklemlenebilmek, dolaşımdaki sermayeyi çekebilmek ve küresel ekonomideki pazar paylarını arttırabilmek için kıyasıya bir rekabet içindedirler. Giderek daha hareketli hale gelen sermayeyi, vasıflı iş gücünü ve servisleri çekebilmek adına kültür önemli bir rol üstlenmeye başlamıştır. Ekonomik gelişmenin sağlanabilmesi için, olumlu bir kent imajının yaratılması çok önemlidir, kültür de kent için bir imaj yaratmanın, kenti pazarlamanın etkin bir aracı haline gelmiştir. Bugün, küresel kentler sistemi içine dahil olmak ya da konumlarını yükseltmek isteyen, giderek daha fazla kentin kültüre dayalı stratejiler geliştirerek yarışa dahil olması gözlemlenmektedir. Artan kentler arası rekabetle birlikte, kentlerin kendileri için bir odak noktası yaratması güçleştikçe, kentler kendilerini rakiplerinden farklı kılmak ve uluslararası platformda görünür olmak için yeni yollar bulmak durumundadır. Bu noktada, büyük kentlerin büyük ölçekli kültürel (veya kültürel olmayan) etkinlikleri mekanları pazarlamak için kullandığı görülmektedir. Son yıllarda festivallerin ve kültürel etkinliklerin sayısındaki hızlı artış, bu tür etkinliklerin, kentsel dönüşüm, ekonomik canlanmanın teşvik edilmesi ve kent imajının yükseltilmesi için bir araç olarak kullanılmasından bağımsız değildir. Kültür eksenli kentsel stratejilerde, özellikle uluslararası fuarlar, spor etkinlikleri gibi Roche un (2000) büyük ölçekli etkinlikler (mega-events) olarak tanımladığı etkinliklerin ön plana çıkarak, kentin pazarlanması ve uluslararası platformda imajının yükseltilmesi için kullanıldığı, bunun yanı sıra kentin altyapısının geliştirilmesi için katalizör görevi yaptığı görülmektedir. Çalışmanın amacı, büyük ölçekli etkinliklerin uzun vadede kent mekanına ve imajına katkısını sorgulamak ve bu doğrultuda İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliğinin kente getirilerini tartışmaktır. xi

xii

CULURE-LED URBAN STRATEGIES: DISPLAYING AND REGENERATING THE CITY BY MEGA-EVENTS SUMMARY Today, within the dynamics of globalisation and with the changes in economic structure from a production-based economy to a consumption-based economy, culture comes into prominence as a form of capital. Alongside, the other important change that globalisation brings, is the weakening of the political power of the nation-states. Thus the countries have started to compete by big cities. Cities are in a cutthroat competition to be highly integrated in global economy, increase their market share and attract new business and the capital. Culture has an important role, in terms of attracting the mobile capital, business and qualified labour. The creation of a positive city image is an important point for economic regeneration. And the culture is a substantially useful tool for marketing the city and creation of an image for the city. Today, the development and implementation of culture-led urban strategies, is observed in more and more cities that want to be partake or improve their position in global cities system. With the growing competition between cities, it has become hard to constitute a focus point for the city. Now cities have to find new ways to differentiate themselves and to be visible on the international platform, thus big cities have started to use mega-events for marketing themselves and creating place distinctiveness. The remarkable rise in the number of festivals and cultural events of late years, is not independent from the catalytic effect that events can have in terms of urban transformation, regenerating the city image and economic development. Especially, mega-events, like international fairs, sports events and big festivals, defined by Roche (2000), are an important part of the culture-led urban strategies, used for marketing the city, regenerating the city image and as a catalyst for urban transformation. The aim of the study is to question the long-term effects of megaevents on city in terms of the infrastructure of the city and city image, and thus to discuss the effects of Istanbul 2010 European Capital of Culture event on the city. xiii

xiv

1. GİRİŞ Son yıllarda kültür endüstrilerinin ve kültürel sermayenin kent ekonomisi açısından taşıdığı değerin ve kültürel kurumlar ile kültürel faaliyetlerin kente sağladığı yararlar giderek daha fazla kabul görmektedir. Bu kapsamda kentler, giderek artan bir duyarlılıkla, kültürel sermaye açısından sahip oldukları zenginlikleri değerlendirmek yönünde bir kentsel politikaya yönlenmektedir. Günümüzde kentler arası rekabet önceki dönemlere oranla gerek tüm dünya genelinde yayılmış olması, gerekse girişilen altyapı çalışmalarının kapsamı bakımından farklılık göstermektedir. Bu farklılık doğrudan küreselleşme sürecinin yarattığı bir değişimdir. Kültür, sanat, moda, eğlence endüstrileri, televizyon, yayıncılık ve müzik merkezleri olarak Paris ve New York, çok çeşitli yönlerden gelen daha büyük bir rekabetle karşı karşıyadır. İletişim ve enformasyon teknolojilerinin gelişimiyle birlikte daha kolay ulaşılabilir hale gelen dünya kentleri, yeni kültürel ve simgesel sermaye biçimleri üretmekte, böylelikle kentsel rekabete dahil olmaktadır. Harvey in (1988) belirttiği gibi kentler sermayeyi çeken birer yem haline gelebilmek için kültürü seferber etmek zorundadır (aktaran: Featherstone, 1996, s. 176). Bu gelişmelerle birlikte kültür, kentsel stratejilerde merkezi bir konuma yerleşmiş, bununla birlikte kültüre dayalı kentsel stratejilerin uygulanması küresel bir ölçekte görülmeye başlanmıştır. Artan kentler arası rekabetle birlikte, kentlerin kendileri için bir odak noktası yaratması güçleşmektedir (Landry, 2006); öyle ki, kentler kendilerini rakiplerinden farklı kılmak ve uluslararası platformda görünür olmak için yeni yollar bulmak durumundadır. Bu noktada, büyük kentlerin büyük ölçekli etkinlikleri, mekanları pazarlamak için kullandığı görülmektedir. Uluslararası büyük ölçekli sergiler ve etkinlikler hem kentler için ayırt edici bir imaj (hallmark) oluşturmakta, hem de medyanın ilgisini çekerek kentlerin radar ekranı nda görünür olmasını sağlamaktadır. 1

Böylelikle büyük ölçekli etkinliklere ev sahipliği yapan kentler rekabetçi bir üstünlük elde etmektedir. Etkinlik, hem uluslararası ilgi odağını kente yöneltmekte, hem de kentsel ve ekonomik gelişim için önemli bir araç olmaktadır. 1.1 Çalışmanın Amacı Bugün, küreselleşmenin getirdiği dinamiklerle birlikte, kentler arası rekabetin gittikçe güçlenmesi, küresel kentler sistemi içine dahil olmak isteyen ya da konumlarını yükseltmek isteyen, giderek daha fazla sayıda kentin kültüre dayalı stratejiler geliştirerek yarışa dahil olması olarak gözlemlenmektedir. Kültüre dayalı kentsel stratejilerde, özellikle uluslararası fuarlar, spor etkinlikleri gibi büyük ölçekli etkinliklerin kentin pazarlanması, imajının yükseltilmesi için kullanıldığı, bunun yanı sıra kentin altyapısının geliştirilmesi için katalizör görevi yaptığı görülmektedir. Çalışmanın amacı, büyük ölçekli etkinliklerin uzun vadede kent mekanına ve kent imajına olan katkılarını sorgulamak, bu doğrultuda İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında geliştirilen stratejiler ve bu stratejiler doğrultusunda ne gibi kazanımlar elde edilebileceğini tartışmaktır. 1.2 Çalışmanın Yöntemi İlk olarak, ikinci bölümde kentler için giderek önem kazanan kültür endüstrileri ve kültürel sermaye kavramları ele alınarak, tezin kuramsal altyapısı oluşturulmaktadır. Üçüncü bölümde ise, küreselleşmenin getirdiği dinamiklerle birlikte artan kentler arası rekabet ve bunun sonucunda kentlerin kültür ağırlıklı kentsel politikalara yönelerek, kültürün kentin pazarlanması için stratejik bir araç olarak kullanılması gibi olgular tartışılmaktadır. Dördüncü bölüm, kentsel stratejilerin geliştirilmesinde ve kentlerin uluslararası platformda sergilenmesinde giderek önem kazanan uluslar arası büyük ölçekli etkinlikler e (mega-events) odaklanmaktadır. Bundan sonraki bölümler ise, büyük ölçekli etkinliklerle sergilenen ve dönüşen kentlerin incelenmesine ayrılmıştır. Beşinci bölümde uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapan kentler arasından kapsamlı altyapı çalışmalarına yer verenler seçilerek, etkinliğin organizasyon yapısı, benimsenen kentsel strateji, altyapı çalışmaları ve etkinliğin kentin mekansal boyutu ve imaj boyutu üzerindeki etkisi 2

açısından karşılaştırmalı bir analizi yapılmaktadır. Altıncı bölümde ise, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti, organizasyon ve planlanan kentsel projeler açısından incelenmektedir. Böylelikle farklı kentlerde benimsenen kentsel stratejilerin kent mekanına ve kent ekonomisine katkıları belirlenerek; Avrupa Kültür Başkenti olmasıyla İstanbul un elde edebileceği kazanımların ve etkinlik aracılığıyla geliştirilen kentsel politik yaklaşımların sorgulanması hedeflenmektedir. Çalışmanın sonucunda ise, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olarak İstanbul, daha geniş bir ölçekten bakılarak, çalışmanın kuramsal çerçevesi içinde değerlendirilmektedir. 3

4

2. KÜLTÜR ENDÜSTRİLERİ VE KENTİN KÜLTÜREL SERMAYESİ Çalışmanın bu bölümü, tezin kuramsal altyapısını oluşturan, kültür endüstrileri ve kültürel sermaye kavramlarının açıklanmasına ayrılmıştır. Kültür endüstrileri kavramı, kavramın yaratıcısı Adorno (1947), kültürel sermaye ise, kavramı ilk defa ortaya atan Bourdieu nün (1984, 1987) tanımlarından yola çıkarak açıklanmaktadır. 2.1 Kültür Endüstrileri Tüm kültür endüstrisi pratiği, kâr güdüsünü dolaysız olarak kültürel formlara aktarır (Adorno, 1991, s. 86). Kültür endüstrisi kavramını ilk defa ortaya atan Adorno, kültür endüstrisinin, kitlelerin kendiliğinden çıkan bir kültür sorunu ya da popüler sanatın çağdaş bir formu olmadığının altını çizer: Kültür endüstrisi terimi, yanılmıyorsam ilk defa 1947'de, Amsterdam'da Horkheimer'la birlikte yayımladığımız Aydınlanmanın Diyalektiği'nde kullanıldı. Müsveddelerde kitle kültürü terimini kullanmıştık. Fakat daha sonra, yandaşlarının işine gelecek yorumları dışarıda bırakmak amacıyla kitle kültürü yerine kültür endüstrisi terimini kullanmayı uygun bulduk; ne de olsa onun, kitlelerden kendiliğinden çıkan bir kültür sorunu olduğunu ortaya atabilirler, onu popüler sanatın çağdaş formu sayabilirlerdi ki bu ikincisinin kültür endüstrisinden kesin olarak ayırt edilmesi gerekir (Adorno, 2003). Adorno nun (1991) tanımladığı şekilde eski olanla tanıdık olanı yeni bir nitelikte birleştiren kültür endüstrisi nin ürettiği ürünlerin hemen hemen tüm sektörlerde kitlelerin tüketimine göre düzenlendiği ve dahası bu tüketimin yapısını da belirlediği açıktır. Adorno ya göre, kültür endüstrisi, modern sanayi toplumunun homojenleşmiş ve rasyonelleşmiş dünyasının düzgün işlemesine yardımcı olma işlevine sahipti ve bu nedenle vardı. Bu amaçla, kültür endüstrisi, vaat ettiğini yerine getirmeyen sahte tatminler dağıtmakta, insanları kandırmaktadır. İşte bu nedenle, Adorno, sanat eserleri ile kültür endüstrisini şöyle birbirinden ayırmaktadır: sanat eserleri, çileci 5

ve utançsızdır; kültür endüstrisi ise, pornografiktir ve iffet taslar (aktaran: Lunn, 1995, s.201). Adorno (2003), kültür endüstrisinin kar güdüsünü kültürel formlara aktardığını belirtirken, kültürel formların piyasaya sürülen mallar olarak yaratıcılarının geçimini sağlamaya başladığından beri kısmen bu niteliğe sahip olduğunu, fakat o sıradaki kar arayışının dolaylı ve sanat eserinin özünden bağımsız olduğunu vurgulamaktadır. Kültür endüstrisinde yeni olan ise kültür ürününde (ekonomik) faydanın dolaysız önceliğidir. Kültür endüstrisinin ideolojisi öyle güçlüdür ki, bilincin yerini uygitsincilik alır (Adorno, 2003). Bu nedenle Adorno, politika ve ekonomi aracılığıyla kültürün yönlendirilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır. Nelerin kültür endüstrisi olarak nitelenebileceğine dair birçok farklı tanım mevcuttur. Myerscgouh (1988), kültür endüstrilerini görsel sanatlar, sahne sanatları ve tarihi miras olarak tanımlamaktadır. Landry ve Bianchini ye göre ise (1995) sanat, medya ve kültürel tüketim kültür endüstrilerini oluşturan temel bileşenlerdir. Scott (2002) daha kapsamlı bir yaklaşım geliştirerek, çeşitli sanatlar ve film endüstrisinin yanı sıra, mobilya, deri, parfüm ve benzeri diğer ürünlerin üretimini de kültür endüstrilerine dahil eder (aktaran: Miles, 2005). Urry (1999) ise, kültür endüstrilerinin bir yere ait olduğu varsayılan tarih ve kültürün yeniden sunumu ile ilişkili olduğunu belirtir. Bu durum, Britanya daki pek çok yerin hem turistleri, hem de gelen yatırımcıları, yöneticileri ve çalışanları bölgeye çekmek için geliştirdikleri bir politikayla ilişkilidir. Sheffield, Liverpool ve Glasgow gibi kentler, kültür ve belirlenmiş sanat alanlarıyla ilişkili olarak geliştirilen stratejilere önemli örnekler teşkil etmektedir. Kısacası bu kentler, kültür ve tarihin yeniden sunumu ile bir turizm stratejisi geliştirmektedirler (Urry, 1999). Zukin e göre (1995), kültür, semboller üreten bir sistem olduğuna göre, insanları bir ürün almaya yönlendiren her girişim, kültür endüstrisi haline gelmektedir. Sanat ve kültürel kurumlar tarafından yaratılan basılı yayın, müzik albümleri gibi, televizyon yayıncılığı ve turizm gibi kültür endüstrileri ulusal ve yerel ekonomilerde artan bir rol oynamaktadır, bununla birlikte, kültür endüstrileri batı toplumlarında simgesel malların üretim ve tüketiminde genişlemeye yol açmıştır (Featherstone, 1996). 6

