Cemil Kul, Ahmet Üçvet, Soner Gürsoy, Halil Tözüm, Ata Öztürk, Sinan Anar, Serdar Sirzai, fiener Y ld r m

Benzer belgeler
Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ

Olgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan PhD. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

Akciğer Kanserinde Tanı Yöntemleri

Yetmifldört yafl nda, 60 paket/y l sigara içme

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Akciğer Grafisi Yorumlama UZ. DR. EMRE BÜLBÜL

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Plevral aralıkta hava birikmesi. Akciğer kollapsı

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM-V DERS PROGRAMI

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi.

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir

M.B. 57 yaşında erkek Şikayet: Öksürük balgam halsizlik Öykü: 2002 yılında tüberküloz Bilinen başka hastalık, ameliyat öyküsü yok.

Akciğer Grafisi Değerlendirme

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

Pnömotoraks. Akif Turna. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı.

Kalp ve Damar Cerrahisi. Anabilim Dalı

fiekil 2 Menapoz sonras dönemde kistik, unilateral adneksiyel kitleye yaklafl m algoritmas (6)

GÖĞÜS CERRAHİSİ CEP KİTABI

Meme Radyoterapisi sonrası komplikasyonlar. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV Sayfa ISBN

Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Çocuklarda Yabancı Cisim Aspirasyonu

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

Akciğer Grafisi Yorumlama

Pnömotoraks Tanım Akciğerler ile göğüs duvarı arasındaki plevral boşlukta hava birikmesine pnömotoraks denilmektedir.

Konvasiyonel Akciğer Grafisi

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012

Klinik olarak huzursuzluk ve hipotansiyonun eşlik ettiği olgularda perikardial tamponad kuvvetle düşünülmelidir

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

ZOR VAKALAR Doç. Dr. Cuma Yıldırım

Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi!

TORAKS TRAVMALARI Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği Travma ve Resüsitasyon Kursu (TRK)

N.U.64 yaşında Bayan,evhanımı *Öksürük *2 ay önce kuru öksürük yakınması ile başvurduğu hastanede çekilen akciğer grafisi ile hastanemize gönderilmiş

Venöz Tromboembolizmin Önlenmesinde Antitrombotik Tedavi (Birincil Koruma)

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

GÖĞÜS CERRAHİSİ STAJI

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı:

DR.NEJLA YILMAZ GÖCEN Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. Aralık 2017

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

TRAKEA CERRAHİSİNDE TEMEL PRENSİPLER

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR

TİROGLOSSAL DUKTUS KİSTİ EKSTİRPASYONU AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

AKCİĞER GRAFİSİ YORUMLAMA. Doç. Dr Bülent ERDUR PAÜTF Acil Tıp AD ATOK 2011

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Asendan AORT ANEVRİZMASI

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Sizinle araştırmalar bir adım daha ileriye gidecek. Hastalara ait veri ve tahlillerin kullanılması hakkında bilgiler

KONGENİTAL KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMA. Doç. Dr. Kemal Nişli İTF Pediatrik Kardiyoloji

AKCİĞER GRAFİLERİ. Dr. Özlem BİLİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP A.D.

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Akciğer kanserinde radyolojik bulgular, değerlendirme. Dr. Canan Akman İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

SB Sakarya E itim ve Araflt rma Hastanesi Asinetobakterli Hastalarda DAS Uygulamalar ve yilefltirme Çabalar

BEZMİÂLEM. Horlama ve Uyku. Apne Sendromu VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

Tiroid ve Paratiroid Cerrahisi

GENÇ YET fik NLERDE BÜYÜME HORMONU EKS KL

ÇOCUK ve ERGENL KTE GUATR

ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI. Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları

Trakea Rüptürü. Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu. Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011

KÜNT ve DELİCİ/KESİCİ KARIN TRAVMALARI

1 Toraksın Cerrahi Anatomisi Bülent Mustafa Yenigün Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı

KİST HİDATİK. Yrd.Doç.Dr Süreyya YILMAZ

VENA CAVA SUPERİOR SENDROMU. Dr.Serdar Onat

Pnömonektomi ve Modifikasyonları Akif Turna

Çocuk ve Tüberküloz (Verem)

Dr. Aydın Şanlı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi A.D izmir

Yabancı Cisim Aspirasyonları. Dr. Arif KUT Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Kliniği

Olgu Sunumları 6 Kasım m :30-17:00 17:00

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN /

DR. GÜLNUR GÖLLÜ BAHADIR ÇOCUK CERRAHİSİ AD

ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI

PLEVRAL EFFÜZYON VE AMPİYEM

KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ

LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

HASTA TRANSFER PROSEDÜRÜ

OLGU SUNUMU/SENSİTİF MUTASYONLAR

YASAR KEMAL'IN DOKTORUNDAN FLAS AÇIKLAMA

Plöropnömonektomi (Ekstraplevral Pnömonektomi)

Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik

DİFFÜZ GASTRİK KANSER TEDAVİSİNDE CERRAHİ TEDAVİ YETERLİ MİDİR? Dr. İlter Özer. Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği

Transkript:

PS 203 SPONTAN PNÖMOTORAKS SONUÇLARIMIZ Cemil Kul, Ahmet Üçvet, Soner Gürsoy, Halil Tözüm, Ata Öztürk, Sinan Anar, Serdar Sirzai, fiener Y ld r m Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Gö üs Cerrahi Klini i, zmir Spontan pnömotorakslarda tedavi planlamas genellikle az invazivden invazive do ru planlan r. Klini imizde Ocak 2005-Aral k 2007 y llar aras nda toplam 510 olguya pnömotoraks tan s yla cerrahi müdahale uyguland. Olgular n 389 u erkek, 121 i kad nd. 448 olgu spontan pnömotoraks olarak de erlendirildi. Bu olgular n 344 ü primer (E/K;259/85), 104 ü sekonder (E/K; 76/28) idi. Tüp torakostomi olgular n büyük ço unlu unda yeterli iken (n:472 ), 38 olguya operatif tedavi gerekti. PS 204 GÖ ÜS TRAVMALARINDA MALUL YETLER N DE ERLEND R LMES Özlem Saniye çmeli 1, Belk s Yapar 1, Sema Umut 2, Kamil Hasan Tüzün 3, Nur Birgen 1 1 Adalet Bakanl Adli T p Kurumu 2 stanbul Üniversitesi Cerahpafla T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar ve Tüberküloz Anabilim Dal, stanbul 3 stanbul Üniversitesi Cerahpafla T p Fakültesi, Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dal, stanbul Herhangi bir travma (ifl kazas, trafik kazas, ateflli silah yaralanmas vs.) sonucunda meydana gelen ve insan vücudunun bütünlü ünü farkl a rl k derecelerinde bozan yaralanmalar n ya da çal flt klar meslekle ilgili ortam koflullar ndan kaynaklanan veya bu ortamlarda kullan lan fiziksel ve kimyasal ajanlara ba l olarak vücut organ ve dokular nda meydana gelen rahats zl klar n (silikozis, asbestozis, pansitopeni vs.) uygulanan tüm tedavilerden sonra tamamen iyileflmeyip, bu ar zan n sekel halinde devam etmesi durumuna malul olma hali veya k saca maluliyet ad verilmektedir. Bu çal flmada, gö se vaki travmalarda yaralanmalar n hangi alanlarda görüldü ü, gö üs travmalar sonras ortaya ç kan sakatl klar n oran n n ne oldu u, hangi bölümde olan yaralanmalar n daha çok sekel b rakt, bunlara ba l ne oranda maluliyet görüldü ü ve mevcut tüzüklerin kalan sekelleri de erlendirmede yeterli olup olmad n n araflt r lm flt r. 3. Adli T p htisas Kurulu na 1.01.2005-31.12.2007 tarihleri aras nda maluliyet oranlar n n hesaplanmas amac yla gönderilen dosyalarda gö üs travmas bulunan olgular n yafl, cinsiyet, yaralanma tipi, olay tarihinde tespit edilen lezyonlar, Kurulumuzdaki muayene bulgular, maluliyet oran, iyileflme süresi incelenmifltir. Olgular n %24 ü kad n, %76 s erkek olup yafl ortalamas 35,5 y l idi. Travmalar n %80 inin nedeni trafik kazas idi. Di er travma nedenleri yüksekten düflme, ateflli silah yaralanmas, delici kesici alet yaralanmas, tren kazas, darp idi. Bu travmalara ba l olay tarihinde tespit edilen yaralanmalar kot fraktürü, hemotoraks, pnömotoraks, hemopnömotoraks, akci er kontüzyonu, perikardiyal efüzyon, diyafragma rüptürü, bronfl rüptürüydü. Meydana gelen sekellerin 85/9529 karar say l Sosyal Sigortalar Sa l k fllemleri Tüzü ü hükümlerine göre de erlendirilerek tespit edilen maluliyet oranlar incelendi inde meydana gelen yaralanmalar n %8 inin solunum fonksiyon bozuklu u yaparak kal c maluliyet b rakt görülmüfltür. PS 205 KOLONOSKOP SONRASINDA ORTAYA ÇIKAN PNÖMOTORAKS, PNÖMOMED AST NUM, PNÖMOPER TONEUM VE YAYGIN C LT ALTI AMF ZEM : OLGU SUNUMU Atilla Pekçolaklar, Adnan Sayar, Muzaffer Metin, Necati Ç tak, Abdulaziz Kök, Alper Çelikten, Akif Turna, Atilla Gürses Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, 1. Cerrahi Klini i, stanbul Girifl: Toraks travmalar nda gö üs duvar, akci er, trakeobronflial a aç veya özofagusta olan hasar sonucunda, pnömotoraks, pnömomediasten, pnömoperitoneum geliflebilir. Kolonoskopinin torakal komplikasyonlar ise, oldukça nadirdir. Olgu: 64 yafl nda bayan hasta, yaklafl k bir y ld r devam eden kar n a r s sebebiyle, özel bir Cerrahi hastanesinde tan sal kolonoskopi uygulanm fl. Sonras nda nefes darl ve yayg n ilerleyen cilt alt amfizemi geliflmesi üzerine, toraks ve bat n tomografisi çektirilen hastada Sol pnömotoraks, pnömomediasten, yayg n cilt alt amfizemi ve pnömoperitoneum saptanmas üzerine acil servisimize sevk edilmifltir. Hastan n PA akci er grafisinde sol pnömotoraks ve fizik muayenesinde yayg n cilt alt amfizemi saptand, sol hemitoraksta solunum sesleri al nam yordu. Taflipne izlenmekteydi. Bat n muayenesinde defans, rebound saptanmad. Öz ve soygeçmiflinde bir özellik bulunmayan ve sigara kullan m öyküsü olmayan hastaya sol midklavikular hat 5. ika dan tüp torakostomi ve kapal sualt drenaj uyguland ve negatif sisteme ba land. Hava kaçaklar 3. gün kaybolan ve PA akci er grafisinde ekspansiyonu tam olarak saptanan hastan n cilt alt amfizemi ve nefes darl kayboldu, toraks tüpü sonland r ld. Sonras nda ek bir problemi geliflmeyen hasta taburcu edildi. Sonuç: Kolonoskopi sonras nda meydana gelen pnömotoraks, pnömomediastinum, oldukça nadir bir komplikasyondur. Özellikle de kolonoskopi s ras nda perforasyon geliflmeden böyle bir durumun oluflmas na, literatürde rastlan lmam flt r. Nadir de olsa karfl laflabilece imiz bu komplikasyonu hat rlatmak istedik. 108

