DERİNCE Arel Psikolojik Danışma, Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Aylık E-Bülten NİSAN 2015
Derince İLETİŞİMDE BENLİK DURUMLARI Transaksiyonel Analiz yaklaşımını ortaya koyan Eric Berne, insan ilişkilerinde 3 farklı benlik durumundan söz etmektedir. TA kuramının temelini oluşturan bu benlik durumları ebeveyn, yetişkin ve çocuk benlik durumu olarak adlandırılır. Her bireyin içinde bulundurduğu bu ego durumlarını ve iletişimdeki rollerini biraz yakından inceleyelim
Hadi içeri girelim artık, bak incecik giyinmişsin, üşüyüp hasta olacaksın dediğimiz bir arkadaşımızdan annem gibi konuşuyorsun cevabını almamız kaçınılmaz olacaktır. Ebeveyn benlik durumu bizi yetiştiren otorite figürlerimizden öğrendiğimiz düşünce ve davranış kalıplarıdır. Kişiliğin, ebeveyn rolüne girerek diğerlerine nasıl davranmaları konusunda öğüt ve emirler veren kısmıdır. Ebeveyn benlik durumu kendi içinde koruyan/kollayan ebeveyn ve eleştiren ebeveyn olarak iki farklı şekilde kendini gösterir. Koruyan/kollayan ebeveyn karşısındakine öğütler verir, onun yerine olumlu kararlar almak ister. Yemekten önce o çikolatayı yeme, iştahın kaçar koruyucu ebeveyn benlik durumuyla kurulmuş bir cümledir. Otoriter/eleştirel ebeveyn karşı tarafı suçlayan, emreden benlik durumumuzu temsil eder. Anahtarının yerini soran ev arkadaşınıza çok dağınıksın, koyduğun hiçbir şeyin yerini bulamıyorsun dediğinizde eleştirel ebeveyn ego durumuyla iletişime geçmiş olursunuz. Hiç kimseyi hedeflemeyen, nötr, durumu anlamaya çalışan, gerçekçi ve çözüm arayan tepkiler yetişkin benlik durumuyla verilen tepkilerdir. Karşı tarafı korumaya çalışmayan, öğüt vermeyen, eleştirmeyen, işin içinden çıkamayacağız mesajı vermeyen tepkiler olarak da düşünülebilir. Yargılayıcı ya da duygusal olmadan, doğru ya da sempatik görünme zorunluluğu hissetmeden aklımızın gereğini yapmak, yetişkin benlik sayesinde gerçekleşir. Çocuk benlik durumu bebeksi/çocuksu, gelişmemiş yanımız olarak adlandırılmamalıdır. Her yaştan her sosyokültürel seviyeden olan insanların hepsinde çocuk benlik durumu bulunmaktadır. Bazen kurallara uymak istemeyiz. İçimizden geldiği gibi davranmak, hangi yaşta olursak olalım koşup eğlenmek, başkalarının ne düşüneceğini umursamadan konuşmak isteriz. Çocuk benlik durumu üç farklı şekilde kendini gösterir; doğal çocuk, asi çocuk ve uysal çocuk. Doğal çocuk otoriteye bakmaksızın kendi istediği gibi davranırken, asi çocuk bilerek otoritenin isteğine zıt davranış sergiler. Uslu çocuk ise kendi isteğini göz ardı ederek otoriteye uygun davranır. Ailemizin koyduğu kuralları sorgulamadan yerine getiren çocuk uslu, inadına bütün kuralları yıkmaya çalışan çocuk tarafımız asi çocuk benlik durumumuzu temsil eder. Her birey bu saydığımız üç benlik durumunu da(yetişkin, ebeveyn, çocuk) iletişimde kullanır. Hangi durumda hangi benlik durumunu kullanacağımıza biz karar veririz. Sağlıklı bir ruh hali için, üç benlik durumu yerine ve zamanına göre kullanılmalıdır. Mantıklı kararlar almamız, bir problemi çözmemiz gereken durumlarda yetişkin benlik durumunu kullanmak faydalı olacakken, karanlıktan korkan bir çocuğa onun istediği ebeveyn gibi davranmak ne var karanlıktan korkacak dememek iletişimi sağlıklı kılacaktır. Bahsedilen ego durumlarının arasındaki sınırların çok katı ya da çok geçirgen olduğu bir yaşantıda sağlıklı bir iletişim beklemek zordur. Kişi bulunduğu çevreyle ve kendi içinde çatışmalar yaşayabilir. Ebeveyn benlik durumunun egemen