Ewen (1988), kültür endüstrilerinin önem kazanmasının farklılık ile uğraşan yeni bir dilin oluşmasını da tetiklediğini belirtir. Sokaklarda oluşturulan stiller; kitle iletişim araçları, moda, müzik dergileri ve MTV aracılığıyla, sosyal içeriklerinden sıyrılıp cool imajlar haline gelirler (aktaran: Zukin, 1995). 2.2 Kültürel Sermaye Pierre Bourdieu (1984, 1987) tarafından geliştirilen kültürel sermaye kavramı dolaysızca hesaplanabilir, mübadele edilebilir ve gerçekleştirilebilir olan iktisadi sermayeye paralel olarak, kültüre dayalı iktidar kiplerinin ve birikim süreçlerinin de var olduğunu ve bunların kültürün değerini, kültürün sermaye olabileceğini sıklıkla gizlediğine işaret eder (Featherstone, 1996, s. 174). Bourdieu ye göre toplumda yüksek kültürde yetkinlik elde eden kişiler, kültürel sermaye birikimine sahip olabilirler (Throsby, 1999). Featherstone nun (1996) Pierre Bourdieu den aktardığına göre, Bourdieu kültürel sermaye biçimlerini üçe ayırır, ona göre kültürel sermaye: - bedenselleşmiş halde (sunum üslubu, konuşma tarzı, güzellik, vb. özellikler) - nesnelleşmiş halde (resimler, kitaplar, makineler, binalar gibi kültürel ürünler) - kurumsallaşmış halde (eğitim düzeyi gibi) var olabilir. Bourdieu nün ve diğer düşünürlerin (Coleman, Zweigenhaft, vb. ) geliştirdiği kültürel sermaye kavramı çoklukla sosyal sermaye kavramı ile örtüşmektedir. Örneğin, Zweigenhaft, kültürel ve sosyal sermayenin Harvard öğrencilerinin başarıları üzerindeki etkisini araştırdığı çalışmasında, kültürel sermaye yi birçok bilgi ve beceri türünü tanımlamak için kullanırken, sosyal sermaye yi de kariyer gelişmesinde kendine yararlı olacak kişileri tanımak ve ilişkiyi sürdürmek olarak tanımlamaktadır (aktaran: Throsby, 1999). Featherstone (1996), kentler açısından önemli olan kültürel sermaye biçiminin nesnelleşmiş sermaye olduğunu, bu açıdan bakıldığında kentlerin, tarihi eserlerini ve binalarını koruyarak kültürel sermaye biriktirmiş olabileceklerini yazmaktadır. Zukin (1995) ise kültürel sermayeye karşılık gelebilecek simgesel ekonomi kavramını ortaya atmıştır: Kentlerin görünüşleri, neyin görünür, neyin görünmez 7

olması gerektiği konusunda kararları yansıtırlar, bu nedenle kentlerin her zaman bir simgesel ekonomisi olduğu söylenebilir. Zukin, bu açıdan bakıldığında simgesel ekonominin kent için yeni bir kavram olmadığını belirtmektedir, 1970 lerle birlikte yeni olan, simgesel ekonominin imaj ve ürün arasında yarattığı simbiyoz, imajları ulusal, hatta küresel düzeyde satmanın kapsamında ve ölçeğindeki değişim ve simgesel ekonominin kenti temsilindeki artan rolüdür. 1970 ler ve 1980 ler boyunca simgesel ekonomi, endüstriyel düşüş ve finansal spekülasyon arka planına karşı, öne çıkmıştır. Kültür endüstrileri kavramını ilk defa ortaya atan Horkheimer ve Adorno (1972), kültür endüstrilerinin geleneksel olarak kültürel sermaye ölçeğinde düşük bir yer tutan kitle kültürü malları ürettiğini belirtmektedirler (aktaran: Featherstone, 1996). Fakat Featherstone (1996) popüler kültür ve kitle kültürü gibi tikel kültürel sermaye biçimlerinin daha meşru kabul edilebileceğini, itibar kaynağı haline gelebileceğini ve kentler arasındaki simgesel hiyerarşiyi belirlemede önemli bir rol oynayabileceğini savunur. Başka bir deyişle, günümüzde, kültür endüstrileri, kentin kültürel sermayesinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Nitekim günümüzde, yalnızca sanat faaliyetlerini değil; aynı zamanda moda, sinema, yayıncılık, televizyon, turizm gibi kitle kültürü endüstrilerini barındıran New York, Londra gibi dünya metropolleri kültürel sermaye açısından zengin kentler olarak nitelendirilebilir. Landry nin (2006) tanımında da olduğu gibi, kültürel sermaye bazında kentlerin sıralandırılabilecekleri geniş bir ölçütler grubu bulunmaktadır: Kültürel sermaye; tarihi miras, anılar, hayaller gibi somut ve soyut şekillerde ifade edilebilir. Kentlerin tarihi eserlerinin ve binalarının yanı sıra, kentte var olan moda, müzik, televizyon, turizm gibi kültür endüstrileri de kültürel sermaye birikimi oluşturmaktadır. Yer almanın 1 anlamı ciddi olarak, yazı yazma mimari tasarım, resimler, rehber kitaplar, yazınsal metinler, filmler, kartpostallar, reklamlar, müzik, seyahat örüntüleri, fotoğraflar, vb. demektir (Urry, 1999, s. 49). Bir başka deyişle, küresel harita üzerinde kendine yer edinmek isteyen kentler, kültürel sermaye birikimi sağlamak zorundadırlar. 1 Taking place: Yazar gerçekleşmek/yer almak ile yer arasında kelime oyunu yapıyor (Çevirmenin notu) 8

Son yıllarda kültür endüstrilerinin ve kültürel sermayenin kent ekonomileri açısından taşıdığı değer ve kültürel kurumların, kültürel faaliyetlerin ve kentlerin kültürel görünüşlerinin, dokusunun ve yaşanan mekanların zenginleştirilmesi, yenilenmesi ve yeniden geliştirilmesine duyarlılığın, birçok dolaylı ve dolaysız yoldan kente sağladığı yararlar, giderek daha fazla kabul edilmektedir (Featherstone, 1996). Bu kapsamda kentler, giderek artan bir duyarlılıkla, kültürel sermaye açısından sahip oldukları zenginlikleri değerlendirmek yönünde bir kentsel politikaya yönlenmektedirler. 9

10

3. STRATEJİK BİR ARAÇ OLARAK KÜLTÜR: KENTİN KÜLTÜR ARACILIĞIYLA PAZARLANMASI Küreselleşmenin getirdiği dinamikler ve ekonomik yapıdaki değişimlerin etkisiyle, özellikle 1980 lerden sonra kültür, bir sermaye biçimi olarak önem kazanmıştır. Bunun yanı sıra, giderek daha hareketli hale gelen sermayeyi, vasıflı iş gücünü ve servisleri çekmek adına, artan kentler arası rekabette kentlerin pazarlanması için stratejik bir araç olarak ön plana çıkmıştır. Bu gelişmeler sonucunda kent, tüketime sunulan, pazarlanan bir metaya dönüşürken; kültürel üretim de kent için bir imaj yaratma ve bir kent pazarlama stratejisi olarak araçsallaşır. Bu bölümde sırasıyla, kültürün bir sermaye biçimi olarak önem kazanması, kentler arası rekabet ve bu gelişmelerle birlikte kültürün bir kent pazarlama stratejisi olarak araçsallaştırılması ele alınmakta ve tartışılmaktadır. 3.1 Küreselleşen Dünyada Bir Sermaye Biçimi Olarak Kültür Sanat, para ve güç sunar (Zukin, 1995, s. 15). Üretime dayalı sanayilerin yok olması ve belirli aralıklarla tekrar eden finansal krizlerin bir sonucu olarak, günümüzde kültür, kentlerin en önemli ticari faaliyeti haline gelmiş; giderek daha hareketli hale gelen kitleleri, vasıflı işgücünü ve dolaşımdaki küresel sermayeyi cezbederek kentlere rekabetçi bir üstünlük sağlamada önem kazanmıştır. Gelişmiş dünya, üretim odaklı ekonomiden tüketim odaklı ekonomiye geçiş yaşarken, kentler yerel ekonomilerini güçlendirmek için, daha kolay yer değiştirebilir hale gelen bir tüketici kitlesini ve dolaşımdaki küresel sermayeyi cezbetmek zorundadırlar. Richards ın (2000) da altını çizdiği üzere, bir yeri başka bir yerden ayırt eden en önemli özellik kültür olduğuna göre, bu süreçte kültür önemli bir rol oynamaktadır. Başka bir deyişle, kitlelerin daha akışkan, daha hareketli ve kolay yer değiştirebilir hale geldiği ve çeşitlendiği günümüzde, geleneksel kurumlar, kimliğin ifade 11

edilmesinde yetersiz kalmakta, bundan dolayı kültürel güç kent imajının yaratılmasında ve kent vizyonunun oluşturulmasında giderek daha önemli bir hale gelmektedir (Zukin, 1995). Zukin (1995), ayrıca, kültürel tüketim in sanat, yemek, moda, müzik ve turizm tüketimi gibi ve onu üreten kültür endüstrilerinin artışının, kentin simgesel ekonomisini ve bu simgesel ekonominin sembol ler ve mekan lar üretme becerisini beslediğini yazmaktadır. Urry nin (1999) Britanya daki durumu özetlediği yazısı, kültürün yeniden önem kazanmasını ve kentlerin ekonomileri açısından çok önemli hale gelmesinin sebeplerine işaret eder. Urry, Britanya da kültürün önem kazanmasını üç ana sebebe bağlamaktadır: Birincisi, 1970 lerin sonlarında ve 1980 lerde Britanya da birçok kent ve kasabanın sanayisizleşerek, hem bazı teknoloji türlerinin hem de bu teknoloji türlerinin etrafında gelişen toplumsal yaşam örüntülerinin yok olması; ikincisi, imalat endüstrilerine kıyasla turist ve boş zamanla ilgili hizmet yatırımlarının çok daha düşük maliyetli olması; üçüncüsü ise bu sanayisizleşmenin özellikle kent içi alanlarda gerçekleşerek, eski dönemlerden kalma metruk yapıların kullanılışlı mirasını ortaya çıkarmasıdır. 1980 lerin ortasında, yaşanan kent içi sanayisizleşme ve ekonomik küçülme sonucunda, kültür, özellikle Amerika ve Britanya da alternatif bir ekonomik kaynak olarak önem kazanmış, 1990 lı yılların başında ise bu yaklaşım Avrupa kentlerine de yayılmaya başlamıştır. Loosley (1999), günümüzde, kültür ve ekonomi arasında, sanat ve piyasanın birbirine karşıt dinamikler temsil ettiğini savunan geleneksel l exception culturelle görüşünü değişime uğratan, yeni ve karmaşık bir etkileşimin gelişimini gözlemlemekte olduğumuzun altını çizer (aktaran: Mommaas, 2004). Ray tarafından kavramlaştırılan kültür ekonomisi kavramı ise, kültürün sanayi sonrası ekonomide çok önemli bir rol oynadığına işaret etmektedir (aktaran: Richards, 2000). Sanayi sonrası modern toplumlarda öne çıkan simgesel üretim sisteminde, kültür, alternatif bir ekonomik kaynak, başka bir deyişle bir sermaye biçimi olarak önem kazanmıştır. 12

3.2 Küresel Kentler Sistemi ve Kentler Arası Rekabet Küresel rekabet, yorucu ve amansız bir angaryacı olabilir (Urry, 1999, s. 222) Küreselleşme miti, 21. yüzyılda da tüm toplumlara bir gelecek ideali olarak sunulmaktadır. Bu ideal toplumlararası her türlü sınırın kaldırılabildiği bir yaşamı tarif etmektedir. Ulus devletlerin oluşturduğu kapalı düzenden, bireysel ilişkilerin oluşturacağı çok katmanlı, coğrafi mekandan bağımsız yeni dünya düzenine geçişte, yeni bir yönetim kurgusuna ihtiyaç duyulmaktadır. Küreselleşme, bu ihtiyacın gereği olarak kapitalist sistemin ürettiği bir olgudur. Ve küresel kentler de bu sistemin katmanlarının birbirleriyle eklemlendikleri düğüm noktaları olarak tanımlanmaktadır. Öncü ve Weyland ın görüşü de bunu destekler niteliktedir: Günümüzde büyük metropoller, küresel eksende yeniden şekillenen iktidar ilişkilerinin ana halkasını oluşturuyor. Kürselleşme diye adlandırılan çapraşık ve çok yönlü iktidar ilişkileri ağı büyük metropollerde düğümleniyor, kendini yeniden üretiyor, derinleşip yayılıyor (Öncü ve Weyland, 2005, s. 9). Küreselleşmenin getirdiği en önemli değişimlerden biri ulus-devletin siyasi erkinin zayıflayarak, ülkelerin büyük kentler aracılığıyla rekabet etmeye başlamasıdır. John Short ve Yeong-Hyun Kim, kentlerin sabit yatırımı ve sermayeyi çekmek için girdikleri savaşlardan (place-wars) söz ederler (aktaran: Yardımcı, 2005). Bu anlamda kentler, küresel ekonomi içine eklemlenebilmek ve küresel kentler sistemine dahil olabilmek için birbirlerine rekabetçi bir üstünlük sağlamaya çalışmaktadır. Keyder e göre (1992), günümüzde küresel kentlerin yaratılması, dünya ekonomisine daha iyi şekilde uyum sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu bakış açısıyla bakıldığında, Sassen in deyimiyle küresel kent veya diğer düşünürler tarafından (Smith, Timberlake, vb.) dünya kenti olarak nitelendirilen kentlerin, sadece küresel ekonomik sistem içindeki konumlarına bağlı olarak tanımlandıkları açıktır. Sassen (1993), Londra, New York ve Tokyo yu geç kapitalizmin dünya ekonomisini denetleyen ana odakları olarak nitelemekte ve ona göre bu küresel kentler, yeni küresel bilişim ağlarının düğüm noktalarını oluşturmakta ve yeni bir finansal örgütlenme, iş gücü bileşimi, gelir dağılımı ve barınma örüntüleriyle karakterize olmaktadırlar. 13

Peter Hall (1984) ise, küresel kentlerin büyük nüfuslu kentlerden farklılıklarını tanımlarken; politik gücün merkezi olduklarını, ulusal ve/veya uluslararası büyük şirketlerin yönetim merkezlerini barındırdıklarını, ulusal ve uluslararası ticaretin merkezi durumunda olduklarını ve bu niteliklerin çevre ülkelere kadar yayılabildiğini belirmektedir (aktaran: Dinçer ve Dinçer, 2003). Özetle küresel ekonomi içinde kendine yer edinebilmiş, sermaye akımlarının merkez üsleri haline gelebilen kentler, küresel kent olarak tanımlanabilir diyebiliriz. Küresel kentlerin gösterdiği benzer özellikleri, Yardımcı (2005), ılımlı bir iş dünyası, teknolojik birikim, bilişim altyapısı, çekici yaşam olanakları, festivaller, fuarlar ve spor etkinlikleriyle renklenmiş bir kent kültürü olarak sıralamaktadır. Bu anlamda küresel ekonomik sistem içinde yer edinmeye çalışan kentler, bu özellikleri sağlayarak, dünya kamuoyunda olumlu bir kent imajı yaratmak zorundadır. Olumlu bir kent imajının yaratılması ekonomik gelişmenin sağlanması için çok önemli bir noktadır (Deffner ve Metaxas, 2005), bu bağlamda kentler en çekici kent imajını yaratmak ve küresel ekonomideki pazar paylarını artırmak için rekabet etmektedirler. Günümüzde kentler arası rekabet önceki dönemlere oranla, gerek tüm dünya genelinde yayılmış olması, gerekse girişilen altyapı çalışmalarının kapsamı bakımından farklılık göstermektedir. Bu farklılık doğrudan küreselleşme sürecinin yarattığı bir değişimdir. Kültür, sanat, moda, eğlence endüstrileri, televizyon, yayıncılık ve müzik merkezleri olarak Paris ve New York, çok çeşitli yönlerden gelen daha büyük bir rekabetle karşı karşıyadır. İletişim ve enformasyon teknolojilerinin gelişimiyle birlikte daha kolay ulaşılabilir hale gelen dünya kentleri, yeni kültürel ve simgesel sermaye biçimleri üretmekte, böylelikle kentsel rekabete dahil olmaktadır. Williams (1983), küresel düzeyde birkaç metropoliten merkezin sanatsal ve entelektüel hayat üzerine kurmuş olduğu egemenliğin sona erişine tanık olduğumuzu savunur (aktaran: Featherstone, 1996). Bugün kültür kentleri olarak algılanan kentlerde Londra, Paris gibi kemikleşmiş metropollerin yanı sıra, Barselona, Lizbon, Budapeşte gibi kentlerin hızla imajlarını yükselttikleri ve dünya haritası üzerinde bir yer edindikleri gözlemlenmektedir (Şekil 3.1). 14

Şekil 3.1 : Avrupa da kültür kenti olarak algılanmadaki değişim, 1997-2004 (Richards, 2006) Tüm dünyada olduğu gibi Avrupa daki şehirler ve bölgeler de küresel ekonomik pazardan ve kentler arası rekabetten daha fazla etkilenmektedir. Bazı bölgeler ekonomik ve kültürel merkezlerin dış çeperlerine doğru itilirken, diğer bölgeler uluslararası projelerle kendini dünyaya kanıtlamaya çalışmaktadır (Akbar, 2008). Bunun üzerine Avrupa Birliği nin 2000 yılında gerçekleştirdiği Lizbon Gündemi nde Avrupa kentlerindeki projeleri ve kentsel gelişimi desteklemek amacıyla bir takım fonlar kurması, bu kentsel stratejilerin geniş bir politik çerçeve içinde ele alındığını göstermektedir. 3.3 Stratejik Bir Araç Olarak Kültür ve Kentin Pazarlanması Günümüzde, kültürel üretim kent için bir vizyon oluşturma ve bir imaj yaratma işlevini üstlenir (Zukin, 1995, s. 2-3). Keskinleşen rekabetin ve piyasa güçlerinin yatırım ve sermaye akışı amacıyla serbestleştirilmesinin doğurduğu küresel koşullar altında kentler, daha girişimci bir nitelik kazanmış, kendi imajlarının ve bu imajın yerel ekonomi yararına iş alanlarına tercüme edilmesi yollarının ayırdına varmışlardır (Featherstone, 1996). Harvey in (1988) belirttiği gibi kentler sermayeyi çeken birer yem haline gelebilmek için kültürü seferber etmek zorundadır (aktaran: Featherstone, 1996). 1980 li yılların sonlarında, yere ilişkin deneyimde ve yerin yeniden yapılanmasında politika ve kültür, merkezi bir konuma yerleşmiştir. 1980 lerden sonra kültürün, politik ve ekonomik mücadelelerde, Zukin in (1995) deyimiyle, bir savaş alanı haline geldiği söylenebilir. 15