PS 206 D fi ÇEK M NE BA LI GEL fien AMF ZEM OLGUSU: OLGU SUNUMU Zehra Afluk, P nar Çimen, Zeynep Zeren Uçar, Semra Bilaçero lu, Gültekin Tibet Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, zmir Mediastinal amfizem, rutin difl çekiminden sonra görülebilen oldukça nadir bir komplikasyondur. S k flt r lm fl hava sa layan araçlar n, difl ile ilgili uygulamalar nda bas nçl havan n retrofaringeal alan boyunca yay lmas ile geliflti i varsay lmaktad r. Akut solunum yetmezli i geliflerek yo un bak m ünitesinde (YBU) takip edilen 35 yafl ndaki bayan olgunun bir hafta önce difl çekimi öyküsü mevcuttu. Çekilen toraks bilgisayarl tomografisinde (BT) mediastende mediastinal amfizem ile uyumlu hava dansiteleri ve her iki akci er üst ve alt loblarda pnömonik konsolidasyon izlendi. Difl çekimi sonras geliflen mediastinal amfizem olarak de erlendirilen olgu, literatürde az rastlan lan olgulardan olmas nedeni ile sunuldu. PS 207 YET fik N ÇA DA CERRAH TEDAV UYGULANAN KONJEN TAL LOBER AMF ZEM OLGUSU Alper Gözübüyük, Orhan Yücel, Hasan Çaylak, Kuthan Kavakl, Mehmet Dakak, Onur Genç GATA T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisis Anabilim Dal, Ankara Girifl: Konjenital lober amfizem (KLA) yeni do an döneminde siyanoz, wheezing, dispne ve takipne gibi ciddi solunum s k nt lar ile kendini gösteren ve bronflial obstrüksiyon olmaks z n izole olarak akci erin bir lobunun ileri derecede havalanmas olarak tan mlan r. Genellikle yaflam n ilk alt ay nda erken dönemde tan konulur. Ancak çok nadir olarak yetiflkin ça lara kadar tan s z kalan olgular bildirilmektedir. Bu çal flmam zda yetiflkin dönemde tan konularak cerrahi tedavi uygulad m z konjenital lober amfizeli bir olguyu sunduk. Olgu: Olgu yirmi iki yafl nda erkek hasta. Müracaat s ras nda son y llarda giderek artan dispne ve gö sünde flekil bozuklu u flikayeti bulunan hastan n yap lan fizik muayenesinde pektus ekskavatum gö üs deformitesi ve sol akci er üst lob alanlar nda solunum seslerinde azalma ve hipersonarite saptand. Di er sistem muayeneleri normal olarak de erlendirildi. Rutin biyokimyasal tetkikleri ile solunum fonksiyon test de erleri normal s n rlar içerisindeydi. Direk akci er grafisi ve toraks tomografisinde sol akci er üst lobunun ileri derecede havalanma art fl gösterdi i, mediastenin belirgin flekilde sa hemitoraksa do ru yer de ifltirdi i ve toraks ön arka çap n n azalm fl oldu u saptand. Bronkoskopik incelemede patoloji rapor edilmedi. Bu veriler fl nda uygulanan akci er perfüzyon sintigrafisinde sol akci er üst lobda yayg n perfüzyon azl saptand. Hastaya konjenital lober amfizem ön tan s yla sol posterolateral torakotomi arac l yla üst lobektomi ameliyat uyguland. Operasyon esnas nda geriye kalan alt lobun hipoplastik oldu u de erlendirildi. Postoperatif dönemde cerrahiye ba l komplikasyon gözlenmez iken sol alt lobun uzun süre sol hemitoraks dolduramad ve taburcu edildikten sonra üçüncü ay ndaki kontrol muayenesinde dahi apikal bölgede fibrotik doku ve s v taraf ndan doldurulan sekel boflluk kald gözlendi. Sonuç: KLA s kl kla çocukluk ça nda tespit edilen ve tedavisi erken dönemde cerrahi rezeksiyon olan do umsal bir anormali olup nadir de olsa kimi olgularda yetiflkin ça a kadar tan s z kalabilir. Bu olgularda da temel tedavi cerrahi rezeksiyondur. Ancak cerrahi rezeksiyon sonras uzun süre amfizematöz büyümüfl lob nedeniyle bas alt nda kalarak hipoplaziye u rayan di er sa lam lob veya loblar n ekspansiyon kusuru nedeniyle toraks kavitesini tam olarak dolduramamas gibi komplikasyonlar meydana gelebilmektedir. PS 208 B R OLGU NEDEN YLE SPONTAN PNÖMOMED AST NUM Hüseyin Lakadamyal 1, Hatice Lakadamyal 2, Tarkan Ergün 2 1 Baflkent Üniversitesi Alanya Uygulama ve Araflt rma Merkezi, Gö üs Hastal klar ve Tüberküloz Bölümü, Antalya 2 Baflkent Üniversitesi Alanya Uygulama ve Araflt rma Merkezi Radyoloji Bölümü, Antalya Spontan pnömomediastinum (SPM) genellikle genç erkek eriflkinleri etkileyen, kendili inden düzelme gösteren ve ço u zaman rekürrens göstermeyen nadir rastlanan bir hastal kt r. On yedi yafl nda erkek hasta, boyunda flifllik, yutma ve soluk alma güçlü ü nedeniyle acil servisimize baflvurdu. T bbi özgeçmiflinde bir özellik yoktu. Travma tariflemiyordu. Yap lan fizik muayenesinde supraklavikuler çukurun kayboldu u ve palpasyonla supraklavikuler alandan hyoid kemik hizas na kadar boyun bölgesinde krepitasyonlar al nmakta idi. Çekilen akci er grafisinde cilt alt amfizem ve üst mediastende hava izlendi. Toraks BT tetkikinde ise supraklaviküler alanda, trakea çevresinde, üst mediastende yayg n hava dansitesinde oluflumlar görüldü. Hasta iki günlük hastane izlemini takiben klinik ve radyolojik bulgular düzeldi inden taburcu edildi. SPM kendini s n rlayan, benign seyirli bir hastal kt r. A r semptomlar olmayan ve inflamatuar parametreleri negatif olan olgulara akci er grafisi ve toraks BT d fl nda incelemelerin yap lmas gereksizdir. Ço u zaman herhangi bir t bbi tedavi veya giriflime gerek duyulmadan hastal k düzelmektedir. 109