olduğu kişi yargılayıcı, otoriter, dediğim dedik, asık suratlı, hoşgörüsüz biri olabilir. Yetişkin benliğin hakim olduğu bir yaşantıdan mekanik, sadece mantığıyla hareket eden, mizahi yanı olmayan, tatsız tuzsuz bir insan ortaya çıkabilir. Birey, sadece çocuk benliğini kullanırsa bencil, yalnızca kendiyle ilgilenen, toplumsal ve fiziksel gerçeklerden uzak biri haline gelebilir. Burada önemli olan nokta, içinde bulunan duruma ve kişilere karşı hangi benlik durumunun kullanılacağının bilinmesidir. Hayatımız boyunca çeşitli kişilerle iletişim problemi yaşayabiliriz. İletişim sırasında, duruma uygun benlik durumunu kullanmadığımızda iletişim çatışması kaçınılmazdır. Sürekli çatışma halinde olduğumuz yakınlarımızla hangi benlik durumlarıyla iletişime geçtiğimizi belirlememiz, çözüm için bir basamak olacaktır. Sınav döneminde sürekli size ders çalışmanız, zamanında uyumanız gerektiğini hatırlatan ebeveyninize karşı asi çocuk benliğini kullanarak yeter artık, istediğim saatte uyurum cümlesini kurmak çatışma yaratacaktır. Bunun yerine uysal çocuk gibi davranıp her istenileni yerine getirmek istemiyorsanız anne ben artık bir yetişkinim, uykusuzluğumun bedelini kendim çekebilirim diyerek ebeveyninizin sizinle yetişkin iletişi kurmasına olanak sağlayabilirsiniz. Sağlıklı bir birey, anne/baba, çocuk benlik durumlarını yetişkin benlik durumunun denetiminde kullanabilen kimsedir. Üşümüşsündür sana sıcak çorba yaptım, ısınırsın diyen annemize uysal çocuk durumuyla yaklaşmak aramızdaki bağı arttırır. Burada önemli nokta iletişim çatışmalarını iyi gözlemleyip, uygun benlik durumunu kullanmaya çalışmak olacaktır. Özerkliğini kazanmış ve bütünleşmiş benlik durumuna sahip olan kimse ruhsal bakımdan sağlıklıdır. Sağlıklı olan bireyler, her üç benliği de duruma göre kullanabilenlerdir. Gülşen TURNA Uzman Psikolog
Derince KISKANÇLIK VE HASET Kıskançlık bir kişinin veya bir ilişkinin yitirilmesinden korkulan, karmaşık bir ruhsal yaşantı ve olumsuz tutumdur. Bunun dışında başkasının sahip olduğuna kendisinin de sahip olma gerekliliğini hissettiren bir duygudur. Kıskançlık doğuştan değil, sonradan öğrenilen ve birçok insanı etkileyen, rahatsız eden bir duygudur. Dozunda bırakıldığı sürece kıskançlık bir hastalık değil davranış bozukluğudur.
Bazen günlük yaşamda gelip geçici biçimde, bazen de yaşamı alt üst edecek biçimde; bazen yersiz yere ortada hiçbir neden yokken bazen de gerçek bir tehdit ya da yitim söz konusu olduğunda yaşanır. Kıskançlık yaşayan kişiler kıskançlıkların yersiz olup olmadığı araştırmalıdırlar. Kıskançlık çoğu zaman kıskanan kişinin iç dünyasından kaynaklanan nedenlerle abartılı ve çarpıtılmış algılardan ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır. Kıskanmak insanoğlunun doğasında olan bir duygudur. İlk kıskançlığımızı üç yaşlarındayken elektra, oidipus kompleksiyle yaşarız. Kız çocuk babayı anneden, erkek çocuk ise anneyi babadan kıskanır. Erkek baba kadar güçlü olmadığı için kıskançlık duygusuna özgüvensizlikte eşlik eder. Ve kız çocuk da anne kadar güçlü olmadığı için aynı şekilde özgüvensizliğin eşlik ettiği bir kıskançlık yaşanır. Yani bu doğal duyguyu yaşamımızın ilk yıllarında en yakınlarımızla yaşamaktayız. Başkalarının sahip olduklarını kıskanmak ise toplumsal hayata dahil oldukça öğrendiğimiz bir şeydir. Her zaman etrafta bizden daha iyisine, daha fazlasına sahip olan insanlar olacaktır. İlkokulda silgiyle, kalemle başlayan kıskançlık ileriki yaşlarda iş