Bianchini (2006) 1980 lerin ortasından günümüze Batı kentlerindeki kentsel politika yaklaşımlarını kentlerin pazarlanması olarak nitelendirir. Bu gelişmenin ardında, neo-liberal ideoloji ve ekonomi politikaların etkisi, kentsel yeniden inşaya cevap verme ihtiyacı, sanayisizleşme sonrası işsizliğin artması, miras ve kültürün yeniden önem kazanması vardır (aktaran: Niksarlıoğlu, 2007). Urban (2002), kentin pazarlanmasındaki ve kültüre dayalı stratejilerin geliştirilmesindeki temel amacın yalnızca kentin potansiyel turist ve yatırımcılara tanıtılması olmadığını vurgular. Kentin pazarlanması kentsel gelişim için ana bir araç olmanın yanı sıra, ekonomik gelişmeyi de destekleyen bir prensip haline gelmiştir (aktaran: Deffner ve Metaxas, 2005). Yaşanan bu gelişmelerle birlikte kültür, kentsel stratejilerde merkezi bir konuma yerleşmiş, bununla birlikte kültür eksenli kentsel stratejilerin uygulanması küresel bir ölçekte görülmeye başlanmıştır. Miles ın (2005) aktardığına göre, İngiltere de kültüre ayrılan yıllık fon, 1994-1999 yılları arasında ortalama 205 milyon sterlin bir artış göstermiştir. Kültür, artık kent yönetimlerinin gelir fazlasını yatırdıkları bir alan olmaktan çıkmış, kent bütçesinden kültüre pay ayrılması stratejik bir karar haline gelmiştir. Kültür, kenti pazarlamanın araçlarından biri, markalı bir ürünün markası haline dönüşmüştür (Zukin, 1995). Landry (2006) kentsel stratejilerde, düşünülmeden, çoğu zaman da taklitçi bir yolla kullanılan araçları ya da onun deyimiyle kentsel repertuar ı (urban repertoir) kentin gelişiminde kültür ve sanat ı kullanmak olarak tanımlar. Toplam kentsel repertuar, galeriler, müzeler, konser salonları, tiyatrolar, her neyse temalı (whatever theme) eğlence merkezleri, spor stadyumları ve son olarak da akvaryumları kapsar (Landry, 2006). Son zamanlarda bu kentsel repertuar kültür mahalleleri geliştirmeye kadar genişlemiştir. Benimsenen kültüre dayalı kentsel strateji, genellikle kentsel dönüşüm projeleriyle kentin tarihi ve kültürel mirasının yeniden değerlendirilmesi olduğu kadar, festivaller yada spor etkinlikleri gibi büyük ölçekli etkinlikler (mega-events) aracılığıyla uluslararası ilgi odağını kente yöneltmektir. Kentlerin kendilerini bir dünya kenti olarak konumlandırmaları ve küresel ekonomiye eklemlenmeleri için, yenilenmiş bir kent merkezi, ılımlı bir iş dünyası veya telekomünikasyon ağlarının yanı sıra, uluslararası etkinliklere sahne olmaları ve 16

bir kültür kenti imajı oluşturmaları da ön koşullardan biridir. Sanat galerileri, müzeler, fuarlar ve festivaller yalnızca turistleri değil, küresel sermayeyi, yönetici sınıfları ve vasıflı iş gücünü de çeker. Dolayısıyla yalnızca güçlü bir ekonomik temel oluşturmak için bile, kentlerin, uluslararası kültürel üretim ağları tarafından çağdaş sanat etkinliklerine sahne olan mekanlar olarak tescil edilmeleri gerekir (Yardımcı, 2005, s. 68). Günümüzde kültürün, olumlu bir kent imajı yaratmak ve kentsel gelişim için bir araç olarak kullanılması olarak tanımlayabileceğimiz kültüre dayalı kentsel stratejiler, giderek genişleyen küresel bir ölçekte karşımıza çıkmaktadır. Bugün, bütün büyük kentler kendi festival gündemlerini oluşturmakta, müzelerini ve tiyatro komplekslerini (yeniden) açmaktadır; kültür aracılığıyla dönüşüm gündemi bir adım daha ileri gitmiştir. Çizelge 3.1 : Kültür eksenli kentsel stratejiler (Deffner ve Metaxas, 2005) Amsterdam ve Berlin gibi kentler, müzelerin kentsel gelişimdeki rolünü benimseyen bir kentsel strateji geliştirirken; Bergen, Glasgow ve Lizbon gibi kentler Avrupa Kültür Başkenti Etkinliği ve Expo Dünya Fuarı gibi büyük ölçekli etkinlikler aracılığıyla kültürü stratejik bir araç olarak kullanmayı benimsemiştir (Çizelge 3.1). Kentler artan bir şekilde kültürel etkinlikleri ve olayları, imajlarını yükseltmek, 17

kentsel gelişimi teşvik etmek, sermayenin ve turistlerin ilgisini çekmek için kullanmaktadırlar. Kentler arası rekabetle birlikte, kentlerin giderek daha fazla serbest piyasa ekonomisinin koşullarına uyum sağlaması ve birer marka yaratma çabaları, kültürün, tarihin ve mekanların pazarlanması sonucunda, artık kentler birer gösteri merkezine dönüşmektedir. Günümüzde büyük kentlerin tarihsel geçmişi, uluslararası turizm piyasasında seyirlik mekanlar ve yapılarda somutlaştırılıp pazarlanıyor ve tüketiliyor. Turizm endüstrisi müşteriye alıştığı yaşam biçimi ve konfordan uzaklaşmadan, yeni mekanlar ve insanlar görüp seyretme fırsatını pazarlıyor (Öncü, 2005, s. 86). Yardımcının (2005) da aktardığı gibi, son yılların yoğun kentler arası rekabet ortamında ve kentsel girişimcilik ruhuna uygun olarak, gösteriye dönüştürülmüş kent merkezlerinin inşası, sermayeyi ve vasıflı iş gücünü çekmekte kullanılan bir silaha dönüşmüştür. Sanatsal yaratıcılık sadece kültür ürünlerinin yaratılmasında değil, aynı zamanda kentin paketlenip pazarlanmasında, başarılı bir gösteriye dönüştürülmesinde de kullanılır (Yardımcı, 2005, s. 40). Featherstone (1996), herhangi bir şeyin temsil edilebildiği, izlekleştirilebildiği ve bir ilgi nesnesi, turistik bakış ın nesnesi olabildiği ölçüde, gösterge ve imajlarla dolup taşan post-modern kentlerin tüketim, oyun ve eğlence merkezi haline geldiğini belirtmektedir. Kent, sermaye ve siyaset tarafından bir gösteri ve tüketim merkezine dönüştürülürken, aynı zamanda kentin kedisi de, pazarlanan ve tüketime sunulan bir metaya dönüşmektedir. Yerler artan biçimde, malların ve hizmetlerin karşılaştırıldığı, değerlendirildiği, satın alındığı ve kullanıldığı tüketim merkezleri olarak yeniden yapılandırılmaktadır....yerlerin kendileri bir anlamda, özellikle görsel açıdan tüketilmektedir,...yerler kelimenin gerçek anlamıyla tüketilebilmektedir; insanların bir yere ilişkin anlamlı buldukları şey (endüstri, tarih, binalar, çevre) zaman içinde kullanılarak... bitirilmekte veya tüketilmektedir (Urry, 1999, s.11). Birçok kültür eksenli kentsel strateji arasından, kimi stratejiler müzeler veya diğer kültürel kurumlara odaklanırken, kimi stratejiler tarihi mirasın yeniden değerlendirilmesine odaklanmaktadır. Fakat bütün bu stratejilerde ortak olan, 18

kültürün çok boyutlu ve karmaşık yapısını görsel bir temsile indirgemeleridir. Zukin (1995), bir yaşam biçimi olan kültürün, sergilenebilen, yeniden üretilebilen, satılabilen ekolojik, tarihi veya mimari kültürel ürünlere dönüştürülmesini eleştirmektedir. Yardımcı da (2005), bugün sanat dünyasının müze, galeri, medya, sanatçılar, küratörler, eleştirmenler, koleksiyonerler ve izleyiciler çevresinde şekillenen bir sanat piyasasına; bienaller ve festivaller gibi kültürel etkinliklerin ise büyük turistik etkinliklere dönüştüğünün altını çizerek, kültürün sermaye ve siyaset tarafından araçsallaştırıldığına dikkat çeker. Bu gelişmelerle birlikte kent, bir ilgi nesnesi, gösteri ve tüketim merkezi, hatta tüketime sunulan bir metaya dönüşürken, kültür de kenti satmanın ve pazarlamanın araçları olarak öne çıkmaktadır. 3.4 Kültür Eksenli Kentsel Stratejiler Küreselleşen dünyanın rekabetçi ortamında daha girişimci hale gelen kentler, kültür eksenli kentsel stratejiler geliştirerek yarışa dahil olmaya çalışmaktadırlar. Kentlerin en sık yöneldiği kültür eksenli kentsel stratejiler, müzeler ve galeriler gibi kültürel kurumların arttırılması; tarihi mirasın yeniden değerlendirilmesi; simgesel yapılarla kent imajının güçlendirilmesi; kentin kültür endüstrilerinin yoğunlaştığı kültür mahallerinin oluşturulması ve büyük ölçekli kültürel etkinliklere ev sahipliği yaparak olumlu bir kent imajının yaratılması olarak beş alt başlık altında toplanabilir. Kentin büyük ölçekli etkinliklerle sergilenmesi, çalışmanın temel odağını oluşturduğundan, bu bölümde, bahsedilen ilk dört strateji ele alınmıştır. Büyük ölçekli etkinlikler çalışmanın ilerleyen bölümünde ele alınacaktır. 3.4.1 Kültürel kurumlar Sanat eseri ve başlı başına müzenin kendisi kentin simgesel ekonomisinin ikon ları haline gelmiştir (Zukin, 1995, s. 14). Kültürel kurumlar, sermayeyi kente çekebilmek adına, kentlere rekabetçi bir üstünlük sağlamaktadır. Zukin (1995) savaş sonrası ekonomide, en büyük müzeyi inşa edebilen en büyük finansal güce sahip olur diyerek kültürel kurumların kent 19

ekonomisi için olan önemini vurgulamaktadır. Günümüzde, kültürel kurumların önem kazanması, ekonomik büyümenin motoru olarak kültür ün altını çizmektedir. Sadece New York, Los Angeles veya Chicago gibi büyük kentler değil, daha küçük kentler de giderek daha fazla kültürel kuruma yer vermektedir, çünkü Zukin in (1995) belirttiği gibi sanata yatırım yapmak, kent ekonomisinin diğer alanlarında da bir büyümeye yol açar. Kentler, kültürel yaratıcılık merkezleri haline gelerek, uluslararası platformda yer edinmek ve imajlarını yükseltmek için, restoranlar, barlar, gösteri ve performanslar, mimari tasarım, müzeler, sanat galerileri, vb. daha çok kültürel kuruma ve ürüne yatırım yapmaktadır. Landry (2006), kültürel kurumların, kentlerin uluslararası statülerini yükseltmekte kullandıkları önemli bir araç olduğunu belirtmektedir. Guggenheim ya da Tate gibi başlı başına birer marka haline gelen kültürel kurumlar, kent için bir imaj yaratma işlevi üstlenmektedir. Bilbao da Guggenheim markası nın 20 yıllığına kiralanması için bütçeden 20 milyon dolarlık bir pay ayrılmıştır. Guggenheim ın uluslararası stratejisi Bilbao, Berlin, Las Vegas, Viyana ve son olarak Abu Dhabi de açılan şubeleri kapsar (Şekil 3.2). Guggenheim Bilbao nun başarısından sonra, Abu Dabi de, Frank Gehry ye tasarlatılan Guggenheim Müzesiyle imajını yükseltmek niyetindedir (Şekil 3.3). Guggenheim ismini kullanarak imajlarını yükseltmeyi planlayan sıradaki kentler ise, Tokyo, Rio ve Johannesburg dur. Şekil 3.2 : Guggenheim müzeleri haritası (Guggenheim Foundation) Guggenheim ın yanı sıra Londra daki Tate Modern de başlı başına bir marka haline gelmiş kültürel kurumlardan biri olarak gösterilebilir (Şekil 3.4). Guggenheim kadar 20

uluslararası ölçekte olmasa da, Tate Modern de Liverpool ve St. Ives gibi kentlerde şubeler açmıştır. Şekil 3.3 : Sırasıyla; Solomon R Guggenheim New York, Guggenheim Bilbao ve Guggenheim Abu Dabi - Şekil 3.4 : Tate Modern, Londra İstanbul da son yıllarda kültürel kurumların, müze ve galerilerin sayısında görülen hızlı artışın da yaşanan bu gelişmelerden bağımsız olmadığı açıktır. Yardımcı (2005) İstanbul da son yıllardaki özel müze kurma girişimlerinin hızlandığına dikkati çekmektedir. Bunlar arasında Garanti Galeri ve Garanti Platform, Aksanat, İstanbul 21

Modern (Şekil 3.5), Pera Müzesi, Santral İstanbul, Rahmi Koç Müzesi, Sabancı Müzesi ve daha pek çok müze ve sanat galerisi sayılabilir. Şekil 3.5 : İstanbul Modern Mommaas (2004), kentsel stratejilerin tüketime yönelik olayları organize etmekten daha öteye giden, yeni kültürel mekanların, kültür mahallelerinin ve çevrelerin yaratılarak, daha ince ayarlanmış bir kentsel politikaya doğru geliştiğini vurgular. Bu bağlamda, sanat galerileri ve müzeler gibi kültürel mekanlar, günümüzde kapsamlı bir kültür eksenli kentsel stratejinin etkin araçları olarak karşımıza çıkmaktadır. 3.4.2 Tarihi mirasın önem kazanması 20. yüzyılda görsel medyanın gelişmesi ile birlikte, en azından 1970 lere kadar, mekanların temsilinde en önemli iki kültürel araç sinema ve fotoğraf olmuş, kültürel aktivitelerin odak noktası haline geldiği günümüzde ise, binalar, parklar, caddeler, vb. kentin yapılı çevresi (material landscape), kentin en önemli görsel temsili haline gelmiştir (Zukin, 1995). Şekil 3.6 : Blade Runner dan bir sahne, 1982 22

Zukin, Blade Runner da modern kentsel peyzajın ilk kez kült bir obje olarak kullanıldığını yazmaktadır (Şekil 3.6). Kültür, tarihi ve yerel mirasın yeniden değerlendirilmesine dayalı kentsel dönüşüm stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Kentin temsilinde yapılı çevrenin önem kazanmasıyla, tarihi miras kapsamındaki binaların ve alanların korunması da önem kazanmıştır. Böylece kentin geçmişi görünür kılınarak, turizm gelirleri ve gayrimenkul değerlerinde ekonomik bir artış sağlanmaktadır. Zukin in (1995) belirttiği üzere, tarihi koruma, içeriğinden soyutlaştırılmış salt bir imaj olarak bile ekonomik değer sağlamaya yetmektedir. Kentin temsilinde yapılı çevrenin ön plana çıkmasının yanı sıra, tarihi mirasın önem kazanmasına yol açan en önemli gelişmelerden biri, ikinci dünya savaşından sonra endüstriye dayalı bir ekonomiden endüstri sonrası ekonomiye yaşanan geçiştir. Bu değişimle birlikte kent içi alanlarda gerçekleşen sanayisizleşme, özellikle 19. yüzyıldan kalma endüstriyel altyapılarının oluşturduğu bir yapı stoku doğurmuştur (Mommaas, 2004). Mommaas (2004), kentlerin, tarihi yapıların simgesel ve ekonomik potansiyellerinin kullanılması yönünde bir politikaya yönlendiğini belirtir. Bugün birçok kentte, eski depolar, manastırlar, fabrikalar, hapishaneler ve hastaneler gibi yapılar, konut (loft), ofis veya kültürel programlarla dönüştürülmekte ve gayrimenkul sektörüne yeniden kazandırılmaktadır. Urry nin tarihi mirasın yeniden sunumuna ilişkin Britanya dan verdiği örnekler çarpıcıdır: Britanya da bugün yarım milyonun üzerinde tescilli yapı var; her iki haftada bir, çoğunluğu bir endüstri teması taşıyan yeni bir müze açılmaktadır, insanlar sinemadan çok müze ve galerileri ziyaret ediyor, Britanya ya dışarıdan gelen ziyaretçilerin dörtte üçü kaldıkları süre içerisinde bir müze ya da galeriyi ziyaret ediyor (Urry, 1999, s. 218). Bunun yanı sıra Urry, tarihi mirasın kentin pazarlanması için kullanılan stratejik bir araç olduğunu ve geçmişin içi boşaltılarak sunulduğunu vurgular: Yine de burada ilginç olan, endüstriyel geçmişin satılan bir şeyin parçası olmasıdır (Şekil 3.7). Wigan İskelesi Miras Merkezi yılda bir milyondan fazla ziyaretçi çekmektedir. Gerçi kesinlikle sterilize edilmiş biçimde de olsa Wigan ın endüstriyel ve toplumsal tarihini sıkılmadan yeniden sunmaktadır (Urry, 1999, s. 219). 23