PS 209 ÇOCUKLARDA SERV KOTORAS K T M K K ST: OLGU SUNUMU Kenan Can Ceylan 1, Ozan Usluer 1, Elif Duman 1, Sülün Ermete 2, Oktay Baflok 1 1 Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim Araflt rma Hastanesi, 2. Gö üs Cerrahi Klini i, zmir 2 Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim Araflt rma Hastanesi, Patoloji Klini i, zmir Timik kist tüm mediastinal lezyonlar n n % 1 ini oluflturan kongenital veya akkiz lezyonlard r. Genellikle anterior mediasten yerleflimli olmalar na ra men boyunda görülebilir. Boyunda yerleflen timik kistler daha çok pediatrik grupta yer al r. Boynunun sol taraf nda son 3 ayd r flifllik flikayeti ile baflvuran 9 yafl nda erkek hastan n fizik bak s nda boynunun sol taraf nda yumuflak k vaml, mobil, kistik lezyon saptand. Özgeçmiflinde özellik yoktu, laboratuar tetkikleri normal idi. Boyun bilgisayarl tomografisinde sol servikal bölgede düzgün kontürlu, toraks içine uzan m gösteren kistik lezyon izlendi. Boyun doppler ultrasonografisinde solda vasküler yap lar önünde, tiroid lateralinde 5x4x4 cm lik ekojen, kapsüllü, kistik yap mevcuttu. Hastaya servikal koller insizyonu yap ld, kenarlar düzenli, kistik, 6x6x4 cm lik ince bir boyunla toraksa uzanan lezyon saptand. Lezyon total olarak ç kart ld. Komplikasyon görülmedi. Histopatoloji sonucu timik kist olarak rapor edildi. Hasta takibinin 7. ay nda ve asemptomatik olarak izlenmektedir. Boyun kitlelerinin nadir nedenlerinden biri olan servikotorasik timik kistler boyunda kitle lezyonu olan hastalarda ak lda tutulmal d r. Nadir görülmesi nedeniyle servikotorasik timik kist olgusunu literatür eflli inde sunmay amaçlad k. PS 210 PER KARD YAL D VERT KÜL: T M K K ST ZANNED LEN NAD R B R OLGU: Olgun Kadir Ar bafl, Bayram Altuntafl, Bayram Metin Selçuk Üniversitesi Meram T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, Konya Perikardiyal kist ve divertiküller nadir görülen ve genellikle rutin gö üs grafileri ile belirlenen lezyonlard r. Anormal intratorasik gölgelenme yapan ve daha ciddi olan neoplastik, inflamatuar veya kardiyovasküler kaynakl lezyonlardan ay rt edilmelidir. Di er torasik kitlelerde oldu u gibi bu olgularda da manyetik rezonans inceleme ve bilgisayarl tomografi tan koymada yararl d r. Biz radyolojik inceleme sonucu kuvvetle muhtemel timik kist ön tan s alan bir olguyu sunuyoruz.yetmifl yafl nda bayan hasta, yaklafl k bir y ld r devam eden öksürük, nefes darl ve gö üs a r s flikayetiyle baflvurdu u sa l k kuruluflunda yap lan tetkikler sonras nda timik kist ön tan s yla klini imize gönderildi. Özgeçmiflinde apendektomi, kolesistektomi ve geçirilmifl tüberküloz hikayesi vard. Fizik muayenesinde bilateral solunum sesleri azalm flt. Laboratuar incelemeleri normaldi. Toraks MR incelemesinde prevasküler alanda ya dokusu ile yak n komflulukta bulunan T1A da hipointens, T2A da hiperintens ya bask l imajlarda bask lanmayan yaklafl k 3 cm çap nda düzgün s n rl kistik karakterde lezyon alan görüldü ve radyolojik olarak timik kist düflünüldü. Fiberoptik bronkoskopisinde atrofik de ifliklikler görüldü. EMG si ve asetil kolin antikor düzeyi normaldi. Preoperatif haz rl klar tamamland ktan sonra operasyona al nd. Operasyonda median sternotomi yap larak mediastinal ya l dokular ç kar ld. Aortun sol ventrikülden ç kt bölgede yaklafl k 4 cm çapl perikardiyal divertikül görüldü ve ligatüre edildi. Herhangi bir timik kitleye rastlanmad. Postoperatif herhangi bir komplikasyon geliflmedi. Perikardiyal kist ve divertiküller konjenital veya akkiz olabilir. Konjenital olanlar erken embriyonik peryotta perikardiyal çölomun paryetal reseslerinde füzyon defekti sonras nda veya perikardiyumun konjenital olarak zay f olan bölümünün herniasyonu sonucu olur. Kazan lm fl perikardiyal divertiküller ise, perikardiyal efüzyona sebep olarak intraperikardiyal bas nc n artmas na ve herniasyona sebep olan akut inflamatuar perikarditler sonucu olur. Perikardiyal divertiküller, preoperatif olarak kesin tan konmalar oldukça zor olmakla birlikte prognozlar genellikle iyi seyreder. Nadir görülmeleri nedeniyle de olgumuzda oldu u gibi ön mediasten lezyonlar n n ay r c tan s nda akla getirilmesi uygun olacakt r. Ayr ca nadir görülmesi sebebiyle de bu olguyu sunmay amaçlad k. PS 211 NAD R B R ANT TE: PER KARD YAL K ST Sami Ceran, Güven Sadi Sunam, Mustafa Gültekin, Bayram Altuntafl Selçuk Üniversitesi Meram T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, Konya Amaç: Nonneoplastik mediastinal kistler primer mediastinal lezyonlar n yaklafl k %20'sini olufltururlar. Bunlar n ço unlu u bronkojenik kistler, azalan oranda perikardial ve enterik veya duplikasyon kistlerdir. Perikardiyal kistler ço unlukla asemptomatik, benign, yuvarlak ve düzgün s n rl oluflumlard r. S kl kla rutin incelemelerde gö üs radyografisinde veya tomografisinde saptan rlar. En s k görüldü ü yer sa kardiyofrenik aç d r. Biz nadir görülmesi sebebiyle bu olguyu sunuyoruz. Yirmi alt yafl nda erkek hastan n flikayeti ara s ra olan nefes darl idi. Son 5 y ld r eforla nefes darl olan hastaya, bir sa l k merkezinde yap lan sa l k kontrolü s ras nda çekilen akci er filmi sonras kendisine kitle oldu u söylenerek ileri tetkik ve tedavi amac yla klini imize sevk edilmifl. Hastan n klini imize kabulünden sonra yap lan fizik muayenesi ve laboratuar de erleri normaldi. PA akci er grafisinde sa hemitoraks alt zonda kardiyofrenik sinüs komflulu unda yaklafl k 6x10 cm lik düzgün s n rl dansite art fl mevcuttu. Toraks BT de kalp anterolateralinde kalble gö üs duvar aras nda 6x11cm lik düzgün konturlu homojen yap da kistik kitle izlendi. Preoperatif haz rl tamamlanan hasta operasyona al nd. Sa torakotomi ile 6. interkostal aral ktan toraksa girildi. Gözlemde perikard komflulu unda, kardiyofrenik sinüse oturmufl, mediastinal plevra ile çevrili 10x15 cm çapl kistik yap görüldü. Ponksiyon yap ld nda berrak vas fta yaklafl k 350 cc mayi boflald. Kist aç ld nda anteriordan sternuma yap fl k oldu u görüldü ve keskin diseksiyonla ç kar ld. Postoperatif dönem problemsizdi. Patoloji sonucu tek katl kübik epitelle döfleli basit kist olarak geldi. Sonuç: Nadir bir olgu olmas nedeniyle bu vakay sunmay amaçlad k. 110