ile araba ile devam eder. İnsan sahip olduklarıyla mutlu olmayı öğrenince ve kendini sahip olduklarıyla varedemeyeceğini anlayınca bu duygunun gereksizliğini görecektir. Kıskançlığın bu kısmı biraz haset duygusu şeklinde kendini gösterir. Cenap Şahabettin Haset, başkasının balını kendi ağzına zehir etmektir demiş. Gerçekten haseti olan kişi kendine dünyayı zehir ettiği gibi, yakınına aldığı kişiye de dünyayı dar edebilir. İlişki kurma biçimi sürekli olarak Bende olmayan, onda ne var? şeklindedir.haset, kişinin başka birisindeki arzu ettiği şeyin aynısının veya benzerinin kendisinde de olmasını, eğer kendi eline geçmeyecekse, onun elinde de olmamasını arzu etmesidir. Haset yıkıcıdır, haset eden kişinin arzusu sadece karşısındaki kişinın tüm iyiliğini ele geçirmek değil, artık haset duyulabilecek bir şey içermesin diye onu tümüyle tüketmek ve yok etmektir.haset açgözlülük ile birleşmiştir. Erken dönem annenin çocuğa verdiği doyum azalmadan sürerse, anneye duyulan doyum sevgi ve şükran ile birleşir. Eğer anne ile yaşanan hoşnut edici deneyimler azsa, annenin doyurma yetisine haset gelişir ve bu yoğun haset sevgi ile bütünleştirilemez. Haseti olan kişi, haset duyduğu kişiyi küçük görür ve değersizleştirir. Böylece ona verdiği değeri azaltmak ister. Haset doğuran kişiyi denetlemek, işe almak, evlenmek ya da başka yollarla sahiplenmek yoluyla tüm güçlü kontrol kullanılarak kişinin özellikleri zorla sahiplenilir. Narsisistik içe kapanma yoluyla haset yaratan nesnelerin gerçekliğinden kaçınılır ve hasetin acısı azaltılır.hemen hemen her tür kişilik bozukluklarında görünmekle birlikte, en fazla narsisistik kişilik bozukluklarında belirgindir. Evet haset kişinin kendisini mütemadiyen kemiren, yaşamını ve ilişkilerini oldukça zorlaştıran bir durumdur. Kendinizi haseti olan kişiden koruyabilmeniz ise haseti tanımak ve buna izin vermemek veya bunun içinde durmamakla mümkündür. Kıskançlığa dönecek olursak; genellikle kıskançlık yaşayan kişilerin pek çoğunun yaşadıkları bu duygu ile baş edemedikleri; kıskandıkları kişi ile ilişkilerinin bozulduğu görülür. Başka bir deyişle tam da korkulan gerçekleşir. Kıskançlık yaşayan kişilerin özellikle başarmak zorunda oldukları konulardan ilki ilişkiyi korumak ve sürdürmektir. Bu noktada yapıcı yaklaşım kendi haklarından tümüyle özveride bulunmadan daha fazla yaşantıyı paylaşmaya çalışmaktır. Fakat kıskançlık yaşayan bir çok kişi ilişkiyi korumak ve geliştirmek için yapıcı çaba harcamak yerine gizli gizli öç alarak, küserek, ilişkiyi keserek ya da tehdit ederek, zor kullanarak ve kaba kuvvete başvurarak amacına ulaşmaya çalışmaktadırlar. Kıskançlık yaşayan kişilerin özellikle başarmak zorunda oldukları konulardan ikincisi özgüvenlerini ve özsaygılarını korumaktır. Kıskançlık yaşayan kişiler yaşandığını düşündükleri rekabette yarışı kaybedeceklerini düşünerek kendilerini değersiz, önemsenmeyen, sayılmayan ve sevilmeyen bir insan gibi hissederler. Genel olarak bakıldığında kendisini yetersiz ve değersiz gören ya da değerlilik duyguları dış etkilerden çok kolay etkilenen kişilerin daha kıskanç oldukları görülmektedir. Burcu YILMAZ Psikolog
TEPEKENT YERLEŞKESİ Tepekent-Büyükçekmece/İstanbul Tel: (0212) 867 25 00 Faks: (0212) 860 04 81 E-posta: arel@arel.edu.tr SEFAKÖY YERLEŞKESİ Sefaköy-Küçükçekmece/İstanbul Tel: (0212) 540 96 96 Faks: (0212) 540 97 97 E-posta: arel@arel.edu.tr www.arel.edu.tr facebook.com/areledu twitter.com/areledu 2735 (0850) 850 AREL