Şekil 3.7 : Wigan Miras Servisleri, tarih mağazası Tarihi mekanların farklı kültürel / sanatsal etkinlikler için kullanılması da, tarihsel miras endüstrisinden bağımsız değildir. Debord un tanımladığı gösteri toplumu nda, tarihi mekanlar da giriş kapıları olan birer gösteri ye dönüşmektedir (aktaran: Yardımcı, 2005). Festivaller, sergiler, bienaller gibi etkinlikler genellikle tarihsel mekanlarda düzenlenmektedir. İstanbul da da özellikle ilk İstanbul bienallerinin düzenlendiği mekanların, Aya İrini Kilisesi, Ayasofya Hamamı, Süleymaniye Kültür Merkezi, Eczacıbaşı desteğiyle restore edilen Feshane Binası ve Yerebatan gibi tarihsel mekanlar olduğu göze çarpmaktadır. Sadece bienaller değil, festivaller ve benzeri kültürel ve sanatsal etkinliklerin de genellikle tarihi mekanlarda gerçekleştirildiği görülmektedir (Şekil 3.8). Şekil 3.8 : 34. Istanbul Uluslararası Müzik Festivali, Borusan Filarmoni Orkestrası açılış konseri 24

3.4.3 Simgesel yapılarla kentin pazarlanması Artan kentler arası rekabette, kentlerin kendileri için bir odak noktası yaratması güçleşmektedir (Landry, 2006). Öyle ki kentler, kendilerini rakiplerinden ayırt etmek için yeni yollar bulmak durumundadır. Günümüzde Gehry, Isozaki, Rogers, Foster, Calatrava, vb. ünlü mimarların tasarladığı binalar, yarışmacı üstünlüğü sağlamada ve marka yaratmada sıkça başvurulan bir kentsel strateji haline gelmiştir. Sadece İspanya da bile Alvaro Siza, Santiago Calatrava, Rem Koolhaas, Frank Gehry, Zaha Hadid, Arata Isozaki, vb. ünlü mimarların tasarladığı 100 den fazla bina bulunmaktadır (Şekil 3.9). Şekil 3.9 : İspanya da ünlü mimarlar tarafından tasarlanan yapılar (Ramo, 2008) Fakat kentlerin yeni simgesel yapılar (ikonlar) yaratma çabasının hızla artmasına karşılık, dünya çapında bilinen çok az sayıda simgesel yapı vardır. Landry (2006), bu durumu, simgesel yapıların sürekli artmasına karşılık (icon overload) insanların sadece belli sayıda yapıyı hatırlayabilmesine bağlamaktadır. Son dönemdeki dünyaca bilinen örnekler arasında, Londra için hızla bir pazarlama sembolü haline dönüşmekte olan The London Eye, Bilbao Guggenheim ve Sydney Opera Binası gösterilebilir (Şekil 3.10 ve 3.11). 25

Şekil 3.10 : The London Eye Şekil 3.11 : Sırasıyla; Guggenheim Bilbao ve Sydney Opera Evi 3.4.4 Kültür mahalleleri Son yıllarda, kültürel üretim ve tüketimin yoğunlaştığı kültür mahallelerinin (cultural clusters) yaratılması kentsel dönüşüm kapsamında önemli bir yer tutmaktadır. Kültür mahallesi (cultural cluster); üretimden, sunuma ve tüketime, tiyatro yapılarından, görsel sanatlar, pop müzik ve medyaya kadar, farklı kültürel işlevler ve aktivitelerin yer aldığı, karma kullanımlı mekanların toplamı olarak tanımlanabilir. Kültür mahalleleri çoğunlukla salt sanat aktivitelerine yer vermekle kalmaz; barlar, restoranlar, alışveriş ve spor merkezleri gibi çok çeşitli eğlence aktivitelerini de içerirler (Mommaas, 2004). Dublin de 1990 ların başlarında dönüştürülen Temple Bar, bugün İrlanda Fotoğraf Merkezi, İrlanda Film Enstitüsü ve Arşivi, Temple Bar Müzik Merkezi, Arthouse Multimedia Merkezi ve daha birçok kültürel kurumun yanı sıra gece kulüpleri, restoranlar ve barları barındırmaktadır (Şekil 3.12). 26

Şekil 3.12 : Temple Bar, Dublin Dublin deki Temple Bar bölgesinin yanı sıra, Viyana daki Müze Mahallesi, Birmingham daki Custard Fabrikası kompleksinin dönüştürülerek kültürel kurumların bulunduğu bir bölgeye dönüştürülmesi gibi örnekler verilebilir. Rotterdam da da 1990 ların başında, Witte de Withstraat çevresinde, klasik ve modern sanatlar müzesi, Hollanda Mimarlık Enstitüsü, Rem Koolhaas tasarımı bir sanat galerisi (Kunsthal) (Şekil 3.13) ve Doğa Müzelerini barındıran bir müze mahallesi oluşturulmuştur. Şekil 3.13 : Kunsthal Witte de Withstraat, Rotterdam Kültür mahalleleri, genellikle, tarihi miras bölgeleriyle ilişkilidir. Benimsenen strateji, genellikle eski sanayi ve/veya liman bölgelerinin, eski fabrikaların ya da tarihi alanların dönüştürülerek, kültürel üretim ve/veya kültürel tüketimin yoğunlaştığı kültür mahallelerinin oluşturulmasıdır (Mommaas, 2004). 27

Amsterdam daki Westergasfabriek ve Tilburg daki Veemarktwartier bu tür eski endüstri bölgelerinin, kültürel üretim alanlarına dönüştürülmesine verilebilecek örneklerdendir (Mommaas, 2004). 19. yüzyıldan kalma bir gaz fabrika kompleksi olan Westergasfabriek, bir sinema salonu, restoranlar, tiyatro salonları, film prodüksiyon şirketi, çok amaçlı salonları içeren bir kültür mahallesine dönüştürülmüştür (Şekil 3.14). Veemarktwartier ise eski bir tekstil fabrikası, banka ve hastane binasının, amatör sanatlar merkezi, kütüphane gibi kültürel kurumların bulunduğu bir alana dönüştürülmesini kapsar. Şekil 3.14 : Westergasfabriek, Amsterdam Kültür mahallelerine İstanbul dan örnek vermek gerekirse, Sultanahmet kafeleri, barları ve restoranları, otelleri, tarihi anıtları ve müzeleriyle turistlere yönelik ve daha çok kültürel tüketimin yoğunlaştığı bir kültür mahallesi olarak ele alınabilir. Yardımcı (2005) bu bölgenin turistik yerelliğin vurgulandığı bir açık hava müzesine dönüştüğünü yazmaktadır. Karaköy Meydanı ndan Tophane ye kadar olan 1200 metrelik sahil şeridine alışveriş merkezleri, beş yıldızlı oteller, kafe, bar ve restoranlar gibi eğlence merkezleri, sinema ve tiyatro salonları yapılmasını öngören Galataport projesinin (Şekil 3.15) de ilk bakışta bir kültür mahallesi yaratmaya yönelik olduğu söylenebilir. Fakat kentin bu önemli bölgesinin özelleştirilerek, turistlere yönelik, beş yıldızlı oteller ve alışveriş merkezleriyle dolu, kamusal kullanıma kapalı bir bölge yaratacağı düşünülürse, kültür mahallesi kapsamında ele alınması mümkün görünmemektedir. 28

Bu açıdan bakıldığında, İstanbul da diğer Avrupa kentlerindeki örneklerde görülen, hem kültürel üretimin hem de kültürel tüketimin yoğunlaştığı, gerçek anlamda bir kültür mahallesi örneğinin olmadığı söylenebilir. Şekil 3.15 : Galataport projesi, Tabanlıoğlu Mimarlık, model 29

30

4. KENTİN BÜYÜK ÖLÇEKLİ ETKİNLİKLERLE SERGİLENMESİ VE DÖNÜŞMESİ Uluslararası ve büyük ölçekli kültürel etkinlikler, günümüzde artık sadece kültürel etkinlikler olmaktan çıkmış, kentler için, küreselleşmenin, dünya haritası üzerinde bir yer edinmenin ve ekonomik gelişmenin önemli araçları haline gelmiştir. Kentler arası rekabetin artmasıyla birlikte, kentler kendilerini rakiplerinden farklı kılmak için yeni yollar bulmak durumundadır, bu noktada büyük ölçekli etkinliklere ev sahipliği yapmak devreye girer. Büyük ölçekli, uluslararası etkinlikler ekonomik canlanmanın sağlanması ve kent imajının yükseltilmesinin yanı sıra, kentsel dönüşüm için de katalizör görevi görmeye başlamıştır. Günümüzde, büyük ölçekli etkinliklerin kentsel dönüşüm politikalarının önemli bir aracı haline geldiği, hatta etkinlik eksenli kentsel stratejilerin üretildiğini söylemek mümkündür. Çalışmanın bu bölümünde, öncelikle büyük ölçekli kültürel etkinliklerin tanımlanmasına ve küreselleşme bağlamında önemlerinin açıklanmasına yer verilmiş, bunu izleyen alt bölümlerde ise kentin büyük ölçekli etkinliklerle sergilenmesi ve büyük ölçekli etkinliklerin bir kentsel strateji olarak kullanılması, Olimpiyat Oyunları, Expo Dünya Fuarı ve Avrupa Kültür Başkenti etkinliği üzerinden örneklenmeye çalışılmıştır. 4.1 Büyük Ölçekli Etkinliklerin Tanımlanması Büyük ölçekli etkinlik (mega-event) kavramını ilk kez ortaya atan Roche un (2000) tanımına göre; büyük ölçekli etkinlikler, çarpıcı bir karaktere sahip, geniş kitlelerin ilgisini çeken, popüler ve uluslararası önem taşıyan kültürel, ticari ve/veya spor amaçlı etkinliklerdir. Olimpiyatlar ve Expo Dünya Fuarı bu tür etkinliklerin sadece en görünür ve görkemli örnekleridir. Roche un (2000) etkinlik ekolojisi olarak tanımladığı yapı, 20. yüzyıl sonlarında gelişen, birçok özelleşmiş, uluslararası büyük etkinliğin oluşturduğu geniş bir alanı kapsamaktadır. Örneğin, Expo etkinliğinin çağdaş 31

uyarlamalarını farklı teknoloji ve endüstri dallarında özelleşmiş uluslararası ticaret fuarları (otomobil, bilgisayar, kitap, vb. fuarları) oluştururken, Olimpiyatların çağdaş uyarlamalarını da özelleşmiş uluslararası spor yarışmaları (Formula 1, Dünya Kupası, vb.) oluşturmaktadır. Etkinliklerin küresel, ulusal veya yerel hangi seviyede deneyimlendiği ve etki ettiği, ilgisini çektikleri kamuoyunun ölçeği ile belirlenebilir (Roche, 2000). Başka bir deyişle etkinliklerin büyük ölçekli etkinlikler olarak tanımlanabilmeleri için uluslararası (küresel) medyanın ilgisini çekmek birincil koşuldur (Çizelge 4.1). Çizelge 4.1 : Toplumsal etkinliklerin türleri ve boyutları (Roche, 2000) Gold ve Gold (2008) ise büyük ölçekli etkinlikleri tanımlarken, organizasyonlarına göre bir sınıflandırma yapmaktadır. Edinburgh, Chelsea, Salzburg, Cannes, vb. gibi kentlerde düzenlenen ve kentle bütünleşmiş festivaller, her sene aynı kentte, aynı organizasyon tarafından düzenlenen etkinliklerdir. Gold ve Gold (2008) bu etkinlikleri damgasını vuran etkinlikler (hallmark events) olarak tanımlamakta ve organizasyon yapısı bakımından büyük ölçekli etkinlikler den ayırmaktadır. Büyük ölçekli etkinlikler tam tersine, seyyar bir karaktere sahip ve belli bir adaylık sürecinden sonra belirlenen bir kentte düzenlenen etkinliklerdir. Büyük ölçekli etkinlikler, Expo Dünya Fuarı, Olimpiyat Oyunları, Dünya Kupası gibi, küresel medyanın ilgisini çeken, kent ekonomisini etkileme potansiyeline sahip, geniş kapsamlı festivaller olarak tanımlanabilir (Gold ve Gold, 2008). Roche un iki temel tipoloji olarak ele aldığı büyük ölçekli etkinliklerin spor ayağını Olimpiyat Oyunları, ticaret ayağını da Expo Dünya Fuarı oluşturmaktadır. 32

Günümüzde, bu tür etkinliklerin kültürel ayağını oluşturan üçüncü bir büyük ölçekli etkinlik türü Avrupa Kültür Başkenti etkinliği olarak gösterilebilir. Avrupa Kültür Başkenti etkinliği, Avrupa bölgesini hedef alan kısmen bölgesel bir etkinlik olarak ele alınabileceği gibi, etkinliğin geniş kitlelerin ve uluslararası medyanın ilgisini çeken geniş kapsamlı, uluslararası önem taşıyan ve uzun süreli bir kültürel etkinlik olarak Roche un büyük ölçekli etkinlik tanımı kapsamında ele alınması mümkün görünmektedir. Her yıl etkinliğe ev sahipliği yapacak yeni bir kentin seçildiği AKB etkinliğinin, özel etkinlikler kategorisinde ele alınan Formula 1 ya da Pan-Am Games gibi etkinlikler yerine, Expo ve Olimpiyatlar gibi büyük ölçekli etkinliklerle aynı kategoride yer alması daha doğru bir yaklaşımdır. 4.2 Büyük Ölçekli Etkinliklerin Küreselleşme Bağlamında Önemi Büyük ölçekli etkinlikler, Expo Dünya Fuarları ve Olimpiyatlar, tüketim kültürü, turizm kültürü ve spor kültürüne kitlesel ilginin gelişmesinde önemli rol oynamışlardır (Roche, 2000). Özellikle de Expo Dünya Fuarları, hem fuara ev sahipliği yapan ülke, hem de katılımcı ülkeler için önemli kültürel etkinlikler olarak öne çıkmaktadır. Expo Fuarları düzenledikleri ilk yıllardan itibaren büyük kitlelerin ilgisini çekmiş ve seyahat etmesine neden olmuştur (Çizelge 4.2). Roche (2000), büyük ölçekli etkinliklerin, ulusal toplumların uluslararası veya küresel toplumlara dönüşmesinde önemli bir rol üstlendiğini belirtmektedir. Büyük ölçekli etkinlikler, kitle iletişim araçlarının gelişmediği dönemlerde, toplumlar arasında iletişim olanakları sağlayarak, modernleşme sürecinde ve daha genel olarak küreselleşme sürecinde önemli bir rol oynamışlardır. Büyük ölçekli etkinlikler ve onların oluşturdukları ağlar, bilginin, değerlerin ve teknolojilerin iletilmesi ve yayılmasında etkin olmuş, televizyon öncesi dönemde kültürel küreselleşmenin en önemli araçları haline gelmişlerdir (Roche, 2000). Modernleşme ve küreselleşme sürecinde etkin bir rol oynamış olan büyük ölçekli etkinlikler, kitlesel tüketim kültürü ve kitle turizminin gelişmesine yol açmanın yanı sıra, küreselleşen ve kültürel olarak homojenleşen dünyada, farklılığın (distinctiveness) yaratılmasında da önemli rol oynarlar. 33

Çizelge 4.2 : Expo Dünya Fuarları ziyaretçi sayıları, 1851-1970 (Roche, 2000) Roche (2000), bu tür etkinliklerin turistik tüketiciye üç ayırt edici özellik sunduğunu belirtir: Birincisi etkinliğin gerçekleştirildiği zaman, ikincisi etkinlik kapsamında yapılan özgül aktiviteler, üçüncüsü ise etkinliğin gerçekleştirildiği yer yani etkinliğe ev sahipliği yapan kent tir. Böylelikle etkinlikler, zaman ve mekanda farklılık yaratarak yerel özellikleri ön plana çıkarırlar. Landry nin (2006) de vurguladığı gibi, büyük ölçekli etkinlikler, kentlerin kendileri için ayırt edici bir imaj yaratmalarına olanak sağlamaktadır. 34