PS 212 PULMONER REZEKS YONLA SONUÇLANAN GEC KM fi P S P S OTU ASP RASYONU: OLGU SUNUMU Olgun Kadir Ar bafl, Bayram Altuntafl, Bayram Metin Selçuk Üniversitesi Meram T p Fakültesi,Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, Konya Yabanc cisim aspirasyonlar, ço unlu u çocuklarda özellikle üç yafl ndan küçüklerde olmak üzere (%60-80) her yaflta görülebilen bir antitedir. Korunma yöntemleri, ilk yard m ve bronkoskopi tekniklerindeki geliflmelere ra men, halen ciddi ve fatal sonuçlar do urabilmektedir. Tan güçlü ü olan organik maddelerin, bronfllarda kal fl süresi uzad kça, kronik obstrüksiyon ve enflamasyon sonucunda de iflik komplikasyonlar geliflmektedir. Bu komplikasyonlar; akci er apsesi, bronflektazi, hemoptizi, bronflial darl k, yerleflme yerinde inflamatuar polip geliflimidir. Pisipisi otu (Grass inflorescences) literatürde nadir aspirasyon nedenlerindendir. Kendine özgü özelliklerinden dolay, bronkoskopik olarak ç kar lmas çok güç olan pisipisi otunun aspirasyonu sonucunda ilginç klinik tablolar ortaya ç kabilmektedir. Biz 8 yafl ndayken pisipisi otu aspire eden ve korktu u için bunu kimseye söylemeyen, sonuçta akci er rezeksiyonu uygulanan bir olgu sunuyoruz. Yirmidört yafl nda erkek hasta, flikayeti öksürük, balgam ç karma ve kan tükürme idi. Yaklafl k 3 y l önce flikayetleri bafllayan hasta baflvurdu u sa l k kuruluflunda tüberküloz tan s alarak tedavi görmüfl. Son 2 ayd r flikayetleri tekrar bafllayan hasta baflvurdu u sa l k merkezinde akci erinde abse oldu u söylenip yat ralarak tedavi alt na al nm fl. Medikal tedavisi bittikten sonra abse poflunun sebat etmesi üzerine klini imize gönderildi. Özgeçmiflinde 16 y l önce pisipisi otu aspirasyonu ve 3 y l öncesinde tüberküloz anamnezi mevcuttu. Fizik muayenesinde sa hemitoraks bazalde solunum sesleri azalm flt. Laboratuar incelemeleri normaldi. Toraks BT de sa akci er üst lobda posterior segmentte nonhomojen yo unluk art fl, sa akci er alt lob bronflu obstrükte görünümde idi, sa akci er alt lobda nekrotik pnömoni ve yine bu bölgede hava-s v seviyesi mevcuttu. Fiberoptik bronoskopide sa alt lob posterior ve lateral segment giriflinde düzensizlik vard. Hastan n preoperatif haz rl tamamland ktan sonra operasyona al nd. Operasyondan hemen önce yap lan rijit bronkoskopide posterobazal ve laterobazal segmentte siyah renkli ot parçalar ç kar ld. Ard ndan hastaya sa torakotomi yap ld. Operasyonda alt lobun posterobazal ve laterobazal segmentlerinin toraks duvar na yap fl k oldu u ve hepatize oldu u görüldü. Heriki segmentte rezeksiyon yap larak ç kar ld. Postoperatif tekrar rijit bronkoskopi yap larak sa lam segmentlere giden ot parçalar irrigasyon yap l p aspire edilerek ç kar ld. Postoperatif komplikasyonu yoktu.bizim hastam z pisipisi otu denilen ve bu daygillerden, bir tür k lç kl arpa olan hordeum murinum u aspire etmiflti.erken dönemde fark edilmedi i için tekrarlayan akci er enfeksiyonlar ve parankim hasar ile akci er absesi geliflti. Bu nedenle pisipisi otu aspirasyonunun literatürde az say da bildirilmesi ve yabanc cisim aspirasyonlar nda gecikmifl müdahelelerin akci er rezeksiyonuyla sonuçlanabilece inin vurgulanmas aç s ndan bu olguyu sunmay amaçlad k. PS 213 RADYOLOJ K OLARAK PLEVRAL EFÜZYON LE KARIfiAB LEN B R PATOLOJ : DEV PER KARD YAL K ST Ali Özdil, Kutsal Turhan, Ufuk Ça r c, Alpaslan Çakan Ege Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, zmir Girifl: Perikardiyal kistler az görülen, genellikle benign lezyonlard r ve anterior perikardiyal recessus un aberan füzyonu sonucu oluflmaktad rlar. nsidanslar yaklafl k 1/100000 dir. Büyük boyutlara ulaflmad klar takdirde klinik bulgu vermeyebilirler, ancak büyümeleri ve çevre dokulara bas yapmalar halinde atipik gö üs a r s, dispne ve persistan öksürük fleklinde semptomlara neden olurlar. Olgu: Sigara öyküsü olmayan, 26 yafl nda bayan hasta, gö sünün sol taraf nda iki aydan bu yana süren a r, öksürük ve balgam ç karma flikayetleri ile d fl merkezde de erlendirilmifl ve sol plevral efüzyon tan s yla ileri tetkik ve tedavi için klini imize refere edilmifl. Solunum sistemi bak s nda sol hemitoraks alt zonda solunum seslerinin azalm fl oldu u saptand. Akci er grafisinde sol hemitoraks orta ve alt zonda plevral efüzyon ile uyumlu görünüm, gö üs bilgisayarl tomografisinde ise sol hemitoraks tabanda loküle, masif plevral efüzyon ve komflu akci erde kompresif atelektatik de ifliklikler rapor edildi. Tüp torokostomi uygulamak üzere yap lan ponksiyonda berrak s v aspire edilmesi üzerine patolojinin plevral efüzyon de il kistik bir patoloji oldu u anlafl larak hasta acil operasyona al nd. Sol kas koruyucu lateral torakotomi insizyonu sonras yap lan eksplorasyonda, toraks içinde yaklafl k 1.5 litre berrak renkte s v bulundu u ve perikarddan köken alan dev bir kistik lezyonun mevcut oldu u görüldü. Kistik lezyon total eksize edildi. Patoloji sonucu perikardiyal kist olarak rapor edildi. Postoperatif dönemi sorunsuz geçen hasta 9 ayd r nükssüz takibimizdedir. Sonuç: Perikardiyal kistlerin en s k görüldü ü lokalizasyonlar ön mediastende sa kardiyofrenik (%70) ve sol kardiyofrenik (%22) aç d r. Tan kondu unda asemptomatik hastalarda bile komplikasyonlar önlemek ve kesin tan y koymak için cerrahi uygulanmal d r. Özellikle dev perikardiyal kistler hemitoraks n bazalinde yerlefltiklerinde plevral efüzyona benzer görünüm verebilmektedirler. Böyle bir durumda plevral ponksiyonla kisti rüptüre etme olas l bulundu undan, anamnezinde plevral efüzyona neden olabilecek herhangi bir patoloji hikayesi bulunmayan hastalarda, özellikle de loküle efüzyon mevcutsa, perikardiyal kist olas l ak lda tutulmal, ponksiyonla berrak s v aspire edilmesi durumunda, kistin perfore oldu u göz önüne al narak hasta zaman kaybedilmeden opere edilmelidir. Cerrahi teknik olarak torakotomi, videotorakoskopi, median sternotomi uygulanabilir. Operasyon mortalitesi ve postoperatif nüks oranlar çok düflüktür. 111

PS 214 SOL ATR UM KOMfiULUKLU NAD R B R BRONKOJEN K K ST OLGUSU Haldun fievketbeyo lu 1, Dilaver Tafl 2, Necdet Filizkaya 3, Atilla Arslano lu 4 1 Van Asker Hastanesi, Gö üs hastal klar Klini i, Van 2 GATA Haydarpafla E itim Hastanesi, Gö üs Hastal klar, stanbul 3 zmir Asker Hastanesi, Kardiyoloji Klini i, zmir 4 Van Asker Hastanesi, Radyoloji Klini i, Van Girifl: Bronkojenik kistler, trakeaobronflial a ac n embriyolojik geliflimi s ras nda anormal tomurcuklanmas yla oluflur. Bu tomurcu un trakeobronflial a aç ile ba lant s durarsa büyümeye devam eder ve kist oluflur. Kistlerin %75 i mediasten, %25 i akci er parankimi, plevra veya diyafragma gibi mediasten d fl yerlerde görülür. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), bronkojenik kistin saptanmas nda ve çevre organlarla iliflkisinin de erlendirilmesinde faydal bir radyolojik yöntemdir. Burada sol atrium komflulu unda yerleflimli nadir bir bronkojenik kist olgusu MRG ile birlikte sunulmufltur. Olgu: 21 yafl nda bir erkek hasta gö üs a r s, gö üste s k flma hissi flikayetleri ile baflvurdu. Önce yap lan incelemelerde EKG de ritim bozuklu u, EKO da hafif mitral yetmezlik saptand. Sol intra atrial membran cor triatrium ön tan s konuldu. Akci er grafisi normaldi. MRG de, posterior mediastende subkarinal, sol atriyum posterosüperiorunda 35 x 37 mm boyutlar nda, düzgün konturlu komsu yap larda hafif itilmeye yol açan, T1 a rl kl görüntülerde hipointens, T2 a rl kl görüntülerde hiperintens görünümle karakterize, kontrast tutulumu göstermeyen kistik lezyon saptand. Lezyon cerrahi eksizyonla ç kar ld ve hasta taburcu edildi. Patoloji sonucu bronkojenik kist olarak rapor edildi. Sonuç: Bronkojenik kistler sa paratrakeal ve subkarinal bölge s kça görülmektedirle. Subkarinal bölgede düzgün konturlu ve keskin kenarl homojen yo unlukta kitle fleklindedir. Mediastinal bronkojenik kistler daha çok mediastenin sa taraf nda yerleflmeye e ilimlidir. Sol atrium komflulu unda nadir yerleflim gösterirler. MRG üç düzlemde bronkojenik kistin saptanmas nda ve çevre organlarla iliflkisinin de erlendirilmesinde faydal bir radyolojik yöntemdir. Özellikle lezyonun T1 ve T2 a rl kl görüntülerde karakterizasyonu tan ya yard mc d r. Resim 1: Resim 2: Resim 3: Resim 4: PS 215 ER fik N YAfiA ULAfiMIfi AKC ER N KONJEN TAL K ST K ADENOMATO D MALFORMASYONU: OLGU SUNUMU Sinan Anar, Ahmet Üçvet, Soner Gürsoy, Ali Ata Öztürk, Serdar fiirzai Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, zmir Konjenital Kistik Adenomatoid Malformasyon (KKAM) pulmoner dokuda primer geliflimsel bir defekt olup, 5-6. gestasyonel haftada bronflioalveoler matürasyonun duraksamas ve mezenkimal hücrelerin afl r proliferasyonu ile meydana gelen, ilk kez 1949 da Chin ve Tang taraf ndan tan mlanm fl hamartamatöz bir patolojidir. Yaklafl k 5 y ld r nefes darl ve tekrarlayan akci er enfeksiyonu yak nmas yla baflvuran 24 yafl nda erkek hastan n PA akci er grafisinde sol akci er orta ve alt zonda havalanma art fl mevcuttu. Toraks BT sinde sol akci er alt lob süperior, posterior, anterior segmentler içerisine yerleflmifl, septasyonla içeren, yaklafl k 10x9 cm ebatl büllöz lezyon izlendi. Olguya sol akci er alt lobda kistik-büllöz lezyon öntan s ile eksplorasyon amaçl operasyon planland. Sol posterolateral torakotomi insizyonu yap larak lezyon eksplore edildi. Eksplorasyonda sol alt lobda süperior, posterior, anterior segmentleri içeren, 10x8cm ebatlar nda, kistik kitle lezyonu saptand. Frozen section inceleme sonucu Kistik, benign lezyon olarak bildirildi. Alt lob destrüksiyonu nedeniyle sol alt lobektomi uyguland. Olgunun kati patolojisi Konjenital Kistik Adenoid Malformasyon Tip 1 olarak rapor edildi. Herhangi bir komplikasyon geliflmeyen olgu postoperatif 5. günde eksterne edildi. leri yafllarda s k tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonlar nda; bronkojenik kistler, konjenital lober amfizem, bronkopulmoner sekestrasyon ve hatta konjenital diyafragma hernisi ile birlikte nadir görülen KKAM ay r c tan da ak lda tutulmal d r 112

