BİTKİ KULLANIMI YRD.DOÇ.DR. DOĞANAY YENER İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bitki Materyali ve Yetiştirme Tekniği Anabilim Dalı
Bitki Materyalinin Mimari Kullanımı
Dış çevrenin genel düzenlenişinde ve dış mekan yaratımında bitki materyalinin mimarı kullanımları son derece önemlidir. Bir tasarımın gelişiminde mimari kullanımlar genellikle incelenen ilk kullanımlardandır. Bitki materyallerinin görsel özellikleri, genellikle bunların mimari işlevleri kararlaştırıldıktan sonra seçilir. Peyzajda mimari olarak kullanılan bitki materyalleri taban, çatı, duvar, pencere ve kapı gibi yapısal öğeler olarak işlev görürler.
Mimari olarak bitkiler bir tasarımın ya da dış odanın uzamsal kılıflarıdır. Ancak mimari kullanım ifadesi bitkilerin yalnızca rijid, yapay çevrelerde kullanımları anlamına gelmez. Doğal çevrelerdeki bitki materyalleri de mimari işlevler görmede aynı ölçüde başarılı olabilir.
1. Bitkilerin Mimari Kullanımı (Bitkiler Yapısal-Strüktürel Eleman Olarak) Mekan oluştururlar (zımmî mekan, açık ve yarı açık mekan, örtülü mekan, kuşatılmış örtülü mekan, dikey mekan) Perdeleme yaparlar Dikkat çekme Hareketi yönlendirirler
BİTKİLERLE OLUŞTURULAN MEKAN TİPLERİ 1. Zımmi Mekan 2. Açık Mekan 3. Yarı Açık Mekan 4. Örtülü Mekan 5. Kuşatılmış Örtülü Mekan 6. Dikey Mekan
MEKAN TİPLERİ
Mekan Yaratma. Mekan hissi, yer düzlemini, düşey düzlemi ve üst düzlemi hem tek tek, hem de bir bütün olarak ele alarak yaratılan gerçek ve zimmi kuşatmaya dayanır. Peyzajda bu kuşatma düzlemlerinden her birini etkilemek için bitki materyali kullanılabilir. Yer düzleminde, yer örtücüler ya da kısa çalılar, boy ve materyaldeki değişiklikler aracılığı ile uzamsal bir tanımlama ifade edebilir. Burada, bitkiler mekanı fiziksel olarak, düşey biçimde tanımlamaz ama daha düşük bir düzeyde bir duvar hissi yaratır.
1. Zımmi Mekan: Gerçekte olmayan, fakat varmış gibi hissedilen mekanlardır. (lmplied space)
Şekil de gösterildiği gibi, çim alanı ile yer örtücü yatağı arasındaki kenar, herhangi bir fiziki engel ya da zimmi mekanın içine ve dışına dönük görüş farklılığı olmadan, bir mekanın sınırlarını belirtir. Bitki materyalinin mekan tanımlamasının olası yöntemleri arasında bu en zayıfı ve en önemsizidir.
Düşey düzlemde, bitki materyalleri mekan algılamasını çeşitli biçimlerde etkileyebilir. İlkin, ağaç gövdeleri dış ortamda düşey sütunlar olarak görev görür ve mekanı gerçek olarak değil de ima yollu tanımlarlar.
Kuşatma derecesi ağaç gövdelerinin boyutlarına, yoğunluğuna ve düzenlenme biçimine göre farklılık gösterir. Doğal ağaçlı ortamlarda olduğu gibi, gövde sayısı arttıkça kuşatma hissi o denli güçlü olur. Ağaç gövdelerinin uzamsal kenar ifade ettiği diğer örnekler iki yanında ağaçların dizildiği bir cadde boyunca ya da kırsal alanda çalılıklardaki gövde kümelerinin, kışın yapraksızken bile mekanın sınırlarını ifade etmesidir.
Bitkilerin yaprak kümeleri uzamsal kuşatmayı etkileyen ikinci yöntemdir. Burada da yaprak kümelerinin yoğunluğu ve yüksekliği mekânın kalitesini etkiler. Bitki ne kadar uzun boyluysa ve bitkinin yaprakları ya da iğneleri ne kadar geniş ve sıksa kuşatma hissi de o kadar güçlü olur. Yaprağını döken bitkilerde kesin bir kuşatma değişikliği mevsim değişikliğiyle meydana gelir. Yazın bir mekân, yapraklarla tamamen sarılmış olabilir. (Şekil 2.5) ki bu mekana içe dönük bir ayırma duygusu verebilir. Diğer taraftan, kışın aynı mekân daha geniş ve daha açık görünebilir ve görüş mekânın sınırlarının ötesine taşabilir. Kışın uzamsal tanımlama bitkilerin dalları ve gövdeleriyle sağlanır. Tabi, herdem yeşil bitkiler düşey düzlemde tüm yıl boyunca en güçlü mekân tanımı sağlarlar.