4.3 Kentin Büyük Ölçekli Etkinliklerle Sergilenmesi Küreselleşmenin getirdiği kültürel homojenleşme ve kentler arası rekabette, büyük ölçekli uluslararası etkinliklerin, belki de en önemli özelliği kentlere sağladığı ayırt edici özelliktir. Quinn (2005), üretimdeki yapısal değişimler ve küreselleşmenin, yeni bir festival kavramının doğmasına yol açtığını ifade etmektedir: Giderek daha rekabetçi hale gelen dünyada, festival artık, kentin yeniden konumlandırılması ve kendini diğer kentlerden farklılaştırması için kullanılan gerekli bir strateji dir. Kentler, festivaller ve benzeri sanatsal etkinlikleri kendilerini pazarlamak ve ayırt edici bir imaj yaratmak amacıyla kullanmaktadırlar. Bu kapsamda, sadece festivallerin değil, fuarlar, sergiler, uluslararası spor etkinlikleri, bienaller, diğer sanatsal etkinlikler, vb. uluslararası ölçekteki etkinliklerin, kenti uluslararası platformda yeniden konumlandırmak, dolaşımdaki sermayeyi ve vasıflı işgücünün yanı sıra turistleri çekmek için kullanılan araçlar olduğu söylenebilir. Son yıllarda dünyada düzenlenen festivallerin sayısında olağanüstü bir artış görülmüştür, öyle ki, dünyada düzenlenmekte olan festivallerin kesin sayısının kestirilmesi bile zordur (Quinn, 2005). Tüm dünyada olduğu gibi Avrupa da da irili ufaklı bir çok sergi ve fuar düzenlenmektedir (Şekil 4.1). Neredeyse dünyanın her yerinde düzenlenmeye başlayan festivaller, bienaller, vb. etkinliklerin sayısındaki bu artışın, etkinliğin kente getireceği düşünülen, ekonomik yararlar ve politik statüden bağımsız olmadığı söylenebilir. Yardımcı nın (2005) görüşü de bunu desteklemektedir: Kentlerin festivaller ve bienaller düzenlemek, film yıldızına dönüşmekte olan küratör ve sanatçıları konuk etmek için rekabetçi bir telaş içine girmelerinin altında, bu tür etkinliklerin dünya kamuoyunun dikkatini ve bununla birlikte, dolaşımdaki sermayeyi kente çekeceği inancı yatmaktadır (Yardımcı, 2005, s. 12). Uluslararası sergiler, fuarlar, bienaller ve festivaller gibi ticari ve/veya kültürel etkinlikler ya da olimpiyatlar ve dünya kupası gibi spor etkinlikleri, hem kentler için kendilerini rakiplerinden farklı kılan ayırt edici bir imaj (hallmark) oluşturmakta, 35

hem de medya aracılığıyla dünya kamuoyunun dikkatini çekerek kentlerin radar ekranı nda 2 görünür olmasını sağlamaktadır. Şekil 4.1: Avrupa fuar ve sergi kentleri ağı (Rubalcaba ve Cuadrado, 1995) İster ticaret fuarları gibi ekonomik, ister bienaller gibi sanatsal, ister olimpiyatlar gibi spor amaçlı olsun Roche un büyük ölçekli etkinlikler olarak nitelendirdiği girişimler, düzenlendikleri ilk günlerden bu yana çok sayıda katılımcı ve izleyicinin yolculuk etmesine neden olmuş, kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle de neredeyse tüm kamuoyunun dikkatini çekmeyi başarmışlardır (Yardımcı, 2005, s. 26). Günümüzde de, bu tür etkinliklere ev sahipliği yapan kentler ve ülkeler, küresel ölçekte medyanın ilgisini çekerek uluslararası kamuoyuna sunulmuş olmaktadır. Örneğin, Olimpiyat oyunlarını izleyen medyanın sayısında sürekli bir artış gözlemlenmektedir (Şekil 4.2). 2 Radar ekranı terimi Charles Landry (2006) den alınmıştır. 36

Şekil 4.2: Olimpiyatlara katılan gönüllüler, medya ve atletler, 1980-2008 (Hay ve Cashman, 2008) Roche a (2000) göre, büyük ölçekli etkinliklerin turistik etkinlikler ve medya etkinlikleri olmak üzere en az iki boyutu vardır. Hall (1991) ise, büyük ölçekli etkinliklerin modern turizmin imaj yapıcıları olduğunu vurgulamaktadır. Bu kapsamda imajlarını yükseltmek isteyen kentler, Olimpiyat Oyunları, Expo Uluslararası Fuarı ya da Dünya Kupası Finalleri gibi büyük ölçekli etkinliklere ev sahipliği yapmak için kıyasıya bir rekabet içindedir (aktaran: Richard ve Wilson, 2004). Olimpiyatlara ev sahipliği yapmak için, 2004 yılında on bir, 2020 yılı içinse on dokuz kent adaylığını koymuştur (Şekil 4.3). Şekil 4.3: 1992-2020 Olimpiyat kentleri ve aday kentler (Hay ve Cashman, 2008) 37

Özellikle savaş sonrası dönemde, Olimpiyatlara ev sahipliği yapmak için başvuran kentlerin sayısında dikkate değer bir artış görülmektedir (Çizelge 4.3). Çizelge 4.3 : Olimpiyatlara ev sahipliği yapan ve aday olan kentler, 1896-2004 (Roche, 2000) - 38

Yardımcı nın (2005) da belirttiği gibi, günümüzde uluslararası büyük ölçekli etkinlikler, artık kent kültürünü zenginleştirme amacı taşımaktan çok, kenti uluslararası kamuoyuna sunmak ve yeni bir kent imajı yaratmak için birer stratejik araç olma özelliği gösterir. Bu tür etkinliklerin düzenlenmesi önemli ölçüde politiktir: Uluslararası bir serginin nerede düzenleneceği, ona sponsorluk eden şehir ve ülke açısından yeni bir harita oluşturur, bu yerlerin adları sergilerin isminde yer alır ken, söz konusu şehre veya ülkeye de kültürel ve politik bir statü eklenir (Yardımcı, 2005, s. 68). Quinn (2005), uluslararası ilgi odağını kente yönlendirmek için festivallerin kullanılmasının yeni bir olgu olmadığını yazmaktadır. Bu olgu, 1859 da Londra Crystal Palace ta düzenlenen Handel in 100. yıl dönümü sergisinin bir turist etkinliği olarak düzenlenmesine kadar dayanır; sergi için, organizatörler tren şirketlerinin Avrupa ofislerine 50.000 broşür dağıtmışlardır. Başka bir örnek ise, Hollanda da ekonomik gelişmenin sağlanması için gerçekleştirilen 1947 Hollanda Festivali dir. Tarihte bu tür pek çok örnek bulunmakla birlikte, bugün büyük ölçekli etkinliklerin küresel bağlam içinde yeniden ele alındığı ve dolaşımdaki sermaye, iş gücü, turistler ve servisleri çekmek adına, kent imajının yeniden yapılandırılması ve kentin uluslararası platformda pazarlanması için stratejik bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir. 4.4 Büyük Ölçekli Etkinliklerin Kenti Dönüştürme Potansiyeli Büyük ölçekli etkinlikler hem uluslararası ilgi odağını kente yönelterek, hem de kent için yeni bir imaj oluşturarak, ev sahipliği yapan kentlere rekabetçi bir üstünlük kazandırmaktadır. Büyük ölçekli etkinlikler yeni bir imaj yaratma, sermayeyi ve turistleri kente çekmede olduğu kadar, kentsel dönüşüm için de katalizör görevi görebilmektedir. Quinn (2005) festivalin imaj yapıcı (image-maker) ve turist çekim gücü (tourist attraction) gibi özelliklerinin ön plana çıktığını vurgulamaktadır. Festival, olumlu bir kent imajının üstüne kolaylıkla inşa edilebileceği, sosyallik, oyun, eğlence, vb. gibi çağrışımlarıyla hazır bir pozitif imajlar setidir. Böylelikle kent için güçlü bir imaj yaratma görevi görür. Bunun yanında, turizm araştırmacıları arasında 39

yaygınlaşmakta olan festival turizmi kavramı da, festivallerin turist atraksiyonları olarak ekonomik potansiyellerinin ön plana çıktığını göstermektedir. Son yıllarda büyük ölçekli etkinlere ev sahipliği yapan kentlerin etkinliği kentsel dönüşüm için bir katalizör olarak kullanmasıyla, büyük ölçekli etkinlikler imaj yapıcı ve turist çekim gücü gibi özelliklerinin yanı sıra, bir kentsel dönüşüm aracı olarak da ön plana çıkmaktadır. Gratton ve diğerleri (2005), etkinlik hedeflerini, ekonomik canlanma sağlamak, medyanın ilgisini çekmek, kenti uluslararası platformda pazarlamak ve kentsel dönüşüm sağlamak olarak sınıflandırmışlardır (Şekil 4.4). Şekil 4.4: Büyük ölçekli etkinliklerin hedefleri (Gratton ve diğ., 2005, uyarlanmıştır) Roche (1992), son yıllarda kültürel etkinlikler ve festivallerin sayısındaki hızlı artışın, kültürel etkinliklerin, ekonomik canlanmanın teşvik edilmesi ve kentlerin imajının yükseltilmesi için bir araç olarak kullanılmasından kaynaklandığını belirmektedir. Günümüzde ise bu durum, etkinlik eksenli kentsel dönüşüm politikalarının oluşturulmasına kadar gitmiştir (aktaran: Richards, 2000). Büyük ölçekli etkinlikler, endüstri sonrası post-modern toplumlarda kentsel gösteri ye dayanan kentsel politikaların ayrılmaz parçası haline gelmişlerdir (Chalkley ve Essex, 1999). Bu tür kentsel politikaları benimseyen kentler, büyük ölçekli kültürel veya spor amaçlı etkinlikleri kentsel dönüşüm için bir katalizör olarak kullanmaktadırlar. 40

Yardımcı da (2005) uluslararası fuarlar, festivaller, bienaller gibi büyük ölçekli etkinliklerin siyasi stratejiler, ekonomik beklentiler, kentsel dönüşüm projeleri ve küresel sanat piyasasından bağımsız olmadığını vurgulamaktadır. Kentler, uluslararası sergiler ve fuarlar, festivaller, spor etkinlikleri gibi büyük ölçekli etkinlikleri ekonomilerini canlandırmak, altyapı yatırımları yapmak ve uluslararası platformda imajlarını yükseltmek için kullanmaktadırlar. 4.4.1 Olimpiyat Oyunları ve kent Diğer büyük ölçekli etkinlikler gibi, Olimpiyat Oyunları günümüzde ekonomik canlanmanın sağlanması, kentsel altyapıya yatırım yapılarak kentsel çevrenin geliştirilmesi, uluslararası platformda kent imajının yükseltilmesi için önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Özellikle 20. yüzyılın ortalarından sonra Olimpiyatların kente kazandırdıkları spor, ulaşım ve diğer kentsel altyapılar olarak tanımlanabilecek etkinlik mirası önem kazanmaya başlamıştır. 1936 Berlin Olimpiyatları için inşa edilen Reichssportfeld stadyumu gibi (Şekil 4.5), savaş sonrası düzenlenen Olimpiyat Oyunlarında, Helsinki, Melbourne, Tokyo, Montreal, Münih, Seul, Atlanta, Sydney gibi bir çok kentte, Olimpiyatlar için inşa edilen olimpik stadyumlar ve olimpiyat kompleksleri önemli mimari miraslar olarak günümüze gelmişlerdir (Roche, 2000). Şekil 4.5: Reichssportfeld Olimpik Stadyumu, Berlin Modern Olimpiyat Oyunlarında, IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) tarafından Olimpiyatların kültürel programlarla desteklenmesine karar verilmiştir. Roche a (2000) göre, Olimpiyatlara spor etkinliklerin yanı sıra kültürel programların da dahil 41

edilmesi, sadece spor amaçlı altyapının değil, kent merkezinin ve ulaşım altyapısının da geliştirilmesini getirmektedir. Böylece, günümüzde Olimpiyatların kültürel boyutunun ön plana çıkması ve sadece spor amaçlı altyapı yatırımlarının değil, kültürel, ulaşım, vb. altyapıların da geliştirilmesi söz konusudur. Erken dönem Olimpiyatları, Dünya Fuarlarına ek olarak yapılan, var olan altyapıyı kullanan ve büyük kentsel etkileri olmayan küçük festivaller şeklinde düzenlemekteydi (Chalkley ve Essex, 1999). Paris 1900 ve St. Louis 1904 Olimpiyatları Expo Dünya Fuarı kapsamında gerçekleştirilen festivallerin sadece bir parçası olarak düzenlenmiş, 1924 te ilk defa atletler ve ilgili yetkililerin konaklamasını karşılamak amacıyla Olimpiyat köyleri kurulmaya başlanmıştır (Gold ve Gold, 2008). Olimpiyatların bugünkü anlamda, ilk defa geniş kapsamlı bir kentsel dönüşüm için kullanılması ise 1960 Roma Olimpiyatları ile başlamıştır (Gold ve Gold, 2008). Chalkley ve Essex (2004), Olimpiyat Oyunlarının kentsel altyapı ve kentsel çevre üzerindeki etkilerini tarihsel olarak dört sürece ayırmaktadır (Çizelge 4.4). Buna göre, erken dönem Olimpiyatlarında minimum ve spora yönelik altyapı çalışmaları gerçekleştirilirken, spor amaçlı altyapı çalışmalarının dışında kentsel çevrenin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar ilk defa 1936 Berlin Olimpiyatlarında görülmüştür. 1960 yılında başlayan süreçle birlikte ise Olimpiyatların daha kapsamlı, büyük ölçekli kentsel dönüşüm projeleri için kullanıldığını görmekteyiz. Çizelge 4.4 : Olimpiyatların kentsel çevreye etkisi, 1896-2004 (Chalkley ve Essex, 2008) 42

İlk defa 1960 Roma Olimpiyatlarında, kentsel altyapının geliştirilmesi için yapılan kapsamlı çalışmalar, Olimpik köyle Olimpiyat alanlarının bağlantısını sağlamak için inşa edilen yeni yollar ve köprüler, havaalanının modernizasyonu, telefon, telgraf ve radyo ağlarının geliştirilmesi ve otel kapasitelerinin genişletilmesi gibi girişimleri kapsamaktadır. Tokyo 1964 ve Grenoble 1968 Olimpiyatlarında da Roma Olimpiyatlarında olduğu gibi geniş kapsamlı altyapı çalışmalarına yer verilmiştir. Tokyo 1964 Olimpiyatları büyük ölçekli kentsel dönüşümlere sahne olmuş, yeni oteller inşa edilmiş, liman bölgeleri iyileştirilmiş, yeni bir raylı sistem, halk sağlık programı, vb. geliştirilmiştir. 1968 Grenoble Kış Olimpiyatları içinse, kentin kültürel altyapısı geliştirilmiş, havaalanı yenilenmiş ve yeni yollar inşa edilmiştir. Barselona etkinlik eksenli kentsel dönüşümün en başarılı örneklerinden biri olarak gösterilmektedir. Olimpiyatlar için yapılan kentsel altyapı çalışmalarından en önemlileri, metro sisteminin uzatılması, havaalanının yenilenmesi, eski liman bölgelerinin dönüştürülmesi (Şekil 4.6), kültürel altyapının (özellikle müzelerin) geliştirilmesi, yeni otellerin ve konutların inşa edilmesi olarak sayılabilir. Şekil 4.6: Olimpik Liman, Barselona Son yıllarda da, olimpiyatlara ev sahipliği yapan kentlerin birçoğunun büyük altyapı çalışmalarına yer verdiği görülmektedir. 2004 Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Atina, 2006 Kış Olimpiyatları na ev sahipliği yapan Torino ve 2008 Yaz Olimpiyatları na ev sahipliği yapan Pekin gibi kentlerde kapsamlı altyapı çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Sözü edilen kentlerde, büyük altyapı çalışmalarının yanı sıra kentin pazarlanması, kent için güçlü bir kimlik, bir marka yaratılması için ünlü 43

mimarlara tasarlatılan simgesel binalar da göze çarpmaktadır. Herzog & de Meuron tarafından tasarlanan Pekin Olimpik Stadyumu (Şekil 4.7) ve Arata Isozaki ve Pierpaolo Maggiora tarafından tasarlanan hokey stadyumu ve Armi Meydanı (Şekil 4.8) verilebilecek bir çok örnekten sadece ikisidir. Şekil 4.7: Pekin Olimpik Stadyumu Şekil 4.8: Hokey Stadyumu ve Armi Meydanı, Torino Bir sonraki Olimpiyat kenti Londra da, Olimpiyatlar aracılığıyla kentsel altyapının geliştirilmesini planlamaktadır. 2010 Olimpiyatları kapsamında, eski bir nükleer alan olan Lower Lea Valley in (Şekil 4.9) Olimpiyat aktiviteleri için seçilerek, bu alanın tamamen dönüştürülmesi öngörülmektedir (Gold ve Gold, 2008). Bunun yanı sıra, Zaha Hadid tarafından tasarlanan Olimpik Su Sporları Merkezi ve FOA tasarımı Olimpik Stadyum gibi simgesel yapılar da dikkat çekmektedir (Şekil 4.10). Gold ve Gold un (2008) Evans tan aktardığına göre, Londra nın adaylık başvurusunda, Olimpiyat etkinliğinin içeriği ve amacından çok, etkinliğin kentsel 44

altyapıya ve çevreye uzun vadede katkısı ve kente getireceği dönüşüm olanakları vurgulanmıştır. Şekil 4.9: Lower Lea Valley, Londra (fotoğraf: Gold ve Gold, 2008) Şekil 4.10: Sırasıyla; Olimpik Su Sporları Merkezi ve Olimpik Stadyum, model 4.4.2 Expo Dünya Fuarı ve kent 19. yüzyılda düzenlenen büyük fuar örneklerinde olduğu gibi kent merkezinde, ya da 1998 Lizbon ve 2000 Londra örneklerinde olduğu gibi ekonomik canlanmanın sağlanması istenen kentsel bölgelerde gerçekleştirilen Expo ların düzenledikleri ilk yıllardan itibaren kent üzerinde direkt ve görünür etkileri olmuştur (Roche, 2000). Roche (2000), geçici model kentler olarak görülebilecek Expo alanlarının kent üzerinde kalıcı etkiler bırakmayan, geçici fenomenler olarak analiz edilmesinin hatalı bir yaklaşım olduğunu belirtir. Her ne kadar, bazı Expo fuarları kent üzerinde çok az iz bırakmış olsa da, birçok 19. Yüzyıl ve erken 20. yüzyıl Expo fuarı, düzenlendikleri kentlere önemli bir mimari miras bırakmışlardır. Bunlar arasında, 1851 Londra Büyük Sergisinin düzenlendiği Crystal Palace ve 1889 Paris Uluslararası Fuarı için inşa edilen Eiffel Kulesi en bilinen örneklerdir (Şekil 4.11). 45