PS 216 BRONKOHEPAT KOKUTANEÖZ F STÜLLÜ KOMPL KE K ST H DAT K OLGUSU Servet Özdemir 1, Yaflar Sönmezo lu 1, Hakan Dikme 2, Aynur Yerlio lu 1, Hüseyin Ulafl Ç nar 1, Mehmet Ali Bedirhan 2 1 Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi. stanbul 2 Okmeydan E itim ve Araflt rma Hastanesi, stanbul Canl hidatik kist fizyolojik kanallara, serbest vucut boflluklar na veya komflu organlara rüptüre olabilir. Kist hidatik vucutta herhangi bir yerde oluflabilirse de en s k karaci er, arkas ndan da akci erler de oluflur. Ayr ca kist hidati in cilde fistülize olmas literatürde nadir olarak bildirilmektedir. 20 y l önce, karaci er ve akci er kist hidati i nedeniyle sa torakotomi ve laparotomi, 10 y l önce de nüks karaci er kist hidatik nedeniyle relaparotomi ve sa tüp torakostomi uygulanan 54 yafl nda erkek hasta, sa üst bat n ve sa Komber a r, halsizlik, atefl ve sa lomber bölgeden cilde fistülize olan ak nt flikayeti ile müracaat etmifltir. Hastan n çekilen tüm bat n USG sinde karaci er sa lob posteriorda 53x38mm boyutunda kistik lezyon, toraks ve bat n MR la do rulanan abdominal BT de karaci er sa lob anterior segmenti totale yak n dolduran 11 cm kal n cidarl kist, bat n içinde ayr subdiafragmatik alandan bafllay p 17 cm segment boyunca devam eden en genifl yerinde 8 cm çapa ulaflan, posterior psoas ve paravertebral yap lara invaze olan septal kist ve intrahepatik safra yolar nda hava, ayr ca sol hemitoraksta paraaortik 6 cm çapl baflka septal bir kist izlenmifltir. Hastan n daha sonraki klinik takibinde lomber bölgedeki drenaj yerinden öksürmekle hava geldi i tespit edilmifl ve çekilen ikinci toraks ve bat n BT sinde sa hemitoraksta sa orta lob bronfl düzeyinden diafragma, subdiafragmatik düzeye ve sa paravertebral alana uzanan kist hidatik, sa paravertebral kas gruplar nda hava imaj izlenmifl olup lomber kutanöz fistülün toraksla ifltirakli oldu u tespit edilmifltir. Hastaya ilk anda subdiafragmatik kist drenaj, sa tüp torakostomi ve sa lomber drenaj uygulanm flt r. Sa hemitorakstaki toraks tüpü ile takip edilen hastan n klini i stabilize olduktan 7 ay sonra sol torakotomi, kistotomi ve kapitonaj yap lm fl, sol torakotomiden 2 ay sonra da sa hemitoraks alt lobundaki kist bofllu u sa torakotomi ile debride edilip bronfl kaçaklar dikilerek latismus kas ile myoplasti yap larak kist bofllu u doldurulmufltur. Sonuç olarak vakan n literatürde çok nadir bildirilen cilde fistülize olan akci er kist hidati i olmas dolay s yla ve de nüks akci er ve karaci er kist hidati inin hem diafragmay erode ederek birbirleri ile ifltirakli hale gelebilece i hemde cilde de fistülize olabilece i ak lda tutulmal d r. PS 217 Efi ZAMANLI AKC ER VE DALAK K ST H DAT NDE CERRAH TEDAV Aykut Eliçora, Korkmaz Burç, Salih Topçu, fierife Tuba Liman Kocaeli Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, Kocaeli Kist hidatik en s k karaci ere yerleflirken ikinci s kl kta akci ere yerleflmektedir. Azalan s kl kla dalak ve böbrek gibi di er organlara yerleflebilmektedir. zole dalak kist hidati i tüm echinococcus enfeksiyonlar içerisinde %2 den daha azd r. Burada nefes darl flikayeti ile klini imize baflvuran efl zamanl akci er ve dalak kist hidati i tan s alan 34 yafl nda erkek olguyu sunmay amaçlad k. Fizik muayenesi ve rutin laboratuar tetkikleri normal s n rdayd. PA akci er grafisinde sol alt zonda 5 cm boyutlar nda düzgün s n rl homojen kitle görünümü mevcuttu. Toraks BT de sol akci er alt lob süperiorda, düzgün konturlü, 5 x 6 cm boyutlar nda su dansitesinde hipodens lezyon gözlendi. Abdominal USG ve bat n BT de dalak parankiminde duvar kalsifikasyonu içeren 3 cm çapl, su dansitesinde hipodens lezyon gözlendi ve ön planda kist hidatik düflünüldü. Operasyona al nan hastaya sol posterolateral torakotomi yap larak ayn insizyondan efl zamanl sol akci erdeki kiste kistotomi ve kapitonaj yap larak transfrenik yolla splenektomi yap ld. Akci er kist hidati i düflünülen tüm olgularda sistemik tarama yapmak oldukça önemli olup özellik abdominal USG ve bat n BT tan da büyük rol almaktad r. Özellikle akci er ve dalak kist hidati i olan olgularda ikinci insizyonla ayr operasyona gerek kalmadan, operasyon transfrenik yolla tek seansta yap labilir. PS 218 AKC ER KANSER NE EfiL K EDEN AMP YEML OLGULARIN CERRAH TEDAV S NDE OMENTOPEKS N N YER ; OLGU SUNUMU Celalettin brahim Kocatürk 1, Ümit Aydo mufl 2, Levent Cansever 1, Yaflar Sönmezo lu 1, Mehmet Ali Bedirhan 1 1 Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, 3. Gö üs Cerrahisi Klini i, stanbul 2 Tunceli Devlet Hastanesi, Tunceli Primer akci er kanserinin ampiyemle birlikteli i nadir rastlan lan bir durumdur. Onkolojik ve cerrahi tedavisinde potansiyel güçlükler mevcuttur. Bu çal flmada nontüberküloz ampiyemle birlikte seyreden ve tümörü radyolojik olarak operabl olan 4 küçük hücre d fl akci er kanserli (KHDAK) olgu sunulmufltur. Olgular fl nda bu tür hastalarda rezeksiyonla efl zamanl omentopeksinin yeri tart fl lm flt r. Olgu 1: 3 ayd r ampiyem tedavisi gören 70 yafl ndaki erkek olgu hastanemize yönlendirildi. Yap lan tetkiklerde KHDAK tan s konuldu. Sol alt lobektomi yap lan olgunun bronfl güdü ü interkostal kas flebi ile desteklendi. Postoperatif 7. gününde flifa ile taburcu edildi. Olgu 2: Plevral efüzyon tan s yla hastanemize baflvuran 62 yafl ndaki erkek olguda ampiyem saptanmas üzerine tüp torakostomi (TT) uyguland. Bronkoskopisinde sol sekonder karina seviyesinden KHDAK tan s konulan olguya sol pnömonektomi yap ld. Bronfl güdü ü omentopeksi ile desteklendi. Postoperatif kalp yetmezli i geliflen hastan n medikal tedavisi sa land. Olgu 3: Ampiyem nedeniyle TT uygulanan ve sol ana bronflta KHDAK tan s konulan 54 yafl ndaki erkek olguya TT'nin birinci ay nda sol pnömonektomi ve omentopeksi yap ld. Postoperatif ampiyem geliflti, bronkoplevral fistül (BPF) izlenmedi. Elosser flebi aç lan olgu ayaktan kontrollere al nd. Olgu 4: iki ayd r ampiyem tedavisi gören 67 yafl ndaki erkek olguya sa alt lobda KHDAK tan s konuldu. Sa pnömonektomi uyguland, bronfl güdü ü interkostal kas flebi ile desteklendi. Postoperatif ampiyem ve BPF geliflen olguya Elosser flebi aç ld ayaktan takibe al nd. Ampiyem ile birlikte seyreden akci er kanserli olgular; tan daki gecikmeler, cerrahi riskler ve onkolojik tedavideki çekinceler nedeniyle zorlu bir grubu oluflturur. Bu hastalarda sistemik kemoterapi genellikle uygulanmamaktad r. Radyolojik olarak operabl olgularda da cerrahinin artm fl riski söz konusudur. Genel olarak interkostal kas flebi ile bronfl güdük deste i önerilmektedir. Bununla birlikte adjuvan tedavi gereksinimide göz önünde bulundurularak, bu tür hastalardan, pnömonektomi uygulanlarda bronfl güdü ünün omentopeksi ile desteklenmesi uygun olabilir. 113