Bir mekânın üst düzlemi de bitki materyaliyle değiştirilebilir. Yaprak kümesi ve ağaçların çatısındaki dalları dış mekan üzerinde çatı oluştururlar ve gökyüzüne bakışı sınırlandırırlar ve mekanın düşey ölçeğini etkilerler (Şekil 2.6). Burada da mevsim, yaprak/dal yoğunluğu ve ağaçların diziliş biçimleri gibi bazı değişkenler vardır. Ağaçlar, çatıları örtüşecek biçimde yerleştirilmişse çatı hissi çok güçlü olur ve gökyüzü tamamen kapanır. Trees in Urban Design (Kentsel Tasarımda Ağaçlar) adlı kitabında Henry F. Arnold kentsel mekânlarda ağaçların 3 metre ile 5 metre aralıklarla yerleştirilmesini önermektedir. Arnold ayrıca ağaçların 9 metreden daha açık yerleştirilmesi halinde görsel etkilerini kaybettiğini gözlemlemiştir.
BİTKİ MATERYALİYLE BELİRLENMİŞ DIŞ MEKAN
Şekil 2.7 de gösterildiği gibi, mekanı kuşatan üç değişken (yer düzlemi, düşey düzlem ve çatı düzlemi) dış çevrede odaları tanımlamak için birlikte çalışırlar ve bu değişkenler neredeyse sonsuz sayıda farklı biçimlerde değiştirilip birleştirilebilir. Her durumda algılanan kuşatmanın derecesi çevredeki bitkilerin göreceli yüksekliğine, aralığına, yoğunluğuna ve gözlemcinin bitkilere olan mesafesine göre değişir. Örneğin, çevredeki bitki materyalleri uzun boylu, yoğun sık aralıklı ve gözlemciye yakınsa mekan çok kuşatılmış görünür. Tıpkı diğer tasarım öğeleriyle olduğu gibi, bitki materyaliyle dış mekânı oluştururken kişi önce amaçlanan hedefleri ve arzulanan uzamsal özellikleri (açık, kapalı, samimi, anıtsal vb.) belirlemelidir. Bunu yaptıktan sonra peyzaj mimarı bu ölçütlere uyan bitkileri seçip düzenleyebilir.
2. Açık mekân. Uzamsal tanımlayıcılar olarak yalnızca kısa boylu çalılar ve yer örtücüler kullanarak kişi her yöne açık bir mekan yaratabilir. Bu tür bir mekan havadardır, dışa dönüktür, mahremiyeti yoktur ve güneşle gökyüzüne açıktır (Şekil 2.8).
3. Yarı Açık Mekan: Tamamen açık mekanlara benzer. Yarı açık mekanlarda kısmen bir ya da birden fazla kenarda uzun boylu bitki kullanılır. Bu kısımlarda oluşan dikey duvarlar; dışarıdaniçeriye, içeriden dışarıya olabilecek bakışları engellerler. Bu mekan tipi, açık mekan tipi niteliklerine sahiptir, fakat onlardan daha az geçirgendir. Yarı açık mekanlar çok güçlü şekilde açık tarafa doğru yönelmişlerdir. Böyle bir mekan tipi genellikle konutların terası için çok uygundur. Burada bir taraftan gizlilik istenirken, diğer taraftan çevreye bakış da arzu edilir.
4. Örtülü Mekan: Şekilde görüldüğü gibi, yoğun tepe çatısına sahip gölgeli ağaçlar kümesi kullanarak üstü kuşatılmış ve yanları açık bir mekân yaratılabilir. Kullanılan ağaçlar sık bir tepe çatısına sahip ise bu mekan oldukça etkili olur. Genel olarak bu mekan, tepe çatısının örtü düzlemiyle, kişinin hareket ettiği yer düzlemi arasındaki mesafenin hissedilmesini sağlar. Ağaç gövdeleri arasından da yanlara doğru bakış olanağı vardır. Örtülü bir mekan, güçlü bir düşey ölçek hissi verir. Çünkü mekan belli bir yükseklikte örtülüdür.
Mimari açıdan bu tür bir mekân duygusu bir binanın açık giriş katında dururken ya da kenarları açık olan bir otoparkta hissedilir. Peyzajda bu alan alt bitki örtüsü olmayan yeşil bir kent parkının özelliklerini taşır. Tepe çatısından süzülen güneş ve yanlardan gelen ışık hariç mekân yazın göreceli olarak karanlıktır ancak kışın açıktır. Bu mekân serindir ve kenarlardan içeriye ve dışarıya doğru görüşe izin verir.
Bu mekânın bir varyasyonu bir yol boyunca yerleştirilen gölgeli ağaçlarla oluşturulan tünel mekânıdır. Şekilde gösterilen bu düzenleme, dikkati öne yönelterek ve ayrıca kenardan bazı görüşlere izin vererek yolun ya da patikanın çizgisel hareketini güçlendirir.