Şekil 4.11: Sırasıyla; Crystal Palace, Londra ve Eiffel Kulesi, Paris Erken dönem Expo fuarlarında olduğu gibi, birçok savaş sonrası Expo fuarında, inşa edilen simgesel yapılar fiziksel etkinlik mirasını temsil etmektedir (Roche, 2000). 1958 Brüksel Expo Fuarı için inşa edilen, 70 metre yüksekliğindeki Atomium ve 1962 Seattle Expo fuarı için inşa edilen 185 metre yüksekliğindeki panoramik kule Space Needle önemli etkinlik mirasları arasında gösterilebilir. İngiltere de de Milenyum 2000 Expo fuarı için inşa edilen Millenium Dome fiziksel etkinlik mirasına bir örnek teşkil etmektedir (Şekil 4.12). Bunun yanı sıra Londra, Milenyum 2000 Expo fuarı için Greenwich teki eski endüstri bölgesini dönüştürmüş, ulaşım ve kentsel altyapıyı geliştirmeye yönelik yatırımlar yapmıştır. Şekil 4.12: Millennium Dome, Londra 1970 li yıllarda Expo ların düzenlenmesinde yaşanan bir düşüş ve 1980 lerin başındaki başarısız örneklerden sonra, Vancouver 1986 Expo Fuarı ile Expo geleneği yeniden canlandırılmış, 1990 larda Expo Fuarına olan ilgide bir artış görülmüştür (Roche, 2000). 1992 Expo kenti Seville, 1998 de Lizbon ve 2000 de Expo ya ev sahipliği yapan Hannover, kentsel çevrenin geliştirilerek kent imajının yükseltildiği örnekler arasında yer almaktadır. 46

Expo Fuarları, kentsel alanın kullanımında önemli değişiklikler yaratarak, kentsel gelişimi yönlendirici bir dinamik oluşturma potansiyeline sahiptir. New York ta 1933-34 Expo alanı için Flushing Meadow çöplüğünün dönüştürülerek kentsel altyapı yatırımlarının yapılması, bu tür etkinliklerin kentsel gelişimi doğrudan yönlendirici olabildiklerinin bir göstergesidir (Dündar ve Ökelle, 2007). Savaş sonrası Expo ya ev sahipliği yapan birçok kentte kentsel altyapının geliştirilmesi önem kazanmıştır. Örneğin, 1967 Montreal Expo fuarında, St. Lawerence Nehrindeki bir ada dönüştürülerek, fuar alanı olarak kullanılmış, ayrıca Habitat Konut kompleksi inşa edilmiştir (Şekil 4.13). Şekil 4.13: Habitat Konut Kompleksi, Montreal 1986 Vancouver Expo kapsamında da, kentin terk edilmiş bir alanı dönüştürülerek fuar alanı olarak kullanılmış, bunun yanı sıra yeni bir raylı ulaşım sisteminin geliştirilmesi, yeni bir stadyum, köprü ve kongre merkezinin inşası gibi kapsamlı altyapı çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Seville 1992 Expo fuarı için, Quadalquivir Nehrindeki bir ada dönüştürülerek, kentin ulaşım altyapısı geliştirilmiş, yeni bir opera salonu, tiyatrolar, vb. yapılar inşa edilerek kentin kültürel altyapısına yatırım yapılmıştır. Fakat fuardan sonra, fuar için inşa edilen pavyonların birçoğu yıkılmış ve bugüne ulaşamamıştır. Daha güncel bir örnek ise, Lizbon 1998 Expo fuarı kapsamında, Tagus Nehri kenarındaki eski bir endüstri ve gecekondu bölgesinin dönüştürülmesidir. Fuar yılından sonra, fuar pavyonları, müze, gösteri merkezi gibi kültürel yapılar kullanıma açılmış, fuar alanı da kültür ve ticaret parkı olarak gelişmeye devam etmiştir. 47

Daha iyi bir kent, daha iyi bir yaşam temasıyla 2010 yılında Expo ya ev sahipliği yapacak olan Shanghai de de kentsel çevrenin geliştirilmesi ön plandadır. Huangpu Nehrinin her iki kenarına da yayılan 5.28 km2lik Expo fuar alanında yeni bir yerleşim bölgesinin kurulması planlanmaktadır. Bunun yanı sıra, Expo kapsamında tasarlanan Expo Performans Merkezi (Şekil 4.14) gibi simgesel yapılar kamuoyunun dikkatine sunulmaktadır. Şekil 4.14: Expo Performans Merkezi, Shangai 4.4.3 Avrupa Kültür Başkenti etkinliği ve kent Her sene bir Avrupa Kültür Kenti seçme fikri ilk kez 1983 te Avrupa Topluluğunun kültür bakanları buluşmasında ortaya atılmıştır. Etkinliğin amacı ortak elemanlara sahip, aynı zamanda farklılıklardan doğan zengin Avrupa kültürünün sergilenmesi aracılığıyla Avrupa Topluluğu üye ülkelerinin halklarını yakınlaştırmak olarak ifade edilmiştir (Avrupa Topluluğu, 1983). Corjin ve van Praet (1994) programın basitçe iki amacı olduğunu söyler: birincisi farklı Avrupa kentlerinin kültürlerinin daha fazlı Avrupalı tarafından tanınmasını sağlamak, ikincisi ise bir bütün olarak Avrupa kültürü yaratmaktır (aktaran Richards ve Wilson, 2004). Fakat zamanla program, kentler tarafından farklı şekillerde kullanılmış, seçilen kentin uluslararası platformda kültürel yaşamının ve kültürel gelişiminin sergilenmesi için bir araç olmuştur. Kentlerin çoğunun, kültürel etkinlikler ve sanatsal olaylardan oluşan çok kültürlü bir programla ziyaretçi çekerek kentin ve bölgenin uluslararası profilinin yükseltilmesi, kentlinin kentlilik bilincinin arttırılması gibi birden çok hedefi vardır. Kentler etkinliğin en önemli noktasının kültür olduğunu iddia etse de, etkinliğin başarısı genellikle katılımcı sayısı ile ölçülmektedir. Avrupa Kültür Başkenti etkinliği kentin kültürel altyapısının geliştirilmesinin yanı sıra, ekonomik kalkınma ve kent imajının 48

yükseltilmesi için de bir araç olarak kullanılmaktadır. Avrupa Kültür Başkenti etkinliği ile imajlarını yükseltmek isteyen kentler arasındaki rekabet günden güne güçlenmektedir, öyle ki 2000 yılında Avrupa Birliği Kültür Bakanları karar vermekte zorlanarak, başvuran dokuz kentin hepsini Avignon, Bergen, Bologna, Brüksel, Helsinki, Krakov, Reykjavik, Prag ve Santiago de Compostela Avrupa Kültür Başkenti olarak seçmişlerdir (Richards, 2000). Sjoholt (1999), erken dönem Avrupa Kültür Başkentleri yaklaşımlarını dörde ayırmaktadır: 1. Festival Prototipi (1986 Floransa ve 1991 Dublin) 2. Atölye (Workshop) Prototipi (1987 Amsterdam ve 1988 Batı Berlin) 3. Yaratıcı Gelenek Prototipi (1992 Madrid) 4. Altyapı Uygulama Prototipi (Glasgow 1990, Lizbon 1994) 1990 Avrupa Kültür Başkenti Glasgow, etkinlik için bir dönüm noktası oluşturmaktadır. Glasgow, önceki Avrupa Kültür Başkentleri nden farklı olarak, Avrupa daki yerleşik kültür merkezlerinden bir değildi, bu yüzden etkinlik kentsel dönüşümü teşvik etmek ve Glasgow un imajını kültür kenti olarak desteklemek için kullanılmıştır (Richards, 2000). Glasgow dan sonra Avrupa Kültür Başkenti olan Antwerp, Selanik, Bergen, Reikjavik, Rotterdam, Porto, Genova ve Lille gibi geleneksel kültür merkezleri olmayan kentler, kentsel dönüşüm ve yeni bir imaj yaratma konusunda, Glasgow un stratejisini örnek almışlardır (Richards ve Wilson, 2004). Richards (2000), geleneksel kültür merkezleri olmayan bu kentlerin etkinliğe dahil olmasıyla, etkinliğin kültürel boyutu kadar ekonomik boyutunun da öne çıktığını vurgular. Son dönemde Avrupa Kültür Başkenti seçilen kentlerin, etkinliğin katalizör etkisinden yaralanarak, büyük altyapı çalışmaları gerçekleştirmek, kentsel gelişimin sağlanması ve böylelikle kent imajının yenilenmesi gibi stratejiler geliştirdiği görülmektedir. En sık kullanılan altyapı çalışmaları kamusal alanın iyileştirilmesi, tarihi miras kapsamındaki yapıların restore edilmesi ve yeni kültür yapılarının inşa edilerek kültür altyapısının geliştirilmesi ile ilgili projelerdir. Kentlerin birçoğu bazı bölgeleri yenileyerek kültür mahalleleri yaratmıştır. Brüksel ve Porto kültür bölgelerini ve tarihi alanları dönüştüren kentler arasında göze 49

çarpmaktadır. Porto 2001 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında, kent merkezindeki çöküntü bölgelerini dönüştürmüş, tarihi miras kapsamındaki birçok eski binayı restore etmiş ve eski kent hapishanesinin fotoğrafçılık merkezine dönüştürülmesi örneğindeki gibi yeniden kullanıma açmıştır. Rem Koolhaas tarafından tasarlanan Casa da Musica ise kentin simgesel yapısı olarak dikkat çekmektedir (Şekil 4.15). Şekil 4.15: Casa da Musica, Porto Rotterdam da kültür bölgelerini ve tarihi alanları dönüştürmüş, Rotterdam Witte de Withstraat çevresinde bir müze mahallesi yaratmıştır. Lizbon da, altyapının geliştirilmesini ana strateji olarak benimsemiş, Coliseum ve birçok müze yenilenmiş, bunların yanı sıra yeni kültür mekanları inşa edilmiştir. Şekil 4.16: Çağdaş Sanatlar Merkezi, Santiago de Compostela Tarihi binaları dönüştürmenin yanı sıra birçok kentte yeni sanat mekanları ve kültür merkezlerinin yaratıldığı görülmektedir. Yeni kültürel yapıların genellikle, kent için 50

güçlü bir imaj yaratılması amacıyla, ünlü mimarlar tarafından tasarlanan simgesel binalar olması göze çarpmaktadır. Santiago de Compostela daki Alvaro Siza tarafından tasarlanan Çağdaş Sanatlar Merkezi (Şekil 4.16), Porto daki Casa da Musica ve Graz daki Rem Koolhaas tasarımı Kunsthaus (Şekil 4.17) bir çırpıda verilebilecek örneklerdir. Şekil 4.17: Kunsthaus, Graz 51

52

5. BÜYÜK ÖLÇEKLİ ETKİNLİKLERLE SERGİLENEN VE DÖNÜŞEN KENTLER Çalışmanın bu bölümü büyük ölçekli etkinliklerle sergilenen ve dönüşen kentlerin incelenmesine ayrılmıştır. Bu bölümde amaçlanan, büyük ölçekli etkinliklerin, oluşturulan kentsel stratejilerle birlikte, kent mekanına ve kent imajına katkılarının belirlenerek, etkinliğin kentsel altyapının geliştirilmesi ve kent imajının yükseltilmesindeki katalizör etkisinin araştırılmasıdır. Böylelikle, 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında, İstanbul için geliştirilen kentsel stratejiler ve bu stratejiler doğrultusunda, kentin ne gibi kazanımlar elde edebileceği üzerine bir tartışma yaratılması hedeflenmektedir. Kullanılan yöntem, büyük ölçekli etkinlikler aracılığıyla kent mekanının geliştirilmesi yönünde kentsel politikalara yönlenen kentlere yer verilerek; etkinliğin organizasyon yapısı, benimsenen kentsel strateji, gerçekleştirilen altyapı çalışmaları ve etkinliğin kentin mekansal boyutu ve imaj boyutu üzerindeki etkisi açısından karşılaştırmalı bir analizini yapmaktır. Bu kapsamda, Barselona nın 1992 Yaz Olimpiyatları, Lizbon un 1998 Expo ve Liverpool un 2008 AKB etkinliği aracılığıyla geliştirdikleri kentsel stratejiler irdelenmektedir. Barselona, tarihi ve kültürel dokusu açısından İstanbul a benzer özellikler göstermesi sebebiyle seçilmiştir. Ayrıca, uzun bir dönem boyunca ihmal edilen ve Madrid in gölgesinde kalan Barselona nın tekrar yükselişi, Ankara nın başkent seçilmesiyle birlikte İstanbul un geçirdiği süreçler ile benzeşmektedir. Lizbon da, yine aynı şekilde tarihi dokusu açısından İstanbul a benzer özellikler göstermesi ve Expo aracılığıyla kentsel dinamikleri yönlendirici bir strateji benimsemesi açısından çalışma kapsamına dahil edilmiş; Liverpool a ise İstanbul dan çok farklı bir kent olarak, AKB etkinliği aracılığıyla gerçekleştirilebilecek dönüşümü örneklemesi açısından yer verilmiştir. Kültürel etkinliklerin, sosyal ve kültürel değerlerinin yok sayılarak, sadece ekonomik gelişim ve imaj boyutuna indirgenmesi eleştirilerine (Quinn, 2005) karşılık, bu 53

bölümün amacının sürdürülebilir kentsel stratejilerle desteklendikleri takdirde, büyük ölçekli (kültürel ve/veya kültürel olmayan) etkinliklerin kentsel altyapının geliştirilmesine ve kent imajının iyileştirilmesine sağladıkları katkıların ortaya konması olduğu hatırlatılmalıdır. 5.1 Barselona 5.1.1 Kent profili ve kentsel problemler 1970 lerde patlak veren ekonomik kriz Barselona nın sadece ekonomik yapısını değil sosyal yapısını da derinden etkilemiştir. 1960 ve erken 1970 lerde kırsaldan kentlere hızlı göç ile birlikte Barselona daki hızlı kentleşmeyle nüfus iki katına çıkmış ve bugünkü boyutuna ulaşmıştır. Aynı yıllarda diğer Avrupa kentlerinde de görülen hızlı kentleşme, Franco diktatörlük rejimi altında kentin ihmal edilmesiyle ortaya çıkan altyapı eksiklikleri ile birlikte Barselona da daha kaotik bir form almıştır. Sonuç olarak, bu kaotik büyüme, kent merkezinde düzensiz ve plansız gelişmeye, çöküntü alanlarının oluşmasına ve kentin çeperlerinde yoksul yerleşim bölgelerinin gelişmesine yol açmıştır (Nel-lo, 1997). Şekil 5.1 : Zona Franca Limanı ve Poblenou Endüstri bölgesi, 1970 ler Bu gelişmelerin yanı sıra, tipik bir endüstri ve liman kenti olan Barselona da, sanayi aktivitelerinin kent çeperlerine doğru taşınması, kent içinde birçok atıl alanın oluşmasına yol açmıştır. İspanya nın toplam endüstriyel üretiminin %25 ini 54

karşılayan Katalonya Avrupa nın önde gelen endüstri bölgelerinden biriyken, Katalonya nın başkenti Barselona da ülkede endüstrileşmenin başını çeken kentlerden en önemlisidir. Barselona kenti ve Barselona Metropolitan Bölgesi İspanya nın en yoğun endüstriyel yığışma bölgesi olarak öne çıkmaktadır. Endüstriyel aktivitelerin büyük bir kısmı çeperlere doğru taşınırken, servis sektörünün kentsel merkezlerde konumlanmaya başlaması (Bontje ve Pareja, 2007) ile birlikte, kentin kıyı alanlarında ve liman bölgelerinde eski endüstri alanlarının oluşturduğu önemli bir alan stoku ortaya çıkmıştır (Şekil 5.1). 5.1.2 1992 Yaz Olimpiyatları: Kentsel strateji ve altyapı çalışmaları Franco diktatörlüğünün altında geçen yıllardan sonra, diktatörlük rejiminin sona erdiği 1970 lerin sonunda Barselona için kimliğini yeniden kazanmak, yeniden bir Avrupa merkez kenti olmak önem kazanmış, kent ekonomisinin yeniden yapılandırılması ve kentin yeniden şekillendirilmesi acil ihtiyaçlar olarak benimsenmiştir (Landry, 2006). Barselona, tekrar demokrasi rejimine dönülmesiyle, 1979 yılında kentsel politikalar üretmeye başlamış, kent merkezinde kamusal alanların iyileştirilmesi ve kent çeperlerindeki bölgelerin kent merkeziyle bağlantısının kurulması amaçlarına yönelik küçük ölçekli kentsel dönüşüm projeleri geliştirilmiştir. 1980 lerin başında başlayan kentsel dönüşüm projelerinin ölçeğinde, kentin 1992 olimpiyatlarına aday gösterilmesiyle birlikte radikal bir değişiklik yaşanmış (Nel-lo, 1997), Olimpiyatlar Barselona nın kentsel gelişiminde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Barselona nın kentsel stratejisi, kamu kurumları tarafından belirlenmiş ve yönetilmiştir. Olimpiyat oyunlarının organizasyon modelinde de hazırlıkların ve organizasyonun doğrudan kamu kurumları tarafından yönetildiği görülmektedir. Olimpiyatların organizasyon yapısına bakıldığında, organizasyon genel kurulu; merkezi hükümet, Katalonya hükümeti (Generalitat de Catalunya) ve Barselona Belediyesi nin üyelerinden oluşmakta, yönetim komisyonunun başkanlığını da belediye başkanı üstlenmektedir. Kente yapılan yatırımlarda da kamu yatırımlarının özel yatırımların çok üstünde olduğu görülmektedir (bkz. Cuyàs, 1992). Barselona nın kentsel politikasının en önemli yaratıcılarından biri, 1982-1997 yılları arasında belediye başkanlığı yapan Pasqual Maragall, 1986 da Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından Barselona nın aday gösterilmesiyle birlikte, kentin 55