PS 219 ÇOCUK BRONfi EKTAZ S NDE V DEOTORAKOSKOP K LOBEKTOM : OLGU SUNUMU Akif Turna 1, Atilla Pekçolaklar 1, Nur Solmazer 2, Atilla Gürses 1 1 Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, 1. Gö üs Cerrahisi Klini i, stanbul 2 Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Anesteziyoloji Birimi, stanbul Videotorakoskopik rezeksiyonlar, son y llarda giderek daha çok gündeme gelen, daha az a r, daha k sa hastanede kalma, daha çabuk normal yaflant ya dönme gibi avantajlar n belirtildi i bir ameliyat tipidir. Çocuklarda videotorakoskopik rezeksiyonlar n ise, yap labilirli i konusunda literatürde tam bir fikir birli i yoktur. Ondört yafl nda erkek çocuk öksürük ve bol balgam ç karma flikayetleri ile klini imize baflvurdu. Anamnezinde uzun süredir bu flikayetlerin oldu u belirtildi. Çekilen toraks bilgisayarl tomografisinde sol alt lobda kistik bronfliektazi saptand. Solunum fonksiyonlar (FVC: beklenenin %71 i, FEV1: beklenenin %60) ve parsiyel kan gaz bas nçlar aç s ndan rezeksiyona uygun olan hastada videotorakoskopik sol alt lobektomi yap ld. Rezeksiyon, iki adet port ve 4 cm lik kullan m torakotomisi yoluyla herhangi bir ekartör kullan lmadan toplam 235 dk da gerçeklefltirildi. Tek toraks tüpü yerlefltirildi. Piyesin patolojik incelemesi sonucu silindirik bronfliektazi tan s koyulan hastada toraks tüpü postoperatif 2. gün al nd. Hasta 4. gün problemsiz olarak taburcu edildi. Çocuklarda videotorakoskopik rezeksiyon seçilmifl olgularda güvenle yap labilecek az invazif bir cerrahi fleklidir. Bu konudaki olgu serileri, pediatrik VATS rezeksiyonlar n n yap labilirli ini ve avantajlar n ayd nlatabilecektir. PS 220 BOCHDALEK HERN ONARIMI SONRASI ABDOM NAL KOMPARTMAN SENDROMU GEL fien B R KABUK MAKE-UP SENDROMU: OLGU SUNUMU Hatice Al c, fiaban Ünsal, Kenan Can Ceylan, Deniz Akp nar, Oktay Baflok Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahi E itim ve Araflt rma Hastanesi, 2. Gö üs Cerrahi Klini i, zmir Kabuki make-up sendromu, Japonya da 32.000 canl do umda bir görülen klinik ve genetik olarak heterojen özellikler gösteren bir hastal kt r. Il ml mental retardasyon, karakteristik yüz özellikleri, epilepsi ile karakterize bir Kabuki Make-up sendromu hastas, dört y ld r giderek artan nefes darl yak nmas ile acil servise baflvurdu. Fizik muayenede, solunum sesleri sa da azalm fl, solda al nm yordu. Sol hemitoraksta barsak sesleri pozitifti. Preoperatif haz rl takiben torakotomi yap ld : Eksplorasyonda çekum da dahil olmak üzere, tüm kal n ve ince barsaklar n, dala n bir k sm n n, mide ve omentumun diyafragman n anteromedialindeki 4cm çapl defektten toraksa herniye oldu u görüldü. Organlar n bat n içine s mas için parsiyel omentum rezeksiyonu, flep kayd rma ile open abdomen uyguland. Postoperatif yo un bak mda solunum deste i devam eden hastada, abdominal kompartman sendromu ile multipl organ yetmezli i geliflti. Tüm destek tedavisine ra men hasta, postoperatif beflinci günde eksitus oldu. Konjenital diyafragma defekti bulunan hastalarda, bunun bir sendromun komponenti olabilece i ve postoperatif hayat tehdit edebilecek komplikasyonlar n geliflebilece i her zaman ak lda tutulmal d r. PS 221 GASTR K VOLVULUSA YOL AÇAN BOCHDALEK HERN S : OLGU SUNUMU Hatice Al c, fiaban Ünsal, Kenan Can Ceylan, Deniz Akp nar, Oktay Baflok Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahi E itim ve Araflt rma Hastanesi, 2. Gö üs Cerrahi Klini i, zmir Eriflkin yafltaki diyafragma hernilerinde, kolon ve mide en s k herniye olan organlard r. Midenin toraks içinde rotasyonu ile oluflan gastrik volvulus ise nadir görülür. Opere edilmezse %80 oran nda ölümcüldür. 52 yafl nda erkek hasta, on gündür süren kar n a r s, kusma, yutma güçlü ü ve nefes darl flikayetleri ile acil servise baflvurdu. Fizik muayenesinde, bat n ola and. Sol hemitoraksta solunum sesleri azalm flt. PAAC grafide solda tansiyon pnömotoraks izlenimi veren görünümün, volvulus nedeni ile afl r distandü hal alm fl mideye ait oldu u, toraks biligisayarl tomografisinde görüldü. Torakotomide volvulusun giderilmesi ancak gastrotomi yoluyla içeri in boflalt lmas sonras nda mümkün oldu. Mide, dalak, kolon ve omentum bat na iade edilerek diyafragmatik defekt primer onar ld. Postoperatif dönemide herhangi bir komplikasyon geliflmedi. Çekilen kontrol grafisinde sol akci erin ekspanse olarak eski herni alan n tamamen doldurdu u görüldü. Resim 1: Resim 2: Resim 3: Toraks BT kesiti Hastan n baflvurusunda çekilen posteroanterior akci er grafisi Operasyon s ras nda çekilen foto rafta intratorasik yerleflimli bat n organlar görülüyor. 114