5. Kuşatılmış Örtülü Mekan: Örtülü mekan tipiyle aynı özelliklere sahiptir. Fakat bu mekan tipinde kenarlarda orta- kısa boylu bitkiler de kullanılarak mekan kuşatılmaktadır. Orman alanları, bu mekan tipi için oldukça uygundur. Bu mekanlar karanlık ve kendi içine dönüktür. Gizlilik ve yalnızlık duygusu verirler.
6. Dikey mekan: Dar ve uzun boylu bitki kullanılarak dış mekanlarda dikey olarak yukarıya yönelmiş, gökyüzüne doğru açık olan mekanlar yaratılabilir. Yukarıya doğru hareket ile verilmesi istenen vurguya bağlı olarak, bu mekanlar yanlara (kenarlara) doğru açık ya da kapalı olabilir. Dikey mekanlar, eğer bir kişinin dikkati yukarı doğru çekiliyorsa, Gotik tarzı kiliselerin potansiyeline sahip olurlar ve kişinin dikkatini yukarıya, gökyüzüne doğu yükseltir. Bu mekânın olası bir varyasyonu mekân tanımlayıcı öğeler olarak konik bitki materyalleri kullanmakla elde edilebilir. Böylece bitki uzadıkça mekân ya genişler ya da kısılır.
Özet olarak, peyzaj mimarı mekân tanımlayıcı öğeler olarak yalnızca bitki materyalini kullanarak sayısız uzamsal karakter türü yaratabilir. Bu mekanların küçük bir parkta oluşturulmuş bir kombinasyonu Şekil 2.14 te gösterilmiştir. Peyzaj mimarı farklı özelliklerde bağımsız dış mekânlar yaratabilmenin yanı sıra bitki materyallerini kullanarak birbiriyle bağlantılı mekân dizileri de oluşturabilir. Şekil 2.15 te gösterildiği gibi, bitki materyalleri insanları mekân içinde yönlendiren duvar ve kapı görevi görebilir. Bitki materyalleri bunu yaparken, tepe çatısını değiştirmenin yanı sıra, ilintili mekânların yolundaki görünümleri çerçeveleyip engelleyebilir. Bitki materyalleri bir mekânı sıkıştırarak ona gerilim katabilir ve sonra açık bir alanda bu gerilimi gevşetebilir. Ritmik ve heyecan verici diziler yaratmak için tasarımcı, yer yüzeyinin yükseltilmesi hariç, uzamsal tanımın tüm boyutlarını bitki materyali ile yumuşatabilir. Bu ana dek, açıklamalar peyzajda bitki materyallerinin tek başlarına mekânı tanımlamak için kullanılması üzerinde odaklanmıştır. Ancak mekânı belirtmek için bitki materyalleri genellikle diğer elemanlarla birleştirilir.
Örneğin, Şekil 2.16 da gösterildiği gibi, bitki materyalleri arazi şekliyle entegre edilebilir ve böylelikle arazi şeklinin taban düzlemde oluşturduğu uzamsal yapı vurgulanabilir ya da ortadan kaldırılabilir. Tümsek bir arazi formunun tepesine yerleştirilen bitki materyalleri kitlenin görünen yüksekliğini artırır ve sonuç olarak bitişik çukurluk ve vadi arazi biçimlerindeki uzamsal kuşatma duygusunu vurgular. Bunun tam tersi olarak, çukurluk ve vadi arazi biçimlerinin tabanına ya da yanlarına yerleştirilmiş bitki materyali topografya tarafından oluşturulmuş mekânı doldurarak yok eder.
Dolayısıyla, yer yüzeyinin kalıbını çıkararak oluşturulmuş mekân duygusunu artırmak için bitkiler zirvelere, tepelere ve diğer yüksek noktalara yerleştirilirken, düşük alanlar daha açık ve bitkisiz halde bırakılır. Bitki materyali binaların oluşturduğu mekânları modifiye etmek için de kullanılabilir. Bu uygulamada, bitki örtüsünün asıl işlevi binalar tarafından betimlenen büyük mekânları daha küçük mekanlara ayırmaktır.
Buna iyi bir örnek, dış mekanın daha çok binalar tarafından yaratıldığı bir kent ortamı ya da üniversite kampüsüdür. Bu sert kenarlı mekanlarda bitki materyalleri başka bir alt mekanlar hiyerarşisi sağlayabilir ve bu genellikle ölçek olarak daha hoş ve daha insanidir (Şekil). Bu bitki örtüsü olmadan kent ortamları kesinlikle daha sert, gayri insani ve aşırı açık olur.
Bitki materyalinin benzer bir işlevi, orman kenarlarının ağaçlıkların ve çalı sıralarının kırsal bölgeyi bir mekanlar hiyerarşisine böldüğü kırsal peyzajda görülür. Buna klasik bir örnek Şekil 2.18 de görülen kırsal İngiliz peyzajıdır. Bitki materyali, binalar ve diğer tasarım elemanları tarafından yaratılan uzamsal tanımı bütünlemek için mimari bir bakış açısıyla da kullanılabilir.