dönüştürülmesinde çok büyük bir ölçek değişikliği olduğunu vurgular: Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapmak Barselona nın eskiden beri bir düşü olmuştur, fakat bizim için asıl önemli olan oyunların kendisi değildi; Olimpiyatlar bizim tutkumuz için yalnızca bir vesile olmuştur. Barselona, Olimpiyatlar için aday gösterilmeseydi de, belki daha uzun vadede fakat aynı tutku ile kenti dönüştürmek ve geliştirmek için çalışacaktık (Maragall, 1994). 1992 Olimpiyatları Barselona nın dünya kentleri arasında konumunu yükseltmek, dünya haritasında bir yer edinmek ve bir marka-kent olmak adına önemli bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Yakın tarihte, Barselona nın kentsel gelişimi 1992 den önce ve sonra olmak üzere kolaylıkla iki döneme ayrılabilir. 1992 Olimpiyatları kentin imajının yükseltilmesi ve bir dünya markası yaratılması için büyük bir fırsat oluşturmuş ve kentin yeniden yapılandırılarak, dünya haritası üzerinde bir yer edinmesi için katalizör olarak kullanılmıştır. 1992 Olimpiyat yılı için, Barselona sadece spora yönelik olmayan, kültür ve eğlence alanlarına, ulaşım sistemine de yönelik kapsamlı altyapı yatırımları gerçekleştirmiş, kentin birçok bölgesindeki eski sanayi bölgesi veya çöküntü alanları dönüştürülmüş, Rafael Moneo ve Arata Isozaki gibi ünlü mimarlara yaptırılan projelerle kıyı şeridi yeniden düzenlenerek kentin denizle ilişkisi kurulmuştur. Yeni kültür ve eğlence alanları yaratılmış, parklar ve yapay plajlar oluşturulmuştur (Şekil 5.2). Olimpiyat Oyunları ndan sonra da, Barselona özellikle kültüre yönelik altyapı çalışmalarını ve kentsel alanların dönüştürülmesini sürdürmüş, uluslararası etkinliklerin kentsel dönüşüm üzerindeki katalizör etkisinden, olimpiyatlardan sonra, 2004 Dünya Kültürleri Forumu (Universal Forum of Cultures) ile de yararlanılmıştır. Barselona nın Olimpiyatlarla başlayan kentsel gelişimi birçok kent uzmanı tarafından en başarılı örneklerden biri olarak kabul edilmektedir. Landry (2006), Bilbao, Malaga ve Valencia gibi diğer İspanyol kentleri ile birlikte Barselona yı yaratıcı kent (creative city) olarak nitelendirmekte ve yaratıcı kentsel yenileme (creative urban reinvention) için diğer kentlerin örnek alması gereken bir kent olduğunu vurgulamaktadır. 56

Şekil 5.2 : Barselona, kentsel altyapı projeleri (1986-1992) 1 Valle d Hebron: Büyük çöp-atık alanlarını içeren bir yerleşim alanı olan Valle d Hebron dönüştürülerek, bölgede olimpik bisiklet parkuru, tenis pavyonu ve Olimpiyat Oyunları nı takip eden gazeteciler için 489 adet konut birimi inşa edilmiştir. 2 Spor tesisleri: Kentin bu bölgesi sporda önemli rol oynayan özel spor kulüplerine tahsis edilmiş, Barselona Futbol Kulübü, Barselona Polo Kulübü ve Üniversite için yeni tesisler inşa edilmiştir. 3 Montjuic Olimpiyat Köyü: Bu bölge Olimpiyatların yapılacağı bölge olarak seçilmiş, Olimpik Stadyum yenilenmiş, tasarımı Arata Isozaki tarafından yapılan Sant Jordi Olimpik Spor Merkezi (Şekil 5.3) ve Richard Boffil tarafından tasarlanan Katalonya Ulusal Spor Eğitimi Enstitüsü (Şekil 5.4) inşa edilmiştir. Şekil 5.3 : Sant Jordi Olimpik Spor Merkezi, Arata Isozaki 57

Şekil 5.4 : INEFC, Katalonya Ulusal Spor Eğitimi Enstitüsü, Richard Boffil 4 El Raval ın dönüştürülmesi: Olimpiyat hazırlıkları kapsamında, yüksek suç oranları ile dünya çapında ün yapmış El Raval Mahallesi nin ıslah edilmesi gündeme gelmiştir. Bölgedeki konut blokları yıkılarak, yerine Çağdaş Sanatlar Müzesi, yeni bir polis merkezi, öğrenci konaklama birimleri ve açık alanlar yaratılmıştır. Buradaki uygulama kentin marjinal bölgelerinin dönüştürülmesi için bir başlangıç noktası oluşturmuştur. 5 Liman bölgesinin dönüştürülmesi: Yük gemileri tarafından kullanılan eski liman bölgesi, turizm ve eğlence alanı olarak dönüştürülmüştür (Şekil 5.5). Alanda büyük bir eğlence merkezi inşa edilmiş, antrepolar müze ve restoranlara dönüştürülmüştür. Bölgede Barselona nın yeni imajını güçlendiren, Bruce Graham & Frank Gehry tarafından tasarlanan Hotel Arts ve Iñigo Ortiz & Enrique de León tasarımı Mapfre Ofis Kulesi İspanya nın en yüksek kuleleri olarak göze çarpmaktadır (Şekil 5.6). Olimpiyatlardan sonra bölge yerleşim alanı olarak kullanılmakta, barlar, restoranlar ve müzeleriyle Barselona nın gece hayatının en renkli alanlarından biri olarak göze çarpmaktadır. Şekil 5.5 : Olimpik Liman, Barselona 58

Şekil 5.6 : Hotel Arts ve Mapfre Ofis Kulesi 6 Poblenou endüstri bölgesinin dönüştürülmesi: 19. yüzyıldan kalma fabrikaların bulunduğu terk edilmiş bir eski bir Endüstri bölgesi olan Poblenou, Olimpik Köy ün bir uzantısı olarak, atletlerin konaklama bölgesi olarak dönüştürülmüş ve Olimpik Yelken Sporları için yeni bir liman inşa edilmiştir. 7 Kıyı alanlarının dönüştürülmesi: Depolama alanlarının bulunduğu bölge dönüştürülmüş, yapay plajlar, palmiye yolları ve parklarla kıyı bölgesi yeniden değerlendirilmiştir (Şekil 5.7). Şekil 5.7 : Kentsel dönüşümden önce ve sonra kıyı alanlarından görünüş Barselona, uluslararası etkinliklerin kentsel dönüşüm üzerindeki katalizör etkisinden, 2004 Kültür Evrensel Forumu (Universal Forum of Cultures) ile de yaralanmıştır. Kent merkezinde iyileştirme, kıyı alanlarının dönüştürülmesi, yeni ulaşım ağlarının oluşturulması gibi çalışmalar yapılmıştır (Şekil 5.8). 59

Şekil 5.8 : Barselona, kentsel altyapı projeleri (1993-2004) 1 Pro-Eixample kamusal alanlar: Kentin 20. yüzyıldaki kaotik ve plansız gelişimiyle birlikte, kentin açık alanları büyük ölçüde yok olmuştur. Pro-Eixample girişimi kentin açık alanlarının yenilenmesini ve toplum hayatına kazandırılmasını hedeflemektedir. 2 Kent merkezinin iyileştirilmesi: Kent merkezine yönelik iyileştirme ve marjinal unsurların temizlenmesi yaklaşımı devam etmektedir. Bölgedeki binaların birçoğu yenilenmiş, bölgede yeni bir otel ve üniversite inşa edilmiş ve bölgenin ortasından geçen bir yaya aksı oluşturulmuştur. 3 22@ Yüksek Teknoloji Bölgesi: Terk edilmiş 19. yüzyıl fabrikalarının olduğu eski bir endüstri bölgesi olan Poblenou, sıra dışı ve dikkat çekici mimarlık ürünleri inşa edilerek yüksek teknoloji bölgesi olarak dönüştürülmüştür. Bölgede dikkat çeken yapılardan biri de Jean Nouvel tarafından tasarlanan Agbar Tower dır (Şekil 5.9). 4 Barselona Limanı nın genişletilmesi: Barselona Limanı genişletilmiş, havalimanı ulaşımı için yeni otoyollar yapılmış ve hızlı tren ağına bağlanan bir tren hattı inşa edilmiştir. Üç yeni plaj daha oluşturulmuştur. 5 Diagonal Mar ın dönüştürülmesi: Bölge eski fabrikalardan temizlenerek, konut, ofis, otel işlevli yapılar inşa edilmiştir. Ayrıca bölgede, kentin en büyük üçüncü parkı 60

ve İspanya nın en büyük alışveriş merkezlerinden biri açılmıştır. Alana metro hattı uzatılarak, bölgenin kent merkeziyle bağlantısı sağlanmıştır. Şekil 5.9 : Agbar Tower, @22 Yüksek teknoloji Bölgesi 6 Universal Forum of Cultures 2004: Dünya Kültürleri Forumu Besos nehri yakınındaki alanın dönüştürülmesi için de bir fırsat yaratmıştır. Bölgede yeni bir hayvanat bahçesi, oteller, ofis blokları ve plajlar yapılmıştır. Besos nehrinin etrafında parklar ve yürüyüş parkurları oluşturulmuş, metro hattı aracılığıyla bölgenin kent merkeziyle bağlantısı sağlanmıştır. 7 La Mina nın iyileştirilmesi: Marjinal bir nüfusu barındıran, suç oranları yüksek La Mina bölgesinde gecekondu sakinlerinin yerleştirilmesi için yapılan yüksek katlı, yüksek yoğunluklu ve düşük kaliteli konut blokları yıkılmış, bölgenin dönüştürülerek kente katılması sağlanmıştır. 8 Ronda de Mig, çevre yolu: Kent trafiğini rahatlatmak amacıyla, 2.2 km uzunluğunda bir tünel-çevre yolu inşa edilmiş ve zemindeki alanlar park olarak değerlendirilmiştir. 9 Tramvay hattı: Şehir merkezini Batı daki çeper alanlara bağlayan bir tramvay hattı açılmıştır. 10 Metro hattı: Kentin çeperlerindeki ihmal edilen bölgeleri kent merkezine bağlamak için bir metro hattı açılması planlanmıştır. 61

5.1.3 1992 Yaz Olimpiyatları nın kent imajına katkısı Barselona, yeni iş alanlarını kente çekme ve bir dünya kenti olma yolunda Olimpiyatlardan sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Cushman & Wakefield Avrupa Kentleri Monitörü araştırması kapsamında dünyanın önde gelen 500 şirketinin katılımıyla yapılan anket raporlarına göre, Barselona, bugün Avrupa nın yatırım yapmak için en iyi olarak seçilen kentleri arasında dördüncü sırada yer almaktadır. 1990 yılında 11. Sırada yer alan Barselona, 2007 de 4. Sıraya yükselerek sıralamada en fazla yükselen kent olmuştur (Cushman ve Wakefield, 2007). 1992 Olimpiyatlarıyla birlikte Barselona da yaşanan dönüşümün turizme ve bununla birlikte kent imajına olumlu bir katkısının olduğu açıktır. 1990-2004 yılında Barselona daki konaklama geceleri, turist sayılarında ve uluslararası yolcu hareketlerinde sürekli bir artış gözlemlenmiştir (Şekil 5.10 ve 5.11). Şekil 5.10 : Barselona havaalanı uluslararası yolcu hareketi, 1990-2001 (Kaynak: Duran, 2005) Şekil 5.11 : Barselona da turist sayısındaki değişim, 1990-2001 (Kaynak: Duran, 2005) Barselona, 1990-2000 yılları arasında turizmde %105 lik bir büyüme göstererek, diğer Avrupa kentlerini açık farkla geride bırakmıştır (Şekil 5.12). 62

Şekil 5.12 : Avrupa kentleri, turizm sektöründeki büyüme oranları, 1997-2004 (Kaynak: Duran, 2005) 5.2 Lizbon 5.2.1 Kent profili ve kentsel problemler Pek çok endüstri sonrası liman kenti gibi Lizbon da 1970 li yıllardan itibaren liman aktivitelerinde düşüş yaşamıştır. Lizbon Limanı ndaki endüstriyel ve ticari faaliyetlerin gerilemesinde uluslararası ve ulusal faktörlerden en önemlileri arasında 1973/74 petrol krizi ve 1979/80 taşımacılık ağındaki teknolojik ve lojistik değişimler, kolonilerden trafik kaybı olması, Avrupa Birliği ne entegrasyon, devrim sonrası politik, siyasal ve ekonomik istikrarsızlık gösterilebilir (Sousa ve Mesquita, 2000). Liman endüstrisi ve ticaretindeki bu gerileme özellikle kıyı alanlarında kentsel problemlerin ortaya çıkışını beraberinde getirmiştir. 1920 li yılların başında hızla sanayileşmeye başlayan kentte, kıyı bölgeleri için bir planlama geliştirilmesi ancak 1940 lı yıllarda başlar. Kentsel planlamanın yapılmaya başlandığı 1940 lı yıllara kadar kıyı bölgeleri plansız yerleşmeye tanık olmuştur. 1970 lerin başında başlayan liman aktivitelerindeki düşüş ile birlikte liman alanlarının terk edilmesi, kıyı alanlarında bozulmayı getirmiş, bunun yanı sıra 1970 li yıllar bu alanlarda gecekondulaşmanın baş gösterdiği yıllar olmuştur. 1990 lı yılların başına gelindiğinde, kıyı bölgelerinde bazı sanayi faaliyetleri ile birlikte, terk edilmiş endüstri alanları, çöp alanları ve gecekondular yer almaktaydı (Şekil 5.13). 63

Şekil 5.13 : Tagus Nehri kıyısı, endüstri bölgesi, 1993 1990 lı yıllarda Tagus nehri boyunca dizilen eski endüstri bölgelerinin dönüştürülmesi gündeme gelmiştir. Lizbon un doğu kıyısında yer alan, arıtım evleri gibi bazı sanayi faaliyetleri, konteynır parkları, depolar, terk edilmiş endüstri alanları, çöp alanları ve gecekondular barındıran eski bir endüstri bölgesinin, Expo 98 fuar alanı olarak seçilmesi, kıyı alanlarının dönüştürülmesi ve kentin suyla ilişkisinin kurulması adına atılan en önemli adımlardan biridir. Bunun için öncelikle bölge eski sanayi yapıları ve gecekondulardan temizlenmiştir (Şekil 5.14). Şekil 5.14 : Tagus Nehri kıyısı, endüstri bölgesinin temizlenmesi, 1996 5.2.2 Expo 98 Dünya Fuarı: Kentsel strateji ve altyapı çalışmaları Lizbon un kıyı alanlarının dönüştürülmesine ilişkin geliştirdiği stratejiler 1990 lı yılların ortalarına rastlamaktadır. Kentsel stratejilerin planlanması ve koordine edilmesinde Lizbon Liman İdaresi (APL-Administration of the Port of Lisbon) ve 1998 Expo Dünya Fuarı nın düzenlenmesi görevini üstlenen Parque Expo olmak üzere, iki kamu-özel ortaklığı başrolü oynamaktadır. APL nin 1990 yılında geliştirdiği Lizbon Kıyı Alanlarını Düzenleme Planı POZOR (Arrangement Plan for the Waterfront of Lisbon), kıyı alanlarının dönüştürülmesini hedefleyen diğer Avrupa liman kentlerindeki trendi izlemiştir (Sousa ve Mesquita, 2000). POZOR planı batıda Alges ten başlayarak, doğuda Poço de Bispo ya kadar Lizbon daki 14 km uzunluğundaki bütün kıyı şeridinin dönüştürülmesini kapsamaktadır. Dönüşüm planında kıyı alanlarında 6 dönüşüm bölgesi oluşturulmuş (Şekil 5.15), Portekiz in 1998 Expo Dünya Fuarı na ev sahipliği yapmak için seçilmesiyle birlikte, POZOR planındaki doğu kıyı bölgesi fuar alanı olarak belirlenmiş ve bu bölgenin dönüştürülmesi için bir fırsat yakalanmıştır. 64