PS 223 NTRALOBER PULMONER SEKESTRASYON Ahmet Demirkaya, Ezel Erflen, Fatma fiimflek, Burcu Aksoy, Gökçe Cangel, Kamil Kaynak stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, stanbul Girifl: Pulmoner sekestrasyonlar; normal trakeobronfliyal a açla iliflkisi olmayan, kendi sistemik arteryel kayna olan, anormal akci er dokusundan oluflan konjenital lezyonlard r. Pulmoner sekestrasyon en s k görülen konjenital malformasyonlardand r. Tüm konjenital lezyonlar n %0.15-6.4 ünü oluflturur. Genel popülasyonda beklenen insidans %2 nin alt ndad r. Sekestrasyonlar, olgular n %74 ünde intralobar, %24 ünde ekstralobar sekestrasyon ve geriye kalan %2 sinde de bronko-pulmoner ön barsak anomalileri alt nda toplanmaktad r. Olgu: Öksürük ve yineleyen akci er enfeksiyonu flikayetleri olan 31 yafl nda bayan hastan n çekilen PA AC grafisinde, hava s v seviyesi gösteren lezyon görülmesi üzerine çekilen Toraks BT de sol posterobazal segmentte, kistik ve soliter komponentler içeren, irregüler kontürlü, lezyon tespit ediliyor. Bronkoskopi yap l yor fakat intrabronflial lezyona rastlanm yor. Ayr c tan ya intralober sekestrasyon al n yor ve hastaya BT Anjiografi çekiliyor. Burada torasik aortan n diafragma hiatus seviyesinde ç kan aberan dal tespit ediliyor. Bu sonuçlarla servisimize baflvuran hasta intralober sekestrasyon olarak de erlendirildi ve operasyona al nd. Sol posterolateral torakotomi ile yaklafl ld ve sol alt lobda lezyon palpe edildi. Aortadan ç kan aberan dal disseke edildi. Ba lanarak kesildi. Alt lob süperior ve dorsal segmentleri korunarak di er segmentler, lezyonla beraber ç kar ld. Patolojik olarak intralobüler sekestrasyonla uyumlu morfolojik bulgular raporland. Tart flma: Pulmoner sekestrasyonlar n semptomlar s k ve belirgin de ildir. ntralober tip genelde asemptomatiktir ve lezyon radyografilerde tesadüfen saptanabilir. Semptomlar 2 ya da 3. dekadlar daha s k olmak üzere, hayat n herhangi bir döneminde ortaya ç kabilir. nfeksiyon, hemoptizi ve nadiren hemotoraks bulgular görülebilir. S k görülen radyolojik bulgu akci er taban nda kistik ya da solid kitledir. Pulmoner sekestrasyonun medikal tedavisi sadece mevcut infeksiyonun tedavisi ile s n rl kalmaktad r. Bu hastal n tek küratif tedavisi cerrahi rezeksiyondur. sekestrasyon artelyel beslenmesi PS 224 HEMOPT Z LE SEYREDEN PULMONER SEKESTRASYON OLGUSUNUN CERRAH TEDAV S Hasan Çaylak 1, Kuthan Kavakl 1, Ersin Sapmaz 1, Sedat Gürkök 1, Metin Özkan 2, Onur Genç 1 1 GATA Askeri T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, Ankara 2 GATA Askeri T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar ve Tüberküloz Anabilim Dal, Ankara Girifl: Pulmoner sekestrasyon normal trakeobronflial a aç ile ifltiraki bulunmayan akci er segmenti veya lobu olarak tan mlanmaktad r. Arteriel kanlanmas sistemik dolafl mdan olup venöz drenaj sistemik dolafl ma veya pulmoner venöz sisteme olabilmektedir. S kl kla tekrarlayan akci er enfeksiyonu ile karfl m za ç kmakla birlikte nadiren de olsa ölümcül hemoptiziyle de seyredebilmektedir. Bu çal flmada a r hemoptizi ile seyreden, arterial kanlanmas dört dal halinde direk olarak aorttan olan ve cerrahi rezeksiyon uygulanan ekstralober pulmoner sekestrasyon olgusunu sunduk. Olgu: Olgu 23 yafl nda erkek hasta. T bbi hikayesinde son iki y ld r zaman zaman balgamla birlikte hafif derecede hemoptizi tan mlayan hasta ciddi hemoptizi (100-150ml/24 saat) flikayeti ile müracaat sonras yat r ld. Hastan n fizik muayene ve rutin kan tetkikleri normal olarak de erlendirilirken kontrasl toraks tomografi tetkikinde sol akci er alt lob medialinde pulmoner sekestrasyonla uyumlu lezyon ve bu lezyona torasik aorttan gelen arteriel dallanmalar saptand. Hastaya operasyon önerildi. Ancak hasta bu tedavi yaklafl m n kabul etmedi. Bunun üzerine hastaya anjiografi eflli inde coil embolizasyon uyguland. Embolizasyon sonras nda flikayetleri tamamen düzelen hasta problemsiz olarak taburcu edilse de 3 ay sonra yine hemoptizi (100 ml/24 saat) flikayeti ile tekrar yat r ld. Bu yat fl nda hastaya sol torakotomi arac l yla ekstralober pulmoner sekestrasyon rezeksiyonu uyguland. ntraoperatif olarak sekestre dokunun aort duvar n n 2x2 cm lik bir alan ndan dört dal halinde ç kan arterlerle beslendi i ve bu arterlerden ikisinin lümeninde daha önce anjiografik olarak yerlefltirilen coil ler saptand. Postoperatif komplikasyon gözlenmedi. Sonuç: Konjenital bir geliflim anomalisi olan pulmoner sekestrasyon klinik olarak genellikle tekrarlayan enfeksiyonlarla karfl m za ç kmakta ender olarak da hayat tehdit edebilen hemoptiziye sebep olabilmektedir. Bu tür olgularda anjiografik olarak uygulanan coil embolizasyon ile erken dönemde olumlu sonuçlar al nsa da hastalar n yaklafl k yar s nda flikayetlerin tekrarlad bilinmektedir. Özellikle hayat tehdit eden hemoptizili olgular olmak üzere pulmoner sekestrasyonlarda optimal tedavi yaklafl m cerrahi rezeksiyondur. 115

PS 225 TRAKEAL MUKOEP DERMO D KARS NOM: OLGU SUNUMU Kenan Can Ceylan 1, Deniz Akp nar 1, Ozan Usluer 1, Sülün Ermete 2, Ayfle Özsöz 3, Oktay Baflok 1 1 Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, 2. Gö üs Cerrahi Klini i, zmir 2 Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Patoloji Klini i, zmir 3 Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, 6. Gö üs Hastal klar Klini i, zmir Mukoepidermoid karsinomlar tükrük bezlerinde s k görülmesine karfl n bronfliyal gland kökenli mukoepidermoid karsinomlar oldukça azd r. Nadir görülen trakeal mukoepidermoid karsinom olgusunu sunmay amaçlad k. Nefes darl flikayeti son bir y ld r devam eden 38 yafl ndaki kad n hasta ileri tetkik ve tedavi amac yla yat r ld. Fizik muaynede dinlemekle bilateral ronküsler al nd, solunum fonksiyon testlerinde 1. dakika zorlu ekspiryum volümünde azalma mevcut idi. Toraks bilgisayarl tomografi tetkikinde trakea üst seviyesinde polip benzeri kitle lezyonu saptand. Bronkoskopide üst trakeal alanda lümeni tama yak n t kayan sol yan duvardan köken alm fl kitle izlendi, kanama nedeniyle biopsi al namad. Hastaya koller insizyonu ile trakeotomi yap ld ve kitle ile beraber üç trakeal halka rezeke edildi, uç-uca anastomoz ile trakeal sleeve rezeksiyon uyguland. Postoperatif dönemde yap lan bronkoskopi ile anastomoz hatt salim izlendi. Histopatolojik inceleme sonucu trakeal mukoepidermoid karsinom tan s konan hasta asemptomatik olarak taburcu edildi. Hasta takibinin 15 ay nda ve hastal ks z idi. Çok nadir görülen trakeal mukoepidermoid karsinom olgusunu literatür eflli inde sunmay amaçlad k. PS 226 NAD R GÖRÜLEN B R GÖ ÜS DUVARI TÜMÖRÜ: PLEVRAL LE OM YOM Engin Pabuflçu, Nilgün Kanl o lu Kuman Adnan Menderes Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, Ayd n 32 yafl nda kad n olguda, sa gö üs duvar nda bir ayd r devam eden bat c tarzda a r nedeniyle çekilen toraks tomografisinde 3. ve 5. kot komflulu unda plevraya genifl yüzeyle oturan iki ayr solid lezyon izlendi. Plevran n benign fibröz bir tümörü olabilece i düflünülen lezyon için olgu opere edildi. Sa torakotomi ile 5. interkostal aral ktan toraksa girilerek 3. kot arka kesiminde ve 5. kot yan kesiminde düzgün s n rl, düzgün yüzeyli, oval flekilli kota yap fl kl k gösteren iki ayr lezyon izlendi. Leyonlar total olarak eksize edildi. Materyallerin patolojik incelemesinde nekroz, mitoz ve atipi bulgular göstermeyen, aktin ve desmin ile pozitif boyanan tümör dokusu izlendi. Olguya patolojik olarak plevral düz kas tümörü tan s kondu. Gö üs duvar tümörleri içinde nadir görülen bir patoloji olmas nedeniyle, olguyla ilgili tecrübemiz paylafl lmaya de er görüldü. PS 227 ENDOBRONfi AL HAMARTOM: OLGU SUNUMU Kemal Karap nar 1, Celalettin brahim Kocatürk 1, Mustafa Kahraman 1, Levent Cansever 1, Dilek Kanmaz 2, Esin Tuncay 2, Mehmet Ali Bedirhan 1 1 Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi 3. Gö üs Cerrahisi Klini i, stanbul 2 Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi 8. Gö üs Hastal klar Klini i, stanbul Soliter akci er nodüllerinin %4 ünü oluflturan hamartomalar s kl kla periferik yerleflimlidirler. Gö üs a r s, öksürük ve balgam ç karma flikayetleri ile klini imize baflvuran 56 yafl nda erkek hasta. Nonspesifik tadaviden yarar görmemesi üzerine hastaya çekilen akci er grafisi ve bilgisayarl toraks tomografisinde sa alt lob anterobazal segmentte bronflektazi ve yer yer atelektazi mevcuttu. Fiberoptik bronkoskopi de (FOB) ilgili segmenti tam olarak t kayan kitle görüldü ve biyopsi al nd, malignite ekarte edilemedi inden sa torakotomi yap ld. Common bazal segment bronfluna yap lan bronkotomide hastan n sa alt lob antero bazal segmentin tam olarak t kal oldu u görüldü. Frozen section (F/S) incelemesinde malignite ekarte edilememesi üzerine alt lobektomi yap ld. Hastan n patoloji sonucu endobronflial hamartom olarak raporland. Postoperatif dönemde problem geliflmeyen hasta postoperatif 3.gün taburcu edildi. Endobronflial lezyonlar atelektazi ve bronflektazi ile kendilerini gösterebilirler. Biyopsiler ile tan s konulamayan hastalarda tan sal amaçl torakotomiler yap labilir. PS 228 KÜNT GÖ ÜS TRAVMASINA BA LI AKUT M TRAL YETMEZL P nar Çimen, Zeynep Bafler, Raziye Tülümen, Özlem Edipo lu, Emel Pala Özden Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Yo un Bak m Klini i, zmir Künt toraks travmalar sonras nda kardiak kontüzyon, kardiak rüptür, aort yaralanmalar s k görülürken, papiller kas rüptürü ve/ veya intrakardiak kapak hasar oldukça nadir görülmektedir. Ani geliflen ciddi mitral yetmezlik cerrahi olarak düzeltilmezse ölüme sebep olabilir. 43 yafl nda erkek olgu 20 gün önce geçirdi i araç d fl trafik kazas sonucu sol hemitoraks, solda kosta fraktürleri ve sol humerus k r nedeniyle tedavi olup, taburculu undan 1 hafta sonra geliflen ilerleyici nefes darl flikayeti ile gö üs yo un bak m na bronkopnömoni tan s ile yat r ld. Fizik muayenesinde kardiak üfürümün saptanmas üzerine kardiak patolojinin tespiti için ekokardiografi yap ld. Ekokardiografisinde mitral posterior kapak prolapsusu, ciddi mitral yetmezlik, korda rüptürü ve 2-3 trikuspit yetmezli i tespit edildi. Mitral kapak replasman yap lan hasta sorunsuz olarak takip edilmektedir. Künt gö üs travmas yla baflvuranlarda kardiak yaralanmalar n ak lda tutulmas hayati önem tafl maktad r. 116

PS 229 TRAVMA SONRASINDA NS DENTAL OLARAK SAPTANAN PLEVRANIN SOL TER F BRÖZ TÜMÖRÜ Kutsal Turhan, Ali Özdil, Alpaslan Çakan, Ufuk Ça r c Ege Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, zmir Girifl: Soliter fibröz tümör plevran n nadir bir tümörüdür. Olgular n %80 inde visseral plevra kaynakl olmakla birlikte, periton, perikard gibi di er serozal membranlardan da köken alabilmektedir. nsidans % 0.00025 olarak bildirilmifltir. Genellikle benigndir; ancak %10-20 si malignite kriterleri göstermektedir. Erken dönemde olgular n ço u asemptomatik olmakla birlikte tümör boyutlar n n artmas yla öksürük, gö üs a r s, nefes darl gibi torasik semptomlarin yan s ra hipoglisemi veya çomak parmak gibi ekstrapulmoner semptomlar görülebilmektedir. Olgu: 41 yafl nda 15 paket y l sigara öyküsü olan erkek hasta künt toraks travmas sonras çekilen akci er grafisinde sol alt zonda, diyafragma ile komflu, non homojen dansite art fl saptanmas üzerine klini imize refere edildi. Fizik bak s normal olan hastan n gö üs bilgisayarl tomografisinde solda posttravmatik hematom ile veya plevra kaynakl bir tümörle uyumlu olabilecek bir lezyon oldu u, sol dördüncü ön kostada ise eski fraktür hatt izlendi i bildirildi. Tru-cut biyopsi sonucu kanl zeminde prolifere mezotel hücreleri, kan hücreleri ve yer yer pigmente de ifliklikler olarak rapor edildi. Kesin tan n n konmas ve tedavi amaçl operasyon karar al nan hastaya kas koruyucu lateral torakotomi insizyonu yap ld. Eksplorasyonda alt lobun viseral plevras ndan kaynaklanan, ancak büyük bölümü ekstrapulmoner yerleflimli, hipervasküler görünümlü, yaklafl k 15x10 cm çapl kitle saptand ve total rezeke edildi. Patoloji sonucu plevran n soliter fibröz tümörü olarak rapor edildi. Postoperatif sorunu olmayan ve 6 ayd r takibimizde olan hastada nüks saptanmam flt r. Sonuç: Nadir görülmesi ve noninvaziv yöntemlerle tan flans n n düflük olmas nedeni ile plevran n soliter fibröz tümörü ön tan s yla de erlendirilen hastalar histopatolojik inceleme için daha bol materyal al nabilecek invaziv metodlara yönlendirilmelidir. H zl bir flekilde büyüyebilece i ve malignite potansiyeli oldu u göz önüne al narak tan kondu u anda tüm vakalar cerrahi tedavi aday d r. Kitlenin total ç kar lmas küratif tedavinin tek yoludur. Operasyon yöntemi olarak torakotomi veya uygun vakalarda videotorakoskopi seçilebilir. Düflük oranlarda da olsa nüks ve malign transformasyon olas l nedeniyle hastalar postoperatif dönemde de rutin kontrollerle izlenmelidir. 230 YATROJEN K HEMOTORAKSLI B R OLGU Sami Ceran, Güven Sadi Sunam, Bayram Altuntafl, Mustafa Gültekin Selçuk Üniversitesi Meram T p Fakültesi, Gö üs Cerrahisi Anabilim Dal, Konya Amaç: Hemotoraks oldukça s k görülen, genellikle travmaya ba l olarak meydana gelmesine ra men iatrojenik olarak ta oluflabilen önemli bir sorundur. Tedavisi tüp torakostomi, torakotomi ve dekortikasyondur.biz kateter giriflimine ba l masif hemotoraksl bir olguyu sunmay amaçlad k. Otuz yedi yafl nda kad n hasta, gö üs a r s ve nefes darl flikayeti ile acil servise baflvurmufl. Yaklafl k 9 ayd r kronik böbrek yetmezli i nedeni ile diyaliz tedavisi gören hastaya befl gün önce baflvurdu u sa l k merkezinde subklavien ve juguler kateter tak lmaya çal fl lm fl fakat baflar l olmay nca femoral ven kateterizasyonu yap lm fl ve heparinli diyaliz tedavisi ald ktan sonra taburcu olmufl. Diyaliz sonras nefes darl ve gö üs a r s flikayeti bafllayan ve flikayetleri giderek artan hasta fakültemiz acil servisine baflvurmufl. Acil serviste yap lan fizik muayenesinde mukozalar ve konjuktivas soluk, dispneik, sa boyun bölgesi ve klavikula alt nda önceki giriflime ait multiple kateter girifl deli i mevcuttu. Dinlemekle sa da solunum sesleri al nm yor ve matite mevcuttu. Laboratuar de erlerinde Hb:7.0 mg/dl di er parametrelerde anormal de er yoktu. Çekilen PA-AC ve toraks BT de sa da masif plevral efüzyonla uyumlu görünüm vard. Hastaya yap lan torasentezde hemorajik mayi al nmas üzerine hemotoraks tan s ile klini imiz yo un bak m ünitesine yat r ld. Dört ünite eritrosit süspansiyonu(es) verildi. Tekrar torasentez yap lan hastada anlaml derecede mayi al namamas üzerine hematomun organize oldu u düflünüldü ve operasyona karar verildi. Preoperatif 2 kez heparinsiz hemodiyalize giren hasta operasyona al nd. Hastaya sa lateral torakotomi ile 4. interkostal aral ktan girildi, 1500 cc hematom boflalt ld. Yap lan eksplörasyonda subklavian vende yaralanma oldu u ve bu bölgenin p ht ile kapand görüldü. Aktif kanama yoktu ve bu yüzden herhangi bir vasküler müdahale yap lmad. Postoperatif dönemde 2 ünite ES verildi. Postoperatif dönem olays zd. Sonuç: Biz iyatrojenik giriflimlere ba l hematoraks olgular nda subklavien ven gibi düflük damar içi bas nc olan vasküler yap larda yaralanman n p ht ile kapanabilece ini bu yüzden primer tamirin her vakada gerekli olmad kanaatindeyiz. Ayr ca mulltipl giriflim sonras tak lan diyaliz amaçl kateter sonras yap lan diyalizlerin heparinsiz olmas n n uygun olaca ve bu kateterlerin tecrübeli kiflilerce tak lmas gerekti ini düflünüyoruz. 117