Şekil 5.15 : POZOR planı, dönüşüm bölgeleri Milenyumun son uluslararası sergisi olan Expo 98 Lizbon, yeni bir şehir merkezinin geliştirilmesi, şehrin yeniden canlandırılması, yeni bir yaşam tarzı projesinin geliştirilmesi amaçlarına yönelik olan planlanmıştır (Güngörürler ve Öktem, 2007). Geleceğe Miras Okyanuslar temasıyla açılan Expo 98, 22 Mayıs tan 30 Eylül e dek sürmüş, sergiyi 10 milyonun üzerinde katılımcı ziyaret etmiştir. Lisbon Expo 98 katılımcı sayısı, tasarımı, mimarisi ve turizmde yarattığı gelişme ile Expo nun en başarılı kentlerinden birisi olarak gösterilmektedir. Russo ve Borg (2002), 1998 Expo Dünya Fuarı nın Lizbon u uluslararası platforma taşıyan büyük bir olay olduğunu belirtmektedir. Expo 98 Lizbon, kentin dünya çapında tanıtılmasının yanı sıra, kentsel yenileme konusunda Lizbon ve Portekiz e büyük bir katkı sağlamıştır. Fuar, kentin doğu kıyı bölgesinin dönüştürülerek, kentle entegrasyonun sağlanması ve yeni bir kent merkezi oluşturulması için bir katalizör görevi görmüştür. Expo Fuar alanı, kullanılmayan, eskimiş bir sanayi bölgesi olarak gece kondu ve çöp yığınlarıyla doluyken, bugün Lizbon un en önemli turist merkezlerinden birine dönüşmüştür (Şekil 5.16 ve 5.17). Şekil 5.16 : Tagus kıyı bölgesi, kentsel dönüşüm öncesi 65

Şekil 5.17 : Tagus kıyı bölgesi, kentsel dönüşüm sonrası: Parque das Naçoes Expo 98 in bitiminden 2 hafta sonra, 340 hektarlık alan Parque das Naçoes olarak halka açılmıştır. Böylelikle fuar için yapılmış olan çalışmalar şehirde yeni bir yaşam alanı oluşmasına ve yaşam standartlarının yükselmesine yol açmıştır. Expo 98 in Lizbon da kentsel işlevler ve formlarda kalıcı ve görünür bir etki yarattığı açıkça görülmektedir (Russo ve Borg, 2002). Expo 98 ile birlikte, eski sanayi bölgesinin dönüştürülmesi için bir fırsat elde edilmiştir. Expo için hazırlanan kentsel gelişim projesi ile doğu Lizbon daki 5 kim lik nehir kenarını kapsayan, 340 hektarlık bir alan dönüştürülerek, yeni bir kentsel bölge yaratılmıştır (Şekil 5.18). Şekil 5.18 : Lizbon Expo 98, kentsel altyapı projeleri (1993-1998) Böylelikle kentin ilk defa suyla bağlantısı sağlanmış, Expo fuar alanı olarak dönüştürülen bölge, fuarın düzenlendiği 1998 yılından sonra da park, ticaret parkı, akvaryum, restoranlar, ofisler, alışveriş merkezleri, kütüphane ve müze gibi 66

fonksiyonları barındıran büyük bir kent parkı olarak kente katılmış ve yeni bir merkez olmuştur. Metro ve tren hattı ile bölgenin kent merkezine bağlantısı sağlanmıştır. 1 Marina: 1450 yat kapasiteli marinada, yelken kulüpleri, restoranlar ve alışveriş merkezleri yer almaktadır. Fuardan sonra da işlevine devam eden Marina, Lizbon un en canlı bölgelerinden biri haline gelmiştir. 2 Ocenarium: Expo 98 in star-pavyonu olarak adlandırılan Ocenarium Avrupa nın en büyük akvaryumudur. Fuardan sonra da işlevini korumak üzere tasarlanmış olan Ocenarium, bugün hala yılda 1.000.000 ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir (Şekil 5.19). Şekil 5.19 : Ocenarium 3 Atlantik Pavyonu ve fuar alanı: Fuar alanında, 2000 kişi kapasiteli çok amaçlı bir merkez olarak inşa edilen Atlantik Pavyonu nda Expo Fuarı boyunca çeşitli şovlar, gösteriler, kongreler, spor aktiviteleri düzenlenmiştir. Atlantik Pavyonu Expo 98 den sonra da 2001 Dünya Atletizm Şampiyonası gibi birçok etkinliğe ev sahipliği yapmış, ardından 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası için Euro 2004 Medya Merkezi olarak kullanılmıştır (Şekil 5.20). Şekil 5.20 : Atlantik Pavyonu 67

Expo 98 için 80.000m2 lik alanda inşa edilen Lizbon Sergi Merkezi de fuardan sonra işlevini sürdürmekte ve yılda ortalama yaklaşık 30 fuar ve sergiye ev sahipliği yapmaktadır. 4 Expo pavyonları: Seville da düzenlenen 1992 Expo Fuarı nın aksine, fuar için inşa edilen pavyonların nerdeyse tamamı kalıcı donatılar olarak inşa edilmiş ve gelecekte başka bir takım fonksiyonlara hizmet etmesi düşünülmüştür. Tema ve ülke pavyonları, eğlence ve kültür merkezlerine dönüştürülmüş (müzeler, Ocenarium ve çok işlevli Atlantik Pavyonu), bunların yanı sıra bölgede yeni eğlence ve alışveriş merkezleri, restoranlar, rekreasyonel alanlar oluşturulmuştur. Bilgi Pavyonu, fuardan sonra Bilim Merkezi adıyla interaktif bir bilim ve teknoloji merkezine dönüştürülmüştür. 900 kişilik izleyici kapasitesine sahip olan Camoes Tiyatrosu ise fuardan sonra da işlevini sürdürmekte ve hala dans ve müzik organizasyonlarına ev sahipliği yapmaktadır. 5 Oriente İstasyonu: Santiago Calatrava tarafından tasarlanan istasyon ile bu yeni kültürel ve rekreasyonel kent parkının, kentle bağlantısı sağlanmıştır. Günde 2.000 otobüs, 200 tren ve 50.000 i yer altı yolucusu olmak üzere toplam 200.000 yolcu bu istasyonu kullanmaktadır (Şekil 5.21). Şekil 5.21 : Oriente İstasyonu, Santiago Calatrava 6 Konut bölgesi: Etkinlik yılından sonra parkın çevresinde yeni yerleşim bölgeleri oluşturulmuştur. 7 Parklar: Altyapı konusunda, su, elektrik, ısıtma ve soğutma sistemleri, katı atıkların toplanması ve kamu hizmetleri alanlarında önemli çalışmalar yapılmıştır. Pek çok park ve bahçe kurulmuştur. Açılan parklar Expo fuar alanının 1/3 ünü kapsamaktadır. 8 Vasco da Gama Köprüsü: EXPO 98 in anıtsal yapısı olarak inşa edilen köprü 17,2 km lik uzunluğuyla Avrupa nın en uzun köprüsüdür (Şekil 5.22). Köprünün 68

başlangıç noktasında yer alan ve ise Lizbon un en yüksek kulesi olan (145 m) Vasco da Gama Kulesi ise kent için yeni bir simge oluşturmaktadır (Şekil 5.22). Kulede panoramik görüşe sahip restoranlar, alışveriş merkezleri ve ofisler bulunmaktadır. Şekil 5.22 : Vasco da Gama Kulesi ve Köprüsü Fuar alanı için geliştirilen modelde, çok işlevli kullanım ve aktivelere açık kamusal alanlarla kıyı alanının dönüştürülerek kentin kıyıyla yeniden bağlantısının sağlanması esastır. Endüstriyel alanın dönüştürülmesiyle, sadece 1998 yılında kullanılacak bir fuar alanı değil, kent için kalıcı bir bölge oluşturulması hedeflenmiştir. Lizbon da Expo 98 ile geliştirilen kentsel stratejinin bir eleştirisi ise, Parque das Naçoes dışında kıyı alanlarında hala dönüştürülmeyi bekleyen eski endüstri bölgelerinin olması ve bu bölgelerin Parque das Naçoes ile kentin bağlantısını kestiğidir. 5.2.3 Expo 98 Dünya Fuarı nın kent imajına katkısı EXPO 98 le birlikte Lizbon un uluslararası platformdaki yerini yükseltmek ve imajını yenilemek adına gelişme kaydetmiştir. Cushman & Wakefield Avrupa Kentleri (Yatırım) Monitörü araştırması kapsamında, 2007 yılının raporuna göre, Lizbon, Paris, Londra, Brüksel ve Barselona yla birlikte, dünyanın önde gelen şirketlerinin gelecek 5 yılda genişlemeyi planladığı ilk beş kent içerisinde yer almaktadır (Cushman ve Wakefield, 2007). Lizbon havaalanındaki uluslararası yolcu trafiği incelendiğinde, etkinliğin gerçekleştiği 1998 yılından sonra keskin bir değişiklik olmamakla birlikte, 2000 li yılların başından itibaren Lizbon havalimanında uluslararası yolcu hareketlerindeki artış göze çarpmaktadır (Şekil 5.23). 69

Şekil 5.23 : Lizbon havaalanı uluslararası yolcu hareketi, 1998-2007 (Kaynak: INE) 1998 den 2007 yılına kadar konaklama geceleri ve turist sayısındaki değişim ele alındığında, etkinliğin gerçekleştirildiği yıldan sonra hafif bir düşüş olmakla birlikte 2002 yılından itibaren turist sayısında görünür bir artış yaşanmıştır (Şekil 5.24). Şekil 5.24 : Lizbon da turist sayısındaki değişim, 1998-2007 (Kaynak: INE) Hava trafiği ve turist sayısındaki artışın yanı sıra, Expo 98 le birlikte adını uluslararası platforma taşıyan Lizbon, daha çok kişi tarafından kültür kenti olarak algılanmaktadır. Lizbon un, Avrupa da kültür kenti olarak algılanan kentler arasında, Barselona dan sonra en büyük ikinci gelişimi gösterdiği görülmektedir (Şekil 5.25). Şekil 5.25 : Kültür kenti olarak algılanmadaki değişim (Richards, 2006) 70

5.3 Liverpool 5.3.1 Kent profili ve kentsel problemler Sanayisizleşmeyle birlikte Liverpool Eski endüstriyel iş bölümü ndeki lider rolünü yitirmiş, küresel ekonominin ABD, Japonya ve Avrupa dan oluşan üçlü strüktüründe Avrupa nın geri kalmış bölgelerinden biri haline gelmiştir (Meegan, 2006). Bu gelişmelerin getirdiği bir sonuç olarak, Liverpool da da diğer pek çok liman faaliyetlerinin azaldığı liman kenti gibi nüfus kaybı, yüksek işsizlik oranları, sosyal kutuplaşma gibi sorunlarla karşılaşmıştır (Şekil 5.26). Şekil 5.26 : Liverpool da (1960-2000) işsizlik oranları ve (1900-2000) nüfus hareketleri (Meegan, 2006) - 1990 lı yılların ortalarından itibaren işsizlik oranlarında bir düşme eğilimi görülse de, 2001 yılı verilerine göre Liverpool %6 ın üstünde bir oranla, İngiltere de işsizliğin en yüksek olduğu kenttir (Meegan, 2006) Şekil 5.27 : Kent içinde terk edilmiş alanlar, İngiltere, 2001 (Meegan, 2006) 71

Bunların yanında, sanayisizleşme, kent mekanında terk edilmiş, köhnemiş bölgelerin sayısını hızla arttırmıştır. Özellikle liman faaliyetlerindeki düşüşle birlikte, kentin kıyı bölgelerinde kentsel sorunlar artmıştır. İngiltere kentleri arasında Liverpool en fazla terk edilmiş alanın bulunduğu kenttir (Şekil 5.27). 5.3.2 2008 Avrupa Kültür Başkenti: Kentsel strateji ve altyapı çalışmaları 1990 ların başlarında kentsel problemlerle mücadele için yeni stratejiler geliştirilmeye başlayan Liverpool kentsel politika olarak ortaklık (partnership) stratejisini benimsemiştir. Kentsel dönüşümün sağlanması için, özel girişimler, kamu ve gönüllülerden oluşan birçok ortaklık kurulmuştur. Liverpool Partnership Group 3 tarafından yayınlanan Liverpool First Avrupa Kültür Başkenti olmanın önemini vurgulaması ve kentin stratejisinin altının çizmesi açısından dikkate değerdir (Meegan, 2006): Vizyonumuz: daha rekabetçi bir ekonomi inşa ederek, daha sağlıklı, güvenli ve kapsamlı altyapı çalışmaları gerçekleştirerek ve yaşam kalitesini yükselterek Liverpool u birinci sınıf bir Avrupa kenti yapmak. Hedefimiz: 2010 yılına kadar kapsamlı bir Avrupa Rönesans Kenti yaratmak, 2006 yılına kadar Liverpool u bir iş merkezi haline getirmek, 2010 yılında nüfusu stabilize etmek. 2003 te 2008 Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilen Liverpool un, ileriye dönük bir planlama stratejisi geliştirdiği ve 2003-2010 yılları arasında uzun vadede kentin geliştirilmesini planladığı görülmektedir. Glasgow Modeli ni örnek alan Liverpool, hedeflerini Glasgow etkisi yaratmak, ileriye dönük sürdürülebilir bir planlama, kentsel dönüşüme katkı sağlamak ve kenti uluslararası platformda yeninden konumlandırmak olarak belirlemiştir. Liverpool sadece 2008 Avrupa Kültür Başkenti etkinliğini kutlamakla yetinmemiş, kentin dönüştürülmesi planlanan 2003-2010 yılları arasında her yıl farklı temalarla desteklenen etkinlikler düzenlenerek, etkinliklerin itici gücü kullanılmıştır. 2004 yılı İnanç (Faith), 2005 yılı Deniz (Sea Liverpool), 2006 yılı Liverpool Sahnede (Liverpool Performs), 2007 yılı Liverpool un 800. Yıl dönümü, 2008 yılı Avrupa Kültür Başkenti, 2009 yılı Çevre (Environment), 2010 yılı ise Yenilik (Innovation) 3 Liverpool Partnership Group Liverpool un Bölgesel stratejik ortaklık girişimidir. 72

temalarıyla etkinliklerin düzenlendiği yıllar olmuştur. 2008 Avrupa Kültür Başkenti organizasyonu Liverpool Üniversitesi, Liverpool Belediyesi, Bölgesel Gelişim Dairesi ve BBC den de temsilcilerin yer aldığı Liverpool Culture Company (Liverpool Kültür Şirketi) tarafından yürütülmüştür. Liverpool Culture Company amacını katılımın sağlanması, kentin kültürel altyapısının geliştirilmesi, turist sayısının ve kente yatırımların arttırılması, Liverpool un uluslararası platformda yeniden konumlandırılması olarak vurgulamıştır (Garcia, 2008). Şekil 5.28 : Liverpool, kıyıdan görünüş, 2007 Şekil 5.29 : Liverpool, kıyıdan görünüş, 2008 Liverpool Culture Company dışında Liverpool Vision, Grosvenor gibi kentsel dönüşüm şirketleri tarafından kentteki dönüşüm projeleri desteklenmiştir. Kent merkezinde, liman bölgelerinde ve kentin ticaret merkezinde kapsamlı dönüşüm projeleri geliştirilmiş, liman bölgeleri yenilenmiş, Liverpool Arena ve Kongre Merkezi, Liverpool Müzesi gibi yeni kültürel altyapı yatırımları yapılmış, birçok kamusal alanda iyileştirme yapılmıştır (Şekil 5.30). Kentte yaşanan dönüşümü kentin siluetinden okumak mümkünüdür (Şekil 5.28 ve 5.29). Kültür Başkenti kapsamındaki kültürel program için 140 milyon Euro luk bir bütçe ayrılırken, kentteki dönüşüm projeleri için 4.8 milyar Euro luk bir harcama yapılmıştır. 73

Şekil 5.30 : Liverpool, kentsel altyapı projeleri (2003-2010) 1 Ticaret bölgesi (commercial quarters): Liverpool un ticaret merkezi büyük bir dönüşüme tanıklık etmiştir. 2000 yılından itibaren bölgede 90 bin m 2 lik birinci sınıf yeni ofis alanları inşa edilmiştir. 101 Old Hall Caddesi, Kent Meydanı, 20 Chapel Caddesi ve St. Paul Meydanı gibi yeni tasarımlar bölgenin görünüşünü ve performansını dönüştürmüş, yeni iş alanlarını kente çekmek için önemli bir avantaj yaratmıştır. Liverpool Vision tarafından desteklenen projelerin amacı ticaret bölgesinde yüksek kalitede yeni ofis alanlarının yaratılarak, kentin hızlı ekonomik kalkınmasını desteklemek ve kente yatırım yapılmasını artırmaktır. Şekil 5.31 : Unity Ofis ve Konut Kulesi 74